Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı
Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı
Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
C- <strong>Satanizm</strong> İle Büyü ve Büyücülük Arasındaki İlişki<br />
Yukarıda da belirtildiği gibi, bir anlamda Paladizm’in devamı mahiyetinde<br />
ortaya çıkan ve Paladistler’le Templier Şövalyeleri’nin ortaklaşa<br />
saygı göstermiş oldukları putu (Baphomet) ve Templier Şövalyeleri’nin<br />
Büyük Üstadı Molay’ın kafatasını kutsal objeleri haline getiren;<br />
belki de Paladistler-Templier Şövalyeleri-Masonluk arasındaki ilişkiyi<br />
sağlayan topluluk, başlangıçta Charleston’da bulunan idare merkezlerini<br />
daha sonra Roma’ya taşımışlardı. Bu topluluğun bir özelliği de, büyü<br />
uygulamasının onların localarında gelişmiş olmasıydı. Aynı zamanda bu<br />
topluluk; büyü uygulaması dışında, İsa ve onun dininden uzaklaşma, iğrenç<br />
ve müstehcen âyinler yapma ve belirli zamanlarda Şeytan’a tapınma<br />
vb. ile suçlanmışlardı. İşte bu durum, büyücüler veya büyücülükle<br />
<strong>Satanizm</strong> arasındaki ilişkiyi hatıra getirmektedir. Çünkü, bu suçlamalardan<br />
bir kısmı, büyü uygulaması devam ettiği sürece, büyü ile ilgilenen<br />
kimselere karşı da yapılmıştı. 201 Daha açık bir ifadeyle, ortaçağlarda ve<br />
daha sonraki dönemlerde büyücü kadınlar (witches) ve inkarcılar (heretikler)<br />
genellikle Şeytan’a tapınmakla suçlanmışlardır. 202<br />
Diğer taraftan, ister iyi niyetle ister kötü niyetle yapılmış olsun, Avrupa’ya<br />
ait büyü 14. yy’ın ortalarından önce sihirden ayrı tutulmamıştı.<br />
14. yy’ın ortalarından itibaren Kilise, büyücü kadınların Şeytan’la ittifak<br />
sözünü içeren bir “anlaşma” yaptıkları düşüncesini vurgulamıştı. Bu anlaşma<br />
gereği Şeytan da, karşılık olarak, onlara büyüsel etki gücü verecekti.<br />
Böylece büyücülük “sahte bir din” haline geldi ve 1484’te büyücülüğe<br />
karşı, diğer sapık gruplara karşı düzenlenene benzeyen ve papalık<br />
bildirisiyle tasdik edilen bir kampanya başlatıldı. Büyücülüğe ve büyücülere<br />
karşı başlatılan bu amansız mücadeleye devam edildi ve bu geçici<br />
büyü modası İngiltere adalarında (Britanya) tutmasına ve 1692’de<br />
Salem, Massachusetts’te bir patlama olmasına rağmen, 1700’den önce<br />
201 Hartland, “Satanism”, ERE, XI, 204.<br />
202 Brandon, DCR, 558; Hinnells, DR, 286.<br />
87 88<br />
en azından ikiyüz bin kişi, ağırlıklı olarak kıta Avrupası’nda idam edilmişti.<br />
Öte yandan, geliştirilmiş bir inanç sistemi de olgunlaştırılmıştı:<br />
Vücutlarında bir “büyücü nişanı” taşıyan büyücü kadınlar, Cumartesi geceleri<br />
Şeytan’a tapınma âlemleri düzenlediler; geceye hayvan veya sinek<br />
suretine bürünerek iştirak ettiler ve gece boyunca hayvan kılığına bürünmüş<br />
müşahhas Şeytan suretinde kaldılar.<br />
Büyücülük; modern bir Batı dini olarak, esasen Avrupa büyücülüğünü<br />
Hıristiyanlık öncesi merhametli verimlilik dininin bir devamı gibi gören<br />
antropolog Margaret Murray’ın (1863-1963) teorilerinden esinlenmişti.<br />
Bazı yerlerde o aynı zamanda halk büyücülüğünden arta kalan gelenekleri<br />
de içine almıştı. 203<br />
Bir başka anlatıma göre, 15. yy’da, Şeytan’la ittifak halinde oldukları<br />
söylenen yeni bir mezhepten söz edilmiş ve bir Sebt (Cumartesi) günü<br />
kadınların Şeytan’a uçup gittiklerinden bahsedilmiştir. Bunun üzerine<br />
Papa İnnocent VIII, 1484’te bir bildiri yayınlamış ve “son günlerde<br />
her cinsten pek çok kişinin kendilerini şeytanlara adadıkları ve henüz<br />
ana rahmindeki çocukları öldürdükleri kulaklarımıza geldi” demiştir.<br />
Engizisyon Mahkemesi o sırada hali hazırda iş başında idi204 ; 1459’da<br />
Arras’taki duruşmalarda suçlu bulunan büyücüler, “Vaudois” veya<br />
“Waldensias” adı altında yakılmışlardı. Fransız Parlamentosu daha sonra<br />
bu hükümleri feshetmiş olmasına rağmen, biri dışında, suçlananların tamamı<br />
idam edilmişti. İnnocent’in Bildirisi Engizisyon üyelerine yeniden<br />
güç verdi ve onların Almanya’daki liderleri Kramer ve Sprenger,<br />
“Malleus Maleficarum (Büyücülerin Tokmağı)” adı verilen, davaya bakma<br />
usulünün adı kötüye çıkmış bir el kitabını ortaya koydular. İtiraflar<br />
203 Hinnells, DR, 352.<br />
204 Engizisyon kurumu, Kilise’nin gücünü kaybetmesine paralel olarak Aydınlanma döneminde<br />
gerilemeye başlamıştır. 20. yy’ın başlarından itibaren ise, Engizisyon terimi Katolik Kilisesi<br />
literatüründen çıkarılmış ve onun yerine, “İnancı korumakla yükümlü olan kutsal makam” ifadesi<br />
kullanılmaya başlanmıştır. 1965’te alınan bir kararla bu kavram yeniden gözden geçirilerek,<br />
“İnanç öğretisi kutsal kurulu” şeklinde kullanılagelmiştir. Bkz. Gündüz, age, s. 116.