50. Yıl - Türk Standardları Enstitüsü
50. Yıl - Türk Standardları Enstitüsü
50. Yıl - Türk Standardları Enstitüsü
- TAGS
- tse.org.tr
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
STANDARD- <strong>Türk</strong> sinemasında güldürü türünün<br />
geçmişten günümüze gelişimi ve değişimi hakkında<br />
bilgi verir misiniz?<br />
Z. ALASYA- <strong>Türk</strong> sahne ve gösteri sanatlarının geleneğinde<br />
güldürü vardır. Sıkıntılar içinde yoğrulan bir ülke<br />
olduğumuz zamanlarda, en önemli sosyal-ekonomikpolitik<br />
çıkmazların içinde bulunduğumuz dönemlerde<br />
bile güldürü hep vardı. Biz gülmesini beceren, gülmede<br />
algılama eşiği yüksek olan bir milletiz. Ortaoyunlarında,<br />
Anadolu seyirlik oyunlarında, Karagöz-Hacivat’ta... Kısaca<br />
Geleneksel <strong>Türk</strong> Tiyatrosu’ndan başlayarak bütün<br />
sahne gösterilerinde gülmecinin ağırlığı hep var. Darülbedayi<br />
sahnelerinden, <strong>Türk</strong> sinemasının ilk zamanlarındaki<br />
filmlerine baktığımızda; ana malzemenin güldürü<br />
olduğu filmler ve bu filmlerdeki sanatçılar hep ön plana<br />
çıkmıştır. Bu filmlerin gişe hasılatları da hep yüksek<br />
olmuştur. Bu yüzden de zaman zaman duraklama geçirmesine<br />
rağmen güldürü temalı sinema ve tiyatro hep<br />
var olmuştur. Günümüze gelince; ‘güldürü’ ağırlıklı bir<br />
şekilde var ve güldürü filmlerinin yaptığı işe baktığınızda<br />
diğer türlerden daha iyi durumda. Dünya sinemasında<br />
böyle olmasa da, bizde macera, korku, aşk temalı filmlerle<br />
karşılaştırdığımızda güldürü filmlerinin yakaladığı iş<br />
hep önde. Böyle olunca da güldürü filmleri hep olacak.<br />
Güldürüde yaşanan değişime gelince... Şimdi bakınız.<br />
<strong>Türk</strong>iye çok ciddi sorunlar yaşadığı bir süreçten geçiyor.<br />
İnanılmaz bir yozlaşma içinde, beğeni düzeyimiz yerlerde<br />
sürünüyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Bu nedenlerin<br />
başında da halkımızın kültür düzeyindeki içler acısı<br />
durum geliyor. Giderek kalitesizleşen, belirgin bir düzeysizliğin<br />
hakimiyeti giriyor işin içine. Son dönemlerde<br />
bunun örneklerini vermek mümkün. “Recep İvedik”, günümüzde<br />
bunun en mükemmel örneği. Halen kaçıncısı<br />
çekiliyor. Bir, iki, üç çektin. Güzel iş de yaptın, ama artık<br />
seyirciyi biraz yukarı çekmeye çalış. Ben Ulvi Uraz ile<br />
çalıştım. O çok özel bir tiyatro-sinema oyuncusu ve yönetmeniydi.<br />
Özellikle de tiyatro alanında çok önemliydi.<br />
Şöyle söylerdi bizlere Ulvi Uraz: “Karşınızda gözünüzün<br />
içine bakarak sizi izleyen bir grup var. Bir salon dolusu<br />
insan ya da bir dünya dolusu insan... Elinizde de sihirli<br />
bir top var. Bu topu oturanların kucağına attığınız zaman,<br />
tembeldir, hoşuna da gidecektir ve yakalayacaktır.<br />
Ama sizin göreviniz topu kucağa atmak değildir. Biraz<br />
başının üstüne doğru atmak gerekir ki, hareketlensin.<br />
Şöyle bir doğrulsun, bir yukarı çıksın, orada yakalasın.<br />
Çok yukarı da atarsanız o tembelliği nedeniyle fazla<br />
uzanmaz, başının üzerinden attığınız top gider, salonun<br />
arkasındaki duvara çarpar, parçalanır, bir işe yaramaz.<br />
Öyle bir yükseklikte atacaksınız ki hafif bir kıpırdanmayla<br />
uzanıp yakalayacak. Sonra biraz daha yükseğe, sonra<br />
Zeki ALASYA KİMDİR?<br />
ürk tiyatro ve sinema sanatçı-<br />
T<br />
sı. Robert Koleji’nden mezun<br />
oldu. Sanat hayatına 1959’da<br />
MTTB Tiyatrosunda amatör<br />
olarak başladı. Arena, Genar ve Ulvi Uraz<br />
tiyatrolarında çalıştıktan sonra Haldun Taner,<br />
Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile<br />
birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun<br />
kurucuları arasında yer aldı. Film çevirmeye<br />
1973’ten sonra başladı. Metin Akpınar<br />
ile birlikte <strong>Türk</strong> sinemasında yeni bir ikili<br />
oluşturdular. Birçok filmde yer aldı, yönetmenlik<br />
ve senaryo yazımı konularında<br />
çalıştı.<br />
Zeki Alasya, 1998 yılında Kültür<br />
Bakanlığı’nca verilen Devlet Sanatçısı<br />
unvanını almıştır. TÜRVAK Televizyon ve<br />
Sinema Okulu Oyunculuk Bölümü Başkanı<br />
ve Öğretim Görevlisidir. Televizyonda<br />
birçok dizide de rol alan Alasya, halen<br />
“Akasya Durağı” adlı dizide oynamaktadır.<br />
biraz daha...” Biz şimdilerde öyle yapmıyoruz. Ne yapılıyor<br />
son dönemlerde? Ayaklarının dibine atıyoruz. Kucağına<br />
bile değil. Böyle bir düzeysizlik söz konusu.<br />
STANDARD- Sizin bu yönde yola çıkışınız nasıl<br />
oldu? Tiyatro-sinema ile tanışmanız ve komedi<br />
yönünde ilerlemeniz nasıl gelişti?<br />
Z. ALASYA- Buna siz karar vermiyorsunuz. Buna seyirci<br />
karar veriyor. “Neye göre karar veriyor?” derseniz;<br />
ses tonunuza, fiziğinize, komik cümleleri söyleyişinizdeki<br />
beceriye göre karar veriyor. O koyuyor kriteri. Siz;<br />
‘Hayır, ben komedi yapmayacağım, ben klasiklerden<br />
gideceğim, Kral Lear oynayacağım’ derseniz adamla<br />
alay ederler. Bırakın ona seyirci karar versin. Bende<br />
öyle oldu. Metin’de öyle oldu. Biz en büyük başarıyı,<br />
seyirciyle olan iletişimimizdeki en üst noktayı güldürüde<br />
yakaladık. Adeta bu damga karşı taraftan bize vuruldu.<br />
Elden geldiğince düzeyli yapmaya çalıştık. Bugün son<br />
örneklere baktığımızda, oldukça düzeyli yaptığımızı da<br />
görüyorum. Seneler geçmesine rağmen, “O eski filmler<br />
başkaydı, biz o eski filmleri izliyor ve büyük keyif alıyoruz”<br />
diyorlar. Bu önemli bizim için.<br />
Bu yolda ilerlememizin tarihsel sürecine gelince…<br />
1963’te <strong>Türk</strong> Tiyatro tarihinde önemli yere sahip olan<br />
Arena Tiyatrosu’nda profesyonel oldum. Sonra Ulvi<br />
Uraz’la çalışmaya başladım. Başka tiyatrolarda da oy-<br />
61 ŞUBAT 2011