Cinedergi 98
Binder98B
Binder98B
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yorum, pozitif olduğunu düşünüyorum komedinin.<br />
Gülümseten herşey benim için geçerlidir. Dönemsel<br />
mi bilemiyorum ama biz de öyle bir dönemin<br />
çocuklarıyız, aslında apolitik olarak, hamburger<br />
gençliği olarak algılanıyoruz.<br />
Aykut Elmas: Komedinin en sıkı takipçisi genç<br />
nesil oluyor haliyle. Ben de Levent Kırca, Nejat<br />
Uygur, Müjdat Gezen’in yaptığı işleri izleyerek,<br />
onlara gülerek büyüdüm ama büyüdükten sonra<br />
onların politik olduğunu anlamaya başladım.<br />
Belki 20’li, 30’lu yaşlarda bilinçli izleyici vardır<br />
ama ben 12 yaşında bilmiyordum. Jet-ski ile ilgili<br />
muhabbet yaptığı zaman o sözlere gülüyorduk<br />
ama işin aslını bilmiyorduk. Şimdi bunlara ihtiyaç<br />
duymadan komedi üretilebildiğini belki göstermiş<br />
oluruz zamanla.<br />
Önce internetle başladı bu macera, daha<br />
sonra sinemaya geçti. Bu ikisi arasındaki en<br />
büyük fark nedir, üretim aşamasında nasıl bir<br />
fark gördünüz?<br />
Aykut Elmas: Çok daha disiplinli olmak gerekiyor.<br />
Ben video çekerken bir kişiyim, sinema filmi minimum<br />
20-30 kişi. Daha büyük yapımlarda belki<br />
binlerce insanla birlikte yapılan bir proje. Daha<br />
ciddi, daha disiplinli, daha kurallı bir iş.<br />
İnternette bir şey düşünüyorsunuz ve uygulamaya<br />
koyuyorsunuz, fakat sinemada bir<br />
yönetmen var. Ürettiğinizi ona teslim ediyorsunuz,<br />
onun da bir bakış açısı oluyor.<br />
Yaratıcılık açısından bu bir dezavantaj getiriyor<br />
mu?<br />
Aykut Elmas: Bu yönetmen, görüntü yönetmeni,<br />
ışık, herkesle alakalı bir şey. Önemli olan yönetmenin<br />
kafasında ne hayal ettiği aslında. Bu bizim<br />
filmde kısmen gerçekleşti ama senaryoyu üreten<br />
kişiler olarak bizim bazı istediğimiz yerler daha<br />
farklı olmuş olabilir. Çünkü biz onu daha basit<br />
düşünüyoruz halbuki yönetmenin profesyonelliği<br />
o işin öyle olmayacağını bize gösteriyor. Profesyonel<br />
bir el daha iyi oluyor her zaman.<br />
Genel olarak bakıldığında Türk sinemasının<br />
kökeni Yeşilçam’a dayanıyor, bu noktaya oradan<br />
çıkarak geldi. Hepizin sinema anlayışı bir<br />
anlamda Yeşilçam’a dayanıyor. Yeşilçam’da<br />
komedi içinde ağır dram da barındıran bir komedidir.<br />
Sinemayı algılamanızda Yeşilçam sizi<br />
ne kadar etkilemiştir?<br />
Burak Kut: Mutlaka etkilemiştir. Benim avantajım<br />
hayranı olduğum insanlarla tanışma fırsatı bulmam<br />
oldu. Türkan Şoray’la, Şener Şen’le,<br />
Kemal Sunal’la tanışmak çok büyük hayallerdi.<br />
O anlamda şanslı biriyim ben. Türkan Hanım’la<br />
beraber çekim yaptık bir televizyon dizisinde.<br />
Çok kıymetli, tabii ki hayatımızda temellerimizdir.<br />
Çocukluğumuzda oyunculuk yapmaya teşvik<br />
eden özellikle aile filmleridir. Farkındaysanız hiç<br />
modası geçmiyor. Neşeli Günler hikayesi mesela<br />
toplumumuzu, aile yapımızı çok tatlı anlatır.<br />
Bizim tabii ki özümüzdür. Fakat ben kendimi<br />
bildikten sonra müzik konusunda da tamamen<br />
global bakan bir insanım. Kökümde o var severek<br />
onu koruyorum ama Batı sinemasını da takip<br />
ediyorum. Okumaya meraklıyım. Oyunculukla<br />
daha önce ilgilenmiyordum ama Sheakespeare<br />
okuyordum. Hep ilgiliydim. Yakın çevremde<br />
Türkiye’nin çok kıymetli oyuncuları oldu,<br />
onların çıkışlarını gördüm. Türk sinemasının<br />
bu sıçrama dönemine de yakından şahidim. O<br />
filmleri önceden bilme şansına sahip oldum. O<br />
yüzden benim bakış açım farklı. Genelde çok<br />
film izleyen biriyim Batı, Doğu ayırt etmeden.<br />
Şu an ülke sinemasının iyi durumda olduğunu<br />
düşünüyorum. Temelimiz Yeşilçam’dır o duyguya<br />
dönmek lazım aslında. Biraz daha işin