30.01.2013 Views

Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı

Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı

Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Temple of Set’in kurucularından olan Aquino, yazılarında, yalnız<br />

“seçilmişler”in veya Temple of Set’in hayatta kalabileceğini bildiren bir<br />

vahiy kehanetinde bulunmuştur. ABD Ordusu’nda ihtiyaten saklandığı<br />

söylenen ve bir yarbay olan Aquino, II. Dünya Savaşı esnasında Nazi<br />

putperest âyinleri uygulamalarına ilgi duymuş, fakat Nazi politikasına<br />

sempati duymadığını ifade etmiştir.<br />

Şüphesiz yirminci yüzyılda ortaya çıkan ve özellikle 1970’lerde<br />

oluşturulan çok sayıda Satanik grup 1980’lerde feshedilmiştir. Bununla<br />

beraber, Satanik faaliyetler Atlantiğin her iki tarafında da yaygın olarak<br />

kalmıştır. Bazı uzmanlar, 1980’lerden itibaren yeniden canlanmakta olduklarını<br />

belirtmişlerdir. Pek çok organizasyonlarının büyük bir gizlilik<br />

içerisinde sürdürülmüş olmasından dolayı <strong>Satanizm</strong>’in, nerelere ve ne<br />

kadar yayılmış olduğunu tahmin etmenin mümkün olmadığı söylenmektedir.<br />

Bunun yanında, <strong>Satanizm</strong>’in, bir nesilden diğerine geçerek geldiğine<br />

dair küçük “âile gelenekleri” delil olarak gösterilmiştir. Bazı Satanistler<br />

Neo-Nazi organizasyonları veya seks büyü teşkilatları ile irtibatlandırılmışlardır.<br />

Yine bazı Satanik grupların da uyuşturucu maddeye, fuhuşa,<br />

pornoğrafi ticaretine bulaşmış oldukları ve taşınmaz mal holdinglerine<br />

sahip bulundukları ileri sürülmüştür. Ayrıca üyeleri arasında beyaz-yakalı<br />

profesyonellerin bulunduğu da söylenmiştir.<br />

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan ve <strong>Satanizm</strong>’in tarihçesi<br />

ve bazı Satanik grupların iç yüzünü yansıtması bakımından kayda<br />

değer bir husus da, Michelle Smith ve Lawrence Pazder tarafından<br />

“Michelle Remembers (1980)” adı altında anlatılanlardır. Özellikle bu<br />

anlatılanların baş kahramanı durumunda olan Michelle Smith, 1954-<br />

55’lerde beş yaşında bir çocukken, Victoria, British Columbia’da Satanik<br />

âyinlerde yaşamış olduğu dehşeti nakletmiştir. Bayan Smith’i annesi,<br />

Satanistler’e teslim etmiş; onlar da onu, âyinlerde canlı bir işaret<br />

değneği (gösterge) olarak kullanmışlardır. Smith, hayvanların ve küçük<br />

çocukların âyin esnasında öldürülüşüne şahit olmuş, mezarlara konan<br />

111 112<br />

tabutlara kapatılmış ve o tabutların içine hayvanlar atılmıştır. Smith, aynı<br />

zamanda kült üyelerinin, boynuzları olan bir beyaz erkek heykeline<br />

güya can verme teşebbüslerini seyretmiştir. Yine o, kendisine hile ile<br />

haç üzerinde def-i hâcet yaptırdıklarını ve Hıristiyan Tanrısı’nı inkar etmesini<br />

istediklerini söylemiştir. Smith, âyinler esnasında Şeytan’ı bir<br />

ateşten çıkarken gördüğünü; ayrıca kamçısı, yani yılana benzer kuyruğu<br />

ile onun boynuna çarpan ve canını acıtan bir insan-hayvan’ı seyrettiği örnekleri<br />

tasvir etmiştir. Bu insan-hayvan’ın parmak uçlarından çıkan ateş<br />

o insan-hayvan’ın ağzını doldurmuştur. Yine Smith’in anlattıklarına göre<br />

onun pençeye benzer elleri, buhar çıkaran burun delikleri ve acayip<br />

ayak tırnakları vardı. Ayrıca şekli sürekli değişiyordu ve o, Smith’e,<br />

ateşten farklı olarak görünmüştü. Smith bu hâtıralarından, psikiyatrik tedavi<br />

ile ancak 28 yaşında kurtulabildiğini söylemiştir.<br />

Bu son dönem Satanik grupları arasında ve belki de hepsinin en tehlikelisi<br />

sayılabilecek küçük Satanik gruplardan da söz edilmiştir. Kendilerine<br />

Satanistler adını veren bu küçük Satanik grup üyelerinin âyinsel<br />

öldürmeyi ve hayvan kötürüm etmeyi tatbik ettikleri bildirilmiştir. Yine<br />

bu tür grupların çocukları ve evsiz kimseleri zorla kaçırdıkları ve onları<br />

kurban olarak kullandıkları söylenmiştir. Önceki Satanik grup üyelerinden<br />

bazıları da, yine bu çerçevede, canlı kurbanların yüreklerinin çıkarıldığı<br />

korkunç âyinleri kaydetmişlerdir. Diğerleri de, kurbanların, öldürülmeden<br />

önce cinsi tecavüze uğratıldıklarını; sonra kanlarının içildiğini ve<br />

etlerinin de yenildiğini yazmışlardır. Hatta bazı dönemlerde bazı kadınlardan,<br />

“en büyük” ve “ideal” insan kurbanı için sık sık çocuk doğurmaları<br />

istenmiş ve bu bilfiil tatbik edilmiştir. Nitekim daha önce bu maksatla<br />

kendisine çocuk doğurtturulanlardan bazısı, çocuklarının derilerinin<br />

kendi gözleri önünde canlı canlı yüzüldüğünü, etlerinin yenildiğini,<br />

yakıldıklarını, betondan yapılmış bir yere atıldıklarını ve parça parça edildiklerini<br />

ve sonra da Okyanus’a atıldıklarını seyretmek zorunda bırakıldıklarını<br />

anlatmışlardır. Hatta âyinde kullanılan bazı âletlerin de o çocukların<br />

kemiklerinden yapılmış olduğu belirtilmiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!