Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
VOYANT<strong>Nisan</strong><strong>2021</strong><br />
YIL: 1 SAYI: 2<br />
Burun<br />
estetiği<br />
BIR SANATTIR<br />
ARISTO<br />
DIYETI ILE<br />
1 ayda<br />
2 beden<br />
INCELIN<br />
Anneler<br />
Günü ve<br />
Babalar<br />
Günü’nde<br />
onlara gençlik<br />
hediye edin!<br />
BAHAR VE<br />
YAZIN<br />
estetik<br />
trendlerini<br />
PANDEMI BELIRLEDI
EditörV<br />
VOYANT<br />
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Unico Dijital İletişim Ltd. Şti. adına<br />
Meryem Bilici<br />
Danışma Kurulu<br />
Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Banu Özge Öztürk<br />
(Dermatolog)<br />
Dr. Deniz Koral<br />
(Dermatolog)<br />
Prof. Dr. Murat Türegün<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Seran Göçer<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Dr. Yasemin Savaş<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Vedat Günyol Cd.<br />
Defne Sk. No: 1<br />
Flora Rezidans Kat: 1 D. 109<br />
Ataşehir 34750 İstanbul<br />
T +90 216 255 5336<br />
Reklam ve iletişim<br />
info@unicodijital.com.tr<br />
Yapım<br />
Narrator Ajans<br />
Yayın Yönetmeni<br />
Dilek Girgin<br />
dilek@narratorajans.com<br />
Görsel Yönetmen<br />
Engin Perol<br />
Editör<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
İpek Itır Can<br />
Melek Yazıcı<br />
Acıbadem Mh. Betül Sk.<br />
Basın Sitesi G/18<br />
Kadıköy-İstanbul<br />
T +90 216 340 0307<br />
www.narratorajans.com<br />
Baskı<br />
Erk Ofset<br />
Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />
A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />
Zeytinburnu-İstanbul<br />
Tel: +90 532 227 9764<br />
Baskı Yeri ve Tarihi<br />
İstanbul, <strong>Nisan</strong> <strong>2021</strong><br />
Yerel süreli yayındır.<br />
Üç ayda bir yayınlanır.<br />
8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />
Ücretsizdir.<br />
Konuk<br />
ettiğimiz<br />
değerli<br />
hekimlerimizin üzerinde<br />
durdukları bir konu<br />
özellikle dikkatimizi çekti:<br />
Sosyal medyanın medikal<br />
estetiğe etkisi, sadece<br />
etkilemekle kalmayıp<br />
bir patlamaya<br />
neden olması.<br />
Estetik,<br />
sosyal<br />
medyayla<br />
patlama yaptı<br />
Medikal estetik dergimiz <strong>Voyant</strong> ile<br />
güzellik dolu bir buluşma hedeflemiştik<br />
ve ilk sayımıza aldığımız tepkiler ne<br />
şahane ki hedefimize ulaştığımızı gösterdi,<br />
beni ve tüm ekibimizi çok mutlu etti.<br />
Metinlerinden görsel tasarımına kadar<br />
<strong>Voyant</strong> hakkında bizimle paylaştığınız<br />
övgüler için çok teşekkür ederim.<br />
Doğru yolda olduğumuzun övgülerle<br />
desteklenmesiyle daha da büyük bir<br />
coşkuyla ikinci sayımızı hazırladık.<br />
Konuk ettiğimiz değerli hekimlerimizin<br />
üzerinde durdukları bir konuysa özellikle<br />
dikkatimizi çekti: Sosyal medyanın<br />
medikal estetiğe etkisi, sadece etkilemekle<br />
kalmayıp bir patlamaya neden olması. Elbette uzmanlık alanı medikal<br />
estetik olan tüm hekimlerimiz, sosyal medyanın, özellikle Instagram’ın<br />
ortaya çıkışından önce de işlerini yapıyordu ancak uyguladıkları işlemlerin<br />
inceliklerini açıklamaları o kadar da kolay olmuyordu. Instagram bu anlamda<br />
onların işini kolaylaştırdı. Öte yandan toplumun değişen normları estetik<br />
ameliyatları ve medikal estetik uygulamalarını artık bir tabu olmaktan çıkardı<br />
hatta olumlamaya başladı. Tam bu noktada şu da belirtilmeli mutlaka: Bizi<br />
psikolojik olarak rahatsız eden, özgüvenimizi etkileyen unsurlar hele medikal<br />
teknoloji bu kadar gelişmiş ve hizmetimizdeyken elbette çözülmeli. Ancak<br />
hiç kimsede bir zaruret duygusu da oluşturmamalı. Konu kişisel çünkü,<br />
çözümlerse tabii ki mutluluk odaklı.<br />
Bu mutluluk odaklı çözümlerden biri de pandemi sürecinin<br />
vücudumuzda yaptığı olumsuz etkilerden kurtulmak olamaz mı?<br />
Mecburen evlere kapandığımız günlerde kilolar alındı, selülitler<br />
arttı, dolaşım bozuklukları belirdi. Yüzümüz ve saçlarımızda<br />
problemler oluştu. Bunlar da bahar ve yaz aylarının estetik<br />
trendlerini belirledi bir anlamda. Şimdi yorgunluğu<br />
üzerimizden atıp neşeyle baharı ve yazı kucaklama zamanı.<br />
Yepyeni güzelliklerde buluşmak üzere…<br />
Dilek Girgin<br />
NİSAN <strong>2021</strong><br />
3
VİÇİNDEKİLER<br />
34 RÖPORTAJ<br />
“Burun estetiği bir sanattır”<br />
Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Estetiği<br />
Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Orhan Alan, burun<br />
estetiğini sanata ve mimariye benzeterek,<br />
“İşin içinde sadece burnun içi ve dışındaki<br />
sorunlar değil sosyal etkenler, hastanın<br />
psikolojisi ve memnuniyeti, hekimin bakış<br />
açısı da vardır” diyor.<br />
6 İLK BAKIŞ<br />
Medikal estetik uygulamaları<br />
dünyasına kısa bir bakış<br />
Antiaging terapinize mikro akım etkisi:<br />
Bear; Strawberry Lift boyun ve çene<br />
hattında incelik sağlıyor; Hydryalix Lips<br />
ile dudaklarınız daha dolgun ve daha<br />
nemli; cilt için bir sıfırlama düğmesi:<br />
Rönesans Yaşlanma Karşıtı Maske; Thalia<br />
Natural Beauty Aloe Vera Serisi Onarıcı<br />
ve Nemlendirici SOS Serum ile ışıltı ve<br />
iyileştirici etki; Zade Vital Marine Kollajen<br />
ile denizin derinliklerinden cildinize.<br />
10 TREND<br />
PrimaVera ile<br />
ameliyatsız vajinal estetik<br />
Hamilelik, doğum, hormonal dengesizlikler,<br />
yanlış tüy alma teknikleri ve yaşlanma<br />
gibi nedenlerle vajinal bölgede oluşan<br />
renk değişiklikleri, gevşeme, hacim kaybı<br />
ve kuruluğun çözümü sınıfında ilk ve tek<br />
vulvo-vajinal mezokokteyl PrimaVera<br />
olabilir.<br />
12 ZOOM<br />
Doğum sonrası hangi estetik<br />
ameliyatlar yapılabilir?<br />
Doğum sonrasında meydana gelen<br />
deformasyonları, bunların giderilmesine<br />
yönelik estetik ameliyatları ve doğal<br />
toparlanma sürecinin duruma etkisi<br />
konularını mercek altına aldık.<br />
14 İPUCU<br />
Emilia Clark’ın<br />
güzellik sırları<br />
Emilia Clark, iyi bir cildin neme doymuş cilt<br />
olduğunu düşünüyor ve diyor ki: “Yeterince<br />
su içiyor, yeterince gülüyor ve cildinizi<br />
yeterince nemlendiriyorsanız harika bir<br />
cilde sahip olursunuz. Bu kadar basit.”<br />
16 KAPAK KONUSU<br />
“Bahar ve yazın estetik<br />
trendlerini pandemi belirledi”<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin<br />
Savaş, pandemi döneminin kilo alımı,<br />
dolaşım ve selülit problemleriyle birlikte<br />
cilt ve saç saçlığıyla ilgili olumsuzlukları<br />
beraberinde getirdiğine dikkat çekerek,<br />
“Yüz uygulamalarıyla birlikte vücut<br />
uygulamalarına, selülit tedavilerine ve<br />
zayıflamaya ağırlık vermek gerek” diyor.<br />
20 GÜNDEM<br />
Selülitlere veda!<br />
Vücudun belirli bölgelerinde, dolaşım<br />
bozukluğu ve aşırı yağ birikmesiyle ortaya<br />
çıkan selülitlerden kurtulmanın birden<br />
fazla yolu olabilir. Sizlerle bu yöntemleri<br />
paylaşırken, selülit tedavilerinin Anneler<br />
Günü için tercih edilebilecek bir hediye<br />
alternatifi olduğunu hatırlatmak istiyoruz.<br />
24 GÜNDEM<br />
“Erkekler eskiden saç ekimi<br />
dışındaki uygulamalara<br />
çok sıcak bakmazdı ama bu<br />
değişti”<br />
Babalar Günü çerçevesinde bir araya<br />
geldiğimiz Dermatolog Dr. Deniz Koral,<br />
“Erkeklerden cildinin daha bakımlı ve<br />
sağlıklı olması, kırışıklıklarının olmaması,<br />
saçı azsa saç ekimi yaptırması bekleniyor,<br />
göbeksiz ve yaşına göre sağlıklı bir vücut<br />
yapısına önem veriliyor” diyor.<br />
28 GÜZELLİK<br />
Pitaya yiyin, metabolizma<br />
yaşınızı gençleştirin<br />
Zengin yapısıyla bağışıklık sistemini<br />
güçlendiren ve sahip olduğu pinen<br />
maddesiyle akciğeri temizleyen pitaya<br />
(ejder meyvesi), metabolizma yaşını da<br />
gençleştiriyor. Pitaya, içerdiği vitamin<br />
ve mineraller nedeniyle mucize besinler<br />
kategorisinde yer alıyor.<br />
30 RÖPORTAJ<br />
“İdeal vücut şekline<br />
ulaşmak mümkün”<br />
Bir ameliyattan çıkıp diğerine giren,<br />
kombine vücut ameliyatlarıyla haklı<br />
bir üne sahip olan Estetik, Plastik ve<br />
Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof.<br />
Dr. Murat Türegün ile ideal vücuda<br />
ulaşma yollarını ve vücut şekillendirme<br />
ameliyatlarını konuştuk.<br />
38 MAKALE<br />
Estetik bağımlılığı mı<br />
kendinizi sevmek mi?<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Birgül<br />
Altuntürk, estetikle yılların izlerinin<br />
silinmesinin mümkün olduğunu ancak<br />
sonsuz güzelliğe esas olarak ruhumuzu<br />
besleyerek ulaşabileceğimizi belirtiyor.<br />
40 MAKALE<br />
Raffaello ve Tiziano<br />
uygulamaları önemli<br />
bir fark yaratıyor<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Önder Kanat,<br />
Rönesans Yöntemi’nin mezoterapi<br />
ürünlerinden Raffaello ve Tiziano’nun<br />
hangi özellikleriyle nasıl bir fark yarattığını<br />
yazdı.<br />
42 PSİKOLOJİ<br />
Depresyon<br />
beyin aktivitesini<br />
değiştiren bir hastalıktır<br />
Psikiyatri Uzmanı Dr. Burak Toprak,<br />
<strong>Voyant</strong> için kaleme aldığı makalesinde<br />
depresyonun sebeplerini ve tedavi<br />
prosedürlerini anlattı.<br />
44 DİYET<br />
Aristo Diyeti’yle<br />
1 ayda 2 beden incelin!<br />
Dr. Gönül Ateşsaçan’ın ünlü filozof<br />
Aristo’dan ilham alarak oluşturduğu Aristo<br />
Diyeti, bilinç ve bilinçaltına hitap eden<br />
bir yaşam ve beslenme programı. Diyet,<br />
enerjisi yüksek gıdalarla beslenmeyi,<br />
frekans çalışmalarını ve olumlamaları<br />
içeriyor.<br />
48 GEZİ<br />
Dünyanın en sıra dışı<br />
restoranlarına yolculuk<br />
Pandemi döneminde bırakın en ilginçlerini<br />
en sıradan restoranlarda bile dostlarla<br />
buluşmak olanaksız hale gelmişti. Ama biz<br />
yine de hayal gücümüzün kanatlarında yol<br />
almaktan vazgeçmiyor ve sizleri sıra dışı<br />
restoranlara doğru küçük bir yolculuğa<br />
çıkarmak istiyoruz.<br />
52 KÜLTÜR SANAT<br />
Oturduğun yerden keşfet!<br />
Sanat tutkunlarına ilaç gibi gelen sanal<br />
müzeler, pek çok öğretici bilgiyi sunarken<br />
keşfetmeyi de kolaylaştırıyor. Bu<br />
müzelerin ziyaretçileri arasına katılmak<br />
istiyorsanız küçük rehberimize göz atmak<br />
isteyebilirsiniz.<br />
56 MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />
Daha sağlıklı<br />
ve kaliteli bir yaşam için<br />
Medikal teknoloji alanındaki çalışmalar,<br />
insanın daha kaliteli bir yaşam sürmesi<br />
ve daha sağlıklı olması için her gün yeni<br />
kapılar aralıyor. Bunlardan bazılarını sizler<br />
için bir araya getirdik.<br />
4 NİSAN <strong>2021</strong> NİSAN <strong>2021</strong> 5
VİLK BAKIŞ<br />
Antiaging<br />
terapinize mikro<br />
akım etkisi: Bear<br />
İsveçli güzellik teknoloji markası Foreo’nun en<br />
yeni ürünü akıllı microcurrent (mikro akım) yüz<br />
sıkılaştırma cihazı Bear, cildinizi forma sokarken<br />
sıkılaştırıp güçlendiriyor. Bear, güzellik ve SPA<br />
merkezlerinde sunulan çeşitli egzersizleri ve bakım<br />
terapilerini minik bir cihaza sığdırıyor. Microcurrent<br />
ve T-Sonic titreşimler sayesinde yüz ve boyundaki<br />
69 kası çalıştırarak evde yüz fitness’ı deneyimi<br />
yaşatıyor.<br />
Yaşlanma karşıtı tedavilerde “ameliyatsız<br />
yüz gerdirme” olarak tanımlanan microcurrent,<br />
bu kasları çalıştırmak için vücudunuzun elektrik<br />
akımlarını taklit eden düşük voltajlı elektrik<br />
akımlarından faydalanıyor. Bu akımlar hücresel<br />
düzeyde doğal cilt iyileştirici kimyasalların<br />
salınmasını sağlıyor, böylece hasarlı cilt onarılıyor<br />
ve kolajen üretimi uyarılıyor.<br />
5 farklı ayarlanabilir yoğunluk derecesiyle<br />
cildinizin kişisel antrenörü olan Bear’ın patentli<br />
T-Sonic titreşimleri ise dolaşımı artırmak,<br />
toksinleri yok etmek ve yüzdeki gerilimi hafifletmek<br />
için gözeneklere derinlemesine işleyerek daha<br />
pürüzsüz, yumuşak ve ışıltılı bir cilt sunuyor.<br />
Strawberry Lift<br />
boyun ve<br />
çene hattında<br />
incelik sağlıyor<br />
İngiltere’de geliştirilen<br />
Strawberry Lift cihazı, boyun ve<br />
çene hattı yüz gençleştirmede ve<br />
güzelleştirmede kullanılıyor, alt yüz<br />
hatlarında keskinlik ve boyunda<br />
incelik sağlıyor.<br />
FDA onaylı Strawberry Lift,<br />
iki apayrı teknolojiyi bir araya<br />
getirmeyi başarmış bir platform<br />
olarak dikkat çekiyor. Cerrahi<br />
veya enjeksiyon gerektirmeyen,<br />
invaziv olmayan uygulama, sessiz<br />
ultrason ve lazeri beraber kullanan<br />
tek cihaz özelliğiyle öne çıkıyor.<br />
Uygulamanın birinci aşamasında<br />
3B sınıf olarak adlandırılan soğuk<br />
kırmızı lazer ışığı cilde nüfuz<br />
ederek istenmeyen yağ hücrelerine<br />
etki ediyor ve inceltiyor. İkinci<br />
aşamada non-stop atış yapabilen<br />
silentultrasound teknolojisi<br />
kullanılıyor.<br />
Alt yüz hattında güvenle<br />
çalışılabilen odaklanmış yağ<br />
azaltma probu cilde anında etki<br />
ederek sıkılaştırıyor ve yeni kolajen<br />
üretimini destekliyor.<br />
Tüm cilt tipleri için uygun<br />
olan Strawberry Lift’in sonuçları<br />
çoğu durumda ilk tedaviden sonra<br />
görülmeye başlıyor.<br />
Dolgun yüzlü genç kişilerde<br />
genellikle 1-2 seansa, 40 yaşın<br />
üzerinde kişilerde ise 2-4 seansa<br />
ihtiyaç duyuluyor. Uygulamanın<br />
koruma süresiyse en az 18 ay.<br />
Hydryalix Lips<br />
ile dudaklarınız<br />
DAHA DOLGUN<br />
ve DAHA NEMLI<br />
Yaşlandıkça ciltte doğal olarak<br />
üretilen hyalüronik asit, kolajen ve yağ<br />
miktarında ciddi azalmalar meydana<br />
geliyor. Bu durum dudakların incelip<br />
sarkmasına ve hacim kaybetmesine<br />
neden oluyor.<br />
Dermal bir dolgu olan Hydryalix<br />
Lips Dolgu, doğuştan ince yapılı veya<br />
sonradan yaşlanmaya bağlı olarak<br />
incelen dudakların dolgunlaştırılması,<br />
nemlendirilmesi ve şekillendirilmesi<br />
amacıyla uygulanıyor. Hyalüronik<br />
asit, kolajen ve yağ miktarını artırarak<br />
dudakların daha dolgun ve daha nemli<br />
görünmesine yardım ediyor, dudaklarda<br />
hacim kazandırıcı dolgu etkisi yaratıyor.<br />
Hydryalix serisinde bulunan birçok<br />
özel dolgu türünden sadece biri olan<br />
Hydryalix Lips Dolgu, özel çapraz bağlı<br />
hyalüronik asit yapısıyla çok daha uzun<br />
ömürlü bir tedavi olanağı sunuyor.<br />
Üstelik içeriğindeki lidokain sayesinde<br />
uygulama sırasında hasta minimal<br />
seviyede rahatsızlık hissediyor.<br />
Hayvansal kökenli olmayan<br />
güvenli aktif bileşenlerden elde<br />
edilen Hydryalix Lips Dolgu, Hybrid<br />
MoBİTM teknolojisiyle üretiliyor ve bu<br />
teknoloji enjekte edilen bölgede kolayca<br />
şekillenme sağlıyor, dolguya hacim<br />
kazandırıyor.<br />
Hangi amaçla uygulanır?<br />
Dolgunlaştırma<br />
Şekillendirme<br />
Nemlendirme<br />
6 NİSAN <strong>2021</strong> NİSAN <strong>2021</strong> 7
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
CILT IÇIN BIR SIFIRLAMA DÜĞMESI:<br />
Rönesans<br />
Yaşlanma<br />
Karşıtı Maske<br />
Cildiniz ne kadar yorgun, mat ve cansız<br />
olursa olsun Rönesans Yaşlanma Karşıtı Maske<br />
onun ihtiyaçlarını karşılamak için yardımınıza<br />
hazır! Maske hem yaşlanma karşıtı yapısı hem<br />
de içeriğinde bulunan nemlendirici bileşenlerle<br />
oluşturulan kremsi yapısı sayesinde cildinizin<br />
ihtiyacı olan yumuşak ve sağlıklı görünümü<br />
geri kazandırıyor, düzenli kullanımda<br />
cildinizin daha sıkı ve genç görünmesine<br />
yardımcı oluyor.<br />
Rönesans Yaşlılık Karşıtı Maske,<br />
cilt bakım rutininizi canlandırmak,<br />
cildinizdeki ince çizgileri, kırışıklık ve<br />
mat görünümü ortadan kaldırmak için<br />
sadece 15 dakikanıza ihtiyaç duyuyor.<br />
Thalia ile hem ışıltı<br />
hem iyileştirici etki<br />
Thalia Natural Beauty Aloe akneyle harika bir şekilde<br />
Vera Serisi Onarıcı ve Nemlendirici savaşırken mantar, sedef, egzama<br />
SOS Serum, cilde ışıltı ve gençlik oluşumunda ve tedavisinde önemli<br />
taşırken her tür cilt problemi ve faydalar sağlıyor. Yanık, yara ve<br />
enfeksiyonu üzerinde iyileştirici böcek sokması durumlarında cildi<br />
etki yaratıyor. Yüzde 100 doğal olan daha çabuk iyileştiriyor. Epilasyon<br />
ürün, normal nemlendirici ve bakım işlemleri ve ameliyat izleri gibi<br />
kremlerinden çok daha yoğun ve problemlerin giderilmesini başarıyla<br />
güçlü bir içeriğe sahip, cilde çabucak destekliyor.<br />
nüfuz ediyor. Aloe vera içeriğiyle<br />
cildi temizleyip bakımını yapıyor,<br />
onarıyor, nemlendiriyor, ciltteki<br />
gerginliği hafifletiyor, rahatlatıyor<br />
ve kan dolaşımını hızlandırıyor. Yeni<br />
kırışıklıkların oluşmasını önlemeye<br />
ve yüz çerçevesinin doğal halini<br />
korumasına yardımcı<br />
oluyor.<br />
Thalia Natural<br />
Beauty Aloe Vera<br />
Serisi Onarıcı<br />
ve Nemlendirici<br />
SOS Serum<br />
Zade Vital Marine<br />
Kollajen ile denizin<br />
derinliklerinden cildinize<br />
NE GİBİ FAYDALARI VAR?<br />
l İçeriğinde bulunan organik<br />
kök hücreler deri altına hızla ulaşıyor<br />
ve hücreleri uyararak yeniden<br />
çoğalmasını sağlıyor.<br />
l Amino peptitler, serbest<br />
radikalleri ortadan kaldırarak<br />
cilde ışıltılı ve ipeksi bir görünüm<br />
kazandırıyor.<br />
l Çift moleküllü özel hyalüronik<br />
asit yapısıyla nemi cildinize hapsederek<br />
dolgu etkisi yaratıyor. Böylece cildinizin<br />
daha canlı, sıkı ve parlak görünmesine<br />
yardımcı oluyor.<br />
l Günlük yaşamda karşılaşılan<br />
olumsuz koşulların (sigara, stres,<br />
hava kirliliği, kötü beslenme,<br />
çevresel koşullar) cildinize yarattığı<br />
etkileri ortadan kaldırarak<br />
yaşlanmayı geciktiriyor.<br />
Kuzey Atlantik’in tertemiz sularındaki balıklardan<br />
elde edilen güvenli kolajen kaynağıyla geliştirilen Zade<br />
Vital Marine Kollajen, bakım ritüelinizde hızlıca yerini<br />
alıyor. Formülündeki balık kolajenini destekleyen<br />
elastin, özel patentli içerikler, vitamin ve mineral<br />
kombinasyonuyla denizden gelen güzelliği cildinizde<br />
hissettiriyor.<br />
Zade Vital Marine Kollajen, sağlıklı dermis yapısında<br />
bulunan normal konsantrasyona eşit kolajen ve elastini<br />
bir arada içeriyor. Bununla birlikte üzüm çekirdeği<br />
ekstresi, C vitamini, kavundan elde edilen süperoksit<br />
dismutaz ve çinkodan oluşan patentli özel bir formül<br />
olan SkinAx² ile cilt kusurlarını hafifletmeye yardımcı<br />
oluyor. Hyalüronik asitle cildin su tutma kapasitesini<br />
artırıyor, vitamin ve minerallerin çok yönlü desteğiyle<br />
cilde güçlü bir sinerjik etki sağlıyor.<br />
Güvenli, sürdürülebilir, çevre dostu, şeffaf<br />
kaynaklardan elde edildiği Deniz Yönetim Konseyi<br />
üyeliğiyle belgelenmiş olan, ağır metal, pestisit ve GDO<br />
içermeyen ürün kapsül, içime hazır sıvı flakon ve toz<br />
saşe olmak üzere üç formda sunuluyor.<br />
8 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 9
V<br />
TREND<br />
Hamilelik, doğum, hormonal dengesizlikler, yanlış tüy alma teknikleri ve yaşlanma gibi unsurlar vajinal<br />
bölgenizde renk değişikliklerine, gevşemeye, hacim kaybına, kuruluğa neden olabilir. Bu sorunları<br />
sınıfında ilk ve tek vulvo-vajinal mezokokteyl olan PrimaVera ile giderebilir, antioksidan ve antiaging bu<br />
ürünle ilk uygulamadan itibaren daha genç bir görünüme sahip olabilirsiniz.<br />
PRIMAVERA<br />
ile ameliyatsız<br />
vajinal estetik<br />
Kadınlar için vajinal bölgenin önemi<br />
yadsınamaz. Vajinal bölge, yoğun hijyen<br />
gerektirdiğinden kadın vücudundaki en<br />
hassas yerlerden biri ve bakımının özenle<br />
yapılması gerekiyor. Ama bir kadın için<br />
vajinal bölge sadece sağlık açısından değil<br />
estetik görünüm ve cinsel yaşam açısından<br />
da önemli. Dolayısıyla çeşitli sebeplerle bu<br />
bölgede ve etrafında renk değişiklikleri ve<br />
kararmaların olması, vajinada gevşeklik<br />
(laksite), sarkma, hacim kaybı ve kuruluk<br />
gibi sorunlar yaşanması kadınların hayatını<br />
olumsuz etkileyebiliyor. Vajinal bölgesinde<br />
sorun yaşayan kadının özgüveni ve<br />
yaşam kalitesi düşüyor, eşiyle-partneriyle<br />
yakınlaşması azalıyor, cinsel yaşamı ritmini<br />
kaybediyor, ayrıca iç çamaşırı ve mayo<br />
seçimleri sınırlanabiliyor.<br />
HORMONLAR VE EPİLASYON<br />
RENK DEĞİŞİKLİKLERİNİ<br />
TETİKLİYOR<br />
Vajinal bölgede renk değişikliklerinin ve<br />
kararmanın meydana gelmesinin en yaygın<br />
sebeplerinden biri hormonal değişiklikler.<br />
Ergenlik ve hamilelik dönemlerinde<br />
östrojen hormonu salgılanmasının artması,<br />
hamilelik döneminin ve doğumun vücutta<br />
pek çok değişiklik meydana getirmesi,<br />
doğum kontrol haplarının vücudun<br />
hormonal dengesi üzerinde yaptığı<br />
etkiler konuyla ilgili önemli unsurlar<br />
olarak karşımıza çıkıyor. Vajinal bölgeye<br />
uygulanan lazer epilasyon işlemleri de<br />
yoğun renk değişikliklerine yol açabiliyor.<br />
Ağda dahil tüy giderme yöntemlerinin bir<br />
kısmı, ciltte melanin pigmenti üretimini<br />
artırarak vajinal bölgenin cilt tonunu<br />
koyulaştırabiliyor. Yapısı gereği genelde<br />
ıslak ve nemli olan vajinal bölgenin<br />
kararma nedenlerinden biri de havasız<br />
kalması. Doğal dokuya sahip olmayan<br />
iç çamaşırları, yaz aylarında uzun süreli<br />
giyilen ve sık değiştirilmeyen mayolar<br />
bölgeyi havasız bırakabiliyor. Dar ve sıkı<br />
giysilerin yol açtığı tahriş, uzun süreli<br />
güneşlenme, diyabet gibi bazı rahatsızlıklar,<br />
yaşın ilerlemesinin cilt dokusunda ve<br />
hormonlarda yaptığı değişiklikler diğer<br />
sebepler arasında yer alıyor.<br />
DOĞUM SONRASINDA VAJİNAL<br />
GEVŞEKLİK VE HACİM KAYBI<br />
OLUŞABİLİYOR<br />
Vajinal gevşeklik durumu ise doğum<br />
yapmanın kadınların bir kısmında yarattığı<br />
olumsuz etkilerden. Bebeğin doğum<br />
kanalından çıkarken vajinanın dokusuna<br />
zarar vermesi, doğum sırasında vakum<br />
ve forseps gibi aletlerin kullanılması,<br />
çok sayıda doğum yapılması vajinanın<br />
esnekliğini azaltabiliyor, kasılma ve<br />
kavrama gibi özelliklerini geriletebiliyor.<br />
Vajinal gevşeklik idrar kaçırma gibi sağlık<br />
sorunları oluştururken, bir yandan da<br />
hem kadının hem partnerinin aldığı<br />
hazzı azaltarak cinsel yaşamı ve kadının<br />
özgüvenini olumsuz etkileyebiliyor. Yine<br />
benzer sebeplerle vajinada sarkma ve hacim<br />
kaybı, bunlara ek olarak hormonal sebepler<br />
ve yaşın ilerlemesiyle vajinal kuruluk<br />
sorunu da ortaya çıkabiliyor.<br />
PRIMAVERA NASIL BİR ÇÖZÜM<br />
SAĞLIYOR?<br />
Kadınların vajinal bölgelerinde görülen<br />
renk değişiklikleri, gevşeme, hacim kaybı<br />
ve kuruluk gibi problemler için geliştirilen<br />
PrimaVera, sınıfındaki ilk ve tek vulvovajinal<br />
mezokokteyl olarak tanımlanıyor.<br />
İçeriğinde C vitamini, hyalüronik asit,<br />
D-faktörü, oligo peptitler, mannitol ve<br />
resveratrol olmak üzere altı aktif madde<br />
yer alıyor. Bunlar da PrimaVera’nın eşsiz<br />
bir vajinal antioksidan ve antiaging ürün<br />
olmasını sağlıyor.<br />
Enjeksiyon aracılığıyla uygulanan<br />
PrimaVera, vajinal bölgenin renk tonunu<br />
eşitliyor, beyazlatıyor, dokuda canlanma<br />
ve yüksek onarım gerçekleştiriyor, güçlü<br />
bir hacim kazandırma etkisi yaratıyor,<br />
sıkılaştırıyor ve nemi artırıyor.<br />
Profesyonel tıbbi kullanıma uygun<br />
olan, özellikle ameliyata gerek kalmadan<br />
yapılan vajinal estetik işlemlerinde sıklıkla<br />
başvurulan PrimaVera, ilk uygulamadan<br />
itibaren daha genç bir görünümü mümkün<br />
kılıyor. PrimaVera ile ameliyatsız vajinal<br />
bölge gençleştirme işlemi yalnızca güveni<br />
yükseltmekle kalmıyor, aynı zamanda<br />
eşler-partnerler arasındaki cinsel tatmini de<br />
artırıyor.<br />
10 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 11
V<br />
ZOOM<br />
Doğum sonrasında meydana gelen deformasyonlar hemen her kadının başlıca<br />
sorunları arasında yer alabiliyor. Bu deformasyonlar en çok hangi noktalarda<br />
oluşuyor, doğum sonrasındaki doğal toparlanma sürecinin duruma etkisi nasıldır,<br />
bunların giderilmeleri için en uygun zamanlama nedir gibi sorulara Plastik, Estetik<br />
ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Türkaslan cevap veriyor.<br />
Hamilelikle birlikte kadınların<br />
vücudunda bir dizi iç ve dış değişiklik<br />
meydana geliyor. Bu nedenle -bazı kadınlar<br />
hamilelikten sonra eskisi gibi görünebilse<br />
de-çoğu kadında deformasyon oluşuyor.<br />
Hamilelik sonrası deformasyon<br />
kadınlarda mutsuzluğa ve bu durumu<br />
düzeltme yolunda arayışlara neden<br />
olabiliyor. Ama dikkate alınması gereken çok<br />
önemli bir konu var: Eğer hamilelikten sonra<br />
vücudunuzda deformasyon oluşmuşsa ve<br />
bir estetik operasyona ihtiyacınız olduğunu<br />
düşünüyorsanız öncelikle en az altı ay veya<br />
bazı uzmanlara göre bir yıl beklemelisiniz.<br />
Neredeyse hiçbir estetik cerrahi<br />
operasyon doğumdan çok kısa bir süre<br />
sonra yapılmıyor. Çünkü öncelikle emziren<br />
annenin korunmasına önem veriliyor<br />
ve doğum sonrası doğal bir toparlanma<br />
sürecinin de mutlaka beklenmesi gerekiyor.<br />
Yaptırmak istediğiniz operasyon ve bununla<br />
ilgili doktor muayenesi de ne kadar<br />
beklemeniz gerektiğiyle ilgili belirleyici<br />
faktör oluyor.<br />
Kadınların odaklandığı dört ana alan<br />
Kadınların bebek sahibi olduktan sonra vücutlarında rahatsız oldukları dört ana alan var:<br />
Göğüsler, karın, bel simidi ve vajina. Bunlarla ilgili detaylar şöyle:<br />
Doğum<br />
sonrası<br />
hangi estetik<br />
operasyonlar<br />
yapılabilir?<br />
Göğüsler<br />
Hamilelikten sonra göğüs<br />
büyütmeyi düşünüyorsanız bir<br />
süre beklemeniz çok önemli.<br />
Göğüsleriniz doğumdan<br />
birkaç ay sonra değişecektir.<br />
Emzirmeye karar verdiyseniz<br />
emzirmeyi bırakana kadar<br />
değişiklikler devam edecektir.<br />
Deri ve meme dokusu stabilize<br />
olana kadar meme ameliyatı<br />
tavsiye edilmez.<br />
ZAMAN ÇİZELGESİ<br />
Emzirmeden üç ila altı ay<br />
sonra veya emzirmiyorsanız<br />
doğumdan üç ila altı ay sonra.<br />
Karın<br />
Doğum sonrasındaki altı<br />
ayda karnınızın derisinde ve<br />
yağında değişiklikler olabilir.<br />
Bu nedenle altı aydan kısa<br />
zamanda yapılan liposuction<br />
veya karın germe operasyonları<br />
erken olabilir. Cildiniz üç ila<br />
sekiz ay arasında değişim<br />
gösterecek ve tam olarak<br />
sabitlenmesi gerçekleşecektir.<br />
ZAMAN ÇİZELGESİ<br />
Karnın hamileliğin etkilerini<br />
tersine çevirmesi bir yıla kadar<br />
sürebilir ve bir yıl içindeki<br />
hamilelikler için süre daha da<br />
uzayabilir.<br />
Bel simidi<br />
Dalgalanan hormonlar<br />
hamilelik olmadan bile<br />
yağ kaybını ve kazanımını<br />
etkileyebilir. Bunun için regl<br />
dönemindeyken vücudunuzun<br />
nasıl değiştiğini düşünmeniz<br />
bile yeterliyken, hamilelik<br />
sırasında ve doğum sonrası<br />
dönemdeki dalgalanmaların<br />
ne kadar dramatik olduğunu<br />
hayal edin. Buna emzirmeyle<br />
ilgili hormon değişimlerini de<br />
ekleyin. Hamilelikten sonra<br />
hormonların normale dönmesi<br />
bir yılı bulabilir.<br />
ZAMAN ÇİZELGESİ<br />
Liposuction bir yıl dolmadan<br />
yapılabilir, ancak fazlalıkları<br />
gidermek için kendinize<br />
biraz zaman verin; özellikle<br />
de bel simidi sizin için yeni<br />
kilo alınan bölgeyse. En iyi<br />
çözüm, ameliyattan tamamen<br />
kaçınmak için hamilelik<br />
sırasında aşırı kilo alımından<br />
uzak durmaktır.<br />
Vajina<br />
Vajina genişlemesi,<br />
çocuk doğurmanın olası<br />
sonuçlarından biridir. Bebek<br />
doğurduktan sonra bu bölgenin<br />
alışması için biraz zaman<br />
geçmesi gerekir. Vajinanızın<br />
vajinal doğum öncesi<br />
olduğundan daha gevşek<br />
olduğunu düşünüyorsanız ve<br />
bu durum cinsel yaşamınızı<br />
etkiliyorsa vajinoplasti<br />
bir olasılıktır. Ancak daha<br />
fazla çocuk sahibi olmayı<br />
planlıyorsanız beklemek<br />
akıllıca olabilir.<br />
ZAMAN ÇİZELGESİ<br />
Vücudun bu prosedürleri<br />
düşünmeden önce en az altı ay<br />
zamana ihtiyacı vardır.<br />
12 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 13
V<br />
İPUCU<br />
Emilia<br />
Clarke’ın<br />
güzellik sırları<br />
“Game of Thrones”un müthiş oyuncusu Emilia Clark, güzelliğiyle<br />
de ışıldıyor. Emilia Clark, iyi bir cildin neme doymuş cilt olduğunu<br />
düşünüyor ve diyor ki:<br />
“Yeterince su içiyor, yeterince gülüyor ve cildinizi yeterince<br />
nemlendiriyorsanız harika bir cilde sahip olursunuz. Bu kadar basit.”<br />
İngiliz oyuncu Emilia Clark, konusuyla olduğu kadar prodüksiyonuyla da büyük ilgi gören ve efsaneye dönüşen “Game<br />
of Thrones” dizisinde ejderhaların annesi Daenerys Targaryen olarak karşımıza çıkmıştı. Minyon yapısı, porselen gibi cildi,<br />
kalın kaşları ve rolü gereği beline kadar uzanan beyazımsı peruğuyla güzellik anlayışına yepyeni bir katkıda bulunmuştu. Dizide<br />
sergilediği sofistike, hırslı ve katı karakteri bir yana bıraktığınızda onu hep dudaklarından gözlerine yansıyan kocaman gülüşüyle,<br />
çocuksuluğun da eksik olmadığı bir neşeyle, doğal ve ışıltılı bir duruşla görmek mümkün:<br />
“Arkadaşlarımla güldüğümde, iyi vakit geçirdiğimde ve sevdiğim insanlarla iletişimde olduğumda doğal güzelliğin duygularla<br />
ilgili olduğunu bir kez daha anlıyorum.”<br />
2014’te AskMen’in anketinde, 2015 yılında Esquire dergisi tarafından “Yaşayan En Çekici Kadın” seçilen ve “Senden Önce Ben”,<br />
“Terminatör Genisys”, “Solo: Bir Star Wars Hikâyesi”, “Bir Şans Daha” isimli filmleriyle de tanınan Emilia Clark, klasik makyaj<br />
görünümlerinden yana:<br />
“Eski Hollywood ihtişamının aşığıyım. Güzelliğin benim için ne anlama geldiğine odaklanırsam Grace Kelly, Audrey Hepburn ve<br />
Marilyn Monroe’ya bakarım. Kırmızı dudak, siyah likit göz kalemi ve kirpikleri severim.”<br />
35 yaşındaki oyuncunun cildi hassas, bu nedenle hipoalerjenik cilt ürünleri kullanıyor, güneş koruyucu krem sürmeden dışarı<br />
çıkmıyor. Bir vazgeçilmesi de dudak balmı. Dudak balmının hem nem sağladığını hem hafif bir renk ve ışıltı verdiğini düşünüyor.<br />
Pek çok yıldız gibi o da günlük yaşamında ağır makyaj yapmıyor, fondöten yerine renkli nemlendiricileri seviyor.<br />
“Cilt bakımı rutinim konusunda gayretliyim. Makyajımla uyursam kabuslar görüyorum. Yapamıyorum, yüzümde<br />
dünkü maskarayla uyanamıyorum. Esasen, iyi bir cildin anahtarı temiz ve nemli bir cilttir. Ara sıra peeling yapmak<br />
da iyidir ama gerçekten en önemlisi nemlendirmedir. Yeterince su içiyor, yeterince gülüyor ve cildinizi yeterince<br />
nemlendiriyorsanız harika bir cilde sahip olursunuz. Bu kadar basit.”<br />
Clinique Marka Elçisi olan Emilia Clark, doğal ama ışıltılı bir görünüm için mutlaka sahip olunması gereken<br />
favorilerini de paylaşıyor: Moisture Surge Nemlendirici, Moisture Surge Pop 3’ü 1 Arada Dudak<br />
Balmı ve High Impact Maskara. Alameti farikası olan kalın ve gür kaşlarının bakımı içinse vazelin<br />
kullanmayı tercih ediyor, kaşlarının doğal görünümü onun için çok önemli.<br />
“Büyürken annemden aldığım en iyi güzellik tavsiyesi doğal kaşın en iyisi olduğuydu.<br />
Neyse ki hiçbir zaman kaşlarımı çok inceltmedim.”<br />
Tabii ki spor da onun için çok önemli. Çekimleri ve seyahatleri sırasında dahi<br />
fitness’ı aksatmıyor. Her gün plank yapıyor yani bel, kalça ve karın<br />
kaslarını sürekli güçlendiriyor. Ayrıca ata biniyor, kayak<br />
ve buz pateni yapıyor, yüzüyor, tenis<br />
oynuyor.<br />
14 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong><br />
15
V<br />
KAPAK KONUSU<br />
“Bahar ve yazın<br />
estetik trendlerini<br />
pandemi belirledi”<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin Savaş, pandemi döneminin ve<br />
süreçte aktif hayattan kopuşun kilo alımı, dolaşım ve selülit problemleriyle<br />
birlikte cilt ve saç saçlığıyla ilgili olumsuzlukları beraberinde getirdiğine<br />
dikkat çekiyor. Dr. Yasemin Savaş, işte bu nedenle nisan ayı itibariyle<br />
herkesin yaza hazırlanmasının önemli olduğunu belirterek,<br />
“Yüz uygulamalarıyla birlikte vücut uygulamalarına, selülit tedavilerine ve<br />
zayıflamaya ağırlık vermek gerek” diyor.<br />
Dilek Girgin<br />
Meryem Bilici<br />
Kliniğinizin kaliteli yaşam felsefesinden<br />
söz eder misiniz?<br />
Kaliteli yaşama bütünsel yaklaşılan,<br />
kapıdan giren bir hastanın tüm hizmet<br />
çeşitlerini alabileceği, yaşamına artı<br />
katabileceği bir klinik olarak kurguladık<br />
burayı. Ameliyatsız medikal estetik<br />
uygulamalarından plastik cerrahi<br />
uygulamalarına, beslenme alışkanlığını<br />
düzenlemeye ve spor danışmanlığına<br />
kadar pek çok hizmeti barındırıyoruz. Ben<br />
hastaya da bütünsel bakmayı ve koruyucu<br />
hekimliği önemseyerek bir hizmet vermeyi<br />
doğru buluyorum. Aslında medikal estetik<br />
uygulamalarımızın büyük bir çoğunluğu<br />
koruyucu hekimliğe hizmet eden<br />
uygulamalar. Eğer siz de o gözle bakan<br />
bir hekimseniz hem kişinin sorunlarını<br />
çözüyorsunuz hem de cilt ve saç kalitesini<br />
uzun yıllar korumasına katkı sağlıyorsunuz.<br />
“SADECE ESTETİK İÇİN DEĞİL<br />
SAĞLIĞIMIZ İÇİN DE YAZA<br />
HAZIRLANMALIYIZ”<br />
Bahar ve yazın trendlerinden söz eder<br />
misiniz, neler öne çıkıyor?<br />
Bu bahar ve yazın estetik trendlerini<br />
pandemi belirledi. Hepimiz bir süre<br />
evlere kapandık, aktif hayatlarımız<br />
kesintiye uğradı. Örneğin ben 7/24<br />
hareket halindeydim; gecede dört beş saat<br />
uyurdum, sosyal hayatım hareketliydi,<br />
iş hayatım çok yoğundu, eğitimler,<br />
organizasyonlar, dernekler, seyahatlerim,<br />
hastalarım… Hepsi bir süre durdu ya<br />
da çok azaldı. Hepimizin yemek düzeni<br />
bozuldu, kilo problemleri ciddi anlamda<br />
arttı. Bunlara dolaşım sorunları ve<br />
hareketsizlik, beslenme bozuklukları ve<br />
tabii ki psikolojik problemler de eklendi.<br />
Sadece yüz bölgesindeki sorunlar değil<br />
vücutta da bölgesel yağlanma, sarkmalar<br />
ve elastikiyet kaybıyla ilgili şikayetler arttı.<br />
Baharın gelişiyle ve pandeminin de aşılama<br />
sonrasında azalacağı veya daha kontrol<br />
altına alınabileceği ümidiyle herkesin yaza<br />
hazırlanması gerektiğini düşünüyorum.<br />
Buna sadece görüntü ve estetik anlamında<br />
değil sağlık anlamında da ihtiyacımız<br />
var. Hepimiz biliyoruz ki özelikle belli<br />
yaşlardan sonra kilo artışı, kadında<br />
da erkekte de birçok kronik hastalığa<br />
zemin hazırlayan bir durum. Bu nedenle<br />
özellikle karın çevresi yağlanmalarda çok<br />
16 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 17
V<br />
KAPAK KONUSU<br />
dikkatli olmalıyız. Yapılması gereken<br />
tedaviler ise çok zaman alan ya da kişinin<br />
hayatını çok kısıtlayacak şeyler değil.<br />
Çok kısa zaman ayırarak sonuç almak<br />
mümkün, bunu egzersizle ve beslenme<br />
düzeniyle desteklemek de önerdiğim<br />
şeylerden. Yüz uygulamalarıyla birlikte<br />
vücut uygulamalarına, zayıflama ve selülit<br />
tedavilerine ağırlık vermeliyiz.<br />
Şu dönemde online beslenme<br />
danışmanlıkları dikkatimi çekiyor.<br />
Pandemi döneminde bazı şeyleri online<br />
yapmaya mecbur kaldık ama ben bunların<br />
kişiye özel ve yüz yüze olması gerektiğini<br />
düşünüyorum. Bir hekim olarak nasıl<br />
telefonda tanı koyamayacaksam beslenme<br />
ve diyet de böyle bir konu. Kişiyi çözmeniz,<br />
psikolojisini, yaşam şeklini anlamanız<br />
gerekiyor.<br />
En etkili selülit tedavileri nedir?<br />
Selülit tedavilerinde en etkili<br />
uygulamalar mezoterapiler. Hem etkin<br />
hem güvenilir tedaviler olduğundan<br />
mezoterapiden asla vazgeçemiyoruz.<br />
Mezoterapilerin en güzel yanı kombine<br />
tedavilere de uygun olmaları, yanı sıra<br />
majör uygulamalar ve cihazlarla da<br />
destekleyebiliyorsunuz. Selülit bir dolaşım<br />
problemidir. Dolaşımdaki bozukluğa yanıt<br />
veren, duruma yüzde 99 oranında eşlik<br />
eden lokal yağlanmaya da çözüm bulan bir<br />
ürün varsa elinizde çok daha etkin şekilde<br />
sonuç almanız mümkün.<br />
Bahara ve yaza hazırlanma sürecinde<br />
yüz uygulamaları olarak neleri<br />
öneriyorsunuz?<br />
Pandemi sürecinde maske kullanımı<br />
hepimiz için zordu ama alıştık, hatta<br />
film izlerken maskesiz insanları görünce<br />
şaşırıyorum. Bakış açımız, algımız çok<br />
değişti. Ancak maskeler bu süreçte<br />
cildimizi çok bozdu, oksijenlenmeyi<br />
azalttı. Maskelerin yarattığı bu olumsuz<br />
etkilerden kurtulmak için bahara ve<br />
yaza hazırlıkta ciltte medikal bakımların<br />
ve peeling tedavilerinin yapılması çok<br />
“Anneler Günü’nde 15 yıldır özel<br />
uygulamalar yapıyoruz”<br />
Anneler Günü gibi özel günlerde medikal estetik<br />
uygulamaları bir hediye olarak yoğunlukla tercih<br />
ediliyor artık değil mi?<br />
“Evet, çok karşılaşıyoruz ve hatta belki de bu<br />
farkındalığı yaratmada öncü olduk diyebilirim. Anneler<br />
Günü’nde ve Dünya Kadınlar Günü’nde yaklaşık 15<br />
yıldır özel uygulamalar yapıyoruz. Bizim bir ritüelimiz<br />
bu. Anneler Günü’nde eşler de çocuklar da medikal<br />
estetik uygulamaları hediye ediyor. Yüz ve vücut<br />
uygulamalarının yanı sıra saç uygulamaları da çok tercih<br />
ediliyor. Pandemi döneminde beslenme düzeni değişince<br />
hormonal değişikliklerle birlikte saç dökülmeleri de çok<br />
yaşadık. Bu nedenle saç mezoterapilerini de atlamamak<br />
gerek.”<br />
önemli. Ciltlerimizde yine maskenin bir<br />
etkisi olarak ölü dokuyu atamamaktan<br />
kaynaklanan bir matlık da meydana<br />
geldi. Cildimiz parlaklığını ve ışıltısını<br />
yitirdi. Bunda stresin yarattığı hormonal<br />
değişikliklerde de etken. İşte burada<br />
cilde ışıltı verecek uygulamalar anlamlı<br />
olur, yani yüz mezoterapileri. Tiziano ve<br />
Raffaello gibi mezoterapi kokteylleriyle<br />
gözaltını desteklemek, gözaltındaki morluk<br />
ve dolaşımı düzenlemek kesinlikle çok<br />
fayda sağlayacak uygulamalar. Ciltte lifting<br />
sağlamak için sıvı ip uygulamalarından da<br />
faydalanmak lazım.<br />
“MEDİKAL ESTETİĞİN KORUYUCU<br />
HEKİMLİK YAKLAŞIMINI<br />
SEVİYORUM”<br />
Medikal estetik uygulamaları için en ideal<br />
yaş nedir?<br />
Söz konusu olan tedaviyse 35-55 yaş<br />
arası idealdir diyebilirim ama koruyucu<br />
hekimlik çok daha öncesinde başlar.<br />
Çünkü daha 20’li yaşlarda hyalüronik<br />
asit azalmaya başlıyor, siz daha o yaşlarda<br />
eksilenleri yerine koyup cildi korursanız<br />
40’larda çok yoğun bir tedaviye ihtiyaç<br />
duymazsınız. Zaten ben medikal estetiğin<br />
koruyucu hekimlik yaklaşımını seviyorum.<br />
Bir de şu var; artık Türk kadını hangi sosyal<br />
ve ekonomik sınıftan olursa olsun kendine<br />
bakıyor. Ayrıca günümüzün 50 yaş kadını<br />
bizim annelerimizin dönemindeki 50 yaş<br />
kadını değil gerek yüz gerek vücut olarak.<br />
Aktif hayattan daha geç kopuyoruz, sosyal<br />
hayatımız çok daha uzun yıllar devam<br />
ediyor. Bu nedenle kendimize bakmak da<br />
zorundayız. Üstelik artık daha kolay ulaşılır<br />
ve daha yoğun etkili uygulamalar var. Kolay<br />
ulaşılır diyorum ama burada da dikkatli<br />
olmak lazım. Bu hizmetleri verme yetkisi<br />
olan sağlık kuruluşlarında, etkin, yetkin ve<br />
deneyimli hekimlerce uygulama yapılması<br />
çok önemli. Aksi halde her şeyde olduğu<br />
gibi bunda da sorunlarla karşılaşılabilir.<br />
Doğru ürün kullanımı da çok önemli ama<br />
karşınızdaki iyi bir sağlık kuruluşuysa ve<br />
ehil bir eldeyseniz zaten hekiminiz doğru<br />
ürünlerle çalışıyor demektir.<br />
Bir hekim olarak ürün seçiminde nelere<br />
dikkat ediyorsunuz?<br />
Uygulamalarda kullandığım ürünlerin<br />
Türkiye’de kullanım onayları, izinleri<br />
ve belgelerinin varlığı, distribütör<br />
firmanın güvenilirliği benim için çok<br />
önemli, bu konuda titizim. Etki gücünü,<br />
mekanizmasını ve içeriklerini inceleyerek<br />
güvenli ürün olmasına, mümkün<br />
olduğunca komplikasyon riskinin düşük<br />
olmasına dikkat ediyorum.<br />
Sosyal hayata hızlı dönüşü sağlayacak<br />
ürünleri tercih ediyorum. Dikkat ettiğim<br />
bir başka konu da çoklu fayda sağlamaları.<br />
Örneğin Michelangelo ürünüyle aynı anda<br />
selülit görüntüsünü azaltabiliyor, yağ<br />
yakabiliyor, enflamasyona (yangı) müdahale<br />
edebiliyor ve dokuyu sıkılaştırabiliyorum.<br />
Yani dörtlü fayda sağlayabiliyorum. Hem<br />
kendimin hem de hastamın konforu adına<br />
dört ayrı problem için dört ayrı ürün<br />
kullanmayı tabii ki tercih etmiyorum.<br />
“Kişiye özel tedavi vazgeçilmezimiz”<br />
“Bütünsel yaklaşım bizim için çok önemli. Temel prensiplerimiz ve vazgeçilmezlerimizden bir diğeri ise kişiye özel tedavi yaklaşımları.<br />
Algoritmayı veya akış şemamızı anlatayım size. Benimle yeni tanışan bir hastanın önce beklentilerini dinlerim, bu beklentilerle bizim<br />
örtüşen taraflarımızı, ardından da kendi tespitlerimi anlatırım.<br />
Nazolabial (burun yanlarından ağız kenarlarına ulaşan çizgi) Türk kadınlarını kliniğe getiren ilk sorunların arasında diyebilirim. Bu<br />
oyuklar oradaki yağ kayıplarından mı meydana gelmiş, yapısal olarak yüzde böyle bir oluk oluşumuna yatkınlık mı var ya da yaş alma<br />
sürecinin sonucunda mı ortaya çıkmış? Önce bunu tespit etmeniz lazım ki hastaya doğru tedaviyi uygulayabilelim.<br />
Genelde yaşlanma süreçlerini de hastaya anlatırım. Yüz uygulamalarında yaşlanma dediğimiz şey dört katmanda meydana geliyor.<br />
Kemikler erirken kas doku gücünü de eritiyor. Aynı anda yağ dokuda kayıplar ya da yağ dokunun yer değiştirmesiyle örneğin orta<br />
yüz bölgesinde, gözün hemen altında şişler meydana geliyor. Hastalar ödem oluştu diyerek geliyor, oysa yağ dokunun eriyip yer<br />
değiştirmesinden dolayı ortaya çıkıyor bu problem. Cildin kalitesindeki azalmayla birlikte sarkmalar, gevşemeler ve kurumaya bağlı<br />
çizgiler belirebiliyor ya da yağ salımını yüksekse cilt daha da fazla kendini bırakıyor, cildin damar yapısı bozuluyor. Dolayısıyla damarsal<br />
problemler ve lekelenmeler de sürece eşlik ediyor. Cilt aslında vücudun savunma mekanizmasıdır ve o özelliğini yitirmiş oluyor.”<br />
18 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 19
V<br />
GÜNDEM<br />
ANNELER GÜNÜ’NDE ONA GENÇLİK VE TAZELİK HEDİYE EDİN!<br />
Selülitlere<br />
veda!<br />
İster baharın ortasında olun ister bikini sezonunda, kadınların savaşması gereken zorlu bir düşman var:<br />
Selülit. Vücudun belirli bölgelerinde, dolaşım bozukluğu ve aşırı yağ birikmesiyle ortaya çıkan portakal<br />
kabuğu görünümünden kurtulmanınsa birden fazla yolu olabilir. Sizlerle bu yöntemleri paylaşırken, selülit<br />
tedavilerinin annelerimiz için tercih edilebilecek bir hediye alternatifi olduğunu hatırlatmak istiyoruz.<br />
Melek Yazıcı<br />
Crio Jel ile güçlü bir tedaviye ve bakıma kavuşun!<br />
Pek çok kadının başlıca sorunu olan<br />
selülit, dolaşım bozukluğu ve cildin<br />
altında yağ birikmesiyle ortaya çıkıyor.<br />
Sahip olunan selülitin miktarını ve ne<br />
kadar belirgin olduğunu genler, vücut<br />
yüzdesi ve yaş belirliyor. Cilt kalınlığı<br />
da selülit görünümünü etkiliyor. Çeşitli<br />
vücut tiplerindeki kadınlar, kiloları fark<br />
etmeksizin selülite sahip olabiliyor.<br />
Selülit, farklı yağ, kas ve bağ dokusu<br />
dağılımı nedeniyle kadınları erkeklerden<br />
daha fazla etkiliyor, çünkü kadınlarda<br />
yağ dağılımı erkeklere göre daha belirgin.<br />
Deri ve kas arasındaki kolajen lifleri,<br />
altta bulunan yağı çoklu ceplere ayırıyor.<br />
Yaş ilerledikçe selülitler daha görünür<br />
hale gelebiliyor. Cilt incelip elastikiyetini<br />
kaybediyor. Bu da cilt altındaki dalgalı bağ<br />
dokularını ortaya çıkarıyor. Bunun yanı<br />
sıra hormonlar, kötü beslenme, sağlıksız<br />
bir yaşam tarzı, birikmiş toksinler, aşırı<br />
kilo alıp verme, gebelik, hareketsizlik gibi<br />
etkenler selülite neden oluyor. Selülitler<br />
kalça, baldır, karın ve memede yaygın<br />
olarak görülüyor.<br />
Crio Jel, içeriğindeki fosfatidilkolin<br />
ve deoksikolik asitle bölgesel yağların<br />
yıkımını sağlıyor. Bunun yanı sıra<br />
etken maddelerinden biri olan kafein,<br />
diğer yardımcı maddelerle etkinleşerek<br />
parçalanan yağların vücuttan atılmasına<br />
yardımcı oluyor. Kafein bölgeye kan<br />
akışını artırıyor ve idrar söktürücü<br />
olarak çalışıyor. Bu da yağın su içeriğini<br />
değiştirerek selülit görünümünü azaltıyor.<br />
Crio Jel, selülitten çatlaklara, sertleşen<br />
cilt dokusundan sarkmaya kadar birçok<br />
cilt problemine karşı güçlü bir tedavi ve<br />
bakım sağlıyor. Özel jel yapısıyla kolayca<br />
sürülüyor ve hızla emilerek yağ dokusuna<br />
nüfuz ediyor. Crio Jel, bölgesel yağların<br />
eritilmesinde, selülit ve çatlak görünümün<br />
giderilmesinde oldukça etkili bir rol<br />
üstleniyor. Crio Jel, haftada iki üç kez<br />
banyodan sonra problemli bölgelere sert<br />
bir masajla uygulanıyor. Uyluklar, bacaklar,<br />
sırt ve vücudun çeşitli bölgelerindeki selülit<br />
ve çatlak görünümünü büyük ölçüde<br />
azaltırken, cildin pürüzsüz bir görünüme<br />
sahip olmasını sağlıyor.<br />
Selülitle mücadele için<br />
l Cildimizin altında aşırı yağ birikmesiyle<br />
oluşan bir dolaşım bozukluğu<br />
olan selülit, vücudumuzdaki yağ<br />
hücrelerinin fazla yağı depolaması,<br />
kadınlık hormonu olan östrojenin<br />
etkisiyle hücrelerimizin büyümesi,<br />
vücudumuzun daha fazla su tutmaya<br />
başlaması, kan dolaşımımızın<br />
iyice yavaşlaması ve böylelikle<br />
dokularımıza daha az oksijen<br />
ulaşmasıyla etkisini artırıyor. Sonuçta<br />
cildimizin üzerinde portakal kabuğu<br />
görüntüsü meydana geliyor.<br />
l Selülit, daha çok bacaklarımızda<br />
ve kalçamızda toplanıyor. Bununla<br />
birlikte kollarımızın üst bölgeleri,<br />
göbek ve karnımız da selülitten<br />
nasibini alıyor. Tedbir almazsak<br />
yoğunluğunu şiddetle artırıyor.<br />
Genelde 20 yaş ve üzerindeki<br />
kadınların yüzde 85’inde selülit<br />
görülüyor, üstelik selülit sadece kilo<br />
problemi olanlara özgü bir olgu değil.<br />
l Sonuç olaraksa selülit, kadınları<br />
mutsuz eden ve özgüven eksikliği<br />
yaratan bir faktör olarak beliriyor.<br />
l Ama tabii ki selülitle mücadele<br />
mümkün. Çeşitli medikal estetik<br />
uygulamalardan yararlanmak<br />
önemli, bununla birlikte yaşam<br />
stilini değiştirmek de. Dengeli ve<br />
sağlıklı beslenme, kalorisi düşük ve<br />
yağ yakımında etkili bir beslenme<br />
düzenine geçme, öğünlerde sebze<br />
ve meyveye daha çok yer verme,<br />
tuz ve şeker kullanmama, kafeinli<br />
ürünlerden uzak durma, sigara ve<br />
alkolü bırakma bunlardan bazıları.<br />
l Ayrıca spor yapmanın, kasları<br />
kuvvetlendirecek bölgesel kas<br />
egzersizleri uygulamanın, bölgesel<br />
masajları hayata sokmanın, banyo<br />
yaparken kese kullanmanın, en<br />
azından her gün 40 dakikalık<br />
yürüyüşler yapmanın selülite olumlu<br />
etkileri yadsınamaz.<br />
20 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 21
V<br />
GÜNDEM<br />
Michelangelo<br />
ile portakal<br />
görünümünü<br />
yok edin!<br />
“Rönesans” çatısı altında sunulan tüm<br />
ürünler gibi Michelangelo da son derece<br />
etkili bir ürün. Michelangelo’dan selülit<br />
tedavisinde, bölgesel yağların eritilmesinde<br />
ve vücudu forma sokmakta yararlanılıyor.<br />
Bu ürün, özel olarak geliştirilen kimyasal<br />
bir lipoliz kokteyli olarak tanımlanıyor.<br />
Lipolitik (yağ parçalayıcı) özelliğiyle<br />
Michelangelo, diyet ve egzersizle<br />
yok edilemeyen selülit ve yağ<br />
fazlalıklarının giderilmesine<br />
yardımcı oluyor. Bunun yanı sıra<br />
forma sokma özelliğinin optimum<br />
seviyede olduğunu mutlaka<br />
belirtmeliyiz.<br />
Michelangelo’nun içeriğinde<br />
fosfatidilkolin + deoksikolik<br />
(güçlü yağ eritici) bulunuyor.<br />
Fosfatidilkolin’e özel bir parantez<br />
açmak gerekiyor, çünkü bu madde<br />
belirli bir yaştan sonra üretilmiyor,<br />
bu nedenle de bölgesel fazlalıkların<br />
vücut tarafından yok edilmesi oldukça<br />
zorlaşıyor. Ürünün içeriğinde carnitin<br />
(mikro sirkülasyon artışı) ve kafein (micro<br />
sirkülasyon artışı) de bulunuyor.<br />
Michelangelo’ndaki önemli bir<br />
başka madde ise nac. Aslında kimyasal<br />
lipoliz, ağrılı ve yangılı bir işlem,<br />
ancak Michelangelo içeriğinde nac<br />
(antienflamatuar) bulunan tek kimyasal<br />
lipoliz olarak dikkat çekiyor. Bu özel ürün,<br />
dokuyu rahatlatıyor ve yanma hissinin<br />
oluşmasının önüne geçiyor. Lipolitik<br />
asit de ağrı ve yanmanın hissedilmesini<br />
engelleyerek dokuya kolaylıkla<br />
uygulanmasını sağlıyor.<br />
Tüm Rönesans ürünlerinde olduğu gibi<br />
içeriğindeki etken maddeler maksimum<br />
düzeyde olan Michelangelo, bu özelliğiyle<br />
uygulanan bölgede minimum işlemle daha<br />
etkili sonuçlar alınmasını sağlıyor.<br />
22 NİSAN <strong>2021</strong><br />
Ozon<br />
terapiyle<br />
selülitlerinize<br />
hoşça kal deyin!<br />
Aktif oksijen molekülü olan ozon<br />
gazının kullanıldığı ozon terapinin dolaşım<br />
sorununu düzenleyici bir etkisi var. Vücuda<br />
yüzde 5 ozon ve yüzde 95 oksijenden<br />
oluşan medikal ozon uygulandığında<br />
hem dokulara hem hücrelere ihtiyacı<br />
olan oksijen sunuluyor. Bir yandan ciltte<br />
birikmiş olan doymamış yağ asitleri, çift<br />
bağlarıyla reaksiyona girip yağ zincirlerini<br />
kırıyor, yani yağlar çözülüyor; öte<br />
yandan “hidrofobik” olarak ifade edilen<br />
su sevmeyen yağlar, suyu seven ve daha<br />
az stabil olan yağlara dönüşüp vücuttan<br />
atılıyor. İşlem sayesinde alyuvarların<br />
oksijen taşıma kapasitesi artıyor, kılcal<br />
damarlardaki kan akışının düzelmesiyle<br />
de yağ dokusu hücrelerinin metabolizması<br />
normal haline dönüyor.<br />
Oksijensizlik nedeniyle zarar gören<br />
dokulardaki kan dolaşımının düzelmesini<br />
sağlayan ozon terapi, cilt başta olmak üzere<br />
beynin ve kasların kan dolaşımını artırıyor,<br />
cilt elastikiyetine olumlu katkı sağlıyor, lenf<br />
drenajı hızlandırıyor, dokuların kendisini<br />
yenilemesine katkı sağlıyor, sonuç olarak<br />
hem pürüzsüz hem daha sıkı bir cilt<br />
oluşturuyor.<br />
Ozon terapi, bölgesel incelme için de<br />
tercih edilen bir yöntem. Bu sayede kişinin<br />
metabolik hızı artırılırken aynı zamanda<br />
kan şekerinin düzenlenmesine de yardımcı<br />
olunuyor. Ozon terapiden bağışıklık<br />
sisteminin güçlendirilmesinden yara, yanık,<br />
akne gibi cilt problemlerinin giderilmesine,<br />
romatizmal problemlerden bel ve boyun<br />
fıtıkları nedeniyle oluşan ağrıların<br />
azaltılmasına kadar pek çok farklı alanda<br />
da yararlanıldığını belirtmeliyiz. Ozon<br />
terapiyle karaciğeri temizlemek, inmeye<br />
karşı koruma sağlamak, kanser hücrelerinin<br />
çoğalmasının önünde durmak, sindirimi<br />
düzenlemek, ani kalp krizlerini önlemek<br />
ve sinir sistemiyle ilgili hastalıklardan<br />
korunmak da mümkün.<br />
NİSAN <strong>2021</strong> 23
V<br />
GÜNDEM<br />
BABALAR GÜNÜ HEDİYE SEÇENEĞİ OLARAK MEDİKAL ESTETİK<br />
“Erkekler<br />
eskiden saç ekimi<br />
dışındaki uygulamalara<br />
ÇOK SICAK BAKMAZDI<br />
ama bu değişti”<br />
Saç ekimi, botoks, dolgu, gençlik serumları, cilt ve vücut bakımı…<br />
Medikal estetik uygulamaları günümüzde erkekler tarafından da<br />
sıklıkla tercih ediliyor. Dermatolog Dr. Deniz Koral “Erkeklerden<br />
cildinin daha bakımlı ve sağlıklı olması, kırışıklıklarının olmaması, saçı<br />
azsa saç ekimi yaptırması bekleniyor, göbeksiz ve yaşına göre sağlıklı<br />
bir vücut yapısına önem veriliyor” diyor.<br />
Dilek Girgin<br />
Meryem Bilici<br />
Erkeklerin medikal estetik uygulamalarına<br />
bakışı günümüzde ne durumda?<br />
Günümüz dünyasında herkesin estetik<br />
kaygıları ve ulaşabileceği birtakım estetik<br />
uygulamalar var. Eskiden ayıp bulunacağı<br />
veya göze çok batacağı düşünülen<br />
uygulamalar şimdi erkekler için de güncel<br />
ve kolay ulaşılabilir durumda. Hatta<br />
insanların bunları yaptırmaları toplum<br />
tarafından çok daha hoş karşılanmaya<br />
başladı.<br />
Bu değişim nasıl gerçekleşti?<br />
Bir erkeğin bakımlı olarak tanımlanması<br />
için saçını taraması, kıyafetinin düzgün<br />
olması, parfüm sürmesi yeterli sayılırdı<br />
ama artık cildinin daha bakımlı ve sağlıklı<br />
olması, kırışıklıklarının olmaması, saçı azsa<br />
saç ekimi yaptırması bekleniyor, göbeksiz<br />
ve yaşına göre sağlıklı bir vücut yapısına<br />
önem veriliyor. Bunlara sahip erkeğin<br />
kendisine saygısının ve özgüveninin zirvede<br />
olduğu, işi dahil tüm hayatında böyle bir<br />
bakış açısını benimsediği düşünülüyor.<br />
Bir de tabii kadınların çok bakımlı olduğu<br />
bir dünyada erkeklerin salaş olması çok<br />
beklenen bir şey değil. Kadındaki bakımı ve<br />
güzelliği erkeğin de tamamlaması lazım, bu<br />
doğanın kanunu gibi.<br />
“KADINLARA YAPILAN PEK ÇOK<br />
UYGULAMA ERKEKLERE DE<br />
YAPILIYOR”<br />
Erkeklere daha çok ne tür uygulamalar<br />
yapılıyor?<br />
Erkekler eskiden saç ekimi dışındaki<br />
uygulamalara çok sıcak bakmazdı<br />
ama bu değişti. Aslında kadınlara<br />
yapılan pek çok uygulama erkeklere de<br />
yapılabiliyor; botoks, dolgu, cilt bakımı,<br />
gençlik serumları, cihazlarla yapılan cilt<br />
yapılandırmaları, kolajen aktive edici enerji<br />
bazlı cihazların kullanılması, vücuttaki<br />
yağların giderilmesi için işlemler…<br />
Teknolojinin bizi getirdiği nokta önemli.<br />
Eskiden bu tür işlemlerin maliyeti çok<br />
yüksekti ama teknolojinin gelişimi<br />
uygulamaları cihaz bazında çok ucuzlattı ve<br />
çoğalttı. İnsanlar şu anda aylıklarından para<br />
biriktirerek bunlara ulaşabiliyor, medikal<br />
estetik için bütçe üretebiliyor. Rekabetin<br />
artması, bir iki marka varken artık yüzlerce<br />
marka olması da önemli bir etken. Bir<br />
24 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 25
V<br />
GÜNDEM<br />
de kadınların eşlerinden habersiz böyle<br />
işlemleri yaptırabilmeleri zordu, erkeklerin<br />
tutucu tavırları vardı. Şimdi erkekler de<br />
kadınların daha iyi görünmesini arzuluyor.<br />
Bu da biraz işi hızlandırdı.<br />
Sosyal medyanın da büyük etkisi oldu,<br />
değil mi?<br />
Kesinlikle. Sosyal medya bu işin<br />
lokomotifi. Biz bu işi sosyal medya yokken<br />
de yapıyorduk ama bir işlemi anlatmak<br />
için dilimizde tüy bitiyordu. Örneğin ben<br />
yıllar önce lazer epilasyon işlemlerine<br />
başladığımda ne olduğunu anlatmak için<br />
öyle zorlandım ki. Şimdi lazer epilasyonu<br />
bilmeyen kaldı mı? Herkes kaç tür lazer<br />
epilasyon cihazı olduğunu, hangisinin nasıl<br />
etki ettiğini bile biliyor. Bu tabii ki sosyal<br />
medyanın etkisiyle oldu. İşin bir başka<br />
boyutu daha var: İnsanlar yaşla beraber<br />
hem vücut hem yüz ve cilt yapılarında<br />
olumsuz değişiklikler yaşıyor. Gerek<br />
ilişkileri gerekse hayatlarının ilerleyen<br />
aşamalarında daha iyi görünmek isteği<br />
onları bu tür uygulamalara yönlendiriyor.<br />
İnsanların genelde bekledikleri Angelina<br />
Jolie gibi bir yüz yapısı, six pack’leri<br />
oluşmuş bir erkek figürü; Barbie ve Ken<br />
gibi. Bunlara yakın bir yapılanma içinde<br />
olduklarında kendilerini sosyal ortamlarda<br />
daha rahat hissediyorlar. Kilo verme<br />
ameliyatlarının çoğalmasının sebebi de bu.<br />
Kadınlar da yönlendiriyor mu erkekleri?<br />
Erkekler genelde tek başlarına gelmeyi<br />
sevmiyor, eşler bu konuda onlara yardımcı<br />
oluyor ve ellerinden tutup getiriyor. Ama<br />
bir kez adım attıktan ve ortamı gördükten<br />
sonra kendi başlarına da gelmeye devam<br />
ediyorlar. Sonuçta burası güzellik salonu<br />
değil, doktor kliniği.<br />
“SAÇ EKİMİ ÇOK DAHA BASİT<br />
YAPILABİLİR HALE GELDİ”<br />
Medikal estetik uygulamalarını hediye<br />
etmek yaygınlaşan bir seçenek. Babalar<br />
Günü için neler tercih edilebilir?<br />
Saç dökülmesi bizim ülkemizde aşırı<br />
olmamakla birlikte yine de büyük bir<br />
sorun. Bunun özellikle Arap ülkelerinde<br />
çok yüksek olduğunu biliyoruz, orada<br />
erkeklerin evlenebilmesi saçlı olmalarına<br />
bağlı, kel olana kız vermiyorlar. O nedenle<br />
hepsi ülkemize gelip saç ektiriyor. Bizde<br />
tabii ki böyle bir bakış açısı yok ama saç<br />
kaybı, bunun özellikle genç yaşlarda<br />
yaşanması sosyal olarak çok etkili. Saç<br />
önemli bir aksesuar ve bir şekilde onu<br />
kafamızda tutmamız lazım. Bunun en<br />
radikal çözümüyse saç ekimi, dolayısıyla<br />
bu uygulama önemli bir seçenek olarak<br />
karşımıza çıkıyor. Saç ekimi eskiden başlı<br />
başına bir ameliyattı ama şimdi çok daha<br />
basit yapılabilir hale geldi, kolaylığının yanı<br />
sıra ücreti ve işe çabuk dönebilme unsurları<br />
açısından tercih sebebi oldu. Erkekte kellik<br />
meydana geldiğinde saç ekimi yapılmalıdır<br />
ama saç dökülmesini engelleyici başka<br />
yöntemler de var tabii ki.<br />
Nedir bu yöntemler?<br />
Mezoterapi ve PRP (trombosit açısından<br />
zengin plazma tedavisi) başta olmak<br />
Erkeklere bakım<br />
önerileri<br />
l “Erkeklerin cildi kalın ve yağlıdır,<br />
bu nedenle çok cilt sorunları<br />
yokmuş gibi yaşarlar. Ama yağlılık<br />
ayrı bir şey nem ayrı. Erkeklere<br />
nemlendirici kullanmalarını<br />
öneriyorum, nemlendirici güneş<br />
koruyucusuyla birleşirse çok daha<br />
iyi olur. Bence en iyi antiaging<br />
güneşten korunmaktır.<br />
l Ciltlerinde çok fazla siyah nokta<br />
olan erkeklerinse periyodik, üç<br />
veya altı ay gibi aralıklarla cilt<br />
bakımı yaptırmalarında fayda<br />
vardır. Bu uygulama ileriye dönük<br />
olarak iri gözenek yapısının ve<br />
yağlılığın önüne geçeceği için<br />
güzel, duru ve sade bir cilt sahibi<br />
olmalarını sağlayacaktır.<br />
l Tabii ki saç bakımına önem<br />
vermeliler. Saçlarının dökülmesini<br />
beklemeden bunu önleyici<br />
mezoterapi ve PRP gibi işlemlere<br />
başlamalılar. Bu işi kendi seyrine<br />
bırakmamaları yerinde olur.”<br />
üzere birçok yöntem uygulayabiliyoruz.<br />
Mezoterapi saçları tutmaya yarayan<br />
bir yöntemdir. Alın kenarlarından ve<br />
yanlardan ilk boşalmalar hissedildiğinde,<br />
yani tamamen kelleşmeden yapılmalıdır,<br />
çünkü döküldükten sonra yeniden saç<br />
çıkarmak oldukça güç. PRP de aynı işleve<br />
sahiptir. İkisi de saç köklerini beslemeye<br />
yarar, erkeklik hormonu testosteronun saç<br />
köklerindeki etkilerini ortadan kaldırmaya<br />
yöneliktir. Testosteronun saç dökülmesinin<br />
yaşandığı bölgelerde bir hakimiyeti var,<br />
saçlar bu hormona yakın olduklarından<br />
dökülüyor. Ama tabii ki her erkeğin saçı<br />
dökülecek diye bir şey yok, bu sonuçta<br />
genetik bir şey. Şunu da belirtmeliyim ki<br />
gerek mezoterapi gerekse PRP kadınlara<br />
nazaran erkeklerde biraz daha zor işleyen<br />
yöntemler. Son zamanlarda kök hücrelerle<br />
alakalı gelişmeler umut vadediyor, gelecekte<br />
çok daha etkili olacağını düşünüyoruz<br />
ama bunlar son aşamasına gelen çalışmalar<br />
değil, yani henüz kök hücreyle saç<br />
çıkartamıyoruz.<br />
“ERKEKLER BOTOKSA ÇOK YAKIN<br />
DURUYOR”<br />
Botoks ve dolgu da erkeklerin ilgi alanında<br />
mı?<br />
Botoks gerçekten radikal bir uygulama,<br />
çok çabuk cevap veriyor ve erkekler<br />
botoksa çok yakın duruyor; yani tercih<br />
edilebilir bir alternatif olarak önce çıkıyor.<br />
Dolgu da önemli, çünkü erkeklerin de<br />
yüzlerinde sarkma meydana geliyor.<br />
Sarkan yüzü dolguyla mekanik olarak<br />
toparlayabilmek, germek ve yukarı<br />
kaldırmak mümkün. Cilt canlandırıcı,<br />
gözaltı çukurlarını ve morluklarını<br />
giderici mezoterapi kokteyllerine de hayır<br />
demiyorlar. Ayrıca biraz daha uzun süreli<br />
olan vücutla ilgili işlemlerden de söz etmek<br />
gerek. Erkeklerde de göbek büyük bir<br />
problem. Göbekle alakalı sorunları çözmek<br />
için kavitasyon, radyoterapi ve soğuk<br />
lipoliz gibi işlemlere girdiklerini görüyoruz.<br />
Erkekler bir buçuk ay kadar süren işlemleri<br />
egzersiz ve diyetle destekleyerek çok daha<br />
fit bir vücuda kavuşabiliyor.<br />
Bu uygulamalara kadınlar kadar ilgi<br />
gösterdiklerini söyleyebilir miyiz?<br />
Henüz o kadar değil, üçte ikiye<br />
üçte bir oranında diyebilirim ama<br />
bu oran her geçen gün artıyor. Bir de<br />
kadınlar bu uygulamalara çok daha<br />
erken başlıyor, örneğin botoks yaşının<br />
kadınlarda neredeyse 20’lere düştüğünü<br />
söyleyebilirim. Botoks, kaslarımızın cilt<br />
üzerinde oluşturduğu ince kırışıklıkları<br />
ortadan kaldırmaya yarayan bir yöntem.<br />
20’li yaşlarda yaptırdığınız botoks önleyici<br />
oluyor, ileriki yaşlarda kırışmamanızı<br />
sağlıyor. Kırışıklık oluştuktan sonra alına,<br />
alın ortasına, kaz ayaklarına yapılan<br />
botoksta ise kırışıklıklar sizde kalıyor,<br />
botoks yaptırmazsanız yine ortaya çıkıyor.<br />
Bunu önlemenin yolu da 20’li yaşlarda<br />
yaptırılan mikro botokslar.<br />
Erkekler için trend olan başka ne tür<br />
uygulamalar var?<br />
Erkeklerin daha tüylü olması tercih<br />
edilirdi, şimdi genç erkeklerin hepsi<br />
tüysüz. Epilasyon konusunda erkeklerle<br />
kadınlar eşitlendiler, hatta erkekler daha<br />
çok yaptırır oldu. Kol, bacak, göğüs,<br />
sırt, yanak, ense, kulak bölgeleri; artık<br />
çoğu bölge epilasyonlu. Bir de pandemi<br />
nedeniyle evde oturmaktan herkeste kilo ve<br />
istenmeyen bölgelerde yağlanma problemi<br />
oluştu. Erkekler bahar ve yaz döneminde<br />
bu problemlerini çözmek için çabalayacak.<br />
Bir de yüzlerinin ve gözlerinin daha iyi<br />
görünmesi ve kırışıksız olması için gençlik<br />
serumlarını tercih edecekler.<br />
“Saçın telinden ayağın ucuna<br />
kadar her şey beni ilgilendiriyor”<br />
“Ben 1989’da dermatoloji uzmanı oldum, 2000’den bu<br />
yanaysa klasik dermatoloji tedavilerine medikal estetik<br />
uygulamalarını da ekledim. Bir dermatolog olarak saçın<br />
telinden ayağın ucuna kadar her şey beni ilgilendiriyor.<br />
Ancak gördüm ki hastalarımın onları sağlıklı bir cilde<br />
kavuşturduktan sonra da bazı ihtiyaçları oluyor, çünkü<br />
daha iyi görünme ve daha iyi yaşlanma arzusu çok arttı.<br />
Hastalarımın sık sık önerilerimi sormasıyla medikal estetik<br />
uygulamaları da ilgi alanıma girdi. Böylece hastalıktan<br />
hasta olmamaya, hasta olmamaktan daha güzele, daha<br />
estetiğe doğru geçiş yaptım.”<br />
26 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 27
V<br />
GÜZELLİK<br />
28 NİSAN <strong>2021</strong><br />
Pitaya yiyin,<br />
metabolizma<br />
yaşınızı<br />
gençleştirin<br />
Bağışıklık sisteminin bir hayli önem<br />
kazandığı bugünlerde besin değeri yüksek<br />
gıdalara olan talep de giderek artıyor.<br />
Beslenme uzmanları tarafından “süper<br />
besin” olarak adlandırılan pitaya meyvesi<br />
içerdiği protein, lif, karbonhidrat, C ve B<br />
vitaminleriyle doğal takviye desteği görevi<br />
görüyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ahmet<br />
Kaya, ejder meyvesi olarak da tanınan<br />
pitayanın pandemi sürecinde mutlaka<br />
tüketilmesi gerektiğini belirtiyor.<br />
İÇERİĞİ ÇOK ZENGİN<br />
Ahmet Kaya, pitayanın içeriğine ilişkin<br />
şu bilgileri paylaşıyor: “Pitaya omega 3 ve<br />
omega 6 gibi çoklu doymamış yağ asitleri,<br />
yüksek oranda C vitamini ve B vitaminiyle<br />
bağışıklık sistemini güçlendiriyor,<br />
metabolizma yaşının gençleşmesine<br />
yardımcı oluyor. Pitaya protein, lif ve<br />
karbonhidrat bakımından bir hayli zengin.<br />
İçeriğindeki yüksek kalsiyum miktarıyla<br />
kemik gelişimine destek oluyor. Kan<br />
basıncını düşürme özelliğine sahip olan<br />
pitaya yüksek tansiyon riskini önlüyor.<br />
Likopen içeren bu meyve, kalp ve damar<br />
hastalıklarına yakalanma riskini de<br />
düşürüyor.”<br />
Zengin yapısıyla bağışıklık sistemini<br />
güçlendiren ve sahip olduğu pinen<br />
maddesiyle akciğeri temizleyen pitaya,<br />
metabolizma yaşını da gençleştiriyor.<br />
Beslenme ve Diyet Uzmanı Ahmet Kaya,<br />
“Ejder meyvesi olarak da bilenen pitaya,<br />
içerdiği vitamin ve mineraller nedeniyle<br />
mucize besinler kategorisinde yer alıyor”<br />
açıklamasında bulunuyor.<br />
ÖZELLİKLE SİGARA İÇENLER<br />
TÜKETMELİ<br />
Pitayanın içeriğinde yer alan pinen<br />
(kimyasal bir bileşik) maddesiyle solunum<br />
sistemini temizlediğine ve akciğerdeki<br />
katran ve toksin oluşumlarını çözdüğüne<br />
dikkat çeken Ahmet Kaya, “Pinen özellikle<br />
sigara içen kişilerin solunum yollarına<br />
fayda sağlıyor. Bu madde pek çok mukoza<br />
(balgam) söktürücünün içeriğinde<br />
bulunuyor. Pitayayla hem toksinleri<br />
temizleyebilir hem de hücre yenilenmesini<br />
hızlandırabilirsiniz” diyor.<br />
TÜKETİRKEN PORSİYON<br />
KURALLARINA UYULMALI<br />
Ahmet Kaya, pitaya tüketilirken dikkat<br />
edilmesi gerekenleri şöyle anlatıyor:<br />
“Beslenme ve diyet listelerinde porsiyonuna<br />
uymak kaydıyla pitayanın tüketimine<br />
müsaade edebiliyoruz. Bu özel meyvenin<br />
yarısı 1 porsiyon olarak kabul ediliyor.<br />
Tüketirken mutlaka porsiyon kurallarına<br />
uymak gerekiyor.<br />
Çünkü meyveler içeriklerinde<br />
barındırdıkları şekerden ötürü aşırı<br />
tüketilmeleri halinde kilo artışına neden<br />
olabiliyor.”<br />
Bu egzotik<br />
meyveyi<br />
yakından<br />
tanıyalım<br />
l Pitaya, Hylocereus cinsi<br />
kaktüslerin meyvesidir. Bununla<br />
birlikte Stenocereus cinsi kaktüslerin<br />
meyvesi de aynı ismi taşıyor, hatta<br />
bazı uzmanlara göre Hylocereus cinsi<br />
kaktüsler, Stenocereus’un alt ailesine<br />
mensup.<br />
l Lezzetli meyvenin İngilizcedeki ismi<br />
“dragon fruit”dir. Buradan kaynaklı<br />
olarak Türkiye’de daha çok “ejder<br />
meyvesi” olarak tanınıyor. Bir başka<br />
ismi ise çilek armudu.<br />
l Pitayanın anavatanı Orta Amerika,<br />
Güney Amerika ve Meksika’dır. Pitaya<br />
Endonezya, Tayvan, Tayland, Vietnam,<br />
Filipinler, Sri Lanka ve Malezya gibi<br />
Asya ülkelerinde de yetiştiriliyor.<br />
Türkiye’nin Adana, Antalya ve Mersin<br />
şehirlerinde kurulan seralarda da<br />
pitaya üretimi yapılıyor.<br />
l Bu iri meyvenin pek çok çeşidi varsa<br />
da dördü öne çıkıyor. Üçünün dış<br />
kabukları pembe ama etli kısımlarının<br />
rengi beyaz, kırmızı ve mor olmak<br />
üzere farklılık gösteriyor; dördüncüsü<br />
ise sarı kabuklu ve beyaz etli.<br />
l Egzotik görünümlü pitaya, tıpkı kivi<br />
gibi siyah ve çıtır çekirdeklere sahip.<br />
Bu çekirdekler etli kısmıyla birlikte<br />
tüketiliyor, zaten meyvenin birçok<br />
besleyici öğesi de bu çekirdeklerde<br />
saklı.<br />
l Kavunla kivi arası bir tadı olan<br />
pitaya ortadan kesilerek ve etli<br />
kısmı bir kaşık veya bıçak yardımıyla<br />
çıkarılarak tüketiliyor. Salatalarda,<br />
smoothie’lerde, milkshake’lerde,<br />
dondurmalarda ve tatlılarda<br />
kullanılabiliyor. Ayrıca pitayadan şarap,<br />
meyve suyu ve çay da yapılıyor.<br />
NİSAN <strong>2021</strong> 29
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr.<br />
Murat Türegün, 36 yıldır bir ameliyattan çıkıp diğerine giren,<br />
kombine vücut ameliyatlarıyla haklı bir üne sahip olan ve<br />
plastik cerrahinin estetik kısmıyla birlikte rekonstrüksiyona<br />
da çok önem veren bir hekim. Kendisiyle ideal vücuda ulaşma<br />
yollarını ve vücut şekillendirme ameliyatlarını konuştuk.<br />
Dilek Girgin<br />
Meryem Bilici<br />
İdeal vücut dendiğinde ne anlamalıyız?<br />
İdeal vücut toplumlara ve yıllara<br />
göre değişen göreceli bir kavram. Benim<br />
çocukluğumda manken Twiggi vardı;<br />
ipinceydi, sıfır göğüs, kalça neredeyse<br />
yok. Herkes ona benzemek için deli gibi<br />
diyet yapardı. Daha sonraki yıllarda 90-<br />
60-90 dediğimiz daha dengeli bir vücut<br />
tipi ortaya çıktı. Son yıllarda Instagram<br />
başta olmak üzere sosyal medya çok etkili.<br />
Kim Kardashian tarzı çok iri göğüsler,<br />
ince beller, epeyce geniş kalça, çıkık popo<br />
gündemde. Eskiden basenden şikâyet<br />
edilirdi, şimdiyse basenlerin doldurulması<br />
isteniyor. Instagram’ın en büyük<br />
kötülüğüyse estetik normlarını çok fazla<br />
etkilemesi. Biri bir işlem yaptırıp fotoğrafını<br />
paylaşıyor, diğerleri de normali budur gibi<br />
hissediyor, sonra da resmen talep patlaması<br />
oluyor. Yıllar önce Türkan Şoray’ın gözleri<br />
meşhurdu, herkes onun gibi gözü olsun<br />
isterdi. Günümüzdeyse insanlar badem<br />
göz, kedi göz yaptıracağım diye doktorların<br />
kapısını çalıyor. Tabii sonuç olarak vücut<br />
şekillendirme ameliyatlarıyla beğenilmeyen<br />
vücutlardan kurtulmak, ideal veya ideale<br />
yakın vücut şekline ulaşmak mümkün.<br />
“İdeal<br />
vücut<br />
şekline<br />
ulaşmak mümkün”<br />
30 NİSAN <strong>2021</strong><br />
“KADINLAR DOĞUM SONRASINDA<br />
BÜYÜK TRAVMALARA MARUZ<br />
KALIYOR”<br />
Vücut şekillendirme talebi daha çok<br />
kadınlardan geliyor, değil mi?<br />
Evet, çünkü kadınlar doğum sonrasında<br />
büyük travmalara maruz kalıyor. Hamilelik<br />
ve doğum sürecinin getirdiği fazla kilolar,<br />
deri sarkmaları, memelerin içinin boşalması<br />
gibi unsurlarla vücutları inanılmaz deforme<br />
olabiliyor. Kadınlara yakın zamana kadar<br />
“Sen annesin, çocuğunla ilgilen” şeklinde<br />
ifade edilen bir haksızlık vardı.<br />
“Gönül kimi severse güzel odur”<br />
“Güzel kadın, göreceli bir kavram. Estetik cerrah gözüyle bakmak var, erkek<br />
olarak bakmak var. Estetik cerrah gözüyle bakarsanız tek tek incelersiniz<br />
burnunda şu var, kaşında şu var diye. Mükemmeliyetçiliği ararsanız çok az<br />
bulursunuz. Ama erkek olarak baktığınızda gönül kimi severse güzel odur. O<br />
güzelliği yaratan şey sadece dış görünüş veya hatların ve organların orantısı<br />
değil. İnsanın ses tonundan kahkahasına kadar her şey önemli. Çok güzel<br />
görünüşlü bir kadın ağzını açıp konuşmaya başladığında itici de olabiliyor.”<br />
NİSAN <strong>2021</strong> 31
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Ama ben 25 yaşında, iki çocuk<br />
doğurmuş, karşımda hüngür hüngür<br />
ağlayan genç kadınlar gördüm. Kim<br />
Kardashian’a benzeme istekleri yanında<br />
makul istekler de var, özellikle hamilelik<br />
sonrası estetiği bunlar arasında en doğal<br />
ve haklı olanı. Sonuçta deformasyonlar<br />
oluyor ama çaresi de var. Teknolojinin<br />
nimetlerinden yararlanıyoruz, her geçen<br />
gün teknikler ilerliyor, anestezi gelişiyor.<br />
Uzmanlık eğitimime başladığım 1988’de<br />
ameliyathanelerde bir tane monitör bile<br />
yoktu, şimdi uzay üssü gibi. Bütün riskler<br />
minimize edilmiş durumda.<br />
Vücut şekillendirmede başka hangi<br />
alanlarda yoğun talep oluyor?<br />
Yaygınlaşan mide küçültme<br />
ameliyatlarında 60-80 kiloya kadar<br />
zayıflayanlar oluyor. Ancak deri bu duruma<br />
uyum sağlayamıyor, sarkıyor, korkunç<br />
deformasyonlar ortaya çıkıyor. Bu derilerin<br />
toparlanması önemli. Bunun yanı sıra<br />
gayet güzel bir kadın geliyor karşınıza<br />
ve kalçasının daha öne çıkmasını istiyor.<br />
Vücuttan bir iki kilo alıp başka bir yere<br />
transfer ettiğinizde insanın bütün yapısı<br />
değişebiliyor. Yani şekillendirme amacıyla<br />
da ameliyat yapılıyor. Vücudunuza şekil<br />
vermek için çok zayıflamanız lazım,<br />
örneğin liposuction yapıp iki üç litre yağ<br />
alıyorsunuz, halbuki bu yağ miktarını<br />
hastanın kendi başına vermesi için sekiz<br />
on kilo zayıflaması lazım. Bir de mega<br />
liposuction dediğimiz bir uygulama var;<br />
bununla 15-20 litre yağ almanız ve vücuda<br />
çok iyi şekil vermeniz mümkün.<br />
“SAYISI 2.000’E YAKLAŞAN<br />
KOMBİNE AMELİYATIM VAR”<br />
Kombine ameliyatlarınızla<br />
tanınıyorsunuz. Bize kombine ameliyatın<br />
ne olduğunu açıklar mısınız?<br />
Kombine ameliyatlara önem veriyorum,<br />
bunu Türkiye’de ve belki de dünyada<br />
ilk uygulayanlardan biriyim. Ben 36<br />
yıldır ameliyat yapıyorum, ilk kombine<br />
ameliyatımı ise 20 yıl önce yaptım. Hatta<br />
o dönemde hocalarım bana “Çılgın<br />
mısın?” diye sormuştu. Bir ameliyatta bir<br />
bölge yapılıyordu, konsept buydu. Bense<br />
niye birkaç bölge birleştirilmesin, diye<br />
“Ameliyatlar pandemi döneminde<br />
azalmadı, arttı”<br />
“Pandemi döneminde insanlar estetik ameliyatlara<br />
pratik açıdan baktılar. Bu dönemde ameliyatlara ilgi hiç<br />
azalmadı, tam tersine arttı. Örneğin burun ameliyatı<br />
olacak; nasılsa evden çalışıyorum, nasılsa maske<br />
takıyorum deyip ameliyatını bu dönemde oluyor. Bazıları<br />
da pandemi döneminde tatile gitmedim, üstüme bir<br />
şey almadım, para biriktirdim, bari ameliyat olayım<br />
diyebiliyor. Yani fırsat varken ameliyat olmayı tercih<br />
ediyorlar.”<br />
düşünüyordum. Şu anda sayısı 2.000’e<br />
yaklaşan kombine ameliyatım var. Bu<br />
ameliyatlarda liposuction, karın germe,<br />
meme büyütme veya küçültme, kol ve<br />
bacak germe gibi işlemler aynı ameliyatta<br />
yapılıyor. Artık rutin olarak yapıyoruz<br />
ama bunlar herkesin her yerde, her ekiple<br />
yapabileceği ameliyatlar değil, zaten<br />
tüm dünyada da az yapılıyor. Dünyanın<br />
birçok yerinde kombine ameliyatı anlatan<br />
konuşmalar yaptım, hatta 2003’de<br />
Brezilya’da yapılan estetik cerrahisi<br />
kongresine Türkiye’den kabul edilen tek<br />
konuşma benimkiydi, konu da kombine<br />
ameliyattı. Yetiştirdiğim veya yetişmesinde<br />
emeğim olan plastik cerrahların çoğu<br />
bu ameliyatlara başladı ama onların<br />
dışındakiler çekingen davranıyor ya da<br />
küçük çaplı yapıyor.<br />
Kombine ameliyatların dezavantajı var mı?<br />
Gerçek bir kombine ameliyat<br />
yapmak için mega liposuction dediğimiz<br />
ameliyatı gerçekleştirmemiz gerek, bir<br />
iki litre liposuction’ı araya sıkıştırdığınız<br />
ameliyatları saymıyorum ben. Her ameliyatı<br />
iyi yapmanız lazım ki en ufak bir problem<br />
çıkmasın. Hepsinde biraz problem çıkarsa<br />
hasta için çok büyük sıkıntı olur. Anestezi<br />
ekibi, hastanede yoğun bakım ünitesi<br />
olup olmaması, ameliyat hemşiresi çok<br />
önemli. Ancak herkes bu ameliyata çok<br />
sıcak bakmıyor, çünkü tecrübe gerektiriyor,<br />
gerekli tedbirler alınmazsa hayati tehlikesi<br />
bile olabilir. İnsan fizyolojisini ve yoğun<br />
bakımı çok iyi bilmek gerek. Avantajıysa bir<br />
anesteziyle tek defada bütün işi halletmiş<br />
oluyorsunuz.<br />
Kombine ameliyatlar sonrasındaki<br />
iyileşme süreci nasıl?<br />
Böyle bir ameliyat yedi sekiz saat<br />
sürebiliyor. Daha yeni yaptım bir kombine<br />
ameliyat; 12 litreye yakın yağ aldık, karnı<br />
gerdik, memeleri küçülttük. Hastamız şu<br />
an gayet iyi. Bu ameliyat sonrasında hasta<br />
iki üç gün hastanede yatıyor, 1 hafta evinde<br />
dinleniyor, 15 gün sonra hafif yürüyüşlere<br />
başlayabiliyor. Ameliyatın bir başka<br />
avantajı da vücuttan bu kadar dokuyu<br />
uzaklaştırdığımızda eğer varsa diyabette<br />
düzelme ve hipertansiyonda azalma<br />
sağlaması.<br />
Ameliyatlar mevsimler olarak değişiyor<br />
mu?<br />
Yaza hazırlıkta vücut şekillendirme,<br />
karın germe, liposuction, meme küçültme,<br />
meme protezi gibi ameliyatlar önem<br />
taşıyor. Liposuction’dan sonra denize<br />
girecek hale gelmeniz bir buçuk iki ayı<br />
buluyor. Korse giyme durumu da var,<br />
bu nedenle ameliyatın serin havalarda<br />
yapılması kolaylık sağlıyor. Çoğunlukla bir<br />
yazı daha mutsuz geçirmek istemeyenler<br />
şubat ve mart aylarında bu ameliyatları<br />
oluyor. Meme protezi ameliyatı yalnız<br />
yaza hazırlıkta değil her zaman yapılıyor<br />
aslında, çünkü kadınları en çok mutlu<br />
eden ameliyat. Memesi çok küçük veya<br />
hiç olmayan, bu nedenle karşı cinsle<br />
iletişimden kaçınan, evlenmekten çekinen<br />
genç kızlar var. O psikolojiyi anlamak<br />
lazım. Haziranda okullar kapandıktan<br />
sonraysa rinoplasti (burun estetiği)<br />
ameliyatları yoğunlaşıyor. Özellikle liseyi<br />
bitiren gençler, yeni yaşamlarına yeni<br />
yüzleriyle başlamak istiyor.<br />
“REKONSTRÜKSİYON<br />
AMELİYATLARI DA ÇOK ÖNEMLİ”<br />
Hep estetikten konuştuk, işin bir de<br />
rekonstrüksiyon yanı var.<br />
Evet, estetik cerrahi toplumda ön<br />
planda olsa da rekonstrüksiyon ameliyatları<br />
da çok önemli. Estetik işlemleri ne güzel<br />
diye bakarken birkaç tane rekonstrüksiyon<br />
ameliyatı gösterince insanlar bir tuhaf<br />
oluyor. Doğuştan dudak yarıkları,<br />
deformeler, kepçe kulak ya da kulak<br />
kepçesinin olmaması gibi sorunlar var.<br />
Dramatik ameliyatlar da oluyor; başboyun<br />
bölgesinde kanseri olan hastanın<br />
çenesini içinden dışından almışsınız,<br />
yerine ne koyacaksınız? Bacaktan alıp<br />
boyundan dikmeniz, normal bir çene<br />
haline getirmeniz lazım. Kanser nedeniyle<br />
göğsü alınmış kadınlara göğüs yapmak var,<br />
bunlarla pek ilgilenilmiyor.<br />
Bizi estetiğin geleceğinde neler bekliyor?<br />
Yaşlanmanın geciktirilmesiyle ilgili<br />
çok çalışma var. Kök hücreler, hücrelerin<br />
rejenerasyonu (yenilenmesi) için gerekli<br />
teknolojiler geliştiriliyor. Ameliyat<br />
boyutuna gelince daha az girişimsel<br />
işlemler her geçen gün ortaya çıkıyor.<br />
Örneğin askılar 20 yıl önce çıkmıştı ancak<br />
iyi sonuç vermiyordu, bugünse daha<br />
iyi malzeme ve tekniklerle çok ilerlemiş<br />
durumda. Ofis cerrahisi dediğimiz<br />
teknikler ön plana çıkabilir. Gelişimin bu<br />
yönde olacağını, aynı ameliyatların farklı<br />
şekillerde yapılacağını düşünüyorum.<br />
“Daha lisedeyken plastik cerrah olmaya karar vermiştim”<br />
“Babam doktor, o nedenle doktorlar arasında büyüdüm. Daha lisedeyken plastik cerrah olmaya karar vermiştim. Plastik cerrahiyi<br />
sadece estetik cerrahi olarak düşünmeyin. O dönemde kopan bir parmak dikilmişti, çok etkilenmiştim. İşin estetik yönü aklımda değildi.<br />
En iyi mikro cerrahiyi, en iyi rekonstrüksiyonu yapacağım, derdim ihtisasımı yaparken. Uzun yıllar GATA’da görev yaptığım için plastik<br />
cerrahinin rekonstrüksiyon yönünü çok uyguladım; sürekli yaralı hastalar geliyordu. Estetik cerrahi Instagram’dan sonra patlama yaşadı.<br />
Doktorlar Instagram’da ne yaptıklarını, estetik spektrumunda neler olduğunu daha kolay anlatabiliyor. Bir sürü iş yapıyorduk ama kime<br />
nerede anlatacağız? Bir de 15-20 yıl önce bu konu tabuydu, herkes ameliyat olduğunu saklardı. Şimdi hasta gözünü açıyor, Instagram’a<br />
fotoğrafını koyup ameliyatımı oldum, diyor. Ameliyat olmak sanki mecburiyetmiş ya da sosyal statüyü koruma yoluymuş gibi algılanıyor.”<br />
32 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 33
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“Burun<br />
estetiği<br />
bir sanattır”<br />
KBB ve Baş Boyun Estetiği Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Orhan Alan ile “burnu”<br />
odağa aldığımız bir sohbet gerçekleştirdik. Burun estetiği ameliyatını sanata ve<br />
mimariye benzeten Op. Dr. Orhan Alan, “İşin içinde sadece burnun içi ve dışındaki<br />
sorunlar değil sosyal etkenler, hastanın psikolojisi ve memnuniyeti, hekimin bakış<br />
açısı da vardır. Basit bir ameliyat değildir” açıklamasında bulundu.<br />
Dilek Girgin<br />
Meryem Bilici<br />
Burun estetiği, geçmişten günümüze en çok yapılan<br />
estetik operasyonlardan biri. Sizin açınızdan burun<br />
estetiğinin anlamı nedir?<br />
Bence burun estetiği bir sanattır. İşin içinde<br />
sadece burnun içi ve dışındaki sorunlar değil sosyal<br />
etkenler, hastanın psikolojisi ve memnuniyeti,<br />
hekimin bakış açısı da vardır. Basit bir ameliyat<br />
değildir, diğer ameliyatlarla karşılaştırılmamalıdır.<br />
Bir yandan burnun dış görünümü yapılandırılır ve<br />
güzel bir sonuca uluşılmaya çalışılır, öte yandan<br />
burnun fonksiyonlarını bozmamak hatta sorun varsa<br />
düzeltmek gerekir. Burnun yüz bölgesindeki önemi<br />
çok büyük. Ben sürekli burun ameliyatı yapıyorum.<br />
Ama çok uzun zamandır yüzle de ilgileniyorum,<br />
yüz ameliyatları ve uygulamaları da yapıyorum. Bu<br />
nedenle karşımdaki kişinin bıyık çizgisine, nazolabial<br />
bölgelerine, yanak sarkmalarına da bakıyorum. Gıdısı<br />
var mı, çene hattı nasıl, göz altı çökmüş mü, kaşları<br />
yukarıda mı aşağıda mı, kırışıklıkları derin mi ince<br />
mi, cildi nemli mi kuru mu?.. Özetle hepsine dikkat<br />
ediyorum.<br />
“AÇIK VE KAPALI OLMAK ÜZERE İKİ<br />
TEKNİK KULLANIYORUZ”<br />
Burun estetiğinin (rinoplasti) kaç türü var?<br />
Rinoplasti ile burun estetik olarak düzeltiliyor ve<br />
şekil olarak daha iyi hale getiriliyor. Eğer hastanın<br />
beraberinde nefesle ilgili sorunları varsa doktorun<br />
ilave olarak bunları da düzeltmesinde fayda var.<br />
Birçok türü olmasına rağmen genel anlamıyla açık<br />
ve kapalı olmak üzere iki teknik kullanıyoruz. Açık<br />
teknikte ameliyatı burnu açarak, görerek yaparız.<br />
Kapalı teknikteyse cildi kesmeden görmeye çalışırız.<br />
İkisinin de avantajları ve dezavantajları var.<br />
Bu avantaj ve dezavantajlar nelerdir?<br />
Açık teknik, görerek yapıldığından cerrah<br />
açısından daha rahat bir ameliyat, ayrıca görülerek<br />
her şey düzeltildiğinden ameliyat sonucu daha<br />
garantili oluyor. Kapalı teknik ise diğerine göre daha<br />
fazla tecrübe gerektiriyor, en büyük avantajıysa<br />
burnun orta deliği arasında kesi olmaması. Biz estetik<br />
ameliyatlarda ne kadar az kesi ve kanama varsa<br />
kârdır, diye düşünüyoruz. Daha önce ameliyat olmuş<br />
hastalarda, özellikle de burun ucu düzeltilecekse<br />
mutlaka açık teknikle ameliyat yapmak lazım,<br />
kapalı teknik burun ucu müdahalesinde yeterli<br />
olmayabiliyor. Daha önce ameliyat olmamış<br />
hastalarda ise hastanın beklentisine ve doktorun<br />
tecrübesine göre açık veya kapalı teknikten biri<br />
uygulanabiliyor.<br />
Ameliyata giden süreç nasıl ilerliyor?<br />
Ameliyattan önce hasta hekim görüşmesine<br />
uzunca zaman ayırılmalı. Hekimin sadece görüp<br />
söylemesi değil hastanın da beklentisini iyi anlatması<br />
lazım. Eğer başarılı bile yapılsa öncesinde iyi<br />
konuşulmayan ameliyatlarda sıkıntı çıkabiliyor.<br />
Hastanın ne tarz bir burun istediğinin, bunun ne<br />
kadar mantıklı olduğunun konuşulmasında, hekimin<br />
tavsiyeleri de dinlenip ameliyat yapılmasında fayda<br />
var. Eğer bu şekilde yapılırsa hem hekim hem hasta<br />
için sonuçları çok daha iyi oluyor.<br />
Bir trend var mı burun estetiği ameliyatlarında?<br />
Ticari amaçlı yapılan birtakım versiyonlar<br />
var ama bazıları da bilimsel olarak kabul görmüş<br />
özel testereler ve özel aletlerle yapılabiliyor.<br />
Bu tip teknolojilerden faydalanabiliyoruz. Çok<br />
kullandığımız bazı yöntemlerin zaman zaman<br />
tedavülden kalktığını da görebiliyoruz, fakat illa<br />
yenilik olsun diye ileride sıkıntı çıkarabilecek az<br />
denenmiş yöntemlere karşı tecrübeli hekimler<br />
daha dikkatli davranıyor. Kullanılan alet ve yöntem<br />
kadar hekimin tecrübesi de çok önemli. Takdir<br />
34 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 35
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“Estetik uygulamalar sanatçı ruhu da gerektiriyor”<br />
“Estetik gerçekten bir sanat, tıbbın ötesinde bir şey artık.<br />
İnsanın psikolojisini iyileştirdiği ve görsel düzeltmelerle organik<br />
olarak vücutta da düzelme sağlandığı, yani sağlık da işin içinde<br />
yer aldığı için bir sanat. El becerisi daha iyi olan veya hastayla<br />
diyaloğu daha iyi kurabilen hekimlerin estetik ameliyat ve medikal<br />
estetik uygulamalarda daha başarılı olduğunu biliyoruz. Çünkü<br />
estetik uygulamalar bir sanatçı ruhu da gerektiriyor gerçekten.<br />
Düz bir hekim medikal bir işte çok başarılı olabiliyor ama estetikte<br />
görsellik ciddi boyutta önem taşıdığından hekimin sanatsal bakış<br />
açısı çok ön plana çıkıyor.”<br />
“Burun estetiği sıklıkla<br />
ciddi özgüven artışı<br />
yapıyor”<br />
“Hastanın psikolojik olarak<br />
iyileşmesi çok önemli. Hasta<br />
herhangi bir uzvu düzeltildiğinde<br />
kesinlikle daha özgüvenli oluyor,<br />
bunu özellikle burun estetiği<br />
ameliyatı olmuş hastalarda çok<br />
gözlemliyorum. Bazı hastalarımın<br />
ameliyat tarihine kadar olan bütün<br />
fotoğraflarını Instagram’dan<br />
kaldırdığını, ameliyattan sonra<br />
sürekli selfie çekip paylaştığını,<br />
çok daha mutlu ve kendisiyle<br />
barışık olduğunu görüyorum.<br />
Özel hayatına da renk gelebiliyor.<br />
O güne kadar evlenmemiş<br />
ama burnunu yaptırdıktan<br />
sonra evlenen çok hastamız<br />
var. Ben bunu yine psikolojinin<br />
güçlenmesine bağlıyorum. Ama<br />
şunu da unutmamak lazım, özel<br />
hayatındaki şanssızlıkları estetik<br />
ameliyatla değiştirmeye çalışmak<br />
doğru değil. Bu işler böyle gitmiyor,<br />
gitmediği için de sıkıntılar oluyor,<br />
yani hastanın psikolojisini çok iyi bir<br />
şekilde süzgeçten geçirmek lazım.”<br />
edersiniz ki bir hekim ne kadar çok<br />
ameliyat yaparsa kendini o kadar çok<br />
geliştiriyor. Hekimlerin tecrübenin yanında<br />
senelerle birlikte kendini geliştirmesi, yeni<br />
yöntemleri görmesi ve artısıyla eksisiyle<br />
değerlendirmesi de gerekiyor.<br />
“YURT DIŞINDAN EN ÇOK BURUN<br />
ESTETİĞİ İÇİN GELİYORLAR”<br />
Burun estetiği ameliyatı için yurt dışından<br />
da çok gelen var değil mi?<br />
Türkiye, burun estetiğinde belki<br />
de dünyada bir numara. Yurt dışından<br />
en çok burun estetiği için geliyorlar<br />
buraya, çünkü hekimlerimiz de sağlık<br />
merkezlerimiz de çok iyi. Ayrıca sağlık<br />
kuruluşlarımız yabancı ülkelerde iyi<br />
reklam yapıyor. Tabii Türk parasının<br />
durumu nedeniyle de fiyatlar çok uygun.<br />
Fakat aslında ucuz olduğumuz için değil<br />
kaliteli hizmet verdiğimiz için yabancı<br />
hastalarımızın gelmesini istiyoruz ve o<br />
tarzda davranıyoruz.<br />
Burun estetiği ameliyatları kaç yaşından<br />
itibaren yapılmalı?<br />
Hastanın 18 yaşına gelmesini beklemek<br />
lazım ama sıkıntısı büyükse ailenin<br />
onayıyla biraz daha erkene çekebiliyoruz.<br />
Genelde genç kızlarda 16, erkeklerde<br />
de 17 yaşı tercih ediyorum. Hastanın<br />
sağlıkla ilgili ciddi sorunları varsa veya<br />
burnu estetik olarak çok kötü olduğu için<br />
hastanın psikolojisi arkadaşları ve çevresi<br />
tarafından aşağı çekiliyorsa bir iki yaş<br />
daha öne alabiliyoruz. Bunların dışında<br />
burun ameliyatı için daha çok 20-30 yaş<br />
grubunun geldiğini söyleyebilirim. 40-50<br />
yaş grubuna eskiden rastlardık ama şimdi<br />
çok arttı, artık 60 yaş grubu bile gelmeye<br />
başladı. Kadınlar estetik ameliyatlara daha<br />
eğimli ama burun ameliyatlarında işin içine<br />
fonksiyonel sorunlar da girdiğinden fazlaca<br />
erkek hastamız da bu ameliyatı oluyor.<br />
İyileşme süreci eskiye göre daha rahat<br />
diyebilir miyiz?<br />
Teknolojinin gelişmesi, anestezi<br />
koşullarının çok iyi olması ve tabii ki<br />
hekimin tecrübesi hastanın çok daha<br />
ağrısız, sızısız ve morsuz rahat bir dönem<br />
geçirmesini sağlıyor. Yaptığınız işin niteliği<br />
kadar konforu da çok önemli. Dolgu ve<br />
botoks uygulamalarında da aynısı geçerli.<br />
Gerçekten güzel bir mezoterapi ürünü<br />
olabiliyor ama çok yakıyorsa hasta bir<br />
daha yaptırmak istemeyebiliyor. İşimizi<br />
konforu da artırarak yapmalıyız. Cerrahi<br />
durumlarda ve tüm ameliyatsız yüz<br />
gençleştirme işlemlerinde buna uymak işin<br />
felsefesi.<br />
“DOLGU UYGULAMASI SON<br />
YILLARDA ÇOK YAPILIYOR”<br />
Burun estetiğinde ameliyatın yanı sıra<br />
dolgu gibi uygulamalar da tercih ediliyor.<br />
Bunlardan söz edebilir misiniz?<br />
Burun estetiğinde dolgu uygulaması<br />
son yıllarda çok yapılıyor. Hasta ameliyat<br />
olmaktan korkuyorsa veya ameliyat<br />
olmasına engel bir durumu varsa, örneğin<br />
anestezi alamayacaksa o hastaya dolgu<br />
uygulaması yapabiliyorum.<br />
Ancak burundaki deformasyon sadece<br />
cerrahiyle düzelebilecekse dolguyu tercih<br />
etmiyoruz, zaten her zaman için daha iyi<br />
sonuç ameliyatla elde edilir. Dolgunun yanı<br />
sıra botoks, ip ve mezoterapi maddeleriyle<br />
de tedavi mümkün. Botoks burnu kaldırma<br />
amacıyla yapılabiliyor, fakat sınırlı vakada<br />
iyi sonuç alınıyor. İple germe de çok az<br />
durumda iyi geliyor bence, daha çok burun<br />
ucu düşüklüğünde kullanılıyor.<br />
Yani en çok ameliyat, sonra burun dolgusu<br />
kullanılıyor…<br />
Evet. Ancak burun dolgusuyla ilgili bir<br />
konuya dikkat çekmek istiyorum. Burun<br />
dolgusu kararı alınmadan hastanın daha<br />
önce burun ameliyatı olup olmadığını<br />
mutlaka sorgulanmalıdır.<br />
Özellikle cerrahi branş dışındaki<br />
arkadaşların daha önce ameliyat olmuş<br />
burunlara mümkünse dokunmamasında<br />
veya dokunacaksa çok dikkatli bir<br />
şekilde bu uygulamayı yapmasında fayda<br />
görüyorum. Sorunların büyük bir kısmı<br />
ameliyat olmuş hastalarda çıkıyor. Burada<br />
en önemli sorun yapılan ameliyatlara<br />
bağlı dolaşımın bozulması. Ameliyatta<br />
damarlar kesilmiş olabiliyor veya burun<br />
dokusu iyileşirken damarları bozarak<br />
iyileşmiş olabiliyor. Bu durumdaki hastalar<br />
patlamaya hazır bombadır.<br />
Dolgu uygulamalarında ne tür ürünler<br />
tercih ediyorsunuz?<br />
Burunda ve yüz gençleştirmede<br />
kullandığımız dolgu malzemelerinde<br />
daha çok hyalüronik asit içerenler tercih<br />
ediliyordu ama son zamanlarda kristal<br />
dolgular çok ön planda. Bu dolguların<br />
özellikle kemik bölgelerde, genişlik<br />
istediğimiz alanlarda çok faydalı olduğunu<br />
görüyoruz.<br />
Bunların bir faydası da hyalüronik<br />
asitlere göre daha uzun kalması, formu<br />
daha iyi vermesi. Kristal dolgular özellikle<br />
çene ve jawline bölgelerini ön plana<br />
çıkartıyor. Dolayısıyla artık elimizde bunlar<br />
da var ve güçlü bir şekilde kullanabiliyoruz.<br />
36 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 37
V MAKALE<br />
Estetik bağımlılığı mı<br />
kendinizi sevmek mi?<br />
Elbette medikal estetik uygulamaları<br />
aracılığıyla doğru yaş almanızı<br />
sağlayabilir, yaş alırken eksileni<br />
yerine koyabilir ve yılların izlerini<br />
silebiliriz. Bu konuda biz medikal<br />
estetik hekimleri size her zaman<br />
destek olabiliriz. Ama bence sonsuz<br />
güzelliğe esas olarak ruhumuzu<br />
besleyerek ulaşabiliriz. Yaşam<br />
mottomuz mutlu olmak, özgüven<br />
sahibi olmak, hayata kocaman<br />
gülümseyebilmek ve etrafa güzel bir<br />
enerji yayabilmek olmalı.<br />
Dr. Birgül Altuntürk<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
NE KADAR ZAYIFSAN<br />
O KADAR GÜZELSİN ALGISI<br />
DOĞRU MUDUR?<br />
Günümüzdeki toplumsal baskıların en<br />
önemlilerinden biri de kilo problemidir.<br />
“Ne kadar inceysen o kadar güzelsin”<br />
mesajı sosyal mecralardan mağaza<br />
vitrinlerine kadar pek çok ayrı kanaldan<br />
insanlara aktarılıyor. Dolayısıyla her geçen<br />
gün estetik sektörünün, zayıflama üzerine<br />
çalışan doktorların ve diyetisyenlerin<br />
kapısı daha çok çalınıyor. 15 yıldır medikal<br />
estetik ve zayıflama alanında faaliyet<br />
gösteren Dr. Birgül Altuntürk Kliniği olarak<br />
sahip olduğumuz klinik gözlemlerimiz<br />
bize gösteriyor ki “zayıflama” sadece bir<br />
doktorun veya sadece bir diyet listesinin<br />
çözebileceği bir konu değil. Tam tersine<br />
çok katmanlı bir olgu ve içinde birçok<br />
dinamik barındırıyor.<br />
Fotoğraf filtrelerinin yarattığı görsel<br />
şovun doğru olmadığını bilmek, her bireyin<br />
zayıflayacağı sağlıklı sınırı ve ölçüleri doğru<br />
belirlemek, ruhsal ve bedensel olarak<br />
hastayı doğru değerlendirmek gerekir.<br />
Unutmayalım ki mühim olan sıfır beden<br />
olmak değil, ideal kilomuzda olmak ve bu<br />
kilomuzu bir ömür boyu koruyabilmektir.<br />
YILLARIN İZLERİ YAŞIMIZI ELE<br />
VERMELİ Mİ, SONSUZ GÜZELLİK<br />
NASIL OLUR?<br />
Elbette medikal estetik uygulamaları<br />
aracılığıyla doğru yaş almanızı sağlayabilir,<br />
yaş alırken eksileni yerine koyabilir ve<br />
yılların izlerini silebiliriz. Bu konuda biz<br />
medikal estetik hekimleri size her konuda<br />
ve her zaman destek olabiliriz. Ama<br />
sonsuz güzelliği esas nasıl yakalarız biliyor<br />
musunuz?<br />
Maalesef ruh doymadan beden<br />
doymuyor, bu yüzden ne botoks ne dolgu<br />
ne de gençlik aşısı fayda ediyor. Bence<br />
sonsuz güzelliğe esas olarak ruhumuzu<br />
besleyerek ulaşabiliriz. Bu nedenle yaşam<br />
mottomuz haklı değil mutlu kadın olmak,<br />
özgüven sahibi olmak, hayata kocaman<br />
gülümseyebilmek ve etrafa güzel bir enerji<br />
yayabilmek olmalı. Tüketim içgüdüsü<br />
ve rekabet üst kurulunu her konuda<br />
olduğu gibi estetik işlemlerinde de ölçülü<br />
tutmalıyız.<br />
ERKEN YAŞTA YAPILAN ESTETİK<br />
ERKEN MUTLULUK MUDUR?<br />
Elbette değil, hatta doğru yapılmazsa<br />
erken sükutu hayale bile sebep olabilir.<br />
Sosyo-kültürel yozlaşma, kuşaklar arası<br />
çatışma, “çocuğum ne isterse yapmalıyım”<br />
yanlışı ve tabii ki bir de sosyal medyanın<br />
tetiklediği ambalaj kaygısı gençlerimizi<br />
doğru olmayan estetik uygulamalara<br />
sürüklüyor.<br />
Burada biz hekimlerin de suçu var.<br />
Herkes altın orana uymak zorunda<br />
mı? Böyle olsa yaradan hepimizi aynı<br />
şekilde var ederdi. Gençleri ve aileleri<br />
doğru bilinçlendirmeli, doğru yaşta<br />
doğru dokunuşlar yapmalı, bir ömür<br />
boyu yaşamak zorunda kalacakları<br />
kalıcı uygulamalardan kaçınmalıyız.<br />
Yıllarca hepimizi gülümseten Charlie<br />
Chaplin’in dediği gibi, “Kendimi sevmeye<br />
başladığımda farkına vardım ki keder ve acı<br />
kendi gerçeğime aykırı bir yaşam sürmekte<br />
olduğuma dair uyarılardı. Bugün buna<br />
‘özgünlük’ dendiğini biliyorum.”<br />
ESTETİK YAPTIRMA KARARINDA<br />
İNTERNET ORTAMI SAĞLIKLI BİR<br />
MECRA MIDIR?<br />
“Dr. Shopping” ve “Dr. Google” müthiş<br />
bir kirlilik yarattı insanların beyninde.<br />
Türkiye’deki benzer standarttaki tüm<br />
kliniklerdeki işlemler hemen hemen aynı.<br />
Kimisi saten yüz bakımı kimisi safir, diyor;<br />
bu olayın ticari satış biçimi.<br />
Bence doğru estetik ve bakım, işinde<br />
uzman ve güvenilir hekimlere teslimiyet,<br />
ihtiyacı hekiminizin belirlemesi ve<br />
komplikasyon yönetimine hakimiyet<br />
olmalı. Nasıl diş hekimimiz veya<br />
kuaförümüz hep aynı adresse estetik<br />
işlemlerimiz de bir doktor tarafından<br />
takip edilmelidir. Temel ilke altta yatan<br />
yüzlerce dolgunun üzerine bir yenisini<br />
daha eklemek değil, önce hastaya<br />
zarar vermemektir. Burada tüm bilinçli<br />
hastalarımıza da görev düşüyor.<br />
ESTETİK UYGULAMALARA<br />
BAĞLILIK MI YOKSA<br />
BAĞIMLILIK MI?<br />
Aslında hiçbiri bana göre değil. İhtiyacı<br />
ve eksileni yerine koymak, yaşa ve sağlığa<br />
uygun dokunuşlarda bulunmak önemli.<br />
Her yıl nasıl arabamızın kaskosunu ve yıllık<br />
bakımını yaptırıyorsak düzenli takiplerinizi<br />
yapabileceğiniz bir estetik doktorunuzun<br />
da olması gerekiyor bence. Amaç doğru yaş<br />
almak olmalı, 60 yaşındayken 30’lu yaşlara<br />
dönmeye çalışmak değil.<br />
ERKEKLERİN ESTETİK<br />
ÇILGINLIĞINA BAKIŞ AÇISI NEDİR?<br />
Artık çok sayıda erkek hastamıza<br />
da sektörel olarak hizmet veriyoruz.<br />
Erkeklerin bizlerin kapısını çalma sebebiyse<br />
bence kimisi için genç sevgili kimisi için<br />
gerçekten kişisel öz bakım ve kimisi için<br />
de iş dünyasının aktif ve dinamik insanlara<br />
çok şans vermesi kaynaklı.<br />
Dünya Sağlık Örgütü insan ömründe<br />
yaşlanmaya kronolojik bir sınır getirmiştir<br />
ki bu da 65 yaştır. 65-74 yaş arası genç<br />
yaşlılık, 75-84 yaş arası ileri yaşlılık, 85<br />
yaş ve üstü ise çok ileri yaşlılık olarak<br />
adlandırılmaktadır. İşte bu yüzden bu yaş<br />
sınırlarında ve hayatın içinde artık çok<br />
sayıda beyaz yakalı iş adamı görmemiz<br />
mümkün. Biz de ruh yaşı ve beden yaşını<br />
birbirine yakın kulvarlara getirmek<br />
konusunda hastalarımıza yardımcı<br />
oluyoruz.<br />
38 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 39
V MAKALE<br />
Raffaello ve Tiziano<br />
uygulamaları önemli<br />
bir fark yaratıyor<br />
Mezoterapi, uygulaması kolay,<br />
etkisi fazla, kişiye ve cilt tipine özel<br />
içerik ihtiva eden, kalıcılığı uzun ve<br />
uygulama sonrası komplikasyon<br />
riski en az olan ürünlerle yapılmalıdır.<br />
Raffaello ve Tiziano mezoterapi<br />
ürünleri bu beklentilerimizin<br />
tamamını karşılayarak hasta ve<br />
hekim memnuniyeti sağlamaktadır.<br />
Dr. Önder Kanat<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
Rönesans Yöntemi’nin mezoterapi<br />
ürünlerinden bahsetmeden önce genel<br />
anlamda mezoterapinin ne olduğu,<br />
nasıl, nereye, hangi ürünlerle, hangi<br />
amaçla, kimler tarafından ve nerede<br />
uygulanması gerektiği konusunda bilgi<br />
vererek başlayalım. Genel anlamda<br />
mezoterapi; ilaçların, vitaminlerin,<br />
minerallerin, aminoasitlerin, enzimlerin tek<br />
başlarına ya da genellikle karışım halinde<br />
derinin orta tabakasına çok küçük iğnelerle<br />
uygulanmasıdır.<br />
Tedavide kullanılacak ürün kişinin<br />
ihtiyacına uygun olarak seçilmelidir.<br />
Başta güneş ışınları, sonra da yaşın<br />
ilerlemesinin yanı sıra hormonal ve<br />
çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları<br />
gibi birçok nedene bağlı olarak ciltte<br />
yıpranma meydana gelir. Bu yıpranma<br />
ciltte elastikiyet ve nem kaybı, matlaşma,<br />
lekelenme, ince ve derin kırışıklıklar<br />
şeklinde kendini gösterir.<br />
YÜZ MEZOTERAPİSİ ETKİLİ BİR<br />
ANTIAGING TEDAVİDİR<br />
Güneş hasarı ve kolajen kaybı birleşerek<br />
cildin dolgunluğunu ve görünümünü<br />
bozar. Yüz mezoterapisinde ilaçlar küçük<br />
miktarlarda karıştırılarak cildin içine ve<br />
altına direkt olarak verilir. Mezoterapiyle<br />
cilt etkili maddelerden kısa sürede<br />
faydalanabilir. Ayrıca ilaçlar çok az<br />
miktarda verildiği için kullanılan<br />
maddelerin yan etki olasılığı azalır.<br />
Yüz mezoterapisi (mezolifting)<br />
cildi yenileyen, cilt kırışıklığı ve cilt<br />
sarkmalarında etkili olan doğal ve faydalı<br />
bir yöntemdir. Yüz mezoterapisi oldukça<br />
etkili bir antiaging tedavidir. Ciltte kolajen<br />
sentezini uyarır; gençleşme, sıkılaşma ve<br />
parlaklık sağlar. Yüz mezoterapisi sonrası<br />
cilt daha taze ve dinlenmiş görünür.<br />
Cildin elastikiyeti artar ve cilt sarkması<br />
azalır, kırışıklıklar hafifler, cilt aydınlık bir<br />
görünüme kavuşur.<br />
RÖNESANS YÖNTEMİ ÜRÜNLERİ<br />
BEKLENTİLERIMİZİ TÜMÜYLE<br />
KARŞILIYOR<br />
Bu genel bilgilerden sonra özellikle<br />
cilt yaşlanmasını azaltma amaçlı yapılan<br />
yüz mezoterapisi uygulamalarının en<br />
etkililerinden biri olan Rönesans Yöntemi<br />
mezolifting ürünlerinden bahsedebiliriz.<br />
Mezoterapi, uygulaması kolay, etkisi<br />
fazla, kişiye ve cilt tipine özel içerik ihtiva<br />
eden, kalıcılığı uzun ve uygulama sonrası<br />
komplikasyon riski en az olan ürünlerle<br />
yapılmalıdır, demiştik.<br />
İşte Raffaello ve Tiziano mezoterapi<br />
ürünleri bu beklentilerimizin tamamını<br />
karşılayarak hasta ve hekim memnuniyeti<br />
sağlar. Rönesans Yöntemi olarak bilinen<br />
Raffaello ve Tiziano ürünleri gerek<br />
uygulama kolaylığı ve hasta konforu<br />
gerekse uygulama sonrası gözle görünür<br />
etki oluşması bakımından önemli bir fark<br />
yaratır.<br />
Rönesans Yöntemi, çok özel bir<br />
teknikle hazırlanan kokteyllerden oluşan<br />
farklı ürünleri, maksimum sinerji ve<br />
maksimum antiaging etkisi, minimum<br />
enjeksiyon uygulaması ve 10 dakikada<br />
tamamlanmasıyla farklılaşır. Sağladığı<br />
uygulama kolaylıkları, protokolün kısalığı<br />
ve uzun etkisiyle dikkat çeken bu yöntem,<br />
MIIT (Mikro Intradermal Injection Technic)<br />
ile hayata geçirilir. Ayrıca kendi sınıfındaki<br />
diğer mezoterapi ürünlerine göre en yoğun<br />
ve etkin içeriklere sahip ürünlerdir.<br />
KOMBİNE VE TEK BAŞINA<br />
UYGULANABİLİYOR<br />
Raffaello, 25 yaş sonrası için 8 ayrı<br />
antiaging aktif maddeyi bir arada içeren<br />
tek kokteyldir. Hyalüronik asit, pinus<br />
pinaster, resveratrol, glutatyon, antioksidan<br />
kompleksi, aminoasitler, bakır peptit ve B<br />
grubu vitaminlerden oluşur.<br />
25-35 yaş arasında kullanılarak<br />
hidrasyon ve parlaklık sağlar, besler.<br />
Yüz, boyun, dekolte, eller, ayaklar, göz<br />
altı morlukları ve saç köklerinde etkilidir.<br />
Hedeflenen sonuç cildin parlak ve sağlıklı<br />
görünmesini sağlamaktır.<br />
Tiziano ise 35 yaş sonrası için 10 ayrı<br />
antiaging aktif maddeyi bir arada içeren<br />
tek kokteyldir. Omega CTP kompleksi,<br />
organik kök hücreleri, resveratrol, bakır<br />
peptit, kolajen, hyalüronik asit, omega 3, 6,<br />
9 ve aminoasitlerden oluşur.<br />
Genellikle 35 yaştan sonra bu maddeler<br />
vücut tarafından üretilemediği için ince<br />
çizgiler, sarkmalar gibi yaşlanma belirtileri<br />
başlar. İnce çizgilerin giderilmesi, lifting,<br />
forma sokma, kalınlaştırma amaçlı olarak<br />
yüz, boyun, dekolte, eller, göbek, kol<br />
altları, uyluk içleri ve göz altı torbalarında<br />
kullanılır.<br />
Sonuç bakımından Tiziano<br />
mezoterapisinin Raffaello mezoterapisinden<br />
en önemli farkı parlak, nemli ve sağlıklı<br />
bir görüntü oluştururken, özellikle kolajen<br />
üretimine katkısı nedeniyle lifting etkisinin<br />
daha belirgin olmasıdır.<br />
Raffaello ve Tiziano tedavi protokolleri<br />
hastanın cilt yapısı ve hedeflenen iyilik hali<br />
göz önüne alınarak 7-10 gün arayla 4-10<br />
seans olarak planlanır.<br />
İlk seans uygulamadan sonra bile<br />
belirgin iyilik hali oluşmasına rağmen<br />
asıl etki ilerleyen seanslarda daha da<br />
dramatikleşir. Devamında ise 2-3 ayda bir<br />
uygulanan idame seanslarıyla elde edilen<br />
iyilik halinin kalıcılığı sağlanır.<br />
Sonuç olarak Raffaello ve Tiziano<br />
mezoterapisi, antiaging bakımlarda botoks<br />
ve dolgu gibi girişimsel medikal estetik<br />
uygulamalarla veya cihazlarla kombine<br />
veya tek başına uygulandığında oldukça<br />
tatminkâr sonuçlar vermektedir.<br />
Mezoterapiden en çok<br />
hangi durumlarda<br />
yararlanılır?<br />
Mezoterapi, cilt yenileme ve cilt<br />
gençleştirmenin yanında farklı birçok<br />
amaç için kullanılan geleneksel<br />
tamamlayıcı bir tıp yöntemidir.<br />
Mezoterapinin en sık kullanıldığı<br />
durumlar şunlardır:<br />
l Cilt yaşlanması ve sarkması<br />
l Leke tedavisi, güneş lekeleri<br />
l Deri çatlakları<br />
l Selülit<br />
l Kilo kaybı<br />
l Saç dökülmesi, saç tedavisi, kellik<br />
l Gözaltı morlukları ve gözaltı<br />
torbaları<br />
l Alerjiler<br />
l Spor yaralanmaları<br />
l Vitiligo (derideki pigment<br />
yetersizliği)<br />
l Akut ve kronik ağrılar<br />
l Fibromiyalji (vücutta genel<br />
hassasiyet alanlarının oluşması)<br />
Mezoterapi hangi<br />
durumlarda<br />
kullanılmamalıdır?<br />
Mezoterapi, çok küçük miktardaki<br />
ürün veya ilacın mikroenjeksiyon<br />
yöntemiyle direkt problemli bölgeye<br />
verilmesi esasına dayanır. Böylece<br />
sistemik bir etki oluşturmaksızın<br />
lokal etkiyle en yüksek fayda<br />
sağlanır. Mezoterapi, lokal ve güvenli<br />
bir uygulama olmasına rağmen şu<br />
durumlarda uygulanmamalıdır:<br />
l Gebelerde<br />
l Süt veren annelerde<br />
l İnme (felç) geçmişi olanlarda<br />
l İnsülin bağımlı diabetes mellitus<br />
(şeker hastalığı) olanlarda<br />
l Kanser hastalarında<br />
l Kan pıhtılaşma sorunu<br />
yaşayanlarda<br />
l Kullanılacak ilaçlardan herhangi<br />
birisine karşı alerjik reaksiyon<br />
geçirme riski olanlarda<br />
l Ürtiker hastalarında<br />
l Birden fazla ilaç tedavisi gerektiren<br />
kalp hastalığı olanlarda<br />
40 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 41
V PSİKOLOJİ<br />
Depresyon beyin<br />
aktivitesini değiştiren<br />
bir hastalıktır<br />
Depresyon, yaşamımızı büyük ölçüde<br />
etkiler ve sanıldığı kadar kolay<br />
girdiğimiz ve çıkabildiğimiz bir durum<br />
değildir. Uzun süre boyunca yaşanan<br />
depresyonun ağırlığını taşımak ise<br />
zor ve yorucudur. Bu hastalığı basite<br />
indirgeyip kendi kendine geçmesini<br />
beklememek, tam tersine yardım<br />
almak gereklidir yoksa kronikleşebilir.<br />
Depresyon tedavisi kişiye özeldir, ne<br />
kadar erken yardım alınırsa iyileşme<br />
oranı da o derece artar.<br />
Uzm. Dr. Burak Toprak<br />
Psikiyatr<br />
Yaşayanın “Ah bir de bana sor”,<br />
yaşamayanın “abartıyorlar” dediği depresyon,<br />
sadece popüler bir rahatsızlık gibi algılansa<br />
da aslında zorlu bir hastalıktır, insana<br />
dinlenme şansı vermez. Son zamanlarda<br />
depresyon şikayetiyle gelen hastaların<br />
arttığını gözlemliyoruz. Pandemi nedeniyle<br />
yaşadığımız bu zorlu sürecin de depresyonu<br />
tetiklediğini söyleyebiliriz.<br />
DEPRESYONA GİRDİĞİMİZİ NASIL<br />
ANLARIZ?<br />
Depresyonun belirtilerini burada belli<br />
başlı şekilde anlatmaya çalışacağız ancak<br />
her depresyon hastasının aynı semptomları<br />
göstermediği de bir gerçek. Depresyon,<br />
çoğu kaynakta “çökkünlük” olarak geçer.<br />
Kişi çökkün bir duygu durumu içinde olup<br />
düşünce, konuşma, devinim ve fizyolojik<br />
işlevlerinde yavaşlama ve durgunlaşma<br />
belirtileri gösterir. Genel havasına üzüntülü<br />
bir ifade hâkim olabilirken öz bakımında da<br />
azalma görülebilir. Durgun ve sıkıntılı hali<br />
hemen göze çarpar.<br />
Hafif ve orta şiddetteki depresyon<br />
hastasıyla ilişki kurmak güç değildir,<br />
ancak ağır vakalarda durum ne yazık ki<br />
farklıdır, örneğin hasta konuşmayabilir.<br />
Genel bir keyifsizliğe, derin üzüntüye ve<br />
bazen de iç acısı duyma derecesine varan<br />
bir duygulanıma sahip olabilir. Hastanın<br />
düşünce hızı yavaşlar, sesi bile eskiye göre<br />
daha az çıkar. Kendini yetersiz ve değersiz<br />
hisseder, bazen de kendini her şeyin suçlusu<br />
olarak görür. Yeme isteğinde azalma meydana<br />
gelebilir, bununla birlikte seyrek olarak artış<br />
da yaşanabilir.<br />
BELİRTİLERE BÜTÜN OLARAK<br />
BAKMAK BİZE YARDIMCI OLUR<br />
Depresyondaki kişi eskiden yaptığı ve<br />
zevk aldığı şeylere karşı bile istek duymaz.<br />
Ancak bu zevk alamama halinin sadece<br />
depresyona özgü olmadığı unutulmamalıdır,<br />
başka ruhsal hastalıklarda ya da depresyonla<br />
ilerleyen başka durumlarda da görülebilir. O<br />
yüzden depresyonu incelerken bütün olarak<br />
bakmak bize daha çok yardımcı olur.<br />
Bu belirtilerin bazılarını hepimiz<br />
hayatımızın bir döneminde yaşamış olabiliriz<br />
ancak depresyonda bunlar bir arada olur,<br />
yoğundur ve gün içinde süreklilik arz<br />
eder. Belirtilerin kişinin günlük işlevlerini<br />
etkileyecek derecede olması, en az beş<br />
belirtinin olması ve en az iki hafta sürmesi<br />
depresyon tanısı için gereklidir.<br />
NEDEN DEPRESYONA GİRERİZ?<br />
Depresyona neden girdiğimiz sorusunun<br />
birden fazla cevabı olabilir, en önemlisi<br />
ise kalıtımdır. Depresyona giren hastaların<br />
birinci derece akrabalarında da bu durumun<br />
yaşanmış olma ihtimali yüksektir. Nasıl ki<br />
dış görüntümüz aile üyelerimize benziyorsa<br />
hastalıklara yatkınlıklarımız da böyledir.<br />
Örneğin, bir babada tansiyon hastalığı varsa<br />
yüksek ihtimalle çocuklarında da tansiyon<br />
rahatsızlığı görülür, ruhsal semptomlarda da<br />
durum benzerdir. Bununla birlikte büyüdüğü<br />
ve yaşadığı çevre, çocukluk travmaları,<br />
olumsuz yaşam olayları da kişiyi depresyona<br />
sürükleyen başka etkenler olabilir. Diyabet,<br />
tiroid, Parkinson ve demans gibi hastalıklar<br />
da kişiyi depresyona itebilir.<br />
TEKRARLAYAN DEPRESYONA<br />
DİKKAT ETMELİYİZ<br />
Depresyon tekrarlayan ve kalıcı hale<br />
gelen bir görünüme bürünürse tehlike<br />
çanları çalıyor olabilir. İlk depresyon<br />
atağından sonra uygulanan düzenli tedavi<br />
aracılığıyla üç kişinin ikisinde olumlu<br />
sonuçlar alınır. Kalan kısım ise ikinci<br />
depresyon atağını yaşar ve bu durum kronik<br />
bir hal alabilir.<br />
Depresyonun 60 yaş ve üstünde başlamış<br />
olması, geçmiş yıllarda depresyon atağı<br />
geçirilmesi, tedavi sonrası unutkanlık,<br />
dikkat dağınıklığı, isteksizlik, donukluk<br />
gibi belirtilerin kalması ve uyuşturucu ile<br />
alkol kullanımı depresyonun tekrarlama ve<br />
kronikleşme riskini artıran etkenlerdir.<br />
Kişiye özgü yöntemler uygulanması ve<br />
erken dönemde başlanması tedavi şansını<br />
olumlu etkiler. Kimi depresyon vakalarında<br />
tek başına ilaç ya da psikoterapi etkili<br />
olur ama genellikle ilaç tedavisiyle birlikte<br />
uygulanan psikoterapi başarıyı artırır.<br />
Depresyon tedavisinde uygulanan yöntemler<br />
Depresyondaki kişi eğer erken dönemde<br />
tedavi edilmezse değersizlik, umutsuzluk,<br />
karamsarlık, hayatın anlamsızlığı ve ölüm<br />
düşüncesi gibi belirtiler şiddetlenerek<br />
kişinin kendine zarar verme girişimini<br />
tetikleyebilir. Eğer bu tarz şikayetleriniz<br />
varsa ve sürekliyse bir an önce bir<br />
psikiyatra muayene olmanız gerekir.<br />
Psikiyatr, ayrıntılı psikiyatrik muayene<br />
sonrası duruma göre bir takım kan tahlilleri<br />
ve beyin görüntüleme tetkikleri isteyebilir.<br />
Çünkü depresyona neden olan şey fiziksel<br />
ya da başka bir tıbbi hastalık olabilir.<br />
Guatr, beyin enfeksiyonları, diyabet,<br />
Parkinson, demans gibi hastalıklar<br />
depresyonun altında yatan nedenlerdense<br />
öncelikle bu alttaki hastalıklar tedavi<br />
edilmelidir.<br />
Psikiyatr, değerlendirme sonrasında<br />
depresif şikayetlerin eğer fiziksel bir<br />
hastalığa bağlı olduğunu düşünmüyorsa<br />
ilaç tedavisi ve/veya psikoterapi yöntemleri<br />
uygulanır. Depresyon hastalarının yaklaşık<br />
üçte ikisinde birinci basamak tedaviler<br />
yeterli olabilmektedir.<br />
Antidepresan ilaçlar ve psikoterapi,<br />
majör depresyonda birinci basamak<br />
tedavilerdir. Ancak bu tedaviler tüm<br />
Depresyona giren<br />
bir beyin nasıl<br />
çalışır?<br />
Hastaların düşüncelerinin içeriği<br />
genellikle geçmiş pişmanlıklar, acı<br />
veren olumsuz anılarla doludur.<br />
Geçmiş iyi yaşanmamıştır ve<br />
“keşke”ler çoktur, gelecek ise<br />
umutsuz ve karanlıktır onlar için.<br />
Kendi kendilerini suçlar ve hiçbir<br />
şeye layık görmezler. Depresyona<br />
giren bir beyinde nöral bağlantılar<br />
yeteri kadar sağlanamaz, serotonin<br />
ve dopamin hormonlarının azaldığı<br />
da görülür. Yani depresyon beyin<br />
aktivitesini de değiştiren bir<br />
hastalıktır.<br />
hastalar için işe yaramayabilir. Ayrıca<br />
depresyonu olanların yaklaşık %20-30<br />
kadarı ilaçları iyi tolere edemeyebilir ya da<br />
verilen ilaç tedavisi hastalığın tamamen<br />
iyileşmesine neden olacak kadar yeterli<br />
etki gösteremeyebilir.<br />
Bu gibi durumlarda Transmanyetik<br />
Uyarım Tedavisi (TMU) alternatif bir tedavi<br />
olarak antidepresan ilaç ve psikoterapiyi<br />
güçlendirilmesi amacıyla kullanılabilir.<br />
Eğer depresyon belirtileri çok şiddetli<br />
ve intihar düşünceleri mevcutsa diğer bir<br />
alternatif olarak elektroşok tedavisi tercih<br />
edilebilir.<br />
42 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 43
VDİYET<br />
ARISTO DIYETI ILE<br />
1 ayda<br />
2 beden<br />
INCELIN!<br />
Dr. Gönül Ateşsaçan’ın ünlü filozof Aristo’dan ilham alarak<br />
oluşturduğu Aristo Diyeti, bilinç ve bilinçaltına hitap eden bir<br />
yaşam ve beslenme programı. Ateşsaçan, enerjisi yüksek gıdalarla<br />
beslenmenin yanı sıra frekans çalışmalarını ve olumlamaları da<br />
içeren diyetle ilgili olarak, “Bu beslenme tarzıyla kişinin kendini<br />
daha zinde, daha hafif, daha az kaygılı ve daha sağlıklı hissetmesini<br />
amaçlıyorum” diyor.<br />
Aristo Diyeti nedir?<br />
Aristo Diyeti’ni, ünlü filozof Aristo’nun<br />
yaşama bakış açısından ilham alarak<br />
oluşturdum. Aslında bu bir diyet değil,<br />
bilinç ve bilinçaltına hitap ettiğim bir<br />
yaşam ve beslenme programı. Hızlıca<br />
toksinlerden arınarak bedeni hafifletmeye,<br />
biofrekans çalışması ve terapiyle bilinçaltı<br />
kayıtlarını ve atalardan taşıdığımız kodları<br />
değiştirmeye yönelik bir program. Sonuçta<br />
hastalarımın gerçekten olmak istediği kiloya<br />
ve daha sağlıklı bir yaşama ulaşmalarını<br />
sağlıyorum. Kilo alıp veriyorsunuz, belki<br />
hiç veremiyorsunuz, sofradan hep şişkin<br />
kalkıyorsunuz, üzerinizde yorgunluk ve<br />
mutsuzluk var... Belki de tüm bunların<br />
altında zihinsel kodlar yatıyordur. Özetle,<br />
Aristo Diyeti aynı zamanda ruhu temizleme<br />
sanatıdır.<br />
“Ruhu temizleme sanatı” tanımını biraz<br />
açabilir misiniz? Ruhumuz nasıl veya niye<br />
kirleniyor?<br />
Bilinçaltımız anne karnına girdiğimiz<br />
anda kayıt almaya başlıyor. Hem<br />
atalarımızdan getirdiğimiz hem içinde<br />
yaşadığımız toplumdan gelen kayıtlarla,<br />
ayrıca yaşam şeklimizle bu ânı ve yaşamı<br />
şekillendiriyoruz. DNA’mızda kaş ve<br />
göz rengi gibi atalarımızdan getirdiğimiz<br />
kayıtları ve karmaları taşıyoruz. Bunun<br />
dışında toplumun bilinçaltı kayıtlarını<br />
da alabiliyoruz. Diyelim başka ülkede<br />
doğdunuz ancak bu topraklarda<br />
yaşıyorsanız Anadolu’nun bilinçaltını da<br />
Bu<br />
diyetle<br />
ilgili tüm<br />
detayları “Aristo<br />
Diyeti” kitabında<br />
bulabilirsiniz. Kitabın<br />
İngilizce çevirisi ise<br />
tüm dünyada<br />
mevcut.<br />
genel olarak kayıtlarınıza alabiliyorsunuz.<br />
Bunun dışında, örneğin şu anda<br />
yaşadığımız Covid-19 nedeniyle acaba<br />
hasta olur muyuz kaygısı da DNA’mıza<br />
eklenebiliyor. Eğer yediğimiz içtiğimiz<br />
hatalıysa ve sürekli kaygılı insanlarla<br />
birlikteysek, çok kaygılı bir işte çalıştığımızı<br />
düşünüyorsak yaşam şeklimiz ve bedenimiz<br />
kirlenmeye başlıyor. Kirlenmeyle kastım,<br />
frekansımızın düşüyor olması. Sürekli<br />
yaşanan kaygılı zihin durumu aşırı bir<br />
korku ve kalp çarpıntısına neden olup<br />
hormonları yavaşlatabiliyor. Bana sürekli<br />
olarak ne yaparsa yapsın kilo veremediğini<br />
söyleyen, kilo verip hızlıca geri alan kişiler<br />
geliyor. Onlara öncelikle bu tanımlamayı<br />
artık kullanmamalarını öğütlüyorum,<br />
çünkü hücrelerimiz ne dersek onu<br />
yapar. Onlara, “kolaylık ve neşeyle<br />
istediğim sağlıklı bedendeyim” demelerini<br />
öneriyorum.<br />
Aristo Diyeti’nin aşamaları nedir?<br />
Önce kişinin bilinçaltına bakıyorum;<br />
herhangi bir hastalığa yatkınlığı var mı,<br />
alerjileri ve atalarından miras taşıdığı<br />
kodlamalar nelerdir? Ardından kişinin<br />
duygu durumunu, bedeninde belirgin<br />
bir hastalık olup olmadığını, hormonal<br />
dengesini, mineral ve vitamin durumunu<br />
öğreniyorum. Sonraki aşamadaysa kişinin<br />
zihninin hangi duyguyu oluşturup bedeni<br />
bozduğunu, yani kilo alımının sebebini<br />
bulmaya çalışıyorum. Tüm bunları<br />
öğrendikten sonra sonuca odaklanıyorum,<br />
5 günlük<br />
Aristo<br />
Diyeti<br />
PAZARTESİ<br />
l KAHVALTI Chia’lı karışım<br />
(2 yemek kaşığı chia’yı 50 ml<br />
bitkisel sütün içinde 1 saat veya<br />
geceden bekletin. Bu karışıma<br />
150 ml bitkisel süt, 2 adet hurma,<br />
yarım küçük muz ve 3 adet ceviz<br />
ekleyip karıştırın.)<br />
l ARA ÖĞÜN 2 adet kivi<br />
l ÖĞLE Nohutlu pırasa<br />
(kuru bakliyatlı sebze yemeği)<br />
l AKŞAM Börülceli salata<br />
(kuru bakliyatlı salata)<br />
l İÇECEK Form çay (mısır<br />
püsküllü, kayısılı, kiraz saplı)<br />
SALI<br />
l KAHVALTI Patates salatası<br />
(roka, maydanoz, kırmızı biber,<br />
taze soğan, isteğe göre taze<br />
sarımsak, avokado dilimi, limon<br />
ve az tuz ekleyerek hazırlayın.)<br />
l ARA ÖĞÜN 1 adet yeşil elma<br />
l ÖĞLE Mercimekli yeşil salata<br />
l AKŞAM Yeşil mercimekli ıspanak<br />
l İÇECEK Rezene çayı (açık<br />
olabilir)<br />
ÇARŞAMBA<br />
l KAHVALTI 2 dilim ananas veya<br />
1 avuç çilek, 2 adet hurma,<br />
3 adet ceviz, 1 fincan bitkisel<br />
sütlü filtre kahve, 1 avuç çiğ<br />
badem<br />
l ARA ÖĞÜN 1 adet armut<br />
l ÖĞLE Nohutlu pırasa<br />
l AKŞAM Nohutlu bamya<br />
l İÇECEK Yaseminli yeşil çay<br />
PERŞEMBE<br />
l KAHVALTI Vegan peynir,<br />
mercimek ekmeği, 5-6 adet<br />
zeytin, domates ve salatalık<br />
l ARA ÖĞÜN 2 dilim ananas<br />
l ÖĞLE Beluga mercimekli salata<br />
l AKŞAM Bezelyeli enginar<br />
yemeği<br />
l İÇECEK Melisa çayı<br />
CUMA<br />
l KAHVALTI Chia’lı karışım<br />
l ARA ÖĞÜN 1 avuç çilek<br />
l ÖĞLE Nohutlu pırasa yemeği<br />
l AKŞAM Izgara sebzeli ıspanak<br />
salatası<br />
l İÇECEK Rooibos çayı<br />
44 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 45
VDİYET<br />
Koronavirüsle<br />
mücadele<br />
ederken nasıl<br />
beslenmeliyiz?<br />
l Koronavirüsle mücadelede<br />
hijyen kurallarına uyma ve fiziksel<br />
korunmanın yanı sıra bağışıklığı<br />
güçlendirmeye de önem vermeliyiz.<br />
Bunun için evde yapılabilecek hafif<br />
egzersizlerin, iyi uykunun ve özellikle<br />
doğru beslenmenin gerekliliğini<br />
yadsıyamayız.<br />
l Aristo Diyeti’nin doğru beslenme<br />
noktasında etkili bir rolü var. Aristo<br />
Diyeti, enerjisi yüksek besinler içerdiği<br />
için vücudun enerjisini ve duygu<br />
durumunu ayakta tutuyor. Bu diyetle<br />
sağlıklı, kontrollü, doğru beslenmiş,<br />
bol vitamin ve mineral içeren besinler<br />
tüketmiş oluyorsunuz.<br />
l Bağışıklığı güçlendirmek için<br />
doğanın bize sunduğu her renk<br />
besinden faydalanmalıyız. Zerdeçal,<br />
zencefil, çörek otu, ıhlamur, sirke,<br />
ayva, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru<br />
bakliyata soframızda her zaman<br />
yer vererek vücudumuzun ihtiyaç<br />
duyduğu vitamin ve mineralleri almak<br />
mümkün.<br />
l Antioksidan zengini besinler<br />
olmazsa olmazımızdır. Turunçgiller,<br />
kivi, badem, ceviz, nar, brokoli,<br />
enginar, kivi, ananas, zeytin, yulaf<br />
ezmesi gibi besinlerle bağışıklığımızı<br />
desteklemeliyiz. Ispanak, pazı,<br />
semizotu gibi yeşil yapraklı sebzeleri<br />
haftada en az üç gün tüketmek<br />
gerekiyor. Bu sebzeler A, C ve E<br />
vitamini, folik asit, omega 3 ve<br />
antioksidan bakımından oldukça<br />
zengin. Salatalarımızda keten tohumu<br />
ve dereotu kullanabiliriz. C vitamini<br />
için limon, kivi, portakal, mandalina<br />
tüketmeliyiz. Bunların yanı sıra vücut<br />
direncini arttırmak için günde 2 litre<br />
su tüketmeyi de ihmal etmemeliyiz.<br />
l Beslenmeyle beraber çok sık<br />
önerdiğim damar yolu tedavileri de<br />
var. Depolanmayan bir vitamin olan C<br />
vitaminini günde 4-6 gram almalıyız;<br />
bunu ancak damar yoluyla yapabiliriz.<br />
Glutatyon seviyesini artırmak için de<br />
damar yolu tedavisini tercih ediyoruz.<br />
Bağışıklık sistemini güçlendirmek<br />
ve dokulardaki oksijen seviyesini<br />
artırmak amacıyla ozon terapi<br />
yaptırmalıyız.<br />
l Pandemi dönemi için önerdiğim<br />
bir başka uygulama olan antioksidan<br />
etkili ashwagandha ise depresyon,<br />
panik, kaygı gibi duyguları indirgiyor,<br />
vücuttaki iltihap oranını azaltıyor.<br />
kişiye duygu durumunu bozan düşünceleri<br />
ve aynı zamanda bedeni temizlemeyi<br />
öğretiyorum. Beslenme ve zihin<br />
alışkanlıklarını değiştiriyorum.<br />
“İLK HAFTADAN İTİBAREN KİLO<br />
KAYBI HEDEFLENİYOR”<br />
Beden temizliğini nasıl<br />
gerçekleştiriyorsunuz?<br />
Bedenin temizlenme aşamasında<br />
çöp gıda dediğimiz glüten ve hayvansal<br />
besinler 10 gün tüketilmiyor. Bu diyette<br />
miktar ve porsiyon ölçümü kesinlikle<br />
olmuyor, yine de vücut kendini hafiflemiş<br />
hissediyor. İkinci haftadan itibaren<br />
haftada bir iki kez glüten ya da hayvansal<br />
gıda veriyorum. Bu arada bağırsaklar<br />
asitle yüklenmeden sağlıklı çalışmaya<br />
başlıyor ve böylece yenilen her şey daha<br />
iyi emiliyor. Acıkmaya neden olan hiçbir<br />
gıda alınmıyor. Böylelikle kişi daha<br />
yavaş yemeye başlıyor, yerken daha tok<br />
hissediyor ve yemekten tok kalkıyor. Üç,<br />
dört ve beşinci haftalar da aynen bu şekilde<br />
devam ediyoruz. Olumlamalar yapılırken<br />
beslenmedeki değişiklikler genel yaşam<br />
stresini azaltıyor. Çok acıkıldığı zaman<br />
ara öğün yapılabiliyor. Mutlaka bitki<br />
çayları veriyorum. Sıvı tüketimi vücudun<br />
dengelenmesini ve yaşam akışının devamını<br />
sağlıyor. İlk haftadan itibaren kilo kaybı<br />
olması ve 1 ayda yaklaşık 2 beden küçülme<br />
hedeflendiği için kişinin morali de yüksek<br />
oluyor. İkinci ayda da yine kilo verdirmek<br />
için çaba harcıyorum. Bu beslenme tarzıyla<br />
kişinin kendini daha zinde, daha hafif,<br />
daha az kaygılı ve daha sağlıklı hissetmesini<br />
amaçlıyorum. Manyetik biorezonans<br />
yöntemiyle frekanslarını dengelemek için<br />
destek veriyorum. Mutlaka enerji çalışması<br />
da yapıyorum. Bu sistemle kişinin kendi<br />
kıymetini anlamasını, kendi farkındalığına<br />
ulaşmasını ve bedenini yönetmeyi<br />
öğrenmesini sağlıyorum.<br />
Frekansın düşük olmasının kiloyla ilişkisi<br />
nedir?<br />
Yaptığımız her konuşma, her davranış,<br />
her duygu durumu bedenimizi kodluyor.<br />
Moralimiz bozukken frekansımız da<br />
düşük oluyor. Serotonin ve dopamin<br />
hormonlarımız düşünce enerji alacağımız<br />
gıdalara yönelmek istiyoruz. Tercihimizi<br />
de genelde tatlılardan, hamur işlerinden ve<br />
hayvansal gıdalardan yana kullanıyoruz.<br />
Oysa aslında frekansımız yorgun, sinirli<br />
ve stresliyken düşmüştü. Bir de üzerine<br />
frekansı düşük karbonhidrat, şeker, yoğurt,<br />
peynir, et, balık, tavuk yersek frekans bir<br />
tık daha düşüyor ve artık toparlanamaz<br />
oluyoruz. Bir kısırdöngü bu; yedikçe yiyor<br />
ve kilo alıyoruz. Oysa enerjisi yüksek<br />
gıdalar olan ceviz, hurma, çiğ badem, taze<br />
meyve ve sebze, çekirdekli gıdalar, bakliyat<br />
tüketmeliyiz.<br />
Mercimek ekmeği<br />
MALZEMELER<br />
l 300 gr yeşil mercimek<br />
l 2 yemek kaşığı geceden suda<br />
bekletilmiş chia tohumu<br />
l 2 yemek kaşığı geceden suda<br />
bekletilmiş keten tohumu<br />
l 1 havuç rendesi<br />
l Az maydanoz<br />
l 1 tatlı kaşığı köri (isteğe göre)<br />
l 7-8 adet zeytin<br />
l 5 adet ceviz<br />
l 1 çay kaşığı kabartma tozu<br />
veya karbonat<br />
Vegan peyniri<br />
MALZEMELER<br />
l 1 su bardağı çiğ kaju fıstığı<br />
l 1 su bardağı Hindistan cevizi sütü<br />
l 2 yemek kaşığı limon suyu<br />
l 1 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağı<br />
l 1 tatlı kaşığı sirke<br />
l Tuz, karabiber, pul biber<br />
HAZIRLANIŞI<br />
Tüm malzemeleri blender’da karıştırın.<br />
Fırında 150 derecede 40 dakika pişirin.<br />
Üzerine haşhaş tohumu ve susam<br />
ekleyebilirsiniz.<br />
HAZIRLANIŞI<br />
Tüm malzemeleri blender’da karıştırın.<br />
Ardından buzdolabında 1 saat bekletin.<br />
46 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 47
V<br />
SEYAHAT<br />
Dünyanın<br />
en sıra dışı<br />
restoranlarına<br />
yolculuk<br />
48 NİSAN <strong>2021</strong><br />
Pandemi döneminde bırakın en ilginçlerini en sıradan<br />
restoranlarda bile dostlarla buluşmak olanaksız hale<br />
gelmişti. Ama biz yine de hayal gücümüzün kanatlarında<br />
yol almaktan vazgeçmiyor ve sizleri sıra dışı restoranlara<br />
doğru küçük bir yolculuğa çıkarmak istiyoruz.<br />
Sonunda pandemi bitecek ve keşif dolu seyahatler yine<br />
mutluluğumuza mutluluk katacak.<br />
İpek Itır Can<br />
HAVADA<br />
YEMEK DENEYIMI<br />
Dinner<br />
in the Sky<br />
Hizmet sektörünün yenilikçi arayışları<br />
son bulmuyor, yaratıcı iş insanları “daha<br />
iyisini, daha ilgincini arayanlara” sayısız<br />
seçenek sunmaya devam ediyor. İşte<br />
bunların en çarpıcılarından biri Dinner<br />
in the Sky. Yerden 50 metre yükseklikte,<br />
askılı vinçlerle gökyüzüne uzanan bir<br />
restoranda, yani “havada” öğle veya<br />
akşam yemeği yemek çekici, etkileyici ve<br />
kesinlikle sıra dışı bir deneyim. Dinner in<br />
the Sky, ilk kez 2006 yılında Belçika’nın<br />
başkenti Brüksel’de hayata geçirildi. Bu<br />
restoran konsepti öylesine ilgi gördü ki<br />
kısa sürede 60’dan fazla ülkeye yayıldı.<br />
Hatta bir bankanın sponsorluğunda<br />
İstanbul’da da kuruldu ve keşif<br />
meraklılarına İstanbul Boğazı’nı kuşbakışı<br />
izlerken yemek yeme keyfi sundu.<br />
Dinner in the Sky’ın faaliyet<br />
gösterdiği ülkeler arasında Yunanistan’ın<br />
başkenti Atina da bulunuyor; burası<br />
en çok tanınan Dinner in the Sky<br />
restoranlarından biri. Eşsiz Akropolis<br />
manzarası eşliğinde 2015’ten bu yana<br />
hizmet veren restoran, tıpkı diğerleri gibi<br />
bir seferde 22 konuğu ağırlıyor. Ünlü<br />
şefler şov niteliğinde sunumlar, garsonlar<br />
ise özenle servis yapıyor.<br />
Şüphesiz ki tüm dünyanın yaşadığı<br />
pandemi sürecinde Dinner in the<br />
Sky restoranları da hizmete ara verdi.<br />
Ama merkez Belçika’da sosyal mesafe<br />
kurallarına uyularak restoranları yeniden<br />
açmayla ilgili planlar yapılıyor. Örneğin<br />
Antwerp’te (Anvers) mayıs, Brüksel’de<br />
haziran, Limburg’da eylül ayında hizmet<br />
verilecek. Konuklar artık 22 kişi bir<br />
arada değil dört kişilik özel masalarda<br />
ağırlanacak.<br />
NİSAN <strong>2021</strong> 49
V<br />
SEYAHAT<br />
TUVALETTE<br />
BIR AKŞAM YEMEĞI<br />
Modern Toilet<br />
Çoğu insan yemek yerken tuvalet, sindirim<br />
ve boşaltım sistemleriyle ilgili tek kelime<br />
duymak istemez, konusu geçerse yüzünü<br />
buruşturur. Bu nedenle tamamen tuvalet<br />
dekorasyonuna sahip bir restoranın, üstelik<br />
sunumlar da konuyla bire bir örtüşüyorken<br />
ilgi göreceği düşünülemez, değil mi? Ama<br />
bu soruya evet dediyseniz yanıldınız, çünkü<br />
Tayvan’ın Taipe şehrindeki Modern Toilet<br />
isimli restoran farklı deneyimlere açık kişiler<br />
tarafından pek beğeniliyor. Restoran, devasa<br />
bir tuvaletteymişsiniz hissi uyandırıyor; her<br />
yer klozetler, lavabolar, küvetlerle çevrili.<br />
Tabii ki sandalye de yok; tuvalet dekorunu<br />
ilginç bularak gelen konuklar klozetlerin<br />
üzerine oturuyor. Küvetler ise masa görevini<br />
üstleniyor. Yemekler de klozet şeklinde<br />
yapılmış kaplarda servis ediliyor. Restoranın<br />
kurucuları işin en başında klozet şeklindeki<br />
kaplarda çikolatalı dondurma satıyorlarmış,<br />
bu mizahi yaklaşımları ilgi görünce 2004 yılı<br />
itibariyle tuvalet temalı ve tam teşekküllü bir<br />
restoran yaratmışlar. O günden bu yana da<br />
epeyce sadık hayranları var.<br />
KARANLIKTA YEMEK<br />
Dinner<br />
in the Dark<br />
Belki de hafif bir ürpertiyle yaklaşacaksınız.<br />
Bir de bakacaksınız ki duyu organlarınız bir<br />
başka çalışıyor. Kulağınız daha iyi duyuyor,<br />
burnunuz yemek kokularına daha hassas. Tadına<br />
varıyorsunuz yiyeceklerin, parmak uçlarınız<br />
keşfediyor masayı, hiç kimse görmeden dans ediyor<br />
ve her zamankinden daha özgür hissediyorsunuz<br />
kendinizi… İşte İstanbul’da faaliyet gösteren<br />
Karanlıkta Yemek isimli organizasyon, bu cümlelerle<br />
ifade ediyor ilginç deneyimi. Yemek sırasında görme<br />
engelli müzisyenler akustik müzik çalıyor ve tabii<br />
ki servisi de yine görme engelli personel yapıyor.<br />
Menü ise sürpriz. Gecenin sonunda konuklardan<br />
ne yediklerini tahmin etmeleri isteniyor. Evet,<br />
karanlıkta yemek deneyimine İstanbul’da ulaşmanız<br />
mümkün ama aslında bu uygulama başta Amerika<br />
ve Kanada olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde<br />
yaygın. İlk karanlık restoran ise 1999 yılında<br />
İsviçre’de, görme engelli bir din adamı tarafından<br />
açılmış. Konsept aracılığıyla yemekten alınan hazzın<br />
artırılması amaçlanıyor. Bu tür restoranlarda doğal<br />
olarak cep telefonu dahil ışık verebilecek her tür<br />
eşyanın kullanımı yasak.<br />
SU YÜZEYININ BEŞ<br />
METRE ALTINDAKI<br />
RESTORAN<br />
Under<br />
Dışarıdan bakılınca kocaman bir<br />
kayaya benzeyen su altı restoranı Under’in<br />
yarısı Lendesnes’in buzlu sularına batmış<br />
durumda. Böylelikle Norveç’teki bu<br />
ilginç restoran, deniz yüzeyinin beş metre<br />
altında bin bir çeşit balığın ve deniz<br />
canlısının arasında bir akşam yemeği<br />
deneyimi vaat ediyor. Restoran, 2018<br />
yılından itibaren konuklarını ağırlıyor<br />
ve onlara panoramik cam duvarları<br />
aracılığıyla deniz yaşamını keşfetme<br />
yönünde harika bir fırsat sunuyor.<br />
Under’in yaratımının ardında bir felsefe de<br />
var. Under, yaşamın karada ve denizde bir<br />
arada var oluşuna odaklanarak, çevremizle<br />
ilişkimizi suyun üstünde ve altında,<br />
deniz yaşamıyla birlikte anlamanın yeni<br />
bir yolunu öneriyor. Bu şekilde yenilen<br />
yiyeceklerin daha iyi anlaşılacağına dair<br />
bir iddia sunuyor. Deniz araştırmaları<br />
merkezi olarak da kullanılan Under’in<br />
beton yüzeyi yapay bir resif işlevi görüyor.<br />
Bu şekilde binanın zaman içinde deniz<br />
ortamına entegre olması bekleniyor.<br />
50 NİSAN <strong>2021</strong><br />
CASUSLUK TEMALI<br />
RESTORAN<br />
Safe House<br />
Casusları, entrikaları, heyecanı ve<br />
macerayı konu alan romanlar ve filmler<br />
ilginizi çekiyorsa şüphesiz Amerika,<br />
Şikago’daki Safe House tam da size<br />
göre. Bu restoranın geçmişi 1966 yılına<br />
dayanıyor. Eski bir casus olan David<br />
Baldwin tarafından dizayn edilen Safe<br />
House, bir restoran olmanın yanı sıra<br />
çeşitli eğlencelerin de sunulduğu bir<br />
mekân. Ama öncelikle burayı bulmak<br />
gerekiyor, çünkü Safe House’a nasıl<br />
ulaşacağınızı gösteren herhangi bir tabela<br />
bulunmuyor. Ardından ikinci bir engel<br />
ziyaretçileri bekliyor; şifre. Safe House’a<br />
ancak şifreyi bilenler alınıyor! Ama güzel<br />
haber şu ki bu yumuşatılmış bir engel.<br />
Şifreyi bilmeyenlere, yanıtlanma olasılığı<br />
yüksek bir soru soruluyor ve cevabı<br />
isteniyor. Restoran, karnı açıkmış dost<br />
casusları asla geri çevirmediğini iddia<br />
ediyor. Gönüllü casuslara da keyifli bir<br />
yemeğin yanı sıra etkileşimli ve fütüristik<br />
bazı oyunlarla eğlenceli bir gece geçirmeyi<br />
vadediyor. Safe House, Şikago’nun yanı<br />
sıra Milwaukee’de de hizmet veriyor.<br />
NİSAN <strong>2021</strong> 51
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
Oturduğun<br />
yerden<br />
keşfet!<br />
52 NİSAN <strong>2021</strong><br />
Sanal müzeler pandemi öncesinde de vardı ama<br />
yaşadığımız zorlu süreçte önemlerinin ve değerlerinin<br />
arttığı bir gerçek. Sanat tutkunlarına ilaç gibi gelen sanal<br />
müzeler, pek çok öğretici bilgiyi sunarken keşfetmeyi de<br />
kolaylaştırıyor. Bu müzelerin ziyaretçiler arasına katılmak<br />
istiyorsanız küçük rehberimize göz atmak isteyebilirsiniz.<br />
İkonik karakter Frida’nın<br />
müze evinde gezinti<br />
Dünyaca ünlü Meksikalı ressam ve<br />
ikonik karakter Frida Kahlo (1907-<br />
1954), sanatıyla olduğu gibi büyük aşkı<br />
ressam Diego Rivera’yla fırtınalı ilişkisi<br />
ve zorlu yaşamıyla da her dönem ilgi<br />
çekiyor. Frida Kahlo’yu daha yakından<br />
tanımak isteyenler için sanatçının müzeye<br />
dönüştürülen evinin 360 derece sanal<br />
turu biçilmiş kaftan. “La Casa Azul”<br />
(Mavi Ev) adını taşıyan müze evde Frida<br />
Kahlo’nun yaşam izleri, özel eşyaları ve<br />
anıları arasında sürülebiliyor.<br />
Frida Kahlo, Diego Rivera’yla<br />
evlendiğinde Meksiko’nun Coyoacan<br />
semtindeki La Casa Azul’dan ayrılmış<br />
ama daha sonra eşiyle birlikte aile evine<br />
dönüş yaparak 1954 yılına kadar burada<br />
yaşamıştı. Ölümünden dört yıl sonra,<br />
1958’de müzeye çevrilen La Casa Azul’da<br />
sanatçının pek çok önemli eserinin yanı<br />
sıra giysileri, kol değnekleri, ilaçları,<br />
ayrıca 22.000 belge ve 6.500 fotoğrafla<br />
birlikte pek çok dergi, kitap, çizim,<br />
oyuncak yer alıyor. Frida Kahlo, Diego<br />
Rivera’yla birlikte pek çok önemli<br />
konuğun yanı sıra Rus devrimci, siyasetçi,<br />
Marksist teorisyen Lev Troçki’yi de evinde<br />
ağırlamıştı.<br />
Frida Kahlo, altı yaşındayken çocuk<br />
felci geçirdi ve bir bacağı engelli kaldı.<br />
Ama trajedisi bununla bitmedi; 18<br />
yaşındayken bindiği otobüs bir tramvayla<br />
çarpıştı. Pek çok kişinin öldüğü bu<br />
kazadan Frida Kahlo’ya düşen tramvayın<br />
demir çubuklarından birinin kalçasına<br />
girmesi ve leğen kemiğinden çıkmasıydı.<br />
Tam 32 kez ameliyat oldu, hayatı acılar<br />
içinde geçti. Bu trajedi yatağında yatarken<br />
resim, daha çok da oto-portrelerini<br />
yapmasına yol açtı, ancak iki yıl sonra<br />
yürümeye başladı. Resim yapmaya devam<br />
ederken Diego Rivera’yla tanışması<br />
hayatının bir başka dönüm noktasıydı.<br />
Acılarının ve aşkının etkileriyle dopdolu<br />
olan resimleri yaşarken ve ölümünden<br />
sonra sevgi ve saygıyla kucaklandı.<br />
https://www.museofridakahlo.org.mx/en/the-blue-house/virtual-tour/<br />
NİSAN <strong>2021</strong> 53
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
Puşkin Müzesi ilginç deneyimler<br />
vadediyor<br />
Rusya’nın başkenti Moskova’da yer alan Puşkin Devlet<br />
Güzel Sanatlar Müzesi’nde antik Mısır’dan çağdaş Avrupa<br />
sanatına uzanan bir yelpazede birbirinden değerli tablolar,<br />
heykeller, baskılar, çizimler, sikke ve kağıt koleksiyonları,<br />
alçı kalıp reprodüksiyonları dahil 700.000 eser yer alıyor.<br />
Bu müze kompleksindeki eserler “güzel sanatlar, arkeoloji<br />
ve nümizmatik” olmak üzere üç bölümde sunuluyor.<br />
Müzenin Avrupa sanatının büyük isimleri Picasso, Van<br />
Gogh, Cezanne, Renoir, Gauguin, Monet, Rodin’in<br />
eserlerini solumak için inanılmaz bir deneyim sunduğunu<br />
da mutlaka belirtmeliyiz. Anadolu’dan 1870’lerde Berlin’e<br />
kaçırılan, II. Dünya Savaşı sırasındaysa Rusya’ya taşınan<br />
Truva Hazinelerinin bir kısmı da bu müzede.<br />
Dönemin ünlü mimarlarından Roman Klein<br />
tarafından 1898’de inşasına başlanan müze, 1912 yılında<br />
tamamlanarak ziyarete açıldı. Müze aslında Rus İmparatoru<br />
III. Aleksandr şerefine kurulmuştu, ancak 1937 yılında<br />
müzeye 100. ölüm yıldönümü anısına Rus şair Aleksandr<br />
Puşkin’nin adı verildi.<br />
Aktif bilimsel araştırma ve sergi faaliyetleri, müzik<br />
festivalleri, yetişkinler ve çocuklarla sanatsal-eğitici<br />
çalışmaları nedeniyle Puşkin Müzesi, Rusya’nın en önemli<br />
kültür merkezlerinden biri.<br />
Pera Müzesi’nin dijital hazine<br />
sandığı açıldı<br />
Çevrimiçi ziyaret sayısı bir önceki yıla göre yaklaşık<br />
dört kat artarak 475.000’e ulaşan Pera Müzesi, yeni<br />
tasarımı aracılığıyla güncel içerikleri, 3B çevrimiçi sergileri,<br />
film programlarından öğrenme atölyelerine sayısız etkinliği<br />
daha zengin, daha pratik ve daha hızlı bir kullanıcı<br />
deneyimiyle sunuyor.<br />
Sitede yediden fazla başlık altında 3.000 sayfayı aşkın<br />
içerik yer alıyor. Sitenin en sık ziyaret edilen bölümlerinden<br />
“Ajanda” ve “Pera Öğrenme” yepyeni bir akışla ele<br />
alınırken, “Keşfet” bölümünde müzede yer alan sergiler,<br />
koleksiyonlar ve etkinlikler ekseninde geniş bir içerik<br />
bulunuyor. “Sanat” başlığı altındaysa güncel ve gelecek<br />
sergiler, koleksiyonlar, dijital sergiler ile 2005’ten bugüne<br />
müzede açılan tüm sergilere yer veriliyor. Koleksiyonlardan<br />
ilhamla hazırlanan video yerleştirmeleri ve performansları<br />
bir araya getiren “Projeler” de yine bu başlık altında<br />
izlenebiliyor.<br />
Kahvenin tarihsel geçmişinin anlatıldığı “Kahve Molası”<br />
ve “Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri” koleksiyonları 3B olarak<br />
izlenebiliyor. “Osman Hamdi Bey”, “Minyatür 2.0” ve<br />
“Düşlerin Kenti: İstanbul” ise ilgi çekici dijital sergilerinden<br />
sadece birkaçı.<br />
https://pushkinmuseum.art/media/navigator4d/index.php?lang=en<br />
www.peramuzesi.org.tr<br />
Louvre Müzesi’nin eşsiz hazineleri<br />
ziyaretinizi bekliyor<br />
Fransa’nın başkenti Paris’te, Sen Nehri’nin kıyısında<br />
70.000 metrekarelik bir alanda yer alan Louvre Müzesi’yle<br />
ilgili söylenen ilk şey, müzenin haftalarca gezilse bile<br />
bitirilemeyeceğidir. Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi<br />
olarak tanımlanan Louvre’da, insanlık tarihinin en önemli<br />
resimleri ve heykelleri, Asur, Mezopotamya, antik Yunan,<br />
Roma, Mısır ve İslam eserleri dahil 35.000’i teşhir edilen<br />
380.00’den fazla eser bulunuyor. Bu eserler arasında<br />
Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa”sının da bulunduğu<br />
herkes tarafından biliniyor.<br />
Louvre, Fransız Kralı II. Philippe tarafından 1204<br />
yılında kale olarak yaptırıldı, 1546’da I. François tarafından<br />
resmi konut haline getirildi. XIV. Louis, 1682’de Versay’ı<br />
tercih edince Louvre Sarayı uzun yıllar çeşitli eserlerin<br />
sergilendiği ama tam anlamıyla müze niteliği taşımayan<br />
bir kimliğe büründü. Fransız Devrimi sonrasındaysa,<br />
1793 yılında müze oldu; o dönemde kraliyet ailesine ve<br />
kiliseye ait 537 parça esere sahipti. Süreç içinde çeşitli<br />
genişletmeler ve eklemeler yapılan ve son halini 1932<br />
yılında alan müzeye 1989 yılında cam piramit eklendi.<br />
Müze, eşsiz eserlerini ve koleksiyonlarını sanal gezi<br />
aracılığıyla tüm dünyayla paylaşıyor.<br />
https://www.louvre.fr/en/visites-en-ligne<br />
Duvarları Olmayan Müze’de<br />
zamandan ve mekândan bağımsız<br />
bir sanat deneyimi<br />
British Council Türkiye’nin 2017’den bu yana farklı<br />
temalardaki sergilerle hayata geçirdiği dijital sanat<br />
platformu Duvarları Olmayan Müze, zaman ve mekândan<br />
bağımsız bir sanat deneyimi sunuyor. İnternet bağlantısıyla<br />
herkesin erişim şansına sahip olduğu bu platformda, British<br />
Council Koleksiyonu’ndan ve Türkiye’deki sanatçılardan<br />
seçilen eserler yer alıyor. Platformda sergilenen tüm eserler<br />
ve sanatçıları hakkında detaylı yazılı, görsel ve işitsel<br />
bilgilerin sesli betimleme, işaret dili tercümeleri, kontrast<br />
ve metin kalınlaştırma özellikleriyle sunulmasının yanı<br />
sıra sergiler, görme engellilerin kullandığı metin okuma<br />
programlarıyla da uyumlu çalışıyor.<br />
“Geçen Gece Bir Rüya Gördüm”, “Tanışıyor muyuz?”,<br />
“Cadılarla Dans Etmek” ve “Varmak Üzere” sergileriyle<br />
Duvarları Olmayan Müze, bugüne kadar dünya çapında<br />
850.000’den fazla ziyaretçiye ulaştı. Müzenin bu yılki<br />
beşinci sergisinin teması ise “Kadın ve Dayanışma” olarak<br />
belirlendi. Mart <strong>2021</strong>’de ilk kez gerçekleştirilen WOW<br />
Dünya Kadınlar Festivali İstanbul’un kadınları güçlendirme<br />
ve toplumsal cinsiyet eşitliği amaçlarıyla beraber hareket<br />
eden sergi, özellikle 2020’nin yol açtığı sorulara ve<br />
sorunlara yoğunlaşarak kadınların ev içi ve kamusal<br />
alandaki durumunu irdeliyor.<br />
www.britishcouncil.org.tr/programmes/arts/museum-without-walls<br />
54 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 55
V<br />
MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />
Pandemi kalkanı olarak akıllı yüz maskeleri<br />
Koronavirüsten korunmak, virüsün yeni<br />
varyantlarına karşı durabilmek için güvenli<br />
ve etkili maske seçimi çok önemli. Kullanım<br />
kolaylıklarıyla da dikkat çeken yeni nesil<br />
maskelere her gün yenileri ekleniyor.<br />
l Nexvoo® firması kullanıcıları<br />
virüslerin %99’undan koruyabilen ve akıllı<br />
temizleme teknolojisine sahip şeffaf yüz<br />
maskesi Breeze’yi piyasaya sürdü. Maske,<br />
sterilize edici UV-C ışığı, iki ultra sessiz<br />
mikro fan ve iki N99 seviye filtreyle üretildi.<br />
Filtrelenmemiş havanın akmasını önlemek<br />
için hava boşluklarını kapatan tıbbi silikona<br />
sahip olmasıyla bu maske virüslerin yanı<br />
sıra bakteri, alerjen, küf, toz ve kokulara<br />
karşı da üstün koruma sunuyor.<br />
l Razer “Project Hazel” yüz<br />
maskesinde ise filtrenin yenisiyle ne<br />
zaman değiştirilmesi gerektiğini akıllı<br />
telefon aracılığıyla bildiren N95 dereceli<br />
bir solunum cihazı bulunuyor. Maske,<br />
ses yükseltme teknolojisiyle öne çıkıyor.<br />
Bu teknoloji kullanıcının sesinin boğuk<br />
çıkmasını önlüyor ve şeffaf ön bölümüyle<br />
daha doğal bir iletişime zemin hazırlıyor.<br />
l Tedison “Remask” UV yüz maskesi,<br />
ultra ince parçacıkları gidermek için Hepa<br />
filtresinden hava göndermeden önce<br />
virüslerin RNA yapısını %99,9’a kadar yok<br />
edecek çok aşamalı bir işlevsellik sunuyor.<br />
Maskenin üçüncü filtresinde kokuları ve<br />
mikroorganizmaları ortadan kaldırmak için<br />
karbon kullanılmış. Maske ayrıca fütüristik<br />
LED efektine ve post-modern bir şıklığa<br />
sahip.<br />
Daha sağlıklı<br />
ve kaliteli<br />
bir yaşam için<br />
Medikal teknoloji alanındaki çalışmalar, insanın daha kaliteli bir<br />
yaşam sürmesi ve daha sağlıklı olması için her gün yeni kapılar<br />
aralıyor. Bunlardan bazılarını sizler için bir araya getirdik.<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
Kişiselleştirilmiş tıbbı hayata<br />
geçirmek için önemli bir adım:<br />
Smartwatch<br />
Ucla Samueli Mühendislik Okulu ve Stanford Tıp<br />
Fakültesi’ndeki araştırmacılar, vücuttaki ilaç profilini<br />
sürekli ve invaziv olmayan bir şekilde takip edebilen<br />
giyilebilir bir teknoloji yaratmak için yola çıktı; hastanın<br />
terini analiz ederek bir ilacın vücuttaki seviyelerini izlemek<br />
için elektrokimyasal analiz kullanan bir akıllı saat geliştirdi.<br />
Teri seçmelerinin nedeniyse birçok ilaç için ter ve kandaki<br />
seviyelerin çok benzer olmasıydı.<br />
Bir elektrik akımı aracılığıyla derinin altındaki ter<br />
bezlerini uyararak çalışan saat, teri analiz ettikten sonra<br />
bir voltametrik algılama arayüzü kullanarak belirli ilaçların<br />
elektrokimyasal imzasını belirleyebiliyor. Sonuç, ilaç<br />
seviyelerinin gerçek zamanlı sürekli ölçümü.<br />
Çalışmaya katılan araştırmacılardan Sam Emaminejad’a<br />
göre bu şekilde her hasta için en uygun dozaj ve alım<br />
zamanlaması ayarlanabilecek ve kişiselleştirme yaklaşımıyla<br />
terapötik tedavilerin etkinliği artırılabilecek. Bir başka<br />
araştırmacı olan Ronald W. Davis’e göreyse bu teknoloji<br />
kişiselleştirilmiş tıbbı hayata geçirmek için çok önemli bir<br />
adım.<br />
İlk özel pediatrik<br />
ve yenidoğan<br />
akut diyaliz<br />
makinesi yapıldı<br />
Medtronic firması,<br />
ABD’de endüstrinin ilk ve tek<br />
özel pediatrik ve yenidoğan<br />
akut diyaliz cihazını üretti.<br />
Firma on yıldır üzerinde<br />
çalıştığı “Carpediem” isimli<br />
cihaza FDA pazarlama<br />
iznini aldı ve ABD’deki<br />
hastanelerde kullanıma<br />
sunmaya başladı.<br />
Sürekli böbrek replasman<br />
tedavisi (CRRT) cihazı, akut<br />
böbrek hasarı olan veya aşırı<br />
sıvı yüklü ve hemodiyaliz<br />
veya hemofiltrasyon<br />
tedavisi gerektiren 2,5 ila<br />
10 kilogram arasındaki<br />
yenidoğanlar ve çocuklar<br />
için kullanılıyor.<br />
Önceden kritik<br />
derecede hasta bebekler<br />
için gerçekleştirilen CRTT<br />
prosedürleri, optimal<br />
değildi çünkü yetişkinler<br />
için tasarlanmış olan diyaliz<br />
makineleri küçük ve kırılgan<br />
hastaları tedavi etmede<br />
yetersiz kalıyor, dolayısıyla<br />
potansiyel riskler taşıyordu.<br />
Carpediem cihazının<br />
CRRT tedavisinin<br />
hassasiyetini artıracağı,<br />
potansiyel riskleri azaltacağı<br />
düşünülüyor.<br />
56 NİSAN <strong>2021</strong><br />
NİSAN <strong>2021</strong> 57
V<br />
MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />
Kronik yaralar giyilebilir<br />
ozon terapi cihazıyla<br />
tedavi edilecek<br />
Kronik yaraların kişinin yaşam kalitesinden<br />
çalışma hayatına kadar pek çok etkisi olabiliyor,<br />
dolayısıyla en iyi sonuçları en kısa zamanda<br />
almak önemli. Kronik yaraların antibiyotiklere<br />
karşı dirençli bakteriler tarafından istila edildiği<br />
durumlarda, yara yüzeylerini dezenfekte etmek<br />
için antibakteriyel ozon gazı kullanılıyor.<br />
Ancak bu tedavi özel ekipman gerektiriyor,<br />
yani hastalar bir hastaneye veya kliniğe gitmek<br />
zorunda kalıyor.<br />
Purdue Üniversitesi araştırmacıları, bu<br />
soruna çözüm bulabilmek için ozon üreten<br />
giyilebilir bir cihaz geliştirdi. Ozon terapi cihazı,<br />
hastaların kronik yaralarını evde dezenfekte<br />
etmesini sağlıyor, yaraların antibiyotik<br />
tedavisine yanıt vermediği durumlarda yardımcı<br />
oluyor. Araştırma ekibinden Rahim Rahimi,<br />
“Yaranın veya diyabetik ülserin yüzeyindeki<br />
bakterileri öldürmek ve iyileşme sürecini<br />
hızlandırmak için devrim niteliğinde bir tedavi<br />
türü yarattık” açıklamasında bulunuyor. Cihaz,<br />
bakteri hücrelerini oksitleyip parçalayarak<br />
öldüren ozon akışı sağlıyor.<br />
Acil durumlarda hasta takibi<br />
yapabilmek için medikal tablet üretildi<br />
Philips, acil durumlarda hasta bilgilerine<br />
kolay erişim sağlayacak bir medikal tablet<br />
çıkardı. Tablet, Philips IntelliVue XDS<br />
yazılımıyla entegrasyon sayesinde hasta<br />
bilgilerine uzaktan erişim sağlıyor. Merkezi<br />
bir izleme istasyonuna ihtiyaç duymuyor ve<br />
her işlemi standart bir wi-fi bağlantısıyla<br />
çözebiliyor. Philips Medikal Tablet’in<br />
koronavirüs salgını sırasında doktorların ve<br />
hastane ekibinin hastalarla doğrudan temas<br />
kurmasını engelleyeceği, ayrıca enfekte<br />
hastalar için ek klinik tesislerinin bulunduğu<br />
yerlerde bakım sağlamaya yardımcı olacağı<br />
düşünülüyor.<br />
Philips Medikal Tablet, hastane ekibine<br />
yaşamsal belirtiler ve klinik karar destek<br />
uygulamaları gibi kritik hasta verilerini<br />
parmaklarının ucunda sunarak, nerede<br />
olurlarsa olsunlar bilinçli bakım kararları<br />
vermelerini sağlıyor. Acil durumlarda<br />
kullanılmadığında bir Windows bilgisayarı<br />
olan tabletten ekstra bir ekran veya bir<br />
hastanenin BT ağından hasta izleme<br />
verilerini ve diğer bilgileri sağlayan ekstra<br />
bir klinik çalışma alanı olarak yararlanılabilecek.<br />
Cildinizi<br />
nemlendirmek ve<br />
kırışıklıkları engellemek için<br />
doğal bir yol mu<br />
arıyorsunuz?<br />
Cilt için bir sıfırlama düğmesi olan<br />
Renaissance Yaşlılık Karşıtı Maske,<br />
çift moleküllü özel Hyaluronik Asit<br />
yapısı sayesinde nemi cildinize hapsederek<br />
dolgu etkisi yaratır. Böylece cildinizin<br />
daha canlı, sıkı ve parlak görünmesine<br />
yardımcı olur.<br />
58 NİSAN <strong>2021</strong>