08.02.2021 Views

Hotel Restaurant February 2021

Hotel Restaurant February 2021

Hotel Restaurant February 2021

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu çağrıya dikkat!<br />

Türkiye’nin ilk kadın kaymakamı Özlem Bozkurt<br />

Gevrek, 29 yıl Anadolu’yu karış karış gezdikten<br />

sonra İstanbul Valiliği’ne Turizmden Sorumlu<br />

Vali Yardımcısı olarak atandı. “İstanbul’u<br />

yöneten Türkiye’yi yönetir” sorumluluğuyla zorlu<br />

pandemi koşullarında kente hizmet için kolları<br />

sıvayan Bozkurt Gevrek, turizmcilere seslenerek:<br />

“Sektörün yardımına ihtiyacım var, mümkün<br />

olduğu kadar tüm temsilcilerle ilişki ve iletişim<br />

içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu kapı<br />

herkese açık, birlikte çalışmalıyız.”çağrısını yaptı.<br />

İstanbul’a hizmet etmenin kendisi için çok büyük<br />

bir gurur ve onur olduğunu samimi cümleleriyle<br />

paylaşan Bozkurt Gevrek ile taşradan İstanbul’a<br />

uzanan siyasi kariyerini ve şehre dair hayallerini<br />

konuştuk. Sayın Valimizi yeni görevinde tebrik<br />

ediyor, başarılar diliyoruz…<br />

Yemeğe tutkun bir aileden geliyor. Lezzetse<br />

lezzet, sofraysa alabildiğine göz kamaştıran! En<br />

basit yemeğin bile günler öncesinden incelikle<br />

tasarlandığı bir dekorasyon aşkı ve becerisiyle<br />

üstelik de! Hep yeni ve farklı olanın peşinde,<br />

sanatla iç içe. Her çocuğun bir ilham perisi vardır<br />

elbette. Sinem Ekşioğlu’nun ise, her şeyin en<br />

farklısını yapmayı seven annesi oluyor. Evcilik<br />

oyunlarında plastik tabaklar yerine mutfak<br />

setlerine gönül bağlayışı da bu sebeple, küçük bir<br />

çocukken gül yapraklarından Amerikan servis,<br />

dut yaprağından çay bardağı altlığı yapma zevki<br />

de. Ortaokul çağlarındayken evin doğum günü<br />

pastacısı oluyor da, buna kimseler şaşırmıyor. Bir<br />

pasta yapılacaksa mutfakta ilk onun ayak sesleri<br />

yükseliyor. Five O’Clock markasının kurucu<br />

şefinin ilham veren öyküsü bu sayımızda.<br />

Gastronomi sektöründe gelişim sağlamak için<br />

tek elden koordinasyonun önemine dikkat çekti:<br />

“Başarı, takım çalışmasıyla gelir. Başkanların ve<br />

yönetimlerin ilgi ve başarısına güdümlü bir iş<br />

modeliyle sürdürülebilir bir gelişim sağlanamaz.”<br />

dedi. “Markalaşacaksak, bu İngiltere, İspanya<br />

ve Bosna örneklerinde olduğu gibi tek ve basit<br />

ürünlerle olmalı” tespitini yaptı, çok ürünle emek<br />

ve bütçeyi azaltmaktan öteye geçilemeyeceğinin<br />

sinyalini verdi.Bir ışık da salgın öncesi düzenlenen<br />

gastronomi festivalleri konusunda yaktı;<br />

fiziki etkinliklerin özel sektörce profesyonel<br />

bir alt yapıyla düzenlemesi gerektiğine işaret<br />

ederek, belediyelerin ve kamunun yaptığı<br />

organizasyonların yeterli ve sürdürülebilir<br />

olmadığını, daha çok yerel halka reklam amaçlı<br />

gerçekleştirildiğini ifade etti. TÜRSAB Yönetim<br />

Kurulu Muhasip Üyesi Hasan Eker ile gastronomi<br />

sektörünün ve Türk mutfağının son dönem<br />

performansını, pandemi sınavını ve yeni döneme<br />

dair çıkış yollarını konuştuk.<br />

Şubat sayımız çok özel konu ve konuklarımızla<br />

sizleri bekliyor.<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

K<br />

GENEL MÜDÜR<br />

(Sorumlu)<br />

TEKNIK MÜDÜR<br />

EMİR ÖMER ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

TOLGA ÇAKMAKLI<br />

tolga.cakmakli@img.com.tr<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />

HÜSEYİN KURT<br />

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />

Başkanı<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TEZER ÖNER<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />

İşletme Yatırım Danışmanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

ORHAN GENCELİ<br />

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />

Yönetim Kurulu Üyesi<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />

www.ihlasmatbaacilik.com<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

İSTMAG<br />

Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />

İHLAS MEDIA CENTER<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />

Tel: 0212 454 22 22<br />

Faks: 0212 454 22 93<br />

BILGI İŞLEM<br />

İMG WEB TEAM MAIL<br />

web@img.com.tr<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları<br />

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


içindekiler<br />

24<br />

36 26<br />

antre<br />

8 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

14 Accor-Faena güçlerini<br />

birleştirdi<br />

16 Travel Turkey İzmir bu defa<br />

dijital<br />

17 Öner: Covid yokmuş gibi yaz<br />

kanka<br />

18 Sağlık turizminde kilit nokta:<br />

dijital pazarlama<br />

19 Rehber-acente ilişkilerinde<br />

doğru bilinen yanlışlar<br />

20 Budak: Turizm Bakanı hayal<br />

satıyor, hiçbir öngörüsü tutmadı<br />

22 Anadolu yavaşladı Antalya<br />

ve İstanbul yatırıma<br />

doymadı<br />

23 Özkar: Seyahat<br />

sektöründe halkla ilişkiler<br />

stratejisi oluşturmanın 5<br />

yolu<br />

yeni yatırımlar<br />

24 Radisson Grubu’ndan<br />

Erciyes ve Çamlıvadi’ye<br />

iki yeni proje<br />

iş’te kadın<br />

26 Bozkurt Gevrek: Sektörün<br />

yardımına ihtiyacım var, el<br />

birliğiyle çalışmalıyız!<br />

marka<br />

30 Oral: Yarım milyonu aşkın<br />

işletmenin birdenbire online<br />

siparişe geçmesi imkansız!<br />

32 Ertürk: Dijitalleşmeyi<br />

tamamlamaya değil, çağı<br />

yakalamaya odaklanılmalı<br />

34 NG Kütahya Seramik Yükselen<br />

Değerler Ödül Töreni gerçekleşti<br />

şefin gözünden<br />

38 En 'tatlı sanat'çı:<br />

Sinem Ekşioğlu<br />

gastro güncel<br />

42 Eker: Şehirler en güçlü<br />

yanlarıyla markalaşsın<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


58 38<br />

56<br />

44 Türkiye, mutfağını 19 ünlü<br />

şefle tanıtacak<br />

46 MÜSİAD Başkanı: Mutfak<br />

ihracatı veTürk mutfak<br />

sanatları ticarileştirilmelidir<br />

48 Başan: Bursa, bir gastronomi<br />

şehri olmayı hak etmiyor mu?<br />

gastro aktüel<br />

50 Gastronomi sektöründen kısa<br />

haberler<br />

fuar<br />

54 Türk fuarcılığının kaybı 200<br />

milyon dolar!<br />

yeni mekan<br />

56 Türkiye’nin en yeni yeme<br />

içme mekanları<br />

dosya<br />

58 Sevgililer Günü özel<br />

hotel-tech<br />

60 Son gelişmeleriyle HoReCa<br />

teknoloji ve sistemleri<br />

ürünler<br />

64 Yeni ürünler<br />

64<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


6<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Turizmin en başarılı kadın<br />

girişimcisi, Banu Dedeman!<br />

İş hayatında birçok başarıya imza atan, üreten ekonominin içinde olan, toplumdaki algının<br />

değiştirilmesi ve örnek olabilmek adına ödüllendirilen kadınlar, 3. Kadın Girişimcileri<br />

Destekleme Zirvesi ve Ödül Töreni’nde bir araya geldi. Başarı hikayeleriyle ilham veren kadınların<br />

deneyimlerini paylaştığı zirve, ‘Yeni Normalde Kadın ve Dayanışma’ ana teması ile İş Sanat Kültür<br />

Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER)<br />

ve Çevre Doğa ve Tarihi Dokuyu Koruma Derneği (ÇEVDO-DER) tarafından organize edilen<br />

zirvenin sunuculuğunu Celal Toprak ile Seda Çelik üstlendi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)<br />

Başkanı İsmail Gülle ve İş Bankası tarafından desteklenen Kadın Girişimciliğine Destek Zirvesi ve<br />

Ödül Töreni, 6 Ocak’ta gerçekleştirildi. Ödül töreninde, Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts International<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Banu Dedeman “Turizmde En Başarılı Kadın Girişimci Ödülü’ne layık<br />

görüldü. Pandemi dönemine rağmen otellerinde gerçekleştirdiği yenilikçi girişimler ve yeni<br />

yatırımlar ile ülke ekonomisine sağladığı katkıları nedeniyle jüri tarafından ödüllendirilen Banu<br />

Dedeman’a ödülünü Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Esra Yenidünya takdim etti.<br />

Türkiye’nin simge oteli 30. yılını kutluyor<br />

Tarihi 17. yüzyıla dayanan Çırağan Sarayı, geçmişinin asaletiyle lüksü birleştirirken, tam 30 yıldır dünyanın<br />

dört bir yanındaki seyahat tutkunlarına ve turizm sektörüne ilham kaynağı oluyor. Bu yıl, en köklü ve lüks<br />

otel gruplarından Kempinski markası yönetiminde 30. Yıl dönümünü kutlayan Çırağan Palace Kempinski<br />

İstanbul, tarihi ve görkemiyle görenleri heyecanlandıran, görmeyenleri de meraklandıran başlı başına bir<br />

ikon. Eşsiz tarihi, ihtişamlı mimarisi, İstanbul Boğazı üzerindeki benzersiz konumu ve 30 yıldır sunduğu<br />

en üst düzeydeki kişiselleştirilmiş servisiyle dünya çapında ödüller alarak başarısını defalarca taçlandırdı.<br />

Çırağan Palace Kempinski İstanbul Genel Müdürü ve Kempinski Residences Türkiye Bölge Direktörü<br />

Ralph Radtke; “Tam 30 yıldır bu efsaneyi tüm ekip arkadaşlarımızla yaşatmak bizim için büyük bir onur.<br />

Duydukları güven ve sadakat için tüm değerli konuklarımıza ve iş ortaklarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.<br />

Seyahat endüstrisine ve sektöre bir yandan ilham olurken, umuyoruz ki daha sağlıklı günlerde bu önemli<br />

tarihi zamanları coşkuyla ve birlikte de kutlayabileceğiz. Yıl boyunca 30. Yıl dönümümüz için birbirinden özel<br />

deneyimler sunmaya da devam edeceğiz.” dedi.<br />

Tatilsepeti influencer’ini<br />

akademisinde yetiştirecek<br />

Sektörün deneyimli oyuncularından Tatilsepeti’nin şubat ayında başlatacağı “Influencer Academy”<br />

programı başvuruları başladı. İletişim ve sosyal medya dünyası konusunda uzman farklı konuşmacıların,<br />

online ders anlatımları ile teori dersleri vereceği ve tecrübelerini aktaracağı Influencer Academy’de,<br />

katılımcılar her hafta eğitmenlerin sunumlarında paylaştıkları bilgilerden oluşan bir online sınava<br />

tabii tutulacak. Bu sınavlar sonucunda en başarılı olan 4 kişi, her ay konaklama ve ulaşım masrafları<br />

Tatilsepeti tarafından karşılanacak sürpriz rotalara seyahat ederek oluşturacağı içerikler ile teoride<br />

öğrendiği bilgileri pratiğe dökme fırsatı bulacak. Yaklaşık 4 ay sürecek eğitimi en başarılı şekilde<br />

tamamlayarak jüri tarafından seçilen 3 kişi, eğitim sonunda “Tatilsepeti Influencer”ı olmaya hakkı<br />

kazanacak. Sektörün profesyonellerinden eğitimleri alarak “Influencer Academy”nin bir parçası<br />

olmayı isteyen adaylar, konu hakkındaki tüm detayları Tatilsepeti web sitesinden ve sosyal medya<br />

hesaplarından takip edebilecek.<br />

MICE Turizmi profesyonelleri İstanbul’a geliyor<br />

Dünyadaki turizm otoriteleri ve MICE Turizmi profesyonelleri, Luxury MICE B2B Çalıştay ve<br />

Konferansı ile İstanbul’a geliyor. TravelShop Turkey ve İstanbul Turizm Derneği iş birliğiyle<br />

5-8 Nisan <strong>2021</strong> tarihleri arasında İstanbul Pullman <strong>Hotel</strong>’de düzenlenecek olan etkinliğe<br />

aralarında Amerika Tur Operatörleri Birliği Başkanı Terry Dale, Dünya Gastronomik<br />

Seyahatler Derneği Başkanı Eric Wolf, Dünya Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Thomas<br />

Klein, Amerika Seyahat Acentecileri Birliği Başkanı Robert Duglin gibi dünyaca tanınmış ve<br />

ödüllü kanaat önderleri ağırlanacak. Luxury MICE B2B Çalıştay ve Konferansı’na ilişkin bir<br />

açıklama yapan ISTTA Başkanı Yalçın Aydın, “Belki de dünyada ilk defa bu kadar üst düzey<br />

STK yetkilisini Türkiye’de bir araya getirmeye vesile olacağımız için gururluyuz. ISTTA olarak,<br />

ülkemizin 2020 yılı turizm gelirlerindeki olası kayıplarını bu tür iddialı organizasyonlarla telafi<br />

etmeye hedefliyoruz. Turizm sektörünü, geçirmekte olduğumuz zor zamanlardan sonra bir<br />

araya getirecek olmaktan ötürü de ayrıca sorumluluk duyuyoruz.” diye konuştu. TravelShop<br />

Turkey Genel Müdürü Murtaza Kalender ise, dünyada bir ilki Türkiye’de gerçekleştirecek<br />

olmaktan şimdiden büyük kıvanç duyduğunu ifade etti. “Bu etkinlikle dünyanın en tanınmış<br />

turizm otoritelerini konuşmacı vasfıyla Türkiye’de ağırlarken, bir yandan da 300’ün üzerinde<br />

yabancı turizmci alım heyetini de yerel meslektaşlarımızla bir araya getireceğiz.” şeklinde<br />

konuşan Kalender, tüm sektör paydaşlarını ve temsilcilerini etkinlikte yer almaya davet etti.


8<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Erciyes, Avrupa Komisyonu Seçkin<br />

Destinasyonlar Ağı’nda<br />

Türkiye’nin ve dünyanın gözde kayak merkezlerinden birisi olan Erciyes Kış Sporları ve Turizm Merkezi,<br />

alternatif turizm imkânları ile Avrupa Komisyonu Seçkin Destinasyonlar Ağı’nda yer almaya hak kazandı.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan 30 başvuru arasından Kayseri ile birlikte ve finale kalan Afyonkarahisar,<br />

Ankara, İzmir ve Balıkesir de artık Avrupa Komisyonu’nun Seçkin Destinasyonlar Ağı’nda yer alacak.<br />

Komisyon tarafından seçilen ve EDEN ağına dahil olan destinasyonlar için Avrupa’da çok kapsamlı tanıtım<br />

faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı tarafından "İller ve Destinasyonlar<br />

Tanıtım Çalışması" kapsamında düzenlenen toplantıda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın EDEN projesindeki<br />

başarısından dolayı Erciyes’e verilen ödülü, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Genel Müdür<br />

Yardımcısı Ertan Türkmen tarafından Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’a, Final<br />

Sertifikası ise İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun tarafından Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr.<br />

Murat Cahid Cıngı’ya takdim edildi.<br />

<strong>Hotel</strong>Runner ve <strong>Hotel</strong>beds stratejik iş birliği<br />

Konaklama tesisleri ve acentelere yönelik inovatif teknoloji çözümleri sunan, dünyanın önde<br />

gelen satış kanal yönetim platformu ve dijital kontrat ağı <strong>Hotel</strong>Runner ve dünyanın önde gelen<br />

yatak bankası <strong>Hotel</strong>beds stratejik iş ortaklıklarını genişleteceklerini duyurdu. <strong>Hotel</strong>beds Dijital<br />

Ticaret Direktörü Paul Anthony iş birliği ile ilgili olarak şöyle konuştu: “<strong>Hotel</strong>Runner ile olan bu<br />

uzun süreli iş ortaklığı, <strong>Hotel</strong>beds bünyesine özellikle küçük ve butik oteller olmak üzere yeni<br />

otellerin katılımını sağlamanın yanı sıra, fiyat çeşitliliğini, rekabet gücünü ve müsaitlik yüzdesini<br />

en üst düzeye çıkararak söz konusu oteller aracılığıyla yönetilen envanterin geliştirilmesi için de<br />

büyük bir fırsat. Ortak beceriler geliştirmek, otomatikleştirilmiş süreçler, self servis çözümler ve<br />

veri kullanımı yoluyla fırsatları belirlemek, işlemek ve dönüştürmek için birlikte sıkı bir çalışma<br />

içerisindeyiz. Uluslararası seyahatte toparlanmanın başlayacağı zaman birlikte güçlü bir konumda<br />

olacağız.” <strong>Hotel</strong>Runner Kurucu Ortağı Arden Agopyan is, “Uluslararası seyahat iyileşmeye<br />

başladığında, dünyanın her yerinden 40 binden fazla konaklama tesisi iş ortağımız, tur operatörleri,<br />

seyahat acenteleri, havayolları, puan sistemleri ve diğer çevrimdışı kanallar da dahil olmak üzere<br />

<strong>Hotel</strong>beds’in tüm bu kanallardaki küresel 60 binin üzerinde iş ortağına erişerek bu iş birliğinden<br />

yararlanacaktır.” dedi.<br />

TÜROB, <strong>2021</strong>’in ilk eğitim<br />

programına afet bilincini koydu<br />

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), otel çalışanlarına yönelik afet eğitimlerini hızlandırdı. Yılın<br />

ilk eğitim programı; TÜROB ve İstanbul Valiliği Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)<br />

işbirliğiyle düzenlenen ‘Acil Durum Farkındalık Eğitimleri’ oldu. Online olarak düzenlenen<br />

eğitim programı TÜROB üyeleri için ücretsiz olarak gerçekleştirildi. ‘Afet Bilinci Eğitimi’ne<br />

Türkiye’nin dört bir yanından bine yakın otel çalışanı katılırken, söz konusu eğitimin ana<br />

gündem maddesini deprem oluşturdu. İçişleri Bakanlığı’nın <strong>2021</strong> yılını ‘Türkiye'de Afet Eğitim<br />

Yılı’ ilan ettiğini belirten TÜROB Başkanı Müberra Eresin, bir afet durumunda kamunun acil<br />

müdahale ekipleri sahaya ulaşıncaya kadar, eğitim almış donanımlı kişilerin sahada kurtarma<br />

faaliyetlerini ya da insani yardım faaliyetlerini yürütmesini, dolayısıyla doğru müdahalelerde<br />

bulunulabilmesi için eğitim almış olmalarını hedeflediklerini kaydetti. Eresin, “Afet Bilinci<br />

Eğitimi’nin amacı, otel çalışanları için afetler olmadan önce afet risklerine yönelik zararları<br />

azaltmada ve tedbirler konusunda farkındalık ve bilinç oluşturmak, temel düzeyde bilgi ve<br />

becerileri kazandırmaktır” dedi.<br />

Cüntay: Önümüzdeki dönem,<br />

Batı Karadeniz dönemi olacak<br />

Zonguldak Karaelmas Turizm Eğitim Programı 13 Ocak <strong>2021</strong> tarihi itibariyle başladı.<br />

Zonguldak Turizm Platformu, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası, Zonguldak<br />

Bülent Ecevit Üniversitesi Turizm Fakültesi ortaklığında düzenlenen programa<br />

ilişkin konuşan POYD İstanbul Başkan Vekili ve Zonguldak Turizm Platformu<br />

Başkanı Muhammet Cüntay, turizmde önümüzdeki dönemin Batı Karadeniz dönemi<br />

olacağını belirterek, “Bu hedefimiz doğrultusunda bölgemizin turizme hazırlanması<br />

gerektiğini düşünüyoruz. Platformumuzun da ana misyonu bu hazırlığa katkı<br />

sunmaktır.” dedi. Prof. Dr. Muharrem Tuna’nın katılımlarıyla gerçekleşen programa<br />

bölgeden ve bölge dışından yoğun bir ilgi olduğunu kaydeden Cüntay, “Şubat ayında<br />

gerçekleşecek programa çok değerli hocam Prof. Dr. Cevdet Avcıkurt (Balıkesir<br />

Üniversitesi) ve hemşehrimiz Doç. Dr. Muhammet Keskin (Rochester Teknoloji<br />

Üniversitesi) de katılım sağlayacaklar. Turizm için üretmeye devam edeceğiz.<br />

Projemize destek olan TSO Başkanımız Metin Demir ve ekibine, Rektörümüz Prof.<br />

Dr. Mustafa Çufalı, Dekanımız Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel ve Turizm Fakültesi<br />

kadrosuna teşekkür ederim.” dedi.


10<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Kadir Uğur’dan Türkiye’deki otelcilere çağrı<br />

Türkiye’nin 2020 yaz sezonunda aldığı kararlar ve uygulamalar ile dünyaya örnek olduğunu ifade<br />

eden Bentour Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Uğur, buna karşın test maliyetlerinin turistleri<br />

zorladığını belirterek, “Bilindiği üzere Batı Avrupa Ülkeleri, bilhassa Almanya, Türkiye'den<br />

çıkışlarda ve Almanya'ya girerken PCR Testi istiyordu. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın almış olduğu<br />

yeni karar ile Türkiye’ye girişlerdeki PCR Testi uygulaması ile turistlerin ödeyeceği masraflar<br />

ikiye katlandı. Bu uygulama turistleri zor durumda bırakmış bulunuyor. Bu yüzden az olan<br />

rezervasyonlarda daha da azalma görmekteyiz.” dedi. Türkiye’de kişi başı 30 € olan PCR Test<br />

ücreti, Almanya’da 60 €, İsviçre'de de 160 CHF (150 €) olduğuna değinen Uğur, “Örneğin<br />

Almanya'dan gelen 2 çocuklu bir aile bu durumda 360 € PCR Test ücreti ödemek zorunda. Bu<br />

masraflar orta seviyede bir turistin ödeyemeyeceği düzeyde.” dedi. Uğur, bu sebeple Türkiye’ye<br />

gelecek turistlerin geldikleri ülkelerde oluşan PCR test masraflarının bir kısmını Bentour olarak<br />

üstlenme kararını aldıklarını belirtti.<br />

Global Ports Holding,<br />

Port Akdeniz’in devrini tamamladı<br />

Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi ve Global Yatırım Holding iştiraki Global Ports Holding,<br />

portföyünde bulunan Antalya’daki ticari limanı Port Akdeniz’in devrini tamamladı. Gerekli onayların<br />

ardından Port Akdeniz’in 1.033.158.000 TL (140 milyon ABD Doları) bedelle Katar merkezli ticari liman<br />

işletmecisi QTerminals’e devrinin tamamlanması ile birlikte Global Ports Holding, stratejisi doğrultusunda<br />

kruvaziyer işletmeciliği odağını daha da artırdı. Port Akdeniz’in devri ile Kasım <strong>2021</strong>’de vadesi dolacak<br />

olan 250 milyon dolarlık Eurobond’un refinansmanının ciddi bir kısmını karşılamış olduklarını ifade eden<br />

Global Yatırım Holding ve Global Ports Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “Portföyümüzde<br />

kalan tek ticari liman olan Port of Adria Karadağ’ın devri için de görüşmelere başladık. Port Akdeniz’in<br />

devrinin tamamlanması ile birlikte stratejimiz doğrultusunda kruvaziyer odağımız daha da arttı. Kruvaziyer<br />

operasyonları Covid-19 pandemisinden önemli ölçüde etkilenmeye devam etse de kruvaziyer turizmi uzun<br />

vadede önemini koruyor.” dedi.<br />

TÜROB bu yıl aidat almayacak<br />

Bu yıl kuruluşunun 50. yıldönümünü kutlamaya hazırlanan turizm ve<br />

konaklama sektörünün en büyük ve etkin sivil toplum kuruluşlarından<br />

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), üyelerine yönelik önemli bir desteğe<br />

imza atıyor. TÜROB Başkanı Müberra Eresin, TÜROB Yönetim Kurulu’nun<br />

oybirliği ile aldığı kararla, kuruluşunun 50. yılı onuru ve Covid-19<br />

pandemisi nedeniyle olumsuz koşullar dikkate alınarak önceki dönemlere<br />

ilişkin aidat borcu bulunmayan üyelerden <strong>2021</strong> yılı için yıllık üye aidatı<br />

alınmayacağını belirtti. Eresin, konuyla ilgili değerlendirmesinde, “TÜROB<br />

olarak nitelikli işletmelerden oluşan değerli üyelerimizden aldığımız<br />

güç ile 1971’den bu yana ülkemizin konaklama sektörünü temsil eden<br />

dinamik, kapsayıcı ve en köklü meslek örgütü olmanın gururunu tam 50<br />

yıldır yaşamaktayız. Bu itibarla, pandemi sürecinin zorlu şartlar ile birlikte<br />

50. kuruluş yılımızda dayanışmanın ve güç birliğinin altını bir kez daha<br />

çizmek istiyoruz.” dedi.<br />

TAV Özbekistan’da iş birliği<br />

anlaşması imzaladı<br />

Orta Asya’da büyümek üzere çalışmalarını sürdüren TAV Havalimanları,<br />

Özbekistan’da havalimanlarının uluslararası standartlarda ve son teknolojik<br />

gelişmelere uygun olarak yenilenmesi için işbirliği yapmak üzere bir iyi niyet<br />

anlaşması imzaladı. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener<br />

“Özbekistan’ın başkentinde Taşkent Havalimanı projesi ve ülkedeki diğer<br />

havalimanlarının geliştirilmesi için işbirliğine imza atmaktan dolayı mutluluk<br />

duyuyoruz. Kazakistan’ın Almatı Havalimanı’nı alarak girdiğimiz Orta Asya’da<br />

büyüyerek, Çin ve Avrupa arasındaki modern İpek Yolu’nun önemli duraklarında<br />

yer almak istiyoruz. Sekiz ülkede işlettiğimiz 15 havalimanında edindiğimiz<br />

bilgi birikimiyle Taşkent ve Özbekistan’ın diğer havalimanlarının gelişimi,<br />

modernizasyonu, yeni teknolojilerin havalimanlarına adaptasyonu ve havalimanı<br />

insan kaynaklarının eğitimi için çalışacağız” dedi. Özbekistan Havayolları’nın ana<br />

merkezi olan Taşkent Havalimanı, yolcu trafiği açısından ülkenin en yoğun, Orta<br />

Asya bölgesinin de üçüncü havalimanı konumunda bulunuyor. Türk Hava Yolları ve<br />

Özbekistan Havayolları, İstanbul ve Taşkent arasında düzenli seferler düzenliyor.


12<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Çelik: Turizmde ilk hareketlenmeyi iç<br />

pazarda bekliyoruz<br />

Küresel ölçekte pandemi olarak ilan edilen Covid-19, sadece sağlık sektörünü değil birçok alanı<br />

ciddi biçimde etkilenmeye devam ediyor. Bu alanların başında ise virüsün yayılmasını yavaşlatmak<br />

için uygulanan kısıtlamaları en derinden hisseden turizm geliyor. Öyle ki Dünya Turizm Örgütü’nün<br />

son verilerine göre uluslararası turizmin neredeyse 1 trilyon dolar zarar ettiği görülüyor.<br />

Şu an için ne zaman iş veya eğlence amaçlı olarak tekrar özgürce seyahat edebileceğimizi<br />

öngöremediklerinin altını çizen biletall.com CEO’su Yaşar Çelik, “Aşılama çalışmalarından gelecek<br />

sonuçlar birçok iş kolunu olduğu gibi bizi de yakından etkileyecek. Küresel turizmin canlanması<br />

uzun olabilir bu nedenle ilk hareketlenmeyi iç pazarda bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Yaşanan<br />

sürecin önümüzdeki dönemlerde seyahatler konusunda da farklılıklar ortaya koyacağına dikkat<br />

çeken Yaşar Çelik, “Pandemi sürecindeki seyahatlerde bir konu da dikkatimizi çekiyor. Otobüslerde<br />

yüzde 50 kapasite oranı olması ve yolculuk sürelerinin uzun sürmesi kişileri de uçak biletlerine<br />

yönlendirdi. Nitekim şu an uçak seyahatleri otobüs yolculuklarını geçmiş durumda. Fakat<br />

araştırmalar kayıpları daha net ortaya koyuyor. Son araştırmalara göre hava yolları gelirlerinin<br />

yüzde 55'ini kaybetti” dedi.<br />

The Ritz-Carlton, Istanbul’da üst<br />

düzey atama<br />

The Ritz-Carlton, Istanbul’un İş Geliştirme ve Gelirler Direktörlüğü<br />

görevine, uzun yıllar otel bünyesinde görev yapan Zeynep Adıgüzel<br />

getirildi. Adıgüzel, yeni unvanı çerçevesinde otelin tüm İş geliştirme ve<br />

gelir yönetimi alanlarından sorumlu olacak. Kariyer yolculuğuna 2003’te<br />

The Ritz-Carlton, Istanbul’da başlayan Zeynep Adıgüzel, 2010 yılına kadar<br />

çeşitli rollerde görev aldıktan sonra Divan Istanbul’a Rezervasyon ve<br />

Gelirler Direktörü olarak transfer oldu. 2011-2017 yılları arasında ise<br />

Mövenpick <strong>Hotel</strong> Istanbul’un Gelirler ve E-ticaret Direktörlüğü görevini<br />

üstlendi. Son olarak 2018 yılından bu yana Türkiye’de bulunan Mövenpick<br />

otellerinin Gelirler Bölge Direktörlüğünü yürüten Adıgüzel, 10 yıllık aradan<br />

sonra The Ritz-Carlton, Istanbul’a Gelirler Direktörü olarak geri döndü.<br />

IATA Travel Pass'i deneyen ilk<br />

havayolu şirketlerinden biri oldu<br />

Emirates, COVID-19 güncellemeleri ve test doğrulaması için dijital bir platform olan IATA<br />

Travel Pass'i deneyen ilk havayolu şirketlerinden biri oldu. IATA Travel Pass, Emirates<br />

yolcularına "dijital bir pasaport" oluşturarak seyahat öncesi testlerinin veya aşılarının varış<br />

ülkesinin gereksinimlerini karşılayıp karşılamadığını doğrulama imkanı sağlıyor. Ayrıca test<br />

ve aşı belgelerini resmi makamlar ve havayolu şirketleriyle paylaşarak daha kolay seyahat<br />

edebiliyorlar. Yeni uygulama ayrıca yolcuların seyahat deneyimleri boyunca tüm seyahat<br />

belgelerini dijital olarak ve sorunsuz şekilde yönetmelerini sağlayacak. Tamamen uygulamaya<br />

koymadan önce, Emirates kalkış öncesi COVID-19 PCR testlerinin doğrulanması için Dubai'de<br />

faz 1 uygulamasını gerçekleştirecek. Nisan ayında başlaması beklenen bu ilk aşamada,<br />

Dubai'den seyahat eden Emirates yolcuları, COVID-19 test durumlarını havayolu şirketiyle<br />

havalimanına gelmeden de uygulama üzerinden paylaşabilecekler ve bilgiler otomatik olarak<br />

check-in sistemine girilecek.<br />

Göcek zirvedeki yerini korudu<br />

Türkiye’nin yüzde 100 online ilk ve tek tekne kiralama platformu viravira.co,<br />

pandemiyle şekillenen 2020’nin tekne turizmindeki sezon verilerini yayınladı.<br />

viravira.co verilerine göre; Türkiye’deki tekne turizminin pazar büyüklüğü 290 milyon<br />

dolara yükseldi. Tekne tatilinde Göcek, Bozburun, Bodrum, Fethiye ve Marmaris en<br />

çok tercih edilen lokasyonlarda başı çekerken, en çok tercih edilen tekne tipi ise<br />

yüzde 67 ile gulet oldu. Guleti yüzde 18’le yelkenli, yüzde 8’le katamaran ve yüzde<br />

7’yle motoryat takip etti. Tekne turizminde 2020’de global pazar büyüklüğü 15,9<br />

milyar dolar olurken; Avrupa pazarı ise 7,9 milyar dolar büyüklüğe ulaştı. Türkiye’de<br />

ise pazarın büyüklüğü 290 milyon dolar oldu. Türkiye’deki profesyonel tekne turizmi<br />

araç sayısı ise 5.298’e yükseldi. viravira.co verilerine göre tatilciler sezon boyunca<br />

ortalama 5,6 günlük tatil yaptı. Pandemi nedeniyle kalabalık gruplar toplanmakta<br />

zorlandı ve bir teknede tatil yapan ortalama kişi sayısı 2019 yılına göre düşüş<br />

kaydederek 7,8 kişi olarak gerçekleşti.


natural<br />

Hijyenik ve konforlu bir uyku<br />

için üstün koruma sağlayan<br />

Boyteks Hijyen Konsepti ile<br />

misafirleriniz daima güvende.<br />

hygieneconcept<br />

protection


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Accor-Faena güçlerini birleştirdi<br />

İlk uluslararası destinasyon Dubai olacak<br />

Accor Otel Grubu, lüks<br />

yaşam tarzı ve konaklama<br />

endüstrisinde dünyanın<br />

en etkili markalarından<br />

biri olan Faena Grup<br />

ile globalde güçlerini<br />

birleştirdi. Girişimin ilk<br />

uluslararası destinasyonu<br />

Dubai olacak.<br />

Avrupa’nın en önde gelen otel<br />

zinciri Accor Otel Grubu, lüks<br />

yaşam tarzı ve konaklama<br />

endüstrisinde dünyanın en etkili<br />

markalarından biri olan Faena ile<br />

global düzeyde güçlerini birleştirdi.<br />

Faena Group'tan Alan Faena ve Len<br />

Blavatnik, Accor Yönetim Kurulu<br />

Başkanı ve CEO'su Sébastien Bazin<br />

ile birlikte Faena markasını dünya<br />

çapında genişletmeye odaklanan<br />

global stratejik ortaklıklarını<br />

başlattıklarını duyurdular.<br />

Girişimin ilk uluslararası<br />

destinasyonu Dubai olacak<br />

Benzersiz bir marka portföyüne ve 110<br />

ülkede 5.000'den fazla tesise sahip<br />

dünya lideri bir konaklama grubu<br />

olan Accor, Faena markasını stratejik<br />

destinasyonlara taşımak için dünya<br />

çapında bir ortaklık gerçekleştirecek.<br />

Alan Faena, seçilen küresel<br />

destinasyonlarda Faena Bölgelerini<br />

geliştirerek yeni bir çığır açmak<br />

için Accor ile ortaklaşa çalışacak.<br />

Accor, yeni girişimleri doğrultusunda<br />

Faena’nın kişisel ve özgün yaklaşımına<br />

güç katarak, ileri seviye otelcilik<br />

hizmetlerini daha üstün bir seviyeye<br />

taşıyacak. Girişimin ilk uluslararası<br />

destinasyonu Dubai olacak.<br />

Bazin: “Bu ortaklıkla uzun<br />

ve ödüllendirici bir gelecek<br />

bekliyoruz”<br />

Accor Yönetim Kurulu Başkanı ve<br />

CEO’su Sébastien Bazin, “Alan, Len<br />

ve tüm Faena Grubu ile çalışarak<br />

uzun ve ödüllendirici bir gelecek<br />

bekliyoruz” diyerek, girişimleri<br />

hakkında şunları ekledi: “Accor olarak<br />

deneyime dayalı bir konukseverlik<br />

platformu inşa ediyor ve bunu<br />

yaparken, girişimcilerin, yaratıcıların<br />

ve vizyonerlerin getirdiği enerji ve<br />

fikirlere büyük değer veriyoruz. Alan<br />

Faena, dönüştürücü konseptleriyle<br />

lüks yaşam tarzı sektöründe açık bir<br />

liderdir. Faena Bölgeleri, bulundukları<br />

şehirlerin çekim merkezlerini<br />

değiştirerek topluluklarında gerçek<br />

bir fark oluşturuyor. Bu girişimimiz<br />

üzerinde çalıştığımız hizmet<br />

modelimizde Faena ekibiyle birlikte<br />

onların vizyonuna ve global genişleme<br />

hedeflerine ulaşmalarına hizmet<br />

edecektir.”


ARDINART Wine Cellars<br />

Kavına Sığmayan Tasarımlar<br />

ARDINART; boyutu ve yüzeyleri<br />

tamamen size özel olarak tasarlanmış, şarap<br />

kavları ve şarap depolama çözümleri sunar.<br />

Profesyonel ve kişiselleştirilmiş ürün üretimi<br />

konusunda yetkin ve uzman ekibimizle her<br />

türlü şarap depolama fikrinizi, kalite ve<br />

estetik odağında projelendiriyoruz.


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Travel Turkey İzmir bu defa dijital...<br />

Türkiye’de turizm<br />

sektörünün ilk sanal<br />

fuarı olmaya hazırlanan<br />

14. Travel Turkey İzmir<br />

Dijital Fuarı, 25-27 Şubat<br />

<strong>2021</strong> tarihleri arasında<br />

sektör profesyonellerini<br />

buluşturacak.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ticaret<br />

Bakanlığı himayelerinde; İzmir<br />

Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği,<br />

İzmir Ticaret Odası, TÜRSAB, TUROFED,<br />

İzmir Vakfı desteği ile İZFAŞ ve TÜRSAB<br />

FUARCILIK A.Ş. tarafından düzenlenen<br />

14. Travel Turkey İzmir Dijital Fuarı; 25-27<br />

Şubat <strong>2021</strong> tarihlerinde ttidigital.izfas.com.<br />

tr adresinde gerçekleştirilecek. Pandemi<br />

koşulları ve sektör talebine istinaden sanal<br />

olarak düzenlenecek fuar, dünya çapındaki<br />

sanal fuarlar arasındaki yerini alacak.<br />

Fuar, İZFAŞ’ın tamamı yerli dijital alt yapısı<br />

olan “Digital İzmir Fair” platformunda<br />

gerçekleşecek.<br />

Soyer: “İzmir’de turizm sektörünü<br />

beklentilerin üzerinde kapattık”<br />

Fuara yönelik çevrim içi düzenlenen<br />

toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir<br />

Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Biz turizmde,<br />

kalıcı ve sürdürülebilir bir büyüme için<br />

dünyadaki eğilimleri adece tüketen değil,<br />

yeni trendler üreterek, bunların tüm<br />

dünyada alıcısını oluşturabilen bir kent<br />

olmanın çabası içerisindeyiz. Doğa ile<br />

uyumlu yaşam ve sürdürülebilir turizm<br />

perspektifimizin, İzmir’de turizm sektörüne<br />

büyük bir ivme kazandıracağını düşünüyoruz.<br />

Pandemi sonrası dönemde İzmir’in;<br />

değişimin kenarında değil, içinde yer alıp<br />

değişimi fırsata çeviren bir şehir olacağını<br />

düşünüyoruz.” diye konuştu.<br />

Bağlıkaya: “Tatili ilk sıraya yazın”<br />

Travel Turkey İzmir Dijital Fuarı’nın sektör<br />

ve insanlığa umut olacağına değinen<br />

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Fuarın<br />

bu yılki sloganı, “Yeni Dönemin Dijital<br />

Rotası”. Fuarımız; Akdeniz çanağındaki<br />

ülkelerin katılımı, uluslararası konuklar,<br />

fuar bünyesinde gerçekleşecek görüşmeler,<br />

anlaşmalar ve iş birlikleriyle turizmdeki<br />

durgunluğu aşma noktasında tüm bölgeye<br />

önemli bir hareketlilik getirecektir.<br />

Akdeniz’de yer alan destinasyonların<br />

büyük çoğunluğu fuarda yer alacak.<br />

Bu durum, Travel Turkey İzmir Dijital<br />

Fuarı’nın uluslararası platformdaki yerinin<br />

güçlenmesine de vesile olacak. Umudu,<br />

sevinci ve sağlığı korumak için, yapılacak<br />

işler listenizde tatili ilk sıraya yazın” dedi.<br />

Özgener: “Şimdi güçlerimizi<br />

birleştirme zamanı”<br />

COVID 19’un sebep olduğu sorunlardan<br />

en fazla zarar gören sektörlerin başında<br />

gelen turizmde artık hiçbir şeyin eskisi gibi<br />

olmayacağını belirten İzmir Ticaret Odası<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener,<br />

“Bizi birbirimizden uzak durmaya zorlayan<br />

bu zor süreci geride bıraktığımızda fuar<br />

coşkusunu hep birlikte yeniden yaşayacağız.<br />

Travel Turkey, bu güce fazlasıyla sahip.<br />

Pandemi nedeniyle fuarların ertelendiği<br />

bu dönemde, Türkiye’nin ilk sanal turizm<br />

fuarı olacak, fırsata dönüştürmeliyiz. Şimdi<br />

güçlerimizi sanal fuarda birleştirme zamanı”<br />

ifadelerinde bulundu.<br />

Çorabatır: “Pandemiden sonra ilk<br />

fuarcılık sektörü toparlanacak”<br />

Fuarcılığın sektör için olmazsa<br />

olmazlarından olduğuna dikkat çeken<br />

Türkiye Otelciler Federasyonu Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Sururi Çorabatır ise,<br />

“Kendimizi tanıtmanın en bütüncül<br />

alanı fuarlardır. Pandemiden sonra ilk<br />

toparlanacak etkinliğin fuarcılık olacağına<br />

inanıyorum. Otellerimizin ve bölgelerimizin<br />

tanıtımı fuarlar aracılığı ile daha kolay<br />

olmaktadır. İç turizmimizin gelişmesinde<br />

fuarların katkısının kritik önemde olduğuna<br />

inanmaktayım.” şeklinde konuştu.<br />

B2B görüşmeler sanal ortamda<br />

gerçekleşecek<br />

Dünyanın dört bir yanından fuarı ziyaret<br />

edecek satın almacılar, tüm katılımcılar<br />

ile platform üzerinden randevu oluşturup<br />

görüntülü B2B görüşmeler sağlayarak yeni<br />

iş bağlantıları kurabilme şansına sahip<br />

olacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca<br />

2020 yılının Patara yılı olarak ilan edilmesi<br />

Travel Turkey İzmir Dijital Fuarı’na da<br />

konu olacak. Fuar, bakanlığın girişimini<br />

pekiştirerek Patara Antik Kenti’nin<br />

uluslararası kapsamda ülke tanıtımına<br />

önemli katkılar koyacak. Geçtiğimiz yıl ilk<br />

kez düzenlenen ve büyük ilgi gören İzmir<br />

Sokakları, İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe<br />

belediyeleri ve kent paydaşlarının kendilerine<br />

özgü temalarıyla sanal platformdaki yerini<br />

alacak. Bölgedeki turizm faaliyetlerinin öne<br />

çıkarıldığı alanda; İzmir’in tarihi, kültürel,<br />

gastronomik değerleri, ziyaretçileriyle<br />

buluşacak. Fuar kapsamında sanal ortamda<br />

webinar formunda etkinlikler düzenlenecek.<br />

Sürdürülebilir Turizm, Seyahat Teknolojileri<br />

temaları ve MICE sektörü (MPI- Meeting<br />

Professionals International) çerçevesinde<br />

düzenlenecek olan etkinlikler fuara renk<br />

katacak. Sanal ticaret platformlarının<br />

Türkiye’deki en gelişmiş örneği “Digital İzmir<br />

Fair”, yeni fuar ve organizasyonlarını bir<br />

araya getirmeye devam edecek.


gündem / makale<br />

17<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />

Tezer Öner<br />

Covid yokmuş gibi yaz kanka...<br />

Turizm sektörü artık çaresizlik ile<br />

çılgınlık arasında bir noktada duruyor.<br />

Yaptıklarımız, söylediklerimiz,<br />

icraatlarımız ve sonra tekrar yaptığımız<br />

açıklamalar fırtınadaki yapraklar gibi<br />

her yöne savruluyor. Bıktık artık bu<br />

Covid’ten...<br />

O yüzden boşver Covid Movid yok!.. Biz<br />

havamıza bakalım... Günde 140 kişi<br />

ölmüyormuş gibi yapalım ve her şey<br />

normalmiş gibi hayatımıza bakalım.<br />

Mesela haydi bu yaz nereye gidelim?<br />

Marmaris? Bodrum? Kuşadası?<br />

Gidemez miyiz?... Yoo, bal gibi gideriz.<br />

Hatta bakın şimdi hemen erken<br />

rezervasyon fırsatlarından yararlanıp<br />

internetten satın alacağım. Bak aldım<br />

bile... Otel mis... Covid önlemleri mi? Ya<br />

canım Covid falan yok dedik ya...<br />

Bu hafta sonu ne yapalım peki? Uludağ<br />

mı? Palandöken mi? Bolu mu? Beğen<br />

beğen al... Hafta sonu sokağa çıkma<br />

yasağı mı? Yav sen hala anlamadın,<br />

Covid yok dedik ya... Hem biz kayak<br />

yapacağız, kar üzerinde Covid mi<br />

olurmuş? Otellerde gece kulüpleri de<br />

açık... Şöyle ne zamandır bir müzikli<br />

yerde döktüremedik. Gidip kurtlarımızı<br />

da dökeriz şöyle; 60, 70, 80, 90!<br />

Şehirdekilere de bir .... ups pardon... Ne<br />

diyorduk? Hah gidelim şöyle kayalım,<br />

gezelim, tozalım... Otellerin restoranları<br />

da açık nasılsa? Turistiz oğlum biz...<br />

O zaman haftaya da Boğaz’da balık<br />

mı yesek? Aa o olmaz işte Covid var.<br />

Ee hani yoktu? Bize yok tabii... Bize<br />

her yer Trabzon... Ha yok onu maçta<br />

söylüyorduk... Şehirler bana tuzak, insan<br />

sesleri yasak... O da Minik Serçe’ydi...<br />

Durun, kafamı karıştırmayın şimdi...<br />

Yurt dışına kaçalım bari biz. Ama yurt<br />

dışı turlar yok! Avrupa ülkeleri aşı<br />

vizesi koyacakmış. Zaten şu anda iş<br />

veya mücbir sebeple gelmeyenleri de<br />

istemiyorlarmış... Ama hani Covid Movid<br />

yok oynuyorduk? Bunlar zaten hep<br />

oyunbozan... Ama biz şimdi yaza Yunan’a<br />

kaçamayacak mıyız cicoş? Küserim<br />

ama... Benim Santorini’m geldi... Yok<br />

zaten bunlarla oynanmıyor. Sanki üç beş<br />

Covidli bizi korkutabilirmiş gibi... Oğlum<br />

biz sizi kazma kürekle denize döktük<br />

Covid ne be?? Sirtaki komşi sirtaki...<br />

Dostluk, barış, uzo ve caciki... Gel biz<br />

dalgamıza bakalım... Ege’de rüzgar,<br />

şişede balık olalım... Gel gündüzle gece<br />

olalım, gel gökyüzünde yıldız olalım...<br />

Hımmm yok olmayalım. Eski Türkler’de<br />

ölünce gökyüzünde yıldız olunuyordu...<br />

Bu bana uymaz... Covid geldi aklıma<br />

şimdi durduk yere...<br />

Ee o zaman bari unutacak bir şey<br />

bulalım hemen... Zaten çocuk da<br />

başımızda bütün gün, şu okulları da<br />

açamadık. Onlar da “aslında Covid<br />

Movid yok” diyecekler de işte bir türlü<br />

başlamıyorlar. Yaza plan tamam.<br />

Madem Yunan yok, İbiza yok, rota<br />

Marmaris – Bodrum... Aa bak aklıma ne<br />

geldi? Belki Mısır, Fas falan yaparız be<br />

kanka? Onlar da bizim kafada nasılsa...<br />

Orada da Covid Movid yok oynayabiliriz<br />

belki... Zaten üçüncü mutasyon da<br />

Mardin’de falan görülmüş... Kimse yurt<br />

dışına gidip gelmemişse bu versiyonu<br />

Suriye’den indirmişiz demek ki... Bak<br />

hiç kafana takmamak lazım, zaten<br />

geldi mi geliyor... Tam Arap işi... Afrika<br />

– Arap candır. Covid’imin üstüne şıp<br />

dedi damladı... Bu alakasız oldu kabul<br />

ediyorum.<br />

Ülkeyi 15 kişi ölünce kapatıp 140 kişi<br />

ölürken tatil cennetine çevirmek zaten<br />

tam bize göre bir yaklaşım. Oğlum<br />

biz Aygaz tüpünün deliğini çakmakla<br />

kontrol eden babaların çocuklarıyız.<br />

Covid içinde tatil bize köpek balıklarıyla<br />

yüzmek kadar sportif bir aktivite...<br />

Burnuna vurdun mu kaçıyor nasıl olsa...<br />

Bu arada telefon geldi. Bizim Ahmet<br />

abi vardı. Benimle de yaşıtmış... Covid<br />

olmuş... Sizlere ömür... Ben eşime<br />

söyleyeyim de Discovery’de bir deniz<br />

belgeseli bulalım. Ben de gidip çay<br />

koyayım...<br />

Covid var kardeşim, daha ucundan bile<br />

halledemedik. Var işte... Bu ciğerlerle<br />

kavgaya çok gireriz de Covid ciğere girdi<br />

mi fena... Herkese güzel ve sıcak bir<br />

kış diliyorum... Sabır... Sabır ve dikkat...<br />

Bitecek bir gün nasılsa...


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Sağlık turizminde kilit nokta<br />

DIJITAL PAZARLAMA<br />

Türkiye sağlık turizminde giderek güçlenirken, 2023 yılına kadar 1,5 milyon sağlık turisti<br />

ve 10 milyar dolarlık sağlık turizmi geliri hedefleniyor. Sağlık turizminin canlanmasında<br />

kilit noktanın dijital pazarlama olduğuna dikkat çeken Medikal PR kurucusu Yunus Emre<br />

Kılıç, yapılan hatalara karşı şu uyarılarda bulundu...<br />

Türkiye, son yıllarda sağlık turizmi için<br />

tercih edilen ülkelerin başında geliyor.<br />

Tercih edilmesindeki önemli etkenler<br />

ise fiyat cazibesi, kısa bekleme süreleri,<br />

dünya standartlarında kalite ve kişiye özel<br />

hizmetler olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda<br />

Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında 1,5<br />

milyon sağlık turisti ve 10 milyar dolarlık<br />

sağlık turizmi geliri elde etmek yer alıyor.<br />

Belirlenen hedeflere ulaşılmasının hizmet<br />

kalitesinin artırılması ve doğru dijital<br />

pazarlama stratejileriyle mümkün olacağını<br />

belirten Medikal PR kurucusu Yunus Emre<br />

Kılıç, sağlık turizmi yapan birçok firma ve<br />

doktorun dijital pazarlamaya yeterince önem<br />

vermediğine veya hatalı yönlendirmeler<br />

sonucu istenilen başarıyı yakalayamadığına<br />

dikkat çekerek uyarılarda bulundu.<br />

Temel hata dijital pazarlama<br />

stratejilerinde<br />

2011 yılından bu yana birçok doktor ve sağlık<br />

kurumu ile dijital pazarlama çalışmaları<br />

yürüten Kılıç, “Ülkemizde dijital pazarlamaya<br />

verilen önem gün geçtikçe artıyor ama<br />

hala olması gereken seviyeye maalesef<br />

ulaşılamadı. Bunun en büyük sebebi ise<br />

pazarlama stratejilerinde yapılan hatalar.<br />

Dijital pazarlamanın temelinde hedef kitle<br />

yer alır. Reklamlarda belirlenen hedef<br />

kitleler tam olarak doğru olmadığı zaman<br />

gereksiz bütçe harcamaları meydana gelir<br />

ve bu durum reklam verenlerin ve verilen<br />

teşviklerin, dolayısıyla ülkemizin boşa<br />

para harcamasına neden olur. Hedef kitle<br />

belirlenirken demografik bilgilere, ilgi<br />

alanlarına ve anahtar kelimelere özellikle<br />

dikkat edilmesi gerekir.” dedi.<br />

Reklam verirken güven<br />

azaltmamak gerek<br />

Ülkemizde sağlık turizminin tanıtımı<br />

kapsamında dijital ortamlarda yapılan<br />

reklam çalışmalarının da geliştirilmesi<br />

gerektiğine dikkat çeken Kılıç, “Reklam<br />

görseli ve içeriği oluşturulurken kullanıcının<br />

ilgisini çok kısa bir süre içerisinde<br />

çekebilecek ve bu kısa sürede istenilen<br />

mesajı verebilecek reklamlar hazırlamak<br />

çok önemli. Ancak reklamlarda yapılan<br />

en büyük hatalardan biri kullanılan stok<br />

fotoğraflar. Yaygın olarak yapılan bir<br />

diğer hata ise rakip firmaların reklam<br />

metinlerinin kopyalanması. Onlarca firma<br />

tarafından kullanılan aynı fotoğraflar ve<br />

reklam metinleri kullanıcılarda doktorlara<br />

ve firmalara duyulan güveni azaltıyor.” diye<br />

konuştu.<br />

Türkiye’nin tek avantajı fiyat değil!<br />

Dijital pazarlama çalışmalarında yapılan<br />

yanlış uygulamalardan birinin de reklamların<br />

büyük çoğunluğunda fiyat odaklı içeriklere<br />

yer verilmesi olduğunu belirten Kılıç,<br />

“Oysa ülkemizin tek avantajı fiyat değil.<br />

Kaliteli doktorlarımız, son teknoloji<br />

cihazlarla donatılmış hastanelerimiz ve çok<br />

yüksek oranlarda hasta memnuniyetimiz<br />

bulunuyor. Fiyat avantajı harici bu<br />

noktalara da değinmek hem reklamların<br />

verimliliğini artıracak hem de ülkemizin<br />

sağlık sektöründeki gelişmişliğini bireylere<br />

gösterecektir. Sonuç olarak kampanyalarda<br />

yapılacak iyileştirmeler daha az harcama<br />

yaparak daha fazla kişiye ulaşmayı<br />

sağlayacak ve ülkemizin 2023 hedeflerine<br />

ulaşmasını kolaylaştıracaktır.” ifadelerini<br />

kullandı.


,<br />

gündem / makale<br />

Cem<br />

Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Polatoglu<br />

19<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

Rehber-Acente ilişkilerinde doğru<br />

bilinen yanlışlar…<br />

Cem Polatoğlu, “İster TÜRSAB Başkanı<br />

ol ister TUREB; masanın iki tarafında da<br />

bulunmadıysan, ter akıtmadıysan öte yakayı<br />

anlaman zor! Rehber-Acenteci isen, ettiğin iki<br />

lafın birinde rehberlerle, diğerinde acentelerle<br />

ters düşersin. Ne İsa’ya ne Musa’ya”dedi,<br />

rehber acente anlaşmazlıklarındaki doğru ve<br />

yanlışları yazdı…<br />

Acente: Rehberlerin parasını biz ödüyorsak<br />

patron biziz.<br />

Yanlış: Otelin, uçağın parasını da biz ödüyoruz.<br />

Otelin patronu biz miyiz?<br />

Acente: Bazen önceden belirlenen fiyatlarla<br />

pazarlama yapıp, ancak yeterli müşteri<br />

bulamadığımız için turdan zarar ediyoruz.<br />

Rehber indirim yapsın.<br />

Yanlış: Tüccar olan acente. Bizim hesap<br />

kitabımızdan, hatamızdan rehberler sorumlu<br />

değildir. Aynı teklifi uçak, müze için yapabiliyor<br />

muyuz?<br />

Rehber: Rehberler acenteci olunca<br />

değişiyorlar.<br />

Yanlış: Mesela rehberlik yaparken acentenin<br />

derdi beni pek ilgilendirmiyordu. Maddi<br />

olarak sadece kendime karşı sorumluydum.<br />

Şimdi, kendimin dışında şirketime ve mesai<br />

arkadaşlarıma da sorumluluğum var. İş<br />

olmasa da; kiramı, vergilerimi, her ay 42<br />

sabit masrafı nasıl karşılayacağımı ince ince<br />

düşünmem lazım. Değişen karakterimiz değil,<br />

sorumluluklarımız.<br />

Rehber: Neden başka adlar altında Türkçe<br />

rehberlik çıkaralım? Zaten İngilizce bilen,<br />

Almanca bilen rehberler Türkçe de biliyorlar<br />

ana dilleri gibi.<br />

Yorum yanlış: Almanca rehberin Türkçe bildiği<br />

doğrudur. Ama soruyu tersten sorunca daha<br />

anlaşılır olacak; Neden, zaten Türkçe bilen,<br />

Türk grubuna Türkçe anlatan rehber İngilizce,<br />

Almanca bilmek zorunda olsun ki?<br />

Rehber: “Zaten rehbere, şoföre yemek, otel<br />

parası ödemiyorsunuz. Neye yakınıyorsunuz?”<br />

Yanlış: Rehberin tek maliyeti otel, yemek<br />

parası mı? Ayrıca o “free” hakkı, rehberle<br />

alakalı değil, oda sayısı ve ilişkilerle alakalı. Tur<br />

liderine hatta müşteriye de alınır o free. Ama<br />

kişi sayısı az ise veya seyrek çalışılan bir otelse,<br />

free vermeyebilir.<br />

Rehber: Yeteri kadar rehber var. Neden her<br />

sene rehberlik kursu açılıyor. Çin’den, Kore’den<br />

gelen turiste zaten İngilizce kokartlı rehberler<br />

hizmet veriyor.<br />

Yanlış:“Kendi ülkenizi anlatmayı başka ülkenin<br />

insanına bırakamazsınız” Sahadan gelen<br />

biri olarak 1000 kere şahidiz ki, bazen siz<br />

ne anlatırsanız anlatın, karşı ülkeden gelen<br />

tur lideri “işine geleni” anlatıyor. Özellikle<br />

memleketimizin Ermeni, Kürt, İnsan ve Kadın<br />

Hakları, Atatürk’ümüz, Dinimiz, Yaşam tarzımız<br />

yanlış, çarpıtılarak veya eksik anlatılmaktadır.<br />

İşte biz de bu nedenle en azından nadir<br />

dillerden çok sıklıkla rehberlik kursu<br />

açılmasından yanayız.<br />

Acente: Rehberlerin bazıları dil bilme vasfını<br />

kaybetmiş. TÜRSAB imtihan etsin.<br />

Yanlış: Kendi birlikleri, dernekleri dururken<br />

haddimize mi? Ne rehberlerin acenteleri<br />

denetlemesi ne de acentelerin rehberleri<br />

denetlemesi normal. Rehber acenteyi, acente<br />

rehberi seçerken dikkat etsin yeter.<br />

Rehber: Rehber yoksa siz de tur yapmayın.<br />

(Ender dillerden rehber bulamadığımız<br />

konusunda).<br />

Yanlış: Olur mu hiç. Fuar fuar dünyayı gezelim,<br />

dünya masraf yapalım, gelen rezervasyonlara<br />

da “ama rehber bulamazsak turu iptal ederiz”<br />

diyelim. Makul mü?<br />

Rehber: Ender dillerde rehberlerin talep<br />

ettikleri ücreti piyasa belirliyor. Eğer o ücretler<br />

ödeniyorsa veren acente var demektir.<br />

Yanlış: Biz kotasyonu hesaplarken, yurt içi, yurt<br />

dışı pazarlama yaparken “karaborsa rehber,<br />

uçak, otel” olacak diye hesaplamıyoruz. Ama<br />

aylar sonra yani rezervasyonu aldıktan sonra<br />

bir sürpriz yaşamak istemiyoruz. Yoksa, 3 katı<br />

fiyat isteyen rehberle, yağmurlu günde 3 katı<br />

fiyat isteyen taksicilere karşı duyulan his aynı<br />

olur.<br />

Rehber: “Biz şöyle kültürlüyüz, üniversite<br />

mezunuyuz, diller biliyoruz. Sizlerse…”<br />

Yanlıştan öte çirkin: Doğrudur, çoğumuz<br />

Cumhurbaşkanı bile olamayız. Ancak,<br />

“Sermayeye diploma sorulmaz”. “Kıroyuz<br />

ama para bizde” der gibi oldu ama gerçek<br />

bu. Tanıdığım birçok holding sahibi de ilkokul<br />

mezunu. Ancak konumuz diploma savaşları<br />

değil, ama sanırım “ego” savaşları.<br />

Rehber: Acenteler kanuna rağmen bazı<br />

turlarda rehber istemiyor.<br />

Buna rehber gerekmediği yurt içi turlarda<br />

diyelim. Özellikle Türklere yapılan, çarşı<br />

turu, kayak turu, trecking, dağ tırmanışı vs<br />

turlarında yabancı dil bilen rehber yerine 2<br />

veya 4 senelik rehberlik mezunu tur lideri<br />

veya şirket temsilcisinin görevlendirilmesinde<br />

ne mahsur var? “Kanunda var” denilerek<br />

çekilmek yerine bu güdük doğan ve bizleri<br />

rahatsız eden kanunun değişmesine ne<br />

dersiniz? Acente de, rehber de ödenen ücretin<br />

helal edildiği hizmetler vermek isteriz. Bu<br />

nedenle Büyük Anadolu Turu gibi istisnai<br />

durumlar ve turlar haricinde, tüm dünyada<br />

olduğu gibi acente talep etmedikçe; müze, ören<br />

yerleri ve şehir turlarında rehberlik alınması<br />

makuldür. Örneğin; Konaklama hatta uçak<br />

varsa ve grup 10 kişinin altındaysa rehberlik<br />

ücreti kişi başı maliyeti %20-30 artıyor. Arzu<br />

edenlerle hesabı beraber yaparız. Fiyatı yüksek<br />

bulan misafirlerimiz, ya ucuz olan kaçak<br />

turlara rağbet ediyor veya kendi başlarına<br />

tur yapıyorlar. Aradaki farkı da “acente<br />

bizi kazıklayacaktı” diye yorumluyorlar. Bu<br />

durumda, ne rehber arkadaşlarımız kazanıyor<br />

ne de biz kazanıyoruz. Acenteler ne kadar çok<br />

kazanırsa o kadar çok kişi turizmden ekmek<br />

yer.<br />

Rehber: Haftalık turlarda her yerde ayrı rehber<br />

alınsın isteniyor.<br />

Doğru: Mesela İspanya, İtalya’da olduğu gibi tur<br />

lideri gruba refakat etsin, ören yerleri ve şehir<br />

turlarında rehber alalım. Kapadokya, Truva<br />

gibi ören yerlerinde yerel rehberlerin birçok<br />

meslektaşından daha yetkin ve bilgili olduğu bir<br />

gerçektir.<br />

Rehber: Dünyada acente yokken rehber vardı.<br />

Acenteciliği rehberler başlattı.<br />

Doğru … da nasıl okuduğumuza bağlı;<br />

Acentelerin daha az iş yapması, rehberlerin<br />

de az iş yapması demektir diye de okunabilir.<br />

“Acente yoksa rehber de yok” başlığının açılımı<br />

elbette budur.<br />

PS: Türkiye’de bilinen ilk rehber, 1900’lü<br />

yıllarda İngiliz subaylarını ve turistleri<br />

Sultanahmet’te gezdiren, 5 dil konuşan<br />

meşhur ayakkabı boyacısı Fötr Nusret*.<br />

*Çetin Kayra’dan. Belki de dünyada ilk rehber,<br />

mağarasını gezdiren bir Neandertaller.


20<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Budak: Turizm Bakanı hayal<br />

satıyor, hiçbir öngörüsü tutmadı!<br />

CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri<br />

Ersoy’un <strong>2021</strong> turizm sezonunun nisan ayında başlayacağını açıklamasının gerçekçi<br />

olmadığını ve pandeminin başlangıcından bu yana Ersoy’un hiçbir öngörüsünün<br />

tutmadığını dile getirdi.<br />

TBMM Başkanlığına Kültür ve<br />

Turizm Bakanı Mehmet Nuri<br />

Ersoy’un yanıtlaması istemiyle<br />

bir soru önergesi veren CHP Antalya<br />

Milletvekili Çetin Osman Budak,<br />

pandemiyle birlikte turizm sektörünün<br />

bankalara olan borçlarının 138 milyar<br />

liraya çıktığını, nakit sıkıntısı nedeniyle<br />

turizm yatırımcılarının otellerini<br />

satmaya başladığını söyledi. Budak, şu<br />

ifadelere yer verdi:<br />

“En önemli turizm pazarlarımızdan<br />

Almanya ve İngiltere’de vakalar çok<br />

hızlı yükseliyor. Hem ölüm hem de<br />

vaka sayılarında rekorlar kırılıyor.<br />

Dünya Sağlık Örgütü, <strong>2021</strong> yılında kitle<br />

bağışıklığı ya da toplumda büyük çaplı<br />

bir bağışıklık beklemediğini açıklıyor.<br />

Ayrıca 21 Ocak tarihli AB Zirvesinde<br />

Uluslararası Aşı Sertifikası tartışılacak.<br />

AB'nin uyguladığı aşılar dışındaki<br />

aşıların kabul görmemesi gündemde.<br />

Bizim elimizde sadece Çin’den gelen 3<br />

milyon doz aşı dışında, AB ülkelerinde<br />

uygulanan herhangi bir aşı yok. Eğer<br />

aşı standartlarına uymayan ülkelere<br />

gidilmemesi yönünde bir karar çıkarsa,<br />

<strong>2021</strong>’de Avrupalı turisti mumla arar hale<br />

geliriz. Sağlık Bakanı ve Turizm Bakanı<br />

el ele turizm sektörünün tabutuna son<br />

çiviyi çakıyorlar.<br />

Şirketinin çıkarları için mi?<br />

Turizm Bakanı, kendi ticari<br />

işletmeleriyle ilgilenmekten borç<br />

batağında kıvranan sektörün dertlerine<br />

çare aramaya zaman bulamıyor.<br />

Krizde otel satın alıyor. Kendi tur<br />

şirketi piyasadaki hakim konumunu<br />

kullanarak “Şimdi Al, Baharda Öde”<br />

kampanyası başlatıyor. Sayın Bakan’a<br />

sormak istiyorum; nisan ayında sezonun<br />

açılacağı açıklamasını sorumlu bir<br />

Bakan olarak mı, yoksa şirketinin<br />

rezervasyonları artırmak isteyen<br />

firma sahibi olarak mı yapıyor? Bakan<br />

devlet koltuğundan kendi şirketinin<br />

pazarlamasını yapıyor.<br />

Bakan Ersoy ayrıca dünyada turist<br />

sayısının yüzde 80, Türkiye’de ise yüzde<br />

70 daraldığını söyleyerek yapay bir<br />

başarı tablosu sunuyor. Oysa Birleşmiş<br />

Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO)<br />

verilerine göre 2020 yılında hem<br />

dünya hem ülkemiz yüzde 72 turist<br />

kaybı yaşadı. Rakamları çarpıtarak<br />

yönetiminizi başarılı çıkaramazsınız.<br />

Ortada bir başarı tablosu yok.”<br />

Budak, önergede şu sorulara yer verdi:<br />

“Mart ayında vaka sayısının iki binli<br />

rakamlara düşeceği, nisan ayında<br />

ise sezonun başlayacağına dair<br />

öngörünüzün temelleri nelerdir?<br />

Turizm sezonunun açılışı ile ilgili<br />

açıklamalarınız öncesinde Sağlık<br />

Bakanlığı ve beraberinde Bilim Kurulu<br />

ile pandemi süreci ve özellikle aşılama<br />

takvimi ile ilgili değerlendirmelerde<br />

bulundunuz mu? Bakanlığın ve Bilim<br />

Kurulu’nun bu konudaki görüşleri<br />

nelerdir? Sahibi olduğunuz seyahat<br />

acentenizin erken rezervasyonla satışa<br />

çıkmasının sezon açılışı açıklamanız<br />

üzerinde etkisi var mıdır? Covid-19<br />

Şeffaflık Endeksine göre 100 ülke<br />

arasında 97’nci sırada bulunan<br />

Türkiye’nin turizm alanında güvenilir<br />

ülke konumuna gelebilmesi için hangi<br />

önlemler hayata geçirilecektir?”


22<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Anadolu yavaşladı<br />

Antalya ve İstanbul yatırıma doymadı<br />

Pandemi döneminin ağır koşullarına rağmen otel yatırımları sürdü. 2020’de 137 yeni otel<br />

projesi teşvik belgesi aldı. Proje sayısı 2019’a göre %19 arttı.<br />

Konaklama sektörü 2020 yılında pandemi<br />

nedeniyle tarihinin en kötü dönemini<br />

yaşamasına rağmen yatırımlar<br />

açısından cazibesini kaybetmedi. Otel<br />

yatırımları, 2020 yılında da yatırımcıların<br />

en fazla ilgi gösterdiği alanlardan biri<br />

olmaya devam etti. Türkiye Otelciler<br />

Birliği’nin (TÜROB), Sanayi ve Teknoloji<br />

Bakanlığı’nın ‘Yatırım Teşvik Belgeleri’ne<br />

ilişkin verilerinden hareketle hazırladığı<br />

2020 yılı yatırım raporuna göre, geçen yıl<br />

toplam teşvik değeri 4 milyar 65 milyon TL<br />

olan toplam 31 bin 98 yataklı 137 otel projesi<br />

için teşvik başvurusu yapıldı. Geçen yıl teşvik<br />

belgesi başvurularının parasal tutarı bir<br />

önceki yıla göre yüzde 7 gerilerken, proje<br />

sayısı yüzde 19, yatak kapasitesi yüzde 1.2<br />

artış gösterdi. 2019 yılında toplam 30 bin 727<br />

yatak kapasiteli 115 otel projesi için 4 milyar<br />

353 milyon TL tutarında teşvik başvurusu<br />

yapılmıştı.<br />

Umut ve güvenin göstergesi<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından<br />

açıklanan ‘<strong>2021</strong> Yılı Turizm Tesisleri Birim<br />

Maliyetler Listesi’ hesabına göre; bu<br />

dönemde yapılan otel yatırımlarının oda<br />

başına maliyetinin 183 bin 404 TL, toplam<br />

yatırım maliyetinin ise 5 milyar 704 milyon<br />

TL olduğu hesaplandı. Raporda yer alan<br />

TÜROB değerlendirmesinde, “Pandeminin<br />

sektörde olumsuz etkileri ve birçok alanda<br />

yatırımların ertelendiği bir dönemde dahi<br />

yatırımcılar, 2020 ve öncesinde başlattıkları<br />

otel yatırımlarını; duran yatırım maliyetinin<br />

daha yüksek olduğu gerçeğinden hareketle<br />

tamamlamak üzere çalışmalarını<br />

sürdürmüştür. Bu durum yatırımcıların<br />

sektöre yönelik umudunun ve güveninin bir<br />

göstergesi olarak değerlendirilebilir” denildi.<br />

Trabzon’da yatırım furyası dindi<br />

Öte yandan TÜROB’un raporuna göre,<br />

geçen yıl 41 şehirde yeni projeler planlandı.<br />

Yeni yatırımlarda Antalya ve İstanbul’un<br />

ezici ağırlığı devam etti. Anadolu’nun<br />

ise yavaşladığı gözlendi. Özellikle son<br />

yılların gözde bölgesi Karadeniz’de yatırım<br />

furyasının yavaşlaması dikkat çekti. Hayata<br />

geçirilecek yeni yatırımlarda Antalya ve<br />

İstanbul’un ezici ağırlığı da sürüyor. Teşvik<br />

belgesi alan projelerin 24’ü Antalya’da,<br />

18’i İstanbul’da yer aldı. En fazla başvuru<br />

yapılan Antalya’daki 24 otel projesinde<br />

9 bin 208 yatak yer alıyor. 18 başvuru<br />

olan İstanbul’daki projelerin toplam<br />

yatak kapasitesi ise 4 bin 308. Yani yatak<br />

kapasitesine geçen yılki projelerin hemen<br />

hemen yarısı Antalya ve İstanbul’da yer aldı.<br />

Muğla 7, Mardin 6, Nevşehir ve Balıkesir<br />

5, İzmir, Hatay, Sakarya ve Şanlıurfa 4’er<br />

projeyle ilk 10’da yer alan diğer iller oldu.<br />

Uzun süre en fazla yatırım alan ilk üç il<br />

arasında yer alan Trabzon’da geçen yıl proje<br />

sayısı 2’de kaldı.<br />

Kapasitede 5 yıldız, proje sayısında<br />

3 yıldız<br />

2020 yılında teşvik belgesi alan oteller<br />

içerisinde kapasite bakımından 33 otelde<br />

15.447 yatak ile 5 yıldızlılar ilk sırada yer aldı.<br />

Otel sayısında ise en fazla başvuru 49 proje<br />

ile 3 yıldızlı oteller için oldu.


gündem / makale<br />

23<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

Sarp Özkar<br />

Travel PR - Ajans Başkanı<br />

Seyahatle ilgili bir işletmeye sahipseniz,<br />

muhtemelen pazarın tıkandığını ve kalabalığın<br />

arasından sıyrılmanın gittikçe daha<br />

zorlaştığını zaten biliyorsunuz. Düşük maliyetli<br />

havayollarının, eko turizmin ve Trip Advisor,<br />

Booking, Kayak, Kiwi veya Expedia gibi büyük<br />

platformların ortaya çıkmasıyla rekabet etmek<br />

daha zorlaştı.<br />

Halkla ilişkilerin, pazarlama stratejiniz ile<br />

bütünleştirilmesi fark oluşturmanın ve fark<br />

edilmenin mükemmel bir yoludur. Seyahat<br />

endüstrisinde etkili bir halkla ilişkiler stratejisi<br />

geliştirmek için size sunacağımız en iyi<br />

ipuçlarına gelirsek:<br />

Halkla ilişkiler planınızı bir yıl<br />

önceden hazırlayın<br />

Halkla ilişkilerde zamanlama çok önemlidir.<br />

Bu özellikle mevsimsel bir sektör olan seyahat<br />

endüstrisi için geçerlidir. Bu nedenle, halkla<br />

ilişkiler stratejinizde verimli olabilmek için,<br />

kesinlikle önceden plan yapmanız gerekir.<br />

Esasen, halkla ilişkiler takviminiz iş takviminizi<br />

takip eder. İşletmenizde meydana gelen her<br />

önemli olayı-gelişmeyi, kampanyayı veya haberi<br />

yazın. Ardından, hazırlamanız gereken halkla<br />

ilişkiler reaksiyonlarını düşünebilirsiniz.<br />

Örneğin, popüler yaz aylarından (temmuzağustos)<br />

önce tatile gitmek isteyenler için<br />

mayıs-haziran ayına özel bir kampanya<br />

yapmaya karar verdiniz. Kampanyanızı<br />

tanıtmak için hangi halkla ilişkiler araçlarını<br />

kullanabileceğinizi düşünün. Basın bülteni<br />

mi göndereceksiniz? "En iyi tatil fırsatları"<br />

listesinde görünmesi için bir içerik mi<br />

hazırlayacaksınız? Sosyal medya influencerları<br />

ile iletişime mi gireceksiniz? Gibi pek çok farklı<br />

seçeneğiniz var.<br />

Ne yapmak istediğiniz hakkında bir fikriniz<br />

olduğundan emin olun. Emin olduğunuzda,<br />

basın bültenlerinizi önceden yazabilirsiniz.<br />

Böylelikle, zamandan tasarruf edersiniz.<br />

Temmuz ayının en iyi tatil yerlerini listeleyen<br />

bir makalede görünmek istiyorsanız, medya<br />

mensupları makalelerini ve haberlerini<br />

erken hazırladığından, içeriğinizi havaların<br />

ısınmaya başlaması ile 3-4 ay kadar önceden<br />

göndermeniz gerekir. Aynı şey yılbaşı tatili,<br />

bayram tatilleri ve 29 Ekim ve 19 Mayıs gibi<br />

dönemler için de geçerlidir.<br />

Bununla birlikte, seyahat endüstrisindeki<br />

güncel haberlere veya işinizi etkileyebilecek<br />

haberlere dayanarak bir açıklama yapmak<br />

istiyorsanız, çok hızlı olmanız gerekir. Gündem<br />

oluştuğu anda birkaç saat içinde yani hemen<br />

aksiyon almalısınız. Etkinlikten 3-4 gün sonra<br />

Seyahat Sektöründe Halkla İlişkiler Stratejisi<br />

Oluşturmanın 5 Yolu<br />

vereceğiniz görüş çok büyük ihtimalle hiçbir<br />

gazeteci tarafından dikkate alınmayacaktır.<br />

Halkla ilişkiler kitlenizi<br />

tanımlayarak doğru yayınları<br />

hedefleyin<br />

Yapmanız gereken başka bir şey de, basın<br />

bültenlerinizi göndermek istediğiniz yayınların<br />

bir listesini hazırlamaktır. İşinizle alakalı<br />

oldukları için seyahat veya yaşam tarzı<br />

yayınlarını hedeflemek işinize yarayacaktır.<br />

Döneme bağlı olarak bazı ulusal gazetelerin<br />

seyahat eklerinde veya çok ziyaret edilen haber<br />

sitelerinin turizm sayfalarında haberleriniz<br />

ile yer almak isteyebilirsiniz. Doğru yayınları<br />

ve gazetecileri seçtiğinizden emin olmak<br />

için hedef kitlenizi ve onların ne okuduklarını<br />

düşünün. Örneğin, Business Class uçuşları<br />

tanıtmaya çalışıyorsanız, muhtemelen iş<br />

yayınlarını hedeflemek mantıklı olur. Bir doğa<br />

turizmi işletmesi yönetiyorsanız, hedef kitleniz<br />

tamamen farklı olacaktır. Doğa ve çevre odaklı<br />

yayınlara ulaşmaya ne dersiniz?<br />

Güçlü görseller kullanın<br />

Bir basın bülteni gönderdiğinizde, gazetecilerin<br />

ve blog yazarlarının makalelerinde<br />

kullanabileceği bir resim eklemeniz gerekir.<br />

Mümkün olduğunca profesyonel görünen<br />

yüksek çözünürlüklü bir resim ilettiğinizden<br />

emin olun. Fotoğraf konusu özellikle de<br />

seyahat endüstrisinde önemlidir, çünkü<br />

seyahat hakkında köşe veya haber yazan<br />

gazeteciler okurları için gidilecek yerin<br />

etkileyici görsellerini eklemek isteyeceklerdir.<br />

Güçlü görsellik sunan fotoğraflar<br />

sağlamazsanız basında yer alma şansını<br />

kaçırabilirsiniz. Sadece fotoğrafı göndermeniz<br />

de yetmez! Dergi veya gazete gibi basılı<br />

mecralarda da yer alabilme ihtimaliniz için,<br />

mutlaka yüksek çözünürlüklü fotoğraflar<br />

seçmeli, en az 1 yatay ve en az 1 dikey kadraj<br />

olacak şekilde fotoğrafları iletmelisiniz. Zira<br />

mecranın dikey fotoğraf kullanma dışında<br />

şansı yok ise, sayfadan atılma ihtimaliniz çok<br />

yüksektir.<br />

Basın gezisi ve influencer<br />

deneyimleri iyi fikirdir<br />

Tüm olasılıkları kendi lehinize çevirmek<br />

istiyorsanız, gazetecileri ve influencerblog<br />

yazarlarını bir geziye davet etmeyi<br />

düşünebilirsiniz. Böylece konvansiyonel<br />

medya ve sosyal medya için özel bir deneyim<br />

yaşatırsınız. Bunu yapmanın avantajı, basında<br />

yer alacağınızdan neredeyse emin olursunuz<br />

ve çıkacak haberin pozitif olma olasılığı da<br />

yüksektir. Ancak, dezavantajı ise iyi bir deneyim<br />

olmazsa basında farklı görüşlere sahip<br />

haberler çıkabilir ve tabii ki, bu tip bir seyahat<br />

size çok pahalıya mal olur. Bu nedenle, yola<br />

çıkmadan önce bütçenizi iyi ayarladığınızdan,<br />

mükemmel bir seyahat düzenlediğinizden<br />

ve doğru kişileri seçtiğinizden emin olun.<br />

Bir basın gezisi yapacaksanız, bugüne<br />

kadar 50’nin üzerinde basın gezisi yapan ve<br />

Türkiye’de seyahat alanında ilk influencer<br />

gezilerini başlatan kişi olarak size tavsiyem<br />

bu işi, bizim gibi işinin uzmanı bir PR ajansı<br />

ile yürütmenizdir. Markanın direkt basınlainfluencerlar<br />

ile muhatap olmasının geri<br />

dönülemez sorunlar oluşturabileceğini<br />

belirteyim. Tabii bir diğer önemli konu da, hangi<br />

mecralar, hangi gazeteciler bir arada olurlar,<br />

hangileri aynı ortamda bulunmak istemeyebilir,<br />

influencer-blog yazarının bulunduğu bir<br />

seyahate kimler gelmek istemez, bunları<br />

önceden bilmezseniz seyahatiniz kötü<br />

sürprizlere gebe olur.<br />

Kriz yönetimi: Bir halkla ilişkiler<br />

planı hazırlayın<br />

Seyahat sektöründe, markanız ve satışlarınız<br />

üzerinde olumsuz bir etkisi olabilecek birçok<br />

şey yanlış gidebilir. Mümkün olduğunca çabuk<br />

tepki vermeye hazır olmanız çok önemlidir.<br />

Bunun için bir kriz yönetim planı hazırlamanız<br />

gerekir.<br />

Oluşabilecek tüm olası riskleri listeleyin ve her<br />

durumda en iyi tepki vermenin yolunu önceden<br />

belirleyin. Her zaman müşterinizin yanında<br />

olmanızı tavsiye ederiz. Seyahat sektöründe<br />

müşteri şımartılmak, ilgi görmek ve hizmet<br />

verenin ne olursa olsun arkasında durduğunu<br />

görmek ister.<br />

Halkla İlişkiler (PR) ve her türlü iletişim<br />

çalışması, seyahat sektöründeki bir işletme için<br />

elzemdir. Marka profilinizi oluşturmanıza ve ün<br />

kazanmanıza yardımcı olacaktır. Basında yer<br />

alma şansınızı artırmak için, bir yıl öncesinden<br />

planlama yapmanız ve halkla ilişkiler<br />

stratejinizin güçlü olmasını sağlamak için hitap<br />

ettiğiniz kitleyi anlamanız önemlidir.<br />

Son bir tavsiye, işletmeniz ve fiyat-hizmet<br />

politikalarınız hakkında tamamen şeffaf olun.<br />

Birçok seyahat platformu, inanılmaz fırsatlar<br />

sunarak müşteri çekmeye çalışır. Sorun şu<br />

ki, fırsata tıkladığınızda, bunun gerçekten var<br />

olmadığını fark edersiniz. Bu itibarınız için<br />

kötü bir izlenim oluşturur, bu nedenle şeffaflık<br />

şarttır. Müşteri ilişkilerine dönemsel değil,<br />

kalıcı olarak eğilmek ve o şekilde davranmak<br />

kazandırır.


24<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Radisson Grubu’ndan Erciyes ve<br />

Çamlıvadi’ye iki yeni proje<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group, Erciyes kayak Merkezi ve İstanbul'un Avrupa yakasındaki yeni<br />

yerleşim ve ticaret bölgesi Çamlıvadi’de imzaladığı iki yeni yatırım projesinin duyurusunu<br />

yaptı. Uluslararası zincir otel grubu bu yeni yatırımları ile 2025’e kadar Türkiye genelinde<br />

50 otel ve 10 bin odaya ulaşmayı hedefliyor.<br />

Türkiye’de Erciyes ve Çamlıvadi’de<br />

hayata geçireceği iki yeni yatırımın<br />

duyurusunu yapan Radisson <strong>Hotel</strong><br />

Group’ un portföyünde şu anda Türkiye'de<br />

faaliyette ve geliştirilmekte olan 30'dan<br />

fazla otel ve 4.500’den fazla oda bulunuyor.<br />

Şehirdeki 16 oteli ile İstanbul'un önde<br />

gelen otel işletmelerinden biri olan grup,<br />

Türkiye'de Radisson Collection, Radisson<br />

Blu, Radisson ve Park Inn by Radisson ile<br />

temsil edilen 4 markaya sahip.<br />

Rankoussi: “Türkiye, grubumuzun<br />

odak ülkelerinden biri”<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group'un Afrika ve<br />

Türkiye'den Sorumlu Geliştirme Başkan<br />

Yardımcısı Ramsay Rankoussi; “Türkiye'de<br />

hayata geçireceğimiz iki yeni oteli daha<br />

duyurmaktan ve mevcut yatırımcımızla<br />

ilişkimizi daha da genişletmekten büyük<br />

heyecan duyuyoruz. Dağların arasında<br />

konumlanan Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Mount<br />

Erciyes, mevcut olan Radisson Blu <strong>Hotel</strong><br />

Kayseri'ye bu bölgede eşlik edecek.<br />

Radisson Residences İstanbul Çamlıvadi’yi<br />

ise İstanbul'daki servisli daire segmentinde<br />

büyüyen varlığımız olarak görüyoruz. Türkiye,<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group için önemli bir odak<br />

ülke olmaya devam ediyor ve ülkedeki<br />

varlığımız genişlerken, başta İstanbul olmak<br />

üzere tüm markalar ve tüm segmentlerdeki<br />

liderliğimizi daha da güçlendiriyoruz.”<br />

Erciyes Dağı’nın eteklerinde<br />

konumlanacak<br />

Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Mount Erciyes,<br />

Kayseri'nin öne çıkan bölgesinde, Erciyes<br />

Dağı'nın eteklerinde yer alacak. Otel, 16'sı<br />

süit olmak üzere 60 oda, iki ayrı restoran,<br />

bir lounge, spor salonu, spa ve yüzme<br />

havuzuna sahip olacak. Kayseri bölgesi, kış<br />

ayları için Türkiye’nin en iyi lokasyonlarından<br />

biri olarak öne çıkarken, Türkiye’nin en<br />

yüksek dağlarından biri olan ve dünya<br />

standartlarında pistlere sahip olan Erciyes,<br />

kayak severler ve kış sporları meraklıları<br />

için eşsiz doğası ile uluslararası spor<br />

müsabakalarına ev sahipliği yapıyor.<br />

Çamlıvadi, İstanbul'daki 4.<br />

Radisson Residences olacak<br />

Radisson Residences İstanbul Çamlıvadi,<br />

İstanbul'daki dördüncü Radisson Residences<br />

olacak. İstanbul'un Avrupa yakasının<br />

yeni iş ve yerleşim merkezi Çamlıvadi<br />

bölgesinde yer alacak olan tesis, şehrin<br />

ana iş merkezlerine ve hem yerel hem de<br />

uluslararası futbol maçlarına ev sahipliği<br />

yapan Türk Telekom Arena stadyumuna<br />

kolayca ulaşılabilen bir konumda yer<br />

alacak. Uzun süreli konaklamalar için<br />

mükemmel bir seçenek olan Radisson<br />

Residences İstanbul Çamlıvadi' de 65<br />

servisli daire, restoran, spor salonu, spa,<br />

kapalı yüzme havuzu ve çocuklar için oyun<br />

alanı bulunacak. Radisson Residences<br />

İstanbul Çamlıvadi, Türkiye'nin zengin<br />

tarihine, çarpıcı manzaralarına ve enfes<br />

kültür ve mutfağına açılan İstanbul'un yeni<br />

havaalanına sadece 15 dakika uzaklıktadır.<br />

Yatırımcısı Doruk Ticari Yatırımlar<br />

ve İnşaat A.Ş.<br />

Her iki projenin sahibi olan Doruk Ticari<br />

Yatırımlar ve İnşaat A.Ş. adına Süleyman<br />

Çetinsaya; “Bu muhteşem yeni tesisler<br />

sadece mevcut otel portföyümüzü<br />

mükemmel bir şekilde tamamlamakla<br />

kalmıyor, aynı zamanda Radisson <strong>Hotel</strong><br />

Group ile stratejik ortaklığımızı da<br />

güçlendiriyor. Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Mount<br />

Erciyes’in Aralık <strong>2021</strong>'de ve Radisson<br />

Residences İstanbul Çamlıvadi'nin 2023'ün<br />

başlarında açılması planlanıyor ve biz her iki<br />

tesisin de açılmasını büyük bir heyecan ile<br />

bekliyoruz ''.


26<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Fotoğraflar: Seher Doğan<br />

Türkiye’nin ilk kadın kaymakamı Özlem<br />

Bozkurt Gevrek, 29 yıl Anadolu’yu<br />

karış karış gezdikten sonra İstanbul<br />

Turizminden Sorumlu Vali Yardımcısı olarak<br />

atandı. “İstanbul’u yöneten Türkiye’yi yönetir”<br />

sorumluluğuyla zorlu pandemi koşullarında<br />

kente hizmet için kolları sıvayan Bozkurt<br />

Gevrek, turizmcilere seslenerek: “Sektörün<br />

yardımına ihtiyacım var, mümkün olduğu<br />

kadar tüm temsilcilerle ilişki ve iletişim içinde<br />

olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu kapı<br />

herkese açık, birlikte çalışmalıyız” çağrısını<br />

yaptı.<br />

İstanbul’a hizmet etmenin kendisi için çok<br />

büyük bir gurur ve onur olduğunu samimi<br />

cümleleriyle paylaşan Özlem Bozkurt Gevrek<br />

ile taşradan İstanbul’a uzanan siyasi kariyerini<br />

ve şehre dair hayallerini konuştuk.<br />

Özlem Hanım, öncelikle sizi<br />

tanıyabilir miyiz? İstanbul<br />

Valiliği Turizmden Sorumlu Vali<br />

Yardımcılığı görevine gelmeden<br />

önce neler yaptınız?<br />

Ben taşrada büyüdüm. Babam emniyet<br />

mensubuydu. Taşrada, küçük ilçelerde<br />

görmüş olduğunuz en büyük rol model<br />

kaymakamdır. 29 Ekimlerde, törenlere<br />

kaymakam başkanlık ederdi. Babamda<br />

emniyet mensubu olduğu için hep sorardım,<br />

“Kim bu 29 Ekim’de bizi selamlayan?” diye.<br />

O zamanlardan gelen mesleğe saygı ve<br />

hayranlık Beni bugün buralara getirdi. Biz<br />

taşrada çok güçlü çocuklar olarak yetiştirildik.<br />

Annem ve babam da güçlü rol modellerdir.<br />

Bizim ailede kız-erkek çocuk ayrımı yoktur,<br />

kız çocuklarına belli roller yüklenmez.<br />

Toplumsal cinsiyet eşitliği hakimdir. Böyle<br />

bir ailede, yetiştiğim için belki de şanslıydım,<br />

dolayısıyla bugün buralara kadar gelebildim.<br />

Şanslıydım diyorum, neticede ülkemde benim<br />

kadar şanslı olmayan hemcinslerim; kız<br />

çocuklarımız, kadınlarımız vardı. Köylerinin<br />

dışını görmemiş insanlar vardı. Kadınlarımız<br />

için yapılabilecek en güzel şey, onlara<br />

eğitim ve ekonomik imkanlar sağlamaktı.<br />

Kaymakamlığım boyunca her zaman onlara<br />

yardım edebilmenin büyük onurunu yaşadım.<br />

Derken İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler<br />

Fakültesi’ni kazandım. O dönemde kadınlara<br />

henüz kaymakamlık hakkı tanınmamıştı.<br />

Özlem<br />

Bozkurt<br />

Gevrek<br />

“Sektörün<br />

yardımına<br />

ihtiyacım var,<br />

el birliğiyle<br />

çalışmalıyız!”<br />

İş inada bindi. Ve dedim ki, “Bu okulu<br />

bitirdikten sonra kaymakam olacağım”. Biz<br />

mezun olduktan sonra Türkiye’de ilk defa<br />

kadınlara kaymakamlık hakkı tanındı. Ben de<br />

Türkiye’nin ilk kadın kaymakamı olarak 1992<br />

yılında göreve başladım. Kaymakamlıkta 29 yıl,<br />

genel müdürlük ve işte bugün İstanbul’dayız.<br />

Türkiye’nin ilk kadın kaymakamlığı<br />

ve ardından İstanbul Valiliği<br />

Turizmden Sorumlu Vali<br />

Yardımcılığı görevleri… Bir<br />

kadın bürokrat olarak ilklere<br />

öncülük etmek nasıl bir duygu ve<br />

sorumluluktur?<br />

Meslekte ilk olmak her zaman zordur, bunu<br />

kabul etmek lazım. Çünkü hemcinslerinizin<br />

hep 3-5 katı daha fazla çalışmanız gerekir.<br />

Bilgi ise her zaman güçtür. Bilgi sahibi<br />

olduğunuz zaman insanlar size saygı duyar.<br />

Ben her zaman şunu söyledim, “İnsanların<br />

bu kapıdan içeri girerken değil, çıkarken ne<br />

düşündükleri önemlidir.” Dolayısıyla sizin<br />

olaya hakimiyetiniz, kendinizi sadece bir<br />

kadın olarak değil, bir kaymakam olarak<br />

görmeniz çok önemli. Siz kendinizi nasıl<br />

görürseniz ve kabul ederseniz, onlar da öyle<br />

hisseder. İnsanlar belki içeri girdiklerinde size<br />

“Kaymakam Bey” diye hitap eder ama dışarı<br />

çıkarken artık kadın ya da erkek olmanızın<br />

onlar için önemi kalmamıştır, Önemli olan<br />

sorunlarını çözmenizdir.<br />

Makamınıza gelen insanlar o<br />

kapıdan nasıl çıktılar dersiniz?<br />

Devletin güçlü ve güzel bir yüzü vardır,<br />

Halkımızın güvendiği yüzü vardır… Bizim


halkımız devletini sever, devletine bağlıdır.<br />

Ben mümkün olduğu kadar gülümseyen bir<br />

yüz, vatandaşımın sırtını sıvazlayan bir el<br />

olmaya çalıştım. Her sektörde bu böyledir.<br />

Bir kaymakam olarak çalışırken de böyleydi,<br />

bugün dış ilişkilerden, turizmden, kültürden<br />

sorumlu bir vali yardımcısı olarak çalışırken<br />

de böyle. Ben devlet dairesinde anamababama<br />

nasıl davranılmasını istiyorsam,<br />

vatandaşlara da öyle davranmanın önemine<br />

inanırım.<br />

İstanbul turizmine Vali Yardımcısı<br />

olarak atanmak aklınıza gelir miydi<br />

hiç? Kararnamede isminizi ilk<br />

gördüğünüzde ne düşündünüz?<br />

Çok mutlu oldum. Dediğim gibi İstanbul<br />

Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi<br />

mezunuyum. Arkadaşlarımla Cağaloğlu<br />

yokuşundan, Bab-ı Ali’den yürürken valiliğe<br />

bakar iç geçirirdik. Şimdi buradayım, camdan<br />

bakıyorum yürüyen öğrencilere. Elbette bu çok<br />

büyük bir gurur ve onur benim için. Bugüne<br />

kadar hep taşradan baktım, artık İstanbul’dan<br />

bakıyorum. Tabii İstanbul çok büyük ve<br />

kozmopolit bir şehir. Avrupa’nın 14 ülkesinden<br />

çok daha büyük. Güzel bir görev verildi bana.<br />

Turizmden, dış ilişkilerinden sorumluyum.<br />

Düşünebiliyor musunuz, New York’tan sonra<br />

en fazla dış temsilciliğe ev sahipliği yapan,<br />

16 milyon nüfusa sahip bir şehir. Hani derler<br />

ya; “İstanbul’u yöneten Türkiye’yi yönetir.”<br />

Görevimin öneminin ve sorumluluğunun<br />

bilincindeyim ve layık olmak için elimden<br />

geleni yapmaya çalışıyorum.<br />

Turizm, salgından en fazla<br />

etkilenen sektörlerin başında geldi<br />

malum. Sizin pencerenizden sektör<br />

nasıl bir sınav verdi?<br />

Tüm dünyada olduğu gibi İstanbul’umuzun<br />

da bu krizden ister istemez olumsuz<br />

etkilenmemesi, Sağlığın, ekonominin,<br />

eğitimin olumsuz etkilendiği bir dönemde<br />

turizmimizin de etkilenmesi mümkün değil<br />

diye düşünüyorum. Dolayısıyla önemli olan bu<br />

hasarı en az zararla atlatabilmek. Eskilerin<br />

söylediği gibi, önemli olan “can sağlığı”<br />

Her şeyin yerine yenisi konulabilir. Eğitimi<br />

tekrarlayabiliriz, ekonomideki hasarlarımızı<br />

yavaş yavaş atlatabiliriz, turizmimizi tekrar<br />

ayağa kaldırabiliriz, ama önemli olan<br />

can kaybının en az olması. Çok şükür<br />

aşılama başladı. Bundan sonra yavaş yavaş<br />

turizmde ne yapacağımıza bakacağız, sektör<br />

temsilcilerimizle, sizlerle bir araya geleceğiz,<br />

kısa, orta ve uzun vadede neler yapacağımıza<br />

hep birlikte karar vereceğiz. Ama bundan<br />

sonra eminim birlikte çok daha güzel günler<br />

için çalışacağız. Devlet olarak, sektör olarak,<br />

sivil toplum kuruluşları ve basın olarak<br />

inşallah yeniden güzel günlere ulaşacağız.<br />

Tabii siz çok talihsiz bir dönemde<br />

göreve geldiniz.<br />

Maalesef, şuana kadar İstanbul’un<br />

nimetlerini görmedim. İnşallah özlediğimiz<br />

o güzellikleri de yakında görmek nasip olur.<br />

Bu zorlu dönem elbette bitecek. Hiçbir<br />

virüs insandan daha güçlü değildir, biz<br />

bu dönemi geçireceğiz. Öyle ya da böyle…<br />

ama geleceğe yönelik olarak; 31 Mart’tan,<br />

31 Haziran’dan sonrası için alt yapımızı<br />

şimdiden oluşturmamız lazım. Türkiye, her<br />

bakımdan potansiyeli olan bir ülke. İstanbul<br />

dersek, hakikaten yüksek seviye bir turizm<br />

potansiyeline sahip. Dolayısıyla kaynaklarımız<br />

nelerdir; güçlü yönlerimiz, zayıf yönlerimiz<br />

nelerdir, zayıf yönlerimizi güçlendirmek<br />

için alt yapılarımız nelerdir? Ama belki de<br />

biraz elimizi başımıza koyup çalışmamız, bu<br />

çalışma sırasında oluşturacağımız raporlara<br />

göre ortaya koyacağımız efor önemli. Belki de<br />

şu anda alt yapı oluşturmanın tam zamanı.<br />

Ondan sonra da hep beraber koşturmaya<br />

başlamalıyız.<br />

Bu zaman içinde içeriden<br />

ve dışarıdan bir öngörünüz<br />

oluşmuştur. Şehrin pandemi<br />

öncesine ait temel sorunları<br />

nelerdi? Bundan sonrası için<br />

sorunların çözümüne yönelik<br />

nasıl bir yol haritası izlemek<br />

lazım? Bu anlamda Bakanlık,<br />

Valilik çalışmaları ne durumdadır?<br />

Sektörle nasıl bir iş birliği<br />

yürütmek gereklidir?<br />

İşte onu hep beraber çalışmamız lazım. Şu<br />

anda da o çalışmayı devam ettiriyoruz. Ama<br />

benim o konuyla ilgili olarak da sektörün<br />

yardımına ihtiyacım var. Sektörün tüm<br />

temsilcileriyle mümkün olduğu kadar ilişki<br />

içinde olmamız lazım. Maalesef şu anda<br />

yaşamış olduğumuz pandemi bunun biraz<br />

belini büktü. Ben tüm paydaşlarımızdan<br />

iletişim istiyorum. Bu kapı herkese açık,<br />

lütfen herkesi davet ediyorum. İletişim<br />

konusunda bir problemimiz yok; maskemiz<br />

var, mesafemiz var, iyonik temizleyicilerimiz<br />

var: beni her zaman ziyaret edebilirler, ben<br />

buradayım.<br />

Diğer sorunuza gelecek olursam, bu<br />

dönemde yapılabilecek en iyi şey, salgına<br />

uygun tedbirlerin alınmasıydı, Güvenli<br />

Turizm Sertifikasının alınmasıydı. Biz son<br />

iki aydan beri; Sayın Valimizin talimatlarıyla,<br />

İstanbuldaki bütün otellerimizle<br />

sertifikalandırma çalışmalarını yürütüyoruz.<br />

Bakın bizim otellerimizin hiçbirinde önemli<br />

bir problem çıkmadı. Önemli bir vakamız<br />

oluşmadı. Allah’a çok şükür otellerimizden<br />

hastalıkla ilgili ciddi bir vaka yaşanmadı.<br />

Bugün İstanbul’da bütün otellerimiz Güvenli<br />

Turizm Sertifikasına sahip olma konusunda<br />

yoğun çaba içerisinde olduğumuzu<br />

göğsümüzü gere gere söyleyebiliyoruz.<br />

Çünkü bütün denetimler düzenli olarak<br />

yapılmaktadır. İki aydır biz bütün otellerin<br />

Güvenli Turizm Sertifikasının alınması ile ilgili<br />

olarak teşviklerimizi ve gerekli denetimlerimizi<br />

yaptık. Gerekli tüm tedbirler alınmakta ve<br />

gerek Sayın Turizm Bakanımız gerekse<br />

Sayın Valimiz konu üzerinde hassasiyetle<br />

durmaktadır. Ama en önemlisi sektör bu konu<br />

Devletin güçlü ve güzel bir<br />

yüzü vardır, halkımızın güvendiği<br />

yüzü vardır. Bizim halkımız<br />

devletini sever, devletine bağlıdır.<br />

Ben mümkün olduğu kadar<br />

gülümseyen bir yüz, vatandaşımın<br />

sırtını sıvazlayan bir el olmaya<br />

çalıştım. Kaymakam olarak<br />

çalışırken de böyleydi; bugün dış<br />

ilişkilerden, turizmden, kültürden<br />

sorumlu bir vali yardımcısı olarak<br />

çalışırken de böyle.<br />

üzerinde hassasiyetle durmakta ve bu biz<br />

gurur duyuyoruz.<br />

Pandemi sonrası için İstanbul<br />

turizminde bir patlama bekliyor<br />

musunuz?<br />

Açıkçası ben şöyle düşünüyorum. Aslında<br />

bunu sadece ben değil, bütün turizm<br />

otoriteleri düşünüyor. Türkiye’de ilk vaka<br />

Mart 2020’de görüldü. Asya’da daha önce<br />

başladı. İtalya ve Fransa’da şubatta ortaya<br />

çıktı. İnsanlar artık evde oturmaktan sıkıldı,<br />

bir şekilde sosyalleşmek, gezmek, turizmin<br />

bir objesi olmak istiyor. İnşallah pandemi<br />

süreci atlatıldığında, insanlar kendilerini<br />

dışarı atacak. Az önce bahsettiğim gibi sürece<br />

hazırlıklı olmaktan kastım budur. İşte tam<br />

da bugünlere hazırlıklı olmamız, İstanbul<br />

turizminin alt yapısını oluşturmamız, sektörü<br />

çeşitlendirmemiz lazım. İstanbul turizmi<br />

ve Türkiye turizmi olarak. Bizde potansiyel<br />

çok fazla. Tarihi Yarımada da var, Boğaz da,<br />

Adalar da, Hisar da. Burada tarih de var,<br />

alışveriş de, Kapalıçarşı da var. Avrupa’nın<br />

en gelişmiş alışveriş merkezleri de var,<br />

düğün turizmi de, toplantı turizmi de. Saray<br />

Mutfağı da var, Binbir Gece mutfaklarımız da,<br />

gastronomi uzmanlarımız da, balık da, kebap<br />

da. Dediğim gibi insanlar artık sıkıldı; nefes<br />

almak, dokunmak, sarılmak istiyor. Dolayısıyla<br />

turizm, insanlar için evin dışına çıkıp nefes<br />

almanın bir parçası. Bizim İstanbul olarak<br />

hazır olmamız lazım.<br />

Sizi biraz daha yakından tanıyabilir<br />

miyiz? Evdeki ve çalışma<br />

hayatındaki Özlem Bozkurt Gevrek<br />

nasıl biridir?<br />

Mükemmeliyetçiyimdir… Belki en zor yanım<br />

bu. Evimde de böyleyim, iş hayatımda da. Ekip<br />

çalışmasına inanıyorum. Birlikte çalıştığım<br />

arkadaşlarıma bir iş verirken mutlaka süreli<br />

veririm. Bunu da gülen yüzümle yaparım. Bir<br />

saat içinde yapılacak, bir gün içinde yapılacak,<br />

bir ay içinde yapılacak… zamanı belirlenmiş<br />

bir iş mutlaka o saat içinde yapılmalı. Onun<br />

kontrolünü de yine gülen yüzümle yaparım.<br />

Titiz ve disiplinliyimdir. Çocuğumu da böyle<br />

yetiştirmeye çalışıyorum. Düzgün çalışmayı


28<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

severim, çevremdekilerden de düzgün<br />

çalışmalarını beklerim. Her şey çok düzenli<br />

olmalı. Çünkü yaşamımızın kaynağı bu.<br />

Ev ve iş yaşamımızda bu düzen dengesi<br />

önemli. Başarının kaynağının bu olduğunu<br />

düşünüyorum. Başka türlü başarılı olamayız<br />

ki. Siz kendinizden bir paye biçin, çocuğunuzu<br />

yetiştirirken bir takım belli değerleri ona<br />

veremezsiniz, belli bir çerçeveyi çizmezseniz o<br />

çocuğun başarılı olması mümkün değil. Aynı<br />

şey toplum, insanlar, aile yaşamı ve şirketler<br />

ve her kurum için geçerli değil midir?<br />

İstanbul Valiliği bünyesinde<br />

15 erkek Vali Yardımcısı<br />

ile dirsek temasında<br />

çalışıyorsunuz. Türkiye’de iş<br />

dünyasında ve turizmde kadın<br />

istihdamının konumunu nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Bundan önceki görevim dolayısıyla da<br />

kadınların toplumun her kademesinde<br />

mutlaka yer alması gerektiğine<br />

inananlardanım. Kadınlar artık yavaş yavaş<br />

tıpkı bizim mesleğimizde olduğu gibi her<br />

alanda görev alıyor. Arzu edildiği ölçüde<br />

mi, hayır! Baktığımızda kadın turizmde de<br />

yer almaya başladı. Ancak sektörel olarak<br />

baktığınızda; kadının hizmet sektöründeki<br />

sayısı daha fazla. Ne yazık ki yönetim<br />

kademesinde ise yeteri kadar yok. Genel<br />

olarak yönetimde kadın aile işletmelerinde<br />

yer alabiliyor. Sektörel olarak yönetici<br />

pozisyonunda kadının çok fazla olmadığını<br />

görüyoruz. Bu sadece turizmde değil, tüm<br />

sektörlerde böyle. Bunun sebebi kadının<br />

yetersizliği ve yeteneksizliği değil!<br />

Türkiye’de bizim kadınları destekleyici<br />

mekanizmalarımız yok. Bunlar neler? Birincisi<br />

yeteri kadar kreşlerimiz yok. Kadın belli bir<br />

yere kadar geliyor, evleniyor, bir çocuk, iki<br />

çocuk, ondan sonra kadını destekleyen bir<br />

kocası ya da annesi, babası, kayınvalidesi<br />

yoksa iş dünyasında yalnız kaldığını hissediyor.<br />

Çocuk bakımı mekanizmaları da yeteri<br />

kadar yoksa sektörden ayrılmak durumunda<br />

kalıyor. Çünkü sektör acımasız… Hangi sektör<br />

olursa olsun acımasız ve bu sektörde kadın,<br />

erkeklerle mücadele ederken 5-0 geride<br />

kalıyor. Bu sadece turizm için değil, her sektör<br />

için geçerli. Basında da var, ekonomiyle<br />

ilgili sektörlerde de var. Bu sebeple kadını<br />

destekleyici mekanizmaları geliştirmemiz<br />

lazım. Mesela sizin de tek çocuğunuz var,<br />

benim de. Benim çocuğuma annem baktı,<br />

o olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.<br />

İngiltere’ye master için gittiğimde annemde<br />

benimle birlikte geldi. Arkasından kocam<br />

ücretsiz izin alıp yanıma geldi. Bu yüzden çok<br />

şanslı olduğumu düşünüyorum. Her kadın<br />

elbette ki benim kadar şanslı değil…<br />

Artı diğer bir konu da var, eğer bir ailede<br />

bakıma muhtaç yaşlı varsa onun bakımı da<br />

kadına düşüyor. İşte bu tür mekanizmalar<br />

olmadığı için kadının iş yaşamına katılımı<br />

Türkiye’de çok zor. Hala baktığımızda yüzde<br />

25 ile 30 arasında. Dolayısıyla turizmin<br />

üst pozisyonlarında kadını görmek de zor.<br />

İstanbul’a gelen<br />

bir turist günde<br />

yaklaşık 120 dolar<br />

harcama yaparken,<br />

Dubai’de 540 dolar<br />

harcıyor. Dubai’de bu<br />

adam ne yapıyor da<br />

bu kadar çok para<br />

harcıyor? İstanbul<br />

turizmi olarak biz ne<br />

yapmalıyız, üzerinde<br />

düşünmemiz, bu alt<br />

yapıyı oluşturmamız<br />

gerekiyor.”sorumlu bir<br />

vali yardımcısı olarak<br />

çalışırken de böyle.<br />

Rakamlara baktığımızda;<br />

turizm istihdamında<br />

ağırlıklı olarak kadın ya kat görevlisi, garson<br />

ya da benzeri yan hizmet sektörlerinde<br />

çalıştırılırken, bu piramit yönetim<br />

kademelerine doğru gidildikçe daralıyor.<br />

Birçok sektörde olduğu gibi. Kamu, özel<br />

sektör ve kadın sivil toplum kuruluşları bu<br />

konuyla ilgili olarak çalışıyor. İnşallah en<br />

azından bizim çocuklarımız bunların bir gün<br />

arzu edilen seviyeye geldiğini görecektir diye<br />

umuyoruz.<br />

Kadın dayanışmasının anlamını<br />

sorsam?<br />

Sektörde kadın dayanışmasının gücüne<br />

inanıyorum. “Kadın kadının kurdudur” derler<br />

ya hani, ben ona inanmıyorum. Nitekim<br />

şimdiye kadar hiçbir kadından, hiçbir olumsuz<br />

dönüşüm almadım. Kadın Meslektaşlarım,<br />

çalışma arkadaşlarım bana her zaman<br />

sevgiyle bakmıştır. Hiçbirisi bana çelme<br />

takmaya kalkmadı. Hani belki siz beni ütopik<br />

bulabilirsiniz. Ama inanın şu ana kadar öyle<br />

bir kıskançlıkla karşılaşmadım. Üstelikte<br />

Türkiye’nin ilk kadın kaymakamıyım. Kadın<br />

kadının kurdu değil. Belki özel yaşamlarında<br />

farklı durumlar olabilir. Ancak meslek<br />

hayatımda dediğim gibi bir olumsuzlukla<br />

karşılaşmadım. Beni destekleyen birçok<br />

kadınla karşılaştım. Dolayısıyla kadın<br />

dayanışmasına sonuna kadar inanıyorum.<br />

Önceki yıllarda kadın sivil toplum örgütleri<br />

ile de çok güzel çalıştım. Daha önce Aile ve<br />

Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalıştım.<br />

Kadın sivil toplum örgütleri benim en büyük<br />

yardımcımdı. Birçok mevzuata birlikte<br />

imza attık, yasa çalışması yaptık, sözleşme<br />

çalışması yaptık. Her ne zaman olursa olsun,<br />

gece gündüz bir telefon uzağımdaydılar.<br />

Onlarla her konuda aynı görüşte olduğumu<br />

söyleyemem. Onlar da büyük ihtimalle<br />

benimle aynı görüşte değillerdi. Fakat belli bir<br />

nezaket içerisinde, birbirimizle görüşlerimizi<br />

paylaşmayı başardık. Bugün Türkiye’de<br />

kadın örgütlemesinin, kadın dayanışmasının<br />

hakikaten belli bir yere geldiğine inanıyorum.<br />

Her sektörde belli bir güç olduğuna da<br />

inanıyorum.<br />

Peki bundan sonra neler yapmak<br />

istiyorsunuz? İstanbul turizmini<br />

nerede görmek istiyorsunuz?<br />

Okuduğum bir makalede; İstanbul’a<br />

gelen bir turistin günde yaklaşık 120 dolar<br />

harcama yaparken, Dubai’de 540 dolar<br />

harcadığını okumuştum. Sektör ve kamu<br />

olarak bizim bu nasıl yakalayabileceğimizi<br />

düşünmemiz gerekiyor. Dubai’de bu adam<br />

ne yapıyor da bu kadar çok para harcıyor?<br />

Biz ne yapmalıyız? İstanbul’un gastronomisi<br />

var, Boğaz’ı var, saydığım zaman bütün<br />

parmaklarımı bitirebilirim. Ben bunlara Boğaz<br />

turu yaptırabilirim, Tarihi Yarımada turu<br />

yaptırabilirim. Türkiye’nin bütün lezzetlerini<br />

tattırabilirim. Dünya’nın bütün lezzetlerini<br />

burada tattırabilirim. Ya da Hollywood/<br />

Bollywood düğünlerinin hepsini burada<br />

yaptırabiliriz. Dolayısıyla bizim bu alt yapıyı<br />

oluşturmamız lazım. Yine kongreler, turizm<br />

geliri açısından iyi bir fırsattır. Ülkemizde<br />

o kadar girişimci insanımız var ki, onlarla<br />

sektörler arası ayrım yapmaksızın bir araya<br />

gelip konuşmamız lazım. Bizde her şey<br />

var. Hep beraber bir araya gelelim, bu işi<br />

hep beraber yapalım. Havadan da yapalım,<br />

karadan da yapalım, denizden de yapalım.<br />

Nitelikli turistin İstanbul’da daha çok vakit<br />

geçirmesini sağlamak için, gün sayısını<br />

artırmak için ne gerekiyorsa yapalım.


30<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

KEMAL ORAL<br />

Yarım milyonu aşkın işletmenin birdenbire<br />

online siparişe geçmesi imkansız!<br />

Bulut ve web tabanlı yenilikçi bir otel<br />

yönetim sistemi ElektraWeb’in yeni<br />

ürünü Bisiparis.com, pandemi ve<br />

yasaklar nedeniyle online satışa geçen otel,<br />

tesis ve restoranlar için geliştirdiği Ücretsiz<br />

Dijital Menü ve Paket Sipariş Programı’nı<br />

hizmete koydu. Ürün sayesinde işletmeler<br />

dakikalar içinde kendi internet adreslerinde<br />

online satış sistemlerini açıp, müşterilerini<br />

başka sistemlerle paylaşmak zorunda<br />

kalmadan ve komisyon ödemeden satışa<br />

başlayabiliyor. Bisiparis.com, onlarca özelliği<br />

sayesinde işletmelerin satışlarını artırırken,<br />

müşterilerini daha memnun ve sadık hale<br />

getirmelerine olanak sunuyor.<br />

Bisiparis.com’un işletmelere sunduğu<br />

fırsatları ElektraWeb CEO’su Kemal Oral ile<br />

konuştuk.<br />

Pandemi ve yasaklardan en çok<br />

etkilenen işletmelerin başında<br />

restoran ve kafeler geliyor. Bu<br />

dönemde ortalama kaç işletme<br />

online satışa geçti?<br />

Covid-19 pandemisi, tüm yemek servisi<br />

işletmelerini büyük ölçüde etkiledi. Amerika<br />

ve İngiltere’deki restoranlarda, COVID-19<br />

krizinin başlangıcından bu yana, restoran<br />

içi satışlar en düşük seviyeyi görerek gelirin<br />

%27’sini oluştururken, restoran dışı satışlar<br />

%15’lik bir ortalamadan %70’e yükselmiş.<br />

Türkiye’de böyle bir araştırma yapıldı mı<br />

bilmiyorum. Ancak rakamlar benzerdir<br />

diye düşünüyorum. Dolayısıyla online satış<br />

süreçleri, paket ve gel-al servis ile hizmete<br />

devam eden işletmeler için hayati bir öneme<br />

sahip oldu. Sipariş platformları aracılığı ile<br />

ilk adımı attıkları online sipariş sürecinde<br />

kendi online sipariş sayfalarını oluşturarak<br />

devam eden işletme sayısı oldukça fazla.<br />

Online satışa geçen işletmelerin<br />

ilk etapta yaşadığı ya da zorlandığı<br />

şeyler nedir?<br />

Kendi online satış sayfalarını devreye<br />

alan işletmeler, ilk etapta sistemi verimli<br />

kullanmak konusunda sıkıntılar yaşıyorlar.<br />

Çünkü kendi sipariş sayfanızı kullanıyorsanız,<br />

müşterilerinizi bu platforma yönlendirmek<br />

ve sipariş vermeleri için teşvik etmeniz<br />

gerekiyor. Bunun için de kullandığınız<br />

sistemin size bu olanakları sunuyor olması<br />

lazım. Sipariş sayfanız kullanıcı dostu mu?<br />

Kolay güncellenebiliyor mu? Online ödeme<br />

altyapısı var mı? Kampanyalar düzenleyip<br />

puanlar kazandırabiliyor musunuz? Paket<br />

takibi kolaylıkla yapılabiliyor mu? Paket<br />

servis için sipariş alt limiti veya sipariş<br />

hizmet alanı belirleyebiliyor musunuz?<br />

Arka planda kullandığınız restoran sistemi<br />

ile entegre mi? Bisiparis.com gibi online<br />

sipariş sürecini kapsamlı bir perspektiften<br />

değerlendiren sistemlerle pazarlama, sipariş<br />

ve takip aşamaları son derece kolay ve<br />

efektif gerçekleştirilebiliyor.<br />

Online satış sistemini kullanmanın<br />

işletme için katkısı nedir? İşletme<br />

bunun için ne yapmalıdır?<br />

Bisiparis.com sayesinde işletmeler,<br />

kolaylıkla kendi dijital menü ve online sipariş<br />

sayfalarını oluşturup, kendi web sitelerinden<br />

ya da sosyal medya hesaplarından satış<br />

yapabiliyorlar. Kimseye komisyon ödemeden<br />

ve müşteri bilgilerini paylaşmadan online<br />

satış yapmayı mümkün kılıyoruz. Sadece<br />

sisteme kaydolup, bilgilerinizi giriyorsunuz.<br />

Dakikalar içinde sipariş sayfanız hazır oluyor<br />

(isletmeadi.bisiparis.com). Bulut yapısı<br />

sayesinde verinizi asla kaybetmiyorsunuz.<br />

Sunucu, lisans, yazılım, yedekleme, bakım<br />

gibi maliyetlerden de kurtuluyorsunuz.<br />

Kullanımı son derece kolay. Üstelik ücretsiz!<br />

Restoranlar için geliştirdiğiniz<br />

program nasıl çalışıyor?<br />

Bisiparis.com web tabanlı olduğu için<br />

kurulum yapılmıyor. İnternet bağlantısı olan<br />

her cihazdan sisteme ulaşmak mümkün. Her<br />

kullanıcı yetkisi dahilinde sisteme ulaşıyor.<br />

Kullanıcılar mobil cihazlarını kullanarak<br />

ürünlerinin fotoğraflarını, bilgilerini,<br />

fiyatlarını, paket servis koşullarını (alt limit,<br />

servis bölgesi vb) sisteme tanımlayabiliyor.<br />

Bisiparis.com restoranlara özel birçok<br />

avantaj ve yeteneği de beraberinde<br />

sunuyor; örneğin menüde yemeğin içindeki<br />

alerjenleri de göstermek ya da masadaki<br />

kare kodu okutarak ödemeyi çok daha<br />

hızlı ve temassız almak mümkün. Üyelik<br />

yönetimi ve sadakat uygulamaları sayesinde<br />

bir üyenin gönderdiği link üzerinden başka<br />

bir üye sipariş verdiğinde puan kazanılıyor.<br />

Kazanılan puanlar işletmenin başka tesisi<br />

varsa orada da geçerli oluyor. Ayrıca tüm<br />

bankalar ile direkt bağlantı sayesinde aracı<br />

kurumlara komisyon ödemeden, e-cüzdan<br />

ile ön ödeme alıp hesap açarak QR Kod ile<br />

hızlıca ödeme yapmaları sağlanabiliyor.<br />

Bu yıla dair hedefleriniz nedir?<br />

Kaç işletme ve restorana ulaşmayı<br />

hedefliyorsunuz?<br />

Bisiparis.com, çok kısa bir süre içinde 200<br />

tesiste kullanılmaya başlandı. Bu bizim için<br />

küçük ancak sevindirici bir işaret. <strong>2021</strong>’de<br />

1000 işletmede kullanılmaya başlanacağını<br />

öngörüyoruz.<br />

Bundan sonra restoranlar ve kafeler<br />

nasıl bir yol izlemeli? Nasıl hizmet ve<br />

çözümlerle farklılık oluşturmalılar?<br />

Pandemi kimsenin beklemediği bir dönemdi.<br />

Kimse bu kadar hızlı bir şekilde dönüşüm<br />

yaşanacağını tahmin etmedi. Ama Türkiye<br />

çok hızlı adapte olan bir ülke. Çok hızlı bir<br />

şekilde online satışa geçtik. Market, tekstil,<br />

gıda sektörü online’a döndü. Türkiye'de<br />

online alışverişin girmediği bir ev kalmadı.<br />

Online satışta, tekstil veya aksesuar<br />

alışverişlerinde sipariş 2-3 gün sonra<br />

gelse de çok sorun olmuyor. Ancak yemek<br />

siparişinde durum böyle değil. Daha kısıtlı<br />

bir zaman ve daha çok detay var. Fiyatını<br />

anlamak, gramajını belirtmek, ürünü sıcak<br />

gönderebilmek, ödeme sistemi ve daha<br />

birçok detay var. Çok iyi takip etmeniz<br />

lazım. Türkiye'de 500 binin üzerinde yiyecek<br />

içecek işletmesi var. Bu işletmelerin birden<br />

bire online siparişe geçmesi imkansız.<br />

Ufak bir restoranın veya şehir lokantasının<br />

buna gücü ve zamanı yok. Online satış<br />

işi zor. Restoranlar için tek yol online ve<br />

telefonla sipariş. İnternette aramalarda<br />

görünürlük önemli. Aksi takdirde dükkanınız<br />

kapalı kimse size ulaşamaz. Yiyecek<br />

içecek sektöründe online sipariş ve küçük<br />

işletmelerin internette görünür olması şart.


32<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Onur Ertürk<br />

“Dijitalleşmeyi<br />

tamamlamaya<br />

değil, çağı<br />

yakalamaya<br />

odaklanılmalı”<br />

Pandeminin olumsuz etkilerine<br />

rağmen 2020’yi %100’e yakın<br />

bir büyümeyle kapatan finansal<br />

teknoloji şirketi Paynet, yılı toplamda<br />

4 milyar TL’lik işlem hacmiyle güçlü<br />

bir şekilde noktaladı. <strong>2021</strong>’e pek<br />

çok yenilikçi proje ile hızlı başlangıç<br />

yaptıklarını belirten Paynet CSO’su<br />

Onur Ertürk ile otel ve restoranlarda<br />

dijital dönüşümü, pandemi sektöründe<br />

değişen tüketici alışkanlıklarını ve<br />

şirketin önümüzdeki döneme ait<br />

büyüme stratejisini konuştuk.<br />

Öncelikle Paynet’i tanıtabilir<br />

misiniz?<br />

Paynet 2015 yılında kurulmuş bir<br />

finansal teknoloji şirketidir. Geçmişi<br />

2000’li yılların başlarına dayanıyor. O<br />

dönem, Türkiye’de bir ilk olan, “bayi<br />

kanalında kredi kartı ile tahsilat”<br />

fikriyle yola çıkmıştık. Bugün geldiğimiz<br />

noktada, Merkez Bankası lisanslı bir<br />

ödeme aracılık şirketi olarak 20 yıllık<br />

B2B ve B2B2C ödeme ve tahsilat<br />

deneyimimizi ve iş tecrübemizi hizmet<br />

verdiğimiz işletmelerle paylaşan lider<br />

bir finansal teknoloji şirketiyiz. B2B ve<br />

B2B2C segmentinde çalışan firmaların,<br />

hem müşterilerinden yapacakları<br />

tahsilatları hem de kendilerinin<br />

ödemelerini yönetebilecekleri bir<br />

platform olarak hizmet veriyoruz.<br />

Paynet olarak müşterilerimizin kendi<br />

bayilerinden yapacakları tahsilatları<br />

dijitalleştirerek nakit akış süreçlerini<br />

basitleştiriyor ve hızlandırıyoruz.<br />

Herhangi bir tahsilat çözümümüz<br />

kullanılarak yapılmış olan bir son<br />

kullanıcı<br />

tahsilatının,<br />

ilgili bayi,<br />

toptancı,<br />

üretici<br />

firma gibi<br />

tedarik<br />

zincirini<br />

oluşturan<br />

tüm<br />

taraflar arasında olabilecek en hızlı<br />

ve güvenli şekilde paylaşılmasını ve<br />

tüm tarafların eş zamanlı olarak nakit<br />

tahsilatlarını almalarını sağlıyoruz.<br />

İşletmelerin kontrol edilebilir ve dengeli<br />

bir nakit akış döngüsü içerisinde faaliyet<br />

göstermelerini önemsiyoruz.<br />

Şirketlerin finansal operasyonlarını<br />

dijitalleştirmesi neden önemli?<br />

Günümüzde artık tedarik zincirlerinde,<br />

özellikle de bayi kanallı yapılarındaki<br />

ödeme operasyonlarının dijitalleşmesi,<br />

hem işin gelişimi hem güvenlik hem de<br />

zaman ve maliyet tasarrufu açısından<br />

oldukça önemli. Paynet olarak sahip<br />

olduğumuz yüksek güvenlikli güçlü<br />

alt yapımız sayesinde ana bayi ve alt<br />

bayi arasındaki nakit akışını basit ve<br />

hızlı hale getiriyoruz. Son kullanıcı<br />

tarafından yapılan ödemenin eş zamanlı<br />

olarak bayi, toptancı ve üretici firma gibi<br />

paydaşlar arasında en hızlı ve güvenli<br />

şekilde dağıtılmasını sağlıyoruz. Böylece<br />

şirketler, ihtiyaçlarına göre kendi bayi<br />

kanalında, perakende satış noktalarında<br />

veya franchise işletmelerde gerçekleşen<br />

tahsilatları kolayca yönetebiliyor.<br />

Sektörün ihtiyaç ve beklentileri<br />

doğrultusunda çözümler üretiyoruz<br />

ve şirketlerin bütün bankalarla<br />

tek tek sözleşme yapıp Sanal POS<br />

cihazı almaları yerine, Paynet ile<br />

anlaşma yaparak tek bir sözleşme<br />

ile tüm bankaların sunmuş olduğu<br />

birçok farklı çözüme tek merkezden<br />

ulaşabilmelerine olanak sağlıyoruz.<br />

Bu da hem zaman hem de maliyet<br />

açısından oldukça verimli bir süreç.<br />

Özellikle yaşadığımız pandemi<br />

döneminde, müşterilerin değişen<br />

ihtiyaçlarına ne tür çözümler<br />

üretiyorsunuz?<br />

Teknoloji, yenilikçi ödeme sisteminin bel<br />

kemiği haline geldi. Özellikle pandemi<br />

sürecinde ‘sosyal mesafe dostu’ ödeme<br />

çözümlerine olan talep katlanarak<br />

büyüdü. Paynet de; mobil uygulama<br />

üzerinden ödeme, Paylink ile güvenli<br />

bağlantı üzerinden uzaktan ödeme, QR<br />

kod ve mobil cüzdan gibi geliştirdiği<br />

teknolojilerle kullanıcılarına profesyonel<br />

çözümler sunuyor. Kartlı ödemelerin<br />

yanı sıra Paynet alt yapısı üzerinden<br />

banka kredisi ile de ürün satışına olanak<br />

veren PayKredi ürünümüzü 2020 yılında<br />

geliştirdik. Bu yıl içinde yaygınlaştırmayı


hedeflediğimiz kredi ürünü sayesinde<br />

işletmeler son tüketicilere alternatif<br />

ödeme araçları sunarak satışlarını<br />

artırabilecekler. Böylece işletmelerin<br />

müşteri memnuniyeti, KOBİ’lerin ise<br />

müşteri sadakati artacak.<br />

Tüm sektörlerde ayrı ayrı<br />

hissedilen salgının etkisiyle geçen<br />

2020 yılı, şirketiniz açınızdan nasıl<br />

geçti?<br />

Paynet olarak, kurulduğumuz günden bu<br />

yana her yıl katlanan bir büyüme trendi<br />

içerisindeyiz. Pandeminin olumsuz<br />

etkilerine rağmen, evrilen tüketici<br />

alışveriş alışkanlıklarıyla birlikte 2020<br />

yılını da %100’e yakın bir büyümeyle<br />

kapattık. İşletmelerin omnichannel<br />

ihtiyaçlarına çözüm bulabilmek için<br />

yani, çoklu kanaldan ödeme yapabilme<br />

ve alabilme imkanını sağlayabilmek<br />

adına geçtiğimiz yıl birçok yeni ürün ve<br />

hizmetin adımını attık.<br />

E-ticaretteki hızlı yükselişi desteklemek<br />

için, bu alana girmek isteyen<br />

perakendecileri hızlı ve güvenli online<br />

tahsilat çözümlerimizle destekledik.<br />

Bütünleşik müşteri deneyimini<br />

kolaylaştırmak için, işletmelerin uçtan<br />

uca tahsilat ihtiyaçlarını karşıladık. Daha<br />

fazla kullanıcıya fayda sağlamak adına<br />

pazarlama departmanımızı büyüttük.<br />

Toplam çalışan sayımızı yüzde 50<br />

artırdık. Tüm bu gelişmeler neticesinde<br />

tüm olumsuzluklara rağmen geçtiğimizi<br />

yılı toplamda 4 milyar TL’lik işlem<br />

hacmiyle güçlü bir şekilde noktaladık.<br />

<strong>2021</strong>’e bu güçlü rakamlarla ve pek çok<br />

yenilikçi proje ile hızlı başladık.<br />

Koronavirüs salgını sonrası tüketici<br />

alışkanlıklarında ne yönde bir<br />

değişme oldu? Özellikle sosyal<br />

mesafe ve hijyen kurallarının<br />

çok fazla önem kazandığı otel ve<br />

restoranlar için neler söylemek<br />

istersiniz?<br />

Pandeminin iş dünyasındaki en<br />

önemli etkilerinden biri, tüketicinin<br />

omnichannel deneyim beklentisini,<br />

yani farklı kanallardan alışverişini<br />

yapabilme beklentisini körüklemesi<br />

oldu. Tüketici daha önce mağazada<br />

yaşadığı deneyimi bugün online ortamda,<br />

sosyal medyada veya diğer iletişim<br />

kanallarında görmek istiyor. Ancak<br />

bunu teknik anlamda sağlayabilmek<br />

ve gerekli alt yapıyı oluşturabilmek için<br />

ciddi teknoloji yatırımları gerekiyor.<br />

Pandemi öncesinde değişen tüketici<br />

alışkanlıklarının bu yönde evrimleştiğini<br />

gördüğümüz için stratejik olarak çoklu<br />

kanallardan hizmet vermeye yönelik<br />

geliştirme ve yatırımlara başlamıştık.<br />

Pandemi tüketici talebinin güçlenmesine<br />

bağlı olarak süreçlerimizi hızlandırdı.<br />

Özellikle dijital dönüşüm, en kısa sürede<br />

en yüksek faydayı verecek süreçlerden<br />

başlatılarak, kurum içindeki diğer<br />

süreçlere kademeli olarak yayılmalı.<br />

Burada dijitalleşmeyi “tamamlamaya”<br />

değil; çağı yakalamaya odaklanmak<br />

gerekiyor. Finans, muhasebe, tedarik<br />

zinciri gibi çok küçük adımlarla bile<br />

büyük verimlilik ve maliyet tasarrufu<br />

elde edilecek süreçlere öncelik vermek,<br />

daha başarılı bir dijital dönüşüm için<br />

kritik önem taşıyor.<br />

“Dijital dönüşüm, en<br />

kısa sürede en yüksek<br />

faydayı verecek süreçlerden<br />

başlatılarak, kurum<br />

içindeki diğer süreçlere<br />

kademeli olarak yayılmalı.<br />

Dijitalleşmeyi tamamlamaya<br />

değil, çağı yakalamaya<br />

odaklanılmalı. Finans,<br />

muhasebe, tedarik zinciri<br />

gibi çok küçük adımlarla bile<br />

büyük verimlilik ve maliyet<br />

tasarrufu elde edilecek<br />

süreçlere öncelik vermek,<br />

daha başarılı bir dijital<br />

dönüşüm için kritik bir<br />

öneme sahip.”


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

NG Kütahya Seramik Yükselen<br />

Değerler Ödül Töreni gerçekleşti<br />

NG Kütahya Seramik’in her yıl iş ortaklarıyla buluştuğu ‘‘Yükselen Değerler Ödül Töreni’’<br />

pandemi dolayısıyla NG Sapanca Enjoy Otel’de Zoom uygulaması üzerinden gerçekleşti.<br />

Türkiye’de ilk kez NG Kütahya Seramik’in<br />

600 kadar iş ortağı ile aynı anda<br />

online bağlantı kuruldu. Yeni açılan<br />

NG Sapanca Enjoy Otel’de gerçekleştirilen<br />

törene, NG Kurucu Başkanı Nafi Güral, NG<br />

Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Erkan Güral, Kütahya Porselen Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Semal Güral Sürmeli, NG<br />

<strong>Hotel</strong>s Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Güral<br />

Gür, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu<br />

Başkan Yardımcısı Gülden Güral ile aile<br />

üyeleri katıldı. Ayrıca, Nafi Güral’ın değerli<br />

ağabeyi Gürallar Grubu Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Rıza Güral’ da törene katıldı.<br />

Güral: “Yeni fabrikamızın adı 29<br />

Ekim Fabrikası olacak”<br />

NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Erkan Güral ise konuşmasına 2020<br />

inşaat sektörünü değerlendirerek başladı.<br />

Güral: “2020’de özellikle İnşaat sektöründe<br />

ürünlerimizin yok sattığı bir dönemi yaşadık.<br />

Pandemi sürecinde NG Kütahya Seramik<br />

fabrikalarını yüzde 100 kapasiteye çıkardık.<br />

Bunun yetmediğini görünce yeni bir fabrika<br />

yatırımı için hemen kolları sıvayarak yatırım<br />

kararı aldık. 8 milyon metrekare ile üretim<br />

sağlayacak bu büyük projenin ilk fazını<br />

<strong>2021</strong> yılının ekim ayında işletmeye açarak<br />

Türk ekonomisinin hizmetine sunmayı<br />

planlıyoruz. 15 Temmuz Fabrikamızın<br />

yanında yer alacak bu fabrikamızın adı da<br />

29 Ekim Seramik Fabrikası olacak.Birinci<br />

fazın tamamlanmasıyla birlikte hiç vakit<br />

kaybetmeden ikinci fazın çalışmalarına<br />

başlayacağız. 2023 ekim ayında ikinci fazı<br />

ve Cumhuriyetimizin 100. yılında böyle bir<br />

fabrikayı hayata geçirerek Türkiye’nin tek<br />

çatı altındaki en büyük, en kapsamlı, en<br />

donanımlı ve en modern fabrikasını Türkiye<br />

ekonomisine ve Kütahya’ya kazandırmış<br />

olacağız. 2022 yılında bugün başlayan<br />

inşaatların kabası seramik işçiliğine<br />

geldiğinde bu talep artışının çok daha<br />

fazla olacağını düşünüyorum. Yine bu<br />

süreci “yokların satıldığı” bir süreç haline<br />

getireceğiz.’’ dedi.<br />

“NG Phaselis Otel’i nisanda<br />

tamamlayacağız”<br />

Gerçekleştirmekte oldukları diğer<br />

yatırımlara da değinen Erkan Güral, “Sanayi<br />

kuruluşlarımızın içerisinde yatırımlarımız<br />

devam ediyor. 15 Temmuz Fabrikası’nda<br />

yapımına devam ettiğimiz bir fırınımız<br />

daha var. Yıllık 3 milyon metrekare üretim<br />

kapasitesine sahip olacak. Bu fırını da<br />

hesaba kattığımızda toplam üretim<br />

kapasitemizin yıllık 11 milyon metrekare<br />

olacağını sizlere duyurmak isterim.<br />

Yatırımlarımızın devam ettiği bir diğer<br />

sektör ise turizm… Şu an ödül törenimizi<br />

gerçekleştirdiğimiz NG Sapanca Enjoy’u<br />

2020 Ekim ayında faaliyete açtık. 265 odalı<br />

olan bu otelimize yoğun bir talep olduğunu<br />

sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.<br />

Antalya Kemer’de yapımı devam eden NG<br />

Phaselis Otelimiz var. 1.400 çalışanıyla<br />

tam mesai olarak otel inşaatımız devam<br />

ediyor. 550 odalı olan otelimizi Nisan<br />

<strong>2021</strong>’de tamamlayarak ülke turizminin<br />

hizmetine sunacağız. Bölgenin en itibarlı ve<br />

en özel otellerinden biri olması için çalışma<br />

arkadaşlarımızla birlikte tüm gücümüzle<br />

mesai harcıyoruz.“ dedi.<br />

Yükselen Değerler Ödülleri<br />

sahiplerini buldu<br />

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen<br />

NG Kütahya Seramik Yükselen Değerler<br />

Ödül Töreni’nde ciro sıralamasında ilk<br />

yirmiye giren iş ortakları ödüllendirildi.<br />

Üçüncülüğü Mersin Yücesoy Seramik,<br />

ikincilliği Kayseri Dekoyap Yapı kazandı.<br />

NG Kütahya Seramik Antalya iş ortağı<br />

Opal Yapı ise bir rekora imza atarak<br />

dokuzuncu kez üst üste Türkiye ciro<br />

birincilik ödülünün sahibi oldu.


36<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka güncel<br />

Avrupa’daki yatırımıyla son<br />

teknolojiye odaklandı<br />

İnovasyon çalışmalarıyla iklimlendirme sektörüne yön veren Daikin,<br />

Türkiye’deki AR-GE merkezinin de dahil olduğu Avrupa Geliştirme Merkezi’ni<br />

daha kapsamlı araştırmalar yapabilmek amacıyla büyütme kararı aldı. Bu<br />

kararla Belçika’nın Gent kentinde 140 milyon Euro’luk bir yatırım planlayan<br />

Daikin, EDC’nin hali hazırda gerçekleştirdiği inovatif ve enerji verimliliğini en<br />

üst düzeye çıkaran araştırma ve geliştirme çalışmalarına yenilerini eklemeyi<br />

hedefliyor. <strong>2021</strong> yılının ikinci yarısında Gent Üniversitesi’nin Wetenschap<br />

Park yerleşkesine yapılması planlanan geliştirme kompleksi, yeni ısıtma<br />

teknolojileri, ‘nesnelerin interneti’ ve ‘yapay zeka’ gibi alanlara yoğunlaşacak.<br />

Daikin'in EMEA Geliştirme Merkezi’nin 2012 yılında kurulmasından bu yana, Avrupa’nın bu lider araştırma platformunun; Gent,<br />

Pilzen (Çek Cumhuriyeti), Güglingen (Almanya) ve Sakarya’daki (Türkiye) uydu merkezleriyle ve diğer tesisleriyle inanılmaz bir hızda<br />

büyüyerek fark oluşturduğunu belirten EDC Genel Müdürü Kazuhide Mizutani, “Şu anda Ostend ve Gent’te 220’ye varan AR-GE<br />

çalışanıyla hizmet veriyoruz. EDC’nin 2012 yılında kuruluşundan bu yana yaklaşık yüzde 140 oranında büyümeyi başardık. Start-up<br />

aşamasından itibaren, araştırma altyapımızı geliştiriyor ve sıcaklık kontrolü için ilave test odaları inşa ediyoruz. Tüm bunlar klasik<br />

ısıtma çözümlerine karşı enerji verimli alternatiflere yönelik artan talebin bir sonucudur. Pazar ihtiyaçlarını öngörerek hazır olmak<br />

ve Avrupa'nın çevre dostu yaklaşımlarını yakalamak istiyorsak daha da büyümemiz ve genişlememiz zorunludur” açıklamasını yaptı.<br />

2020’yi yüzde 20’lik<br />

büyüme ile kapattı<br />

Türkiye’de 33 mağazası ile hizmet veren Porland, yılda yaklaşık 70 milyon adet<br />

üretim gerçekleştiriyor. Yurt dışında 200’ü aşkın bayisi ve kurduğu geniş satış ağı ile<br />

porselenin yanı sıra; masaüstü, mutfak, ev-dekor, tekstil ve banyo gibi farklı kategori<br />

ürünlerini de müşterileri ile buluşturan Porland, 2020 yılında yüzde 20 oranında<br />

büyüme gerçekleştirdi. Salgın döneminde tüketicilerin ihtiyaç ve beklentilerine uygun,<br />

en hızlı hizmeti vermeye odaklandıklarını ifade eden Porland Yönetim Kurulu Üyesi<br />

İmge Pamukçu, online satışları yaklaşık 5 katına çıkardıklarını ve ürün satışlarında<br />

yüzde 25’lik bir artış öngördüklerini belirterek şöyde devam etti: “<strong>2021</strong> yılında<br />

tamamlanmasını beklediğimiz 3 yeni Ar-Ge projemiz var. Bununla beraber, dijital<br />

alanda daha etkin ve yenilikçi çalışmalara imza atmak için yatırımlarımıza devam<br />

ediyoruz. Biz yalnızca ürün değil, aynı zamanda duygu yaratıyoruz. Müşterilerimizin<br />

memnuniyeti bizim çok önemli. Bu kapsamda, memnuniyeti en üst seviyeye taşıyacak<br />

şekilde mağaza müşteri deneyimini mükemmelleştirmek için çalışıyoruz”.<br />

<strong>Hotel</strong>ya’dan üç proje birden<br />

150’den fazla ülkede 700’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında<br />

imzası bulunan <strong>Hotel</strong>ya, uzmanlığını Katar, Kazakistan ve Sırbistan’da yeni<br />

açılan otellere taşıdı. Katar’ın başkenti Doha’da bulunan Jouri A Murwab,<br />

Kazakistan’da faaliyet gösteren Sheraton Nur-Sultan ve Sırbistan’daki<br />

Viceroy Kopanik otellerinin de tercihi Türk markası <strong>Hotel</strong>ya oldu. Üç proje<br />

için 6 ayda toplam 4750 parça mobilya üreten firmanın yıldızlar kervanına<br />

kattığı en son projelerden biri olan Jourı A Murwab <strong>Hotel</strong>, akıllı tasarım ve<br />

mimari tarzı ile dikkat çekiyor. Otel odaları ve ortak alanlar için 3 ay gibi<br />

kısa bir sürede yaklaşık 750 parçadan oluşan özel üretim yapıldı. Her proje<br />

için butik ve özgün üretim yapabilme kabiliyetine sahip <strong>Hotel</strong>ya, devlet<br />

dairelerine, iş alanlarına ve eğlence tesislerine yürüme mesafesinde olan,<br />

191 otel odası ve 100 residence dairesi bulunan Sheraton Nur-Sultan Oteli<br />

için yaklaşık 3350 parça üretim gerçekleştirdi. Lüks deneyimler ve birinci<br />

sınıf konukseverlik sunmak için tasarlanan Sırbistan’daki Viceroy Kopanik<br />

<strong>Hotel</strong>’in tercihi de <strong>Hotel</strong>ya oldu. Bölgenin en büyük sıradağlarının eteğinde<br />

bulunan 119 odalı otelin SPA’sında ve restoranında bulunan özel tasarım<br />

yaklaşık 650 parça mobilya <strong>Hotel</strong>ya tarafından üretildi.


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

En 'tatlı<br />

sanat'çı<br />

Sinem<br />

Ekşioğlu<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

Yemeğe tutkun bir aileden<br />

geliyor. Lezzetse lezzet, sofraysa<br />

alabildiğine göz kamaştıran!<br />

En basit yemeğin bile günler<br />

öncesinden incelikle tasarlandığı bir<br />

dekorasyon aşkı ve becerisiyle üstelik<br />

de! Hep yeni ve farklı olanın peşinde,<br />

sanatla iç içe…<br />

Her çocuğun bir ilham perisi vardır.<br />

Anlattığınca Five O’Clock markasının<br />

kurucu şefi Sinem Ekşioğlu’nun ki,<br />

her şeyin en farklısını yapmayı seven<br />

annesi! Evcilik oyunlarında plastik<br />

tabaklar yerine mutfak setlerine gönül<br />

bağlayışı da bundan sebep, küçük bir<br />

kız çocuğuyken gül yapraklarından<br />

Amerikan servisler, dut yapraklarından<br />

çay bardağı altlıkları yapma zevki<br />

de. Hatta şimdilerde yeni yeni trend<br />

olan mor karnabaharla tanışıklığı<br />

bile o yıllara dayanıyor. Annesi gibi,<br />

mutfakta o kadar maharetli ki, ortaokul<br />

çağlarında evin doğum günü pastacısı<br />

oluyor da, buna kimseler şaşırmıyor.<br />

Bir pasta yapılacaksa ilk onun ayak<br />

sesleri işitiliyor. Misal, doğum günü<br />

sahibi babasıysa, anneyle önce<br />

mevsime en uygun konsept belirleniyor.<br />

Mevsimlerden yaz ise, babanın en<br />

sevdiği kiraz, “dalları kiraz bastı”<br />

şarkısından da ilhamla siyahlı, beyazlı,<br />

kırmızılı süslüyor, özenle dekorlanmış<br />

sofrayı.<br />

Sinem Ekşioğlu’nun göz zevkinin<br />

oluşmasında ‘idolüm’ dediği Gülriz<br />

Sururi’nin de etkisi büyük. A La<br />

Luna yemek programını öyle bir ilgi<br />

ve merakla izlediğini anlatıyor ki,<br />

çoğu kere kendini önlüğü belinde<br />

yemek programı çekerken buluyor.<br />

Sadece göz mü, güzel konuşma<br />

zevkini de kamçılıyor o programlar.<br />

Ayna karşısında ‘a’ ya da ‘ı’ sesleri<br />

çıkarmadan konuşmaya öykünüyor.<br />

Ekşioğlu’nun bahsettiğine göre onu<br />

geleceğe taşıyanlar arasında amcasının<br />

Amerika’dan getirttiği Martha Steawart<br />

dergilerinin de payı büyük oluyor.<br />

Büyüdüğünde bir evi, bir mutfağı<br />

olacaksa tıpkı o sayfalardaki gibi<br />

olacak, bir şef olacaksa o muhteşem<br />

pastalardan yapacak!<br />

Patisserie dünyasına giriş…<br />

Ya eğitim hayatı nasıl şekilleniyor?<br />

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim<br />

Fakültesi Sahne ve Görsel Sanatlar<br />

Bölümü’nü bitiriyor önce. Hemen<br />

ardından Time Out dergisinin yemek<br />

bölümünde yazmaya başlıyor. Ne var<br />

ki masa başı mesaileri onu çok mutlu<br />

etmiyor. Gözü, varsa yoksa çocukluktan<br />

yadigar sofra kurma sanatında,<br />

dekorasyonda, güzel pastalar<br />

tasarlamakta. Bu istekle araştırmaya<br />

başlıyor. Le Cordon Bleu çıkıyor<br />

evvela karşısına. Fransızcası yok ama<br />

ne mutlu ki Londra’da da bir şubesi<br />

var! Ekşioğlu, iki ay sonra başlayacak<br />

program için hiç vakit kaybetmeden<br />

kaydını yaptırıp, akabinde de patiserrie<br />

diplomasına kavuştuğunu dile getiriyor.<br />

Şeflik kariyeri yolunda stajını Çırağan<br />

Palace Kempinski’nin mutfağında<br />

yapıyor, şefi Fabrice Canelle.<br />

Okulda edindiği teorik bilgiler kadar<br />

uygulamanın da öneminin farkında.<br />

Ama otel mutfağının kalıplaşmış


Five O’Clock markasının<br />

kurucu şefinin pastacılık<br />

sanatını besleyen<br />

motivasyonları ve esin<br />

kaynakları da tıpkı pastacılık<br />

sanatı kadar özgün ve sıra<br />

dışı. Bazen Nişantaşı’nın<br />

yüksek tavanlı binalarındaki<br />

kartonpiyer detaylardan<br />

etkileniyor. Bazen de vitrinler,<br />

renk kartelaları, oyuncaklar,<br />

mobilyalar, kıyafetler ve<br />

dergilerden.<br />

kurallarıyla çalışmaktan çok da keyif<br />

almıyor. Neyse ki saray mutfağında<br />

bir çikolata odası, bir de çikolatayla<br />

farklı düşünceleri bir araya getirme<br />

hevesinde olan Yusuf Yeran Şefi var!<br />

Bu yüzden kendini şanslı buluyor,<br />

törpüleniyor az da olsa. Yine de<br />

kabına sığmadığı zamanlar olmuyor<br />

değil. O zaman da imdadına, evinde<br />

profesyonele yakın kurduğu küçük<br />

patisserie mutfağı yetişiyor. İçindeki<br />

ukdelerden o sayede kurtulduğunu<br />

söylüyor, sekiz ayın ardından da<br />

Çırağan’a veda ettiğini sözlerine ekliyor.<br />

Tatlıya, ekşili-tuzlu yorumlar<br />

Sinem Ekşioğlu’nun o sıralar aklında<br />

kendine ait bir işletme açmak yok asla.<br />

Yine birilerinin yanında çalışacak ama<br />

hayallerini de özgürce yaşatabilecek<br />

bir yer arayışında. Restoran ve pastane<br />

mutfakları arasında gidip gelirken<br />

bir telefon geliyor… Harvey Nichols<br />

Grubu’nun İstanbul’da açılacak<br />

restoranına Jr. Pastry Chef’lik teklifi ile<br />

devam ediyor hikayesine şimdi de. “Yes<br />

Chef” seslerinin yükseldiği mutfakta<br />

3.5 yılı deviriyor. O artık bir Executive<br />

Pastry Chef! Anlattığınca, tabakları bir<br />

tual gibi işlerken kendini bir ressam, bir<br />

sanatçı gibi hissettiği zamanlar çok…<br />

Mutfağın kendini zinde ve dinç tutan<br />

enerjisiyle gün be gün büyülenip, işini<br />

daha çok sahipleniyor. Sadece bir kek,<br />

bir krema, bir çikolata ustası olmaktan<br />

çok daha öte bir haz bahsettiği.<br />

Pastacılığın yemek kokularıyla<br />

bütünleşmesinden duyulan. O zaman<br />

gelsin mi wasabili sorbeler, lavantalı<br />

sütlaçlar, biberiyeli bal kabakları… Kimi<br />

zaman bir yemeğin kokusundan kimi<br />

zaman malzemenin rengi, doğasından<br />

esinlenerek… Apple Crumble’i tarçınla<br />

değil, farklı esanslarla birleştirerek…<br />

Bir ev sofrasında, İstanbul’un ünlü<br />

sushi işletmecisine servis ettiği sushi<br />

formundaki tatlısıyla da damakları mest<br />

eden o değil miydi ki?<br />

Five O’Clock’u Five O’Clock yapan<br />

başarılar<br />

İşte Five O’Clock serüveni tam da<br />

bu zamanlar başlıyor. Bundan 11 yıl<br />

önce Acarkent’te 30 metrekarelik<br />

küçük bir dükkanda ilk adımı attığını<br />

söyleyen tecrübeli pastane şefi,<br />

Londra’ya ve High Tea kültürüne olan<br />

düşkünlüğünden bu ismi yakıştırdığını<br />

anlatıyor önce. Bahsettiğine göre<br />

otellerin beş çayı saatlerini bir gün<br />

bile kaçırmazmış, laf arasında!<br />

200, 400 metrekare derken, kabına<br />

sığmayan butik pasta dükkanı, bugün<br />

Kavacık’taki 1.000 metrekarelik<br />

üretim tesisi ile toplamda 60’ya yakın<br />

personele istihdam sağlıyor. Üstelik<br />

de beş yıldızlı otellerin bile sahip<br />

olmadığı profesyonel mutfağıyla. Şeker<br />

Hamuru, Tuzlu, Catering ve Vitrin<br />

Pastacılığı departmanlarının birbirinden<br />

ayrıştırıldığı… Soğuk, süt ve yumurta


40<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

odalarının ayrı ayrı branşlaştırıldığı bir<br />

işletme yaklaşımıyla.<br />

Ancak Five O’Clock’u Five O’Clock<br />

yapan sadece bu operasyonel başarısı<br />

olmuyor. Ortak paydadaki Türk tatlı<br />

zevkini kavramak biraz... Türkiye’de<br />

olduğunu asla unutmamak… Ne<br />

Fransızlaşmak ne de İngilizleşmek…<br />

İster High Tea kültürüne hitap etsin,<br />

isterse alt yapısında Fransız temelli<br />

pastacılık olsun; karınların önce<br />

tuzlularla doyurulduğu ardından tatlıyla<br />

ödüllendirildiği Türk 5 Çayı ruhunu<br />

yansıtarak bir miktar da. Pastanın<br />

doğum günü ve hasta ziyaretlerinin en<br />

iyi eşlikçisi olduğu gerçeğini akıldan<br />

çıkarmayarak… Türk’ün damak tadında<br />

krem şantinin değil, pişmiş kremanın<br />

daha baskın bir tat olduğunun bilinciyle.<br />

Ve deneyimli pasta şefinin efsane tatlısı<br />

Çilekli Charlotte’nin hikayesi de böyle<br />

başlıyor. Meyvenin krem şanti üzerinde<br />

bir dekoratif unsur olarak yer aldığı o<br />

günlerde başrol koltuğuna yerleşiyor,<br />

çilek. Duvarları kedidilinden. Klasik<br />

yuvarlak pasta modeline inat, kare bir<br />

tasarımla. Kare kalıpları ile bir ilki<br />

başlattıklarını anımsatan Ekşioğlu, Five<br />

O’Clock konseptiyle tartları yuvarlaktan<br />

kareye çeviriyor. Türk insanının<br />

eklerle sevdiği pişmiş kremayı o lezzet<br />

kervanına dahil ediyor. Hiç abartısız,<br />

benim de hayatımda tattığım en lezzetli<br />

pastalardan biri olarak damağıma<br />

kazıdığım Çilekli Charlotte, tabir-i<br />

caizse pik yapıyor.<br />

Artık Raffles’ta!<br />

Söyleşimizin devamında Ekşioğlu,<br />

High Tea kültürünü İstanbul’dan<br />

sonra Marina ve Gökçebel ile<br />

Bodrum’a taşıdıklarını anlatıyor.<br />

Ta ki salgın krizine kadar! Pandemi<br />

sebebiyle son dönemde tüm ilgilerini<br />

pastacılığa yönelttiklerini söyleyen<br />

Ekşioğlu, bugünlerde Raffles <strong>Hotel</strong><br />

bünyesinde hayata geçirdikleri Five<br />

O’Clock Patisserie’i açmanın heyecanı<br />

içerisinde. Butik pasta dükkanına ilave<br />

olarak Zorlu Center içinde de bir çaykahve<br />

mekanını yatırıma kattıklarını<br />

söyleyen Ekşioğlu’nun tatlı listesinde<br />

glütensizden şekeriz ve diyet ürünlere<br />

kadar pek çok seçenek var. Five<br />

O’Clock’ta tatlılar tezgahtan günlük<br />

ve taze olarak vitrine çıkıyor. Düşük<br />

şeker oranlarıyla sağlıklı bir alternatif<br />

olan pastalarda şeker tadı çoğunlukla<br />

çikolatadan elde edilirken, ağırlıklı<br />

pişmiş krema tercih ediliyor.<br />

Tatlı yemeyi değil, yedirmeyi<br />

seviyor!<br />

Bir pasta sanatkarına belki de<br />

sorulabilecek en yerinde soru. Onu<br />

en iyi anlatan, en iyi ifade eden tatlısı?<br />

Ekşioğlu, “bu benim” diyebileceği tatlıyı<br />

tarife koyuluyor hiç düşünmeden.<br />

Adı Karamelli Altın Dokunuşlu Armut<br />

Tatlısı. Çikolatanın tepede şapka<br />

gibi konumlandığı, kenarlarına<br />

altından biyeler geçilmiş, köşesinde


canlı bir çiçeği olan… Ortadan ikiye<br />

kestiğinizde akışkan karamel sosunun<br />

süzüldüğü… Tarçınlı bisküvi üzerinde<br />

yükselen…. Türk damak tadının<br />

vazgeçilmezlerinden vanilyalı krem<br />

patisserie eşliğinde. Kendi gibi zarif,<br />

incelikli, tarzı ve duruşuyla iddialı!<br />

Peki Türk yöresel tatlıları arasında<br />

favorileri neler? Kısa bir düşünüyor:<br />

“Galiba güzel bir revaniye hayır<br />

diyemem” diyor ama çocukluğundan<br />

beri tatlıyı da çok sevmediğini<br />

söylemekten geri durmuyor. Kahvaltıda<br />

bile reçel yemeyecek kadar üstelik de!<br />

Onun için tatlı, bir yorgunluk kahvesine<br />

en iyi eşlik eden çikolatalı, karamelli,<br />

meyveli pastalar ve de en sevdiğinden<br />

tart demekmiş, onu anlıyorum. Güzel<br />

bir gofreti, bir çikolatayı bazen bir tatlıya<br />

yeğlediği zamanlar da çok oluyormuş…<br />

Bayrağı çocuklarına devretmek<br />

istiyor<br />

Her daim üretimin başında bir isim,<br />

Sinem Ekşioğlu. Hayatı boyunca<br />

mutfağın merkezinde. Öyle çantası<br />

elinde üretim tesisinde gezerken<br />

görülebilecek patronlardan değil.<br />

Ya bundan sonra neler olsun istiyor<br />

hayatında? 11 yıldır Five O’Clock ile<br />

yatıp Five O’Clock ile kalktığını söyleyen<br />

Ekşioğlu, ileride bayrağı şu an 4.5 ve 9<br />

yaşlarında olan iki çocuğuna devretmeyi<br />

hayal ettiğini söylüyor. Tecrübeli<br />

pastacının bir idealinde de tatlı sanatını<br />

yenilmez kılacak bir sergi fikri var. Ne<br />

zaman rahat günlere erişirse o hayaline<br />

de yelken açacak bir gün…<br />

Pastane şefi olmak isteyenlere<br />

birkaç önemli tavsiyede bulunan<br />

Sinem Ekşioğlu, “Bu ceketi<br />

hayat boyu çıkarmayacağınızı<br />

bilerek giyin” diyor önce, mutfak<br />

dünyasının 24 saatlik bir hayat<br />

hikayesi olduğunun altını çizerek.<br />

“Bayansanız yüzüğü, küpeyi, saçı,<br />

aksesuarı unutun” diye tembih<br />

ediyor, kendinin de yıllarca manikür<br />

yaptırmadığını hatırlatarak. O<br />

şansı yakalayabilenler için, okul<br />

öncesi profesyonel mutfakların<br />

tozunu yutmaya davet ediyor.<br />

Hijyeni, disiplini, düzeni, ekip<br />

olma ruhunu ve saygıyı yerinde<br />

öğrensinler diye. Ekşioğlu’nun bir de<br />

profesyonel hayata yeni atılacaklar<br />

için önerileri var. “İnsanlar artık<br />

okul bittikten sonra ‘ben oldum,<br />

öğrendim, hemen kendime bir yer<br />

açabilirim’ algısından uzaklaşmalı.<br />

Bu algılar yüzünden işletmeler 6-8<br />

ay bulmadan kapandığı gibi sektöre<br />

olan inancı da yıpratıyor. Gerçekten<br />

‘evet’ dedikleri zaman bu işe<br />

atılsınlar ki, iş uzun soluklu olsun.<br />

Birbirimize ancak böyle destek<br />

olabiliriz.”


42<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel / röportaj<br />

TÜRSAB YK Muhasip Üyesi Hasan Eker<br />

"Şehirler en güçlü yanlarıyla markalaşsın"<br />

Gastronomi sektöründe gelişim<br />

sağlamak için tek elden<br />

koordinasyonun önemine dikkat<br />

çekti: “Başarı, takım çalışmasıyla gelir.<br />

Başkanların ve yönetimlerin ilgi ve<br />

başarısına güdümlü bir iş modeliyle<br />

sürdürülebilir bir gelişim sağlanamaz.”<br />

dedi.<br />

“Markalaşacaksak, bu İngiltere, İspanya<br />

ve Bosna örneklerinde olduğu gibi tek<br />

ve basit ürünlerle olmalı” tespitini yaptı,<br />

çok ürünle emek ve bütçeyi azaltmaktan<br />

öteye geçilemeyeceğinin sinyalini verdi.<br />

Bir ışık da salgın öncesi düzenlenen<br />

gastronomi festivalleri konusunda<br />

yaktı; fiziki etkinliklerin özel sektörce<br />

profesyonel bir alt yapıyla düzenlemesi<br />

gerektiğine işaret ederek, belediyelerin<br />

ve kamunun yaptığı organizasyonların<br />

yeterli ve sürdürülebilir olmadığını,<br />

daha çok yerel halka reklam amaçlı<br />

gerçekleştirildiğini ifade etti…<br />

TÜRSAB Yönetim Kurulu Muhasip<br />

Üyesi ve BURKON Kongre & Turizm<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker<br />

ile gastronomi sektörünün ve Türk<br />

mutfağının son dönem performansını,<br />

pandemi sınavını ve yeni döneme dair<br />

çıkış yollarını konuştuk.<br />

Salgın krizine kadar ki süreçte Türk<br />

mutfağının tanıtımı konusundaki<br />

performans notu nedir? Bu süreçte<br />

neyi tam, neyi eksik yapmış<br />

olabiliriz?<br />

Türk mutfağı bence dünyadaki en<br />

güçlü mutfak. Çünkü Anadolu’nun<br />

kendi mutfağı zaten zengin. Fakat<br />

Kafkasya’dan, Arap ve Balkan<br />

ülkelerinden göçler, Ege mutfağı ile<br />

birleşince 3 kıtanın mutfağı Anadolu’da<br />

birleşmiş, yoğurulmuş durumda. Ayrıca<br />

Anadolu’nun meyve ve sebze zenginliği<br />

de buna eklendiğinde eşsiz bir mutfak<br />

olması kaçınılmaz. Afrika ve Amerika’da<br />

mutfak kültürünün yeterince olmadığını<br />

düşünürsek, geriye sadece Fransız,<br />

İtalyan ve Uzakdoğu mutfakları kalıyor.<br />

Türkiye, dolayısıyla dünyada çok güçlü.<br />

Bu potansiyeli markalaşmaya çevirmek<br />

ve standardı yakalamak en önemli<br />

hedefimiz olmalı. Tabii bu süreçte Türk<br />

mutfağını tanıtmaya yönelik başarılı<br />

çalışmalar da ortaya kondu. Yurt içi<br />

ve yurt dışı fuarlara ve etkinliklere<br />

ülkemizden enginarların, aşçıların,<br />

kebapların büyük emeklerle taşındığını<br />

biliyorum. Tüm bu emekleri veren, katkı<br />

sağlayan kurum ve kişilere de ülkem<br />

adına, turizm adına teşekkür ediyorum.<br />

Şüphesiz daha iyiyi hedeflemeliyiz.<br />

“Daha iyi” ile kastettiğiniz hedefler<br />

tam olarak nelerdir? Bunu biraz<br />

daha açabilir misiniz?<br />

Aşçılarımızı markalaştırmak, birinci<br />

önemli adımımız olmalı. Bizim yerel<br />

aşçılarımız markalaşmalıdır. Dünyaca<br />

ünlü şefler çıkarmalıyız. Buna Nusret<br />

güzel bir örnek oldu. Bizim çok değerli<br />

aşçılarımız var. Fakat bu aşçılarımıza<br />

hakla ilişkiler desteği gerekiyor.<br />

Bu desteği çalıştığı şirketlerden<br />

alamıyorlar. Bu nedenle iyi aşçılarımızın<br />

girişimde bulunmaları, işletmeler<br />

açmaları, bir ürünlerini ve kendilerini<br />

markalaştırmaları, markaya yatırım<br />

yapmaları gerekmekte. Buna bütçe<br />

ayırabilmeleri için tabii ki öncelikle<br />

açtıkları işletmeleri geliştirmeleri<br />

gerekiyor. Ya da iyi aşçılar, iyi işletmeciler<br />

ile ortaklık kuracaklar. Bu ortaklık<br />

sayesinde aşçı ve ürün markalaşacak.<br />

Dünyaca ünlü yıldız şeflerle çalışmak,<br />

tanınmış isimleri restoranlarında<br />

ağırlamak markalaşmak anlamında<br />

önemli bir adım olacaktır.<br />

Ürün seçimi, ikinci bir önemli nokta.<br />

Yurt dışı tanıtımlarda sürdürülebilirlik<br />

olmalı. Her fuarda farklı ürün, farklı<br />

şehir, farklı konsept olmamalı.<br />

Tanıtımlar sürdürülebilir olmalı. Ülkemiz<br />

topraklarında yetişen pek çok önemli<br />

ürünümüz var. Birçok değerimiz var.<br />

Hepsini tanıtayım derken, hepsi yarım<br />

kalıyor. Bu nedenle birkaç ürünü<br />

seçip, sadece bu ürünleri tadımlarda,<br />

reklamlarda ve tüm tanıtım mecralarda<br />

duyurmalıyız. Bu ürün seçilirken, hedef<br />

kitlenin damak tadına uygun olması,<br />

başka ülkelerde muadili olmaması<br />

dikkat edilmesi gereken en önemli<br />

noktalardan elbette. Ayrıca üründe<br />

bir standart olmalı. Yapılışı, içeriği<br />

netleştirilmelidir. Benzer bir ürün farklı<br />

tat ve şekillerdeyken markalaşması da<br />

beklenemez. Üçüncü olarak, turistik<br />

otellerde yerli şeflere ağırlık verilmelidir.<br />

Eskiden özellikle marka otellerde yabancı<br />

şefler ve beraberinde de yabancı menüler<br />

ağırlıktaydı. Özellikle Avrupa mutfağı ve<br />

şeflerinden bahsediyorum. Bu durum<br />

günümüzde de devam ediyor. Ama eskiye<br />

göre çok azaldı. Bence yerli şeflerin ve<br />

yöresel menülerin artması markalaşmayı<br />

ve turist memnuniyetini arttıracaktır.


Markalaşmak demişken, bir şehri<br />

gastronomisiyle markalaştırmanın<br />

yolları neler olabilir? Bunun için bir<br />

gelişim modeli önerebilir misiniz?<br />

Gastronomi, bir şehrin markalaşmasında<br />

tek başına yeterli olması için çok etkin<br />

olmalıdır. Şu anda bunu Gaziantep<br />

sağlıyor. Fakat markalaşma şehirlere<br />

göre güçlü yönlerine göre geliştirilmelidir.<br />

Marka olabilmek için muadili olmaması<br />

markalaşmayı kolaylaştırır. Bursa,<br />

Osmanlı kenti ile markalaşabilir.<br />

Yiyecek içecek markalaşmayı destekler.<br />

Kapadokya, zaten balon ve peribacaları<br />

ile markalaştı. Karadeniz yeşili doğası<br />

ile markalaştı. Dolayısıyla şehirler en<br />

güçlü yanı neyse onunla markalaşsın.<br />

Bu markalaşmanın yanına bir ürünü ele<br />

alıp, onu da gastronomi markası olarak<br />

eklemesini daha doğru buluyorum. Bir<br />

gastronomi şehri olarak markalaşmak<br />

için, öncelikli olarak Gastronomi Turizmi<br />

Grubu kurulmalı. Bu grubun içerisinde<br />

Belediye Başkanlığı, Aşçılar Derneği,<br />

Gastronomi Turizmi Derneği, Ticaret ve<br />

Sanayi Odası, TÜRSAB BTK, Otelciler<br />

Birliği, Rehberler Birliği, Kültür ve Turizm<br />

İl Müdürlüğü, yiyecek ve içecekle ilgili<br />

dernek veya kurumlar, Kalkınma Ajansı,<br />

Valilik ve Esnaf Odası gibi kamu ve özel<br />

sektör kurumları olmalı. Bu kurul, en az<br />

1, en fazla 3 ürün belirlemeli. İlk etapta bu<br />

ürünlerin markalaşmasına ağırlık vermeli.<br />

Örnek olarak İzmir’de bu ürün boyozyumurta<br />

olabilir. İngiltere’de Fish&Chips,<br />

Bosna’da Cevabi, İtalya’da pizza ve<br />

İspanya’da payala gibi. Gördüğünüz gibi tek<br />

ve basit ürün markalaştırılıyor. Çok ürün<br />

belirleyip, emeği ve bütçeyi paylaştırmaya,<br />

azaltmaya gerek yok. Bu ürünün standardı<br />

belirlenmeli. Her tesiste aynı tat ve<br />

standartta olmalı. Tesisler denetlenmeli.<br />

Fiyat kaygısı ile ucuz ve kalitesiz satan<br />

kurumlara ceza verilmeli.<br />

Türkiye’nin turizm gelirleri<br />

içerisindeki en büyük payı, yiyecek<br />

ve içecek faaliyetlerine ait. Ulusal<br />

ve uluslararası arenada yeme<br />

içme, gastronomi kimliğinin<br />

güçlendirilmesi konusunda<br />

izlenecek turizm politikaları neler<br />

olmalıdır?<br />

Turizmin beş ana faktörü var, bu<br />

faktörlerden bir tanesi ve en önemlisi<br />

şüphesiz yiyecek-içecek. Bu alanda gelişim<br />

için tek elden yerelde ve ulusalda bir<br />

koordinasyon olması gerekmekte. Şu anda<br />

yapılan çalışmalar her kurumun kendi<br />

bazında yaptığı çalışmalar olarak yürüyor.<br />

Bu çalışmalarda başkanların, yönetimlerin<br />

başarısına ve göstereceği ilgiye göre<br />

başarılı oluyor veya başarısız oluyor,<br />

başarılı olanların çoğu da sürdürülebilir<br />

olmuyor. Yeme içmedeki başarı, takım<br />

çalışmasıyla gelir. Kamu, STK, eğitim<br />

kurumları, aşçılar, medya, odalar, en<br />

önemlisi de iletişimciler (çoğu zaman<br />

gözardı edilir) bir araya gelip, yerelde ve<br />

ulusalda koordinasyon içinde çalışmalılar.<br />

Bunun da yolu resmi, çalışma şekilleri<br />

yasayla planlanmış, bütçesi ve ekibi olan<br />

bir yapı oluşturulması gerekmektedir.<br />

Ulusal yapılanmada TÜRSAB İhtisas<br />

Başkanlığımız etkin rol alabilir. Sayın Ömer<br />

Kartın Başkanlığında İhtisas Komitemiz çok<br />

değerli üyelere sahip ve etkin çalışmalara<br />

imza atıyor. Bu vesileyle de kendilerine çok<br />

teşekkür ediyor ve kutluyorum. Bu anlamda<br />

biz Bursalı turizmciler olarak, Bursa<br />

Turizm Platformu olarak örnek bir çalışma<br />

yaptık. 5 ay süren bir “Bursa Yemekleri<br />

Çalıştayı” gerçekleştirdik. Aşçılar Derneği,<br />

Otelciler Birliği, Yöresel Köy Dernekleri,<br />

Büyükşehir Belediyesi, İl Kültür ve Turizm<br />

Müdürlüğü Yetkilisi, Üniversitenin Aşçılık<br />

MYO Öğretim Üyelerinden oluşan bir<br />

komisyon oluşturduk. Bu komisyon,<br />

toplantıda Bursa yemeklerini belirledi.<br />

Bu yemeklerden otelde yapılabilecekleri<br />

seçtik ve 6 adet menü hazırladık. Menülere<br />

Osmangazi, Orhangazi ve Yıldırım gibi<br />

Bursa’ya özgü isimler verdik. Menü<br />

içeriklerindeki tüm meyve ve sebzelerin<br />

Bursa’da yetişmesine dikkat ettik. Bu<br />

yemeklerin tarifleri yazıldı. Akabinde bir<br />

otelde aşçılar bir araya gelip bu menüleri<br />

yaptı ve test etti. Onay sonrası bir akşam<br />

yemeği düzenleyerek bu menüleri Bursa<br />

kamuoyuna, medyaya ve seçkin davetli<br />

kitlesine sunduk. Onların da onayını<br />

aldıktan sonra menüleri resmileştirdik,<br />

kitap haline getirip, otel ve turistik<br />

restoranlara dağıttık. Oteller standart<br />

menülerine Bursa mutfağı menülerini<br />

ekledi. Bu menülerden bir tanesi de<br />

Muradiye Çorbası’ydı. Şu anda Muradiye<br />

Çorbası’nı markalaştırmak için çalışmalar<br />

yapıyoruz. Master Chef’te de bu ürün<br />

yapıldı. Yerelden sonra ulusal medyada<br />

da yer aldı. Aynı ürünü markalaştırmaya<br />

devam ediyoruz. İşte bu örnek tüm<br />

bölgelerde uygulanmalı. Birçok tesis<br />

maalesef, banket menüsü istendiğinde<br />

hep klasik menüleri sunuyor. Menülerin<br />

birçoğu da Avrupa yemeklerinden oluşuyor.<br />

Fakat yabancı turistler burada yöresel<br />

yemekleri yemek istiyor, yerli misafirler de<br />

yöresel menü istiyor. Bu nedenle yöresel<br />

menülere ağırlık vermenin, otellerin<br />

memnuniyet puanlarının artması için çok<br />

önemli olduğunu düşünüyorum.<br />

Türk gastronomisinin öne çıkan<br />

ihraç kalemleri nelerdir? Bu<br />

kalemlerin ticarileştirilmesi sektör<br />

ekonomisine neler katar?<br />

Ben turizm fakültesi mezunuyum.<br />

Üniversiteden rahmetli Prof. Dr. Fikri<br />

Bilgin Hocamız: “Turizm, soyulmuş elma<br />

diliminin ihracatıdır, üstelik nakliyesi<br />

de müşteriye aittir.” şeklinde turizmi<br />

tanımlardı. Ne kadar doğru ve güzel<br />

bir tanımlama! Sonuçta ülkemize gelip<br />

tüketilen her şeyi satıyoruz, bunların<br />

hepsi ihracat sayılır. Bu veriyi sağlıklı<br />

oluşturabilir miyiz, tam emin değilim.<br />

Turistler geldikleri bölgeye göre yöresel<br />

ürünler alıp memleketlerine götürüyor.<br />

Lokum, baklava ve bal genellikle turistlerin<br />

tercih ettikleri ürünler.<br />

Bir konuda daha görüşünüzü almak<br />

isterim. Salgın öncesinde ciddi bir<br />

festival enflasyonu vardı. Pandemi<br />

öncesinde uluslararası iddiasıyla<br />

düzenlenen lezzet etkinlikleri oldu.<br />

Sektör, bir etkinlik düzenleyicisi<br />

olarak nasıl bir sınav veriyor? Etkili<br />

bir gastronomi organizasyonun<br />

sacayakları sizce nelerdir?<br />

Yapılan her etkinliği, her festivali değerli<br />

buluyorum. Kolay kararlar değil. Fakat<br />

etkinlikler daha çok özel sektör tarafından<br />

ve profesyonelce yapılmalı. Belediyelerin<br />

ve kamunun yaptığı etkinliklerin yeterli ve<br />

sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum.<br />

Bu etkinlikleri özel sektör yapmalı. İlk<br />

birkaç yıl ciddi anlamda kamu desteği<br />

almalılar. Kendi ayakları üzerinde durmaya<br />

başladıktan sonra destek azaltılabilir.<br />

Özel sektör etkinlikleri yaparsa, amaca<br />

yönelik ve kaliteli yapmak zorunda.<br />

Belediye etkinlikleri daha çok yerel halka<br />

yönelik reklam amaçlı oluyor. Bizim<br />

düşündüğümüz ve istediğimiz turizme<br />

yeterince katkı koyan etkinlik haline<br />

gelemiyor.<br />

Salgınla birlikte dijitale kayan<br />

çevrimiçi etkinliklerin performansı<br />

hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />

Çevrimiçi toplantılar, beklenenin üzerinde<br />

verimli oldu. Bu toplantılar daha da<br />

gelişecektir. Fakat hiçbir zaman fiziki<br />

etkinliklerin yerini alamayacaklar.<br />

Gastronomi gibi tadımın ön planda olduğu<br />

etkinliklerde daha da zordur. Fakat online<br />

etkinlikler de artarak devam eder. Fiziki<br />

etkinliğin tamamlayıcısı olur.


44<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Türkiye,<br />

mutfağını<br />

19 ünlü şefle<br />

tanıtacak!<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı, tanıtım<br />

çalışmaları kapsamında 19 ünlü<br />

Türk şefini belirledi. Go Turkey<br />

web sitesinde ‘Türk Ünlü Şefler’<br />

başlığıyla açılan sayfada, ünlü<br />

şeflere ilişkin şu ifadeler yer aldı:<br />

Ali Güngörmüş, Michelin yıldızı alan ilk Türk<br />

aşçıdır. Akdeniz mutfağına dair görüşü<br />

meşhurdur ve üç yemek kitabının yazarıdır.<br />

Arda Türkmen, İstanbul'da bir restoran sahibi<br />

ve sevilen televizyon kişisidir.<br />

Aylin Yazıcıoğlu, Nicole <strong>Restaurant</strong>'ın eski<br />

kurucusu ve eski şefidir. Türkiye'ye dönmeden<br />

önce Paris'te okudu ve çalıştı.<br />

Civan Er, Hatay'ın mutfağından esinlenerek<br />

deneysel restoran Changa'da yıllarca<br />

çalıştıktan sonra İstanbul'da ünlü restoran<br />

Yeni Lokanta'yı açtı.<br />

Doğa Çitçi, Gaziantep mutfağında<br />

uzmanlaşmıştır ve yöresel mutfağı tanıtan<br />

Gaziantep Mutfaklarının koordinatörüdür.<br />

Fatih Tutak , Kopenhag'da Noma ve Tokyo'da<br />

Nihonryori Ryugin'de çalıştıktan sonra Türk<br />

mutfağını pişirdiği Bangkok'taki The House on<br />

Sathorn'da şef olarak yerleşti.<br />

İsmet Saz, orada tanınmış şeflerle çalışmak<br />

için ABD'ye kaçmadan önce İstanbul'da<br />

saygın birçok restoranda çalıştı. 2015 yılında<br />

İstanbul'da TOI <strong>Restaurant</strong> & Lounge'u açtı.<br />

Kemal Demirasal, şef olmadan önce<br />

profesyonel bir rüzgar sörfçüydü . Deneysel<br />

restoranı Alancha , İstanbul'a açılmadan önce<br />

Çeşme'de doğdu.<br />

Maksut Aşkar, ünlü restoranı Neolokal'da<br />

mutfağını oluşturmak için çiftlikten masaya<br />

bir yöntem ve minimalist bir estetik kullanıyor.<br />

Toprak Ana'yı ilham kaynağı olarak alan<br />

Aşkar ve genç Neolokal mutfak tugayı, yerel<br />

ve küresel klasiklerde Türk mirası ürünlere<br />

muhteşem bir dönüş yaptı. Restoran özellikli<br />

Dünyanın En İyi 50 Restoranlar listesinde 2019<br />

yılında.<br />

Mehmet Gürs, İstanbul'un en tanınmış<br />

şeflerinden biridir. Türk ve İskandinav<br />

mutfağını birleştiren şık bir mekan olan<br />

Mikla'yı kurdu ve “Yeni Anadolu Mutfağı”<br />

tarzını tanıttı. Mikla, 2015 yılından bu yana<br />

Dünyanın En İyi 50 Restoran Listesi'nde yer<br />

almaktadır. Musa Dağdeviren, İstanbul'un<br />

en popüler restoranlarından biri çalışır<br />

Çiya. Anadolu'nun dört bir yanından gelen<br />

tariflerden ve yerel mevsimlik malzemelerden<br />

yararlanarak, lezzetli yemeklerin dönüşümlü<br />

bir menüsünü oluşturuyor. Phaidon<br />

tarafından yayınlanan The Turkish Cookbook<br />

adlı bir kitap yayınladı ve Netflix programı<br />

“The Chef's Table” da yer aldı.<br />

Nusret (Salt Bae), uluslararası popüler et<br />

restoranı Nusr-Et'i kuran bir kasap, restoran<br />

sahibi ve şeftir . Et hazırlama ve baharatlama<br />

tekniği internette bir sansasyon yarattı. Onun<br />

et lokantası yerliler arasında ünlü iken Nusr-<br />

Et burger genç nesiller arasında inanılmaz<br />

derecede popüler.<br />

Ömür Akkor, Türk mutfağının Osmanlı<br />

kökenlerini araştıran bir gurme şef.<br />

Anadolu'da kayıp tariflerin ve yemek<br />

tarihlerinin izini sürüyor ve yemek kitapları<br />

yazıyor. Osman Sezener, İzmir'deki köklerine<br />

dönüp OD Urla restoranını açmadan önce<br />

İtalya, İstanbul ve ABD'de çalıştı.<br />

Refika Birgül, Türk mutfağı hakkında yemek<br />

kitapları ve köşe yazıları yazmış bir yazar ve<br />

televizyoncu.<br />

Şemsa Denizsel'in önceki restoranı Kantin,<br />

İstanbul'a özgü yemekleri yalın, kaliteli bir<br />

estetikle yarattı. Tariflerini pişirmeye devam<br />

ettiği bir YouTube kanalı var.<br />

Serkan Güzelçoban, Michelin yıldızı kazanan<br />

ikinci Türk şef. Almanya'da doğup büyümüş<br />

olmasına rağmen ailesi Denizli'den geliyor.<br />

Somer Sivrioğlu, 25 yaşında Avustralya'ya<br />

gitmek üzere İstanbul'dan ayrıldı ve Land<br />

Down Under'da çok sevilen bir şef oldu.<br />

Vedat Başaran, Osmanlı döneminden kalma<br />

yemek kitaplarından ilham alan bir şef ve<br />

yemek kültürü araştırmacısı.


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

MÜSİAD Başkanı:<br />

“Mutfak ihracatı ve Türk mutfak<br />

sanatları ticarileştirilmelidir”<br />

Mutfak ihracatı ve Türk mutfak sanatlarının ticarileştirilmesi konusunda yazılı bir açıklama yapan<br />

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, ihraç kalemlerini tarif, sunum ve menşei ürün<br />

başlıklarında sınıflandırmanın mutfak sanatlarının ticarileştirilmesinde yol gösterici olacağını ifade<br />

etti. Türkiye’nin mutfak ihracatından daha fazla pay alması için pandemi sonrası için çalışmalara<br />

şimdiden başlanması gerektiğinin altını çizen Kaan, açıklamasında şunlara değindi:<br />

Dünya bugün geldiği noktada bilginin<br />

ve buna bağlı kültürün sürekli bir<br />

değişim içinde olduğu bir dönemden<br />

geçmektedir. Toplumlar ve insanlar arasında<br />

hareket eden sadece bilgi değil, aynı<br />

zamanda kültür bileşenleridir. Bugün kültür<br />

ekonomilerinin en yaygın olarak geçirgenlik<br />

gösterdiği sektör, sinema ve müzik olarak<br />

bilinmektedir. Bu alandaki Amerikan<br />

baskınlığı yakın dönemde uzak Asya<br />

ülkelerinin özellikle genç nesil üzerindeki<br />

etkileriyle atağa geçmiştir. Bir kültür ürünü<br />

ile bir ülkeden diğerine taşınan sadece<br />

bir film ya da müzik, kitap değil; o ülkenin<br />

yaşam biçimi, gelenekleri, tarihi yani kısaca<br />

kültürel kodlarıdır. Ancak bizler kültür<br />

endüstrisindeki bu ihracın ana kalemlerini<br />

“audovisüel sanatlar” olarak alırken,<br />

aslında çok önemli bir kalemi de göz ardı<br />

etmekteyiz: Mutfak sanatları ve ürünleri.<br />

Elbette yeme içme alışkanlıklarının bir<br />

ülkeden diğerine taşınmasında sinema<br />

sektörünün payı yadsınamaz. Çünkü görsel<br />

olarak sergilenen mutfak endüstrisi, bir<br />

başka ülkede merak uyandırmakta ya<br />

da en azından bir yakınlaşmaya neden<br />

olmaktadır. Aynı mutfak, ülkenize taşındığı<br />

zaman yabancılaşmayı azaltmaktadır. Bunu<br />

Amerikan ve Avrupa film ve dizi sektöründe<br />

sıklıkla görmekteyiz. Bu yöntemi bizim de<br />

özellikle ihraç ettiğimiz diziler aracılığıyla<br />

kullanmamız, ileride mutfak ihracatımız için<br />

bir ön hazırlık niteliği taşıyacaktır.<br />

Mutfak ihracatı başlığı altında çok<br />

dağılmamak ve belirli bir hat üzerinden<br />

hareket etmek gerekir. Bilhassa pandemi<br />

sürecinin etkileri yaşanırken, süreç<br />

sonundaki döneme hazırlık anlamında<br />

şimdiden çalışmalara başlamak faydalı<br />

olacaktır.<br />

Tarif, Sunum, Menşei Ürünler<br />

başlıca ihraç kalemleri arasında<br />

geliyor<br />

İhraç kalemlerini; Tarif İhracatı, Sunum<br />

İhracatı, Menşei Ürün İhracatı altında<br />

sınıflandırmak, mutfak sanatlarımızın<br />

ticarileştirilmesinde bizlere yol gösterici<br />

olacaktır.<br />

Bir Fransız restoranında yediğiniz yemeğe<br />

ödediğiniz miktar, Türkiye açısından tarif<br />

ithalatı, Fransa açısından tarif ihracatı olarak<br />

işlenmektedir. Aynı şekilde Fransa’da bir<br />

Türk yemeğine ödediğiniz miktar, bizim<br />

için bir tarif ihracatı onlar için ise bir tarif<br />

ithalatı olarak kayda geçmektedir. Bu<br />

nedenle mutfağımızın tanıtımı yapılırken<br />

yabancı ülkelerdeki restoranların<br />

menülerinden tutun da bağımsız Türk<br />

Mutfağı restoranlarına kadar her aşamada<br />

tariflerimizi korumalı ve belli bir standarda<br />

uygun olarak tescillemeliyiz.<br />

Öncelikle ülkemizdeki mutfakları<br />

sınıflandırmalı ve bu mutfakların tariflerini


elli bir standarda uygun olacak şekilde<br />

tasnif etmeliyiz. Böylece, ihraç edilecek<br />

tarifin hangi yerel mutfağın ürünü olduğu<br />

ve tarifinin net bir şekilde açıklanması ve<br />

standartlarının belirlenmesi yolun başında<br />

yapılabilsin.<br />

Başlıca ihracatı yapılacak<br />

mutfaklar:<br />

İstanbul Saray Mutfağı, Doğu Karadeniz<br />

Mutfağı, Doğu Anadolu Mutfağı, Ege Mutfağı,<br />

Akdeniz Mutfağı, Gaziantep Mutfağı, Şanlıurfa<br />

Mutfağı, Erzurum Mutfağı, Afyon Mutfağı,<br />

Kayseri Mutfağı, Konya Mutfağı, Kastamonu<br />

Mutfağı, Samsun Mutfağı, Tekirdağ Mutfağı,<br />

Bursa Mutfağı, Sivas Mutfağı, Tokat Mutfağı,<br />

Maraş Mutfağı.<br />

Bu uygulama, Türk Mutfak Kültürüne yapılan<br />

ciddi bir yatırımdır. Biz MÜSİAD olarak 2007<br />

yılında Türkiye’deki tüm şehirlerin özgün<br />

yemeklerini derlediğimiz, “Yöresel Lezzetlere<br />

Seyahat” isimli bir kitap yayınlamıştık. O<br />

dönem ben, Gıda ve Tarım Sektör Kurulu<br />

Başkanıydım ve bu mevzunun önemini<br />

her vesile dile getiriyordum. Yıllarca Türk<br />

Mutfak Kültürü’nün standartlara ulaşması<br />

ve ticarileştirilmesi için uğraştım. Bugün<br />

MÜSİAD Başkanı olarak bilhassa Tazelenme<br />

sürecimizde bir komitemizi sırf bu alanda<br />

çalışmak üzere kurduk; “Gastro-Ekonomi<br />

ve Türk Mutfak Sanatları Komitesi”. Bu<br />

komitemizin başkanlığını, Ramazan Bingöl<br />

yapmaktadır. Komitemizin tasarladığı<br />

ve Cumhurbaşkanlığı himayelerinde<br />

gerçekleştirmeyi planladığımız, 1.<br />

Uluslararası Türk Mutfak Kültürü<br />

Sempozyumu’muz, Pandemi nedeniyle<br />

maalesef ertelendi. Oysa bu sempozyum<br />

kapsamında sadece mutfak kültürümüz<br />

tanıtılmayacak, aynı zamanda uluslararası<br />

bir katılımla bir kültür bileşeni olarak<br />

mutfak sanatları ele alınıp uygulamalı olarak<br />

atölyeler kurulacaktı. Ancak pandemi sonrası<br />

bu çalışmamızı yapmayı planlıyoruz.<br />

Tarif ihracatına ve bilhassa yurt dışında Türk<br />

mutfağının farklı yemekler ve tatlar ile temsil<br />

edilmesine önem vermeliyiz. Çünkü Türk<br />

mutfağı denince akla gelen birkaç yemek,<br />

aslında bu kadar geniş bir yemek kültürünün<br />

dünyada hak ettiği değeri bulamamasının bir<br />

göstergesidir.<br />

İkinci ihraç kalemi olarak, sunum ihracatını<br />

görmekteyiz. Mutfak sadece tariflerden<br />

oluşmaz. Aynı zamanda her yemeğin kendine<br />

ve yöresine ait bir pişirme ve sunum şekli<br />

de vardır. Örneğin, “testi kebabı” tarifi ihraç<br />

ediliyorsa, onun testisi de aynı zamanda<br />

sunuma ve ticarete konu olmalıdır. Aynı<br />

şekilde bakır taslar, şerbet ve ayran içmek<br />

üzere özel kaplar, özel pişirme gereçleri;<br />

kısaca Türk mutfak sanatının ürünlerinin<br />

ihracı burada söz konusudur. Bunun<br />

yanında mutfak sarf malzemelerinin de Türk<br />

kültürünü yansıtır formlarda ihracı yapılabilir.<br />

Üçüncü ihraç kalemi menşei ya da mahreç<br />

ürün ihracatıdır. Bazı yemeklerin tariflerinde,<br />

bilhassa bir yöreye ait ürünlerin kullanılması<br />

gerektiğinin iyi bir şekilde pazarlanması, o<br />

ürünlere olan talebi artıracak ve o bölgelerde<br />

ürünlerin yetiştirilmesini ve ekilmesini<br />

destekleyecektir. Hemen hemen aynı iklim<br />

koşullarında olan illerimizde aynı ürünün<br />

ekimi yapıldıkça, çiftçimizin katma değeri<br />

yüksek ürünlerden elde edeceği kazanç<br />

da yükselecektir. Yemeklerin söz gelimi<br />

fındık yağı ya da ispir fasulyesi ile pişirilmesi<br />

gerektiğini iyi bir şekilde pazarlamak, o<br />

ürünlerin talebini de artıracaktır.<br />

Tüm bunlar, üretim ve yatırımı destekleyen<br />

faaliyetlerdir; bu da mutfağın üç ihraç<br />

kalemi ile ticarileştirilmesini sağlayacaktır.<br />

Hatta bazı ürünlerin üretimi adına mikro<br />

KOBİ’ler kurarak müesseseleşme<br />

sağlanabilir. Bilhassa kadın işgücünün,<br />

rahat üretilip pazarlanacak erişte, tarhana,<br />

atıştırmalık tatlı çerezler gibi ürünlerde<br />

çalışmasını teşvik etmek, yatırım açısından<br />

iyi bir başlangıç olacaktır. Ürünlere belli<br />

bir standart belirledikten sonra, üretiminin<br />

doğal yollardan yapıldığının altı çizilerek<br />

lanse edildiği takdirde, Türk Gıda üretiminin,<br />

dünyadaki olumlu algısı ile birlikte kendi<br />

pazarını genişleteceğine inanıyorum.<br />

Türk mutfak sanatına yatırım ne<br />

sağlar?<br />

Öncelikle insan yetiştirme ve istihdam<br />

olanakları geliştirir. Mutfak sarf<br />

malzemelerinin ihracatını destekler.<br />

Mutfağı oluşturan mobilya sektörüne yeni<br />

bir kapı açar ve onların ihracat alanlarını<br />

çeşitlendirir. Mekânın kendisi, en önemli<br />

yatırım kalemi olarak karşımıza çıkar. Ancak<br />

burada, tüm koşullar belirlendikten sonra<br />

bizler için elzem bir aşama söz konusudur:<br />

Sertifikasyon. Tariflerin ve mutfakların<br />

derlenmesi, tescil edilmesi ve tasnifi<br />

sonrası süreç, sertifikasyon aşaması ile<br />

tamamlanmalıdır. Bu noktada biz MÜSİAD<br />

olarak 81 ildeki tüm şubelerimiz ve yurt<br />

dışındaki şube ve temsilciliklerimizle<br />

mutfağımızın çok kapsamlı bir proje ve atılım<br />

ile tanıtımı ve ticarileştirilmesi hareketini<br />

başlatmaktayız. Çünkü ancak bu denli yaygın<br />

bir kuruluşun her aşamasında bulunacağı<br />

ve destek vereceği bir hareket olarak<br />

görmekteyiz Türk mutfak sanatlarımızın<br />

ihracatını.<br />

Bu aşamada, ciddi bir pazarlama faaliyeti<br />

ile özellikle yurt dışında Türk mutfağının her<br />

ülkede tanıtımını sağlayacak etkinliklerin<br />

planlamasını yapabiliriz. Öyle ki ancak<br />

bu şekilde ülkemizde başlattığımız bu<br />

ticarileştirme ve ihracat hareketi, yurt dışında<br />

kendine bir zemin bulabilir ve beklenen ilgi<br />

ve merakı uyandırabilir. Ben MÜSİAD’ın bu<br />

projede güçlü bir partner olarak sahada etkin<br />

olacağı kanaatindeyim. İlgili bakanlıklarımız,<br />

TSE, TPE ve TÜRKAK ile yapılacak iş<br />

birlikleri ile böylesi uzun soluklu ve planlı<br />

bir hareketin, bilhassa pandeminin bitimi<br />

ile yeniden hareketlenecek olan hizmetler<br />

sektörünün yükselişine bir ön hazırlık olarak<br />

değerlendirilmesini uygun bulmaktayım.<br />

Kebap, döner, baklavaya simit ve<br />

börek de eklendi<br />

Türkiye’nin 18 milyon 676 bin dolarlık ihracat<br />

kalemi muhtemelen kebap, döner, baklava<br />

ve son dönemlerde yükselişe geçen simit<br />

ve börek kalemlerinden oluşmaktadır.<br />

Aslında bunlar, tariften ziyade doğrudan<br />

ürün ihracatıdır. Bu durum göstermektedir<br />

ki, mutfağımızın markalaşması neticesinde<br />

binlerce Türk menşeli katma değeri<br />

yüksek ürün dünya pazarlarına açılabilecek<br />

potansiyele sahiptir.


48<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel / makale<br />

Ramazan<br />

Bursa Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

Basan ,<br />

Tarihi, kültürü ve gıda endüstrisi ile Bursa<br />

bir gastronomi şehridir. Buna rağmen<br />

gastronomi ile Bursa şehrini zihinlerinde<br />

bir araya getiremeyen, birbiriyle bağlantısını<br />

kuramayanlar var! Maalesef Bursa’da yaşayıp<br />

da buna inanmayan veya önemsemeyen bir<br />

dolu yönetici, bürokrat ve iş insanı var! Bunun<br />

tek sebebi, kendilerine doğru bilgilendirmelerin<br />

yapılmamasıdır. Bursa neden gastronomi<br />

şehridir? Bir kez daha anlatayım…<br />

Bir şehrin gastronomi şehri statüsünü elde<br />

edebilmesi için, lezzetiyle öne çıkan yiyecek ve<br />

içeceklere gereksinimi kadar, gıda sektörüne<br />

yön veren önemli markalara da ihtiyacı vardır.<br />

Tarımı, sanayisi ve hizmet sektörü ile bir bütün<br />

olmalıdır. Tarihi 1867 yılına kadar dayanan;<br />

yapılışı, pişirme şekli ve sunumuyla kült bir<br />

kültürün ürünü olan Bursa Döner Kebabı,<br />

daha fazla övgü ve temsili hak ettiği gibi,<br />

Bursa denilince Bursa Döner Kebabı akla<br />

gelmektedir.<br />

Bir dönem Uludağ eteklerindeki kestane<br />

ağaçlarından toplanan kestanelerle ün salan<br />

kestane şekeri, şimdilerde hammaddesini<br />

değişik şehirlerden toplasa da, aynı lezzet ve<br />

formülünü koruyarak 1930 yılından bu yana<br />

kestane şekeri Bursa birlikte anılmaktadır.<br />

Şimdilerde pek moda olan ‘food court’ diye<br />

bilinen ‘Gastronomik AVM’lerin ilkidir Kayhan<br />

Çarşısı... Köftecisinden, cantık dükkanına kadar<br />

içinde her lezzeti bulabilirsiniz. 1860 yılında<br />

Ermeni bir ustanın yaptığı fırından çıkan pideler<br />

bugün Cantık adıyla ünlenmiş. Yapılış tarzı,<br />

mayalı hamuruyla, pişirme ve sunum şekliyle<br />

benzeri olmayan, Bursa denilince akla gelen<br />

başka bir lezzettir.<br />

Yine Kayhan’dan çıkan Kayhan Pideli Köfte de;<br />

sunumu, içeriği, malzemesi ile fark oluşturan<br />

sadece Bursa’da bulabileceğiniz yerel bir diğer<br />

lezzettir. 40 yıllık ‘Abdal Fırını’ndan çıkan tahinli<br />

pide, cevizli lokum Bursa denilince akla gelen<br />

sahip çıkmamız gereken bir başka lezzettir.<br />

Ekmek denildiğinde Somuncu Baba’nın tarihi iz<br />

bırakan hikayelerini kim görmezden gelebilir?<br />

Bursa Balkan göçmenlerinin şehridir. İnegöl<br />

Köfte, Balkanlardan gelen göçmen yemek<br />

kültürünün bir sonucudur. İnegöl Köfte,<br />

Türkiye’deki köfte kültürünün başını çeker. O<br />

kadar ki, Türkiye’nin en büyük köfte zinciri olan,<br />

yılda 66 milyon kişiye Bursa’nın köftesini sunan,<br />

Köfteci Yusuf bir Bursa markasıdır.<br />

Hasanağa enginarı Türkiye’nin en kaliteli<br />

enginarı olup, Türkiye’nin en önemli otellerinin<br />

menüsünde yer almaktadır. Ahududu ve<br />

Bursa, bir gastronomi şehri olmayı hak<br />

etmiyor mu?<br />

böğürtlen de Bursa’dan çıkar. Türkiye<br />

üretiminin yüzde 90’nını Bursa karşılar. Siyah<br />

incir Türkiye’de ve dünyada Bursa’dan çıkarak<br />

gastronomi sofralarına, evlerimize kadar<br />

ulaşır. Bursa şeftalisi, Deveci armut, Bursa<br />

Apolyont kirazı (Napolyon kirazı diye ünlenen)<br />

Türkiye’nin en prestijli Bursa meyveleridir.<br />

Bursa ile özdeşleşmiştir. Su ve maden suyu<br />

gastronomik bir içecektir. Yemek ile birlikte<br />

veya ayrıca tüketiriz. Su firmalarının ve maden<br />

suyu firmalarının, kaynaklarıyla birlikte büyük<br />

çoğunluğu (%38) Bursa’dadır. Türkiye’nin<br />

en büyük gazoz ve cola firmaları suyumuzun<br />

kalitesi nedeniyle kuruluş yeri Bursa’dır. Su<br />

denilince akla Bursa gelmektedir. Bu nedenle<br />

Bursa, su ve içecek şehridir. Anadolu’nun<br />

en bilinen tatlıları arasında olan Kemalpaşa<br />

tatlısı ile peynirin tatlıyla buluşmasına şahit<br />

olursunuz. Diğer bir Bursa tatlısı olan süt<br />

helvası da, yapımı ustalık gerektiren tatlıların<br />

kralıdır.<br />

Bursa bir süt ve yoğurt memleketidir.<br />

Türkiye’nin en büyük süt ve yoğurt markalarının<br />

Bursa’da olması bir tesadüf değildir. Bursa irili<br />

ufaklı mandıraları ile Tarihi Tuzpazarı Çarşısı ve<br />

Mihaliç peyniri ile tam bir şarküteri cennetidir.<br />

Ayrıca Türkiye’nin en büyük tavuk üreticileri,<br />

yumurta üreticileri Bursa’dadır. Marmarabirlik<br />

Türkiye’nin en büyük zeytin üreticilerinden<br />

biri olup, en kaliteli sofralık zeytin Bursa<br />

havzasında lezzet bulur. Üzerinde çalışıldığında<br />

zeytin ile yapılan onlarca Bursa markalı yeni<br />

ürün gastronomi dünyasına kazandırılabilir.<br />

Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />

başkentliğini de yapmıştır. Bu nedenle<br />

kendine özgün bir saray mutfağı vardır.<br />

Osmanlı arşivlerinde araştırıldığında<br />

Bursa’mıza özgü, tarifler ve özel yemekler<br />

ortaya çıkacaktır. Önceliğimiz Bursa’mızın<br />

‘gastronomi envanteri’nin çıkartılarak, yukarıda<br />

saydıklarımızdan onlarcasının var olduğu,<br />

elimizdeki değerlerimizi, şehrimize ait yemek<br />

kültürünü ve tariflerini ortaya çıkartmak<br />

olmalıdır.<br />

Bursa İstanbul’un üçüncü yakasıdır. İstanbul’un<br />

herhangi bir yerinden kentimize kara veya deniz<br />

yoluyla 90 dakikada ulaşılabiliyor. Bu özelliği<br />

sayesinde Bursa, kongre ve fuar merkezi<br />

olabilecek bir destinasyona sahiptir. Gaziantep<br />

ve Hatay’ın ardından Afyonkarahisar da<br />

gastronomi şehri kervanına katıldı. Sizce Bursa<br />

tarihi ve yukarıda saydığımız özellikleriyle<br />

gastronomi Şehri olmayı hak etmiyor mu?


50<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Türkiye Mutfak Sanatları ve Gastronomi Federasyonu Başkanı Salih Güney, Nepal Şefler<br />

Birliği üyelerine Türk mutfağı eğitimleri vermek üzere Katmandu’ya gitti. Gastronomi Turizmi<br />

Derneği (GTD) koordinasyonunda gerçekleşen eğitim programı ile Türk mutfağını keşişler<br />

ülkesine tanıtmayı hedeflediklerini belirten Güney, Nepal’in 10 ayrı lokasyonunda Türk<br />

restoranının açılacağını duyurdu. Eğitim çalışmalarının Türk gastronomisinin tanıtımı için<br />

önemli bir adım olduğunu belirten GTD Başkanı Gürkan Boztepe ise, dernek çalışmalarının<br />

farklı ülkelerde devam edeceğini ifade etti.<br />

Anadolu arı ürünleri coğrafi işaretler<br />

ile markalaşacak<br />

GTD, Nepalli şeflere<br />

Türk mutfağı eğitimleri veriyor<br />

Kopuz: “Çöpe giden her gıda,<br />

aynı zamanda su ve enerji israfı demek”<br />

Gıda İsrafını Engelleme Projesi ile gıdada israfı azaltmak amacıyla bir dizi çalışma başlatan İstanbul<br />

Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, “Enerji Tasarrufu Haftası”nda Türkiye’nin enerjide, suda,<br />

gıdada, meyve sebzede yaptığı israfın boyutlarına dikkat çekerek, “Gıdadan sanayiye her türlü<br />

üretimde kullanılan su kaynaklarının boyutu inanılmaz. Aslında çöpe attığımız her gıda parçası<br />

tonlarca suyun boşa harcanmış olması anlamına geliyor. Dünyamız, iklim değişikliği, hızlı nüfus artışı<br />

ve kirlenme gibi geleceğimizi tehdit eden sorunlarla yüz yüze. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya<br />

bırakmak amacıyla gıda israfını önlemeliyiz” dedi. Her yıl gıda ihracatımıza yakın miktarda gıdayı<br />

israf ettiğimizi hatırlatan İSTİB Başkanı Ali Kopuz, bu korkunç israfın yan etkilerinin daha da tehlikeli<br />

olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye’deki atıkların 14,5 milyon tonunun gıda olduğu<br />

tahmin ediliyor. Bu da 18 milyar dolarlık gıda ihracatımıza yakın bir değeri çöpe atıyoruz demek.<br />

Ancak ne yazık ki bu sadece sorunun bir yönü... Yani aslında bu israfın yan etkilerini hesapladığımızda<br />

durumun vahameti artıyor. Çöpe atılan gıdaların üretilmesi için kullanılan, su, elektrik, akaryakıt ve<br />

emek de çöpe gidiyor. Gıda israfı demek, ülkemizin doğal kaynaklarının iflası demek.”<br />

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Güvenilir Ürün Platformu<br />

tarafından, BEE’O Propolis’in sponsorluğunda düzenlenen Yöresel Arıcılık<br />

Ürünlerinde Coğrafi İşaretlemeler Paneli yoğun katılımla gerçekleşti. Açılışını<br />

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşin Ayşe Işıkgece’nin yaptığı panelde yöresel<br />

ürünlerin pazarda ayırt edilmesini sağlamanın yanında bölgesel kalkınmadan<br />

turizme kadar birçok alanda önemli katkısı olan coğrafi işaretlemeler, arı ve arıcılık<br />

ürünleri özelinde masaya yatırıldı. Panelde, “Arı Ürünlerinde Coğrafi İşaretlemenin<br />

Önemi ve Pazara Yansımaları’’ konusunda sunum gerçekleştiren BEE’O Genel<br />

Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, "Coğrafi İşaret, balın<br />

kalitesini garantiler, benzerlerinden ayırt eder, üretici ve tüketiciyi koruma altına<br />

alır, taklit ve tağşişin önüne geçilmesini sağlar, bunun yanında bölge tanıtımına,<br />

kültürel ve kırsal turizme de katkıda bulunur" dedi. Ülkemizde 9 adet coğrafi işaret<br />

almış bal çeşidi ve 1 adet propolis çeşidi bulunduğunu, 25 bal çeşidinde onay<br />

sürecinin devam ettiğini söyleyen Samancı, ülkemizde arı ekmeği, polen, arı sütü<br />

için coğrafi işaret tescil edilmediğine dikkat çekti.<br />

Evlerde Asya mutfağı esintisi<br />

İstinye’de yaz sezonlarında harika bir manzaraya sahip olan terası, kış<br />

sezonlarında ise Asya esintileri ile dekore edilmiş ve size sıcacık hissettiren<br />

kapalı restoran alanı ile Yada Sushi, yılların tecrübesi ile misafirlerini ağırlıyor.<br />

Hizmet vermeye 2000 yılında Mori ile başlayan restoran sahibi Edi Duek ve<br />

ekibi, İstanbul’u sushi ile tanıştıranlardan. 2013’te ise İstinye’de şimdiki yerine<br />

taşınan ve adı değişen Yada Sushi ekibi en baştaki tutkusunu hiç kaybetmeden<br />

müşterilerine üst düzey bir Asya Mutfağı tecrübesi yaşatıyor. Menüsündeki çok<br />

beğenilen sushilerin yanı sıra farklı tatlar sunan ana yemekleri ve Noodle’ları<br />

ile de Yada Sushi, Asya Mutfağı severlere harika bir lezzet şöleni sunuyor.<br />

En çok beğenilen sushileri olan Ebi Snow, Volcano Roll ve bir de oldukça<br />

iddialı oldukları Beijing Duck’ı denemek, damak zevkine önem verenler<br />

için harika bir kazanım olacaktır diyebiliriz. Bunun yanı sıra alışılmadık bir<br />

tat olan Wasabili Mozaik Pasta da sizi hem şaşırtıyor hem de mutlu ediyor.<br />

Bu dönemde ise Yada Sushi paket servis ve Exclusive servis hizmetleri ile<br />

müşterilerine ulaşmaya devam ediyor.


Kadın emeğine tam destek!<br />

Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve Yardımlaşma Derneği tarafından kurulan Açık Pazar<br />

Hareketi, pandemi döneminde yasaklar ve pazar alışverişlerinin düşmesi dolayısıyla<br />

ürünlerini pazarlama imkanı gittikçe daralan kadın üreticileri “kadinureticiden.com” web<br />

sitesi üzerinden, komisyonsuz olarak tüketici ile buluşturuyor. Tüketicilerle küçük ölçekli<br />

kadın üreticileri aracısız olarak buluşturduklarını belirten Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve<br />

Yardımlaşma Derneği Başkanı Ömer Serdar Karaca faaliyetlerine ilişkin şu bilgileri aktardı:<br />

“Sağlıklı beslenmenin herkesin hakkı olduğunu ve sağlıklı besinlerin daha ulaşılabilir olması<br />

gerektiğini savunuyoruz. Gezegenimizdeki yaşam kaynaklarımıza ağır bedel ödeten bu kâr<br />

odaklı gıda üretimi yerine dünyayı besleyen emekçi kadınları güçlendirmek istiyoruz. Kadın<br />

üreticilerimizin üretici pazarları ve köy pazarlarında satışa sundukları ürünleri makbuz<br />

karşılığında değerinden satın alıyor, gereği şekilde ambalajlayarak üzerine hiçbir kar<br />

koymadan kadinureticiden.com sitesinde üreticinin ve pazarın isminin de olduğu etiketle<br />

satışa sunuyoruz.”<br />

Şifa ve lezzet dağıtıyor<br />

Asel Bal’ın ödüllü markası Honey Leaves, Türkiye’nin en yüksek rakımlı yaylalarından biri olan<br />

Bitlis Hizan Yaylası’nda zengin bitki örtüsüyle beslenen arılar tarafından el değmeden, tamamen<br />

doğal olarak üretilen katkısız ve orijinal karakovan balı. ABD'de bulunan The Center For Honeybee<br />

Research Asheville N.C.’nin her yıl düzenlediği “Organik Kara Kavanoz Bal” yarışmasında 780 bal<br />

arasından sıyrılıp tam not alarak Ortadoğu birincisi seçilen Honey Leaves, bölgeye özgü binlerce<br />

çiçeğin aromasıyla damaklarda vazgeçilmez bir tat bırakıyor. Dört yıl önce Asel Bal bünyesinde<br />

Ubeydullah Subaşı tarafından kurulan Honey Leaves markasının ardında 1870’li yıllarda başlayan<br />

bir üretim geleneğinin izleri var. Subaşı, bu hikayeyi şöyle anlatıyor: “Hikayemiz aile büyüklerimizin<br />

1800’lü yıllardan itibaren her derde deva balı, el değmemiş bir coğrafyada üretmek istemesiyle<br />

başlıyor. Balımız zamanla tüm bölge halkının vazgeçilmez şifa kaynağı haline geliyor. Dört yıl<br />

öncesine kadar sadece akrabalarımız ve arkadaşlarımızla paylaştığımız bu gerçek şifa kaynağını<br />

herkese duyurmak istedik. 1870’de başlayan bu gelenek Honey Leaves markasıyla dört yıl önce<br />

yeniden hayat buldu ve şimdi tüm dünyayla tanıştı.”<br />

Kalitesi tescillendi<br />

Leröy Seafood Group’un Somon Balığı, deniz ürünleri endüstrisinde somon balığının en<br />

yüksek tescili olan “STP 86” sertifikasyonunu aldı. Bu spesifikasyon, Lerøy Salmon’nin<br />

içerik, kalite ve sürdürülebilirlik açısından günümüzde Norveç Somonu için uygulanan<br />

endüstri standartlarından daha yüksek kriterlere sahip olduğunu gösteriyor. STP-86'ya<br />

göre üretilen somon, diğer özelliklerine ilave olarak, Norveç endüstri standartlarından<br />

daha yüksek bir Omega-3 içeriğine, sıfır antibiyotik kullanımına, kafeslerden sıfır<br />

kaçışa ve tam izlenebilirliğe sahiptir. Lerøy Seafood Group CEO'su Henning Beltestad,<br />

Lerøy'ün, somon üretiminde uzun süre önce yem bileşenleri de dahil olmak üzere tüm<br />

değer zinciri boyunca bir dizi bilinçli, sorumlu ve sürdürülebilir kararlar aldığını söyledi.<br />

Bu özelliklerin üçüncü taraf bir şirket tarafından doğrulanmasını istediklerini belirten<br />

Beltestad, günümüzde somon endüstrisi için olması gereken özelliklerin hepsini ve<br />

fazlasını barındıran ‘Lerøy Salmon'un STP 86 sertifikalı olarak tescillenmeyi hak ettiğini<br />

vurguladı.<br />

Dikey tarımda bir ilk!<br />

Mutfak Sanatları Akademisi ve Plant Factory, 2020 yılı başında yaptıkları iş birliği ile<br />

MSA Kampüsü’nde MSA Bahçe adında bir dikey tarım üretim alanını hayata geçirdi.<br />

MSA, hayata geçirilen bu uygulamayla öğrenci ve şeflerini kapalı alanda dikey tarım<br />

ile buluştururken aynı zamanda geleceğin şehir tarımcılığı bilincini de yayıyor. İş<br />

birliği kapsamında MSA Bahçe’de kapalı alanda topraktan bağımsız üretim yapılıyor.<br />

Şehir içinde üretimi mümkün kılan dikey üretimde birim alanda daha çok ürün<br />

üretilip verimlilik de artırılıyor. Bu sistemde insana ve doğaya zarar vermeyen üretim<br />

prensiplerini benimseyerek kapalı ve kontrollü ortamda, bitkileri değişen iklimden<br />

koruyarak 365 gün boyunca mevsimden bağımsız olarak sürekli üretim yapılabiliyor. İyi<br />

tarım belgesi olan, Türkak onaylı gıda analizlerinin yapıldığı, IFS belgeli, kapalı alanda<br />

ilaç kullanmadan yapılan üretim ile gıda güvenliği de en üst seviyede tutuluyor.


52<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Balparmak'ta üst düzey atama<br />

40 yıldır bal ve arı ürünlerini en doğal ve sağlıklı haliyle sofralara taşıyan Balparmak’ın genel<br />

müdürlüğüne hızlı tüketim ürünleri sektörünün deneyimli ismi Onur Özyurt atandı. Balparmak’a<br />

katılmadan önceki iki yılını Türk markalarının Güneydoğu Asya’ya açılmasını sağlamak amacıyla<br />

Singapur’da geçiren Onur Özyurt, yeni görevinde Balparmak ve Apitera markalarının yeni ürün ve<br />

dağıtım kanallarıyla yur tiçindeki lider konumunu güçlendirmesine ve yurt dışında yeni pazarlara<br />

açılmasına liderlik edecek. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Onur Özyurt, yüksek<br />

lisans derecesini aynı okulda ekonomi ve finans alanında aldı, daha sonra Harvard İşletme Okulu’nda<br />

işletme programını tamamladı. Kariyeri boyunca Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’da ilaç, sağlık,<br />

eğlence, perakende ve hızlı tüketim ürünleri sektörlerinde yönetici ve yönetim kurulu seviyesinde çeşitli<br />

görevlerde bulundu. 2013 yılından bu yana Kopaş Kozmetik Genel Müdürü olarak görev yapan Onur<br />

Özyurt, Aralık 2020 itibarıyla Balparmak bünyesine genel müdür olarak katıldı. Evli ve iki çocuk babası<br />

olan Onur Özyurt’un hobileri arasında seyahat etmek, uzun mesafe koşmak ve okumak yer alıyor.<br />

İstanbul’dan sonra en çok ihracat<br />

yapan 2. şehir, İzmir<br />

Ege İhracatçı Birlikleri'nde yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye İstatistik Kurumu<br />

tarafından açıklanan 2020 yılı Genel Ticaret Sistemine (GTS) göre Ege Bölgesi’ndeki gümrük<br />

müdürlüklerinden yapılan ihracat ve ithalat istatistiklerinden yapılan derlemeye göre, Ege<br />

Bölgesi’nin 2020 yılı dış ticaret hacmi 43 milyar 469 milyon dolar olarak gerçekleşti. İzmir, 2020<br />

yılında gerçekleştirdiği 11 milyar 597 milyon dolarlık ihracatla İstanbul’un ardından en fazla<br />

ihracat yapan ikinci il oldu. Şehrin 2020 yılındaki ithalat rakamı ise; 8 milyar 465 milyon dolar<br />

olarak kayıtlara geçti. İzmir’in dış ticaret hacmi 20 milyar 62 milyon dolar olurken, ihracatının<br />

ithalatını karşılama oranı yüzde 137 oldu. İzmir’de bulunan iki serbest bölge İzmir’i ihracat<br />

sıralamasında ikinci sıraya taşıdı. Özel Ticaret Sistemine göre İzmir’in 2020 yılı ihracatı 9 milyar<br />

534 milyon dolar olurken, serbest bölgeler ve gümrük antrepolarının ihracat rakamlarının dahil<br />

edildiği Genel Ticaret Sistemine göre İzmir’in ihracatı 11 milyar 597 milyon dolara çıktı.<br />

İstanbul’un Sokak Lezzetleri Haritası geliyor!<br />

Salgın krizinin başından bu yana gezilerine sanal ortamlarda devam eden ve büyük talep gören<br />

profesyonel turist rehberi Şerif Yenen, sektörde 32. yılına girerken devam eden ve yeni projeleriyle de<br />

öncü ve trend belirleyici kimliğini sürdürüyor. Turizm Günlüğü’nden Özlem Kapar Bayburs’a verdiği<br />

röportajında İstanbul’un Sokak Lezzetleri Haritası’nı çıkarmaya hazırlandığını duyuran Yenen çalışmaya<br />

ilişkin şu bilgileri aktardı: “Gastronomi turizmi yıllar içinde hep tırmanışta; her on turistten yedi veya<br />

sekizinin yerel lezzetlere özel ilgi gösterdiğini söyleyebilirim. Türkiye bu alanda bir cennet. Bunu doğru<br />

kullanabiliyor muyuz, tartışılır ama kullanmak adına çok çaba sarf eden birçok kurum, kuruluş var. Ben<br />

de bu alanda bir yayın çıkarmak üzere çalışma yapıyorum. İngilizce olarak İstanbul'un Sokak Lezzetleri<br />

Haritası hazırladım. Yurt dışından ülkemize gelen turistlere Türk mutfağını ve özel lezzetlerimizi tanıtan,<br />

nerede bulabileceğini anlatan lezzet haritamız için halen sponsor çalışmalarımız sürüyor. Ülkemize gelen<br />

ziyaretçiler bu haritada sokak lezzeti ne demek, meze ne demek, kahvaltıda ne yenir, sakatat nedir gibi<br />

bilgileri bulabilecek. Aynı zamanda bu lezzetleri nerelerde yiyebileceğini de öğrenecek. Kebapçı, balıkçı,<br />

meyhane, kokoreççi gibi pek çok özel alana uzanan oldukça kullanışlı bir haritayla çıkacağız.”<br />

Teksüt İzmir Bölge<br />

Müdürlüğü’nü hizmete açtı<br />

Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt; İstanbul Avrupa, İstanbul<br />

Anadolu, Ankara ve Bursa Bölge Müdürlükleri’nden sonra Ege ve Akdeniz bölgesindeki<br />

müşterilerine daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla İzmir Bölge Müdürlüğü’nü devreye soktu.<br />

İzmir Işıkkent’te kurulan yeni bölge müdürlüğü ile ilgili bilgi veren Teksüt Satış ve Pazarlama<br />

Direktörü Murat Keleş, “Bu bölgedeki bayilerimize ve perakende noktalarına daha süratli,<br />

verimli ve kaliteli servis sunmak istiyoruz. İzmir başta olmak üzere Manisa, Uşak, Aydın,<br />

Denizli, Muğla, Isparta, Burdur ve Antalya’ya kadar olan bölgeye servis vereceğiz. Buradaki<br />

yapılanma, ihtiyaç noktasında hızlı sevkiyat yapmamıza da imkân sağlayacak. Yaz döneminde<br />

bu alan içindeki turistik ve yazlık bölgelerde nüfus artışıyla birlikte daha yoğun ve ani talepler<br />

oluşabiliyor. Bölge müdürlüğümüzle bu tür taleplere daha süratle cevap verebileceğiz.” diye<br />

konuştu. Bölge müdürlüğü sayısını 5’e çıkardıklarını aktaran Murat Keleş, Teksüt olarak iç<br />

piyasadaki bulunabilirliklerini geliştirmeye devam edeceklerini söyledi.


GTD, Türk ürünlerini Miami’de üç<br />

merkezden tanıtacak<br />

Amerika’da da temsilcilikleri bulunan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), Miami’deki<br />

çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Türk mutfağını tanıtmak ve Türk yerel ürünlerinin<br />

satışını gerçekleştirmek hedefiyle derneği temsilen Miami Başkonsolusluğu’na bir ziyarette<br />

bulunan GTD Komite Başkanı Erdem İpekçi ve Tuba İpekçi, Miami’de açılacak Türk restoran<br />

ve showroom yatırımlarıyla ilgili planlamalarda bulundu. Türk mutfağı tanıtımı için üç ayrı<br />

lokasyonda Türk ürünü tanıtım merkezlerinin açılacağını duyuran GTD temsilcilerini TC.<br />

Dış İşleri Bakanlığı ABD Miami Başkonsolosu Burç Ceylan makamında kabul ederken, Türk<br />

mutfağının ve yerel ürünlerinin Miami’de hak ettiği değere ulaşacak olmasından duyduğu<br />

mutluluğu dile getirdi. Türk gastronomisinin tanıtımının ‘GT Anadolu’ markası ile dünyaya<br />

yayılmaya başladığını ve bu yolda Miami Başkonsolosluğu ziyaretinin önemli bir adım<br />

olduğunu ifade eden GTD Başkanı Gürkan Boztepe, çalışmaların farklı ülkelerde de aynı hızla<br />

süreceği müjdesini verdi.<br />

Cargill 12 ilde 1.175 çiftçiyi programa dahil etti<br />

Cargill, 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı ile ülkemizdeki çiftçilerin verimliliği ve refahını<br />

artırmak üzere çalışmayı sürdürüyor. Program kapsamında ekimden hasada kadar eğitim, dijital<br />

tarım araçlarına erişim ve tarlalarına özel danışmanlık hizmeti alan çiftçiler, yüzde 26’ya varan<br />

oranda verim artışı elde etti. Program ikinci yılında kapsamını mısırın yanına ayçiçeği ekleyerek<br />

genişletirken, 12 ilde 1.175 çiftçiyi programa dahil etti. 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı,<br />

çiftçilerin verimini artırmak, geçim kaynaklarını güçlendirmek, tarımda sosyal ve dijital dönüşümü<br />

gerçekleştirmek ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak amacıyla 2019 yılında<br />

hayata geçirildi. İkinci yılında ayçiçeği çiftçilerini de programa dahil ederek kapsamını genişleten<br />

1000 Çiftçi 1000 Bereket, 12 ilde 70bin futbol sahası büyüklüğüne denk gelen bir alana etki etti.<br />

Tarım ve gıda alanında Türkiye’de ilk kez sosyal etki hesaplaması yapılan program olma özelliği<br />

de taşıyan 1000 Çiftçi 1000 Bereket’e, 2020 yılında yapılan her 1 TL’lik yatırımın, 2,78 TL değerinde<br />

sosyal getirisi olduğu görüldü. Böylece programın sosyal getirisi bir önceki yıla göre de 2,53 TL’den<br />

2,78 TL’ye yükselmiş oldu.<br />

Kuru kayısı ihracatında hedef 300 milyon dolar<br />

Türkiye, 2020-21 sezonunun 6 aylık diliminde kuru kayısı ihracatından yüzde 7’lik artışla 162<br />

milyon dolar döviz geliri elde etti. 2019-20 sezonunun ilk yarısındaki kuru kayısı ihracatı 151<br />

milyon 662 bin dolar olmuştu. Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan yazılı açıklamaya göre;<br />

1 Ağustos 2020 tarihinde başlayan 2020/21 kuru kayısı sezonunda kuru kayısı ihracatında<br />

miktar bazında ise düşüş yaşandı. Türkiye, 2019-20 sezonunun ilk yarısında 58 bin 604 ton<br />

kuru kayısı ihraç etmişken, 2020-21 sezonunun 6 aylık diliminde 50 bin 35 ton kuru kayısı<br />

ihraç etti. Kuru kayısı ihracatında miktar bazındaki azalışta rekolte düşüklüğü ve pandemi<br />

nedeniyle ithalatçıların stoksuz çalışma yaklaşımının etkili olduğunu dile getiren Türkiye<br />

Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, kuru kayısıda<br />

ortalama ihraç fiyatının 2 bin 600 dolardan, 3 bin 240 dolar seviyesine çıkmasının döviz<br />

gelirinde artışı getirdiğini kaydederek, “Kuru kayısıda 2020-21 sezonunun ikinci yarısında da<br />

benzer bir tablonun ortaya çıkacağına ve kuru kayısı ihracatından bu sezon 300 milyon doların<br />

üzerinde bir gelir elde edileceğine inanıyoruz” diye konuştu.<br />

TURYİD ve Visa’dan sektörü canlandıracak iş birliği<br />

Visa, Türkiye çapındaki restoranları bir araya getiren yeme içme sektörünün çatı oluşumlarından<br />

TURYİD ile uzun soluklu bir iş birliği için harekete geçti. İş birliği kapsamında, özellikle yemeiçme<br />

sektörünün ihtiyaçlarını daha iyi anlama, restoranların dijital ortamda sipariş alma sürecini<br />

ve ödemeleri kolaylaştırma konusunda çalışmalar sürüyor. Turizm, Restoran Yatırımcıları ve<br />

Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer, yeme-içme sektörünün 2<br />

milyon haneye istihdam sağlayarak toplamda 10 milyon kişiye gelir oluşturduğunun altını çizerek,<br />

“2019 yılı itibarıyla her sene yaklaşık %10 büyüme kaydeden ve 135 milyar TL büyüklüğe ulaşan<br />

yeme-içme sektörü pandeminin etkisiyle oldukça zor bir yıl geçirdi. İşletmelerin bu süreci sağlıklı<br />

bir şekilde atlatabilmesi için online menü görüntüleme, temassız sipariş verme ve ödeme gibi<br />

evrilen tüketici beklentilerine cevap vermeleri önem taşıyor. Visa ile başlattığımız uzun soluklu iş<br />

birliği kapsamında, tüketicilerin tüm restoranların menülerini görüntüleyip ödeme yapabileceği<br />

bir platform üzerinde çalışıyoruz. İş birliğimizin tüketicilerin teması minimuma indirme talebine<br />

cevap vererek sektörü canlandıracağına inanıyoruz.” dedi.


54<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

fuar<br />

Türk fuarcılığının kaybı 200 milyon dolar!<br />

2020 yılında ulusal ve uluslararası fuarların en az %70’lik kısmının ya hiç gerçekleşemediğini<br />

ya da alışılagelmiş performans seviyesinde gerçekleşmesinin mümkün olamadığının altını<br />

çizen GL Events Exhibitions Türkiye Genel Müdürü Gülperi Erkanlı, “Türk fuarcılık sektörü<br />

açısından en az 200 milyon USD’lik bir kayıp yaşandı.” dedi.<br />

Covid-19’un en çok etkilediği<br />

sektörlerden biri Turizm ve Fuarcılık<br />

sektörü oldu. Fuarların büyük kısmı<br />

iptal edilirken, gerçekleşen fuarlardan da<br />

yeterli performans sağlanamadı. GL Events<br />

Exhibitions Türkiye Genel Müdürü Gülperi<br />

Erkanlı, 2022’de fuarcılık sektörünün<br />

tüm dünyada ancak 2019’un %75’ini<br />

yakalayabileceği belirterek sektörünün<br />

geleceğiyle ilgili önemli bilgiler verdi.<br />

<strong>2021</strong>’in yoğun bir şekilde tüm dünyada<br />

hasar kontrolü ile geçeceğini de vurgulayan<br />

Erkanlı, “Özellikle bu süreci az zararla<br />

atlatmış ana sektörlerin tamamen<br />

uluslararası değil, kıtasal ya da bölgesel<br />

çeşitliliğe sahip fuarlarla yavaş yavaş<br />

hareketlenebileceğini düşünüyoruz.<br />

Çoğu uluslararası etkinliğin de geçiş<br />

döneminde daha lokal fuarlar şeklinde<br />

devam edebileceği ya da büyük uluslararası<br />

etkinliklerin farklı lokasyonlarda daha<br />

kompakt versiyonlarının olabileceğini<br />

öngörüyoruz. 2020 dönemi kişilerin dijital<br />

süreçleri daha fazla benimsemelerine<br />

ve profesyonel hayatlarının önemli ve<br />

kaçınılmaz bir parçası haline getirmede çok<br />

etkili oldu ancak yüz yüze etkileşimin yerini<br />

tamamen alması mümkün gözükmüyor.<br />

Bu nedenle, yılın ilk yarısında dijital fuarlar,<br />

ikinci yarısında ise Hybrid modeller devrede<br />

olacak.<br />

Kişilerin ağırlıklı olarak kapalı ortamlarda<br />

ve dünyanın dört bir yanından bir araya<br />

gelerek gerçekleştirdiği ticari görüşmelere<br />

ve bağlantılara imkan sağlayan uluslararası<br />

fuarlar açısından ne yazık ki Covid-19<br />

dönemi tam bir antitez oldu. Aşı kullanımı<br />

ve bağışıklık gelişimine bağlı olarak, en<br />

erken <strong>2021</strong>’in ikinci yarısı itibariyle küçük<br />

geri dönüşler beklenebilir. Ancak fuarcılık<br />

sektörünün gerek ülkemizde gerekse<br />

globalde, en son kaldığımız nokta olan<br />

2019’daki seviyesine dönebilmesi için dahi<br />

en erken 2023 diye düşünüyoruz. Kişilerin<br />

yeniden uluslararası düzeyde mobil hale<br />

gelebilmesi gerekiyor. 2022’de fuarcılık<br />

sektörünün tüm dünyada ancak 2019’un<br />

%75’ini yakalayacağı öngörülmekte.<br />

Çin’e odaklanacağız<br />

Dünya çapında ilk 10 fuarcılık şirketi içinde<br />

yer alan GL Events Exhibitons olarak <strong>2021</strong>’de<br />

özellikle Çin’deki fuarlarımıza odaklanacağız.<br />

Ayrıca Güney Amerika ve Merkez<br />

bölgemiz olan Avrupa’da da gerek <strong>2021</strong><br />

için planlanmış, gerekse 2020’den <strong>2021</strong>’e<br />

ertelenmiş olan önemli fuarlarımız var.<br />

Endüstriyel ekipmanlar, makineler, yüzme<br />

havuzları, peyzaj, doğal taşlar, savunma<br />

sanayii, inşaat, tekstil, gastronomi gibi<br />

alanlarda dünya çapındaki etkinliklerimizi<br />

yeni yılda dijital destekli olmakla beraber<br />

fiziksel olarak, özellikle <strong>2021</strong>’in ikinci<br />

çeyreği sonları itibariyle gerçekleştirmek<br />

üzere çalışmalarımızı gerek merkezimiz,<br />

gerekse uluslararası ofislerimiz aracılığıyla<br />

planlıyoruz. Türkiye’den de bu fuarlara milli<br />

katılımlar için değerli İhracatçı Birliklerimiz<br />

ve Ticaret odalarımızla işbirliği içindeyiz.”<br />

şeklinde görüşlerini dile getirdi.


56<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Cup Of Joy<br />

Cadde açıldı<br />

Türkiye’deki üçüncü nesil kahvenin<br />

öncü isimlerden olan Cup Of Joy, uzman<br />

kahve lezzetini Erenköy’de açtığı yeni<br />

mekanıyla devam ettiriyor. İki girişimci<br />

arkadaş Suzan Serez ve Ebru Döşekçi’nin<br />

7 yıl önce Bebek’te 14 m2’lik küçük bir<br />

dükkanda başlayan Cup Of Joy hayali,<br />

şimdi 6. satış noktasını müjdeliyor. Bebek,<br />

Zorlu Center, Levent Loft, Vadi İstanbul<br />

ve Nişantaşı şubeleriyle nitelikli kahve<br />

keyfini İstanbul’un farklı noktalarına taşıyan ikili, bu kez<br />

Erenköy Cadde ile Anadolu yakasına geçiyor. Erenköy<br />

Mudo’nun caddeye bakan cephesini keyifli bir kahve<br />

köşesine dönüştüren mekan, alışverişe ya da yürüyüşe<br />

çıkanlara eşlik edecek leziz tatlar sunuyor. Suzan Serez<br />

ve Ebru Döşekçi’nin işlerine duydukları sevgi ve kahve<br />

aşkıyla dünyanın en iyi kahvelerini getirdikleri mekan<br />

menüsünde kahve dışında 30’dan fazla pastane ürünü,<br />

glutensiz, şekersiz, vejetaryen, raw ve vegan ürünler<br />

de dahil olmak üzere farklı diyet alternatiflerini bulmak<br />

da mümkün. Cup Of Joy, yeni nesil nitelikli kahve<br />

keyfini kendi evinde yaşamak isteyenleri de unutmuyor.<br />

Mekanda çekirdek kahve çeşitleri tüm Türkiye’ye kargo<br />

aracılığıyla gönderilebilirken, pastane ürünleri tazeliğini<br />

koruyabilmesi için sadece İstanbul içine servis ediliyor.<br />

Pandemi süreci kuralları gereği sokağa çıkma kısıtlaması<br />

olmadığı sürece mekan haftanın her günü 10:00-20:00<br />

saatleri arasında gel-al servisle hizmet veriyor.<br />

NOBU İstanbul, mayısta açılıyor!<br />

Ünlü şef Nobu Matsuhisa ve Hollywood<br />

yıldızı Robert De Niro ortaklığında kurulan<br />

NOBU <strong>Restaurant</strong>s, The Ritz-Carlton,<br />

Istanbul otel içerisinde özel bir alanda ve<br />

panoromik İstanbul Boğazı manzarasıyla<br />

Türkiye’de ilk kez <strong>2021</strong> Mayıs ayında hizmet<br />

vermeye hazırlanıyor. NOBU Istanbul, inşaat<br />

çalışmaları devam ederken açılışı öncesi uzak<br />

doğu kültüründe uyum ve iyi şans getirmesi<br />

için sake fıçılarını kırarak gerçekleştirilen<br />

geleneksel Japon seremonisi “Kagami<br />

Biraki” ile başlangıç tarihini duyurdu. Japon<br />

mutfağının dünyaca ünlü temsilcisi NOBU<br />

<strong>Restaurant</strong>’ın geleneksel Japon seremonisine<br />

pandemi sürecinde her türlü hijyen kuralları<br />

yanı sıra sosyal mesafe önlemleri de alınarak<br />

Japonya İstanbul Başkonsolosluğu Kültür<br />

Ateşesi Takumi Suemitsu, NOBU Kurumsal<br />

Şefi Herve Courtot ve Süzer Holding Yönetim<br />

Kurulu Başkan Yardımcısı Baran Süzer katıldı.


hotel restaurant<br />

58 & hi-tech<br />

Sevgililer Günü özel<br />

Aşka kalpten bağlıyız!<br />

Divan Pastaneleri, pandemi nedeniyle mesafelerin korunduğu bu<br />

dönemde Sevgililer Günü’nü kutlamak isteyenler için birbirinden<br />

leziz ürünler hazırladı. “Aşka Kalpten Bağlıyız” mottosuyla<br />

hazırlanan Sevgililer Gününe özel pasta ve çikolata kutularının<br />

yanı sıra aşkın ruhunu yansıtan tasarımların yer aldığı hediye<br />

setleri sevgililerle buluşuyor. Sevgisinin sonsuzluğunu lezzetli<br />

tatlarla buluşturmak isteyenler için özel hazırlanan pasta, çikolata<br />

kutuları ve hediye setlerine Divan Pastaneleri’nin yanı sıra www.<br />

divanpastaneleri.com.tr aracılığıyla da ulaşmak mümkün.<br />

Romantik deneyimler<br />

Sevgililer Günü’nü Çırağan Sarayı’nın romantik ihtişamı içinde doyasıya geçirmek<br />

isteyen çiftlere eşi benzeri olmayan konaklama deneyimleri sunuluyor. Sarayın<br />

defalarca uluslararası yayınlar tarafından dünyanın en romantik restoranı seçilen<br />

Tuğra Restoran’ı, romantik ve enfes bir lezzet şöleniyle taçlanacak lüks odalarda<br />

özel konaklama deneyimi ile sevgilisine unutulmaz bir gece yaşatmak isteyenleri<br />

bekliyor. Çiftleri büyüleyici bir atmosferde Boğaz manzaralı odalarda bir gecelik<br />

konaklama paketiyle, bu geceye özel odaya servis edilecek sürpriz ikramlıklar<br />

karşılıyor. Çırağan Sarayı aynı zamanda 14 Şubat’a özel muhteşem Boğaz manzaralı<br />

Presidential Süit’te bir gece konaklayacak şanslı çifte ömür boyu anımsayacakları<br />

çok özel deneyim hazırladı. Deneyim misafirlerin otele adım attıkları andan itibaren<br />

başlarken, konuklar özel bir karşılama eşliğinde odaya çıkacak ve çifti süitleri<br />

içerisinde Sevgililer Günü’ne özel ikramları karşılayacak. Romantik akşam yemeği<br />

öncesi çift, özel kuaför ve altın cilt bakımı hizmetiyle geceye özenli bir şekilde<br />

hazırlanabilecek.<br />

Aşk dolu bir hafta sonu<br />

Yılın en romantik günü için özenle hazırlanan Sevgililer Günü konaklama paketiyle eşsiz<br />

bir deneyim, Güvenli Turizm Sertifikası ve Accor ALLSAFE programı ile sosyal mesafe<br />

protokollerinin titizlikle hayata geçirildiği Fairmont Quasar Istanbul’da konuklarını<br />

bekliyor. Otelin lüks ve konforu bir araya getiren odalarında sürpriz ikramlarla başlayacak<br />

Sevgililer Günü programı, büyüleyici Boğaz manzarasına sahip Ukiyo’da Executive Chef<br />

Soner Kesgin’in Asya dokunuşlarıyla hazırladığı özel menünün tadımıyla devam edecek.<br />

Sevgililer Günü’nü dolu dolu yaşamanız için tasarlanan Sevgililer Günü paketi, 14 Şubat’ta<br />

Stations’ta sunulan enfes bir brunch’la son bulacak.<br />

Şehrin kalbinde baş başa bir hafta sonu<br />

The Stay, Sevgililer Günü’nü İstanbul’da geçirmek isteyenler için; İstanbul’un en ikonik<br />

semtleri Bebek ve Ortaköy’de bulunan otellerinde şehrin dinamizmini yaşayarak sanat<br />

ve tarihi bir arada sunan ambiyansıyla ağırlıyor. The Stay otelleri Sevgililer Günü’nde de<br />

ayrıcalıklı hizmet anlayışı ile misafirlerine kendilerini özel hissettiriyor. İstanbul Boğazı’nın<br />

simge yapılarından biri olan Bebek Otel, yeni hatıralar için Sevgililer Günü’nde misafirlerini<br />

bekliyor. İmza kokteylleri, özgün mutfağı ile Bebek Otel, konaklamaları kusursuz bir<br />

deneyime dönüştürüyor. Sevgililer Günü konaklamalarında Bebek Otel’in Boğaz kıyısındaki<br />

restoranının yenilenen mönüsü ile zengin, artizan ve organik kahvaltı ve akşam yemeği<br />

mönüleri de konukların beğenisine sunuluyor. Geçmişte pek çok farklı kültüre ev sahipliği<br />

yapmış olan Ortaköy’ün merkezinde bulunan The Stay Bosphorus, misafirlerine Boğaz’a<br />

en yakın konumda olan odalarını sunarken, şehrin tarihini özel bir yapı içerisinde yaşama<br />

imkanı tanıyor.


İki kişilik mutluluk<br />

Aşka giden yol mideden geçer<br />

Yılın en romantik gününe sayılı günler kala, çiftler arasında tatlı bir telaş da başladı<br />

bile. 14 Şubat Sevgililer Günü’nü unutulmaz kılmak isteyenler, hediye konusunda<br />

seçici davranırken o gecenin tamamlayıcısı olan yemek seçimi konusunda da en<br />

özelini arıyor. Bu özel günde sofraları birlikte kurmaya davet eden Akın Balık; aynı<br />

ruh, aynı his, aynı lezzet sloganı eşliğinde hazırladığı eşsiz mezeler ve nostaljik<br />

bardaktan oluşan kutusu ile farklı bir deneyim oluyor. Sevgililer Günü’nün<br />

vazgeçilmez romantik sofrasını Akın Balık Evde ile hazırlayarak siz de sevdiklerinize<br />

hediye edebilir, unutulmaz bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Okumayı ertelediğimiz<br />

kitapları okumayı, evde istediğimiz değişiklikleri yapmaya fırsat bulabildiğimiz<br />

bu günlerde sevdiklerinizi ev ortamında, samimi, sizin hazırladığınız bir sofrayla<br />

ağırlamak isterseniz, birbirinden lezzetli mezelerden seçerek oluşturacağınız Akın<br />

Balık Evde kutuları ile sizde kendi menünüzü oluşturabilir, siparişinizi kapıdan teslim<br />

alabilirsiniz.<br />

Baylan 14 Şubat’a hazır!<br />

İstanbul’un yaşayan en eski pastanesi olarak kent tarihinde çok özel bir yere sahip olan<br />

Baylan, Kadıköy şubesinde al-götür olarak Bebek şubesinde ise hem al-götür hem de<br />

paket servisiyle Sevgililer Günü’nde de misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Türkiye’de<br />

ilk kez Sevgililer Günü vitrinini düzenleyen, ilk Sevgililer Günü sepetini hazırlayan kısacası<br />

hem Sevgililer Günü ismini hem de bu özel günün kutlamasını Türkiye’ye ilk kez getiren<br />

Baylan, yıllardır olduğu gibi bugün de birbirine aşkla bakan çiftlere eşsiz lezzetleriyle<br />

eşlik ediyor. Boğaz’ın en güzel manzaralarından birine sahip Bebek Baylan artık bir ritüel<br />

halini alan, her cuma gerçekleştirdiği canlı müzik dinletilerini Sevgililer Günü haftasında<br />

da sürdürüyor. Bebek Baylan’ın ana giriş kapısına konumlanan Mutluluk Kulübesi’nden<br />

güzel melodiler eşliğinde al-götür olarak içeceklerinizi ve atıştırmalıklarınızı alarak<br />

günün tadını çıkarabiliyorsunuz. Baylan’ın birbirinden şık kutularda sunulan enfes el<br />

yapımı çikolatalarının yanı sıra tadına doyulmaz pasta ve tatlıları da Sevgililer Günü’nün<br />

en tatlı hediyesi olarak sevgilisini mutlu etmek isteyenleri bekliyor.<br />

Sürpriz tatlarla her mevsimde fark oluşturan Özsüt, iki kişilik şık sunumlarıyla adeta aşkı yeniden<br />

tanımlıyor. Sade kek katları arasına yayılan enfes karamel sos, karamel çikolatalı mus, bal ile<br />

karamelize edilmiş badem ve özel parfeyle damakları şenlendiren Balım Pasta, Sevgililer Günü’ne<br />

özel iki kişilik sunumuyla tatlı yiyip tatlı konuşmak isteyen sevgililerin heyecanına ortak oluyor.<br />

Çiftlerin bu en özel gününe benzersiz tatlarla renk katan Özsüt, dünyaca ünlü Valrhona çikolatası<br />

kullanarak hazırladığı kalp şeklindeki çikolatalarıyla da sevgililerin gönlünü kazanıyor. Özsüt<br />

ustalarının maharetli ellerinde özenle hazırlanan Sevgililer Günü kurabiyeleri ise, seven yürekleri<br />

sembolize eden kalp şeklindeki formlarıyla sevgiyi anlatmanın en tatlı yollarından birini sunuyor.<br />

Özsüt’ün kalp formlu kurabiyeleri eşsiz lezzetiyle sevgililere mutluluk dolu bir gün yaşatıyor. Enfes<br />

Özsüt lezzetleriyle aşklarını paylaşmak isteyen çiftler, al-götür ve paket servis seçeneklerinden<br />

faydalanarak, Sevgililer Günü’nü ister evlerinde, ister doğada doyasıya kutlayabiliyor.<br />

En romantik tatil<br />

Bazen gözlerden uzak başbaşa kalmak, sakin ve huzurlu bir<br />

ortamda sevginizi tazelemek istersiniz. Titanic <strong>Hotel</strong>s İstanbul,<br />

işte tam da bu anlara özel romantizmin tadını çıkarmak isteyen<br />

konukları için hazırlıklarını sürdürüyor. Sevgililer Günü’ne özel<br />

olarak hazırlanan konaklama paketi ile otelin deniz ve şehir<br />

manzaralı konforlu odalarında, ödüllü şeflerin hazırladığı en<br />

özel lezzetler eşliğinde romantik bir tatil yapmak mümkün.


60<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Endüstriyel tesisleri ısıtırken, enerjiyi boşa<br />

harcamayın!<br />

Çukurova Isı’nın Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, “Enerji Tasarrufu Haftası” kapsamında endüstrilerdeki<br />

ısıtma teknolojilerinin, enerji sarfiyatındaki payına dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Yüksek ısıtma<br />

teknolojileri ve projelendirme konusunda sundukları mühendislik hizmetleriyle endüstrilerdeki enerji<br />

verimliliğini maksimize etmeyi amaçladıklarını belirten Ünlü, “Enerjide yüzde 75 dışa bağımlı bir ülkeyiz.<br />

Önceliğimiz daima AR-GE olmalı, enerjiyi verimli kullanan akıllı çözümler geliştirmeliyiz. Çünkü biliyoruz<br />

ki dünyada tüketilen enerjinin yüzde 30’u sanayide tüketiliyor. Sanayide tüketilen enerjinin yüzde 80’i<br />

ise ısıtma ve soğutma sistemlerinden kullanılıyor. Endüstriyel tesislerde doğru sistem seçimi yaparak<br />

yüzde 65’lere varan oranda enerji tasarrufu sağlamak ve böylece fazla enerji tüketimine bağlı olarak<br />

oluşabilecek CO2 emisyonunun, küresel bir sorun haline gelen iklim krizi üzerindeki etkilerini azaltmak<br />

mümkün.” dedi. Endüstrilerde kullanılan radyant ısıtma sistemlerinin, klasik ısıtma sistemlerinden çok<br />

daha avantajlı olduğuna vurgu yapan Ünlü, “Endüstriyel tesislerde radyant ısıtma sistemleri ile yüksek<br />

enerji verimliliği sağlayabilmek için de doğru projelendirme yani sistemin doğru kapasitelerde seçilmesi<br />

ve fabrikanın yerleşim planına göre doğru projelendirilip, uygulanması gerekir.” diye konuştu.<br />

Pandemiyle mücadelede güvenilir çözümler<br />

Form, pandeminin ardından hızlı aksiyon alarak ürün gamına eklediği Euroform Safelight<br />

Klima tipi UV-C sistemi ve NEFFES Antiviral Hava Temizleyici ile temiz ve virüssüz<br />

ortam havası sağlıyor. Ayrıca markadan bağımsız olarak iklimlendirme cihazlarına<br />

sağladığı yüksek kaliteli UV-C ışık çözümü, bakım ve onarım işlemleriyle kapalı alanda<br />

virüsün etkilerini en aza indirgiyor. Form’un en yeni inovasyonu NEFFES Antiviral Hava<br />

Temizleyici, UV-C teknolojisi ve HEPA filtresi ile virüslere karşı çifte koruma sağlıyor. 4’lü<br />

filtreleme teknolojisiyle bakteri, alerjen ve zararlı mikroorganizmaları ortam havasından<br />

temizliyor. Diğer bir ürün olan Euroform Safelight, iklimlendirme sektöründe ilk kez VRF<br />

sistemlerde kullanılabilecek klima tipi UV-C ünitesi olmasıyla öne çıkıyor. Mitsubishi<br />

Heavy kanal tipi klimalara özel olarak geliştirilen ürün, ilk kurulum sırasında sisteme<br />

entegre edilebildiği gibi, halihazırda kullanılan Mitsubishi Heavy kanallı klimalara da<br />

eklenebiliyor. Uygulama esnasında klimaya zarar veren delme, kesme gibi işlemlere<br />

gerek olmadan kanal tipi klimaların hava emiş kısmına monte edilebiliyor. Form<br />

bünyesinde hizmete sunulan HEPA Booster ise, taze hava bağlantı imkanı olmayan kanal<br />

tipi klima uygulamalarına özel olarak geliştirilmiş yapısı ile virüslerin klima iç ünitelerine<br />

bağlı yayılım riskini engelliyor.<br />

POS cihazı taşıma zorunluluğuna son!<br />

Mitsubishi Electric 100 yaşında!<br />

Fabrika otomasyonu sistemlerinden endüstriyel ve kolaboratif ileri robot teknolojilerine, CNC<br />

mekatronik sistemlerden asansör ve yürüyen merdivenlere, klimadan taze hava cihazlarına,<br />

veri merkezi soğutma sistemlerinden izleme ve yönetim sistemlerine kadar pek çok alanda<br />

öncü teknolojiler geliştiren Mitsubishi Electric, 100. yaşını kutluyor. Dünya genelinde olduğu<br />

gibi Türkiye’de de enerji verimli, çevreci, yenilikçi ürünleri ve ileri teknoloji çözümleriyle evden<br />

uzaya kadar çok sayıda sektörde öncü teknolojiler geliştirdiklerini söyleyen Mitsubishi Electric<br />

Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu, “Şirketimiz, 100 sene boyunca tarihe tanıklık etti. Son<br />

olarak, geçen sene tüm dünyayı etkisi altına alan zorlu ve öngörülemeyen pandemi döneminde<br />

de faaliyetlerimize hız kesmeden devam ettik. Bu yeni normal dönemde; çalışanlarımız,<br />

iş ortaklarımız ve toplum sağlığına öncelik verdik ve şirketimizde tüm önlemleri alarak<br />

faaliyetlerimizi sürdürdük. Tüm zorluklara rağmen dünya çapında olduğu gibi Türkiye’deki iş<br />

ortaklarımıza ve tüketicilerimize de inovatif ürün ve çözümlerimizle en iyisini sunmak üzere<br />

çalıştık.” dedi. Saraçoğlu, grubun 100. yıl dönümüne özel bir logo çalışması hazırladığını da<br />

sözlerine ekledi.<br />

Çalışanlara ve üye iş yerlerine uçtan uca dijital yemek deneyimi sunmak üzere öncü projeleri hayata geçiren Sodexo Avantaj<br />

ve Ödüllendirme Hizmetleri’nin Cep POS mobil uygulaması, akıllı cep telefonlarını POS cihazına dönüştürüyor. Fiziki POS<br />

cihazı ihtiyacını ortadan kaldıran uygulama sayesinde hem restoran içerisinde hem de paket servis sipariş teslimatlarında POS<br />

taşıma zorunluluğu sona eriyor. Sodexo’lu restoranların saniyeler içinde ödeme almasını sağlayan yeni mobil uygulama ile<br />

ödeme alma işlemleri tüm çalışanlar tarafından tek bir ekrana tutar girerek kolayca gerçekleştirilebiliyor. Pandemi döneminde<br />

artan temassız ödeme talep ve alışkanlıklarına da yanıt veren yeni uygulama sayesinde üye iş yerleri hijyenik bir şekilde ödeme<br />

alabiliyor.


62<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Umut verici bir başlangıç<br />

Thyssenkrupp Elevator, 30 Eylül 2020’de sona eren 2019/2020 mali yıl<br />

sonuçlarını açıkladı. Şirket, önceki yıldaki seviyenin üzerinde kalarak<br />

7,915 milyon Euro’luk satış gerçekleştirdi. Pandeminin olumsuz<br />

etkilerine rağmen, Kuzey Amerika ve Çin’deki olumlu gelişmeler<br />

sayesinde önceki mali yıla kıyasla karlılık kısmen arttı. Şirket, Advent<br />

International ve Cinven’in öncülük ettiği konsorsiyum tarafından<br />

başarıyla gerçekleştirilen satın alımının ardından, strateji ve finansal<br />

ortakları olan yeni sahipleriyle birlikte güçlü pazar konumunu ve<br />

teknolojik liderliğini daha geniş bir alana yaymak için geliştirdiği iddialı<br />

planlarını uygulamaya devam edecek. Konuyla ilgili açıklama yapan<br />

thyssenkrupp Elevator CEO’su Peter Walker, “Şirket, bağımsız ve öncü<br />

asansör şirketi olarak değer oluşturma yolculuğuna iyi bir başlangıç<br />

yaptı. Zorluklara karşı direncimizi cazip pazarlarda güçlü performans<br />

göstererek kanıtladık. Kendini adamış ve motivasyonu yüksek 50 bin<br />

çalışanımız sayesinde pandeminin dünya üzerindeki etkilerine rağmen,<br />

stratejimiz üzerine ilerlemeye devam ettik. Şimdi ise işimizin temelinde<br />

bulunan eşsiz servis portföyümüzden güç alarak pazar konumumuzu<br />

daha da güçlendirmenin tam zamanı. Dijital platformumuz MAX’i<br />

genişleteceğimizin duyurusuyla birlikte, sektörü yönlendirme ve dijital<br />

olarak güçlendirilmiş ürünleri ve hizmetleri yeni normal yapmak üzere<br />

mükemmel bir konuma sahibiz.” diye konuştu.<br />

Çok yönlü aydınlatma konseptleri…<br />

OSRAM’ın geliştirdiği yenilikçi flex LEDler, en yüksek düzeyde güvenlik, uzun<br />

ömür ve performans için sağlam ve dayanıklı komponentlerle donatıldı.140<br />

lm/W'a kadar yüksek ışık verimliliği sayesinde TEC Flex LED modüller,<br />

50.000 saatlik çalışma süresini garanti ederek enerji tasarrufu yapmanıza da<br />

yardımcı oluyor. OSRAM’ın yeni 24 V TEC Flex ürün ailesi ile çok çeşitli ışık<br />

akısı ve renk sıcaklıkları arasından dilediğinizi seçmek mümkün. İç mekan<br />

kullanımı için IP00'deki LED flexlere ek olarak, dış mekan uygulamaları için<br />

IP66 Korumalı versiyonlar da kullanıcılara alternatif olarak sunuluyor. Bu<br />

yenilikçi ürün ailesini tamamlamak için portföyde TEC Flex LED modüllerle<br />

mükemmel uyum sağlayan çok çeşitli dimmer ve diğer aksesuarların yanı<br />

sıra birçok OPTOTRONIC LED sürücüler de (DALI, 1-10V ya da On-off gibi)<br />

yer alıyor. Yeni TEC Flex, kullanıcılara basitleştirilmiş tasarım, daha uzun<br />

çalışma süreleri ve birçok ek uygulama seçeneği gibi faydalar sağlıyor.<br />

OSRAM’ın TEC Flex Ayarlanabilir Beyaz ürünü ile mükemmel aydınlatma<br />

atmosferini tasarlamak artık çok kolay. Bu ürün ailesi 2700 K - 6500 K<br />

aralığında sürekli renk sıcaklığı değişimini mümkün kılıyor.<br />

Önce sağlık ve sürdürülebilirlik<br />

Elektronik güvenlik ve iş zekası alanında yenilikçi teknolojileriyle<br />

öne çıkan Sensormatic, Buluttan Canlı Yayın hizmeti ile yeme<br />

içme sektöründeki işletmelere profesyonel çözüm ortağı oluyor.<br />

Hizmet sayesinde restoranların mutfakları internetten canlı olarak<br />

yayınlanıyor. Paket servis siparişi verecek kişiler, restoranın web<br />

sitesine entegre edilen sistem sayesinde, yiyeceklerin özel hijyen<br />

koşullarına uygun olarak hazırlandığını canlı olarak izleyebiliyor.<br />

Sensormatic Teknoloji Direktörü Dr. Serdar İnce, bulut tabanlı<br />

IP kameraların sektördeki güven sorununu çözecek en önemli<br />

çözümlerden biri olduğunu dile getiriyor. Sadece Türkiye’nin değil,<br />

tüm dünyanın salgın etkisiyle kapanma dönemine girdiğini belirten<br />

ve bu durumdan en çok hizmet sektörünün etkilendiğini ifade<br />

eden İnce, “İşletmelerin mutfaklarına yerleştirilen bulut tabanlı IP<br />

kameralar, ihtiyaç duyulan şeffaflığı sağlıyor. Böylece işletmeye<br />

olan güven duygusu artırılıyor. Önümüzdeki süreçte daha çok<br />

işletmenin bu çözümleri kullanmasıyla yeme içme sektöründe<br />

kayıpların daha hızlı telafi edilmesini bekliyoruz.” diyor.


64<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

ürün<br />

Standartları değiştiren tasarım<br />

Piuma<br />

Steak sunum tahtalarına farklı bir perspektiften bakan Bonna, profesyonel şeflerin rafine<br />

sunumları için şık bir alternatif sunuyor. İtalyanca kaz tüyü anlamına gelen Piuma koleksiyonu<br />

ile dikkatleri üzerine çeken Bonna, tasarıma eşlik eden porselen tabakla sadece estetik değil<br />

işlevsel beklentilere de cevap veriyor. Piuma standart steak tahtalarından farklı olarak, yuva<br />

içerisine oturan porselen bünyesi sayesinde hijyenik ve yıkanabilir özelliği ile ön plana çıkıyor.<br />

Ayrıca yağ kanalı ve yerden yüksek ahşap malzemesi ile kullanıcıya büyük avantaj sağlıyor.<br />

Steak ve peynir sunumlarına hem yenilikçi hem de şık bir soluk katan tasarım, kir tutmayan<br />

kaz tüyü yapısından esinlenerek hayat buluyor. Ahşabın sıcak dokunuşunu porselenin yalın ve<br />

saf tarzını bir araya getirerek görsel bir armoni yaratan Piuma, iki farklı materyalin kusursuz<br />

uyumuna sahne oluyor. Piuma’nın amorf formu, birbiriyle bağlantılı ahşap ve seramik<br />

parçaları, şefler için her sunumu bir imzaya dönüştürüyor.<br />

GTower “TP-Link” dedi<br />

‘Lükse en yakın yer’ sloganıyla yakında hem otel hem rezidans olarak kullanıma<br />

açılacak olan GTower, yüksek kalitede Wi-Fi sunabilmek için TP-Link kurumsal ağ<br />

çözümlerini tercih etti. Odalarda güçlü ve kesintisiz Wi-Fi bağlantısı için priz şeklinde<br />

tasarıma sahip olan EAP225-Wall erişim noktaları kullanıldı. TP-Link ve çözüm<br />

ortağı Global Yapı Bilişim’in birlikte gerçekleştirdiği projede, kaliteli Wi-Fi çözümleri<br />

gerekiyordu. Bu nedenle hem teknik açıdan güçlü, hem kurulumu ve yönetimi kolay<br />

olan, hem de son derece şık tasarıma sahip EAP225-Wall erişim noktaları ile GTower<br />

donatıldı. Geri planda ise TP-Link ağ anahtarları (switch) kullanıldı. Bu ürünler<br />

sayesinde GTower’ın her yerinde kesintisiz, güçlü ve güvenli bir Wi-Fi ağı oluşturuldu.<br />

Hem otel hem rezidans bölümlerini kapsayan projede kullanılan EAP225-Wall erişim<br />

noktaları, duvara monte ediliyor ve priz tasarımına sahip. Kablosuz interneti her<br />

odaya, monte edilen her bölgeye taşımayı sağlayan bu ürünler, aynı zamanda kablo<br />

ile bağlantı desteği de sunuyor. Her bir erişim noktasının üzerinde yer alan üç adet<br />

Ethernet girişine örneğin oyun konsolu, yazıcı gibi kablo ile ağa dahil olabilen cihazlar<br />

bağlanabiliyor. Bu sayede odalara ayrıca bir kablo hattı çekmek gerekmiyor. Bu da<br />

hem maliyeti azaltıyor, hem de görüntü kirliliğini ortadan kaldırıyor. Farklı modelleri<br />

olan TP-Link EAP serisi erişim noktalarının duvar tipi, priz şeklinde olanları, özellikle<br />

oteller, yurtlar gibi yerler için çok ideal Wi-Fi çözümleri.<br />

Yüksek verimlilik, kolay kullanım<br />

Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri Panasonic Life Solutions Türkiye’nin<br />

geliştirdiği VİKO Zemin Altı Uyumlu Dijital Termostat; otel, rezidans ve plazalarda<br />

yaşam konforunu yükseltirken, enerjiyi de verimli kullanarak masraflardan tasarruf<br />

etmenizi sağlıyor. Ürün, ortamda istenen ısı düzeyini kontrol altında tutmaya,<br />

kışın ısıtma ve yazın soğutma kontrollerini gerçekleştirebilmeye imkan sağlarken,<br />

beklentileri de en üst düzeyde karşılıyor. Ürün, ister otel ister rezidans ya da plazalarda<br />

rahatlıkla kullanılabiliyor. Kolay kurulum sayesinde hemen kullanıma hazır hale<br />

geliyor. Programlama sırasında 7 dil seçeneği (Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça,<br />

Lehçe, Fransızca, İspanyolca) ile senkron programlama gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca<br />

termostatın ayarları yapıldıktan sonra oluşan kod yardımı ile gerçekleştirdiğiniz ayarlar,<br />

başka bir termostata da zahmetsizce taşınabiliyor.<br />

Hassas ve yüksek performanslı<br />

Yaşam alanlarında karşılaşılabilecek en önemli risk ve tehlikelerin başında<br />

yangınlar geliyor. Sonuçları göz önüne alındığında özellikle insanların kalabalık<br />

şekilde bulunduğu alanlarda gereken önlemlerin titizlikle alınması büyük<br />

önem taşıyor. Profesyonel yangın algılama sistemleri ve güvenlik çözümleri ile<br />

dünya standardında koruma vadeden Panasonic markasının Aktif Hassas Hava<br />

Örneklemeli (Emişli) Yangın Algılama Dedektörü, kalite ve teknolojisi ile üstün<br />

güvenlik sunuyor. Ürün, lkasik algılama yöntemlerinin yeterli olmadığı ve dumanın<br />

zamanında algılanmasında zorluk yaşanabileceği durumlarda öne çıkıyor. Fabrika,<br />

yüksek tavanlı alışveriş merkezi holleri gibi alanlarda hava örnekleme sistemi<br />

kurulumu sayesinde, daha hassas ve yüksek performanslı yangın algılama mümkün<br />

hale geliyor. Sistem, hava örnekleme borularına çekilen ortam havasının içindeki<br />

partikülleri, lazer ışınları yardımıyla algılayarak alarm veriyor. Özellikle data center,<br />

IT ve bilgi işlem odaları, soğuk hava depoları, temiz odalar, tavan yüksekliği yüksek<br />

olan hangar, depo, atrium, endüstriyel tesis gibi alanlarda tercih ediliyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!