Enerji Panorama Ağustos 2021
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yaşında<br />
E N E R Jİ PANORAMA<br />
Dergiyi PDF okumak için...<br />
Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı • Yıl: 9 • Sayı: 97 • AĞUSTOS <strong>2021</strong><br />
KÜRESEL AKIMLAR VE<br />
TÜRKİYE’DE ENERJİ PİYASALARI<br />
SERBESTLEŞMESİ<br />
Son çeyrekte doğal<br />
gazın ithalat fiyatı yüzde<br />
10’un üzerinde artabilir<br />
<strong>Enerji</strong> santralleri doğal<br />
afetlere ne kadar hazır?<br />
Harran Üniversitesi,<br />
daha ucuz ısıl enerji<br />
teknolojisi geliştirdi
C<br />
HER TÜRLÜ ‹HT‹YACA UYGUN<br />
KARBON NÖTR ÜRÜNLER<br />
SHELL MADEN‹ YA∕LAR<br />
PORTFÖYÜNDE!<br />
M<br />
Y<br />
CM<br />
MY<br />
CY<br />
CMY<br />
K<br />
Karbon nötr ürünlerimiz, yüksek performans<br />
ve koruma sa¤lamaya devam ederken ayn› zamanda<br />
müterilerimizin karbon emisyonlar›n› önleyerek, azaltarak<br />
hatta s›f›rlayarak onlar›n sürdürebilirlik hedeflerine ulamalar›na<br />
yard›mc› olacakt›r.<br />
SHELL<br />
MADEN‹ YA∕<br />
ÇÖZÜMLER‹
İçindekiler<br />
24 36<br />
Son çeyrekte doğal gazın ithalat fiyatı yüzde<br />
10’un üzerinde artabilir<br />
Petrol fiyatlarının yükselmesi beraberinde doğal gazda da yukarı yönlü bir çıkışa<br />
yol açtı. Bu tüm dünyanın sorunu ancak Türkiye, domino etkisini yaşıyor. İçerde<br />
artan dolar kuru da maliyetleri artırıyor. Öte yandan kuraklık nedeniyle elektrik<br />
üretiminin önemli bir kısmı yeniden doğal gaz çevrim santrallerine kaydı. Yani<br />
ithalat miktarı da yükseliyor.<br />
İklim değişikliğiyle mücadelede<br />
yeni yöntem: PASİF EV<br />
Toplam enerji tüketiminin büyük bir bölümünü kullanan binalar, artık<br />
iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol üstlenmeye başladı. Avrupa<br />
Birliği’nde zorunlu hale getirilen ‘sıfır enerji binaların’ yanı sıra dünya artık<br />
‘pasif evleri’ konuşuyor. 22-26 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek<br />
ZeroBuild Türkiye’21’in ana konusu da bu yeni trend olacak. 35 ülkeden 110<br />
fikir önderi gelişmeleri katılımcılarla paylaşacak…<br />
KÜRESEL AKIMLAR VE<br />
TÜRKİYE’DE ENERJİ PİYASALARI<br />
SERBESTLEŞMESİ<br />
30
46<br />
Harran Üniversitesi, daha ucuz ısıl enerji<br />
teknolojisi geliştirdi<br />
Harran Üniversitesi bünyesinde GAYYENEV merkezinde devam eden<br />
çalışmalar sonunda yeni bir teknoloji geliştirildi. Proje kapsamında<br />
geliştirilen Lineer fresnel güneş kolektörü, 200°C üzerinde sıcaklık elde<br />
ediyor. Buradan elde edilen ısıl enerji, birçok sektörde ihtiyaç duyulan<br />
enerji ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilecek…<br />
56<br />
Mesai saatleri içerisinde gülmek,<br />
işyerinde verimliliği artırıyor<br />
Gülmenin insan vücuduna yaptığı olumlu etkiler bir süredir biliniyor. Ancak<br />
mesai saatleri içerisinde atılan içten bir kahkaha çalışanların daha verimli<br />
olmasını da sağlıyor. Korona virüs sürecinde ardı ardına kötü haberlere maruz<br />
kalan ve evden dışarıya çıkmadan çalışan insanlar için gülebilmek eskisi kadar<br />
kolay olamadı.<br />
Pano....................................................................... 8<br />
Kariyer.................................................................. 16<br />
Yatırım.................................................................. 18<br />
Vadeli Elektrik Piyasası ile yatırımcının<br />
finansal riski azalacak........................................... 24<br />
Şirketler için ‘yeşil dünyanın’ kapılarını<br />
YEK-G açacak......................................................... 28<br />
Sanayiciyi “son kaynak tarifesi” çarpıyor.............. 30<br />
“Yeni yenilenebilir enerjiler, fosil yakıtlı<br />
enerji santrallerinden daha ucuz”........................ 34<br />
Sıfır karbon beklentilerinde makul bir duruş....... 38<br />
“Salgın sonrası daha yeşil bir<br />
dünyaya yelken açmak”........................................ 42<br />
Gaziantep ve Konya, sıfır karbon<br />
binalara hazırlanıyor............................................. 46<br />
KYB, 512 milyon dolar olan “Rüzgarda her yıl 1500<br />
MW hedefini geçmeliyiz”..................................... 22<br />
Son çeyrekte doğal gazın ithalat fiyatı yüzde 10’un<br />
üzerinde artabilir ................................................. 24<br />
Küresel akımlar ve Türkiye’de enerji piyasaları<br />
serbestleşmesi..................................................... 26<br />
<strong>Enerji</strong> santralleri doğal afetlere ne kadar hazır? .. 32<br />
İklim değişikliğiyle mücadelede<br />
yeni yöntem: Pasif Ev............................................ 36<br />
2020’de kurulan her üç santralden biri güneş<br />
enerjisi santrali..................................................... 40<br />
Ölümlerin yüzde 99’u sıcak havadan olacak!....... 42<br />
Aydem, Türkiye’nin en büyük yeşil<br />
tahvil ihracına imza attı........................................ 45<br />
Harran Üniversitesi, daha ucuz ısıl enerji<br />
teknolojisi geliştirdi............................................. 46<br />
Sonunda kanatsız rüzgar türbini de yapıldı!......... 48<br />
Temiz elektrik, hidrojen formunda depolanacak.. 49<br />
Şekerbank, EKOkredi ile enerji giderlerini<br />
düşürmeyi sürdürüyor.......................................... 50<br />
PETRONAS, online ağaç dikerek<br />
karbon emilimini azaltacak.................................. 52<br />
238 enerji projesi stoğu, 110 bin kişiye istihdam<br />
yaratabilir............................................................. 54<br />
Mesai saatleri içerisinde gülmek, işyerinde<br />
verimliliği artırıyor............................................... 56<br />
Tüketici için en önemli kriter<br />
“güvende hissetmek”........................................... 58<br />
İstatistik................................................................ 64<br />
Sosyal Medya....................................................... 68
<strong>Enerji</strong> sektörü,<br />
liberalleşmenin neresinde?<br />
editör<br />
Bu ayki kapak konumuz, akademik<br />
bir çalışmaya dayanıyor.<br />
TENVA direktörlerinden ve<br />
dergimizin yazarlarından Dr. Serhan<br />
Ünal tarafından kaleme alınan bu çalışma<br />
için kendisine teşekkür ediyoruz.<br />
Ünal, kendisinin de doktora tezi olan<br />
“Küresel Akımlar ve Türkiye’de <strong>Enerji</strong><br />
Piyasaları Serbestleşmesi” konusunu<br />
inceledi. Uzun zamandır bu konu hakkında<br />
çalışma yapan Ünal, tezinin kısa<br />
bir özetini okurlarımızla paylaştı.<br />
Dünyada enerji sektöründe özelleştirmenin<br />
ne zaman ve hangi saiklerle<br />
başladığını anlatan tez çalışması, Türkiye’nin<br />
bu alandaki adımlarını da kronolojik<br />
bir biçimde ve dönemin iç ve dış<br />
siyasi gelişmelerinin ışığında inceliyor.<br />
Ünal’ın çalışmasından öğreniyoruz ki<br />
aslında Türkiye, dünyada enerji sektörünün<br />
liberalleşmesi adımlarını atan ilk<br />
ülkeler arasında yer alıyor.<br />
Türkiye, daha 1982 yılı itibarıyla elektrik<br />
serbestleşmesine ilgisini ortaya koyacak<br />
şekilde, özel müteşebbislerin yatırımlarına<br />
izin verirken, 1984 yılında,<br />
TEK’in dikey ayrıştırılması ile serbestleşmeye<br />
giden yoldaki en önemli adımlardan<br />
birini daha atmış. Bu adımları,<br />
1993 ve 1994 yıllarındaki ayrıştırma<br />
hamleleri, 1997’deki Yap-İşlet kontratlarının<br />
sisteme dahil edilmesi takip etmiş<br />
ve 2001 Şubat ayında, ilk tam kapsamlı<br />
elektrik piyasası kanunu izlemiş.<br />
Ünal, tüm bu adımlara karşın liberalleşmenin<br />
bugün neden istenen seviyede<br />
olmadığını da çeşitli örneklerle paylaşıyor.<br />
Kendisine enerji sektörümüz için<br />
bu önemli çalışmaya imza attığı için bir<br />
kez daha teşekkür ediyoruz.<br />
Ve bu son günlerin en önemli konularından<br />
biri olan yangın… Kemerköy<br />
Termik Santrali’ne kadar ulaşan ve az<br />
da olsa hasara yol açan yangını, hepimiz<br />
büyük bir tedirginlikle takip ettik,<br />
elimizden geldiğince yardıma koştuk.<br />
Bu olay, ekibimize Türkiye’nin kritik<br />
öneme sahip enerji santrallerinin doğal<br />
afetlere ne kadar hazırlıklı olduğu<br />
sorusunu düşündürttü. Kamu ve özel<br />
sektörden çok sayıda isimle konuşarak<br />
neler yapıldığını, hangi önlemlerin alındığını<br />
öğrenip sizlerle paylaştık. Bir kez<br />
daha tüm ülkemize ve Kemerköy çalışanlarına<br />
geçmiş olsun diyoruz.<br />
Her sayımızda olduğu gibi yine Türkiye<br />
ve yurt dışından haberler, gelişmeler,<br />
raporlar ve analizlerle dolu bir dergi hazırladık.<br />
Keyifle okumanızı diliyoruz.<br />
İmtiyaz Sahibi<br />
TÜRKİYE ENERJİ VAKFI<br />
İKTİSADİ İŞLETMESİ<br />
TENVA İktisadi İşletmesi<br />
Yetkilisi Aycan Kızıldağ<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Esengül Erkan<br />
esenerkan@tenva.org<br />
Haber Merkezi<br />
Deniz Suphi • Mahir Arslan<br />
Neşet Hikmet • Z. Işık Adler<br />
Katkıda Bulunanlar<br />
Dr. Fatih Cemil Özbuğday<br />
Dr. Fehmi Tanrısever<br />
Dr. Kürşad Derinkuyu<br />
Serhan Ünal<br />
Abone / Reklam<br />
info@tenva.org<br />
Kurumsal Ab. Bir. Fiyat: 15 TL<br />
Yayın İdare Merkezi<br />
Alternatif Plaza, Kızılırmak<br />
Mah. 1446. Cad. No:12/37<br />
Kat: 10 Çukurambar / Ankara<br />
T: +90 312 220 00 59<br />
Kuruluş Yılı: 2013<br />
Tasarım<br />
Kasım Halis<br />
Yayın Türü<br />
YAYGIN SÜRELİ YAYIN TÜM<br />
TÜRKİYE’DE<br />
Yayın Tarihi<br />
15 Ağustos <strong>2021</strong><br />
ISSN<br />
2757-5799<br />
<strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> Dergisi, Türkiye <strong>Enerji</strong><br />
Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından<br />
yayımlanmaktadır. Dergide yer alan yazı,<br />
fotoğraf, illüstrasyon, grafik, harita gibi<br />
malzemeler kaynak göstermek koşulu ile<br />
kullanılabilir. Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı İktisadi<br />
İşletmesi, Türkiye <strong>Enerji</strong> Vakfı'nın iktisadi<br />
işletmesidir
PANO<br />
Aycan Kızıldağ<br />
<br />
ENERJISA ENERJI, YEK-G<br />
KAPSAMINDAKI SERTIFIKA<br />
SAYISINI ARTIRDI<br />
Dünyada enerji sektörünü şekillendiren ve 5D<br />
olarak adlandırılan beş makro trend ışığında<br />
enerji verimliliği, sürdürülebilirlik ve temiz<br />
enerji alt yapıları gibi politikalar ön plana çıkıyor.<br />
Bu kapsamda <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong>, enerji sektöründeki<br />
tüm yeni gelişmelerde olduğu gibi YEK-G<br />
için de ürün süreçlerini önceden tasarlayarak<br />
dijital alt yapısı ve esnek ürün portföyü sayesinde<br />
çalışmalarını tamamladı. Bunun ilk adımı<br />
olarak, <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong>, YEK-G sistemi üzerinden<br />
portföyündeki Yeşil Tarifeli müşterilerine itfa<br />
yoluyla ilk sertifikalarını oluşturuyor.<br />
YEK-G sistemine dahil olan lisans sahibi üretim<br />
tesislerinin şebekeye verdiği her 1MWh’lik belgelendirilebilir<br />
enerjiye ait özelliklerin kaydedilerek<br />
belgelendirilmesi aracılığı ile son tüketicilerin<br />
ve tedarik şirketlerinin tüketmiş oldukları<br />
enerji kaynağının takip, ispat ve ifşa edilerek<br />
garantilenmesi sağlanıyor.<br />
YEK-G sistemi ile ilgili konuşan <strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong><br />
CEO’su Murat Pınar, “<strong>Enerji</strong>sa <strong>Enerji</strong> olarak ülkemizin<br />
sürdürülebilir enerji geleceğine katkı sağlıyoruz.<br />
Bu noktada taşın altına elimizi koyarak<br />
her geçen gün müşterilerimizin farklı ihtiyaçlarına<br />
göre ürün portföyümüzü geliştiriyoruz ve<br />
büyütüyoruz. YEK-G sistemini destekliyor, <strong>Enerji</strong>sa<br />
<strong>Enerji</strong>’nin müşterilerine sunacağı çözümlerinden<br />
biri olarak görüyor ve sürdürülebilir bir<br />
dünya için yeşil enerjinin çok önemli olduğunu<br />
savunuyoruz. Biz yeşil enerji ve bu alandaki çözümlerin<br />
uzun zamandır destekçisi olarak YEK-G<br />
sistemini müşterilerimiz ile buluşturmaya devam<br />
edeceğiz” dedi.<br />
AKFEN YENILENEBILIR ENERJI,<br />
SÜRDÜRÜLEBILIRLIKTE DÜNYANIN<br />
ILK 50 ŞIRKETI ARASINA GIRDI<br />
Uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s çatısı<br />
altında varlık yöneticilerini ve yatırımcıları bilgilendirmek<br />
üzere kurulan Vigeo Eiris’in hazırladığı<br />
sürdürülebilirlik raporunda, 67 genel skorla en üst<br />
not olan A1 derecesini elde eden Akfen Yenilenebilir<br />
<strong>Enerji</strong>, çevresel, sosyal ve yönetim performansı<br />
kapsamında elektrik ve doğal gaz hizmetleri sektöründe<br />
Türkiye’deki şirketler arasında birinci oldu.<br />
Uluslararası Gelişen Pazarlar segmentinde 54 şirket<br />
arasından birinci olan Akfen Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>,<br />
tüm sektörler bazında dünya şirketleri arasında<br />
yapılan sıralamada ise 4914 şirket arasında 46’ncı<br />
sırada yer alarak büyük bir başarıya imza attı.<br />
Vigeo Eiris tarafından hazırlanan sürdürülebilirlik<br />
raporu her yıl farklı sektörlerdeki şirketlerin çevre,<br />
insan kaynakları, insan hakları, toplum katılımı, iş<br />
davranışı, kurumsal yönetim gibi kriterlerini masaya<br />
yatırıyor. Akfen Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> ise Vigeo<br />
Eiris’in değerlendirmesi kapsamında çevresel faktörlerde<br />
89, sosyal faktörlerde 69, yönetişim faktörlerinde<br />
52, operasyonel verimlilikte 77, hukuki<br />
güvenlikte 60, beşeri sermayede 64 ve itibarda ise<br />
61 puan almayı başardı.<br />
Vigeo Eiris raporunda Akfen hakkında, “Şirketin<br />
tamamı yenilenebilir enerji alanındaki kaynaklardan<br />
oluşan üretim karışımı ve bu alandaki üretici<br />
olmaya devam etme taahhüdü puanını artırırken,<br />
Birleşmiş Milletler’in uygun ve temiz enerji, sürdürülebilir<br />
tüketim ve üretim ile iklim eylemi konusundaki<br />
sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı<br />
sağladığına” yorumlarına yer verildi.<br />
8 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
PANO <br />
ENERJIDE HEM MALIYET<br />
HEM DE FIYATLAR ÇIFT<br />
HANELI ARTTI<br />
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) <strong>2021</strong> yılı Temmuz<br />
ayı Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) verilerine<br />
göre, ana sanayi gruplarından enerji üretim<br />
fiyatları temmuz ayında bir önceki aya göre<br />
yüzde 4,12 artarken, bir önceki yılın aynı ayına<br />
göre yüzde 42,42 oranında arttı.<br />
TÜİK Yurt içi üretici fiyat (Yİ-ÜFE) endeksine<br />
göre, temmuz ayında sanayinin dört sektöründen<br />
biri olan elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı<br />
sektöründe maliyetler bir önceki yılın temmuz<br />
ayına göre yüzde 15,10 arttı. Sanayinin diğer<br />
sektörlerinden madencilik ve taş ocakçılığında<br />
ise maliyetlerdeki artış yüzde 34,35 olurken,<br />
imalat sektöründe yüzde 47,86 ve su temini sektöründe<br />
yüzde 28,34 oranında arttı.<br />
Yıllık en düşük artış yüzde 15,10 ile elektrik, gaz,<br />
buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında<br />
gerçekleşti. Buna karşılık ham petrol ve doğal<br />
gaz yüzde120.24, kok ve rafine petrol ürünleri<br />
yüzde 110,98, ana metaller yüzde 108.50 ile<br />
endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.<br />
Ayrıca kömür ve linyit üretim maliyetleri yüzde<br />
24,42 ve elektrik teçhizat üretimi maliyetleri de<br />
yüzde 40,37 oranında yükseldi.<br />
Öte yandan Türkiye’de enerji fiyatları da bir<br />
önceki yıla göre yüzde 21,5 artış gösterdi. TÜİK<br />
verilerine göre, temmuz ayında enerji tüketim fiyatı,<br />
bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,51<br />
oranında artarken, bir önceki aya göre de yüzde<br />
6,19 oranında arttı. <strong>Enerji</strong> fiyatları 12 aylık ortalamalara<br />
göre de yüzde 11,12 oranında artış kaydetti.<br />
<strong>Enerji</strong> fiyatları bir önceki yılın aralık ayına<br />
göre de yüzde 14,28 oranında arttı.<br />
SOCAR TÜRKIYE, ‘YILIN<br />
KURUMSAL RISK YÖNETIMI’<br />
ÖDÜLÜNÜ ALDI<br />
<strong>Enerji</strong> sektörünün global oyuncularının farklı<br />
kategorilerde incelendiği Energy Risk Awards’da<br />
SOCAR Türkiye, “Yılın Kurumsal Risk Yönetimi”<br />
ödülünü kazandı. SOCAR Türkiye’yi enerjide<br />
risk yönetiminde zirveye çıkaran değerlendirme<br />
süreci, Energy Risk Awards uzmanlarının ayrıntılı<br />
bilgi talepleri ve karşılıklı görüşmelerle 12 haftada<br />
tamamlandı. Bu süreçte SOCAR Türkiye’nin<br />
son bir yılda risk yönetimi alanındaki proje ve<br />
uygulamaları kapsamlı bir incelemeye tabi tutulurken,<br />
risk yönetimindeki uzmanlık, iç görü ve<br />
yaratılan faydanın yayılımı değerlendirildi.<br />
Alınan ödülü değerlendiren SOCAR Türkiye Risk<br />
Grup Koordinatörü Sadig Hajiyev,“SOCAR Türkiye’de<br />
risk yönetimini, kurumsal hedeflerimize<br />
ulaşmamızda destekleyici bir proses olarak uyguluyoruz.<br />
Karar süreçlerinde yenilikçi uygulamalarımızla<br />
çıtayı daha da yükselttik. Aldığımız<br />
ödül, bu alandaki yeni proje ve yatırımlarımızın<br />
tüm dünyaca izlendiğini gösteriyor. Energy Risk<br />
Awards, sektörümüzün global oyuncularının risk<br />
yönetimindeki performanslarının incelendiği<br />
çok önemli bir değerlendirme. Başvuru sayısı ve<br />
katılan şirketler açısından oldukça rekabetçi bir<br />
kategoride zirveye yerleşmiş olmamız, en iyi uygulamalara<br />
göre kurgulanmış ve etkin bir şekilde<br />
uygulanmakta olan risk yönetimi performansımızın<br />
net bir göstergesi oldu. Kovid-19 salgını<br />
nedeniyle risk unsurlarının arttığı ve daha da belirsizleştiği<br />
zor bir dönemde aldığımız bu ödülün<br />
ayrı bir anlam ve değer taşıdığını düşünüyoruz”<br />
ifadelerini kullandı.<br />
10 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
PANO<br />
KARTAL ENERJI, BORSA<br />
İSTANBUL’UN YENI OYUNCUSU<br />
OLDU<br />
Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin 120 milyon TL büyüklüğündeki<br />
halka arzı tamamlanarak Borsa İstanbul’da<br />
işlem görmeye başladı. Koray Holding<br />
bünyesinde yer alan Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin<br />
9-12 Temmuz <strong>2021</strong> tarihlerinde tamamlanan<br />
halka arzının gong töreni Borsa İstanbul’da<br />
yapıldı. 16 Temmuz itibarıyla Borsa İstanbul’da<br />
işlem görmeye başlayan şirketin belirlenen halka<br />
arz büyüklüğü, 120 milyon TL olarak gerçekleşti.<br />
Borsa İstanbul tarafından paylaşılan verilere<br />
göre, talep sonucunda halka arz büyüklüğünün<br />
toplamda 1,74 katına denk gelen 208.833.168 TL<br />
karşılığı filtre edilmemiş 26.104.146 TL nominal<br />
değerli talep geldi. Halka arza toplamda 16 bin<br />
209 yatırımcı katıldı. Gong töreninde konuşan<br />
Koray Holding ve Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Orhun Kartal, elde edilen<br />
gelirle güneş enerji santralleri yatırımlarını sürdüreceklerini,<br />
2022 yılında ise yeni bir enerji şirketini<br />
daha halka arz edeceklerini açıkladı.<br />
Kartal Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin Manisa, Aksaray,<br />
Denizli ve Sivas illerinde yüzde 100’ü kendine<br />
ait toplam 41,7 MW kurulu gücünde 9 adet güneş<br />
enerjisi santrali bulunuyor.<br />
ZORLU ENERJI, İTÜ’LÜ<br />
GENÇLERIN YANINDA<br />
Geleceğin enerji şirketi olma vizyonunun bir parçası<br />
olarak yenilenebilir enerji kaynak kullanım<br />
alanlarının genişletilmesine ve elektrikli araç<br />
şarj istasyon alt yapısının yaygınlaştırılmasına<br />
öncülük eden Zorlu <strong>Enerji</strong>, İstanbul Teknik Üniversitesi<br />
(İTÜ) bünyesinde, elektrikli araç teknolojilerini<br />
geliştirme amacıyla kurulan İTÜ Electric<br />
Vehicle (Elektrikli Araç) ve İTÜ Güneş Arabası<br />
(İTÜ ARIBA) ekiplerine destek oluyor.<br />
Zorlu <strong>Enerji</strong>, enerji verimliliği üzerine uluslararası<br />
prestijli yarışmalardan olan Shell-Eco Marathon<br />
<strong>2021</strong>’de Londra’da Avrupa Şampiyonu<br />
olmayı ve Teknofest <strong>2021</strong>’de kendi kategorisinde<br />
birincilik elde etmeyi hedefleyen İTÜ Elektrikli<br />
Araç Takımı’na altın sponsor olurken, Belçika’da<br />
düzenlenen European Solar Challenge ve Avustralya’da<br />
düzenlenen dünyanın en prestijli güneş<br />
enerjili araba yarışması World Solar Challenge’ta<br />
derece elde etmeyi hedefleyen İTÜ Güneş Arabası<br />
(ARIBA) Ekibi’ni de geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu<br />
yıl da altın sponsorluk kategorisinde desteklemeye<br />
devam ediyor.<br />
Zorlu <strong>Enerji</strong>’nin desteğinin kendileri için çok anlamlı<br />
olduğunu vurgulayan İTÜ Electric Vehicle<br />
Ekibi Akademik Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya<br />
Ahmet Kocabaş, “Sponsorlarımız konusunda seçici<br />
davranmaya çalışıyoruz. Prestijli ve sektöründe<br />
öncü firmalarla çalışmayı tercih ediyoruz.<br />
Bize yapılan desteğin miktarından çok, tüm taraflara<br />
sağladığı faydaya, getirdiği iş birliklerine<br />
ve bizim destekçimize neler sağlayabileceğimize<br />
odaklanıyoruz. Bu kapsamda sektöründe öncü<br />
olan Zorlu <strong>Enerji</strong>’nin desteği çok anlamlı buluyoruz.<br />
Teknofest kapsamında Altın Sponsorumuz<br />
olan Zorlu <strong>Enerji</strong>’nin desteğinin karşılığı olarak<br />
altın değerindeki başarılarımızla geri döndürmek<br />
istiyoruz” dedi.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 11
PANO<br />
AKSA DOĞALGAZ, SIIRT<br />
OSB’YE DOĞAL GAZ ARZI<br />
SAĞLADI<br />
Aksa Doğalgaz, proje ve altyapı çalışmalarını yedi<br />
ay gibi kısa bir sürede tamamlayarak Siirt Organize<br />
Sanayi Bölgesi’ne doğal gaz arzı sağladı. Şirketten<br />
yapılan açıklamaya göre, Siirt’te 2012’de<br />
doğal gaz yatırımlarına başlayan Aksa Doğalgaz,<br />
ekonomik, güvenli, çevreci ve konforlu enerji kaynağı<br />
doğal gazın kullanımını yaygınlaştırmak için<br />
aralıksız çalışmaya devam ediyor.<br />
Bu kapsamda, son 8 yılda Siirt Merkez ile Kurtalan<br />
ve Tillo ilçelerine 313 kilometrelik şebeke hattı kazandıran<br />
şirket, ilde toplam 33 bin 351 abonenin<br />
doğal gaz konforundan yararlanmasını sağlıyor.<br />
Doğal gazın ulaştırılmasıyla birlikte fabrika ve<br />
sanayi tesisleri için önemli gider kalemlerinden<br />
olan enerji giderlerinin azalması, doğal gaz kullanımının<br />
yaygınlaşmasıyla şehrin havasının hem<br />
ölçülebilir hem hissedilebilir oranda temizlenmesine<br />
destek olunması hedefleniyor.<br />
YEKA GES-4 BAŞVURULARI, 30 MART 2022’DE ALINACAK<br />
<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı<br />
tarafından ‘Güneş <strong>Enerji</strong>sine<br />
Dayalı Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />
Kaynak Alanları ve Bağlantı<br />
Kapasitelerinin Tahsisine İlişkin<br />
Yarışma İlanı (YEKA GES-4<br />
Yarışma İlanı)’ 14 Temmuz’da<br />
Resmi Gazete’de yayımlandı.<br />
YEKA GES-4 kapsamında düzenlenecek<br />
olan ve toplam 1.000<br />
MW kurulu gücündeki kapasitenin<br />
tahsis edileceği 15 adet<br />
yarışmanın başvuruları 30 Mart<br />
2022 günü 10.00-14.00 saatleri<br />
arasında yapılacak.<br />
Yarışmalara sadece Türk Ticaret<br />
Kanunu’na göre anonim veya limited<br />
şirket şeklinde kurulmuş<br />
tüzel kişi başvurabilecek. Yarışmalara<br />
başvurabilmek için mali<br />
yeterlilik ve iş deneyimi şartı<br />
aranmayacak.<br />
Her bir yarışma için yarışma<br />
başlangıç elektrik enerjisi alım<br />
tavan fiyatı 40 kuruş/kWh olacak.<br />
Elektrik enerjisi alım süresi<br />
ise bağlantı kapasitesinin her<br />
bir megavat değeri için GES’in<br />
ilk kabul tarihinden itibaren<br />
üretilen ilk 23 GWh miktarındaki<br />
elektrik enerjisinin iletim ve/<br />
veya dağıtım sistemine verildiği<br />
süre kadar olacak.<br />
YEKA GES-4 Yarışmaları kapsamında<br />
tahsis edilecek bağlantı<br />
kapasitelerinin 300 MW’ı Niğde’nin<br />
Bor ilçesinde, 200 MW’ı<br />
Hatay’ın Erzin ilçesinde, 500<br />
MW’ı ise Şanlıurfa’nın Viranşehir<br />
ilçesinde yer alıyor.<br />
12 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
KARİYER<br />
Z. Işık Adler<br />
GENSED’de Demirdağ ikinci<br />
kez başkan seçildi<br />
Güneş <strong>Enerji</strong>si Sanayicileri ve Endüstrisi Derneğinin (GENSED) 6.<br />
Olağan Genel Kurulu sonucunda Halil Demirdağ, oy birliğiyle ikinci kez<br />
yönetim kurulu başkanı olarak seçildi. Dernekten yapılan açıklamaya<br />
göre, genel kurulda <strong>2021</strong>-2023 dönemi için yönetim ve denetim kurulu<br />
oy birliğiyle seçilirken, ilk defa GENSED Danışma Kurulu oluşturuldu.<br />
Halil Demirdağ oy birliği ile ikinci kez GENSED Yönetim Kurulu Başkanı<br />
olarak seçilirken, Tolga Murat Özdemir GENSED’in as başkanı,<br />
Hakan Hızarcıoğlu da sayman olarak görev aldı.<br />
Açıklamada görüşlerine yer verilen GENSED Başkanı Halil Demirdağ,<br />
derneğin yeni yönetim anlayışının daha katılımcı, daha dinamik,<br />
daha üye ve sektör odaklı olacağını belirterek, “Bu dönemde Türkiye’nin<br />
farklı illerinde şube ve temsilcilik açarak daha geniş kitlelere<br />
ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca eski dönemde gerçekleştirilen Solar İstanbul,<br />
UR-GE ve Green Solar Network gibi öncü projeler arasına, Güneş<br />
Köprüsü, Solarland gibi yeni projeleri dahil etmek istiyoruz” ifadelerini<br />
kullandı. Güneş enerjisinden elektrik üretimi konusunda faaliyet<br />
gösteren paydaşların sesi olarak 24 Aralık 2009 tarihinde 43 üye ile<br />
kurulan GENSED’in mevcut durumda 160’ı aşkın üyesi bulunuyor.<br />
Murat Kalay, PETFORM<br />
Genel Sekreteri oldu<br />
Petrol ve Doğal Gaz Platformu Derneği (PETFORM) Genel<br />
Sekreterlik görevine Murat Kalay getirildi. Genel sekreterlik görevini<br />
Gökhan Soruş’tan devralan Kalay, PETFORM’da dernek başkanlığı<br />
görevini sürdürmekteydi. Dernek, Kalay’ın yeni görevini<br />
sosyal medya hesaplarında şu şekilde duyurdu:<br />
“Derneğimiz bünyesinde 20 yıldır devam eden genel sekreterlik<br />
bayrağını Murat Kalay devralmıştır. PETFORM ailesi olarak<br />
kendisine hoş geldin diyor ve piyasalarımızın gelişimi adına yapacağı<br />
çalışmalarda başarılar diliyoruz.”<br />
14 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
KARİYER<br />
EYODER’de yeni yönetim göreve başladı<br />
<strong>Enerji</strong> Verimliliği ve Yönetimi Derneği’nin (EYODER) 12. Olağan Genel Kurulu’nda, yönetim<br />
kurulu başkanlığı görevine Onur Ünlü seçildi. Yeni dönemde, ‘sürdürülebilir büyüme<br />
için hep birlikte’ mottosuyla hareket edeceklerini söyleyen Ünlü, işletmelerin karbon<br />
nötr olma hedefine katkı sunmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını artırarak<br />
sürdüreceklerini dile getirdi. EYODER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine getirilmesinin<br />
ardından bir konuşma yapan Onur Ünlü, yeni yönetimin “sürdürülebilir büyüme için<br />
hep birlikte” mottosuyla hareket edeceğini söyledi. İşletmelerin ve binaların karbon<br />
nötr olma hedefine katkı sunmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını<br />
artırarak sürdüreceklerini ifade eden Ünlü, “EYODER olarak enerji verimliliği<br />
sektöründe beraber hareket etme ve iş yapma kabiliyetinin geliştirilmesi ile<br />
güç birliğinin tesisini sağlamayı hedefliyoruz” dedi. Derneğin yeni yönetimi<br />
şu isimlerden oluştu: Onur Ünlü, Dr. Kubilay Kavak, Prof. Dr. Sermin Onaygil,<br />
Özgür Kaan Alioğlu, Arzu Gürkan, Onur Günduru, Ekrem Erkut, Hakan<br />
Olcay, Ayşegül Eroğlu, Yasemin Somuncu ve M. Serkan Emin.<br />
Opet Fuchs’ta genel müdürlük<br />
görevine Canşe atandı<br />
Opet Fuchs’un yeni genel müdürü, OPET Yatırımlar ve Mühendislikten<br />
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Canşe oldu. Canşe, 1 Temmuz tarihi<br />
itibariyle yeni görevine başladı. 1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makine<br />
Mühendisliği’nden mezun olan Özgür Canşe, kariyerine Bateks’te satış<br />
mühendisi olarak başladı. 1998-2000 yılları arasında saha mühendisi olarak<br />
Mobil Oil Türk A.Ş – BP’de görev yapan Canşe ardından, Exxon Mobil’de bölge<br />
müdürü, BP Türkiye – Castrol’de teknik servisler ve satış müdürü pozisyonlarında<br />
çalıştı.<br />
2005 yılında Opet Madeni Yağlar Satış Pazarlama Genel Müdür<br />
Yardımcısı olan Canşe, 2007 yılında OPET Petrolcülük ailesine katıldı.<br />
Canşe, OPET’te Madeni Yağ Satış Pazarlama Grup Müdürü, Satış Grup<br />
Müdürü, Satış Direktörü, Yatırımlar Direktörü, Yatırımlar ve Mühendislik<br />
Direktörü ve son olarak Yatırımlar ve Mühendislik Genel Müdür<br />
Yardımcısı olarak görev yaptı.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 15
KARİYER<br />
“Yetenek Kapısı Akkuyu NGS Proje<br />
Yarışması”nın kazananları belli oldu<br />
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları<br />
Ofisi Başkanlığı, <strong>Enerji</strong> ve<br />
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Akkuyu<br />
Nükleer A.Ş. iş birliğiyle hayata<br />
geçirilen “Yetenek Kapısı Akkuyu<br />
NGS Proje Yarışması”nda dereceye<br />
giren takımlar belli oldu. Cumhurbaşkanlığı<br />
Millet Kütüphanesi’nde<br />
gerçekleştirilen yarışmanın final<br />
programına Cumhurbaşkanlığı İnsan<br />
Kaynakları Ofisi Yetenek Kazanımı<br />
ve Organizasyon Daire Başkanı<br />
Neşe Gülmez ve Akkuyu Nükleer<br />
A.Ş. Kurumsal İlişkiler Daire Başkanı<br />
Mert Güneş de katıldı.<br />
Yarışmada 56 proje arasından,<br />
Ankara Üniversitesi, Mersin Üniversitesi,<br />
Adana Alparslan Türkeş<br />
Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Selçuk<br />
Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi,<br />
Ege Üniversitesi, Sinop<br />
Üniversitesi, Yalova Üniversitesi ve<br />
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden<br />
(Kıbrıs Kampüsü) gençlerin oluşturduğu<br />
6 takım finale kaldı. Türkiye’nin<br />
farklı üniversitelerinde okuyan<br />
yetenekli gençlerden oluşan<br />
takımlar, jüri karşısında nükleer<br />
enerji alanında geliştirdikleri yenilikçi<br />
projelerini aktararak dereceye<br />
girmek için yarıştı.<br />
Jüri üyeleri projeleri titizlikle<br />
değerlendirdi<br />
Yarışmada jürilik görevini<br />
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları<br />
Ofisi Danışmanı Semih Süslü,<br />
<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı<br />
Nükleer <strong>Enerji</strong> Proje Geliştirme Dairesi<br />
Başkanı Tuğrul Çağrı Cinkara,<br />
İstanbul Teknik Üniversitesi <strong>Enerji</strong><br />
Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr.<br />
Senem Şentürk Lüle, Hacettepe<br />
Üniversitesi Nükleer <strong>Enerji</strong> Mühendisliği<br />
Bölümü Öğretim Üyesi Dr.<br />
Gürdal Gökeri ve Akkuyu Nükleer<br />
A.Ş Kurumsal İlişkiler Daire Başkanı<br />
Mert Güneş üstlendi.<br />
Jüri tarafından yapılan değerlendirmede<br />
birinciliğe, “Akkuyu<br />
NGS için Radyasyon Acil Durum<br />
Eylem Planına Yönelik Afete Duyarlılık<br />
ve Risk Haritalarının Çoklu<br />
Karar Destek Sistemleri ve Yapay<br />
Öğrenme ile Oluşturulması” projesiyle<br />
Atomsec Proje Grubu layık<br />
görüldü. Grup, Rusya’ya yapılacak<br />
bir nükleer santral gezisi ve seminer<br />
ödülü kazandı.<br />
Yarışmada ikinciliği ise “Nükleer<br />
Güvenliğin Sağlanması için<br />
Doğal Malzemeler ile Geçirgen<br />
Reaktif Bariyer Sisteminin (GRB)<br />
Tasarlanması” adlı projesiyle jüri<br />
üyelerinden 71 puan toplayan Milli<br />
Kimya Gücü Grubu elde etti. Ekip,<br />
<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda<br />
staj hakkı kazandı. Üçüncü<br />
olarak Akkuyu NGS’de teknik gezi<br />
ödülünü kazanan takım ise 66 puanla<br />
NEMARG grubu oldu. “Tulpar<br />
Uzay Aracı” projeleriyle dereceye<br />
giren takıma ödülünü veren Sinop<br />
Üniversitesi Rektör Yardımcısı<br />
Prof. Dr. Cem Cüneyt Ersanlı, yarışmacıları<br />
kutlayarak başarılarının<br />
devamını diledi.<br />
“Bu yarışma bir ilk oldu”<br />
Törenin kapanış konuşmasını<br />
ise Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları<br />
Ofisi Yetenek Kazanımı ve<br />
Organizasyon Daire Başkanı Neşe<br />
Gülmez yaptı. Gülmez, yarışmaya<br />
katılan tüm takımları tebrik ederek<br />
şunları söyledi: Öğrencilerimizin<br />
her birini cesaretlerinden ve hazırladıkları<br />
projelerden ötürü kutluyorum.<br />
Biz Yetenek Kazanımı ve<br />
Organizasyon Dairesi olarak pek<br />
çok proje geliştiriyoruz ama bu<br />
tarz bir proje yarışmasını ilk kez<br />
düzenledik ve bu işe Akkuyu NGS<br />
ile başladık. Bu bağlamda hem Akkuyu’ya<br />
hem de <strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar<br />
Bakanlığı’na çok teşekkür<br />
ediyorum. Ekip olarak yarışmayı<br />
nefesimizi tutarak, büyük bir heyecan<br />
içinde izledik. Burada dereceye<br />
girenler var ama 6 tane başarılı<br />
ekip görüyorum ve hepsini ayrı ayrı<br />
tebrik ediyorum.”<br />
16 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
YATIRIM<br />
Z. Işık Adler<br />
GSM DEVI TURKCELL DE<br />
RÜZGARIN CAZIBESINE<br />
KAPILDI<br />
Turkcell <strong>Enerji</strong>, Boyut Grup <strong>Enerji</strong>’nin bütün hisselerini<br />
29,6 milyon dolara satın almak üzere<br />
sözleşme imzaladı. Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ’nin<br />
yüzde 100 bağlı ortaklığı olan Turkcell <strong>Enerji</strong> Çözümleri<br />
ve Elektrik Satış Ticaret AŞ, Boyut Grup <strong>Enerji</strong><br />
Elektrik Üretim ve İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ hisselerinin<br />
tamamını satın almak üzere sözleşme imzaladı.<br />
Turkcell <strong>Enerji</strong>, toplam 29,6 milyon dolar değerindeki<br />
sözleşme için, Boyut Grup <strong>Enerji</strong>’nin borçları<br />
düşüldükten sonra 11,5 milyon dolar ödeme yapacak.<br />
Bu tutarın da 500 bin doları, sözleşme tarihinden iki<br />
yıl sonra ödenecek.<br />
Boyut Grup <strong>Enerji</strong>, İzmir Çeşme’de kurulu 18MWe<br />
gücündeki Karadağ Rüzgar <strong>Enerji</strong> Santrali’nin sahibi.<br />
Tesisin 2057’ye kadar geçerli üretim lisansı ve 2026<br />
sonuna kadar geçerli devlet alım garantisi bulunuyor.<br />
Tesisin 2026 sonuna kadar öngörülen yıllık geliri ise 5<br />
milyon dolar düzeyinde.<br />
Turkcell <strong>Enerji</strong>’den yapılan açıklamada, 2030’a kadar<br />
elektrik öz tüketimlerinin tamamını yenilenebilir<br />
kaynaklardan karşılamayı ve 2050 itibarıyla da karbon<br />
nötr bir şirket olmayı hedefledikleri belirtildi.<br />
RÜZGAR SANTRALLERINDE<br />
HIBRID AKIMI HIZLANDI<br />
Temmuz ayı içinde çok sayıda yenilenebilir enerji<br />
şirketi, rüzgar santrallerini hibride çevirme çalışmalarına<br />
başladıklarını açıkladı. Bu kapsamda Aydem<br />
Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>, Uşak’ta bulunan Uşak Rüzgar<br />
<strong>Enerji</strong>si Santrali’ne (RES) yardımcı kaynak olarak 44<br />
MW’lık Güneş <strong>Enerji</strong> Santrali (GES) kuracak. Aydem<br />
Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> A.Ş. tarafından Uşak’ın Banaz ilçesinde<br />
44,33 MW kurulu gücünde Uşak RES Yardımcı<br />
Kaynak Güneş <strong>Enerji</strong> Santrali (GES) Projesi planlanıyor.<br />
Proje bedeli, ekipman maliyetleri, arazi hazırlık<br />
maliyetleri, mühendislik hizmetleri maliyetleri ve alınacak<br />
yasal izinlere ait maliyetler dikkate alındığında<br />
yaklaşık 167 milyon TL olarak hesaplanıyor.<br />
Sanko <strong>Enerji</strong> de Karaman’daki Akyel 1 ve Mersin’deki<br />
Akyel 2 rüzgar enerji santrallerine güneş<br />
enerji santrali ekleyerek hibrit santrale dönüştürecek.<br />
Şirket, bu kapsamda Akyel 2 için 41 milyon, Akyel 2<br />
için ise 179 milyon liralık bir yatırım yapacağını açıkladı.<br />
Mutluer <strong>Enerji</strong> de Konya’nın Selçuklu ilçesinde<br />
işlettiği Mutlu 5 RES’e yardımcı kaynak olarak 25<br />
MW’lık güneş enerjisi santrali kuracak. Güneş santrali<br />
devreye alındığında yılda 40 milyon kWh elektrik üretecek.<br />
Projenin bedeli 75 milyon lira olarak hesaplanıyor.<br />
Güneş enerji santralinde Monokristal Half-Cut<br />
Fotovoltaik modüller marifetiyle üretilen doğru akım<br />
elektrik enerjisi eviriciler yardımıyla alternatif enerjiye<br />
çevrilecek.<br />
18 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
YATIRIM .<br />
MERIÇ’DE ARŞIMED<br />
BURGUSUYLA ELEKTRIK<br />
ÜRETILECEK<br />
Edirne Çevre Koruma Vakfı Ticari İşletmesi, Edirne’de<br />
Meriç Nehri üzerine kuracağı toplam 2 bin<br />
134 kW’lık 14 adet burgu türbinle elektrik üretecek. İki<br />
kısımdan oluşan projenin değeri 85 milyon lira olarak<br />
tahmin ediliyor. Arşimed Burgu Elektrik Üretim Tesisi<br />
kısmı, Meriç Nehri kıyısında 2 bin 400 m2 kapalı alanda<br />
kurulacak. Şişirilebilir Lastik Savak kısmı ise Meriç<br />
Nehri üzerinde 2 bin 375 m2 alana kurulacak. 3 adet<br />
lastik savak ile suyun hidrolik potansiyelinin artması<br />
sağlanacak, nehir kıyısında yer alacak olan her biri<br />
152,45 kWe gücündeki 14 adet Arşimet burgusuyla<br />
artan potansiyel kullanılarak elektrik üretilecek. 14<br />
adet Arşimed burgusu ile 2.134 kWe kurulu gücünde<br />
elektrik üretim tesisi kurularak yılda 14 milyon 285<br />
bin 464 kWh elektrik enerjisi üretilecek. Meriç Nehri<br />
üzerinde yer alan tesis ile su kullanıldığı şekilde aynı<br />
noktadan nehre geri verilecek.<br />
ROSATOM, BOLIVYA’DA<br />
NÜKLEER ARAŞTIRMA REAKTÖRÜ<br />
KOMPLEKSI YAPIYOR<br />
Çokuluslu Bolivya Devleti Başkanı Luis Alberto<br />
Arce Catacore ve Rosatomun Kurumsal<br />
Gelişim ve Uluslararası Ticaret Birinci Genel Müdür<br />
Yardımcısı Kirill Komarov, Nükleer Araştırma Reaktörü<br />
Kompleksi’nin temel atma törenine katıldı. Rosatom’un<br />
salgın kısıtlamalarına karşın inşasına son sürat devam<br />
ederek hayata geçirilmesini sağladığı CNTRD projesi,<br />
nükleer enerji sektöründe bir ilk olma özelliği taşıyor.<br />
Deniz seviyesinin 4 bin metre üzerinde yer alacak<br />
olan merkez, halihazırda dünyadaki en büyük nükleer<br />
tesis niteliğinde. Merkezin inşası Bolivya’da bilim, tıp,<br />
tarım ve eğitimin gelişimine büyük katkı sağlayacak<br />
olmasının yanı sıra El Alto ve La Paz kentleri sakinleri<br />
için 500’ün üzerinde kalifiye iş imkanı da yaratacak.<br />
CNTRD ayrıca, radyofarmasötiklerin üretimine de<br />
katkıda bulunarak onkoloji alanında yılda 5 binden<br />
fazla tanı ve tedavinin yürütülmesine imkan verecek.<br />
Merkezde, kalitelerini yükseltmek, raf sürelerini<br />
uzatmak ve ihracatı büyük ölçüde artırmak için<br />
tarım ürünlerine radyasyon uygulaması da yapılacak.<br />
Gıdaların tadını etkilemeyecek olan bu işlem, tüketici<br />
için de güvenli olduğundan dünya genelinde en<br />
çok talep edilen teknolojilerden biri olma özelliğini<br />
taşıyor. Merkez kapsamında kurulacak olan araştırma<br />
reaktörü ve laboratuvarlar da, nükleer sanayi alanında<br />
ileri araştırmalara ve kalifiye personelin eğitilmesine<br />
imkan verecek.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 19
YATIRIM<br />
ENI, MISIRLI ENERJI<br />
ŞIRKETLERIYLE MAVI<br />
HIDROJEN ÜRETECEK<br />
İtalyan enerji şirketi Eni, Mısırlı EEHC ve EGAS<br />
ile Mısır’da yeşil ve mavi hidrojen üreteceğini<br />
açıkladı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Eni, Mısır<br />
Elektrik Holding Şirketi (EEHC) ve Mısır Doğal Gaz Holding<br />
Şirketi (EGAS) ile Mısır’da hidrojen üretme konusunda<br />
anlaşmaya vardı. Anlaşmaya kapsamında taraflar,<br />
yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektriği<br />
kullanarak yeşil hidrojen ve tükenen doğal gaz sahalarında<br />
karbondioksit depolama yoluyla mavi hidrojen<br />
üretmek için ortak projeler üzerinde çalışma yapacak.<br />
Projelerin teknik ve ticari fizibilitesini değerlendirecek<br />
UNITED AIRLINES, 100<br />
ELEKTRIKLI UÇAK ALACAK<br />
Amerikan havayolu şirketi United Airlines, 2050<br />
yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 100<br />
azaltma hedefinin bir parçası olarak elektrikli hava<br />
yolculuğu için yeni bir adım attı. Şirket, elektrikli uçak<br />
inşa etmeye çalışan İsveç merkezli Heart Aerospace<br />
isimli bir girişime yatırım yaptığını açıkladı. United<br />
Airlines, yatırım yaptığı İsveçli elektrikli uçak girişimi<br />
Heart Aerospace’den 100 küçük uçak satın almayı<br />
planlıyor. United Airlines yatırımın dışında ayrıca şirketten<br />
100 küçük uçak satın alabileceğini duyurdu.<br />
Şirket, ES-19 tasarımlı elektrikli uçağın gelecek 10 yıl<br />
içinde yolcuları kısa mesafelere taşıma potansiyeline<br />
sahip olduğunu belirtti.<br />
Elektrikli uçak startup şirketi Heart Aerospace,<br />
ES-19 elektrikli uçağının 2026 yılına kadar hizmete<br />
başlamasını hedefliyor. United Airlines’ın yatırımıyla<br />
şirketin yatırımcılardan topladığı toplam miktar 35<br />
milyon dolara ulaştı.<br />
olan çalışma, ayrıca potansiyel yerel pazardaki hidrojen<br />
tüketimini ve ihracat fırsatlarını da analiz edecek.<br />
İş birliği kapsamında seçilen projelerin uygulanması<br />
için olası geliştirme ve iş planları da değerlendirilecek.<br />
İSPANYA, ELEKTRIKLI<br />
ARAÇLARA 4.3 MILYAR EURO<br />
YATIRIM YAPACAK<br />
İspanya hükümeti, elektrikli araç üretimine 4,3<br />
milyar Euro yatırım yapacağını açıkladı. İspanya<br />
Başbakanı Pedro Sanchez, yaptığı açıklamada, elektrikli<br />
araç yatırımının İspanya ekonomisi için bir devrim<br />
olacağını belirterek, ayrıca özel sektörden de yaklaşık<br />
19 milyar avro seviyesinde ilave yatırım getireceğini<br />
ifade etti.<br />
Sanchez, yatırımın elektrikli araç üretiminin tüm<br />
segmentleri kapsayacağını kaydetti. Yeni yatırımla<br />
birlikte elektrikli araç piyasasının ülke ekonomisindeki<br />
payının yüzde 10’dan 2023’te yüzde 15’e çıkacağı öngörülüyor.<br />
Söz konusu yatırım, AB Kurtarma Fonu’nun<br />
finanse ettiği program çerçevesinde hayata geçirilecek.<br />
İspanya, 2026’ye kadar 750 milyar Euro büyüklüğündeki<br />
kurtarma fonundan 70 milyar dolar alacak.<br />
20 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
RIGHT<br />
NOW<br />
Yğrııııığğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğ<br />
HEŞEN ŞŞŞŞŞ<br />
HAREKETE GEÇ!<br />
Sııııııııııııııııııı<br />
ııııııııııııııııııı<br />
turkiye.zerobuild.org<br />
ğurkğğı@zırobuğğı.org<br />
22 - 26 Eylül
ETKİNLİK<br />
“Rüzgarda her yıl 1500 MW hedefini geçmeliyiz”<br />
TÜREK@home etkinlikleri kapsamında ‘Türkiye Tedarik Zincirine Genel Bakış Oturumu’ gerçekleştirildi.<br />
Etkinlikte Türkiye’nin rüzgarda bölgesel bir güç olabilmesi için canlı bir iç pazara ihtiyacı olduğu<br />
belirtilerek daha fazla devlet teşviğinin önemine vurgu yapıldı…<br />
Türkiye Rüzgar <strong>Enerji</strong>si Birliği’nin TÜREK@home<br />
etkinlikleri adı altında gerçekleştirdiği online toplantılar<br />
devam ediyor. Bu kapsamda düzenlenen<br />
‘Türkiye Tedarik Zincirine Genel Bakış Oturumu’<br />
gerçekleştirildi. Nükleer Düzenleme Kurumu Teknik<br />
Başkan Yardımcısı Dr. Oğuz Can’ın moderatörlüğünde<br />
düzenlenen panele, Ateş Çelik Yönetim<br />
Kurulu Başkan Yardımcısı Mahmut Güldoğan, TPI<br />
Composites EMEA ve Hindistan Başkan Yardımcısı<br />
Gökhan Serdar, Siemens Gamesa EMEA Satınalma<br />
Yöneticisi Necmettin Aslan, DowAksa CCO’su Tamer<br />
Bozacı ve Aselsan Ulaşım ve <strong>Enerji</strong> Sistemleri Program<br />
Direktörü Günay Şimşek panelist olarak katıldı.<br />
Rüzgar enerjisi alanında küresel ve bölgesel politikaların,<br />
tedarik zinciri Ar-Ge potansiyeli, AB Yeşil<br />
Mutabakatı’nın rüzgar enerjisi üzerinde etkilerinin<br />
ve sektörün İzmir Çandarlı’da beklenen liman gibi<br />
lojistik ihtiyaçlarının detaylı olarak masaya yatırıldığı<br />
TÜREK@home toplantısında, sektörün her yıl<br />
ortalama 1.500 MW’lık bir büyümeyi gerçekleştirebilmesi<br />
için bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğu<br />
vurgulandı. Toplantıda sektörün yetişen yeni insan<br />
kaynağını istihdam etmeye hazır ve istekli olduğu da<br />
tüm konuşmacılar tarafından dile getirildi.<br />
Etkinlikle söz alan Ateş Çelik Yönetim Kurulu<br />
Başkan Yardımcısı Mahmut Güldoğan, “Biz sadece<br />
yerel rüzgar sektörünü temsil etmiyoruz. Tüm dünyadaki<br />
rüzgar enerjisini temsil ediyoruz. Bu bize<br />
daha fazla sorumluluk yüklüyor. Özellikle karbon sorunlarıyla<br />
ilgili gerekli sorumlulukları alıp ona göre<br />
hareket etmemiz lazım” dedi.<br />
Sektörün her yıl 1500 MW’ı geçme hedefi olduğunu<br />
belirten Güldoğan, “10 yıl boyunca bu hedefle<br />
devam etsek bile İspanya’nın şimdiki rakamını geçemiyoruz.<br />
Bunu sektör olarak da kabul etmememiz<br />
lazım. Daha fazlasını hedeflemeliyiz. Ben özellikle<br />
22 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
eğitimlerini yeni tamamlamış arkadaşlarımızın da<br />
aramıza katılması için onları teşvik etmek istiyorum”<br />
değerlendirmesini yaptı.<br />
“Türkiye’de önemli bir tedarik zincirimiz var”<br />
TPI Composites şirketinin EMEA ve Hindistan<br />
Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar ise karbon emisyonlarına<br />
dikkat çekti. Serdar, “Karbon emisyonlarını<br />
azaltmayı çok fazla önemsiyoruz. Dolayısıyla yeşil<br />
enerjiye yönelimleri arttırıyoruz. Bu bizi elektrikli<br />
araçlara yönlendiriyor. Türkiye’de önemli bir tedarik<br />
zincirimiz var. Bunu iyi değerlendirmeye çalışıyoruz.<br />
Dünya tedarik zincirinde de önemli bir yerimiz var.<br />
Bir başka pencere de offshore. 2030’da ciddi rakamlara<br />
ulaşacak. Tedarik zincirimizi bu alanda da<br />
kullanmalıyız. Tabi ki rekabetçi kalmazsak bu amaçladığımız<br />
hiçbir şeyi yapamayız. Her zaman daha<br />
iyisini yapmamız lazım. Bunun için de canlı bir iç pazarın<br />
olması şart” dedi.<br />
“Türbinler büyüyor”<br />
Rüzgar sektörünün güçlü oyuncusu Siemens Gamesa<br />
Renewable Energy EMEA Satınalma Yöneticisi<br />
Necmettin Aslan da etkinlikte yaptığı konuşmada<br />
yeni teknolojilere dikkat çekerek şunları söyledi:<br />
Yeni teknolojiler var, türbinler büyüyor. Devletimizin<br />
bu konudaki desteği arttıkça yatırımların daha da<br />
büyüyeceğini düşünüyorum. Ayrıca TÜREB gibi kurumların<br />
varlığına sektör olarak ihtiyacımız var. Rekabet<br />
oldukça sektörümüzün büyüyeceği de aşikar.<br />
Büyümeye çalışan bu pozitif pazarın devletimizin<br />
desteğine de her zaman ihtiyacı var. Tüm risk durumlarını<br />
göz önüne almayı da düşünmemiz lazım.<br />
Ayrıca sektörümüzde kadın istihdamının da artmasını<br />
temenni ediyoruz. Biz şirket olarak bu konuya<br />
önem veriyoruz. Umuyoruz ki bu anlayış tüm rüzgar<br />
sektöründe yayılır.”<br />
“Rekabetçi oluşumuz bizler için bir artı”<br />
DowAksa CCO’su Tamer Bozacı da rüzgar sektöründeki<br />
yeni trendlerin hızından söz ederek “ “Yeni<br />
trendler çok hızlı gelişiyor. Bu hıza yetişmemiz şart.<br />
Odak noktamızda rüzgar var. Rekabetçi oluşumuz<br />
bizler için bir artı. Teknoloji gelişiyor, platformlar<br />
gelişiyor, kendi içinde büyüyen, gelişen bir sektörün<br />
içindeyiz. Yeni teknolojilere yatırımlarımızı artırmamız,<br />
hedeflerimiz açısından önemli. Herkes kendi<br />
payına düşen kısımda hedeflerini arttırmalı. Geri<br />
kazanım ve geri kullanım işlerine de yönelmemiz<br />
lazım” şeklinde konuştu.<br />
“Yeni teknoloji için çalışıyoruz”<br />
Aselsan Ulaşım ve <strong>Enerji</strong> Sistemleri Program Direktörü<br />
Günay Şimşek, etkinlikte yaptığı konuşmada<br />
şirket olarak yeni teknolojilere odaklandıklarını belirterek<br />
Ar-Ge’nin önemine vurgu yaptı. Şimşek, “Ar-Ge<br />
olmazsa olmazımız. Bizim 8 tane Ar-Ge merkezimiz<br />
var. YEKA’nın yerlilik kıstasını fazlasıyla karşılıyoruz.<br />
Geleceğe yönelik YEKA yatırımlarımıza ağırlık vermeyi<br />
ve savaş sanayisinde olan gücümüzü enerji alanında<br />
da göstermeyi hedefliyoruz. Aselsan’ın ticaret<br />
yaklaşımı tamamen millileşme üzerine” dedi.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 23
ANKARA KULİSİ<br />
Deniz Suphi<br />
Son çeyrekte doğal gazın ithalat fiyatı<br />
yüzde 10’un üzerinde artabilir<br />
Petrol fiyatlarının yükselmesi beraberinde doğal gazda da yukarı yönlü bir çıkışa yol açtı. Bu tüm dünyanın<br />
sorunu ancak Türkiye, domino etkisini yaşıyor. İçerde artan dolar kuru da maliyetleri artırıyor. Öte yandan<br />
kuraklık nedeniyle elektrik üretiminin önemli bir kısmı yeniden doğal gaz çevrim santrallerine kaydı.<br />
Yani ithalat miktarı da yükseliyor. Yılın geri kalan bölümündeki zamlar, maliyetleri karşılamaya yetmedi.<br />
Uzmanlar yılsonunda doğal gazın ithalat fiyatının 300 dolara kadar çıkacağını düşünüyor. Kısaca yeni<br />
zamlar hiç birimiz için sürpriz olmayacak!<br />
Yaz mevsiminin yavaş yavaş sonuna yaklaştığımız<br />
bu dönemde, özellikle ısınma amaçlı tüketimin<br />
yoğunlaşacağı günler için doğal gaz bir kez daha<br />
güçlü zam sinyalleriyle gündeme geldi. BOTAŞ’ın,<br />
üçüncü çeyrekte Rusya’dan ithal ettiği doğal gazın<br />
her bin metreküp fiyatı 240 dolarken, bu tutar son<br />
çeyrekte eş deyişle 1 Ekim’de yüzde 10-12 oranında<br />
artışla 265 doların üzerine çıkacak. Beklentiler, 270<br />
dolara, yılbaşında ise 300 dolara çıkacağı yönünde…<br />
Doğal gaza gelen her zam, otomatik olarak elektrikte<br />
de fiyat artışlarını tetikleyecek. Zira, özellikle<br />
bu yıl tüketilen elektriğin yüzde 30-40’ı, doğal gazdan<br />
üretiliyor. En son temmuz ayında doğal gaza konutlarda<br />
yüzde 12 (yıl başından bu yana yüzde 18,8<br />
zamlandı), sanayi ve elektrik santrallarına yüzde<br />
20, elektriğe de yüzde 15 zam yapılmıştı. Gazda ve<br />
elektrikte ağustos ayında bir fiyat hareketi yaşanması<br />
beklenmiyor ancak yılın kalan aylarında gazda<br />
ve elektrikte yeni fiyat hareketleri bekleniyor.<br />
Türkiye, son yıllarda yapılan tercihlerle “temiz<br />
çevre” hedefiyle birlikte başta büyükler olmak üzere<br />
hemen hemen tüm şehirlerde ısınmada doğal gaza<br />
24 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
geçti. Ülkede, çok sınırlı sayıda ilçede doğal gaz kullanılmıyor.<br />
Bu ilçelere de gaz alt yapısının götürülmesi<br />
için çalışmalar devam ediyor. Kısa süre içinde ülkenin<br />
tamamı gaz kullanacak alt yapıya kavuşacak.<br />
Konutlarda ısınma amaçlı olarak kullanılan doğal<br />
gaz, sanayi ve elektrik üretiminde de yoğun olarak<br />
tüketiliyor. Bu nedenle doğal gaz fiyat hareketleri,<br />
tek tek bireyler için olduğu kadar ticarethane, sanayi<br />
ve elektrik üretim sektörleri için de büyük önem taşıyor.<br />
İthalat bağımlılığının etkisi<br />
Türkiye, yıllık 50 milyar metreküp doğal gaz tüketiyor.<br />
Doğal gaz gereksiniminin, hemen hemen<br />
tamamına yakın bölümü ithalat yoluyla karşılanıyor.<br />
Türkiye, bu gazın önemli bir bölümünü Rusya, İran,<br />
Azerbaycan’dan boru hatları üzerinden uzun dönemli<br />
sözleşmelerle ithal ediyor. Bazı ülkelerden de<br />
(Katar, Cezayir, ABD) sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG)<br />
satın alıyor. BOTAŞ, önceki yıllarda fiyatların dip<br />
yapması üzerine ciddi miktarda LNG aldı. Boru gazı<br />
yerine LNG ithalatına fiyat avantajı nedeniyle ağırlık<br />
verdi. Yıllık toplam ithalat içinde LNG’nin payı yüzde<br />
30’lara dek ulaşmıştı.<br />
Gaz fiyatları, 2020 yılında salgının etkisiyle petrol<br />
fiyatlarının düşmesi sonrasında ciddi biçimde gerilemişti.<br />
Küresel ölçekte atılan normalleşme adımlarıyla<br />
birlikte petrol ve bağlı olarak doğal gaz fiyatları,<br />
hızla yükselmeye başladı. Bu gelişmenin bir sonucu<br />
olarak doğal gazda, yukarı yönlü fiyat hareketlerinin<br />
devam etmesi öngörülüyor.<br />
Peki, neden? Doğal gaz fiyatları, petrol ve türevlerindeki<br />
değişime göre artıyor ya da azalıyor.<br />
BOTAŞ’ın gaz alım veya ithalat fiyatları, petrol fiyatlarına<br />
bağlı olarak üçer aylık dönemlerde yeniden<br />
hesaplanıyor. Her yeni çeyrek dönemde gaz ithalat<br />
fiyatları bir önceki çeyreğe oranla (petrol yukarı<br />
yönlü olduğu için) yükseliyor. Öte yandan yükselen<br />
dolar kuru etkisi de var. Bir yandan ithalat fiyatının<br />
artması, diğer yandan kurun yükselmesi doğal<br />
gazda zamların devam edeceğine işaret ediyor.<br />
Uzmanlar, BOTAŞ’ın halen başta konutlar olmak<br />
üzere piyasaya satın aldığının altında fiyatla gaz<br />
verdiğini belirterek, doğal gazda “çift haneli” artışların<br />
görülebileceğine dikkat çekiyor. Bazı uzmanlar,<br />
yüzde 40’a varan oranlarda fiyat artışlarının söz konusu<br />
olabileceği yönünde değerlendirmelerde bulunuyor.<br />
ELEKTRİK BİRİM ÜRETİM<br />
FİYATLARI ARTIYOR<br />
Doğal gaza gelen her zam, otomatik olarak elektrikte<br />
de fiyat artışlarını tetikleyecek. Zira, elektriğin yüzde<br />
30-40’ı, doğal gazdan üretiliyor. Yaz döneminde<br />
yüksek sıcaklıklar nedeniyle özellikle klima kullanımı<br />
etkisiyle elektrik tüketimi rekor kırdı. Kuraklık<br />
nedeniyle hidroelektrik santrallarda su düzeyi<br />
çok düşük. Bu nedenle sudan üretim kısıldı. Artan<br />
talep, doğal gaz santrallerinden karşılanıyor. Buna<br />
bağlı olarak, doğal gaz ithalat miktarı da artıyor. Bu<br />
yılın ilk yedi ayında Türkiye’nin iletim şebekesine<br />
giren toplam doğal gaz miktarı 35.9 milyar metreküp<br />
ile geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31.7<br />
arttı.<br />
Birim elektrik üretim maliyetleri de yükseldi. Piyasa<br />
takas fiyatlarındaki artış da bu durumu teyit ediyor.<br />
Dolayısıyla yılın geri kalan bölümünde elektrik<br />
için de yeni zamlar kapıda!<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 25
KAPAK<br />
Serhan Ünal<br />
KÜRESEL AKIMLAR<br />
VE TÜRKİYE’DE<br />
ENERJİ PİYASALARI<br />
SERBESTLEŞMESİ<br />
îBugün Türkiye’deki elektrik piyasası serbestleşmesi, literatürde ‘hibrid serbestleşme’ olarak da<br />
anılan, yarı-serbest bir piyasa görünümü taşıyor. Kamunun elektrik üretim şirketi varlığını devam<br />
ettirmekte ve sınır aşan sulara dair meseleler sebebiyle, uzun bir süre daha var olmaya devam edecek<br />
gibi gözüküyor. Elektrik iletim alt yapısı bütünüyle devlete ait olmasına ve dağıtım segmentinin<br />
bütünüyle özelleştirilmesine rağmen, kamunun elindeki dağıtım şirketi de varlığını sürdürüyor…<br />
Türkiye, gelişmekte olan ülkelerin iyi bir örneği<br />
olarak, birçok sektördeki politika tercihlerinde küresel<br />
akımların az veya çok başarılı bir takipçisi<br />
konumunda ve enerji sektörü, özellikle elektrik<br />
alt sektörü, bu takibin en yüksek başarıyla yapıldığı<br />
sektörler arasında başta geliyor. <strong>Enerji</strong><br />
sektörü, ilk bakışta diğer bütün iktisadi<br />
sektörler gibi görünmesine karşın,<br />
aslında bütün iş kollarından ayrı<br />
ve özel yönlere sahip. Bu ayrıcalıklı<br />
konumun temel sebebi<br />
ise enerjinin bütün iktisadi<br />
faaliyetin temelinde yatan<br />
en temel girdi olması. Çünkü<br />
enerji girdisi olmaksızın ne<br />
üretken ne de yıkıcı bir eylem<br />
gerçekleştirilebilir. İnsanın da<br />
mesela bulgurla çalışan bir makine<br />
olduğu düşünüldüğünde geniş<br />
anlamda enerji sektörü, gıda sektörünü de<br />
bünyesine almakla birlikte, dar anlamda katı, sıvı<br />
ve gaz yakıtlar ile elektrik sektörünü kapsamakta.<br />
Türkiye’de devlet de bu yaklaşımla gıda sektörünü,<br />
<strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın sorumluluğuna<br />
vermemeyi tercih etmiş.<br />
<strong>Enerji</strong> arzının evsaf ve maliyetinin, bütün iktisadi<br />
faaliyeti ve toplumsal yaşamı etkiliyor olması;<br />
bu sektörün yapısının, diğer bütün sektörleri de<br />
etkilediği anlamına geliyor. Haliyle, bir ülkedeki<br />
enerji sektörünün yapısı ve durumu, o<br />
ülkenin ekonomisi üzerinde genel<br />
ve güçlü bir etki yapıyor. Örneğin,<br />
bir ülkedeki enerji sektörünün<br />
devlet tekelinde olması; bütün<br />
iktisadi sektörlerin, devletin<br />
vereceği siyasi kararlardan<br />
daha da fazla etkilenmesi anlamını<br />
taşırken, sadece enerji<br />
sektörünün serbestleşmesiyle<br />
bile diğer sektörlerin en önemli<br />
girdi unsurlarından biri serbestleştirilmiş<br />
oluyor. Bu açıdan bakıldığında,<br />
Türkiye’de gıda hariç enerji sektörlerini,<br />
özellikle de en geniş kullanım alanına ve serbestleşme<br />
açısından en tartışmalı pozisyona sahip olan<br />
elektrik sektörünü incelemek önem taşıyor.<br />
26 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
Elektrik sektöründe serbestleşme<br />
Türk elektrik sektörünün tarihi aslında, her dönemdeki<br />
küresel akımlarla büyük ölçüde uyumlu<br />
ilerleyen bir görünüm taşımakta. Ülkede elektriğin<br />
kullanıldığı ilk dönemlerde dünyada da hakim<br />
olan imtiyaz sahibi özel müteşebbislere iş gördürülmesi<br />
usulüyle başlayan süreç, devlet tekeli ve<br />
özelleştirilme aşamalarından geçerek bugünkü<br />
noktaya geldi. Sektörün Türkiye’de geldiği noktada<br />
serbestleşmenin ne kadar başarılabildiği ise hala<br />
tartışmaya açık.<br />
1900’lü yılların başında Türkiye’de de üretilmeye<br />
ve kullanılmaya başlayan elektriğin, ilk dönemlerde,<br />
dünyadaki örneklere de koşut olarak,<br />
belirli bir bölgede imtiyaza sahip özel girişimciler<br />
eliyle üretilip dağıtılması yolu tercih edildi. Bu durum<br />
Tarsus, Balya ve İstanbul’da bu şekilde başlayıp<br />
diğer bölgelerde de aynı usul takip edildi.<br />
Ülkedeki sermaye birikiminin ve girişimcilik kültürünün<br />
zayıf, teknik kabiliyetlerin ise yetersiz olduğu<br />
dönemin kendi şartları içinde, iyi bir seçim<br />
yapıldığı savunulabilir. Cumhuriyet’in ilanından<br />
sonraki süreçte ise ekonominin her alanının millileştirilmesi<br />
politikası kapsamında, yabancı sahipliğindeki<br />
elektrik üretim ve dağıtım alt yapısının millileştirilmesi,<br />
devletin sektördeki rol ve ağırlığını<br />
artırmasının başlangıcını teşkil etti. Bu dönemde<br />
kamunun sektördeki elinin daha çok yerel idareler<br />
ve işletmeler sahipliğiyle temsil edilmesine karşın,<br />
ulusal iletim altyapısının inşa edilmeye başlaması<br />
ve 1980’lerin sonuna kadar devam eden köylerin<br />
elektriklendirilmesi politikası, sektördeki kamu sahipliğinin<br />
Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) eliyle artışını<br />
beraberinde getirdi.<br />
Kamu yatırımlarında en büyük kalem hep<br />
enerjinin oldu<br />
Bu yeni dönemdeki kamu sahipliğinin öncekinden<br />
iki önemli farkı vardı: İlki, ulusal elektrik iletim<br />
şebekesinin kurulmaya başlamasıyla, iletim<br />
alanında devletin büyük sabit sermaye yatırımları<br />
yaparak rolünü artırması oldu. İkincisi ise artan ve<br />
çeşitlenen elektrik tüketimi sebebiyle, daha büyük<br />
bir kurulu güç artışını gerçekleştirebilmek için devletin<br />
sürekli yükselen şekilde santral yatırımlarını<br />
üstlenmesi oldu. Elektrik sektöründeki yatırım ihtiyacı<br />
o denli yükseldi ki, zirve yaptığı 1984 yılında,<br />
toplam devlet bütçesinin yüzde 12,66’sının sadece<br />
enerji sektörü yatırımlarına ayrılmasını gerektirdi.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 27
Bu oran, tarihte ilk kez 2011 yılı bütçesinde yüzde<br />
1’in altına düşürülebildi. <strong>Enerji</strong> sektöründeki kamu<br />
yatırımının büyüklüğü, ayrılan bütçenin Soğuk Savaş<br />
yılları boyunca bile, savunma bütçesinin neredeyse<br />
yarısı kadar olmasıyla zihinlerde canlandırılabilir.<br />
Ancak 1980’lere doğru genel bir politika çerçevesi<br />
olarak belirginleşen neoliberalizm etrafında,<br />
yeni gelişen iletişim ve bilgi teknolojilerinin de yardımıyla,<br />
elektrik serbestleşmesi fikri temayüz etti.<br />
Elektriğin de diğer bütün emtialar gibi piyasada serbestçe<br />
alınıp satılabileceği ilkesine dayanan bu yaklaşım,<br />
aslında üç kısıt ile mahduttu. İlki, elektriğin,<br />
sıradan bir emtia değil, stratejik önemi haiz bir ürün<br />
olduğu; ikincisi, elektriğin arz ve talebinin gerçek zamanlı<br />
olarak her bir an dengelenmesi ve kesintisiz<br />
temin edilmesi gerektiği; üçüncüsü ise elektriğin,<br />
stratejik önemine ve kesintisiz temin gerekliliğine<br />
rağmen büyük boyutlarda stoklanamayan, anlık bir<br />
ürün olduğuydu. İşleri daha da karmaşıklaştıran<br />
unsurlar ise elektrik sektöründeki yatırımların büyük<br />
batık maliyetlerine eşlik eden uzun yatırım ve<br />
işletme dönemleri ile elektrik talebinin fiyat esnekliğinin<br />
görece az olmasıydı.<br />
Serbestleşme hamleleri<br />
Bu engellere rağmen, 1982’de Şili’de hayata geçirilen<br />
ilk elektrik serbestleşmesi adımlarını Birleşik<br />
Krallık ve diğer birçok ülke, değişen hızlarda takip<br />
etti. Türkiye de, daha 1982 yılı itibarıyla elektrik serbestleşmesine<br />
ilgisini ortaya koyacak şekilde, özel<br />
müteşebbislerin yatırımlarına izin verirken, 1984 yılında,<br />
TEK’in dikey ayrıştırılması ile serbestleşmeye<br />
giden yoldaki en önemli adımlardan birini daha<br />
atmış oldu. Bu adımları, 1993 ve 1994 yıllarındaki<br />
ayrıştırma adımları ile 1997’deki Yap-İşlet kontratlarının<br />
sisteme dahil edilmesi takip etti ve nihayetinde,<br />
2001 Şubat ayında, ilk tam kapsamlı elektrik<br />
piyasası kanunu yasalaştı.<br />
Türkiye’deki elektrik piyasasının bugünkü sorunlarını<br />
anlamak için, devletin elektrik piyasasında serbestleşmeye<br />
neden başvurduğunu anlamak gerekir.<br />
Temel olarak, sürdürülemez hale gelen elektrik sektöründeki<br />
yatırım ihtiyacının özel sektör eliyle karşılanarak<br />
devletin yükünün hafifletilmesi hedefinin,<br />
ülkenin çok ihtiyaç duyduğu dış finansal akımların<br />
uluslararası finansal sistemden temin edilebilmesi<br />
maksadıyla, dış siyasi ortama, Avrupa Birliği’nde<br />
hakim söylemlere uyum sağlama ihtiyacının iyi bir<br />
zamanlamayla birbirine denk gelmesinin, Türkiye’de<br />
elektrik serbestleşmesinin başlamasını sağladığı<br />
söylenebilir. Diğer bir deyişle, Türkiye’deki elektrik<br />
piyasası serbestleşmesi, aslında Türkiye’deki yöneticilerin<br />
“ölümden önce son çare” olarak görerek ve<br />
ilkesel (normatif) değil faydacı (pragmatist) bakış<br />
açısıyla başvurdukları bir yol oldu. Dolayısıyla, uzun<br />
serbestleşme süreci boyunca, serbestleşmenin<br />
temposu da, elektrik serbestleşmesinin faydalarına<br />
olan ihtiyaca göre değişti.<br />
28 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
Serbestleşmede duraklama<br />
Özellikle, kabaca 2016’dan sonra, serbestleşmede<br />
beliren duraklama ve hatta bazı alanlarda gerilemenin<br />
arkasında da, Türkiye’de devletin, elektrik<br />
sektörü serbestleşmesini ilkesel değil, faydacı bir<br />
bakışla tercih etmesi etkili oldu. 2016’dan başlayarak,<br />
Türkiye’nin iç ekonomik dengelerinin bozulması,<br />
Türk Lirası’nın (TL) değer kaybetmesini ve elektrik<br />
talebinin artış hızında yavaşlamayı beraberinde getirdi.<br />
Küresel finans yapısındaki sıkılaşma da etkili<br />
olmakla birlikte esas etki, Türkiye’nin ekonomik görünümündeki<br />
bozulmaların elektrik sektörüne olan<br />
yansımalarından geldi.<br />
TL’nin değerindeki kayıp, elektriğin üreticilerinin<br />
yakıt ve finansman maliyetleriyle dağıtıcılarının finansman<br />
maliyetini etkiledi. Düzenlenmiş tarifeler<br />
ve piyasa takas fiyatı, üreticilerin yeterince kar edebileceklerinden<br />
yavaş, tüketicilerin ise uyum sağlayabileceğinden<br />
hızlı artış gösterince, aradaki farkın<br />
yönetimi sayesinde kar edebilen tedarik şirketleri de<br />
sorun yaşamaya başladı ve sektörün tamamı, finansal<br />
sürdürülebilirlik sıkıntısına girdi. Tam da bu noktada,<br />
özel yatırımcılar dahi devletin serbest piyasaya<br />
müdahale etmesi gerektiğini söylerken, aslında sadece<br />
yarı-serbestleşmiş ve kuralların sıklıkla değişebildiği<br />
bir piyasada devlet desteği istemekte<br />
bütünüyle hazsız değillerdi. Ancak elbette, serbestleşebilmiş<br />
piyasalarda yatırımcıların batma riskinin<br />
asla ortadan kaldırılmaması gerektiği aşikar.<br />
Aslında,1-2 yıl önceki koşullarda, düzenlenmiş<br />
tarifede de elektriğin fiyatı tamamen piyasa koşullarına<br />
uygun bir şekilde ve siyasi gerekliliklerden<br />
azade belirlense, muhtemelen elektrik faturaları<br />
çok daha yüksek gelir, bunun seçmenlerde yaratacağı<br />
tepki siyasette tartışmalar yaratır ve yüksek<br />
elektrik fiyatlarından ekonominin diğer sektörleri<br />
de yoğun şekilde etkilenerek, işletmelerin bir kısmı<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 29
atardı. Bu ise elektrik talebini aşağı yönlü etkiler,<br />
işsizliği artırır ve ekonomik açıdan sağlıklı kurumların<br />
ayakta kalabildiği bir ortam yaratırdı. Ancak hem<br />
15 Temmuz darbe girişiminin etkileri hem de 2016<br />
sonrası iki seçim arası sıklığının ortalama sekiz aya<br />
kadar düşmesi, hükümetlere, serbest piyasayı kendi<br />
kendini düzeltip dengeye gelmesi için serbest bırakma<br />
konusunda imkan tanımadı. Rasyonel siyasi<br />
aktörler olan iktidarların en nihai hedefleri olan hayatta<br />
kalma güdüsü, doğal yansıması olarak elektrik<br />
fiyatının da siyasileştirilmesini beraberinde getirdi.<br />
Elektrik zamlarının zamanlaması ve seçimler arasındaki<br />
ilişkiyi inceleyen matematiksel bir çalışma<br />
da bunu doğrulamakta.<br />
Her kamu desteği piyasa dengesini bozdu<br />
Bu açıdan, kriz dönemlerinde dünyada da tartışılan<br />
ikilem, elektrik sektörünün yaşadığı sorunlar<br />
için de geçerli olacak şekilde, kamu müdahalesi ile<br />
ekonomik buhran süresinin kısaltılıp bazı sağlıksız<br />
işletmelerin de hayatta kalmasına izin vermekle,<br />
ekonominin daha uzun sürede kendi dengesini bulması<br />
ve bazı yatırımcıların batması arasındaki ikilem.<br />
Elektrik sektörünün yaşadığı sorunlara karşı<br />
Türkiye’de hükümetler, sektöre destek olarak, iflasları<br />
ve santral göçünü önlemeyi hedeflemiş, ancak<br />
her kamu desteği, doğası gereği serbest piyasa koşullarını<br />
bozmuştur.<br />
Bugün gelinen noktada, Türkiye’deki elektrik piyasası<br />
serbestleşmesi, literatürde ‘hibrid serbestleşme’<br />
olarak da anılan, yarı-serbest bir piyasa<br />
görünümünde. Kamunun elektrik üretim şirketi varlığını<br />
devam ettirmekte ve sınır aşan sulara dair meseleler<br />
sebebiyle, uzun bir süre daha var olmaya devam<br />
edecek gibi gözüküyor. Elektrik iletim alt yapısı<br />
bütünüyle devlete ait olmasına ve dağıtım segmentinin<br />
bütünüyle özelleştirilmesine rağmen, kamunun<br />
elindeki dağıtım şirketi de varlığını sürdürüyor. Bunların<br />
yanında, hane halkının elektrik tüketimi hala<br />
düzenlenmiş tarifeye tabi ve serbest piyasada üretim<br />
yapıyormuş gibi görünen birçok santral, aslında<br />
çeşitli mekanizmalarla, değişen miktarlarda devlet<br />
desteği alıyor. Devam eden ve hatta yeni verilmekte<br />
olan alım garantileri, nükleer santral, Yenilenebilir<br />
<strong>Enerji</strong> Kaynak Alanları (YEKA) projeleri gibi, siyasi<br />
ya da teknik çeşitli amaçlara hizmet ediyor olsalar<br />
dahi, piyasa mantığı açısından, serbestleşme sürecine<br />
zarar vermekte ve öngörülebilir bir gelecek<br />
boyunca, iklim değişikliğiyle mücadele gibi saiklerle<br />
yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen alım garantilerinin<br />
piyasa bozucu etkilerinin devam edeceği rahatlıkla<br />
söylenebilir.<br />
Müteakip kısımlardaki veri ve bilgiler, şu eserden<br />
derlenmiştir: Serhan Ünal, International Political<br />
Economy of Neoliberal Structuration of Turkish Electricity<br />
Market, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi,<br />
<strong>2021</strong>.<br />
Serhan Ünal, “Elektrik Zamları ve Seçimler”,<br />
<strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong>, Nu. 72 (Temmuz 2019), ss. 30-32.<br />
30 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
YAKIN PLAN<br />
Deniz Suphi<br />
<strong>Enerji</strong> santralleri doğal<br />
afetlere ne kadar hazır?<br />
Tüm halkımızı derin bir üzüntüye sürükleyen orman yangınlarının bazı termik santrallerinin kapısına<br />
dayanması kaygıları daha da artırdı. Özellikle Kemerköy Termik Santrali’ne zarar veren ancak büyük bir<br />
hasara neden olmayan yangın, akla bazı soruları getirdi. Türkiye’de kritik önem taşıyan enerji santralleri;<br />
deprem, yangın, sel gibi afetlere ne kadar hazırlıklı ve hangi önlemler alınıyor?<br />
Türkiye’yi hüzne boğan, geniş bir coğrafyada yüzlerce<br />
hektar ormanı küle döndüren yangınlar, binbir<br />
çeşit endemik bitki ve ağacı, böceğinden tavşanına,<br />
kuşundan ayısına onlarca havyanı ve insanlığın paha<br />
biçilmez hazinesini yok etmekle kalmadı, dalga dalga<br />
yayılma sonucu bazı kritik enerji santrallerini de tehdit<br />
etti. Özel sektörün işlettiği Kemerköy Termik Santrali,<br />
ateşin ortasında kaldı. Santral, hasar gördü ancak gereken<br />
önlemler alındığı için korkulan olmadı. Bu büyük<br />
ve beklenmedik, günlerce kontrol altına alınamayan<br />
yangın, daha genel bir deyişle afet, Türkiye’deki<br />
santrallerin (kömürden doğal gaza, hidroelektrikten<br />
ithal kömürü dek) inşa edildiği bölgelerin ve olası zararların<br />
karşılanmasına yönelik güvencelerin sorgulanmasına<br />
yol açtı.<br />
<strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> olarak bu soruların yanıtının arkasına<br />
düştük, gerek kamu gerekse de özel sektör<br />
kontrolünde bulunan santrallerin durumunu araştırdık.<br />
Ankara’da, enerji sektörüne yön veren yetkililerle<br />
ve santral işleten şirketleri üst düzey yöneticileriyle<br />
görüştük.<br />
Önce, kısa bir teknik bilgi verelim. Türkiye’nin,<br />
elektrikte kurulu gücü, <strong>2021</strong> yılı Temmuz sonu<br />
itibarıyla 98 bin megavatı aştı. Doğal gaz yüzde 30,02,<br />
hidrolik yüzde 20,15, yenilenebilir (jeotermal, rüzgar,<br />
güneş ve atık ve çöp) yüzde 18,54, linyit yüzde 12,79 ve<br />
ithal kömür yüzde 16,40 paya sahip.<br />
Peki bu santraller kurulmadan önce çeşitli afetlerden<br />
korunması için nasıl önlemler alınıyor, yer seçiminde<br />
bunlara dikkat ediliyor mu? Yaptığımız araştırmalardan<br />
şunu öğrendik: Evet herhangi bir santral<br />
inşa edilmeden önce deprem dahil bir dizi konuyla<br />
ilgili inceleme yapılıyor, zemin etütleri gerçekleştiriliyor.<br />
Araştırmamızdan çıkan çarpıcı sonuçları okuma<br />
kolaylığı oluşturacak biçimde soru-yanıt olarak maddeler<br />
halinde sıraladık. İşte, o sonuçlar:<br />
Bölge ve lokasyonlar nasıl belirleniyor?<br />
Türkiye’de, dört temel kaynaktan elektrik üretiliyor.<br />
Yerli kömür linyit, doğal gaz, su ve ithal kömür. Yerli kömür<br />
santralleri; Afşin Elbistan, Çayırhan, Soma’da olduğu<br />
gibi kömür rezervinin bulunduğu alanlarda inşa<br />
ediliyor. Yerli kömürde temel ölçüt, rezerve yakınlık.<br />
32 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
Türkiye’deki hemen hemen tüm yerli kömür santrallarının,<br />
bu ilke çerçevesinde inşa edildiğine işaret ediliyor.<br />
Hidroelektrik santraller kısaca HES’ler, gerek rezervuarlı<br />
gerekse de akarsu tipi olanlarda da inşa bölgesini, kaynak<br />
belirliyor. Türkiye’nin aralarında Atatürk, Keban, Kararaya’nın<br />
da bulunduğu en büyük HES’leri (devletin kontrolünde) Fırat<br />
Havzası’nda yer alıyor. Kaynakla santralin yeri arasında doğrudan<br />
ve mutlak bir ilişki söz konusu.<br />
Peki, doğal gazda ve ithal kömürlü santrallerde durum<br />
ne? Doğal gazda iki önemli etken öne çıkıyor: Birincisi, üretilen<br />
elektriğin santralin inşa edildiği bölgede tüketim potansiyeli,<br />
ikincisi de gaz boru hattının erişimi. Türkiye, 1990’lardan<br />
itibaren özel sektör eliyle inşa edilen gaz santrallerinde<br />
tüketim ölçütünü esas aldı. Bu konudaki ilk örnekler ENKA<br />
tarafından kurulan santraller. ENKA’nın, yap-işlet modeliyle<br />
inşa ettiği, kısa süre öncesine kadar elektrik alım garantisi<br />
olan santralleri İzmir ve Adapazarı çevresi için önemli bir<br />
üretim kaynağı oldu.<br />
İthal kömür santralleri için ilk tercih deniz<br />
bağlantısı<br />
İthal kömür santralleri için çok ayrı bir ölçütün öne<br />
çıktığını söyleyebiliriz Somutlayarak, bu durumu açıklamaya<br />
çalışalım. Alman STEAG’ın işlettiği İSKEN Sugözü Santrali,<br />
Adana’da inşa edildi ve santral yıllardır elektrik üretiyor.<br />
Santralin, bu bölgede ya da ilde inşa edilmesinin en önemli<br />
nedeni ithal kömür tedariki… Kömür gereksinimi, ithalat yoluyla<br />
karşılanıyor ve gemilerle getiriliyor. Gemilerin, yanaşacağı<br />
liman ve kömürün taşınacağı mesafe, hiç kuşku yok ki<br />
maliyetler de dikkate alınarak santralin inşa edileceği bölgenin<br />
seçimini doğrudan tayin ediyor. Bu nedenle söz konusu<br />
santraller, daha çok kıyıya yakın noktalara inşa ediliyor.<br />
Elbette, bunlara ek olarak önemli bir konuyu unutmamak<br />
lazım. Santrallerin, soğutma işlemi için suya gereksinimleri<br />
TÜPRAŞ, DEPREMDEN SONRA<br />
EMNİYET SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRDİ<br />
Kuşkusuz Türkiye’de bir enerji kuruluşunun doğal<br />
afetlerden gördüğü en büyük zararı Tüpraş yaşadı.<br />
19 Ağustos 1999 yılında yaşanan Gölcük depremi<br />
sırasında büyük bir yangın atlatan Tüpraş, tüm emniyet<br />
sistemini yeniledi. O dönemde Tüpraş Genel<br />
Müdürü olan Yavuz Erkut, olağanüstü süreçlerde<br />
3 dakikada görev yerlerinden rafineriye ulaşması<br />
gereken 127 kişilik görev gücünün, yıkıntılar ve yolların<br />
kapanması nedeniyle yarım saatte ulaşabildiğini<br />
kaydetti. 21 Ağustos’da söndürülebilen yangın<br />
sonrasında şirket, yangın, enerji-su kesintisi, iş<br />
kazası, deprem, sel, terör ve sabotaj gibi risklerin<br />
neden olabileceği etkileri en az seviyeye indirebilmek<br />
için yatırım yaptı. Teknik emniyet ve yangınla<br />
mücadelede de dönüşümünü gerçekleştiren şirket,<br />
yangında kullanılan köpük başta olmak üzere kimyasalların<br />
tedarik ve stoklanması konusu tek veri tabanından<br />
4 rafineriyi de yönetecek destekleyici düzenlemeler<br />
yaptı. Tüpraş, maliyeti 35 milyon dolar<br />
olan İzmit Rafinerisi Yangın ve İş Güvenliği Projesi<br />
kapsamında, yangın ve iş güvenliğinin artırılmasına<br />
yönelik tank sprinker sistemleri, çeşitli analizörler,<br />
gaz ve alev detektörleri, dıştan yüzer tavanlı tanklar<br />
için RGA sistemi, yangın hatları gibi ekipmanlarını<br />
yeniledi. Proje kapsamında sürekli olarak personele<br />
de eğitim veriliyor.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 33
var. Bu nedenle kıyıda denize ya da akarsuya yakın yapılmaları<br />
büyük önem taşıyor.<br />
Tabii, bu noktada inşaatı devam eden, dört üniteden oluşan<br />
ve her bir ünitesi bin 200 megavat olan Akkuyu Nükleer<br />
Santrali’ne da bir göz atmak gerekiyor. Akkuyu, Mersin’de<br />
deniz kenarında inşa ediliyor. Santralin, ilk ünitesinin Türkiye<br />
Cumhuriyeti’nin 100. yılı olan 2023’te işletmeye girmesi<br />
ve elektrik üretimine başlaması hedefleniyor. Ankara, bu<br />
doğrultuda çalışmalarını yürütüyor; projeyi üstlenen Rus<br />
firmaya da öngörülen sürede ünitenin tamamlanması için<br />
sık sık uyarılarda bulunuyor. İkinci ünite, birinciden bir yıl<br />
sonra, diğerleri de birer yıl arayla hizmeti girecek<br />
Peki, bu santral neden Akkuyu’da inşa ediliyor? Bölge<br />
belirlenirken, başta deprem olmak üzere afet tehditleri göz<br />
önünde bulunduruldu mu? Yetkililer, bu soruyu şöyle yanıtlıyor.<br />
“Akkuyu sahası belirlenirken elbette depreme bakıldı.<br />
Bölgenin deprem riski düşük. Ciddi bir nüfus yoğunluğundan<br />
da söz edilemez. Arazi inşaata çok uygun; denize de yakın.<br />
Yangın riski de az. Santralin etrafındaki çitlerle çevrili toplam<br />
alan bin 22 hektar, inşaat sahası 225 hektar. Arazi, etraftaki<br />
bölgelerden 200 metreye ulaşan dağlarla ayrılıyor.<br />
Türkiye’nin santralleri sigorta güvencesi altında mı?<br />
Bu soru son derece önemli. Zira elektrik talebinin kesintisiz<br />
ve sürekli olarak karşılanması için santrallerin zarar<br />
görmemesi ve işletmede olması gerekiyor. Türkiye’nin,<br />
elektrik talebi ekonomideki gelişmelere ve özellikle da yazın<br />
klima yüküne bağlı olarak artış gösteriyor. Elektrikte her<br />
yıl belli oranlarda artan tüketim talebinin karşılanması için<br />
özellikle baz yük olarak nitelendirilen HES, kömür ve gaz<br />
santrallerinin sorunsuz çalışmasının sağlanması yaşamsal<br />
nitelik taşıyor.<br />
Santraller, yangın dahil doğal afetlere sigorta güvencesi<br />
altında mı? Sektör kaynakları, devletin işlettiği santrallerin<br />
“dahili fon” adı verilen bir yapı içinde yer aldığını kaydetti.<br />
Devlet, bu santrallerdi oluşan zararı bu fon aracılığıyla karşılıyor.<br />
Finansal bir sorun yaşanmıyor.<br />
Ancak özel sektörün kontrolünde de onlarca santral bulunuyor.<br />
Özel sektör de sahip olduğu ya da işlettiği santralleri<br />
sigortalatıyor. <strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong>’ya bilgi veren bir santral<br />
yönetici, 1000 megavatlık bir santral için onlarca milyon dolarlık<br />
sigortanın yapıldığını belirterek, “Özel sektör, Kemerköy<br />
de dahil olmak üzere santrallerine sigorta yaptırıyor.<br />
Olası zarar, sigorta sistemi üzerinden karşılanıyor. Aksinin<br />
düşünülmesi söz konusu bile olamaz” dedi.<br />
Görüştüğümüz yetkililer, bu büyüklükte ve etkide önü alınamayacak<br />
bir yangının günlerce devam edip santraller için<br />
risk oluşturacağının “küçük bir ihtimal” olarak bile hesap<br />
edilmesinin akla gelmeyeceğine işaret etti.<br />
NÜKLEERDE ÇERNOBİL’DEN SONRA<br />
EN BÜYÜĞÜ FUKUŞİMA<br />
Fukuşima I Nükleer Santrali kazaları, 9 büyüklüğündeki<br />
11 Mart 2011 tarihinde yaşanan Töhoku<br />
depremi ve tsunamisi sonrasında meydana geldi.<br />
Deprem sonrası yaşanan tsunami, nükleer santraldeki<br />
üç etkin reaktörün kapatılmasına sebep oldu.<br />
Tsunami elektrik şebekesine zarar verdi ve santralin<br />
jeneratörlerini su bastı, bu da santralde bir elektrik<br />
kesintisine neden oldu. Bunu takip eden soğutma<br />
eksikliği santralde kısmi erime ve patlamalara<br />
neden oldu, altı reaktörün tamamında ve merkezi<br />
kullanılmış yakıt tankında sorunlar meydana geldi.<br />
Tsunami için yapılan duvar da etkisiz kalınca tüm<br />
santrali su bastı. Bunun sonucu olarak jeneratörler<br />
devre dışı kaldı ve santralde aşırı ısınma başladı.<br />
Ardından yaşanan hidrojen patlamaları tesislerin<br />
büyük zarar görmesine yol açtı ve yangınlar başladı.<br />
Radyasyon sızıntısından kaynaklanan korkular<br />
santralin etrafındaki 20 kilometre çapındaki alanın<br />
tahliye edilmesine sebep oldu, bu sırada 170 ila<br />
200 bin kişi tahliye edildi. Santraldeki işçiler<br />
aşırı radyasyona maruz kaldı. 11 Nisan 2011 günü<br />
Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu, Fukuşima Daiçi<br />
nükleer santralindeki nükleer sızıntının tehlike<br />
derecesini, Radyolojik Durum Ölçeği’ne göre 7’ye<br />
yani Çernobil ile aynı seviyeye çıkardı. Santralde<br />
sızan radyasyon, deniz aracılığıyla dünyanın birçok<br />
bölgesine ulaştı. Hala santralin yaşadığı kazaya, bölgeyi<br />
kirletmeye devam ediyor.<br />
34 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
RÖPORTAJ<br />
İklim değişikliğiyle<br />
mücadelede yeni yöntem:<br />
36 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
Toplam enerji tüketiminin büyük bir bölümünü<br />
kullanan binalar, artık iklim değişikliğiyle mücadelede<br />
önemli bir rol üstlenmeye başladı. Avrupa Birliği’nde<br />
zorunlu hale getirilen ‘sıfır enerji binaların’ yanı sıra<br />
dünya artık ‘pasif evleri’ konuşuyor. 22-26 Eylül tarihleri<br />
arasında gerçekleştirilecek ZeroBuild Türkiye’21’in ana<br />
konusu da bu yeni trend olacak. 35 ülkeden 110 fikir<br />
önderi gelişmeleri katılımcılarla paylaşacak…<br />
Avrupa Birliği’nde zorunlu hale getirilen sıfır<br />
enerji binalara dönüşümü ele almak amacıyla<br />
düzenlenen ZeroBuild Türkiye’21, 22-26 Eylül<br />
tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Fosil yakıt<br />
tüketimini tamamen ortadan kaldıran Sıfır <strong>Enerji</strong><br />
Binalar özelinde üretilen çözümler çevre açısından<br />
büyük önem taşırken hem birey hem de ülke<br />
ekonomisine katkı sunuyor.<br />
Bu yıl ‘Hemen Şimdi Harekete Geç!’ sloganı ile<br />
yola çıkan forum, 35 ülkeden 110 fikir önderinin<br />
buluştuğu, her biri Birleşmiş Milletler tarafından<br />
2030 yılı için belirlenen “Sürdürülebilir Kalkınma<br />
Amaçları”na referans verilecek 30 oturumdan<br />
oluşacak. <strong>Enerji</strong> <strong>Panorama</strong> dergisinin de medya<br />
sponsoru olduğu etkinlik öncesinde ZeroBuild<br />
Türkiye’21 Genel Sekreteri Yasemin Somuncu ile<br />
özel bir röportaj gerçekleştirdik.<br />
“Sıfır enerji bina” ve “pasif ev” kavramları<br />
nelerdir? Türkiye’de uygulanabilirliğine<br />
yönelik görüşlerinizi paylaşır mısınız?<br />
Sıfır <strong>Enerji</strong> Bina, ısıtma, soğutma, aydınlatma<br />
ve diğer tüketimleri için çok düşük miktarda<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 37
enerji ihtiyacı olan ve bu ihtiyacını da tamamen yenilenebilir<br />
enerji kaynaklarından temin eden yapılar<br />
için kullanılan bir terim. Sıfır enerji binalar; çok<br />
düşük enerji ihtiyacına sahip olabilmek ve ihtiyaç<br />
duydukları enerji miktarını belirli bir süre boyunca<br />
yenilenebilir kaynaklar yoluyla yerinde (veya uzakta)<br />
üreterek elde edebilmek için, enerji verimliliği ve<br />
yenilenebilir enerji üretimi kavramlarını bir araya<br />
getiriyor.<br />
Son yıllarda özellikle ticari binalarda, gerek sağladıkları<br />
maliyet ve rekabet avantajı ve gerekse de<br />
kanuni zorlamalar sebebiyle sıfır enerji binalar geliştirmek<br />
konusunda artan bir ilgi var. Bununla birlikte<br />
bu kavram, birçok yerel yönetimin kısa ve orta<br />
vade hedeflerinde yer almaya başladı. İklim değişikliğinin<br />
sert etkileri, kanun yapıcıların ve yerel yöneticilerin<br />
çalışmalarını şüphesiz hızlandıracak.<br />
Sıfır enerji bina kavramının bir ötesi olan ‘net sıfır<br />
karbon bina’ da, Dünya Yeşil Bina Konseyi (WorldGBC)<br />
tarafından yıllık bazda salınan karbondioksit<br />
emisyonları miktarının sıfır veya negatif olduğu bina<br />
olarak tanımlar. Sıfır enerji binaya ulaşmanın en<br />
kısa yolu pasif ev standartları ile inşa edilen binadır.<br />
Pasif ev standartları evrensel prototiptir ve her iklim<br />
bölgesinde uygulanabilir. Pasif evde bina kabuğu<br />
ve hava sızdırmazlık önem taşıyor. Bunun yanı sıra<br />
pencere ve ısı köprülerine de dikkat ediliyor. Binalarda<br />
en çok ısıl kayıpların yaşandığı pencerelerin U<br />
değeri olabildiğince düşük olması ve 0,80 W/(m²K)<br />
değerini geçmemesi gerekiyor. Ayrıca ısı geri kazanımlı<br />
havalandırma sistemlerine de sahip olması<br />
şartı aranıyor. Genel enerji tüketimimizi azaltmak,<br />
enerji fiyat artışlarının etkisini sınırlayıp, sosyal,<br />
ekonomik ve çevresel refahı korurken, mevcut kaynakları<br />
sürdürülebilir ve uygun maliyetli bir şekilde<br />
kullanmamızı sağlayacak. İklim değişikliğinin zararlarını<br />
çok fazla hissettiğimiz <strong>2021</strong> yılında, pasif ev<br />
standardı olmazsa olmaz bir ön koşul artık.<br />
35 ÜLKEDEN 110 UZMAN<br />
ISIM KONUŞACAK<br />
Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Sıfır <strong>Enerji</strong><br />
Binalar Sanal Forumu ZeroBuild Türkiye’21’in<br />
programı netleşti mi? Genel hatlarıyla özetler<br />
misiniz?<br />
<strong>Enerji</strong>yi verimli, doğru ve bilinçli kullanmanın<br />
yanı sıra tasarruf sağlayacak uygulamaları tercih<br />
etmek, hem bugün için hem de gelecek nesillere<br />
bırakacağımız miras için çok önemli. Bu yıl ‘Hemen<br />
Şimdi Harekete Geç!’ sloganı ile gerçekleştireceğimiz<br />
ZeroBuild Türkiye’21’de sıfır enerji binalar, 35<br />
ülkeden 110 fikir önderi tarafından ve her biri Birleşmiş<br />
Milletler tarafından 2030 yılı için belirlenen<br />
“Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”na referans verilecek<br />
30 oturumda hayata geçirilecek.<br />
Sıfır enerji binalar konusu tüm ana ve yan sektörleri<br />
de kapsayacak şekilde her açıdan ele alınacak,<br />
gerçekleştirilmiş iyi örnekleri masaya yatırılırken,<br />
uygulamaların her boyutta günlük hayatın olağan<br />
akışına dahil edilmesi için konuya dair fikir önderleri<br />
bilgilerini paylaşacak. Yapı malzemeleri, yenilenebilir<br />
enerji, yalıtım, havalandırma, ısıtma, soğutma, ev<br />
otomasyonu, aydınlatma, ev aletleri, finans, mimarlık<br />
ve müşavirlik hizmetleri gibi tüm ilgili disiplinler<br />
38 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
ve tedarikçiler ile karar alıcıları ortak bir platformda<br />
bir araya getirecek.<br />
Yüzde 100 sıfır enerji binalara dönüşümü desteklemek<br />
amacıyla kamu, özel sektör, akademisyenler,<br />
gazeteciler, inşaat malzemesi üreticileri, sivil<br />
toplum kuruluşları, üniversite öğrencileri, mimarlar,<br />
mühendisler, konut sakinleri, çevre gönüllüleri gibi<br />
birçok farklı kitleyi buluşturacak ZeroBuild Türkiye’21,<br />
5 gün boyunca dijital ortamda ve eş zamanlı<br />
simultane hizmetiyle gerçekleştirilecek.<br />
“DÖNÜŞÜMDE BELEDIYELERE CIDDI<br />
GÖREVLER DÜŞÜYOR”<br />
Dünya ve Türkiye üzerinden sıfır enerjili binalar<br />
özelinde neler yapılıyor ve neler yapılmalı, bu<br />
konudaki önerilerinizi paylaşabilir misiniz?<br />
Avrupa Birliği’nde 1 Ocak <strong>2021</strong> itibarıyla sıfır<br />
enerji binalara dönüşüm zorunlu hale geldi. Yeşil<br />
Mutabakat ile birlikte sıfır enerji binalar ve sıfır karbon<br />
binalar bütün dünyada ulaşılacak hedefler olarak<br />
ortaya konmaya başlandı ve devletler ve uluslararası<br />
kuruluşlar hızla bu doğrultuda çalışmalarını<br />
şekillendiriyor. Dolayısıyla önümüzde birçok örnek<br />
mevcut. Bir yandan ulusal, bir yandan da yerel yönetimlerin<br />
izleyecekleri yol haritaları var. Artık bunları<br />
uygulamak ve kontrol mekanizmalarını hayata geçirmek<br />
çok önemli.<br />
Türkiye’de her beş yılda bir belediyeler, beş yıllık<br />
stratejik planlamalarını hazırlarlar. Stratejik planlar<br />
hazırlanırken sıfır enerji binalar ve mahalleler ile ilgili<br />
kodların ve standartların stratejik planlamalara<br />
dahil edilmesi ve uygulanması rahatlıkla sağlanabilir.<br />
Her bir belediyenin meclisinde il bazlı veya ilçe<br />
bazlı onaylanacak kararlar ile hızla hayata geçirilebilir.<br />
Türkiye’nin iklim şartları göz önüne alındığında<br />
güney cephelerde dayanıklı panjurlar kullanılarak<br />
güneş ışınlarının camlardan içeri girmesi önlenebileceği<br />
gibi, yeni yapılan binalarda yeşil çatı uygulamaları<br />
ve çatılarda kullanılmak üzere yenilenebilir<br />
enerji teknolojileri zorunlu hale getirilebilir.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 39
DÜNYA GÜNDEMİ<br />
Esen Erkan<br />
2020’de kurulan her üç santralden<br />
biri güneş enerjisi santrali<br />
SolarPower Europe tarafından hazırlanan Global Market Outlook For Solar Power <strong>2021</strong>-2025 raporuna göre,<br />
2020’de kurulan her üç santralden biri güneş enerjisi santrali oldu. Geçtiğimiz yıl küresel çapta 138.2 GW<br />
kapasitelik güneş enerjisi kurulumuyla güneş teknolojilerinde yüzde 39’luk bir küresel paya ulaşıldı. Buna<br />
karşın küresel üretimin ise yaklaşık yüzde 70’i hala fosil yakıt ve nükleer kaynaklı…<br />
SolarPower Europe projeksiyonlarına göre, güneş<br />
enerjisinde küresel kurulu güç 773.2 GW’a<br />
yükselirken 2020’deki ilk 5 güneş enerjisi pazarı,<br />
48,2 GW ile Çin, 19,2 GW ile ABD, 11,6 GW ile Vietnam,<br />
8,2 GW ile Japonya ve 5,1 GW ile Avustralya<br />
oldu. 2020’de elektrik üretiminde güneş enerjisinin<br />
payı 0.5 puan artarak yüzde 3.1’e yükselirken toplam<br />
kurulu güçte güneşin diğer teknolojilerin yine de<br />
oldukça gerisinde olduğu görülüyor. Global Market<br />
Outlook For Solar Power <strong>2021</strong>-2025 (Güneş <strong>Enerji</strong>si<br />
İçin Küresel Pazar Görünümü <strong>2021</strong>-2025) raporuna<br />
göre, küresel üretimin yaklaşık yüzde 70’i fosil yakıt<br />
ve nükleer kaynaklı.<br />
SolarPower Europe projeksiyonları, yüzde 39’luk<br />
küresel paya ulaşan güneş enerjisi teknolojileriyle<br />
2020’de eklenen 138.2 GW’lik küresel fotovoltaik kapasitenin<br />
<strong>2021</strong>’de 163 GW, 2022’de 203 GW, 2023’te<br />
225 GW, 2024’te 239 GW ve 2025’te 266 GW olacağını<br />
öngörüyor. Raporun orta hırslı senaryosuna<br />
göre, toplam küresel güneş enerjisi kapasitesinin<br />
TABLO: ÜLKELERE GÖRE FOTOVOLTAİK<br />
KURULUMLARINDAKİ EN İYİ BEKLENTİLER <strong>2021</strong>-2025<br />
40 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
önümüzdeki beş yıl içinde şu kilometre taşlarını<br />
geçmesi bekleniyor: <strong>2021</strong>’de 900 GW, 2022’de 1.1,<br />
2023’te 1.3, 2024’te 1.6 ve 2025’te 1,8 TW. Rapor, optimal<br />
koşullar altında, 2025’in sonuna kadar 2,1 TW<br />
büyüklüğünde küresel güneş enerjisi kapasitesine<br />
ulaşılacağını belirtiyor.<br />
2019’daki 17’ye ve 2018’deki 11’e kıyasla 2020’de<br />
18 ülke 1 GW’ın üzerinde güneş enerjisi kurulumu<br />
gerçekleştirdi ve bu da güneş enerjisinin büyüme<br />
yörüngesine devam ettiğini kanıtladı. Önümüzdeki<br />
dört yıl içinde önceden tahmin edilenden daha fazla<br />
güneş enerjisi kurulumu görmemiz mümkün. 2022<br />
yılına kadar 200 GW yıllık kurulum seviyesinin geçilerek<br />
2023 yılına kadar dünya çapında 29 ülkeye<br />
1 GW’dan fazla kapasite artışı olması hedefleniyor.<br />
Rapor, 2020 yılında güneş enerjisinde 6,767<br />
MW’ye ulaşan Türkiye’nin <strong>2021</strong>-2025 döneminde<br />
yüzde 18’lik bir büyümeyle 8,744 yeni kapasite ekleyerek<br />
15,511 MW’lık kurulu güce ulaşacağını tahmin<br />
ediyor.<br />
“GÜNEŞLE ÇALIŞAN<br />
BİR GELECEK YOLDA”<br />
SolarPower Europe Başkanı Aristotelis Chantavas<br />
raporla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Kovid-19’dan<br />
kaynaklanan zorluklara karşın 2020,<br />
küresel güneş enerjisi sektörü için rekor kıran bir<br />
yıldı. Güneş enerjisi güçlü ve istikrarlı bir yolda<br />
kalmaya devam ediyor. Sektörün büyümesi, yeni<br />
kurulan tüm elektrik üretim teknolojileri arasındaki<br />
hakimiyetini doğruladı ve yüzde 39’luk bir küresel<br />
paya ulaşıldı. Bu da 2020’de kurulan her üç enerji<br />
santralinden fazlasının güneşten geldiği anlamına<br />
geliyor. Bu yolda kalabilmek ve sorunsuz gelişim<br />
için doğru izin süreçlerini; elektrifikasyon ve yenilenebilir<br />
enerji entegrasyonu için doğru düzenleyici<br />
çerçeveleri sağlamamız gerekiyor” dedi.<br />
2025’TE KÜRESEL KAPASİTENİN<br />
266 GW ARTMASI HEDEFLENİYOR<br />
GRAFİK: ANA KAYNAĞA GÖRE 2020 YILINDA<br />
EKLENEN NET KÜRESEL ÜRETİM KAPASİTESİ<br />
SolarPower Europe CEO’su Walburga Hemetsberger<br />
ise raporla ilgili şu yorumu yaptı: Güneş enerjisi,<br />
Kovid-19’un ciddi sonuçlarına rağmen yeni bir kurulum<br />
rekoru kırarak tüm beklentileri aşarak bizi<br />
bir kez daha şaşırttı. 2020 yılında en iyimser piyasa<br />
analistleri bile bir pazar düşüşü tahmin ediyordu<br />
ancak güneş enerjisi yüzde 18 büyüyerek dayanıklılığını<br />
ve durdurulamaz büyüme grafiğini kanıtladı.<br />
Çoğu ülke, güneş enerjisinin maliyet, rekabet gücü<br />
ve çok yönlülüğü nedeniyle beklenenden çok daha<br />
iyi performans gösterdi. Artık orta hedefli senaryomuzda<br />
2025’te yeni yıllık kurulu kapasitelerin 266<br />
GW’a ulaşmasını bekliyoruz.”<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 41
YAKIN PLAN<br />
Ölümlerin yüzde 99’u sıcak<br />
havadan olacak!<br />
ÇİSİP çatısı altında buluşan sivil toplum kuruluşları ve çeşitli kurumlar tarafından<br />
hazırlanan “Türkiye’de Sıcak Hava Dalgaları” çalışmasıyla son yıllarda yaşanan<br />
aşırı sıcaklara dikkat çekti. Çalışmada, 21. yüzyılın sonunda iklim afetlerinden<br />
kaynaklanan ölümlerin yüzde 99’unun sıcak havadan kaynaklanacağı açıklandı…<br />
Çevre, İklim ve Sağlık için İşbirliği Projesi (ÇİSİP)<br />
projesinde bir araya gelen Sağlık ve Çevre Birliği<br />
HEAL, Halk Sağlığı ve Uzmanları Derneği (HASU-<br />
DER) ve Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim<br />
Dalı ‘Türkiye’de Sıcak Hava Dalgaları’ çalışmasını<br />
yayınladı. Çalışmada, küresel ısınmanın artmasıyla<br />
sıcak dalgası ve kuraklık gibi aşırı iklim olaylarının<br />
gerçekleşme sıklığı, süresi ve şiddetinin arttığı ortaya<br />
konuldu. Sıcak dalgalarıyla birlikte dünyayı ve<br />
Türkiye’yi bugün yaşananlardan çok daha ciddi boyutlarda<br />
su kıtlığı ve çevre kirliliği tehlikeleri bekliyor.<br />
1970’lerden beri sıcaklığın her 10 yıl içinde yaklaşık<br />
0.2 ºC arttığı belirtilen çalışmada, Avrupa’nın<br />
küresel ortalamadan daha hızlı ısındığına dikkat çekiliyor.<br />
Son 10 yılda Avrupa kara alanları üzerindeki<br />
ortalama yıllık sıcaklığın sanayi öncesi döneme göre<br />
1,7 ila 1,9 ºC arttığı belirtiliyor.<br />
Türkiye de Avrupa’ya benzer bir şekilde sanayileşmenin<br />
yoğunlaşmaya başladığı tarihlerden bu<br />
yana ısınıyor ve 2020, son 40 yılın üçüncü en sıcak<br />
yılı olarak kayıtlara geçti. 2020 yılı için ölçülen 14,5<br />
ºC olan yıllık ortalama sıcaklık, 1981-2010 normalinin<br />
1,4 ºC üzerinde. Önümüzdeki 10 yılda özellikle<br />
büyük şehirlerde 3-4ºC lik bir artış görmemiz söz<br />
konusu.<br />
Türkiye’de büyük şehirler daha hızla ısınıyor<br />
Çalışmada ‘kentsel ısı adası’ olarak tanımlanan<br />
ve şehirlerin sıcaklığının çevrelerindeki kırsal<br />
ve doğal alanlara kıyasla daha yüksek olması<br />
durumuna dikkat çekiliyor. New York ve Londra gibi<br />
büyük şehirlerin çevrelerinde doğal alanlara oranla<br />
sıcaklığın 3-4 ºC fazla olduğu kaydediliyor.<br />
Türkiye’de kentsel ısı adalarına vurgu yapılan raporda<br />
söz konusu sorunun büyük şehirlerde yaşandığı<br />
ifade ediliyor. Türkiye’de kentsel ısı adası sorunu<br />
özellikle İstanbul, Bursa, Trabzon gibi büyük şehirlerinde<br />
öne çıkıyor.<br />
Çalışmanın yazarlarından İklim Araştırmaları<br />
Derneği’den İklim Dayanıklılığı Uzmanı Naz Beykan,<br />
“Kentsel ısı adası etkisi, şehirlerdeki iklim değişikliği<br />
kaynaklı sıcaklık artışlarını pekiştiriyor. Örneğin,<br />
42 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı’ndaki en kötümser<br />
senaryo projeksiyonlarına göre, 20. yüzyıl<br />
sonunda şehrin ortalama hava sıcaklığının 4,5 ºC<br />
artması bekleniyor. Kentsel ısı adası etkisinin ise bunun<br />
üstüne 1-2ºC’lik daha artış eklemesi öngörülüyor.<br />
Tüm şehirler mekansal planlamalarında kentsel<br />
ısı adası etkisini göz önünde bulundurulmalı” dedi.<br />
Çalışmada Paris Anlaşması’nın önemine dikkat çekilerek<br />
çok geç olmadan 1.2 ºC ’yi bulan ortalama<br />
sıcaklık artışının 1,5 ºC’de sınırlandırılması tavsiye<br />
edildi.<br />
Türkiye, en kırılgan bölgede yer alıyor<br />
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tahminlerine<br />
göre, 1998-2017 yılları arasında 166 binden fazla insan<br />
sıcak hava dalgaları nedeniyle hayatını kaybetti.<br />
Çalışmada, 2000 ila 2016 yılları arasında sıcak hava<br />
dalgalarına maruz kalan insan sayısının ise 125 milyon<br />
arttığı belirtiliyor. Halk sağlığı uzmanı Çiğdem<br />
Çağlayan, “2020 yılı son 40 yılın üçüncü en sıcak<br />
yazı olarak kayıtlara geçti. Lancet Geri Sayımı’nın<br />
2020’deki raporuna göre, küresel olarak son 20 yılda,<br />
65 yaşın üzerindeki kişilerde sıcağa bağlı ölümlerde<br />
yüzde 53.7 artış yaşandı. Özellikle yaşlılar, bebekler,<br />
açık havada çalışanlar ve kronik hastalığı olanlar<br />
sıcak dalgalarından en çok etkilenen risk grubu<br />
arasında” diye konuştu.<br />
Çalışmada ayrıca Avrupa ve Türkiye’nin sıcak<br />
dalgalarına karşı en kırılgan bölgeler arasında yer<br />
aldığı, 2071-2100 yılları arasında, Avrupa’nın belli<br />
bölgelerinde sıcak havalara bağlı ölümlerin geçen<br />
40 yıla oranla 50 kat artacağının altı çiziliyor. Ölümlerin<br />
150 binin üzerine çıkabileceği ve sıcak hava<br />
KARAR VERİCİLERE ÇAĞRI!<br />
Çalışmanın katılımcıları yerel yönetimlere ve<br />
merkezi yönetime çağrıda bulunarak sıcak hava<br />
dalgalarının etkisinin aza indirilmesi için öneriler<br />
getirdi. Bunlar;<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
Kapsamlı ve erken uyarı sistemleri<br />
Kamuya açık tıbbi tavsiye ve uyarı,<br />
Sıcak dalgasını temel alan sağlık eylem planı,<br />
Konut, yeşil alan ve şehir planlamasında iyileştirmeler,<br />
İç mekan ısı maruziyetinin şehir planlama ve<br />
mimarlık ölçeğinde ele alınması,<br />
Hassas gruplar için sağlık planlaması,<br />
Sağlık ve sosyal sistemlerin altyapısının iyileştirilmesi.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 43
dalgalarının 21.yy sonunda iklimle ilgili afet ölümlerinin<br />
yüzde 99’undan sorumlu olabileceği belirtiliyor.<br />
HEAL Türkiye Sağlık ve <strong>Enerji</strong> Politikaları Kıdemli<br />
Danışmanı Funda Gacal, “İklim değişikliğinin sonucu<br />
olan sıcak dalgalarının doğrudan ve dolaylı ölüm,<br />
kronik hastalık, iş kazaları ve sakatlık gibi sağlık sonuçları<br />
yarattığı ortada. Sağlık sektörünü doğrudan<br />
ilgilendiren bu konuda DSÖ’nün ‘Sıcak-Sağlık Eylem<br />
Planları’ gibi rehber uygulamaların Türkiye’de hayata<br />
geçmesini talep ediyoruz” dedi.<br />
Sıcak dalgaları hava kalitesini bozuyor<br />
Çalışmada, sıcak hava dalgalarının sağlık<br />
etkilerinin yanı sıra enerji, su ve ulaşım gibi sağlık için<br />
gerekli olan geniş altyapı üzerine de etkileri olduğu<br />
vurgulanıyor. Aşırı sıcaklardan hava kalitesinin de<br />
etkilendiği anlatılan raporda şu ifadelere yer verildi:<br />
Sıcak ve güneşli günler ozon seviyelerini artırabilir<br />
ve bu da özellikle trafikten kaynaklanan NOX (azot<br />
oksit) seviyelerini etkiler. Ayrıca iç mekanların daha<br />
fazla soğutulması elektrik tüketiminin artırırken<br />
buna bağlı olarak kirliliği artıyor. Ozon ve partikül<br />
madde kirliliği ciddi sağlık riskleri oluşturabilir.”<br />
Sıcak dalgaları, hava kadar su kaynaklarını da<br />
olumsuz etkiliyor. Aşırı buharlaşma nedeniyle su<br />
kaybı ve buna bağlı olarak su kıtlığı yaşanabileceği<br />
belirtiliyor. Su kaynağının buharlaşarak azalmasıyla<br />
sudaki kirletici oranının artması dünyayı bekleyen<br />
tehlikeler arasında sıralanıyor.<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
î<br />
SICAK HAVA DALGALARININ<br />
SAĞLIĞA ETKİSİ<br />
Sıcak çarpması,<br />
Isı krampları,<br />
Isı yorgunluğu,<br />
Isıya bağlı bayılma,<br />
Rabdomiyoliz (iskelet kasının yıkımı ve kana<br />
karışması),<br />
Isıya bağlı döküntüler,<br />
Kalp, dolaşım sistemi, böbrek, sinir sistemi ve<br />
solunum sistemi hastalıkları,<br />
Uyku bozuklukları,<br />
Ruhsal hastalıklar.<br />
44 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
FİNANSMAN<br />
Aydem, Türkiye’nin en büyük<br />
yeşil tahvil ihracına imza attı<br />
Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>, Eurobond tahvilini başarıyla gerçekleştirdi. Şirket, 5,5 yıl vadeli 750 milyon<br />
dolar tutarında Eurobond ihracı yaparken faiz oranı yüzde 7,75 oldu. Aydem <strong>Enerji</strong> CEO’su İdris Küpeli,<br />
elde edilecek gelirle şirketin bankalara olan kredi borcunun tamamını kapatacaklarını ve yeni yatırımları<br />
finanse edeceklerini söyledi…<br />
Türkiye’de enerji sektörünün<br />
önemli oyuncuları arasında yer<br />
alan Aydem <strong>Enerji</strong>’nin, yenilenebilir<br />
enerji alanında faaliyet gösteren<br />
iştiraki Aydem Yenilenebilir<br />
<strong>Enerji</strong>, yurt dışında nitelikli yatırımcılara<br />
satılmak üzere ihraç<br />
edilen yeşil tahvil (green bond)<br />
için talep toplama sürecini tamamladı.<br />
Uluslararası yatırımcıların yoğun<br />
ilgi gösterdiği talep toplama<br />
dönemi sonucunda, içlerinde<br />
uzun dönemli yatırımcıların da<br />
yer aldığı 131 yatırımcının katılımı<br />
ile 1,6 milyar dolar tutarında<br />
talep toplayan Aydem Yenilenebilir<br />
<strong>Enerji</strong>, Türkiye’de ilk seferde en<br />
yüksek tutarda gerçekleştirilen<br />
tahvil ihracına imza attı. Bu ihraç,<br />
aynı zamanda Türkiye’nin en büyük<br />
yeşil tahvil ihracı olma özelliğini<br />
taşıyor.<br />
Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong>’nin<br />
başarıyla tamamlanan ihraç işleminden<br />
duyduğu memnuniyeti<br />
aktaran Aydem <strong>Enerji</strong> CEO’su<br />
ve Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />
Yönetim Kurulu Başkanı İdris<br />
Küpeli şöyle konuştu: İlk Eurobond<br />
ihracımız olan bu işlemle,<br />
Türkiye’de ilk seferde ve tek kalemde<br />
yapılmış en yüksek tutarlı<br />
tahvil ihracını gerçekleştirdik.<br />
Aynı zamanda CEEMEA (Orta &<br />
Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika)<br />
Bölgesi’nde bir yenilenebilir<br />
İdris Küpeli-Aydem Yenilenebilir <strong>Enerji</strong> CEO'su<br />
enerji şirketinin gerçekleştirdiği<br />
en büyük işleme imza attık. Bu<br />
başarıyı; uluslararası piyasaların<br />
ülkemize, grubumuza ve Aydem<br />
Yenilebilir <strong>Enerji</strong> şirketimize duyduğu<br />
güvenin bir göstergesi olarak<br />
değerlendiriyoruz. Ülkemize<br />
ve şirketimize hayırlı olmasını<br />
diliyoruz.<br />
Borçlar kapatılacak, yeni<br />
yatırımlar yapılacak<br />
Küpeli, ihraçtan elde edilecek<br />
gelirle şirketin bankalara olan<br />
kredi borcunun tamamını kapatacaklarını<br />
ve yeni yatırımlara<br />
finansman sağlayacaklarını söyledi.<br />
Salgın nedeniyle zorlu geçen<br />
bir yılın ardından böylesine büyük<br />
bir ihraç gerçekleştirmenin gelecek<br />
hedeflerine ulaşmada çok<br />
önemli bir adım olduğunu belirten<br />
Küpeli, “131 yatırımcıdan 1,6<br />
milyar dolar tutarında talep topladık.<br />
İhraç edilecek tahvillerin<br />
nominal değeri 750 milyon dolar<br />
ve vadesi 5,5 yıl olarak belirlendi.<br />
Tahviller, 3,5 yıl anapara geri ödemesiz,<br />
yüzde 7,75 faiz oranıyla<br />
ihraç edilecek. Elde edeceğimiz<br />
gelirle ülke ekonomisine büyük<br />
bir katkı sağlamış olacağız. Aynı<br />
zamanda Aydem Yenilenebilir<br />
<strong>Enerji</strong>’nin bankalara olan kredi<br />
borcunun tamamını kapatacağız;<br />
kalan gelirimizi de şirketimizin<br />
kurulu gücünü 2 kat artırma hedefi<br />
doğrultusunda, önümüzdeki<br />
3 yıl içerisinde gerçekleştirilecek<br />
hibrit yatırımların finansmanında<br />
kullanacağız” dedi. İhraç<br />
işleminin, Sermaye Piyasası<br />
Kurulu’nun tertip ihraç belgesini<br />
onaylamasının ardından tamamlanması<br />
bekleniyor.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 45
İNOVASYON<br />
Esen Erkan<br />
Harran Üniversitesi, daha ucuz ısıl<br />
enerji teknolojisi geliştirdi<br />
Harran Üniversitesi bünyesinde GAYYENEV merkezinde devam eden çalışmalar sonunda yeni<br />
bir teknoloji geliştirildi. Proje kapsamında geliştirilen Lineer fresnel güneş kolektörü, 200°C<br />
üzerinde sıcaklık elde ediyor. Buradan elde edilen ısıl enerji, birçok sektörde ihtiyaç duyulan enerji<br />
ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilecek…<br />
Harran Üniversitesi GAPYENEV merkezinde, TÜ-<br />
BİTAK 1003 öncelikli alanlarda desteklenen “Yenilikçi<br />
Yerli Endüstriyel Ölçekte Fresnel Kolektör Geliştirmesi<br />
Ve Prototip Üretimi” başlıklı projede prototip<br />
üretimi gerçekleştirildi.<br />
Proje yürütücülüğünü GAPYENEV Merkezi Müdürü<br />
Prof. Dr. M. Azmi Aktacir’in yaptığı projeye 1<br />
Şubat 2020 yılında başlanıldı. Geçen süreçte projede<br />
hedeflenen kriterlere uygun olarak lineer fresnel<br />
güneş kolektör tasarlanarak, yerel imkanlarla prototip<br />
imalatı yapıldı. Projenin son 6 aylık döneminde<br />
performans deneyleri ve çeşitli uygulamalar için<br />
kullanılabilirliği incelenecek.<br />
Fresnel kolektörler; yansıtıcı (ayna) yüzey, absorber<br />
ve içerisinden geçen ısı transfer akışkandan oluşan,<br />
çizgisel yoğunlaştırmalı güneş enerjisi teknolojilerinden<br />
biri. Güneşi takip eden bir mekanizmaya<br />
sahip olduğundan yüksek performans gösteriyor.<br />
Ülkemizde kullanıma yönelik sıcak su elde edilmesinde<br />
yaygın bir şekilde kullanılan düzlemsel kolektörlerle<br />
70-80°C sıcaklığında su elde edilebilirken,<br />
yoğunlaştırmalı güneş kolektörlerinde bu değerin<br />
çok üzerinde yüksek sıcaklıklara ulaşılıyor. Tamamen<br />
yerel imkanlarla gerçekleştirilen bu projede,<br />
güneş enerjisi kullanılarak 200°C üzerinde sıcaklık<br />
elde ediliyor. Buradan elde edilen ısıl enerji, birçok<br />
sektörde ihtiyaç duyulan enerji ihtiyacının karşılanmasında<br />
kullanılabilecek.<br />
Projede, Harran Üniversitesi Makine Mühendisliği,<br />
Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Bilgisayar<br />
Mühendisliği ve Fizik Bölümü akademisyenlerinden<br />
oluşturulan bir ekiple multi disipliner bir çalışma<br />
gerçekleştiriliyor.<br />
Rektör Prof. Dr. Mehmet Sabri Çelik GAPYENEV<br />
46 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
merkezini ziyaret ederek yürütülen proje çalışmaları<br />
hakkında bilgiler aldı. Çelik yaptığı açıklamada,<br />
GAPYENEV merkezi tarafından yürütülen çalışmanın<br />
ülkemiz için oldukça önemli olduğunu, endüstriyel<br />
uygulamalarda ısıl güneş enerji teknolojilerinin<br />
kullanılması ile enerji maliyetlerinin düşürüleceğini<br />
bunun da sanayicinin rekabet gücünü arttıracağını<br />
vurgulayarak bu projenin Harran Üniversitesi’nde<br />
geliştirilmesinden dolayı memnuniyetini belirti. Ayrıca<br />
bu sistemin yaygınlaştırılması için bundan sonraki<br />
dönemde gerekli çalışmaların yürütüleceğini<br />
ifade etti.<br />
GAPYENEV Merkezi Müdürü<br />
Prof. Dr. M. Azmi Aktacir<br />
<strong>Enerji</strong>nin maliyetini düşürecek<br />
GAPYENEV Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Azmi Aktacir<br />
yaptığı açıklamada; “Son yıllarda güneş enerjisi<br />
çalışmaları ülkemizde ağırlıklı olarak fotovoltaik sistemler<br />
üzerine olmakta, ısıl güneş enerjisi uygulamalarında<br />
düşük sıcaklık değerine sahip düzlemsel<br />
kolektörler kullanılıyor. Bunun yerine yoğunlaştırılmış<br />
güneş enerjisi teknolojilerinin kullanılmasıyla<br />
yüksek sıcaklığa erişilecek ve özellikle endüstriyel<br />
uygulamalarda gerekli olan yüksek ısıl enerji ihtiyacı<br />
ucuz ve kolayca karşılanacak. Yapılan bu projeyle lineer<br />
fresnel güneş kolektör sistemlerinin tasarım<br />
ve üretim süreçleri, Harran Üniversitesi imkanlarıyla<br />
gerçekleştirildi. Bu konudaki çalışmalarımızı<br />
sürdürüyoruz. Özellikle güneş enerji potansiyelinin<br />
en fazla olduğu il olan Şanlıurfa’da güneş enerjisinden<br />
ısıl enerji elde edilmesiyle, bu bölge yatırımlar<br />
için daha cazip olacaktır. İklim değişikliğinin en fazla<br />
hissedildiği günümüzde, yenilenebilir enerji kaynaklarının<br />
ve enerji verimli sistemlerin geliştirilmesi ve<br />
bu sistemlerin ülkemizde yaygınlaştırılması çevre,<br />
ekonomi gibi birçok alanda önemli katkılar sağlayacaktır.<br />
Bu projeye desteklerinden dolayı TÜBİTAK’a<br />
teşekkür ederim” diye konuştu.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 47
Sonunda kanatsız<br />
rüzgar türbini de yapıldı!<br />
İspanyol şirketi Vortex Bladeless tarafından geliştirilmekte<br />
olan yeni bir proje, rüzgar tarafından<br />
üretilen temiz enerjiyi kanat kullanmadan kullanmak<br />
üzere tasarlandı. Çevreyi rahatsız edebilecek<br />
dev türbin kanatlarına ihtiyaç duymadan rüzgar<br />
enerjisini elektriğe dönüştürmenin alternatif ve yenilikçi<br />
bir yolunu bulan girişim, kanatlarla dönmek<br />
yerine salınan bir türbin geliştirdi. 2014 yılında kurulan<br />
şirket, bu teknoloji için bir patent başvurusunda<br />
da bulundu.<br />
Şirketin kurucusu ve mucit David Yanez, geliştirdikleri<br />
teknolojinin detaylarını şu şekilde açıklıyor:<br />
Teknolojimizin teknik adı ‘girdap kaynaklı titreşimli<br />
rüzgar jeneratörleri’. Bir sıvı dairesel ve ince bir yapının<br />
etrafından geçtiğinde meydana gelen girdap<br />
frekansıyla senkronize olabiliyor ve bu özel geometri,<br />
girdapların konumu üzerinde bir miktar kontrole<br />
izin vererek, cihazı bir salınım hareketine sokan<br />
basınç farkları üretiyor. Bu hareket daha sonra bir<br />
alternatörle elektriğe dönüştürülebilir. Araştırma<br />
hattımız bu fenomeni geliştirmeyi ve ondan mümkün<br />
olduğunca fazla enerji elde etmeyi amaçlıyor.<br />
Sonunda, artıları ve eksileri olan çok farklı bir rüzgar<br />
türbinimiz var, ancak normal rüzgar enerjisi ile<br />
benzer süreçlere ve malzemelere dayanıyor.”<br />
Geleneksel rüzgâr türbinlerinin pratik olmadığı<br />
veya uygulanamadığı binaların üzerindeki alanlar<br />
için kullanışlı olan yeni tasarımda; yağlama, dişliler<br />
ve şaftların olmaması bakım maliyetlerini de önemli<br />
ölçüde azaltıyor. Vahşi yaşam ve insanlar için zararsız,<br />
gürültüsüz olan kanatsız türbin, ayrıca daha az<br />
zemine ihtiyaç duyduğu için çökme riskini azaltma<br />
özelliği var. Özellikle PV güneş enerjisi kurulumlarıyla<br />
daha iyi uyum sağladığı belirtilen yeni sistemin<br />
dezavantajları da yok değil. Örneğin yalnızca tasarım<br />
tarafından belirlenen bir dizi rüzgar hızında çalışabiliyor.<br />
Normal rüzgar enerjisine kıyasla çok daha<br />
yeni bir teknoloji olduğu için aynı yükseklikteki geleneksel<br />
bir türbinden daha düşük süpürme alanına<br />
sahip.<br />
Proje hala araştırma ve geliştirme aşamasında<br />
olduğundan, tam olarak ne zaman ticari olarak temin<br />
edilebileceği belirsizliğini koruyor. Bazı pilotlar<br />
uygulamalar İspanya’daki bazı üniversitelere ve<br />
araştırma merkezlerine kurulsa da elektrik tedariği<br />
henüz sağlanmıyor.<br />
SIRADA DAHA İLGİNÇ TEKNOLOJİLER VAR<br />
David Yanez, bu yeni teknolojiyi optimize etmek ve büyütmek için önlerinde uzun bir öğrenme<br />
ve geliştirme süreci olduğunu belirterek “Bununla birlikte, şu anda üretmekte olduğumuz<br />
araştırma ve patentlerden gelecekte başka ilginç teknolojiler de elde edilebilir. Sonuçta yeni<br />
teknolojiler ile süreç böyle ilerliyor. Bir yere kök salmaları gerekiyor ve projemizi içeren bilimsel<br />
bilgi sahip olduğumuz en değerli şeylerden biri” ifadelerini kullandı.<br />
48 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
Temiz elektrik,<br />
hidrojen formunda depolanacak<br />
Dünya genelinde faaliyet gösteren enerji şirketleri,<br />
2030’a kadar yenilenebilir kaynaklardan üretilen 25<br />
teravatsaat elektriği hidrojen formunda depolamayı<br />
amaçlıyor. Ülkelerin hidrojen stratejisine yönelik bilgileri<br />
içeren sektör raporlarında yer alan bilgilere göre,<br />
elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payının artmasıyla<br />
ortaya çıkan baz yük dengesizliklerinin önüne<br />
geçmek amacıyla, hidrojenin elektriğin depolanmasında<br />
kullanımına yönelik çalışmalar yürütülüyor.<br />
<strong>Enerji</strong> şirketleri 2030’a kadar yenilenebilir kaynaklardan<br />
üretilen 25 teravatsaat elektriği hidrojen<br />
formunda depolamayı amaçlıyor. Hidrojenin enerji<br />
taşıyıcı olarak farklı formlarda kullanımını içeren senaryolara<br />
göre ise 2050’ye kadar yenilenebilir enerji<br />
kaynaklarından üretilen 58 teravatsaatlik elektrik<br />
enerjisi hidrojen formunda depolanabilecek ayrıca bu<br />
miktar teknolojik gelişmelere bağlı olarak artış gösterebilecek.<br />
Küresel hidrojen talebinin 2015-2050 döneminde<br />
7 kat artışla 325 teravatsaatten 2 bin 250 teravatsaate<br />
çıkması beklenirken, bu miktar AB’nin iki aylık<br />
elektrik talebine karşılık geliyor. Hidrojen talebinin<br />
düşük ya da yüksek olmasına yönelik senaryolara<br />
göre depolanan elektrik, hidrojen formunda enerji,<br />
ulaştırma, endüstriyel üretim ve binaların enerji ihtiyacı<br />
için kullanılabilecek.<br />
NTV’de yayınlanan haberde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi<br />
(ODTÜ) Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim<br />
Üyesi Prof. Dr. İskender Gökalp, ülkelerin enerji ve sanayide<br />
hidrojene yönelmesinin birçok sebebi olduğunu<br />
belirterek, “Yenilenebilir elektriğin depolanması başta<br />
olmak üzere hidrojen, enerji, sanayi ve ulaştırma sektörlerinde<br />
‘çığır açıcı’ olabilir” ifadesini kullandı.<br />
Ekonomisini karbondan arındırmak ve döngüsel<br />
ekonomide tüm ürünleri maksimum verimde kullanmak<br />
isteyen ülkelerin, hidrojenin farklı sektörlerde<br />
kullanımına yönelik teknolojiler üzerinde çalıştığını<br />
aktaran Gökalp, şöyle konuştu: Rüzgar ve güneş gibi<br />
emre amade enerji üretilemeyen kaynaklardan sağlanan<br />
elektriğin gerektiğinde kullanılmak üzere depolanması<br />
gerekiyor. Hidrojen çeşitli kaynaklardan<br />
üretilebiliyor ve kilogram başına ısıl gücü yüksek.<br />
Yenilenebilir kaynaklardan üretilen ve depolanan<br />
elektriğin ihtiyaç duyulduğunda yeniden enerjiye çevrilmesi<br />
halinde çevreye zarar vermemesi durumu,<br />
hidrojeni ideal bir yakıt yapıyor. Hidrojen hava ile<br />
yakıldığında ya da yakıt pillerinde kullanıldığında ısı,<br />
elektrik ve yanında sadece su üretiyor. Doğal gaz gibi<br />
karbon içerikli fosil yakıtlar yandığında enerji üretimi<br />
ile beraber karbondioksit salımı da yapıyor.<br />
Hidrojen enerji sisteminden daha mükemmel bir<br />
döngüsel sistem düşünmenin bugünkü teknolojiyle<br />
zor olduğunu dile getiren Gökalp, “Yenilenebilir kaynaklardan<br />
elektrik üretimi oldukça ucuzladı. Hidrojen<br />
üretiminde kullanılabiliyor. Ayrıca Hidrojeni üretmenin<br />
başka yolları da var. Bunlar organik atıkların gazlaştırılması,<br />
doğal gazın pirolizi, yani hidrojen ve katı<br />
karbona dönüştürülmesi, bazı metallerin, mesela alüminyum<br />
veya bor bileşenlerinin su ile kimyasal tepkimeye<br />
sokulması buna hidroliz diyoruz ve yine suyun<br />
hidrojeninin elde edilmesi gibi.” dedi.<br />
Gökalp, hidrojen enerji sisteminin döngüsel ekonominin<br />
gerektirdiği tüm avantajları barındırdığına<br />
işaret ederek, şunları kaydetti:<br />
“Döngüsel ekonomide, çıkan yan ürün veya atık da<br />
değerlendiriliyor. Örneğin metal hidrolizi ile hidrojen<br />
üretince, suyun oksijeni metal ile birleşip oksit oluyor,<br />
mesela alüminyum oksit, o da tekrardan alüminyum<br />
üretiminde kullanılabiliyor, bu süreç yine mükemmel<br />
döngüsel bir sistem. Çimento ve demir çelik gibi sanayi<br />
dallarının saldığı karbondioksiti yakalayıp temiz<br />
hidrojenle katalizörler yardımıyla kimyasal tepkimeye<br />
sokarsak, sentetik gazdan metanole kadar çeşitli<br />
malzemeler üretebiliyoruz. Tüm bu ürünler kimya<br />
sanayinin ana girdileri. Temiz hidrojeni amonyak olarak<br />
da depolayabiliriz, amonyak aynı zamanda gübre<br />
üretiminin ana maddesi. Tüm ülkelerin hidrojen peşinde<br />
koşmasının ana sebepleri bunlar.”<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 49
FİNANSMAN<br />
Şekerbank, EKOkredi ile enerji<br />
giderlerini düşürmeyi sürdürüyor<br />
EKOkredi ürünüyle binlerce kişiyi enerji tasarrufu ile tanıştıran Şekerbank, yalıtımdan güneş ve rüzgar<br />
enerjisi sistemlerine, verimli aydınlatmadan modern sulama ekipmanlarına kadar her türlü enerji<br />
verimliliği yatırımını uygun koşullarda finanse etmeye devam ediyor. Banka, EKOkredi ürünü kapsamında<br />
son olarak, A sınıfı elektrikli cihazlarla elektrikli veya hibrit özellikli otomobillerin alımına yönelik 3 ay<br />
taksit ötelemeli yeni kampanyalarını hayata geçirdi<br />
<strong>Enerji</strong> verimliliği yatırımlarını ve harcamalarını<br />
Türkiye’de bir ilk olan ürünü EKOkredi ile uygun<br />
koşullarda finanse eden Şekerbank, hem bireyler<br />
hem de kurumları enerji tasarrufuyla tanıştırmaya<br />
devam ediyor. EKOkredi ile bugüne kadar 117 bini<br />
aşkın kişiyi enerji tasarrufuyla tanıştıran banka,<br />
EKOkredi ürünü kapsamında bireysel müşterilerine<br />
özel, iki yeni kampanya başlattı. Şekerbank, A sınıfı<br />
elektrikli cihazla elektrikli veya hibrit özellikli araç<br />
alacak müşterilerine ihtiyaç duydukları finansman<br />
desteğini EKOkredi ile 3 ay taksit öteleme imkânıyla<br />
sunarken hem enerji giderlerinin düşürülmesine<br />
destek olmayı hem de düşük karbon salımına katkıda<br />
bulunmayı hedefliyor.<br />
Marka kısıtlaması olmaksızın ‘A Sınıfı Elektrikli<br />
Cihazlar Kampanyası’na başvurmak isteyenler,<br />
50 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
proforma veya fatura göstererek uygun koşullarda<br />
taksit tutarları ile EKOkredi avantajlarından yararlanabilecek.<br />
Elektrikli veya hibrit özellikli araç satın<br />
almak isteyenlere ise satın alacakları sıfır kilometre<br />
ve ikinci el taşıtlar için 48 aya varan vadelerle EKOkredi<br />
sunulurken 300 TL değerinde şarj dolumu da<br />
hediye edilecek. Diğer yandan kampanyalardan yararlanan<br />
Şekerbank müşterileri, bir sonraki EKOkredi<br />
kullanımlarında yüzde 10 faiz indiriminden yararlanabilecek.<br />
Tuğbay Kumoğlu: Hem müşterilerimizin<br />
bütçesini hem de doğayı koruyoruz<br />
EKOkredi ile enerji verimliliği ve yenilenebilir<br />
enerji yatırımlarına finansman sağladıklarının altını<br />
çizen Şekerbank KOBİ, Perakende ve Tarım Bankacılığı<br />
Genel Müdür Yardımcısı Tuğbay Kumoğlu, “EKOkredi<br />
ürünümüzü, enerji tasarrufuna yönelik her türlü<br />
yatırımı uygun ödeme koşullarıyla desteklemek<br />
amacıyla geliştirdik. Bu sayede hem müşterilerimizin<br />
bütçesini hem de doğamızı korumayı hedefledik.<br />
EKOkredi ile binalarda enerji verimliliğinin artırılmasından<br />
rüzgâr, su ve güneş gibi yenilenebilir enerji<br />
kaynaklarının kullanımına yönelik dönüşüm projelerine,<br />
atık yönetiminden modern tarım teknikleri yatırımlarına<br />
kadar geniş bir yelpazede bireylerin yanı<br />
sıra çiftçi, esnaf ve işletmelerin enerji verimliliği yatırımlarını<br />
uygun koşullarda finanse ediyoruz” dedi.<br />
Yalıtım ile faturalara yansıyan yüzde 50<br />
tasarruf fırsatı<br />
EKOkredi ile farklı istek ve ihtiyaçlara göre segment<br />
bazında özel imkânlar sunduklarını hatırlatan<br />
Kumoğlu, şunları kaydetti: Apartman ve site yönetimlerine<br />
özel Türkiye’nin tek kredisi olan EKOkredi<br />
kapsamında yapılacak ısı yalıtımıyla elektrik ve yakıt<br />
giderlerinde yüzde 50’ye varan tasarruf sağlayarak<br />
hem doğayı hem de boşa harcanan emeği koruyoruz.<br />
EKOkredi Yalıtım’ı, sıfır faiz ve masrafsız kredi<br />
seçenekleriyle sunuyoruz. Diğer taraftan tarımsal<br />
EKOkredi ile de çiftçi ailelere modern sulama projelerinin<br />
yüzde 100’ünü finanse etme imkânı sunuyoruz.<br />
Böylelikle çiftçilerin seralarının yalıtımı,<br />
özellikle jeotermal kaynaklarla ısıtılan sera yapımı,<br />
sulama kuyuları için güneş panellerinin kurulması<br />
gibi yatırımlarına 5 yıl vade, hasatta ödeme imkânı<br />
ve sabit faiz oranı ile finansman desteği sağlıyoruz.<br />
Ayrıca sera ve güneş enerjisi için projenin toplam<br />
bedelinin yüzde 75’ini kredilendiriyoruz.”<br />
KALKINMA BANKALARI GEÇEN YIL<br />
66 MİLYAR DOLARLIK KREDİ VERDİ<br />
Çok Uluslu Kalkınma Bankaları (MDBs) 2020’de<br />
iklim finansmanına sağladığı 66 milyar dolar rekor<br />
seviyeye ulaştı. Çok uluslu 8 kalkınma bankasının<br />
raporuna göre, söz konusu bankaların iklime aktardığı<br />
finansman 2019’de 61,6 milyar dolar seviyesindeydi.<br />
Bu rakam geçen yıl ise 66 milyar dolarla<br />
rekor seviyeye ulaştı.<br />
Finansmanın çoğunluğu Afrika Kalkınma Bankası,<br />
Asya Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası,<br />
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa<br />
Yatırım Bankası, Inter-Amerikan Kalkınma Bankası<br />
Grubu, İslami Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası<br />
Grubu tarafından oluşturuldu.<br />
Söz konusu finansman miktarının önemli bir kısmı<br />
gelişmekte olan ve ekonomileri zayıf olan ülkelere<br />
aktarıldı. Toplam 66 milyar dolarlık finansmanın<br />
yüzde 57’si bu ülkelere sağlandı. Finansman aktarılan<br />
projelerin yüzde 70’i karbon emisyonlarını<br />
azaltmayı amaçlayan projelerde kullanıldı.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 51
SOSYAL SORUMLULUK<br />
PETRONAS, online ağaç dikerek<br />
karbon emilimini azaltacak<br />
Brezilyalı madeni yağ şirketi Petronam, İtalyan Treedom ile hayata geçireceği projeyle dünya çapında<br />
karbon emilimini azaltmayı hedefliyor. Uzaktan ağaç dikimi ve izlenmesini mümkün hale getiren web<br />
tabanlı platform hayata geçirilecek ve dikilecek ağaçlar yoksullukla mücadeleye de katkı verecek…<br />
PETRONAS Madeni Yağlar (PLI)<br />
EMEA Bölgesi, Treedom ile yeni bir<br />
ortaklığa imza attı. Proje kapsamında,<br />
uzaktan ağaç dikmek ve projeyi çevrimiçi<br />
olarak takip etmek için dünyanın<br />
ilk web tabanlı platformuyla dünya<br />
genelinde CO2 emilimi ve emisyonun<br />
azaltılması destekleniyor. Ortaklık,<br />
PLI’nin 2050 yılına kadar net sıfır karbon<br />
emisyonu elde etme çabalarında<br />
yeni bir kilometre taşını işaret ediyor.<br />
PLI, bu yaz Unstoppable Heroes<br />
(Durdurulamaz Kahramanlar) - PETRO-<br />
NAS Urania Roadshow’da Treedom ile<br />
yolculuğuna başlayacak. Avrupa’daki<br />
Roadshow’un İspanya, Portekiz, İtalya,<br />
Türkiye, Romanya ve Polonya dahil olmak<br />
üzere AB genelinde birçok yere uğramadan<br />
önceki ilk durağı Birleşik Krallık<br />
olacak. Roadshow sırasında üretilen<br />
52 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
karbon emisyonlarının çevresel etkisinin nötralize<br />
edilmesini desteklemek ve şirketin kurumsal sosyal<br />
sorumluluğuna olan bağlılığını güçlendirmek amacıyla<br />
PLI, PETRONAS Urania Ormanı’na Treedom ile<br />
1.000 ağaç dikerek başlayacak.<br />
Domenico Ciaglia<br />
PLI EMEA Başkanı<br />
Treedom’un ağaçları yoksullukla da<br />
mücadele edecek<br />
PETRONAS Urania Roadshow, başta PETRONAS<br />
Urania ürününün kendisi olmak üzere mümkün olduğunca<br />
sürdürülebilir olacak şekilde tasarlandı.<br />
CO2 salınımının azaltılması göz önüne alınarak hazırlanan<br />
yeni PETRONAS Urania 5000 5W-30, geleneksel<br />
5W-30 yağlara kıyasla çok daha ince bir<br />
film tabakası oluşturarak yakıt tüketimini ve zararlı<br />
emisyonları önemli ölçüde azaltıyor. Ürün yelpazesi<br />
kalite ve çevresel etki açısından en katı uluslararası<br />
standartları karşılıyor.<br />
PLI’nin 2050 net sıfır karbon emisyonu hedefine<br />
ulaşma yolculuğu devam ediyor. Treedom ortaklığı<br />
bu yolda atılan adımlardan sadece biri. Treedom ile<br />
yapılan iş birliği sayesinde dikilen ağaçlar, sadece<br />
karbon emisyonlarının emilmesine katkıda bulunmakla<br />
kalmayacak, aynı zamanda dünyanın birçok<br />
ülkesinde yerel toplulukların toplumsal gelişimi ve<br />
ekonomik büyümesini doğrudan destekleyecek.<br />
Avokado, baobab, misket limonu, tephrosia ve kahve<br />
dahil olmak üzere Treedom’un ağaçları, Birleşmiş<br />
Milletler tarafından ortaya koyulan Sürdürülebilir<br />
Kalkınma hedefini destekliyor. Treedom’un ağaçları<br />
yoksulluğun ortadan kaldırılması, sıfır açlık, sorumlu<br />
üretim ve tüketim, insana yaraşır iş ve ekonomik<br />
büyüme dahil olmak üzere 17 hedeften 10’una<br />
katkıda bulunuyor.<br />
PLI EMEA Başkanı Domenico Ciaglia şu değerlendirmede<br />
bulundu: “PETRONAS Urania Roadshow’un<br />
bir parçası olarak Treedom ile ortaklık yapmaktan<br />
heyecan duyuyoruz. Bu, planladığımız birçok iş birliğinin<br />
sadece ilki. 2050 yılında net sıfır hedefimize<br />
ulaşmak PETRONAS gündeminin önemli bir parçası.<br />
Treedom ile çalışarak hem çevresel hem de topluluk<br />
perspektifinden gezegene bir şeyler geri verebiliriz.<br />
Roadshow’un, PLI’nin çevresel etkiyi azaltma<br />
konusundaki ilerlemesini ve kararlılığını göstermek<br />
adına olumlu bir araç olacağını umuyoruz.<br />
DİKİLECEK AĞAÇLARA SİZ DE KARAR VEREBİLİRSİNİZ<br />
Treedom’un Kurucusu ve CEO’su Federico Garcea da şunları söyledi: Treedom olarak karbon emisyonlarının<br />
çevresel etkisini azaltma ve işletmelerin BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni gerçekleştirmesine<br />
yardımcı olma çabalarımızda tam bir şeffaflıkla hareket ediyoruz. Olumlu değişim yapmaya kendini adamış<br />
şirketlerle çalışmayı seviyoruz ve bu yaz gerçekleştirecekleri Roadshow için PLI ile ortak olmaktan heyecan<br />
duyuyoruz.<br />
Roadshow’un başlangıcına yakın bir zamanda yayınlanacak özel PETRONAS Urania web sitesi aracılığıyla roadshow<br />
ve dikilen ağaçlar hakkında daha fazla bilgi edinmek mümkün olacak. Roadshow’un ve web sitesinin<br />
ziyaretçileri, PLI haber bültenine kaydolarak ormanın büyümesine katkıda bulunabilecek ve ormana ekilecek<br />
bir türü seçebilecek. Her bir ağacın hikayesi, Treedom’un web tabanlı platformu üzerinden takip edilebilecek.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 53
İNSAN KAYNAKLARI<br />
238 enerji projesi stoğu, 110 bin<br />
kişiye istihdam yaratabilir<br />
Ernst&Young ve Avrupa İklim Vakfı tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, Türkiye’de<br />
9,2 GW’lık ek yenilenebilir enerji kapasitesi inşa edilmesini sağlayacak 238 proje stoku<br />
bulunuyor. Çoğu yenilenebilir enerji alanında olan bu kapasite hayata geçtiğinde 110 bin yeni<br />
istihdam ve 19.4 milyar dolarlık yatırımın önünü açacak<br />
Türkiye’de kuruluma hazır olarak nitelendirilen<br />
yenilenebilir enerji proje stokunun çoğunluğunu<br />
rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları oluşturuyor.<br />
Söz konusu kapasite, 110 bin kişilik yeni istihdamı<br />
destekleyecek 19,4 milyar dolarlık yatırım fırsatının<br />
yanında Türkiye ekonomisinin toparlanmasını<br />
hızlandıracak ve kömür bölgelerinin dönüşümünü<br />
sağlayacak<br />
Türkiye’deki yenilenebilir enerji proje stokuyla 9,2<br />
GW ek kapasite ve 110 bin kişilik yeni istihdam sağlanabileceği<br />
öngörülüyor. Ernst&Young danışmanlık<br />
şirketi tarafından Avrupa İklim Vakfı’nın desteğiyle<br />
hazırlanan ve 47 ülkeyi kapsayan “Kovid-19 Salgınından<br />
Temiz Toparlanma: G20 Liderliği İçin Küresel<br />
Fırsat” başlıklı raporda, İngiltere, Türkiye ve Güney<br />
Afrika özelinde detaylı analizler yer aldı. Raporda,<br />
Türkiye için ilk kez yeni tip koronavirüs (Kovid-19)<br />
salgını sonrası yeşil bir toparlanma projeksiyonu<br />
yapıldı. Buna göre, ülkede 9,2 GW’lık ek yenilenebilir<br />
enerji kapasitesi inşa edilmesini sağlayacak 238<br />
proje stoku bulunuyor.<br />
Türkiye’de kuruluma hazır olarak nitelendirilen<br />
yenilenebilir enerji proje stokunun çoğunluğunu<br />
rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları oluşturuyor.<br />
Söz konusu kapasite, 110 bin kişilik yeni istihdamı<br />
destekleyecek 19,4 milyar dolarlık yatırım fırsatı-<br />
54 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
nın yanında Türkiye ekonomisinin toparlanmasını<br />
hızlandıracak ve kömür bölgelerinin dönüşümünü<br />
sağlayacak.<br />
Kömür gibi fosil yakıt temelli sektörlerle kıyaslandığında,<br />
yenilenebilir enerji projelerinin çok daha<br />
yüksek istihdam oranıyla Türkiye’de yeşil bir ekonomik<br />
toparlanmaya katkı sunacağına işaret edilen<br />
rapora göre, kuruluma hazır yenilenebilir enerji<br />
projelerinin 110 bin kişilik yeni istihdam olanağıyla<br />
mevcut kömür madenciliğinin sağladığı istihdamın<br />
iki katı potansiyele sahip olduğu hesaplanıyor.<br />
Dünyanın potansiyeli ise 10 milyon kişi<br />
Belirlenen proje stokunun Türkiye’de yılda 35<br />
milyon ton karbon emisyonunun azaltılmasını sağlayacağı,<br />
toplam emisyonları ise yaklaşık yüzde 7<br />
azaltacağı tahmin ediliyor. Bu potansiyelin, Türkiye’nin<br />
yenilenebilir enerji ve iklim değişikliği hedeflerine<br />
ulaşması ve 2050 için net sıfır emisyon hedefi<br />
belirlemesi için fırsat oluşturacağı öngörülüyor.<br />
Öte yandan, dünya genelinde kuruluma hazır<br />
13 bin yenilenebilir enerji projesiyle 2 trilyon dolar<br />
tutarında yatırım fırsatı bulunuyor. Temeli atılmaya<br />
hazır bu projelerin, toplamda 1 TW’lık ek yenilenebilir<br />
enerji üretim kapasitesi ve 10 milyon kişiye yakın<br />
istihdam potansiyeli olduğu hesaplanıyor.<br />
Uluslararası <strong>Enerji</strong> Ajansının “Net Sıfır Emisyon”<br />
raporundaki yeni petrol, kömür ve doğal gaz<br />
yatırımlarına tamamen son verilmesi gerektiği çağrısını<br />
destekleyen rapora göre, petrol ve doğal gazdan<br />
elde edilen gelirler yaklaşık yüzde 70 azalırken,<br />
<strong>2021</strong> itibarıyla dünya çapında yeni kömürlü santral<br />
yatırımına ihtiyaç bulunmuyor.<br />
2050’YE KADAR HEDEF 122 MİLYON<br />
YENİ İSTİHDAM<br />
Dünyada temiz enerji dönüşümünün 2050’ye kadar<br />
122 milyon yeni istihdam yaratılabileceği ve küresel<br />
ekonomiyi gelecek 10 yılda yüzde 2,4 büyütebileceği<br />
hesaplanıyor. Uluslararası Yenilenebilir <strong>Enerji</strong><br />
Ajansı’nın Dünya <strong>Enerji</strong> Dönüşümü Raporu’na göre,<br />
küresel sıcaklık artışını Paris Anlaşması kriterleriyle<br />
uyumlu olacak şekilde 1,5 dereceyle sınırlanmak<br />
için temiz enerji dönüşümü kritik rol oynuyor. <strong>Enerji</strong><br />
dönüşümünü hızlandırmanın gelecek 10 yılda<br />
küresel ekonomik büyümeye yüzde 2,4 katkı sağlanabileceği<br />
öngörülürken, 2050’ye kadar 122 milyon<br />
yeni istihdam yaratılabileceği hesaplanıyor.<br />
Bu yüzyıl ortasına kadar sıfır emisyon hedefini başarmak<br />
ve temiz enerji dönüşümünü gerçekleştirmek<br />
için enerji verimliliği, temiz enerji kaynakları,<br />
hidrojen, elektrik şebekelerinin esnekliği ve elektrifikasyon<br />
gibi çeşitli alanlarda 33 trilyon dolarlık<br />
yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Öte yandan; sağlık harcamaları,<br />
hava kirliliği ve iklim değişikliğinin diğer<br />
etkileri de değerlendirildiğinde enerji dönüşümünün<br />
değerinin katlanacağı öngörülüyor.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 55
YÖNETİM & İK<br />
Mesai saatleri içerisinde gülmek,<br />
işyerinde verimliliği artırıyor<br />
Gülmenin insan vücuduna yaptığı olumlu etkiler bir süredir biliniyor. Ancak mesai saatleri içerisinde<br />
atılan içten bir kahkaha çalışanların daha verimli olmasını da sağlıyor. Korona virüs sürecinde ardı<br />
ardına kötü haberlere maruz kalan ve evden dışarıya çıkmadan çalışan insanlar için gülebilmek eskisi<br />
kadar kolay olamadı. Ancak CNBC’nin haberine göre uzmanlar konu verimliliğe geldiğinde gülmenin<br />
önemli bir fark yarattığını söylüyor...<br />
Birçok ülkede Kovid-19 kısıtlamaları kademeli<br />
olarak kaldırılmaya başlansa da evden çalışma uygulamaları<br />
bir süre daha bizimle kalacak gibi görünüyor.<br />
Hibrit modelde çalışmanın faydaları daha<br />
kalıcı olsa da personel için bu uzun vadede iş arkadaşlarıyla<br />
daha az zaman geçirmek ve ofiste şakalaşarak<br />
stres atmak için daha az fırsat bulmak anlamına<br />
da geliyor.<br />
Bir yıldan fazla bir süreyi arkadaşlarından, ailesinden<br />
ve aynı zamanda iş arkadaşlarından izole<br />
geçiren çalışanlar tükenmişlik hissiyle karşı karşıya<br />
kalıyor. Bu nedenle, gülmek için zaman ayırmak bir<br />
56 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
öncelik gibi görünmese de uzmanlar gülmenin beyin<br />
üzerindeki etkilerinin sadece ruh halimizi değil, aynı<br />
zamanda üretkenliğimizi de artırabileceğine dikkat<br />
çekiyor.<br />
Gülmek beynimize nasıl yardımcı oluyor?<br />
İngiltere merkezli Warwick Üniversitesi’nden<br />
İktisat Profesörü Daniel Sgroi konuyla ilgili açıklamasında,<br />
gülmenin vücutta dopamin ve seratonin<br />
gibi hormonları tetiklediğini ve bunların ruh halini<br />
iyileştiren hormonlar olduğunu söylüyor. Sgroi gülmeyi<br />
açıklarken, “nöron ağlarındaki hızlı hareketler<br />
konsantre olmanıza ve odaklanmanıza yardımcı<br />
olur” diyerek bunun aynı zamanda üretkenliği de<br />
destekleyeceğini belirtiyor. Ancak iktisat profesörü<br />
bu etkilerin ortaya çıkabilmesi için gerçek bir kahkahanın<br />
olması gerektiğini sözlerine ekliyor. Sgroi,<br />
“Nörolojide, kendinizi gülmeye zorlamanın bu etkilerden<br />
bazılarını yaratabileceğine dair bazı kanıtlar<br />
var. Ancak gerçek bir prosedür olmadığından çok<br />
daha az belirgindirler” diyor.<br />
Sgroi, 2015’te birlikte kaleme aldığı araştırmada,<br />
mutluluk ve üretkenlik arasında bir bağlantı olduğuna<br />
dair kanıtlar buldu. Çalışmasında kullanılan<br />
tekniklerden biri, katılımcıları güldürmek ve daha<br />
mutlu olmak için komediyi kullanmaktı. Araştırma<br />
bu uygulamanın verimliliği yüzde 12’ye kadar artırdığı<br />
belirtildi. Sgroi, CNBC’ye verdiği demeçte, mutluluk<br />
ve üretkenlik arasındaki bağlantının bir süredir<br />
var olduğunun bilindiğini, ancak “mutlu insanların<br />
daha çok çalıştığının” daha yeni keşfedildiğini söyledi.<br />
“Mutlu olmak çalışanlar için neredeyse daha<br />
fazla zaman yaratıyor” ifadelerini kullanan Sgroi,<br />
mutlu olan birinin bir saat içinde yaptığı bir işi mutlu<br />
olmayan birinin bir saat 20 dakika içinde yapabileceğini<br />
açıkladı.<br />
Londra Üniversitesi Akademisi Bilişsel Nörobilim<br />
Enstitüsü Müdürü Sophie Scott kahkahanın vücuttaki<br />
anksiyete ve stres hormonları olarak bilinen<br />
adrenalin ve kortizol seviyesini azaltmaya yardımcı<br />
olduğunu söyledi. Scott, “Gülerken endorfin alımını<br />
artırırsınız ve bunlar vücudun doğal ağrı kesicileridir”<br />
diyen Scott, daha da önemlisi, insanların endorfini<br />
bir bağlanma mekanizması olarak kullandıklarını<br />
belirtti. “İnsanların diğer insanlarla gülmek gibi,<br />
endorfin salınımıyla ilişkili şeyler yapma eğiliminde<br />
olduklarında, bu faaliyetlerin aslında “bu insanlara<br />
bağlı olma duygusunu pekiştirdiğini” açıkladı. Scott,<br />
insanların bir takım halinde çalıştığı işlerde kahkahanın<br />
“o takım arasındaki bağları güçlendirmenin<br />
ve aynı zamanda stresi azaltmanın çok iyi bir yolu”<br />
olduğunu söyledi.<br />
Gülmeye zaman ayırın<br />
Nörolog Sabina Brennan konuyla ilgili yaptığı<br />
açıklamada, çalışanlara gerektiğinde komik buldukları<br />
şeyleri depolayarak gülmenin sağlayabileceği<br />
destekten yararlanmayı öneriyor. Brennan, “Bence<br />
altının çizilmesi gereken önemli bir nokta, kronik<br />
stresin belirtilerinden birinin de mizah duygusunun<br />
kaybı olmasıdır. Bu insanların mizah duygusunun ve<br />
hayatın komik tarafını görme yeteneğini çalınmasına<br />
neden olabilir. Mizah düşünülemez olanla başa<br />
çıkmamıza yardımcı olur. Bu durum, insanların bazen<br />
uygunsuz zamanlarda kendilerini gülerken bulmalarının<br />
bir nedeni olabilir” sözlerini kullandı.<br />
Brennan uygunsuz durumlarda atılan kahkahalara<br />
ilişkin, “Benim kişisel teorim tıpkı düdüklü tencerenin<br />
serbest kalması gibi beyninizin, ‘Bir dakika,<br />
aslında şu anda korkunç bir şeyle uğraşıyorsun’ demesi”<br />
ifadelerine yer verdi.<br />
Sgroi, kahkaha gibi fiziksel tepkilere yol açan<br />
hareketlerin davranış biliminde “ruh hali tetikleme<br />
prosedürleri” olarak kullanıldığına işaret etti. Bilim<br />
insanı video izlemek, müzik dinlemek, mizahi bir<br />
yazı okumak, komik birisiyle konuşmak gibi eylemlerin<br />
“ihtiyacınız olan ruh halini yaratmaya” yardımcı<br />
olabileceğini söyledi. Ancak Sgroi, bu tür isteklere<br />
aşırı maruz kalınmaması konusunda uyardı. Bilim<br />
insanı, “İnsanoğlu inanılmaz bir alışkanlık yeteneğine<br />
sahiptir. Bu yüzden 10 dakika önce komik olan<br />
şey, üst üste iki veya üç kez duyduğunuzda komedi<br />
değerini kaybeder” uyarısında bulundu.<br />
İş yerinde gülmeye zaman ayırmanın önemini<br />
vurgulayan uzmanlardan bir kısmı, çalışanları ile<br />
birlikte gülmek için haftada bir internet üzerinden<br />
içerisinde komik oyunların olduğu etkinlikler yaptıklarını<br />
belirtiyor.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 57
Tüketici için en önemli<br />
kriter “güvende hissetmek”<br />
KPMG’nin 16 ülkede 18 binden fazla kişiyle görüşerek yaptığı ‘Ben, Hayatım,<br />
Cüzdanım’ başlıklı büyük tüketici araştırması, Kovid-19 sonrası tüketicilerin değişen<br />
ihtiyaçlarına, değişen davranışlarına ve beklentilerine ışık tutuyor. Araştırmaya<br />
göre, hayatın dijitalde geçtiği şu dönemde ‘güvende hissetmek’ en önemli kriter.<br />
Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 92’si kendisinin ve ailesinin güvende olmasına<br />
büyük önem veriyor. Tüketici, hizmet ve ürün aldığı şirketlerin de güven beklentilerine<br />
yanıt vermesini ve destekleyici olmasını bekliyor…<br />
58 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
KPMG’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiği<br />
‘Ben, Hayatım, Cüzdanım Araştırması’ tüketicinin<br />
dünyasındaki değişimin izini sürüyor. Covid-19 etkisinin<br />
tüketicinin davranışlarına ve beklentilerine nasıl<br />
yansıdığını inceleyen araştırmaya göre şu anda<br />
tüketici için en önemli şey kendisinin ve ailesinin<br />
güvende olması. Tüketiciler, işletmelerin de bu değişime<br />
ayak uydurmasını ve güvende hissetmekle<br />
ilgili beklentilerine yanıt vermesini istiyor.<br />
KPMG’nin bu yıl 16 ülkede, 18 binden fazla tüketiciyle<br />
görüşerek yaptığı araştırma yarının müşterisine<br />
ve değişen müşteri davranışlarına odaklanıyor.<br />
Araştırmayı değerlendiren KPMG Türkiye Perakende<br />
ve Tüketici Ürünleri Sektör Lideri Gökhan Kaçmaz,<br />
“2020’den itibaren Covid-19’un yıkıcı etkisi işletmeleri,<br />
pazarları, sektörleri, müşterileri, çalışanları<br />
paydaşlarıyla ilişkilerinde değişime zorladı. Çalışma<br />
ortamı değişti. İş yapma modelleri değişti. Yüz yüze<br />
etkileşim azaldı, hayat dijitalde akmaya başladı.<br />
Yaşlılar ilk kez dijital kanalları kullanırken gençlerin<br />
dijital alandaki varlıkları arttı. Bağlam ve içerik dijitalleşti.<br />
İşletmeler değişen tüketiciye hizmet vermek<br />
için bağlılık modellerini sürekli geliştirmek zorunda.<br />
Temel yol gösterici ise müşteri ihtiyaçları. Eskiden<br />
kalma içgörülerle hareket etmek çok tehlikeli. Müşteri<br />
ihtiyaçlarını anlamak için veri analizinden makine<br />
öğrenimine birçok yeni teknolojiyi kullanmak<br />
gerekiyor” dedi.<br />
Araştırmadan çıkan bazı başlıklar şöyle:<br />
Kovid-19’la birlikte beklentiler değişirken,<br />
şirketlerin dijital hizmetlere geçişiyle birlikte<br />
tüketicide önemli bir anksiyete duygusu ortaya<br />
çıktı.<br />
Araştırmaya katılanların büyük bölümü ‘endişeli’<br />
olduğunu ifade ediyor. Yüzde 73’ü salgınla,<br />
yüzde 81’i ekonomik durgunlukla ve<br />
yüzde 61’i sağlıkla ilgili endişe duyuyor. Tüketici<br />
kendisini ‘güvende hissetmek’ istiyor<br />
ve bu beklenti şu anda çok kritik.<br />
Dünyadaki belirsizlik devam ettikçe tüketiciler<br />
de o kadar fazla alternatif çözümlerle günlük<br />
yaşamlarını güvence altına almak istiyorlar.<br />
Beslenme, spor, iş, eğitim, alışveriş, eğlence<br />
ve ibadet gibi alanlarda alışkanlıklarını dijital<br />
ve güvenli olarak sürdürmeye çalışıyorlar. İşletmelerin<br />
de bu değişime ayak uydurmasını<br />
ve destekleyici olmasını bekliyorlar.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Online kanallara radikal ve hızlı geçiş, güvenlik<br />
ihtiyacının doğrudan bir sonucu olarak<br />
karşımıza çıkıyor. Artık şirketler ‘en yakın rakibine’<br />
göre değil ‘en iyi deneyim standardını<br />
sağlama’ kriterine göre seçiliyor. Tüketici güven<br />
endişesini en çok yaşadığı bu dönemde<br />
hizmet aldığı şirketin güvenlik ihtiyaçlarını<br />
da karşılamasını bekliyor.<br />
Tüketicilerin yüzde 55’inin bir şirketten en<br />
büyük beklentileri kişisel verilerinin korunması<br />
ve yüzde 47’si ise bu verilerin satılmamasını<br />
istiyor.<br />
Tüketicilerin yüzde 26’sı siber tehditlerden<br />
büyük ölçüde endişe duyuyor.<br />
Katılımcıların yüzde 76’sı e-ticaret ve online<br />
alışverişi çok önemli ve önemli olarak değerlendiriyor.<br />
Yüzde 62’si uygulamalar için<br />
aynı şeyi düşünüyor. Yüzde 92’si ailesinin ve<br />
kendisinin güvende olmasına büyük önem<br />
veriyor. Bu yeni beklentiler ve motivasyonlar<br />
kalıcı olacak. Tüketiciler sağlık, güvenlik, temizlik<br />
ve dijital deneyimlere önem vermeye<br />
devam edecek.<br />
Telefonumuz mu cüzdanımız mı<br />
Tüketicilerin yüzde 40’ı telefonlarını kaybetmektense<br />
cüzdanlarını kaybetmeyi tercih<br />
ediyor.<br />
Katılımcıların yüzde 44’ü Kovid-19 öncesine<br />
göre daha fazla ve daha farklı teknolojilerden<br />
yararlandığını söylüyor.<br />
Tüketicilerin yüzde 31’i şirketlerin onları çok<br />
iyi tanımalarını etkileyici bulsa da müşterinin<br />
kendisinin ne istediğini daha bilmeden<br />
şirketin bilebilmesini ürkütücü buluyor.<br />
Tüketicilerin yüzde 80’i kendi değerleri ve<br />
inançlarıyla örtüşen markalardan alışveriş<br />
yapmayı tercih ediyor.<br />
Tüketicilerin yüzde 37’sinin önceliği sürdürülebilir<br />
ürünler.<br />
Tüketicilerin yüzde 90’ı kazandığını topluma<br />
geri veren, etik kuruluşlara daha fazla<br />
ödeme yapmaya istekli.<br />
Belirsizlik, bir kısım tüketiciyi birikim yapmaya<br />
yöneltmiş. Araştırmaya katılanların<br />
yüzde 49’u daha fazla para biriktirmeye başladığını<br />
belirtiyor.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 59
İSTATİSTİK<br />
APLUS ENERJİ<br />
Katkılarıyla<br />
APLUS ENERJİ TEMMUZ <strong>2021</strong> ANALİZİ<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında gerçekleşen toplam 30.584 GWh elektrik üretiminin %76,4’ü serbest<br />
üretim şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Serbest üretim şirketlerinin üretimdeki payı, bir<br />
önceki aya göre 0,34 puan artmış, geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre ise 1,83 puan<br />
azalmıştır.<br />
Serbest üretim şirketlerini %17,3 oranla EÜAŞ santralleri ve %3,95 oran ile lisanssız santraller<br />
izlemektedir. Toplam üretimin %2,36’sı İşletme Hakkı Devredilen Santraller, %0,02’si ise Yap-<br />
İşlet-Devret santralleri tarafından üretilmiştir 1 .<br />
APLUS ENERJİ TEMMUZ <strong>2021</strong> ANALİZİ<br />
oranında katkıda bulunmuştur. Diğer termik santrallerin 3 üretimdeki payı ise %1,9 olarak<br />
gerçekleşmiştir.<br />
TEİAŞ tarafından yayımlanan üretim verilerine göre, <strong>2021</strong> Temmuz ayında termik santrallerin<br />
gerçekleşen toplam üretimdeki payı %66,68 olarak kaydedilmiştir. Yenilenebilir enerji<br />
kaynaklarından elde edilen elektrik üretiminin payı ise %33,32 olarak gerçekleşmiştir 4 .<br />
Gerçekleşen elektrik üretimi kaynak bakımından incelendiğinde ise <strong>2021</strong> Temmuz ayında<br />
toplam üretimin %35,6’sının doğal gaz ve LNG santralleri tarafından gerçekleştirildiği<br />
görülmektedir. Barajlı hidroelektrik santraller, ilgili ayda toplam üretimin %13,3’ünü<br />
karşılarken, akarsu tipi hidroelektrik santraller ise %3,1 oranıyla üretime katkıda bulunmuştur.<br />
İthal kömür santralleri temmuz ayında toplam üretimin %15,7’sini karşılarken, yerli kömür<br />
santralleri ise %13,3 oranında katkı sağlamıştır. Yenilenebilir enerji santrallerinden rüzgâr<br />
enerjisi santralleri toplam üretime %9,9 jeotermal ve güneş enerjisi santralleri 2 ise %7<br />
1<br />
Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.<br />
2<br />
Jeotermal ve Güneş enerjisi santralleri “Diğer Yenilenebilir” olarak sınıflandırılmıştır.<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında gerçekleşen<br />
toplam 30.584 GWh<br />
elektrik üretiminin %76,4’ü serbest<br />
üretim şirketleri tarafından<br />
gerçekleştirilmiştir. Serbest üretim<br />
şirketlerinin üretimdeki payı,<br />
bir önceki aya göre 0,34 puan artmış,<br />
geçtiğimiz senenin aynı dönemine<br />
göre ise 1,83 puan azalmıştır.<br />
Serbest üretim şirketlerini<br />
%17,3 oranla EÜAŞ santralleri ve<br />
2020 yılı Temmuz ayında 296,36 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama piyasa takas fiyatı<br />
(PTF), <strong>2021</strong> yılı Temmuz %3,95 ayında, bir oran önceki ile yıla lisanssız göre %74,9 santraller<br />
izlemektedir. Toplam üretimin<br />
oranında artarak 518,37 TL/MWh<br />
olarak kaydedilmiştir. Bu dönemde gerçekleşen ortalama PTF, bir önceki aya göre (402,03<br />
TL/MWh) %28,9 oranında artış göstermiştir.<br />
%2,36’sı İşletme Hakkı Devredilen<br />
Santraller, %0,02’si ise Yap-İş-<br />
kaynak bakımından incelendiğinde<br />
ise <strong>2021</strong> Temmuz ayında<br />
toplam üretimin %35,6’sının doğal<br />
gaz ve LNG santralleri tarafından<br />
görülmektedir.<br />
Barajlı hidroelektrik santraller,<br />
ilgili ayda toplam üretimin<br />
%13,3’ünü karşılarken, akarsu<br />
tipi hidroelektrik santraller ise<br />
%3,1 oranıyla üretime katkıda<br />
bulunmuştur. İthal kömür sant-<br />
Temmuz <strong>2021</strong>’de en yüksek günlük ortalama piyasa takas fiyatı 31 Temmuz gerçekleştirildiği<br />
Cumartesi günü<br />
585,43 TL/MWh olarak<br />
let-Devret<br />
gerçekleşirken;<br />
santralleri<br />
en düşük günlük<br />
tarafından<br />
ortalama PTF ise 22 Temmuz<br />
Perşembe günü 411,23 TL/MWh olarak kaydedilmiştir. Piyasa takas fiyatları saatlik bazda<br />
üretilmiştir 1 .<br />
incelendiğinde ise en yüksek PTF değerinin 1 Temmuz Pazar günü saat 00:00’da 617,00<br />
TL/MWh, en düşük PTF değerinin Gerçekleşen ise 22 Temmuz elektrik Perşembe üretimi günü saat 16:00'da 268 TL/MWh<br />
olarak gerçekleştiği görülmektedir.<br />
1 Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin<br />
yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.<br />
60 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA<br />
3<br />
Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız termik ve biyokütle santralleri diğer termik santraller olarak
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında pik saatlerde 5 540,25 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama PTF, bir<br />
önceki ayın pik saatler ortalaması olan 423,46 TL/MWh’lik değere göre %27,6 oranında<br />
artmıştır 6 .<br />
2020 yılı Temmuz ayında pik dışı (off-peak) saatlerin PTF değeri ortalama 287,97 TL/MWh<br />
iken, bu değer <strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında %72,4 oranında bir artış kaydetmiş ve 496,48 TL/MWh<br />
olarak gerçekleşmiştir.<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında pik saatlerde 5 540,25 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama PTF, bir<br />
önceki ayın pik saatler ortalaması olan 423,46 TL/MWh’lik değere göre %27,6 oranında<br />
artmıştır 6 .<br />
2020 yılı Temmuz ayında pik dışı (off-peak) saatlerin PTF değeri ortalama 287,97 TL/MWh<br />
iken, bu değer <strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında %72,4 oranında bir artış kaydetmiş ve 496,48 TL/MWh<br />
olarak gerçekleşmiştir.<br />
ralleri 2020 temmuz yılı Temmuz ayında ayı toplam içerisinde miştir. toplam 28.809 GWh olan elektrik ayında, talebi, bir önceki <strong>2021</strong> yılı yıla Temmuz göre %74,9<br />
üretimin %15,7’sini karşılarken, TEİAŞ tarafından yayımlanan oranında artarak 518,37 TL/<br />
ayında bir önceki yıla göre %1,58 oranında artış göstererek, 29.265 GWh değerine artmıştır 7 .<br />
yerli kömür santralleri ise %13,3 üretim verilerine göre, <strong>2021</strong> Temmuz<br />
ayında termik santrallerin dönemde gerçekleşen ortalama<br />
MWh olarak kaydedilmiştir. Bu<br />
2020 yılı Temmuz ayında 36.614 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, <strong>2021</strong> yılı Temmuz<br />
oranında katkı sağlamıştır. Yenilenebilir<br />
enerji santrallerinden gerçekleşen toplam üretimdeki PTF, bir önceki aya göre (402,03<br />
ayında 40.645 MWh olarak gerçekleşmiştir.<br />
rüzgâr enerjisi santralleri toplam<br />
üretime %9,9 jeotermal ve güneş<br />
enerjisi santralleri 2 ise %7 oranında<br />
katkıda bulunmuştur. Diğer<br />
payı %66,68 olarak kaydedilmiştir.<br />
Yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
elde edilen elektrik üretiminin<br />
payı ise %33,32 olarak<br />
TL/MWh) %28,9 oranında artış<br />
göstermiştir.<br />
Temmuz <strong>2021</strong>’de en yüksek<br />
günlük ortalama piyasa takas fiyatı<br />
termik<br />
2020<br />
santrallerin<br />
yılı Temmuz 3 üretimdeki<br />
ayı içerisinde<br />
gerçekleşmiştir<br />
toplam 28.809 4 .<br />
GWh olan elektrik talebi,<br />
31 Temmuz<br />
<strong>2021</strong><br />
Cumartesi<br />
yılı Temmuz<br />
günü<br />
payı ise %1,9 olarak gerçekleş- 2020 yılı Temmuz ayında 585,43 TL/MWh olarak gerçekleşirken;<br />
en arasındaki düşük günlük saatleri ortalama ifade<br />
ayında bir önceki yıla göre %1,58 oranında artış göstererek, 29.265 GWh değerine artmıştır 7 .<br />
5<br />
Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki 296,36 saatleri, TL/MWh pik dışı olarak saatler gerçekleşen<br />
ortalama piyasa takas PTF ise 22 Temmuz Perşembe<br />
ise 20:00-08:00<br />
2 Jeotermal 2020 yılı ve Temmuz Güneş enerjisi ayında santralleri<br />
6 ayında Gün “Diğer Öncesi Yenilenebilir” 40.645 Piyasası MWh olarak ortalama olarak sınıf-<br />
gerçekleşmiştir.<br />
elektrik fiyatı fiyatları (PTF), hesaplamalarında <strong>2021</strong> yılı Temmuz kaynak günü olarak 411,23 <strong>Enerji</strong> TL/MWh Piyasaları olarak İşletme kay-<br />
36.614 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, <strong>2021</strong> yılı Temmuz<br />
eder.<br />
landırılmıştır. A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları kullanılmaktadır. dedilmiştir. Piyasa takas fiyatları<br />
7<br />
3 Fuel-oil, 2020 ve nafta, <strong>2021</strong> motorin, yılları için LPG, saatlik lisanssız<br />
termik ve biyokütle santralleri Bilgi Sistemi’nin yayımladığı 31 Tem-<br />
veriler 4 <strong>2021</strong> YTBS Temmuz Genel Günlük verileri Yük İşletme Tevzi Neticesi Raporları’ndan alınmıştır.<br />
saatlik bazda incelendiğinde ise<br />
en yüksek PTF değerinin 1 Temmuz<br />
Pazar günü saat 00:00’da<br />
diğer termik santraller olarak sınıflandırılmaktadırmuz<br />
<strong>2021</strong> tarihli Kamusal Rapordan<br />
alınmıştır.<br />
5<br />
Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki saatleri, pik dışı saatler ise 20:00-08:00 arasındaki saatleri ifade<br />
eder.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 61<br />
6<br />
Gün Öncesi Piyasası ortalama elektrik fiyatları hesaplamalarında kaynak olarak <strong>Enerji</strong> Piyasaları İşletme<br />
A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları kullanılmaktadır.
<strong>2021</strong> yılı Haziran ayı sonunda 97.620 MW olan toplam kurulu güç değeri 437,7 MW’lık artışla<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda 98.058 MW olarak kaydedilmiştir.<br />
Toplam kurulu gücün %67,7’lık (66.428 MW) kısmını serbest üretim şirketleri oluştururken,<br />
EÜAŞ santrallerinin toplam kurulu güçteki payı %21,8 (21.425 MW) seviyesindedir 8 . Yap işlet<br />
devret santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme hakkı devredilen santraller %2,9’luk (2.831 MW)<br />
bir orana sahiptir. Lisanssız santrallerin toplam kurulu güç içindeki payı da %7,4 (7.244 MW)<br />
olarak kaydedilmiştir.<br />
<strong>2021</strong> yılı Haziran ayı sonunda 97.620 MW olan toplam kurulu güç değeri 437,7 MW’lık artışla<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda 98.058 MW olarak kaydedilmiştir.<br />
Toplam kurulu gücün %67,7’lık (66.428 MW) kısmını serbest üretim şirketleri oluştururken,<br />
EÜAŞ santrallerinin toplam kurulu güçteki payı %21,8 (21.425 MW) seviyesindedir 8 . Yap işlet<br />
devret santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme hakkı devredilen santraller %2,9’luk (2.831 MW)<br />
bir orana sahiptir. Lisanssız santrallerin toplam kurulu güç içindeki payı da %7,4 (7.244 MW)<br />
olarak kaydedilmiştir.<br />
617,00 TL/MWh, en düşük PTF 2020 yılı Temmuz ayında pik GWh değerine artmıştır<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda oluşan toplam kurulu gücün %26,2’lik kısmı (25.732 MW) doğal<br />
7 . 2020<br />
değerinin ise 22 Temmuz Perşembe<br />
günü santraller saat tarafından 16:00’da karşılanmaktadır. 268 ğeri ortalama Bu yakıt 287,97 tiplerini TL/MWh %11,6’lik (11.336 olarak ölçülen MW) oranla saatlik yerli ortalama<br />
gaz ve LNG yakıt tipi santralleri dışı ile (off-peak) karşılanırken, saatlerin %23,7’lik PTF kısmı de-<br />
yılı Temmuz ayında 36.614 MWh<br />
(23.219 MW) barajlı hidrolik<br />
TL/MWh kömür olarak 9 santralleri gerçekleştiği ve %9,2’lik görülmektedir.<br />
tipi hidrolik santraller %8,3’lük bir orana (8.172 MW) sahipken, rüzgâr 40.645 santralleri MWh toplam olarak kurulu gerçekleş-<br />
iken, oran bu (8.995 değer MW) <strong>2021</strong> ile ithal yılı Temmuz kömür santralleri talep, izlemektedir. <strong>2021</strong> yılı Temmuz Akarsu ayında<br />
ayında %72,4 oranında bir artış<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayında pik<br />
miştir.<br />
kaydetmiş ve 496,48 TL/MWh<br />
saatlerde 5 540,25 TL/MWh olarak<br />
gerçekleşen 8<br />
<strong>2021</strong> yılı Haziran ayı sonunda<br />
olarak gerçekleşmiştir.<br />
Kaynak ortalama olarak TEİAŞ PTF, tarafından bir yayımlanan 31 Temmuz <strong>2021</strong> tarihli Genel 97.620 Günlük MW İşletme olan Neticesi toplam kurulu<br />
raporu<br />
<strong>2021</strong> yılı<br />
kullanılmaktadır. 2020 yılı Temmuz ayı içerisinde<br />
önceki ayın pik saatler Temmuz ortalaması ayı sonunda oluşan toplam kurulu gücün %26,2’lik güç kısmı değeri (25.732 437,7 MW) MW’lık doğal artışla<br />
9<br />
Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.<br />
olan 423,46 gaz ve TL/MWh’lik LNG yakıt tipi değere santralleri ile karşılanırken,<br />
toplam 28.809<br />
%23,7’lik<br />
GWh olan<br />
kısmı (23.219 <strong>2021</strong> MW) yılı Temmuz barajlı hidrolik ayı sonunda<br />
göre %27,6 santraller oranında tarafından artmıştırkarşılanmaktadır. 6 . elektrik talebi, Bu yakıt <strong>2021</strong> tiplerini yılı Temmuz %11,6’lik 98.058 (11.336 MW) olarak oranla kaydedilmiştir.<br />
yerli<br />
kömür 9 santralleri ve %9,2’lik ayında oran (8.995 bir önceki MW) yıla ile ithal göre kömür %1,58 santralleri Toplam izlemektedir. kurulu gücün Akarsu %67,7’lık<br />
5 Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki<br />
saatleri, pik dışı saatler ise 20:00- oranında artış göstererek, 29.265 (66.428 MW) kısmını serbest üre-<br />
tipi hidrolik santraller %8,3’lük bir orana (8.172 MW) sahipken, rüzgâr santralleri toplam kurulu<br />
08:00 arasındaki saatleri ifade eder. kaynak olarak <strong>Enerji</strong> Piyasaları İşletme 7 2020 ve <strong>2021</strong> yılları için saatlik veriler<br />
YTBS Genel Günlük İşletme Neti-<br />
6 Gün Öncesi Piyasası ortalama A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları<br />
yayımlanan kullanılmaktadır. 31 Temmuz <strong>2021</strong> tarihli Genel cesi Raporları’ndan Günlük İşletme alınmıştır. Neticesi<br />
8<br />
elektrik fiyatları Kaynak hesaplamalarında<br />
olarak TEİAŞ tarafından<br />
raporu kullanılmaktadır.<br />
9<br />
Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.<br />
62 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
gücün %9,9’lık bir kısmını (9.755 MW) oluşturmaktadır 10 . Toplam kurulu gücün %7,4’lük kısmı<br />
(7.266 MW) güneş enerjisi santralleri, %1,7’lik kısmı (1.627 MW) jeotermal enerji<br />
santrallerinden oluşurken, %2’lik kısmı (1.957 MW) ise diğer termik santraller 11 tarafından<br />
oluşturulmaktadır.<br />
2020 yılı Temmuz ayında 2,215 milyar m 3 olarak kaydedilen toplam doğal gaz tüketimi, <strong>2021</strong><br />
yılı Temmuz ayında %81,9 oranında bir artışla 4,031 milyar m 3 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik<br />
santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarı 2020 yılı Temmuz ayında 0,499 milyar m 3 iken bu<br />
miktar, <strong>2021</strong> yılının aynı döneminde %271,1 oranında artarak 1,850 milyar m 3 olarak<br />
kaydedilmiştir 12 . Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarının toplam doğal gaz<br />
tüketimine oranı 2020 yılı Temmuz ayında 22,5 iken, bu oran <strong>2021</strong> Temmuz ayında %45,9<br />
olarak gerçekleşmiştir.<br />
tim şirketleri oluştururken, EÜAŞ<br />
santrallerinin toplam kurulu<br />
güçteki payı %21,8 (21.425 MW)<br />
seviyesindedir 8 . Yap işlet devret<br />
santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme<br />
hakkı devredilen santraller<br />
%2,9’luk (2.831 MW) bir orana<br />
sahiptir. Lisanssız santrallerin<br />
toplam kurulu güç içindeki payı<br />
da %7,4 (7.244 MW) olarak kaydedilmiştir.<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı sonunda<br />
8 Kaynak olarak TEİAŞ tarafından<br />
yayımlanan 31 Temmuz <strong>2021</strong> tarihli<br />
Genel Günlük İşletme Neticesi raporu<br />
kullanılmaktadır.<br />
oluşan toplam kurulu gücün<br />
%26,2’lik kısmı (25.732 MW) doğal<br />
gaz ve LNG yakıt tipi santralleri<br />
ile karşılanırken, %23,7’lik kısmı<br />
(23.219 MW) barajlı hidrolik santraller<br />
tarafından karşılanmaktadır.<br />
Bu yakıt tiplerini %11,6’lik<br />
(11.336 MW) oranla yerli kömür 9<br />
santralleri ve %9,2’lik oran (8.995<br />
MW) ile ithal kömür santralleri<br />
izlemektedir. Akarsu tipi hidrolik<br />
santraller %8,3’lük bir orana<br />
10<br />
Akarsu tipi hidrolik santrallere lisanssız hidrolik santraller de dahildir.<br />
11<br />
Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız termik, kojenerasyon ve biyokütle santralleri diğer termik<br />
santraller olarak sınıflandırılmaktadır.<br />
12<br />
<strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı Elektrik üretimi için tüketilen toplam doğal gaz miktarı, T.C. <strong>Enerji</strong> ve Tabii<br />
Kaynaklar Bakanlığı <strong>Enerji</strong> İşleri Genel Müdürlüğü raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan dolayı<br />
hesaplanan oranlarda farklılık bulunabilir.<br />
9 Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri<br />
yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.<br />
(8.172 MW) sahipken, rüzgâr<br />
santralleri toplam kurulu gücün<br />
%9,9’lık bir kısmını (9.755 MW)<br />
oluşturmaktadır 10 . Toplam kurulu<br />
gücün %7,4’lük kısmı (7.266 MW)<br />
güneş enerjisi santralleri, %1,7’lik<br />
kısmı (1.627 MW) jeotermal enerji<br />
santrallerinden oluşurken, %2’lik<br />
kısmı (1.957 MW) ise diğer termik<br />
santraller 11 tarafından oluşturulmaktadır.<br />
2020 yılı Temmuz ayında<br />
2,215 milyar m 3 olarak kaydedilen<br />
toplam doğal gaz tüketimi, <strong>2021</strong><br />
yılı Temmuz ayında %81,9 oranında<br />
bir artışla 4,031 milyar m 3<br />
olarak gerçekleşmiştir. Elektrik<br />
santrallerinde tüketilen doğal gaz<br />
miktarı 2020 yılı Temmuz ayında<br />
0,499 milyar m 3 iken bu miktar,<br />
<strong>2021</strong> yılının aynı döneminde<br />
%271,1 oranında artarak 1,850<br />
milyar m 3 olarak kaydedilmiştir 12 .<br />
Elektrik santrallerinde tüketilen<br />
doğal gaz miktarının toplam doğal<br />
gaz tüketimine oranı 2020<br />
yılı Temmuz ayında 22,5 iken, bu<br />
oran <strong>2021</strong> Temmuz ayında %45,9<br />
olarak gerçekleşmiştir.<br />
10 Akarsu tipi hidrolik santrallere lisanssız<br />
hidrolik santraller de dahildir.<br />
11 Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız<br />
termik, kojenerasyon ve biyokütle<br />
santralleri diğer termik santraller<br />
olarak sınıflandırılmaktadır.<br />
12 <strong>2021</strong> yılı Temmuz ayı Elektrik<br />
üretimi için tüketilen toplam doğal gaz<br />
miktarı, T.C. <strong>Enerji</strong> ve Tabii Kaynaklar<br />
Bakanlığı <strong>Enerji</strong> İşleri Genel Müdürlüğü<br />
raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan<br />
dolayı hesaplanan oranlarda<br />
farklılık bulunabilir.<br />
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 63
SOSYAL MEDYA<br />
Geçtiğimiz ayın sosyal medyada yer<br />
alan başlıklarından seçmeler sizlerle...<br />
64 • Ağustos <strong>2021</strong> • ENERJİ PANORAMA
ENERJİ PANORAMA • Ağustos <strong>2021</strong> • 65