Cinedergi 98
Binder98B
Binder98B
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
CINEKRiTiK<br />
SERDAR AKBIYIK<br />
FİLM BANA GİT DEDİ<br />
n Türk sinemasında bir kalite sorunu<br />
olduğu gerçek. Özellikle gişe filmlerinde<br />
kalitesizlik dikkati çekecek kadar<br />
yoğun. Sanat filmlerinde ise birçok<br />
kötü filmin yanında yılda iki, üç kaliteli<br />
film çıkarmayı başarıyoruz. İşte<br />
bu iki, üç filmin yüzü suyu hürmetine<br />
de sinemamız ileri doğru adım atmaya<br />
devam ediyor. Bir eleştirmen olarak<br />
eğer Türk filmlerine neyle karşılaşacağım<br />
endişesiyle gidiyorsam genel izleyicinin vay<br />
haline. Benim işim bu, el mecbur hayatımız<br />
sinema salonlarında geçiyor. Genel izleyici<br />
ise bütün sıkıntılarının içinde, cebinden para<br />
ayırıp bir, iki saat eğlenmek veya sanatsal<br />
derinliğin içinde kaybolmak (İzleyicinin tarzına<br />
bağlı) için filmlere gidiyor. Sinemamızın gidişi<br />
genel izleyiciyi salonlardan uzaklaştıracak gibi<br />
duruyor. Kendimize gelmemiz lazım. Yılda üç<br />
iyi sanat filmiyle bu devran dönmez. Bu hafta<br />
vizyona giren Bana Git De kadrosuyla genel<br />
izleyiciye sesleneceğini umduğum bir filmdi.<br />
Herşeyden önce ses sanatçısı Atiye ve bol<br />
ödüllü oyuncumuz Tayanç Ayaydın başrollerde.<br />
Filmi seyrettiğimde büyük hayal kırıklığına<br />
uğradım. Filmin en büyük problemi yönetmenin<br />
olgunlaşmamış sinematografisi ama öncelikle<br />
perdede ilk gördüğümüz şey olan oyuncuların<br />
performansıyla başlayayım. Atiye bir oyuncu<br />
olmadığı için Tayanç Ayaydın ile başlamak<br />
en doğrusu. Pazar Bir Ticaret Masalı filmi ile<br />
muhteşem bir çıkış yakalayan ve gerçekten<br />
kaliteli bir oyuncu olduğuna inandığım Ayaydın<br />
yıllardır bir düşüş içinde. Ve bu düşüş o kadar<br />
uzun sürdü ki olgunlaşamayıp çürüyen<br />
bir meyve gibi Ayaydın için umutlarımız sönmekte.<br />
Tabii ki bir filmde bütün oyuncuların<br />
performansı kötü ise yönetmene bakarız ama<br />
Ayaydın artık genç veya tecrübesiz bir oyuncu<br />
değil, bu dezavantajı bir yere kadar geçebilmeliydi.<br />
Film onun üzerine kurulmuş, kendi<br />
iç yolculuğu içinde sesini arayan veya müziğini<br />
arayan bir adam. Ayaydın’ın canlandırdığı<br />
karakter böyle bir arayışa çıkacak entelektüel<br />
çizgi de mi diye sormak geliyor insanın içinden,<br />
yoksa atarlı bir ergen mi? Ayaydın’ın canlandırdığı<br />
karakter kesinlikle atarlı ergene yakın. Zaten film<br />
burada bitiyor aslında. Zaten kafası dağınık olan<br />
yönetmen, bu karakter üzerinden filmde hiçbirşeyi<br />
toplayamaz oluyor. Gelelim Atiye’nin canlandırdığı<br />
karaktere. Filmi seyrederken kulağımı tıkamak<br />
istedim. Güya Arap kökenli Anadolulu bir kız<br />
nasıl konuşur Allah aşkına? Aksanı yok Atiye’nin.<br />
Keşke sadece şarkı söyleseydi. Hele canlandırdığı<br />
karakterin hal ve tavırları iyice inandırıcılıktan<br />
uzak. Evden kaçan kız ful makyajlı, kıpkırmızı<br />
dudaklarıyla otostop yapıyor. Bir dram olması<br />
gereken film bu haliyle Ertem Eğilmez’in Arabesk<br />
filmini hatırlatıyor; hani Müjde Ar İstanbul’a kaçar<br />
da bir kahveye girer “İstanbul’a nasıl giderim” diye