You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
S a y f a | 234<br />
varlıklara dönüşmüştür fakat ruhları yine de içlerindedir. Sümer inanışına göre başlangıçta gök ile yer<br />
birdi. Daha sonra gök ile yer tanrılar tarafından ayrılmıştır. Sümerlerde evrenin kökeni şu şekilde<br />
açıklanır ve Türk yaratılış anlayışına paraleldir:<br />
1- Başlangıçta sadece deniz vardı. Kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir.<br />
Sümerliler onu her zaman varmış gibi düşünmüşlerdir. Altay ve Yakut yaratılış destanları da benzer<br />
ifadeler kullanır.<br />
2- Bu denizden bir dağ dağı oluştu. Bu dağ yeryüzü demektir. Aynı zamanda gök ve yer de henüz<br />
ayrışmamıştı. Yine Türk yaratılış destanları yeryüzünün suyun içinde çıkarılan topraktan oluştuğunu<br />
söylerler.<br />
3- Tanrılar insan biçimli olarak kişilik kazandıklarında, An (Gök) eril, Ki (Yer) dişildi. Onların<br />
birleşmesinden hava tanrısı Enlil doğmuştur. Enki ise Su Tanrısıdır. Türklerde de Gök Ata, Toprak Ana<br />
algısı vardır. (Kaynak: Türk Söylence Sözlüğü, <strong>Deniz</strong> <strong>Karakurt</strong>)<br />
� Yaygunçı: (Yay/Yaz). Yaratmak anlamını içerir. Yaymak fiili ile ilgilidir.<br />
(Karşıt: KALGANÇI)<br />
YAYIK HAN: Irmak Tanrısı.<br />
Eşdeğer: CAYIK (TAYIK, DAYIK) HAN<br />
Irmaklardan ve göllerden sorumludur. 17 ırmağın kavuştuğu yerde yaşar. Irmaklara, rüzgarlara ve<br />
sulara hükmeder. Kamçısı şimşektir. Büyük Tufandan sonra gökyüzüne çıkmıştır. Su Yılanı veya Su<br />
Ejderi kılığına bürünebilir. Yerlerden sular fışkırtır. İnsanları kötülüklerden korur. Dizgini gökkuşağı,<br />
kamçısı boz alevdir. Kendisine Yayık Kaldırma adı verilen saçı (cansız nesne kurban etme) törenleri<br />
yapılır. İlkbaharda davarların ve atların avuzları (ilk sütleri) ile bulgur karıştırılarak yapılan lapalar<br />
ırmaklara saçılır. Göğün üçüncü katında oturur. Şamanlara düşünsel yolculuklarında yardım eder.<br />
Koruçı (Korucu / Koruyucu) olarak nitelenir. (Kaynak: Türk Söylence Sözlüğü, <strong>Deniz</strong> <strong>Karakurt</strong>)<br />
� Yayık: (Yay/Yaz). Engin, Yaygın veya Kurban Etmek kökünden gelir. Ayrıca bu kökün yaratmak<br />
anlamıda bulunur.<br />
YAYLA İYESİ: Yayla Ruhu.<br />
Eşdeğer: YAZLA (YAYLAV, YEYLEV, CAYLA, CAYLAV, CEYLEV) ISI<br />
Yaylanın koruyucu ruhu. Göçebe toplumlarda ve yerleşik hayata geçildikten sonra ise dönemsel<br />
yerleşiklik anlayışında yazın konaklanan köy veya obalara Yazla (Yayla) veya Yazdak (Yaylak) adı verilir.<br />
(Kaynak: Türk Söylence Sözlüğü, <strong>Deniz</strong> <strong>Karakurt</strong>)<br />
� Yayla: (Yay/Yaz). Yazın geçirildiği, hayvanların yayıldığı yer demektir. Ortasında akarsu<br />
bulunan yüksek ve düzlük alan. Yaylamak fiili yazın yaylada oturmak, yazı yaylada geçirmek<br />
demektir. Yazı sözcüğü otlak demektir.<br />
(Bakınız: İYE)<br />
YAZAGIL HAN: Devlet Tanrısı.<br />
Devleti Korur. Yasaların ve devlet otoritesinin önemini vurgular. Türk tarihi devlet geleneğinin en<br />
köklü uygulamalarını Dünyaya yaymıştır. (Kaynak: Türk Söylence Sözlüğü, <strong>Deniz</strong> <strong>Karakurt</strong>)<br />
� Yazagıl: (Yas). Yasa sözcüğü ile bağlantılıdır.<br />
YAZ HAN: Yaz Tanrısı.<br />
Eşdeğer: YAY (CAZ, YEY, CEY) HAN<br />
D e n i z K A R A K U R T <strong>TÜRK</strong> <strong>SÖYLENCE</strong> <strong>SÖZLÜĞÜ</strong>