Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı
Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı
Satanizm - Diyanet İşleri Başkanlığı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
vardır. Bize göre yanlış da olsa, intihar eden gençler bir inanç uğruna ölmektedirler.<br />
Dolayısıyla gençler şeytanla veya diğer bir ifadeyle <strong>Satanizm</strong>le<br />
tanışmadan önce onlara Allah inancının, devletin kontrolünde ve<br />
yine devletin tayin ettiği ehil kimseler tarafından sağlıklı bir şekilde öğretilmesi<br />
gerekmektedir. Ayrıca gençlere dînî konularda bilgi verirken<br />
çok dikkatli olunmalıdır. Çünkü din adına yapılan herhangi bir yanlış bazı<br />
kimselerin dine karşı tavır almasına, hatta dinin karşısında yer almasına<br />
sebebiyet vermektedir. Halbuki kimsenin din adına yanlış yapmaya<br />
hakkı yoktur. Nitekim Batı’da ortaya çıkan Satanist anlayışa Hıristiyan<br />
din adamlarının din adına yapmış oldukları yanlışların sebebiyet verdiği<br />
iddia edilmektedir.<br />
7– <strong>Satanizm</strong>’in dini ve dinler tarihini ilgilendiren boyutu olduğu gibi,<br />
psikolojik, sosyolojik, hatta ekonomik ve hepsinden önemlisi de<br />
“Din Eğitimi”ni ilgilendiren boyutu da vardır. Bütün bunları göz önünde<br />
bulundurarak, meseleye çok yönlü bakmak ve ona göre çareler aramak<br />
durumundayız.<br />
Bir daha vurgulamak gerekirse <strong>Satanizm</strong>, Avrupa ve Amerika’da ortaya<br />
çıkan, oradan diğer ülkelere yayılan; başta Hıristiyanlık olmak üzere,<br />
bütün dinlere ve dinlerin ortaya koymuş olduğu kutsal değerlere karşı<br />
bir tavır alıştır, dinlere karşı oluşturulmuş bir “tepki”nin sonucudur.<br />
Modern bir protesto hareketidir. Satanistlere göre şeytan bir semboldür.<br />
Başkaldırıyı, muhalefeti, isyanı ve karşı tarafı temsil eder. Aslında şeytan,<br />
tanrılık iddiasında da bulunmamış ve “daha önce kendisinin Allah’a<br />
ortak koşulmasını da reddetmiştir”. 399 Bunu Satanist olduklarını söyleyenler<br />
de bilmekte ve itiraf etmektedirler. Sırf bir tepki olsun diye, Şeytan’ın<br />
yanında yer aldıklarını veya Satanist olduklarını söylemektedirler.<br />
<strong>Satanizm</strong>’in en büyük çelişkisi ve tutarsızlığı da burada yatmaktadır.<br />
Tanrılık gibi bir iddiada bulunmayan bir varlığı tanrı konumuna getirme-<br />
399 Bkz. İbrâhîm, 14/22. 400 Schimmel, age, s. 3.<br />
269 270<br />
yi ve ona tanrı diye tapınmayı pek mantıklı ve tutarlı bir davranış olarak<br />
kabul etmek de mümkün değildir. Aynı zamanda böyle davranmak suretiyle<br />
şeytana da haksızlık yapılmış olur. Dikkat edilmesi gereken hususlardan<br />
birisi de şudur: Bilindiği gibi şeytan Allah’ı da inkar etmemiştir.<br />
O sadece Âdem’e (a.s) secde etme emrini yerine getirmediği için isyankâr<br />
olmuş ve bu sebeple ilâhi huzurdan kovulmuştur. Burada şunu ifade<br />
etmek gerekir ki, <strong>Satanizm</strong> ateizmden de öte bir şeydir. Fakat ateist<br />
olan herkes de Satanist değildir. Aynı zamanda ateist olmak Satanist olmayı<br />
da gerektirmez.<br />
XVIII– SATANİZM BİR DİN MİDİR?<br />
Bütün bu anlatımlara rağmen <strong>Satanizm</strong>in bir din olup olmadığı sorusu<br />
akla gelecektir. Şüphesiz <strong>Satanizm</strong>in bizim anladığımız manada bir<br />
din olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Daha önce de ifade edildiği<br />
gibi, <strong>Satanizm</strong> bütün dinlere ve dinlerin ortaya koymuş olduğu kutsal<br />
değerlere karşı oluşturulmuş bir tepki hareketidir. Halbuki bilim<br />
adamları herhangi bir şekilde kutsal fikri taşımayan bir oluşumu din olarak<br />
kabul etmemektedirler.<br />
Tanınmış simalardan Annamarie Schimmel dini şöyle tanımlamıştır:<br />
“Din deyince, insanların behemehal şahıs şeklinde olması lazım gelmeyen<br />
insanüstü bir kudretle münasebetini anlamaktayız. İlah ve tanrı mefhumunun<br />
olması gerekmez...” 400 . Nathan Söderblom (1886-1931) da:<br />
“Hakiki din, belirli bir tanrı fikrine sahip olmadan da var olabilir, fakat<br />
kutsal ve kutsal olmayan (profan) arasında ayırım yapmayan hiç bir hakiki<br />
din yoktur” demiş ve dindar insanı da şöyle tarif etmiştir: “Dindar,<br />
kendisine göre olağanüstü bir şeyin kutsal olduğu kişidir”. Şu halde kutsallık,<br />
dinde en büyük işarettir. Hatta kutsallık düşüncesi, tanrı düşüncesinden<br />
daha da köklü görülmüştür. Çünkü Budizm vb. gibi bazı dinler,<br />
herhangi bir tanrı inancını gerekli görmedikleri halde kutsal fikrine sa-