22.09.2021 Views

Voyant (Ocak 2021) internet (1)

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

VOYANT<strong>Ocak</strong><strong>2021</strong><br />

YIL: 1 SAYI: 1<br />

DR. ÖZGE BANU ÖZTÜRK<br />

“Mezoterapi<br />

muhteşem<br />

bir yöntem”<br />

DR. NÜKET EROĞLU<br />

“Kadınlar<br />

tek taş değil<br />

Crystalys<br />

isteyecek”<br />

OP. DR. ALTUĞHAN<br />

CAHİT VURAL<br />

Estetikte<br />

doğru bilinen<br />

yanlışlar<br />

Sevgililer<br />

Günü’nde<br />

ÇIFT ESTETIĞINE<br />

evet<br />

deyin!<br />

Kolajenler<br />

ve etkileri<br />

Çalışan kadının<br />

daha iyi<br />

görünmesinin<br />

sırları<br />

Yeni bir yıl<br />

Yeni bir sen!


GENÇLİK SERUMU<br />

MONA<br />

LİSA<br />

Su bazlı yapı<br />

Çift moleküllü Hyaluronic Asit<br />

Organik kök hücre<br />

Resveratrol<br />

15+ SPF<br />

Argan yağı<br />

2 OCAK <strong>2021</strong><br />

Tüm cilt tiplerine uygundur<br />

Dolgu etkisi ve hidrasyon<br />

Ellastin ve kollajen artışını destekler<br />

Yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur<br />

Güneş hasarlarına karşı korur<br />

Gözeneklerin küçülmesine yardımcı olur<br />

monalisaserum monalisaserum monalisaserum<br />

VOYANT<br />

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Unico Dijital İletişim Ltd. Şti. adına<br />

Meryem Bilici<br />

Danışma Kurulu<br />

Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />

(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />

Dr. Banu Özge Öztürk<br />

(Dermatolog)<br />

Dr. Deniz Koral<br />

(Dermatolog)<br />

Op. Dr. Murat Türegün<br />

(Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />

Dr. Seran Göçer<br />

(Medikal Estetik Uzmanı)<br />

Dr. Yasemin Savaş<br />

(Medikal Estetik Uzmanı)<br />

Vedat Günyol Cd.<br />

Defne Sk. No: 1<br />

Flora Rezidans Kat: 1 D. 109<br />

Ataşehir 34750 İstanbul<br />

T +90 216 255 5336<br />

Reklam ve iletişim<br />

info@unicodijital.com.tr<br />

Yapım<br />

Narrator Ajans<br />

Yayın Yönetmeni<br />

Dilek Girgin<br />

dilek@narratorajans.com<br />

Görsel Yönetmen<br />

Engin Perol<br />

Editör<br />

İpek Itır Can<br />

Melek Yazıcı<br />

Acıbadem Mh. Betül Sk.<br />

Basın Sitesi G/18<br />

Kadıköy-İstanbul<br />

T +90 216 340 0307<br />

www.narratorajans.com<br />

Baskı<br />

Erk Ofset<br />

Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />

A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />

Zeytinburnu-İstanbul<br />

Tel: +90 532 227 9764<br />

Baskı Yeri ve Tarihi<br />

İstanbul, <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong><br />

Yerel süreli yayındır.<br />

Üç ayda bir yayınlanır.<br />

8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />

Ücretsizdir.<br />

<strong>Voyant</strong><br />

olarak<br />

medikal estetiği<br />

odak noktasını almak,<br />

bu konudaki en iyi<br />

uygulamaları aktarmak,<br />

iyi hissetmek isteyenlerin<br />

yanında olmak, onlara<br />

bir nevi kılavuzluk<br />

yapmak için yola<br />

çıktık.<br />

EditörV<br />

VOYANT<br />

ile iyi hisset,<br />

iyi yaşa!<br />

Milyonlarca zincirden oluşan,<br />

süregiden bir halkanın parçasıyız ama<br />

çoğu zaman bunu anlamlandırmakta<br />

zorlanıyoruz. Çok normal bir durum tabii<br />

ki, zaten anlamlandırmayı başarabilseydik<br />

yaşadığımız dünya için müthiş bir keşif<br />

de yapmış olurduk. Çok bilinmezli bir<br />

denklem içinde ilerlerken inanılmaz<br />

bir hızla gelişen teknolojinin, sağlık<br />

sektöründeki yeniliklerin, yaşamın<br />

değişen algoritmaların farkında olmaya<br />

ve aynı zamanda onlara uyum sağlamaya<br />

çalışıyoruz. Biliyoruz ki insan ömrü uzadı<br />

ve biliyoruz ki çoğumuz için bu uzayan<br />

ömre uyum sağlamak, daha iyi hissetmek<br />

ve daha iyi görünmek önemli, hem de çok önemli.<br />

Bu noktada yardımımıza medikal estetik teknolojileri koşuyor; bizleri<br />

yaşlanmayan ruhumuza uyumlandırmaya çalışıyor, sadece cildimizi<br />

gençleştirmekle kalmayıp genel olarak yaşlanmayı geciktirici tedaviler<br />

sunuyor, bir anlamda vücudumuzun fiziksel dengesini yeniden inşa<br />

ediyor. Yaşlanmayı geciktirmenin yanı sıra var olan veya hastalık/kaza<br />

gibi nedenlerle oluşan estetik sorunlarımızı gidererek daha mutlu<br />

olmamızı sağlıyor.<br />

Biz de <strong>Voyant</strong> olarak medikal estetiği odak noktasını almak,<br />

bu konudaki en iyi uygulamaları aktarmak, iyi hissetmek<br />

isteyenlerin yanında olmak, onlara bir nevi kılavuzluk yapmak<br />

için yola çıktık. Bu ilk sayımızda olduğu gibi yolculuğumuzun<br />

her aşamasında yanımızda medikal estetik uzmanları, plastik<br />

cerrahlar ve dermatologlar olacak. Danışmanlıklarıyla olduğu<br />

gibi verdikleri röportajlar ve yazdıkları makalelerle de yolumuzu<br />

aydınlatacaklar.<br />

Umuyorum ki güzellik dolu bu buluşmamız bize olduğu kadar<br />

sizlere de keyif verir.<br />

Yepyeni güzelliklerde buluşmak üzere…<br />

Dilek Girgin<br />

OCAK <strong>2021</strong><br />

3


İÇİNDEKİLER<br />

28 ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

Yüz serumları<br />

hakkında 9 bilgi<br />

Daha genç, canlı, ışıltılı, pürüzsüz<br />

ve bakımlı bir cilt için yüz serumları<br />

vazgeçilmezimiz. Peki onları ne kadar iyi<br />

tanıyoruz?<br />

V6 İLK BAKIŞ<br />

Medikal estetik uygulamaları<br />

dünyasına kısa bir bakış<br />

Collagen Lift Paris’ten yepyeni bir kolajen:<br />

Luminous Gold; yenilikçi selülit tedavisi:<br />

Emtone; forma sokan özel lipolitik:<br />

Michelangelo; ışıltılı ve sıkı bir cilt için<br />

Naturalift; Oenigma Botoks Kremi ile daha<br />

genç bir cilt; bölgesel yağ eritmede devrim:<br />

sıcak lipoliz; Growth Factor Serum ile 6 yaş<br />

daha genç bir cilt.<br />

10 ZOOM<br />

Yıldızların sağlık ve güzellik<br />

tercihi: Deep Care<br />

Derin bir hücre ve doku yenileme yöntemi<br />

olan Deep Care ile vücudunuza yeni bir<br />

hayat verebilirsiniz. Detayları Plastik,<br />

Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı<br />

Prof. Dr. Reha Yavuzer’den öğrendik.<br />

14 RÖPORTAJ<br />

“Kadınlar tek taş değil<br />

Crystalys isteyecek”<br />

Kemiklerde, kaslarda, ciltte ve<br />

tendonlarda bulunan kolajenin sentezi<br />

30 yaşından itibaren her yıl azalıyor.<br />

İşte Crystalys Dolgu’nun önemi tam<br />

da bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü<br />

Crystalys, içeriğindeki kalsiyum<br />

hydroxipatite ile kolajenimizi uyarıyor.<br />

Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nüket<br />

Eroğlu, daha genç, sıkı, dayanıklı,<br />

canlı bir cilt yaratan ve etkisi 10 yıla<br />

kadar süren Crystalys ile ilgili olarak,<br />

“Kadınlar belli bir yaştan sonra tek<br />

taş kristali değil kalsiyum kristali olan<br />

Crystalys’i isteyecek, çünkü kolajeninin<br />

uyarılması konusu öne çıkacak” diyor.<br />

12 İPUCU<br />

Kate Winslet’ın<br />

güzellik sırları<br />

İngiliz oyuncu Kate<br />

Winslet’ın dupduru<br />

cildinin ve büyüleyici<br />

güzelliğinin sırrı<br />

doğallıkta saklı. Yüz<br />

bakımında derin hücre<br />

yenilenmesi sağlayan<br />

yöntemleri tercih eden<br />

Kate Winslet’a göre su,<br />

uyku ve açık havanın da<br />

“taze” görünümündeki<br />

etkisi büyük.<br />

18 KAPAK KONUSU<br />

Yeni bir yıl yeni bir sen!<br />

Siz çok güzelsiniz ama sürekli bir gelişim<br />

içinde olan estetik sektörü daha güzel<br />

olmanız ve daha genç görünmeniz için<br />

hep yanınızda. Şimdiye kadar estetik<br />

uygulamalardan uzak durduysanız “bu yıl”<br />

başlamak için iyi bir zaman olabilir. Hem<br />

çabucak uygulanan hem de etkisi yüksek<br />

olan önerilerimize göz atmaya ne dersiniz?<br />

22 RÖPORTAJ<br />

Estetikte doğru<br />

bilinen yanlışlar<br />

Botoksun mimikleri yok ettiğinden<br />

dolgunun yüzü şişirdiğine, meme protezinin<br />

tümörlerin algılanmasını engellediğinden<br />

liposuction’ın zayıflattığına kadar estetikle<br />

ilgili doğru bilinen yanlışları Estetik, Plastik<br />

ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr.<br />

Altuğhan Cahit Vural ile konuştuk.<br />

26 TREND<br />

Sevgililer Günü’nde<br />

çift estetiğine<br />

evet deyin!”<br />

30 RÖPORTAJ<br />

“Mezoterapi<br />

muhteşem bir yöntem”<br />

Dermatoloji Uzmanı Dr. Özge<br />

Banu Öztürk, “Mezoterapi, cildi<br />

tedavi etmek için yapmamız<br />

gereken ilk uygulamadır. Bir<br />

kişiyi gençleştirmek ve daha<br />

sağlıklı bir cilde kavuşturmak<br />

istiyorsak orta deriye vitamin<br />

ve mineral vermeli, suyla<br />

nemlendirmeli, hyalüronik<br />

asit desteği sağlamalıyız”<br />

açıklamasında bulunuyor.<br />

34 MAKALE<br />

Kolajenler ve etkileri<br />

Medikal Estetik Uzmanı Dr. Seran Göçer,<br />

<strong>Voyant</strong> için hazırladığı makalede kolajenler<br />

ve etkilerini yazdı. Göçer, gıda takviyesi<br />

olan kolajenlerin seçimi yapılırken dikkatli<br />

olunması gerektiğini belirtti.<br />

36 MAKALE<br />

Çalışan kadının daha<br />

iyi görünmesinin sırları<br />

Kariyerinde başarı gösteren bir kadının<br />

iyi görünme açısından da başarılı olması<br />

bekleniyor. Konuyla ilgili önerileri Medikal<br />

Estetik Uzmanı Dr. Hilal Koral kaleme aldı.<br />

38 PSİKOLOJİ<br />

Günümüzün en sorunlu<br />

ilişki trendleri<br />

Yeni nesil ilişki modellerinden bazıları<br />

sorunlu mu sorunlu. Bunlar arasında “love<br />

bombing, ghosting ve gaslighting” bir<br />

adım öne çıkıyor. Taraflardan birinde derin<br />

mutsuzluklara sebep olabilen bu üç ilişki<br />

trendini Psikiyatr Burak Toprak yazdı.<br />

Sevgililer Günü’nde birlikte botoks,<br />

dolgu, mezoterapi, liposuction, fibroblast<br />

yaptırmak mı? Kulağınıza biraz yabancı<br />

gelmiş olabilir. Oysa sevgiyi olduğu kadar<br />

son dönemde trend olan böyle bir deneyimi<br />

paylaşmak da harika olmaz mı sizce?<br />

40 GEZİ<br />

Ufacık tefecik<br />

içi dolu mutluluk<br />

Kendileri küçük özellikleri büyük ülkeler ve<br />

şehirlerde kısa bir yolculuğa ne dersiniz?<br />

Kocaman dünyamızın minik güzelliklerini<br />

seyre dalmak için koltuğunuza şöyle bir<br />

yaslanın lütfen!<br />

44 KÜLTÜR SANAT<br />

7 ünlü kitap<br />

7 az bilinen gerçek!<br />

Kitapların, özellikle romanların yarattığı<br />

dünyalar zengindir, çoğu kez büyülüdür ve<br />

ilham vericidir. Öte yandan bazıları öylesine<br />

ilginç ve az bilinen özelliklere sahiptir ki! Bu<br />

bilgileri sizler için bir araya getirdik.<br />

48 MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />

Medikal teknoloji<br />

sınır tanımıyor<br />

İmkânsızı imkânlı yapan, eşsiz gelişmelere<br />

ve buluşlara imza atan, devinimi hiç<br />

durmayan medikal teknoloji dünyasındaki<br />

yenilikler hem çok ilgi çekici hem de umut<br />

verici.<br />

4 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 5


V<br />

İLK BAKIŞ<br />

YENILIKÇI<br />

selülit<br />

tedavisi<br />

Her 10 kadından 8’inde görülen<br />

selülitle mücadelede artık çok etkili,<br />

yenilikçi ve bütüncül bir tedavi<br />

yöntemi var: Emtone. FDA onaylı<br />

Emtone, dünyada ilk kez monopolar<br />

(tek kutuplu) radyo frekansı ve şok<br />

dalgası enerjisini kombine ediyor.<br />

Uzun süren araştırmalar<br />

sonucunda geliştirilen ve ciltteki<br />

portakal kabuğu görünümünü ilk<br />

seanstan itibaren gideren Emtone’un<br />

en belirgin özelliği selülite neden<br />

olan tüm faktörlere aynı anda etki<br />

edebilmesi. Emtone; genişlemiş yağ<br />

odacıkları, hasar görmüş kolajen<br />

lifleri, ciltteki elastikiyet kaybı,<br />

bozulan kan dolaşımı ve biriken<br />

metabolik atıklarla oluşan selülit<br />

problemine doğrudan etki ediyor.<br />

Doku Medical’in yenilikçi selülit<br />

tedavisi olan Emtone, odaklı basınç<br />

enerjisiyle bozulan kan dolaşımını<br />

düzenliyor ve selülite neden olan<br />

metabolik atıkların sistemden<br />

atılmasını sağlıyor. Radyo frekans<br />

enerjisiyle de hasar görmüş kolajen<br />

liflerini onarıyor. Böylelikle hem cilt<br />

kalitesini hem de cildin elastikiyetini<br />

artırıyor.<br />

FDA<br />

(Amerika<br />

Gıda ve İlaç<br />

Dairesi) onaylı<br />

“EMTONE”<br />

Türkiye’de!<br />

IŞILTILI VE<br />

SIKI BIR CILT IÇIN<br />

Naturalift<br />

Türkiye’nin ilk ve tek likit (içilebilir)<br />

morina balığı kolajeni olan Naturalift, cilt<br />

nemini artırıyor, cilt elastikiyetini ve sıkılığını<br />

destekliyor, ince çizgi ve kırışıklıkların<br />

azalmasına yardımcı oluyor. Naturalift, vücudun<br />

artan kolajen eksikliğini yerine koymayı<br />

hedefleyip vücudun kendi kolajen üretimini<br />

destekliyor. Saç ve tırnakların da sağlıklı<br />

görünüme kavuşmasına yardımcı olurken<br />

eklemler, kas ve iskelet sistemi üzerinde de<br />

olumlu etkiler yaratıyor. İçeriğinde ayrıca ideal<br />

oranda mango ekstresi, koenzim Q10, C vitamini,<br />

hyalüronik asit, E vitamini, çinko ve bakır yer<br />

alıyor.<br />

Her sabah aç olarak bir bardak Naturalift<br />

tüketimi, antiaging etkiyle kırışıklıkları ve ince<br />

çizgileri azaltmaya yardımcı olurken ışıltılı ve sıkı<br />

bir cilt görünümünü teşvik ediyor. Antiglikasyon<br />

etkisiyle yaşlanma karşıtı özelliğe, antioksidan<br />

etkisiyle hücre içi-dışı hasarları önlemeye destek<br />

veriyor.<br />

Oenigma<br />

BOTOKS KREMI<br />

ile daha genç bir cilt<br />

İnce ve derin çizgiler 20’li yaşlardan<br />

itibaren yüzümüze yerleşmeye başlıyor.<br />

Özellikle enjeksiyon işlemlerinden<br />

çekinenler tarafından sıklıkla tercih edilen<br />

Oenigma Botoks Kremi ise tam bu noktada<br />

devreye girerek özellikle göz çevresi ve<br />

dudak kenarlarındaki ince ve derin çizgileri<br />

yok ediyor, kırışıklık ve mimik çizgilerinin<br />

cilt yüzeyine yerleşmesini engelliyor.<br />

İçeriğindeki %100 doğal özlerle mimik<br />

kaybı dahil herhangi bir yan etki olmaksızın<br />

tüm cilt tiplerinde hem kadınlar hem de<br />

erkekler tarafından güvenle kullanılabiliyor.<br />

Sabah ve akşam olmak üzere günde iki<br />

kez uygulanması tavsiye edilen ve etkisi<br />

8-10 saat süren Oenigma Botoks Kremi,<br />

içeriğindeki etken maddelerle yaşlılık<br />

etkilerinin tersine çevrilmesine yardımcı<br />

oluyor. Ürün ayrıca karanlık noktaların<br />

aydınlanmasını, ciltteki eşitsizliklerin<br />

düzeltilmesini ve pürüzsüz bir görünüm<br />

elde edilmesini sağlıyor.<br />

Oenigma Botoks Kremi’nin içeriği<br />

patentli “oenante” bitki özünden<br />

elde ediliyor. Bu bitki özü sadece<br />

Oenigma Botoks Kremi’nin içeriğinde<br />

kullanılabiliyor. Cilde enjeksiyonlu<br />

işlemlere gerek kalmadan<br />

uygulanıyor ve uygulandığı andan<br />

itibaren etkisini gösteriyor.<br />

6 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 7


V<br />

İLK BAKIŞ<br />

Growth Factor Serum ile<br />

6 YAŞ DAHA GENÇ BIR CILT<br />

Cilt sağlığı ürünleri markası ZO Skin Health,<br />

hafif ve orta yoğun yaşlılık belirtileri için yepyeni<br />

bir serum üretti.<br />

Yüz, boyun ve dekolte bölgesine uygulanan<br />

Growth Factor Serum, antiaging özelliğiyle ciltte<br />

yaşlanmayı önleme ve düzeltme işlevi görüyor.<br />

Etkisi klinik olarak kanıtlanan Growth<br />

Factor Serum, 12 hafta düzenli kullanıldığında<br />

cilt görünümünde 6,44 yıl gerileme sağlıyor.<br />

İçeriğindeki bitkisel büyüme faktörleri, ZPRO,<br />

dipeptit diaminobutyryl benzilamit diasetat,<br />

beta-glukan ve Çin melekotu kökü ekstresi<br />

sayesinde cilt nemleniyor ve bariyer etkisi<br />

güçleniyor.<br />

Kolajen ve hyalüronik asit üretimi artarken<br />

yaşlılık belirtilerinin oluşumu önleniyor,<br />

ifade çizgilerinin görünümü azalıyor ve cilt<br />

elastikiyetini geri kazanıyor.<br />

Yeni sıcak lipoliz yöntemi,<br />

bölgesel yağ eritmede sunduğu<br />

etkin sonuçlarla bir devrim<br />

niteliği taşıyor. Bu yöntemle<br />

sadece 25 dakikada ameliyatsız<br />

ve ağrısız bir şekilde bölgesel<br />

yağlanmalardan kurtulmak mümkün.<br />

Dermatolog Prof. Dr. Erol Koç’un<br />

verdiği bilgilere göre, cilt gevşekliği<br />

gibi problemlerin giderilmesinde<br />

etkin olarak kullanılan sıcak lipolizle<br />

basen, karın ve bel bölgelerinde,<br />

ayrıca yüz bölgesi, gıdı, çene altı<br />

gibi cilt gevşekliği olan bölgelerde<br />

etkin sonuç alınıyor, bunun yanı sıra<br />

kol-bacak içleri, uyluk içi, diz içi,<br />

Bölgesel yağ<br />

eritmede devrim<br />

ayak bileği ve bacak bölgesine de<br />

uygulama yapılıyor.<br />

Sıcak lipoliz, cilt yüzeyini<br />

soğutup cilt altına ısı vererek<br />

yağ yakımı sağlıyor. Oluşan ısı,<br />

cilt altında herhangi bir yan etki<br />

oluşturmuyor. Yağ hücreleri ısı<br />

enerjisiyle kendiliğinden yok oluyor<br />

ve mevcut metabolizma kademeli<br />

olarak inceliyor. Diyet ve egzersize<br />

rağmen kilo veremeyenler, inatçı<br />

yağlara sahip olanlar, cerrahi<br />

müdahalelerden uzak durmak<br />

isteyenler için ideal bir yöntem<br />

olan sıcak lipoliz, tüm vücut ve cilt<br />

tiplerinde kullanılabiliyor.<br />

FORMA SOKAN<br />

ÖZEL LIPOLITIK:<br />

Michelangelo<br />

Özel geliştirilmiş bir kokteyl<br />

ve lipolitik (yağ parçalayıcı)<br />

olan Michelangelo, diyet ve<br />

egzersizle yok edilemeyen<br />

selülit ve yağ fazlalıklarının<br />

giderilmesine yardımcı<br />

oluyor. Forma sokma özelliği<br />

optimum seviyede olan ürün,<br />

fosfatidilkolin + deoksikolik<br />

ve beş farklı aktif maddeye yer<br />

veren, ayrıca ağrı kesici olarak<br />

Nac bulunan tek kimyasal<br />

lipoliz olarak dikkat çekiyor.<br />

Kimyasal lipoliz ağrılı<br />

ve yangılı bir işlem olsa da<br />

Michelangelo’nun içeriğinde<br />

bulunan Nac, dokuyu<br />

rahatlatıyor ve yanma hissinin<br />

oluşmasını engelliyor. Lipolitik<br />

asit ise ürünün dokuya<br />

kolaylıkla uygulanmasını<br />

sağlıyor.<br />

İçeriğindeki<br />

etken maddeler<br />

maksimum<br />

düzeyde olan<br />

Michelangelo,<br />

bu özelliğiyle<br />

uygulanan bölgede<br />

minimum işlemle<br />

daha etkili sonuçlar<br />

alınmasını sağlıyor.<br />

COLLAGEN LIFT PARIS’TEN<br />

YEPYENI BIR KOLAJEN:<br />

Luminous Gold<br />

Amazon’un vahşi yağmur ormanlarında yetişen ve<br />

yüzyıllardır şifa amaçlı kullanılan altın eğrelti otu, yüksek<br />

antioksidan ve iltihap giderici özelliğiyle cilt ve beden<br />

üzerinde pek çok olumlu etkiye sahip. Altın eğrelti otu,<br />

güneşin zararlı ışınlarının ciltte yarattığı hasarı ve buna<br />

bağlı yaşlanma etkisini azaltıyor, reaktif oksijen türü serbest<br />

radikal hasarına karşı cilt dokusunu koruyor.<br />

Collagen Lift Paris’in çığır açacak yeni ürünü Luminous<br />

Gold, altın eğrelti otu içeriğiyle ciltte anti aging etkisi<br />

yaratıyor, yanı sıra kırışıklık, elastikiyet kaybı, saç ve tırnak<br />

şikayetlerinde de etki gösteriyor. Lekeli, güneş hasarlı,<br />

donuk ve solgun görünüme sahip cilt tipleri için de ideal<br />

olan ürün her yaş grubu için uygun.<br />

Sıvı formuyla yüksek emilime sahip Luminous Gold;<br />

kolajen, C vitamini, glutatyon, Akdeniz yosunu ve hyalüronik<br />

asit ile cildin pek çok ihtiyacını tamamlamayı hedefliyor.<br />

Michelangelo’nun içeriğinde neler var?<br />

Fosfatidilkolin + deoksikolik asit (güçlü yağ eritici)<br />

Carnitin (micro sirkülasyon artışı)<br />

Cafein (micro sirkülasyon artışı)<br />

Nac (sodyum asetilsistein) antienflamatuar<br />

8 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 9


V ZOOM<br />

YILDIZLARIN<br />

sağlık<br />

ve güzellik tercihi:<br />

Deep Care<br />

Derin bir hücre ve doku yenileme yöntemi olan Deep Care ile vücudunuza<br />

yeni bir hayat verebilirsiniz. Detayları Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik<br />

Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer’den öğrendik.<br />

Radyofrekans konusunda dünyanın<br />

önde gelen kuruluşlarından olan, estetik<br />

ve fizyoterapi alanında yenilikçi çözümler<br />

üreten INDIBA (Investigacion Division<br />

Barcelona), yeni proionik radyofrekans<br />

sistemiyle doğal güzellik arayanlar için özel<br />

bir cihaz üretti.<br />

Gerek etkisi gerekse çalışma<br />

prensiplerindeki farklılıklarla dikkat<br />

çeken FDA onaylı Deep Care, 448 kHh-<br />

0,48 mhz frekanslık sistemiyle dokulara<br />

zarar vermeden hücre zarını tedavi<br />

ediyor. Böylece daha hızlı ve derin doku<br />

yenilenmesi sağlayarak gençleşmenin önünü<br />

açıyor.<br />

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik<br />

Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer’den<br />

aldığımız bilgiler ışığında yöntemin<br />

özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:<br />

Hücre zarında iyileştirici etki sağlıyor:<br />

Hücre fonksiyonlarını düzenlemede 448<br />

khz frekansı bilimsel çalışmalarda kendine<br />

özgü özellikler gösteriyor. Cilde yönelik<br />

tedavilerde en önemli konu dokularda hasar<br />

meydana getirmeden iyileşmeyi başlatmak<br />

ve sağlamaktı. Deep Care, yeni proionik<br />

radyofrekans sistemiyle bu tedavilerde<br />

doğru dengeyi tutturmayı başarmış<br />

durumda.<br />

Hücre fizyolojisini koruması, dolaşımı<br />

iyileştirmesi, ödemi ve morarmayı<br />

gidermesi, kök hücre çoğalmasını uyarması<br />

cihazın etkili sonuçlar vermesini sağlıyor.<br />

Hem sağlıkta hem güzellikte<br />

kullanılıyor: Deep Care, deri sıkılaştırmada,<br />

antiaging ve kırışıklık karşıtı işlemlerde,<br />

yüz ve vücut zayıflatmada, yüz ve vücut<br />

kaldırmada, selülit gidermede, kas-iskelet<br />

sistemi yaralanmalarında, dokunun ameliyat<br />

öncesi hazırlığında ve ameliyat sonrası yaradoku<br />

iyileşmesinde kullanılabiliyor.<br />

Biyolojik tepkileri tetikliyor: Proionik<br />

radyofrekans, vücutta belirli alanlarda<br />

güvenli ve kademeli olarak sıcaklığı<br />

artırıyor. İyonların hücre zarı boyunca<br />

doğru hareketini sağlayan belirli bir<br />

frekansta çalışıyor.<br />

Vücutta yağ azaltma, doku ve hücre<br />

yenilemeye yol açan biyolojik tepkileri<br />

tetikliyor. Isıyla etkileşim sağlanması sonrası<br />

damar genişliyor ve kan dolaşımı artıyor.<br />

Hücre zarındaki kanalların açılmasıyla<br />

iyon dengesi düzenleniyor ve böylece hücre<br />

zarında iyileşme oluyor.<br />

ONLAR TERCİHLERİNİ DEEP CARE’DEN YANA KULLANIYOR<br />

Deep Care yöntemini tercih edenler arasında İngiliz oyuncu Kate Winslet, İspanyol oyuncu ve sunucu Elsa Anka, İspanyol tenisçi Rafael<br />

Nadal Parera ve Brezilyalı futbolcu Neymar da Silva Santos Junior gibi ünlü isimler bulunuyor.<br />

Kate Winslet Elsa Anka Rafael Nadal Parera Neymar da Silva Santos Junior<br />

10 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 11


V İPUCU<br />

KATE<br />

WINSLET’IN<br />

güzellik<br />

sırları<br />

İngiliz oyuncu Kate Winslet’ın dupduru cildinin ve<br />

büyüleyici güzelliğinin sırrı doğallıkta saklı.<br />

Yüz bakımında derin hücre yenilenmesi sağlayan yöntemleri<br />

tercih eden Kate Winslet’a göre su, uyku ve açık havanın da<br />

“taze” görünümündeki etkisi büyük.<br />

Kate Winslet, 1997 yapımı “Titanik”<br />

filmiyle ilk zirvesine ulaşan oyunculuk<br />

kariyerini birbirinden önemli filmlerle,<br />

Oscar ve Altın Küre dahil sayısız<br />

ödülle süsledi. Kalıpları yıkan dupduru<br />

güzelliği ise geçmişte olduğu gibi<br />

bugün de büyüleyici.<br />

Üç çocuk annesi olan 45 yaşındaki<br />

Kate Winslet, yüz bakımına önem<br />

veriyor, doğallığı ve sade dokunuşları<br />

seviyor: “Yüzüm mesleğimin bir aracı.<br />

Bu yüzden ona iyi bakmalı ve onunla<br />

gurur duymalıyım.”<br />

İngiliz oyuncu, yüz bakımında hızlı<br />

ve derin hücre yenilenmesi sağlayan<br />

Deep Care yöntemini kullanıyor.<br />

Ödül törenlerindeki “kırmızı halı” gibi<br />

etkinliklerinden önceyse INDIBA’nın<br />

Deep Beauty yaşlanma karşıtı yüz<br />

bakımını uygulamayı tercih ediyor.<br />

Bir başka tercihi ise 2007’den bu<br />

yana marka yüzü olduğu Lancome’un<br />

yüz maskesi. Ayrıca kendisini birkaç<br />

günlük bakıma alıyor. Tuzdan ve<br />

alkolden uzak durmaya çalışıyor. “En<br />

iyi tavsiyem su, su, su. Vücudunuzu<br />

nemli tutun, cildiniz de buna<br />

uyacaktır.”<br />

Günlük yaşamı da sadelikle bezeli.<br />

Çoğu zaman saçını ve makyajını<br />

kendi yapıyor. İyi bir makyajın sırrını<br />

“doğru makyaj fırçası seçimi” olarak<br />

açıklıyor. Hem yüzünüze ne kadar<br />

makyaj uygulayacağınızı belirlemeniz<br />

hem de makyajınızı detaylı bir şekilde<br />

tamamlamanız açısından doğru fırça<br />

seçimini önemli buluyor.<br />

Doğal görünüm sağlayan bir<br />

fondöten, allık ve rimel yeterli<br />

ona göre, biraz da dudak kremi.<br />

Kirpiklerini ise her zaman kıvırıyor.<br />

Bütün bunlara rağmen özel durumlar<br />

hariç pek makyaj yapmıyor: “Uykunun<br />

ve sağlığın ‘taze’ görünmede büyük<br />

bir rol oynadığını söylemeliyim. Aşırı<br />

yorgun ve stresliysem hiçbir makyaj<br />

ve saç bunun yüzümdeki etkisini<br />

gizleyemez.”<br />

Sabahları smoothie içiyor; hızlı,<br />

kolay ve sağlıklı. Gün içinde bol bol<br />

yeşil meyvelerin suyunu tüketiyor.<br />

Kendisi vejetaryen, eşi Ned Rocknroll<br />

ise vegan. Bu nedenle buzdolapları her<br />

zaman ıspanak, lahana ve salatalıkla<br />

dolu. Haftada birkaç gün yoga dersi<br />

alıyor, biraz da kardiyo yapıyor. Açık<br />

havada olmak vazgeçilmezi: “Olabildiği<br />

kadar çok dışarı çıkın. Ben köpeğimle<br />

yürüyüşe çıkmayı çok seviyorum,<br />

egzersiz de yapıyorum. Bunlar da<br />

endorfin ve cilt sağlığı açısından<br />

büyük bir fark yaratıyor.”<br />

12 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 13


V RÖPORTAJ<br />

“Kadınlar<br />

tek taş değil<br />

Crystalys<br />

isteyecek”<br />

Kemiklerde, kaslarda, ciltte ve tendonlarda bulunan kolajenin sentezi 30 yaşından itibaren her yıl azalıyor.<br />

İşte Crystalys Dolgu’nun önemi tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü Crystalys, içeriğindeki kalsiyum<br />

hidroksiapatit ile kolajenimizi uyarıyor. Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nüket Eroğlu daha genç, sıkı,<br />

dayanıklı, canlı bir cilt yaratan ve etkisi 10 yıla kadar süren Crystalys ile ilgili olarak,<br />

“Kadınlar belli bir yaştan sonra tek taş kristali değil kalsiyum kristali olan Crystalys’i isteyecek,<br />

çünkü kolajeninin uyarılması konusu öne çıkacak” diyor.<br />

Dilek Girgin<br />

Meryem Bilici<br />

Yaşlılık belirtilerini ortadan kaldıran<br />

Crystalys Dolgu’nun özellikleri nelerdir?<br />

Crystalys gerçekten çok özel bir<br />

dermal dolgu. Deniz suyu sağlıktır ya,<br />

Crystalys de Pasifik Okyanusu’ndaki deniz<br />

yosunlarından elde ediliyor, dolayısıyla<br />

sağlık dolu. İçeriğinde doğal bir kemik<br />

bileşimi olan kalsiyum hidroksiapatit<br />

var, ayrıca fosfat ve karboksi selüloz da.<br />

Kalsiyum hidroksiapatit, vücuttaki tüm<br />

kıkırdak, kemik, bağ dokusu için simülatif,<br />

sağlamlaştırıcı, gençleştirici, yenileyici bir<br />

madde. Crystalys, bu içeriğiyle kolajen<br />

uyarıcı bir ürün, vücuttaki kolajenin<br />

artmasını teşvik ederek yüz hacmini ve<br />

konturları düzeltiyor. Çok uzun süreli bir<br />

etkisi var ve kesinlikle alerji yapmıyor.<br />

Kolajen neden önemli?<br />

Kolajen kemiklerde, kaslarda, ciltte<br />

ve tendonlarda yer alan, insan vücuduna<br />

dayanıklılık veren bir proteindir; vücudu<br />

bir arada tutan bir “yapıştırıcı” gibidir. 30<br />

yaşından itibaren her yıl sentezi azaldığı<br />

için dışarıdan takviye olarak alınması<br />

insanın kendine yaptığı doğru yatırımlardan<br />

biri oluyor. Kolajen formları çok çeşitli;<br />

çoğu vitamin ve mineraller de içeriyor.<br />

Özellikle Tip 1 ve Tip 3 kolajen deri, saç,<br />

tırnak ve eklem sağlığında gençleştirici<br />

etkilere sebep olduğundan ben de düzenli<br />

kullanıyorum ve herkese öneriyorum.<br />

“VURUP KAÇIYOR VE ORADA<br />

KALSIYUM ODAKLARI TEKRAR<br />

OLUŞMAYA BAŞLIYOR”<br />

Crystalys bu uyarma işlemini nasıl<br />

yapıyor?<br />

Crystalys, kalsiyumun karboksi selüloz<br />

denen özel bir bileşimle kurduğu bağ<br />

diyebiliriz. Kolajen simülasyonu ise bu<br />

bağdan koparak kalsiyumun kendisinin<br />

başlattığı doğal rejeneratif (yenileyici) bir<br />

süreç. Öyle ki plastik cerrahlar ameliyattan<br />

sonra bir nedenle çöken burunda veya bir<br />

komplikasyonda, aynı şekilde diş hekimleri<br />

çene problemlerinde kullanabiliyorlar<br />

bunu.<br />

Çünkü sadece cildi yenilemiyor,<br />

kıkırdakları ve kemikleri de yeniliyor.<br />

Mekanik simülasyon dediğimiz bir uyarı<br />

vardır; cilt yüzeyine hiçbir şey enjekte<br />

etmeden iğne batırsanız dahi o cilt<br />

yenilenir. Altın iğne diye tabir edilen<br />

uygulamalar da doğrudur bu nedenle. Ama<br />

siz bu iğneleme işleminin cildinizin altında<br />

yıllarca kaldığını düşünün. Bu çok güzel bir<br />

şey. Doğal bir mekanik simülasyon yapıyor,<br />

vurup kaçıyor ve orada kalsiyum odakları<br />

tekrar oluşmaya, kalsiyumlar tekrar<br />

sentezlenip sıkılaşmaya başlıyor, kemik ve<br />

kıkırdak tamir oluyor.<br />

Yaşın ilerleyişiyle birlikte yüz aşağı doğru<br />

sarkıyor, kırışıklıklar ve çukurlar oluşuyor.<br />

Bu kapsamda Crystalys yüzde hangi<br />

sorunları çözüyor?<br />

Crystalys Dolgu ile en çok mid face (orta<br />

yüz) ve nazolabial (burun yanlarından ağız<br />

kenarlarına ulaşan çizgi) ve marionette (ağız<br />

kenarı) çizgisi uygulamaları yapıyorum,<br />

çünkü Türk kadınının yapısı buna çok<br />

uygun. 40’lı yaşlarla birlikte çene ucu da<br />

kısalmaya başlıyor. Tüm bunlara kalsiyum<br />

hidroksiapatit çok iyi geliyor. Cyrstalys, adı<br />

üstüne kalsiyum kristali. Kadınlar tek taş<br />

kristal ister ama gün gelecek belli bir yaştan<br />

sonra kalsiyum hidroksiapatit isteyecek,<br />

çünkü kolajeninin uyarılması konusu öne<br />

çıkacak.<br />

14 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 15


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Mid face, nazolabial ve marionette<br />

çizgilerinin yanı sıra başka uygulama<br />

alanları da var mı?<br />

Crystalys’i sadece çukur yerleri<br />

doldurmak amacıyla kullanmıyoruz. Serum<br />

fizyolojikle sulandırarak cildi parlatmak ve<br />

daha sıkı yapmak için boyun, dekolte ve<br />

göğüs çatalı bölgelerine, ayrıca el üstlerine<br />

uyguluyoruz. Kalsiyum hidroksiapatit<br />

olmasa buralara, özellikle boyun bölgesine<br />

ne yapsanız boş. Lazerler cildin yüzeyini<br />

gençleştiriyor ama cildin altından kendi<br />

doğal kolajenimizi uyaran başka bir madde<br />

yok. Germe operasyonlarında ise eğer deri<br />

kötüyle sonuç iyi olmuyor.<br />

“KOLAJEN SİMÜLASYONU<br />

8-10 YIL SÜRÜYOR”<br />

Crystalys uygulandıktan sonra nasıl bir<br />

etki yaratıyor ve bu etki ne kadar sürüyor?<br />

Crystalys uyguladığım hastalarımdaki<br />

değişim beni bile şaşırtıyor. “Sen başka bir<br />

“ENJEKSİYON UYGULAMALARININ HEPSİ BENDE VAR”<br />

“Önce kendim ikna oluyorum. Enjeksiyon uygulamalarının<br />

hepsi bende var. Beğenmediğim uygulamayı önermiyorum ve<br />

hastalarımda kullanmıyorum kesinlikle.<br />

30’lu yaşlarımda akne sorunum vardı, o dönem bana akne<br />

iziyle ilgili soru soranlara coşkuyla karşılık veriyordum, hatta<br />

sormayanlara da mutlaka neler yaptırmaları gerektiğini<br />

anlatıyordum. Dolgu ve botoks da yapıyordum elbette ama o<br />

duyguyu tam anlayamıyordum. O kadının acısını, aynaya bakınca<br />

doktora mı gittin bu arada?” diye sorduğum<br />

hastalarım bile oldu. Kolajen simülasyonu<br />

kısacak bir süre içinde başlıyor ve yıllarca<br />

devam ediyor. Crystalys’in dolgu efekti 2-4<br />

yıl sürüyor, yani bu süre boyunca nereye<br />

koyduysak orada duruyor. Sonrasında<br />

doku içine dağılıyor, cilt altındaki kolajen<br />

simülasyonunu ise 8-10 yıl sürdürüyor. Bu<br />

müthiş bir süre. Yani tüm bu süreç boyunca<br />

cildin homojen olarak daha güzel, daha<br />

genç olmasını sağlıyor.<br />

Bu durumda etki süreleri 6 ay olan<br />

dolgular tarihe karışacak diyebilir miyiz?<br />

Süre açısından bakıldığında çok<br />

anlamlı değilse de bu tür uygulamaları<br />

hiç yaptırmamış olan kişilere ilk etapta<br />

içeriğinde hyalüronik asit olan dolguları<br />

önermeye devam ediyoruz. Çünkü kişi önce<br />

kendini bir görmeli, beğenmeli, bir güven<br />

geliştirmeli. Sonrasında zaten kalsiyum<br />

hidroksiapatit’e geçiyorlar. Bir de şu var;<br />

korona döneminde kimse ne hastaneye<br />

ne kliniğe gitmek istiyor. Yaptırdıkları<br />

uygulamanın olabildiğince kalıcı olmasını<br />

tercih ediyorlar.<br />

“KALSİYUM HIDROKSIAPATIT,<br />

FELÇ GEÇİRME RİSKİNİZİ DE<br />

AZALTIYOR”<br />

Kalsiyum hidroksiapatit’in vücudumuza<br />

başka ne gibi etkileri var?<br />

Kalsiyum hidroksiapatit, çok özel bir<br />

mineral; karboksi selüloz artı kalsiyum<br />

fosfat. Özellikle 50’li yaşlar için uygun.<br />

Benim de yüzümde ve dekoltemde bol<br />

miktarda var, çok seviyorum.<br />

Ama başka şahane etkileri de söz<br />

konusu. Kalsiyum hidroksiapatit, en başta<br />

felç geçirme riskinizi azaltıyor; bunu<br />

sağlayan çok nadir maddelerden biri. Aynı<br />

şekilde kalp krizi geçirme riskinizi de<br />

azaltıyor. Çok spor yapanların magnezyum<br />

oranı düşer ve kaslara kramp girer; bunu<br />

engelliyor.<br />

kendi yüzünü gördüğündeki derin psikolojiyi benim 30 yaşındayken<br />

anlamama imkân yoktu. Yaşla da ilişkili. Şimdi 50 yaşında beni<br />

en çok etkileyen uygulamalar yüzü yukarıya alan uygulamalar,<br />

operasyonsuz olanlar. Operasyon bir adım sonra yapılmalı, çünkü<br />

operasyon bir sefer güzel oluyor. 10 yılda bir yüzümü gerdireyim,<br />

göz kapağımı aldırayım diyemiyoruz. Olabildiğince uzun süre<br />

enjeksiyon uygulamaları yaptırılmalı, 60-70’li yaşlarda operasyon<br />

tercih edilmeli.”<br />

Diş, eklem ve kemik sağlığınızı<br />

destekliyor. Anemisi olanlara, metabolik<br />

sıkıntısı olanlara özellikle öneriyoruz. Bu<br />

madde gerçekten vücudunuzda olmalı, hem<br />

cildiniz hem sağlığınız düzeliyor.<br />

Ağızdan alınan sıvı formattaki kolajenler<br />

hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />

Kolajen ağızdan da alınmalı, kesinlikle<br />

doğru buluyorum. Ama doğru marka ve<br />

doğru oran önemli, bir de uluslararası<br />

onaylı olmalı. Kolajeni ağızdan da<br />

desteklersek tabii ki metabolik yenilenme<br />

açısından çok iyi olur.<br />

Ama ne zaman alınmalı? 30 yaşından<br />

sonra. Bu yaştan önce sadece Ruslar gibi<br />

cildi çok ince ve çatlaklara müsait olan<br />

insanlar kullanmalı bence, Tina Turner<br />

almasa da olur!<br />

Çünkü cilt kalınlaştıkça ve koyulaştıkça<br />

dayanıklılığı artıyor. Siyahi tenlilerin selülit<br />

sorunu yoktur ama ciltleri çok ince, tül gibi<br />

olan Ruslarda selülit çok yoğundur.<br />

Estetik uygulamalar ne gibi bakımlarla<br />

desteklenmeli?<br />

Estetik inanılmaz ilerledi. Özellikle<br />

lazer, ultrason ve radyofrekans teknikleri<br />

her konuda kısa sürede çözüm sunuyor.<br />

Enjeksiyon materyalleri vücuda çok uyumlu<br />

bir hale geldi.<br />

Ancak insanların estetiği kişisel<br />

bakımlarıyla da desteklemesi gerekiyor.<br />

Bir estetik operasyon yaptırıp sonra kötü<br />

yaşam koşullarına devam etmek, spor<br />

yapmamak ve diyete dikkat etmemek,<br />

dolayısıyla sürekli kilo almak ya da bir cilt<br />

uygulaması yaptırıp ardından hiç güneş<br />

koruma kullanmadan güneşe çıkmak ve<br />

rutin cilt bakımına önem vermemek hızlı ve<br />

stresli yaşayan insanların en büyük sorunu.<br />

Estetikte hızlı, kolay ve kalıcı çözümler var<br />

ama insanların alışkanlıklarını kolaylıkla<br />

değiştiremiyoruz. Keşke bu aşamada sihirli<br />

bir değnekle o hayatlara dokunabilsek...<br />

“BUNLARI YAPINCA<br />

KARŞIMDAKİ İNSAN MUTLU<br />

OLACAK, BEN DE ÖYLE!”<br />

“Bazı insanlar yaratmakla beslenir<br />

ya, ben de öyleyim. Belki başka bir iş<br />

yapsam bu kadar enerjik ve coşkulu<br />

hissetmeyebilirdim. Hemen yüzünüze<br />

bakmaya başlıyorum, şunları şunları<br />

yapayım diyorum. Bunca yılın tecrübesi<br />

de işin içine giriyor tabii ki. Sizi biraz<br />

tanıyorsam, örneğin açık fikirli mi yoksa<br />

tutucu mu olduğunuzu biliyorsam ona göre<br />

hemen önerilerimi paylaşıyorum. Çünkü<br />

biliyorum ki bunları yapınca karşımdaki<br />

insan mutlu olacak, ben de öyle. Yüzü<br />

temizlemişim, yapmışım, çok beğenmişim;<br />

harika hissediyorum.”<br />

16 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 17


V<br />

KAPAK KONUSU<br />

Yeni<br />

yıl<br />

bir<br />

Yeni bir<br />

İple yüz germe yöntemiyle zamanı askıya alın!<br />

Tıp alanındaki yenilikler ve giderek<br />

popülerleşen ameliyatsız estetik işlemler<br />

artık bıçak altına yatmaya gerek kalmadan<br />

hayal edilen gençliği sunuyor. Bu<br />

doğrultuda en çok tercih edilen işlemlerden<br />

biri de iple yüz germe. Söz konusu<br />

yöntemde üzerinde kılçıklar olan ipler<br />

cilt altında yağ dokusuna uygulanıyor ve<br />

cilt altına tutunan kılçıklar yüzü yukarı<br />

kaldırarak, yani “asarak” sarkmaları yok<br />

ediyor.<br />

Şimdi size iple yüz germe<br />

yöntemlerinden biri olan patentli Happy<br />

Lift’ten bahsetmek istiyoruz. Uzunluk,<br />

yoğunluk ve açı bakımından özel bir<br />

tasarıma sahip Happy Lift kılçıkları, cilt<br />

altına uygulandıktan sonra yumuşak yüz<br />

dokuları için yeni destek iskelesi sağlamak<br />

için gerekli olan fibrozu (bağ dokusu<br />

dönüşüm) topluyor.<br />

Bu sayede cildi yukarı kaldırıyor ve<br />

yerinde tutuyor. Böylelikle alt yüz alanı ve<br />

sen!<br />

Siz çok güzelsiniz ama sürekli bir gelişim içinde olan estetik sektörü<br />

daha güzel olmanız ve daha genç görünmeniz için hep yanınızda.<br />

Şimdiye kadar medikal estetik uygulamalarından uzak durduysanız<br />

“bu yıl” başlamak için iyi bir zaman olabilir. Hem çabucak uygulanan<br />

hem de etkisi yüksek olan önerilerimize göz atmaya ne dersiniz?<br />

Meryem Bilici<br />

çene hattında meydana gelen kırışıklık ve<br />

sarkmalar, orta yüz ve yanak bölgesindeki<br />

deformasyonlar, düşük göz kapakları ve<br />

peri-oküler alanda oluşan sarkmalar, boyun<br />

bölgesine yerleşen yaşlanma çizgileri ve<br />

sarkmalar yok oluyor.<br />

Sonuç olarak ameliyata gerek kalmadan<br />

ve ortalama 40 dakika gibi kısa bir sürede<br />

yenilenmiş, doğal, canlı, dinamik bir<br />

görünüm ve daha genç bir yüz çevresi elde<br />

ediliyor.<br />

Happy Lift yönteminin çok özel<br />

farklılıkları da var. Örneğin, geleneksel<br />

yöntemlerin aksine Happy Lift, yüzü<br />

kaldırmanın yanı sıra cildi canlandırma<br />

işlevini de üstleniyor. Diğer iple yüz germe<br />

işlemlerde ortalama 60-80 adet ip kullanılıp<br />

etkisi 6-12 ay sürerken, Happy Lift’te cilt<br />

altına 4-6 adetle hem daha kolay uygulama<br />

yapılıyor hem de etkisi 4-5 yıl devam<br />

ediyor. Sonuçların anında gözlemlenebilir<br />

olduğunu da bir not olarak aktarmalıyız.<br />

Bunları da<br />

unutmayın!<br />

1Günde en az 8-10 bardak su<br />

için. Bu şekilde kırışıklıklar<br />

ve yıpranmalar cildinizden<br />

uzak durur.<br />

2Sebze ve meyve ağırlıklı,<br />

vitamin ve protein<br />

açısından zengin, şeker ve<br />

karbonhidrattan uzak bir<br />

beslenme düzenine geçin.<br />

Sağlıklı bir beslenme düzeni,<br />

güzel ve genç bir cildin<br />

vazgeçilmezidir.<br />

3<br />

Cilt sağlığı ve güzelliği<br />

için düzenli bir uyku<br />

çok önemli bir faktördür;<br />

bu nedenle uykusuz<br />

kalmayın! Uykusuzluk<br />

insanın kendisini sadece<br />

yorgun, halsiz ve enerjisiz<br />

hissetmesine neden olmaz,<br />

aynı zamanda serbest oksijen<br />

radikallerini ortaya çıkararak<br />

cildinizin kırışmasına,<br />

esnekliğini yitirmesine, cilt<br />

enfeksiyonlarının belirmesine<br />

neden olur.<br />

4<br />

5<br />

Stresten uzak durmaya<br />

çalışın.<br />

Güneş koruyucu ürünleri<br />

sadece yazın değil her<br />

gün kullanın. Unutmayın ki<br />

güneşin zararlı etkileri her an<br />

hayatımızın içinde.<br />

6<br />

Temizlik ve hijyene önem<br />

verin. Yüzünüzü her akşam<br />

uygun ürünlerle makyaj<br />

kalıntılarından arındırın. Bunu<br />

yapmazsanız uyku süresince<br />

yüzünüzde kalan makyaj,<br />

göz çevrenizde ve yüzünüzde<br />

kırışıklıklar oluşmasına<br />

neden olur. Makyaj yapmamış<br />

olsanız dahi yüz ve göz çevresi<br />

temizleme ürünlerini kullanın.<br />

7<br />

Cildinizi daima nemli<br />

tutun. Cilt tipinize uygun<br />

ürünlerle yüzünüzü ve<br />

boynunuzu nemlendirin.<br />

Doğal yağlanmanın yok<br />

denecek kadar az olduğu göz<br />

çevresi için özel hassasiyette<br />

ürünler kullanın.<br />

8<br />

9<br />

Daha derin temizlik ve<br />

nemlendirme için peeling<br />

ve maske yapın.<br />

Cilt bakımına 20’li<br />

yaşlardan itibaren<br />

başlayın. Daha ileri yaşlarda<br />

“yaşlanma karşıtı” ürünleri<br />

tercih edin.<br />

10<br />

Yaşınıza, cilt tipinize<br />

uygun ve mutlaka doğal<br />

ürünler seçin.<br />

18 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 19


V<br />

ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

Daha sıkı kalçalara, daha<br />

gergin bir cilde kavuşun!<br />

Size Avrupa ve Amerika’da uzun<br />

süredir, Türkiye’de ise birkaç yıldır<br />

uygulanan harika bir yöntemden söz<br />

edeceğiz: Endopeel. Gençlik vadeden<br />

bu yöntemle daha genç bir cilde ve<br />

daha sıkı kalçalara sahip olmanız<br />

mümkün.<br />

İçeriğinde karbolik asit ve yer<br />

fıstığı bulunan Endopeel, kasların<br />

içine enjekte ediliyor. Bu şekilde<br />

kasın gerginliğini artırıyor ancak<br />

kasın aktivitesinde azalma yaratmıyor.<br />

Kasın gerginliğinin artmasıyla<br />

birlikte sarkmalar toparlanıyor, kasın<br />

üstündeki cilt geriliyor ve kırışıklıklar<br />

yok oluyor.<br />

CE ve Sağlık Bakanlığı onaylı<br />

Endopeel, geniş bir kullanım alanına<br />

sahip. Alın, dudak kenarı ve üstündeki<br />

kırışıklıkları gidermesi, çene altı ve<br />

boyundaki sarkmaları yok etmesi,<br />

torbalanan çene ve gerdan çizgisini<br />

düzeltmesinin yanı sıra Endopeel, tüm<br />

yüzde ve dekoltede lifting yapıyor.<br />

Endopeel’in, çok sık kullanılan bir<br />

uygulama olan botokstan özellikle<br />

etki süresi açısından önemli<br />

bir farkı var: Botoks<br />

uygulandıktan<br />

günler sonra<br />

etkisini<br />

gösterirken<br />

Endopeel’in<br />

etkisi 10-30<br />

dakikada<br />

ortaya<br />

çıkıyor.<br />

Vücuttaki<br />

etkilerine gelince…<br />

Giderilmesi son derece zorlu olan üst<br />

kol bölgesi sarkmalarını, basen ve<br />

kasık bölgesi sarkmalarını toparlıyor,<br />

popoyu kaldırıyor ve selülitli deriyi<br />

gerginleştiriyor. Kalçalarda ise harika<br />

bir sıkılaşma yaratıyor. Ayrıca kalça<br />

altı yağlarını yukarı kaldırıyor, belirgin<br />

bir dış bükeylik oluşturuyor, kalça<br />

genişliğini azaltıyor, kalça bölgesinin<br />

cilt kalitesini artırıyor ve kalça<br />

bölgesine gerginlik kazandırıyor.<br />

Endopeel’in etkisi 6-8 aya kadar<br />

sürüyor. Elbette ardışık uygulamalarla<br />

etki süresi daha da uzatılabiliyor. Diğer<br />

bir uygulama yaklaşımıysa iki ayda bir<br />

düşük dozla yapılacak idame tedavisi;<br />

bu şekilde olumlu etkinin sürekli<br />

olması sağlanıyor.<br />

Yaşlanma belirtilerine hyalüronik asitle meydan okuyun!<br />

Adını sık sık duyduğumuz hyalüronik asit, cildimizin bağ<br />

dokularında, gözümüzde ve eklemlerimizle bulunan önemli<br />

bir madde. Önemli, çünkü hücre üretimini hızlandırıyor, su<br />

moleküllerini çekerek cildi ve dokuları nemli tutuyor; kendi<br />

ağırlığının bin katı katan su tutabilme özelliğine sahip. Hyalüronik<br />

asidi vücudumuz üretiyor ancak ne yazık ki yaşımız ilerledikçe<br />

üretim düşüyor. Bu da ciltte kırışıklık ve sarkmalara, esneklik<br />

kaybına, kuru ve malt bir cilt görünümüne, eklemlerde yıpranmaya<br />

neden oluyor.<br />

Sorunun çözümü hyalüronik asit desteği, hyalüronik asitle<br />

vücudu buluşturmanın en etkili yolu ise enjeksiyon yöntemi.<br />

Hydryalix Gentle Dolgu, tam bu noktada devreye girerek ciltte<br />

meydana gelen ilk yaşlanma belirtilerini durduruyor, cildin su<br />

seviyesini koruyor, hacmini ve esnekliğini artırıyor.<br />

Dermal bir dolgu olan Hydryalix Gentle, ciltteki minör deri<br />

hasarlarının giderilmesi, yüzeysel yaşlılık belirtilerinin ve orta<br />

dereceli kırışıklıkların onarılması, ağız çevresinde meydana<br />

gelen kırışıklıkların giderilmesi, dudak üzerinde oluşan barkod<br />

çizgilerinin düzeltilmesi amacıyla kullanılıyor. Hydryalix Gentle<br />

Dolgu’nun göz altı morluklarının giderilmesinde, göz altında oluşan<br />

boşlukların doldurulmasında ve koyu halkaların yok edilmesinde<br />

önemli bir etkisi bulunduğunu da belirtmeliyiz. Bir diğer artısı ise<br />

cildin güçlenmesine, sıkılaşmasına ve pürüzsüzleşmesine katkıda<br />

bulunması.<br />

Hydryalix serisinde bulunan birçok özel dolgu türünden sadece<br />

biri olan Hydryalix Gentle Dolgu’nun özel çapraz bağlı hyalüronik<br />

asit yapısıyla yaşlanma belirtileri gideren ve oldukça başarılı<br />

sonuçlar elde edilen bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Hibrid MoBİTM teknolojisi ise enjekte edilen ürünü dokuda<br />

istenen şekle göre düzenleme kabiliyeti sağlıyor ve dolguya sıkılık<br />

kazandırıyor. İçeriğindeki Lidokain sayesinde uygulama sırasında<br />

minimal seviyede rahatsızlık hissediliyor.<br />

20 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 21


V<br />

RÖPORTAJ<br />

ESTETIKTE<br />

doğru<br />

BILINEN<br />

yanlışlar<br />

Botoksun mimikleri yok ettiğinden dolgunun yüzü şişirdiğine, meme<br />

protezinin tümörlerin algılanmasını engellediğinden liposuction’ın<br />

zayıflattığına kadar estetikle ilgili doğru bilinen yanlışları Estetik, Plastik<br />

ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural ile<br />

konuştuk. Vural’ın dikkat çektiği bir başka konuysa sanılanın aksine<br />

erkeklerin de en az kadınlar kadar estetik uygulama yaptırdığı oldu.<br />

Dilek Girgin<br />

Meryem Bilici<br />

Botoks, en çok tanınan estetik<br />

uygulamalardan. Bu uygulamayla ilgili<br />

doğru bilinen yanlışlar yılan zehri olduğu<br />

ve mimikleri yok ettiği yönünde. Öyle mi<br />

gerçekten?<br />

Botoks, jenerik bir isim ve aynı zamanda<br />

en çok yapılan uygulama. Bu nedenle<br />

olumsuz herhangi bir haberde suçlanan<br />

da hemen botoks oluyor. Bugüne kadar<br />

botokstan dolayı kimsenin başına kötü bir<br />

şey gelmedi. Botoks, aslında “clostridium<br />

botulinum” isimli bakteriden elde<br />

ediliyor, yani yılan zehri değil. Yüzdeki<br />

kırışıklıkları gidermesinin yanı sıra bazı kas<br />

sorunlarının tedavisinde de kullanılıyor.<br />

Doktorlar tarafından uygulandığında yüzü<br />

donuklaştırmıyor, tam tersine doğal bir<br />

görünüm verilebiliyor. Pek çok hastaya<br />

yapıyor ve olumlu sonuçlar alıyoruz.<br />

“KAYIP OLMAYAN YERE DOLGU<br />

ENJEKSIYONU YAPMIYORUZ”<br />

Dolguyla ilgili de yanlış bilinenler var,<br />

mesela yüzün çok şişeceği düşünülüyor.<br />

Gerçekten de dolgu enjeksiyonlarında<br />

yanakların muazzam şişeceği ve yüzün şekil<br />

değiştireceği gibi bir inanış söz konusu,<br />

çünkü ortada öyle örnekler var. Ama bunlar<br />

mükerrer işlem yaptıran hastalar, hep doz<br />

aşımı. Kötü örneklerin sebebinin hekim<br />

olmadığını düşünüyorum. Hastalar talepkâr<br />

ve ısrarcı olabiliyor. Dolgu, hacim kaybı<br />

olan bölgelere hacim kazandırmaktır. 15-<br />

20 yıl önceki fotoğraflarınıza baktığınızda<br />

şakak, elmacık kemiği, çene hattı, burun<br />

kenarları gibi bölgelerin hacimli, düzgün<br />

ve pürüzsüz olduğunu görürsünüz. Bu<br />

hacmi yıllar içinde kaybediyoruz, dolgu<br />

uygulamasıyla da aslında kaybı yerine<br />

koyuyoruz. Kayıp olmayan yere dolgu<br />

enjeksiyonu yapmıyoruz.<br />

Dolgu işlemlerinde nelere dikkat<br />

ediyorsunuz?<br />

İlk seansta yüksek hacimde dolgu<br />

yapmamaya dikkat ediyorum. Hastanın<br />

gözünün alışması için gereken bir süre var,<br />

ayrıca kontrollü gitmek lazım. Yüzü balon<br />

gibi şişirme derdim yok, yüzü şekillendirme<br />

derdim var. Yeni jenerasyon likit face lift<br />

dolgularda sıvı bir malzemeyle yüz germe<br />

yapıyoruz aslında. Kemik ve bağ dokusu<br />

oluşumuna destek olan, “yalancı kemik”<br />

dediğimiz hidroksiapatit dolgularımız var.<br />

22 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 23


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Bunu elmacık kemiğinin üzerine koyunca<br />

bir lifting etkisiyle yüzü yukarı çekiyor,<br />

aynı zamanda hacim kazandırıyor. Önemli<br />

nokta da şu; yüzü enine genişletmiyoruz,<br />

yukarı kaldırıyoruz. Çok iyi dolgu<br />

uygulamalarından sonra hastaya “Sende bir<br />

değişiklik var ama nedenini çözemiyorum,<br />

çok canlı görünüyorsun” denir, kötü<br />

uygulamalardan sonra ise “Yüzün şişmiş.”<br />

Dolgu, doğru yerlere yapılırsa daha<br />

genç, dinamik görünüm sağlayan bir<br />

uygulamadır. Hacim kaybı olan yerlerde<br />

imdadımıza hep dolgu yetişiyor.<br />

Son dönemde çıkışta olan bir uygulama var<br />

mı?<br />

Mezoterapiye ilgi arttı, daha fazla<br />

yapar olduk. 25-30’lu yaşlardaki hastalar<br />

yaşlanmaya daha yavaş ve doğal gitme<br />

talebiyle geliyorlar; eskiden böyle bir hasta<br />

profilimiz neredeyse yoktu. Onlara vitamin<br />

enjeksiyonları yapıyoruz. Artık klinik<br />

uygulamalarımızın yüzde 30’u mezoterapiye<br />

döndü. Peptitleri, aminoasitleri, vitaminleri<br />

cilt altına enjekte ediyoruz ve orada güçlü<br />

bir doping yaratıyoruz.<br />

“KÖTÜ HUYLU KİTLEYİ HASTA<br />

DAHA ERKEN FARK EDİYOR”<br />

Enjeksiyonlu uygulamalarla birlikte<br />

ameliyatların oranında bir değişiklik oldu<br />

mu?<br />

Ameliyata giden süreçleri azaltan,<br />

hastaların çok daha uzun vadede cerrahi<br />

operasyonlara ihtiyaç duyacağı bir döneme<br />

doğru gidiyoruz. Eskiden yüz germe<br />

ameliyatı çok daha fazla yapardım örneğin.<br />

Ameliyatsız uygulamalar yüzde 75, estetik<br />

“İNSANLARIN SADECE<br />

BEDENLERİNE DEĞİL RUHLARINA<br />

DA DOKUNUYORUZ”<br />

“Tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisiyken<br />

hocalarımız bize hangi branşı seçeceğimizi<br />

sormuştu. Sınıfımızın yarısı kadın doğum, bir<br />

kısmı göz alanını istiyordu. Plastik cerrahiyi bir<br />

tek ben istemiştim, bu alanda çalışan da bizim<br />

sınıftan sadece ben oldum. Plastik cerrahinin<br />

çok parlayacağından da emindim. Yaptığım<br />

işin görülebilecek, beğenilecek, takdir edilecek<br />

olmasının da bana çok iyi geleceğini düşünüyordum<br />

o dönem ve geldi de. İşin maddi yönünden çok bu<br />

yönüyle besleniyorum. Yıllar geçse, artık bana<br />

hiçbir hasta gelmese bile ben para verip ameliyat<br />

yaparım; seviyorum çünkü bu işi. Orada bir resital<br />

var. İnsanların sadece bedenlerine değil ruhlarına<br />

da dokunuyoruz, kendilerini daha iyi hissetmelerine<br />

yardımcı oluyoruz. Ayrıca yaptığınız iş başka insanlar<br />

tarafından övgü alıyor. Hekimliğin tüm branşları çok<br />

ulvi ama bizim işimizin böyle farklı bir tarafı var diye<br />

düşünüyorum.”<br />

ameliyatlar yüzde 25 oranında artık. Botoks,<br />

dolgu ve mezoterapi o kadar yaygın ki<br />

neredeyse herkes yaptırıyor.<br />

Onayladığımız bir süreç olmasa da<br />

bunda sosyal medyanın ve oradaki yarışın<br />

da etkisi var. Bu artık bir bütçe meselesi de<br />

değil, bütçesi az olanın da çok olanın da<br />

talebi var.<br />

Meme protezleri, tümör gibi bazı sağlık<br />

sorunlarının anlaşılmasını ve emzirmeyi<br />

engelliyor mu?<br />

Günümüzde ömür boyu tekrar<br />

çıkartma zorunluluğumuz olmayan,<br />

mamografi, ultrason, rutin tarama testlerini<br />

engellemeyen, radyolojik bir çekim<br />

yapıldığında bir kitle varsa onu örtmeyen,<br />

emzirmeye engel teşkil etmeyen protezler<br />

var. Ben genellikle kas altı çalışıyorum.<br />

Kas altı protezlerde meme dokusu üstte<br />

kaldığından, yani dokular protezle yukarıya<br />

itildiğinden olası bir kötü huylu kitleyi<br />

hasta daha erken fark ediyor. Meme<br />

protezleri artık o kadar yaygın ki. Örneğin<br />

Amerika’da yılda 70-80 bin, Türkiye’de ise<br />

35 bin civarında meme protezi takılıyor.<br />

Liposuction ise zayıflama yöntemi olarak<br />

algılanabiliyor. Asıl işlevi nedir?<br />

Liposuction, zayıflama değil, vücut<br />

şekillendirme yöntemidir. Hastanın boy ve<br />

kilo oranına bakarak vücudunun dirençli<br />

bölgelerine uyguluyoruz. Bazı hastalar<br />

kendilerine çok iyi baksalar da boy ve<br />

kilo oranları gayet iyi olsa da bazen bel,<br />

basen ve bacak içi bölgeleri yağlı olabiliyor.<br />

Bu bölgeleri liposuction aracılığıyla<br />

şekillendiriyoruz. Ama boyu 1.60, kilosu<br />

110 olan bir hastayla liposuction ile yol<br />

almamız mümkün değil. Motivasyon için<br />

bazı işlemler yapsak da bu tür hastalara<br />

öncelikle zayıflamaları için süre veriyoruz.<br />

Yaygın bir başka kanı ise benlere bıçak<br />

değdirilmemesi yönünde.<br />

Benler cımbızla çekilmemeli,<br />

elle sıkıştırılmamalı, kaşınmamalı ve<br />

yolunmamalı. Böyle yapılırsa benlerin<br />

huyu değişebilir ve kötü huylu sinyaller<br />

verebilir; iş başka boyutlara gidebilir. Fakat<br />

biz doktorlar tabii ki benlere dokunuyoruz,<br />

cerrahi müdahale yapıyoruz. Bununla ilgili<br />

korkulacak bir durum yok.<br />

“ESTETİK UYGULAMA<br />

YAPTIRANLARIN YARISI ERKEK”<br />

Estetik uygulamaları daha çok kadınların<br />

tercih ettiğini düşünüyoruz. Erkeklerin<br />

ilgisi ne düzeyde acaba?<br />

“BEDENİ UZAYAN YAŞAM SÜRESİNE ADAPTE ETMEYE ÇALIŞIYORUZ”<br />

“İnsan ömrü uzadı, yaşam stilleri farklılaştı, algoritmamız da<br />

değişti. 20’li yaşlarda evleniyorduk, şimdi insanlar ilk evliliklerini<br />

30’lu yaşlarının sonunda yapabiliyorlar.<br />

Eskiden yaş 70 iş bitmiş derdik, artık 70 yaşı genç görüyoruz.<br />

Erkeklerin ilgisi çok yoğun, öyle ki<br />

estetik uygulama yaptıran erkek oranı yüzde<br />

45’lere kadar yükseldi, yakın bir gelecekte<br />

yüzde 50’ye çıkacaktır. İyi görünmek, iyi<br />

hissetmek erkekler için de önemli hale geldi.<br />

Ayrıca yaşam süresinin uzaması, insanların iş<br />

hayatında kalış süresini uzattı. İnsanlar yaşlı,<br />

yorgun, bitkin görünen bir yöneticinin işini<br />

de bu şekilde yaptığını düşünüyor. Erkekler<br />

bana genelde “Hocam, yorgun göründüğümü<br />

söylüyorlar, beni bu ifadeden kurtarın”<br />

diye geliyor. Beyaz yakalılardan, özellikle<br />

entelektüel kişilerden yoğun talep var. Hatta<br />

entelektüel kapasitesi yüksek erkeklerin<br />

talebinin kadınlardan fazla olduğunu<br />

söyleyebilirim.<br />

Genelde göz altı morluklarına ve<br />

kırışıklıklara müdahale ediyoruz, burun<br />

ameliyatı da çok isteniyor. Saç ekimine ise<br />

muazzam bir talep var.<br />

İnsanlar hâlâ estetik ameliyat veya<br />

uygulama yaptırdıklarını söylemekten<br />

utanıyor mu?<br />

Erkekler bu konuda daha paylaşımcı,<br />

rahatlıkla söylüyorlar. Ben bir erkek hastayı<br />

ameliyat ettiysem peşinden 3-4 erkek daha<br />

geliyor. Kadınların tavrı ise söylememekten<br />

yana, “Doğal halim bu” diyorlar. Bunun<br />

sebebi daha el değmemiş, dokunulmamış<br />

bir güzellikleri olma içgüdüsüne<br />

küçüklüklerinden beri sahip olmaları.<br />

Zaten güzeller, katkı sağlanacak bir durum<br />

yok! Bence esas sebep bu. Bir de kadınlar<br />

birbirleriyle yarış içindeler ve rakiplerine<br />

tüyo vermek istemiyorlar, o noktada<br />

paylaşımcı değiller.<br />

Aynanın karşısında daha genç olan ruha adapte olamayan bir<br />

beden var ve o ruh 70 yaşı kabul etmiyor. İşte biz bedeni en azından<br />

görünüm olarak ruha uydurmaya, uzayan yaşam süresine adapte<br />

etmeye çalışıyoruz.”<br />

24 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 25


V<br />

TREND<br />

Sevgililer Günü’nde birlikte botoks, dolgu, mezoterapi, liposuction,<br />

fibroblast yaptırmak mı? Kulağınıza biraz yabancı gelmiş olabilir.<br />

Oysa sevgiyi olduğu kadar son dönemde trend olan böyle bir deneyimi<br />

paylaşmak da harika olmaz mı sizce?<br />

Melek Yazıcı<br />

Sevgililer<br />

Günü’nde<br />

ÇIFT ESTETIĞINE<br />

evet<br />

deyin!<br />

Sevgi ve aşk, sadece tek günde ifade<br />

edilebilecek duygu durumları değil elbette<br />

ama Sevgililer Günü’nün bunu taçlandırmak<br />

için biçilmiş kaftan olduğu da inkâr edilemez.<br />

Güller, balonlar, kalpler, çikolata, mücevher gibi<br />

hediyelerden mum ışığında yemeğe ve romantik<br />

küçük tatillere kadar bu özel günü daha keyifli<br />

hale getirmenin pek çok klasik anahtarı var.<br />

Bizse size klasik olmayan ama trend olan bir<br />

Sevgililer Günü hediyesinden söz edeceğiz: Çift<br />

estetiği, yani medikal estetik uygulamaları veya<br />

ameliyatlarını çift olarak yaptırmak.<br />

Siz de sevgiliniz de elbette çok özel ve<br />

güzelsiniz, bunun tartışma götürür bir yanı yok.<br />

Ancak birbirinize daha ışıl ışıl bakmanız, epeydir<br />

sizi rahatsız eden sorunlara küçük dokunuşlarda<br />

bulunmanız harika olmaz mı?<br />

Artık erkeklerin de en az kadınlar kadar<br />

medikal estetik uygulamalara ve ameliyatlara<br />

“evet” dediği, sayılarının her geçen gün arttığı da<br />

bir gerçek.<br />

UYGULAMAYI YAŞINIZA GÖRE SEÇİN<br />

20’li ve 30’lu yaşlardaki sevgililer için en<br />

uygun medikal estetik uygulamalardan biri<br />

mezoterapi. Bu uygulamayla cildinize vitamin<br />

ve mineral dopingi yaptırarak ışıl ışıl, daha<br />

canlı ve dinamik bir cilde kavuşabilirsiniz.<br />

Leke sorununuz varsa mezoterapi yine harika<br />

bir seçenek olarak beliriyor. Mezoterapiyle saç<br />

dökülmesi durdurmak ve selülitleri tedavi etmek<br />

de mümkün.<br />

30’lu ve 40’lı yaşlardaki çiftler ise göz<br />

çevresindeki kaz ayaklarını gidermek, iki kaşın<br />

ortasında beliriveren çizgiyi yok etmek, insanları<br />

olduğundan yaşlı gösteren alın bölgesindeki<br />

çizgilere elveda demek için botoks uygulamasını<br />

birlikte yaptırabilirler.<br />

Sanıldığının aksine botoks, uygun dozajla ve<br />

ehil ellerde uygulandığında ne mimikleri yok<br />

ediyor ne de yüzü ifadesizleştiriyor. Ellerinde ve<br />

kol altlarında yoğun terlemesi olanlar da botoks<br />

tedavisinden yararlanabiliyor.<br />

50’li yaşlardakiler için dolgu uygulaması ideal<br />

olabilir. Dolgu yıllarla birlikte hacmini yitirmeye<br />

başlayan bölgeleri; burun kenarlarından dudaklara<br />

inmeye başlayan olukları, aşağı kıvrılan dudakları,<br />

hattı belirginliğini yitiren çeneyi eski haline<br />

getiriyor, cilde yıllarla birlikte kaybettiği kolajeni<br />

geri veriyor. Yoğun iş yaşamının ve sorumluluğu<br />

yüksek aile yaşamının yüze yerleştirdiği yorgun<br />

ifadeyi gideriyor. Daha ileri yaşlardakiler ise<br />

tercihlerini yüz germe ameliyatlarından yana<br />

kullanabilir, en az 10 yaş daha gençleşerek<br />

birbirlerine gülümseyebilirler.<br />

Sonuç olarak özel mi özel çift estetiğiyle<br />

kişisel olarak özgüveninizi daha da artırabilir,<br />

sevgilinizle-eşinizle birlikte yepyeni ve mutluluk<br />

verici bir deneyimi paylaşmanın lezzetini<br />

tadabilirsiniz.<br />

Başka seçenekler de var<br />

l Birlikte yaptırılabilecek bir başka uygulama da fibroblast tedavisi, yani kök hücreyle gençleştirme. Bu doğal tedavi<br />

yönteminde ağırlıklı olarak kulak arkasından, bazı durumlarda ise kol altından veya bikini bölgesinden alınan kök<br />

hücreler, laboratuvarda çoğaltılarak yüze, boyna, dekolte bölgesine ve el üstlerine aktarılıyor. Hyalüronik asit ve<br />

kolajen yapımı gibi önemli işlevleri olan kök hücrelerle cildin kalitesi ve sıkılığı artarken gençleşme görülüyor.<br />

l Yıllarla birlikte vücutlarının bel, basen, göbek, bacak içi gibi bölgelerinde yağlanma olanlar liposuction<br />

uygulamasını deneyimleyebilir. Söz konusu bölgelerin şekillendirilmesini sağlayarak daha fit görünebilirler.<br />

l Meme operasyonu yaptırmak da bir seçenek olabilir. Kadınlar memeleri küçükse büyütme, büyük ve sarkıksa<br />

küçültme ve dikleştirme ameliyatı yaptırabilir. Üzerinde çok konuşulmasa da erkeklerin neredeyse yarısı<br />

jinekomasti (meme dokusundaki aşırı büyüme) sorunu yaşayabiliyor. Bir meme ameliyatıyla bu sorun düzeltilebilir.<br />

26 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 27


V<br />

ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

1<br />

YÜZ SERUMLARI HEM ÇOK<br />

YOĞUN HEM DE ÇOK GÜÇLÜ etken<br />

maddeleri konsantre olarak içeren,<br />

genelde sıvı formda ürünlerdir. Cilt<br />

bakım rutinlerine eklenen ürünler<br />

bir dizi antioksidan ve cildi yenileyen<br />

besinler içerir, ancak serumlar özeldir.<br />

Cildin en derin katmanına bile ulaşarak<br />

cildi daha iyi besleyip hücreleri yeniler.<br />

Cilde nemlendiricilerden ve diğer bakım<br />

ürünlerinden daha çabuk nüfus eder ve<br />

kolaylıkla emilir.<br />

4<br />

HYALÜRONİK ASİT, Q 10,<br />

VİTAMİNLER (A, B, C, E), mineraller,<br />

retinol, beta-glukan ve bitkisel<br />

ekstreler gibi hücreleri yenileyen<br />

maddeler, yüz serumları içinde yer alan<br />

etken maddelerden bazılarıdır.<br />

2<br />

YAŞLANMA KARŞITI SERUMLAR<br />

BELİRLİ İHTİYAÇLARI DAHA ODAKLI<br />

ve zengin bir içerikle ele almak için<br />

geliştirilir. Yaşlanma karşıtı serumların<br />

uzun süreli kullanımı daha sağlıklı<br />

ve sıkı bir cilde sahip olmanıza,<br />

cilt tonunun eşitlenmesine ve<br />

kırışıklıkların düzeltilmesine<br />

yardımcı olur.<br />

5<br />

YÜZ SERUMU HER YAŞTA<br />

KULLANILABİLİR. Bununla ilgili bir yaş<br />

kısıtlaması yok. Ama ne kadar erken<br />

yaşta kullanılmaya başlanırsa o kadar<br />

iyi! Böylelikle daha ileri yaşlar için cilt<br />

desteklenmiş olur.<br />

3<br />

YÜZ SERUMLARI, CİLDİN İHTİYACI<br />

OLAN TÜM BAKIMI EN İYİ ŞEKİLDE<br />

SUNAR. Sivilce ve siyah noktaların<br />

giderilmesine yardımcı olurken stresin<br />

ve yorgunluğun etkilerini azaltır. Daha<br />

canlı, ışıltılı ve genç bir cilt yaratır.<br />

6<br />

YÜZ SERUMU NEMLENDİRİCİ<br />

YERİNE KULLANILMAZ.<br />

Nemlendiriciler nemi cilde hapsederler<br />

ancak cildin alt katmanlarına<br />

ulaşmazlar. Yüz serumları ise cildin<br />

çeşitli ihtiyaçlarına ve sorunlarına<br />

cevap verirler, ayrıca cildin en derin<br />

katmanlarına ulaşırlar. Yani biri<br />

diğerinin yerine geçmez, bu nedenle<br />

birlikte kullanılmaları gerekir.<br />

Yüz<br />

serumlarıyla<br />

ILGILI 9 BILGI<br />

Daha genç, canlı, ışıltılı, pürüzsüz ve bakımlı<br />

bir cilt için yüz serumları vazgeçilmezimiz.<br />

Peki onları ne kadar iyi tanıyoruz?<br />

7<br />

CİLDE UYGULANAN HER ÜRÜNDE<br />

OLDUĞU GİBİ yüz serumunun<br />

seçiminde de doğallığa önem<br />

verilmelidir. Yüz serumları yüzde 100<br />

doğal içerikli olmalı, yani koruyucu,<br />

paraben ve parafin gibi insan sağlığına<br />

zararlı maddeler içermemelidir.<br />

Mona Lisa Yüz Serumu ile cildinize gençlik katın!<br />

Mona Lisa Yüz Serumu su bazlıdır ve bu nedenle tüm cilt<br />

tiplerinde güvenle kullanılabilir. Cilde oldukça güçlü hidrasyon<br />

sağlar, nemlendirir ve uzun süreli etki yaratır. Dokudaki hücre<br />

yenilenmesini destekleyerek cildin doğal, parlak ve canlı<br />

formunun geri kazandırılmasına yardımcı olur. İçeriği beş aktif<br />

maddeden oluşmaktadır:<br />

l Hyalüronik asit: İçeriğinde bulunan çift<br />

moleküllü hyalüronik asit sayesinde cilt<br />

derinlemesine nemlendirilir. Düzenli<br />

kullanımda dolgu etkisini güçlü bir<br />

şekilde göstermeye başlar. Hyalüronik<br />

asit, mikrosferik yapıda olduğu için Mona<br />

Lisa Yüz Serumu’nun içeriğinde bulunan<br />

tüm aktif maddeler sadece birkaç dakika<br />

8<br />

İHTİYACA, YAŞA VE ÜRÜNÜN<br />

ÖZELLİĞİNE GÖRE yüz serumları<br />

günde bir veya iki kez uygulanır.<br />

Düzenli kullanım çok önemlidir. Bu<br />

rutinde devam edildiğinde 30 ila 45 gün<br />

içinde olumlu sonuçlar görülür.<br />

9<br />

YÜZ SERUMU KULLANILMADAN<br />

ÖNCE CİLT İYİCE TEMİZLENİR. Yüz<br />

serumundan iki üç damla alınarak<br />

yüze ve boyna uygulanır, yukarı<br />

doğru yumuşak hareketlerle cilde<br />

yedirilir. Emilimin sağlanması için<br />

bir süre beklenir. Daha sonra günlük<br />

nemlendirici ve diğer bakım<br />

ürünleri uygulanır.<br />

içerisinde cilt altı dokusuna (dermis) ulaşmış olur.<br />

l Resveratrol: Antiaging özelliğiyle cildi yaşlılık etkilerine karşı<br />

korur, hücre yenilenmesinin hızlanmasına yardımcı olur.<br />

l SPF: Serumun içeriğinde 15 faktör güneş koruyucu<br />

bulunmaktadır. Günlük antiaging serum olarak güneşin zararlı<br />

ışınlarından korunmanıza yardımcı olur.<br />

l Meristem hücreleri: Ginkgo biloba bitkisinden elde<br />

edilen organik kök hücreler cilt altında bölünerek<br />

hücrelerin, kolajen ve elastin liflerinin artmasını sağlar.<br />

l Argan yağı: Cildin ipeksi bir görünüm<br />

kazanmasını destekleyen argan yağı, cilt<br />

altına nüfuz ederek ve kıl foliküllerinde biriken<br />

bakterilerin dışarı atılmasını sağlayarak sebumları<br />

yok eder.<br />

28 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 29


V<br />

RÖPORTAJ<br />

“MEZOTERAPI<br />

muhteşem<br />

Mezoterapinin cilt bakımındaki öneminden söz eder<br />

misiniz?<br />

Mezoterapi, cildi tedavi etmek için yapmamız gereken ilk<br />

uygulamadır. Enjeksiyon aracılığıyla uygulanan mezoterapi,<br />

mezoderm dediğimiz orta derinin tedavisidir. Yaşlanma<br />

sürecinde ve birçok cilt hastalığında bozulan temel bölge<br />

burasıdır. Bir kişiyi gençleştirmek ve daha sağlıklı bir cilde<br />

kavuşturmak istiyorsak orta deriye vitamin ve mineral<br />

vermeli, suyla nemlendirmeli, hyalüronik asit desteği<br />

sağlamalıyız. Aslında bütün dokularımızı besleyen kanımız<br />

ve plazmamızdır. Ancak orta deride yaşlanmanın etkisiyle<br />

beslenme bozukluğu oluyor ve sindirim sisteminden<br />

sağlıklı besinlerin alınması zorlaşıyor. Ayrıca toksin çağında<br />

yaşıyoruz. Bu nedenle ciddi anlamda çevre kirliliğine<br />

maruz kalıyor, sağlıklı beslenemiyor, cildimiz için gerekli<br />

vitamin ve mineralleri alamıyor, aldıklarımızı da o dokuya<br />

ulaştıramıyoruz. Yaşlanma sürecinde dolaşım bozukluğu<br />

sorunları da yaşamaya başlıyoruz. Mezoterapi, orta deriye<br />

istediğimiz besinleri verme yöntemidir.<br />

Mezoterapi kokteyllerinin olmazsa olmaz içeriği nedir?<br />

bir yöntem”<br />

Mezoterapinin antiaging’in yanı sıra leke, selülit, bölgesel yağlanma<br />

veya bir şekilde kolajenin azaldığı durumlarda kullanmamız<br />

gereken bir yöntem olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı<br />

Dr. Özge Banu Öztürk, “Mezoterapi, cildi tedavi etmek için yapmamız<br />

gereken ilk uygulamadır. Bir kişiyi gençleştirmek ve daha sağlıklı bir cilde<br />

kavuşturmak istiyorsak orta deriye vitamin ve mineral vermeli, suyla<br />

nemlendirmeli, hyalüronik asit desteği sağlamalıyız” diyor.<br />

Dilek Girgin<br />

Meryem Bilici<br />

Hyalüronik asit ve vitaminler olmazsa olmazdır, peptitler<br />

ve aminoasitler de öyle. Çünkü biz orta derinin hücreler<br />

arası sıvısını güçlendirmek istiyoruz. Hücrelerin beslendiği<br />

bu sıvı, bağ doku elemanlarını, yani kolajen liflerini de<br />

barındırıyor. Bu sıvıyı, bu bağ dokuyu destekleyecek bütün<br />

içerikler mezoterapi için vazgeçilmez aslında. Mezoterapi,<br />

antiaging’in yanı sıra leke, selülit, bölgesel yağlanma veya<br />

bir şekilde kolajenin azaldığı durumlarda kullanmamız<br />

gereken yöntemdir. Fakat mezoterapi kokteyllerinin içerikleri<br />

hastalıklara göre değişkenlik gösteriyor. Kuru ve yaşlı<br />

ciltlerde antiaging ve antioksidan içeren, saç dökülmesinde<br />

saç büyümesini destekleyen, zayıflamada ise yağ yakımını<br />

destekleyen mezoterapi kokteyllerini tercih ediyoruz.<br />

“MEZOTERAPİNİN TEDAVİ EDEMEYECEĞİ<br />

CİLT HASTALIĞI YOKTUR”<br />

Mezoterapi uygulamasını kimler yapmalı sizce?<br />

Ben mezoterapi eğitimini Paris’te Fransız mezoterapi<br />

cemiyetinden aldım, 2006’dan bu yana da severek<br />

uyguluyorum. Mezoterapiyi bence en iyi yapanlar cilt<br />

İki harika mezoterapi kokteyli:<br />

RAFFAELLO ve TIZIANO<br />

l “Raffaello’yu 30 yaş ve üstü, cilt tonunda<br />

problem yaşayan veya strese girmiş<br />

kişilerin cildini yatıştırmak, cilt tonunu<br />

dengelemek, ışıltı vermek için kullanıyorum.<br />

Göz çevresi, dudak üstü, yanak, çene ve<br />

alın bölgelerindeki lekelenmeler için ideal.<br />

Raffaello’nun en önemli özelliği zengin<br />

antioksidan içerikli olması. İçinde canlı<br />

meristem hücreleri var. Bitkisel kaynaklı<br />

bu hücrelerle, hücre büyümelerini ve renk<br />

yapan maddelerin fonksiyonlarını kontrol<br />

altına alıyoruz. İçeriğinde resveratrol de var<br />

ki bu, birçok üründe bulunmayan çok güçlü<br />

bir antiaging ve antioksidan maddedir. Ayrıca<br />

iyi bir nemlendirme sağlıyor. Özellikle yaz<br />

tatili sonrasında, cilt hasarını azaltmak ve<br />

kontrol altına almak istediğimizde Raffaello<br />

kokteylini tercih etmeliyiz.<br />

l Yaşlanan ciltte leke sorununun yanı sıra<br />

kolajen yıpranması, gözenek genişlemesi,<br />

sarkma ve kuruma da oluyor. Bu durumda cildi<br />

sıkılaştırmak ve kolajen içeriğini desteklemek<br />

için içeriğinde kolajen, hyalüronik asit,<br />

aminoasitler, meristem hücreleri bulunan<br />

lifting etkili Tiziano kokteylini uyguluyorum.<br />

Tiziano’yu kol, iç bacak, çene, boyun, gıdı<br />

sarkmalarını ve çatlakları kamufle etmekte<br />

de kullanabiliriz. Göz çevresinde yaşla birlikte<br />

elastikiyet azaldığından sarkmaya bağlı<br />

torbalar ortaya çıkar. Bu cildi sıkılaştırmak<br />

için de Tiziano’yu çok rahatlıkla göz çevresine<br />

uygulayabiliyorum.<br />

l Genelde yaz tatili sonrasında, lekeli ciltlerde<br />

kolajen içeriğini uyandırmak,<br />

nemlendirmek,<br />

ışıltı katmak, lekeyi<br />

tedavi etmek adına<br />

2 seans Tiziano ve<br />

2 seans Raffaello<br />

gibi dönüşümlü<br />

uygulamalar da<br />

yapıyorum.”<br />

30 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 31


V<br />

RÖPORTAJ<br />

hekimleridir, çünkü cildi en iyi onlar<br />

tanır, cilt hastalıklarını da en iyi onlar<br />

sınıflandırır. Mezoterapiden fayda<br />

görmeyen hastalar olduğunu duyduğumda,<br />

uygulamanın cildi çok iyi tanıyan bir hekim<br />

tarafından yapılmadığını düşünüyorum.<br />

Gerçek ihtiyaçlar değerlendirildiğinde<br />

mezoterapinin tedavi edemeyeceği<br />

cilt hastalığı yoktur. Mezoterapiyi<br />

sedef hastalığında da egzamada da<br />

kullanabilirsiniz. Bir iç organın cilt yüzeyini<br />

tedavi ettiğinizde iç organa da faydalı<br />

oluyorsunuz; bu çok ilginçtir mesela.<br />

Diyelim ki kas spazmınız var, ciltten<br />

mezoterapi kokteylini yapıyoruz ve kas<br />

iyileşiyor. Eklem probleminiz var, o ekleme<br />

yakın cilt yüzeyinden cildi tedavi ediyoruz,<br />

o eklem iyileşiyor. Dolayısıyla mezoterapi<br />

sadece cildi değil, oradaki sinir uçlarını,<br />

o bölgedeki iç organa ait patolojileri de<br />

düzeltebiliyor.<br />

Mezoterapi, sedef hastalığında nasıl<br />

uygulanıyor?<br />

Sedef hastalığında, kalınlaşan deriyi<br />

inceltecek ve ciltteki yangıyı azaltacak etken<br />

maddeleri içeren kokteylleri uyguluyoruz.<br />

Sedefin iyileşme süresi ciltteki sedef<br />

plağının genişliğine ve kalınlığına göre<br />

değişiyor. Genellikle 4-8 seansta yani 1 ay<br />

gibi bir sürede bir plak geriliyor.<br />

Kadınların başlıca sorunlarından olan<br />

selülitin tedavisiyle ilgili pek çok yöntem<br />

var. Mezoterapi bu yöntemler arasında<br />

nasıl bir noktada duruyor?<br />

Selülit tedavisinde ne kadar hızlı<br />

yol almak istediğinize bağlı bu sorunun<br />

cevabı. Eğer kısıtlı bir zamanınız varsa,<br />

hızlı yol almak istiyorsanız mezoterapi ile<br />

cihazları kombine edebiliyoruz. Selülit, yağ<br />

depolanmasının ve dolaşım bozukluğunun<br />

birlikte olduğu bir hastalık, bu nedenle yağ<br />

yakımını tetikleyecek ve kan dolaşımını<br />

artıracak cihazlarla mezoterapi birlikte<br />

uygulandığında 1 ay gibi bir sürede selülitli<br />

ciltte düzelme görebiliyoruz. Daha yavaş<br />

gitmek istiyorsanız sadece mezoterapiyle<br />

2-3 ay içinde selülit görünümde ciddi<br />

düzelme oluyor.<br />

Mezoterapi yüzde hangi bölgelere<br />

uygulanabiliyor?<br />

Her cihazın uygulanamayacağı göz<br />

çevresi, dudak çevresi, kulak bölgeleri<br />

antiaging tedavilerde zorlandığımız bölgeler.<br />

Bu bölgelerle birlikte dekolte, meme arası<br />

çizgiler ve el üzeri mezoterapiyle tedavi<br />

edilebiliyor. Boyun bölgesi de zorlu, çünkü<br />

boynun orta alt kısmında tiroid bezleri var.<br />

O yüzden boyun çizgilerini düzeltmek için<br />

de en çok kullandığımız yöntemlerden biri<br />

mezoterapidir.<br />

“YANIT ÇOK HIZLI OLUYOR”<br />

Yüz bölgesinde görünür sonuç elde etme<br />

süresi nedir?<br />

Mezoterapi muhteşem bir yöntem, yanıt<br />

çok hızlı oluyor. Diyelim siz bir hastaya<br />

akşam mezoterapi yaptınız, ertesi sabah<br />

kalktığında ışıl ışıl bir ciltle karşılaşıyor,<br />

yani 8-10 saatte cilt parlamaya başlıyor.<br />

Tabii bu içeriklerin konsantrasyonuyla<br />

ve ne kadar güçlü olduğuyla da doğru<br />

orantılı. Etki 72 saat süreyle devam ediyor.<br />

Süreyi uzatansa hemen akabinde seansın<br />

tekrarlanmasıdır. Ben genellikle güneşe<br />

bağlı yaşlanma gösteren hastalara kış<br />

aylarında 4 seans yapıp, daha sonra ayda bir<br />

idame öneriyorum. Yaz öncesi dönemde de<br />

4 seans yapılırsa o zaman harika olur.<br />

Sürekli devam ettirmek gerekiyor yani...<br />

Evet, ayda bir. Yaklaşık 10 yıldır sadece<br />

mezoterapiyle takip ettiğim hastalarım var,<br />

başka hiçbir şey yaptırmazlar. Bir kadın<br />

30’lu yaşlarda mezoterapiye başladığında<br />

daha sonraki süreçte yaşlanması<br />

azaldığından başka uygulamalara da<br />

daha az ihtiyaç duyuyor. Yani hastayı<br />

gençleştirmekle kalmıyor, bütçesini de<br />

koruyorsunuz, çünkü mezoterapi pahalı<br />

bir uygulama değil. Bu şekilde hasta 50<br />

yaşına kadar dolgu ve botoks olmadan<br />

ilerleyebiliyor.<br />

Bu durumda mezoterapi için en doğal<br />

gençleşme yöntemi diyebilir miyiz?<br />

Evet. Mezoterapi en pratik, en uygun<br />

fiyatlı, ayrıca uzun vadeli olarak kişinin cilt<br />

sağlığını da koruyan bir tedavi yöntemi.<br />

Kadınlar kadar erkekler de seviyor<br />

mezoterapiyi. Saç dökülmelerine karşı<br />

çok fazla mezoterapi yapıyoruz, bir de göz<br />

çevresi problemlerine, çünkü erkekler doğal<br />

yaşlanma uygulamalarını seviyorlar. Işıl ışıl<br />

ciltle ertesi sabah uyanmak onları da mutlu<br />

ediyor.<br />

Mezoterapi uygulamasında ağrı ve acı<br />

oluyor mu?<br />

C vitamini gibi etken maddeleri içeren<br />

leke ve lifting etkili kokteyller ile somon<br />

DNA’sı ciltte yanma hissi yapıyor. Ama biz<br />

cildi çok iyi uyuşturuyoruz. Seanstan yarım<br />

saat önce lokal anestezik krem sürüyor,<br />

sonra da 10 dakikada seri enjeksiyonlarla<br />

uygulamayı gerçekleştiriyoruz. Bunların<br />

dışında kalan mezoterapi kokteyllerinde<br />

hasta fazla acı hissetmez.<br />

“DOĞALLIKTAN YANA BİR HEKİMİM”<br />

“Benim için ürünün içeriği ve referansları çok önemli, aynı şekilde menşei, yani hangi ülkede üretildiği de öyle. En çok Fransa,<br />

İsviçre, İspanya ve İtalya’da üretilen ürünleri tercih ediyorum. Avrupa Birliği’nin standartları daha yüksek ve ürünleri kesinlikle çok iyi<br />

kalitede oluyor. Bu, ürün için de cihaz için de geçerli. Kimi zaman kendimde de deniyorum ama çok tutucu gidiyorum, hastalarımda da<br />

öyle. Doğallıktan yana bir hekimim. Her cihazı, her ürünü ne kendime ne hastalarıma uygularım.”<br />

32 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 33


V<br />

MAKALE<br />

Kolajenler ve etkileri<br />

Neye göre<br />

seçmeliyiz?<br />

Çeşitli formda olan kolajen<br />

ürünlerinden şase (toz) formda<br />

olanı seçin ve hiçbir şekilde<br />

tatlandırıcı, aroma, boyar madde<br />

içermemesine, ağzınızda acı<br />

bir tat bırakmamasına dikkat<br />

edin. Bu şekildeki toz ürünleri<br />

suya karıştırarak içebileceğiniz<br />

gibi kahvenize, yoğurdunuza,<br />

sütünüze, kefirinize,<br />

smoothie’lerinize kolaylıkla<br />

katabilirsiniz. Süt ve yoğurt<br />

içerikleriyle birlikte tüketilmesini<br />

emilimini artırdığı için özellikle<br />

tavsiye ediyorum.<br />

“Gıda takviyesi olarak kolajenler”<br />

konusunda doktor veya kullanıcı<br />

olarak önerilerimizi ve seçimlerimizi<br />

yaparken dikkat etmemiz gereken<br />

noktalar önemli, çünkü tüm takviyeler<br />

içerik olarak aynı değil.<br />

Hangi kolajenin hangi etkiyi<br />

gösterdiğini ve etki mekanizmalarının<br />

nasıl olduğunu bilmemiz gerekiyor.<br />

Örneğin, Tip 2 kolajenini sağlam<br />

kemikler ve sağlam kıkırdak dokusu<br />

desteği için özelikle 40 yaş sonrasında<br />

öneriyoruz.<br />

Dr. Seran Göçer<br />

Medikal Estetik Uzmanı<br />

1Eklemde kıkırdak yapısının sağlamlığı ve<br />

stabilitesini sağlar (özellikle Tip 2 kolajen;<br />

UC 2). Kolajen 2, eklem hareketliliğini ve<br />

sağlıklı bir enflamatuar yanıtı desteklemeye<br />

yardımcı olan glisin ve prolin amino<br />

asitlerini içerir. Yapılan çalışmalarda özellikle<br />

yaşlanmayla birlikte kaçınılmaz olarak ortaya<br />

çıkan, sporcularda eklemlerde dejenerasyon<br />

ve erken yaşlanmayla kendini gösteren,<br />

diz eklemi kireçlenmesi olarak bilinen<br />

osteoartrit, osteoartroz gibi tablolarda ağrının<br />

azaltılmasına, kıkırdak dokuda yenilenmeye<br />

ve tamir süreçlerine olumlu katkılarda<br />

bulunduğu gösterilmiştir.<br />

2Yeni kemik üretimini uyarır (özellikle<br />

Tip 2 kolajen; UC I2). Tip 2 kolajen<br />

içeren gıdaların tüketilmesinin kırıklar<br />

sonrası iyileşme sürecinin hızlanması, kemik<br />

erimesinin yavaşlatılması gibi süreçlerde<br />

olumlu katkılarının olabileceği araştırmalarda<br />

ortaya konmuştur.<br />

3Saç, cilt ve tırnakların yapısında yer<br />

alır ve bu yapıların sağlıklı durumda<br />

kalmasını sağlar. Cildin normal elastikiyetinin<br />

korunması, yaşlanmayla birlikte görülen<br />

kırışıklıkların, renk değişikliklerinin<br />

azaltılması, saç ve tırnak sağlığının<br />

korunmasında kolajen içeren gıdaların ve/veya<br />

beslenme desteklerinin tüketilmesinin katkıda<br />

bulunduğunu gösteren çalışmalar vardır.<br />

4Sağlıklı yaşamın temel noktalarından<br />

biri de vücut ağırlığının kontrolüdür.<br />

Kolajen, protein içeren gıdaların tüketilmesi<br />

metabolizmayı hızlandırıp tokluk hissi<br />

yaratarak kilo kontrolünde yardımcı olabilir.<br />

5Diğer yandan kolajen, protein bağışıklık<br />

sistemini de düzenlemektedir. Bağışıklık<br />

sisteminizin normal işlevlerini sürdürebilmesi<br />

bağırsak dokusunun sağlıklı durumda<br />

olmasıyla yakından ilişkilidir. Kolajen takviyesi<br />

alınması veya kolajen içeren gıdaların daha sık<br />

tüketilmesi sızdıran bağırsağın onarılmasına<br />

katkıda bulunabilir. Son yıllarda tanımlanmış<br />

olan sızdıran bağırsak sendromunda bağırsak<br />

mukozasının yer yer hasara uğradığı, mukoza<br />

bütünlüğünün bozulduğu gözlenmiştir.<br />

Sızdıran bağırsağınız olduğunda toksinler,<br />

gıda partikülleri ve enfeksiyon etmenleri olan<br />

mikroplar veya bunların ürünleri bağırsak<br />

duvarınızdan kan dolaşımınıza geçer. Sızdıran<br />

bağırsak sendromu pek çok otoimmun<br />

hastalığın temelini oluşturmaktadır. Diyete<br />

kolajen içeren gıdaların eklenmesiyle kolajen<br />

içindeki amino asitler hücresel sağlığı ve doku<br />

büyümesini destekleyerek “sızıntıyı kapatır.”<br />

6Yapılan çalışmalarda kolajen içeren<br />

takviyelerin kullanılmasının kötü<br />

kolesterol seviyelerinin azaltılmasına katkıda<br />

bulunduğu gösterilmiştir. Böylece kalp-damar<br />

sağlığının korunmasında olumlu etkilerinin<br />

olabileceği düşünülmektedir.<br />

Cildin gençliği ve güzelliği için Tip 1 ve Tip 3 kolajen<br />

l Kolajen, vücudumuzun yapıtaşı olan proteinlerin yaklaşık<br />

%30’unu oluşturur. Adeta bir zamk gibidir, hücrelerimizin<br />

bir arada sıkıca durmasını sağlar ve dokuya sağlamlık<br />

verir. Bu muhteşem proteinin 20’den fazla tipi olup Tip<br />

1 ve Tip 3 kolajen daha çok cildimizde, saçlarımızda,<br />

kemiklerimizde, kaslarımızda, göz küresinde yaygın<br />

olarak bulunur. Cilt dokusunun kuru ağırlığının neredeyse<br />

%80’i kolajenden oluşmaktadır. Yine beraberinde sıkça<br />

duyduğumuz hyalüronik asit ise cilt altı bağ dokuda<br />

kolajenle birlikte yer alan, su tutarak cildin nemliliğini ve<br />

gerginliğini sağlayan polisakkarit yapısında bir maddedir.<br />

Cildin yanı sıra eklem boşluklarındaki sıvılarda, göz<br />

küremizde, damarlarımızın çeperlerinde, kaslarımızda da<br />

yaygın olarak bulunur.<br />

l Cildimiz, yaşlanma belirtilerinin en çarpıcı olarak<br />

göründüğü organlarımızdan biridir. Yaşlanmayla birlikte<br />

ciltte kırışıklıklar, renk değişiklikleri, lekelerin artması,<br />

elastikiyet kaybı, kuruluk, sarkmalar gibi bulgular ortaya<br />

çıkmaya başlar. Bunun temel nedeni cilde gerginliğini,<br />

elastikiyetini ve nemliliğini veren başlıca maddeler<br />

olan kolajen ve hyalüronik asit üretiminin yaşla birlikte<br />

azalmasıdır. Yaş almanın yanında güneş ışınlarına<br />

maruz kalma, çevre kirliliği, sigara veya benzeri tütün<br />

ürünlerine aktif veya pasif olarak maruz kalma, sağlıksız<br />

beslenme, hormonal değişiklikler, diyetteki eksiklikler ve<br />

genetik yatkınlıklar da kolajen ve hyalüronik asit kaybını<br />

artırmaktadır.<br />

l Yapılan çalışmalar, dışarıdan kolajen ve hyalüronik<br />

asit desteği almanın bu süreçte olumlu etkiler<br />

gösterebileceğini ortaya koymaktadır. Ancak alınacak<br />

destekteki miktarların ve madde formlarının kritik<br />

önemi vardır. Bu desteklerdeki içerik miktarlarının diğer<br />

organlarımıza zarar vermeyecek güvenli ve yeterli<br />

miktarda olması, madde formlarının ise bağırsaklardan<br />

emilimi mümkün olan ve emilim oranı en yüksek formda<br />

olması tercih edilmelidir. Kolajenler protein yapısında<br />

maddelerdir; günlük protein alımının fazlası böbreklerden<br />

atılmaktadır. Günlük ihtiyacımızdan daha fazla miktarlarda<br />

protein aldığımızda bu proteinin kullanımı mümkün<br />

olmaz ve atılması gerekir. Bu noktada yüksek protein<br />

alımı böbreklerimiz için önemli bir yük teşkil etmekte<br />

ve risk oluşturmaktadır. O nedenle ihtiyacımızdan daha<br />

fazla protein almama konusunda dikkatli olmamız<br />

gerekmektedir. Bu yüzden lütfen içeriğindeki kolajen<br />

miktarlarının etkin ve günlük ihtiyacımızı karşılayabilecek<br />

dozda ayarlanmış olmasına dikkat edin. Bir diğer önemli<br />

nokta da üründeki ham maddelerin klinik çalışmalarla<br />

etkinliği gösterilmiş patentli ham maddeler olmasıdır.<br />

l Biz bu alanda çalışan doktorlar olarak yaşlanmaya sadece<br />

ciltteki kırışıklıklar açısından değil, tüm vücudu etkileyen<br />

bir hastalık olarak bakmaktayız. Buradan hareketle<br />

cilt sağlığını desteklerken, genç olmanın en önemli<br />

göstergelerinden biri olan kas kitlesini korumak, kasların<br />

sağlamlığını ve protein içeriğini artırmak ve yağ dokusunu<br />

azaltmak diğer hedefimizdir. En önemlisi de hastamıza<br />

zarar vermeden bunu yapmaktır.<br />

34 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 35


V<br />

MAKALE<br />

Çalışan kadının daha<br />

iyi görünmesinin sırları<br />

Gelişen teknoloji ve çalışma şartları,<br />

kadınların ivmesi çok yüksek olan<br />

hayata karşı dik durabilme savaşı<br />

vermesini gerektiriyor. Kariyerinde<br />

başarı gösteren bir kadının iyi<br />

görünme açısından da başarılı olması<br />

bekleniyor. Ruhsal ve bedensel<br />

olarak iyi görünmek çalışan kadının<br />

başarısını ve motivasyonunu<br />

artıracak, iş arkadaşlarından daha da<br />

fazla değer görmesini sağlayacak bir<br />

unsur olarak beliriyor.<br />

Dr. Hilal Koral<br />

Medikal Estetik Uzmanı<br />

Sabahın erken saatinde çalmaya başlayan<br />

saat, işe gittiğinizde tüm gün sürecek<br />

serüvene kendinizi en iyi şekilde hazırlama<br />

sürenizin de geri sayımını başlatıyor. Bu<br />

nedenle sabah için önceden planlanmış<br />

programınız size hazırlanmada daima<br />

zaman kazandıracaktır.<br />

Güne duş alarak başlamanız<br />

hem bedeninizi hem de enerjinizi<br />

temizleyecektir. Temiz cildinizdeki terleme<br />

bölgelerine uygulayacağınız ter azaltıcı<br />

deodorantlar, boyun ve bileklerinizin iç<br />

bölgelerine uygulayacağınız ağır olmayan<br />

bir parfüm gün içinde rahat hareket<br />

etmenizi sağlayacaktır.<br />

Yüzünüze mutlaka nemlendirici ve<br />

güneş koruyucu krem sürmeli, üzerine<br />

hafif bir makyaj yaparak günlük bakımınızı<br />

sonlandırmalısınız.<br />

Saçlarınız mutlaka temiz ve bakımlı, iyi<br />

şekil verilmiş, mümkünse fönlü olmalıdır.<br />

İş yerinize, işinize hatta günlük aktivitenize<br />

uygun kıyafet ve ayakkabı seçmeniz de<br />

önemlidir.<br />

Çalışan bir kadın olarak zamanınızın<br />

büyük bir kısmı iş yerinizde geçmektedir.<br />

Sürekli kapalı, klimalı ve elektronik bir<br />

ortamda bulunmak, bilgisayar ekranıyla<br />

karşı karşıya kalmak, oturarak çalışmak<br />

dolaşımınızı yavaşlatacak, bu da hem<br />

vücudunuz hem de cildiniz için olumsuz<br />

etkiler yaratacaktır.<br />

Buna stres faktörünü de ilave edersek<br />

doğal olarak sizin için erken kırışıklık,<br />

mimik çizgileri, selülit ve kilo artışı gibi<br />

sorunlar oluşacaktır.<br />

HANGI ÖNLEMLERİ ALMANIZ<br />

LAZIM?<br />

Ofis ortamında çalışan bir kadın olarak<br />

kendinizi daha iyi ve sağlıklı hissetmeniz<br />

için bazı önlemler almanız, gün içerisinde<br />

kendiniz için bir şeyler yapmanız<br />

gerekmektedir.<br />

Öncelikle sağlıklı beslenmeniz, günde<br />

3 litre civarında su içmeniz, mümkünse<br />

öğle yemeği molalarında temiz hava<br />

almak ve biraz da yürüyüş yapmak için<br />

dışarı çıkmanız bedensel olarak daha iyi<br />

hissetmenizi sağlayacaktır. Masanızda<br />

sürekli su dolu bir bardağın olması ve<br />

yanınızda küçük bir şişe su taşımanız su<br />

içmenizi artırmada yardımcı olacaktır.<br />

Gün içerisinde çok fazla kahve ve çay<br />

tüketmektense arada bitki çayları ve C<br />

vitamininden zengin doğal meyve suları<br />

içmeniz ise vücut direncinizi artıracaktır.<br />

Akşamları eve döndüğünüzde<br />

makyajınızı temizlemeniz, hafif giysiler<br />

giymeniz, akşam yemeğinde salata ve<br />

proteinden oluşan hafif yemekler tercih<br />

etmeniz kendinizi daha iyi hissetmeniz için<br />

iyi seçeneklerdir.<br />

İş ritminize göre hafta içi ve hafta sonu<br />

olmak üzere haftada 2-3 kez 45 dakika<br />

veya 1 saatlik yürüyüşleri düzenli yapmanız<br />

da gün içerisindeki hareketsizliğinizin<br />

vücudunuza olumsuz yansımalarını<br />

azaltacak, metabolizmanızı hızlandıracak ve<br />

mutluluk hormonu salgılatacaktır.<br />

Kendine iyi bakan, bedensel ve ruhsal<br />

açıdan iyi olan çalışan kadın etrafına ışık<br />

ve olumlu bir enerji saçacak, iş ve ev<br />

hayatında daha mutlu olacaktır. Mutlu<br />

kadın iyi bir takım arkadaşı, iyi bir lider, iyi<br />

bir anne, iyi bir eş olacaktır ve örnek olarak<br />

gösterilecektir. Şu unutmamalıdır ki her şeyi<br />

doğru ve eksiksiz yapmak yeterli değildir.<br />

Aynaya mutlu bakabilmek ve aynada<br />

yansıyan görüntüyü doğru algılamak da çok<br />

önemlidir.<br />

Pozitif olmak, daima pozitif enerjiyi<br />

size çeker. Gülümsemek ve nazik olmak,<br />

zarafeti yürüyüşünüze ve hayatınıza kadar<br />

yansıtmak sizi iş ve özel hayatınızda doğru<br />

insan yapacak, en önemlisi mutlu edecektir.<br />

Ruh ve beden güzelliğinin bir arada olması<br />

bu nedenle çok önemlidir.<br />

Bakımlı, fit ve güzel bir vücuda<br />

sahip olmak da çok önemlidir<br />

Biz kadınlar genellikle yüz bakımının vücut bakımından daha önemli olduğunu<br />

düşünürüz. Halbuki hepimizin bildiği gibi iyilik bir bütündür. El ve tırnak bakımına çok dikkat<br />

edilmelidir. Temiz, manikürlü, çok uzun tırnaklara sahip olmayan, nemli, kırışıksız bir el<br />

önemlidir. Bunun için manikürünüzü ihmal etmeyip mümkünse sıvı sabun kullanmadan<br />

el temizliğinizi yapmalı, ellerinizdeki kırışıklıklar için sık sık el kremi sürmeli, gerekirse<br />

doktorunuzdan elinize hyalüronik asit uygulaması yaptırmasını istemelisiniz. Nemlendirici<br />

kremleri yüzünüze olduğu gibi vücudunuza da her duştan sonra, vücudunuz daha<br />

nemliyken uygulamalısınız. Kollarınızı sürekli masaya dayadığınız için dirseklerinizde oluşan<br />

kararma ve pullanmanın da önüne geçmelisiniz.<br />

Yüzünüze<br />

yıllık bakım<br />

yaptırmalısınız<br />

l Yüzünüz için sabah-akşam<br />

temizliğini yapmanız, sabahları<br />

nem verici kremi ve ilave<br />

olarak güneş koruyucusunu<br />

sürmeniz evde yetecek<br />

uygulamalardır. Ancak yaş<br />

aldığınızı ve çalışarak dışsal<br />

yaşlanma etkilerine daha çok<br />

maruz kaldığınızı göz önünde<br />

bulundurduğumuzda mutlaka<br />

profesyonel anlamda yıllık<br />

bakımlarınızı yaptırmalısınız.<br />

Gelişen teknoloji ameliyatsız<br />

cilt gençleştirme yöntemleri<br />

olarak bize çok geniş<br />

seçenekler sunmaktadır.<br />

l Bu yöntemler fokuslu ultrason,<br />

fokuslu radyofrekans, altın<br />

iğneli radyofrekans, lazer<br />

uygulamaları, mezoterapiler,<br />

nem bakımları ve aşıları,<br />

dolgu ve botoks gibi çok<br />

farklı seçeneklerdir. Bu farklı<br />

uygulamalar içerisinde size<br />

en uygun olanı seçmek<br />

zordur. En iyi yol ise sizinle<br />

aynı estetik anlayışına sahip<br />

bir doktorunuzun olması ve<br />

karşılıklı konuşarak ihtiyacınız,<br />

beklentileriniz, ayıracağınız<br />

zaman ve bütçe doğrultusunda<br />

en doğru programı yapmaktır.<br />

l Bu enerji bazlı cihazlar ve<br />

destekleyici cilt bakımlarının<br />

yanı sıra günümüzde kök<br />

hücre tedavileri de cilt<br />

gençleştirme konusunda<br />

bizi desteklemektedir. PRP<br />

(Platelet Rich Plazma), fibrocell<br />

ve kendi kök hücrelerinizle<br />

yapılan kremler bunlardan<br />

başlıcalarıdır.<br />

l Bir doktor rehberliğinde<br />

planlanan yıllık bakımlarınız<br />

ve kullanacağınız kremler<br />

sayesinde ışıl ışıl, sağlıklı,<br />

kırışıksız ve gergin olarak<br />

yaşınızdan daha iyi ve doğal<br />

bir cilde ve görünüme sahip<br />

olabilirsiniz.<br />

36 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 37


V<br />

PSİKOLOJİ<br />

Günümüzün en sorunlu<br />

ilişki trendleri<br />

PSİKOLOJİK ŞİDDETTE<br />

YENİ BOYUT:<br />

GASLIGHTING<br />

Partnere çeşitli oyunlar oynayarak<br />

kendisiyle ilgili şüphe yaratmayı ve<br />

duyguları manipüle etmeyi hedefleyen<br />

“gaslighting”, bir psikolojik şiddet türüdür<br />

ve günümüz ilişkilerinde sıklıkla görülebilen<br />

bir durumdur. Gastlighting uygulayan<br />

bireylerin ortak özelliği, kanıt gösterseniz<br />

dahi yaptıklarını reddetmeleridir. Bu nedenle<br />

kendi gerçekliğinizden şüpheye düşer ve<br />

onun amacına hizmet etmeye başlarsınız.<br />

“Acaba” sorularıyla mutsuz olur, hatta geçici<br />

hafıza kaybı ve unutkanlık gibi sorunlar dahi<br />

yaşayabilirsiniz.<br />

Yeni nesil ilişki modellerinden<br />

bazıları sorunlu mu sorunlu. Bunlar<br />

arasında “love bombing, ghosting<br />

ve gaslighting” bir adım öne<br />

çıkıyor. Taraflardan birinde derin<br />

mutsuzluklara sebep olabilen bu üç<br />

ilişki trendine birlikte göz atalım.<br />

Uzm. Dr. Burak Toprak<br />

Psikiyatr<br />

BİR NARSİSTİN GİZLİ SİLAHI: LOVE BOMBING<br />

Birine âşık olduğunuz hissini yaşarken<br />

ilişkinin partneriniz tarafından aniden<br />

bitirilmesine, mutluluktan havaya uçarken<br />

bir anda yere çakılmanıza, dünyanın en<br />

değerli insanı gibi hissederken değersiz<br />

birine dönüştüğünüzü düşünmenize<br />

neden olan duruma “love bombing” denir.<br />

Love bombing, narsizmle bağlantılıdır ve<br />

günümüzde en büyük ayrılık sebeplerinden<br />

biridir. İstismara giren bu hal, ilerleyen<br />

durumlarda psikolojik şiddete de dönüşebilir.<br />

LOVE BOMBING’I NASIL<br />

ANLARSINIZ?<br />

Sizi sevgi sözcüklerine ve hediyelere<br />

boğan bir partneriniz var ve kendinizi aşkın<br />

doruklarında hissediyor, daha önce hiç<br />

yaşamadığınız “en”leri yaşayarak tutkunun<br />

zirvesinde dolaşıyorsunuz. Hayatınızdaki<br />

kişi sizi mesajlara boğuyor, hediye üstüne<br />

hediye alıyor, dünyanın en özel insanı gibi<br />

hissettirirken sizin dışınızda kalan herkesi<br />

değersiz olarak adlandırıyor, ne yaparsanız<br />

yapın ne derseniz deyin onaylıyor, aşırı<br />

korumacı ve kıskanç davranıyor… İşte bu<br />

durumda size geçmiş olsun diyebiliriz ya da<br />

en azından şüphe etmenizin vakti gelmiş de<br />

geçiyor olabilir. Çünkü love bombing tam da<br />

böyle bir durum.<br />

Size sırılsıklam âşık olduğunu<br />

düşündüğünüz partneriniz tarafından<br />

hapsedildiğiniz çemberin illüzyon<br />

olduğunu anlamanız biraz zaman alabilir.<br />

Bu süre içerisinde doğal olarak gerçeklik<br />

duygunuz kaybolabilir, onun eksiklerini<br />

ya da yanlışlarını göremeyebilir, çevreden<br />

gelen tavsiye ve eleştirileri de duymazdan<br />

gelebilirsiniz. Ancak size bir tavsiye:<br />

Ne olduğunu anlamadan bitebilen<br />

bir ilişkiye hazır olmalı, en azından<br />

bunun gerçekleşmemesi için dikkatli<br />

davranmalısınız.<br />

BUNU NEDEN YAPIYOR?<br />

Partneriniz şüphesiz ki bir narsist ve o<br />

yüzden bu şekilde hareket ediyor. En tehlikeli<br />

duygunuz olan egonuza oynayıp üzerinizde<br />

adeta uyuşturucu etkisi yaratıyor. Sizi<br />

kendisine bağımlı hale getirip, sonrasında geri<br />

çekilerek istediğini elde etmeyi hedefliyor.<br />

Bunu fark ettiğinizde ayrılsanız da o<br />

istediğini elde etmiş, devam ederseniz de<br />

kontrolü elinde tutmuş olacak. İpler onda<br />

olduğu için de narsistliğinin keyfini sürecek.<br />

Bu insanlar, yani egonuzu göklere çıkarıp sizi<br />

dünyanın en özel insanı hissettirenler, aynı<br />

egoyla sizi terk etmeyi de haklı göreceklerdir.<br />

Bunu unutmayın ve daima dikkatli olun.<br />

SEVGİLİNİZ ANİDEN ORTADAN<br />

KAYBOLDUYSA GHOSTING’E HOŞ GELDİNİZ!<br />

Sıkıntılar karşısında sorumluluk<br />

alarak onları çözmek yerine<br />

partnerini aniden ve sessizce bırakıp<br />

gitmek, ortadan kaybolmak olarak<br />

tanımlayabileceğimiz ghosting,<br />

ilişkilerde sıklıkla görülen bir<br />

durum.<br />

Her flört genelde güzel<br />

başlar. Her şey hızla ilerlerken<br />

hoşlanmadan bağlanmaya geçilmiş,<br />

içinizde kelebeklerin uçuştuğu bir<br />

sevgililik dönemi de başlamıştır.<br />

Siz ilişkinin harika ve kusursuz<br />

gittiğini düşünürken partneriniz<br />

birdenbire ortadan kaybolur. İletişim<br />

kesilir, size cevap vermemeye<br />

başlar. Ne yaparsanız yapın eskisi<br />

gibi olmayacaktır: Ghosting’e hoş<br />

geldiniz!<br />

HANGİ DURUMLARDA<br />

YAŞANIYOR?<br />

Ghosting’e maruz kalan ilişkilerin<br />

ortak özelliklerinden en belirgini,<br />

çoğunlukla sanal ortamda ve<br />

sosyal medya aracılığıyla başlamış<br />

olmasıdır. Kişilerin birbirleriyle<br />

yeterli vakit geçirmeden sosyal<br />

medya üzerinden yansıttıkları<br />

profille ilişkiye başlamaları, gerçek<br />

bir ortamda tanışma olmaması<br />

bu durumu tetikleyen başlıca<br />

sebeplerdendir.<br />

Bir diğer neden ise taraflardan<br />

birinin sorumluluk almaktan<br />

uzak durarak devamlı kaçış yolları<br />

araması olarak karşımıza çıkıyor.<br />

Bu durumda ilişkiyi sürdürebilmek<br />

adına çok da yapılabilecek bir şey<br />

kalmıyor maalesef.<br />

Peki nasıl ilerlemelisiniz?<br />

Öncelikle, sanal ortamda tanıştığınız<br />

kişinin gerçek kimliğinden emin<br />

olmalı, bunun için de paylaşımlarını,<br />

arkadaşlarını, takip ettiklerini<br />

dikkatle incelemelisiniz. İkili<br />

ilişkilerdeki gerçek hedefin hayatı<br />

ve onun getirdiği sorumlulukları<br />

paylaşmak olduğunu unutmamalı,<br />

doğru empatiyle yaklaşmalısınız.<br />

Elbette başlangıç ne kadar güzel<br />

olursa olsun ilişkinin uzun ve<br />

sağlıklı sürmesi hiçbir zaman garanti<br />

edilemez.<br />

Ancak tedbir almak ve dikkatli<br />

hareket etmek elimizdedir.<br />

GASLIGHTING’E MARUZ<br />

KALDIĞINIZI NASIL ANLARSINIZ?<br />

Partnerinizin sizi gerçekten manipüle<br />

edip etmediğini anlamak her zaman kolay<br />

olmayabilir. Ancak bazı belirtileri fark<br />

edebilir, tedbir alarak bununla nasıl başa<br />

çıkacağınızı çözebilirsiniz. Şu soruların<br />

cevabı önemlidir: Yaşadığınız herhangi<br />

bir problemle ilgili konuşurken haklı<br />

olduğunuzu düşünseniz dahi sonunda<br />

kendinizi özür dilerken mi buluyorsunuz?<br />

Kavga büyümesin diye susan taraf hep siz<br />

mi oluyorsunuz? Sürekli aşağılandığınızı<br />

hissediyor ve yüksek sesli tartışmalara mı<br />

maruz kalıyorsunuz? Partneriniz suçlu<br />

olduğu halde durumu bu hale getirenin siz<br />

olduğunu mu söylüyor?.. Bu sorulara evet<br />

cevabı veriyorsanız, tedbir almanızın zamanı<br />

gelmiş veya geçiyor olabilir.<br />

NE YAPMALISINIZ?<br />

Partnerinizin size gaslighting yaptığından<br />

şüpheleniyorsanız onunla konuşmayı<br />

deneyebilir, içinde bulunduğunuz durumla<br />

ilgili teyit almak ya da olayın aslını öğrenmek<br />

için sorular sorabilirsiniz.<br />

Siz şüphenizi ona hissettirdiğinizde<br />

durumu reddetmesi veya davranışlarını<br />

yanlış anladığınızı söylemesi önemli bir<br />

gösterge olabilir. Yüzleşmek istemediği<br />

durumlarda ise öfkelenebilir. Bu noktada<br />

sakin kalmalısınız, çünkü sizden beklediği<br />

aşırı duygusal tepkilerdir. Bunu ona<br />

vermezseniz amacınıza ulaşabilirsiniz.<br />

Bunların kâr etmediği durumlarda<br />

olaylara objektif bakacak bir psikiyatr veya<br />

terapiste başvurmanız isabetli olacaktır.<br />

Çünkü çevrenizin size olan desteği<br />

manipülasyonun altında kalmaları ihtimaliyle<br />

taraflı olabilir. Böylesi bir riski bertaraf etmek<br />

için tercih edeceğiniz profesyonel yardımla<br />

size doğru yol gösterilebilir. Bu, her türlü<br />

şüphenizden kurtulmanızı da sağlayacaktır.<br />

38 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong><br />

39


V<br />

GEZİ<br />

Ufacık tefecik<br />

içi dolu<br />

mutluluk<br />

Kendileri küçük özellikleri büyük ülkeler ve şehirlerde kısa bir<br />

yolculuğa ne dersiniz? Kocaman dünyamızın minik güzelliklerini<br />

seyre dalmak için koltuğunuza şöyle bir yaslanın lütfen!<br />

İpek Itır Can<br />

KENDINI YEŞILE TAHVIL<br />

ETMIŞ ŞEHIR:<br />

Freiburg im<br />

Breisgau<br />

Almanya’nın Baden-Württemberg<br />

eyaletinde yer alan 153 kilometrekarelik<br />

Freiburg im Breisgau (Breisgau’daki<br />

Freiburg) ya da kısaca Freiburg, kendini<br />

yeşile tahvil etmiş bir küçük şehir.<br />

Masallara bile konu olan meşhur Kara<br />

Ormanlar’ın başkenti olmasıyla, şehrin<br />

kanallarını besleyen Dreisam Nehri’yle,<br />

bozulmamış doğasıyla da ilgili değil bu<br />

durum sadece; çünkü burası gerçekten çok<br />

çevreci bir şehir, hatta bu konuda bir rol<br />

model. Şöyle ki: 2008 yılında Freiburg’un<br />

“yeşil şehir” olmasına karar verilmiş ve bu<br />

yönde çalışmalar başlamış. Günümüzde<br />

şehrin yeşil etiketli bölgelerine sadece düşük<br />

karbon salınımlı araçlar girebiliyor, ulaşımda<br />

başrol tramvaylarda ve bisikletlerde.<br />

Bisikletlere ayrı bir parantez açmak lazım;<br />

220.000 nüfuslu bu üniversite ve gençlik<br />

şehrinde nüfusun neredeyse iki katı kadar<br />

bisiklet var. Yöneticiler de öğrenciler de<br />

her yere bisikletle gidip geliyor. Şehrin her<br />

boş alanına yerleştirilen güneş panelleriyse<br />

konutların enerji ihtiyacını karşılıyor.<br />

Zaten konutlar da sıfır karbon salınımını<br />

hedefleyen malzemelerden inşa ediliyor.<br />

Freiburg, karbon ayak izini 2030 yılında<br />

yüzde 50, 2050 yılında ise yüzde 100<br />

oranında azaltma hedefiyle ilerliyor.<br />

Bu yeşil ve aynı zamanda cıvıl cıvıl<br />

şehir, Almanya’nın geneline tezat olarak<br />

bol güneşi ve sıcak insanlarıyla her yıl<br />

dünyadan 500.000 turist çekmeyi de<br />

başarıyor; 800.000’lik yerli turist de cabası.<br />

Orta çağ mimarisinin cazibesini de es<br />

geçmemek lazım.<br />

40 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 41


V<br />

GEZİ<br />

BINLERCE<br />

MILYONERIN YAŞADIĞI<br />

2 KILOMETREKARELIK<br />

PRENSLIK:<br />

Monaco<br />

Monaco Prensliği, 2 kilometrekarelik<br />

yüzölçümüyle Vatikan’dan sonra dünyanın en<br />

küçük ikinci ülkesi. Fransız Riviera’sı boyunca<br />

uzanan bu şehir devletin nüfusu 39.000 ve bu<br />

nüfusun üçte biri milyoner. Bu durum Monaco’yu<br />

nüfus başına milyoner sayısının en fazla olduğu<br />

ülke unvanına taşıyor. Önümüzdeki sekiz<br />

yıl içinde 16.000 milyonerin daha bu küçük<br />

ülkeye yerleşmesi bekleniyor, çünkü ülkede<br />

vergi uygulaması yok! En lüks eğlencelerin<br />

gerçekleştirilmesi de burayı milyonerler açısından<br />

cazip kılan bir başka unsur.<br />

Monaco’da her metrekare alan<br />

değerlendirilmiş, dağların yamaçları bile oyulup<br />

konut yapılmış ama yine de yetmiyor. Bu nedenle<br />

Monaco Prensi II. Albert, denizde yapay bir ada<br />

inşa ettiriyor. 2026’ya kadar tamamlanacak bu<br />

ada sayesinde 60.000 metrekare yerleşim alanı<br />

elde edilecek. Monaco’da konut fiyatlarının<br />

metrekare başına 100.000 dolar civarında<br />

olduğunu da belirtmeliyiz.<br />

DÜNYANIN EN IZOLE<br />

ADA ÜLKESI:<br />

Tuvalu<br />

Pasifik Okyanusu’nda, Avustralya ve<br />

Hawaii arasında yer alan Tuvalu, dokuz<br />

adadan ve 100 kadar adacıktan oluşuyor.<br />

Sadece 26 kilometrekarelik yüzölçümüne<br />

ve 11.000 nüfusa sahip olan Tuvalu’da,<br />

“tropikal bir ada” denildiğinde akla gelen<br />

her şey mevcut; turkuaz bir denizden<br />

Hindistan cevizi ağaçlarına kadar. Geleneksel<br />

dans ve su sporları etkinliklerine katılmak,<br />

adacıklar arasında botlarla dolaşmak, gayet iyi<br />

korunmuş olan yerel kültüre tanıklık etmek<br />

Tuvalu’da yapılabilecekler arasında.<br />

Bununla birlikte Tuvalu’nun ziyaretçisi<br />

çok az; yılda 2.000 kişi kadar, çünkü buraya<br />

seyahat etmek çok pahalı. İşte bu özelliği de<br />

Tuvalu’yu dünyanın en izole ülkesi haline<br />

getiriyor. Öte yandan deniz seviyesinden<br />

sadece 5 metre yükseklikte olan Tuvalu,<br />

küresel ısınma nedeniyle tehdit altında. Eğer<br />

sıcaklık 1 derece daha yükselirse adanın sular<br />

altında kalma ihtimali var. Bu durum halkı<br />

Tuvalu’dan göç etmeye itiyor; yani Tuvalu<br />

önümüzdeki yıllarda daha da izole hale<br />

gelebilir.<br />

KADINLARA ÖZEL DEĞER<br />

VERILEN ADA:<br />

Marshall<br />

Adaları<br />

Marshall Adaları; Pasifik Okyanusu’nun<br />

kuzeyinde, Avustralya’nın kuzeydoğusunda,<br />

Hawaii ile Papua Yeni Gine’nin arasında yer alıyor.<br />

5 adadan, 31 ada grubundan ve 1.152 adacıktan<br />

oluşan Marshall Adaları, 181 kilometrekarelik bir<br />

yüzölçümüne sahip. Bu Pasifik cenneti dünyanın en<br />

güzel mercan kayalıklarına sahip olmasıyla, harika<br />

denizi ve beyaz kumsallarıyla, palmiye ağaçlarıyla<br />

dikkat çekiyor.<br />

Marshall Adaları’nın önemli özelliklerinden biri,<br />

anaerkil gelenekleri kısmen de olsa sürdürmesi.<br />

60.000 kişinin yaşadığı adalarda kadınlar büyük<br />

saygı görüyor ve çocuklara küçük yaşlardan<br />

itibaren kadınlara nezaket gösterilmesi gerektiği<br />

fikri aşılanıyor. Marshall Adaları’nın uzun yıllar<br />

Amerika’nın hâkimiyeti altında kaldığını ve<br />

yıllar önce Bikini Adası’nda nükleer testlerin<br />

gerçekleştirildiğini de not olarak eklemeliyiz.<br />

MASALSI BIR DIYAR:<br />

Lofoten Adaları<br />

Norveç’in kuzey ucundaki Lofoten Adaları, denizin<br />

altında ve üstünde yapılmış köprülerle birbirine<br />

bağlanan adalardan oluşuyor. Toplam yüzölçümü 1.227<br />

kilometrekare, nüfusu ise 28.000 civarında. Lofoten<br />

Adaları’ndaki dağlar dimdik inerek denizle buluşuyor,<br />

fiyortlara kurulmuş balıkçı köyleri ve kasabaları ise<br />

kırmızı ahşap evleriyle masalsı bir atmosfer sunuyor.<br />

Doğal olarak yaşamın deniz etrafında döndüğü<br />

takımadada, balıkçılık ve turizm ekonominin yükünü<br />

üstleniyor. Gulf stream (sıcak Kuzey Atlantik akıntısı)<br />

nedeniyle Norveç’in geneline göre burada daha ılıman bir<br />

iklim var.<br />

Kuzey Kutup Dairesi’nde yer alan Lofoten Adaları,<br />

fiziki güzelliklerinin yanı sıra iki önemli doğa olayına<br />

tanıklık edilebilecek yerleşimler. Bunlardan biri Kuzey<br />

Işıkları (Dünya’nın manyetik alanı ile Güneş’ten gelen<br />

yüklü parçacıkların etkileşimiyle oluşan ışıma), diğeri ise<br />

Beyaz Geceler. Lofoten Adaları’nda aralık ve ocak ayları<br />

arasında güneş hiç doğmuyor; böylelikle Kuzey Işıkları<br />

harika bir şekilde izlenebiliyor. Mayıs sonu ile temmuz<br />

ayları ortasında ise güneş hiç batmıyor ve Beyaz Geceler<br />

yaşanıyor.<br />

42 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 43


V<br />

KÜLTÜR SANAT<br />

1<br />

EN UZUN SÜREDE YAZILAN ROMAN:<br />

Yüzüklerin<br />

Efendisi<br />

Oxford Üniversitesi’nin dil ve edebiyat<br />

profesörlerinden John Ronald Reuel Tolkien<br />

tarafından 1954 yılında yazılan “Yüzüklerin<br />

Efendisi” serisi, yüzlerce sayfadan oluşan üç cilt<br />

kitaptan oluşuyor. Kitap, gençlik edebiyatı başlığı<br />

altında sunulsa da yetişkinlere de hitap ediyor;<br />

iktidar olmayı, savaşı, mücadeleyi, hırsı, ihaneti,<br />

dayanışmayı, fedakârlığı ve dostluğu konu alıyor.<br />

Bu nedenlerle de milyonlarca kişi tarafından<br />

yıllardır sevilip okunuyor. Yönetmen Peter Jackson<br />

tarafından yedi yıllık bir çalışma sonucunda ortaya<br />

çıkarılan üç serilik sinema filmiyle hayran kitlesini<br />

artırdığı da bir gerçek. Tolkien, bugüne kadar<br />

150 milyon adet satan bu seriyi, tam 16 yılda yazdı. Kitap bu<br />

özelliğiyle listemizdeki haklı yerini aldı.<br />

ÜNLÜ<br />

KITAP<br />

AZ BILINEN<br />

GERÇEK! 7Kitapların, özellikle romanların yarattığı dünyalar<br />

zengindir, çoğu kez büyülüdür ve ilham vericidir. Öte<br />

yandan bazıları öylesine ilginç ve az bilinen özelliklere<br />

sahiptir ki! Bu bilgileri sizler için bir araya getirdik.<br />

İpek Itır Can<br />

2<br />

1225 SAYFADAN OLUŞAN VE<br />

YEDI KEZ ELLE YAZILAN ROMAN:<br />

Savaş<br />

ve<br />

Barış<br />

Lev Tolstoy, hem her tür ayrımcılığı reddeden<br />

ve malını mülkünü halka dağıtan bir Rus asilzadesi<br />

hem de muhteşem bir yazardır. Bugün olduğu<br />

gibi yaşadığı dönemde de kıymeti bilindi, halkının<br />

yoğun sevgisiyle kucaklandı. En çok “Anna<br />

Karanina” romanıyla tanınsa da “Savaş ve Barış”<br />

da çok önemli eserlerinden biri olarak daima<br />

takdir gördü. İlk kez 1869’da yayınlanan “Savaş<br />

ve Barış” romanında 500 karaktere yer vermesiyle<br />

inanılması zor bir rekora imza attı. Bu epik roman,<br />

1225 sayfadan oluşuyordu ve Lev Tolstoy’un eşi<br />

Sofya Andeyevna Bers tarafından tam yedi kez elle<br />

yazılarak temize çekildi. Dev yazarın hayatını ve<br />

eşiyle ilişkisini anlatan “The Last Station” isimli 2009 yapımı<br />

filmde Sofya Andeyevna Bers’in bu çabasına özel vurgu yapıldı.<br />

Filmde başrolleri Christopher Plummer ve Helen Mirrer<br />

üstlenmişti.<br />

44 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 45


V<br />

KÜLTÜR SANAT<br />

3<br />

BIR CÜMLENIN NE KADAR UZUN<br />

OLABILECEĞINI ISPATLAYAN ROMAN:<br />

Sefiller<br />

İnanılmaz! Çok komik! Yanındayım!.. Artık<br />

emojiler iş başında. Cümleler kısaldı, aynı zaman<br />

gibi. Oysa durum geçmişte hiç de böyle değildi.<br />

Cümleler uzun uzun düşünülerek kurulurdu,<br />

kelimelerin her birinin ayrı anlamı, önemi vardı.<br />

Pek çok kişiye nostaljik gelse de bu bir değerdi.<br />

En değerlilerden biri de “Sefiller” romanında icra<br />

edildi. Böylelikle Fransız yazar Victor Hugo, ilginç<br />

yaşamıyla ve romanlarıyla olduğu gibi “bu ilginç<br />

değer” ile de bir kez daha eşsizleşti. En uzun<br />

cümleyle ilgili aktaracağımız bilgilerse şöyle: Victor<br />

Hugo’nun 1862’de yazdığı “Sefiller” romanının<br />

bir cümlesi 823 kelimeden oluşuyor ve üç sayfa<br />

boyunca devam ediyor. Eski mahkûm Jean Valjean’ın<br />

mücadelesinin anlatıldığı, yasa, merhamet, aile ve sevgi gibi<br />

olguların irdelendiği roman, film ve müzikal uyarlamalarıyla<br />

güncelliğini korumaya devam ediyor.<br />

5<br />

DÜNYANIN EN ÇOK SATILAN<br />

KLASIK ROMANI:<br />

İki Şehrin<br />

Hikâyesi<br />

1789 Fransız Devrimi’nin gölgesi altında<br />

Paris ve Londra eksenli bir hikâyenin anlatıldığı<br />

roman, tüm dünyada 200 milyon adet satılmasıyla<br />

listemizde haklı bir yer ediniyor. Victoria<br />

döneminin en iyi romancısı olarak nitelendirilen<br />

İngiliz yazar Charles Dickens, “İki Şehrin<br />

Hikâyesi” romanında suçsuz yere hapis yapan Dr.<br />

Manette’nin Fransız Charles Darnay’nin kızıyla<br />

yaptığı evliliği, Fransız Devrimi’nin etkilerini,<br />

umudu, hüznü anlatıyor. Charles Dickens’in<br />

“Yazdığım en iyi hikâye” olarak tanımladığı “İki<br />

Şehri Hikâyesi”, 1859 yılında yani devrimden 70<br />

yıl sonra gazetelerde tefrika halinde yayınlandı ve<br />

o günden bugüne güncelliğini korumayı başardı.<br />

6<br />

DÜNYANIN EN ÇOK SATILAN<br />

POLISIYE ROMANI:<br />

On Küçük<br />

Zenci<br />

İngiliz polisiye yazarı Agatha Christie’nin en<br />

çok ilgi gören, pek çok kez sinemaya aktarılan<br />

romanı “On Küçük Zenci”, bugüne kadar 100<br />

milyon adet satmasıyla kendi alanında bir rekora<br />

imza atmış bulunuyor. “On Küçük Zenci”nin<br />

böylesine çok ilgi görmesinin nedeni, çarpıcı<br />

konusunda ve bunun işleniş tarzında yatıyor.<br />

Bir adadaki kıstırılmışlık duygusu, her biri şu<br />

veya bu şekilde bir cinayet işlemiş on kişi ve bir<br />

cezalandırıcı. Üstelik “cezalandırıcı” rolünü kimin<br />

üstlendiği de belli değil. Bir dedektif yok, tek bir<br />

suç konusu yok; tam tersine bilinmezliğin hükmü<br />

söz konusu. İnanılmaz üretim yeteneği kadar<br />

ilginç yaşam öyküsüyle de ölümünün üzerinden uzun yıllar<br />

geçse de vazgeçilmezliğini her daim koruyan polisiyenin<br />

kraliçesi, sadece bu cümleleri değil pek çok övgüyü daha<br />

hak ediyor.<br />

4<br />

EN ÇOK YABANCI DILE<br />

ÇEVRILEN ROMAN:<br />

Küçük<br />

Prens<br />

Aynı Frida Kahlo gibi, Che Guevara gibi bir<br />

kültten söz edeceğiz size; Fransız yazar ve pilot<br />

Antoine de Saint-Exupery’den, ama aslında onun<br />

“Küçük Prens”inden. Kahramanın yaratıcının<br />

önüne geçtiği bir durum var burada çünkü.<br />

Antoine de Saint-Exupery, naifliği ve hayatı<br />

özümsemiş cümleleriyle büyük küçük pek çok<br />

kişinin vazgeçilmezi olan “Küçük Prens”i 1943<br />

yılında yazdı. Bundan bir yıl sonra II. Dünya<br />

Savaşı sırasında kullandığı uçak, Marsilya<br />

açıklarında düştü ve kendisinden bir daha haber<br />

alınamadı. Bir çocuk kitabı gibi sunulmuş olsa da<br />

aslında yetişkinler için yazılan “Küçük Prens” ise<br />

140 milyon adet sattı, 279 farklı dile ve lehçeye çevrilerek<br />

dünyanın en çok yabancı dile çevrilen romanı oldu. “Küçük<br />

Prens”in bu başarısı, tüm baskılarından oluşan bir sergiyle<br />

dünyayı dolaştı; sergi 2015 ve 2016 yıllarında İstanbul ve<br />

Ankara’da da “Küçük Prens” sevenleriyle buluştu.<br />

7<br />

SAYFALARI YANDIKÇA<br />

OKUNAN ROMAN:<br />

Fahrenheit<br />

451<br />

Totaliter rejimlere bir isyan niteliğindeki<br />

“Fahrenheit 451”i, kitaplara ve edebiyata ilgi<br />

duyan herkes okumuştur, en azından adını<br />

duymuştur. Ray Bradbury’nin 1953 yılında yazdığı<br />

bu distopik roman, kitapların okunmayı bırakın<br />

yakıldığı, bunun için itfaiyecilerin görevlendirildiği<br />

bir zamanda geçiyor. Kült bilimkurgu eserleri<br />

arasında yer alan roman, bambaşka bir<br />

formatta okurla buluşturulmasıyla listemize<br />

girmiş bulunuyor. Bu format, kitabın sayfaların<br />

yakılması suretiyle okunmasını içeriyor; kitapların<br />

yakıldığını anlatan bir dünya için ne kadar ironik<br />

bir yaklaşım, öyle değil mi? Avrupalı yayın şirket<br />

Super Terrain tarafından “yanmayan bir kitap” olarak<br />

tasarlanan “Fahrenheit 451”in sayfaları, ancak üzerlerine ısı<br />

uygulandığında okunur oluyor.<br />

46 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 47


V<br />

MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />

Kanseri dört yıl önceden<br />

tespit eden kan testi geliştirildi<br />

Bilim insanları kanseri önceden tespit edebilmek için<br />

uzun yıllardır çalışıyor. Bu çabaya bir katkı Kaliforniya<br />

Üniversitesi’nden geldi. Biyomühendis Kun Zhang ve<br />

araştırmacı arkadaşları, “PanSeer” adını verdikleri bir<br />

kan testi geliştirdi ve bu testi kullanarak belirtiler<br />

ortaya çıkmadan dört yıl önce kanseri teşhis etmeyi<br />

başardı.<br />

Nature Communications dergisinde yayınlanan<br />

yazıya göre araştırmanın geçmişi 2007<br />

yılına dayanıyor. Araştırmacılar, o dönemde<br />

123.000’den fazla sağlıklı kişiden örnek aldı, 2017<br />

yılına kadar olan süreçte bu kişilerden 1.000’i<br />

kansere yakalandı. Bu kez de aynı sayıda sağlıklı<br />

kişiyle eşleştirilmiş, sonunda kanser geliştiren<br />

191 kişinin kan örnekleri incelendi.<br />

Akciğer, karaciğer, mide, yemek borusu ve<br />

kalın bağırsak olmak üzere en sık ortaya çıkan<br />

beş kanser türü için geliştirilen “PanSeer”;<br />

alınan kan örneğinden DNA’yı izole ediyor,<br />

kanser oluşumunun en yüksek olduğu 500 gen<br />

bölgesinde DNA metilasyonu (kimyasal değişimi)<br />

ölçümü yapıyor. Sonuç olarak da yüzde 90<br />

doğrulukla ve yüzde 5 yanlış pozitif oranıyla kanser<br />

yıllar öncesinden ortaya çıkarılıyor.<br />

Tabii ki bu testin herkes için ulaşılabilir olması<br />

için öncelikle farklı araştırmacılar tarafından da<br />

incelenmesi ve aynı sonuca ulaşılması durumunda klinik<br />

uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Uzmanlar ayrıca testin<br />

kan plazmasında ölçülebilir sinyal üretmeyen ve çok hızlı<br />

gelişen kanserlerde etkin olamayacağını belirtiyor.<br />

Medikal<br />

teknoloji<br />

SINIR TANIMIYOR<br />

İmkânsızı imkânlı yapan, eşsiz gelişmelere ve<br />

buluşlara imza atan, devinimi hiç durmayan<br />

medikal teknoloji dünyasındaki yenilikler<br />

hem çok ilgi çekici hem de umut verici.<br />

İpek Itır Can<br />

8 dilde çeviri yapan ve yemek yemeye<br />

uygun iki koronavirüs maskesi üretildi<br />

Tüm dünyada yaşanmakta<br />

olan Covid-19, günlük yaşamımızı<br />

ve alışkanlıklarımızı değiştirirken<br />

teknolojik çözümleri de beraberinde<br />

getiriyor. Bunlar arasında en ilginç<br />

olanlardan biri Japonya’da ortaya<br />

çıktı: C-Mask mikrofonlu maske.<br />

Donut Robotics isimli bir teknoloji<br />

firması tarafından geliştirilen bu<br />

maske hem sosyal mesafeyi koruyor<br />

hem de Japonca’dan sekiz dile çeviri<br />

yapabiliyor.<br />

C-Mask’ın işleyişi şöyle: Maskenin<br />

kablosu cep telefonuna bağlanıyor,<br />

kullanan kişinin söylediklerini metne<br />

dönüştürüyor, sonra da bunları<br />

seslendiriyor. Bu şekilde maskeden<br />

dolayı konuşulanların anlaşılamaması<br />

ve iletişimin zorlaşması sorununa<br />

çözüm getiriliyor. Plastik ve silikon<br />

karışımından üretilen C-Mask’ın<br />

üzerinde delikler bulunuyor, bu<br />

nedenle normal maskenin üzerine<br />

takılması gerekiyor.<br />

İnovatif bir maske çözümü de<br />

İsrail’den geldi; uzaktan kumandalı<br />

yüz maskesi. Avtipus Patents<br />

and Inventions isimli şirket, bu<br />

ürünle restoranlarda yemek<br />

yerken maskenin çıkarılmamasını<br />

sağlıyor. Maskenin ağız bölümünde<br />

bir açıklık bulunuyor ve bu açıklık<br />

çatal maskeye ulaştığında mini bir<br />

kumandayla açılıyor. Ancak maskeyle<br />

sulu yemeklerin yenmesinin zor<br />

olduğu belirtiliyor.<br />

48 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 49


V<br />

MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />

Daha uzun yaşam DNA tamiriyle<br />

mümkün olabilir mi?<br />

“Yaşlandıkça DNA’mızdaki bozulmalar artıyor, buna<br />

bağlı olarak da çeşitli hastalıklara maruz kalıyoruz.<br />

Bu durumda DNA tamirinin daha yoğun yapılması<br />

yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkışını azaltabilir<br />

ve dolayısıyla insanın yaşam süresini uzatabilir.”<br />

New York-Rochester Üniversitesi’ndeki<br />

araştırmacıların yola çıkış amaçları, bu cümlelerle<br />

özetlenebilir. Daha uzun ömürlü canlıların daha<br />

etkili DNA onarımı yapabileceği hipotezini ortaya<br />

atan araştırmacıların odak noktasında ise canlıların<br />

DNA’sındaki proteinleri organize eden ve enzimleri<br />

harekete geçiren yani onarımdan sorumlu olan Sirtuin 6<br />

(SIRT6) geni vardı.<br />

Bu genin etkinliğinin uzun yaşam süresine sahip<br />

canlılarda daha da geliştirilip geliştirilemeyeceğini<br />

araştırdılar. Yaşam süreleri 3 ila 32 yıl arasında olan 18<br />

farklı fare türünü incelediler. Daha uzun yaşam süresi<br />

olan fareler daha etkili DNA onarımına maruz kaldılar,<br />

çünkü onların SIRT6 genleri daha güçlüydü. Uzmanlar<br />

bu araştırmanın yaşlılığa bağlı hastalıkları ötelemek için<br />

kullanılabileceğini düşünüyor.<br />

Alzheimer ve kalp yetmezliği için<br />

yeni bir yöntem: Yapay nöronlar<br />

İnsanların daha uzun süre ve sağlıklı bir şekilde<br />

yaşaması için bilim insanları, teknolojiden her<br />

türlü desteği alarak çalışıyor. Bu kapsamda Bath<br />

Üniversitesi’nden bir ekip, beynimizdeki nöronlar gibi<br />

hareket edebilecek bir çip geliştirdi. Nöronlar, sinir<br />

sistemimizi oluşturan sinir hücreleri ve sinirsel uyarıları<br />

beyinden tüm vücudumuza elektriksel sinyaller olarak<br />

iletebilme yeteneğine sahipler bildiğiniz gibi. Bu çipin de<br />

bir nevi yapay nöron olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Bu çığır açıcı buluşla, bugüne kadar “kara kutu” diye<br />

tabir edilen nöronlar biraz daha deşifre edilmiş; hafızayı<br />

ve nefes almayı kontrol eden hücreler bir anlamda taklit<br />

edilmiş oldu. Peki ne işe yarayacak bu yapay nöronlar?<br />

Beyne yerleştirilerek bozulan ya da ölen nöronların<br />

ve bu nedenle oluşan Alzheimer, kalp yetmezliği gibi<br />

hastalıkların tedavisinde kullanılabilecekler.<br />

Kaş<br />

Elmacık Kemiği<br />

Jawline<br />

Marionette<br />

Çizgileri<br />

Burun Köprüsü<br />

Nasolabial<br />

Kıvrımları<br />

Çene<br />

Akıl okuyan ve düşünceleri<br />

konuşmaya çeviren<br />

cihaz geliştirildi<br />

Amerika’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden bir ekip,<br />

çeşitli sebeplerle konuşma yetisini kaybeden hastalar<br />

için çok heyecan verici bir keşifte bulundu: Akıl okuyan<br />

ve düşünceleri konuşmaya çeviren bir cihaz. Beynin<br />

konuşmayı sağlayan bölümüne yerleştirilen cihaz,<br />

buradaki elektrik sinyallerini algılıyor. Bilgisayarda ise<br />

ağzın şekline ve seslerine odaklanılıyor, sanal ses aygıtı<br />

aracılığıyla düşünceler cümlelere çevriliyor. Daha önce<br />

benzer çalışmalar yapılmış olsa da ağzın şekline ve<br />

seslerine odaklanmak bir ilk ve sonuçları da daha başarılı.<br />

Ancak cihazın henüz mükemmel bir seviyeye<br />

ulaşmış olmadığını da belirtmeliyiz; konuşmalar çok net<br />

duyulmuyor ve ancak yüzde 70’i anlaşılabilir durumda.<br />

Bununla birlikte cihazın konuşma kaybına neden olan<br />

Parkinson, gırtlak kanseri, motor nöron gibi hastalıklarda<br />

işi yarayacağı düşünülüyor.<br />

2 yıla varan kalıcılık özelliği ile<br />

GENÇLİĞİ CİLDİNİZE HAPSEDİN!<br />

50 OCAK <strong>2021</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!