You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Bu çağrıya dikkat!<br />
Türkiye’nin ilk kadın kaymakamı Özlem Bozkurt<br />
Gevrek, 29 yıl Anadolu’yu karış karış gezdikten<br />
sonra İstanbul Valiliği’ne Turizmden Sorumlu<br />
Vali Yardımcısı olarak atandı. “İstanbul’u<br />
yöneten Türkiye’yi yönetir” sorumluluğuyla zorlu<br />
pandemi koşullarında kente hizmet için kolları<br />
sıvayan Bozkurt Gevrek, turizmcilere seslenerek:<br />
“Sektörün yardımına ihtiyacım var, mümkün<br />
olduğu kadar tüm temsilcilerle ilişki ve iletişim<br />
içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu kapı<br />
herkese açık, birlikte çalışmalıyız.”çağrısını yaptı.<br />
İstanbul’a hizmet etmenin kendisi için çok büyük<br />
bir gurur ve onur olduğunu samimi cümleleriyle<br />
paylaşan Bozkurt Gevrek ile taşradan İstanbul’a<br />
uzanan siyasi kariyerini ve şehre dair hayallerini<br />
konuştuk. Sayın Valimizi yeni görevinde tebrik<br />
ediyor, başarılar diliyoruz…<br />
Yemeğe tutkun bir aileden geliyor. Lezzetse<br />
lezzet, sofraysa alabildiğine göz kamaştıran! En<br />
basit yemeğin bile günler öncesinden incelikle<br />
tasarlandığı bir dekorasyon aşkı ve becerisiyle<br />
üstelik de! Hep yeni ve farklı olanın peşinde,<br />
sanatla iç içe. Her çocuğun bir ilham perisi vardır<br />
elbette. Sinem Ekşioğlu’nun ise, her şeyin en<br />
farklısını yapmayı seven annesi oluyor. Evcilik<br />
oyunlarında plastik tabaklar yerine mutfak<br />
setlerine gönül bağlayışı da bu sebeple, küçük bir<br />
çocukken gül yapraklarından Amerikan servis,<br />
dut yaprağından çay bardağı altlığı yapma zevki<br />
de. Ortaokul çağlarındayken evin doğum günü<br />
pastacısı oluyor da, buna kimseler şaşırmıyor. Bir<br />
pasta yapılacaksa mutfakta ilk onun ayak sesleri<br />
yükseliyor. Five O’Clock markasının kurucu<br />
şefinin ilham veren öyküsü bu sayımızda.<br />
Gastronomi sektöründe gelişim sağlamak için<br />
tek elden koordinasyonun önemine dikkat çekti:<br />
“Başarı, takım çalışmasıyla gelir. Başkanların ve<br />
yönetimlerin ilgi ve başarısına güdümlü bir iş<br />
modeliyle sürdürülebilir bir gelişim sağlanamaz.”<br />
dedi. “Markalaşacaksak, bu İngiltere, İspanya<br />
ve Bosna örneklerinde olduğu gibi tek ve basit<br />
ürünlerle olmalı” tespitini yaptı, çok ürünle emek<br />
ve bütçeyi azaltmaktan öteye geçilemeyeceğinin<br />
sinyalini verdi.Bir ışık da salgın öncesi düzenlenen<br />
gastronomi festivalleri konusunda yaktı;<br />
fiziki etkinliklerin özel sektörce profesyonel<br />
bir alt yapıyla düzenlemesi gerektiğine işaret<br />
ederek, belediyelerin ve kamunun yaptığı<br />
organizasyonların yeterli ve sürdürülebilir<br />
olmadığını, daha çok yerel halka reklam amaçlı<br />
gerçekleştirildiğini ifade etti. TÜRSAB Yönetim<br />
Kurulu Muhasip Üyesi Hasan Eker ile gastronomi<br />
sektörünün ve Türk mutfağının son dönem<br />
performansını, pandemi sınavını ve yeni döneme<br />
dair çıkış yollarını konuştuk.<br />
Şubat sayımız çok özel konu ve konuklarımızla<br />
sizleri bekliyor.<br />
Keyifli okumalar dilerim.<br />
K<br />
GENEL MÜDÜR<br />
(Sorumlu)<br />
TEKNIK MÜDÜR<br />
EMİR ÖMER ÖCAL<br />
emir.ocal@img.com.tr<br />
TOLGA ÇAKMAKLI<br />
tolga.cakmakli@img.com.tr<br />
TAYFUN AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />
HÜSEYİN KURT<br />
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />
Başkanı<br />
GÜRKAN BOZTEPE<br />
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
TEZER ÖNER<br />
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />
İşletme Yatırım Danışmanı<br />
TURGUT AY<br />
Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />
Federasyonu Başkan Yrd.<br />
ORHAN GENCELİ<br />
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />
Yönetim Kurulu Üyesi<br />
CTP - BASKI<br />
İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />
ADRES<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />
www.ihlasmatbaacilik.com<br />
BURSA +90.224 211 44 50-51<br />
KONYA +90.332 238 10 71<br />
İSTMAG<br />
Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />
İHLAS MEDIA CENTER<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />
Tel: 0212 454 22 22<br />
Faks: 0212 454 22 93<br />
BILGI İŞLEM<br />
İMG WEB TEAM MAIL<br />
web@img.com.tr<br />
website<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
e-mail<br />
info@img.com.tr<br />
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları<br />
İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler<br />
24<br />
36 26<br />
antre<br />
8 Sektörden kısa haberler<br />
gündem<br />
14 Accor-Faena güçlerini<br />
birleştirdi<br />
16 Travel Turkey İzmir bu defa<br />
dijital<br />
17 Öner: Covid yokmuş gibi yaz<br />
kanka<br />
18 Sağlık turizminde kilit nokta:<br />
dijital pazarlama<br />
19 Rehber-acente ilişkilerinde<br />
doğru bilinen yanlışlar<br />
20 Budak: Turizm Bakanı hayal<br />
satıyor, hiçbir öngörüsü tutmadı<br />
22 Anadolu yavaşladı Antalya<br />
ve İstanbul yatırıma<br />
doymadı<br />
23 Özkar: Seyahat<br />
sektöründe halkla ilişkiler<br />
stratejisi oluşturmanın 5<br />
yolu<br />
yeni yatırımlar<br />
24 Radisson Grubu’ndan<br />
Erciyes ve Çamlıvadi’ye<br />
iki yeni proje<br />
iş’te kadın<br />
26 Bozkurt Gevrek: Sektörün<br />
yardımına ihtiyacım var, el<br />
birliğiyle çalışmalıyız!<br />
marka<br />
30 Oral: Yarım milyonu aşkın<br />
işletmenin birdenbire online<br />
siparişe geçmesi imkansız!<br />
32 Ertürk: Dijitalleşmeyi<br />
tamamlamaya değil, çağı<br />
yakalamaya odaklanılmalı<br />
34 NG Kütahya Seramik Yükselen<br />
Değerler Ödül Töreni gerçekleşti<br />
şefin gözünden<br />
38 En 'tatlı sanat'çı:<br />
Sinem Ekşioğlu<br />
gastro güncel<br />
42 Eker: Şehirler en güçlü<br />
yanlarıyla markalaşsın<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com
58 38<br />
56<br />
44 Türkiye, mutfağını 19 ünlü<br />
şefle tanıtacak<br />
46 MÜSİAD Başkanı: Mutfak<br />
ihracatı veTürk mutfak<br />
sanatları ticarileştirilmelidir<br />
48 Başan: Bursa, bir gastronomi<br />
şehri olmayı hak etmiyor mu?<br />
gastro aktüel<br />
50 Gastronomi sektöründen kısa<br />
haberler<br />
fuar<br />
54 Türk fuarcılığının kaybı 200<br />
milyon dolar!<br />
yeni mekan<br />
56 Türkiye’nin en yeni yeme<br />
içme mekanları<br />
dosya<br />
58 Sevgililer Günü özel<br />
hotel-tech<br />
60 Son gelişmeleriyle HoReCa<br />
teknoloji ve sistemleri<br />
ürünler<br />
64 Yeni ürünler<br />
64<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com
6<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Turizmin en başarılı kadın<br />
girişimcisi, Banu Dedeman!<br />
İş hayatında birçok başarıya imza atan, üreten ekonominin içinde olan, toplumdaki algının<br />
değiştirilmesi ve örnek olabilmek adına ödüllendirilen kadınlar, 3. Kadın Girişimcileri<br />
Destekleme Zirvesi ve Ödül Töreni’nde bir araya geldi. Başarı hikayeleriyle ilham veren kadınların<br />
deneyimlerini paylaştığı zirve, ‘Yeni Normalde Kadın ve Dayanışma’ ana teması ile İş Sanat Kültür<br />
Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER)<br />
ve Çevre Doğa ve Tarihi Dokuyu Koruma Derneği (ÇEVDO-DER) tarafından organize edilen<br />
zirvenin sunuculuğunu Celal Toprak ile Seda Çelik üstlendi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)<br />
Başkanı İsmail Gülle ve İş Bankası tarafından desteklenen Kadın Girişimciliğine Destek Zirvesi ve<br />
Ödül Töreni, 6 Ocak’ta gerçekleştirildi. Ödül töreninde, Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts International<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Banu Dedeman “Turizmde En Başarılı Kadın Girişimci Ödülü’ne layık<br />
görüldü. Pandemi dönemine rağmen otellerinde gerçekleştirdiği yenilikçi girişimler ve yeni<br />
yatırımlar ile ülke ekonomisine sağladığı katkıları nedeniyle jüri tarafından ödüllendirilen Banu<br />
Dedeman’a ödülünü Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Esra Yenidünya takdim etti.<br />
Türkiye’nin simge oteli 30. yılını kutluyor<br />
Tarihi 17. yüzyıla dayanan Çırağan Sarayı, geçmişinin asaletiyle lüksü birleştirirken, tam 30 yıldır dünyanın<br />
dört bir yanındaki seyahat tutkunlarına ve turizm sektörüne ilham kaynağı oluyor. Bu yıl, en köklü ve lüks<br />
otel gruplarından Kempinski markası yönetiminde 30. Yıl dönümünü kutlayan Çırağan Palace Kempinski<br />
İstanbul, tarihi ve görkemiyle görenleri heyecanlandıran, görmeyenleri de meraklandıran başlı başına bir<br />
ikon. Eşsiz tarihi, ihtişamlı mimarisi, İstanbul Boğazı üzerindeki benzersiz konumu ve 30 yıldır sunduğu<br />
en üst düzeydeki kişiselleştirilmiş servisiyle dünya çapında ödüller alarak başarısını defalarca taçlandırdı.<br />
Çırağan Palace Kempinski İstanbul Genel Müdürü ve Kempinski Residences Türkiye Bölge Direktörü<br />
Ralph Radtke; “Tam 30 yıldır bu efsaneyi tüm ekip arkadaşlarımızla yaşatmak bizim için büyük bir onur.<br />
Duydukları güven ve sadakat için tüm değerli konuklarımıza ve iş ortaklarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.<br />
Seyahat endüstrisine ve sektöre bir yandan ilham olurken, umuyoruz ki daha sağlıklı günlerde bu önemli<br />
tarihi zamanları coşkuyla ve birlikte de kutlayabileceğiz. Yıl boyunca 30. Yıl dönümümüz için birbirinden özel<br />
deneyimler sunmaya da devam edeceğiz.” dedi.<br />
Tatilsepeti influencer’ini<br />
akademisinde yetiştirecek<br />
Sektörün deneyimli oyuncularından Tatilsepeti’nin şubat ayında başlatacağı “Influencer Academy”<br />
programı başvuruları başladı. İletişim ve sosyal medya dünyası konusunda uzman farklı konuşmacıların,<br />
online ders anlatımları ile teori dersleri vereceği ve tecrübelerini aktaracağı Influencer Academy’de,<br />
katılımcılar her hafta eğitmenlerin sunumlarında paylaştıkları bilgilerden oluşan bir online sınava<br />
tabii tutulacak. Bu sınavlar sonucunda en başarılı olan 4 kişi, her ay konaklama ve ulaşım masrafları<br />
Tatilsepeti tarafından karşılanacak sürpriz rotalara seyahat ederek oluşturacağı içerikler ile teoride<br />
öğrendiği bilgileri pratiğe dökme fırsatı bulacak. Yaklaşık 4 ay sürecek eğitimi en başarılı şekilde<br />
tamamlayarak jüri tarafından seçilen 3 kişi, eğitim sonunda “Tatilsepeti Influencer”ı olmaya hakkı<br />
kazanacak. Sektörün profesyonellerinden eğitimleri alarak “Influencer Academy”nin bir parçası<br />
olmayı isteyen adaylar, konu hakkındaki tüm detayları Tatilsepeti web sitesinden ve sosyal medya<br />
hesaplarından takip edebilecek.<br />
MICE Turizmi profesyonelleri İstanbul’a geliyor<br />
Dünyadaki turizm otoriteleri ve MICE Turizmi profesyonelleri, Luxury MICE B2B Çalıştay ve<br />
Konferansı ile İstanbul’a geliyor. TravelShop Turkey ve İstanbul Turizm Derneği iş birliğiyle<br />
5-8 Nisan <strong>2021</strong> tarihleri arasında İstanbul Pullman <strong>Hotel</strong>’de düzenlenecek olan etkinliğe<br />
aralarında Amerika Tur Operatörleri Birliği Başkanı Terry Dale, Dünya Gastronomik<br />
Seyahatler Derneği Başkanı Eric Wolf, Dünya Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Thomas<br />
Klein, Amerika Seyahat Acentecileri Birliği Başkanı Robert Duglin gibi dünyaca tanınmış ve<br />
ödüllü kanaat önderleri ağırlanacak. Luxury MICE B2B Çalıştay ve Konferansı’na ilişkin bir<br />
açıklama yapan ISTTA Başkanı Yalçın Aydın, “Belki de dünyada ilk defa bu kadar üst düzey<br />
STK yetkilisini Türkiye’de bir araya getirmeye vesile olacağımız için gururluyuz. ISTTA olarak,<br />
ülkemizin 2020 yılı turizm gelirlerindeki olası kayıplarını bu tür iddialı organizasyonlarla telafi<br />
etmeye hedefliyoruz. Turizm sektörünü, geçirmekte olduğumuz zor zamanlardan sonra bir<br />
araya getirecek olmaktan ötürü de ayrıca sorumluluk duyuyoruz.” diye konuştu. TravelShop<br />
Turkey Genel Müdürü Murtaza Kalender ise, dünyada bir ilki Türkiye’de gerçekleştirecek<br />
olmaktan şimdiden büyük kıvanç duyduğunu ifade etti. “Bu etkinlikle dünyanın en tanınmış<br />
turizm otoritelerini konuşmacı vasfıyla Türkiye’de ağırlarken, bir yandan da 300’ün üzerinde<br />
yabancı turizmci alım heyetini de yerel meslektaşlarımızla bir araya getireceğiz.” şeklinde<br />
konuşan Kalender, tüm sektör paydaşlarını ve temsilcilerini etkinlikte yer almaya davet etti.
8<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Erciyes, Avrupa Komisyonu Seçkin<br />
Destinasyonlar Ağı’nda<br />
Türkiye’nin ve dünyanın gözde kayak merkezlerinden birisi olan Erciyes Kış Sporları ve Turizm Merkezi,<br />
alternatif turizm imkânları ile Avrupa Komisyonu Seçkin Destinasyonlar Ağı’nda yer almaya hak kazandı.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan 30 başvuru arasından Kayseri ile birlikte ve finale kalan Afyonkarahisar,<br />
Ankara, İzmir ve Balıkesir de artık Avrupa Komisyonu’nun Seçkin Destinasyonlar Ağı’nda yer alacak.<br />
Komisyon tarafından seçilen ve EDEN ağına dahil olan destinasyonlar için Avrupa’da çok kapsamlı tanıtım<br />
faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı tarafından "İller ve Destinasyonlar<br />
Tanıtım Çalışması" kapsamında düzenlenen toplantıda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın EDEN projesindeki<br />
başarısından dolayı Erciyes’e verilen ödülü, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Genel Müdür<br />
Yardımcısı Ertan Türkmen tarafından Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’a, Final<br />
Sertifikası ise İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun tarafından Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr.<br />
Murat Cahid Cıngı’ya takdim edildi.<br />
<strong>Hotel</strong>Runner ve <strong>Hotel</strong>beds stratejik iş birliği<br />
Konaklama tesisleri ve acentelere yönelik inovatif teknoloji çözümleri sunan, dünyanın önde<br />
gelen satış kanal yönetim platformu ve dijital kontrat ağı <strong>Hotel</strong>Runner ve dünyanın önde gelen<br />
yatak bankası <strong>Hotel</strong>beds stratejik iş ortaklıklarını genişleteceklerini duyurdu. <strong>Hotel</strong>beds Dijital<br />
Ticaret Direktörü Paul Anthony iş birliği ile ilgili olarak şöyle konuştu: “<strong>Hotel</strong>Runner ile olan bu<br />
uzun süreli iş ortaklığı, <strong>Hotel</strong>beds bünyesine özellikle küçük ve butik oteller olmak üzere yeni<br />
otellerin katılımını sağlamanın yanı sıra, fiyat çeşitliliğini, rekabet gücünü ve müsaitlik yüzdesini<br />
en üst düzeye çıkararak söz konusu oteller aracılığıyla yönetilen envanterin geliştirilmesi için de<br />
büyük bir fırsat. Ortak beceriler geliştirmek, otomatikleştirilmiş süreçler, self servis çözümler ve<br />
veri kullanımı yoluyla fırsatları belirlemek, işlemek ve dönüştürmek için birlikte sıkı bir çalışma<br />
içerisindeyiz. Uluslararası seyahatte toparlanmanın başlayacağı zaman birlikte güçlü bir konumda<br />
olacağız.” <strong>Hotel</strong>Runner Kurucu Ortağı Arden Agopyan is, “Uluslararası seyahat iyileşmeye<br />
başladığında, dünyanın her yerinden 40 binden fazla konaklama tesisi iş ortağımız, tur operatörleri,<br />
seyahat acenteleri, havayolları, puan sistemleri ve diğer çevrimdışı kanallar da dahil olmak üzere<br />
<strong>Hotel</strong>beds’in tüm bu kanallardaki küresel 60 binin üzerinde iş ortağına erişerek bu iş birliğinden<br />
yararlanacaktır.” dedi.<br />
TÜROB, <strong>2021</strong>’in ilk eğitim<br />
programına afet bilincini koydu<br />
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), otel çalışanlarına yönelik afet eğitimlerini hızlandırdı. Yılın<br />
ilk eğitim programı; TÜROB ve İstanbul Valiliği Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)<br />
işbirliğiyle düzenlenen ‘Acil Durum Farkındalık Eğitimleri’ oldu. Online olarak düzenlenen<br />
eğitim programı TÜROB üyeleri için ücretsiz olarak gerçekleştirildi. ‘Afet Bilinci Eğitimi’ne<br />
Türkiye’nin dört bir yanından bine yakın otel çalışanı katılırken, söz konusu eğitimin ana<br />
gündem maddesini deprem oluşturdu. İçişleri Bakanlığı’nın <strong>2021</strong> yılını ‘Türkiye'de Afet Eğitim<br />
Yılı’ ilan ettiğini belirten TÜROB Başkanı Müberra Eresin, bir afet durumunda kamunun acil<br />
müdahale ekipleri sahaya ulaşıncaya kadar, eğitim almış donanımlı kişilerin sahada kurtarma<br />
faaliyetlerini ya da insani yardım faaliyetlerini yürütmesini, dolayısıyla doğru müdahalelerde<br />
bulunulabilmesi için eğitim almış olmalarını hedeflediklerini kaydetti. Eresin, “Afet Bilinci<br />
Eğitimi’nin amacı, otel çalışanları için afetler olmadan önce afet risklerine yönelik zararları<br />
azaltmada ve tedbirler konusunda farkındalık ve bilinç oluşturmak, temel düzeyde bilgi ve<br />
becerileri kazandırmaktır” dedi.<br />
Cüntay: Önümüzdeki dönem,<br />
Batı Karadeniz dönemi olacak<br />
Zonguldak Karaelmas Turizm Eğitim Programı 13 Ocak <strong>2021</strong> tarihi itibariyle başladı.<br />
Zonguldak Turizm Platformu, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası, Zonguldak<br />
Bülent Ecevit Üniversitesi Turizm Fakültesi ortaklığında düzenlenen programa<br />
ilişkin konuşan POYD İstanbul Başkan Vekili ve Zonguldak Turizm Platformu<br />
Başkanı Muhammet Cüntay, turizmde önümüzdeki dönemin Batı Karadeniz dönemi<br />
olacağını belirterek, “Bu hedefimiz doğrultusunda bölgemizin turizme hazırlanması<br />
gerektiğini düşünüyoruz. Platformumuzun da ana misyonu bu hazırlığa katkı<br />
sunmaktır.” dedi. Prof. Dr. Muharrem Tuna’nın katılımlarıyla gerçekleşen programa<br />
bölgeden ve bölge dışından yoğun bir ilgi olduğunu kaydeden Cüntay, “Şubat ayında<br />
gerçekleşecek programa çok değerli hocam Prof. Dr. Cevdet Avcıkurt (Balıkesir<br />
Üniversitesi) ve hemşehrimiz Doç. Dr. Muhammet Keskin (Rochester Teknoloji<br />
Üniversitesi) de katılım sağlayacaklar. Turizm için üretmeye devam edeceğiz.<br />
Projemize destek olan TSO Başkanımız Metin Demir ve ekibine, Rektörümüz Prof.<br />
Dr. Mustafa Çufalı, Dekanımız Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel ve Turizm Fakültesi<br />
kadrosuna teşekkür ederim.” dedi.
10<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Kadir Uğur’dan Türkiye’deki otelcilere çağrı<br />
Türkiye’nin 2020 yaz sezonunda aldığı kararlar ve uygulamalar ile dünyaya örnek olduğunu ifade<br />
eden Bentour Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Uğur, buna karşın test maliyetlerinin turistleri<br />
zorladığını belirterek, “Bilindiği üzere Batı Avrupa Ülkeleri, bilhassa Almanya, Türkiye'den<br />
çıkışlarda ve Almanya'ya girerken PCR Testi istiyordu. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın almış olduğu<br />
yeni karar ile Türkiye’ye girişlerdeki PCR Testi uygulaması ile turistlerin ödeyeceği masraflar<br />
ikiye katlandı. Bu uygulama turistleri zor durumda bırakmış bulunuyor. Bu yüzden az olan<br />
rezervasyonlarda daha da azalma görmekteyiz.” dedi. Türkiye’de kişi başı 30 € olan PCR Test<br />
ücreti, Almanya’da 60 €, İsviçre'de de 160 CHF (150 €) olduğuna değinen Uğur, “Örneğin<br />
Almanya'dan gelen 2 çocuklu bir aile bu durumda 360 € PCR Test ücreti ödemek zorunda. Bu<br />
masraflar orta seviyede bir turistin ödeyemeyeceği düzeyde.” dedi. Uğur, bu sebeple Türkiye’ye<br />
gelecek turistlerin geldikleri ülkelerde oluşan PCR test masraflarının bir kısmını Bentour olarak<br />
üstlenme kararını aldıklarını belirtti.<br />
Global Ports Holding,<br />
Port Akdeniz’in devrini tamamladı<br />
Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi ve Global Yatırım Holding iştiraki Global Ports Holding,<br />
portföyünde bulunan Antalya’daki ticari limanı Port Akdeniz’in devrini tamamladı. Gerekli onayların<br />
ardından Port Akdeniz’in 1.033.158.000 TL (140 milyon ABD Doları) bedelle Katar merkezli ticari liman<br />
işletmecisi QTerminals’e devrinin tamamlanması ile birlikte Global Ports Holding, stratejisi doğrultusunda<br />
kruvaziyer işletmeciliği odağını daha da artırdı. Port Akdeniz’in devri ile Kasım <strong>2021</strong>’de vadesi dolacak<br />
olan 250 milyon dolarlık Eurobond’un refinansmanının ciddi bir kısmını karşılamış olduklarını ifade eden<br />
Global Yatırım Holding ve Global Ports Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “Portföyümüzde<br />
kalan tek ticari liman olan Port of Adria Karadağ’ın devri için de görüşmelere başladık. Port Akdeniz’in<br />
devrinin tamamlanması ile birlikte stratejimiz doğrultusunda kruvaziyer odağımız daha da arttı. Kruvaziyer<br />
operasyonları Covid-19 pandemisinden önemli ölçüde etkilenmeye devam etse de kruvaziyer turizmi uzun<br />
vadede önemini koruyor.” dedi.<br />
TÜROB bu yıl aidat almayacak<br />
Bu yıl kuruluşunun 50. yıldönümünü kutlamaya hazırlanan turizm ve<br />
konaklama sektörünün en büyük ve etkin sivil toplum kuruluşlarından<br />
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), üyelerine yönelik önemli bir desteğe<br />
imza atıyor. TÜROB Başkanı Müberra Eresin, TÜROB Yönetim Kurulu’nun<br />
oybirliği ile aldığı kararla, kuruluşunun 50. yılı onuru ve Covid-19<br />
pandemisi nedeniyle olumsuz koşullar dikkate alınarak önceki dönemlere<br />
ilişkin aidat borcu bulunmayan üyelerden <strong>2021</strong> yılı için yıllık üye aidatı<br />
alınmayacağını belirtti. Eresin, konuyla ilgili değerlendirmesinde, “TÜROB<br />
olarak nitelikli işletmelerden oluşan değerli üyelerimizden aldığımız<br />
güç ile 1971’den bu yana ülkemizin konaklama sektörünü temsil eden<br />
dinamik, kapsayıcı ve en köklü meslek örgütü olmanın gururunu tam 50<br />
yıldır yaşamaktayız. Bu itibarla, pandemi sürecinin zorlu şartlar ile birlikte<br />
50. kuruluş yılımızda dayanışmanın ve güç birliğinin altını bir kez daha<br />
çizmek istiyoruz.” dedi.<br />
TAV Özbekistan’da iş birliği<br />
anlaşması imzaladı<br />
Orta Asya’da büyümek üzere çalışmalarını sürdüren TAV Havalimanları,<br />
Özbekistan’da havalimanlarının uluslararası standartlarda ve son teknolojik<br />
gelişmelere uygun olarak yenilenmesi için işbirliği yapmak üzere bir iyi niyet<br />
anlaşması imzaladı. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener<br />
“Özbekistan’ın başkentinde Taşkent Havalimanı projesi ve ülkedeki diğer<br />
havalimanlarının geliştirilmesi için işbirliğine imza atmaktan dolayı mutluluk<br />
duyuyoruz. Kazakistan’ın Almatı Havalimanı’nı alarak girdiğimiz Orta Asya’da<br />
büyüyerek, Çin ve Avrupa arasındaki modern İpek Yolu’nun önemli duraklarında<br />
yer almak istiyoruz. Sekiz ülkede işlettiğimiz 15 havalimanında edindiğimiz<br />
bilgi birikimiyle Taşkent ve Özbekistan’ın diğer havalimanlarının gelişimi,<br />
modernizasyonu, yeni teknolojilerin havalimanlarına adaptasyonu ve havalimanı<br />
insan kaynaklarının eğitimi için çalışacağız” dedi. Özbekistan Havayolları’nın ana<br />
merkezi olan Taşkent Havalimanı, yolcu trafiği açısından ülkenin en yoğun, Orta<br />
Asya bölgesinin de üçüncü havalimanı konumunda bulunuyor. Türk Hava Yolları ve<br />
Özbekistan Havayolları, İstanbul ve Taşkent arasında düzenli seferler düzenliyor.
12<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Çelik: Turizmde ilk hareketlenmeyi iç<br />
pazarda bekliyoruz<br />
Küresel ölçekte pandemi olarak ilan edilen Covid-19, sadece sağlık sektörünü değil birçok alanı<br />
ciddi biçimde etkilenmeye devam ediyor. Bu alanların başında ise virüsün yayılmasını yavaşlatmak<br />
için uygulanan kısıtlamaları en derinden hisseden turizm geliyor. Öyle ki Dünya Turizm Örgütü’nün<br />
son verilerine göre uluslararası turizmin neredeyse 1 trilyon dolar zarar ettiği görülüyor.<br />
Şu an için ne zaman iş veya eğlence amaçlı olarak tekrar özgürce seyahat edebileceğimizi<br />
öngöremediklerinin altını çizen biletall.com CEO’su Yaşar Çelik, “Aşılama çalışmalarından gelecek<br />
sonuçlar birçok iş kolunu olduğu gibi bizi de yakından etkileyecek. Küresel turizmin canlanması<br />
uzun olabilir bu nedenle ilk hareketlenmeyi iç pazarda bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Yaşanan<br />
sürecin önümüzdeki dönemlerde seyahatler konusunda da farklılıklar ortaya koyacağına dikkat<br />
çeken Yaşar Çelik, “Pandemi sürecindeki seyahatlerde bir konu da dikkatimizi çekiyor. Otobüslerde<br />
yüzde 50 kapasite oranı olması ve yolculuk sürelerinin uzun sürmesi kişileri de uçak biletlerine<br />
yönlendirdi. Nitekim şu an uçak seyahatleri otobüs yolculuklarını geçmiş durumda. Fakat<br />
araştırmalar kayıpları daha net ortaya koyuyor. Son araştırmalara göre hava yolları gelirlerinin<br />
yüzde 55'ini kaybetti” dedi.<br />
The Ritz-Carlton, Istanbul’da üst<br />
düzey atama<br />
The Ritz-Carlton, Istanbul’un İş Geliştirme ve Gelirler Direktörlüğü<br />
görevine, uzun yıllar otel bünyesinde görev yapan Zeynep Adıgüzel<br />
getirildi. Adıgüzel, yeni unvanı çerçevesinde otelin tüm İş geliştirme ve<br />
gelir yönetimi alanlarından sorumlu olacak. Kariyer yolculuğuna 2003’te<br />
The Ritz-Carlton, Istanbul’da başlayan Zeynep Adıgüzel, 2010 yılına kadar<br />
çeşitli rollerde görev aldıktan sonra Divan Istanbul’a Rezervasyon ve<br />
Gelirler Direktörü olarak transfer oldu. 2011-2017 yılları arasında ise<br />
Mövenpick <strong>Hotel</strong> Istanbul’un Gelirler ve E-ticaret Direktörlüğü görevini<br />
üstlendi. Son olarak 2018 yılından bu yana Türkiye’de bulunan Mövenpick<br />
otellerinin Gelirler Bölge Direktörlüğünü yürüten Adıgüzel, 10 yıllık aradan<br />
sonra The Ritz-Carlton, Istanbul’a Gelirler Direktörü olarak geri döndü.<br />
IATA Travel Pass'i deneyen ilk<br />
havayolu şirketlerinden biri oldu<br />
Emirates, COVID-19 güncellemeleri ve test doğrulaması için dijital bir platform olan IATA<br />
Travel Pass'i deneyen ilk havayolu şirketlerinden biri oldu. IATA Travel Pass, Emirates<br />
yolcularına "dijital bir pasaport" oluşturarak seyahat öncesi testlerinin veya aşılarının varış<br />
ülkesinin gereksinimlerini karşılayıp karşılamadığını doğrulama imkanı sağlıyor. Ayrıca test<br />
ve aşı belgelerini resmi makamlar ve havayolu şirketleriyle paylaşarak daha kolay seyahat<br />
edebiliyorlar. Yeni uygulama ayrıca yolcuların seyahat deneyimleri boyunca tüm seyahat<br />
belgelerini dijital olarak ve sorunsuz şekilde yönetmelerini sağlayacak. Tamamen uygulamaya<br />
koymadan önce, Emirates kalkış öncesi COVID-19 PCR testlerinin doğrulanması için Dubai'de<br />
faz 1 uygulamasını gerçekleştirecek. Nisan ayında başlaması beklenen bu ilk aşamada,<br />
Dubai'den seyahat eden Emirates yolcuları, COVID-19 test durumlarını havayolu şirketiyle<br />
havalimanına gelmeden de uygulama üzerinden paylaşabilecekler ve bilgiler otomatik olarak<br />
check-in sistemine girilecek.<br />
Göcek zirvedeki yerini korudu<br />
Türkiye’nin yüzde 100 online ilk ve tek tekne kiralama platformu viravira.co,<br />
pandemiyle şekillenen 2020’nin tekne turizmindeki sezon verilerini yayınladı.<br />
viravira.co verilerine göre; Türkiye’deki tekne turizminin pazar büyüklüğü 290 milyon<br />
dolara yükseldi. Tekne tatilinde Göcek, Bozburun, Bodrum, Fethiye ve Marmaris en<br />
çok tercih edilen lokasyonlarda başı çekerken, en çok tercih edilen tekne tipi ise<br />
yüzde 67 ile gulet oldu. Guleti yüzde 18’le yelkenli, yüzde 8’le katamaran ve yüzde<br />
7’yle motoryat takip etti. Tekne turizminde 2020’de global pazar büyüklüğü 15,9<br />
milyar dolar olurken; Avrupa pazarı ise 7,9 milyar dolar büyüklüğe ulaştı. Türkiye’de<br />
ise pazarın büyüklüğü 290 milyon dolar oldu. Türkiye’deki profesyonel tekne turizmi<br />
araç sayısı ise 5.298’e yükseldi. viravira.co verilerine göre tatilciler sezon boyunca<br />
ortalama 5,6 günlük tatil yaptı. Pandemi nedeniyle kalabalık gruplar toplanmakta<br />
zorlandı ve bir teknede tatil yapan ortalama kişi sayısı 2019 yılına göre düşüş<br />
kaydederek 7,8 kişi olarak gerçekleşti.
natural<br />
Hijyenik ve konforlu bir uyku<br />
için üstün koruma sağlayan<br />
Boyteks Hijyen Konsepti ile<br />
misafirleriniz daima güvende.<br />
hygieneconcept<br />
protection
14<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Accor-Faena güçlerini birleştirdi<br />
İlk uluslararası destinasyon Dubai olacak<br />
Accor Otel Grubu, lüks<br />
yaşam tarzı ve konaklama<br />
endüstrisinde dünyanın<br />
en etkili markalarından<br />
biri olan Faena Grup<br />
ile globalde güçlerini<br />
birleştirdi. Girişimin ilk<br />
uluslararası destinasyonu<br />
Dubai olacak.<br />
Avrupa’nın en önde gelen otel<br />
zinciri Accor Otel Grubu, lüks<br />
yaşam tarzı ve konaklama<br />
endüstrisinde dünyanın en etkili<br />
markalarından biri olan Faena ile<br />
global düzeyde güçlerini birleştirdi.<br />
Faena Group'tan Alan Faena ve Len<br />
Blavatnik, Accor Yönetim Kurulu<br />
Başkanı ve CEO'su Sébastien Bazin<br />
ile birlikte Faena markasını dünya<br />
çapında genişletmeye odaklanan<br />
global stratejik ortaklıklarını<br />
başlattıklarını duyurdular.<br />
Girişimin ilk uluslararası<br />
destinasyonu Dubai olacak<br />
Benzersiz bir marka portföyüne ve 110<br />
ülkede 5.000'den fazla tesise sahip<br />
dünya lideri bir konaklama grubu<br />
olan Accor, Faena markasını stratejik<br />
destinasyonlara taşımak için dünya<br />
çapında bir ortaklık gerçekleştirecek.<br />
Alan Faena, seçilen küresel<br />
destinasyonlarda Faena Bölgelerini<br />
geliştirerek yeni bir çığır açmak<br />
için Accor ile ortaklaşa çalışacak.<br />
Accor, yeni girişimleri doğrultusunda<br />
Faena’nın kişisel ve özgün yaklaşımına<br />
güç katarak, ileri seviye otelcilik<br />
hizmetlerini daha üstün bir seviyeye<br />
taşıyacak. Girişimin ilk uluslararası<br />
destinasyonu Dubai olacak.<br />
Bazin: “Bu ortaklıkla uzun<br />
ve ödüllendirici bir gelecek<br />
bekliyoruz”<br />
Accor Yönetim Kurulu Başkanı ve<br />
CEO’su Sébastien Bazin, “Alan, Len<br />
ve tüm Faena Grubu ile çalışarak<br />
uzun ve ödüllendirici bir gelecek<br />
bekliyoruz” diyerek, girişimleri<br />
hakkında şunları ekledi: “Accor olarak<br />
deneyime dayalı bir konukseverlik<br />
platformu inşa ediyor ve bunu<br />
yaparken, girişimcilerin, yaratıcıların<br />
ve vizyonerlerin getirdiği enerji ve<br />
fikirlere büyük değer veriyoruz. Alan<br />
Faena, dönüştürücü konseptleriyle<br />
lüks yaşam tarzı sektöründe açık bir<br />
liderdir. Faena Bölgeleri, bulundukları<br />
şehirlerin çekim merkezlerini<br />
değiştirerek topluluklarında gerçek<br />
bir fark oluşturuyor. Bu girişimimiz<br />
üzerinde çalıştığımız hizmet<br />
modelimizde Faena ekibiyle birlikte<br />
onların vizyonuna ve global genişleme<br />
hedeflerine ulaşmalarına hizmet<br />
edecektir.”
ARDINART Wine Cellars<br />
Kavına Sığmayan Tasarımlar<br />
ARDINART; boyutu ve yüzeyleri<br />
tamamen size özel olarak tasarlanmış, şarap<br />
kavları ve şarap depolama çözümleri sunar.<br />
Profesyonel ve kişiselleştirilmiş ürün üretimi<br />
konusunda yetkin ve uzman ekibimizle her<br />
türlü şarap depolama fikrinizi, kalite ve<br />
estetik odağında projelendiriyoruz.
16<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Travel Turkey İzmir bu defa dijital...<br />
Türkiye’de turizm<br />
sektörünün ilk sanal<br />
fuarı olmaya hazırlanan<br />
14. Travel Turkey İzmir<br />
Dijital Fuarı, 25-27 Şubat<br />
<strong>2021</strong> tarihleri arasında<br />
sektör profesyonellerini<br />
buluşturacak.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ticaret<br />
Bakanlığı himayelerinde; İzmir<br />
Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği,<br />
İzmir Ticaret Odası, TÜRSAB, TUROFED,<br />
İzmir Vakfı desteği ile İZFAŞ ve TÜRSAB<br />
FUARCILIK A.Ş. tarafından düzenlenen<br />
14. Travel Turkey İzmir Dijital Fuarı; 25-27<br />
Şubat <strong>2021</strong> tarihlerinde ttidigital.izfas.com.<br />
tr adresinde gerçekleştirilecek. Pandemi<br />
koşulları ve sektör talebine istinaden sanal<br />
olarak düzenlenecek fuar, dünya çapındaki<br />
sanal fuarlar arasındaki yerini alacak.<br />
Fuar, İZFAŞ’ın tamamı yerli dijital alt yapısı<br />
olan “Digital İzmir Fair” platformunda<br />
gerçekleşecek.<br />
Soyer: “İzmir’de turizm sektörünü<br />
beklentilerin üzerinde kapattık”<br />
Fuara yönelik çevrim içi düzenlenen<br />
toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir<br />
Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Biz turizmde,<br />
kalıcı ve sürdürülebilir bir büyüme için<br />
dünyadaki eğilimleri adece tüketen değil,<br />
yeni trendler üreterek, bunların tüm<br />
dünyada alıcısını oluşturabilen bir kent<br />
olmanın çabası içerisindeyiz. Doğa ile<br />
uyumlu yaşam ve sürdürülebilir turizm<br />
perspektifimizin, İzmir’de turizm sektörüne<br />
büyük bir ivme kazandıracağını düşünüyoruz.<br />
Pandemi sonrası dönemde İzmir’in;<br />
değişimin kenarında değil, içinde yer alıp<br />
değişimi fırsata çeviren bir şehir olacağını<br />
düşünüyoruz.” diye konuştu.<br />
Bağlıkaya: “Tatili ilk sıraya yazın”<br />
Travel Turkey İzmir Dijital Fuarı’nın sektör<br />
ve insanlığa umut olacağına değinen<br />
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Fuarın<br />
bu yılki sloganı, “Yeni Dönemin Dijital<br />
Rotası”. Fuarımız; Akdeniz çanağındaki<br />
ülkelerin katılımı, uluslararası konuklar,<br />
fuar bünyesinde gerçekleşecek görüşmeler,<br />
anlaşmalar ve iş birlikleriyle turizmdeki<br />
durgunluğu aşma noktasında tüm bölgeye<br />
önemli bir hareketlilik getirecektir.<br />
Akdeniz’de yer alan destinasyonların<br />
büyük çoğunluğu fuarda yer alacak.<br />
Bu durum, Travel Turkey İzmir Dijital<br />
Fuarı’nın uluslararası platformdaki yerinin<br />
güçlenmesine de vesile olacak. Umudu,<br />
sevinci ve sağlığı korumak için, yapılacak<br />
işler listenizde tatili ilk sıraya yazın” dedi.<br />
Özgener: “Şimdi güçlerimizi<br />
birleştirme zamanı”<br />
COVID 19’un sebep olduğu sorunlardan<br />
en fazla zarar gören sektörlerin başında<br />
gelen turizmde artık hiçbir şeyin eskisi gibi<br />
olmayacağını belirten İzmir Ticaret Odası<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener,<br />
“Bizi birbirimizden uzak durmaya zorlayan<br />
bu zor süreci geride bıraktığımızda fuar<br />
coşkusunu hep birlikte yeniden yaşayacağız.<br />
Travel Turkey, bu güce fazlasıyla sahip.<br />
Pandemi nedeniyle fuarların ertelendiği<br />
bu dönemde, Türkiye’nin ilk sanal turizm<br />
fuarı olacak, fırsata dönüştürmeliyiz. Şimdi<br />
güçlerimizi sanal fuarda birleştirme zamanı”<br />
ifadelerinde bulundu.<br />
Çorabatır: “Pandemiden sonra ilk<br />
fuarcılık sektörü toparlanacak”<br />
Fuarcılığın sektör için olmazsa<br />
olmazlarından olduğuna dikkat çeken<br />
Türkiye Otelciler Federasyonu Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Sururi Çorabatır ise,<br />
“Kendimizi tanıtmanın en bütüncül<br />
alanı fuarlardır. Pandemiden sonra ilk<br />
toparlanacak etkinliğin fuarcılık olacağına<br />
inanıyorum. Otellerimizin ve bölgelerimizin<br />
tanıtımı fuarlar aracılığı ile daha kolay<br />
olmaktadır. İç turizmimizin gelişmesinde<br />
fuarların katkısının kritik önemde olduğuna<br />
inanmaktayım.” şeklinde konuştu.<br />
B2B görüşmeler sanal ortamda<br />
gerçekleşecek<br />
Dünyanın dört bir yanından fuarı ziyaret<br />
edecek satın almacılar, tüm katılımcılar<br />
ile platform üzerinden randevu oluşturup<br />
görüntülü B2B görüşmeler sağlayarak yeni<br />
iş bağlantıları kurabilme şansına sahip<br />
olacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca<br />
2020 yılının Patara yılı olarak ilan edilmesi<br />
Travel Turkey İzmir Dijital Fuarı’na da<br />
konu olacak. Fuar, bakanlığın girişimini<br />
pekiştirerek Patara Antik Kenti’nin<br />
uluslararası kapsamda ülke tanıtımına<br />
önemli katkılar koyacak. Geçtiğimiz yıl ilk<br />
kez düzenlenen ve büyük ilgi gören İzmir<br />
Sokakları, İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe<br />
belediyeleri ve kent paydaşlarının kendilerine<br />
özgü temalarıyla sanal platformdaki yerini<br />
alacak. Bölgedeki turizm faaliyetlerinin öne<br />
çıkarıldığı alanda; İzmir’in tarihi, kültürel,<br />
gastronomik değerleri, ziyaretçileriyle<br />
buluşacak. Fuar kapsamında sanal ortamda<br />
webinar formunda etkinlikler düzenlenecek.<br />
Sürdürülebilir Turizm, Seyahat Teknolojileri<br />
temaları ve MICE sektörü (MPI- Meeting<br />
Professionals International) çerçevesinde<br />
düzenlenecek olan etkinlikler fuara renk<br />
katacak. Sanal ticaret platformlarının<br />
Türkiye’deki en gelişmiş örneği “Digital İzmir<br />
Fair”, yeni fuar ve organizasyonlarını bir<br />
araya getirmeye devam edecek.
gündem / makale<br />
17<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />
Tezer Öner<br />
Covid yokmuş gibi yaz kanka...<br />
Turizm sektörü artık çaresizlik ile<br />
çılgınlık arasında bir noktada duruyor.<br />
Yaptıklarımız, söylediklerimiz,<br />
icraatlarımız ve sonra tekrar yaptığımız<br />
açıklamalar fırtınadaki yapraklar gibi<br />
her yöne savruluyor. Bıktık artık bu<br />
Covid’ten...<br />
O yüzden boşver Covid Movid yok!.. Biz<br />
havamıza bakalım... Günde 140 kişi<br />
ölmüyormuş gibi yapalım ve her şey<br />
normalmiş gibi hayatımıza bakalım.<br />
Mesela haydi bu yaz nereye gidelim?<br />
Marmaris? Bodrum? Kuşadası?<br />
Gidemez miyiz?... Yoo, bal gibi gideriz.<br />
Hatta bakın şimdi hemen erken<br />
rezervasyon fırsatlarından yararlanıp<br />
internetten satın alacağım. Bak aldım<br />
bile... Otel mis... Covid önlemleri mi? Ya<br />
canım Covid falan yok dedik ya...<br />
Bu hafta sonu ne yapalım peki? Uludağ<br />
mı? Palandöken mi? Bolu mu? Beğen<br />
beğen al... Hafta sonu sokağa çıkma<br />
yasağı mı? Yav sen hala anlamadın,<br />
Covid yok dedik ya... Hem biz kayak<br />
yapacağız, kar üzerinde Covid mi<br />
olurmuş? Otellerde gece kulüpleri de<br />
açık... Şöyle ne zamandır bir müzikli<br />
yerde döktüremedik. Gidip kurtlarımızı<br />
da dökeriz şöyle; 60, 70, 80, 90!<br />
Şehirdekilere de bir .... ups pardon... Ne<br />
diyorduk? Hah gidelim şöyle kayalım,<br />
gezelim, tozalım... Otellerin restoranları<br />
da açık nasılsa? Turistiz oğlum biz...<br />
O zaman haftaya da Boğaz’da balık<br />
mı yesek? Aa o olmaz işte Covid var.<br />
Ee hani yoktu? Bize yok tabii... Bize<br />
her yer Trabzon... Ha yok onu maçta<br />
söylüyorduk... Şehirler bana tuzak, insan<br />
sesleri yasak... O da Minik Serçe’ydi...<br />
Durun, kafamı karıştırmayın şimdi...<br />
Yurt dışına kaçalım bari biz. Ama yurt<br />
dışı turlar yok! Avrupa ülkeleri aşı<br />
vizesi koyacakmış. Zaten şu anda iş<br />
veya mücbir sebeple gelmeyenleri de<br />
istemiyorlarmış... Ama hani Covid Movid<br />
yok oynuyorduk? Bunlar zaten hep<br />
oyunbozan... Ama biz şimdi yaza Yunan’a<br />
kaçamayacak mıyız cicoş? Küserim<br />
ama... Benim Santorini’m geldi... Yok<br />
zaten bunlarla oynanmıyor. Sanki üç beş<br />
Covidli bizi korkutabilirmiş gibi... Oğlum<br />
biz sizi kazma kürekle denize döktük<br />
Covid ne be?? Sirtaki komşi sirtaki...<br />
Dostluk, barış, uzo ve caciki... Gel biz<br />
dalgamıza bakalım... Ege’de rüzgar,<br />
şişede balık olalım... Gel gündüzle gece<br />
olalım, gel gökyüzünde yıldız olalım...<br />
Hımmm yok olmayalım. Eski Türkler’de<br />
ölünce gökyüzünde yıldız olunuyordu...<br />
Bu bana uymaz... Covid geldi aklıma<br />
şimdi durduk yere...<br />
Ee o zaman bari unutacak bir şey<br />
bulalım hemen... Zaten çocuk da<br />
başımızda bütün gün, şu okulları da<br />
açamadık. Onlar da “aslında Covid<br />
Movid yok” diyecekler de işte bir türlü<br />
başlamıyorlar. Yaza plan tamam.<br />
Madem Yunan yok, İbiza yok, rota<br />
Marmaris – Bodrum... Aa bak aklıma ne<br />
geldi? Belki Mısır, Fas falan yaparız be<br />
kanka? Onlar da bizim kafada nasılsa...<br />
Orada da Covid Movid yok oynayabiliriz<br />
belki... Zaten üçüncü mutasyon da<br />
Mardin’de falan görülmüş... Kimse yurt<br />
dışına gidip gelmemişse bu versiyonu<br />
Suriye’den indirmişiz demek ki... Bak<br />
hiç kafana takmamak lazım, zaten<br />
geldi mi geliyor... Tam Arap işi... Afrika<br />
– Arap candır. Covid’imin üstüne şıp<br />
dedi damladı... Bu alakasız oldu kabul<br />
ediyorum.<br />
Ülkeyi 15 kişi ölünce kapatıp 140 kişi<br />
ölürken tatil cennetine çevirmek zaten<br />
tam bize göre bir yaklaşım. Oğlum<br />
biz Aygaz tüpünün deliğini çakmakla<br />
kontrol eden babaların çocuklarıyız.<br />
Covid içinde tatil bize köpek balıklarıyla<br />
yüzmek kadar sportif bir aktivite...<br />
Burnuna vurdun mu kaçıyor nasıl olsa...<br />
Bu arada telefon geldi. Bizim Ahmet<br />
abi vardı. Benimle de yaşıtmış... Covid<br />
olmuş... Sizlere ömür... Ben eşime<br />
söyleyeyim de Discovery’de bir deniz<br />
belgeseli bulalım. Ben de gidip çay<br />
koyayım...<br />
Covid var kardeşim, daha ucundan bile<br />
halledemedik. Var işte... Bu ciğerlerle<br />
kavgaya çok gireriz de Covid ciğere girdi<br />
mi fena... Herkese güzel ve sıcak bir<br />
kış diliyorum... Sabır... Sabır ve dikkat...<br />
Bitecek bir gün nasılsa...
18<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Sağlık turizminde kilit nokta<br />
DIJITAL PAZARLAMA<br />
Türkiye sağlık turizminde giderek güçlenirken, 2023 yılına kadar 1,5 milyon sağlık turisti<br />
ve 10 milyar dolarlık sağlık turizmi geliri hedefleniyor. Sağlık turizminin canlanmasında<br />
kilit noktanın dijital pazarlama olduğuna dikkat çeken Medikal PR kurucusu Yunus Emre<br />
Kılıç, yapılan hatalara karşı şu uyarılarda bulundu...<br />
Türkiye, son yıllarda sağlık turizmi için<br />
tercih edilen ülkelerin başında geliyor.<br />
Tercih edilmesindeki önemli etkenler<br />
ise fiyat cazibesi, kısa bekleme süreleri,<br />
dünya standartlarında kalite ve kişiye özel<br />
hizmetler olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda<br />
Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında 1,5<br />
milyon sağlık turisti ve 10 milyar dolarlık<br />
sağlık turizmi geliri elde etmek yer alıyor.<br />
Belirlenen hedeflere ulaşılmasının hizmet<br />
kalitesinin artırılması ve doğru dijital<br />
pazarlama stratejileriyle mümkün olacağını<br />
belirten Medikal PR kurucusu Yunus Emre<br />
Kılıç, sağlık turizmi yapan birçok firma ve<br />
doktorun dijital pazarlamaya yeterince önem<br />
vermediğine veya hatalı yönlendirmeler<br />
sonucu istenilen başarıyı yakalayamadığına<br />
dikkat çekerek uyarılarda bulundu.<br />
Temel hata dijital pazarlama<br />
stratejilerinde<br />
2011 yılından bu yana birçok doktor ve sağlık<br />
kurumu ile dijital pazarlama çalışmaları<br />
yürüten Kılıç, “Ülkemizde dijital pazarlamaya<br />
verilen önem gün geçtikçe artıyor ama<br />
hala olması gereken seviyeye maalesef<br />
ulaşılamadı. Bunun en büyük sebebi ise<br />
pazarlama stratejilerinde yapılan hatalar.<br />
Dijital pazarlamanın temelinde hedef kitle<br />
yer alır. Reklamlarda belirlenen hedef<br />
kitleler tam olarak doğru olmadığı zaman<br />
gereksiz bütçe harcamaları meydana gelir<br />
ve bu durum reklam verenlerin ve verilen<br />
teşviklerin, dolayısıyla ülkemizin boşa<br />
para harcamasına neden olur. Hedef kitle<br />
belirlenirken demografik bilgilere, ilgi<br />
alanlarına ve anahtar kelimelere özellikle<br />
dikkat edilmesi gerekir.” dedi.<br />
Reklam verirken güven<br />
azaltmamak gerek<br />
Ülkemizde sağlık turizminin tanıtımı<br />
kapsamında dijital ortamlarda yapılan<br />
reklam çalışmalarının da geliştirilmesi<br />
gerektiğine dikkat çeken Kılıç, “Reklam<br />
görseli ve içeriği oluşturulurken kullanıcının<br />
ilgisini çok kısa bir süre içerisinde<br />
çekebilecek ve bu kısa sürede istenilen<br />
mesajı verebilecek reklamlar hazırlamak<br />
çok önemli. Ancak reklamlarda yapılan<br />
en büyük hatalardan biri kullanılan stok<br />
fotoğraflar. Yaygın olarak yapılan bir<br />
diğer hata ise rakip firmaların reklam<br />
metinlerinin kopyalanması. Onlarca firma<br />
tarafından kullanılan aynı fotoğraflar ve<br />
reklam metinleri kullanıcılarda doktorlara<br />
ve firmalara duyulan güveni azaltıyor.” diye<br />
konuştu.<br />
Türkiye’nin tek avantajı fiyat değil!<br />
Dijital pazarlama çalışmalarında yapılan<br />
yanlış uygulamalardan birinin de reklamların<br />
büyük çoğunluğunda fiyat odaklı içeriklere<br />
yer verilmesi olduğunu belirten Kılıç,<br />
“Oysa ülkemizin tek avantajı fiyat değil.<br />
Kaliteli doktorlarımız, son teknoloji<br />
cihazlarla donatılmış hastanelerimiz ve çok<br />
yüksek oranlarda hasta memnuniyetimiz<br />
bulunuyor. Fiyat avantajı harici bu<br />
noktalara da değinmek hem reklamların<br />
verimliliğini artıracak hem de ülkemizin<br />
sağlık sektöründeki gelişmişliğini bireylere<br />
gösterecektir. Sonuç olarak kampanyalarda<br />
yapılacak iyileştirmeler daha az harcama<br />
yaparak daha fazla kişiye ulaşmayı<br />
sağlayacak ve ülkemizin 2023 hedeflerine<br />
ulaşmasını kolaylaştıracaktır.” ifadelerini<br />
kullandı.
,<br />
gündem / makale<br />
Cem<br />
Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Polatoglu<br />
19<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
Rehber-Acente ilişkilerinde doğru<br />
bilinen yanlışlar…<br />
Cem Polatoğlu, “İster TÜRSAB Başkanı<br />
ol ister TUREB; masanın iki tarafında da<br />
bulunmadıysan, ter akıtmadıysan öte yakayı<br />
anlaman zor! Rehber-Acenteci isen, ettiğin iki<br />
lafın birinde rehberlerle, diğerinde acentelerle<br />
ters düşersin. Ne İsa’ya ne Musa’ya”dedi,<br />
rehber acente anlaşmazlıklarındaki doğru ve<br />
yanlışları yazdı…<br />
Acente: Rehberlerin parasını biz ödüyorsak<br />
patron biziz.<br />
Yanlış: Otelin, uçağın parasını da biz ödüyoruz.<br />
Otelin patronu biz miyiz?<br />
Acente: Bazen önceden belirlenen fiyatlarla<br />
pazarlama yapıp, ancak yeterli müşteri<br />
bulamadığımız için turdan zarar ediyoruz.<br />
Rehber indirim yapsın.<br />
Yanlış: Tüccar olan acente. Bizim hesap<br />
kitabımızdan, hatamızdan rehberler sorumlu<br />
değildir. Aynı teklifi uçak, müze için yapabiliyor<br />
muyuz?<br />
Rehber: Rehberler acenteci olunca<br />
değişiyorlar.<br />
Yanlış: Mesela rehberlik yaparken acentenin<br />
derdi beni pek ilgilendirmiyordu. Maddi<br />
olarak sadece kendime karşı sorumluydum.<br />
Şimdi, kendimin dışında şirketime ve mesai<br />
arkadaşlarıma da sorumluluğum var. İş<br />
olmasa da; kiramı, vergilerimi, her ay 42<br />
sabit masrafı nasıl karşılayacağımı ince ince<br />
düşünmem lazım. Değişen karakterimiz değil,<br />
sorumluluklarımız.<br />
Rehber: Neden başka adlar altında Türkçe<br />
rehberlik çıkaralım? Zaten İngilizce bilen,<br />
Almanca bilen rehberler Türkçe de biliyorlar<br />
ana dilleri gibi.<br />
Yorum yanlış: Almanca rehberin Türkçe bildiği<br />
doğrudur. Ama soruyu tersten sorunca daha<br />
anlaşılır olacak; Neden, zaten Türkçe bilen,<br />
Türk grubuna Türkçe anlatan rehber İngilizce,<br />
Almanca bilmek zorunda olsun ki?<br />
Rehber: “Zaten rehbere, şoföre yemek, otel<br />
parası ödemiyorsunuz. Neye yakınıyorsunuz?”<br />
Yanlış: Rehberin tek maliyeti otel, yemek<br />
parası mı? Ayrıca o “free” hakkı, rehberle<br />
alakalı değil, oda sayısı ve ilişkilerle alakalı. Tur<br />
liderine hatta müşteriye de alınır o free. Ama<br />
kişi sayısı az ise veya seyrek çalışılan bir otelse,<br />
free vermeyebilir.<br />
Rehber: Yeteri kadar rehber var. Neden her<br />
sene rehberlik kursu açılıyor. Çin’den, Kore’den<br />
gelen turiste zaten İngilizce kokartlı rehberler<br />
hizmet veriyor.<br />
Yanlış:“Kendi ülkenizi anlatmayı başka ülkenin<br />
insanına bırakamazsınız” Sahadan gelen<br />
biri olarak 1000 kere şahidiz ki, bazen siz<br />
ne anlatırsanız anlatın, karşı ülkeden gelen<br />
tur lideri “işine geleni” anlatıyor. Özellikle<br />
memleketimizin Ermeni, Kürt, İnsan ve Kadın<br />
Hakları, Atatürk’ümüz, Dinimiz, Yaşam tarzımız<br />
yanlış, çarpıtılarak veya eksik anlatılmaktadır.<br />
İşte biz de bu nedenle en azından nadir<br />
dillerden çok sıklıkla rehberlik kursu<br />
açılmasından yanayız.<br />
Acente: Rehberlerin bazıları dil bilme vasfını<br />
kaybetmiş. TÜRSAB imtihan etsin.<br />
Yanlış: Kendi birlikleri, dernekleri dururken<br />
haddimize mi? Ne rehberlerin acenteleri<br />
denetlemesi ne de acentelerin rehberleri<br />
denetlemesi normal. Rehber acenteyi, acente<br />
rehberi seçerken dikkat etsin yeter.<br />
Rehber: Rehber yoksa siz de tur yapmayın.<br />
(Ender dillerden rehber bulamadığımız<br />
konusunda).<br />
Yanlış: Olur mu hiç. Fuar fuar dünyayı gezelim,<br />
dünya masraf yapalım, gelen rezervasyonlara<br />
da “ama rehber bulamazsak turu iptal ederiz”<br />
diyelim. Makul mü?<br />
Rehber: Ender dillerde rehberlerin talep<br />
ettikleri ücreti piyasa belirliyor. Eğer o ücretler<br />
ödeniyorsa veren acente var demektir.<br />
Yanlış: Biz kotasyonu hesaplarken, yurt içi, yurt<br />
dışı pazarlama yaparken “karaborsa rehber,<br />
uçak, otel” olacak diye hesaplamıyoruz. Ama<br />
aylar sonra yani rezervasyonu aldıktan sonra<br />
bir sürpriz yaşamak istemiyoruz. Yoksa, 3 katı<br />
fiyat isteyen rehberle, yağmurlu günde 3 katı<br />
fiyat isteyen taksicilere karşı duyulan his aynı<br />
olur.<br />
Rehber: “Biz şöyle kültürlüyüz, üniversite<br />
mezunuyuz, diller biliyoruz. Sizlerse…”<br />
Yanlıştan öte çirkin: Doğrudur, çoğumuz<br />
Cumhurbaşkanı bile olamayız. Ancak,<br />
“Sermayeye diploma sorulmaz”. “Kıroyuz<br />
ama para bizde” der gibi oldu ama gerçek<br />
bu. Tanıdığım birçok holding sahibi de ilkokul<br />
mezunu. Ancak konumuz diploma savaşları<br />
değil, ama sanırım “ego” savaşları.<br />
Rehber: Acenteler kanuna rağmen bazı<br />
turlarda rehber istemiyor.<br />
Buna rehber gerekmediği yurt içi turlarda<br />
diyelim. Özellikle Türklere yapılan, çarşı<br />
turu, kayak turu, trecking, dağ tırmanışı vs<br />
turlarında yabancı dil bilen rehber yerine 2<br />
veya 4 senelik rehberlik mezunu tur lideri<br />
veya şirket temsilcisinin görevlendirilmesinde<br />
ne mahsur var? “Kanunda var” denilerek<br />
çekilmek yerine bu güdük doğan ve bizleri<br />
rahatsız eden kanunun değişmesine ne<br />
dersiniz? Acente de, rehber de ödenen ücretin<br />
helal edildiği hizmetler vermek isteriz. Bu<br />
nedenle Büyük Anadolu Turu gibi istisnai<br />
durumlar ve turlar haricinde, tüm dünyada<br />
olduğu gibi acente talep etmedikçe; müze, ören<br />
yerleri ve şehir turlarında rehberlik alınması<br />
makuldür. Örneğin; Konaklama hatta uçak<br />
varsa ve grup 10 kişinin altındaysa rehberlik<br />
ücreti kişi başı maliyeti %20-30 artıyor. Arzu<br />
edenlerle hesabı beraber yaparız. Fiyatı yüksek<br />
bulan misafirlerimiz, ya ucuz olan kaçak<br />
turlara rağbet ediyor veya kendi başlarına<br />
tur yapıyorlar. Aradaki farkı da “acente<br />
bizi kazıklayacaktı” diye yorumluyorlar. Bu<br />
durumda, ne rehber arkadaşlarımız kazanıyor<br />
ne de biz kazanıyoruz. Acenteler ne kadar çok<br />
kazanırsa o kadar çok kişi turizmden ekmek<br />
yer.<br />
Rehber: Haftalık turlarda her yerde ayrı rehber<br />
alınsın isteniyor.<br />
Doğru: Mesela İspanya, İtalya’da olduğu gibi tur<br />
lideri gruba refakat etsin, ören yerleri ve şehir<br />
turlarında rehber alalım. Kapadokya, Truva<br />
gibi ören yerlerinde yerel rehberlerin birçok<br />
meslektaşından daha yetkin ve bilgili olduğu bir<br />
gerçektir.<br />
Rehber: Dünyada acente yokken rehber vardı.<br />
Acenteciliği rehberler başlattı.<br />
Doğru … da nasıl okuduğumuza bağlı;<br />
Acentelerin daha az iş yapması, rehberlerin<br />
de az iş yapması demektir diye de okunabilir.<br />
“Acente yoksa rehber de yok” başlığının açılımı<br />
elbette budur.<br />
PS: Türkiye’de bilinen ilk rehber, 1900’lü<br />
yıllarda İngiliz subaylarını ve turistleri<br />
Sultanahmet’te gezdiren, 5 dil konuşan<br />
meşhur ayakkabı boyacısı Fötr Nusret*.<br />
*Çetin Kayra’dan. Belki de dünyada ilk rehber,<br />
mağarasını gezdiren bir Neandertaller.
20<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Budak: Turizm Bakanı hayal<br />
satıyor, hiçbir öngörüsü tutmadı!<br />
CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri<br />
Ersoy’un <strong>2021</strong> turizm sezonunun nisan ayında başlayacağını açıklamasının gerçekçi<br />
olmadığını ve pandeminin başlangıcından bu yana Ersoy’un hiçbir öngörüsünün<br />
tutmadığını dile getirdi.<br />
TBMM Başkanlığına Kültür ve<br />
Turizm Bakanı Mehmet Nuri<br />
Ersoy’un yanıtlaması istemiyle<br />
bir soru önergesi veren CHP Antalya<br />
Milletvekili Çetin Osman Budak,<br />
pandemiyle birlikte turizm sektörünün<br />
bankalara olan borçlarının 138 milyar<br />
liraya çıktığını, nakit sıkıntısı nedeniyle<br />
turizm yatırımcılarının otellerini<br />
satmaya başladığını söyledi. Budak, şu<br />
ifadelere yer verdi:<br />
“En önemli turizm pazarlarımızdan<br />
Almanya ve İngiltere’de vakalar çok<br />
hızlı yükseliyor. Hem ölüm hem de<br />
vaka sayılarında rekorlar kırılıyor.<br />
Dünya Sağlık Örgütü, <strong>2021</strong> yılında kitle<br />
bağışıklığı ya da toplumda büyük çaplı<br />
bir bağışıklık beklemediğini açıklıyor.<br />
Ayrıca 21 Ocak tarihli AB Zirvesinde<br />
Uluslararası Aşı Sertifikası tartışılacak.<br />
AB'nin uyguladığı aşılar dışındaki<br />
aşıların kabul görmemesi gündemde.<br />
Bizim elimizde sadece Çin’den gelen 3<br />
milyon doz aşı dışında, AB ülkelerinde<br />
uygulanan herhangi bir aşı yok. Eğer<br />
aşı standartlarına uymayan ülkelere<br />
gidilmemesi yönünde bir karar çıkarsa,<br />
<strong>2021</strong>’de Avrupalı turisti mumla arar hale<br />
geliriz. Sağlık Bakanı ve Turizm Bakanı<br />
el ele turizm sektörünün tabutuna son<br />
çiviyi çakıyorlar.<br />
Şirketinin çıkarları için mi?<br />
Turizm Bakanı, kendi ticari<br />
işletmeleriyle ilgilenmekten borç<br />
batağında kıvranan sektörün dertlerine<br />
çare aramaya zaman bulamıyor.<br />
Krizde otel satın alıyor. Kendi tur<br />
şirketi piyasadaki hakim konumunu<br />
kullanarak “Şimdi Al, Baharda Öde”<br />
kampanyası başlatıyor. Sayın Bakan’a<br />
sormak istiyorum; nisan ayında sezonun<br />
açılacağı açıklamasını sorumlu bir<br />
Bakan olarak mı, yoksa şirketinin<br />
rezervasyonları artırmak isteyen<br />
firma sahibi olarak mı yapıyor? Bakan<br />
devlet koltuğundan kendi şirketinin<br />
pazarlamasını yapıyor.<br />
Bakan Ersoy ayrıca dünyada turist<br />
sayısının yüzde 80, Türkiye’de ise yüzde<br />
70 daraldığını söyleyerek yapay bir<br />
başarı tablosu sunuyor. Oysa Birleşmiş<br />
Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO)<br />
verilerine göre 2020 yılında hem<br />
dünya hem ülkemiz yüzde 72 turist<br />
kaybı yaşadı. Rakamları çarpıtarak<br />
yönetiminizi başarılı çıkaramazsınız.<br />
Ortada bir başarı tablosu yok.”<br />
Budak, önergede şu sorulara yer verdi:<br />
“Mart ayında vaka sayısının iki binli<br />
rakamlara düşeceği, nisan ayında<br />
ise sezonun başlayacağına dair<br />
öngörünüzün temelleri nelerdir?<br />
Turizm sezonunun açılışı ile ilgili<br />
açıklamalarınız öncesinde Sağlık<br />
Bakanlığı ve beraberinde Bilim Kurulu<br />
ile pandemi süreci ve özellikle aşılama<br />
takvimi ile ilgili değerlendirmelerde<br />
bulundunuz mu? Bakanlığın ve Bilim<br />
Kurulu’nun bu konudaki görüşleri<br />
nelerdir? Sahibi olduğunuz seyahat<br />
acentenizin erken rezervasyonla satışa<br />
çıkmasının sezon açılışı açıklamanız<br />
üzerinde etkisi var mıdır? Covid-19<br />
Şeffaflık Endeksine göre 100 ülke<br />
arasında 97’nci sırada bulunan<br />
Türkiye’nin turizm alanında güvenilir<br />
ülke konumuna gelebilmesi için hangi<br />
önlemler hayata geçirilecektir?”
22<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Anadolu yavaşladı<br />
Antalya ve İstanbul yatırıma doymadı<br />
Pandemi döneminin ağır koşullarına rağmen otel yatırımları sürdü. 2020’de 137 yeni otel<br />
projesi teşvik belgesi aldı. Proje sayısı 2019’a göre %19 arttı.<br />
Konaklama sektörü 2020 yılında pandemi<br />
nedeniyle tarihinin en kötü dönemini<br />
yaşamasına rağmen yatırımlar<br />
açısından cazibesini kaybetmedi. Otel<br />
yatırımları, 2020 yılında da yatırımcıların<br />
en fazla ilgi gösterdiği alanlardan biri<br />
olmaya devam etti. Türkiye Otelciler<br />
Birliği’nin (TÜROB), Sanayi ve Teknoloji<br />
Bakanlığı’nın ‘Yatırım Teşvik Belgeleri’ne<br />
ilişkin verilerinden hareketle hazırladığı<br />
2020 yılı yatırım raporuna göre, geçen yıl<br />
toplam teşvik değeri 4 milyar 65 milyon TL<br />
olan toplam 31 bin 98 yataklı 137 otel projesi<br />
için teşvik başvurusu yapıldı. Geçen yıl teşvik<br />
belgesi başvurularının parasal tutarı bir<br />
önceki yıla göre yüzde 7 gerilerken, proje<br />
sayısı yüzde 19, yatak kapasitesi yüzde 1.2<br />
artış gösterdi. 2019 yılında toplam 30 bin 727<br />
yatak kapasiteli 115 otel projesi için 4 milyar<br />
353 milyon TL tutarında teşvik başvurusu<br />
yapılmıştı.<br />
Umut ve güvenin göstergesi<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından<br />
açıklanan ‘<strong>2021</strong> Yılı Turizm Tesisleri Birim<br />
Maliyetler Listesi’ hesabına göre; bu<br />
dönemde yapılan otel yatırımlarının oda<br />
başına maliyetinin 183 bin 404 TL, toplam<br />
yatırım maliyetinin ise 5 milyar 704 milyon<br />
TL olduğu hesaplandı. Raporda yer alan<br />
TÜROB değerlendirmesinde, “Pandeminin<br />
sektörde olumsuz etkileri ve birçok alanda<br />
yatırımların ertelendiği bir dönemde dahi<br />
yatırımcılar, 2020 ve öncesinde başlattıkları<br />
otel yatırımlarını; duran yatırım maliyetinin<br />
daha yüksek olduğu gerçeğinden hareketle<br />
tamamlamak üzere çalışmalarını<br />
sürdürmüştür. Bu durum yatırımcıların<br />
sektöre yönelik umudunun ve güveninin bir<br />
göstergesi olarak değerlendirilebilir” denildi.<br />
Trabzon’da yatırım furyası dindi<br />
Öte yandan TÜROB’un raporuna göre,<br />
geçen yıl 41 şehirde yeni projeler planlandı.<br />
Yeni yatırımlarda Antalya ve İstanbul’un<br />
ezici ağırlığı devam etti. Anadolu’nun<br />
ise yavaşladığı gözlendi. Özellikle son<br />
yılların gözde bölgesi Karadeniz’de yatırım<br />
furyasının yavaşlaması dikkat çekti. Hayata<br />
geçirilecek yeni yatırımlarda Antalya ve<br />
İstanbul’un ezici ağırlığı da sürüyor. Teşvik<br />
belgesi alan projelerin 24’ü Antalya’da,<br />
18’i İstanbul’da yer aldı. En fazla başvuru<br />
yapılan Antalya’daki 24 otel projesinde<br />
9 bin 208 yatak yer alıyor. 18 başvuru<br />
olan İstanbul’daki projelerin toplam<br />
yatak kapasitesi ise 4 bin 308. Yani yatak<br />
kapasitesine geçen yılki projelerin hemen<br />
hemen yarısı Antalya ve İstanbul’da yer aldı.<br />
Muğla 7, Mardin 6, Nevşehir ve Balıkesir<br />
5, İzmir, Hatay, Sakarya ve Şanlıurfa 4’er<br />
projeyle ilk 10’da yer alan diğer iller oldu.<br />
Uzun süre en fazla yatırım alan ilk üç il<br />
arasında yer alan Trabzon’da geçen yıl proje<br />
sayısı 2’de kaldı.<br />
Kapasitede 5 yıldız, proje sayısında<br />
3 yıldız<br />
2020 yılında teşvik belgesi alan oteller<br />
içerisinde kapasite bakımından 33 otelde<br />
15.447 yatak ile 5 yıldızlılar ilk sırada yer aldı.<br />
Otel sayısında ise en fazla başvuru 49 proje<br />
ile 3 yıldızlı oteller için oldu.
gündem / makale<br />
23<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
Sarp Özkar<br />
Travel PR - Ajans Başkanı<br />
Seyahatle ilgili bir işletmeye sahipseniz,<br />
muhtemelen pazarın tıkandığını ve kalabalığın<br />
arasından sıyrılmanın gittikçe daha<br />
zorlaştığını zaten biliyorsunuz. Düşük maliyetli<br />
havayollarının, eko turizmin ve Trip Advisor,<br />
Booking, Kayak, Kiwi veya Expedia gibi büyük<br />
platformların ortaya çıkmasıyla rekabet etmek<br />
daha zorlaştı.<br />
Halkla ilişkilerin, pazarlama stratejiniz ile<br />
bütünleştirilmesi fark oluşturmanın ve fark<br />
edilmenin mükemmel bir yoludur. Seyahat<br />
endüstrisinde etkili bir halkla ilişkiler stratejisi<br />
geliştirmek için size sunacağımız en iyi<br />
ipuçlarına gelirsek:<br />
Halkla ilişkiler planınızı bir yıl<br />
önceden hazırlayın<br />
Halkla ilişkilerde zamanlama çok önemlidir.<br />
Bu özellikle mevsimsel bir sektör olan seyahat<br />
endüstrisi için geçerlidir. Bu nedenle, halkla<br />
ilişkiler stratejinizde verimli olabilmek için,<br />
kesinlikle önceden plan yapmanız gerekir.<br />
Esasen, halkla ilişkiler takviminiz iş takviminizi<br />
takip eder. İşletmenizde meydana gelen her<br />
önemli olayı-gelişmeyi, kampanyayı veya haberi<br />
yazın. Ardından, hazırlamanız gereken halkla<br />
ilişkiler reaksiyonlarını düşünebilirsiniz.<br />
Örneğin, popüler yaz aylarından (temmuzağustos)<br />
önce tatile gitmek isteyenler için<br />
mayıs-haziran ayına özel bir kampanya<br />
yapmaya karar verdiniz. Kampanyanızı<br />
tanıtmak için hangi halkla ilişkiler araçlarını<br />
kullanabileceğinizi düşünün. Basın bülteni<br />
mi göndereceksiniz? "En iyi tatil fırsatları"<br />
listesinde görünmesi için bir içerik mi<br />
hazırlayacaksınız? Sosyal medya influencerları<br />
ile iletişime mi gireceksiniz? Gibi pek çok farklı<br />
seçeneğiniz var.<br />
Ne yapmak istediğiniz hakkında bir fikriniz<br />
olduğundan emin olun. Emin olduğunuzda,<br />
basın bültenlerinizi önceden yazabilirsiniz.<br />
Böylelikle, zamandan tasarruf edersiniz.<br />
Temmuz ayının en iyi tatil yerlerini listeleyen<br />
bir makalede görünmek istiyorsanız, medya<br />
mensupları makalelerini ve haberlerini<br />
erken hazırladığından, içeriğinizi havaların<br />
ısınmaya başlaması ile 3-4 ay kadar önceden<br />
göndermeniz gerekir. Aynı şey yılbaşı tatili,<br />
bayram tatilleri ve 29 Ekim ve 19 Mayıs gibi<br />
dönemler için de geçerlidir.<br />
Bununla birlikte, seyahat endüstrisindeki<br />
güncel haberlere veya işinizi etkileyebilecek<br />
haberlere dayanarak bir açıklama yapmak<br />
istiyorsanız, çok hızlı olmanız gerekir. Gündem<br />
oluştuğu anda birkaç saat içinde yani hemen<br />
aksiyon almalısınız. Etkinlikten 3-4 gün sonra<br />
Seyahat Sektöründe Halkla İlişkiler Stratejisi<br />
Oluşturmanın 5 Yolu<br />
vereceğiniz görüş çok büyük ihtimalle hiçbir<br />
gazeteci tarafından dikkate alınmayacaktır.<br />
Halkla ilişkiler kitlenizi<br />
tanımlayarak doğru yayınları<br />
hedefleyin<br />
Yapmanız gereken başka bir şey de, basın<br />
bültenlerinizi göndermek istediğiniz yayınların<br />
bir listesini hazırlamaktır. İşinizle alakalı<br />
oldukları için seyahat veya yaşam tarzı<br />
yayınlarını hedeflemek işinize yarayacaktır.<br />
Döneme bağlı olarak bazı ulusal gazetelerin<br />
seyahat eklerinde veya çok ziyaret edilen haber<br />
sitelerinin turizm sayfalarında haberleriniz<br />
ile yer almak isteyebilirsiniz. Doğru yayınları<br />
ve gazetecileri seçtiğinizden emin olmak<br />
için hedef kitlenizi ve onların ne okuduklarını<br />
düşünün. Örneğin, Business Class uçuşları<br />
tanıtmaya çalışıyorsanız, muhtemelen iş<br />
yayınlarını hedeflemek mantıklı olur. Bir doğa<br />
turizmi işletmesi yönetiyorsanız, hedef kitleniz<br />
tamamen farklı olacaktır. Doğa ve çevre odaklı<br />
yayınlara ulaşmaya ne dersiniz?<br />
Güçlü görseller kullanın<br />
Bir basın bülteni gönderdiğinizde, gazetecilerin<br />
ve blog yazarlarının makalelerinde<br />
kullanabileceği bir resim eklemeniz gerekir.<br />
Mümkün olduğunca profesyonel görünen<br />
yüksek çözünürlüklü bir resim ilettiğinizden<br />
emin olun. Fotoğraf konusu özellikle de<br />
seyahat endüstrisinde önemlidir, çünkü<br />
seyahat hakkında köşe veya haber yazan<br />
gazeteciler okurları için gidilecek yerin<br />
etkileyici görsellerini eklemek isteyeceklerdir.<br />
Güçlü görsellik sunan fotoğraflar<br />
sağlamazsanız basında yer alma şansını<br />
kaçırabilirsiniz. Sadece fotoğrafı göndermeniz<br />
de yetmez! Dergi veya gazete gibi basılı<br />
mecralarda da yer alabilme ihtimaliniz için,<br />
mutlaka yüksek çözünürlüklü fotoğraflar<br />
seçmeli, en az 1 yatay ve en az 1 dikey kadraj<br />
olacak şekilde fotoğrafları iletmelisiniz. Zira<br />
mecranın dikey fotoğraf kullanma dışında<br />
şansı yok ise, sayfadan atılma ihtimaliniz çok<br />
yüksektir.<br />
Basın gezisi ve influencer<br />
deneyimleri iyi fikirdir<br />
Tüm olasılıkları kendi lehinize çevirmek<br />
istiyorsanız, gazetecileri ve influencerblog<br />
yazarlarını bir geziye davet etmeyi<br />
düşünebilirsiniz. Böylece konvansiyonel<br />
medya ve sosyal medya için özel bir deneyim<br />
yaşatırsınız. Bunu yapmanın avantajı, basında<br />
yer alacağınızdan neredeyse emin olursunuz<br />
ve çıkacak haberin pozitif olma olasılığı da<br />
yüksektir. Ancak, dezavantajı ise iyi bir deneyim<br />
olmazsa basında farklı görüşlere sahip<br />
haberler çıkabilir ve tabii ki, bu tip bir seyahat<br />
size çok pahalıya mal olur. Bu nedenle, yola<br />
çıkmadan önce bütçenizi iyi ayarladığınızdan,<br />
mükemmel bir seyahat düzenlediğinizden<br />
ve doğru kişileri seçtiğinizden emin olun.<br />
Bir basın gezisi yapacaksanız, bugüne<br />
kadar 50’nin üzerinde basın gezisi yapan ve<br />
Türkiye’de seyahat alanında ilk influencer<br />
gezilerini başlatan kişi olarak size tavsiyem<br />
bu işi, bizim gibi işinin uzmanı bir PR ajansı<br />
ile yürütmenizdir. Markanın direkt basınlainfluencerlar<br />
ile muhatap olmasının geri<br />
dönülemez sorunlar oluşturabileceğini<br />
belirteyim. Tabii bir diğer önemli konu da, hangi<br />
mecralar, hangi gazeteciler bir arada olurlar,<br />
hangileri aynı ortamda bulunmak istemeyebilir,<br />
influencer-blog yazarının bulunduğu bir<br />
seyahate kimler gelmek istemez, bunları<br />
önceden bilmezseniz seyahatiniz kötü<br />
sürprizlere gebe olur.<br />
Kriz yönetimi: Bir halkla ilişkiler<br />
planı hazırlayın<br />
Seyahat sektöründe, markanız ve satışlarınız<br />
üzerinde olumsuz bir etkisi olabilecek birçok<br />
şey yanlış gidebilir. Mümkün olduğunca çabuk<br />
tepki vermeye hazır olmanız çok önemlidir.<br />
Bunun için bir kriz yönetim planı hazırlamanız<br />
gerekir.<br />
Oluşabilecek tüm olası riskleri listeleyin ve her<br />
durumda en iyi tepki vermenin yolunu önceden<br />
belirleyin. Her zaman müşterinizin yanında<br />
olmanızı tavsiye ederiz. Seyahat sektöründe<br />
müşteri şımartılmak, ilgi görmek ve hizmet<br />
verenin ne olursa olsun arkasında durduğunu<br />
görmek ister.<br />
Halkla İlişkiler (PR) ve her türlü iletişim<br />
çalışması, seyahat sektöründeki bir işletme için<br />
elzemdir. Marka profilinizi oluşturmanıza ve ün<br />
kazanmanıza yardımcı olacaktır. Basında yer<br />
alma şansınızı artırmak için, bir yıl öncesinden<br />
planlama yapmanız ve halkla ilişkiler<br />
stratejinizin güçlü olmasını sağlamak için hitap<br />
ettiğiniz kitleyi anlamanız önemlidir.<br />
Son bir tavsiye, işletmeniz ve fiyat-hizmet<br />
politikalarınız hakkında tamamen şeffaf olun.<br />
Birçok seyahat platformu, inanılmaz fırsatlar<br />
sunarak müşteri çekmeye çalışır. Sorun şu<br />
ki, fırsata tıkladığınızda, bunun gerçekten var<br />
olmadığını fark edersiniz. Bu itibarınız için<br />
kötü bir izlenim oluşturur, bu nedenle şeffaflık<br />
şarttır. Müşteri ilişkilerine dönemsel değil,<br />
kalıcı olarak eğilmek ve o şekilde davranmak<br />
kazandırır.
24<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Radisson Grubu’ndan Erciyes ve<br />
Çamlıvadi’ye iki yeni proje<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group, Erciyes kayak Merkezi ve İstanbul'un Avrupa yakasındaki yeni<br />
yerleşim ve ticaret bölgesi Çamlıvadi’de imzaladığı iki yeni yatırım projesinin duyurusunu<br />
yaptı. Uluslararası zincir otel grubu bu yeni yatırımları ile 2025’e kadar Türkiye genelinde<br />
50 otel ve 10 bin odaya ulaşmayı hedefliyor.<br />
Türkiye’de Erciyes ve Çamlıvadi’de<br />
hayata geçireceği iki yeni yatırımın<br />
duyurusunu yapan Radisson <strong>Hotel</strong><br />
Group’ un portföyünde şu anda Türkiye'de<br />
faaliyette ve geliştirilmekte olan 30'dan<br />
fazla otel ve 4.500’den fazla oda bulunuyor.<br />
Şehirdeki 16 oteli ile İstanbul'un önde<br />
gelen otel işletmelerinden biri olan grup,<br />
Türkiye'de Radisson Collection, Radisson<br />
Blu, Radisson ve Park Inn by Radisson ile<br />
temsil edilen 4 markaya sahip.<br />
Rankoussi: “Türkiye, grubumuzun<br />
odak ülkelerinden biri”<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group'un Afrika ve<br />
Türkiye'den Sorumlu Geliştirme Başkan<br />
Yardımcısı Ramsay Rankoussi; “Türkiye'de<br />
hayata geçireceğimiz iki yeni oteli daha<br />
duyurmaktan ve mevcut yatırımcımızla<br />
ilişkimizi daha da genişletmekten büyük<br />
heyecan duyuyoruz. Dağların arasında<br />
konumlanan Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Mount<br />
Erciyes, mevcut olan Radisson Blu <strong>Hotel</strong><br />
Kayseri'ye bu bölgede eşlik edecek.<br />
Radisson Residences İstanbul Çamlıvadi’yi<br />
ise İstanbul'daki servisli daire segmentinde<br />
büyüyen varlığımız olarak görüyoruz. Türkiye,<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group için önemli bir odak<br />
ülke olmaya devam ediyor ve ülkedeki<br />
varlığımız genişlerken, başta İstanbul olmak<br />
üzere tüm markalar ve tüm segmentlerdeki<br />
liderliğimizi daha da güçlendiriyoruz.”<br />
Erciyes Dağı’nın eteklerinde<br />
konumlanacak<br />
Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Mount Erciyes,<br />
Kayseri'nin öne çıkan bölgesinde, Erciyes<br />
Dağı'nın eteklerinde yer alacak. Otel, 16'sı<br />
süit olmak üzere 60 oda, iki ayrı restoran,<br />
bir lounge, spor salonu, spa ve yüzme<br />
havuzuna sahip olacak. Kayseri bölgesi, kış<br />
ayları için Türkiye’nin en iyi lokasyonlarından<br />
biri olarak öne çıkarken, Türkiye’nin en<br />
yüksek dağlarından biri olan ve dünya<br />
standartlarında pistlere sahip olan Erciyes,<br />
kayak severler ve kış sporları meraklıları<br />
için eşsiz doğası ile uluslararası spor<br />
müsabakalarına ev sahipliği yapıyor.<br />
Çamlıvadi, İstanbul'daki 4.<br />
Radisson Residences olacak<br />
Radisson Residences İstanbul Çamlıvadi,<br />
İstanbul'daki dördüncü Radisson Residences<br />
olacak. İstanbul'un Avrupa yakasının<br />
yeni iş ve yerleşim merkezi Çamlıvadi<br />
bölgesinde yer alacak olan tesis, şehrin<br />
ana iş merkezlerine ve hem yerel hem de<br />
uluslararası futbol maçlarına ev sahipliği<br />
yapan Türk Telekom Arena stadyumuna<br />
kolayca ulaşılabilen bir konumda yer<br />
alacak. Uzun süreli konaklamalar için<br />
mükemmel bir seçenek olan Radisson<br />
Residences İstanbul Çamlıvadi' de 65<br />
servisli daire, restoran, spor salonu, spa,<br />
kapalı yüzme havuzu ve çocuklar için oyun<br />
alanı bulunacak. Radisson Residences<br />
İstanbul Çamlıvadi, Türkiye'nin zengin<br />
tarihine, çarpıcı manzaralarına ve enfes<br />
kültür ve mutfağına açılan İstanbul'un yeni<br />
havaalanına sadece 15 dakika uzaklıktadır.<br />
Yatırımcısı Doruk Ticari Yatırımlar<br />
ve İnşaat A.Ş.<br />
Her iki projenin sahibi olan Doruk Ticari<br />
Yatırımlar ve İnşaat A.Ş. adına Süleyman<br />
Çetinsaya; “Bu muhteşem yeni tesisler<br />
sadece mevcut otel portföyümüzü<br />
mükemmel bir şekilde tamamlamakla<br />
kalmıyor, aynı zamanda Radisson <strong>Hotel</strong><br />
Group ile stratejik ortaklığımızı da<br />
güçlendiriyor. Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Mount<br />
Erciyes’in Aralık <strong>2021</strong>'de ve Radisson<br />
Residences İstanbul Çamlıvadi'nin 2023'ün<br />
başlarında açılması planlanıyor ve biz her iki<br />
tesisin de açılmasını büyük bir heyecan ile<br />
bekliyoruz ''.
26<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
Fotoğraflar: Seher Doğan<br />
Türkiye’nin ilk kadın kaymakamı Özlem<br />
Bozkurt Gevrek, 29 yıl Anadolu’yu<br />
karış karış gezdikten sonra İstanbul<br />
Turizminden Sorumlu Vali Yardımcısı olarak<br />
atandı. “İstanbul’u yöneten Türkiye’yi yönetir”<br />
sorumluluğuyla zorlu pandemi koşullarında<br />
kente hizmet için kolları sıvayan Bozkurt<br />
Gevrek, turizmcilere seslenerek: “Sektörün<br />
yardımına ihtiyacım var, mümkün olduğu<br />
kadar tüm temsilcilerle ilişki ve iletişim içinde<br />
olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu kapı<br />
herkese açık, birlikte çalışmalıyız” çağrısını<br />
yaptı.<br />
İstanbul’a hizmet etmenin kendisi için çok<br />
büyük bir gurur ve onur olduğunu samimi<br />
cümleleriyle paylaşan Özlem Bozkurt Gevrek<br />
ile taşradan İstanbul’a uzanan siyasi kariyerini<br />
ve şehre dair hayallerini konuştuk.<br />
Özlem Hanım, öncelikle sizi<br />
tanıyabilir miyiz? İstanbul<br />
Valiliği Turizmden Sorumlu Vali<br />
Yardımcılığı görevine gelmeden<br />
önce neler yaptınız?<br />
Ben taşrada büyüdüm. Babam emniyet<br />
mensubuydu. Taşrada, küçük ilçelerde<br />
görmüş olduğunuz en büyük rol model<br />
kaymakamdır. 29 Ekimlerde, törenlere<br />
kaymakam başkanlık ederdi. Babamda<br />
emniyet mensubu olduğu için hep sorardım,<br />
“Kim bu 29 Ekim’de bizi selamlayan?” diye.<br />
O zamanlardan gelen mesleğe saygı ve<br />
hayranlık Beni bugün buralara getirdi. Biz<br />
taşrada çok güçlü çocuklar olarak yetiştirildik.<br />
Annem ve babam da güçlü rol modellerdir.<br />
Bizim ailede kız-erkek çocuk ayrımı yoktur,<br />
kız çocuklarına belli roller yüklenmez.<br />
Toplumsal cinsiyet eşitliği hakimdir. Böyle<br />
bir ailede, yetiştiğim için belki de şanslıydım,<br />
dolayısıyla bugün buralara kadar gelebildim.<br />
Şanslıydım diyorum, neticede ülkemde benim<br />
kadar şanslı olmayan hemcinslerim; kız<br />
çocuklarımız, kadınlarımız vardı. Köylerinin<br />
dışını görmemiş insanlar vardı. Kadınlarımız<br />
için yapılabilecek en güzel şey, onlara<br />
eğitim ve ekonomik imkanlar sağlamaktı.<br />
Kaymakamlığım boyunca her zaman onlara<br />
yardım edebilmenin büyük onurunu yaşadım.<br />
Derken İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler<br />
Fakültesi’ni kazandım. O dönemde kadınlara<br />
henüz kaymakamlık hakkı tanınmamıştı.<br />
Özlem<br />
Bozkurt<br />
Gevrek<br />
“Sektörün<br />
yardımına<br />
ihtiyacım var,<br />
el birliğiyle<br />
çalışmalıyız!”<br />
İş inada bindi. Ve dedim ki, “Bu okulu<br />
bitirdikten sonra kaymakam olacağım”. Biz<br />
mezun olduktan sonra Türkiye’de ilk defa<br />
kadınlara kaymakamlık hakkı tanındı. Ben de<br />
Türkiye’nin ilk kadın kaymakamı olarak 1992<br />
yılında göreve başladım. Kaymakamlıkta 29 yıl,<br />
genel müdürlük ve işte bugün İstanbul’dayız.<br />
Türkiye’nin ilk kadın kaymakamlığı<br />
ve ardından İstanbul Valiliği<br />
Turizmden Sorumlu Vali<br />
Yardımcılığı görevleri… Bir<br />
kadın bürokrat olarak ilklere<br />
öncülük etmek nasıl bir duygu ve<br />
sorumluluktur?<br />
Meslekte ilk olmak her zaman zordur, bunu<br />
kabul etmek lazım. Çünkü hemcinslerinizin<br />
hep 3-5 katı daha fazla çalışmanız gerekir.<br />
Bilgi ise her zaman güçtür. Bilgi sahibi<br />
olduğunuz zaman insanlar size saygı duyar.<br />
Ben her zaman şunu söyledim, “İnsanların<br />
bu kapıdan içeri girerken değil, çıkarken ne<br />
düşündükleri önemlidir.” Dolayısıyla sizin<br />
olaya hakimiyetiniz, kendinizi sadece bir<br />
kadın olarak değil, bir kaymakam olarak<br />
görmeniz çok önemli. Siz kendinizi nasıl<br />
görürseniz ve kabul ederseniz, onlar da öyle<br />
hisseder. İnsanlar belki içeri girdiklerinde size<br />
“Kaymakam Bey” diye hitap eder ama dışarı<br />
çıkarken artık kadın ya da erkek olmanızın<br />
onlar için önemi kalmamıştır, Önemli olan<br />
sorunlarını çözmenizdir.<br />
Makamınıza gelen insanlar o<br />
kapıdan nasıl çıktılar dersiniz?<br />
Devletin güçlü ve güzel bir yüzü vardır,<br />
Halkımızın güvendiği yüzü vardır… Bizim
halkımız devletini sever, devletine bağlıdır.<br />
Ben mümkün olduğu kadar gülümseyen bir<br />
yüz, vatandaşımın sırtını sıvazlayan bir el<br />
olmaya çalıştım. Her sektörde bu böyledir.<br />
Bir kaymakam olarak çalışırken de böyleydi,<br />
bugün dış ilişkilerden, turizmden, kültürden<br />
sorumlu bir vali yardımcısı olarak çalışırken<br />
de böyle. Ben devlet dairesinde anamababama<br />
nasıl davranılmasını istiyorsam,<br />
vatandaşlara da öyle davranmanın önemine<br />
inanırım.<br />
İstanbul turizmine Vali Yardımcısı<br />
olarak atanmak aklınıza gelir miydi<br />
hiç? Kararnamede isminizi ilk<br />
gördüğünüzde ne düşündünüz?<br />
Çok mutlu oldum. Dediğim gibi İstanbul<br />
Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi<br />
mezunuyum. Arkadaşlarımla Cağaloğlu<br />
yokuşundan, Bab-ı Ali’den yürürken valiliğe<br />
bakar iç geçirirdik. Şimdi buradayım, camdan<br />
bakıyorum yürüyen öğrencilere. Elbette bu çok<br />
büyük bir gurur ve onur benim için. Bugüne<br />
kadar hep taşradan baktım, artık İstanbul’dan<br />
bakıyorum. Tabii İstanbul çok büyük ve<br />
kozmopolit bir şehir. Avrupa’nın 14 ülkesinden<br />
çok daha büyük. Güzel bir görev verildi bana.<br />
Turizmden, dış ilişkilerinden sorumluyum.<br />
Düşünebiliyor musunuz, New York’tan sonra<br />
en fazla dış temsilciliğe ev sahipliği yapan,<br />
16 milyon nüfusa sahip bir şehir. Hani derler<br />
ya; “İstanbul’u yöneten Türkiye’yi yönetir.”<br />
Görevimin öneminin ve sorumluluğunun<br />
bilincindeyim ve layık olmak için elimden<br />
geleni yapmaya çalışıyorum.<br />
Turizm, salgından en fazla<br />
etkilenen sektörlerin başında geldi<br />
malum. Sizin pencerenizden sektör<br />
nasıl bir sınav verdi?<br />
Tüm dünyada olduğu gibi İstanbul’umuzun<br />
da bu krizden ister istemez olumsuz<br />
etkilenmemesi, Sağlığın, ekonominin,<br />
eğitimin olumsuz etkilendiği bir dönemde<br />
turizmimizin de etkilenmesi mümkün değil<br />
diye düşünüyorum. Dolayısıyla önemli olan bu<br />
hasarı en az zararla atlatabilmek. Eskilerin<br />
söylediği gibi, önemli olan “can sağlığı”<br />
Her şeyin yerine yenisi konulabilir. Eğitimi<br />
tekrarlayabiliriz, ekonomideki hasarlarımızı<br />
yavaş yavaş atlatabiliriz, turizmimizi tekrar<br />
ayağa kaldırabiliriz, ama önemli olan<br />
can kaybının en az olması. Çok şükür<br />
aşılama başladı. Bundan sonra yavaş yavaş<br />
turizmde ne yapacağımıza bakacağız, sektör<br />
temsilcilerimizle, sizlerle bir araya geleceğiz,<br />
kısa, orta ve uzun vadede neler yapacağımıza<br />
hep birlikte karar vereceğiz. Ama bundan<br />
sonra eminim birlikte çok daha güzel günler<br />
için çalışacağız. Devlet olarak, sektör olarak,<br />
sivil toplum kuruluşları ve basın olarak<br />
inşallah yeniden güzel günlere ulaşacağız.<br />
Tabii siz çok talihsiz bir dönemde<br />
göreve geldiniz.<br />
Maalesef, şuana kadar İstanbul’un<br />
nimetlerini görmedim. İnşallah özlediğimiz<br />
o güzellikleri de yakında görmek nasip olur.<br />
Bu zorlu dönem elbette bitecek. Hiçbir<br />
virüs insandan daha güçlü değildir, biz<br />
bu dönemi geçireceğiz. Öyle ya da böyle…<br />
ama geleceğe yönelik olarak; 31 Mart’tan,<br />
31 Haziran’dan sonrası için alt yapımızı<br />
şimdiden oluşturmamız lazım. Türkiye, her<br />
bakımdan potansiyeli olan bir ülke. İstanbul<br />
dersek, hakikaten yüksek seviye bir turizm<br />
potansiyeline sahip. Dolayısıyla kaynaklarımız<br />
nelerdir; güçlü yönlerimiz, zayıf yönlerimiz<br />
nelerdir, zayıf yönlerimizi güçlendirmek<br />
için alt yapılarımız nelerdir? Ama belki de<br />
biraz elimizi başımıza koyup çalışmamız, bu<br />
çalışma sırasında oluşturacağımız raporlara<br />
göre ortaya koyacağımız efor önemli. Belki de<br />
şu anda alt yapı oluşturmanın tam zamanı.<br />
Ondan sonra da hep beraber koşturmaya<br />
başlamalıyız.<br />
Bu zaman içinde içeriden<br />
ve dışarıdan bir öngörünüz<br />
oluşmuştur. Şehrin pandemi<br />
öncesine ait temel sorunları<br />
nelerdi? Bundan sonrası için<br />
sorunların çözümüne yönelik<br />
nasıl bir yol haritası izlemek<br />
lazım? Bu anlamda Bakanlık,<br />
Valilik çalışmaları ne durumdadır?<br />
Sektörle nasıl bir iş birliği<br />
yürütmek gereklidir?<br />
İşte onu hep beraber çalışmamız lazım. Şu<br />
anda da o çalışmayı devam ettiriyoruz. Ama<br />
benim o konuyla ilgili olarak da sektörün<br />
yardımına ihtiyacım var. Sektörün tüm<br />
temsilcileriyle mümkün olduğu kadar ilişki<br />
içinde olmamız lazım. Maalesef şu anda<br />
yaşamış olduğumuz pandemi bunun biraz<br />
belini büktü. Ben tüm paydaşlarımızdan<br />
iletişim istiyorum. Bu kapı herkese açık,<br />
lütfen herkesi davet ediyorum. İletişim<br />
konusunda bir problemimiz yok; maskemiz<br />
var, mesafemiz var, iyonik temizleyicilerimiz<br />
var: beni her zaman ziyaret edebilirler, ben<br />
buradayım.<br />
Diğer sorunuza gelecek olursam, bu<br />
dönemde yapılabilecek en iyi şey, salgına<br />
uygun tedbirlerin alınmasıydı, Güvenli<br />
Turizm Sertifikasının alınmasıydı. Biz son<br />
iki aydan beri; Sayın Valimizin talimatlarıyla,<br />
İstanbuldaki bütün otellerimizle<br />
sertifikalandırma çalışmalarını yürütüyoruz.<br />
Bakın bizim otellerimizin hiçbirinde önemli<br />
bir problem çıkmadı. Önemli bir vakamız<br />
oluşmadı. Allah’a çok şükür otellerimizden<br />
hastalıkla ilgili ciddi bir vaka yaşanmadı.<br />
Bugün İstanbul’da bütün otellerimiz Güvenli<br />
Turizm Sertifikasına sahip olma konusunda<br />
yoğun çaba içerisinde olduğumuzu<br />
göğsümüzü gere gere söyleyebiliyoruz.<br />
Çünkü bütün denetimler düzenli olarak<br />
yapılmaktadır. İki aydır biz bütün otellerin<br />
Güvenli Turizm Sertifikasının alınması ile ilgili<br />
olarak teşviklerimizi ve gerekli denetimlerimizi<br />
yaptık. Gerekli tüm tedbirler alınmakta ve<br />
gerek Sayın Turizm Bakanımız gerekse<br />
Sayın Valimiz konu üzerinde hassasiyetle<br />
durmaktadır. Ama en önemlisi sektör bu konu<br />
Devletin güçlü ve güzel bir<br />
yüzü vardır, halkımızın güvendiği<br />
yüzü vardır. Bizim halkımız<br />
devletini sever, devletine bağlıdır.<br />
Ben mümkün olduğu kadar<br />
gülümseyen bir yüz, vatandaşımın<br />
sırtını sıvazlayan bir el olmaya<br />
çalıştım. Kaymakam olarak<br />
çalışırken de böyleydi; bugün dış<br />
ilişkilerden, turizmden, kültürden<br />
sorumlu bir vali yardımcısı olarak<br />
çalışırken de böyle.<br />
üzerinde hassasiyetle durmakta ve bu biz<br />
gurur duyuyoruz.<br />
Pandemi sonrası için İstanbul<br />
turizminde bir patlama bekliyor<br />
musunuz?<br />
Açıkçası ben şöyle düşünüyorum. Aslında<br />
bunu sadece ben değil, bütün turizm<br />
otoriteleri düşünüyor. Türkiye’de ilk vaka<br />
Mart 2020’de görüldü. Asya’da daha önce<br />
başladı. İtalya ve Fransa’da şubatta ortaya<br />
çıktı. İnsanlar artık evde oturmaktan sıkıldı,<br />
bir şekilde sosyalleşmek, gezmek, turizmin<br />
bir objesi olmak istiyor. İnşallah pandemi<br />
süreci atlatıldığında, insanlar kendilerini<br />
dışarı atacak. Az önce bahsettiğim gibi sürece<br />
hazırlıklı olmaktan kastım budur. İşte tam<br />
da bugünlere hazırlıklı olmamız, İstanbul<br />
turizminin alt yapısını oluşturmamız, sektörü<br />
çeşitlendirmemiz lazım. İstanbul turizmi<br />
ve Türkiye turizmi olarak. Bizde potansiyel<br />
çok fazla. Tarihi Yarımada da var, Boğaz da,<br />
Adalar da, Hisar da. Burada tarih de var,<br />
alışveriş de, Kapalıçarşı da var. Avrupa’nın<br />
en gelişmiş alışveriş merkezleri de var,<br />
düğün turizmi de, toplantı turizmi de. Saray<br />
Mutfağı da var, Binbir Gece mutfaklarımız da,<br />
gastronomi uzmanlarımız da, balık da, kebap<br />
da. Dediğim gibi insanlar artık sıkıldı; nefes<br />
almak, dokunmak, sarılmak istiyor. Dolayısıyla<br />
turizm, insanlar için evin dışına çıkıp nefes<br />
almanın bir parçası. Bizim İstanbul olarak<br />
hazır olmamız lazım.<br />
Sizi biraz daha yakından tanıyabilir<br />
miyiz? Evdeki ve çalışma<br />
hayatındaki Özlem Bozkurt Gevrek<br />
nasıl biridir?<br />
Mükemmeliyetçiyimdir… Belki en zor yanım<br />
bu. Evimde de böyleyim, iş hayatımda da. Ekip<br />
çalışmasına inanıyorum. Birlikte çalıştığım<br />
arkadaşlarıma bir iş verirken mutlaka süreli<br />
veririm. Bunu da gülen yüzümle yaparım. Bir<br />
saat içinde yapılacak, bir gün içinde yapılacak,<br />
bir ay içinde yapılacak… zamanı belirlenmiş<br />
bir iş mutlaka o saat içinde yapılmalı. Onun<br />
kontrolünü de yine gülen yüzümle yaparım.<br />
Titiz ve disiplinliyimdir. Çocuğumu da böyle<br />
yetiştirmeye çalışıyorum. Düzgün çalışmayı
28<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
severim, çevremdekilerden de düzgün<br />
çalışmalarını beklerim. Her şey çok düzenli<br />
olmalı. Çünkü yaşamımızın kaynağı bu.<br />
Ev ve iş yaşamımızda bu düzen dengesi<br />
önemli. Başarının kaynağının bu olduğunu<br />
düşünüyorum. Başka türlü başarılı olamayız<br />
ki. Siz kendinizden bir paye biçin, çocuğunuzu<br />
yetiştirirken bir takım belli değerleri ona<br />
veremezsiniz, belli bir çerçeveyi çizmezseniz o<br />
çocuğun başarılı olması mümkün değil. Aynı<br />
şey toplum, insanlar, aile yaşamı ve şirketler<br />
ve her kurum için geçerli değil midir?<br />
İstanbul Valiliği bünyesinde<br />
15 erkek Vali Yardımcısı<br />
ile dirsek temasında<br />
çalışıyorsunuz. Türkiye’de iş<br />
dünyasında ve turizmde kadın<br />
istihdamının konumunu nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Bundan önceki görevim dolayısıyla da<br />
kadınların toplumun her kademesinde<br />
mutlaka yer alması gerektiğine<br />
inananlardanım. Kadınlar artık yavaş yavaş<br />
tıpkı bizim mesleğimizde olduğu gibi her<br />
alanda görev alıyor. Arzu edildiği ölçüde<br />
mi, hayır! Baktığımızda kadın turizmde de<br />
yer almaya başladı. Ancak sektörel olarak<br />
baktığınızda; kadının hizmet sektöründeki<br />
sayısı daha fazla. Ne yazık ki yönetim<br />
kademesinde ise yeteri kadar yok. Genel<br />
olarak yönetimde kadın aile işletmelerinde<br />
yer alabiliyor. Sektörel olarak yönetici<br />
pozisyonunda kadının çok fazla olmadığını<br />
görüyoruz. Bu sadece turizmde değil, tüm<br />
sektörlerde böyle. Bunun sebebi kadının<br />
yetersizliği ve yeteneksizliği değil!<br />
Türkiye’de bizim kadınları destekleyici<br />
mekanizmalarımız yok. Bunlar neler? Birincisi<br />
yeteri kadar kreşlerimiz yok. Kadın belli bir<br />
yere kadar geliyor, evleniyor, bir çocuk, iki<br />
çocuk, ondan sonra kadını destekleyen bir<br />
kocası ya da annesi, babası, kayınvalidesi<br />
yoksa iş dünyasında yalnız kaldığını hissediyor.<br />
Çocuk bakımı mekanizmaları da yeteri<br />
kadar yoksa sektörden ayrılmak durumunda<br />
kalıyor. Çünkü sektör acımasız… Hangi sektör<br />
olursa olsun acımasız ve bu sektörde kadın,<br />
erkeklerle mücadele ederken 5-0 geride<br />
kalıyor. Bu sadece turizm için değil, her sektör<br />
için geçerli. Basında da var, ekonomiyle<br />
ilgili sektörlerde de var. Bu sebeple kadını<br />
destekleyici mekanizmaları geliştirmemiz<br />
lazım. Mesela sizin de tek çocuğunuz var,<br />
benim de. Benim çocuğuma annem baktı,<br />
o olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.<br />
İngiltere’ye master için gittiğimde annemde<br />
benimle birlikte geldi. Arkasından kocam<br />
ücretsiz izin alıp yanıma geldi. Bu yüzden çok<br />
şanslı olduğumu düşünüyorum. Her kadın<br />
elbette ki benim kadar şanslı değil…<br />
Artı diğer bir konu da var, eğer bir ailede<br />
bakıma muhtaç yaşlı varsa onun bakımı da<br />
kadına düşüyor. İşte bu tür mekanizmalar<br />
olmadığı için kadının iş yaşamına katılımı<br />
Türkiye’de çok zor. Hala baktığımızda yüzde<br />
25 ile 30 arasında. Dolayısıyla turizmin<br />
üst pozisyonlarında kadını görmek de zor.<br />
İstanbul’a gelen<br />
bir turist günde<br />
yaklaşık 120 dolar<br />
harcama yaparken,<br />
Dubai’de 540 dolar<br />
harcıyor. Dubai’de bu<br />
adam ne yapıyor da<br />
bu kadar çok para<br />
harcıyor? İstanbul<br />
turizmi olarak biz ne<br />
yapmalıyız, üzerinde<br />
düşünmemiz, bu alt<br />
yapıyı oluşturmamız<br />
gerekiyor.”sorumlu bir<br />
vali yardımcısı olarak<br />
çalışırken de böyle.<br />
Rakamlara baktığımızda;<br />
turizm istihdamında<br />
ağırlıklı olarak kadın ya kat görevlisi, garson<br />
ya da benzeri yan hizmet sektörlerinde<br />
çalıştırılırken, bu piramit yönetim<br />
kademelerine doğru gidildikçe daralıyor.<br />
Birçok sektörde olduğu gibi. Kamu, özel<br />
sektör ve kadın sivil toplum kuruluşları bu<br />
konuyla ilgili olarak çalışıyor. İnşallah en<br />
azından bizim çocuklarımız bunların bir gün<br />
arzu edilen seviyeye geldiğini görecektir diye<br />
umuyoruz.<br />
Kadın dayanışmasının anlamını<br />
sorsam?<br />
Sektörde kadın dayanışmasının gücüne<br />
inanıyorum. “Kadın kadının kurdudur” derler<br />
ya hani, ben ona inanmıyorum. Nitekim<br />
şimdiye kadar hiçbir kadından, hiçbir olumsuz<br />
dönüşüm almadım. Kadın Meslektaşlarım,<br />
çalışma arkadaşlarım bana her zaman<br />
sevgiyle bakmıştır. Hiçbirisi bana çelme<br />
takmaya kalkmadı. Hani belki siz beni ütopik<br />
bulabilirsiniz. Ama inanın şu ana kadar öyle<br />
bir kıskançlıkla karşılaşmadım. Üstelikte<br />
Türkiye’nin ilk kadın kaymakamıyım. Kadın<br />
kadının kurdu değil. Belki özel yaşamlarında<br />
farklı durumlar olabilir. Ancak meslek<br />
hayatımda dediğim gibi bir olumsuzlukla<br />
karşılaşmadım. Beni destekleyen birçok<br />
kadınla karşılaştım. Dolayısıyla kadın<br />
dayanışmasına sonuna kadar inanıyorum.<br />
Önceki yıllarda kadın sivil toplum örgütleri<br />
ile de çok güzel çalıştım. Daha önce Aile ve<br />
Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalıştım.<br />
Kadın sivil toplum örgütleri benim en büyük<br />
yardımcımdı. Birçok mevzuata birlikte<br />
imza attık, yasa çalışması yaptık, sözleşme<br />
çalışması yaptık. Her ne zaman olursa olsun,<br />
gece gündüz bir telefon uzağımdaydılar.<br />
Onlarla her konuda aynı görüşte olduğumu<br />
söyleyemem. Onlar da büyük ihtimalle<br />
benimle aynı görüşte değillerdi. Fakat belli bir<br />
nezaket içerisinde, birbirimizle görüşlerimizi<br />
paylaşmayı başardık. Bugün Türkiye’de<br />
kadın örgütlemesinin, kadın dayanışmasının<br />
hakikaten belli bir yere geldiğine inanıyorum.<br />
Her sektörde belli bir güç olduğuna da<br />
inanıyorum.<br />
Peki bundan sonra neler yapmak<br />
istiyorsunuz? İstanbul turizmini<br />
nerede görmek istiyorsunuz?<br />
Okuduğum bir makalede; İstanbul’a<br />
gelen bir turistin günde yaklaşık 120 dolar<br />
harcama yaparken, Dubai’de 540 dolar<br />
harcadığını okumuştum. Sektör ve kamu<br />
olarak bizim bu nasıl yakalayabileceğimizi<br />
düşünmemiz gerekiyor. Dubai’de bu adam<br />
ne yapıyor da bu kadar çok para harcıyor?<br />
Biz ne yapmalıyız? İstanbul’un gastronomisi<br />
var, Boğaz’ı var, saydığım zaman bütün<br />
parmaklarımı bitirebilirim. Ben bunlara Boğaz<br />
turu yaptırabilirim, Tarihi Yarımada turu<br />
yaptırabilirim. Türkiye’nin bütün lezzetlerini<br />
tattırabilirim. Dünya’nın bütün lezzetlerini<br />
burada tattırabilirim. Ya da Hollywood/<br />
Bollywood düğünlerinin hepsini burada<br />
yaptırabiliriz. Dolayısıyla bizim bu alt yapıyı<br />
oluşturmamız lazım. Yine kongreler, turizm<br />
geliri açısından iyi bir fırsattır. Ülkemizde<br />
o kadar girişimci insanımız var ki, onlarla<br />
sektörler arası ayrım yapmaksızın bir araya<br />
gelip konuşmamız lazım. Bizde her şey<br />
var. Hep beraber bir araya gelelim, bu işi<br />
hep beraber yapalım. Havadan da yapalım,<br />
karadan da yapalım, denizden de yapalım.<br />
Nitelikli turistin İstanbul’da daha çok vakit<br />
geçirmesini sağlamak için, gün sayısını<br />
artırmak için ne gerekiyorsa yapalım.
30<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka röportaj<br />
KEMAL ORAL<br />
Yarım milyonu aşkın işletmenin birdenbire<br />
online siparişe geçmesi imkansız!<br />
Bulut ve web tabanlı yenilikçi bir otel<br />
yönetim sistemi ElektraWeb’in yeni<br />
ürünü Bisiparis.com, pandemi ve<br />
yasaklar nedeniyle online satışa geçen otel,<br />
tesis ve restoranlar için geliştirdiği Ücretsiz<br />
Dijital Menü ve Paket Sipariş Programı’nı<br />
hizmete koydu. Ürün sayesinde işletmeler<br />
dakikalar içinde kendi internet adreslerinde<br />
online satış sistemlerini açıp, müşterilerini<br />
başka sistemlerle paylaşmak zorunda<br />
kalmadan ve komisyon ödemeden satışa<br />
başlayabiliyor. Bisiparis.com, onlarca özelliği<br />
sayesinde işletmelerin satışlarını artırırken,<br />
müşterilerini daha memnun ve sadık hale<br />
getirmelerine olanak sunuyor.<br />
Bisiparis.com’un işletmelere sunduğu<br />
fırsatları ElektraWeb CEO’su Kemal Oral ile<br />
konuştuk.<br />
Pandemi ve yasaklardan en çok<br />
etkilenen işletmelerin başında<br />
restoran ve kafeler geliyor. Bu<br />
dönemde ortalama kaç işletme<br />
online satışa geçti?<br />
Covid-19 pandemisi, tüm yemek servisi<br />
işletmelerini büyük ölçüde etkiledi. Amerika<br />
ve İngiltere’deki restoranlarda, COVID-19<br />
krizinin başlangıcından bu yana, restoran<br />
içi satışlar en düşük seviyeyi görerek gelirin<br />
%27’sini oluştururken, restoran dışı satışlar<br />
%15’lik bir ortalamadan %70’e yükselmiş.<br />
Türkiye’de böyle bir araştırma yapıldı mı<br />
bilmiyorum. Ancak rakamlar benzerdir<br />
diye düşünüyorum. Dolayısıyla online satış<br />
süreçleri, paket ve gel-al servis ile hizmete<br />
devam eden işletmeler için hayati bir öneme<br />
sahip oldu. Sipariş platformları aracılığı ile<br />
ilk adımı attıkları online sipariş sürecinde<br />
kendi online sipariş sayfalarını oluşturarak<br />
devam eden işletme sayısı oldukça fazla.<br />
Online satışa geçen işletmelerin<br />
ilk etapta yaşadığı ya da zorlandığı<br />
şeyler nedir?<br />
Kendi online satış sayfalarını devreye<br />
alan işletmeler, ilk etapta sistemi verimli<br />
kullanmak konusunda sıkıntılar yaşıyorlar.<br />
Çünkü kendi sipariş sayfanızı kullanıyorsanız,<br />
müşterilerinizi bu platforma yönlendirmek<br />
ve sipariş vermeleri için teşvik etmeniz<br />
gerekiyor. Bunun için de kullandığınız<br />
sistemin size bu olanakları sunuyor olması<br />
lazım. Sipariş sayfanız kullanıcı dostu mu?<br />
Kolay güncellenebiliyor mu? Online ödeme<br />
altyapısı var mı? Kampanyalar düzenleyip<br />
puanlar kazandırabiliyor musunuz? Paket<br />
takibi kolaylıkla yapılabiliyor mu? Paket<br />
servis için sipariş alt limiti veya sipariş<br />
hizmet alanı belirleyebiliyor musunuz?<br />
Arka planda kullandığınız restoran sistemi<br />
ile entegre mi? Bisiparis.com gibi online<br />
sipariş sürecini kapsamlı bir perspektiften<br />
değerlendiren sistemlerle pazarlama, sipariş<br />
ve takip aşamaları son derece kolay ve<br />
efektif gerçekleştirilebiliyor.<br />
Online satış sistemini kullanmanın<br />
işletme için katkısı nedir? İşletme<br />
bunun için ne yapmalıdır?<br />
Bisiparis.com sayesinde işletmeler,<br />
kolaylıkla kendi dijital menü ve online sipariş<br />
sayfalarını oluşturup, kendi web sitelerinden<br />
ya da sosyal medya hesaplarından satış<br />
yapabiliyorlar. Kimseye komisyon ödemeden<br />
ve müşteri bilgilerini paylaşmadan online<br />
satış yapmayı mümkün kılıyoruz. Sadece<br />
sisteme kaydolup, bilgilerinizi giriyorsunuz.<br />
Dakikalar içinde sipariş sayfanız hazır oluyor<br />
(isletmeadi.bisiparis.com). Bulut yapısı<br />
sayesinde verinizi asla kaybetmiyorsunuz.<br />
Sunucu, lisans, yazılım, yedekleme, bakım<br />
gibi maliyetlerden de kurtuluyorsunuz.<br />
Kullanımı son derece kolay. Üstelik ücretsiz!<br />
Restoranlar için geliştirdiğiniz<br />
program nasıl çalışıyor?<br />
Bisiparis.com web tabanlı olduğu için<br />
kurulum yapılmıyor. İnternet bağlantısı olan<br />
her cihazdan sisteme ulaşmak mümkün. Her<br />
kullanıcı yetkisi dahilinde sisteme ulaşıyor.<br />
Kullanıcılar mobil cihazlarını kullanarak<br />
ürünlerinin fotoğraflarını, bilgilerini,<br />
fiyatlarını, paket servis koşullarını (alt limit,<br />
servis bölgesi vb) sisteme tanımlayabiliyor.<br />
Bisiparis.com restoranlara özel birçok<br />
avantaj ve yeteneği de beraberinde<br />
sunuyor; örneğin menüde yemeğin içindeki<br />
alerjenleri de göstermek ya da masadaki<br />
kare kodu okutarak ödemeyi çok daha<br />
hızlı ve temassız almak mümkün. Üyelik<br />
yönetimi ve sadakat uygulamaları sayesinde<br />
bir üyenin gönderdiği link üzerinden başka<br />
bir üye sipariş verdiğinde puan kazanılıyor.<br />
Kazanılan puanlar işletmenin başka tesisi<br />
varsa orada da geçerli oluyor. Ayrıca tüm<br />
bankalar ile direkt bağlantı sayesinde aracı<br />
kurumlara komisyon ödemeden, e-cüzdan<br />
ile ön ödeme alıp hesap açarak QR Kod ile<br />
hızlıca ödeme yapmaları sağlanabiliyor.<br />
Bu yıla dair hedefleriniz nedir?<br />
Kaç işletme ve restorana ulaşmayı<br />
hedefliyorsunuz?<br />
Bisiparis.com, çok kısa bir süre içinde 200<br />
tesiste kullanılmaya başlandı. Bu bizim için<br />
küçük ancak sevindirici bir işaret. <strong>2021</strong>’de<br />
1000 işletmede kullanılmaya başlanacağını<br />
öngörüyoruz.<br />
Bundan sonra restoranlar ve kafeler<br />
nasıl bir yol izlemeli? Nasıl hizmet ve<br />
çözümlerle farklılık oluşturmalılar?<br />
Pandemi kimsenin beklemediği bir dönemdi.<br />
Kimse bu kadar hızlı bir şekilde dönüşüm<br />
yaşanacağını tahmin etmedi. Ama Türkiye<br />
çok hızlı adapte olan bir ülke. Çok hızlı bir<br />
şekilde online satışa geçtik. Market, tekstil,<br />
gıda sektörü online’a döndü. Türkiye'de<br />
online alışverişin girmediği bir ev kalmadı.<br />
Online satışta, tekstil veya aksesuar<br />
alışverişlerinde sipariş 2-3 gün sonra<br />
gelse de çok sorun olmuyor. Ancak yemek<br />
siparişinde durum böyle değil. Daha kısıtlı<br />
bir zaman ve daha çok detay var. Fiyatını<br />
anlamak, gramajını belirtmek, ürünü sıcak<br />
gönderebilmek, ödeme sistemi ve daha<br />
birçok detay var. Çok iyi takip etmeniz<br />
lazım. Türkiye'de 500 binin üzerinde yiyecek<br />
içecek işletmesi var. Bu işletmelerin birden<br />
bire online siparişe geçmesi imkansız.<br />
Ufak bir restoranın veya şehir lokantasının<br />
buna gücü ve zamanı yok. Online satış<br />
işi zor. Restoranlar için tek yol online ve<br />
telefonla sipariş. İnternette aramalarda<br />
görünürlük önemli. Aksi takdirde dükkanınız<br />
kapalı kimse size ulaşamaz. Yiyecek<br />
içecek sektöründe online sipariş ve küçük<br />
işletmelerin internette görünür olması şart.
32<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka röportaj<br />
Onur Ertürk<br />
“Dijitalleşmeyi<br />
tamamlamaya<br />
değil, çağı<br />
yakalamaya<br />
odaklanılmalı”<br />
Pandeminin olumsuz etkilerine<br />
rağmen 2020’yi %100’e yakın<br />
bir büyümeyle kapatan finansal<br />
teknoloji şirketi Paynet, yılı toplamda<br />
4 milyar TL’lik işlem hacmiyle güçlü<br />
bir şekilde noktaladı. <strong>2021</strong>’e pek<br />
çok yenilikçi proje ile hızlı başlangıç<br />
yaptıklarını belirten Paynet CSO’su<br />
Onur Ertürk ile otel ve restoranlarda<br />
dijital dönüşümü, pandemi sektöründe<br />
değişen tüketici alışkanlıklarını ve<br />
şirketin önümüzdeki döneme ait<br />
büyüme stratejisini konuştuk.<br />
Öncelikle Paynet’i tanıtabilir<br />
misiniz?<br />
Paynet 2015 yılında kurulmuş bir<br />
finansal teknoloji şirketidir. Geçmişi<br />
2000’li yılların başlarına dayanıyor. O<br />
dönem, Türkiye’de bir ilk olan, “bayi<br />
kanalında kredi kartı ile tahsilat”<br />
fikriyle yola çıkmıştık. Bugün geldiğimiz<br />
noktada, Merkez Bankası lisanslı bir<br />
ödeme aracılık şirketi olarak 20 yıllık<br />
B2B ve B2B2C ödeme ve tahsilat<br />
deneyimimizi ve iş tecrübemizi hizmet<br />
verdiğimiz işletmelerle paylaşan lider<br />
bir finansal teknoloji şirketiyiz. B2B ve<br />
B2B2C segmentinde çalışan firmaların,<br />
hem müşterilerinden yapacakları<br />
tahsilatları hem de kendilerinin<br />
ödemelerini yönetebilecekleri bir<br />
platform olarak hizmet veriyoruz.<br />
Paynet olarak müşterilerimizin kendi<br />
bayilerinden yapacakları tahsilatları<br />
dijitalleştirerek nakit akış süreçlerini<br />
basitleştiriyor ve hızlandırıyoruz.<br />
Herhangi bir tahsilat çözümümüz<br />
kullanılarak yapılmış olan bir son<br />
kullanıcı<br />
tahsilatının,<br />
ilgili bayi,<br />
toptancı,<br />
üretici<br />
firma gibi<br />
tedarik<br />
zincirini<br />
oluşturan<br />
tüm<br />
taraflar arasında olabilecek en hızlı<br />
ve güvenli şekilde paylaşılmasını ve<br />
tüm tarafların eş zamanlı olarak nakit<br />
tahsilatlarını almalarını sağlıyoruz.<br />
İşletmelerin kontrol edilebilir ve dengeli<br />
bir nakit akış döngüsü içerisinde faaliyet<br />
göstermelerini önemsiyoruz.<br />
Şirketlerin finansal operasyonlarını<br />
dijitalleştirmesi neden önemli?<br />
Günümüzde artık tedarik zincirlerinde,<br />
özellikle de bayi kanallı yapılarındaki<br />
ödeme operasyonlarının dijitalleşmesi,<br />
hem işin gelişimi hem güvenlik hem de<br />
zaman ve maliyet tasarrufu açısından<br />
oldukça önemli. Paynet olarak sahip<br />
olduğumuz yüksek güvenlikli güçlü<br />
alt yapımız sayesinde ana bayi ve alt<br />
bayi arasındaki nakit akışını basit ve<br />
hızlı hale getiriyoruz. Son kullanıcı<br />
tarafından yapılan ödemenin eş zamanlı<br />
olarak bayi, toptancı ve üretici firma gibi<br />
paydaşlar arasında en hızlı ve güvenli<br />
şekilde dağıtılmasını sağlıyoruz. Böylece<br />
şirketler, ihtiyaçlarına göre kendi bayi<br />
kanalında, perakende satış noktalarında<br />
veya franchise işletmelerde gerçekleşen<br />
tahsilatları kolayca yönetebiliyor.<br />
Sektörün ihtiyaç ve beklentileri<br />
doğrultusunda çözümler üretiyoruz<br />
ve şirketlerin bütün bankalarla<br />
tek tek sözleşme yapıp Sanal POS<br />
cihazı almaları yerine, Paynet ile<br />
anlaşma yaparak tek bir sözleşme<br />
ile tüm bankaların sunmuş olduğu<br />
birçok farklı çözüme tek merkezden<br />
ulaşabilmelerine olanak sağlıyoruz.<br />
Bu da hem zaman hem de maliyet<br />
açısından oldukça verimli bir süreç.<br />
Özellikle yaşadığımız pandemi<br />
döneminde, müşterilerin değişen<br />
ihtiyaçlarına ne tür çözümler<br />
üretiyorsunuz?<br />
Teknoloji, yenilikçi ödeme sisteminin bel<br />
kemiği haline geldi. Özellikle pandemi<br />
sürecinde ‘sosyal mesafe dostu’ ödeme<br />
çözümlerine olan talep katlanarak<br />
büyüdü. Paynet de; mobil uygulama<br />
üzerinden ödeme, Paylink ile güvenli<br />
bağlantı üzerinden uzaktan ödeme, QR<br />
kod ve mobil cüzdan gibi geliştirdiği<br />
teknolojilerle kullanıcılarına profesyonel<br />
çözümler sunuyor. Kartlı ödemelerin<br />
yanı sıra Paynet alt yapısı üzerinden<br />
banka kredisi ile de ürün satışına olanak<br />
veren PayKredi ürünümüzü 2020 yılında<br />
geliştirdik. Bu yıl içinde yaygınlaştırmayı
hedeflediğimiz kredi ürünü sayesinde<br />
işletmeler son tüketicilere alternatif<br />
ödeme araçları sunarak satışlarını<br />
artırabilecekler. Böylece işletmelerin<br />
müşteri memnuniyeti, KOBİ’lerin ise<br />
müşteri sadakati artacak.<br />
Tüm sektörlerde ayrı ayrı<br />
hissedilen salgının etkisiyle geçen<br />
2020 yılı, şirketiniz açınızdan nasıl<br />
geçti?<br />
Paynet olarak, kurulduğumuz günden bu<br />
yana her yıl katlanan bir büyüme trendi<br />
içerisindeyiz. Pandeminin olumsuz<br />
etkilerine rağmen, evrilen tüketici<br />
alışveriş alışkanlıklarıyla birlikte 2020<br />
yılını da %100’e yakın bir büyümeyle<br />
kapattık. İşletmelerin omnichannel<br />
ihtiyaçlarına çözüm bulabilmek için<br />
yani, çoklu kanaldan ödeme yapabilme<br />
ve alabilme imkanını sağlayabilmek<br />
adına geçtiğimiz yıl birçok yeni ürün ve<br />
hizmetin adımını attık.<br />
E-ticaretteki hızlı yükselişi desteklemek<br />
için, bu alana girmek isteyen<br />
perakendecileri hızlı ve güvenli online<br />
tahsilat çözümlerimizle destekledik.<br />
Bütünleşik müşteri deneyimini<br />
kolaylaştırmak için, işletmelerin uçtan<br />
uca tahsilat ihtiyaçlarını karşıladık. Daha<br />
fazla kullanıcıya fayda sağlamak adına<br />
pazarlama departmanımızı büyüttük.<br />
Toplam çalışan sayımızı yüzde 50<br />
artırdık. Tüm bu gelişmeler neticesinde<br />
tüm olumsuzluklara rağmen geçtiğimizi<br />
yılı toplamda 4 milyar TL’lik işlem<br />
hacmiyle güçlü bir şekilde noktaladık.<br />
<strong>2021</strong>’e bu güçlü rakamlarla ve pek çok<br />
yenilikçi proje ile hızlı başladık.<br />
Koronavirüs salgını sonrası tüketici<br />
alışkanlıklarında ne yönde bir<br />
değişme oldu? Özellikle sosyal<br />
mesafe ve hijyen kurallarının<br />
çok fazla önem kazandığı otel ve<br />
restoranlar için neler söylemek<br />
istersiniz?<br />
Pandeminin iş dünyasındaki en<br />
önemli etkilerinden biri, tüketicinin<br />
omnichannel deneyim beklentisini,<br />
yani farklı kanallardan alışverişini<br />
yapabilme beklentisini körüklemesi<br />
oldu. Tüketici daha önce mağazada<br />
yaşadığı deneyimi bugün online ortamda,<br />
sosyal medyada veya diğer iletişim<br />
kanallarında görmek istiyor. Ancak<br />
bunu teknik anlamda sağlayabilmek<br />
ve gerekli alt yapıyı oluşturabilmek için<br />
ciddi teknoloji yatırımları gerekiyor.<br />
Pandemi öncesinde değişen tüketici<br />
alışkanlıklarının bu yönde evrimleştiğini<br />
gördüğümüz için stratejik olarak çoklu<br />
kanallardan hizmet vermeye yönelik<br />
geliştirme ve yatırımlara başlamıştık.<br />
Pandemi tüketici talebinin güçlenmesine<br />
bağlı olarak süreçlerimizi hızlandırdı.<br />
Özellikle dijital dönüşüm, en kısa sürede<br />
en yüksek faydayı verecek süreçlerden<br />
başlatılarak, kurum içindeki diğer<br />
süreçlere kademeli olarak yayılmalı.<br />
Burada dijitalleşmeyi “tamamlamaya”<br />
değil; çağı yakalamaya odaklanmak<br />
gerekiyor. Finans, muhasebe, tedarik<br />
zinciri gibi çok küçük adımlarla bile<br />
büyük verimlilik ve maliyet tasarrufu<br />
elde edilecek süreçlere öncelik vermek,<br />
daha başarılı bir dijital dönüşüm için<br />
kritik önem taşıyor.<br />
“Dijital dönüşüm, en<br />
kısa sürede en yüksek<br />
faydayı verecek süreçlerden<br />
başlatılarak, kurum<br />
içindeki diğer süreçlere<br />
kademeli olarak yayılmalı.<br />
Dijitalleşmeyi tamamlamaya<br />
değil, çağı yakalamaya<br />
odaklanılmalı. Finans,<br />
muhasebe, tedarik zinciri<br />
gibi çok küçük adımlarla bile<br />
büyük verimlilik ve maliyet<br />
tasarrufu elde edilecek<br />
süreçlere öncelik vermek,<br />
daha başarılı bir dijital<br />
dönüşüm için kritik bir<br />
öneme sahip.”
34<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
NG Kütahya Seramik Yükselen<br />
Değerler Ödül Töreni gerçekleşti<br />
NG Kütahya Seramik’in her yıl iş ortaklarıyla buluştuğu ‘‘Yükselen Değerler Ödül Töreni’’<br />
pandemi dolayısıyla NG Sapanca Enjoy Otel’de Zoom uygulaması üzerinden gerçekleşti.<br />
Türkiye’de ilk kez NG Kütahya Seramik’in<br />
600 kadar iş ortağı ile aynı anda<br />
online bağlantı kuruldu. Yeni açılan<br />
NG Sapanca Enjoy Otel’de gerçekleştirilen<br />
törene, NG Kurucu Başkanı Nafi Güral, NG<br />
Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Erkan Güral, Kütahya Porselen Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Semal Güral Sürmeli, NG<br />
<strong>Hotel</strong>s Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Güral<br />
Gür, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu<br />
Başkan Yardımcısı Gülden Güral ile aile<br />
üyeleri katıldı. Ayrıca, Nafi Güral’ın değerli<br />
ağabeyi Gürallar Grubu Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Rıza Güral’ da törene katıldı.<br />
Güral: “Yeni fabrikamızın adı 29<br />
Ekim Fabrikası olacak”<br />
NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Erkan Güral ise konuşmasına 2020<br />
inşaat sektörünü değerlendirerek başladı.<br />
Güral: “2020’de özellikle İnşaat sektöründe<br />
ürünlerimizin yok sattığı bir dönemi yaşadık.<br />
Pandemi sürecinde NG Kütahya Seramik<br />
fabrikalarını yüzde 100 kapasiteye çıkardık.<br />
Bunun yetmediğini görünce yeni bir fabrika<br />
yatırımı için hemen kolları sıvayarak yatırım<br />
kararı aldık. 8 milyon metrekare ile üretim<br />
sağlayacak bu büyük projenin ilk fazını<br />
<strong>2021</strong> yılının ekim ayında işletmeye açarak<br />
Türk ekonomisinin hizmetine sunmayı<br />
planlıyoruz. 15 Temmuz Fabrikamızın<br />
yanında yer alacak bu fabrikamızın adı da<br />
29 Ekim Seramik Fabrikası olacak.Birinci<br />
fazın tamamlanmasıyla birlikte hiç vakit<br />
kaybetmeden ikinci fazın çalışmalarına<br />
başlayacağız. 2023 ekim ayında ikinci fazı<br />
ve Cumhuriyetimizin 100. yılında böyle bir<br />
fabrikayı hayata geçirerek Türkiye’nin tek<br />
çatı altındaki en büyük, en kapsamlı, en<br />
donanımlı ve en modern fabrikasını Türkiye<br />
ekonomisine ve Kütahya’ya kazandırmış<br />
olacağız. 2022 yılında bugün başlayan<br />
inşaatların kabası seramik işçiliğine<br />
geldiğinde bu talep artışının çok daha<br />
fazla olacağını düşünüyorum. Yine bu<br />
süreci “yokların satıldığı” bir süreç haline<br />
getireceğiz.’’ dedi.<br />
“NG Phaselis Otel’i nisanda<br />
tamamlayacağız”<br />
Gerçekleştirmekte oldukları diğer<br />
yatırımlara da değinen Erkan Güral, “Sanayi<br />
kuruluşlarımızın içerisinde yatırımlarımız<br />
devam ediyor. 15 Temmuz Fabrikası’nda<br />
yapımına devam ettiğimiz bir fırınımız<br />
daha var. Yıllık 3 milyon metrekare üretim<br />
kapasitesine sahip olacak. Bu fırını da<br />
hesaba kattığımızda toplam üretim<br />
kapasitemizin yıllık 11 milyon metrekare<br />
olacağını sizlere duyurmak isterim.<br />
Yatırımlarımızın devam ettiği bir diğer<br />
sektör ise turizm… Şu an ödül törenimizi<br />
gerçekleştirdiğimiz NG Sapanca Enjoy’u<br />
2020 Ekim ayında faaliyete açtık. 265 odalı<br />
olan bu otelimize yoğun bir talep olduğunu<br />
sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.<br />
Antalya Kemer’de yapımı devam eden NG<br />
Phaselis Otelimiz var. 1.400 çalışanıyla<br />
tam mesai olarak otel inşaatımız devam<br />
ediyor. 550 odalı olan otelimizi Nisan<br />
<strong>2021</strong>’de tamamlayarak ülke turizminin<br />
hizmetine sunacağız. Bölgenin en itibarlı ve<br />
en özel otellerinden biri olması için çalışma<br />
arkadaşlarımızla birlikte tüm gücümüzle<br />
mesai harcıyoruz.“ dedi.<br />
Yükselen Değerler Ödülleri<br />
sahiplerini buldu<br />
Her yıl geleneksel olarak düzenlenen<br />
NG Kütahya Seramik Yükselen Değerler<br />
Ödül Töreni’nde ciro sıralamasında ilk<br />
yirmiye giren iş ortakları ödüllendirildi.<br />
Üçüncülüğü Mersin Yücesoy Seramik,<br />
ikincilliği Kayseri Dekoyap Yapı kazandı.<br />
NG Kütahya Seramik Antalya iş ortağı<br />
Opal Yapı ise bir rekora imza atarak<br />
dokuzuncu kez üst üste Türkiye ciro<br />
birincilik ödülünün sahibi oldu.
36<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka güncel<br />
Avrupa’daki yatırımıyla son<br />
teknolojiye odaklandı<br />
İnovasyon çalışmalarıyla iklimlendirme sektörüne yön veren Daikin,<br />
Türkiye’deki AR-GE merkezinin de dahil olduğu Avrupa Geliştirme Merkezi’ni<br />
daha kapsamlı araştırmalar yapabilmek amacıyla büyütme kararı aldı. Bu<br />
kararla Belçika’nın Gent kentinde 140 milyon Euro’luk bir yatırım planlayan<br />
Daikin, EDC’nin hali hazırda gerçekleştirdiği inovatif ve enerji verimliliğini en<br />
üst düzeye çıkaran araştırma ve geliştirme çalışmalarına yenilerini eklemeyi<br />
hedefliyor. <strong>2021</strong> yılının ikinci yarısında Gent Üniversitesi’nin Wetenschap<br />
Park yerleşkesine yapılması planlanan geliştirme kompleksi, yeni ısıtma<br />
teknolojileri, ‘nesnelerin interneti’ ve ‘yapay zeka’ gibi alanlara yoğunlaşacak.<br />
Daikin'in EMEA Geliştirme Merkezi’nin 2012 yılında kurulmasından bu yana, Avrupa’nın bu lider araştırma platformunun; Gent,<br />
Pilzen (Çek Cumhuriyeti), Güglingen (Almanya) ve Sakarya’daki (Türkiye) uydu merkezleriyle ve diğer tesisleriyle inanılmaz bir hızda<br />
büyüyerek fark oluşturduğunu belirten EDC Genel Müdürü Kazuhide Mizutani, “Şu anda Ostend ve Gent’te 220’ye varan AR-GE<br />
çalışanıyla hizmet veriyoruz. EDC’nin 2012 yılında kuruluşundan bu yana yaklaşık yüzde 140 oranında büyümeyi başardık. Start-up<br />
aşamasından itibaren, araştırma altyapımızı geliştiriyor ve sıcaklık kontrolü için ilave test odaları inşa ediyoruz. Tüm bunlar klasik<br />
ısıtma çözümlerine karşı enerji verimli alternatiflere yönelik artan talebin bir sonucudur. Pazar ihtiyaçlarını öngörerek hazır olmak<br />
ve Avrupa'nın çevre dostu yaklaşımlarını yakalamak istiyorsak daha da büyümemiz ve genişlememiz zorunludur” açıklamasını yaptı.<br />
2020’yi yüzde 20’lik<br />
büyüme ile kapattı<br />
Türkiye’de 33 mağazası ile hizmet veren Porland, yılda yaklaşık 70 milyon adet<br />
üretim gerçekleştiriyor. Yurt dışında 200’ü aşkın bayisi ve kurduğu geniş satış ağı ile<br />
porselenin yanı sıra; masaüstü, mutfak, ev-dekor, tekstil ve banyo gibi farklı kategori<br />
ürünlerini de müşterileri ile buluşturan Porland, 2020 yılında yüzde 20 oranında<br />
büyüme gerçekleştirdi. Salgın döneminde tüketicilerin ihtiyaç ve beklentilerine uygun,<br />
en hızlı hizmeti vermeye odaklandıklarını ifade eden Porland Yönetim Kurulu Üyesi<br />
İmge Pamukçu, online satışları yaklaşık 5 katına çıkardıklarını ve ürün satışlarında<br />
yüzde 25’lik bir artış öngördüklerini belirterek şöyde devam etti: “<strong>2021</strong> yılında<br />
tamamlanmasını beklediğimiz 3 yeni Ar-Ge projemiz var. Bununla beraber, dijital<br />
alanda daha etkin ve yenilikçi çalışmalara imza atmak için yatırımlarımıza devam<br />
ediyoruz. Biz yalnızca ürün değil, aynı zamanda duygu yaratıyoruz. Müşterilerimizin<br />
memnuniyeti bizim çok önemli. Bu kapsamda, memnuniyeti en üst seviyeye taşıyacak<br />
şekilde mağaza müşteri deneyimini mükemmelleştirmek için çalışıyoruz”.<br />
<strong>Hotel</strong>ya’dan üç proje birden<br />
150’den fazla ülkede 700’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında<br />
imzası bulunan <strong>Hotel</strong>ya, uzmanlığını Katar, Kazakistan ve Sırbistan’da yeni<br />
açılan otellere taşıdı. Katar’ın başkenti Doha’da bulunan Jouri A Murwab,<br />
Kazakistan’da faaliyet gösteren Sheraton Nur-Sultan ve Sırbistan’daki<br />
Viceroy Kopanik otellerinin de tercihi Türk markası <strong>Hotel</strong>ya oldu. Üç proje<br />
için 6 ayda toplam 4750 parça mobilya üreten firmanın yıldızlar kervanına<br />
kattığı en son projelerden biri olan Jourı A Murwab <strong>Hotel</strong>, akıllı tasarım ve<br />
mimari tarzı ile dikkat çekiyor. Otel odaları ve ortak alanlar için 3 ay gibi<br />
kısa bir sürede yaklaşık 750 parçadan oluşan özel üretim yapıldı. Her proje<br />
için butik ve özgün üretim yapabilme kabiliyetine sahip <strong>Hotel</strong>ya, devlet<br />
dairelerine, iş alanlarına ve eğlence tesislerine yürüme mesafesinde olan,<br />
191 otel odası ve 100 residence dairesi bulunan Sheraton Nur-Sultan Oteli<br />
için yaklaşık 3350 parça üretim gerçekleştirdi. Lüks deneyimler ve birinci<br />
sınıf konukseverlik sunmak için tasarlanan Sırbistan’daki Viceroy Kopanik<br />
<strong>Hotel</strong>’in tercihi de <strong>Hotel</strong>ya oldu. Bölgenin en büyük sıradağlarının eteğinde<br />
bulunan 119 odalı otelin SPA’sında ve restoranında bulunan özel tasarım<br />
yaklaşık 650 parça mobilya <strong>Hotel</strong>ya tarafından üretildi.
38<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
En 'tatlı<br />
sanat'çı<br />
Sinem<br />
Ekşioğlu<br />
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />
Yemeğe tutkun bir aileden<br />
geliyor. Lezzetse lezzet, sofraysa<br />
alabildiğine göz kamaştıran!<br />
En basit yemeğin bile günler<br />
öncesinden incelikle tasarlandığı bir<br />
dekorasyon aşkı ve becerisiyle üstelik<br />
de! Hep yeni ve farklı olanın peşinde,<br />
sanatla iç içe…<br />
Her çocuğun bir ilham perisi vardır.<br />
Anlattığınca Five O’Clock markasının<br />
kurucu şefi Sinem Ekşioğlu’nun ki,<br />
her şeyin en farklısını yapmayı seven<br />
annesi! Evcilik oyunlarında plastik<br />
tabaklar yerine mutfak setlerine gönül<br />
bağlayışı da bundan sebep, küçük bir<br />
kız çocuğuyken gül yapraklarından<br />
Amerikan servisler, dut yapraklarından<br />
çay bardağı altlıkları yapma zevki<br />
de. Hatta şimdilerde yeni yeni trend<br />
olan mor karnabaharla tanışıklığı<br />
bile o yıllara dayanıyor. Annesi gibi,<br />
mutfakta o kadar maharetli ki, ortaokul<br />
çağlarında evin doğum günü pastacısı<br />
oluyor da, buna kimseler şaşırmıyor.<br />
Bir pasta yapılacaksa ilk onun ayak<br />
sesleri işitiliyor. Misal, doğum günü<br />
sahibi babasıysa, anneyle önce<br />
mevsime en uygun konsept belirleniyor.<br />
Mevsimlerden yaz ise, babanın en<br />
sevdiği kiraz, “dalları kiraz bastı”<br />
şarkısından da ilhamla siyahlı, beyazlı,<br />
kırmızılı süslüyor, özenle dekorlanmış<br />
sofrayı.<br />
Sinem Ekşioğlu’nun göz zevkinin<br />
oluşmasında ‘idolüm’ dediği Gülriz<br />
Sururi’nin de etkisi büyük. A La<br />
Luna yemek programını öyle bir ilgi<br />
ve merakla izlediğini anlatıyor ki,<br />
çoğu kere kendini önlüğü belinde<br />
yemek programı çekerken buluyor.<br />
Sadece göz mü, güzel konuşma<br />
zevkini de kamçılıyor o programlar.<br />
Ayna karşısında ‘a’ ya da ‘ı’ sesleri<br />
çıkarmadan konuşmaya öykünüyor.<br />
Ekşioğlu’nun bahsettiğine göre onu<br />
geleceğe taşıyanlar arasında amcasının<br />
Amerika’dan getirttiği Martha Steawart<br />
dergilerinin de payı büyük oluyor.<br />
Büyüdüğünde bir evi, bir mutfağı<br />
olacaksa tıpkı o sayfalardaki gibi<br />
olacak, bir şef olacaksa o muhteşem<br />
pastalardan yapacak!<br />
Patisserie dünyasına giriş…<br />
Ya eğitim hayatı nasıl şekilleniyor?<br />
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim<br />
Fakültesi Sahne ve Görsel Sanatlar<br />
Bölümü’nü bitiriyor önce. Hemen<br />
ardından Time Out dergisinin yemek<br />
bölümünde yazmaya başlıyor. Ne var<br />
ki masa başı mesaileri onu çok mutlu<br />
etmiyor. Gözü, varsa yoksa çocukluktan<br />
yadigar sofra kurma sanatında,<br />
dekorasyonda, güzel pastalar<br />
tasarlamakta. Bu istekle araştırmaya<br />
başlıyor. Le Cordon Bleu çıkıyor<br />
evvela karşısına. Fransızcası yok ama<br />
ne mutlu ki Londra’da da bir şubesi<br />
var! Ekşioğlu, iki ay sonra başlayacak<br />
program için hiç vakit kaybetmeden<br />
kaydını yaptırıp, akabinde de patiserrie<br />
diplomasına kavuştuğunu dile getiriyor.<br />
Şeflik kariyeri yolunda stajını Çırağan<br />
Palace Kempinski’nin mutfağında<br />
yapıyor, şefi Fabrice Canelle.<br />
Okulda edindiği teorik bilgiler kadar<br />
uygulamanın da öneminin farkında.<br />
Ama otel mutfağının kalıplaşmış
Five O’Clock markasının<br />
kurucu şefinin pastacılık<br />
sanatını besleyen<br />
motivasyonları ve esin<br />
kaynakları da tıpkı pastacılık<br />
sanatı kadar özgün ve sıra<br />
dışı. Bazen Nişantaşı’nın<br />
yüksek tavanlı binalarındaki<br />
kartonpiyer detaylardan<br />
etkileniyor. Bazen de vitrinler,<br />
renk kartelaları, oyuncaklar,<br />
mobilyalar, kıyafetler ve<br />
dergilerden.<br />
kurallarıyla çalışmaktan çok da keyif<br />
almıyor. Neyse ki saray mutfağında<br />
bir çikolata odası, bir de çikolatayla<br />
farklı düşünceleri bir araya getirme<br />
hevesinde olan Yusuf Yeran Şefi var!<br />
Bu yüzden kendini şanslı buluyor,<br />
törpüleniyor az da olsa. Yine de<br />
kabına sığmadığı zamanlar olmuyor<br />
değil. O zaman da imdadına, evinde<br />
profesyonele yakın kurduğu küçük<br />
patisserie mutfağı yetişiyor. İçindeki<br />
ukdelerden o sayede kurtulduğunu<br />
söylüyor, sekiz ayın ardından da<br />
Çırağan’a veda ettiğini sözlerine ekliyor.<br />
Tatlıya, ekşili-tuzlu yorumlar<br />
Sinem Ekşioğlu’nun o sıralar aklında<br />
kendine ait bir işletme açmak yok asla.<br />
Yine birilerinin yanında çalışacak ama<br />
hayallerini de özgürce yaşatabilecek<br />
bir yer arayışında. Restoran ve pastane<br />
mutfakları arasında gidip gelirken<br />
bir telefon geliyor… Harvey Nichols<br />
Grubu’nun İstanbul’da açılacak<br />
restoranına Jr. Pastry Chef’lik teklifi ile<br />
devam ediyor hikayesine şimdi de. “Yes<br />
Chef” seslerinin yükseldiği mutfakta<br />
3.5 yılı deviriyor. O artık bir Executive<br />
Pastry Chef! Anlattığınca, tabakları bir<br />
tual gibi işlerken kendini bir ressam, bir<br />
sanatçı gibi hissettiği zamanlar çok…<br />
Mutfağın kendini zinde ve dinç tutan<br />
enerjisiyle gün be gün büyülenip, işini<br />
daha çok sahipleniyor. Sadece bir kek,<br />
bir krema, bir çikolata ustası olmaktan<br />
çok daha öte bir haz bahsettiği.<br />
Pastacılığın yemek kokularıyla<br />
bütünleşmesinden duyulan. O zaman<br />
gelsin mi wasabili sorbeler, lavantalı<br />
sütlaçlar, biberiyeli bal kabakları… Kimi<br />
zaman bir yemeğin kokusundan kimi<br />
zaman malzemenin rengi, doğasından<br />
esinlenerek… Apple Crumble’i tarçınla<br />
değil, farklı esanslarla birleştirerek…<br />
Bir ev sofrasında, İstanbul’un ünlü<br />
sushi işletmecisine servis ettiği sushi<br />
formundaki tatlısıyla da damakları mest<br />
eden o değil miydi ki?<br />
Five O’Clock’u Five O’Clock yapan<br />
başarılar<br />
İşte Five O’Clock serüveni tam da<br />
bu zamanlar başlıyor. Bundan 11 yıl<br />
önce Acarkent’te 30 metrekarelik<br />
küçük bir dükkanda ilk adımı attığını<br />
söyleyen tecrübeli pastane şefi,<br />
Londra’ya ve High Tea kültürüne olan<br />
düşkünlüğünden bu ismi yakıştırdığını<br />
anlatıyor önce. Bahsettiğine göre<br />
otellerin beş çayı saatlerini bir gün<br />
bile kaçırmazmış, laf arasında!<br />
200, 400 metrekare derken, kabına<br />
sığmayan butik pasta dükkanı, bugün<br />
Kavacık’taki 1.000 metrekarelik<br />
üretim tesisi ile toplamda 60’ya yakın<br />
personele istihdam sağlıyor. Üstelik<br />
de beş yıldızlı otellerin bile sahip<br />
olmadığı profesyonel mutfağıyla. Şeker<br />
Hamuru, Tuzlu, Catering ve Vitrin<br />
Pastacılığı departmanlarının birbirinden<br />
ayrıştırıldığı… Soğuk, süt ve yumurta
40<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
odalarının ayrı ayrı branşlaştırıldığı bir<br />
işletme yaklaşımıyla.<br />
Ancak Five O’Clock’u Five O’Clock<br />
yapan sadece bu operasyonel başarısı<br />
olmuyor. Ortak paydadaki Türk tatlı<br />
zevkini kavramak biraz... Türkiye’de<br />
olduğunu asla unutmamak… Ne<br />
Fransızlaşmak ne de İngilizleşmek…<br />
İster High Tea kültürüne hitap etsin,<br />
isterse alt yapısında Fransız temelli<br />
pastacılık olsun; karınların önce<br />
tuzlularla doyurulduğu ardından tatlıyla<br />
ödüllendirildiği Türk 5 Çayı ruhunu<br />
yansıtarak bir miktar da. Pastanın<br />
doğum günü ve hasta ziyaretlerinin en<br />
iyi eşlikçisi olduğu gerçeğini akıldan<br />
çıkarmayarak… Türk’ün damak tadında<br />
krem şantinin değil, pişmiş kremanın<br />
daha baskın bir tat olduğunun bilinciyle.<br />
Ve deneyimli pasta şefinin efsane tatlısı<br />
Çilekli Charlotte’nin hikayesi de böyle<br />
başlıyor. Meyvenin krem şanti üzerinde<br />
bir dekoratif unsur olarak yer aldığı o<br />
günlerde başrol koltuğuna yerleşiyor,<br />
çilek. Duvarları kedidilinden. Klasik<br />
yuvarlak pasta modeline inat, kare bir<br />
tasarımla. Kare kalıpları ile bir ilki<br />
başlattıklarını anımsatan Ekşioğlu, Five<br />
O’Clock konseptiyle tartları yuvarlaktan<br />
kareye çeviriyor. Türk insanının<br />
eklerle sevdiği pişmiş kremayı o lezzet<br />
kervanına dahil ediyor. Hiç abartısız,<br />
benim de hayatımda tattığım en lezzetli<br />
pastalardan biri olarak damağıma<br />
kazıdığım Çilekli Charlotte, tabir-i<br />
caizse pik yapıyor.<br />
Artık Raffles’ta!<br />
Söyleşimizin devamında Ekşioğlu,<br />
High Tea kültürünü İstanbul’dan<br />
sonra Marina ve Gökçebel ile<br />
Bodrum’a taşıdıklarını anlatıyor.<br />
Ta ki salgın krizine kadar! Pandemi<br />
sebebiyle son dönemde tüm ilgilerini<br />
pastacılığa yönelttiklerini söyleyen<br />
Ekşioğlu, bugünlerde Raffles <strong>Hotel</strong><br />
bünyesinde hayata geçirdikleri Five<br />
O’Clock Patisserie’i açmanın heyecanı<br />
içerisinde. Butik pasta dükkanına ilave<br />
olarak Zorlu Center içinde de bir çaykahve<br />
mekanını yatırıma kattıklarını<br />
söyleyen Ekşioğlu’nun tatlı listesinde<br />
glütensizden şekeriz ve diyet ürünlere<br />
kadar pek çok seçenek var. Five<br />
O’Clock’ta tatlılar tezgahtan günlük<br />
ve taze olarak vitrine çıkıyor. Düşük<br />
şeker oranlarıyla sağlıklı bir alternatif<br />
olan pastalarda şeker tadı çoğunlukla<br />
çikolatadan elde edilirken, ağırlıklı<br />
pişmiş krema tercih ediliyor.<br />
Tatlı yemeyi değil, yedirmeyi<br />
seviyor!<br />
Bir pasta sanatkarına belki de<br />
sorulabilecek en yerinde soru. Onu<br />
en iyi anlatan, en iyi ifade eden tatlısı?<br />
Ekşioğlu, “bu benim” diyebileceği tatlıyı<br />
tarife koyuluyor hiç düşünmeden.<br />
Adı Karamelli Altın Dokunuşlu Armut<br />
Tatlısı. Çikolatanın tepede şapka<br />
gibi konumlandığı, kenarlarına<br />
altından biyeler geçilmiş, köşesinde
canlı bir çiçeği olan… Ortadan ikiye<br />
kestiğinizde akışkan karamel sosunun<br />
süzüldüğü… Tarçınlı bisküvi üzerinde<br />
yükselen…. Türk damak tadının<br />
vazgeçilmezlerinden vanilyalı krem<br />
patisserie eşliğinde. Kendi gibi zarif,<br />
incelikli, tarzı ve duruşuyla iddialı!<br />
Peki Türk yöresel tatlıları arasında<br />
favorileri neler? Kısa bir düşünüyor:<br />
“Galiba güzel bir revaniye hayır<br />
diyemem” diyor ama çocukluğundan<br />
beri tatlıyı da çok sevmediğini<br />
söylemekten geri durmuyor. Kahvaltıda<br />
bile reçel yemeyecek kadar üstelik de!<br />
Onun için tatlı, bir yorgunluk kahvesine<br />
en iyi eşlik eden çikolatalı, karamelli,<br />
meyveli pastalar ve de en sevdiğinden<br />
tart demekmiş, onu anlıyorum. Güzel<br />
bir gofreti, bir çikolatayı bazen bir tatlıya<br />
yeğlediği zamanlar da çok oluyormuş…<br />
Bayrağı çocuklarına devretmek<br />
istiyor<br />
Her daim üretimin başında bir isim,<br />
Sinem Ekşioğlu. Hayatı boyunca<br />
mutfağın merkezinde. Öyle çantası<br />
elinde üretim tesisinde gezerken<br />
görülebilecek patronlardan değil.<br />
Ya bundan sonra neler olsun istiyor<br />
hayatında? 11 yıldır Five O’Clock ile<br />
yatıp Five O’Clock ile kalktığını söyleyen<br />
Ekşioğlu, ileride bayrağı şu an 4.5 ve 9<br />
yaşlarında olan iki çocuğuna devretmeyi<br />
hayal ettiğini söylüyor. Tecrübeli<br />
pastacının bir idealinde de tatlı sanatını<br />
yenilmez kılacak bir sergi fikri var. Ne<br />
zaman rahat günlere erişirse o hayaline<br />
de yelken açacak bir gün…<br />
Pastane şefi olmak isteyenlere<br />
birkaç önemli tavsiyede bulunan<br />
Sinem Ekşioğlu, “Bu ceketi<br />
hayat boyu çıkarmayacağınızı<br />
bilerek giyin” diyor önce, mutfak<br />
dünyasının 24 saatlik bir hayat<br />
hikayesi olduğunun altını çizerek.<br />
“Bayansanız yüzüğü, küpeyi, saçı,<br />
aksesuarı unutun” diye tembih<br />
ediyor, kendinin de yıllarca manikür<br />
yaptırmadığını hatırlatarak. O<br />
şansı yakalayabilenler için, okul<br />
öncesi profesyonel mutfakların<br />
tozunu yutmaya davet ediyor.<br />
Hijyeni, disiplini, düzeni, ekip<br />
olma ruhunu ve saygıyı yerinde<br />
öğrensinler diye. Ekşioğlu’nun bir de<br />
profesyonel hayata yeni atılacaklar<br />
için önerileri var. “İnsanlar artık<br />
okul bittikten sonra ‘ben oldum,<br />
öğrendim, hemen kendime bir yer<br />
açabilirim’ algısından uzaklaşmalı.<br />
Bu algılar yüzünden işletmeler 6-8<br />
ay bulmadan kapandığı gibi sektöre<br />
olan inancı da yıpratıyor. Gerçekten<br />
‘evet’ dedikleri zaman bu işe<br />
atılsınlar ki, iş uzun soluklu olsun.<br />
Birbirimize ancak böyle destek<br />
olabiliriz.”
42<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel / röportaj<br />
TÜRSAB YK Muhasip Üyesi Hasan Eker<br />
"Şehirler en güçlü yanlarıyla markalaşsın"<br />
Gastronomi sektöründe gelişim<br />
sağlamak için tek elden<br />
koordinasyonun önemine dikkat<br />
çekti: “Başarı, takım çalışmasıyla gelir.<br />
Başkanların ve yönetimlerin ilgi ve<br />
başarısına güdümlü bir iş modeliyle<br />
sürdürülebilir bir gelişim sağlanamaz.”<br />
dedi.<br />
“Markalaşacaksak, bu İngiltere, İspanya<br />
ve Bosna örneklerinde olduğu gibi tek<br />
ve basit ürünlerle olmalı” tespitini yaptı,<br />
çok ürünle emek ve bütçeyi azaltmaktan<br />
öteye geçilemeyeceğinin sinyalini verdi.<br />
Bir ışık da salgın öncesi düzenlenen<br />
gastronomi festivalleri konusunda<br />
yaktı; fiziki etkinliklerin özel sektörce<br />
profesyonel bir alt yapıyla düzenlemesi<br />
gerektiğine işaret ederek, belediyelerin<br />
ve kamunun yaptığı organizasyonların<br />
yeterli ve sürdürülebilir olmadığını,<br />
daha çok yerel halka reklam amaçlı<br />
gerçekleştirildiğini ifade etti…<br />
TÜRSAB Yönetim Kurulu Muhasip<br />
Üyesi ve BURKON Kongre & Turizm<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker<br />
ile gastronomi sektörünün ve Türk<br />
mutfağının son dönem performansını,<br />
pandemi sınavını ve yeni döneme dair<br />
çıkış yollarını konuştuk.<br />
Salgın krizine kadar ki süreçte Türk<br />
mutfağının tanıtımı konusundaki<br />
performans notu nedir? Bu süreçte<br />
neyi tam, neyi eksik yapmış<br />
olabiliriz?<br />
Türk mutfağı bence dünyadaki en<br />
güçlü mutfak. Çünkü Anadolu’nun<br />
kendi mutfağı zaten zengin. Fakat<br />
Kafkasya’dan, Arap ve Balkan<br />
ülkelerinden göçler, Ege mutfağı ile<br />
birleşince 3 kıtanın mutfağı Anadolu’da<br />
birleşmiş, yoğurulmuş durumda. Ayrıca<br />
Anadolu’nun meyve ve sebze zenginliği<br />
de buna eklendiğinde eşsiz bir mutfak<br />
olması kaçınılmaz. Afrika ve Amerika’da<br />
mutfak kültürünün yeterince olmadığını<br />
düşünürsek, geriye sadece Fransız,<br />
İtalyan ve Uzakdoğu mutfakları kalıyor.<br />
Türkiye, dolayısıyla dünyada çok güçlü.<br />
Bu potansiyeli markalaşmaya çevirmek<br />
ve standardı yakalamak en önemli<br />
hedefimiz olmalı. Tabii bu süreçte Türk<br />
mutfağını tanıtmaya yönelik başarılı<br />
çalışmalar da ortaya kondu. Yurt içi<br />
ve yurt dışı fuarlara ve etkinliklere<br />
ülkemizden enginarların, aşçıların,<br />
kebapların büyük emeklerle taşındığını<br />
biliyorum. Tüm bu emekleri veren, katkı<br />
sağlayan kurum ve kişilere de ülkem<br />
adına, turizm adına teşekkür ediyorum.<br />
Şüphesiz daha iyiyi hedeflemeliyiz.<br />
“Daha iyi” ile kastettiğiniz hedefler<br />
tam olarak nelerdir? Bunu biraz<br />
daha açabilir misiniz?<br />
Aşçılarımızı markalaştırmak, birinci<br />
önemli adımımız olmalı. Bizim yerel<br />
aşçılarımız markalaşmalıdır. Dünyaca<br />
ünlü şefler çıkarmalıyız. Buna Nusret<br />
güzel bir örnek oldu. Bizim çok değerli<br />
aşçılarımız var. Fakat bu aşçılarımıza<br />
hakla ilişkiler desteği gerekiyor.<br />
Bu desteği çalıştığı şirketlerden<br />
alamıyorlar. Bu nedenle iyi aşçılarımızın<br />
girişimde bulunmaları, işletmeler<br />
açmaları, bir ürünlerini ve kendilerini<br />
markalaştırmaları, markaya yatırım<br />
yapmaları gerekmekte. Buna bütçe<br />
ayırabilmeleri için tabii ki öncelikle<br />
açtıkları işletmeleri geliştirmeleri<br />
gerekiyor. Ya da iyi aşçılar, iyi işletmeciler<br />
ile ortaklık kuracaklar. Bu ortaklık<br />
sayesinde aşçı ve ürün markalaşacak.<br />
Dünyaca ünlü yıldız şeflerle çalışmak,<br />
tanınmış isimleri restoranlarında<br />
ağırlamak markalaşmak anlamında<br />
önemli bir adım olacaktır.<br />
Ürün seçimi, ikinci bir önemli nokta.<br />
Yurt dışı tanıtımlarda sürdürülebilirlik<br />
olmalı. Her fuarda farklı ürün, farklı<br />
şehir, farklı konsept olmamalı.<br />
Tanıtımlar sürdürülebilir olmalı. Ülkemiz<br />
topraklarında yetişen pek çok önemli<br />
ürünümüz var. Birçok değerimiz var.<br />
Hepsini tanıtayım derken, hepsi yarım<br />
kalıyor. Bu nedenle birkaç ürünü<br />
seçip, sadece bu ürünleri tadımlarda,<br />
reklamlarda ve tüm tanıtım mecralarda<br />
duyurmalıyız. Bu ürün seçilirken, hedef<br />
kitlenin damak tadına uygun olması,<br />
başka ülkelerde muadili olmaması<br />
dikkat edilmesi gereken en önemli<br />
noktalardan elbette. Ayrıca üründe<br />
bir standart olmalı. Yapılışı, içeriği<br />
netleştirilmelidir. Benzer bir ürün farklı<br />
tat ve şekillerdeyken markalaşması da<br />
beklenemez. Üçüncü olarak, turistik<br />
otellerde yerli şeflere ağırlık verilmelidir.<br />
Eskiden özellikle marka otellerde yabancı<br />
şefler ve beraberinde de yabancı menüler<br />
ağırlıktaydı. Özellikle Avrupa mutfağı ve<br />
şeflerinden bahsediyorum. Bu durum<br />
günümüzde de devam ediyor. Ama eskiye<br />
göre çok azaldı. Bence yerli şeflerin ve<br />
yöresel menülerin artması markalaşmayı<br />
ve turist memnuniyetini arttıracaktır.
Markalaşmak demişken, bir şehri<br />
gastronomisiyle markalaştırmanın<br />
yolları neler olabilir? Bunun için bir<br />
gelişim modeli önerebilir misiniz?<br />
Gastronomi, bir şehrin markalaşmasında<br />
tek başına yeterli olması için çok etkin<br />
olmalıdır. Şu anda bunu Gaziantep<br />
sağlıyor. Fakat markalaşma şehirlere<br />
göre güçlü yönlerine göre geliştirilmelidir.<br />
Marka olabilmek için muadili olmaması<br />
markalaşmayı kolaylaştırır. Bursa,<br />
Osmanlı kenti ile markalaşabilir.<br />
Yiyecek içecek markalaşmayı destekler.<br />
Kapadokya, zaten balon ve peribacaları<br />
ile markalaştı. Karadeniz yeşili doğası<br />
ile markalaştı. Dolayısıyla şehirler en<br />
güçlü yanı neyse onunla markalaşsın.<br />
Bu markalaşmanın yanına bir ürünü ele<br />
alıp, onu da gastronomi markası olarak<br />
eklemesini daha doğru buluyorum. Bir<br />
gastronomi şehri olarak markalaşmak<br />
için, öncelikli olarak Gastronomi Turizmi<br />
Grubu kurulmalı. Bu grubun içerisinde<br />
Belediye Başkanlığı, Aşçılar Derneği,<br />
Gastronomi Turizmi Derneği, Ticaret ve<br />
Sanayi Odası, TÜRSAB BTK, Otelciler<br />
Birliği, Rehberler Birliği, Kültür ve Turizm<br />
İl Müdürlüğü, yiyecek ve içecekle ilgili<br />
dernek veya kurumlar, Kalkınma Ajansı,<br />
Valilik ve Esnaf Odası gibi kamu ve özel<br />
sektör kurumları olmalı. Bu kurul, en az<br />
1, en fazla 3 ürün belirlemeli. İlk etapta bu<br />
ürünlerin markalaşmasına ağırlık vermeli.<br />
Örnek olarak İzmir’de bu ürün boyozyumurta<br />
olabilir. İngiltere’de Fish&Chips,<br />
Bosna’da Cevabi, İtalya’da pizza ve<br />
İspanya’da payala gibi. Gördüğünüz gibi tek<br />
ve basit ürün markalaştırılıyor. Çok ürün<br />
belirleyip, emeği ve bütçeyi paylaştırmaya,<br />
azaltmaya gerek yok. Bu ürünün standardı<br />
belirlenmeli. Her tesiste aynı tat ve<br />
standartta olmalı. Tesisler denetlenmeli.<br />
Fiyat kaygısı ile ucuz ve kalitesiz satan<br />
kurumlara ceza verilmeli.<br />
Türkiye’nin turizm gelirleri<br />
içerisindeki en büyük payı, yiyecek<br />
ve içecek faaliyetlerine ait. Ulusal<br />
ve uluslararası arenada yeme<br />
içme, gastronomi kimliğinin<br />
güçlendirilmesi konusunda<br />
izlenecek turizm politikaları neler<br />
olmalıdır?<br />
Turizmin beş ana faktörü var, bu<br />
faktörlerden bir tanesi ve en önemlisi<br />
şüphesiz yiyecek-içecek. Bu alanda gelişim<br />
için tek elden yerelde ve ulusalda bir<br />
koordinasyon olması gerekmekte. Şu anda<br />
yapılan çalışmalar her kurumun kendi<br />
bazında yaptığı çalışmalar olarak yürüyor.<br />
Bu çalışmalarda başkanların, yönetimlerin<br />
başarısına ve göstereceği ilgiye göre<br />
başarılı oluyor veya başarısız oluyor,<br />
başarılı olanların çoğu da sürdürülebilir<br />
olmuyor. Yeme içmedeki başarı, takım<br />
çalışmasıyla gelir. Kamu, STK, eğitim<br />
kurumları, aşçılar, medya, odalar, en<br />
önemlisi de iletişimciler (çoğu zaman<br />
gözardı edilir) bir araya gelip, yerelde ve<br />
ulusalda koordinasyon içinde çalışmalılar.<br />
Bunun da yolu resmi, çalışma şekilleri<br />
yasayla planlanmış, bütçesi ve ekibi olan<br />
bir yapı oluşturulması gerekmektedir.<br />
Ulusal yapılanmada TÜRSAB İhtisas<br />
Başkanlığımız etkin rol alabilir. Sayın Ömer<br />
Kartın Başkanlığında İhtisas Komitemiz çok<br />
değerli üyelere sahip ve etkin çalışmalara<br />
imza atıyor. Bu vesileyle de kendilerine çok<br />
teşekkür ediyor ve kutluyorum. Bu anlamda<br />
biz Bursalı turizmciler olarak, Bursa<br />
Turizm Platformu olarak örnek bir çalışma<br />
yaptık. 5 ay süren bir “Bursa Yemekleri<br />
Çalıştayı” gerçekleştirdik. Aşçılar Derneği,<br />
Otelciler Birliği, Yöresel Köy Dernekleri,<br />
Büyükşehir Belediyesi, İl Kültür ve Turizm<br />
Müdürlüğü Yetkilisi, Üniversitenin Aşçılık<br />
MYO Öğretim Üyelerinden oluşan bir<br />
komisyon oluşturduk. Bu komisyon,<br />
toplantıda Bursa yemeklerini belirledi.<br />
Bu yemeklerden otelde yapılabilecekleri<br />
seçtik ve 6 adet menü hazırladık. Menülere<br />
Osmangazi, Orhangazi ve Yıldırım gibi<br />
Bursa’ya özgü isimler verdik. Menü<br />
içeriklerindeki tüm meyve ve sebzelerin<br />
Bursa’da yetişmesine dikkat ettik. Bu<br />
yemeklerin tarifleri yazıldı. Akabinde bir<br />
otelde aşçılar bir araya gelip bu menüleri<br />
yaptı ve test etti. Onay sonrası bir akşam<br />
yemeği düzenleyerek bu menüleri Bursa<br />
kamuoyuna, medyaya ve seçkin davetli<br />
kitlesine sunduk. Onların da onayını<br />
aldıktan sonra menüleri resmileştirdik,<br />
kitap haline getirip, otel ve turistik<br />
restoranlara dağıttık. Oteller standart<br />
menülerine Bursa mutfağı menülerini<br />
ekledi. Bu menülerden bir tanesi de<br />
Muradiye Çorbası’ydı. Şu anda Muradiye<br />
Çorbası’nı markalaştırmak için çalışmalar<br />
yapıyoruz. Master Chef’te de bu ürün<br />
yapıldı. Yerelden sonra ulusal medyada<br />
da yer aldı. Aynı ürünü markalaştırmaya<br />
devam ediyoruz. İşte bu örnek tüm<br />
bölgelerde uygulanmalı. Birçok tesis<br />
maalesef, banket menüsü istendiğinde<br />
hep klasik menüleri sunuyor. Menülerin<br />
birçoğu da Avrupa yemeklerinden oluşuyor.<br />
Fakat yabancı turistler burada yöresel<br />
yemekleri yemek istiyor, yerli misafirler de<br />
yöresel menü istiyor. Bu nedenle yöresel<br />
menülere ağırlık vermenin, otellerin<br />
memnuniyet puanlarının artması için çok<br />
önemli olduğunu düşünüyorum.<br />
Türk gastronomisinin öne çıkan<br />
ihraç kalemleri nelerdir? Bu<br />
kalemlerin ticarileştirilmesi sektör<br />
ekonomisine neler katar?<br />
Ben turizm fakültesi mezunuyum.<br />
Üniversiteden rahmetli Prof. Dr. Fikri<br />
Bilgin Hocamız: “Turizm, soyulmuş elma<br />
diliminin ihracatıdır, üstelik nakliyesi<br />
de müşteriye aittir.” şeklinde turizmi<br />
tanımlardı. Ne kadar doğru ve güzel<br />
bir tanımlama! Sonuçta ülkemize gelip<br />
tüketilen her şeyi satıyoruz, bunların<br />
hepsi ihracat sayılır. Bu veriyi sağlıklı<br />
oluşturabilir miyiz, tam emin değilim.<br />
Turistler geldikleri bölgeye göre yöresel<br />
ürünler alıp memleketlerine götürüyor.<br />
Lokum, baklava ve bal genellikle turistlerin<br />
tercih ettikleri ürünler.<br />
Bir konuda daha görüşünüzü almak<br />
isterim. Salgın öncesinde ciddi bir<br />
festival enflasyonu vardı. Pandemi<br />
öncesinde uluslararası iddiasıyla<br />
düzenlenen lezzet etkinlikleri oldu.<br />
Sektör, bir etkinlik düzenleyicisi<br />
olarak nasıl bir sınav veriyor? Etkili<br />
bir gastronomi organizasyonun<br />
sacayakları sizce nelerdir?<br />
Yapılan her etkinliği, her festivali değerli<br />
buluyorum. Kolay kararlar değil. Fakat<br />
etkinlikler daha çok özel sektör tarafından<br />
ve profesyonelce yapılmalı. Belediyelerin<br />
ve kamunun yaptığı etkinliklerin yeterli ve<br />
sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum.<br />
Bu etkinlikleri özel sektör yapmalı. İlk<br />
birkaç yıl ciddi anlamda kamu desteği<br />
almalılar. Kendi ayakları üzerinde durmaya<br />
başladıktan sonra destek azaltılabilir.<br />
Özel sektör etkinlikleri yaparsa, amaca<br />
yönelik ve kaliteli yapmak zorunda.<br />
Belediye etkinlikleri daha çok yerel halka<br />
yönelik reklam amaçlı oluyor. Bizim<br />
düşündüğümüz ve istediğimiz turizme<br />
yeterince katkı koyan etkinlik haline<br />
gelemiyor.<br />
Salgınla birlikte dijitale kayan<br />
çevrimiçi etkinliklerin performansı<br />
hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />
Çevrimiçi toplantılar, beklenenin üzerinde<br />
verimli oldu. Bu toplantılar daha da<br />
gelişecektir. Fakat hiçbir zaman fiziki<br />
etkinliklerin yerini alamayacaklar.<br />
Gastronomi gibi tadımın ön planda olduğu<br />
etkinliklerde daha da zordur. Fakat online<br />
etkinlikler de artarak devam eder. Fiziki<br />
etkinliğin tamamlayıcısı olur.
44<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Türkiye,<br />
mutfağını<br />
19 ünlü şefle<br />
tanıtacak!<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı, tanıtım<br />
çalışmaları kapsamında 19 ünlü<br />
Türk şefini belirledi. Go Turkey<br />
web sitesinde ‘Türk Ünlü Şefler’<br />
başlığıyla açılan sayfada, ünlü<br />
şeflere ilişkin şu ifadeler yer aldı:<br />
Ali Güngörmüş, Michelin yıldızı alan ilk Türk<br />
aşçıdır. Akdeniz mutfağına dair görüşü<br />
meşhurdur ve üç yemek kitabının yazarıdır.<br />
Arda Türkmen, İstanbul'da bir restoran sahibi<br />
ve sevilen televizyon kişisidir.<br />
Aylin Yazıcıoğlu, Nicole <strong>Restaurant</strong>'ın eski<br />
kurucusu ve eski şefidir. Türkiye'ye dönmeden<br />
önce Paris'te okudu ve çalıştı.<br />
Civan Er, Hatay'ın mutfağından esinlenerek<br />
deneysel restoran Changa'da yıllarca<br />
çalıştıktan sonra İstanbul'da ünlü restoran<br />
Yeni Lokanta'yı açtı.<br />
Doğa Çitçi, Gaziantep mutfağında<br />
uzmanlaşmıştır ve yöresel mutfağı tanıtan<br />
Gaziantep Mutfaklarının koordinatörüdür.<br />
Fatih Tutak , Kopenhag'da Noma ve Tokyo'da<br />
Nihonryori Ryugin'de çalıştıktan sonra Türk<br />
mutfağını pişirdiği Bangkok'taki The House on<br />
Sathorn'da şef olarak yerleşti.<br />
İsmet Saz, orada tanınmış şeflerle çalışmak<br />
için ABD'ye kaçmadan önce İstanbul'da<br />
saygın birçok restoranda çalıştı. 2015 yılında<br />
İstanbul'da TOI <strong>Restaurant</strong> & Lounge'u açtı.<br />
Kemal Demirasal, şef olmadan önce<br />
profesyonel bir rüzgar sörfçüydü . Deneysel<br />
restoranı Alancha , İstanbul'a açılmadan önce<br />
Çeşme'de doğdu.<br />
Maksut Aşkar, ünlü restoranı Neolokal'da<br />
mutfağını oluşturmak için çiftlikten masaya<br />
bir yöntem ve minimalist bir estetik kullanıyor.<br />
Toprak Ana'yı ilham kaynağı olarak alan<br />
Aşkar ve genç Neolokal mutfak tugayı, yerel<br />
ve küresel klasiklerde Türk mirası ürünlere<br />
muhteşem bir dönüş yaptı. Restoran özellikli<br />
Dünyanın En İyi 50 Restoranlar listesinde 2019<br />
yılında.<br />
Mehmet Gürs, İstanbul'un en tanınmış<br />
şeflerinden biridir. Türk ve İskandinav<br />
mutfağını birleştiren şık bir mekan olan<br />
Mikla'yı kurdu ve “Yeni Anadolu Mutfağı”<br />
tarzını tanıttı. Mikla, 2015 yılından bu yana<br />
Dünyanın En İyi 50 Restoran Listesi'nde yer<br />
almaktadır. Musa Dağdeviren, İstanbul'un<br />
en popüler restoranlarından biri çalışır<br />
Çiya. Anadolu'nun dört bir yanından gelen<br />
tariflerden ve yerel mevsimlik malzemelerden<br />
yararlanarak, lezzetli yemeklerin dönüşümlü<br />
bir menüsünü oluşturuyor. Phaidon<br />
tarafından yayınlanan The Turkish Cookbook<br />
adlı bir kitap yayınladı ve Netflix programı<br />
“The Chef's Table” da yer aldı.<br />
Nusret (Salt Bae), uluslararası popüler et<br />
restoranı Nusr-Et'i kuran bir kasap, restoran<br />
sahibi ve şeftir . Et hazırlama ve baharatlama<br />
tekniği internette bir sansasyon yarattı. Onun<br />
et lokantası yerliler arasında ünlü iken Nusr-<br />
Et burger genç nesiller arasında inanılmaz<br />
derecede popüler.<br />
Ömür Akkor, Türk mutfağının Osmanlı<br />
kökenlerini araştıran bir gurme şef.<br />
Anadolu'da kayıp tariflerin ve yemek<br />
tarihlerinin izini sürüyor ve yemek kitapları<br />
yazıyor. Osman Sezener, İzmir'deki köklerine<br />
dönüp OD Urla restoranını açmadan önce<br />
İtalya, İstanbul ve ABD'de çalıştı.<br />
Refika Birgül, Türk mutfağı hakkında yemek<br />
kitapları ve köşe yazıları yazmış bir yazar ve<br />
televizyoncu.<br />
Şemsa Denizsel'in önceki restoranı Kantin,<br />
İstanbul'a özgü yemekleri yalın, kaliteli bir<br />
estetikle yarattı. Tariflerini pişirmeye devam<br />
ettiği bir YouTube kanalı var.<br />
Serkan Güzelçoban, Michelin yıldızı kazanan<br />
ikinci Türk şef. Almanya'da doğup büyümüş<br />
olmasına rağmen ailesi Denizli'den geliyor.<br />
Somer Sivrioğlu, 25 yaşında Avustralya'ya<br />
gitmek üzere İstanbul'dan ayrıldı ve Land<br />
Down Under'da çok sevilen bir şef oldu.<br />
Vedat Başaran, Osmanlı döneminden kalma<br />
yemek kitaplarından ilham alan bir şef ve<br />
yemek kültürü araştırmacısı.
46<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
MÜSİAD Başkanı:<br />
“Mutfak ihracatı ve Türk mutfak<br />
sanatları ticarileştirilmelidir”<br />
Mutfak ihracatı ve Türk mutfak sanatlarının ticarileştirilmesi konusunda yazılı bir açıklama yapan<br />
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, ihraç kalemlerini tarif, sunum ve menşei ürün<br />
başlıklarında sınıflandırmanın mutfak sanatlarının ticarileştirilmesinde yol gösterici olacağını ifade<br />
etti. Türkiye’nin mutfak ihracatından daha fazla pay alması için pandemi sonrası için çalışmalara<br />
şimdiden başlanması gerektiğinin altını çizen Kaan, açıklamasında şunlara değindi:<br />
Dünya bugün geldiği noktada bilginin<br />
ve buna bağlı kültürün sürekli bir<br />
değişim içinde olduğu bir dönemden<br />
geçmektedir. Toplumlar ve insanlar arasında<br />
hareket eden sadece bilgi değil, aynı<br />
zamanda kültür bileşenleridir. Bugün kültür<br />
ekonomilerinin en yaygın olarak geçirgenlik<br />
gösterdiği sektör, sinema ve müzik olarak<br />
bilinmektedir. Bu alandaki Amerikan<br />
baskınlığı yakın dönemde uzak Asya<br />
ülkelerinin özellikle genç nesil üzerindeki<br />
etkileriyle atağa geçmiştir. Bir kültür ürünü<br />
ile bir ülkeden diğerine taşınan sadece<br />
bir film ya da müzik, kitap değil; o ülkenin<br />
yaşam biçimi, gelenekleri, tarihi yani kısaca<br />
kültürel kodlarıdır. Ancak bizler kültür<br />
endüstrisindeki bu ihracın ana kalemlerini<br />
“audovisüel sanatlar” olarak alırken,<br />
aslında çok önemli bir kalemi de göz ardı<br />
etmekteyiz: Mutfak sanatları ve ürünleri.<br />
Elbette yeme içme alışkanlıklarının bir<br />
ülkeden diğerine taşınmasında sinema<br />
sektörünün payı yadsınamaz. Çünkü görsel<br />
olarak sergilenen mutfak endüstrisi, bir<br />
başka ülkede merak uyandırmakta ya<br />
da en azından bir yakınlaşmaya neden<br />
olmaktadır. Aynı mutfak, ülkenize taşındığı<br />
zaman yabancılaşmayı azaltmaktadır. Bunu<br />
Amerikan ve Avrupa film ve dizi sektöründe<br />
sıklıkla görmekteyiz. Bu yöntemi bizim de<br />
özellikle ihraç ettiğimiz diziler aracılığıyla<br />
kullanmamız, ileride mutfak ihracatımız için<br />
bir ön hazırlık niteliği taşıyacaktır.<br />
Mutfak ihracatı başlığı altında çok<br />
dağılmamak ve belirli bir hat üzerinden<br />
hareket etmek gerekir. Bilhassa pandemi<br />
sürecinin etkileri yaşanırken, süreç<br />
sonundaki döneme hazırlık anlamında<br />
şimdiden çalışmalara başlamak faydalı<br />
olacaktır.<br />
Tarif, Sunum, Menşei Ürünler<br />
başlıca ihraç kalemleri arasında<br />
geliyor<br />
İhraç kalemlerini; Tarif İhracatı, Sunum<br />
İhracatı, Menşei Ürün İhracatı altında<br />
sınıflandırmak, mutfak sanatlarımızın<br />
ticarileştirilmesinde bizlere yol gösterici<br />
olacaktır.<br />
Bir Fransız restoranında yediğiniz yemeğe<br />
ödediğiniz miktar, Türkiye açısından tarif<br />
ithalatı, Fransa açısından tarif ihracatı olarak<br />
işlenmektedir. Aynı şekilde Fransa’da bir<br />
Türk yemeğine ödediğiniz miktar, bizim<br />
için bir tarif ihracatı onlar için ise bir tarif<br />
ithalatı olarak kayda geçmektedir. Bu<br />
nedenle mutfağımızın tanıtımı yapılırken<br />
yabancı ülkelerdeki restoranların<br />
menülerinden tutun da bağımsız Türk<br />
Mutfağı restoranlarına kadar her aşamada<br />
tariflerimizi korumalı ve belli bir standarda<br />
uygun olarak tescillemeliyiz.<br />
Öncelikle ülkemizdeki mutfakları<br />
sınıflandırmalı ve bu mutfakların tariflerini
elli bir standarda uygun olacak şekilde<br />
tasnif etmeliyiz. Böylece, ihraç edilecek<br />
tarifin hangi yerel mutfağın ürünü olduğu<br />
ve tarifinin net bir şekilde açıklanması ve<br />
standartlarının belirlenmesi yolun başında<br />
yapılabilsin.<br />
Başlıca ihracatı yapılacak<br />
mutfaklar:<br />
İstanbul Saray Mutfağı, Doğu Karadeniz<br />
Mutfağı, Doğu Anadolu Mutfağı, Ege Mutfağı,<br />
Akdeniz Mutfağı, Gaziantep Mutfağı, Şanlıurfa<br />
Mutfağı, Erzurum Mutfağı, Afyon Mutfağı,<br />
Kayseri Mutfağı, Konya Mutfağı, Kastamonu<br />
Mutfağı, Samsun Mutfağı, Tekirdağ Mutfağı,<br />
Bursa Mutfağı, Sivas Mutfağı, Tokat Mutfağı,<br />
Maraş Mutfağı.<br />
Bu uygulama, Türk Mutfak Kültürüne yapılan<br />
ciddi bir yatırımdır. Biz MÜSİAD olarak 2007<br />
yılında Türkiye’deki tüm şehirlerin özgün<br />
yemeklerini derlediğimiz, “Yöresel Lezzetlere<br />
Seyahat” isimli bir kitap yayınlamıştık. O<br />
dönem ben, Gıda ve Tarım Sektör Kurulu<br />
Başkanıydım ve bu mevzunun önemini<br />
her vesile dile getiriyordum. Yıllarca Türk<br />
Mutfak Kültürü’nün standartlara ulaşması<br />
ve ticarileştirilmesi için uğraştım. Bugün<br />
MÜSİAD Başkanı olarak bilhassa Tazelenme<br />
sürecimizde bir komitemizi sırf bu alanda<br />
çalışmak üzere kurduk; “Gastro-Ekonomi<br />
ve Türk Mutfak Sanatları Komitesi”. Bu<br />
komitemizin başkanlığını, Ramazan Bingöl<br />
yapmaktadır. Komitemizin tasarladığı<br />
ve Cumhurbaşkanlığı himayelerinde<br />
gerçekleştirmeyi planladığımız, 1.<br />
Uluslararası Türk Mutfak Kültürü<br />
Sempozyumu’muz, Pandemi nedeniyle<br />
maalesef ertelendi. Oysa bu sempozyum<br />
kapsamında sadece mutfak kültürümüz<br />
tanıtılmayacak, aynı zamanda uluslararası<br />
bir katılımla bir kültür bileşeni olarak<br />
mutfak sanatları ele alınıp uygulamalı olarak<br />
atölyeler kurulacaktı. Ancak pandemi sonrası<br />
bu çalışmamızı yapmayı planlıyoruz.<br />
Tarif ihracatına ve bilhassa yurt dışında Türk<br />
mutfağının farklı yemekler ve tatlar ile temsil<br />
edilmesine önem vermeliyiz. Çünkü Türk<br />
mutfağı denince akla gelen birkaç yemek,<br />
aslında bu kadar geniş bir yemek kültürünün<br />
dünyada hak ettiği değeri bulamamasının bir<br />
göstergesidir.<br />
İkinci ihraç kalemi olarak, sunum ihracatını<br />
görmekteyiz. Mutfak sadece tariflerden<br />
oluşmaz. Aynı zamanda her yemeğin kendine<br />
ve yöresine ait bir pişirme ve sunum şekli<br />
de vardır. Örneğin, “testi kebabı” tarifi ihraç<br />
ediliyorsa, onun testisi de aynı zamanda<br />
sunuma ve ticarete konu olmalıdır. Aynı<br />
şekilde bakır taslar, şerbet ve ayran içmek<br />
üzere özel kaplar, özel pişirme gereçleri;<br />
kısaca Türk mutfak sanatının ürünlerinin<br />
ihracı burada söz konusudur. Bunun<br />
yanında mutfak sarf malzemelerinin de Türk<br />
kültürünü yansıtır formlarda ihracı yapılabilir.<br />
Üçüncü ihraç kalemi menşei ya da mahreç<br />
ürün ihracatıdır. Bazı yemeklerin tariflerinde,<br />
bilhassa bir yöreye ait ürünlerin kullanılması<br />
gerektiğinin iyi bir şekilde pazarlanması, o<br />
ürünlere olan talebi artıracak ve o bölgelerde<br />
ürünlerin yetiştirilmesini ve ekilmesini<br />
destekleyecektir. Hemen hemen aynı iklim<br />
koşullarında olan illerimizde aynı ürünün<br />
ekimi yapıldıkça, çiftçimizin katma değeri<br />
yüksek ürünlerden elde edeceği kazanç<br />
da yükselecektir. Yemeklerin söz gelimi<br />
fındık yağı ya da ispir fasulyesi ile pişirilmesi<br />
gerektiğini iyi bir şekilde pazarlamak, o<br />
ürünlerin talebini de artıracaktır.<br />
Tüm bunlar, üretim ve yatırımı destekleyen<br />
faaliyetlerdir; bu da mutfağın üç ihraç<br />
kalemi ile ticarileştirilmesini sağlayacaktır.<br />
Hatta bazı ürünlerin üretimi adına mikro<br />
KOBİ’ler kurarak müesseseleşme<br />
sağlanabilir. Bilhassa kadın işgücünün,<br />
rahat üretilip pazarlanacak erişte, tarhana,<br />
atıştırmalık tatlı çerezler gibi ürünlerde<br />
çalışmasını teşvik etmek, yatırım açısından<br />
iyi bir başlangıç olacaktır. Ürünlere belli<br />
bir standart belirledikten sonra, üretiminin<br />
doğal yollardan yapıldığının altı çizilerek<br />
lanse edildiği takdirde, Türk Gıda üretiminin,<br />
dünyadaki olumlu algısı ile birlikte kendi<br />
pazarını genişleteceğine inanıyorum.<br />
Türk mutfak sanatına yatırım ne<br />
sağlar?<br />
Öncelikle insan yetiştirme ve istihdam<br />
olanakları geliştirir. Mutfak sarf<br />
malzemelerinin ihracatını destekler.<br />
Mutfağı oluşturan mobilya sektörüne yeni<br />
bir kapı açar ve onların ihracat alanlarını<br />
çeşitlendirir. Mekânın kendisi, en önemli<br />
yatırım kalemi olarak karşımıza çıkar. Ancak<br />
burada, tüm koşullar belirlendikten sonra<br />
bizler için elzem bir aşama söz konusudur:<br />
Sertifikasyon. Tariflerin ve mutfakların<br />
derlenmesi, tescil edilmesi ve tasnifi<br />
sonrası süreç, sertifikasyon aşaması ile<br />
tamamlanmalıdır. Bu noktada biz MÜSİAD<br />
olarak 81 ildeki tüm şubelerimiz ve yurt<br />
dışındaki şube ve temsilciliklerimizle<br />
mutfağımızın çok kapsamlı bir proje ve atılım<br />
ile tanıtımı ve ticarileştirilmesi hareketini<br />
başlatmaktayız. Çünkü ancak bu denli yaygın<br />
bir kuruluşun her aşamasında bulunacağı<br />
ve destek vereceği bir hareket olarak<br />
görmekteyiz Türk mutfak sanatlarımızın<br />
ihracatını.<br />
Bu aşamada, ciddi bir pazarlama faaliyeti<br />
ile özellikle yurt dışında Türk mutfağının her<br />
ülkede tanıtımını sağlayacak etkinliklerin<br />
planlamasını yapabiliriz. Öyle ki ancak<br />
bu şekilde ülkemizde başlattığımız bu<br />
ticarileştirme ve ihracat hareketi, yurt dışında<br />
kendine bir zemin bulabilir ve beklenen ilgi<br />
ve merakı uyandırabilir. Ben MÜSİAD’ın bu<br />
projede güçlü bir partner olarak sahada etkin<br />
olacağı kanaatindeyim. İlgili bakanlıklarımız,<br />
TSE, TPE ve TÜRKAK ile yapılacak iş<br />
birlikleri ile böylesi uzun soluklu ve planlı<br />
bir hareketin, bilhassa pandeminin bitimi<br />
ile yeniden hareketlenecek olan hizmetler<br />
sektörünün yükselişine bir ön hazırlık olarak<br />
değerlendirilmesini uygun bulmaktayım.<br />
Kebap, döner, baklavaya simit ve<br />
börek de eklendi<br />
Türkiye’nin 18 milyon 676 bin dolarlık ihracat<br />
kalemi muhtemelen kebap, döner, baklava<br />
ve son dönemlerde yükselişe geçen simit<br />
ve börek kalemlerinden oluşmaktadır.<br />
Aslında bunlar, tariften ziyade doğrudan<br />
ürün ihracatıdır. Bu durum göstermektedir<br />
ki, mutfağımızın markalaşması neticesinde<br />
binlerce Türk menşeli katma değeri<br />
yüksek ürün dünya pazarlarına açılabilecek<br />
potansiyele sahiptir.
48<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel / makale<br />
Ramazan<br />
Bursa Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
Basan ,<br />
Tarihi, kültürü ve gıda endüstrisi ile Bursa<br />
bir gastronomi şehridir. Buna rağmen<br />
gastronomi ile Bursa şehrini zihinlerinde<br />
bir araya getiremeyen, birbiriyle bağlantısını<br />
kuramayanlar var! Maalesef Bursa’da yaşayıp<br />
da buna inanmayan veya önemsemeyen bir<br />
dolu yönetici, bürokrat ve iş insanı var! Bunun<br />
tek sebebi, kendilerine doğru bilgilendirmelerin<br />
yapılmamasıdır. Bursa neden gastronomi<br />
şehridir? Bir kez daha anlatayım…<br />
Bir şehrin gastronomi şehri statüsünü elde<br />
edebilmesi için, lezzetiyle öne çıkan yiyecek ve<br />
içeceklere gereksinimi kadar, gıda sektörüne<br />
yön veren önemli markalara da ihtiyacı vardır.<br />
Tarımı, sanayisi ve hizmet sektörü ile bir bütün<br />
olmalıdır. Tarihi 1867 yılına kadar dayanan;<br />
yapılışı, pişirme şekli ve sunumuyla kült bir<br />
kültürün ürünü olan Bursa Döner Kebabı,<br />
daha fazla övgü ve temsili hak ettiği gibi,<br />
Bursa denilince Bursa Döner Kebabı akla<br />
gelmektedir.<br />
Bir dönem Uludağ eteklerindeki kestane<br />
ağaçlarından toplanan kestanelerle ün salan<br />
kestane şekeri, şimdilerde hammaddesini<br />
değişik şehirlerden toplasa da, aynı lezzet ve<br />
formülünü koruyarak 1930 yılından bu yana<br />
kestane şekeri Bursa birlikte anılmaktadır.<br />
Şimdilerde pek moda olan ‘food court’ diye<br />
bilinen ‘Gastronomik AVM’lerin ilkidir Kayhan<br />
Çarşısı... Köftecisinden, cantık dükkanına kadar<br />
içinde her lezzeti bulabilirsiniz. 1860 yılında<br />
Ermeni bir ustanın yaptığı fırından çıkan pideler<br />
bugün Cantık adıyla ünlenmiş. Yapılış tarzı,<br />
mayalı hamuruyla, pişirme ve sunum şekliyle<br />
benzeri olmayan, Bursa denilince akla gelen<br />
başka bir lezzettir.<br />
Yine Kayhan’dan çıkan Kayhan Pideli Köfte de;<br />
sunumu, içeriği, malzemesi ile fark oluşturan<br />
sadece Bursa’da bulabileceğiniz yerel bir diğer<br />
lezzettir. 40 yıllık ‘Abdal Fırını’ndan çıkan tahinli<br />
pide, cevizli lokum Bursa denilince akla gelen<br />
sahip çıkmamız gereken bir başka lezzettir.<br />
Ekmek denildiğinde Somuncu Baba’nın tarihi iz<br />
bırakan hikayelerini kim görmezden gelebilir?<br />
Bursa Balkan göçmenlerinin şehridir. İnegöl<br />
Köfte, Balkanlardan gelen göçmen yemek<br />
kültürünün bir sonucudur. İnegöl Köfte,<br />
Türkiye’deki köfte kültürünün başını çeker. O<br />
kadar ki, Türkiye’nin en büyük köfte zinciri olan,<br />
yılda 66 milyon kişiye Bursa’nın köftesini sunan,<br />
Köfteci Yusuf bir Bursa markasıdır.<br />
Hasanağa enginarı Türkiye’nin en kaliteli<br />
enginarı olup, Türkiye’nin en önemli otellerinin<br />
menüsünde yer almaktadır. Ahududu ve<br />
Bursa, bir gastronomi şehri olmayı hak<br />
etmiyor mu?<br />
böğürtlen de Bursa’dan çıkar. Türkiye<br />
üretiminin yüzde 90’nını Bursa karşılar. Siyah<br />
incir Türkiye’de ve dünyada Bursa’dan çıkarak<br />
gastronomi sofralarına, evlerimize kadar<br />
ulaşır. Bursa şeftalisi, Deveci armut, Bursa<br />
Apolyont kirazı (Napolyon kirazı diye ünlenen)<br />
Türkiye’nin en prestijli Bursa meyveleridir.<br />
Bursa ile özdeşleşmiştir. Su ve maden suyu<br />
gastronomik bir içecektir. Yemek ile birlikte<br />
veya ayrıca tüketiriz. Su firmalarının ve maden<br />
suyu firmalarının, kaynaklarıyla birlikte büyük<br />
çoğunluğu (%38) Bursa’dadır. Türkiye’nin<br />
en büyük gazoz ve cola firmaları suyumuzun<br />
kalitesi nedeniyle kuruluş yeri Bursa’dır. Su<br />
denilince akla Bursa gelmektedir. Bu nedenle<br />
Bursa, su ve içecek şehridir. Anadolu’nun<br />
en bilinen tatlıları arasında olan Kemalpaşa<br />
tatlısı ile peynirin tatlıyla buluşmasına şahit<br />
olursunuz. Diğer bir Bursa tatlısı olan süt<br />
helvası da, yapımı ustalık gerektiren tatlıların<br />
kralıdır.<br />
Bursa bir süt ve yoğurt memleketidir.<br />
Türkiye’nin en büyük süt ve yoğurt markalarının<br />
Bursa’da olması bir tesadüf değildir. Bursa irili<br />
ufaklı mandıraları ile Tarihi Tuzpazarı Çarşısı ve<br />
Mihaliç peyniri ile tam bir şarküteri cennetidir.<br />
Ayrıca Türkiye’nin en büyük tavuk üreticileri,<br />
yumurta üreticileri Bursa’dadır. Marmarabirlik<br />
Türkiye’nin en büyük zeytin üreticilerinden<br />
biri olup, en kaliteli sofralık zeytin Bursa<br />
havzasında lezzet bulur. Üzerinde çalışıldığında<br />
zeytin ile yapılan onlarca Bursa markalı yeni<br />
ürün gastronomi dünyasına kazandırılabilir.<br />
Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />
başkentliğini de yapmıştır. Bu nedenle<br />
kendine özgün bir saray mutfağı vardır.<br />
Osmanlı arşivlerinde araştırıldığında<br />
Bursa’mıza özgü, tarifler ve özel yemekler<br />
ortaya çıkacaktır. Önceliğimiz Bursa’mızın<br />
‘gastronomi envanteri’nin çıkartılarak, yukarıda<br />
saydıklarımızdan onlarcasının var olduğu,<br />
elimizdeki değerlerimizi, şehrimize ait yemek<br />
kültürünü ve tariflerini ortaya çıkartmak<br />
olmalıdır.<br />
Bursa İstanbul’un üçüncü yakasıdır. İstanbul’un<br />
herhangi bir yerinden kentimize kara veya deniz<br />
yoluyla 90 dakikada ulaşılabiliyor. Bu özelliği<br />
sayesinde Bursa, kongre ve fuar merkezi<br />
olabilecek bir destinasyona sahiptir. Gaziantep<br />
ve Hatay’ın ardından Afyonkarahisar da<br />
gastronomi şehri kervanına katıldı. Sizce Bursa<br />
tarihi ve yukarıda saydığımız özellikleriyle<br />
gastronomi Şehri olmayı hak etmiyor mu?
50<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Türkiye Mutfak Sanatları ve Gastronomi Federasyonu Başkanı Salih Güney, Nepal Şefler<br />
Birliği üyelerine Türk mutfağı eğitimleri vermek üzere Katmandu’ya gitti. Gastronomi Turizmi<br />
Derneği (GTD) koordinasyonunda gerçekleşen eğitim programı ile Türk mutfağını keşişler<br />
ülkesine tanıtmayı hedeflediklerini belirten Güney, Nepal’in 10 ayrı lokasyonunda Türk<br />
restoranının açılacağını duyurdu. Eğitim çalışmalarının Türk gastronomisinin tanıtımı için<br />
önemli bir adım olduğunu belirten GTD Başkanı Gürkan Boztepe ise, dernek çalışmalarının<br />
farklı ülkelerde devam edeceğini ifade etti.<br />
Anadolu arı ürünleri coğrafi işaretler<br />
ile markalaşacak<br />
GTD, Nepalli şeflere<br />
Türk mutfağı eğitimleri veriyor<br />
Kopuz: “Çöpe giden her gıda,<br />
aynı zamanda su ve enerji israfı demek”<br />
Gıda İsrafını Engelleme Projesi ile gıdada israfı azaltmak amacıyla bir dizi çalışma başlatan İstanbul<br />
Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, “Enerji Tasarrufu Haftası”nda Türkiye’nin enerjide, suda,<br />
gıdada, meyve sebzede yaptığı israfın boyutlarına dikkat çekerek, “Gıdadan sanayiye her türlü<br />
üretimde kullanılan su kaynaklarının boyutu inanılmaz. Aslında çöpe attığımız her gıda parçası<br />
tonlarca suyun boşa harcanmış olması anlamına geliyor. Dünyamız, iklim değişikliği, hızlı nüfus artışı<br />
ve kirlenme gibi geleceğimizi tehdit eden sorunlarla yüz yüze. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya<br />
bırakmak amacıyla gıda israfını önlemeliyiz” dedi. Her yıl gıda ihracatımıza yakın miktarda gıdayı<br />
israf ettiğimizi hatırlatan İSTİB Başkanı Ali Kopuz, bu korkunç israfın yan etkilerinin daha da tehlikeli<br />
olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye’deki atıkların 14,5 milyon tonunun gıda olduğu<br />
tahmin ediliyor. Bu da 18 milyar dolarlık gıda ihracatımıza yakın bir değeri çöpe atıyoruz demek.<br />
Ancak ne yazık ki bu sadece sorunun bir yönü... Yani aslında bu israfın yan etkilerini hesapladığımızda<br />
durumun vahameti artıyor. Çöpe atılan gıdaların üretilmesi için kullanılan, su, elektrik, akaryakıt ve<br />
emek de çöpe gidiyor. Gıda israfı demek, ülkemizin doğal kaynaklarının iflası demek.”<br />
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Güvenilir Ürün Platformu<br />
tarafından, BEE’O Propolis’in sponsorluğunda düzenlenen Yöresel Arıcılık<br />
Ürünlerinde Coğrafi İşaretlemeler Paneli yoğun katılımla gerçekleşti. Açılışını<br />
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşin Ayşe Işıkgece’nin yaptığı panelde yöresel<br />
ürünlerin pazarda ayırt edilmesini sağlamanın yanında bölgesel kalkınmadan<br />
turizme kadar birçok alanda önemli katkısı olan coğrafi işaretlemeler, arı ve arıcılık<br />
ürünleri özelinde masaya yatırıldı. Panelde, “Arı Ürünlerinde Coğrafi İşaretlemenin<br />
Önemi ve Pazara Yansımaları’’ konusunda sunum gerçekleştiren BEE’O Genel<br />
Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, "Coğrafi İşaret, balın<br />
kalitesini garantiler, benzerlerinden ayırt eder, üretici ve tüketiciyi koruma altına<br />
alır, taklit ve tağşişin önüne geçilmesini sağlar, bunun yanında bölge tanıtımına,<br />
kültürel ve kırsal turizme de katkıda bulunur" dedi. Ülkemizde 9 adet coğrafi işaret<br />
almış bal çeşidi ve 1 adet propolis çeşidi bulunduğunu, 25 bal çeşidinde onay<br />
sürecinin devam ettiğini söyleyen Samancı, ülkemizde arı ekmeği, polen, arı sütü<br />
için coğrafi işaret tescil edilmediğine dikkat çekti.<br />
Evlerde Asya mutfağı esintisi<br />
İstinye’de yaz sezonlarında harika bir manzaraya sahip olan terası, kış<br />
sezonlarında ise Asya esintileri ile dekore edilmiş ve size sıcacık hissettiren<br />
kapalı restoran alanı ile Yada Sushi, yılların tecrübesi ile misafirlerini ağırlıyor.<br />
Hizmet vermeye 2000 yılında Mori ile başlayan restoran sahibi Edi Duek ve<br />
ekibi, İstanbul’u sushi ile tanıştıranlardan. 2013’te ise İstinye’de şimdiki yerine<br />
taşınan ve adı değişen Yada Sushi ekibi en baştaki tutkusunu hiç kaybetmeden<br />
müşterilerine üst düzey bir Asya Mutfağı tecrübesi yaşatıyor. Menüsündeki çok<br />
beğenilen sushilerin yanı sıra farklı tatlar sunan ana yemekleri ve Noodle’ları<br />
ile de Yada Sushi, Asya Mutfağı severlere harika bir lezzet şöleni sunuyor.<br />
En çok beğenilen sushileri olan Ebi Snow, Volcano Roll ve bir de oldukça<br />
iddialı oldukları Beijing Duck’ı denemek, damak zevkine önem verenler<br />
için harika bir kazanım olacaktır diyebiliriz. Bunun yanı sıra alışılmadık bir<br />
tat olan Wasabili Mozaik Pasta da sizi hem şaşırtıyor hem de mutlu ediyor.<br />
Bu dönemde ise Yada Sushi paket servis ve Exclusive servis hizmetleri ile<br />
müşterilerine ulaşmaya devam ediyor.
Kadın emeğine tam destek!<br />
Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve Yardımlaşma Derneği tarafından kurulan Açık Pazar<br />
Hareketi, pandemi döneminde yasaklar ve pazar alışverişlerinin düşmesi dolayısıyla<br />
ürünlerini pazarlama imkanı gittikçe daralan kadın üreticileri “kadinureticiden.com” web<br />
sitesi üzerinden, komisyonsuz olarak tüketici ile buluşturuyor. Tüketicilerle küçük ölçekli<br />
kadın üreticileri aracısız olarak buluşturduklarını belirten Anadolu Kültür Sanat Kalkınma ve<br />
Yardımlaşma Derneği Başkanı Ömer Serdar Karaca faaliyetlerine ilişkin şu bilgileri aktardı:<br />
“Sağlıklı beslenmenin herkesin hakkı olduğunu ve sağlıklı besinlerin daha ulaşılabilir olması<br />
gerektiğini savunuyoruz. Gezegenimizdeki yaşam kaynaklarımıza ağır bedel ödeten bu kâr<br />
odaklı gıda üretimi yerine dünyayı besleyen emekçi kadınları güçlendirmek istiyoruz. Kadın<br />
üreticilerimizin üretici pazarları ve köy pazarlarında satışa sundukları ürünleri makbuz<br />
karşılığında değerinden satın alıyor, gereği şekilde ambalajlayarak üzerine hiçbir kar<br />
koymadan kadinureticiden.com sitesinde üreticinin ve pazarın isminin de olduğu etiketle<br />
satışa sunuyoruz.”<br />
Şifa ve lezzet dağıtıyor<br />
Asel Bal’ın ödüllü markası Honey Leaves, Türkiye’nin en yüksek rakımlı yaylalarından biri olan<br />
Bitlis Hizan Yaylası’nda zengin bitki örtüsüyle beslenen arılar tarafından el değmeden, tamamen<br />
doğal olarak üretilen katkısız ve orijinal karakovan balı. ABD'de bulunan The Center For Honeybee<br />
Research Asheville N.C.’nin her yıl düzenlediği “Organik Kara Kavanoz Bal” yarışmasında 780 bal<br />
arasından sıyrılıp tam not alarak Ortadoğu birincisi seçilen Honey Leaves, bölgeye özgü binlerce<br />
çiçeğin aromasıyla damaklarda vazgeçilmez bir tat bırakıyor. Dört yıl önce Asel Bal bünyesinde<br />
Ubeydullah Subaşı tarafından kurulan Honey Leaves markasının ardında 1870’li yıllarda başlayan<br />
bir üretim geleneğinin izleri var. Subaşı, bu hikayeyi şöyle anlatıyor: “Hikayemiz aile büyüklerimizin<br />
1800’lü yıllardan itibaren her derde deva balı, el değmemiş bir coğrafyada üretmek istemesiyle<br />
başlıyor. Balımız zamanla tüm bölge halkının vazgeçilmez şifa kaynağı haline geliyor. Dört yıl<br />
öncesine kadar sadece akrabalarımız ve arkadaşlarımızla paylaştığımız bu gerçek şifa kaynağını<br />
herkese duyurmak istedik. 1870’de başlayan bu gelenek Honey Leaves markasıyla dört yıl önce<br />
yeniden hayat buldu ve şimdi tüm dünyayla tanıştı.”<br />
Kalitesi tescillendi<br />
Leröy Seafood Group’un Somon Balığı, deniz ürünleri endüstrisinde somon balığının en<br />
yüksek tescili olan “STP 86” sertifikasyonunu aldı. Bu spesifikasyon, Lerøy Salmon’nin<br />
içerik, kalite ve sürdürülebilirlik açısından günümüzde Norveç Somonu için uygulanan<br />
endüstri standartlarından daha yüksek kriterlere sahip olduğunu gösteriyor. STP-86'ya<br />
göre üretilen somon, diğer özelliklerine ilave olarak, Norveç endüstri standartlarından<br />
daha yüksek bir Omega-3 içeriğine, sıfır antibiyotik kullanımına, kafeslerden sıfır<br />
kaçışa ve tam izlenebilirliğe sahiptir. Lerøy Seafood Group CEO'su Henning Beltestad,<br />
Lerøy'ün, somon üretiminde uzun süre önce yem bileşenleri de dahil olmak üzere tüm<br />
değer zinciri boyunca bir dizi bilinçli, sorumlu ve sürdürülebilir kararlar aldığını söyledi.<br />
Bu özelliklerin üçüncü taraf bir şirket tarafından doğrulanmasını istediklerini belirten<br />
Beltestad, günümüzde somon endüstrisi için olması gereken özelliklerin hepsini ve<br />
fazlasını barındıran ‘Lerøy Salmon'un STP 86 sertifikalı olarak tescillenmeyi hak ettiğini<br />
vurguladı.<br />
Dikey tarımda bir ilk!<br />
Mutfak Sanatları Akademisi ve Plant Factory, 2020 yılı başında yaptıkları iş birliği ile<br />
MSA Kampüsü’nde MSA Bahçe adında bir dikey tarım üretim alanını hayata geçirdi.<br />
MSA, hayata geçirilen bu uygulamayla öğrenci ve şeflerini kapalı alanda dikey tarım<br />
ile buluştururken aynı zamanda geleceğin şehir tarımcılığı bilincini de yayıyor. İş<br />
birliği kapsamında MSA Bahçe’de kapalı alanda topraktan bağımsız üretim yapılıyor.<br />
Şehir içinde üretimi mümkün kılan dikey üretimde birim alanda daha çok ürün<br />
üretilip verimlilik de artırılıyor. Bu sistemde insana ve doğaya zarar vermeyen üretim<br />
prensiplerini benimseyerek kapalı ve kontrollü ortamda, bitkileri değişen iklimden<br />
koruyarak 365 gün boyunca mevsimden bağımsız olarak sürekli üretim yapılabiliyor. İyi<br />
tarım belgesi olan, Türkak onaylı gıda analizlerinin yapıldığı, IFS belgeli, kapalı alanda<br />
ilaç kullanmadan yapılan üretim ile gıda güvenliği de en üst seviyede tutuluyor.
52<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Balparmak'ta üst düzey atama<br />
40 yıldır bal ve arı ürünlerini en doğal ve sağlıklı haliyle sofralara taşıyan Balparmak’ın genel<br />
müdürlüğüne hızlı tüketim ürünleri sektörünün deneyimli ismi Onur Özyurt atandı. Balparmak’a<br />
katılmadan önceki iki yılını Türk markalarının Güneydoğu Asya’ya açılmasını sağlamak amacıyla<br />
Singapur’da geçiren Onur Özyurt, yeni görevinde Balparmak ve Apitera markalarının yeni ürün ve<br />
dağıtım kanallarıyla yur tiçindeki lider konumunu güçlendirmesine ve yurt dışında yeni pazarlara<br />
açılmasına liderlik edecek. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Onur Özyurt, yüksek<br />
lisans derecesini aynı okulda ekonomi ve finans alanında aldı, daha sonra Harvard İşletme Okulu’nda<br />
işletme programını tamamladı. Kariyeri boyunca Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’da ilaç, sağlık,<br />
eğlence, perakende ve hızlı tüketim ürünleri sektörlerinde yönetici ve yönetim kurulu seviyesinde çeşitli<br />
görevlerde bulundu. 2013 yılından bu yana Kopaş Kozmetik Genel Müdürü olarak görev yapan Onur<br />
Özyurt, Aralık 2020 itibarıyla Balparmak bünyesine genel müdür olarak katıldı. Evli ve iki çocuk babası<br />
olan Onur Özyurt’un hobileri arasında seyahat etmek, uzun mesafe koşmak ve okumak yer alıyor.<br />
İstanbul’dan sonra en çok ihracat<br />
yapan 2. şehir, İzmir<br />
Ege İhracatçı Birlikleri'nde yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye İstatistik Kurumu<br />
tarafından açıklanan 2020 yılı Genel Ticaret Sistemine (GTS) göre Ege Bölgesi’ndeki gümrük<br />
müdürlüklerinden yapılan ihracat ve ithalat istatistiklerinden yapılan derlemeye göre, Ege<br />
Bölgesi’nin 2020 yılı dış ticaret hacmi 43 milyar 469 milyon dolar olarak gerçekleşti. İzmir, 2020<br />
yılında gerçekleştirdiği 11 milyar 597 milyon dolarlık ihracatla İstanbul’un ardından en fazla<br />
ihracat yapan ikinci il oldu. Şehrin 2020 yılındaki ithalat rakamı ise; 8 milyar 465 milyon dolar<br />
olarak kayıtlara geçti. İzmir’in dış ticaret hacmi 20 milyar 62 milyon dolar olurken, ihracatının<br />
ithalatını karşılama oranı yüzde 137 oldu. İzmir’de bulunan iki serbest bölge İzmir’i ihracat<br />
sıralamasında ikinci sıraya taşıdı. Özel Ticaret Sistemine göre İzmir’in 2020 yılı ihracatı 9 milyar<br />
534 milyon dolar olurken, serbest bölgeler ve gümrük antrepolarının ihracat rakamlarının dahil<br />
edildiği Genel Ticaret Sistemine göre İzmir’in ihracatı 11 milyar 597 milyon dolara çıktı.<br />
İstanbul’un Sokak Lezzetleri Haritası geliyor!<br />
Salgın krizinin başından bu yana gezilerine sanal ortamlarda devam eden ve büyük talep gören<br />
profesyonel turist rehberi Şerif Yenen, sektörde 32. yılına girerken devam eden ve yeni projeleriyle de<br />
öncü ve trend belirleyici kimliğini sürdürüyor. Turizm Günlüğü’nden Özlem Kapar Bayburs’a verdiği<br />
röportajında İstanbul’un Sokak Lezzetleri Haritası’nı çıkarmaya hazırlandığını duyuran Yenen çalışmaya<br />
ilişkin şu bilgileri aktardı: “Gastronomi turizmi yıllar içinde hep tırmanışta; her on turistten yedi veya<br />
sekizinin yerel lezzetlere özel ilgi gösterdiğini söyleyebilirim. Türkiye bu alanda bir cennet. Bunu doğru<br />
kullanabiliyor muyuz, tartışılır ama kullanmak adına çok çaba sarf eden birçok kurum, kuruluş var. Ben<br />
de bu alanda bir yayın çıkarmak üzere çalışma yapıyorum. İngilizce olarak İstanbul'un Sokak Lezzetleri<br />
Haritası hazırladım. Yurt dışından ülkemize gelen turistlere Türk mutfağını ve özel lezzetlerimizi tanıtan,<br />
nerede bulabileceğini anlatan lezzet haritamız için halen sponsor çalışmalarımız sürüyor. Ülkemize gelen<br />
ziyaretçiler bu haritada sokak lezzeti ne demek, meze ne demek, kahvaltıda ne yenir, sakatat nedir gibi<br />
bilgileri bulabilecek. Aynı zamanda bu lezzetleri nerelerde yiyebileceğini de öğrenecek. Kebapçı, balıkçı,<br />
meyhane, kokoreççi gibi pek çok özel alana uzanan oldukça kullanışlı bir haritayla çıkacağız.”<br />
Teksüt İzmir Bölge<br />
Müdürlüğü’nü hizmete açtı<br />
Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt; İstanbul Avrupa, İstanbul<br />
Anadolu, Ankara ve Bursa Bölge Müdürlükleri’nden sonra Ege ve Akdeniz bölgesindeki<br />
müşterilerine daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla İzmir Bölge Müdürlüğü’nü devreye soktu.<br />
İzmir Işıkkent’te kurulan yeni bölge müdürlüğü ile ilgili bilgi veren Teksüt Satış ve Pazarlama<br />
Direktörü Murat Keleş, “Bu bölgedeki bayilerimize ve perakende noktalarına daha süratli,<br />
verimli ve kaliteli servis sunmak istiyoruz. İzmir başta olmak üzere Manisa, Uşak, Aydın,<br />
Denizli, Muğla, Isparta, Burdur ve Antalya’ya kadar olan bölgeye servis vereceğiz. Buradaki<br />
yapılanma, ihtiyaç noktasında hızlı sevkiyat yapmamıza da imkân sağlayacak. Yaz döneminde<br />
bu alan içindeki turistik ve yazlık bölgelerde nüfus artışıyla birlikte daha yoğun ve ani talepler<br />
oluşabiliyor. Bölge müdürlüğümüzle bu tür taleplere daha süratle cevap verebileceğiz.” diye<br />
konuştu. Bölge müdürlüğü sayısını 5’e çıkardıklarını aktaran Murat Keleş, Teksüt olarak iç<br />
piyasadaki bulunabilirliklerini geliştirmeye devam edeceklerini söyledi.
GTD, Türk ürünlerini Miami’de üç<br />
merkezden tanıtacak<br />
Amerika’da da temsilcilikleri bulunan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), Miami’deki<br />
çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Türk mutfağını tanıtmak ve Türk yerel ürünlerinin<br />
satışını gerçekleştirmek hedefiyle derneği temsilen Miami Başkonsolusluğu’na bir ziyarette<br />
bulunan GTD Komite Başkanı Erdem İpekçi ve Tuba İpekçi, Miami’de açılacak Türk restoran<br />
ve showroom yatırımlarıyla ilgili planlamalarda bulundu. Türk mutfağı tanıtımı için üç ayrı<br />
lokasyonda Türk ürünü tanıtım merkezlerinin açılacağını duyuran GTD temsilcilerini TC.<br />
Dış İşleri Bakanlığı ABD Miami Başkonsolosu Burç Ceylan makamında kabul ederken, Türk<br />
mutfağının ve yerel ürünlerinin Miami’de hak ettiği değere ulaşacak olmasından duyduğu<br />
mutluluğu dile getirdi. Türk gastronomisinin tanıtımının ‘GT Anadolu’ markası ile dünyaya<br />
yayılmaya başladığını ve bu yolda Miami Başkonsolosluğu ziyaretinin önemli bir adım<br />
olduğunu ifade eden GTD Başkanı Gürkan Boztepe, çalışmaların farklı ülkelerde de aynı hızla<br />
süreceği müjdesini verdi.<br />
Cargill 12 ilde 1.175 çiftçiyi programa dahil etti<br />
Cargill, 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı ile ülkemizdeki çiftçilerin verimliliği ve refahını<br />
artırmak üzere çalışmayı sürdürüyor. Program kapsamında ekimden hasada kadar eğitim, dijital<br />
tarım araçlarına erişim ve tarlalarına özel danışmanlık hizmeti alan çiftçiler, yüzde 26’ya varan<br />
oranda verim artışı elde etti. Program ikinci yılında kapsamını mısırın yanına ayçiçeği ekleyerek<br />
genişletirken, 12 ilde 1.175 çiftçiyi programa dahil etti. 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı,<br />
çiftçilerin verimini artırmak, geçim kaynaklarını güçlendirmek, tarımda sosyal ve dijital dönüşümü<br />
gerçekleştirmek ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak amacıyla 2019 yılında<br />
hayata geçirildi. İkinci yılında ayçiçeği çiftçilerini de programa dahil ederek kapsamını genişleten<br />
1000 Çiftçi 1000 Bereket, 12 ilde 70bin futbol sahası büyüklüğüne denk gelen bir alana etki etti.<br />
Tarım ve gıda alanında Türkiye’de ilk kez sosyal etki hesaplaması yapılan program olma özelliği<br />
de taşıyan 1000 Çiftçi 1000 Bereket’e, 2020 yılında yapılan her 1 TL’lik yatırımın, 2,78 TL değerinde<br />
sosyal getirisi olduğu görüldü. Böylece programın sosyal getirisi bir önceki yıla göre de 2,53 TL’den<br />
2,78 TL’ye yükselmiş oldu.<br />
Kuru kayısı ihracatında hedef 300 milyon dolar<br />
Türkiye, 2020-21 sezonunun 6 aylık diliminde kuru kayısı ihracatından yüzde 7’lik artışla 162<br />
milyon dolar döviz geliri elde etti. 2019-20 sezonunun ilk yarısındaki kuru kayısı ihracatı 151<br />
milyon 662 bin dolar olmuştu. Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan yazılı açıklamaya göre;<br />
1 Ağustos 2020 tarihinde başlayan 2020/21 kuru kayısı sezonunda kuru kayısı ihracatında<br />
miktar bazında ise düşüş yaşandı. Türkiye, 2019-20 sezonunun ilk yarısında 58 bin 604 ton<br />
kuru kayısı ihraç etmişken, 2020-21 sezonunun 6 aylık diliminde 50 bin 35 ton kuru kayısı<br />
ihraç etti. Kuru kayısı ihracatında miktar bazındaki azalışta rekolte düşüklüğü ve pandemi<br />
nedeniyle ithalatçıların stoksuz çalışma yaklaşımının etkili olduğunu dile getiren Türkiye<br />
Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, kuru kayısıda<br />
ortalama ihraç fiyatının 2 bin 600 dolardan, 3 bin 240 dolar seviyesine çıkmasının döviz<br />
gelirinde artışı getirdiğini kaydederek, “Kuru kayısıda 2020-21 sezonunun ikinci yarısında da<br />
benzer bir tablonun ortaya çıkacağına ve kuru kayısı ihracatından bu sezon 300 milyon doların<br />
üzerinde bir gelir elde edileceğine inanıyoruz” diye konuştu.<br />
TURYİD ve Visa’dan sektörü canlandıracak iş birliği<br />
Visa, Türkiye çapındaki restoranları bir araya getiren yeme içme sektörünün çatı oluşumlarından<br />
TURYİD ile uzun soluklu bir iş birliği için harekete geçti. İş birliği kapsamında, özellikle yemeiçme<br />
sektörünün ihtiyaçlarını daha iyi anlama, restoranların dijital ortamda sipariş alma sürecini<br />
ve ödemeleri kolaylaştırma konusunda çalışmalar sürüyor. Turizm, Restoran Yatırımcıları ve<br />
Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer, yeme-içme sektörünün 2<br />
milyon haneye istihdam sağlayarak toplamda 10 milyon kişiye gelir oluşturduğunun altını çizerek,<br />
“2019 yılı itibarıyla her sene yaklaşık %10 büyüme kaydeden ve 135 milyar TL büyüklüğe ulaşan<br />
yeme-içme sektörü pandeminin etkisiyle oldukça zor bir yıl geçirdi. İşletmelerin bu süreci sağlıklı<br />
bir şekilde atlatabilmesi için online menü görüntüleme, temassız sipariş verme ve ödeme gibi<br />
evrilen tüketici beklentilerine cevap vermeleri önem taşıyor. Visa ile başlattığımız uzun soluklu iş<br />
birliği kapsamında, tüketicilerin tüm restoranların menülerini görüntüleyip ödeme yapabileceği<br />
bir platform üzerinde çalışıyoruz. İş birliğimizin tüketicilerin teması minimuma indirme talebine<br />
cevap vererek sektörü canlandıracağına inanıyoruz.” dedi.
54<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
fuar<br />
Türk fuarcılığının kaybı 200 milyon dolar!<br />
2020 yılında ulusal ve uluslararası fuarların en az %70’lik kısmının ya hiç gerçekleşemediğini<br />
ya da alışılagelmiş performans seviyesinde gerçekleşmesinin mümkün olamadığının altını<br />
çizen GL Events Exhibitions Türkiye Genel Müdürü Gülperi Erkanlı, “Türk fuarcılık sektörü<br />
açısından en az 200 milyon USD’lik bir kayıp yaşandı.” dedi.<br />
Covid-19’un en çok etkilediği<br />
sektörlerden biri Turizm ve Fuarcılık<br />
sektörü oldu. Fuarların büyük kısmı<br />
iptal edilirken, gerçekleşen fuarlardan da<br />
yeterli performans sağlanamadı. GL Events<br />
Exhibitions Türkiye Genel Müdürü Gülperi<br />
Erkanlı, 2022’de fuarcılık sektörünün<br />
tüm dünyada ancak 2019’un %75’ini<br />
yakalayabileceği belirterek sektörünün<br />
geleceğiyle ilgili önemli bilgiler verdi.<br />
<strong>2021</strong>’in yoğun bir şekilde tüm dünyada<br />
hasar kontrolü ile geçeceğini de vurgulayan<br />
Erkanlı, “Özellikle bu süreci az zararla<br />
atlatmış ana sektörlerin tamamen<br />
uluslararası değil, kıtasal ya da bölgesel<br />
çeşitliliğe sahip fuarlarla yavaş yavaş<br />
hareketlenebileceğini düşünüyoruz.<br />
Çoğu uluslararası etkinliğin de geçiş<br />
döneminde daha lokal fuarlar şeklinde<br />
devam edebileceği ya da büyük uluslararası<br />
etkinliklerin farklı lokasyonlarda daha<br />
kompakt versiyonlarının olabileceğini<br />
öngörüyoruz. 2020 dönemi kişilerin dijital<br />
süreçleri daha fazla benimsemelerine<br />
ve profesyonel hayatlarının önemli ve<br />
kaçınılmaz bir parçası haline getirmede çok<br />
etkili oldu ancak yüz yüze etkileşimin yerini<br />
tamamen alması mümkün gözükmüyor.<br />
Bu nedenle, yılın ilk yarısında dijital fuarlar,<br />
ikinci yarısında ise Hybrid modeller devrede<br />
olacak.<br />
Kişilerin ağırlıklı olarak kapalı ortamlarda<br />
ve dünyanın dört bir yanından bir araya<br />
gelerek gerçekleştirdiği ticari görüşmelere<br />
ve bağlantılara imkan sağlayan uluslararası<br />
fuarlar açısından ne yazık ki Covid-19<br />
dönemi tam bir antitez oldu. Aşı kullanımı<br />
ve bağışıklık gelişimine bağlı olarak, en<br />
erken <strong>2021</strong>’in ikinci yarısı itibariyle küçük<br />
geri dönüşler beklenebilir. Ancak fuarcılık<br />
sektörünün gerek ülkemizde gerekse<br />
globalde, en son kaldığımız nokta olan<br />
2019’daki seviyesine dönebilmesi için dahi<br />
en erken 2023 diye düşünüyoruz. Kişilerin<br />
yeniden uluslararası düzeyde mobil hale<br />
gelebilmesi gerekiyor. 2022’de fuarcılık<br />
sektörünün tüm dünyada ancak 2019’un<br />
%75’ini yakalayacağı öngörülmekte.<br />
Çin’e odaklanacağız<br />
Dünya çapında ilk 10 fuarcılık şirketi içinde<br />
yer alan GL Events Exhibitons olarak <strong>2021</strong>’de<br />
özellikle Çin’deki fuarlarımıza odaklanacağız.<br />
Ayrıca Güney Amerika ve Merkez<br />
bölgemiz olan Avrupa’da da gerek <strong>2021</strong><br />
için planlanmış, gerekse 2020’den <strong>2021</strong>’e<br />
ertelenmiş olan önemli fuarlarımız var.<br />
Endüstriyel ekipmanlar, makineler, yüzme<br />
havuzları, peyzaj, doğal taşlar, savunma<br />
sanayii, inşaat, tekstil, gastronomi gibi<br />
alanlarda dünya çapındaki etkinliklerimizi<br />
yeni yılda dijital destekli olmakla beraber<br />
fiziksel olarak, özellikle <strong>2021</strong>’in ikinci<br />
çeyreği sonları itibariyle gerçekleştirmek<br />
üzere çalışmalarımızı gerek merkezimiz,<br />
gerekse uluslararası ofislerimiz aracılığıyla<br />
planlıyoruz. Türkiye’den de bu fuarlara milli<br />
katılımlar için değerli İhracatçı Birliklerimiz<br />
ve Ticaret odalarımızla işbirliği içindeyiz.”<br />
şeklinde görüşlerini dile getirdi.
56<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Cup Of Joy<br />
Cadde açıldı<br />
Türkiye’deki üçüncü nesil kahvenin<br />
öncü isimlerden olan Cup Of Joy, uzman<br />
kahve lezzetini Erenköy’de açtığı yeni<br />
mekanıyla devam ettiriyor. İki girişimci<br />
arkadaş Suzan Serez ve Ebru Döşekçi’nin<br />
7 yıl önce Bebek’te 14 m2’lik küçük bir<br />
dükkanda başlayan Cup Of Joy hayali,<br />
şimdi 6. satış noktasını müjdeliyor. Bebek,<br />
Zorlu Center, Levent Loft, Vadi İstanbul<br />
ve Nişantaşı şubeleriyle nitelikli kahve<br />
keyfini İstanbul’un farklı noktalarına taşıyan ikili, bu kez<br />
Erenköy Cadde ile Anadolu yakasına geçiyor. Erenköy<br />
Mudo’nun caddeye bakan cephesini keyifli bir kahve<br />
köşesine dönüştüren mekan, alışverişe ya da yürüyüşe<br />
çıkanlara eşlik edecek leziz tatlar sunuyor. Suzan Serez<br />
ve Ebru Döşekçi’nin işlerine duydukları sevgi ve kahve<br />
aşkıyla dünyanın en iyi kahvelerini getirdikleri mekan<br />
menüsünde kahve dışında 30’dan fazla pastane ürünü,<br />
glutensiz, şekersiz, vejetaryen, raw ve vegan ürünler<br />
de dahil olmak üzere farklı diyet alternatiflerini bulmak<br />
da mümkün. Cup Of Joy, yeni nesil nitelikli kahve<br />
keyfini kendi evinde yaşamak isteyenleri de unutmuyor.<br />
Mekanda çekirdek kahve çeşitleri tüm Türkiye’ye kargo<br />
aracılığıyla gönderilebilirken, pastane ürünleri tazeliğini<br />
koruyabilmesi için sadece İstanbul içine servis ediliyor.<br />
Pandemi süreci kuralları gereği sokağa çıkma kısıtlaması<br />
olmadığı sürece mekan haftanın her günü 10:00-20:00<br />
saatleri arasında gel-al servisle hizmet veriyor.<br />
NOBU İstanbul, mayısta açılıyor!<br />
Ünlü şef Nobu Matsuhisa ve Hollywood<br />
yıldızı Robert De Niro ortaklığında kurulan<br />
NOBU <strong>Restaurant</strong>s, The Ritz-Carlton,<br />
Istanbul otel içerisinde özel bir alanda ve<br />
panoromik İstanbul Boğazı manzarasıyla<br />
Türkiye’de ilk kez <strong>2021</strong> Mayıs ayında hizmet<br />
vermeye hazırlanıyor. NOBU Istanbul, inşaat<br />
çalışmaları devam ederken açılışı öncesi uzak<br />
doğu kültüründe uyum ve iyi şans getirmesi<br />
için sake fıçılarını kırarak gerçekleştirilen<br />
geleneksel Japon seremonisi “Kagami<br />
Biraki” ile başlangıç tarihini duyurdu. Japon<br />
mutfağının dünyaca ünlü temsilcisi NOBU<br />
<strong>Restaurant</strong>’ın geleneksel Japon seremonisine<br />
pandemi sürecinde her türlü hijyen kuralları<br />
yanı sıra sosyal mesafe önlemleri de alınarak<br />
Japonya İstanbul Başkonsolosluğu Kültür<br />
Ateşesi Takumi Suemitsu, NOBU Kurumsal<br />
Şefi Herve Courtot ve Süzer Holding Yönetim<br />
Kurulu Başkan Yardımcısı Baran Süzer katıldı.
hotel restaurant<br />
58 & hi-tech<br />
Sevgililer Günü özel<br />
Aşka kalpten bağlıyız!<br />
Divan Pastaneleri, pandemi nedeniyle mesafelerin korunduğu bu<br />
dönemde Sevgililer Günü’nü kutlamak isteyenler için birbirinden<br />
leziz ürünler hazırladı. “Aşka Kalpten Bağlıyız” mottosuyla<br />
hazırlanan Sevgililer Gününe özel pasta ve çikolata kutularının<br />
yanı sıra aşkın ruhunu yansıtan tasarımların yer aldığı hediye<br />
setleri sevgililerle buluşuyor. Sevgisinin sonsuzluğunu lezzetli<br />
tatlarla buluşturmak isteyenler için özel hazırlanan pasta, çikolata<br />
kutuları ve hediye setlerine Divan Pastaneleri’nin yanı sıra www.<br />
divanpastaneleri.com.tr aracılığıyla da ulaşmak mümkün.<br />
Romantik deneyimler<br />
Sevgililer Günü’nü Çırağan Sarayı’nın romantik ihtişamı içinde doyasıya geçirmek<br />
isteyen çiftlere eşi benzeri olmayan konaklama deneyimleri sunuluyor. Sarayın<br />
defalarca uluslararası yayınlar tarafından dünyanın en romantik restoranı seçilen<br />
Tuğra Restoran’ı, romantik ve enfes bir lezzet şöleniyle taçlanacak lüks odalarda<br />
özel konaklama deneyimi ile sevgilisine unutulmaz bir gece yaşatmak isteyenleri<br />
bekliyor. Çiftleri büyüleyici bir atmosferde Boğaz manzaralı odalarda bir gecelik<br />
konaklama paketiyle, bu geceye özel odaya servis edilecek sürpriz ikramlıklar<br />
karşılıyor. Çırağan Sarayı aynı zamanda 14 Şubat’a özel muhteşem Boğaz manzaralı<br />
Presidential Süit’te bir gece konaklayacak şanslı çifte ömür boyu anımsayacakları<br />
çok özel deneyim hazırladı. Deneyim misafirlerin otele adım attıkları andan itibaren<br />
başlarken, konuklar özel bir karşılama eşliğinde odaya çıkacak ve çifti süitleri<br />
içerisinde Sevgililer Günü’ne özel ikramları karşılayacak. Romantik akşam yemeği<br />
öncesi çift, özel kuaför ve altın cilt bakımı hizmetiyle geceye özenli bir şekilde<br />
hazırlanabilecek.<br />
Aşk dolu bir hafta sonu<br />
Yılın en romantik günü için özenle hazırlanan Sevgililer Günü konaklama paketiyle eşsiz<br />
bir deneyim, Güvenli Turizm Sertifikası ve Accor ALLSAFE programı ile sosyal mesafe<br />
protokollerinin titizlikle hayata geçirildiği Fairmont Quasar Istanbul’da konuklarını<br />
bekliyor. Otelin lüks ve konforu bir araya getiren odalarında sürpriz ikramlarla başlayacak<br />
Sevgililer Günü programı, büyüleyici Boğaz manzarasına sahip Ukiyo’da Executive Chef<br />
Soner Kesgin’in Asya dokunuşlarıyla hazırladığı özel menünün tadımıyla devam edecek.<br />
Sevgililer Günü’nü dolu dolu yaşamanız için tasarlanan Sevgililer Günü paketi, 14 Şubat’ta<br />
Stations’ta sunulan enfes bir brunch’la son bulacak.<br />
Şehrin kalbinde baş başa bir hafta sonu<br />
The Stay, Sevgililer Günü’nü İstanbul’da geçirmek isteyenler için; İstanbul’un en ikonik<br />
semtleri Bebek ve Ortaköy’de bulunan otellerinde şehrin dinamizmini yaşayarak sanat<br />
ve tarihi bir arada sunan ambiyansıyla ağırlıyor. The Stay otelleri Sevgililer Günü’nde de<br />
ayrıcalıklı hizmet anlayışı ile misafirlerine kendilerini özel hissettiriyor. İstanbul Boğazı’nın<br />
simge yapılarından biri olan Bebek Otel, yeni hatıralar için Sevgililer Günü’nde misafirlerini<br />
bekliyor. İmza kokteylleri, özgün mutfağı ile Bebek Otel, konaklamaları kusursuz bir<br />
deneyime dönüştürüyor. Sevgililer Günü konaklamalarında Bebek Otel’in Boğaz kıyısındaki<br />
restoranının yenilenen mönüsü ile zengin, artizan ve organik kahvaltı ve akşam yemeği<br />
mönüleri de konukların beğenisine sunuluyor. Geçmişte pek çok farklı kültüre ev sahipliği<br />
yapmış olan Ortaköy’ün merkezinde bulunan The Stay Bosphorus, misafirlerine Boğaz’a<br />
en yakın konumda olan odalarını sunarken, şehrin tarihini özel bir yapı içerisinde yaşama<br />
imkanı tanıyor.
İki kişilik mutluluk<br />
Aşka giden yol mideden geçer<br />
Yılın en romantik gününe sayılı günler kala, çiftler arasında tatlı bir telaş da başladı<br />
bile. 14 Şubat Sevgililer Günü’nü unutulmaz kılmak isteyenler, hediye konusunda<br />
seçici davranırken o gecenin tamamlayıcısı olan yemek seçimi konusunda da en<br />
özelini arıyor. Bu özel günde sofraları birlikte kurmaya davet eden Akın Balık; aynı<br />
ruh, aynı his, aynı lezzet sloganı eşliğinde hazırladığı eşsiz mezeler ve nostaljik<br />
bardaktan oluşan kutusu ile farklı bir deneyim oluyor. Sevgililer Günü’nün<br />
vazgeçilmez romantik sofrasını Akın Balık Evde ile hazırlayarak siz de sevdiklerinize<br />
hediye edebilir, unutulmaz bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Okumayı ertelediğimiz<br />
kitapları okumayı, evde istediğimiz değişiklikleri yapmaya fırsat bulabildiğimiz<br />
bu günlerde sevdiklerinizi ev ortamında, samimi, sizin hazırladığınız bir sofrayla<br />
ağırlamak isterseniz, birbirinden lezzetli mezelerden seçerek oluşturacağınız Akın<br />
Balık Evde kutuları ile sizde kendi menünüzü oluşturabilir, siparişinizi kapıdan teslim<br />
alabilirsiniz.<br />
Baylan 14 Şubat’a hazır!<br />
İstanbul’un yaşayan en eski pastanesi olarak kent tarihinde çok özel bir yere sahip olan<br />
Baylan, Kadıköy şubesinde al-götür olarak Bebek şubesinde ise hem al-götür hem de<br />
paket servisiyle Sevgililer Günü’nde de misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Türkiye’de<br />
ilk kez Sevgililer Günü vitrinini düzenleyen, ilk Sevgililer Günü sepetini hazırlayan kısacası<br />
hem Sevgililer Günü ismini hem de bu özel günün kutlamasını Türkiye’ye ilk kez getiren<br />
Baylan, yıllardır olduğu gibi bugün de birbirine aşkla bakan çiftlere eşsiz lezzetleriyle<br />
eşlik ediyor. Boğaz’ın en güzel manzaralarından birine sahip Bebek Baylan artık bir ritüel<br />
halini alan, her cuma gerçekleştirdiği canlı müzik dinletilerini Sevgililer Günü haftasında<br />
da sürdürüyor. Bebek Baylan’ın ana giriş kapısına konumlanan Mutluluk Kulübesi’nden<br />
güzel melodiler eşliğinde al-götür olarak içeceklerinizi ve atıştırmalıklarınızı alarak<br />
günün tadını çıkarabiliyorsunuz. Baylan’ın birbirinden şık kutularda sunulan enfes el<br />
yapımı çikolatalarının yanı sıra tadına doyulmaz pasta ve tatlıları da Sevgililer Günü’nün<br />
en tatlı hediyesi olarak sevgilisini mutlu etmek isteyenleri bekliyor.<br />
Sürpriz tatlarla her mevsimde fark oluşturan Özsüt, iki kişilik şık sunumlarıyla adeta aşkı yeniden<br />
tanımlıyor. Sade kek katları arasına yayılan enfes karamel sos, karamel çikolatalı mus, bal ile<br />
karamelize edilmiş badem ve özel parfeyle damakları şenlendiren Balım Pasta, Sevgililer Günü’ne<br />
özel iki kişilik sunumuyla tatlı yiyip tatlı konuşmak isteyen sevgililerin heyecanına ortak oluyor.<br />
Çiftlerin bu en özel gününe benzersiz tatlarla renk katan Özsüt, dünyaca ünlü Valrhona çikolatası<br />
kullanarak hazırladığı kalp şeklindeki çikolatalarıyla da sevgililerin gönlünü kazanıyor. Özsüt<br />
ustalarının maharetli ellerinde özenle hazırlanan Sevgililer Günü kurabiyeleri ise, seven yürekleri<br />
sembolize eden kalp şeklindeki formlarıyla sevgiyi anlatmanın en tatlı yollarından birini sunuyor.<br />
Özsüt’ün kalp formlu kurabiyeleri eşsiz lezzetiyle sevgililere mutluluk dolu bir gün yaşatıyor. Enfes<br />
Özsüt lezzetleriyle aşklarını paylaşmak isteyen çiftler, al-götür ve paket servis seçeneklerinden<br />
faydalanarak, Sevgililer Günü’nü ister evlerinde, ister doğada doyasıya kutlayabiliyor.<br />
En romantik tatil<br />
Bazen gözlerden uzak başbaşa kalmak, sakin ve huzurlu bir<br />
ortamda sevginizi tazelemek istersiniz. Titanic <strong>Hotel</strong>s İstanbul,<br />
işte tam da bu anlara özel romantizmin tadını çıkarmak isteyen<br />
konukları için hazırlıklarını sürdürüyor. Sevgililer Günü’ne özel<br />
olarak hazırlanan konaklama paketi ile otelin deniz ve şehir<br />
manzaralı konforlu odalarında, ödüllü şeflerin hazırladığı en<br />
özel lezzetler eşliğinde romantik bir tatil yapmak mümkün.
60<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Endüstriyel tesisleri ısıtırken, enerjiyi boşa<br />
harcamayın!<br />
Çukurova Isı’nın Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, “Enerji Tasarrufu Haftası” kapsamında endüstrilerdeki<br />
ısıtma teknolojilerinin, enerji sarfiyatındaki payına dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Yüksek ısıtma<br />
teknolojileri ve projelendirme konusunda sundukları mühendislik hizmetleriyle endüstrilerdeki enerji<br />
verimliliğini maksimize etmeyi amaçladıklarını belirten Ünlü, “Enerjide yüzde 75 dışa bağımlı bir ülkeyiz.<br />
Önceliğimiz daima AR-GE olmalı, enerjiyi verimli kullanan akıllı çözümler geliştirmeliyiz. Çünkü biliyoruz<br />
ki dünyada tüketilen enerjinin yüzde 30’u sanayide tüketiliyor. Sanayide tüketilen enerjinin yüzde 80’i<br />
ise ısıtma ve soğutma sistemlerinden kullanılıyor. Endüstriyel tesislerde doğru sistem seçimi yaparak<br />
yüzde 65’lere varan oranda enerji tasarrufu sağlamak ve böylece fazla enerji tüketimine bağlı olarak<br />
oluşabilecek CO2 emisyonunun, küresel bir sorun haline gelen iklim krizi üzerindeki etkilerini azaltmak<br />
mümkün.” dedi. Endüstrilerde kullanılan radyant ısıtma sistemlerinin, klasik ısıtma sistemlerinden çok<br />
daha avantajlı olduğuna vurgu yapan Ünlü, “Endüstriyel tesislerde radyant ısıtma sistemleri ile yüksek<br />
enerji verimliliği sağlayabilmek için de doğru projelendirme yani sistemin doğru kapasitelerde seçilmesi<br />
ve fabrikanın yerleşim planına göre doğru projelendirilip, uygulanması gerekir.” diye konuştu.<br />
Pandemiyle mücadelede güvenilir çözümler<br />
Form, pandeminin ardından hızlı aksiyon alarak ürün gamına eklediği Euroform Safelight<br />
Klima tipi UV-C sistemi ve NEFFES Antiviral Hava Temizleyici ile temiz ve virüssüz<br />
ortam havası sağlıyor. Ayrıca markadan bağımsız olarak iklimlendirme cihazlarına<br />
sağladığı yüksek kaliteli UV-C ışık çözümü, bakım ve onarım işlemleriyle kapalı alanda<br />
virüsün etkilerini en aza indirgiyor. Form’un en yeni inovasyonu NEFFES Antiviral Hava<br />
Temizleyici, UV-C teknolojisi ve HEPA filtresi ile virüslere karşı çifte koruma sağlıyor. 4’lü<br />
filtreleme teknolojisiyle bakteri, alerjen ve zararlı mikroorganizmaları ortam havasından<br />
temizliyor. Diğer bir ürün olan Euroform Safelight, iklimlendirme sektöründe ilk kez VRF<br />
sistemlerde kullanılabilecek klima tipi UV-C ünitesi olmasıyla öne çıkıyor. Mitsubishi<br />
Heavy kanal tipi klimalara özel olarak geliştirilen ürün, ilk kurulum sırasında sisteme<br />
entegre edilebildiği gibi, halihazırda kullanılan Mitsubishi Heavy kanallı klimalara da<br />
eklenebiliyor. Uygulama esnasında klimaya zarar veren delme, kesme gibi işlemlere<br />
gerek olmadan kanal tipi klimaların hava emiş kısmına monte edilebiliyor. Form<br />
bünyesinde hizmete sunulan HEPA Booster ise, taze hava bağlantı imkanı olmayan kanal<br />
tipi klima uygulamalarına özel olarak geliştirilmiş yapısı ile virüslerin klima iç ünitelerine<br />
bağlı yayılım riskini engelliyor.<br />
POS cihazı taşıma zorunluluğuna son!<br />
Mitsubishi Electric 100 yaşında!<br />
Fabrika otomasyonu sistemlerinden endüstriyel ve kolaboratif ileri robot teknolojilerine, CNC<br />
mekatronik sistemlerden asansör ve yürüyen merdivenlere, klimadan taze hava cihazlarına,<br />
veri merkezi soğutma sistemlerinden izleme ve yönetim sistemlerine kadar pek çok alanda<br />
öncü teknolojiler geliştiren Mitsubishi Electric, 100. yaşını kutluyor. Dünya genelinde olduğu<br />
gibi Türkiye’de de enerji verimli, çevreci, yenilikçi ürünleri ve ileri teknoloji çözümleriyle evden<br />
uzaya kadar çok sayıda sektörde öncü teknolojiler geliştirdiklerini söyleyen Mitsubishi Electric<br />
Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu, “Şirketimiz, 100 sene boyunca tarihe tanıklık etti. Son<br />
olarak, geçen sene tüm dünyayı etkisi altına alan zorlu ve öngörülemeyen pandemi döneminde<br />
de faaliyetlerimize hız kesmeden devam ettik. Bu yeni normal dönemde; çalışanlarımız,<br />
iş ortaklarımız ve toplum sağlığına öncelik verdik ve şirketimizde tüm önlemleri alarak<br />
faaliyetlerimizi sürdürdük. Tüm zorluklara rağmen dünya çapında olduğu gibi Türkiye’deki iş<br />
ortaklarımıza ve tüketicilerimize de inovatif ürün ve çözümlerimizle en iyisini sunmak üzere<br />
çalıştık.” dedi. Saraçoğlu, grubun 100. yıl dönümüne özel bir logo çalışması hazırladığını da<br />
sözlerine ekledi.<br />
Çalışanlara ve üye iş yerlerine uçtan uca dijital yemek deneyimi sunmak üzere öncü projeleri hayata geçiren Sodexo Avantaj<br />
ve Ödüllendirme Hizmetleri’nin Cep POS mobil uygulaması, akıllı cep telefonlarını POS cihazına dönüştürüyor. Fiziki POS<br />
cihazı ihtiyacını ortadan kaldıran uygulama sayesinde hem restoran içerisinde hem de paket servis sipariş teslimatlarında POS<br />
taşıma zorunluluğu sona eriyor. Sodexo’lu restoranların saniyeler içinde ödeme almasını sağlayan yeni mobil uygulama ile<br />
ödeme alma işlemleri tüm çalışanlar tarafından tek bir ekrana tutar girerek kolayca gerçekleştirilebiliyor. Pandemi döneminde<br />
artan temassız ödeme talep ve alışkanlıklarına da yanıt veren yeni uygulama sayesinde üye iş yerleri hijyenik bir şekilde ödeme<br />
alabiliyor.
62<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Umut verici bir başlangıç<br />
Thyssenkrupp Elevator, 30 Eylül 2020’de sona eren 2019/2020 mali yıl<br />
sonuçlarını açıkladı. Şirket, önceki yıldaki seviyenin üzerinde kalarak<br />
7,915 milyon Euro’luk satış gerçekleştirdi. Pandeminin olumsuz<br />
etkilerine rağmen, Kuzey Amerika ve Çin’deki olumlu gelişmeler<br />
sayesinde önceki mali yıla kıyasla karlılık kısmen arttı. Şirket, Advent<br />
International ve Cinven’in öncülük ettiği konsorsiyum tarafından<br />
başarıyla gerçekleştirilen satın alımının ardından, strateji ve finansal<br />
ortakları olan yeni sahipleriyle birlikte güçlü pazar konumunu ve<br />
teknolojik liderliğini daha geniş bir alana yaymak için geliştirdiği iddialı<br />
planlarını uygulamaya devam edecek. Konuyla ilgili açıklama yapan<br />
thyssenkrupp Elevator CEO’su Peter Walker, “Şirket, bağımsız ve öncü<br />
asansör şirketi olarak değer oluşturma yolculuğuna iyi bir başlangıç<br />
yaptı. Zorluklara karşı direncimizi cazip pazarlarda güçlü performans<br />
göstererek kanıtladık. Kendini adamış ve motivasyonu yüksek 50 bin<br />
çalışanımız sayesinde pandeminin dünya üzerindeki etkilerine rağmen,<br />
stratejimiz üzerine ilerlemeye devam ettik. Şimdi ise işimizin temelinde<br />
bulunan eşsiz servis portföyümüzden güç alarak pazar konumumuzu<br />
daha da güçlendirmenin tam zamanı. Dijital platformumuz MAX’i<br />
genişleteceğimizin duyurusuyla birlikte, sektörü yönlendirme ve dijital<br />
olarak güçlendirilmiş ürünleri ve hizmetleri yeni normal yapmak üzere<br />
mükemmel bir konuma sahibiz.” diye konuştu.<br />
Çok yönlü aydınlatma konseptleri…<br />
OSRAM’ın geliştirdiği yenilikçi flex LEDler, en yüksek düzeyde güvenlik, uzun<br />
ömür ve performans için sağlam ve dayanıklı komponentlerle donatıldı.140<br />
lm/W'a kadar yüksek ışık verimliliği sayesinde TEC Flex LED modüller,<br />
50.000 saatlik çalışma süresini garanti ederek enerji tasarrufu yapmanıza da<br />
yardımcı oluyor. OSRAM’ın yeni 24 V TEC Flex ürün ailesi ile çok çeşitli ışık<br />
akısı ve renk sıcaklıkları arasından dilediğinizi seçmek mümkün. İç mekan<br />
kullanımı için IP00'deki LED flexlere ek olarak, dış mekan uygulamaları için<br />
IP66 Korumalı versiyonlar da kullanıcılara alternatif olarak sunuluyor. Bu<br />
yenilikçi ürün ailesini tamamlamak için portföyde TEC Flex LED modüllerle<br />
mükemmel uyum sağlayan çok çeşitli dimmer ve diğer aksesuarların yanı<br />
sıra birçok OPTOTRONIC LED sürücüler de (DALI, 1-10V ya da On-off gibi)<br />
yer alıyor. Yeni TEC Flex, kullanıcılara basitleştirilmiş tasarım, daha uzun<br />
çalışma süreleri ve birçok ek uygulama seçeneği gibi faydalar sağlıyor.<br />
OSRAM’ın TEC Flex Ayarlanabilir Beyaz ürünü ile mükemmel aydınlatma<br />
atmosferini tasarlamak artık çok kolay. Bu ürün ailesi 2700 K - 6500 K<br />
aralığında sürekli renk sıcaklığı değişimini mümkün kılıyor.<br />
Önce sağlık ve sürdürülebilirlik<br />
Elektronik güvenlik ve iş zekası alanında yenilikçi teknolojileriyle<br />
öne çıkan Sensormatic, Buluttan Canlı Yayın hizmeti ile yeme<br />
içme sektöründeki işletmelere profesyonel çözüm ortağı oluyor.<br />
Hizmet sayesinde restoranların mutfakları internetten canlı olarak<br />
yayınlanıyor. Paket servis siparişi verecek kişiler, restoranın web<br />
sitesine entegre edilen sistem sayesinde, yiyeceklerin özel hijyen<br />
koşullarına uygun olarak hazırlandığını canlı olarak izleyebiliyor.<br />
Sensormatic Teknoloji Direktörü Dr. Serdar İnce, bulut tabanlı<br />
IP kameraların sektördeki güven sorununu çözecek en önemli<br />
çözümlerden biri olduğunu dile getiriyor. Sadece Türkiye’nin değil,<br />
tüm dünyanın salgın etkisiyle kapanma dönemine girdiğini belirten<br />
ve bu durumdan en çok hizmet sektörünün etkilendiğini ifade<br />
eden İnce, “İşletmelerin mutfaklarına yerleştirilen bulut tabanlı IP<br />
kameralar, ihtiyaç duyulan şeffaflığı sağlıyor. Böylece işletmeye<br />
olan güven duygusu artırılıyor. Önümüzdeki süreçte daha çok<br />
işletmenin bu çözümleri kullanmasıyla yeme içme sektöründe<br />
kayıpların daha hızlı telafi edilmesini bekliyoruz.” diyor.
64<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
ürün<br />
Standartları değiştiren tasarım<br />
Piuma<br />
Steak sunum tahtalarına farklı bir perspektiften bakan Bonna, profesyonel şeflerin rafine<br />
sunumları için şık bir alternatif sunuyor. İtalyanca kaz tüyü anlamına gelen Piuma koleksiyonu<br />
ile dikkatleri üzerine çeken Bonna, tasarıma eşlik eden porselen tabakla sadece estetik değil<br />
işlevsel beklentilere de cevap veriyor. Piuma standart steak tahtalarından farklı olarak, yuva<br />
içerisine oturan porselen bünyesi sayesinde hijyenik ve yıkanabilir özelliği ile ön plana çıkıyor.<br />
Ayrıca yağ kanalı ve yerden yüksek ahşap malzemesi ile kullanıcıya büyük avantaj sağlıyor.<br />
Steak ve peynir sunumlarına hem yenilikçi hem de şık bir soluk katan tasarım, kir tutmayan<br />
kaz tüyü yapısından esinlenerek hayat buluyor. Ahşabın sıcak dokunuşunu porselenin yalın ve<br />
saf tarzını bir araya getirerek görsel bir armoni yaratan Piuma, iki farklı materyalin kusursuz<br />
uyumuna sahne oluyor. Piuma’nın amorf formu, birbiriyle bağlantılı ahşap ve seramik<br />
parçaları, şefler için her sunumu bir imzaya dönüştürüyor.<br />
GTower “TP-Link” dedi<br />
‘Lükse en yakın yer’ sloganıyla yakında hem otel hem rezidans olarak kullanıma<br />
açılacak olan GTower, yüksek kalitede Wi-Fi sunabilmek için TP-Link kurumsal ağ<br />
çözümlerini tercih etti. Odalarda güçlü ve kesintisiz Wi-Fi bağlantısı için priz şeklinde<br />
tasarıma sahip olan EAP225-Wall erişim noktaları kullanıldı. TP-Link ve çözüm<br />
ortağı Global Yapı Bilişim’in birlikte gerçekleştirdiği projede, kaliteli Wi-Fi çözümleri<br />
gerekiyordu. Bu nedenle hem teknik açıdan güçlü, hem kurulumu ve yönetimi kolay<br />
olan, hem de son derece şık tasarıma sahip EAP225-Wall erişim noktaları ile GTower<br />
donatıldı. Geri planda ise TP-Link ağ anahtarları (switch) kullanıldı. Bu ürünler<br />
sayesinde GTower’ın her yerinde kesintisiz, güçlü ve güvenli bir Wi-Fi ağı oluşturuldu.<br />
Hem otel hem rezidans bölümlerini kapsayan projede kullanılan EAP225-Wall erişim<br />
noktaları, duvara monte ediliyor ve priz tasarımına sahip. Kablosuz interneti her<br />
odaya, monte edilen her bölgeye taşımayı sağlayan bu ürünler, aynı zamanda kablo<br />
ile bağlantı desteği de sunuyor. Her bir erişim noktasının üzerinde yer alan üç adet<br />
Ethernet girişine örneğin oyun konsolu, yazıcı gibi kablo ile ağa dahil olabilen cihazlar<br />
bağlanabiliyor. Bu sayede odalara ayrıca bir kablo hattı çekmek gerekmiyor. Bu da<br />
hem maliyeti azaltıyor, hem de görüntü kirliliğini ortadan kaldırıyor. Farklı modelleri<br />
olan TP-Link EAP serisi erişim noktalarının duvar tipi, priz şeklinde olanları, özellikle<br />
oteller, yurtlar gibi yerler için çok ideal Wi-Fi çözümleri.<br />
Yüksek verimlilik, kolay kullanım<br />
Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri Panasonic Life Solutions Türkiye’nin<br />
geliştirdiği VİKO Zemin Altı Uyumlu Dijital Termostat; otel, rezidans ve plazalarda<br />
yaşam konforunu yükseltirken, enerjiyi de verimli kullanarak masraflardan tasarruf<br />
etmenizi sağlıyor. Ürün, ortamda istenen ısı düzeyini kontrol altında tutmaya,<br />
kışın ısıtma ve yazın soğutma kontrollerini gerçekleştirebilmeye imkan sağlarken,<br />
beklentileri de en üst düzeyde karşılıyor. Ürün, ister otel ister rezidans ya da plazalarda<br />
rahatlıkla kullanılabiliyor. Kolay kurulum sayesinde hemen kullanıma hazır hale<br />
geliyor. Programlama sırasında 7 dil seçeneği (Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça,<br />
Lehçe, Fransızca, İspanyolca) ile senkron programlama gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca<br />
termostatın ayarları yapıldıktan sonra oluşan kod yardımı ile gerçekleştirdiğiniz ayarlar,<br />
başka bir termostata da zahmetsizce taşınabiliyor.<br />
Hassas ve yüksek performanslı<br />
Yaşam alanlarında karşılaşılabilecek en önemli risk ve tehlikelerin başında<br />
yangınlar geliyor. Sonuçları göz önüne alındığında özellikle insanların kalabalık<br />
şekilde bulunduğu alanlarda gereken önlemlerin titizlikle alınması büyük<br />
önem taşıyor. Profesyonel yangın algılama sistemleri ve güvenlik çözümleri ile<br />
dünya standardında koruma vadeden Panasonic markasının Aktif Hassas Hava<br />
Örneklemeli (Emişli) Yangın Algılama Dedektörü, kalite ve teknolojisi ile üstün<br />
güvenlik sunuyor. Ürün, lkasik algılama yöntemlerinin yeterli olmadığı ve dumanın<br />
zamanında algılanmasında zorluk yaşanabileceği durumlarda öne çıkıyor. Fabrika,<br />
yüksek tavanlı alışveriş merkezi holleri gibi alanlarda hava örnekleme sistemi<br />
kurulumu sayesinde, daha hassas ve yüksek performanslı yangın algılama mümkün<br />
hale geliyor. Sistem, hava örnekleme borularına çekilen ortam havasının içindeki<br />
partikülleri, lazer ışınları yardımıyla algılayarak alarm veriyor. Özellikle data center,<br />
IT ve bilgi işlem odaları, soğuk hava depoları, temiz odalar, tavan yüksekliği yüksek<br />
olan hangar, depo, atrium, endüstriyel tesis gibi alanlarda tercih ediliyor.