Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
GÜNCEL<br />
PAZARTESİ, 03 NİSAN 2017<br />
5<br />
ZOLAN, “GELECEĞİMİZE YATIRIM YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”<br />
■ Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 6.sı gerçekleştirilen<br />
ve ilk olarak ilçelerde başlayan Türkiye'nin en<br />
büyük Çocuk Şenliği’nin bu kez durağı Beyağaç oldu.<br />
Denizli Büyükşehir<br />
Belediyesi’nin bu<br />
yıl 6’ncısını gerçekleştirdiği<br />
Türkiye’nin<br />
en büyük Çocuk Şenliği,<br />
Babadağ, Sarayköy ve Buldan’ın<br />
ardından Beyağaç’a<br />
taşındı. Atatürk İlköğretim<br />
Okulu Spor Salonu’nda<br />
gerçekleşen etkinliğe, Denizli<br />
Büyükşehir Belediye<br />
Başkanı Osman Zolan,<br />
Beyağaç Belediye Başkanı<br />
Mustafa Akçay ve beraberindekiler<br />
katıldı. Animatörler<br />
eşliğinde gönüllerince<br />
eğlenen çocuklar, halat<br />
çekme ve çuval yarışı gibi<br />
geleneksel oyunlarda birbirleriyle<br />
yarıştı. Çocukların<br />
eğlencesine Beyağaç’ta<br />
da ortak olan Denizli Büyükşehir<br />
Belediye Başkanı<br />
Osman Zolan onlarla birlikte<br />
bir süre vakit<br />
geçirer,ek, hatıra fotoğrafı<br />
çektirdi. Türkiye'nin en büyük<br />
Çocuk Şenliği ilçelerde<br />
tamamlanmasının ardından<br />
kent merkezinde devam<br />
edecek.<br />
“ÇOCUKLARIMIZ<br />
BİZİM HER ŞEYİMİZ”<br />
Denizli Büyükşehir Belediye<br />
Başkanı Osman Zolan,büyükşehir<br />
ile birlikte<br />
"Denizli'de ne varsa ilçelerde<br />
de o olacak" dediklerini<br />
hatırlatarak, bu sözün sadece<br />
alt yapı, üst yapı, park,<br />
spor tesisleri gibi belediyenin<br />
yapmakla yükümlü olduğu<br />
yatırımları kapsamadığını,<br />
sosyal ve kültürel<br />
etkinlikleri de içinde barındırdığını<br />
kaydetti. Başkan<br />
Zolan, "Geleceğimizi emanet<br />
edeceğimiz çocuklarımız<br />
bizim her şeyimiz, onlara<br />
her alanda yatırım yapmaya<br />
devam edeceğiz. Çocuklarımızın<br />
sosyal, kültürel<br />
ve spor alanlarında da<br />
kendilerini geliştirmesi ve<br />
sanal dünya yerine gerçek<br />
arkadaşlarıyla bir araya<br />
gelmeleri için elimizden<br />
gelen gayreti gösteriyoruz"<br />
diye konuştu.<br />
<br />
Engin ÇAM<br />
(engincam.com)<br />
YENİ<br />
CUMHURBAŞKANLIĞI<br />
SİSTEMİNE NİYE<br />
“EVET”? (1)<br />
DENİZLİ’YE MERHABA<br />
Denizlili hemşehrilerimle hasbihâl niteliği<br />
taşıyacak olan yazılarıma bugünden itibaren<br />
başlıyorum. Allah utandırmasın ve hayırlara<br />
vesile etsin inşallah. Denizli’mizin güzide bir<br />
yayın organında fikirlerimi sunma fırsatını<br />
veren tüm Denizli Gazetesi yönetici ve çalışanlarına<br />
en derin şükranlarımı sunuyorum.<br />
Yazılarımla ilgili olarak yapıcı eleştiri ve önerilerinizi<br />
almaktan memnun olacağımı şimdiden<br />
belirtmek isterim. Zaten köşe yazımızın<br />
adını da Namık Kemâl’e atfedilen “Bârika-i<br />
hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar” vecizesinden<br />
aldık. İlk yazımız ülkemizin belki de<br />
en kritik döneminde halkımızın onayına sunulan<br />
referandumla ilgili olacak. Tüm maddeler<br />
hakkında kısa yorumlar olmasına rağmen<br />
uzun bir yazı olduğundan üç kısım halinde<br />
yayımlanacak. Tüm hemşehri ve okuyucularımıza<br />
selam ve saygılarımı sunuyorum.<br />
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemini getiren<br />
anayasa değişikliğine ilişkin referandum 16 Nisan<br />
2017 Pazar günü yapılacak. TBMM Genel<br />
Kurulu tarafından kabul edilen 6771 sayılı Türkiye<br />
Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılmasına<br />
Dair Kanun’un onsekiz maddesi toplu<br />
olarak referandumda halkın onayına sunularak<br />
hayata geçirilecek veya iptal edilecek. Ak Parti’nin<br />
hazırlamış olduğu kitapçık bence basit ve<br />
anlaşılır olmuş. Okumanızı tavsiye ediyorum.<br />
Anayasa değişikliğinin, çift başlılığı ortadan<br />
kaldırması ve yönetimi halkın yarısından fazlasının<br />
seçtiği Cumhurbaşkanı’nda tek elde toplaması<br />
benim “EVET” demem için yeterli. Fakat<br />
madem diğer konuları da bu vesile ile onaylamış<br />
olacağız, her bir madde için kısaca yorum<br />
yapmak istiyorum. Maddelerin kanundaki<br />
şeklini değil de kolay anlaşılacak tarzda ne anlama<br />
geldiğini belirterek yorumlayacağız. Daha<br />
detaylı bilgi için benim de bu yazıda kullandığım<br />
6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda<br />
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve<br />
Ak Parti Referandum Kitapçığından faydalanılabilir.<br />
“Hayır” diyenlerin en büyük sebebi Sn.<br />
Erdoğan düşmanlığı iken, “evet” diyenlerin en<br />
büyük sebebi Erdoğan sevgisi olarak bütün tartışmaların<br />
önüne geçti ve geçiyor. Yine de sorgulayıcı<br />
ve anti-skolastik bakış açısıyla böyle önemli<br />
bir değişim süreciyle ilgili fikirlerimi sunmak istiyorum.<br />
Madde 1:<br />
Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını hükme<br />
bağlıyor.<br />
Eski Türkiye’nin “taraflı bakan yargı” mantığının<br />
kaldırılması niyetini taşıyor diye düşünüyorum.<br />
Bu konu vicdanen çözülecek meseledir fakat<br />
Anayasaya yazılması da olumlu bir gelişme.<br />
Madde 2:<br />
Milletvekili sayısını 550’den 600’e çıkarıyor.<br />
Sayı daha önce 450’den 550’ye çıkarılmıştı.<br />
Bu artırım küçük ve büyük illerin milletvekili sayısının<br />
orantısal dengelenmesiyle ilgiliydi. Şimdi<br />
temsil oranının artırılması olarak belirtiliyor. Aslında<br />
diğer ülkelerin milletvekili sayısı ile kıyaslandığında<br />
bu sayı az bile.<br />
Fakat halkın genel olarak bu sayının zaten fazla<br />
olduğunu düşündüğünü, milletvekillerini sadece<br />
el kaldıran kişiler olarak algıladıklarını biliyoruz.<br />
Bu yanlış algının düzeltilmesi ve milletvekilinin<br />
yeni sistemde çok önemli bir yeri olduğunun<br />
vurgulanması gerekiyor ki, sayı 1000 bile olsa insanlar<br />
bunun gerekli olduğuna inansınlar. Yeni<br />
sistemde meclisin daha aktif olduğu anlaşıldıkça<br />
bu algı düzelecektir. Bakanların vekilliğinin düşmesi,<br />
çoğunluğu elinde bulunduran partinin vekil<br />
sayısını düşüreceği için bir sorun olabilir. Kritik<br />
meclis oylamalarında bir kaç kişinin oyunun bile<br />
ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. İnşallah uygulamada<br />
bu fazla bir sorun teşkil etmez. Bu sorunun<br />
oluşmaması için aday Cumhurbaşkanı’nın<br />
kuracağı hükûmette görev alacak bakanların milletvekilliğine<br />
aday gösterilmemesi çok önemli<br />
olacak. Bu noktada bakanların milletvekili olmamasını<br />
tamamen destekliyorum. Böylece genel<br />
sorunlara odaklanarak, kendi memleketine torpil<br />
yapmadığı için seçilememe kaygısı yaşamayacaklar.<br />
Erken öten horoz gibi olacak ama ben şahsen<br />
milletvekilliği sisteminin yarı yarıya (veya<br />
%30 - %70 gibi) “Türkiye milletvekili” ve “İl<br />
milletvekili” şeklinde oluşturulması gerektiğini<br />
düşünüyorum. Türkiye milletvekilleri (isim farklı<br />
da olabilir) partilerin genel ülke oylarına göre seçilmeli,<br />
sadece genel ülke sorunlarına odaklanmalı,<br />
yerel çıkar kavgalarına, siyasi üstünlük mücadelelerine<br />
feda edilmemeliler diye düşünüyorum.<br />
İl milletvekilleri de yerel sorunları asli görevleri<br />
olarak daha da ciddiyetle ele alabilirler<br />
böylece. Bu uzun meseleyi sonra ele alırız inşallah.<br />
Madde 3:<br />
Seçilme yaşını 25’ten 18’e indiriyor.<br />
Seçme ve seçilme yaşının aynı olması normal.<br />
Fakat gerçek hayatın aşamalarından geçmek, toplumu<br />
tanımak temsil makamı olan milletvekili olmak<br />
için çok önemli olmalı. Bu açıdan bakınca<br />
bırakın seçilme yaşını düşürmeyi, 30’a bile çıkarılsa<br />
desteklerim. Dünyanın birçok ülkesinde seçilme<br />
yaşı 18 olduğu ve gençlere bir sınır konulmuş<br />
gibi hissettirmemek için bu madde çok<br />
olumlu. Seçildiği ilin teveccühünü kazanabilmiş<br />
gençlerimiz mecliste temsil edilirse halkımızın bu<br />
noktada tam ikna olacağını düşünüyorum. Diğer<br />
yandan gençlerin siyasi tecrübe kazanması için<br />
milletvekili olması gerektiği gibi bir açıklama<br />
bence tatmin edici değil. Siyasette gençlik kolları<br />
gibi zaten çok aktif bir siyasi tecrübe alanı var.<br />
Gençlerimiz basamakları adım adım çıkarlarsa<br />
temsil ettiği kitlelerce daha çok kabul görecek ve<br />
daha başarılı olacaklardır. Milletvekilliğinin de<br />
mutlaka Ak Parti’nin uyguladığı gibi en fazla iki<br />
veya üç dönem gibi bir sınırı olmalı. Yoksa ömür<br />
boyu bazı insanlara mecliste yer vermek gerekiyor<br />
gibi garabetleri yaşamak zorunda kalıyoruz.<br />
Madem bundan sonra istikrar da gelecek, vekillik<br />
süresinin de gözden geçirilmesi gerekiyor.<br />
Madde 4:<br />
- TBMM seçimleri 4 yılda birden 5 yılda bire<br />
çıkıyor<br />
-TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı<br />
gün yapılıyor<br />
-Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki turlu sistem<br />
uygulanıyor<br />
Etkin icraat gösterecek meclis için dört yıl<br />
azdı, beş yıl uygun.<br />
TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı<br />
gün yapılmasının ne zararı var? Zaten Cumhurbaşkanı<br />
da partili olabilecek. Seçmen isterse iki<br />
farklı partiye de oy verebilecek. İsterse tam güçlü<br />
olması için ikisi için de aynı partiye oy verecek.<br />
Karşılıklı seçim yenileme yetkisi de varsa bu iki<br />
seçimin aynı günde yapılmasına karşı olanların<br />
endişesine katılmıyorum. Bence aynı günde yapılması<br />
yerinde bir karar. Farklı tarih de olabilirdi<br />
fakat bu yöntem daha doğru. Cumhurbaşkanlığı<br />
seçiminin iki turlu olması toplumda yarıdan fazla<br />
taraftarı olan bir liderin seçilmesi gerektiği anlamına<br />
geliyor. Diktatörlük tartışması yapan insanları<br />
anlamakta zorlanıyorum. Daha önce halkın<br />
tanımadığı kişi bile yönetime geçebilirken bu diktatörlük<br />
olmuyordu da, seçimle halkın çoğunun<br />
oyunu alan mı diktatör olacak? “Kemâ tekûnû<br />
yuvella aleyküm (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz<br />
de öyle olurlar)” hadisi her zaman geçerli zaten.<br />
Bu konuda endişe etmek yersiz.<br />
DİĞER MADDELER LE İLGİLİ<br />
KÖŞEMİZ YARIN..<br />
CMYK