30.01.2013 Views

Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı

Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı

Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

luluğun localarında gelişmiştir. Ayrıca büyü uygulamasına, İsa’dan ve<br />

onun dininden resmi yeminle uzaklaşma ile son bulan, sadece abuk subuk<br />

değil aynı zamanda iğrenç, gaddarca ve müstehcen âyinler, bu inanca<br />

kendini adamış kimselere Şeytan’ın şahıs şeklindeki hayaletinin gösterilmesi<br />

ve bu kimselerin, Şeytan’a, organize edilmiş bir şekilde ve belirli<br />

zamanlarda yapılan ibadetleri de ilave edilmiştir.<br />

Bu suçlamalardan bir kısmı, 1307 yılında Templier Şövalyeleri’ne isnad<br />

edilenler arasında vardı. Aynı derecede bu suçlamalar, büyü uygulamaları<br />

devam ettiği sürece büyü ile suçlanan kimselere karşı da yapılmaya<br />

devam etti. Büyücülere reva görülen uygulamalarla ilişkili olarak işkence<br />

hemen hemen daima yapılageldiği için, büyücülere işkence yapan<br />

kimseler kendi arzu ettikleri alanda itirafları umumiyetle elde edebilmişlerdir.<br />

Bu vasıtalarla onlar, mahkum etmek veya suçlamak istedikleri<br />

kimselere karşı kendilerinin delil olarak nitelendirdikleri malzemeyi<br />

büyük ölçüde temin etmeyi hep başarmışlar, yani onlara karşı ellerinin<br />

altında bol miktarda malzeme bulundurmuşlardır. Onların delil olarak<br />

gördüğü bu şeylere günümüzde aklı başında hiçbir insan tarafından itibar<br />

edilmediği ifade edilmektedir. 158<br />

Konuda yer yer kendilerinden söz edilmesi sebebiyle ve konunun biraz<br />

daha aydınlığa kavuşması için, bu noktada Templier Şövalyeleri hakkında<br />

daha teferruatlı bilgi vermek gerekecektir.<br />

Templier Şövalyeleri, Haçlılar tarafından 1099’da zaptedilen Kudüs’ü<br />

ve Hıristiyan hacılarını Müslüman Araplar’ın saldırılarına karşı korumak<br />

üzere 1118 veya 1119’da Fransız Şövalyeler tarafından oluşturulan<br />

bir Hıristiyan Şövalyelik teşkilatıdır. Dinî-askerî bir teşkilattır. İlk<br />

karargahlarını Süleyman Ma’bedi’ne yakın bir yerde, Kudüs’teki Kutsal<br />

Mezar Kilisesi’nin bitişiğinde kurmuşlardır. İsimlerini de Ma’bed’e<br />

158 Hartland, “Satanism”, ERE, XI, 204; ayrıca bkz. Brandon, DCR, 605; Pike, ERR, 371; Hinnells,<br />

DR, 183-184; Mathews-Smith, DRE, 439.<br />

57 58<br />

olan bu fizikî yakınlıklarından almışlardır. Bunlar yaşayışlarını manastır<br />

159 hayatı kaideleri üzere düzenlemişlerdi. Fakat faaliyetleri esas olarak<br />

askerî ve idarî idi. Kutsal Topraklar’da Latin Krallıklarını sürdürdüklerinden<br />

önem arzediyorlardı. Aynı zamanda Avrupa’da mal mülk<br />

sahibi olmuşlar; dahili işlerini sıkı bir gizlilik içerisinde sürdürdüklerinden,<br />

uluslararası bankerler gibi hareket etmişlerdi.<br />

Bu teşkilatın, Kudüs dışında -İngiltere dahil- Hıristiyan ülkelerin pek<br />

çoğunda ikinci derecede kurumları vardı. Mesela Londra’daki Ma’bed<br />

Kilisesi (Temple Church), onların idare merkeziydi. Teşkilatın silahları<br />

esasen Kilise’nin hizmetinde kullanılmaya tahsis edilmişti. Teşkilata<br />

kabul edilecek üyeler etkili bir üyeliğe kabul töreninden geçirilirlerdi.<br />

Teşkilat, şu dört rütbe halinde organize edilmişti: Şövalyeler (Silahşörler),<br />

Papaz veya Vaizler, Çavuşlar ve Zanaatkarlar (Esnaflar). Geniş ve<br />

güçlü bir hiyerarşinin başında bir Büyük Üstad bulunurdu. Bunlar devamlı<br />

savaşa hazır vaziyette yaşarlardı. Bir asır boyu kendilerini genellikle<br />

savaş alanında temayüz ettirmişlerdi.<br />

Nihayet, Filistin’deki son Hıristiyan kalesi durumunda olan Acre’ın<br />

1291’de müslümanların eline geçmesi üzerine, hayatta kalan şövalyeler<br />

Kıbrıs’a gitmişlerdir. Böylece onların trajedileri de başlamıştır. Bunların<br />

Avrupa’da geniş çapta mal mülk sahibi olmaları, aynı zamanda onlara<br />

pek çok kimsenin düşmanlığını celbetmiştir. Bir anlamda servetleri sonlarını<br />

hazırlamıştır. Nitekim 1306’da Büyük Üstadları Jacques de Molay,<br />

Kral Philip IV tarafından Paris’e davet edilmiştir. Ayrıca, 1312’de Haçlılar’ın<br />

askeri önemini yitirmesi üzerine Fransa Kralı Philip IV, teşkilatın<br />

mal varlığını ve gücünü kıskandığından, Papa Klement V’i, onları sindirmeye<br />

ikna etmiştir. Büyük Üstad Jacques de Molay ve diğerleri, engizisyon160<br />

mahkemesinden önce -belki de haksız yere- İsa’yı inkar et-<br />

159 Manastır; Hıristiyanlık ve Budizm gibi bazı dinî geleneklerde keşişlerin, sıkı bir disiplin içinde<br />

topluca yaşadıkları mekânın adıdır. Bkz. Gündüz, age, s. 244.<br />

160 Engizisyon; Katolik Kilisesi tarafından dinden uzaklaşan akımları ve her türlü kilise dışı ya

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!