05.07.2018 Views

ARALIK KIZI Fikir, Edebiyat, Sanat Dergisi 2. Sayı

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BÜLTEN BAŞLIĞI<br />

SAYI<br />

: 2 TEMMUZ 2018<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Bülten Tarihi<br />

<strong>Fikir</strong>, <strong>Edebiyat</strong> ve <strong>Sanat</strong> <strong>Dergisi</strong>


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

“Biz sesimizin önemini susturulduğumuzda<br />

anladık”<br />

Malala Yousafzai<br />

Resmi veya grafiği açıklayan<br />

alt yazı.<br />

2


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ<br />

TEMMUZ 2018 SAYI:2<br />

GENEL YAYIN YÖNETMENİ & EDİTÖR & GRAFİK TASARIM<br />

KADER YEŞİLBAŞ<br />

YAZARLARIMIZ<br />

SEMİHA ÖZGÜR SEZER<br />

RABİA ÖZÇAKAR<br />

BERFİN MUTLU<br />

ZEYNEP YILMAZ<br />

ELANUR KARADAĞ<br />

RÜMEYSA KOÇ<br />

ZELİHA KARAKUŞ<br />

DENİZ SAĞLAM<br />

ÇİZERLERİMİZ<br />

NİSA BAŞAK<br />

BİLGE KÜTÜKOĞLU<br />

AYŞENUR TEKİN (Kapak çizim)<br />

İLETİŞİM<br />

E-MAİL : aralikkizidergi@hotmail.com<br />

yesilbaskader@hotmail.com<br />

3


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

4


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Yeniden merhaba,<br />

Yeniden merhabalarımın artması dileğiyle kollarımı sıvıyorum.<br />

Kalemimden ne dökülürse nasibinize artık.<br />

Bu sayfada; kendi duygularımdan ziyade, sayfaları karıştırırken<br />

rast geleceğiniz o güzel isimler adına konuşmuş olacağım.<br />

Becerilerini fark eden, çaba sarf eden ve en önemlisi hayalleri olan<br />

insanlarla aynı yoldayım. Yolum belli zaten ama ben sizlere yol<br />

arkadaşlarımdan da bahsetmek istiyorum.<br />

Kaderin cilvesiyle bir fırça misali karakteri şekillenmiş, tıpkı benim<br />

gibi içi içine sığmamış yol arkadaşlarımdan!<br />

Bizler hayat silsilesinde bir şeylerin savaşını verirken aynı<br />

zamanda elimize tutturduğumuz kalem ile iç dünyamızdan sıyrılıp<br />

sizlere ilham olmaya geldik. Acıyı hazmedip sevgiyle yaklaşmaya<br />

geldik. Kadının gücünü, aşkını, zekasını, yaradılışını anlatmaya,<br />

konuşmaya geldik. Dünya’da dönen tüm o oyunlara, kadınlara<br />

hazırlanmış tuzaklara rağmen biz buradayız demeye geldik.<br />

Canileri kınamaya, mazlumları yanımıza almaya geldik.<br />

Sizler de bu özel yuvamıza hoş geldiniz, iyi ki geldiniz.<br />

Küçük adımlarla başladığımız bu yolda büyük büyük ilerlemeyi,<br />

büyümeyi istiyoruz sevgili okur.<br />

Henüz oluşmakta olan bir çekirdek kadroyla; büyümeyi, her<br />

anlamda büyümeyi istiyoruz.<br />

Yalnız olmadığım gibi, yalnız olmanızı da istemiyoruz sevgili okur.<br />

Her şey bir yana sevdim ben bu lafı, SEVGİLİ OKUR :)<br />

Sevgiyle okuyun, sağlıcakla kalın...<br />

5


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

İŞARET DİLİ FARKINDALIĞI<br />

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 Sağlık<br />

Araştırması’na göre, Türkiye’de yaklaşık 3 milyon<br />

insanda işitme engeli olduğunu biliyor muydunuz?<br />

Artık biliyorsunuz…<br />

O yüzden siz susun;<br />

Elleriniz konuşsun, herkes duysun!<br />

6


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Söz : Albert Camus<br />

Görsel: MELİKE ÇATAK<br />

(İşaret Dili Eğitmeni)<br />

7


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

YALNIZ-<br />

SIN<br />

Unuttum bana kalanı.<br />

Ve unutur her şeyi insan, en çok da yarım<br />

bırakılanı..<br />

Sen güneşli bir günde çakılsız bir yol<br />

arıyorsun.<br />

Sana, kalanı unutmak kolay geliyor.<br />

Bilmiyorsun. Büyümüyorsun..<br />

Kalbim mi ağır? Hayır.<br />

Kalbin ağır.<br />

Taşımak istemiyorsun.<br />

Ekilince başaklar ve uçtuğu zaman son kuş<br />

bir çatıdan bir çatıya..<br />

Ellerinden tutacak kimsesizliğin.<br />

8


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Yalnız mıyım? Hayır.<br />

Yalnızsın.<br />

Işıklarını kapatıyorsun.<br />

O tarlaları tarumar edip, son kuşu öldürmek istiyorsun.<br />

Ellerinden tutacak kimsesizliğin.<br />

Korkmuyorsun.<br />

Sarılmıyor, ağlamıyorsun..<br />

Şimdi sana bir şarkı mırıldansam, savaş açacaksın sesime.<br />

Gel benimle, gidelim desem yollara kızacaksın,<br />

Mesafeyi kısaltacaksın..<br />

Sen o kuşu kendi sapanınla vurup,<br />

O güzel eylül akşamını hiçe sayacaksın.<br />

Ve hala, bilmiyorsun, büyümüyorsun.<br />

Sarılmıyor, ağlamıyorsun.<br />

BERFİN MUTLU<br />

9


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

EY MAVİ GÖKYÜZÜ<br />

ZELİHA KARAKUŞ<br />

10


Nedir benim bu çilem<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Vicdansız olan sen misin ki?<br />

Ne istersin benden.<br />

Hayat bana ne verdi ki almak istersin.<br />

Beklesen ya, değerini bilsem.<br />

Ne yaptın diye sorarsan cevap veremem,<br />

Sus pus olurum.<br />

Belki sonra, çok daha sonra.<br />

Bir ara, yerimi söylerim.<br />

Gelip alır mısın ki beni?<br />

Orada bulur musun?<br />

Anladım gitme vaktim geldi.<br />

Belki sonra tekrar görüşürüz.<br />

Ecel kapıda,<br />

Benim gözler ise havada,<br />

Buluşuruz elbet Ey mavi gökyüzü.<br />

Savruluyorum rüzgarın etkisiyle<br />

Emin miyim ki gittiğimden<br />

Sizce nereye, nereye gidiyorum.<br />

Bilmiyorum.<br />

Sadece savruluyorum.<br />

Beklesen ya vedalaşsam.<br />

Arkamdakilere bir selam çaksam.<br />

Neyse sana sözüm geçmez.<br />

Günahlarımın bedelini ödemeye gideyim.<br />

Günahın nedir ki, göremem elbet.<br />

Sorarım ya sabret,<br />

Yalnızca biraz durup gökyüzüne bakayım.<br />

İstanbul’u da yanıma alayım.<br />

Korksun herkes benden.<br />

Sen de kork Ey Mavi Gökyüzü.<br />

11


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

İYİ– KÖTÜ<br />

SEMİHA ÖZGÜR SEZER<br />

( UZ. AİLE TERAPİSTİ– YAZAR )<br />

Dünyamız insanları, belki de tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar<br />

huzur ve barışı aramakta…<br />

İlerledikçe geriliyoruz..<br />

Büyüdükçe küçülüyoruz..<br />

Genlerine sürtüşme eğilimi sindirilmiş olan insan, teknolojinin de<br />

küçülttüğü dünyamızda ‘arayış’ ve ‘bunalım’ yönüyle ön plana<br />

çıkmakta..<br />

Dünyayı sarsan savaşlar, ülkelerin kendi içindeki çatışmaları, anarşi,<br />

terör eylemleri, şiddet içeren etkinlikler ile dolu bir sosyal yaşam..Ölen<br />

masum insanlar, sönen binlerce ocak..<br />

Kimsesiz çaresiz nice çocuklar..Teröre kurban giden kadınlar,yaşlılar..<br />

Gündemimizi işgal eden ekolojik dengenin bozulması, yoksulluk, açlık,<br />

kıtlık..<br />

12


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Hepsini bir başlıkta toplarsak, kültürel ve kimlik kutuplaşmalarına ilişkin<br />

sorunları sırtlayan bir hayatı yaşıyoruz..<br />

Türklüğümüzle gurur duyarak, ‘Osman gaziden Atatürk'ümüze kadar övüne<br />

övüne büyüdüğümüz biz insanlara o kadar kızıyorum ki..<br />

Neden derseniz, bugünü için övünülecek bir tarih yazamıyorken, sürekli<br />

konuşuyoruz, ‘biz şöyleyiz, böyleyiz’ deyip tarihteki kahramanlıklarımıza<br />

sığınmaktan başka hiçbir şey yapmıyoruz.. Övünüyorsun da sen nasıl bir<br />

tarih bırakıyorsun..<br />

Ne olur artık tarihimizle övünmeyi bırakıpta, tarihimizi de bugünden<br />

utandırmayalım.<br />

Eğer gururunu taşıdığın tarihini lafta değil de icraatta ve kimliğinde devam<br />

ettirebiliyorsan ve halen aynı değer ve kutsiyeti barındırabiliyorsan<br />

konuşacaksın. Bu ne pişkinlik… Elbette ki ‘kötü’ kavramı yaşamın<br />

zorunluluğudur. Kötü olmasa ‘ iyi ‘ diye bir kavramda oluşmazdı.<br />

Zira yeryüzünde ilk insandan bu ana dek, doğruluk ve iyiliğin erdeminin<br />

yerleşmesi uğraşısını veren insanların yanında, diğer insanların gerek mal<br />

gerekse yaşama hakkına tecavüz eden, hilekarlığa başvuran, yeryüzündeki<br />

hayatı kendi hırs ve menfaatleri doğrultusunda şekillendirme gafletinde<br />

olan nice insanlarda hep var olmuştur ve var olacaktır.<br />

Olmaması düşünülebilir mi? Hayat bir tahterevalli sistemiyle işliyor. Bir<br />

taraf doğrulurken bir taraf aşağıdadır. Her şahsın duruşu, yaşadıkları,<br />

kaderi, fikir ölçülerini belirlerken bu fikirlerde onun yaşam alanındaki<br />

işlevlerini oluşturuyor.. Hırsız çetesi içinde büyüyen çocuğun onu meslek<br />

olarak şartlanması, daha geçmişe inersek çetenin bireylerinin çaresizlik,<br />

isyan umutsuzluk, eğitimsizlik, sevgisizlik ile bu işe başlamalarıyla<br />

orantılayabiliriz.<br />

Görülen o ki; hayatın her dönemi, nefes aldığımız süreç mecazi tanım ile<br />

merdivenin her basamağı, bir puzzle.. Eksiklik ‘kötü’yü artılar ‘iyi’lerin<br />

oluşumunu sağlıyor.<br />

Tabi ki bu benim tanımım. Patenti bana ait. Neden sahiplendiğime gelince<br />

herkesin ‘iyi’ ile ‘kötü’ kavramını tanımlamak kişiden kişiye değişecektir.<br />

Bana göre yanlış olan ona göre doğru olabilir. Ya da aksi.<br />

13


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Ahlak felsefesine indiğimizde, öğretilerin ‘iyi’yi tanımlaması değişiktir. İyi;<br />

mutluluk olur, haz olur, ödevi (sorumluluğunu) yerine getirme olur, sevgi, doğruluk<br />

vs. olur. Farklı görüşlerin birleştikleri tek ortak noktası vardır, hepsi de iyi ve<br />

kötünün ne olduğuna inanırlar.<br />

‘Doğruluğuna eminim’ cümlesini çok kez kullanmışızdır.<br />

Bir düşünüşün içeriği, dayandığı düzen çağlara, uluslara göre değişiyor. Ulusların,<br />

çağların çeşitliliğine karşılık, ahlak kuralları da ulustan ulusa, çağdan çağa değişir<br />

çeşitli olur. Çevrenin büyüklüğünün değişmesiyle de ahlak görüşleri değişir.<br />

Bu konuda Darwin’in verdiği tipik bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Darwin,<br />

ilkel (ilksel) bir Afrikalının, komşu bir kabiledeki büyücülükten intikam almak için<br />

kaçırdığı bir fırsattan ,duyduğu vicdan azabını anlatır. Bir misyoner, adam<br />

öldürmenin çok ağır bir günah olduğunu kendisine anlatır, öyle ki sonunda ilkel<br />

adam anlatılan karşısında intikamını almaya cesaret edemez. Ama kafasının<br />

içerisinde yerine getirilmemiş «ödev» bilinci onu öylesine baskısı altına alır ki,<br />

yemeden içmeden kesilir, içi içini yer ve artık hiçbir şeyden sevinç duymaz, tat<br />

almaz olur. Kısaca ödevini yerine getirememeden doğan bir vicdan azabının bütün<br />

belirtilerini gösterir. Sonunda daha fazla dayanamaz, gizlice kaybolur, öteki<br />

kabileden bir adamı öldürür ve «huzurlu kalple» geri döner. Ödevini yerine<br />

getirmiş ve vicdanı cinayetle rahatlamıştır.<br />

İlkel insanın duygusunun uygar insanın duyduğu «vicdan azabı» ndan başka bir<br />

şey olduğu iddia edilebilir mi? Elbette medeni insan vicdan azabını başka vesile ile<br />

duyacak, genel olarak kaçırılmış bir cinayetten değil de, bu cinayeti işledikten<br />

sonra duyacaktır. Kaldı ki adam öldürmenin uygar insan için de ahlaka aykırı<br />

sayılmadığı yerler var. Örneğin savaşta insanların büyük çoğunluğu karşı tarafı<br />

öldürmeyi yasak değil, hatta ahlaksal bir ödev sayar. Yine Afrikalı ilkel insanın<br />

ahlak görüşü ile Avrupalı uygar insanın ahlak görüşü arasındaki ayrılık, bu görüşün<br />

kurulmasındaki ölçüyü veren çevreye dayanır. İlkel için bu çevre kabile, ya da<br />

bağlı olduğu soy soptur, uygar insan içinse bu çevre ulus ya da devlete kadar<br />

uzanır; ayrıca, hasımlık biri için süreklidir, beriki için gelip geçici.<br />

Bu örnekle birlikte Ahlakın toplumdan topluma ve çağdan çağa değişmesi de; ‘iyi<br />

‘yi toplumun belirlediğini gösteren kanıttır. Yine de, toplumun değerli bulduğu şey<br />

değerlidir demek de yetmiyor. Toplum bazen değerli olmayan şeyi de pekâlâ<br />

değerli bulabiliyor..<br />

14


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Hurafeler, batıl inançlar, töreler, örf adetler içersindeki bireysel haklarımızı ihlal eden<br />

değerlerimizi çok görüyoruz. Fakat burada hemen belirtmek istediğim önemli bir nokta<br />

var; gelişmiş, bir kişilik kazanmış insan, o buyrukları, ‘ ilkeleri tartıp biçecek, çağına ve<br />

toplumuna göre değerlendirecek, gerekirse onlarla savaşacak. Hatta onlara uymak kadar<br />

onlarla savaşmayı da ödev bilecek. İşte böylesine sorgulayıcı olup yapıcı ve onarıcı<br />

bireyler olmalıyız.<br />

Çevremizdeki insanları seviyoruz, ya da nefret ediyoruz onlardan; hoşlanıyoruz ya da<br />

kızıyoruz, herhalde bir ilgi kuruyoruz çevremizle. Onları sevmemiz onlara karşı<br />

davranışımızı da belirliyor, onlardan da aynı davranışları bekliyoruz.<br />

Başkalarını düşünmeyen, onlara saygı göstermeyen, onları hesaba katmayan insana bencil<br />

diyoruz. Bu bencil sözünde ahlakça bir yerme var. Bencil insan da toplumsal<br />

bağlantılarda sıyrılmış değil, ama bu toplumsal bağlantılar içinde başkalarını değerlerini<br />

hiç göz önüne almadığı için böyle kimseye bencil diyoruz, başkalarına kayıtsız kaldığı<br />

için ahlakça aşağı buluyoruz.<br />

Bugün bizim kültür çevremizde egemen olan ahlak için de karakteristik olan, bütün ahlak<br />

buyruklarının, birlikte yaşanılan insanlar istekleri yararına, kendi isteklerimizi baskı altına<br />

almaya dayalıdır.<br />

Yeryüzü biz insanlara verilen bir emanet, hayat ise hediyesidir. Tahterevallinin dengesini<br />

sağlamak için kolektif bilinç, tek tek toplumda yaşayan insanın, kaliteli ve bilgili<br />

tutumlarını sergilemesi gerekiyor… Mademki iyi ve kötü toplumun değerleriyle orantılı<br />

içinde bulunduğumuz ulusa zarar verecek her türlü ziyandan kaçınılmalı..<br />

Başta ailelere, toplumu oluşturan tüm kuruluş ve mercilere, eğitim kurumlarına bu konuda<br />

önemli görevler düşmektedir. İnsan olarak kamu düzenini bozacak davranışlarda<br />

bulunmak başka bir bireyin sırtına binip yaşama hakkını gasp etmektir.Toplumun en<br />

büyük değeri de Hak ve hakikattir..Bugün toplumumuz içerisinde doğan ve çektiğimiz<br />

tüm şu sıkıntıların nedeni sahteciliği bertaraf edemeyen, üstün değerlerimizi yok sayıp<br />

dürüstlük ve doğruluk ilkesini benimsemeyenlerdir. Su gibi, ekmek gibi muhtacız bu<br />

ilkeye.<br />

Suyu olmayan ekmeği olmayan ise maalesef ki her yolu meşru görmektedir. Ve bizim<br />

‘meşrudur ‘duygusunun açtığı yaraları iyileştirme çabasıyla ömrümüz<br />

geçmekte… Ahlaksal sorumluluk, Theodor Lipps’in dediği gibi, «birinin omzundan alınıp<br />

bir başkasının omzuna verilebilecek bir yük parçası değildir»<br />

(2008– Köşe Yazıları Arşivinden)<br />

15


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

HIÇ-<br />

KIRIK<br />

ZEYNEP YILMAZ<br />

16


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Ağlamak nedir?<br />

Gözünden yaşların dökülmesi mi?<br />

Yoksa tuzlu suda boğulmaktan kurtulmayı istemek mi?<br />

Yağmurun içinde ahlamak mı?<br />

Nedir sence ağlamak?<br />

Kalbindeki kelimelerin yangına dönmesi mi?<br />

Boğazının düğümlenmesinin yanında susmak mı?<br />

Kırık kırık hayallerin yanaklarına batması mı?<br />

Bazılarınızın ‘hepsi’ dediğini duyar gibiyim. Veyahut öyle duymak<br />

istiyorum. Boğazımda kalan her bir hıçkırık kırık olarak geri dönüyor<br />

kalbime. Oysa özgürlüğü onlarda hak ediyor. Mavi kuş gibi uçabilmeyi,<br />

renklere kanat takıp koşabilmeyi. Her şeyde bu kadar olanak dâhilinde<br />

iken elimizin tersiyle bazen de düzüyle yok sayıyoruz hepsini. Aradan<br />

geçen zaman su misali akıp giderken biz avucumuza bırakılan nasipten<br />

hoşnut olmuyoruz. Ne hoş.<br />

Hepimiz koskoca bir çemberin içindeyiz. Ağlamak bizi kuşattığında<br />

çemberin dışına çıkıyoruz. Ayrıcalıklıyız evet. Çünkü herkes kalbiyle<br />

ağlamıyor. Omzunda ağlayacağınız dostunuz olmasa bile teknolojinin<br />

geliştiği bu dönemde ona ulaşmak o kadar da zor değil. Yani demem o ki<br />

ne hiç birimiz yalnızız. Ya da yalnızlar ağlar sadece. Küçük bir kuşun<br />

gözlerindeki merhamet nasıl konduğu pencerede bir anlam kazanıyorsa,<br />

senin ağlayışlarında şiir köşelerinde olunca güzel. Yani arka fonda güzel<br />

bir müzik, kalbindeki bitmeyen ateşi söndürmek de elinde. O zaman sula<br />

içindeki kırık hayallerini. Bakarsın büyüyüp çiçek açarlar kim bilir?<br />

17


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

K Ü L L E N D İ K<br />

DENİZ SAĞLAM<br />

18


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Şimdi toplanın içimi döküyorum.<br />

Ve tekrar toplamaya dermansız bir şekilde.<br />

Herkesten bir şeyler var içimde.<br />

İyi dinleyin.<br />

Beni dağıtanlar başkalarını topladı.<br />

Beni yakanlar küllerimi başkalarına derman etti.<br />

Aslında biz mi kendimizi yakıp,<br />

başkalarına kül olduk diye düşününce<br />

Biz birileri için yanmaya değil su olmaya niyet etmişiz.<br />

Bugün bir başka yandım ben.<br />

Sahi siz her gün nasıl yanıyorsunuz?<br />

Yana yana sönüyorum.<br />

Söndükçe küllerimle savruluyorum.<br />

Bugün bir başka kül oldum<br />

Ben içimi değil.<br />

Küllerimi döktüm size.<br />

Siz her gün aynı küllerle mi yanıyorsunuz?<br />

Bugün bir başka kül oldum ben.<br />

19


KÜÇÜK ÇOCUK<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Satırlarım büyüdü,<br />

kocaman oldular.<br />

Ben hala çocuk, hala çocuk<br />

Hala kaybolduğu yerde,<br />

Birinin gelip onu almasını bekleyen küçük bir<br />

kız çocuğu.<br />

Öte yandan büyüdüm ben.<br />

Ama ruhumu ele geçiren boşlukta kayboldum<br />

yine.<br />

Yine korkularım var.<br />

Karanlıktan değil, gün ışığından korkar oldum.<br />

İnsanlardan korkar oldum.<br />

Kırılmaktan korkar oldum.<br />

İnsanlar göremedi içimdeki kırılganlığı,<br />

Daha çok kırıldım.<br />

Büyüdüğüm için artık incinmem sandılar<br />

herhalde.<br />

Oysa eskisinden daha çok kırgınım her şeye<br />

Bir oyuncak bebek için çok gözyaşı<br />

dökmüşüzdür zamanında,<br />

O küçücük kalbimizle.<br />

Ama insanlar daha çok acıtırmış, ağlatırmış.<br />

Oyuncağımız kırılınca dökülen gözyaşlarımız<br />

şimdi kalp kırıklıkları için heba.<br />

Resmi veya grafiği açıklayan<br />

alt yazı.<br />

20


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Karanlıktan korkardık.<br />

Şimdi ise kötülükten kararmış yürekler<br />

korkutuyor,<br />

Acıtıyor canımızı.<br />

Bakmayın öyle.<br />

Büyüdüm ben , satırlarım büyüdü.<br />

Her şeye rağmen hayallerim,<br />

Umutlarım kocaman.<br />

Oyuncaklar için ağlamıyorum mesela.<br />

İnsanlara ağlıyorum.<br />

Güzel oyuncaklarım olsun istemiyorum artık.<br />

Daimi, güzel insanlar arıyorum.<br />

Büyüdüm ben anlayın işte.<br />

Büyüdüm, kocaman bir genç kız oldum.<br />

Ama bir yanım ise hala çocuk.<br />

Kaybolduğu yerde bulunmayı bekleyen,<br />

Umudu kocaman kendi küçük bir çocuk<br />

KADER YEŞİLBAŞ .<br />

Resmi veya grafiği<br />

açıklayan alt yazı.<br />

ÇİZİM: BİLGE KÜTÜKOĞLU<br />

21


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

ÖZGÜRLÜĞÜN YARISI KONUŞMAK— ZELİHA KARAKUŞ<br />

Bazı zamanlar konuşmak istersin de susmak zorunda olduğunu<br />

hatırlarsın. Ve konuşmak için henüz eskimediğini anlarsın.<br />

Konuşmak için yeterince büyümen gerektiğini ve içinde<br />

bulunduğun korku ile tek kelime söylemeden sessizliğe<br />

gömülmen gerektiğini o an anlarsın. Ülkemizde tanık olduğumuz<br />

bu düşünce yapısı, insanları evlerinden uzaklaştırmada bir<br />

numaralı sorun diyebiliriz. Yıllardır devam etmiş ve belki de<br />

devam edecek olan bir suskunluktur bu.<br />

Küçük bir çocuğun derdini anlatacak kadar konuşmaya yetkisinin<br />

bile bulunmaması nasıl bir durumdur böyle?<br />

Küçükken alıştığı bu suskunluktan, büyüdüğünde nasıl<br />

kurtulabilir ki? Konuşmak için geldiği bu dünyada yine her şeye<br />

susarak gitmek onun tercihi değildir ve olmamalı da.<br />

Kaynayan bir çaydanlığın bile ses çıkarmaya hakkı varken,<br />

konuşmak için dünyaya gelen bedenlerin buna hiç mi hakkı yok!<br />

Oysa ki konuşmak insanoğlunun yaradılışında vardır. Hz. Adem<br />

ve Hz. Havva’dan beri gelen bu yaradılış biçimi, geri kalmış<br />

düşünce yapılarının arasında değişmektedir. Sırf bu zihniyet<br />

yüzünden susmaya dayanamayan gelinler evlerini terk ediyor.<br />

Küçük yavrularının da aynı zihniyete hapsedilmemeleri için<br />

susmak istemiyor ve kaçıyorlar.<br />

Ya o küçük bedenler? Küçük bir bedenin, çocukluğuna damga<br />

vurmuş, basit gibi gözükse de aslında derin düşüncelere<br />

girmesine yol açmıştır.<br />

İşte bu; bu toplumun öyküsüdür...<br />

22


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

23


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

KULUM OLMADAN OLMAZ DEMİŞ<br />

YARATMIŞ SENİ<br />

Nasıl ki şarjı az olan telefon sizi yarı<br />

yolda bırakır. Yanınızda şarj aleti olsa<br />

dahi priz bulamadıktan sonra işe<br />

yaramaz. İmanı olmayan insanın da<br />

her ne kadar dini konular hakkında<br />

bilgisi olsa da kullanmadıktan sonra<br />

ahirete kadar sürer yaşamdan alacağı<br />

tat. En azından telefonun şarjının ne<br />

zaman biteceğini aşağı yukarı<br />

kestirebiliyorsun. Peki namazsız,<br />

Kuran’sız, imansız hayatının ne<br />

zaman biteceğini biliyor musun?<br />

Hayır. Seni Yaradan dışında bilen yok<br />

çünkü.<br />

Peki ya bu vurdum duymaz, dünya<br />

yansa umursamaz tavrımız ne?<br />

İnanıyorsan iman edersin, iman<br />

etmiyorsan inanmıyorsun demektir.<br />

Bu kadar basit ama bir o kadar da iç<br />

acıtıcı. Çünkü her ne kadar Allah var<br />

desen de namaz kılmazsan onun<br />

emirlerine uymazsan bu onun<br />

varlığını yok saydığın demek oluyor.<br />

Her gün bize verilen 24 saatten kaç<br />

saatini Allah’ı anmak, kulluk etmek<br />

için kullanıyoruz? Bir yerden<br />

başlamamız lazım.<br />

Rabb’ini tanıman lazım artık.<br />

24


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Besmele çek,<br />

abdest al<br />

ve namazını kıl.<br />

Ama bunu her gün 5 vakit Rabb’ine<br />

koşarak içten yap. O secdede<br />

gözyaşlarınla Rabb’in günahlarını<br />

affetmez mi sanıyorsun?<br />

Biz içten dilersek affeder tabi.<br />

Namazdan sonra tesbihatlarını yap,<br />

Kuran’ının oku, dinin hakkında<br />

araştırmalar yap.<br />

Tanı onu, içten sev. Çünkü o seni<br />

seviyor. Sensiz olmaya herkes razı<br />

iken kimse bilmezken seni.<br />

O ‘kulum olmadan olmaz’ demiş,<br />

yaratmış seni…<br />

Şükür ve dua ile kalın inşaAllah.<br />

Rabb’im hiç birimizi doğru yoldan<br />

ayırmasın. Amin.<br />

RABİA ÖZÇAKAR<br />

25


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

ACI ACIYI UYANDIRIR<br />

Bazıları hiç uyumuyor.<br />

Ben uyanamayanlardanım.<br />

Acısı bile kalbe tatlı geliyor..<br />

Yıllar önce rastlamıştık, tutkulu bir çocukluktu bizimkisi.<br />

Hani dağa taşa bile aşkla bakardık.<br />

Çizdiğimiz o iki tepe arasında akan nehir bile bir deliydi sanki.<br />

Uzanıp toprağın kalbine, ninniler dinlerdik, sen ve ben.<br />

Yıldızlı sabahlardı, hem meydik, hemderttik.<br />

Vurulurduk birbirimize öylesi bir kalabalık.<br />

Sarılırdık birbirimize öylesi bir yalnızlık.<br />

Oluk oluk akardı içimizden sevgiler.<br />

Şimdi sevgililer, sevgili bile değiller…<br />

Yıldızlı sabahlardı hem dem’dik hem şer.<br />

Vaktiyse hatırlamanın, sancılı bir süreç,<br />

uyanamayanlardandım…<br />

Karışıp beyazların içine, temiz kalmakla kirlendik.<br />

Ve biz seninle bu hikayeyi, doğru sandıklarımızla terk ettik.<br />

BERFİN MUTLU<br />

26


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Resmi veya grafiği<br />

açıklayan alt yazı.<br />

27


SAYI : 2 TEMMUZ 2018<br />

<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

28


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Karanlığın eşsiz manzarasında, yağmurlu bir bahar<br />

gününe dönüyor mutluluğum. Firar etmiş yalnızlığa,<br />

yeniden geleceğimi söyleyip yanından süratle<br />

ayrılıyorum.<br />

Büyükçe bir çam ağacı saklıyor hayallerimi. Oturup<br />

salıncağa, umutlarımla beraber sallanıyorum.<br />

Önümdeki şelale huzur verici sesiyle hüznümü<br />

götürdüğü gibi, ritmime ayak uyduruyor.<br />

Kuşlar göç ediyorlar gönül şehrime. Mor çiçekler<br />

açılıyor, imkânsız görünen naif şiirlerimde. Daha<br />

hızlı sallanmak için bir türkü tutturuyorum.<br />

Kimsesizliğin verdiği figüran acılar, suya karışıp<br />

gidiyor.<br />

Sonra sarı bir kelebek konuyor ellerime. Mavi<br />

gökyüzünde, saadetin tüm renklerini kucaklıyoruz<br />

beraberce. Harikalar diyarı, virane korkularımı da<br />

parça parça ediyor. Özgürlüğün en gizli destanında,<br />

tebessüm ediyoruz zamansız ve cesurca…<br />

ZEYNEP YILMAZ<br />

29


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

SARI<br />

SALINCAK<br />

Gelecekten bihaber olduğum yıllarda, rengarenk<br />

salıncaklar vardı apartman bahçemizde. İçinde<br />

umutlarım, içinde heyecanım, içinde korkularım…<br />

Arkadaşlarımla hep yarışlar yapardık.<br />

En hızlı sallanma yarışı, salıncaktan zıplayıp kumda<br />

en ileriye atlama yarışı…<br />

Yan tarafımdaki salıncakta sallanan arkadaşımdan<br />

daha hızlı sallanabilme ve daha ileriye atlayabilme<br />

umudum; hızım arttıkça heyecanlanan bedenim ve<br />

dizlerimin üzerine düşme korkum vardı benim.<br />

Hayatımdaki umut, heyecan, korku bu kadardı. Bir<br />

de salıncağın üzerindeyken hangimiz daha ileriye<br />

atlayacağız sorusu vardı zihnimde. Kuma<br />

gömüldüğümde arkamda arkadaşımı görünce<br />

oluşan sevincim vardı benim saf, temiz ve anlık…<br />

Umut, heyecan, korku ve sevinç bu kadardı.<br />

30


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Benim zihnimde oluşan soru işareti ‘acaba<br />

hangimiz daha ileriye atlayacağız’dı. Benim<br />

hayatımdaki oyun kavramı buydu. Oyun diye<br />

adlandırdığım şey çetrefilli yalanlar değildi.<br />

Sallanmak için sıra bekleyen arkadaşlarım vardı<br />

benim. Beni düşürüp yerime oturmak isteyen<br />

insanlar yoktu etrafımda.<br />

Hadi Kader! daha hızlı, başarabilirsin’ deyip<br />

kumda en ileriye atlamamı isteyen arkadaşlarım<br />

vardı; sessizce kuyumu kazanlar değil.<br />

En fazla dizimiz acırdı, kalp ağrısı nedir<br />

bilmezdik.<br />

Her şeyden bihaberdik bu yüzden daha az kırılıp<br />

daha az üzülüp daha çok mutlu olurduk.<br />

Anlayacağınız uykusuzluktan sararmış yüzümüz<br />

yoktu bizim, sarı salıncağımız vardı. Keşke yine<br />

olsa, yine dizlerimiz acısa.<br />

KADER YEŞİLBAŞ<br />

31


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Zayıflamanın 5 Altın Kuralı<br />

Diyete başlamak ve kilo vermek her zaman çok meşakkatli olmuştur.<br />

Büyük kararlılık ve azim gerektirir. Fakat bir kaç püf nokta bu durumu<br />

kolaylıkla atlatmamızı sağlayacaktır.<br />

İşte size kilo verme serüveninizde yardımcı olacak birkaç altın kural…<br />

1.Diyete başladığınızda dikkat<br />

etmeniz gereken en önemli nokta<br />

akşam 6-7 den sonra yemek<br />

yememek. Çünkü akşam<br />

saatlerinde yediğiniz besinler<br />

bağırsakta emilemiyor ve sakız<br />

gibi yapışkan bir yapıya<br />

dönüşüyor.<br />

Yemeği yediniz ve gece geç<br />

saatlere doğru çok açıktıysanız<br />

ise yoğurt veya meyve türevlerini<br />

az miktarda tüketilebilirsiniz.<br />

<strong>2.</strong> Öğle yemeklerinde sebze<br />

tüketilmesi özellikle önemli bir<br />

husus. Kalori oranı düşük olduğu<br />

için günlük alınması gereken<br />

kaloriyi aşmamanız ve aynı<br />

zamanda açlığınızı gidermeniz<br />

için iyi bir seçenek. Eğer çok<br />

yalın diyorsanız bunun yanında az<br />

miktarda yoğurt tüketebilirsiniz.<br />

3. Birçok insanın yapmadığı veya<br />

birkaç gün yapıp bıraktığı spor…<br />

Gün içerisinde en az 30 dakikalık<br />

spor aktiviteleri kilo vermenize<br />

büyük katkı sağlayacaktır.<br />

4. Özellikle kış aylarında sıcak<br />

havanın olmaması sebebiyle<br />

tüketimini en aza indirdiğimiz su,<br />

aslında bize kilo vermemizde<br />

oldukça yardımcı olmaktadır.<br />

Çünkü su vücudumuzdan toksinleri<br />

atmamızda önemli bir role sahiptir.<br />

Bu yüzden gün içerisinde<br />

ortalama 2, <strong>2.</strong>5 litre su içilmelidir.<br />

5.Yemeden duramadığımız,<br />

yenilmediğinde krizlere neden olan<br />

tatlılar ve hazır yiyecekler... Her ne<br />

kadar<br />

kendimizi yemeye başladığımızda<br />

durduramasakta tatlıların ve birçok<br />

hazır yiyeceğin kalorilerinin yüksek<br />

olması nedeni ile porsiyonlarımızı<br />

küçük veya en azından haftada bir<br />

kez tüketecek şekilde ayarlamak<br />

doğru olacaktır.<br />

Hepinizin bildiği ama çoğu kez<br />

unuttuğu<br />

zayıflamaya yardımcı kurallarımız<br />

bunlardı…<br />

Sağlıcakla kalın…<br />

-ELANUR KARADAĞ<br />

32


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

SAĞLIK KÖŞESİ<br />

33


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

RÜMEYSA KOÇ<br />

İçimde tarifi olmayan bir duygu…<br />

Sığdıramıyorum cümlelere,<br />

Anlatamıyorum sözlerimle.<br />

Elini tutsam hisseder misin?<br />

Seni her gördüğümde,<br />

yüzüne her baktığımda<br />

içimde oluşan bu tarifsiz duyguya<br />

ne isim koymalı?<br />

Yokluğundaki özlemin,<br />

varlığındaki mutluluğumun tarifi<br />

nasıl yapılır,<br />

nasıl anlatılır?<br />

Sana her kırgınlığımda<br />

senden her vazgeçmek istediğimde<br />

beni engelleyen,<br />

izin vermeyen şey ne?<br />

Bilemiyorum…<br />

artık yazmak için yazmıyorum<br />

gönülden dökülüyor kelimeler<br />

kağıda.<br />

İşte beni de en çok bu korkutuyor.<br />

Çünkü; anılardan sonra kelimeler<br />

acıtır insanı…<br />

bu kadar sevmemeli insan,<br />

bu kadar bağlanmamalı,<br />

bilmeli herkesin bir gün gideceğini..<br />

34


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

Her mevsime rağmen kuş olup uçmak istiyorum.<br />

Yalnız ve kanatlarım kanayana kadar uçmak..<br />

Gökyüzüne karşı mücadele edecek kadar özgür,<br />

Sisli havaya rağmen daha da yükselecek kadar uçmak.<br />

Kaderine mahkum fani olmak yerine,<br />

Kanadına mahkum kuş olmak istiyorum.<br />

Duy beni gökyüzü.<br />

Sence de uçma vaktim gelmedi mi?<br />

Deniz Sağlam<br />

35<br />

ÇİZİM & FOTOĞRAF: NİSA BAŞAK


<strong>ARALIK</strong> <strong>KIZI</strong> DERGİSİ— SAYI 2—TEMMUZ 2018<br />

<strong>Fikir</strong>, <strong>Edebiyat</strong> ve <strong>Sanat</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Bir ekmeği son lokmasına kadar<br />

yemeyi bir de ağız dolusu<br />

gülmeyi unutma hiçbir zaman.<br />

ADİLE NAŞİT<br />

36

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!