16.01.2013 Views

27. araştırma sonuçları toplantısı 3. cilt - Kültür ve Turizm Bakanlığı

27. araştırma sonuçları toplantısı 3. cilt - Kültür ve Turizm Bakanlığı

27. araştırma sonuçları toplantısı 3. cilt - Kültür ve Turizm Bakanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

aslında eserler bazında daha geniş düşünülmüştü. Fakat kazı malzemeleri,<br />

depo sorunları <strong>ve</strong> eleman yetersizliği gibi olağan sebeplerden dolayı daha<br />

çok satın alınan <strong>ve</strong> müsadere yolu ile müzelere kazandırılan cam eserler <strong>ve</strong><br />

bir miktar seramik eser ile sınırlı kalınmıştır.<br />

M.Ö. 1. yy. da Roma’nın bölgeye egemen olmaya başlaması ile Anadolu’da<br />

özellikle Güneydoğu Anadolu’nun batısına <strong>ve</strong>rdiği önemin artarak devam<br />

ettiği görülmektedir (Resim: 1). Bölgenin önemi, kökü Neolitik Döneme<br />

kadar inebilen <strong>ve</strong> Hitit kaynaklarında3 önemi somut bir şekilde anlaşılan,<br />

Anadolu’nun kuzey-güney <strong>ve</strong> doğu-batı ticaret yollarının kavşak noktasında<br />

yer almasındandır. Bunun yanında, çok önemli tarım, hayvancılık <strong>ve</strong> maden<br />

kaynaklarına sahip olması, önemini daha da artırmıştır. Makedonya kralı<br />

İskender tarafından Yakındoğu’dan Hindistan’a kadar uzanan coğrafyanın<br />

ele geçirilmesi ile başlayan süreçte, Anadolu, Suriye, Mısır, Hindistan <strong>ve</strong><br />

Arabistan yarımadasında çok sayıda stratejik amaçlı kentlerin kurulmasının<br />

yanında, ticarî amaçlı çok sayıda yeni kentler <strong>ve</strong> limanların da inşa edildiği<br />

görülmektedir. Böylece, Hindistan’dan Avrupa’ya kadar, kıtalar arası ihtiyaç<br />

duyulan dayanıklı her türlü malın rahatça pazarlanabilmesi şansı doğmuştur.<br />

Doğu-batı arasında yoğunlaşan ticarî faaliyetlerden belki de en önemli payı<br />

alanların, tam da bu coğrafyaların merkezinde, hem üretebilen, pazarlayabilen<br />

<strong>ve</strong> hem de tüketebilen, deneyimli <strong>ve</strong> daha köklü olan Doğu Akdeniz limanları<br />

ile bunlarla direk bağlantısı bulunan bazı Suriye <strong>ve</strong> Güneydoğu Anadolu<br />

kentleri olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun bu coğrafyalarda egemen<br />

olması ile birlikte yerleşik olan bu ticarî faaliyetlerin daha da artarak devam<br />

ettiği gözlenmektedir. Gücü <strong>ve</strong> kudreti ekonomi <strong>ve</strong> zenginlikte gören Roma<br />

İmparatorluğu’nun, bu kentlerin ekonomik zenginliklerinden yararlanmak<br />

<strong>ve</strong> bunun sürekliliğini sağlamak amacı ile Helenistik Dönemden farklı<br />

olarak, hatta aksine diyebileceğimiz bir hoşgörü stratejisini geliştirerek<br />

uyguladığını anlayabilmekteyiz. Roma Döneminde, Güneydoğu Anadolu<br />

yerleşim birimlerinin en önemli gelirini hububat gibi tarım ürünleri <strong>ve</strong> hem<br />

bölgede hem de bölge üzerinden daha doğudan gelen canlı hayvan pazarı<br />

oluşturmaktadır. Tabiî ki buna ticareti <strong>ve</strong> işletmeciliği Neolitik Döneme kadar<br />

3 Kınal, 1998, 168 vd.<br />

290

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!