50. Yıl - Türk Standardları Enstitüsü
50. Yıl - Türk Standardları Enstitüsü
50. Yıl - Türk Standardları Enstitüsü
- TAGS
- tse.org.tr
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
irleşim detaylarından kaynaklanan problemler [5,6,8] farklı araştırmacılar tarafından<br />
vurgulanmıştır. Geçmiş depremlerden sonra tespit edilen bu türden hasarlara ait örnekler Şekil<br />
1’de gösterilmiştir. Adana-Ceyhan ve Marmara depremlerinden etkilenen bölgeler birbirinden<br />
hayli uzak olmasına rağmen hasar ile ilişkilendirilen unsurların benzerliği, prefabrik binaların<br />
deprem dayanımı ile ilgili problemlerin bölgesel değil genel olduğunu göstermektedir.<br />
Şekil 1: Prefabrik binalarda meydana gelen tipik deprem hasarlarından örnekler<br />
Şekil 1: Prefabrik binalarda meydana gelen tipik deprem hasarlarından örnekler<br />
hasar tespit çalışmasından [3,4] elde edilen sonuçlar,<br />
hasar oranlarının bölgeler arasında büyük farklılıklar<br />
gösterebildiğine işaret etmektedir. Bu durum ise bölgeye<br />
özel deprem talebinin ve zemin özelliklerinin belirlenmesi<br />
ile ilgili çalışmaların önemine işaret etmektedir.<br />
Adana–Ceyhan (1998) ve Kocaeli ve Düzce (1999)<br />
depremlerinden sonra yapılan çalışmalar sonucunda<br />
yetersiz yanal rijitlik [4,5,6], tasarımda göz önüne alınan<br />
düşük deprem kuvvetleri [4,7], yerel zemin koşullarının<br />
sebep olduğu olumsuz etkiler [4] ve birleşim detaylarından<br />
kaynaklanan problemler [5,6,8] farklı araştırmacılar<br />
tarafından vurgulanmıştır. Geçmiş depremlerden sonra<br />
tespit edilen bu türden hasarlara ait örnekler Şekil 1’de<br />
gösterilmiştir. Adana-Ceyhan ve Marmara depremlerinden<br />
etkilenen bölgeler birbirinden hayli uzak olmasına<br />
rağmen hasar ile ilişkilendirilen unsurların benzerliği,<br />
prefabrik binaların deprem dayanımı ile ilgili problemlerin<br />
bölgesel değil genel olduğunu göstermektedir.<br />
Yıkıcı depremlerden elde edilen tecrübeleri ve geçen<br />
zaman içinde artan bilgi birikimini uygulamaya aktarabilmek<br />
amacıyla deprem bölgelerinde yapılacak binaların<br />
hesabını düzenleyen yönetmelikler zaman içinde<br />
yenilenmiştir. 1998 yılında yürürlüğe giren Afet Yönetmeliği<br />
ile prefabrik binaların hesabında göz önüne alınan<br />
deprem kuvvetleri artırılmış, bina deplasmanları sınırlan-<br />
dırılmış ve birleşim bölgelerinin hesabı ile ilgili kurallar<br />
ağırlaştırılmıştır. 2007 yılında söz konusu yönetmelik bir<br />
kere daha yenilenmiştir. Mafsallı prefabrik yapıların tasarımında<br />
göz önüne alınan deprem kuvvetleri daha da<br />
artırılmış ve halen yürürlükte olan 2007 yönetmeliğine<br />
son şekli verilmiştir. Bu sayede yeni yapılacak prefabrik<br />
sanayi yapılarının deprem güvenliği eskiye oranla oldukça<br />
yükselmiştir. Bununla birlikte, yukarıda bahsedilen<br />
süreçten de anlaşılacağı gibi, prefabrik yapıların deprem<br />
güvenliğinin artırılmasında önemli yer tutan 1998<br />
ve 2007 yönetmelikleri oldukça yenidir ve mevcut yapılarının<br />
büyük bir kısmı bu düzenlemelerden önce inşa<br />
edilmiştir. Dolayısı ile üzerinde tartışılması gereken asıl<br />
sorun, yeni yapılacak binalardan ziyade, yapı stoğunu<br />
meydana getiren ve halen kullanılmakta olan mevcut<br />
yapıların muhtemel bir deprem felaketine ne ölçüde hazır<br />
olduğu ile ilgilidir.<br />
Yıkıcı depremlerden elde edilen tecrübeleri ve geçen zaman içinde artan bilgi birikimini<br />
uygulamaya aktarabilmek amacıyla deprem bölgelerinde yapılacak binaların hesabını<br />
düzenleyen yönetmelikler zaman içinde yenilenmiştir. 1998 yılında yürürlüğe giren afet<br />
yönetmeliği ile prefabrik binaların hesabında göz önüne alınan deprem kuvvetleri artırılmış,<br />
bina deplasmanları sınırlandırılmış ve birleşim bölgelerinin hesabı ile ilgili kurallar<br />
ağırlaştırılmıştır. 2007 yılında söz konusu yönetmelik bir kere daha yenilenmiştir. Mafsallı<br />
prefabrik yapıların tasarımında göz önüne alınan deprem kuvvetleri daha da artırılmış ve<br />
halen yürürlükte olan 2007 yönetmeliğine son şekli verilmiştir. Bu sayede yeni yapılacak<br />
prefabrik sanayi yapılarının deprem güvenliği eskiye oranla oldukça yükselmiştir. Bununla<br />
birlikte, yukarıda bahsedilen süreçten de anlaşılacağı gibi, prefabrik yapıların deprem<br />
güvenliğinin artırılmasında önemli yer tutan 1998 ve 2007 yönetmelikleri oldukça yenidir ve<br />
mevcut yapılarının büyük bir kısmı bu düzenlemelerden önce inşa edilmiştir. Dolayısı ile<br />
üzerinde tartışılması gereken asıl sorun yeni yapılacak binalardan ziyade, yapı stoğunu<br />
meydana getiren ve halen kullanılmakta olan mevcut yapıların muhtemel bir deprem<br />
felaketine ne ölçüde hazır olduğu ile ilgilidir.<br />
Günümüzde deprem mühendisliği alanındaki araştırmaların<br />
önemli bir kısmını mevcut binaların deprem performansının<br />
belirlenmesi ile ilgili çalışmalar oluşturmaktadır.<br />
Yeni binaların tasarımı konusunda kaydedilen gelişmeler,<br />
yapı stoğunun çoğunluğunu oluşturan mevcut binaların<br />
riskine çözüm getirmemektedir. Mevcut binaların deprem<br />
performansının nasıl değerlendirilmesi gerektiğine<br />
ilişkin literatüre girmiş çeşitli çalışmalar ve yöntemler bu-<br />
Günümüzde deprem mühendisliği alanındaki araştırmaların önemli bir kısmını mevcut<br />
binaların deprem performansının belirlenmesi ile ilgili çalışmalar oluşturmaktadır. Yeni<br />
binaların tasarımı konusunda kaydedilen gelişmeler, yapı stoğunun çoğunluğunu oluşturan<br />
mevcut binaların riskine çözüm getirmemektedir. Mevcut binaların deprem performansının<br />
nasıl değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin literatüre girmiş çeşitli çalışmalar ve yöntemler<br />
45 ŞUBAT 2011