11.07.2015 Views

KLLAPIA E TESAVVUFIT - El-Hikmeh

KLLAPIA E TESAVVUFIT - El-Hikmeh

KLLAPIA E TESAVVUFIT - El-Hikmeh

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

210 Kllapia e Tesavufityol kavşakları ile boş topraklarda kurdukları tekke ve zâviyeleretrâfında zamanla köyler oluşarak buraları birer dîn, eğitim,kültür ve sanat merkezleri hâline gelmiştir. Balkanlarda Osmanlıöncesinde tasavvuf anlayışının bu yönünü temsil eden vehakkında birçok efsânenin dilden dile dolaştığı, müslümanlararasında sevildiği kadar hırıstiyanlarca da benimsenmiş olanşahıs hiç şüphesiz Sarı Saltık (ö.1264)’tır. Bâzı târihçiler SarıSaltık’ın gerçek bir şahsiyet olmadığını ve onun ismindebölgede iki asır boyunca faâliyet göstermiş bütün sûfîlerintecrübelerinin toplandığını ifâde etmişlerdir. Bu sebeple bölgedefaâliyet göstermiş değişik tarîkatlar ve tekkeler onun ismiyleözdeşleşmiştir.Osmanlı devletinde XVII. yüzyılda başlayan “Duraklama”devri Karlofça Antlaşması’nın (h.1111/1699) imzâlanmasıylason bulmuş ve bundan sonra Osmanlının Avrupa’dan, dahadoğrusu Balkanların belirli bölgelerinden çekilme süreci ve“Gerileme” dönemi başlamıştır. XIX. yüzyıla gelindiğindeOsmanlı Đmparatorluğu kuruluşundan îtîbâren, iktisâdî, içtimâî,askerî ve toplumsal hayâtın birçok alanında en sıkıntılı döneminiyaşamaktaydı. Osmanlı Devletinin genelinde yaşanan buhuzursuzluklar Balkanlarda özellikle daha kuzeyde bulunanHırvatistan, Macaristan, Voyvodina bölgelerinde epeycehissedilmiş ve müslümanların bu yerlerden tamâmenuzaklaştırılmasıyla sonuçlanmıştır.Osmanlılar başlangıçtan îtîbâren Balkanlarda hoşgörülü ve halktarafından kolayca kabul edilebilecek bir Đslâm anlayışıgeliştirmişlerdi. Yabancı bir yönetim düzeninin (Bizans Devleti)aracı olarak ortaya çıkan Hırıstiyan Ortodoksluğu’nun aksineOsmanlılar insanların bireyler olarak eşitliğini ortayakoymuştur. Bu sebeple Balkan insanı kendilerine sâdece vicdanve ibâdet özgürlüğünü sağlamakla kalmayan, aynı zamandaĐslâm dâiresi içerisinde kendi otantik halk kültürlerini vekimliklerini korumalarına imkân tanıyan Mevlevî,Halvetî, Rifâî,Melâmî, Bektâşî, Sa’dî vb. gibi tasavvuf akımlarınıbenimsemişlerdir. Gayr-ı müslimlere verilmiş mutlak dînî vekültürel hürriyetler Đslâm dîninin ehl-i kitâba karşı öngördüğüdavranma şeklidir. Ancak buna karşın XVIII. yüzyıldan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!