15.01.2013 Views

Metabolik Kemik Hastalıkları Tanı ve Tedavi Kılavuzu - Türkiye ...

Metabolik Kemik Hastalıkları Tanı ve Tedavi Kılavuzu - Türkiye ...

Metabolik Kemik Hastalıkları Tanı ve Tedavi Kılavuzu - Türkiye ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ISBN NO: 978-605-4011-14-8<br />

<strong>Türkiye</strong><br />

Endokrinoloji <strong>ve</strong><br />

Metabolizma<br />

Derneği<br />

<strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong><br />

<strong>Hastalıkları</strong> Tan› <strong>ve</strong><br />

<strong>Tedavi</strong> K›lavuzu<br />

2012


<strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği<br />

METABOLİK<br />

KEMİK HASTALIKLARI<br />

TANI VE TEDAVİ<br />

KILAVUZU<br />

2012<br />

1. BASKI<br />

<strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği<br />

Osteoporoz <strong>ve</strong> Diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> Çalışma Grubu Tarafından Hazırlanmıştır.<br />

Mart 2012/İSTANBUL


METABOLİK KEMİK HASTALIKLARI TANI VE TEDAVİ KILAVUZU<br />

<strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği -2012<br />

Bu materyal <strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği (TEMD) tarafından yayınlanmış <strong>ve</strong> dağıtılmıştır.<br />

<strong>Kılavuzu</strong>n tamamı <strong>ve</strong>ya bir kısmı izinsiz çoğaltılamaz <strong>ve</strong>ya ticari amaçla kullanılamaz.<br />

ISBN: 978-605-4011-14-8<br />

TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ <strong>ve</strong><br />

METABOLİZMA DERNEĞİ<br />

Meşrutiyet Cad., Ali Bey Apt. 29/12<br />

Kızılay 06420, Ankara, <strong>Türkiye</strong><br />

Tel. : (0312) 425 2072<br />

Faks : (0312) 425 2098<br />

E-posta: http://www.temd.org.tr<br />

Yayınevi / Publishing House<br />

Molla Gürani Mah. Kaçamak Sokak No: 21, 34093 Fındıkzade-İstanbul-<strong>Türkiye</strong><br />

Tel.: +90 212 621 99 25 Faks: +90 212 621 99 27<br />

E-posta: info@galenos.com.tr<br />

Baskı: Özgün Ofset Tic. Ltd. Şti.<br />

Baskı Tarihi: Mart 2012


“BÜYÜK İŞLER, MUHİM TESEBBÜSLER; ANCAK, MÜŞTEREK<br />

MESA-İ İLE KABİL-İ TEMİNDİR.”<br />

MUSTAFA KEMAL ATATURK, 1925


Değerli Meslektaşlarım;<br />

ÖNSÖZ<br />

Kanıta dayalı tanı <strong>ve</strong> tedavi rehberlerinin ana amacı hekimlerin klinik uygulamaları<br />

sırasında, yenilenen <strong>ve</strong> kanıta dayalı bilgiler ışıgĭnda karar <strong>ve</strong>rmelerini sağlayarak<br />

tıbbi hataları en az düzeye indirmek <strong>ve</strong> maliyetlerin gereksiz artışını önlemektir.<br />

Güncellenen <strong>ve</strong>riler bazen çelişkili sonuçlar dogŭrabilir <strong>ve</strong> o konudaki literatürüçok<br />

yakından izleyemeyen hekimlerde bazı tereddütlere yol açabilir. TEMD tarafından<br />

hazırlanan endokrinoloji <strong>ve</strong> metabolizma hastalıkları rehberleri tanı <strong>ve</strong> tedavi için<br />

kanıta dayalı <strong>ve</strong> ülke <strong>ve</strong>rilerini de göz önünde bulunduran yol haritaları oluşturarak<br />

bu tür çelişkilere de bir cevap <strong>ve</strong>rebilme hedefini gütmektedir.<br />

Türkiye Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Dernegĭ Çalışma grupları üyelerinin öz<strong>ve</strong>rili<br />

çalışmaları ile hazırlanan rehberlerin literatürdeki degĭşiklikleri izleyerek gerektikçe<br />

yenilenmesi planlanmaktadır. Bu rehberler gıda <strong>ve</strong> ilaç endüstrisinden destek<br />

alınmaksızın dernegĭmiz tarafından basılmaktadır <strong>ve</strong> herhangi bir çıkar çatışması<br />

bulunmamaktadır.<br />

’<strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> <strong>Kılavuzu</strong>-2012’nin üyelerimize <strong>ve</strong> tüm<br />

meslektaşlarımıza yararlı olması dilegĭ ile, başta Prof. Dr. Tümay SÖZEN olmak<br />

üzere, yazım komitesine <strong>ve</strong> tüm katkıda bulunanlara şükranlarımı sunarım.<br />

Saygılarımla,<br />

Prof. Dr. A. Sadi G�NDO�DU<br />

TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA<br />

DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI


Değerli Meslekdaşlarımız;<br />

SUNARKEN<br />

Geçen yıl çıkaramadığımız Osteoporoz <strong>ve</strong> diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> kılavuzunu sizlere<br />

sunmaktan mutluyuz. Bu yılın kılavuzu, geçen yıllardakinden oldukça geniş olarak hazırlanmış<br />

olup, sizlere klinik uygulamalarınızda yardımcı olacağını umuyoruz.<br />

Kılavuzda, Çalışma Grubumuzun adına uygun olarak, en sık görülen <strong>Kemik</strong> <strong>Metabolik</strong> hastalığı olan<br />

Osteoporoz konusuna daha fazla ağırlık <strong>ve</strong>rilmiştir. Metinler son çıkan Uluslararası Uzlaşma<br />

(Consensus) raporları gözden geçirilerek hazırlanmışsada, hastalığın patogenezine vs ait bilgilerimizin<br />

giderek artmış olmasına karşın, tedavisinde hala ne zaman, ne kadar süre ile <strong>ve</strong> hangi ilaçların, tek<br />

başına, birlikte <strong>ve</strong>ya ardışık kullanılmasına ait geniş hasta gruplarında yapılmış prospektif, randomize<br />

mukayeseli çalışmalar yoktur. İlaçların bazılarının erkek, postmenopozal <strong>ve</strong>ya premenopozal<br />

kadınlarda, yaşlılarda, sekonder osteoporoz olgularında kullanımlarına ait yeterli <strong>ve</strong>riler yoktur. Sonuç<br />

olarak, ilaçların bazı grup hastalarında kullanımlarına ait endikasyonlar ulusal <strong>ve</strong>ya uluslararası<br />

düzeylerde tam olarak saptanmadığından, tedavi açısından karar <strong>ve</strong>rme durumunda olan biz<br />

hekimler zorlamakta <strong>ve</strong>ya terreddütte kalmaktayız. Kırık riskinin hesaplanmasında FRAX (Fracture<br />

assessment tool) programı yeni bir yardımcı yöntemdir. <strong>Türkiye</strong>ye ait KMY <strong>ve</strong>rileri sisteme yüklenmiş<br />

olduğundan kırık riski hesaplanmasında FRAX programının klinik kullanımda faydalı olacağı<br />

düşüncesindeyiz. Bu kılavuzda diğer metabolik kemik hastalıklarına <strong>ve</strong> kemik metabolizması ile ilgili<br />

elektrolit bozukluklarına da yer <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

<strong>Metabolik</strong> kemik hastalıkları kılavuzu üzerinde bir yıldan beri, adları belirtilen Çalışma Grubu<br />

arkadaşlarımız büyük bir öz<strong>ve</strong>ri ile çalışmışlardır, kendilerine emekleri için çok teşekkür ediyorum,<br />

özellikle kılavuz içeriğini hazırlayan <strong>ve</strong> yazarlarla iletişimi sağlayan Dr Ayşegül Atmaca Akın <strong>ve</strong><br />

Dr Dilek Gogas Yavuz'a şükranlarımı ayrıca belirtmek isterim. Grup üyelerimiz, Dr Gogas başta<br />

olmak üzere, ayrı şehirlerde olmamız nedeniyle, son bir yıl içinde Endokrinoloji ile ilgili her kongre,<br />

kurs vs sırasında, her müsait zamanda, yurt içi <strong>ve</strong> dışı toplantılara giderken, uçakta exit<br />

bölümünde yerlerde oturarak, yada havaalanları CIP salonlarında kılavuzun tashihlerini yapmak,<br />

yazıları basıma hazırlamak için çalışmıştır. <strong>Kılavuzu</strong> sizlere yetiştirebilmek için, daha önce benim<br />

hiç yaşamadığım bu zamanla yarış yöntemlerimiz, en azından benim belleğimde, kılavuz ile<br />

özdeşleşmiş şekilde hatırlayacağım ilginç, güzel anılar olarak yer alacaktır.<br />

<strong>Kılavuzu</strong>n basılması aşamasında matbaada geçirdiği saatler için de Dr Gogas‘a, Klavuz yazılması<br />

sırasında bize her türlü desteği <strong>ve</strong>ren TEMD Yönetim Kuruluna, üyelerle iletişimimizi sağlayan<br />

Dernek Sekreteri Sevgi Dönmez’e de teşekkür ederim.<br />

<strong>Kılavuzu</strong>n tüm okuyanlara yararlı olması dileğiyle,<br />

Prof. Dr. Tümay Sözen<br />

Yazım Komitesi <strong>ve</strong><br />

Osteoporoz <strong>ve</strong> Diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong><br />

Çalışma Grubu adına


Ahmet Kaya<br />

Ali Rıza Uysal<br />

Ali Saklamaz<br />

Alper Sönmez<br />

Aysen Akalın<br />

Ayşe Kubat Üzüm<br />

Ayşe Sertkaya Çıkım<br />

Ayşegül Atmaca<br />

Ayşen Akkurt<br />

Betül Uğur Altun<br />

Bilgin Özmen<br />

Cavit Çulha<br />

Ceyla Konca<br />

Dilek Gogas Yavuz<br />

Erdal Kan<br />

Erdinç Ertürk<br />

Erman Çakal<br />

Ertuğrul Taşan<br />

Esat Uğur Görpe<br />

Faruk Ergönen<br />

Fettah Acıbucu<br />

Fırat Bayraktar<br />

Fulden Saraç<br />

Füsun Saygılı<br />

Gonca Tamer<br />

Gökçen Ünal Kocabaş<br />

Göknur Yorulmaz<br />

Gülçin Cengiz Ecemiş<br />

Güngör Akçay<br />

Hakkı Kahraman<br />

Harika Boztepe<br />

Hasan Aydın<br />

Hatice Karaköse<br />

Doğan<br />

YAZIM KOMİTESİ<br />

Prof. Dr. Tümay Sözen, Prof. Dr. Dilek Gogas Yavuz, Doç. Dr. Ayşegül Atmaca,<br />

Prof. Dr. Zeliha Hekimsoy, Prof. Dr. Betül Altun, Prof. Dr. Zeynep Cantürk,<br />

Prof. Dr. Refik Tanakol, Prof. Dr. Ahmet Kaya, Prof. Dr. Ayşen Akalın,<br />

Prof. Dr. Bilgin Özmen, Prof. Dr. Alper Gürlek, Prof Dr Ayhan Karakaç,<br />

Prof. Dr. Fırat Bayraktar, Prof. Dr. İbrahim Şahin, Prof. Dr. Erdinç Ertürk,<br />

Doç. Dr. Fulden Saraç, Doç. Dr. Cavit Çulha, Doç. Dr. Mine Adaş,<br />

Uzm. Dr. Neslihan Kurtulmuş, Uzm. Dr. Dilek Yazıcı<br />

TEMD Osteoporoz <strong>ve</strong> Diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> Çalışma Grubu<br />

Ilgın Yıldırım Şimşir<br />

İbrahim Şahin<br />

İhsan Üstün<br />

İlyas Çapoğlu<br />

Kemal Ağbaht<br />

Leyla Yılmaz Gürbüz<br />

Mediha Ayhan<br />

Mehmet Çalan<br />

Mine Adaş<br />

Mine Öztürk<br />

Miyase Bayraktar<br />

Mustafa Kemal Balcı<br />

Mustafa Kutlu<br />

Mutlu Güneş<br />

Neslihan Kurtulmuş<br />

Nurdan Gül<br />

Nuri Hakse<strong>ve</strong>r<br />

Ömer Alper Gürlek<br />

Özen Özgül<br />

Özlem Turhan İyidir<br />

Pınar Alarslan<br />

Refik Tanakol<br />

Rüştü Serter<br />

Sema Akalın<br />

Sevinç Eraslan<br />

Biberoğlu<br />

Sinan Çağlayan<br />

Soner Cander<br />

Taner Bayraktaroğlu<br />

Tümay Sözen<br />

Ülkü Aybüke Tunç<br />

Zeliha Hekimsoy<br />

Zeynep Cantürk


1.25(OH)2D: 1.25 dihidroksi vitamin D<br />

25(OH)2D: 25 hidroksi vitamin D<br />

AHO: Albright herediter osteodistrofisi<br />

AIDS: Adult immune deficiency syndrome<br />

ALP: Alkalen fosfataz<br />

AS: Ankilozan spondilit<br />

ATP: Adenozin trifosfat<br />

BALP: <strong>Kemik</strong> spesifik alkalen fosfataz<br />

BMD: Bone mineral density<br />

BUN: Kan üre azotu<br />

CASR: Calcium sensing receptor<br />

CH: Crohn hastalığı<br />

CKD-MBD: Kronik Böbrek Hastalığı -Mineral <strong>ve</strong><br />

<strong>Kemik</strong> Bozuklukları<br />

CTx: Tip I kollajenin karboksiterminal<br />

telopeptidi<br />

DHEAS: Dihidroksi epiandrosteron sülfat<br />

DXA: Dual energy x-ray absorptiometry<br />

(Bazı yerlerde DEXA olarak geçiyor,<br />

düzeltilmesi lazım)<br />

E2: Östrojen<br />

EMG: Elektromiyografi<br />

FEPO4: Fosfatın fraksiyonel atılımı<br />

FHH: Familyal hipokalsiürik hiperkalsemi<br />

FSH: Follikül stimülan hormon<br />

FRAX: Fracture Assessment Tool<br />

GIS: Gastrointestinal sistem<br />

GFR: Glomerül filtrasyon hızı<br />

GK: Glukokortikoid<br />

GnRH: Gonadotropin releasing hormone<br />

HIV: Human immune deficiency virus<br />

HPLC: High performance liquid chro<br />

matography<br />

İBH: İnflamatuvar barsak hastalığı<br />

im: intramüsküler<br />

iPTH: İntakt parathormon<br />

IU: İnternasyonal ünite<br />

i.v: İntra<strong>ve</strong>nöz<br />

IRMA: İmmünoradyometrik ölçüm<br />

KBY: Kronik böbrek yetersizliği<br />

KDOQI: Kidney Diseases Outcomes Quality<br />

Initiati<strong>ve</strong><br />

KİT: <strong>Kemik</strong> iliği transplantasyonu<br />

Kısaltmalar<br />

KMY: <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu<br />

KT: Kemoterapi<br />

KIT <strong>Kemik</strong> iliği transplantasyonu<br />

LDL: Low density lipoprotein<br />

MEN: Multipl endokrin neoplazi<br />

Mg: Magnezyum<br />

MRI: Magnetik resonans görüntüleme<br />

NTx: Tip I kollajenin aminoterminal<br />

telopeptidi<br />

NSAİ: Steroid olmayan antiinflamatuvar<br />

ilaçlar<br />

OP: Osteoporoz<br />

Pe: Parenteral<br />

PBS: Primer biliyer siroz<br />

PHP: Primer hiperparatiroidi<br />

PHPT: Primer hiperparatiroidi<br />

Po: Peroral<br />

PPAR: Peroxisome proliferator-activated<br />

receptor<br />

PPI: Proton pompa inhibitörleri<br />

PRL Prolaktim<br />

PTH: Parathormon<br />

PTH rP: Parathormon related peptid<br />

QCT: Kantitatif kompütarize tomografi<br />

RA: Romatoid artrit<br />

RANKL: Receptor activator of nuclear<br />

factor kappa-B ligand<br />

RT: Radyoterapi<br />

SLE: Sistemik lupus eritematozus<br />

SERM: Selektif östrojen reseptör mod<br />

ülatörleri<br />

SD: Standart sapma<br />

SSRİ: Selektif serotonin reuptake<br />

inhibitörleri<br />

TEMD: <strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong><br />

Metabolizma Derneği<br />

TSH: Tiroid stimülan hormon<br />

TZD: Tiyazolidindion<br />

USG: Ultrasonografi<br />

ÜK: Ülseratif kolit<br />

VKI: Vücut kütle indeksi


İçindekiler<br />

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU 1<br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ 5<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ 8<br />

ERKEK OSTEOPOROZU 16<br />

VİTAMİN D 19<br />

OSTEOMALAZİ 23<br />

HİPERKALSEMİ 27<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ 31<br />

HİPOKALSEMİ 37<br />

HİPOPARATİROİDİ 42<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI 46<br />

GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ 51<br />

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI 55<br />

TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ 60<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ 63<br />

SİSTEMATİK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ 71<br />

KRONİK KARACİĞER HASTALIKLARINDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI 73<br />

ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI 75<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS) 77<br />

HİPOFOSFATEMİ 82<br />

HİPERMAGNEZEMİ 86<br />

HİPOMAGNEZEMİ 89


KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

Tan›m: <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu (KMY) ölçümünde halen önerilen yöntem<br />

dual x ray absorbtiomeri (DXA)’dir.<br />

DXA ile KMY ölçümü sadece tanıda değil, kırık riskini belirlemede, farmakolojik<br />

tedavi başlama kararında, tedavi monitorizasyonunda da faydalıdır.<br />

KMY ile kırık arasında ku<strong>ve</strong>tli ters bir ilişki mevcuttur. Düşük KMY, kırığı olmayan<br />

kadınlarda kırık riskinin en önemli belirleyicisi ise de, kırık oluşumunu etkileyen başka<br />

kişisel <strong>ve</strong> çevresel faktörler nedeniyle değişik KMY düzeylerinde kırık gelişebilir.<br />

1.1. KMY Ölçüm Endikasyonları<br />

65 yaş üstü bütün kadınlar <strong>ve</strong> 70 yaş üstü bütün erkekler<br />

Kırık için risk faktörü taşıyan genç postmenzpozal kadınlar <strong>ve</strong> 50-69 yaş arası erkekler;<br />

• Frajilite kırığı<br />

• En az 3 ay ≥5 mg/gün prednison <strong>ve</strong>ya eşdeğeri steroid kullanımı<br />

• Sigara<br />

• Artmış alkol tüketimi<br />

• Düşük beden kütle indeksi (


KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

2<br />

1.2. KMY Ölçüm Bölgeleri<br />

DXA ile KMY ölçümü yapılabilecek anatomik bölgeler şunlardır:<br />

Sentral: Femur boynu, L1-L4 <strong>ve</strong>rtebralar (anteroposterior)<br />

Periferik: Ön kol (ciddi obezite, hiperparatirodizm, kalça-<strong>ve</strong>rtebradan ölçüm<br />

yapılamayan durumlar)<br />

Uluslar arası osteoporoz tanımı yukarıdaki alanlara göre yapılmıştır. Diğer alanlardan<br />

(topuk vb) yapılan ölçümlerin osteoporoz tanısında yeri yoktur.<br />

Femur ölçümleri yorumlanırken femur total <strong>ve</strong> femur boynu dikkate alınmalı , Ward<br />

alanı <strong>ve</strong> trochanter ölçümleri tanıda gözönünde bulundurulmamalıdır<br />

Vertebra ölçümleri yorumlanırken total (L1-L4) <strong>ve</strong>ya en az iki <strong>ve</strong>rtebra kullanılmalı, tek<br />

<strong>ve</strong>rtebraya göre tanı konulmamalıdır.<br />

1.3. DXA ile KMY Ölçümünün Yorumlanması<br />

DXA ile taranan kemik alanına düşen mineral yoğunluğu (BMD) ölçülmektedir (g/cm 2).<br />

Fakat DXA sonuçları osteoporoz açısında yorumlanırken BMD değil, T <strong>ve</strong> Z skorları<br />

kullanılır.<br />

T skoru, hastanın KMY ölçümlerinin aynı cinsiyetteki genç erişkinlerin KMY ölçümlerinin<br />

ortalamasının kaç standart sapma altında <strong>ve</strong>ya üstünde olduğunun ifadesidir.<br />

Z skoru ise hastanın KMY ölçümlerinin aynı cinsiyetteki <strong>ve</strong> aynı yaştaki KMY<br />

ölçümlerinin ortalamasının kaç standart sapma altında <strong>ve</strong>ya üstünde olduğunun<br />

ifadesidir.<br />

Postmenapozal kadınlarda T skorlarına göre femur, önkol, <strong>ve</strong>rtebra kemik dansitesi<br />

Dünya sağlık örgütü DXA ile şu şekilde sınıflamıştır:<br />

Dünya Sağlık Örgütü T skoru değerlerine göre KMY sınıflaması<br />

Normal<br />

T-skoru<br />

-1,0 SD <strong>ve</strong> üstü<br />

Osteopeni(düşük kemik kütlesi) -1,0 SD <strong>ve</strong> .2,5 SD arasında<br />

Osteoporoz -2,5 SD altı<br />

Ciddi osteoporoz -2,5 SD <strong>ve</strong> altı + Frajilite kırığı varlığı<br />

T skoru post menapozal kadınlar <strong>ve</strong> 50 yaş üstü erkeklerde osteoporoz tanısı için<br />

kullanılmalıdır.<br />

Premenapozal kadın, 50 yaş altı erkek <strong>ve</strong> çocuklarda osteoporoz tanısı için Z skoru<br />

değerlendirilir.<br />

Buna göre Z skoru -2 SD <strong>ve</strong> altı ise “kronolojik yaşa göre beklenenden düşük kemik<br />

kütlesi“, -2’nin üstünde ise ”kronolojik yaşa göre normal kemik kütlesinden” bahsedilir.


Vertebra defekti (kırık, osteofit, skolyoz, kifoz, ensturumental operasyon geçirmiş<br />

olanlar vb) olanlarda dansite ölçümleri yanlış olarak normal izlenebilir. Bu gibi<br />

vakalarda QCT ile değerlendirme önerilir.<br />

Femurda protezi olanlarda sağlam taraftan, bilateral protezi olanlarda ön koldan<br />

ölçümlerinin yapılması önerilir.<br />

1.4. DXA ile <strong>Tedavi</strong>, Takip<br />

Takipte ölçümler mümkünse aynı firmanın cihazı ile yapılmalıdır. (Lunar, Holojik,<br />

Norland)<br />

Farklı cihazlarla yapilan ölçümlerde değerleri eşleştirme için mevcut değerler cihazları<br />

için önceden saptanmış katsayılar ile çarpılıp elde edilen rakam değerlendirilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> alan <strong>ve</strong> almayan hastaların takiplerde çekilen DXA ölçümlerinde kemik mineral<br />

yoğunluk (g/cm 2 ) ölçümleri kıyaslanmalıdır.<br />

DXA ile takip süreleri:<br />

Postmenopozal kadın <strong>ve</strong> 70 y üzeri erkeklerde 1-2 yılda bir<br />

Bisfosfonat tedavisi alanlarda yılda bir<br />

Teriparatide tedavisi alanlarda 6 ayda bir<br />

Sekonder osteoporozu olanlarda, steroid kullanlarda 6 ay-yılda bir.<br />

KMY Ölçüm <strong>ve</strong> Değerlendirme TEMD Önerisi<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu ölçümünde DXA yöntemi kullanılmalıdır.<br />

• DXA ölçümlerinde T skorunun -2,5 SD altında olması osteoporoz tanısını koydurur.<br />

• T skoru yanlızca post menapozal kadınlar <strong>ve</strong> 50 yaş üstü erkeklerde osteoporoz<br />

tanısı için kullanılmalıdır.<br />

• Premenopozal kadın, 50 yaş altı erkek <strong>ve</strong> çocuklarda osteoporoz tanısı için<br />

Z skoru değerlendirilir. Buna göre Z skoru -2 SD <strong>ve</strong> altı ise “kronolojik yaşa göre<br />

beklenenden düşük kemik kütlesi“, -2’nin SD üstünde ise” kronolojik yaşa göre<br />

normal kemik kütlesinden” bahsedilir.<br />

• Takipte ölçümler tercihen aynı firmanın cihazı ile yapılmalıdır.<br />

• Farklı cihazlarla yapilan ölçümlerde değerleri eşleştirme için bulunan<br />

sonuçlar cihazlar için önceden saptanmış katsayılar ile çarpılıp elde edilen<br />

rakam göz önüne alınmalıdır.<br />

• <strong>Tedavi</strong> alan <strong>ve</strong> almayan hastaların takiplerde çekilen DXA ölçümlerinde<br />

T skorları değil. <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluk (g/cm 2) ölçümleri kıyaslanmalıdır.<br />

• <strong>Kemik</strong> dansitometresi postemenopozal kadın <strong>ve</strong> 70 y üzeri erkeklerde 1-2 yılda bir,<br />

bisfosfonat tedavisi alanlarda yılda bir, teriparatide tedavisi alanlarda 6 ayda bir,<br />

sekonder osteoporozu olanlarda, steroid kullanlarda 6 ay- yılda bir bakılmalıdır.<br />

• DXA ölçümlerinde izah edilemeyen değişiklikler için endokrinoloji<br />

uzmanlarına danışılmalıdır.<br />

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

3


KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

4<br />

Kaynaklar<br />

1. Schousboe JT, Vokes T, Broy SB, Ferrar L, McKiernan F, Roux C, Binkley N. Vertebral fracture<br />

assessment: the 2007 ISCD official positions. J Clin Densitom 2008;11:92-108<br />

2. National Osteoporosis Foundation. Clinician’s Guide to Pre<strong>ve</strong>ntion and Treatment of<br />

Osteoporosis. Washington, DC: National Osteoporosis Foundation; 2010.<br />

3. AACE Clinical Practice Guidelines for the Pre<strong>ve</strong>ntion and Treatment of Postmenopausal<br />

Osteoporosis Endocrine Practice Vol 16 Suppl 3, 2010.


2.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Menopoz öncesi kadınlarda görülen osteoporozdur<br />

Premenapozal dönemde azalmış kemik kütlesi ile kırık arasındaki korelasyon,<br />

postmenopozal kadınlarda olduğu kadar doğru orantılı değildir.<br />

Premenopozal kadınlardaki düşük kemik kütlesi düşük doruk kemik kütlesi nedeniyle<br />

<strong>ve</strong>ya doruk kemik kütlesi oluştuktan sonra meydana gelen kayıplarla <strong>ve</strong>ya her ikisinin<br />

kombinasyonuyla oluşmaktadır. Doruk kemik kütlesi önemli ölçüde (%80) genetik<br />

olarak belirlenmekle birlikte, yaşam tarzı, genetik etmenlerin etkisine ek olarak artırıcı<br />

katkıda bulunabilmektedir. Premenopozal kadınların düşük kemik yoğunluk<br />

değerlerine sahip olması yüksek kemik kırık riskini taşıdıklarını göstermez.<br />

2.1.1. Kırık Riskinin Değerlendirilmesi<br />

Çoğu hastada dikkatli bir öykü alımı <strong>ve</strong> fizik muayeneyle, sekonder nedene ilişkin bir<br />

ip ucu yakalanabilir. Öyküde, aile hikayesi, önceki kırıklar, menarşın başlaması,<br />

amenore <strong>ve</strong>ya oligomenore varlığı, gebelik <strong>ve</strong> laktasyon süresi, diyet, egzersiz<br />

durumu, gastrointestinal semptomların varlığı, yaşam tarzı <strong>ve</strong> ilaçlar dikkatle<br />

sorgulanmalıdır. Hasta muayenesiyle hiperkortizolemi, boy kısalması <strong>ve</strong> kifotik<br />

deformiteler saptanarak <strong>ve</strong>rtebra kırıklarının tahmin edilmesi, mavi sklera, deri<br />

hiperelastisitesi <strong>ve</strong>ya bağ dokusu hastalığını düşündüren eklem sorunları<br />

aranmalıdır.<br />

KMY değerlendirmesinde Z skorları dikkalte alınmalıdır.<br />

Z skoru > -2 SD ise, beklenenden düşük kemik yoğunluğu, Z koru < -2 SD ise beklenen<br />

sınırlarda kemik kütlesi olrak yorumlanır. Premenopozal kadınlarda Z skoru > -2 SD ise<br />

metabolik kemik hastalığı açısından değerlendirlmelidir.<br />

Düşük KMY değerine sahip premenopozal kadındaki kırık riski, düşük KMY değerine sahip<br />

daha yaşlı kadınlardakinden daha düşüktür. Çünkü postmenopozal kadınla<br />

kıyaslandığında, premenopozal bir kadının estrogeni yeterli olup, daha büyük kas kütlesine,<br />

daha kalın kortekse, normal trabeküler bağlantılara, daha düşük kemik turno<strong>ve</strong>rine <strong>ve</strong> daha<br />

düşük düşme riskine sahiptir. Bu nedenlerle düşük Z skoruna sahip bir kadında kısa süreli<br />

kemik kırık riski düşüktür. Başka risk faktörleri de eklenirse bu risk artabilir.<br />

Premenopozal Z skoru beklenenden düşük olan kadınlar değerlendirilirken, ilk olarak<br />

sekonder osteoporoz nedenlerinin araştırılması <strong>ve</strong> dışlanması gerekir. Eğer gebe <strong>ve</strong>ya<br />

erken postpartum dönemde ise gebelikle ilişkili osteoporoz akla gelmelidir.<br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

5


PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

6<br />

2.1.2 Premenapozal Kadınlarda Osteoporoz Nedenleri<br />

Endokrin nedenler: Amenore <strong>ve</strong> yeme bozuklukları, Cushing Sendromu,<br />

Hipertiroidi, Hiperparatiroidi, Hipogonadizm, Tip 1 Diabetes Mellitus, yetersiz<br />

Vitamin D <strong>ve</strong> kalsiyum alımı, Hiperkalsiüri, Hipofosfatemi.<br />

Gastrointestinal nedenler: Çöliak hastalığı, İnflamatuvar barsak hastalıkları,<br />

Malabsorbsiyon sendromu, karaciğer hastalıkları<br />

<strong>Kemik</strong> iliği hastalıkları: Amilodoz, Lösemi, Lenfoma, Multiple myeloma,<br />

Hemokromatoz, Sickle cell anemi, Talasemi<br />

Bağ dokusu hastalıkları: Osteogenesis imperfekta, Marfan Sendromu, Ehlers-<br />

Danlos Sendromu<br />

Organ transplantasyonu: Kalp, karaciğer, böbrek, akciğer<br />

Inflamatuvar hastalıklar: Romatoid Artrit, Ankilozan spondilit, SLE<br />

İlaçlar: Glukokortikoidler, Immun supresanlar, Anti-epileptik ilaçlar, Heparin,<br />

GnRH agonistleri, Kemoterapotikler, Tiazolidinalionlar, Lityum.<br />

Yaşam Tarzı: Aşırı egzersiz (sporcular), sigara, alkol.<br />

2.2 Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Premenopozal osteoporotik kadınlarda (Minimal travmalı kırık, düşük KMY<br />

Z skoru -2’den SD daha düşük olan hastalar’) laboratuvar değerlendirme şu<br />

parametreleri içermelidir: Kalsiyum, fosfor, iPTH, 25(OH)D, ALT, AST, Kreatinin, tam kan<br />

sayımı, FSH gerekirse etolojiye yönelik olarak sedimantasyon hızı, PRL; kortizol, LDH,<br />

β2 mikroglobülin, antigliadin antikor istenebilir.<br />

2.3. Premenopozal Kadında Osteoporoz <strong>Tedavi</strong>si<br />

Düşük travmalı <strong>ve</strong>ya travmasız kırıkları olan <strong>ve</strong> KMY Z de skoru -2 SD den düşük olan<br />

premenopozal kadınlarda öncelikle sekonder nedenler <strong>ve</strong> yaşam tarzına ilişkin risk<br />

faktörleri araştırılmalıdır. Bu hastalar yük bindirici fiziksel aktivitelere yönlendirilmelidir.<br />

Sigaranın kesilmesi, alkol alımının günde 3 ünite/gün’den daha düşük tutulması,<br />

uygun kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini alımı gibi yaşam tarzı ile ilgili genel tedbirler alınmalıdır.<br />

Geç menarş olan adölesanlar <strong>ve</strong> menstrüel düzensizlikleri olan kadınlar bu yönden<br />

araştırılmalıdır. Böyle hastalarda adetlerin düzenlenebilmesi için tedbirler alınmalı <strong>ve</strong> bu<br />

sağlanamazsa hormon replasman tedavisi planlanmalıdır. Bu uygulamalara ilişkin, fikir<br />

birliği yoktur. Sekonder nedenler dokümente edilmişse (anoreksiya, endometriosis) bu<br />

durumu düzeltmeye yönelik uygun tedaviler uygulanmalıdır.<br />

Premenopozal osteoporotik kadınlarda antirezorptif ilaçlar, mutlak etkinlik<br />

gösterecekse, zorunlu durumlarda kullanmak üzere saklanmalıdır. Sınırda KMY<br />

değerlerine sahip premenopozal kadınlarda bunların kullanımından kaçınılmalıdır.


Sekonder osteoporozlu hastalarda, antirezorptif tedavilerden önce, sekonder<br />

sorunun gerektirdiği tedaviler uygulanmalıdır. Eğer bu yolla tedavi mümkün<br />

olmuyorsa antirezorptif tedaviler kullanılabilir. SERM’ler bu hastalarda kemikteki<br />

estrogen etkisini bloke etmekte <strong>ve</strong> kemik kaybına yol açmaktadırlar. Bu nedenle<br />

kullanılması önerilmez.<br />

Fertil kadınlarda bisfosfonat kullanımı konusunda son derece dikkatli olunmalıdır.<br />

Bunlar kemikte biriktiklerinden, gebe kadınlarda plasentayı geçebilecekleri<br />

unutulmamalıdır. Bu ajanların insan fetusuna etkileri bilinmemektedir. Hızlı kemik<br />

kaybına yol açması olasılığı yüksek olan durumlarda (örneğin transplantasyon<br />

osteoporozu) bu ajanların kullanımı düşünülebilir. Böyle durumlarda hastaya bilgi<br />

<strong>ve</strong>rilmesi gerekliliği unutulmamalıdır. Teriparatide <strong>ve</strong> Stronsiyum kullanımının bu<br />

gruptaki etkinliği de bilinmemektedir.<br />

Bu hastaların izleminde KMY stabilleşmesi kriter olarak alınmalı <strong>ve</strong> bu sağlanana<br />

kadar tedavi devam ettirilmelidir. DXA takipleri 1-2 yıl aralıklarla yapılabilir. KMY<br />

stabilleştiğinde başka tedavilere gerek kalmaz. Başka risk faktörleri eklenmedikçe<br />

takip DXA çekimlerine de gerek yoktur.<br />

Premenapozal Kadınlarda Osteoporoz <strong>Tedavi</strong>si<br />

TEMD Önerisi<br />

• Sigara alkol kesilmeli, yer çekimine karşı egzersiz teşvik edilmelidir.<br />

• Günde 1000-2000 ünite D vitamini <strong>ve</strong> 1000 mg kalsiyum alımı sağlanmalıdır.<br />

• Sekonder osteoporozlu hastalarda sekonder sorunun gerektirdiği tedaviler<br />

uygulanmalıdır.<br />

• Premenopozal kadınlarda selektif estrogen reseptör modülatörleri (SERM)<br />

kontrendikedir.<br />

• Premenopozal osteoporotik kadonlarda antirezorptif ilaçlar, mutlak etkinlik<br />

gösterecekse, zorunlu durumlarda kullanmak üzere saklanmalıdır.<br />

• <strong>Tedavi</strong> izleminde KMY stabilleşmesi kriter olarak alınmalı <strong>ve</strong> bu sağlanana<br />

kadar tedavi devam ettirilmelidir.<br />

• DXA takipleri 1 yıl aralıkla yapılabilir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Matkovic V, Jelic T, Wardlaw GM, et al. Timing of peak bone mass in Caucasian females and its<br />

implication for the pre<strong>ve</strong>ntion of osteoporosis: inference from a cross-sectional model. J Clin<br />

In<strong>ve</strong>st 1994;93:799-808.<br />

3. Gourlay M, Brown SA. Clinical considerations in premenopausal osteoporosis. Arch Intern Med<br />

2004;164:603-14.<br />

4. Khosla S, Lufkin EG, Hodgson SF, et al. Epidemiology and clinical features of osteoporosis in<br />

young individuals. Bone 1994; 15:551-5.<br />

5. Rubin MR, Schussheim DH, Kulak CAM, et al. Idiopathic osteoporosis in premenopausal<br />

women. Osteoporos Int 2005;16: 526-33.<br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

7


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

8<br />

3.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Postmenapozal dönemde osteoporoz tanısı klinik değerlendirme <strong>ve</strong> kemik<br />

dansitometresi ölçüm değerine dayanır.<br />

En az 6 aydır adet görmeyen <strong>ve</strong>/ <strong>ve</strong>ya FSH >20 ng/ml olan pre <strong>ve</strong> postmenapozal<br />

kadınlar osteoporoz riski açısından değerlendirilmelidir.<br />

Postmenapozal kadında osteoporoz tanısı KMY ölçümlerinde T skoruna göre konulur.<br />

Osteoporoz : T skoru < -2,5 SD<br />

Osteopeni : T skoru >-2,5 SD 20 gr/gün) sigara, yetersiz fizik aktivite)<br />

• Sekonder osteoporoz ile ilgili risk faktorü mevcut olanlar<br />

• VKI < 21 olanlar <strong>ve</strong>ya vücut ağırlığı 57,7 kg’dan az olanlar<br />

• Frajilite kırık öyküsü olanlar (Frajilite fraktürü: Spontan olarak <strong>ve</strong>ya minor bir<br />

travmayı takiben, ayakta durur pozisyonda iken düşmeye eşdeğer, düşmeyi<br />

ifade eder).<br />

• 5 yıl içinde 3 cm’den fazla boy kısalması olanlar<br />

• Üçten fazla doğum <strong>ve</strong> 1 yıldan fazla emzirme süresi.<br />

3.2. Klinik <strong>ve</strong> Laboratuvar Değerlendirme<br />

Hastanın değerlendirilmesi ayrıntılı öykü, fizik inceleme <strong>ve</strong> temel bazı biyokimyasal<br />

ölçümleri içerir. Vücut ağırlığı <strong>ve</strong> boy ölçülmelidir.<br />

Düşük kemik mineral yoğunluğu <strong>ve</strong>ya frajilite fraktürü olan postmenopozal kadınlarda<br />

şu laboratuvar tetkiklerinin öncelikli olarak çalışılması önerilir:<br />

Kalsiyum, Fosfor, PTH, 25(OH)D.<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Postmenapozal dönemde estrojen eksikliği ile ilişkili olan osteoporozdur.<br />

Sekonder osteoporoz nedenleri düşünülüyorsa gerekli ek tetkikler yapılmalıdır<br />

Z skorları < -2 SD den düşük olan hastalarda sekonder nedenlerin özellikle üzerinde<br />

durulup ekarte edilmesi gerektiği akılda tutulmalıdır.


3.2.1. Postmenapozal Kadınlarda Risk Değerlendirmesi<br />

Osteoporoz riski taşıyan kişilerde kırık riskininn hesaplanması için FRAX programı<br />

kullanılabilir. Ancak frax ile elde edilen olasılık değeri size kimi tedavi edeceğiniz<br />

hakkında bilgi <strong>ve</strong>rmeyeceği, farmakolojik tedavi kararının klinik yargı ile birlikte <strong>ve</strong>rilmesi<br />

gerektiği akılda tutulmalıdır.<br />

FRAX ® aracı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hastalardaki kırık riskini<br />

değerlendirmek için geliştirilmiştir. Klinik risk faktörleriyle ilişkili kırık riski ile femur boynu<br />

kemik mineral yoğunluğu(KMY) ölçümünün birleştirildiği bireysel hasta modellerini<br />

temel alır. FRAX ® modelleri toplum temelli kohort çalışmalarına dayanarak<br />

geliştirilmiştir.<br />

FRAX ® aracı bilgisayarla çalıştırılan <strong>ve</strong> http://www.shef.ac.uk/FRAX/ web sitesinde yer<br />

alan ücretsiz erişilebilen bir programdır. Bilgisayara indirilip kullanılabilir. Bu sitede<br />

mevcut risk faktörlerinin sayısına göre, daha basit çizelgeler de bulunmaktadır <strong>ve</strong><br />

bunlar klinikte kullanılmak için bilgisayara indirilebilir.<br />

FRAX ® algoritmaları, 10 yıllık kırık olasılığını <strong>ve</strong>rmektedir. Elde edilen sonuç, 10 yıllık kalça<br />

kırığı <strong>ve</strong> majör bir osteoporotik kırık geçirme olasılığını göstermektedir (klinik <strong>ve</strong>rtebra,<br />

önkol, kalça <strong>ve</strong>ya omuz kırığı).<br />

FRAX ® değerlendirmesi size kimi tedavi edeceğiniz hakkında bilgi <strong>ve</strong>rmez, bu klinik<br />

yargı ile birlikte <strong>ve</strong>rilmesi gereken bir karardır<br />

3.2.1.1. Postmenapozal Kadınlarda Düşük KMY <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Artmış Kırık Riski<br />

Yaratan Faktörler<br />

İleri yaş<br />

Düşük VKI (< 19 kg/m2) Geçirilmiş kırık öyküsü<br />

Ebe<strong>ve</strong>yinde kalça kırığı hikayesi<br />

Glukokortikoid tedavisi alıyor olma<br />

Halen sigara içiyor olma<br />

Günde 3 üniteden fazla alkol alımı<br />

Sekonder ostoporoz nedenleri (Romotoid artrid, uzamış sedanter yaşam, organ<br />

tarnsplantasyonu, Tip 1 Diyabet, hipertiroidi, İnflamatuvar barsak hastalıkları, kronik<br />

karaciğer hastalıkları)<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

9


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

10<br />

3.3. TEDAVİ<br />

3.3.1. Egzersiz<br />

Postmenapozal Osteoporoz <strong>Tanı</strong>sında TEMD Önerisi<br />

• 65 yaş <strong>ve</strong> üzerindeki tüm kadınlar <strong>ve</strong> en az bir risk faktörü taşıyan<br />

65 yaşından genç postmenopozal kadınlar kemik mineral yoğunluğu<br />

ölçümü ile değerlendirilmelidir.<br />

• Ölçüm yöntemi olarak DXA tercih edilmeli, özellikle <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> kalçadan<br />

ölçüm yapılmalıdır. Teknik açıdan sentral ölçüm mümkün değilse radius<br />

ölçümü kullanılabilir.<br />

• <strong>Kemik</strong> yapım <strong>ve</strong> yıkım belirteçlerinin osteoporoz tanısında yeri yoktur.<br />

• Bazal kemik yoğunluğu ölçümleri normal sınırlarda olup risk etkeni<br />

olmayan kadınlarda KMY en erken 2 yıl sonra tekrar değerlendirilebilir.<br />

• Tüm Postmenapozal kadınlar FRAX programı ile kırık olasılığı açısından<br />

değerlendirilmelidirler.<br />

<strong>Kemik</strong> kütlesinin korunmasında etkili olduğundan osteoporozlu kadınların düzenli<br />

olarak haftada 3 kez en az 30 dk. kadar ağırlık taşıyıcı egzersiz yapmaları önerilir.<br />

Ağırlık taşıyıcı egzersizlerin tümü bu açıdan etkin kabul edilir. Yerçekime karşı yapılan<br />

egzersizler ağırlık taşıyıcı egzersiz olarak tanımlanır. Hekimler tarafından<br />

kontrendikasyon belirtilmediği sürece koşu, merdi<strong>ve</strong>n çıkma, dans, tenis, ağırlık<br />

kaldırma vb postmenapozal kadınlara egzersiz olarak önerilebilir. Yerçekimine karşı<br />

yapılmadığından yüzmenin kemikler üzerine olumlu etkisi yoktur.<br />

3.3.2. Sigaranın Kesilmesi<br />

Sigara içimi kemik kaybını hızlandırıcı bir etki gösterir. Aynı zamanda postmenopozal<br />

kadınlarda östrojen tedavisinin yararlı etkilerini ortadan kaldırır. Bu, kısmen östrojen<br />

metabolizmasının hızlanması yoluyla, serum östrojen düzeylerinin azalması nedeniyle<br />

oluşur sigaranın kesilmesi elzemdir.<br />

3.3.3. Alkol Alınımının Sınırlanması<br />

Günlük alkol alımının günde 3 birim <strong>ve</strong>ya daha fazla olması kemik sağlığını olumsuz<br />

etkilemekte düşme riski artırmaktadır. Kadınlarda günlük alkol alımının 20 gr/gün<br />

altında olması ayrıca önerilmektedir.<br />

3.3.4. Düşme Riskinin Azaltılması<br />

Düşme için majör risk faktörleri: Banyoda tutunma aparatlarının olmaması, halılar,<br />

basamaklar, uygunsuz terlik, yaş, cinsiyete, ajitasyon, aritmi, dehidratasyon,<br />

depresyon, kadın olmak, mobilitenin az olması, kötü beslenme, ilaçlar, görme<br />

bozukluğu, önceki düşmeler,mental kapasitenin azalması, inkontinans, vitamin D<br />

eksikliği, kifoz, denge bozukluğu, düşmeden korkma <strong>ve</strong> kas güçsüzlüğüdür.<br />

Yukarıdaki risk faktörlerinin ortadan kaldırılması düşme riskinin azaltılması için önemlidir.<br />

Vitamin D düzeyinin optimal sınırlarda tutulması, görmenin <strong>ve</strong> işitmenin düzeltilmesi<br />

nörolojik problemlerin değerlendirilmesi, yaşam ortamının gü<strong>ve</strong>nli hale getirilmesi,<br />

yürümeye yardımcı aletlerin, kalça koruyucularının kullanılması düşme riskini azaltır.


3.3.5. Yeterli Kalsiyum Alımının Sağlanması<br />

Önerilen günlük elemental kalsiyum alımı 1200 mg’dır. Günde 1200-1500 mg’dan fazla<br />

kalsiyum alımının yararı açık değildir. Böbrek taşı, nefrokalsinosis, kardiyovasküler<br />

hastalık riskini arttırabileceğine dair <strong>ve</strong>riler mevcuttur.<br />

Günlük kalsiyum ihtiyacı beslenme ile sağlanmaya çalışılmalıdır. Batılı tarz beslenmede<br />

ortalama günlük kalsiyum alımı 600-700 mg düzeyindedir. Basitçe günlük kalsiyum<br />

alımı aşağıdaki hesaplama ile öngörülüp günlük alım 1200 mg’ın altında kalıyorsa<br />

replase edilmelidir.<br />

Kalsiyumdan zengin ürünler dikkate alınarak günlük kalsiyum alımının tahmini:<br />

Ürün Kalsiyum içeriği (mg)<br />

Süt (300 cc) 300<br />

Yoğurt (250 cc -1 kase) 300<br />

Peynir (1 kibrit kutusu) 200<br />

Lor (1 kibrit kutusu) 400<br />

Kaşar (1 kibrit kutusu) 350<br />

Günlük diyette kalsiyum alımı = Bir günde alınan süt ürünlerinin porsiyon miktarı üzerinden<br />

hesaplanan kalsiyum alımı + 250 mg ( süt ürünü dışındaki besinlerden kalsiyum alımı)<br />

3.3.6. Yeterli Vitamin D Alımının Sağlanması<br />

Beslenme ile D vitamin alımı yetersizdir. Postmenapozal kadınlarda günde<br />

1500-2000 IU D vitamini alımı gereklidir.<br />

Serum 25(OH)D düzeylerini 30 ng/ml üzerinde olması hedeflenmelidir. Serum 25(OH)D<br />

düzeyi ≤ 20 ng/ml olanlarda D vitamini yüklemesi (50000 IU/hafta, 8 hafta süre ile toplam<br />

400 000 IU olacak şekilde) yapılması ardından 1500-2000 IU/gün D vitamini ile takviye<br />

edilmelidir. D vitamini düzeyi >20 ng/ml üzerindeki tüm postmenapozal kadınlara<br />

1500/2000 IU /gün Vitamin D <strong>ve</strong>rilmelidir<br />

3.3.7. Farmakolojik <strong>Tedavi</strong><br />

50 yaşın üzerindeki postmanopozal kadınlar için aşağıdaki durumların varlığında<br />

farmakolojik tedavi düşünülmelidir:<br />

• Kalça <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rtebra kırığı (klinik <strong>ve</strong>ya morfometrik)<br />

• Sekonder nedenler ekarte edildikten sonra Femur boynu <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rtebra totol<br />

T-skoru ≤ -2,5 SD olması.<br />

• Düşük kemik kütlesi (femur başı <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rtebral T-skoru -1,0 SD <strong>ve</strong> -2,5 SD) <strong>ve</strong> en<br />

az bir risk faktörü olması<br />

• FRAX ile 10- yıllık kalça kırığı riski ≥%3 <strong>ve</strong>ya 10-yıllık majör osteoporoza bağlı<br />

kırık olasılığı ≥%20 üzerinde olan olgular).<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

11


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

12<br />

3.3.7.1. Bisfosfonatlar<br />

Hem oral <strong>ve</strong> hem de intra<strong>ve</strong>nöz yolla kullanılan bisfosfonatlar osteoporoz tedavisinde<br />

ilk tercihtir. Bu ilaçlar kemik kütlesini artırırak kırık riskini önemli ölçüde azaltırlar.<br />

Osteopooroz tedavisinde kullanılan başlıca bisfosfonatlar:<br />

Alendronat (10 mg/g <strong>ve</strong>ya haftada 70 mg, po)<br />

Risedronat (5 mg/g, haftada 35 mg <strong>ve</strong>ya ayda 150 mg po)<br />

İbandronat (Ayda 150 mg <strong>ve</strong>ya her 3 ayda bir 3 mg i.v)<br />

Zoledronik asit (yılda bir kez 5 mg i.v)<br />

Bisfosfonatlar oral yoldan çok az emilir, bu yüzden emilim oranını artırmak için aç<br />

olarak alınmalıdır. Emilimin artırılması <strong>ve</strong> gastrik yan etkilerin azaltılması için bu ilaçların<br />

kullanılması sırasında bazı kurallara uyulması gereklidir.<br />

- Bisfosfonatlar aktif üst gastrointestinal hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır.<br />

- Özofajit semptomu gelişen hastalarda ilaç kesilmelidir.<br />

- Bisfosfonatlar sabah aç karına 200-300 cc. su ile birlikte tek başına alınmalıdır.<br />

İlacın alımından sonra hastalar en az 30 dk. başka bir yiyecek, ilaç, içecek <strong>ve</strong>ya<br />

ek besin maddesi almamalıdır.<br />

- Reflu riskinin azaltılması için ilacın alımından sonraki 30 dk. hastalar yatmamalı,<br />

ayakta <strong>ve</strong>ya oturur pozisyonda kalmalıdır.<br />

Bisfosfonatlar i.v uygulanmalarından sonra grip-benzeri semptomlar <strong>ve</strong> hipokalsemiye<br />

neden olabilirler. Grip benzeri semptomların önlenmesi için asetaminofen <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Hipokalsemi daha çok vitamin D eksikliği olan hastalarda görülür, bu yüzden kalsiyum<br />

<strong>ve</strong> vitamin D replasmanı ile büyük ölçüde azaltılabilir. Vitamin D eksikliği olanlar, infüzyon<br />

öncesinde tedavi edilmelidir. İnfüzyonu takiben 5-7 gün kadar kalsiyum alımının<br />

artırılması (olağan dozun 2 katına çıkarılması ) hipokalsemi gelişme riskini azaltabilir.<br />

Zoledronik asit kreatinin klirensi ≤35 ml/dk olan hastalarda kullanılmamalıdır. Her<br />

zoledronik asit infüzyonundan önce serum kreatinin düzeyi ölçülmeli <strong>ve</strong> hastaların<br />

yeterince hidrate olmalarına dikkat edilmelidir. Diğer nefrotoksik ilaçlar <strong>ve</strong>ya diüretikleri<br />

kullanan hastalarda infüzyon sonrası periyodik kreatinin ölçümü yapılmalıdır.<br />

Uzun süreli bisfosfonat tedavisi alan hastalarda çene kemiğinde ağrı, şişme, çene<br />

kemiğinin lokal enfeksiyonu <strong>ve</strong> çenenin patolojik kırığı ile giden çene kemiği<br />

osteonekrozu görülebilir. Çene kemiği osteonekrozu gelişmesi için risk faktörleri<br />

intra<strong>ve</strong>nöz bisfosfonat kullanımı, kanserli olmak <strong>ve</strong>ya anti-kanser tedavi alıyor olmak,<br />

diş çekimi, diş implantları, glukokortikoid kullanıyor olmak, sigara içimi, bisfosfonatlara<br />

uzun süreli maruziyet <strong>ve</strong> önceden mevcut diş hastalığı varlığıdır.<br />

Uzun süreli bisfosfanat kullanımının atipik kırıklar oluşturduğuna dair literatür <strong>ve</strong>rileri<br />

bulunmaktadır. Bu konuda güçlü kanıtlara gereksinim vardır.<br />

İntra<strong>ve</strong>nöz bisfosfonat kullanımı atriyal fibrilasyon gelişme riskini artırabileceğine ilişkin<br />

bazı <strong>ve</strong>riler olması nedeniyle altta yatan ciddi kalp hastalığı <strong>ve</strong>ya önceden geçirilmiş<br />

atriyal fibrilasyon öyküsü olan hastalarda dikkatli olunmalıdır


Bisfosfonat alan hastalar ek olarak kalsiyum <strong>ve</strong> vitamin D preparatları kullanmalıdır.<br />

Bununla birlikte, kalsiyum içeren ilaçlar bisfosfonatların emilimini önleyebileceğinden<br />

bisfosfonat alımından sonraki 1 saat içerisinde alınmamalıdır.<br />

Bisfosfonatların kreatinin klirensi 30-35 ml/dk.nın altında olan hastalarda kullanılması<br />

önerilmez.<br />

Nadir bazı hastalarda ilaçların başlanmasından günler, aylar, hatta yıllar sonra<br />

başlayabilen <strong>ve</strong> ilacın kesilmesiyle tamamen düzelmeyen kas iskelet sistemine ait ağrı<br />

yakınması görülebilir.<br />

Nadir olarak bisfosfonatlarla gözde ağrı, bulanık görme, konjunktivit <strong>ve</strong> ü<strong>ve</strong>it vs<br />

şeklinde bazı oküler yan etkiler görülebilir.<br />

Vertebral <strong>ve</strong>ya non <strong>ve</strong>rtebral kırıkların akut döneminde iyileşmeyi geciktirebileceğinden<br />

kiriktan 15 gün sonra başlanmalidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> süresi: Henüz bisfosfonatların ne kadar sürdürülebileceği konusunda bir<br />

konsensus olmamakla birlikte, düşük riskli hastalarda 5 yıldan sonra tedavinin<br />

kesilmesi uygun bir yaklaşımdır. Kesilmesinden sonraki 5 yıl boyunca ilacın kemik<br />

mineral yoğunluğu <strong>ve</strong> kırık riski üzerindeki etkileri devam eder. Ancak yüksek kırık riski<br />

taşıyan hastalarda tedavi 10 yıla kadar sürdürülebilir<br />

Mevcut bisfosfonat preparatları:<br />

Alendronate: (10 mg/gün <strong>ve</strong> 70 mg/haftalık alendronat tablet) <strong>ve</strong> (70 mg alendronat<br />

+ 2500 IU D vitamin/haftalık)<br />

Ibandronat: 2,5 mg tb/gün, 150 mg aylık tablet, Ibandronate sodium 3 mg/3 aylık<br />

intra<strong>ve</strong>nöz injeksiyon<br />

Risedronate: 5 mg günlük tablet, 35 mg haftalık tablet, 150 mg aylık tablet<br />

Zoledronik asit: 5 mg flakon (i.v yıllık)<br />

3.3.7.2. Stronsyum Ranelate<br />

Yanlızca Avrupada osteoporoz kullanımında onay almıştır. Postmenapozal<br />

asteoporozun tedavisinde ilk basamakta kullanılacak ilaçlar arasındadır. <strong>Kemik</strong><br />

yıkımını azaltıp kemik yapımını artırabilen bir ilaçtır. Nadir bazı olgularda hipersensivite<br />

sendromu gelişebileceğinden, cilt reaksiyonu gelişen hastalarda tedavinin kesilmesi<br />

önerilir. Stronsiyum tedavisi sırasında kemik mineral yoğunluğundaki artışın önemli bir<br />

kısmı stronsiyumun kemik dokusundaki fiziksel etkisine bağlıdır. Bu yüzden kemik<br />

mineral yoğunluğundaki artışın düzeyi kırık riskindeki aynı ölçüde azalmayı göstermez.<br />

3.3.7.3. Parathormon<br />

PTH(1-34), Teriparatide, kırıklarla seyreden ciddi osteoporoz olguları için tercih edilmesi<br />

önerilir. Rekombinant insan parathormonu <strong>ve</strong>ya fragmanlarının aralıklı olarak <strong>ve</strong>rilmesi<br />

kemik yapımını kemik yıkımına göre önemli ölçüde artırarak kemik kütlesini artırır.<br />

Günde 20μg sc. yolla uygulanır. <strong>Tedavi</strong> süresi 18 ay ile sınırlandırılmıştır.<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

13


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

14<br />

3.3.8. Hormon Replasman <strong>Tedavi</strong>si<br />

Osteoporoz tedavisinde bir seçenek değildir. Çeşitli nedenlerle HRT tedavisi (Kombine<br />

östrojen/progesteron) <strong>ve</strong>ya tek başına östrojen (E2) tedavisinin (ERT) postmenopozal<br />

kadınlarda kemik kaybını önlediği <strong>ve</strong> kalça <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebra fraktürü riskini azaltabildiği<br />

gösterilmiştir. Ancak, östrojen/progesteron tedavisinin meme kanseri, <strong>ve</strong>nöz<br />

tromboemboli, inme <strong>ve</strong> muhtemelen koroner arter hastalığı riskini artırdığı<br />

belirlendiğinden hormon replasman tedavisi günümüzde osteoporozun tedavisinde<br />

bir tedavi seçeneği değildir. Osteoporoz dışı endikasyonlar nedeni ile alanlarda<br />

antiosteoporotik olarak ta devam edilebilir. Antirezorptif tedavi endikasyonu olup bu<br />

ilaçların tolere edilememesi de ERT endikasyonudur. <strong>Tedavi</strong>nin en düşük etkin dozda<br />

<strong>ve</strong>rilerek en fazla 5 yılda kesilmesi önerilir.<br />

3.3.9. Selektif Östrojen Reseptör Modülatörleri (SERM)<br />

Raloksifen osteoporozun tedavi <strong>ve</strong> önlenmesinde kullanılan dokuya seçici bir östrojen<br />

reseptör modülatörüdür. <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunu artırarak, <strong>ve</strong>rtebra kırık riskini<br />

azaltabilir. Verebra dışı kırık riski üzerine anlamlı bir etkisi yoktur. Raloksifen aynı zamanda<br />

meme kanseri riskini azaltabilir <strong>ve</strong> endometriyum hiperpazisi <strong>ve</strong>ya vajinal kanamaya<br />

neden olmaz, ancak <strong>ve</strong>nöz tromboemboli riskini artırır.<br />

Roloksifenin tromboembolik olay riskini <strong>ve</strong> postmenopozal kadınlardaki sıcak basması gibi<br />

vazomotor semptomları artırabileceği hasta seçiminde göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

<strong>Tedavi</strong>nin 8 yıla kadar <strong>ve</strong>rilmesi mümkündür.<br />

3.3.10. Kalsitonin<br />

<strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu üzerine etkisi daha düşük olup kırık önleme açısından<br />

bisfosfonatlar <strong>ve</strong> paratiroid hormonu ile karşılaştırıldığında olumlu fakat daha zayıf<br />

etkiye sahiptir. Akut kırıklarda analjezik olarak ağrı tedavisi olarak oldukça etkindir.<br />

3.4. <strong>Tedavi</strong>nin İzlenmesi<br />

<strong>Tedavi</strong>ye yanıt kemik mineral yoğunluğu ölçümleri ile izlenir. KMY ölçümleri yılda bir kez<br />

tekrarlanmalıdır. Stabil <strong>ve</strong>ya tedaviyi tamamlamış vaklarda takip aralıkları uzayabilir.<br />

<strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunun değişmemesi <strong>ve</strong>ya artış göstermesi tedaviye yanıt<br />

alındığını gösterir. <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğundaki bir değişikliğin anlamlı kabul<br />

edilebilmesi için kullanılan dansitometrenin ‘Least significant change’ (en düşük anlamlı<br />

değişim) değerinden daha büyük olması gerekir. <strong>Tedavi</strong> edilen bir hastada takiplerde<br />

kemik mineral yoğunluğunda bu değerden daha fazla bir düşme olması katkıda<br />

bulunabilecek gastrointesitinal emilim kusuru, tedaviye uyumsuzluk, yeterince kalsiyum/<br />

vitamin D alınmaması gibi osteoporoza yol açabilecek diğer etkenlerin <strong>ve</strong> sekonder<br />

nedenlerin gözden geçirilmesini gerektirir. Gerekirse tedavi düzenlemesi yapılabilir.<br />

<strong>Tedavi</strong>ye başlandıktan sonra KMY <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> kalçadan DXA ölçümü ile 1 yıl sonra<br />

tekrarlanmalıdır. Eğer KMY stabil <strong>ve</strong>ya düzelme gösteriyor ise daha uzun aralıklarla<br />

yapılan DXA ölçümleri ile izlenebilir.<br />

<strong>Tedavi</strong>nin izlenmesinde kemik döngüsü belirteçleri de kullanılabilir. Özellikle ilaç<br />

kullanımında düzensizlik olan <strong>ve</strong>ya emilim kusuru olan hastalarda tercih edilebilir.


Postmenapozal Osteoporoz <strong>Tedavi</strong>si<br />

TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozlu tüm postmenopozal kadınlar 1500-2000 IU/gün vitamin D <strong>ve</strong><br />

1200 mg/gün kalsiyum almalıdır.<br />

• Egzersiz yapılmalı, sigara <strong>ve</strong> yoğun alkol alımı kesilmelidir.<br />

• Osteoporoz tanısı almış <strong>ve</strong>ya frajilite fraktürüolan tüm kadınlar yaşam tarzı<br />

değişimlerine ek olarak farmakolojik bir ajanla tedavi edilmelidir.<br />

• Farmakolojik tedavi T skorları -1 ile -2.5 SD arasında olan yüksek riskli<br />

hastalarda <strong>ve</strong>ya FRAX ile 10 yıllık kalça kırığı riski >%30 <strong>ve</strong>ya 10 yıllık major<br />

osteoporotik kırık riski >% 20 olan vakalarda planlanmalıdır.<br />

• Postmenopozal osteoporozlu hastalarda bisfosfonatlar ilk basamak tedavi<br />

olarak seçilmelidir.<br />

• Oral bisfosfonatları tolere edemeyen <strong>ve</strong>ya ilaç kullanımı önerilerine uyum<br />

sağlayamayan hastalarda parenteral bisfosfonatlar tercih edilebilir.<br />

• Frajilite fraktürüolmayan <strong>ve</strong> bisfosfonatları kullanamayan postmenopozal<br />

kadınlarda Stronsiyum Ranelat <strong>ve</strong>ya Raloksifen kullanılabilir.<br />

• Ciddi osteoporozu olup (T skoru


ERKEK OSTEOPOROZU<br />

16<br />

4.1. <strong>Tanı</strong><br />

Erkeklerde postmenapozal kadınlarda olduğu kadar iyi standardize olmasa da Dünya Sağlık<br />

Örgütü DXA ile kemik mineral yoğunluğu ölçümlerine göre tanı konmasını önermektedir.<br />

50 yaş üzeri erkeklerde osteoporoz tanısı KMY ölçümlerinde T skoruna göre konulur.<br />

Osteopeni : T skoru> -2.5 SD


4.1.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Erkeklerde osteoporoz genel olarak asemptomatiktir. Ancak frajilite (düşük düzeyde<br />

travmaya bağlı) kırığına bağlı ağrı ile kendini gösterebilir. Bunun yanında son 5 yılda<br />

3.0 cm’den daha fazla boy kısalması <strong>ve</strong>rtebral kompresyon fraktürlerinin bulgusu<br />

olabilir. Vertebral kemik kırıklarının değerlendirilmesi için <strong>ve</strong>rtebra grafileri çekilmelidir.<br />

4.1.2. Laboratuar <strong>Tanı</strong><br />

Serum kalsiyum, kreatinin, karaciğer fonksiyon testleri, 25(OH)D düzeyi, TSH, tam kan<br />

sayımı <strong>ve</strong> total testosteron içermelidir.<br />

Klinik şüphe varsa, serum protein elektroforezi <strong>ve</strong>ya idrarda Bence-Jones proteini<br />

(monoklonal gammopati), anti-doku transglutaminaz antikorları endomisiyal antikorlar<br />

(Çölyak hastalığı), 24 saatlik idrarda serbest kortizol <strong>ve</strong>ya kalsiyum (Cushing <strong>ve</strong>ya Primer<br />

Hiperparatiroidi açısından) <strong>ve</strong> anti- HIV bakılması sekondar nedenlerin ayırımı için<br />

gerekir. PHP düşünülüyorsa ön kol KMY ölçümüde yaplımalıdır.<br />

<strong>Kemik</strong> döngü belirteçlerinin ölçümü klinik sonlanımlar açısından anlam teşkil<br />

etmediğinden tanıda önerilmemektedir.<br />

4.2. <strong>Tedavi</strong><br />

4.2.1. Hayat Tarzı Değişiklikleri<br />

Direnç egzersizleri (yürüyüş, koşu, merdi<strong>ve</strong>n çıkma, dans <strong>ve</strong> tenis) <strong>ve</strong> kas güçlendirme<br />

egzersizlerinin kemik mineral yoğunluğunda artışa yol açtığı gösterilmiştir. Ayrıca denge<br />

egzersizleri yaşlı erkeklerde düşme riskini azaltmaktadır.<br />

4.2.2. Sekonder Nedenlerin <strong>Tedavi</strong>si<br />

Testosteron tedavisi-kemik mineral yoğunluğunda artışa yol açsa da kırık azaltma riski<br />

üzerindeki etkisi bilinmemektedir. Düşük doz östrojen <strong>ve</strong>ya SERM’ler, SARM’lar, DHEAS<br />

kullanımı konusunda şu an için çelişkili <strong>ve</strong>riler mevcut.<br />

Sigara <strong>ve</strong> aşırı alkol tüketiminden uzak kalınması


ERKEK OSTEOPOROZU<br />

18<br />

4.2.4. Teriparatid (PTH 1-34)<br />

İleri osteoporozu olan <strong>ve</strong> daha önceden osteoprotik kırığı olanlarda <strong>ve</strong>ya kırık için multipl<br />

risk faktörü olanlarda <strong>ve</strong>ya tedaviye dirençli vakalarda önerilmektedir.<br />

Ülkemizde ilacın geri ödemesinin yapılabilmesi için T skorlarının


5.1. Genel Bilgi<br />

Vitami D ile güçlendirilmemiş besinler hariç besinlerde D vitamini düzeyi düşüktür <strong>ve</strong><br />

günlük ihtiyacı karşılayamamaktadır.<br />

Vitamin D deriden ultraviole radyasyon ile sentezlenir. Ülkemizin bulunduğu enlemde<br />

Vitamin D sentezi mayıs-kasım ayları arasında gerçekleşir. Sentez için cilde direkt güneş<br />

ışını teması gereklidir. Uygun ışın açısı saat 10 00-15:00 arasında mevcut olduğundan bu<br />

saatler arasında güneşlenilirse D Vitamini sentezletebilir. Cam <strong>ve</strong> tül arkasından<br />

güneşlenilmemelidir. Güneş koruyucu krem kullanılmamalıdır. Uygun saatlerde vücudun<br />

%70’inin 1 minimal eritem dozunda (cillte pembeleşme) ~10000-25000 IU D vitamini<br />

sentezlenebilir. Kol <strong>ve</strong> bacakların 0,5 eritem dozunda güneşlenmesi ~3000 IU D vitamini<br />

sentezine yol açar. Cilt rengi açık olan bir insanda minimal eriten dozuna 15 dakikada<br />

ulaşılabilirken, koyu ciltli bir kişide 3-4 katı süre olabilir.<br />

5.1.1. D vitamini eksikliğinin nedenleri<br />

Kutuplara yakın bölgelerde yaşamak (kuzey yarım kürede 33. paralel üstü)<br />

Güneşe maruziyet azlığı<br />

Koyu cilt<br />

Yaşlanma<br />

Güneş koruyucu kremler<br />

Obezite<br />

Vitamin D metabolizmasının artması (hiperparatiroidi, lenfoma)<br />

Malabsorbsiyon<br />

Nefrotik sendrom- kronik böbrek yetmezliği<br />

İlaçlar (antikonvulzan)<br />

5.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

VİTAMİN D<br />

Tan›m: Vitamin D sekosteoid yapıda bir hormondur.<br />

Serum 25(OH)D düzeylerine göre vitamin D durumu:<br />

>30 ng/ml yeterli<br />

20-30 ng/ml vitamin D yetmezliği<br />


VİTAMİN D<br />

20<br />

5.3. Laboratuar <strong>Tanı</strong><br />

25(OH)D yarı ömrü 2-3 hafta olup vitamin D düzeylerini yansıtan belirteçtir <strong>ve</strong> D vitamini<br />

rezervini göstrerir. <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> tedavide 25(OH)D düzeyinin kullanılması önerilir. 1,25(OH) 2D yarı<br />

ömrü kısa olması (4 saat), kan konsantrasyonunun çok düşük olması <strong>ve</strong> nedeni ile rezervi<br />

yansıtmaz tanı <strong>ve</strong> tedavi takibinde kullanılması önerilmez.<br />

1,25(OH) 2D düzey ölçümünün tercih edilmesi gereken durumlar: kronik böbrek yetmezliği,<br />

kalıtımsal fosfat kaybettiren hastalıklar, onkojenik osteomalazi, D vitamin dirençli raşitizm,<br />

granülomatöz hastalıklardır.<br />

HPLC, likid kromatografi, mass spektorografik metod ile ölçümler gü<strong>ve</strong>nilirdir.<br />

D vitamini yetersizliği için toplum taraması önerilmemektedir. Yüksek riskli kişilerde<br />

25(OH)D düzeyi ölçülmesi önerilir.<br />

D vitamini eksikliği riski yüksek olanlar:<br />

Osteomalazi-raşitizm<br />

Osteoporoz<br />

Kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer yetmezliği<br />

Malabsorbsiyon sendromları<br />

Hiperparatiroidi<br />

İlaçlar (antiepileptikler, GK, AIDS ilaçları)<br />

Koyu cilt rengine sahip olanlar<br />

Gebelik <strong>ve</strong> uzun laktasyon dönemi<br />

Düşme dengesizlik öyküsü olanlar<br />

Nontravmatik kırıkları olanlar<br />

Obezler (VKI>30 kg/m2) Granülomatöz hastalıklar ( sarkoidoz, tbc, histoplazmoz..)<br />

Lenfoma v.b.<br />

Yaşlılık <strong>ve</strong> bakım evinde yaşayanlar<br />

D Vitamini Eksikliği <strong>Tanı</strong>sı-TEMD Önerisi<br />

• D vitamini yetersizliği için toplum taraması önerilmemektedir. Yüksek riskli<br />

kişilerde 25(OH)D düzeyi ölçülmesi önerilir.<br />

• D vitamini eksikiği yaygın olmasına karşın taraması önerilmez, yüksek riskli<br />

kişilerde ölçülmelidir.<br />

• <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> takipte 25(OH) D düzey ölçümleri kullanılmalıdır.<br />

• D vitamini ölçümü için HPLC, likid kromatografi, mass spektorografik metod ile<br />

ölçümler gü<strong>ve</strong>nilirdir.


5.4. D vitamini Eksikliğinin Önlenmesi <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si<br />

19-70 yaş arasında kemik <strong>ve</strong> kas sağlığı için gerekli minimum günlük D vitamini ihtiyacı<br />

600 IU serum 25(OH)D düzeyini 30 ng/ml düzeyinde tutacak ihtiyaç ise 1500-2000 IU dir.<br />

70 yaş üzerinde 800 i.v, 65 yaş üzerindekilerde düşmeleri önlemek için 800 i.v/gün<br />

gereklidir. Günlük ihtiyacın karşılanması gıda <strong>ve</strong> güneş yanında D vitamin takviyesi<br />

gerektirir. D vitamin eksiklik riski taşıyanlarda önerilen dozlarda takviye yapılmalıdır.<br />

25(OH)D düzeyi >88 ng/ml çıktığında hiperkalsiüri izlenir. Günlük gü<strong>ve</strong>nli D vitamini limiti<br />

4000 IU’dir.<br />

Verilen her 100 IU (2.5mg) D vitamini serum 25(OH)D düzeyini 1 ng/ml artırır.<br />

Kronik karaciğer hastalarında D vitamini yetmezliğini tedavi etmek için alfakalsidiul<br />

kronik böbrek yetmezliğinde kalsitriol (0,25-0,50 ug/gün) kullanılmalıdır. Kalsitriolün yarı<br />

ömrü 6 saat olup hiperkalsemi riski yüksektir. Serum kasliyum düzeyleri takip edilmelidir.<br />

D vitamini ile birlikte yeterli kalsiyum alımı sağlanmalıdır ( 19-70 y 1000 mg /gün, >70 y<br />

1200 mg/gün)<br />

<strong>Tedavi</strong>de hedef, serum 25(OH)D vitamin düzeyini 30-50 ng/ml seviyesinde tutmaktır.<br />

<strong>Tedavi</strong>de D2 <strong>ve</strong> D3 tipleri kullanabilir ancak daha etkin olması <strong>ve</strong> tedaviyi standardize<br />

etmek açısından D3 kullanımı tercih edilmelidir. D vitamini emilimi besinlerden etkilenmez.<br />

25(OH)D düzeyi 20 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesi yapılmalıdır.<br />

5.4.1. D vitamini Eksikliğinin Önlenmesi <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si<br />

Yükleme olarak 8 hafta boyunca haftada bir kez 50000 IU vitamin D <strong>ve</strong>rildikten sonra<br />

günde 1500-2000 IU idame ile devam edilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> başlandıktan 3-6 hafta sonra serum 25(OH)D düzeyi ölçülmelidir. Eğer hedef<br />

düzeye ulaşılamamışsa ek doz <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Serum seviyesi 30 ng/ml altında kalanlarda gastrointestinal emilim problemleri <strong>ve</strong>ya<br />

tedavi uyumsuzluğu düşünülmelidir. Obezlerde, vitamin D metabolizmasını hızlandıran<br />

ilaç (glukokortikoid, antiepileptik) ilaç kullanlarda yükleme <strong>ve</strong> idame dozu 2-3 kat fazla<br />

olmalıdır ( 8 hafta 100.000 IU/hafta ardından 3000-6000 IU idame ).<br />

5.3.2 D vitamini İdamesi<br />

25(OH)D düzeyi 30 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesine gerek yoktur.<br />

İdame doz ile (1500-2000 IU vitamin D) tedaviye başlanılır.<br />

5.4. Hipervitaminosis D<br />

D vitamini serum düzeyi 150 ng/dl üzerinde olması D vitamini intoksikasyonu<br />

olarak tanımlanır.<br />

En sık nedeni yüksek doz D3, D2 kalsitriol <strong>ve</strong>ya D vitamini analogları (kalsipotriol)<br />

alınmasıdır. Klinik belirtileri hiperkalsemiye aittir. Kalsitrilal bağlı hiperkalsemi ilacın yarı<br />

ömrünün kısa olması nedeni ile ilaç kesildikten 1-2 gün içinde geriler. Bu süre içinde<br />

serum fizyolojik <strong>ve</strong> diüretik ile serum kalsiyum düzeyleri kontrol altına alınabilir.<br />

D3-D2 kullanımına bağlı hiperkalsemi GK, Bisfosfonat kullanımını gerektirebilir.<br />

VİTAMİN D<br />

21


VİTAMİN D<br />

22<br />

5.5. Mevcut Vitamin D Preparatları (2012 itibarı ile)<br />

Jenerik adı Kısaltma Preparat adı Etki süresi<br />

Kolekalsiferol D 3 Devit-3 damla 50 000 IU/15 ml 1-3 ay<br />

Devit-3 ampul 300 000 IU<br />

Kalsitriol 1,25(OH) 2 D 3 Rocaltrol kapsül 0.25 µg-0.5 µg<br />

Osteo D kapsül 0.25 µg-0.5 µg 2-5 gün<br />

Calcijex ampul 1 µg - 2 µg<br />

Alfakalsidiol 1α 25(OH) 2 D 3 Alpha D3 kapsül 0.25 µg -1 µg 2-5 gün<br />

One Alpha kapsül 0.25 µg – 1 µg<br />

D Vitamini Eksikliği Önlenme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• D vitamini düzeyinin


6.1. <strong>Tanı</strong><br />

OSTEOMALAZİ<br />

Tan›m: Erişkinde yeni oluşan osteoidin mineralizasyonunda bozulma <strong>ve</strong><br />

mineralize olmamış osteoidin kemikte birikimi ile karakterize metabolik bir<br />

kemik hastalığıdır.<br />

Osteomalazi tanısı hastanın klinik, laboratuvar <strong>ve</strong> radyolojik bulgularına dayanır. Bu<br />

nedenle ayrıntılı öykü <strong>ve</strong> dikkatli fizik muayene önemlidir.<br />

6.1.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Osteomalazi genelde asemptomatiktir. Yaygın vücut ağrıları bulunabilir. Başlıca<br />

semptomları yaygın kemik ağrısı, kemik hassasiyeti(geceleri <strong>ve</strong> baskı ile artan), proksimal<br />

kas güçsüzlüğü <strong>ve</strong> kas dokusu kaybıdır.<br />

<strong>Kemik</strong> ağrısı <strong>ve</strong> kas güçsüzlüğü yürümeyi tamamen engelleyebilir. Erişkinde iskelet<br />

deformiteleri sık değildir. Ağır <strong>ve</strong> uzun süreli osteomalazide kifoz, skolyoz, bacaklarda<br />

eğilme <strong>ve</strong> asetabulum protrüzyonu gibi deformiteler oluşabilir. Parestezi, tetani,<br />

konvülzyonlar, mental bozukluklar gibi hipokalsemi bulguları nadiren görülür.<br />

6.1.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Hipokalsemi, hipofosfatemi artmış ALP <strong>ve</strong> iPTH düzeyi osteomalazinin klasik laboratuvar<br />

bulgularıdır.<br />

Alta yatan nedene <strong>ve</strong> osteomalazinin derecesine göre laboratuvar bulguları değişebilir.<br />

Osteomalazi şüphesi olan hastalarda serum kalsiyum, fosfor, iPTH, alkalen fosfataz,<br />

kreatinin, <strong>ve</strong> 25(OH) vitamin D düzeyi ölçümü yapılmalıdır.<br />

6.1.3. Radyolojik Bulgular<br />

• Vertebrada yükseklik azalması, çerçe<strong>ve</strong> işareti (Radyografide, 2 ile 5 mm<br />

genişliğinde sklerotik kenarlı, radyolusen çizgiler <strong>ve</strong>ya bantlar olarak görülür)<br />

• Sekonder hiperparatiroidiye bağlı (falankslarda subperiostal rezorbsiyon, kemik<br />

kistleri, klavikula <strong>ve</strong> humerus gibi uzun kemiklerin distal ucunda) rezopsiyon<br />

bulguları<br />

• Pelvis <strong>ve</strong> femurda lineer ayrılmamış kırık hatları Looser zonu (Milkman fraktürü,<br />

pseudofraktürler)<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunun osteomalazi tanısında yeri olmamakla birlikte,<br />

tedaviye başlamadan önce ölçülmesi önerilir DXA ölçümlerinde <strong>Kemik</strong> mineral<br />

yoğunluğunda azalma bulguları izlenir. DXA ile KMY osteoporoz <strong>ve</strong> osteomalaziyi<br />

ayıramaz.<br />

Osteomalazi tanısı konduktan sonra altta yatan neden araştırılmalıdır<br />

OSTEOMALAZİ<br />

23


OSTEOMALAZİ<br />

24<br />

6.2. Osteomalazi Nedenleri<br />

Vitamin D metabolizması bozuklukları Mineralizasyon bozuklukları<br />

1. Yetersiz alım <strong>ve</strong> emilim<br />

• Beslenmeyle ilgili<br />

• Güneş ışığına yetersiz maruziyet<br />

• Malabsorbsiyon<br />

• Gastrektomi<br />

• İnce barsak hastalığı<br />

• Pankreas yetmezliği<br />

2. Defektli 25-hidroksilasyon<br />

• Biliyer siroz<br />

• Alkolik siroz<br />

• Antikonvülzanlar<br />

3. Vitamin D bağlayıcı protein kaybı<br />

• Nefrotik sendrom<br />

4. Defektli 1 alfa hidroksilasyon<br />

• Hipoparatiroidi<br />

• Böbrek yetmezliği<br />

• Tip 1 vitamin D bağımlı raşitizm<br />

5. Kalsitriol’e bozuk hedef organ cevabı<br />

• Tip II vitamin D bağımlı raşitizm<br />

(herediter vitamin D dirençli<br />

raşitizm)<br />

1. Anormal matriks<br />

• Kronik böbrek yetmezliği<br />

• Osteogenezis imperfekta<br />

• Fibrogenezis imperfekta<br />

• Aksiyel osteomalazi<br />

2. Enzim eksikliği<br />

• Hipofosfatazia<br />

3. Mineralizasyon inhibitörlerinin varlığı<br />

• Flör<br />

• Aluminiyum<br />

• Bisfosfonatlar<br />

Fosfat eksikliği<br />

1. Azalmış alım<br />

• Antiasitler<br />

2. Bozulmuş renal geri emilim<br />

Primer defektler<br />

• X-bağlı hipofosfatemik raşitizm<br />

(vitamin D dirençli raşitizm)<br />

• Hiperkalsiürüli herediter<br />

hipofosfatemik raşitizm<br />

• Sporadik edinilmiş<br />

hipofosfatemik raşitizm<br />

• Fankoni sendromu-Wilson<br />

hastalığı, sistinozis, multipl myelom<br />

Sekonder defektler<br />

• Primer hiperparatiroidi<br />

• Sekonder hiperparatiroidi (renal<br />

tubuler asidoz, tip 1 <strong>ve</strong> vitamin<br />

D metabolizması bozuklukları<br />

• Onkojenik osteomalazi<br />

En sık neden Vitamin D eksikliğidir. D vitamini eksikliği tanısı 25(OH)D düzeylerine göre<br />

konulur. 25(OH)D düzeyi:<br />

20-30 ng/ml vitamin D yetmezliği<br />


6.3. Osteomalazi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Osteomalazi <strong>Tanı</strong> TEMD Önerisi<br />

• Düşük normal kalsiyum, düşük <strong>ve</strong>ya normal fosfor, yüksek iPTH, düşük<br />

25(OH)D düzeyi (30 ng/ml seviyesinde tutmaktır.<br />

Osteomalaziyi önlemek için 25(OH)D düzeyini >20 ng/ml düzeyinde tutulması önerilir.<br />

<strong>Kemik</strong> <strong>ve</strong> kas sağlığı için optimal düzey > 30 ng/ml olmalıdır.<br />

<strong>Tedavi</strong>de D2 <strong>ve</strong> D3 tipleri kullanabilir ancak daha etkin olması <strong>ve</strong> tedaviyi standardize<br />

etmek açısından kolekalsiferol (D3) kullanımı tercih edilmelidir. D vitamini emilimi<br />

besinlerden etkilenmez.<br />

Vitamin D eksiklği olan tüm yetişkinler için yükleme olarak 8 hafta boyunca haftada bir kez<br />

50000IU vit D <strong>ve</strong>rildikten sonra günde 1500-2000 IU idame ile devam edilmelidir.<br />

Serum seviyesi 30 ng/ml altında kalanlarda gastrointestinal emilim problemleri <strong>ve</strong>ya<br />

tedavi uyumsuzluğu düşünülmelidir. Obezlerde, vitamin D metabolizmasını hızlandıran<br />

ilaç (glukokortikoid, antiepileptik) ilaç kullanlarda doz malabsorgsiyon durumlarında 2-3<br />

kat olmalıdır (8 hafta 100000 IU/hafta ardından 3000-6000 IU idame)<br />

<strong>Tedavi</strong> başlandıktan 3-6 hafta sonra serum 25(OH)D düzeyi ölçülmelidir. Eğer hedef<br />

düzeye ulaşılamamışsa ek doz <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

İntestinal malabsorbsiyonu olanlarda 300.000 IU vitamin D i.m olarak yapılmalı, üç ayda<br />

bir doz tekrarlanmalıdır.<br />

Karaciğer, böbrek hastalığı olanlarda kalsidiol 0,05-0,125 mg 6mg/dl) hastalarda fosfat alımı


OSTEOMALAZİ<br />

26<br />

Vitamin D dirençli hipofosfatemik raşitizme bağlı osteomalazide 1-4g/gün fosfat iki<br />

bölünmüş dozda <strong>ve</strong> tolere edilebilen dozlarda kalsitriol 1-3 mgr/gün <strong>ve</strong>rilir. Ektopik<br />

kalsifikasyon yönünden dikkat edilmelidir.<br />

6.3.1. <strong>Tedavi</strong> takibi<br />

D vitamini fazlalığı hiperkalsemi, hiperfosfatemi, hiperkalsiüri, nefrolitiazis, ektopik<br />

kalsifikasyonlara <strong>ve</strong> nefrokalsinoza neden olabilir. Bu nedenle tedavi sırasında yakın klinik<br />

<strong>ve</strong> laboratuvar takip gereklidir. Başlangıçta (ilk üç ay) 2-4 haftada bir, sonra 3-6 ayda bir<br />

serum kalsiyum, fosfor takip edilmelidir. ALP <strong>ve</strong> PTH düzeyi 3-6 ayda bir takip edilmelidir.<br />

İdrar kalsiyum atılımı tedavi başlangıcında 1-3 ayda, takipler sırasında 6-12 ayda bir<br />

bakılmalıdır.<br />

D vitamini dozunun ayarlanması için 3 ile 6 ayda bir 25(OH)D düzeyi kontrol edilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> alırken idrar Ca düzeyi 100-250 mg/gün tutulmalıdır. İdrar Ca >250 mg/gün<br />

üzerine çıkarsa D vitamini <strong>ve</strong> kalsiyum dozu düşürülmelidir<br />

D Vitamini Eksikliğine Bağlı Osteomalazi<br />

<strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• 50000 IU kolekalsiferol haftada bir (oral) 8 hafta boyunca <strong>ve</strong>rilir. Ardından 1500-<br />

2000 IU/gün idame doz ile devam edilmelidir.<br />

• Malabsorbisyonu olanlar, antiepileptik glukokoritikoid kullananlarda vitamin<br />

D ihtiyacı 2-3 kat fazladır. Bu kişilerde 8 hafta 100.000 IU/hafta, ardından<br />

3000-6000 IU/gün idame önerilir.<br />

• D vitamini dozunun ayarlanması için 3 ile 6 ayda bir 25(OH)D düzeyi kontrol<br />

edilmelidir. <strong>Tedavi</strong>ye başlandığında 2-4 haftada bir, sonra 3-6 ayda bir serum<br />

kalsiyum, fosfor bakılmalıdır. Alkalen fosfataz <strong>ve</strong> iPTH düzeyi 3-6 ayda bir<br />

değerlendirilmelidir.<br />

• <strong>Tedavi</strong> alırken idrar Ca düzeyi 100-250 mg/gün tutulmalıdır. İdrar Ca >250<br />

mg/gün üzerine çıkarsa D vitamini <strong>ve</strong> kalsiyum dozu düşürülmelidir.<br />

• Kronik renal yetmezlikte aktif D vitamini (kalsitirol) <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu ölçümü, osteoporozun tedavi takibinde kullanılabilir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Bhan A, Rao AD, Rao DS. Osteomalacia as a result of vitamin D deficiency. Endocrinol Metab Clin<br />

North Am 2010;39:321-31.<br />

2. Menkes CJ. Diagnosis and treatment of osteomalacia. http://www.uptodate.com/2010<br />

3. Lorenzo JA, Canalis E, Raisz LG . Metabolic Bone Disease. Rickets and osteomalacia. In:<br />

Kronenberg HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, eds. Williams Textbook of Endocrinology,<br />

11th ed., Philadelphia: Saunders Elsevier; 2008. p.1290-3.<br />

4. Bingham CT, Fitzpatrick LA. Noninvasi<strong>ve</strong> testing in the diagnosis of osteomalacia. Am J Med<br />

1993;95:519-23.


Hipoalbüminemik vakalarda düzletilmiş kalsiyum düzeyinin değrlendirmede<br />

kullanılması gerekir. Albümin düzeyindeki her 1 g/dL’lik azalma için serum total kalsiyum<br />

düzeyine 0.8 mg/dl eklenir.<br />

7.1. TANI<br />

7.1.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

HİPERKALSEMİ<br />

Tan›m: Plazma kalsiyum konsantrasyonunun ölçümün, yapılacağı laboratuarın<br />

normal aralığının üst sınırından 0,1 mg /dl fazla olmasıdır.<br />

Serum kalsiyum düzeylerine göre hiperkalsemi sınıflaması<br />

Normal serum kalsiyum 8.5 - 10.5 mg/dl’dir<br />

Hafif hiperkalsemi 10.5 - 12 mg/dl – (genellikle asemptomatik)<br />

Orta hiperkalsemi 12 - 15 mg/dl<br />

Ağır hiperkalsemi ≥ 15 mg/dl – Hiperkalsemik kriz<br />

Total kalsiyum düzeyi 12 mg/dl’nin altında olan kişiler genellikle semptomsuzdur.<br />

Kalsiyum bu seviyelerin üzerine çıktığında Tablo 1’de özetlenen semptom <strong>ve</strong> bulgular<br />

görülür.<br />

Hiperkalseminin semptom <strong>ve</strong> bulguları<br />

Nörolojik Renal<br />

Kas güçsüzlüğü Aşırı susuzluk<br />

Halsizlik Çok idrara gitme, çok su içme<br />

Baş ağrısı Nefrolitiazis<br />

Letarji Nefrokalsinozis<br />

Konfüzyon Böbrek yetmezliği<br />

Stupor Kardiyovasküler<br />

Koma Aritmi<br />

Gastrointestinal Bradikardi<br />

Kabızlık Hipertansiyon<br />

İştahsızlık QT intervalinde kısalma<br />

Bulantı Kardiak arrest<br />

Kusma Venöz tromboz<br />

Karın ağrısı İskelet sistemi<br />

Pankreatit <strong>Kemik</strong> ağrıları<br />

Peptik ülser Artralji<br />

HİPERKALSEMİ<br />

27


HİPERKALSEMİ<br />

28<br />

7.1.2. Hiperkalsemi Ayırıcı <strong>Tanı</strong>sı<br />

Primer hiperparatiroidi (PHP) <strong>ve</strong> malign hastalıklara bağlı hiperkalsemi, tüm olguların<br />

%90’dan fazlasını teşkil etmektedir. Hastanede yatmayı gerektirecek klinik ağırlıkta<br />

hastalığı olanlarda en sık hiperkalsemi nedeni kanserlerden, poliklinik hastalarında ise<br />

en sık neden PHP’dir. Hiperkalsemi nedenleri özetlenmiştir.<br />

7.1.2.1 Hiperkalsemi Nedenleri<br />

Malign hastalıklarla ilişkili hiperkalsemi İlaçlar<br />

Lokal osteolitik hiperkalsemi Tiazid<br />

Humoral hiperkalsemi Lityum<br />

Ektopik 1.25(OH)D üretimi D vitamini<br />

Diğer humoral faktörler A vitamini<br />

Alüminyum intoksikasyonu<br />

Parathormonla ilişkili hiperkalsemi<br />

Primer hiperparatiroidi<br />

Tersiyer hiperparatiroidi<br />

Familyal hipokalsürik hiperkalsemi Diğer<br />

Endokrinopatiler (hipertiroidi,<br />

adrenal yetmezlik)<br />

Granülomatöz hastalıklar Feokromositoma<br />

Sarkoidoz Süt-alkali sendromu<br />

Tüberküloz Renal yetmezlik<br />

Kandidiyazis İmmobilizasyon<br />

Histoplazmozis Parenteral nütrisyon<br />

Wegener granülomatozis<br />

7.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Laboratuvar incelemesinde öncelikli amaç hiperkalseminin, parathormon (PTH) tarafından<br />

oluşturulup oluşturulmadığının belirlenmesidir. intakt PTH ölçümü tercih edilmelidir.<br />

Serum kalsiyum düzeyi yüksek iken artmış ya da normal/normalin üst sınırında bir PTH<br />

saptanırsa, PHP öncelikli olarak düşünülmelidir. PTH düzeyleri düşük ölçülürse paratiroid<br />

hormon aracılığıyla oluşturulmayan antiteler düşünülmelidir.<br />

PTH dışı nedenler düşünülüyorsa etyolojiye yönelik tetkikler yapılmalıdır.<br />

7.2.1. Familyal Hipokalsiürik Hiperkalsemi (FHH)<br />

PHP ile karıştırılma riski çok yüksektir. FHH vaklarının çoğu asemptomatiktir. Kalsiyum<br />

düzeyleri yükselmesine rağmen PTH uygunsuz olarak normal <strong>ve</strong>ya hafif yükselmiştir.<br />

İdrar kalsiyum atılımı PHP <strong>ve</strong> malignite ilişkili hiperkalsemide yüksek <strong>ve</strong>ya normalin üst<br />

sınırına yakın olmasına rağmen FHH’de genellikle günde 100 mg’ın altındadır. PHP ile<br />

ayırımı bu şekilde yapılır. 24 saatlik idrarda kalsiyum/ kreatinin klirensi oranı


7.2.2. Malignite ile İlişkili Hiperkalsemi<br />

Malign hastalık kapsamında ortaya çıkan hiperkalsemiler hayatı tehdit eden ciddi<br />

komplikasyonlara (ör. kardiak arrest vb) yol açabileceğinden, hızla tanınıp tedavi edilmelidir.<br />

7.2.3. D Vitamini İntoksikasyonu<br />

D vitamini intoksikasyonu günde 50.000 Ü’den fazla D vitamini alımında ortaya çıkabilir.<br />

Bakılan serum 25-OH-D3 düzeyi bu durumda 150 ng/ml’nin üzerinde çıkar. Bu durum<br />

vitamin D’nin kesilmesiyle düzelebilmekle birlikte bazen intra<strong>ve</strong>nöz serum fizyolojik <strong>ve</strong><br />

steroid <strong>ve</strong>rilmesini gerektirebilir.<br />

7.2.4. İlaçlar:<br />

Tiazidler altta yatan kemik rezorbsiyonu ya da hiperparatiroidi varlığında hiperkalsemiye<br />

yol açarlar. Genellikle ilacın kesilmesiyle hiperkalsemi düzelir.<br />

Yüksek doz A vitamini ya da analoglarının kullanımı da, kemik rezorbsiyonunu artırarak<br />

hiperkalsemiye neden olabilmektedir.<br />

Lityum kullanımında orta düzeyde bir hiperkalsemi görülebilir. Lityum PTH sekresyonu için<br />

eşiği yükseltir, yani PTH sekresyonunu baskılamak için daha yüksek kalsiyum seviyelerine<br />

ihtiyaç duyulur.<br />

7.3. Hiperkalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

7.3.1. Sıvı Replasmanı <strong>ve</strong> Yoğun Diürez<br />

Hastalara öncelikle sıvı replasmanı %0,9 NaCl ile yapılmalıdır. Aksi halde hacim<br />

kontraksiyonu ile ciddi dehidratasyon <strong>ve</strong> böbrek yetmezliğine dek giden bir süreç ortaya<br />

çıkabilir . İnfüzyon hızı başlangıçta saatlik 250-500 cc. Olarak planlanabilir. Ancak volüm<br />

replasmanı serum kalsiyumunu normale getirmek için tek başına yeterli değildir. İdame<br />

sıvı tedavisinde replasmanın yeterliğine referans olarak saatte yaklaşık 150-200 cc idrar<br />

çıkışının elde edilmesi alınabilir. Eşlik eden kardiyak ya da renal hastalığı olan yaşlılarda<br />

sıvı replasmanı dikkatli <strong>ve</strong> daha yavaş olarak yapılmalıdır. Yeterli sıvı <strong>ve</strong>rildikten sonra,<br />

idrarla kalsiyum atılımını hızlandırmak amacıyla loop diüretikleri (furosemid 2 saatte bir<br />

20-40 mg i.v) kullanılabilir.<br />

7.3.2. Bisfosfonatlar<br />

Pamidronat <strong>ve</strong> zoledronik asit maligniteye bağlı hiperkalsemi tedavisinde yararı gösterilmiş<br />

ilaçlardır. Pamidronat 90 mg, zoledronat 4 mg i.v uygulandıktan sonra olguların yaklaşık<br />

olarak %70’inde kalsiyum düzeyi kontrol altına alınabilir. Hastaların uygulama öncesi<br />

vitamin D yetmezliği içinde olmamalarına dikkat edilmelidir, aksi takdirde uygulama sonrası<br />

derin hipokalsemiler meydana gelebilmektedir. Bisfosfonatların kalsiyum düşürücü etkileri<br />

uygulamadan birkaç günden sonra meydana gelir.<br />

7.3.3. Kalsitonin<br />

Ciddi hiperkalsemilerde <strong>ve</strong>ya ameliyat öncesi dönemde 1-3 gün 6-8 saatte bir 6-8 Ü/kg<br />

kalsitonin <strong>ve</strong>rilmesi kalsiyum düzeylerinde hızlı <strong>ve</strong> geçici azalamaya yol açar. Ancak<br />

antika semik etkisine 3 günden sonra direnç geliştiği akılda tutulmalıdır.<br />

HİPERKALSEMİ<br />

29


HİPERKALSEMİ<br />

30<br />

7.3.4. Glukokortikoidler<br />

Malign hastalıklara eşlik eden hiperkalsemilerin tedavisinde yararlı olabilmektedir.<br />

Özellikle hematolojik <strong>ve</strong> lenfoproliferatif neoplazilerde (ör myelom, Hodgkin hastalığı vs.)<br />

<strong>ve</strong> bazı meme kanserlerine eşlik eden hiperkalsemilerin tedavisinde faydalı<br />

olabilmektedir. Ayrıca D vitamini intoksikasyonunda faydalıdır. Metilpednisolon 20-40<br />

mg/gün dozlarında hiperkalsemi bulguları kaybolona kadar devam edilmelidir.<br />

Acil hiperkalsemilerde (hiperkalsemik kriz) <strong>ve</strong> özellikle eşlik eden böbrek yetmezliği<br />

durumlarında hemodiyaliz uygulanabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus,<br />

diyalizat sıvısının kalsiyumdan fakir olma zorunluluğudur.<br />

Kaynaklar<br />

Hiperkasemi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Hiperkalsemik bir hastanın değerlendirilmesinde, iPTH, P, 25(OH)D düzeyi<br />

istenmelidir.<br />

• Hiperkalseminin nedeni <strong>ve</strong> derecesine göre tedavi şekline karar <strong>ve</strong>rilir.<br />

• Serum kalsiyum düzeyleri >14 mg/dl olanlar acil tedavi edilmelidir.<br />

• Familiyal hipokalsiürik hiperkalsemi de tedaviye gerek yoktur.<br />

• Ana tedavi şekli güçlü diürez <strong>ve</strong> Sıvı Replasmanıdır. Gerekli hallerde i.v<br />

bisfosfanat kullanılabilir.<br />

• D vitamini entoksikasyonu <strong>ve</strong> granulömatöz hastalıklarda steroid <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

1. Bilezikian JP, Khan AA, Potts JT Jr. Third International Workshop on the Management of<br />

Asymptomatic Primary Hyperthyroidism, Guidelines for the management of asymptomatic<br />

primary hyperparathyroidism: summary statement from the third international workshop. J Clin<br />

Endocrinol Metab 2009;94:335-9.<br />

2. Shane E, Irani D. Hypercalcaemia: Pathogenesis, Clinical Manifestations, Differential Diagnosis<br />

and Management. In: Favus MJ (Ed). Primer on the Metabolic Bone Diseases andDisorders of<br />

Mineral Metabolism, American Society for Bone and Mineral Research, USA, 2006, pp 176-180.<br />

3. Hamdy NA, Papapoulos SE. Management of malignancy-associated hypercalcaemia. Clinical<br />

Reviews in Bone and Mineral Metabolism 2002;1:65-76.<br />

4. Papapoulos SE. Bisphosphonates: how do they work? BestPract Res Clin Endocrinol Metab<br />

2008;22:831-47.<br />

5. Lips P, van Schoor NM, Bra<strong>ve</strong>nboer N. Vitamin D-related Disorders. In: Rosen CJ (Ed). Primer on<br />

the Metabolic Bone Diseases and Disorders of Mineral Metabolism, American Society for Bone<br />

and Mineral Research, USA, 2008, p. 329-35.


Tan›m:<br />

8.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

Primer hiperparatiroidi: Yüksek PTH <strong>ve</strong> hiperkalsemiye özgü klinik semptom <strong>ve</strong><br />

bulgular ile karakterize klinik tablodur.<br />

Asemptomatik hiperparatiroidi: Yüksek PTH <strong>ve</strong> hiperkalsemiye özgü klinik<br />

semptom <strong>ve</strong> bulguların olmadığı durumdur.<br />

Normokalsemik hiperparatiroidi: Başka bir nedene bağlanmayan PTH<br />

yüksekliği ile birlikte normal kalsiyum düzeyi, düşük <strong>ve</strong>ya normal fosfor düzeyi<br />

ile karakterizedir.<br />

Hiperkalseminin en sık nedenlerinden birisidir. Kan kalsiyum ölçümlerinin rutin tarama testleri<br />

içinde değerlendirilmesinden sonra sıklığı artmıştır. Bir <strong>ve</strong>ya birden daha fazla sayıda<br />

adenom, hiperplazi <strong>ve</strong> karsinom neden olmaktadır<br />

Ailesel vakalar multiple endokrin neoplazi (MEN)-1 (%2-4), MEN 2A (daha nadir) <strong>ve</strong><br />

hiperparatiroidi çene tümör sendromu içinde tanımlanmaktadır.<br />

Hastaların çoğu asemptomatiktir. Hastalığın erken evrelerinde kemik tutulumları hafif<br />

olabilir <strong>ve</strong>ya kemik hastalığına ait bulgu saptanmayabilir. <strong>Kemik</strong> yoğunluğu ölçümlerinde<br />

1/3 distal radius değerlerindeki düşüklük dikkat çekicidir. Erken dönemde kalça <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>rtebra kemik mineral yoğunluklarında belirgin düşmeler gözlenmez. İleri evre<br />

olgularda çok sayıda kemik kistleri olabilir <strong>ve</strong> kah<strong>ve</strong>rengi seröz <strong>ve</strong>ya mukoid sıvı içerebilir.<br />

Metakarpların, kostaların <strong>ve</strong> pelvisin santral medüller bölgesinde oluşmaya eğilimlidir <strong>ve</strong><br />

kortekse ilerleyip kemik korteks bütünlüğünü bozabilir. Osteoklastom (brown tümörü),<br />

stromal hücreler <strong>ve</strong> matrikle çok nukleuslu osteoklastların (dev osteoklastlar) oluşturduğu<br />

görünümdür. Çenenin trabeküler parçasında, uzun kemiklerde <strong>ve</strong> kostalarda görülür.<br />

Patojik fraktürler, kafatasında buzlu cam görünümü, tuz-biber görünümü, subperiostal<br />

rezorpsiyon radyolojik olarak görüntülenebilir.<br />

Böbrekte, nefrolitiyazis <strong>ve</strong> nefrokalsinozis gelişebilir. Bozulmuş konsantrasyon yeteneği ile<br />

son dönem böbrek yetersizliği, poliüri, polidipsi <strong>ve</strong> ağrı sık görülen renal semptomlardır.<br />

Böbrek kalsiyum taşlarının %5’inden daha azının nedeni hiperparatiroididir. Hiperkalsiüri<br />

%40 olgu gözlenmektedir.<br />

Nöropsikiyatrik bulgular olarak, güçsüzlük, yorgunluk, apati, konsantrasyon zorluğu,<br />

depresyon, demans, psikoz, koma, irritabilite, hafıza kayıpları, emosyonel labilite<br />

görülebilir.<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

31


PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

32<br />

Nöromüsküler bulgular olarak, simetrik proksimal güçsüzlük, yürüyüş bozuklukları, kas<br />

atrofisi, karakteristik EMG bulguları, jeneralize hiperrefleksi, dil fasikülasyonları gözlenebilir.<br />

Kardiyovasküler bulgular hipertansiyon, sol <strong>ve</strong>ntrikül hipertrofisi <strong>ve</strong> aritmilerdir.<br />

Asemptomatik PHP’de endotelyal fonksiyon değişiklikleri, intravasküler gerginlikte artma,<br />

diyastolik disfonksiyon ile kardiyovasküler hastalık gelişme riskinin arttığı bilinmektedir.<br />

Diğer komplikasyonlar, konjuktival kalsifikasyonlar, band keratopati, peptik ulkus, akut<br />

<strong>ve</strong>ya kronik pankreatitdir.<br />

8.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Primer hipeparatirodide laboratuvar bulguları:<br />

• Hiperkalsemi (total <strong>ve</strong> iyonize kalsiyum değerleri yüksek)<br />

• iPTH yüksek, <strong>ve</strong>ya normalin üst sınırında<br />

• Fosfor düşük <strong>ve</strong>ya normal alt sınırında<br />

• Hafif hiperkloremik asidoz<br />

• Yüksek, kemik alkalen fosfataz düzeyi<br />

• Üriner kalsiyum atılımı tanı kriterleri arasında bulunmamakla birlikte atılımının<br />

bilinmesi önemlidir. Familyal hipokalsiürik hiperkalsemi ayırıcı tanısı için üriner<br />

kalsiyum atılımı değerlendirilmelidir.<br />

İmmunoradyometrik ölçüm (IRMA) ile intakt PTH’nın biyolojik aktif, tam uzun formu (1-84)<br />

ölçümü gü<strong>ve</strong>nilir yöntem olarak bulunmaktadır [normal değer 10-65 pg/ml (ng/L)] PTH’nın<br />

optimum değerlendirilebilmesi için renal fonksiyonlar kadar, 25(OH)D düzeyi de bilinmelidir.<br />

PHP’de D vitamini yetersizliği sıktır. Bu nedenle 25(OH)D düzey ölçümü rutin olarak istenmesi<br />

önerilir. Özellikle normokalsemik hiperparatiroidide 25(OH)D düzeyleri bilinmelidir.<br />

Böbrek taşının olmadığı durumlarda hiperkalsiüri (>400mg/gün) cerrahi indikasyonlar<br />

içinde bulunmamaktadır.<br />

Glomerül filtrasyon hızı renal osteodistrofi ayırıcı tanısında <strong>ve</strong> tedavi kararlarında<br />

önemlidir. GFR 60 ml/dak. altı, kronik böbrek hastalığı sınırıdır. Glomerül filtrasyon hızı<br />

ölçümü için The National Kidney Foundation Kidney Disease Outcomes Quality<br />

Initiati<strong>ve</strong> (KDOQI) 24 saatlik idrar toplamak yerine antropometrik ölçümlerin (yaş,<br />

cinsiyet, ırk, kilo) kullanıldığı MDRD <strong>ve</strong>ya Cockcroft-Gault yönteminin kullanılmasını<br />

önermektedir.<br />

Familyal hipokalsiürik hiperkalsemi (familyal benign hiperkalsemi) kalsiyuma duyarlı gen<br />

mutasyonu nedeniyle hem böbrekte hem de paratiroid bezde kalsiyum reseptör<br />

algılamasının bozulduğu herediter bir hastalıktır. Serum kalsiyumu hafif yüksek,<br />

hipofosfatemi, hipermagnezemi, normal <strong>ve</strong>ya hafif yüksek PTH <strong>ve</strong> hipokalsiüri (atılım 50<br />

mg/günden az) görülür. Ca/Creat-Klirensi 0,01’den düşüktür.<br />

Lityum tedavisi de edinsel bir kalsiyum reseptör duyarsızlığına yol açar. Ayırıcı tanıda<br />

mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.


8.3. Radyolojik <strong>Tanı</strong><br />

Biyokimyasal tanıdan emin olunduktan sonra lokalizasyon yapılmalıdır. USG, boyun<br />

paratiroid genişlemeleri için oldukça etkili, ama mediasten için yetersizdir. Lokalizasyon<br />

için mediasten düşünülüyorsa magnetik rezonans görüntüleme <strong>ve</strong>ya bilgisayarlı<br />

tomografi kullanılmalıdır.<br />

Tc99m-sestamibi görüntüleme Minimal invaziv paratiroidektomi öncesinde sestamibi <strong>ve</strong><br />

yüksek çözünürlüklü ultrasonografi ile preoperatif lokalizasyon <strong>ve</strong> intraoperatif PTH<br />

ölçümü yapılmalıdır.<br />

8.4. TEDAVİ<br />

8.4.1. Cerrahi<br />

Primer Hiperparatiroidi <strong>Tanı</strong> TEMD Önerisi<br />

• Primer hiperparatirodi tanısı için aşağıdaki iki parametrenin varlığı<br />

gereklidir: Serum Kalsiyum normal değerinin 0,1 mg/dl üzerinde olması Serum<br />

iPTH Düzeyinin Laboratuvar Normalinden Yüksek <strong>ve</strong>ya Yüksek Normal olması<br />

• Kan kalsiyumu sabah aç karnına (gece 8 saatlik açlığı takiben) alınan kan<br />

örneklerinde çalışılmalıdır. Turnike uygulanmadan (staz olmadığından emin<br />

olunarak) kan alınması önerilir<br />

• PHP’de D vitamini yetersizliği sıktır. Bu nedenle 25(OH)D düzey ölçümü<br />

yapılmalıdır.<br />

• Böbreğin kalsiyum yükünü belirlemek <strong>ve</strong> familial hipokalsiürik hiperkalsemi<br />

ayırıcı tanısı için 24 saatlik idrarda kalsiyum düzeyi ölçülmelidir.<br />

• <strong>Tanı</strong> sırasında antero-posterior lomber, femur, önkol kemik mineral yoğunluk<br />

ölçümleri (DXA) yapılmalıdır.<br />

• Hiperparatirodi tanısı laboratuvar olarak konduktan sonra lokalizasyon<br />

çalışmaları yapılmalıdır. Lokalizasyon için ultrasonografi <strong>ve</strong> Tc99m-sestamibi<br />

yöntemi kullanılmalıdır<br />

• Genetik inceleme Rutin olarak değil genetik sendromlar düşünüldüğünde<br />

istenmelidir.<br />

Laboratuvar olarak hiperparatiroidisi gösterilmiş <strong>ve</strong> hastalığa ait spesifik semptom <strong>ve</strong><br />

bulgular taşıyan tüm hastalara cerrahi tedavi önerilir. Asemptomatik hastalarda ise<br />

cerrahi tedavi indikasyonlar varlığında değerlendirilir.<br />

Paratiroidektomiyle biyokimyasal bulgular <strong>ve</strong> KMY’de düşüş düzelmekle birlikte PHP’li her<br />

hastaya cerrahi tedavi uygulanmamaktadır. Asemptomatik vakalarda cerrahi tedavi<br />

indikasyonları aranmalıdır. Medikal takibe alınan hastaların belli periyodlarda<br />

gözlenmeleri gerekmektedir. Cerrahi uygulanmayan vakaların üçte birinde PHP 15 yıl<br />

içinde ilerlemektedir.<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

33


PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

34<br />

Primer hiperparatiroidinin belirgin bulguları olan hastalar (aşağıdaki bulgulardan en az<br />

birininin varlığında operasyon düşünülmelidir):<br />

• Nefrolitiazis<br />

• Başka nedenlerle açıklanamayan kreatinin klirensi (GFR) düşüklüğü<br />

• Hiperparatiroidik kemik hastalığının radyolojik bulguları<br />

• Hiperparatiroid nöromüsküler hastalık bulguları<br />

• Hiperkalsemiye bağlanan semptomlar<br />

• Hayatı tehtid eden hiperkalsemi atakları<br />

Asemptomatik Primer Hiperparatiroidili hastalarda (aşağıdaki kriterlerin en az birinin<br />

varlığında operasyon düşünülmelidir):<br />

• Serum kalsiyum konsantrasyonunun üst limitin 1 mg/dl üzerinde olması,<br />

• Hesaplanan kreatinin klirensinin 60 ml/dak altında olması,<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunun Lumbar <strong>ve</strong>rtebra, total kalça, femoral boyun <strong>ve</strong> 1/3<br />

radius alanında T skorunun -2.5 SD daha düşük olması <strong>ve</strong>ya öncesinde frajilite kırığı<br />

varlığı,<br />

• 50 yaş altı hasta.<br />

8.4.1.1. Postoperatif Takip<br />

Operasyondan sonra serum kalsiyum düzeyi 24-36 saatlerde en düşük düzeye iner. Bu<br />

nedenle kalsiyum yönünden monitörizasyon yapılmalıdır. Postoperatif dönemde<br />

izlenebilecek akut tablo aç kemik sendromudur.<br />

Aç kemik sendromu: Artmış osteoklastik <strong>ve</strong> osteoblastik aktivite nedeni ile gelişen<br />

hipokalsemi, hipofosfatemi, hipomagnezemi ile karakterize klinik bir tablodur, genellikle<br />

birkaç haftada düzelir. Hipokalsemi genellikle geçicidir. Aç kemik sendromun<br />

gelişmesindeki riskler: Büyük adenom, operasyon öncesi yüksek kalsiyum, yüksek iPTH,<br />

yüksek alkalen fosfataz, yüksek BUN düzeyleri, osteitis fibroza sistika varlığı, ileri yaş<br />

olarak belirlenmiştir. Post operatif dönemde olguların %12-20 sinde görülür.<br />

Postoperatif hipokalsemi izlemi<br />

iPTH tam rezeksiyon yapıldığında hızla düşer <strong>ve</strong> ölçülemeyecek düzeylere iner. Normale<br />

30 saat kadar sonra döner. Fakat hipokalsemiye paratiroid hormon cevabı haftalar sonra<br />

başlar. Postoperatif hipoparatiroidiyi araştırma amaçlı PTH düzey tayini en erken 48 saat<br />

sonra ölçülmelidir.<br />

Serum kalsiyumu 7mg/dl altında <strong>ve</strong>ya 7.5 mg/dl altında + hipokalsemi bulguları varsa<br />

(%10 kalsiyum glukonat) <strong>ve</strong>rilir.<br />

Serum kalsiyumu 7-7.5 mg/dl arasındaysa kalsiyum infüzyonu + kalsitriol (1-4 µg /gün)<br />

<strong>ve</strong> oral kalsiyum (kalsiyum karbonat 1-4gr /gün) ila<strong>ve</strong> edilir.<br />

Serum kalsiyumu 8.5-9.5 mg/dl arasında tutulacak şekilde oral replasman düzenlenir.


Fosfat replasmanı düzey 1 mg/dl altına inmedikçe planlanmaz. Dirençli hipokalsemilerde<br />

magnezyum oral tedavi 1500 mg/gün idame tedavide eklemelidir. Kalsitriol PTH gen<br />

transkripsiyonunu baskılar. Kalan paratiroid dokusu için sorun oluşturabilir. Özellikle<br />

ototransplante edilen paratiroid dokusunun gelişimini engelleyebilir.<br />

Hedef düşük-normal serum kalsiyum düzeyidir (8.4 mg/dl’ye kadar çıkmak).<br />

8.4.2. Medikal <strong>Tedavi</strong><br />

Hiperkalsemik bir hastada genel önlemler olan yeterli hidrasyon (izotonik sodyum klorür<br />

ile), diüretik kullanımı <strong>ve</strong> immobilizasyondan kaçınma, gıda ile alınan kalsiyum 800 mg/<br />

günü geçmemesi uygulaması başlatılır.<br />

Bisfosfanatlar kemik mineral yoğunluğu osteoporoz sınılarında olan ancak <strong>ve</strong> cerahiye<br />

gidemeyecek hastalarda kullanılmalidır<br />

Kalsimimetik bir ajan olan cinacalcet kalsiyum hafif hiperparatiroidili hastaların çoğunda<br />

kalsiyum düzeylerini normalleştirir. Hiperparatirodili hiperkalsemik <strong>ve</strong> cerrahiye<br />

gidemeyecek hastalarda alternatif olabilir<br />

8.4.2.1. Cerrahi <strong>Tedavi</strong> Uygulanmayan Asemptomatik Primer Hipertiroidili<br />

Hastanin Takibi<br />

Dehidratasyondan kaçınılması, günde 2000 ml sıvı alımının sağlanması önerilir. Cerrahi<br />

tedavi planlanmayan hasta takibe alınır. Serum kalsiyum <strong>ve</strong> serum kreatinin düzeyinin<br />

her yıl bakılması önerilir. Üriner kalsiyum atılımı <strong>ve</strong> kreatinin klirensi takibi düzenli<br />

abdominal USG <strong>ve</strong>ya radyolojik görüntüleme önerilmez. <strong>Kemik</strong> yoğunluğu<br />

değerlendirmesi hastanın gereksinimine göre değişmekle birlikte 1-2 yıllık aralarla üç<br />

alandan (önkol, femur, lomber) yapılması önerilmektedir.<br />

Osteoporoz varlığında antirezorptif tedavi önerilir. Cerrahi yapılamayan hiperkalsemik<br />

hastalarda cinacalcet kullanılabilir.<br />

Başka nedenlerle tiazid, furasemid kullanan hastalarda dikkatli olunmalıdır.<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

35


PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

36<br />

Primer Hiperparatiroidi <strong>Tedavi</strong>: TEMD Önerisi<br />

• Laboratuvar olarak hiperparatiroidisi gösterilmiş <strong>ve</strong> hastalığa ait spesifik<br />

semptom <strong>ve</strong> bulgular taşıyan tüm hastalara cerrahi tedavi önerilir.<br />

• Asemptomatik hastalarda ise cerrahi tedavi, uygun endikasyon varsa<br />

düşünülür.<br />

• Asemptomatik Primer Hiperparatiroidili hastalarda şu kriterlerden birinin<br />

varlığında operasyon düşünülmelidir.<br />

Serum kalsiyum konsantrasyonunun üst limitin 1 mg/dl üzerinde olması<br />

Kreatinin klirensinin 60 ml/dak altında olması<br />

KMY ölçümlerinde osteoporoz <strong>ve</strong>ya frajilite kırığı varlığı<br />

50 yaş yaşından genç olması<br />

• Operasyondan hemen sonra serum kalsiyum <strong>ve</strong> PTH değeri ölçülmelidir.<br />

• Postoperati<strong>ve</strong> dönemde PTH düzeyinin düşük normal bulunması operasyonun<br />

başarılı olduğunu gösterir. PTH yüksek bulunması halinde gözden kaçan <strong>ve</strong>ya<br />

ektopik paratiroid adenoma/hiperplazisi düşünülmelidir.<br />

• Cerrahi endikasyonu olmayan kişilerde yılda bir kez serum kalsiyum <strong>ve</strong> serum<br />

kreatinin düzeyleri <strong>ve</strong> 2 yılda bir KMY ölçümü önerilir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Sil<strong>ve</strong>rberg SJ, Lewiecki EM, Mosekilde L, Peacock M, Rubin MR. Presentation of asymptomatic<br />

primary hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol<br />

Metab 2009; 94:351-65.<br />

2. Eastell R, Arnold A, Brandi ML, Brown EM, D'Amour P, Hanley DA, Rao DS, Rubin MR, Goltzman D,<br />

Sil<strong>ve</strong>rberg SJ, Marx SJ, Peacock M, Mosekilde L, Bouillon R, Lewiecki EM. Diagnosis of asymptomatic<br />

primary hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol<br />

Metab 2009;94: 340-50.<br />

3. Blezikian JP, Khan AA, Potts JT. Guidelines fort he management of asymptomatic primary<br />

hyperparathyroidism: Summary statement from third international workshop. J Clin Endocrinol<br />

Metab 2009; 94: 335-9.<br />

4. Udelsman R, Pasieka JL, Sturgeon C, Young JE, Clark OH. Surgery for asymptomatic primary<br />

hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol Metab<br />

2009; 94: 366-72.<br />

5. Khan A, Grey A, Shoback D. Medical management of asymptomatic primary<br />

hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol Metab<br />

2009;94:373-81.


HİPOKALSEMİ<br />

Tan›m: Hipokalsemi serum kalsiyum düzeylerinin normalin altında<br />

olmasıdır. Total kalsiyum düzeyleri


HİPOKALSEMİ<br />

38<br />

Magnezyum yetersizliği: Magnezyum eksikliğinde PTH fonksiyonları <strong>ve</strong> PTH salınımı geri<br />

dönüşümlü değişikliğe uğrar. Ilımlı düşme PTH salınımını artırır. Ciddi magnezyum<br />

eksikliğinde (


9.3. Laboratuvar Bulguları<br />

Hipokalsemi varlığında, fosfor, PTH, 25(OH) D vitamini, kreatinin, albümin düzeyleri<br />

birlikte değerlendirilmelidir.<br />

9.4. Hipokalseminin Ayırıcı <strong>Tanı</strong>sı<br />

Hipokalsemi diğer nedenler araştırılırken bulundu ise serum proteinleri bakılmalı <strong>ve</strong><br />

ionize kalsiyum değerlendirilmelidir. Hipoalbüminemide total serum kalsiyum düşük,<br />

iyonize kalsiyum düzeyleri normaldir. İyonize kalsiyum doğrudan hesaplanabilir ya da<br />

hipoalbümineminin etkisi aşağıdaki şekilde kabaca düzeltilebilir.<br />

Düzeltilmiş serum kalsiyum= ölçülen serum kalsiyum+ (0.8)(4-ölçülen serum albumin).<br />

Akut kalsiyum değişikliklerinde hiper<strong>ve</strong>ntilasyon sendromu (respiratuvar alkaloz),<br />

massif kan transfüzyonu (sitrat), rabdomiyolize neden olan travma, kemoterapi sonu<br />

tümör lizis sendromu, İV infüzyon ya da lavmanla fosfat <strong>ve</strong>rilmesi akla gelmelidir.<br />

Re<strong>ve</strong>rsibl hipoparatiroidizm hipomagnezemi ile sıklıkla birliktedir. Steatore, karaciğer<br />

hastalıkları, ya da böbrek yetersizliği vitamin D metabolizma bozukluğunu gösterir.<br />

Pratikte hipokalsemi, hiperfosfatemi, PTH yükselmesi <strong>ve</strong> AHO ile birlikte ya da tek<br />

başına D vitamini metabolitlerinin normal olması PTH’ya direnci gösterir.<br />

9.5. Hipokalseminin <strong>Tedavi</strong>si<br />

Amaç hiperkalsemi, hiperfosfatemi, hiperkalsiüri, nefrolitiyazis ya da ektopik<br />

kalsifikasyona neden olmadan klinik, biyokimyasal <strong>ve</strong> radyolojik anormallikleri ortadan<br />

kaldırmaktır. Oral kalsiyum tuzları <strong>ve</strong> vitamin D analogları hipokalsemik hastaların<br />

tedavisinde temeldir.<br />

Ciddi hipokalsemide serum kalsiyumu ilk tedavi ayında günlük, orta şiddetli hipokalsemide<br />

haftalık kontrol edilmelidir, <strong>Tedavi</strong> başlangıcından sonra serum PTH <strong>ve</strong> 24 saatlik idrar<br />

kalsiyum atılımı 2-4 hafta içerisinde incelenmelidir. Düşük idrar kalsiyum tedaviye kötü<br />

uyumu, kalsiyumun yetersiz absorbsiyonunu <strong>ve</strong> artmış kemik uptake’i gösterir. İdrar<br />

kalsiyum ölçümü nefrolitiazisten sakınmak için de yararlıdır. <strong>Tedavi</strong>den sonra 1-3 ay<br />

arasında bu parametreler kontrol edilmelidir.<br />

9.5.1. Akut Hipokalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Tetani, laringospazm ya da konvulziyon varsa acil tedavi edilmelidir. Kalsiyum glukonat<br />

ya da kalsiyum klorür şeklinde irritan olduğu için dilue ederek <strong>ve</strong>rilmelidir. İnfüzyon hızı<br />

dakikada 10 ml’yi aşmamalıdır. Hızlı <strong>ve</strong>rilirse kardiyak arrest gelişir. %10’luk kalsiyum<br />

glukonatın 10 ml’si yaklaşık 93 mg, kalsiyum klorürün ise 272 mg .elemental kalsiyum<br />

sağlar. İnfüzyona belirtiler kayboluncaya kadar ya da serum kalsiyum düzeyi 7 mg/dL<br />

üzerine çıkıncaya kadar yavaş olarak devam edilir. Ciddi hipokalsemide 10 dakika<br />

içerisinde 200 mg elemental kalsiyum <strong>ve</strong>rilebilir. Oral tedavi etkili oluncaya kadar 400-<br />

1000 mg/24 saat dozunda olacak şekilde kalsiyum infüzyonu yapılabilir. Elemental<br />

kalsiyum (10-15 mg/kg) 6-8 saat üzerinde infüze edilmeli, serum kalsiyum düzeyleri<br />

ölçülmelidir. Digital kullananlarda dikkatli <strong>ve</strong>rilir. Akut hipokalsemide aynı zamanda oral<br />

kalsiyum <strong>ve</strong> kısa etkili D vitamini başlanmalıdır.<br />

HİPOKALSEMİ<br />

39


HİPOKALSEMİ<br />

40<br />

9.5.2. Kronik Hipokalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Hedef kalsiyum düzeylerini 8,5-9,5 mg/dL civarında tutmak, idrar kalsiyum atılımının 400<br />

mg/günün altında olmasını sağlamaktır. Daha düşük düzeylerde hiperfosfatermiye bağlı<br />

katarakt eğilimi ortaya çıkar. Kronik hipokalsemide oral kalsiyum tuzları <strong>ve</strong>rilir. Kalsiyum<br />

karbonat tercih edilmelidir, %40 elementer kalsiyum içerir. en ucuzudur. Kalsiyum<br />

glukonat %9, kalsiyum laktat %13, kalsiyum sitrat %21, trikalsiyum fosfat ise %39<br />

elemental kalsiyum içerir. Ama yeterli emilim için asidifikasyon gerekir. Aklorhidride <strong>ve</strong><br />

gastrik asid sekresyonunu inhibe eden ilaç kullanımında önemlidir. Kalsiyum karbonat 1<br />

g ya da daha az bölünmüş dozlarda gıda ile, narenciye içeren içeceklerle <strong>ve</strong>rilirse<br />

maksimal absorbsiyon sağlar. Görece yüksek doz kalsiyum tuzları (1500-3000 mg günlük<br />

elemental kalsiyum tedavisi) önerilir.<br />

9.5.3. Vitamin D <strong>ve</strong> Metabolitleri ile <strong>Tedavi</strong><br />

Oral kalsiyum tedavisi hipokalsemi semptomlarını hafifletir. Buna karşın birçok hastada D<br />

vitamini ya da metabolitleri ile tedavi gerekir.<br />

25(OH)D düzeyi 20 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesi yapılmalıdır.<br />

Yükleme olarak 8 hafta boyunca haftada bir kez 50000 IU vitamin D <strong>ve</strong>rildikten sonra<br />

günde 1500-2000 IU idame ile devam edilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> başlandıktan 3-6 hafta sonra serum 25(OH)D düzeyi ölçülmelidir. Eğer hedef<br />

düzeye ulaşılamamışsa ek doz <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Serum seviyesi 30 ng/ml altında kalanlarda gastrointestinal emilim problemleri <strong>ve</strong>ya<br />

tedavi uyumsuzluğu düşünülmelidir. Obezlerde, vitamin D metabolizmasını hızlandıran<br />

ilaç (glukokortikoid, antiepileptik) ilaç kullanlarda yükleme <strong>ve</strong> idame dozu 2-3 kat olmalıdır<br />

(8 hafta 100000 IU/hafta ardından 3000-6000 IU idame).<br />

25(OH)D düzeyi 30 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesine gerek yoktur.<br />

İdame doz ile (1500-2000 IU vitamin D) tedaviye başlanılır.<br />

Böbrek hasarı gibi 1α- hidroksilaz eksikliğinde, hipoparatiroidizm (PTH direnci), ya da<br />

vitamin D-dependan raşitizm kalsitriol 0.25-1 µg/gün ya da dihidrotaşisterol (AT 10) 0.2-1<br />

mg/gün <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Kalsitriol <strong>ve</strong> 1α-(OH)D hızlı etkilidir <strong>ve</strong> ilaç kesilince etkisi daha çabuk azalır. Dihidrotaşisterol<br />

PTH etkisi olmayan hastalarda da aktifdir, maliyeti düşüktür. Dezavantajı plazma<br />

düzeylerinin ölçülememesidir. Kalsitriol <strong>ve</strong> alfakalsidiolun etkisinin başlaması 1-2 gün, bitişi<br />

2-3 gün; ergokalsiferolün 4-7 gün, dihidrotaşisterolün 4-7 gün, etki bitişi ise<br />

ergokalsiferolde haftalar-aylar, dihidrotaşisterolde ise 7-21 gün sürer.<br />

D vitamini toksisitesinden sakınmak için kalsiyum düzeyi monitorize edilmeli <strong>ve</strong> <strong>ve</strong> tedavi<br />

bireyselleştirilmelidir. Serum kalsiyum, idrar kalsiyum <strong>ve</strong> serum kreatinin düzeyleri sıklıkla<br />

ölçülmelidir. Asemptomatik hiperkalsiüri ile erken toksisite tanımlanabilir. Daha ciddi<br />

vitamin D intoksikasyonu semptomatik <strong>ve</strong> asemptomatik hiperkalsemi ile birliktedir.<br />

Toksisite sırasında renal fonksiyonlar bozulabilir <strong>ve</strong> tekrarlayan vitamin D toksisitesi<br />

progressif renal yetersizliğe neden olur. Hiperkalsemi olursa, vitamin D <strong>ve</strong> kalsiyum<br />

kesilmelidir.


Hipokalsemi ile hipomagnezemi varsa magnezyum <strong>ve</strong>rilmelidir. İV, 100 mEq 24 saatin<br />

üzerinde <strong>ve</strong>rilmelidir. Paranteral magnezyumun büyük kısmı idrarla atıldığı için vücut<br />

depolarını yenilemek için oral magnezyum preparatları kullanılır. Böbrek hasarında<br />

magnezyum dozları azaltılmalıdır..<br />

9.5.4. Komplikasyon<br />

En sık komplikasyon yetersiz tedavi ya da aşırı tedavidir. Hiperkalsemide böbrek taşları<br />

gelişebilir. 6 ayda bir idrarda kalsiyum kontrolu yapılmalıdır. İdrarı dilüe etmek için özellikle<br />

yatarken de aşırı sıvı alınmalıdır.<br />

9.5.5. Diğer İlaçların Etkisi<br />

Tiazid diüretikler renal kalsiyum reabsorbsiyonunun artırır <strong>ve</strong> vitamin D <strong>ve</strong> kalsiyum<br />

alanlarda hiperkalsemiyi presipite edebilir. Hafif hipoparatiroidili hastalarda sodyum<br />

kısıtlaması ile uzun etkili tiazid diüretik total <strong>ve</strong> ionize serum kalsiyum düzeylerini artırır.<br />

Fosfat bağlayan antiasidler serum fosfat düzeyini azaltırlar hipoparatiroidizmli<br />

hastalarda kullanılır; çünkü renal fosfat klirensi arttıkça serum kalsiyum düzeyleri de artar.<br />

Kaynaklar<br />

TEMD Önerisi:<br />

• Hipokalsemi varlığında fosfor, PTH, 25(OH)D, kreatinin, albümin düzeyleri<br />

birlikte değerlendirilmeli <strong>ve</strong> nedene göre tedavi planlanmalıdır.<br />

1. Jan de Beur SM, Streeten EA, Levine MA.Hypoparathyroidism and other causes of<br />

hypocalcemia. In: Becker KL, ed, Principles and Practice of Endocrinology and Metabolism.<br />

Lippincott Williams and Wilkins, Philadelphia:2001;586-603<br />

2. Bringhurst FR, Demay MB, Kronenberg HM. Hormones and disorders of Mineral Metabolism.<br />

In:Kronenberg HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, eds. Williams Textbook of<br />

Endocrinology.Saunders, Philadelphia:2008; 1241-9<br />

3. Shoback D, Marcus R, Bikle D. Metabolic bone disease. In: Greenspan FS, Gardner DG,eds.<br />

Lange Medical Books/McGraw-Hill, New York:2004;324-30<br />

HİPOKALSEMİ<br />

41


HİPOPARATİROİDİ<br />

42<br />

10.1. Hipoparatiroidi Nedenleri<br />

HİPOPARATİROİDİ<br />

Tan›m: Hipoparatiroidi, Paratiroid hormonu (PTH) yetersizliği ile oluşan klinik tablodur.<br />

Psödohipoparatiroidi, dokulardaki PTH direnci nedeniyle klinik belirtiler hipoparatiroidi<br />

ile benzer fakat serum PTH seviyesi normaldir.<br />

Hipoparatiroidi ya paratiroid bezlerinin yeterli hormon sentez edememesi ya da çok<br />

daha nadir olarak PTH reseptör direnci nedeni ile gelişir. Kazanılmış hipoparatiroidi<br />

cerrahi, otoimmünite, radyasyon, metaztaz, ağır metallerin depolanmasına bağlı<br />

paratiroid hücrelerinin hasarlanması sonucu gelişebilir. Ayrıca paratiroid hormonun<br />

sentezlenmesinde kofaktör olarak rol alan magnezyumun şiddetli eksikliği durumlarında<br />

hipoparatiroidi görülebilir.<br />

Edinsel hipoparatiroidi en sık olarak boyun bölgesine uygulanan cerrahi sonrası görülür.<br />

Operasyon sırasında paratiroid bezlerin tamamının istenmeden çıkarılması, <strong>ve</strong>ya<br />

hasarlanması nedeni ile oluşabileceği gibi daha sıklıkla kan akımının kesilmesi<br />

sonucunda ortaya çıkar. Boyun bölgesine uygulanan her çeşit cerrahi girişim sonrasında<br />

gelişebilir. Paratiroidektomiler sonrası ortaya çıkabileceği gibi, daha sıklıkla özellikle total<br />

tiroidektomiler sonrasında <strong>ve</strong>ya boyun disseksiyonları sonrasında gelişebilir. Total<br />

tiroidektomi operasyonlarından sonra %10 oranında geçici hipoparatiroidi görülebilir.<br />

Kalıcı hipoparatiroidi operasyondan 6 ay sonra hipoparatiroidinin sebat etmesi olarak<br />

tanımlanır.<br />

10.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Hipoparatiroidide karşılaşacağımız klinik tablo hipokalsemidir. El <strong>ve</strong> ayaklarda uyuşma<br />

hissi, kabızlık, karıncalanma, karpopedal spazm gibi yakınmalar olabileceği gibi hayati<br />

tehdit edecek düzeyde tetaniler, laringeal spazm, bronko spazm, konfüzyon, deliryum<br />

<strong>ve</strong>ya konvülsiyonlar ile karşılaşılabilir. Hipokalsemi konjestif kalp yetmeliğine yol açabilir<br />

<strong>ve</strong>ya uzamış QT mesafesi ile birlikte çeşitli tipte aritmilere neden olabilir. <strong>Tedavi</strong>lere dirençli<br />

<strong>ve</strong> etyolojisi belirlenemeyen konjestif kalp yetemezliklerinde hipokalsemi akla gelmelidir.<br />

Hipokalsemi aşikar olmadığı durumda Trousseau belirtisi denilen muayene yöntemi ile<br />

aşikar hale getirilebilir. Tansiyon aletinin manşonu sistolik basıncın 20 mmHG kadar<br />

üzerinde şişirilerek beklenir. Üç dakika içinde parmaklarda ebe eli görüntüsü olarak<br />

adlandırılan karpal spazmın gelişmesi pozitif, yani hipokalsemi varlığı olarak kabul edilir.<br />

Hipokalseminin diğer bir göstergesi Chvostek belirtisidir. Kulak önünde zigomatik<br />

kemiğin hemen altında olan fasiyal sinir trasesi üzerine yapılan perküsyon ile ağız, burun<br />

<strong>ve</strong> göz kenarında olan çekilme halinde Chvostek belirtisi pozitif kabul edilir.


10.3. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Hipokalsemi belirtilerinin varlığı ile serum kalsiyum seviyesi her zaman paralel değildir.<br />

Akut gelişen hipokalsemide durumlarında serum kalsiyum seviyeleri normalin çok az<br />

altındaki olsa bile semptomlar görülebilir. Buna karşın kronik hipokalsemi durumlarında<br />

çok daha düşük serum kalsiyum seviyelerinde bile, hastalarda hiçbir semptom<br />

görülmeyebilir. Klinik belirtilerin ortaya çıkmasında diğer önemli bir faktör de arterial pH<br />

seviyesidir. Asidoz durumlarında iyonize fraksiyon arttığı için hastalar asemptomatik<br />

olabilirken, alkoloz durumlarında normal serum kalsiyum seviyelerinde bile hipokalsemi<br />

semptomları görülebilir.<br />

Hipokalsemi saptanmış bir kişinin fizik muayenesinde dikkat edilecek ilk bulgu boyun<br />

bölgesinde skar izi olup olmadığıdır. Poliglandüler sendromlar açısından kandidiyazis<br />

<strong>ve</strong>ya vitiligo varlığı ipucu olabilir. Metal depolanması açısından generalize bronz<br />

görünüm, karaciğer yetmezliği belirtileri saptanabilir.<br />

Hipokalsemi saptanan hastada albümin ölçümü ile düzeltilmiş kalsiyum hesabı<br />

yapılmalıdır. Hipokalsemi varlığı da düşük-normal PTH, hipoparatiroidi için klasiktir.<br />

Psödo-hipoparatiroidide hipokalsemi <strong>ve</strong> hiperfosfatemiyle birlikte yüksek PTH seviyesi<br />

izlenir. Hipomagnezemiye bağlı hipoparatiroidide PTH düşüklüğü ile birlikte genellikle<br />

hafif bir hipokalsemi görülür. Serum magnezyum seviyesi çok düşük bulunmayabilir.<br />

Hipokalsemili bir hastada fosfor, PTH, albümin ile birlikte serum vitamin D seviyesi de<br />

ölçülmelidir. D vitamini yetersizliğine bağlı hipokalsemide serum fosfor seviyesi düşük <strong>ve</strong><br />

PTH seviyesi yüksektir.<br />

10.4. <strong>Tedavi</strong><br />

Hipoparatiroidi tedavisi semptomların varlığına, derecesine göre düzenlenir.<br />

Asemptomatik olan hipokalsemi durumlarında tedavi genellikle oral ilaçlar ile yapılırken,<br />

yaşamı tehdit eder semptomların varlığında hipokalsemi acil olarak düzeltilmelidir.<br />

Karpopedal spazm, tetani, konvülsiyon gibi belirtilerin varlığında hemen müdahale<br />

edilmeli <strong>ve</strong> intra<strong>ve</strong>nöz kalsiyum infüzyonu yapılmalıdır. Bu amaçla 1-2 ampul kalsiyum<br />

glukonat yavaş infüzyon ile (yaklaşık 10 dakika) intra<strong>ve</strong>nöz olarak uygulanabilir. Bu<br />

uygulama 2-3 saat süre ile serum kalsiyum seviyesinin normal seviyelerde kalmasını<br />

sağlar. Bu nedenle uzun süreli tedavi için intra<strong>ve</strong>nöz infüzyon devam ettirilmelidir.<br />

10 ampul %10’luk kalsiyum glukonat (10 cc de 90 mg elemental kalsiyum) %5 dextroz ile<br />

1000 cc ye tamamlanarak mililitresinde 1 mg elemental kalsiyum içeren solusyon<br />

hazırlanmış olur. Saatte yaklaşık 50 ml ile infüzyona başlanır. saatlik aralıklarla serum<br />

kalsiyum seviyesi kontrol edilerek infüzyon hızı ayarlanır. Hastaların gereksinimleri genel<br />

olarak 0.5-3 mg/kg/saat arasındadır. Oral tedavi başlandıktan sonra serum kalsiyum<br />

seviyeleri kontrol edilerek infüzyon yavaş yavaş kesilir.<br />

Semptomları belirgin olmayan <strong>ve</strong> serum kalsiyum seviyesi hafif düşük olan hastalarda<br />

intra<strong>ve</strong>nöz tedavi uygulanmadan oral olarak tedavi başlanabilir. Uzun süreli<br />

hipokalsemisi olan hastalarda derin sayılabilecek seviyelerde (


HİPOPARATİROİDİ<br />

44<br />

Uzun süreli tedavi için oral kalsiyum preperatları kullanılır. Bu amaçla kullanılan kalsiyum<br />

preperatlarının elemental kalsiyum içerikleri farklıdır. Genel olarak günlük gereksinim 500-<br />

2000 mg elemental kalsiyum kadardır. Kalsiyum preparatları kalsiyum tuzları olduğundan<br />

elemental kalsiyum içeriği dikkate alınmalıdır. Kalsiyum preperatlarının emiliminin iyi<br />

olabilmesi için yemekler ile birlikte <strong>ve</strong>rilmesi önerilir. Konstipasyon en sık yan etkisidir.<br />

Serum kalsiyum seviyesini yükseltmek için oral kalsiyum preperatları yanında<br />

gastrointestinal emilimi artıracak D vitamini tedavisi de <strong>ve</strong>rmek gerekir. Kolekalsiferol<br />

(vitamin D3) kullanılabilir. Günlük doz 20000-100000 arasında olmalıdır. Aktif D vitamini<br />

1-25 dihidroksi kolekalsiferol (calcitriol) <strong>ve</strong>ya 1 alfa hidroksi kolekalsiferol (alfacalcidiol)<br />

etkinliği daha hızlı olarak ortaya çıkan preparatlardır. Ancak stabil doz aralığını tutturmak<br />

daha güç olabilir. Aktif D vitamini tercih edildiğinde günde 1 <strong>ve</strong>ya 2 kez olmak üzere 0,25-<br />

1,0 ug dozunda kullanılmalıdır. D vitamini tedavisinde en önemli sorun D vitamini<br />

toksisitesi ile karşılaşılmasıdır.<br />

Kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini tedavisine karşın serum kalsiyum seviyesi yeterli yükseltilemeyen<br />

<strong>ve</strong> özellikle hiperkalsiüri nedeni ile risk altında olan hastalarda renal kalsiyum atılımını<br />

azaltmak için tedaviye thiazide gurubu diüretikler eklenebilir. Hiperfosfatemisi belirgin<br />

olan hastalarda fosfattan zengin gıdaların tüketimi azaltılır. Ayrıca fosfat bağlayıcı ilaç<br />

tedavisi önerilebilir.<br />

Hipoparatioridi olgularında serum kalsiyum seviyesi 8-8,5 mg/dl civarında tutulmalıdır.<br />

Stabil olgularda takiplerin 6 aylık periodlar ile yapılması önerilir. Kontrollerinde serum<br />

kalsiyum, fosfor <strong>ve</strong> kreatinin yanında 24 saatlik idrarlarında da kalsiyum <strong>ve</strong> kreatinin<br />

kontrol etmek gerekir. İdrar kalsiyum atılımı 300 mg/dl altında olmalıdır. Hiperkalsiüri<br />

durumlarında tedaviye tiazide gurubu diüretik eklenebilir.<br />

Yumuşak doku kalsifikasyonlarının gelişmemesi için serum kalsiyum <strong>ve</strong> fosfor düzeyleri<br />

çarpanları 55 den az olması istenir.<br />

Hipoparatiroidi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Hipoparatiroidi tanısı hipokalsemi, düşük PTH düzeyleri ile konur<br />

• Hipoparatiroidi tedavisi, semptomların varlığına <strong>ve</strong> derecesine göre<br />

düzenlenir.<br />

• Asemptomatik olan hipokalsemi durumlarında tedavi oral kalsiyum<br />

preparatları <strong>ve</strong> D vitamini ile yapılır.<br />

• Yaşamı tehdit eden semptomların varlığında hipokalsemi acil olarak<br />

intra<strong>ve</strong>nöz yoldan düzeltilmelidir.<br />

• Hipoparatiroidi olgularında serum kalsiyum seviyesi 8-8,5 mg/dl civarında<br />

tutulmalıdır.<br />

• Stabil olgularda takipler 6 aylık periodlar ile yapılmalıdır. Kontrollerinde<br />

serum kalsiyum, fosfor <strong>ve</strong> kreatinin yanında 24 saatlik idrar da kalsiyum <strong>ve</strong><br />

kreatinin atılımı ölçülmelidir.


Kaynaklar<br />

1. Weisenger JR, Bellorin-Font E. Magnesium and phosphorus. Lancet 1998;352:391-6.<br />

2. Halevy J, Bulvik S. Se<strong>ve</strong>re hypophosphatemia in hospitalized patients. Arch Intern Med.<br />

1988;148:153-5.<br />

3. Amanzadeh J, Reilly RF Jr. Hypophosphatemia: an evidence-based approach to its clinical<br />

consequenses and management. Nat Clin Pract Nephrol. 2006; 2(3):136-1484-Gaasbeek A,<br />

Meinders E. Hypophosphatemia:An update on its etiology and treatment. The Am J Med<br />

2005;118:1094-101.<br />

HİPOPARATİROİDİ<br />

45


GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

46<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

Tan›m: Gebelikte serum kalsiyumunun üst sınırı 9.5 mg/dl alt sınırı 8.1 mg/dl<br />

olarak kabul edilmektedir.<br />

11.1. Genel Bilgiler<br />

Gebelik boyunca anneden fetüse 25-30 gr kalsiyum transferi olur. Bunun %80’i üçüncü<br />

trimesterde gerçekleşir. Total kalsiyum düzeyi fizyolojik hipoalbüminemi nedeniyle<br />

azalmakla birlikte iyonize kalsiyum düzeyi değişmez. Bu nedenle, gebelikte kalsiyumun<br />

üst sınırı 9.5 mg/dl kabul edilmektedir.<br />

Plasenta <strong>ve</strong> renal 1,25(OH)2D yapımında <strong>ve</strong> PTHrP artış olur, buna bağlı olarak da<br />

gastrointestinal sistemden kalsiyum emilimi artar. Parathormon düzeyi gebelik boyunca<br />

düşer, PTHrP artar.<br />

İdrarda kalsiyum atılımı da artar. Artmış kalsiyum emilimi <strong>ve</strong> artmış kalsiyum atılımı<br />

“absorptif hiperkalsiüri” olarak adlandırılır. Tüm bu değişiklikler fetusa kalsiyum transferi<br />

için gereklidir.<br />

11.2. Gebelikte Hİperkalsemi<br />

Serum kalsiyumunun normalin üst sınırını aşması durumudur. Gebelikte fizyolojik<br />

hipoalbüminemi nedeniyle total kalsiyum düşeceğinden kalsiyum üst sınırı 9.5 mg/dl<br />

kabul edilmektedir.<br />

Gebe bir kadında serum kalsiyumunun 9.5 mg/dl’nin üstüne çıkması <strong>ve</strong>ya iyonize<br />

kalsiyumun yüksek çıkması hiperkalsemi olarak tanımlanır. Gebelerde Primer<br />

hiperparatiroidizm <strong>ve</strong> İmmobilizasyon (yatak istirahati vs…) en sık nedendir.<br />

11.2.2. Primer Hiperparatiroidizm<br />

Total kalsiyumun 9.5 mg/dl’den fazla olması <strong>ve</strong>ya iyonize kalsiyumun normalin üst sınırı<br />

geçmesi <strong>ve</strong> parathormon düzeyinin yüksek <strong>ve</strong>ya yüksek-normal bulunması tanı<br />

koydurur. Gebelikte çoğunlukla semptomatik olmasına karşın düşünülmediği için tanı<br />

atlanabilir. Semptomlar gebelik semptomları ile karışabilir. Bulantı, kusma <strong>ve</strong> anoreksi<br />

hiperemezis gravidarumla karışabilir. Yorgunluk, kas güçsüzlüğü, başağrısı, konfüzyon,<br />

duygu durum değişiklikleri sıklıkla görülür. Nefrolitiazis <strong>ve</strong> pankreatit sıklığı gebelerde<br />

artmıştır. Uzayan bulantı, kusma, karın ağrısı olan gebelerde mutlaka hiperkalsemi <strong>ve</strong><br />

pankreatit düşünülmelidir.


Asemptomatik hiperparatiroidizmli gebelerde de hiperkalsemik kriz görülebilir. Neonatal<br />

komplikasyonlar; polihidramnios, prematür doğum, ölü doğum, neonatal hipokalsemi<br />

<strong>ve</strong> neonatal ölümdür. Kalsiyumun 10.5 mg/dl üstündeki düzeyleri fetal kayıp oranını<br />

doğrusal olarak artırmaktadır. Familyal hipokalsiürik hiperkalsemiden idrar kalsiyum<br />

atılımının normal <strong>ve</strong>ya yüksek olması <strong>ve</strong> aile öyküsünün bulunmaması ile ayırt edilir.<br />

11.2.3. Hiperkalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Gebeliğin hangi dönemi olursa olsun kalsiyum düzeylerinin çok yükseldiği (≥12 mg/dl)<br />

hiperkalsemik kriz pankreatit, mental durum değişiklikleri <strong>ve</strong> aritmi gibi hayatı tehdit eden<br />

komplikasyonlarda acil tedavi gerekir. Bu hastaları hospitalize edip, acil fetal<br />

değerlendirme yapmak gerekir.<br />

Acil tedavide ilk basamak izotonik sodyum klorür ile sıvı kaybını yerine koyduktan sonra<br />

renal tübüler kalsiyum reabsobsiyonunu engellemek için, aralıklı intra<strong>ve</strong>nöz furosemid<br />

<strong>ve</strong>rmektir.<br />

İntra<strong>ve</strong>nöz bisfosfonatlar plasentayı geçerler <strong>ve</strong> fetüsün kemik gelişimini olumsuz<br />

etkilerler. Gebelikte kontrendikedirler. Ancak hayatı tehdit eden hiperkalsemilerde<br />

kar/zarar oranı hesaplanarak <strong>ve</strong>rilebilirler.<br />

Subkutan kalsitonin <strong>ve</strong> oral fosfat gebelikte kategori C olarak bildirilmiştir, zorunlu<br />

olmadıkça kullanılmamalıdırlar. Kalsitonin plasentayı geçmez, acil durumlarda<br />

kalsiyumu akut düşürmek için <strong>ve</strong>rilebilir ancak taşiflaksi riski kullanımını kısıtlamaktadır.<br />

Taşiflaksi 2-3 gün içinde gelişebilir.<br />

Primer hiperparatiroidizm varlığında, serum kalsiyumu hayatı tehdit eden düzeylerde ise<br />

yukarıdaki öneriler doğrultusunda acil tedavi uygulandıktan sonra trimestere<br />

bakılmaksızın paratiroid cerrahisi yapılmalıdır.<br />

Acil tedavi gerektiren durumlar dışında gebelikte primer hiperparatiroidizmin tedavisi 2.<br />

trimesterde cerrahidir. Üçüncü trimesterde cerrahi konusunda çelişkili yayınlar vardır.<br />

Üçüncü trimesterde perinatal komplikasyonların arttığını bildiren çalışmalar olmasına<br />

karşın, başarılı sonuç bildiren çalışmalar da vardır.<br />

Paratiroid galndların değerlendirmesinde Ultrasonografi tercih edilmesi gereken<br />

yöntemdir. Sestamibi ile paratiroid sintigrafisi radyasyon riski nedeniyle gebelikte<br />

kontrendikedir. Magnetik rezonans görüntüleme yapılabilir.<br />

Gebelikte bezi görüntüleme yöntemlerinin yardımıyla minimal invaziv cerrahi de<br />

yapılabilir. Bu esnada yapılan intraoperatif parathormon ölçümleri yol göstericidir.<br />

Gebelikte asemptomatik primer hiperparatiroidizmin tedavisi konusunda görüş birliği yoktur.<br />

Asemptomatik olgularda bile komplikasyonların arttığı bilindiğinden cerrahi önerilmektedir.<br />

Cerrahi yapılmayan olguların ise yakın takibi gerekmektedir. Bu vakalara bol hidrasyon <strong>ve</strong> sık<br />

kalsiyum ölçümleri gereklidir. Operasyon yapılmayanlarda yakın fetal takip gerekir.<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

47


GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

48<br />

Gebelikte Hiperkalsemi <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Acil hiperkalsemi tedavisinde ilk seçenek izotonik sodyum klorür ile hidrasyon<br />

<strong>ve</strong> furosemiddir. Kalsitonin <strong>ve</strong> oral fosfat kategori C düzeyinde önerilir.<br />

• Bisfosfonatlar gebelikte kontrendikedir, ancak hayatı tehdit eden<br />

hiperkalsemilerde başka tedavilerle kalsiyum düşmüyorsa kullanılabilirler.<br />

• Primer hiperparatiroidizmde ilk tedavi seçeneği 2. trimesterde cerrahidir.<br />

Ancak hayatı tehdit eden hiperkalsemide, trimestere bakılmaksızın kalsiyum<br />

düzeyleri acil tedavi ile stabilize edildikten sonra operasyon önerilir.<br />

• Asemptomatik olgularda bile komplikasyonların arttığı bilindiğinden cerrahi<br />

önerilmektedir.<br />

11.3. Gebelikte Hipokalsemi<br />

11.3.1. <strong>Tanı</strong>m<br />

Serum kalsiyum düzeylerinin normalin alt sınırından düşük olmasıdır. Gebelikte serum<br />

kalsiyumunun alt sınırı 8.1 mg/dl kabul edilmektedir. Bu değerlerin altı hipokalsemi tanısı<br />

koydurur.<br />

Total kalsiyum sonuçları albümin düzeylerine göre düzeltilmelidir:<br />

Düzeltilmiş kalsiyum = Ölçülen kalsiyum + 0,8 x (4 - serum albümin)<br />

Gebelikte hipokalseminin en sık nedeni hipooalbüminemi, hipoparatiroidizm,<br />

psödohipoparatiroidizm, magnezyum sülfat tedavisi, magnezyum metabolizması<br />

bozuklukları, vitamin D eksikliğidir.<br />

Hipoparatiroidizm: Semptomlar gebe olmayan kadınlarla aynıdır. <strong>Tanı</strong> düşük serum<br />

kalsiyumu, yüksek serum fosfatı <strong>ve</strong> düşük parathormon düzeyi ile konur. Alkalen fosfataz<br />

genellikle normaldir.<br />

Önceden hipoparatiroidizm varlığı bilinen gebelerde, gebelik sırasında serum kalsiyumu<br />

gebelik öncesine göre yüksek çıkabilir, semptomlar azalır <strong>ve</strong> kalsiyum ihtiyacı azalır . Bu<br />

durum artmış 1,25(OH)D düzeylerinin intestinal kalsiyum absorbsiyonunu artırmasına<br />

bağlı olabilir. Ayrıca gebeliğin geç dönemlerinde artan PTHrP nedeniyle hiperkalsemiye<br />

eğilim olabilir.<br />

Gebelikte hipoparatiroidizm tedavi edilmezse intrauterin fetal hiperparatiroidizme <strong>ve</strong> fetal<br />

ölüme neden olabilir. Ayrıca vitamin, D eksikliği nedeniyle fetal gelişme geriliği <strong>ve</strong><br />

neonatal raşitizm görülebilir .<strong>Tedavi</strong>si gebe olmayan hastalarla aynıdır. Kalsiyumdan<br />

zengin diyet, 50000-150000 IU/gün vitamin D <strong>ve</strong>ya 1-3 µg/gün kalsitriol önerilir. Önerilen<br />

kalsiyum miktarı 1200 mg/gündür. D vitamini olarak mümkünse kalsitriol <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

Teratojenik değildir, terapötik aralığı geniş <strong>ve</strong> yarı ömrü kısa olması nedeni ile<br />

intoksikasyon halinde ilaç kesildiği zaman hiperkalsemi kısa sürede (2-7 gün) düzelir.


Serum kalsiyum düzeylerini düşük-normal aralıkta tutacak şekilde yakın kalsiyum takibi<br />

yapılmalıdır. Postpartum dönemde PTHrP artacağından hiperkalsemi gelişebilir. Bu<br />

nedenle doz ayarlaması yapılmalıdır. Ayrıca vitamin yüksek oranda anne sütüne<br />

geçeceğinden yenidoğanda vitamin D intoksikasyonu yapabileceği akılda tutulmalıdır.<br />

Vitamin D Eksikliği: Vitamin D eksikliği gestasyonel diabetes mellitus <strong>ve</strong> preeklampsi ile<br />

ilişkili bulunmuştur. Vitamin D eksikliği olan kadınların bebeklerinde neonatal<br />

hipokalsemi <strong>ve</strong> sekonder hiperparatiroidizm görülebilir. Bu anne bebeklerinde Tip 1 DM<br />

gelişmesi sıktır. Vitamin D eksikliği olan gebelerde <strong>ve</strong>rilmesi gereken doz günlük<br />

2000 IU/gün vitamin D’dir.<br />

Gebelikte Hipokalsemi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> tedavi önerisi<br />

TEMD Önerisi<br />

• Gebelikte acil hipokalsemi tedavisi gebe olmayanlarla aynıdır. 10-20 ml %10<br />

kalsiyum glukonat intar<strong>ve</strong>nöz 5-10 dakika içinde <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• Serum kalsiyum düzeyine göre aralıklı infüzyonlar tekrarlanabilir <strong>ve</strong>ya<br />

1 mg/kg/saat olacak şekilde %5 dekstroz <strong>ve</strong>ya izotonik serum fizyolojik içinde<br />

sürekli infüzyon şeklinde <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

• Acil müdaheleden sonra kalıcı tedavi spesifik etyolojiye göre planlanmalıdır.<br />

• Gebelikte hipokalsemi tedavisi gebe olmayanlarla aynıdır. Acil tedaviden sonra<br />

oral kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini başlanmalı, gebelikte doz ihtiyacı her trimesterde<br />

değişkenlik göstereceğinden kalsiyum takibi sık aralıklarla yapılmalıdır.<br />

• Kalsiyum düzeyleri düşük-normal aralıkta tutulmalıdır.<br />

• Gebelikte serum kalsiyumunun 8,1 mg/dl altında <strong>ve</strong>ya ionize kalsiyum<br />

duzeyinin duşuk olması hipokalsemi olarak kabul edilir.<br />

• Gebelikte hipokalseminin tanı <strong>ve</strong> ayırıcı tanı algoritması gebe olmayanlarla<br />

aynıdır. hipokalsemi varlığında ilk duşunmesi gereken tanı hipoparatiroidi <strong>ve</strong><br />

vitamin D eksikliğidir.<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

49


GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

50<br />

Kaynaklar<br />

1. Mestman JH. Parathyroid disorders of pregnancy. Semin Perinatol 1998; 22: 485-96.<br />

2. Pothiawala P, Levine SN. Parathyroid surgery in pregnancy: review of the literature and<br />

localization by aspiration for parathyroid hormone le<strong>ve</strong>ls. J Perinatol 2009; 29: 779-84.<br />

3. Schnatz PF, Curry SL. Primary hyperparathyroidism in pregnancy: evidence-based management.<br />

Obstet Gynecol Surv 2002; 57: 365-76.<br />

4. Kovacs CS, Kronenberg HM. Maternal-fetal calcium and bone metabolism during pregnancy,<br />

puerperium and lactation. Endocr Rev 1997; 18: 832-72.<br />

5. Evaluation, Treatment, and Pre<strong>ve</strong>ntion of Vitamin D Deficiency: An Endocrine Society Clinical<br />

Practice guideline. J Clin Endocrinol Metab, 2011, 96:1911-30.


GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Çoğu gebelikte KMY’de bir miktar düşme olsa da gebeliğe bağlı<br />

osteoporoz nadir rastlanan bir durumdur. Gebelik <strong>ve</strong>ya hemen sonrasında<br />

genellikle <strong>ve</strong>rtebral kırıkla belirti <strong>ve</strong>rir.<br />

12.1. Gebelikte <strong>Kemik</strong> Metabolizması<br />

Gebelik <strong>ve</strong> laktasyonda kemik mineral dansitesindeki (KMY) değişimleri değerlendirmenin<br />

metodolojik, teknik <strong>ve</strong> etik sorunları vardır. Osteoporoz tanısında günümüzde altın standart<br />

kabul edilen dual enerji x-ray absorpsiyometre (DXA) radyasyon maruziyeti nedeniyle<br />

gebelikte önerilmemektedir.<br />

Gebelikte kemik döngüsü <strong>ve</strong> trabeküler kemik kaybı artmaktadır. <strong>Kemik</strong> döngü<br />

belirleyicilerinden kemik yıkım belirteçlerinin gebelik boyunca arttığı; yapım belirteçlerinin<br />

gebeliğin erken döneminde azalıp, daha sonra arttığı gösterilmiştir.<br />

Laktasyon Döneminde kemik metabolizması: Laktasyon sırasında trabeküler kemik<br />

kaybının fazla olduğu gösterilmiştir. Laktasyonu uzun süren kadınlarda kemik kaybı daha<br />

fazla bulunmuştur. Postpartum emziren kadınlarda ilk 3-6 ayda lomber <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong><br />

kalçada %3-10 kemik kaybı saptanmıştır. Bu kayıp, gebelikteki kayıptan daha fazladır.<br />

Laktasyonun kesilmesi <strong>ve</strong>ya azalması <strong>ve</strong> menstrüasyonun tekrar başlamasıyla KMY 6-18<br />

ay içinde erken postpartum KMY değerlerine tekrar ulaşır.<br />

Gebelik <strong>ve</strong> laktasyon döneminde ortaya çıkan kemik kaybının uzun dönemde kemik<br />

frajilitesine yol açıp açmadığı bilinmemektedir. Ancak bazı gruplar risk altındadır:<br />

• İkiz/çoğul bebek emziren anneler<br />

• Adölesan anneler<br />

• Menapoza yakın anneler<br />

• O<strong>ve</strong>r fonksiyonları gebelik öncesi bozuk olan anneler<br />

• Gebelik öncesi KMY’si düşük olan anneler<br />

12.1.2. TANI<br />

12.1.2.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Gebeliğin son dönemlerinde <strong>ve</strong>ya erken postpartum dönemde şiddetli sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı,<br />

boyda kısalma osteoporotik kırığı düşündürmelidir. Semptomlar genellikle gebelik<br />

döneminde başlasa da, tanı gebelikten sonra konmaktadır. Bu hastalar direk grafiler <strong>ve</strong><br />

DXA ölçümleriyle değerlendirilmelidirler. Bu hastalarda lomber <strong>ve</strong>rtebra KMY’sinin yaşa<br />

göre %50-75 daha düşük olduğu gösterilmiştir. Proksimal femur KMY’si de bir miktar<br />

düşebilir ancak apendiküler KMY genellikle normaldir.<br />

GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

51


GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

52<br />

12.1.2.3. <strong>Tedavi</strong><br />

Gebelik <strong>ve</strong> laktasyona bağlı osteoporoz genellikle kendi kendini sınırlayan bir durumdur.<br />

Laktasyonun bitmesiyle KMY artmaya başlar. Şiddetli vakalarda kalsiyum, vitamin D <strong>ve</strong><br />

kalsitonin <strong>ve</strong>rilebilir. Bisfosfonatlar gebelik <strong>ve</strong> laktasyonda kontrendikedir.<br />

Gestasyonel <strong>ve</strong> Laktasyon Döneminde Osteoporoz <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong><br />

<strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Gebelik <strong>ve</strong> laktasyon doneminde rutin kemik taraması onerilmemektedir.<br />

• Gebeliğin son donemlerinde <strong>ve</strong> postpartum donemde şiddetli sırt <strong>ve</strong> bel<br />

ağrısı olan kadınlar postpartum donemde direk grafiler <strong>ve</strong> DXA ile<br />

değerlendirilebilir<br />

• Genellikle kendi kendini sınırladığı için tedavi gerekmez.<br />

• Önerilen günlük kalsiyum alımı: 19-50 yaş için minimum 1000 mg,<br />

maksimum 2500 mg.<br />

• Günlük vitamin D miktarı: minimum 2000 IU maksimum 4000 IU.<br />

• Şiddetli vakalarda kalsitonin de <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

• Bisfosfonatlar kontrendikedir. Ancak şiddetli vakalarda laktasyon kesilerek<br />

antiresorptif tedavi <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

12.2. KALÇANIN GEÇİCİ OSTEOPOROZU<br />

Gebeliğin idyopatik osteoporozu olarak da adlandırılır. Gebeliğin özellikle 3. trimesterinde<br />

ortaya çıkan unilateral <strong>ve</strong>ya bilateral kalça osteoporozudur. Femur başında ağrı <strong>ve</strong><br />

demineralizasyon ile seyreder.<br />

12.2.1. <strong>Tanı</strong><br />

Gebeliğin 3. trimesterinde unilateral <strong>ve</strong>ya bilateral kalça ağrısı <strong>ve</strong>ya kırığı olanlarda <strong>ve</strong><br />

kalça hareketleri kısıtlı olanlarda şüphelenilmelidir. Daha önceden bir travma öyküsü <strong>ve</strong>ya<br />

eşlik eden bir hastalık öyküsü yoktur. Ayırıcı tanıda; osteonekroz, enfeksiyon, inflamatuvar<br />

hastalık, primer <strong>ve</strong>ya metastatik karsinom, villonodöler sinovit düşünülmelidir. <strong>Tanı</strong><br />

genellikle klinik bulgular <strong>ve</strong> öyküye dayansa da görüntüleme yöntemleri ayırıcı tanıda<br />

gerekli olabilir.


• Direk grafiler: Gebelikten hemen sonra çekilebilir.<br />

• Gebeliğin gecici kalca osteoporozu 6-12 ay icinde kendiliğinden duzelir. Yatak<br />

istirahati, progresif ambulasyon <strong>ve</strong> analjeziklerle semptomatik tedavi<br />

uygulanmalıdır. Kalca kırığı olan vakalarda ise ortopedi konsultasyonu istenerek<br />

gerekirse reduksiyon uygulanmalıdır.<br />

• DXA: Gebelikten hemen sonra çekilebilir.<br />

• Magnetik rezonans görüntüleme: Gebelik sırasında <strong>ve</strong> laktasyonda çekilebilir.<br />

<strong>Kemik</strong> dansitesinde düşüklük <strong>ve</strong> eklem aralığında efüzyon görülebilir.<br />

• Ultrasonografi: Eklem aralığında efüzyonu gösterebilir.<br />

• Nadiren teknisyum difosfonatlı radyonüklid incelemesi osteonekroz, enfeksiyon <strong>ve</strong><br />

inflamatuvar hastalıklardan ayırt etmek için gerekebilir.<br />

• Bazı hastalarda idrar hidroksiprolin, serum alkalen fosfataz <strong>ve</strong> eritrosit<br />

sedimentasyon hızında hafif artış <strong>ve</strong> kalsitriol düzeylerinde hafif düşüklük saptansa<br />

da laboratuvar bulguları genellikle normaldir.<br />

12.2.2. <strong>Tedavi</strong><br />

Genellikle kendi kendini sınırlayan bir durumdur. Postpartum 6-12 ay içinde kendiliğinden<br />

düzelir. Doğumdan hemen sonra semptomların düzeldiği vakalar da bildirilmiştir.<br />

Semptomatik düzelmeyle birlikte radyolojik bulgular da düzelir. Çok ciddi ağrısı olan <strong>ve</strong><br />

bilateral tutulumu olan vakalara elektif sezaryen önerilebilir. <strong>Tedavi</strong>de yatak istirahati <strong>ve</strong><br />

progresif ambülasyon önerilir. Ağrı için nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tli<br />

analjezikler <strong>ve</strong>rilebilir. Kalça kırığı olan vakalarda internal fiksasyon ile kapalı <strong>ve</strong>ya açık<br />

redüksiyon bildirilmiştir .<br />

Kalçanın Geçici Osteoporozu <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Üçüncü trimester sonlarında <strong>ve</strong> erken postpartum dönemde unilateral<br />

<strong>ve</strong>ya bilateral kalça ağrısı <strong>ve</strong> kalça hareketlerinde kısıtlılık olan kadınlarda<br />

postpartum erken dönemde çekilen direkt grafi, DXA <strong>ve</strong>ya magnetik<br />

rezonans görüntüleme ile tanı konabilir.<br />

12.3. Gebelikte Rastlanan Diğer Durumlar<br />

12.3.1. Heparine Bağlı Osteoporoz<br />

Gebelikte tromboembolik olay riski artmaktadır <strong>ve</strong> endikasyonu olan kadınlar uzun süre<br />

heparin kullanmak zorunda kalmaktadır. Bu da heparine bağlı osteoporoz <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebral<br />

kırık sıklığında artış ile ilişkilidir.<br />

Bu hastalarda heparinin mümkün olan en düşük dozda kullanılması önerilmektedir. Bazı<br />

çalışmalarda düşük molekül ağırlıklı heparinin daha koruyucu olduğu gösterilmişse de bu<br />

konudaki kanıtlar yetersiz kalmaktadır. Heparine bağlı osteoporozda suplemental<br />

kalsiyum, D vitamini <strong>ve</strong>ya kalsitriolün etkinliği kanıtlanamamıştır.<br />

GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

53


GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

54<br />

12.3.2. Magnezyum Sulfata Bağlı Osteoporoz:<br />

Preterm eylemi geciktirmek için kullanılan magnezyum sulfatın uzun süreli <strong>ve</strong>rilmesinin<br />

hipokalsemi, hiperkalsiüri, infantil osteopeni <strong>ve</strong> konjenital raşitizme yol açtığını bildiren<br />

yayınlar mevcuttur. Magnezyum sulfatın KMY üzerine uzun dönem etkileri<br />

bilinmemektedir. Ayrıca bu hastalarda uzun süreli immobilizasyon, gebelikte meydana<br />

gelen KMY değişiklikleri <strong>ve</strong> heparin <strong>ve</strong> kortikosteroid gibi tedavilerin <strong>ve</strong>rilmesi magnezyum<br />

sulfatla osteoporoz arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi zorlaştırmaktadır.<br />

Kaynaklar<br />

1. Gambacciani B, Spinetti A, Gallo R, Cappagli B, Teti GC, Facchini V. Ultrasonographic bone<br />

characteristics during normal pregnancy. Am J Obstet Gynecol 1995; 173: 890-893.<br />

2. Karlsson MK, Ahlborg HG, Karlsson C. Maternity and bone mineral density. Acta<br />

Orthopaedica 2005; 76:2-13.<br />

3. Kovacs CS. Calcium and bone metabolism during pregnancy and lactation. J Mammary Gland<br />

Biol Neoplasia 2005; 10: 105-118.<br />

4. Laskey MA, Prentice A, Hanratty LA, Jarjou LM, Dibba B, Beavan SR, Cole TJ. Bone changes after<br />

3 mo of lactation: influence of calcium intake, breast-milk output, and vitamin D-receptor<br />

genotype. Am J Clin Nutr 1998; 67: 685-92.<br />

5. Karlsson MK, Ahlborg HG, Karlsson C. Female reproducti<strong>ve</strong> history and the skeleton- a review.<br />

BJOG 2005; 112: 851-6.<br />

6. Kalkwarf HJ, Specker BL, Bianchi DC, Ranz J, Ho M. The effect of calciım supplementation on<br />

bone density during lactation and after weaning. N Engl J Med 1997; 337: 523-528.<br />

7. Wagman RB, Marcus R. Osteoporosis associated with pregnancy. In: Marcus R, Feldman D,<br />

Nelson DA, Rosen CJ (eds). Osteoporosis Volum 2, 3rd edn. Elsevier Academic Press, San Diego,<br />

CA, 2008; 1375-85.<br />

8. Liel Y, Atar D, Ohana N. Pregnancy-associated osteoporosis: preliminary densitometric evidence<br />

of extremely rapid reco<strong>ve</strong>ry of bone mineral density. South Med J 1998; 91: 33-5.<br />

9. Dunne F, Walters b, Marshall T, Heath DA. Pregnancy associated osteoporosis. Clin Endocrinol<br />

1993; 39:487-90.


KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK<br />

BOZUKLUKLARI<br />

Tan›m: Kronik böbrek yetersizliği (KBY) evre 3-5 düzeyinde olan hastalarda<br />

görülen kemik yapı <strong>ve</strong> fonksiyon bozukluğudur. Fosfat retansiyonu, hipokalsemi,<br />

vitamin D eksikliği, sekonder hiperparatiroidinin oluşturduğu mineral<br />

metabolizması bozukluğu, kemik yapısında bozulma ile beraber vaskuler<br />

<strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya yumuşak doku kalsifikasyonları bileşenlerinden oluşan klinik tablodur.<br />

‘Renal Osteodistrofi’ yerine ‘Kronik Böbrek Hastalığı-Mineral <strong>ve</strong> <strong>Kemik</strong><br />

Bozuklukları’ [Chronic kidney disease-mineral and bone disorders (CKD-MBD)<br />

terimi de kullanılmaktadır.<br />

13.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Böbreklerdeki hasar düzeyini <strong>ve</strong> glomeruler filtrasyon hızını esas alan 5 kademeli böbrek<br />

yetersizliği sınıflamasının 3. evresinde (orta düzeyde parankim kaybı, GFR:30-59 ml/dk)<br />

mineral <strong>ve</strong> kemik hastalığına ait laboratuvar değişiklikleri başlar. Bu değişiklikler;<br />

hiperfosfatemi, hipokalsemi, 1,25(OH)D3 yapımının azalmasıdır. Bunların sonucu da<br />

PTH’nun artışıdır (sekonder hiperparatiroidi). KBY’de parathormonun yükselmesine yol<br />

açan başka birçok faktör daha vardır <strong>ve</strong> mineral-kemik hastalığının temelinde yatan en<br />

önemli patofizyolojik faktör de sekonder hiperparatiroididir. Devam eden yüksek PTH<br />

düzeyi kemik hastalığına <strong>ve</strong> paratiroid glandda büyümeye yol açar.<br />

Renal Osteodistrofi kemik döngüsü, mineralizasyonu <strong>ve</strong> hacmindeki değişikliklerle<br />

karakterizedir. Renal osteodistrofideki bu değişikliklerin oluşturduğu klinik tablolar:<br />

• Osteitis fibrosis cystica (osteoblast <strong>ve</strong> osteoklast sayısının <strong>ve</strong> döngüsünün artışı <strong>ve</strong><br />

kemik iliği fibrozisi),<br />

• Adinamik kemik hastalığı (düşük kemik döngüsü, normal mineralizasyon),<br />

• Osteomalasi (düşük kemik döngüsü, anormal mineralizasyon),<br />

• ‘Mixed’ üremik osteodistrofidir (yüksek kemik döngüsü, anormal mineralizasyon).<br />

13.1.1. Klinik Bulgular<br />

<strong>Kemik</strong> <strong>ve</strong> eklem ağrıları: Hareketle, ağırlık kaldırmakla artar. Kalça <strong>ve</strong> bacaklarda sıktır.<br />

Kas ağrıları, kas güçsüzlüğü: Kas enzimleri normal, EMG nonspesifiktir.<br />

Kaşıntı, gözlerde kanlanma, cilt <strong>ve</strong> yumuşak doku kalsifikasyonları: Özellikle uzun dönem<br />

hemodiyaliz uygulanan hastalarda daha sıktır. Periartiküler, viseral <strong>ve</strong> vaskuler<br />

olabilmektedir. Kalsifik periartrit akut artirit tablosuna yol açabilmektedir. Viseral<br />

kalsifikasyonlar genellikle akciğerler, kalp, böbrekler, iskelet kası <strong>ve</strong> böbreklerde<br />

görülmektedir. Vaskuler kalsifikasyonlar koroner arterlerde <strong>ve</strong> kalp kapaklarında<br />

gözlenebilmektedir <strong>ve</strong> bu durum kardiyovaskuler mortaliteyi artırmaktadır.<br />

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

55


KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

56<br />

Kalsiflaksi: Deri, subkutan yağ dokusu <strong>ve</strong> kaslarda iskemik nekroz görülmesidir.Bu<br />

hastalarda hiperfosfatemi, trombotik diyatez <strong>ve</strong> koagulasyon bozukluklarına sık rastlanır.<br />

13.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

<strong>Tanı</strong>da temel olarak laboratuvar testleri kullanılmakla beraber hastalığın bileşenlerini<br />

değerlendirmede görüntüleme yöntemlerinden de yararlanılmaktadır.<br />

Hastalığın tanısı <strong>ve</strong> tedaviye cevabın izlenmesinde serum kalsiyum, fosfor, kemik spesifik<br />

alkalen fosfataz <strong>ve</strong> parathormon düzeyi ölçülmelidir.<br />

<strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> tedavide biyokimyasal göstergelerin ölçülme sıklıkları<br />

Parametre KBY Evre 3 KBY Evre 4 KBY Evre 5<br />

(Diyaliz hastaları)<br />

Kalsiyum <strong>ve</strong> fosfor: 6-12 ay 3-6 ay 1-3 ay<br />

PTH: Başlangıçta <strong>ve</strong> evre<br />

ilerlemesinde<br />

6-12 ay 3-6 ay<br />

Alkalen fosfataz: - Her 12 ay Her 12 ay <strong>ve</strong>ya<br />

<strong>ve</strong>ya PTH PTH arttıkça<br />

arttıkça<br />

daha sık<br />

daha sık<br />

13.2.1. Direkt <strong>Kemik</strong> Grafileri<br />

Kırıkları, deformiteleri değerlendirmek amacıyla yapılır. Klinik bulgular mevcutsa,<br />

vaskuler kalsifikasyonları değerlendirmek amacıyla lateral abdominal grafi çekilebilir.<br />

13.2.2. <strong>Kemik</strong> Mineral Yoğunluk Ölçümü<br />

<strong>Kemik</strong> kırık riskini göstermede normal populasyondaki kadar yeterli olamaması <strong>ve</strong> renal<br />

osteodistrofi tipini gösterememesi nedeniyle rutin yapılması önerilmez. Laboratuvar<br />

bulgularının (fosfor yüksekliği, PTH yüksekliği gibi) olduğu hastalarda yapılması<br />

önerilmektedir.<br />

13.2.3. <strong>Kemik</strong> Biyopsisi<br />

Renal osteodistrofi tipini, özellikle de ‘Adinamik <strong>Kemik</strong> Hastalığını’ tanımada altın<br />

standarttır. Histomorfometrik olarak kemik döngüsü, mineralizasyonu <strong>ve</strong> volümü<br />

değerlendirilebilir. İnvaziv olması nedeniyle rutin yapılmamalı, seçilmiş hastalarda<br />

yapılması önerilmektedir. <strong>Tedavi</strong>ye yanıtın değerlendirilmesinde yol gösterici<br />

olabilmektedir. KBY olan hastalarda osteoporoz gelişimi durumunda, bisfosfonat tedavisi<br />

endikasyonunun konması <strong>ve</strong>ya kullanımlarının planlanması ya da tedavinin<br />

izlenmesinde, özellikle ‘Adinamik kemik hastalığı’ varlığını göstermek açısından kemik<br />

biyopsisi kullanılmalıdır. Adinamik kemik hastalığı varlığında bisfosfonatların kontrendike<br />

olacağı unutulmamalıdır.


13.3. TEDAVİ<br />

13.3.1. <strong>Tedavi</strong>de Amaçlar<br />

Hiperfosfateminin düzeltilmesi, sekonder hiperparatiroidizm yönetimi, ekstrasellüler iyon<br />

dengesinin sağlanması, normal kemik döngüsünün sağlanmasıdır.<br />

KBY’de hedef laboratuvar değerleri:<br />

Serum fosfor 3.5-5.5 mg/dl (Evre 5)<br />

2.7-4.6 mg/dl (Evre 4)<br />

Serum kalsiyum 8.4-9.5 mg/dl<br />

CaxP < 55 mg2 /dl2 PTH düzeyi 150-300 pg/ml<br />

Hiperfosfateminin <strong>Tedavi</strong>si<br />

13.3.2. Diyetle Alınan Fosforun Kısıtlanması<br />

Hafif <strong>ve</strong> orta dereceli böbrek yetersizliklerinde fosfor alımının 1000mg/gün’ dan az<br />

olması gerekmektedir.<br />

Fosfat bağlayıcı ajanlar<br />

İlaç<br />

Kalsiyum karbonat<br />

(%40 elementer Ca)<br />

Kalsiyum asetat }<br />

Avantajları<br />

Ucuz, etkin, hipokalsemi<br />

için de etkili<br />

İstenmeyen etkileri<br />

Hiperkalsemi/kalsifikasyon<br />

<strong>ve</strong> PTH’nun fazla baskılanma<br />

riski, GIS yakınmaları<br />

(%25 elementer Ca)<br />

}<br />

Sevalemer- HCl Etkin, kalsiyum/metal Pahalı, kalsiyum desteği<br />

(Renagel) içermez, vaskuler kalsifikasyonu gerektirir, serum bikarbonatını<br />

azaltır, LDL-kolesterolü azaltır azaltabilir, GIS yakınmaları.<br />

Günümüzde kalsiyum karbonat <strong>ve</strong> kalsiyum asetat tercih edilmektedir. 4-7g/gün dozuyla<br />

başlayıp fosfor düzeyine göre artırılıp azaltılabilir.<br />

• Sevalemer: Polialliamindir. Kalsiyum düzeyini değiştirmeden fosfat bağlar.<br />

• Aluminyumlu bağlayıcılar: Aluminyum toksisitesi <strong>ve</strong> adinamik kemik hastalığına yol<br />

açmaları nedeniyle artık tercih edilmemekle beraber hastaların %10-20’sinde<br />

gerektiğinde kullanılır. Bu ajanlar kullanılırken, aluminyum emilimini artıran sitratlı<br />

ilaçlar özellikle de kalsiyum sitrat kullanılmamalı.<br />

• Diyaliz sayısının <strong>ve</strong> süresinin artırılması.<br />

• Karşılaştımalı çalışmalar, kalsiyumlu fosfat bağlayıcılarının fosforu düşürmede<br />

Sevalemer’e benzer etkinliğe sahip olduklarını, ancak serum kalsiyumunu daha fazla<br />

yükseltip PTH’u daha fazla baskıladıklarını göstermişdir.<br />

• Sevalemer’in koroner arter kalsifikasyonunu <strong>ve</strong>ya kardiyovaskuler mortaliteyi<br />

azalttığına dair bulgular yoktur.<br />

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

57


KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

58<br />

13.3.3. Sekonder Hiperparatiroidinin Kontrolü<br />

PTH yüksekliğinin tedavisi için hiperfosfatemi <strong>ve</strong> hipokalseminin düzeltilmesi yanında<br />

spesifik olarak parathormona etkili olan kalsitriol, D vitamini analogları <strong>ve</strong> kalsimimetikler<br />

kullanılabilmektedir.<br />

KBY’de hedeflenen PTH düzeyi<br />

KBY evresi GFR (ml/dk/1.73m2) PTH (pg/ml)<br />

3 30-59 35-70<br />

4 15-29 70-110<br />

5 (diyaliz) < 15 110-300<br />

Aktif vitamin D (Kalsitriol): <strong>Tedavi</strong>ye düşük dozlarda başlanmalı <strong>ve</strong> serum kalsiyum seviyesi<br />

10-10.5 mg/dl düzeyinde tutulmalı. Hemodiyaliz hastalarında her seferinde 3-4 mcg<br />

olarak haftada 3 gün <strong>ve</strong>rilen kalsitriol PTH düzeyini azaltabilmektedir. Aktif D vitamini<br />

tedavisinin en önemli yan etkisi hiperkalsemidir.<br />

Alfakalsidiol (One-alpha): Etkindir. Ancak karaciğerde hidroksillenmesi gerekir.<br />

Hiperkalsemi yaratma riski vardır.<br />

Kalsimimetikler (Cinacalcet): Sadece diyalize giren hastalarda kullanılır. Paratiroid<br />

glanddaki kalsiyuma duyarlı reseptörleri akti<strong>ve</strong> ederek PTH salınımını engeller.<br />

Uygulamadan sonra 1-2 saat içinde PTH düzeyi düşer. Bulantı, kusma, ishal, kas ağrısı,<br />

iştahsızlık, hipokalsemi yapabilir.<br />

• Cinacalcet’in aktif D vitaminin tedavisi ile kalsiyum, fosfor, PTH’nun kontrol altına<br />

alınamadığı durumlarda kullanılması önerilmektedir.<br />

• Cinacalcet’in paratiroidektomi, fraktür <strong>ve</strong> hospitalizasyon olasılıklarını azaltabildiği<br />

bilinirken mortalite <strong>ve</strong> kardiyovaskuler olaylar üzerine olumlu etkilerini göstren<br />

çalışmalar yoktur.<br />

Paratiroidektomi: Endikasyonlar;<br />

- <strong>Tedavi</strong>ye karşın devam eden hiperkalsemi (Serum kalsiyumunun > 11.5-12 mg/dl oluşu),<br />

- Fosfat kısıtlamasına karşın CaxP sonucunun 75-80 olması nedeniyle iskelet dışı<br />

kalsifikasyon, şiddetli kemik ağrıları, fraktürler, kalsiflaksis durumlarından bir <strong>ve</strong>ya<br />

birkaçının olması,<br />

- Diyaliz <strong>ve</strong> diğer tedavilere cevap <strong>ve</strong>rmeyen pruritis.<br />

Aluminyum ile ilgili kemik hastalıklarında düşük doz kalsitriolle bile ciddi hiperkalsemi<br />

olabildiğinden operasyon kararı <strong>ve</strong>rmeden önce serum aluminyum düzeyi kontrol<br />

edilmelidir.<br />

Hiperkalsemiye neden olabilecek diğer nedenler dışlanmalıdır.


Kaynaklar<br />

Renal Osteodistrofi TEMD <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> Önerisi<br />

• Hastalığın klinik bileşenleri saptanmalıdır<br />

• <strong>Kemik</strong> danistometresi rutin olarak önerilmez. Laboratuvar<br />

bulgularının (fosfor yüksekliği, PTH yüksekliği gibi) olduğu hastalarda<br />

bakılması önerilmektedir.<br />

• Hastalığın tanısı <strong>ve</strong> tedaviye cevabın izlenmesinde serum kalsiyum,<br />

fosfor, kemik spesifik alkalen fosfataz <strong>ve</strong> parathormon düzeyi<br />

ölçülmelidir.<br />

• Adinamik kemik hastalığı varlığında bisfosfonat kullanılmamalıdır.<br />

• Bisfosfonat tedavisi: Keratinin kilrensi


TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

60<br />

14.1. TANI<br />

TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Pre <strong>ve</strong> post transplant döneminde ortaya çıkan metabolik kemik<br />

hastalığıdır.<br />

Organ transplantasyonları son dönem böbrek yetmezliği, akut <strong>ve</strong> kronik karaciğer<br />

yetmezliği, tip 1 diyabet, çeşitli kalp <strong>ve</strong> akciğer hastalıkları, hematolojik hastalıklar <strong>ve</strong><br />

daha pek çok organ yetmezliğinin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Pre <strong>ve</strong><br />

post transplant dönemindeki hastalarda osteoporoz riski yüksektir<br />

<strong>Kemik</strong> kaybı transplantasyon öncesinde altta yatan kronik hastalığa bağlı olarak<br />

gelişebilir. Altta yatan kronik hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar loop diuretikleri,<br />

warfarin <strong>ve</strong> heparin gibi ilaçların da kemik üzerine olumsuz etkileri mevcuttur.<br />

Transplantasyon sonrası uygulanan immünsüpresifler: Glukokortikoidler (GK) <strong>ve</strong><br />

kalsinörin inhibitörleri kemik kaybına yol açarlar. GK’lere bağlı kemik kaybı en çok<br />

transpantasyon sonrası 3-12. aylar arasında olur. Trabeküler kemikler en fazla etkilenir.<br />

Radyoterapi <strong>ve</strong> kemoterapiler: Radyoterapiler (RT) <strong>ve</strong> kemoterapiler (KT) özellikle<br />

erkeklere göre daha duyarlı olan kadınlarda hipogonadizme neden olabilir. RT <strong>ve</strong> KT<br />

uygulanan kadınların çoğunda o<strong>ve</strong>r yetmezliği gelişir. Erkeklerde de testosteron<br />

düzeyi transplantasyon sonrası dönemde azalabilir.<br />

Organ transplantasyonu yapılması planlanan hastalar transplantasyon yapılmadan önce<br />

öykü <strong>ve</strong> fizik muayene ile ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Olası kırıkları tespit etmek için<br />

direk grafiler (spinal), kemik kaybının belirlenmesi <strong>ve</strong> osteoporozun tanısı için ise kalça <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>rtebral kemik mineral yoğunluğu ölçümleri (DXA) kullanılmalıdır. Pre <strong>ve</strong> post transplant<br />

dönemde DXA, kalsiyum,fosfor, PTH, 25(OH)D düzeyleri ile değerlendirilmelidir.<br />

14.2. TEDAVİ<br />

Transplantasyon sonrası erken dönemde kemik kaybı <strong>ve</strong> kırık riski en fazla olduğu için<br />

tedaviye erken başlanması, kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ile kombine edilmesi, gerektiğinde<br />

altta yatan hastalığa göre tedavinin düzenlenmesi <strong>ve</strong> kemik kaybına yol açabilecek<br />

ilaçların mümkün olduğu kadar az kullanılması tedavinin temelini oluşturmaktadır<br />

14.2.1. Böbrek Transplantasyonu<br />

Böbrek transplantasyonu sonrası 6-18. aylarda kemik kaybı en fazladır <strong>ve</strong> kırıklar ise<br />

daha çok ilk 3 yıl içinde oluşur. Kalça, uzun kemikler <strong>ve</strong> ayak bileği kırıkları <strong>ve</strong>rtebra<br />

kırıklarından daha fazla görülür kemik kaybını önlemeye yönelik herhangi bir tedavi<br />

alan hastalarda kırık riskinde %49’luk bir azalma gösterilmiştir. Bisfosfonadlar kemik<br />

kaybını önlemede daha etkili bulunmuşlardır. Greft rejeksiyonları beklenmedik bir<br />

şekilde bisfosfonat alanlarda daha az görülmüştür. IV bisfosfonatların kullanımında<br />

böbrek fonksiyonlarına göre doz ayarlamaları yapılmalıdır. Kreatinin 2 mg/dl’nin<br />

üzerine çıkarsa ya da GFR %30’un altına düşerse doz yarıya düşürülmelidir.


<strong>Kemik</strong> resorbsiyonu <strong>ve</strong> kemik döngüsü artmış hastalarda antiresorptif tedaviler<br />

önerilmekte iken, düşük kemik döngülü hastalarda antiresorptif tedavi kullanılması<br />

önerilmez.<br />

14.2.2. Karaciğer Transplantasyonu<br />

Karaciğer transplantasyonu (KT) sonrasında kemik kaybı en fazla ilk altı ay-bir yıl<br />

içerisinde görülür. Kırıklar daha çok kosta <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebrada olmak üzere görülmektedir.<br />

Transplantasyon öncesi primer biliyer sirozu olan kadınlar <strong>ve</strong> kemik hastalığı<br />

olanlarda kırık riski daha da artmaktadır. Transplantasyon öncesi düşük kemik<br />

döngüsü, sonrasında ise yüksek kemik döngüsü tabloya egemen olmaktadır<br />

Oral <strong>ve</strong> i.v bisfosfonatların karaciğer transplantasyonu sonrası kemik kaybını azalttığı<br />

gösterilmiştir. Bisfosfonatlara bağlı gelişebilecek hipokalsemiyi önlemek için<br />

transplantasyon öncesinde D vitamini eksikliği varsa mutlaka düzeltilmelidir.<br />

14.2.3. <strong>Kemik</strong> İliği Transplantasyonu<br />

<strong>Kemik</strong> iliği transplantasyonu (KİT) sonrası görülen kemik kaybının önemli<br />

nedenlerinden biri uygulanan kümülatif GK <strong>ve</strong> siklosporin A dozlarıdır. Greft <strong>ve</strong>rsus<br />

host reaksiyonunun da, kemik üzerine direk etkisi bulunmaktadır. Miyeloablatif tedavi<br />

<strong>ve</strong> KİT sitokin salınımını uyarırlar <strong>ve</strong> osteoprogenitör hücreleri olumsuz etkilerler.<br />

Osteosit canlılığı azalır. Bu konu ile ilgili Zoledronik asid (i.v) <strong>ve</strong> risedronatla yapılmış<br />

kontrollü çalışmalarda her iki ilacın da omurga <strong>ve</strong> proksimal femurda kemik kaybını<br />

azalttıkları gösterilmiştir.<br />

14.2.4. Kalp Transplantasyonu<br />

Kalp transplantasyonu yapılan hastalarda en fazla kemik kaybı ilk bir yılda görülür. İlk<br />

altı ayda <strong>ve</strong>rtebral KMY’de kayıp oluşur. D vitamini eksikliği <strong>ve</strong> erkek hastalarda<br />

testosteron eksikliği varsa kayıplar çok daha fazla gözlenmektedir. Kullanılan GK<br />

miktarı da kemik kayıpları ile ilişkilidir. Kalp transplantasyonu sonrasındaki 3 yıllık<br />

dönemde <strong>ve</strong>rtebral kırıklar %33-36 oranında görülmektedir .<br />

Kalp transplantasyonu yapılan hastalarda kalsitiriol ile yapılan bir çalışmada bu ilacın<br />

özellikle femur boynundaki kemik kaybını önlemede etkili olduğu gösterilmiştir. Bir<br />

başka çalışmada ise alendronat (10mg) <strong>ve</strong> kalsitriol 0,25 mcg sadece kalsiyum <strong>ve</strong> D<br />

vitamini alan gruba göre kemik kaybını önlemede daha etkili bulunmuştur. Kalp<br />

transplantasyonundan bir yıl sonra hızlı kemik kaybı olmayan hastalarda antiresorptif<br />

tedavi kesilebilir ancak bu hastalar yakın takip edilmelidir.<br />

14.2.5. Akciğer Transplantasyonu<br />

Akciğer tranplantasyonundan sonraki bir yıllık süreçte lumbar <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> femur<br />

boynundan kemik kaybı oluşmaktadır. Bu dönemde kemik kırığı görülme sıklığı da<br />

artmış görülmektedir<br />

Pamidronat <strong>ve</strong> alendronat ile yapılan çalışmalarda bu ilaçların akciğer transplantasyonu<br />

sonrasında <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> femur boynundaki kemik kaybını azaltıkları gösterilmiştir<br />

TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

61


TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

62<br />

Kaynaklar<br />

Transplantasyon Osteoporozu <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Transplantasyon planlanan tüm hastalar mutlaka altta yatan kronik<br />

hastalıklar, kemik kaybına yol açabilecek potansiyel ilaçlar açısından<br />

değerlendirilmelidir. Sekonder osteoporoz tespit edildiğinde; mümkün ise<br />

transplantasyon öncesi tedavi edilmelidir.<br />

• Transplantasyon önce <strong>ve</strong> sonrasında Ca, P, iPTH, 25(OH)D düzeyleri <strong>ve</strong><br />

KMY ölçümü yapılmalıdır.<br />

• Ayrıca transplantasyon öncesi KMY’si normal olanlar da transplantasyondan<br />

olumsuz etkilenebilecekleri için tüm hastalar başlangıç KMY’lerinden<br />

bağımsız olarak tedavi yönünden değerlendirilmelidir.<br />

• <strong>Kemik</strong> kaybı <strong>ve</strong> kırıklar en çok transplantasyon sonrasındaki ilk aylarda<br />

oluştuğu için trasplantasyon sonrası erken dönemde tedaviye başlanmalıdır.<br />

• Tüm pre <strong>ve</strong> post transplant hastları 2000 IU/gün D vitamini almalıdır.<br />

D vitamin düzeyi düşük olan hastalara transplantasyon öncesi D vitamini<br />

düzeyi 30 ng/ml olacak şekilde yükleme yapılmalıdır.<br />

• Özel bir kısıtlama yoksa çoğu beslenmeden karşılacak şekilde 1200-1500<br />

mg/gün kalsiyum alımı sağlanmalıdır (günlük beslenmede kalsiyum alımı<br />

hesaplanıp günlük ihtiyacı tamamlayacak çekilde kalsiyum preparatı <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

KMY ile osteoporoz tanısı alan vakalara bisfosfonat tedavisi başlanabilir.<br />

• Bisfosfonatların kullanımında böbrek fonksiyonlarına göre doz<br />

ayarlamaları yapılmalıdır. Kreatinin 2 mg/dl’nin üzerine ya da GFR


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

15.1. İlaca Bağlı Osteoporozun Değerlendirilmesi<br />

Bir bireyin riskini belirlemede ilk basamak geçmişte <strong>ve</strong> halihazırda kullandığı ilaçlarla<br />

ilgili eksiksiz bir anamnez almaktır. Eskiye ait ilaç öyküsünü bilmek KMY kaybının önceki<br />

tedavilerden kaynaklandığını göstermede büyük önem taşımaktadır.<br />

Osteoporoz riski taşıyan ilaç kullanalarda diğer risk faktörlerininde değerlendirmesi<br />

yapılmalıdır. FRAX programı kullanılarak kırık riski hesaplanabilir.<br />

Osteoporoz riskini arttıran ilaç kullananlarda yaş sınırı aranmaksızın DXA ile kemik<br />

dansitometre ölçümü yapılmalıdır.<br />

FRAX ® aracı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hastalardaki kırık riskini değerlendirmek<br />

için geliştirilmiştir. Klinik risk faktörleriyle ilişkili kırık riski ile femur boynu kemik mineral<br />

yoğunluğu(KMY) ölçümünün birleştirildiği bireysel hasta modellerini temel alır. FRAX ®<br />

modelleri toplum temelli kohort çalışmalarına dayanarak geliştirilmiştir.<br />

FRAX ® aracı bilgisayarla çalıştırılan <strong>ve</strong> http://www.shef.ac.uk/FRAX/ web sitesinde yer alan<br />

ücretsiz erişilebilen bir programdır. Bilgisayara indirilip kullanılabilir. Bu sitede mevcut risk<br />

faktörlerinin sayısına göre, daha basit çizelgeler de bulunmaktadır <strong>ve</strong> bunlar klinikte<br />

kullanılmak için bilgisayara indirilebilir.<br />

FRAX ® algoritmaları, 10 yıllık kırık olasılığını <strong>ve</strong>rmektedir. Elde edilen sonuç, 10 yıllık kalça<br />

kırığı <strong>ve</strong> majör bir osteoporotik kırık geçirme olasılığını göstermektedir (klinik <strong>ve</strong>rtebra, önkol,<br />

kalça <strong>ve</strong>ya omuz kırığı).<br />

FRAX ® değerlendirmesi size kimi tedavi edeceğiniz hakkında bilgi <strong>ve</strong>rmez, bu klinik yargı ile<br />

birlikte <strong>ve</strong>rilmesi gereken bir karardır.<br />

15.1.1. Osteoporoz Yapan İlaçlar<br />

Antiepileptikler (fenitoin, karbamazepin, fenobarbital, valproik asid)<br />

Antineoplastik ajanlar (anastrozol)<br />

Aromataz inhibitörleri (letrozol, anastrozol, exemestan)<br />

Siklosporin<br />

Furosemid<br />

GnRH agonistleri (leuprolid, goserelin)<br />

Metotreksat (yüksek dozlarda)<br />

Levotiroksin (aşırı dozlarda)<br />

Lityum<br />

Proton pompa inhibitörleri<br />

SSRI lar<br />

Sistemik glukokortikoidler (prednison, prednisolon, metilprednisolon, deksametason)<br />

Tiazolidindionlar (pioglitazon, rosiglitazon)<br />

Heparin <strong>ve</strong> warfarin<br />

Antiretroviral tedavi<br />

Vitamin A (> 1.5 mg/gün retinol )<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

63


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

64<br />

15.2. GLUKOKORTİKOİDLER<br />

Osteoporoz Glukokortikodilerin dozu <strong>ve</strong> kullanım süresi ile ilişkilidir Glukokortikoid dozu<br />

<strong>ve</strong> süresi arttıkça kırıklar artmaktadır. 2,5 mg/gün kadar düşük dozlarda bile kırık riski<br />

artmakta, bundan hem kadınlar hem de erkekler etkilenmektedir.<br />

GK’ e bağlı OP için bireyi daha yüksek risk kategorisine taşıyabilen klinik faktörler<br />

• Vücut kütle indeksinin düşük oluşu<br />

• Ailede kalça kırığı öyküsü<br />

• Sigara içiyor olmak<br />

• ≥3birim/gün alkollü içecek<br />

• Günlük GK dozunun yüksek olması<br />

• Kümülatif GK dozunun yüksek olması<br />

• İV. Pulse GK kullanımı<br />

• Santral KMY ölçümünde azalma (en az anlamlı değişikliği aşan)<br />

15.2.1. GK Kullanımında Farmokolojik <strong>Tedavi</strong> Endikasyonu<br />

Postmenapozal kadınlar <strong>ve</strong> >50 yaş erkeklerde:<br />

GK tedavisi başlanan <strong>ve</strong> tedavi altındaki tüm post menapozal kadınlar <strong>ve</strong> >50 y erkeklerde<br />

osteoporoz/kırık risk faktörleri değerlendirilir. FRAX programı ile kırık olasılığnın<br />

değerlendirilmesi önerilir.<br />

Düşük riskli kişilerde: GK dozu < 7,5mg/gün ise farmakolojik tedaviye gerek yoktur.<br />

GK dozu≥ 7,5 mg/gün ise bisfosfonat başlanmalıdır.<br />

Orta riskli kişilerde: Bisfosfonat başlanmalıdır.<br />

Yüksek riskli kişilerde: GK dozu < 5mg/gün <strong>ve</strong> süre ≤1 ay ise bsfosfonat başlanmalıdır<br />

GK dozu ≥ 5mg/gün, süre ≤ 1 ay <strong>ve</strong>ya herhangi bir GK dozu > 1ay kullanımında,<br />

bisfosfonatlar <strong>ve</strong>ya teriparatid kulllanılabilir.<br />

Genel olarak frajilite kırığı öyküsü olanlar farmakolojik tedavi almalıdır<br />

GK’e bağlı OP’un önlenmesinde <strong>ve</strong> tedavisinde başlıca Bisfosfonatlar kullanılır. Erkeklerde<br />

<strong>ve</strong> postmenopozal kadınlarda ilk seçenek, bisfosfonatlardır. Oral <strong>ve</strong>ya intra<strong>ve</strong>nöz formları<br />

kullanılabilir. Bisfosfonatlar hiçbir şekilde tolere edilemiyorsa teriparatide kullanılabilir.<br />

Premenopozal (doğurganlık çağındaki) kadınlar GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa, hipogonadizmi<br />

varsa <strong>ve</strong> kontrendikasyon yoksa estrojen/ progesteron replasmanı önerilir.<br />

Premenopozal (doğurganlık çağındaki) kadınlar normal gonadal fonksiyonlara sahipse,<br />

7,5 mg prednizolon eşdeğeri ile ≥ 3 ay GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa ; frajilite fraktürü varsa<br />

<strong>ve</strong>ya hızlı kemik kaybı varsa (≥%4/yıl) bisfosfonat önerilir. Bu kadınlara epifizler tamamen<br />

kapalı ise alternatif olarak teriparatid <strong>ve</strong>rilebilir.Her iki tedavi sırasında da fetusa<br />

potansiyel zarar nedeniyle dikkatli olunmalıdır.<br />

Semptomatik hipogonad erkeklerde testosteron için kontrendikasyon yoksa replasman<br />

önerilebilir.Asemptomatik hipogonad erkekler yüksek doz GK alıyorsa, potansiyel<br />

yararları nedeniyle testosteron önerilebilir.<br />

Doğurganlık çağındaki kadınlarda GK ‘e bağlı OP tedavisinde kullanılırken yarar zarar<br />

oranı göz önünde bulundurularak karar <strong>ve</strong>rilmelidir.


15.3. AROMATAZ İNHİBİTÖRLERİ<br />

GK Osteoporozu <strong>Tedavi</strong>si - TEMD Önerisi<br />

• Glukokortikodid almakta olan <strong>ve</strong>ya en az 3 ay >7,5 mg prednisolon<br />

eşdeğeri steroid alacak ise sigara kesilmesi <strong>ve</strong> egzersiz önerilmelidir.<br />

• 1200 mg/gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1500-2000 IU vitamin D başlanmalıdır.<br />

• ≥50 yaş erkekler <strong>ve</strong> postmenopozal kadınlarda osteoporoz varsa<br />

(t skoru≤-2,5 SD) <strong>ve</strong>ya frajilite kırığı varsa; GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa (süre <strong>ve</strong><br />

doz önemsiz) farmakolojik tedavi önerilir.<br />

• ≥50 yaş erkekler <strong>ve</strong> postmenopozal kadınlarda t skoru -1 SD ile -2,5 SD<br />

arasında <strong>ve</strong> birlikte yüksek risk varsa ; GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa (süre <strong>ve</strong> doz<br />

önemsiz) ise farmakolojik tedavi önerilir.<br />

• Premenopozal kadınlarda ovaryan fonksiyonlar normalse, GK alırken<br />

(7,5 mg/gün prednizolon <strong>ve</strong> eş değeri, ≥ 3 ay) frajilite kırığı varsa <strong>ve</strong>ya<br />

hızlanmış kemik kaybı varsa (≥%4/yıl), bisfosfonat <strong>ve</strong>ya teriparatid<br />

kontrendikasyonu yoksa antirozorptif /anabolik tedavi önerilir.<br />


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

66<br />

Aromataz İnhibitörlerine Bağlı Osteoporoz <strong>Tedavi</strong><br />

TEMD Önerisi<br />

• Aromataz inhibitörü başlanmadan önce risk faktörleri, bazal KMY, vitamin D<br />

durumu <strong>ve</strong> kalsiyum alımı değerlendirilmelidir.<br />

• KMY’si normal olan <strong>ve</strong> diğer risk faktörleri bulunmayan kadınlarda ,ilaç<br />

kullanımı sırasında risk <strong>ve</strong> KMY değerlendirmesi her yıl tekrarlanmalıdır,<br />

• İki ya da daha fazla risk faktörü olan <strong>ve</strong> önceden osteopenisi olan <strong>ve</strong>ya<br />

osteoporozu tespit edilmiş olan kadınlarda bisfosfonat tedavisi<br />

başlanmalıdır.<br />

15.4. GnRH AGOSİTLERİ<br />

Prostat kanserinde antiandrojenik etkilerinden yararlanmak üzere kullanılırlar. İki-4<br />

haftada hipofiz bezine etkiyle testosteron salınımını tamamen bloke ederler <strong>ve</strong><br />

sonuçta ortaya çıkan hipogonadizm erkek osteoporozu için majör risk faktörü olarak<br />

rol oynamaktadır.<br />

GnRH agonistleri kadınlarda endometriozis <strong>ve</strong> premenopozal meme kanserinde<br />

kullanılmaktadır. Östrojen salınımını baskılar <strong>ve</strong> kemik kaybına neden olurlar. <strong>Tedavi</strong><br />

sırasında %6 oranında KMY azalması görülmekte, ilacın bırakılması ile de iyileşme<br />

olmaktadır. KMY’ si normal olan kadınlarda bu ajanlarla tedavi frajilite kırık riskini<br />

artırmayabilir.<br />

Alendronat <strong>ve</strong> iv. Zoledronik asit ile yapılmış çalışmalarda bir miktar KMY artışı görülmüş<br />

olmakla birlikte kırık önleyici etkileri ile ilgili kanıt bulunmamaktadır.<br />

GNRH Agonistleri Osteoporoz Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong><br />

TEMD Önerisi<br />

• <strong>Tedavi</strong> başlamadan önce ostoeporoz riski değerlendirilmelidir<br />

• Normal KMY’si olan erkekler için yeterli kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini alımı<br />

sağlanmalı, yılda bir KMY ölçümü yapılmalıdır.<br />

• KMY’de osteopeni saptanırsa kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong> olarak başlanmalı,<br />

6-12. aylarda KMY tekrar değerlendirilmelidir.<br />

• Osteoporozu olan <strong>ve</strong>ya frajilite kırığı gelişen erkeklerde kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini<br />

takviyesi yapılmalı <strong>ve</strong> bisfosfonat tedavisi başlanmalıdır.


15.5. TİROTOKSİKOZ<br />

Hipertiroidizm <strong>ve</strong> aşırı tiroid hormonu <strong>ve</strong>rilmesi, kemik rezorbsiyonunda artırır kemik<br />

kaybında artışa <strong>ve</strong> kırıklara neden olmaktadır. Yaşlı kadınlarda TSH’ nın 0,1 IU/I den daha<br />

az olması durumunda, <strong>ve</strong>rtebral kırık oranı 4,5 kat, kalça kırığı oranı ise 3,6 kat artmıştır.<br />

Aşırı TSH supresyonu KMY’ de azalmaya neden olduğu için yıllık TSH ölçümleri yapılmalı,<br />

tiroid hormon replasmanı TSH 1,5-1,8 IU/I nin üzerinde olacak şekilde ayarlanmalıdır.<br />

Kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si yapılmalıdır, kırık riski yüksek olgular antirezorbtif ilaçlar ile<br />

tedavi edilmelidir. Bununla birlikte, uzun süreli TSH supresif tedavi bisfosfonatların KMY<br />

üzerine olumlu etkilerini azaltabilirler.<br />

Tiroid Hormon Replasman <strong>Tedavi</strong>si Sırasında <strong>Kemik</strong> Koruması<br />

TEMD Önerisi<br />

• Yıllık TSH ölçümleri yapılmalı, tiroid hormon replasmanı TSH 0,5-2,5 IU/I<br />

olacak şekilde ayarlanmalıdır.<br />

• 1000 mg Kalsiyum <strong>ve</strong> 1000-2000 IU D vitamini <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• Kırık riski yüksek olan <strong>ve</strong> osteoporozu olan olgular antirezorbtif ilaçlar ile<br />

tedavi edilmelidir.<br />

15.6. ANTİEPİLEPTİKLER<br />

Osteoporoza neden olan antiepileptik eski ajanlar (Fenitoin, Fenobarbital, Primidon,<br />

Karbamazepin gibi) <strong>ve</strong> yeni ajanlardan Okskarbazepin karaciğer enzim indüksiyonu<br />

yaparlar. Valproik asit karaciğer enzimlerini inhibe eder. KMY <strong>ve</strong> kırık üzerine etkileri<br />

değişkendir Antiepileptik ilaçların KMY azaltıcı <strong>ve</strong> kırık riskini artırıcı etkileri D vitamini<br />

metabolizması üzerine etkileri yoluyla olmaktadır. antiepileptik ilaçlar osteoporotik kırık<br />

relatif riskini 2,2 kat artırmışlardır.<br />

TEMD Önerisi<br />

• Osteoporoz riski yüksek olan bireylerde eski antiepileptik ajanların yerine<br />

kemik üzerine daha gü<strong>ve</strong>nilir olan yeni antiepileptiklerin başlanması<br />

düşünülmelidir.<br />

• Belirli antiepileptikler D vitamini eksikliğine neden oldukları için 25(OH)D<br />

vitamin düzeylerini takip etmek <strong>ve</strong> günde 2000-4000 ünite civarında<br />

D vitamini alımını sağlamak gereklidir.<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

67


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

68<br />

15.7. ANTİDEPRESANLAR<br />

Düşme riskini arttırarak kırık riskini artırırlar. Serotoninin kemik remodelingi üzerine<br />

negatif etkisi de bu grup ilaçların kemik kırılganlığını artırıcı etkisine katkıda bulunur.<br />

Epidemiyolojik çalışmaların değerlendirildiği bir metaanalizde herhangi bir<br />

antidepresan ile kırık relatif riskinin %60 olduğu, riskin SSRİ kullanımıyla diğer<br />

antidepresanlardan %35 daha fazla olduğu rapor edilmiştir.<br />

15.8. TİAZOLİDİNDİONLAR<br />

Tiazolidindionlar (TZD), PPAR-gama nükleer transkripsiyon faktörünün agonistleridir.<br />

Tip 2 diyabetin tedavisinde kullanılmaktadır. Osteoblast diferansiasyonunu <strong>ve</strong><br />

foksiyonunu bozarak kemik formasyonunu etkilerler. 10 randomize kontrolü çalışmanın<br />

metaanalizinde TZD kullananlarda kontrol grubuna göre kırık için relatif risk artışı %45<br />

olarak bulunmuştur. Erkeklerde risk artışı görülmezken, kadınlarda kırık riski iki kat<br />

artmış olarak bulunmuştur. Uzun süreli TZD tedavisiyle postmenopozal kadınlarda <strong>ve</strong><br />

erkeklerde kırık riskinin 4 kata kadar arttığı çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.Risk artışı<br />

tedavi süresiyle ilişkili olup, 12-18 ay kullanım sonrasında anlamlıdır.<br />

15.9. HEPARİN VE WARFARİN<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozu <strong>ve</strong> osteopenisi olan <strong>ve</strong> kırık riski yüksek olan hastalarda<br />

TZD’lardan kaçınılmalıdır, kullanıyorsa kesilmelidir.<br />

Venöz tromboembolizmi önleme <strong>ve</strong> tedavide kullanılmaktadır.İn vivo heparin kemik<br />

yapımını azaltır, kemik rezorbsiyonunu artırır. Günde 15 000 ünitenin üzerinde <strong>ve</strong> 3<br />

aydan fazla kullanımda kemik üzerinde olumsuz etkileri ortaya çıkmaktadır. %2-3<br />

oranında kırık, %30 civarında KMY azalması rapor edilmektedir. Düşük molekül ağırlıklı<br />

heparinin iskelet üzerine etkileri heparine benzer olmakla birlikte kemik kaybı daha az<br />

oranda görülmektedir. Warfarin’in KMY’ ni azalttığına <strong>ve</strong> kırk oranını artırdığına dair <strong>ve</strong>ri<br />

bulunmamaktadır.<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozu olan <strong>ve</strong>ya yüksek riskli kişilerde uzun dönem antitrombotik <strong>ve</strong>ya<br />

antikoagülan tedavi gereksinimi olduğunda, kemik kaybını azaltmak için<br />

düşük molekül ağırlıklı heparin <strong>ve</strong>ya warfarin tercih edilmelidir.<br />

• Fondaparin kemik kaybına neden olmadığından osteoporotik hastalarda<br />

heparine alternatif olarak kullanılabilir.


15.10. LOOP DİÜRETİKLERİ<br />

<strong>Kemik</strong> üzerine olumlu <strong>ve</strong> olumsuz olmak üzere kompleks bir etki söz konusudur. Kırık<br />

artışı <strong>ve</strong> KMY azalması ile ilgili çalışma sayısı yeterli değildir. Mevcut çalışmaların<br />

sonuçları da birbiriyle çelişkilidir. Bazı çalışmalarda uzun süre bu ilaçların kullanımıyla<br />

postmenopozal kadınlarda <strong>ve</strong> erkeklerde KMY’ nin azaldığı, kırık riskinin arttığı<br />

gösterilmiştir.<br />

15.11. PROTON POMPA İNHİBİTÖRLERİ<br />

Proton pompa inhibitörleri (PPİ) üst gastrointestinal sistem hastalıklarında mide asidini<br />

azaltmak amacıyla kullanılırlar. Kalsiyum emilimi üzerine olumsuz etkiyle sekonder<br />

hiperparatiroidizme <strong>ve</strong> kemik rezorbsiyonunda artışa neden olmaktadırlar. İlacın<br />

dozuna <strong>ve</strong> tedavi süresine bağlı olmak üzere KMY’ de azalmaya <strong>ve</strong> kırık riskinde artışa<br />

neden olurlar. Kırık riski tedavinin bırakılmasından 1 yıl sonra azalmaktadır.<br />

15.12. KALSİNÖRİN İNHİBİTÖRLERİ<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Kullanılırken yarar zarar oranı göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozu olanlarda ihtiyaç halinde H2 reseptör blokörleri tercih edilebilir<br />

• PPI kullananlarda kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si yapılmalıdır. Emilimi asitten<br />

bağımsız olan kalsiyum sitrat preparatları da tercih edilebilir.<br />

Organ transplantasyonu uygulanan hastalarda glukokortikoidlerle birlikte kullanılan<br />

immünsupresan ajanlardır. Siklosporin <strong>ve</strong> takrolimus in vivo kemik rezorbsiyonunu<br />

artırarak kemik kaybına neden olmaktadırlar. Kırık riski hastanın yaşı <strong>ve</strong> altta yatan<br />

hastalığıyla ilişkilidir. <strong>Kemik</strong> kaybı tedavinin ilk aylarında ortaya çıktığı için tedavi<br />

erkenden başlanmalıdır. <strong>Kemik</strong> kaybına karşı kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si ile<br />

antirezorbtif tedavi düşünülmelidir.<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Kullanacak /kullanmakta olan kişilerde Ca, P D vitamini PTH düzeylerinin<br />

kalsinörin inhibitörleri ölçümü <strong>ve</strong> KMY değerlendirmesi önerilir.<br />

• Osteoporosu olanlar osteopenisi olup yüksek risk taşıyanlar için bisfosfonat<br />

<strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• 1200 mg /gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1500-2000 IU/gün D vitamini alımı sağlanmalıdır.<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

69


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

70<br />

15.13. ANTİRETROVİRAL TEDAVİ<br />

Human İmmün Deficiency virusu (HİV)’ ndan etkilenen bireylerde morbidite <strong>ve</strong> mortalite<br />

üzerine olumlu etkileri olan ilaçlardır. <strong>Kemik</strong> rezorbsiyonunu artırıp, yapımını azaltarak<br />

KMY’ ni azaltırlar. kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si ile alendronat <strong>ve</strong>ya zoledronik asit ile<br />

antirezorbtif tedavi başlanır.<br />

Kaynaklar<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Bisfosfonatlar ilaçla birlikte başlanabilir.<br />

• 1200 mg /gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1500-2000 IU/gün D vitamini alımı sağlanmalıdır.<br />

1. O'Connell MB, Borgelt LM, Bowles SK, Vondracek SF. Drug-induced Osteoporosis in the Older<br />

Adult. Aging health. 2010;6:501-18<br />

2. RMR Pereira, JF de Carvalho,E Canalis. Glucocorticoid-induced osteoporosis in rheumatic<br />

Diseases.Clinics. 2010;65:1197-205<br />

3. Mazziotti G, Canalis E, Giustina A. Drug-induced Osteoporosis: Mechanisms and<br />

Clinical Implications.The American Journal of Medicine .2010; 123, 877-84<br />

4. Grossman JM, Gordon R, Ranganath VK, Deal C, Caplan L, Chen W, Curtis JR,et al. American<br />

College of Rheumatology 2010 Recommendations for the Pre<strong>ve</strong>ntion and Treatment of<br />

Glucocorticoid-Induced Osteoporosis. Arthritis Care & Research. No<strong>ve</strong>mber 2010:62:11,1515-26<br />

Shahinian VB, Kuo YF, Freeman JL, Goodwin JS: Risk of fracture after androgen deprivation for<br />

prostate cancer. N. Engl. J. Med. 2005;352:154–64 .<br />

5. Smith MR, Egerdie B, Hernandez Toriz N et al. Denosumab in men receiving androgendeprivation<br />

therapy for prostate cancer. N. Engl. J. Med. 2009;361:745–55.<br />

6. Bauer DC, Ettinger B, Nevitt MC, Stone KL. Risk for fracture in women with low serum le<strong>ve</strong>ls of<br />

thyroid-stimulating hormone. Ann. Intern. Med. 2001;134:561–8.<br />

7. Takkouche B, Montes-Martinez A, Gill SS, Etminan M . Psychotropic medications and the risk of<br />

fracture: a meta-analysis. Drug Saf. 2007;30:171–84.<br />

8. van den Brand MW, Samson MM, Pouwels S et al.Use of anti-depressants and the risk of<br />

fracture of the hip or femur. Osteoporos. Int. 2009; 20:1705–13.<br />

9. Loke YK, Singh S, Furberg CD. Long-term use of thiazolidinediones and fractures in Type 2<br />

diabetes: a meta-analysis. CMAJ 2009;180:32–9.


SİSTEMATİK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ<br />

İNFLAMATUVAR BAĞIRSAK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: İnflamatuvar barsak hastalığı (İBH) Crohn hastalığı (CH) <strong>ve</strong> ülseratif<br />

kolit (ÜK)) olanların %18-42'sinde osteoporoz <strong>ve</strong>ya %22-77’sinde osteopeni<br />

tanımlanmıştır.<br />

16.1 Genel Bilgiler<br />

İntestinal tutulumun genişliği, cerrahi rezeksiyon, vitamin D/kalsiyum malabsorbsiyonu,<br />

malnütrisyon, tedavide kullanılan ilaçlar (kolestiramin, steroid tedavileri vb.) inflamatuar<br />

bağırsak hastalığında osteoporoz gelişiminde önemli rol oynar.<br />

Yetişkinlerde inflamatuar bağırsak hastalığı tanısı konulur konulmaz osteoporoz <strong>ve</strong> kırık<br />

riskli açısından değerlendirmeli <strong>ve</strong> DXA ölçümleri yapılmalıdır<br />

İzlem:Yüksek riskli hastalarda (aktif hastalığı olan, >%10 kilo kaybı varlığı, VKI


SİSTEMATİK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ<br />

72<br />

Kaynaklar<br />

İBH Osteoporoz <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Yetişkinlerde inflamatuar bağırsak hastalığı tanısı konulur konulmaz<br />

osteoporoz <strong>ve</strong> kırık riskli açısından değerlendirmeli <strong>ve</strong> DXA ölçümleri<br />

yapılmalıdır<br />

• Yüksek riskli hastalar yılda bir DXA ölçümü ile izlenmelidir.<br />

Aktif hastalığı olmayan premenapozal kadın <strong>ve</strong> 50 yaş <strong>ve</strong> postmenapozal kadın İBH'lı hastalar,<br />

KMY, T skoru < -2.5 SD <strong>ve</strong>ya frajilite kırık öyküsü olanlar, KMY'de;<br />

T-skoru -1.0 SD <strong>ve</strong> -2.5 SD arasında olup osteoporoz <strong>ve</strong> kırık için risk faktörlerinin<br />

olması <strong>ve</strong>ya 3 aydan uzun >5 mg predinoson kortikosteroid kullanımı.<br />

1. Bernstein, CN, Leslie, WD, Leboff, MS. AGA technical review on osteoporosis in gastrointestinal<br />

diseases. Gastroenterology 2003; 124: 795.<br />

2. Lewis, NR, Scott, BB. Guidelines for Osteoporosis in Inflammatory Bowel Disease and Coeliac<br />

Disease. London: British Society of Gastroenterology 2007.<br />

3. Abitbol V, Roux C, Chaussade S, Guillemant S, Kolta S, Dougados M, Couturier D, Amor B.<br />

Metabolic bone assessment in patients with inflammatory bowel disease. Gastroenterology<br />

1995; 108: 417-22.


KRONİK KARACİĞER HASTALIKLARINDA METABOLİK<br />

KEMİK HASTALIĞI<br />

Tan›m: Kronik karaciğer hastalıklarında hepatik osteodistrofi, osteoporoz <strong>ve</strong><br />

osteomalazi görülebilir.<br />

17.1. Kırık Riskinin Değerlendirilmesi<br />

Kırık için risk faktörleri; ileri derecedeki karaciğer hastalığı, düşük VKI (5 mg/gün prednizolon 3 aydan fazla),<br />

fiziksel inaktivite, önceden frajlite kırığı varlığı, annede kalça kırığı, prematür menapoz<br />

(yaş


KRONİK KARACİĞER HASTALIKLARINDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI<br />

74<br />

Kronik Karaciğer Hastalığında <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong><br />

TEMD Önerisi<br />

• Frajilite kırığı öyküsü olanlara, uzun süreli glukokortikoid kullananlara,<br />

tranplantasyon öncesi <strong>ve</strong> sirozlu, bililubini 3 kat yüksek olan hastalara<br />

uygulanır. Primer biliyer sirozu (PBS) olan hastalara tanı sırasında DXA'nın<br />

yapılması önerilir.<br />

• KMY değeri normal <strong>ve</strong>ya osteopenik olanlarda hastaya ait risk fakltörlerinin<br />

valığına göre 1- 2 yılda bir. Transplant hastalarında 6 ayda bir KMY ölçümü<br />

onerilir. Bisfosfanat tedavisi alanlarda yılda bir.<br />

• Serum 25(OH)D, kalsiyum, <strong>ve</strong> fosfor düzeyleri ölçülmelidir.<br />

• 25(OH)D düzeyleri düşük olanlarda, bilirübini yüksek olanlada emilim<br />

bozukluğu olanlarda paranteral <strong>ve</strong>rilmesi uygundur. D vitamini düzeyi<br />

normal olanlarda 1500-2000IU/gün po önerilir.<br />

• Günlük kalsiyum 1000-1200 mg /gün önerilir. (Beslenme ile alınan kalsiyum<br />

alımı da dikkate alınarak).<br />

• Endikasyon durumunda oral bisfosfanatların kullanımı sirozlu hastalarda<br />

gastrik irritasyon yapabileceğinden i:v bisfosfonat tercih edilmelidir.<br />

• Transplantasyon önce /sonrasında İV bisfosfanat tercih edilmelidir.<br />

Kaynaklar<br />

1. AGA technical review on osteoporosis in hepatic disorders. Gastroenterogy 2003; 125: 941- 966.<br />

2. Collier JD, Ninkovic M, Compston JE. Guidelines on the management of osteoporosis<br />

associated with chronic li<strong>ve</strong>r disease. Gut 2002; 50(suppl 1):1-9.<br />

3. Hay, JE. Bone disease in cholestatic li<strong>ve</strong>r disease. Gastroenterology 1995; 108: 276- 83.<br />

4. Arase Y, Suzuki F, Suzuki Y, Akuta N, Kobayashi M, Kawamura Y, Yatsuji H, Sezaki H, Hosaka T,<br />

Ikeda K, Kumada H. Prolonged-efficacy of bisphosphonate in postmenopausal women with<br />

osteoporosis and chronic li<strong>ve</strong>r disease. J Med Virol 2008; 80: 1302-7.


ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK<br />

KEMİK HASTALIĞI<br />

Tan›m: İnflamatuvar romatolojik hastalıklardan. Romatoid artritde (RA)<br />

ankilozan spondilitde (AS) osteoporoz görülür.<br />

18.1. Kırık Riskinin Değerlendirilmesi<br />

Kalça kırığı riski; hastalığın uzun süresi, düşük BKİ <strong>ve</strong> oral glukokortikoidlerin kullanımıyla sıkı<br />

ilişkilidir. Vertebra kırığı riski; yaş, fonksiyonel yetersizlik, düşük BKİ, önceki <strong>ve</strong>rtebra dışı kırık,<br />

uzun süreli hastalık seyri <strong>ve</strong> uzun dönem glukokortikoid kullanımıyla artış gösterir.<br />

AS de erkek cinsiyet, düşük BKİ, hastalık aktivitesi, yüksek oranda sindesmofit formasyonu<br />

<strong>ve</strong> hiperkifoz ile risk artar .<br />

18.2. Osteoporoz <strong>Tanı</strong>sı<br />

Aktif hastalığı olanlar 3 aydan fazla glukokortikoid tedavisi planlanan hastalarda KMY<br />

ölçümü yapılabilir. Diğer KMY ölçüm endikasyonlar bu grup için de geçerlidir.<br />

AS <strong>ve</strong>rtebra defektleri (sindesmofit, hiperkitoz) nedeni ile KMY ile <strong>ve</strong>rtebra incelemeleri<br />

yanlış olarak normal <strong>ve</strong>ya anormal çıkabilir. Bu vakalarda QCT ile ölçüm önerilebilir.<br />

18.2.1. <strong>Tedavi</strong><br />

18.2.1.1. Non-medikal Yöntemler<br />

Düzenli egzersiz (her gün en az 30 dakika ağırlık taşıyıcı tarzda), sigaranın kesilmesi, alkol<br />

alımının kısıtlanması <strong>ve</strong> düşmelerin önlenmesi sağlanmalıdır.<br />

18.2.1.2. Medikal Yöntemler<br />

Uzun süreli (3 aydan fazla) 5 mg/gün <strong>ve</strong>ya 3 aydan fazla süreli 7.5 mg/gün prednizon<br />

kullanımında; 1000- 1200 mg/gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1000-2000 IU/gün D vitamini <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

Kortikosteroid kullanıyorken, menstrasyon düzensizliği (oligomenore <strong>ve</strong>ya amenore) olan<br />

premenapozal kadınlarda kontrendikasyon yoksa oral kontraseptif önerilir.<br />

Hipogonadizmi (kortikosteroid kullanımına bağlı) olan erkekler testosteron tedavisinden<br />

fayda görür.<br />

Üç ay <strong>ve</strong> daha fazla >5 mg/gün prednison tedavisi altında olan <strong>ve</strong> KMY değeri (lomber<br />

<strong>ve</strong>ya kalça) T skoru -1.0 SD altında olan hastalarda kemik kaybının önlenmesi için tedavi<br />

önerilir.<br />

Romatolojik hastalıkların seyrinde, glukokortikoid kullanırken alendronatın (35 mg/hafta<br />

önlem amacıyla <strong>ve</strong> 70 mg/hafta tedavi amacıyla) <strong>ve</strong> rizedronatın (35 mg/hafta önlem<br />

<strong>ve</strong>ya tedavi amacıyla), <strong>ve</strong>rtebra kırık riskini azalttığı gösterilmiştir.<br />

Gerektiğinde i.v bisfosfonat <strong>ve</strong>ya endikasyonu varsa teriparatide kullanılabilir.<br />

ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI<br />

75


ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI<br />

76<br />

TEMD Önerisi<br />

• Üç aydan uzun süre glukokortikoid kullanacak hastalara DXA ile KMY<br />

ölçümü yapılmalıdır. Ankilozan spondilitli olgularda sindezmofitler lomber<br />

<strong>ve</strong>rtebra KMY’sini yüksek göstereceğinden kalça <strong>ve</strong>ya femur boyun<br />

KMY’sini ölçmek daha uygun olacaktır.<br />

• KMY’si düşük olan hastalarda kırık için diğer risk faktörleri de<br />

değerlendirilmeli <strong>ve</strong> bazal laboratuar testleri de istenmelidir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Roux C. Osteoporosis in inflammatory joint diseases. Osteoporosis Int 2011; 22: 421-33.<br />

2. van Staa TP, Geusens P, Bijlsma WI, Leyfkens HGM, Cooper C. Clinical assessment of the longterm<br />

rhisk of fracture in patients with rhematoid arthritis. Arthritis Rheum 2006; 54: 3104-12.<br />

3. Solomon DH, Katz JN, Jacobs JP, La Tourette AM, Coblyn J. Management of glucocorticoidinduced<br />

osteoporosis in patients with rheumatoid arthritis: rates and predictors of care in an<br />

academic rheumatology practice. Arthritis Rheum 2002; 46: 3136-42.<br />

4. Grossman JM, Gordon R, Ranganath VK, Deal C, Caplan L, Chen W, Curtis JR, Furst DE,<br />

McMahon M, Patkar NM, Volkmann E, Saag KG. American College of Rheumatology 2010<br />

recommendations for the pre<strong>ve</strong>ntion and treatment of glucocorticoid-induced osteoporosis.<br />

Arthritis Care Res (Hoboken) 2010; 62: 1515-26.


KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

Tan›m: Paget hastalığı bazı kemiklerde lokal olarak artmış kemik döngüsü <strong>ve</strong><br />

organize olamamış kemik dokusu ile karakterize kronik metabolik bir kemik<br />

hastalığıdır.<br />

19.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Paget hastalığının sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ailesinde Paget hastalığı<br />

bulunanlarda riskin 7-10 kat arttığı gözlemlenmiştir. Hastaların %15’inde aile hikayesi<br />

vardır.<br />

Genel semptomlar olarak baş dönmesi, halsizlik, çabuk yorulma, tutukluk, eklem<br />

hareketlerinde kısıtlanma görülebilir. Vakaların %50’si asemptomatiktir. Paget hastalığı<br />

her kemiği tutabilirse de, en çok sakrum <strong>ve</strong> pelvis, <strong>ve</strong>rtebra, femur <strong>ve</strong> kafatası, tibia,<br />

humerus kostalar <strong>ve</strong> klavikulada görülür. Eller, ulna, ayaklar, skapula, mandibula,<br />

sternum <strong>ve</strong> yüz kemikleri çok nadiren tutulur. Paget lezyonlarının bulunduğu kemik<br />

bölgesindeki lokal ağrılar, mikrofraktürlerden kaynaklanabilir. Tutulan kemiklerin<br />

üzerinde lokal sıcaklık artışı olur. Yaygın kranyum tutulumu olan hastaların 2/3’ünde<br />

işitme kaybı olmaktadır.. Vakaların üçte birinde tutulan kemiklerde derin <strong>ve</strong> zonklayıcı bir<br />

ağrı olur. Ağrı devamlıdır <strong>ve</strong> gün içinde devam etmektedir, dinlenmekle geçmez.<br />

Ağrının en sık sebeplerinden biri de sekonder artrozdur. Gerçek Paget ağrısının<br />

osteoartrozdakinden ayırıcı bir özelliği, ağrının geceleri artmasıdır. Lezyonun üzerine<br />

basmakla <strong>ve</strong>ya lezyonun üzerine yük binmesiyle tipik Paget ağrısı ortaya çıkar. Kasların<br />

gerilimi <strong>ve</strong> hızlanmış osteoartrit sebebiyle postür bozulur; tibia <strong>ve</strong> femurdaki eğrilmeler<br />

de postür bozukluğunu artırır. Periartiküler kemiğin hastalığı sebebiyle özellikle kalçada<br />

eklem deformiteleri meydana gelebilir. Femur başları, yumuşamış pelvis içine doğru<br />

kayarak (protrusio acetabuli), kalçada fleksiyon kontraktürlerine yol açabilir. Kollardaki<br />

deformiteler günlük aktiviteleri engelleyebilir. Paget Hastalığı ile birlikte osteoporoz <strong>ve</strong><br />

kırıklar görülebilir. Vertebra büyümesi sonucu sinir köklerinde bası semptomları ortaya<br />

çıkar. Medulla spinalis giderek sıkışabilir. Vertebra tutulumlarında vasküler çalma<br />

sendromları, ağrı, dizestezi, felç, radikülopati meydana gelebilir. Kranyumdaki<br />

ostiumların daralması ile kranyal sinirler bası altında kalır (özellikle 2. <strong>ve</strong> 8. sinirler).<br />

Fizik muayene sırasında kafatasında büyüme dikkati çekebilir. Çene kemiklerinin<br />

tutulması ile diş etleri şişer <strong>ve</strong> infekte olabilir. Protezler zarar görür. İmmobilizasyon<br />

durumlarında hiperkalsemi <strong>ve</strong> hiperkalsiüri görülür. Kafa tabanı tutulumunda platibazi<br />

meydana gelerek uzun traktuslarda hasara sebep olabilir. Obstrüktif hidrosefali,<br />

<strong>ve</strong>rtebrobaziler yetersizlik, beyin sapı sıkışması ortaya çıkabilir. Karpal tünel, tarsal tünel<br />

sendromlarına rastlanabildiği bildirilmiştir. Restriktif akciğer hastalığı ortaya çıkabilir.<br />

Oküler fundusta anjioid çizgiler oluşması Paget için tipiktir. Paget Hastalığında yüksek<br />

kemik döngüsüne bağlı olarak ürik asit artışı <strong>ve</strong> gut hastalığı görülebilir. Çok uzun süre<br />

devam eden yaygın Paget lezyonlarında, osteojenik sarkoma dönüşüm olabilir.<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

77


KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

78<br />

Sarkoma dönüşüm %0,2 vakada görülmektedir. Fibrosarkom, kondrosarkom <strong>ve</strong><br />

retikülosarkom <strong>ve</strong> dev hücreli malign tümörler de bildirilmiştir. Uzun süre devam eden<br />

Paget hastalığında ağrının giderek şiddetini artırması, yeni kemiklerin tutulması,<br />

yumuşak dokuyu infiltre eden kütlelerin çıkması <strong>ve</strong> birden ortaya çıkan kırıklar habis<br />

dönüşümün ip uçlarıdır.<br />

Paget hastalığının kardiyovasküler komplikasyonları: Tutulan kemiklerde kanlanmanın<br />

aşırı artışı ile yüksek debili kalp yetmezliği meydana gelebilir. Damarlarda media<br />

kalsifikasyonları <strong>ve</strong>ya aterosklerotik kalsifikasyonlar, aort kapağı <strong>ve</strong> inter<strong>ve</strong>ntriküler<br />

septumun kalsifikasyonu, endokard kalsifikasyonu gibi durumlar Paget Hastalığına eşlik<br />

edebilir. Sternum tutulumu olduğunda by-pass zorlukları <strong>ve</strong> mammaria internayı<br />

kullanma güçlükleri bildirilmiştir.<br />

19.2. Labaratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Paget Hastalığı artmış kemik döngüsü ile karakterizedir. Serumda alkalen fosfataz artışı,<br />

hastalığın aktivitesini gösterir <strong>ve</strong> daha sonra tedaviye cevabı takip etmek için kullanılır.<br />

Monostotik olan <strong>ve</strong>ya küçük kemiklerin tutulduğu vakalarda total alkalen fosfataz<br />

artmayabilir, fakat sadece kemik kökenli alkalen fosfataz artmış olabilir. Ayrıca karaciğer<br />

hastalıkları gibi total alkalen fosfatazı artırabilecek başka hastalıklar varsa, kemik alkalen<br />

fosfatazı bakılmalıdır. Ağır deformiteleri olan hastalarda immobilizasyon hiperkalsemisi <strong>ve</strong><br />

hiperkalsiüri görülebilir. Bazan birlikte primer hiperparatiroidi bulunduğu için de<br />

hiperkalsemi meydana gelebilir. Osteoklastik kemik rezorpsiyonunu yansıtan<br />

hidroksiprolin, piridinolin <strong>ve</strong> deoksipiridinolin çapraz bağları, tip I kollajenin karboksi<br />

terminal (CTx) <strong>ve</strong> aminoterminal (NTx) telopeptidleri artar. Ürik asit de her vakada<br />

ölçülmelidir.<br />

19.3. Radyolojik <strong>Tanı</strong><br />

Paget hastalığının tanısı direkt radyografik tetkik ile konulabilir. Hastalığın yaygınlığını<br />

anlamak için bir dizi direkt grafi çekmektense, kemik sintigrafisi ile tutulan tüm kemikleri<br />

saptamak uygundur. Düz grafilerde skleroz, lizis, kalınlaşmış trabeküller <strong>ve</strong> kortikal<br />

kalınlaşma, kemiklerin irileşmesi ile Paget Hastalığı tanısı kolayca konulabilmektedir.<br />

Hastalığın başlangıcında kranyum tutulduğunda, osteoklastik aktivitenin artışını gösteren<br />

lokal bir radyolusent alan görülür (osteoporosis circumscripta). Genelikle oksipital <strong>ve</strong><br />

frontal bölgelerde yer alır. Tübüler kemiklerde osteoliz, subkondral bölgelerde başlar. Alt<br />

ekstremitelerde metafizde başlayan rezorpsiyon alanı V şeklinde aşağıya doğru iner.<br />

<strong>Kemik</strong>ler zamanla irileşir <strong>ve</strong> eğilme meydana çıkar. Vertebra cisimleri büyür <strong>ve</strong>ya homojen<br />

yoğunluk artışı gösterirler. Birlikte osteoartroz da görülür. Paget lezyonları üzerinde<br />

osteojenik sarkom gelişirse tipik ‘güneş patlaması’ görünümü ortaya çıkar.


19.4. TEDAVİ<br />

PAGET Hastalığının <strong>Tanı</strong>sı TEMD Önerisi<br />

• Açlık Alkalen fosfataz yüksekliği <strong>ve</strong> direkt grafilerdeki tipik görünüm<br />

Paget hastalığı tanısı koymak için yeterlidir.<br />

• Paget Hastalığı tanısının konulmasında kemik biopsisine çok nadiren ihtiyaç<br />

duyulur. <strong>Tanı</strong> esas olarak klinik, radyolojik, biyokimyasal <strong>ve</strong> sintigrafik özellikler<br />

esas alınarak konulabilir. Osteoblastik metastaz <strong>ve</strong>ya osteosarkom ayırıcı<br />

tanısında kemik biyopsisinin yeri vardır.<br />

• Paget Hastalığında total alkalen fosfataz tanı <strong>ve</strong> tedavi takibinde yeterlidir.<br />

Paget hastalığının var olduğunun bilinmesine rağmen, total alkalen fosfatazın<br />

artmadığı vakalarda kemiğe özgü alkali fosfataz ölçülmelidir. Total alkali<br />

fosfatazı yükselten başka hastalıkların varlığında, kemiğe özgü alkalen<br />

fosfataz bakılmalıdır<br />

• Direkt grafiler hastalığın tanısının konulmasını sağlar. Hastalığın yaygınlığının<br />

araştırılmasında direkt grafilerden çok, tüm vücut kemik sintigrafisinin<br />

kullanılması daha uygundur. Tüm Paget hastalarında kemik sintigrafisi<br />

çekilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong>nin amaçları: Ağrının kesilmesi, kemik döngüsü <strong>ve</strong> histolojinin normalleşmesi, litik<br />

Paget lezyonlarının iyileşmesi (çünkü bu lezyonlar sağlam kemik bölgelerine ilerler),<br />

hayat kalitesinin düzeltilmesi, komplikasyonların önlenmesi (nörolojik yetersizlik, kırık,<br />

osteoartrit, osteojenik sarkom), ameliyat öncesi kanlanmanın azaltılmasıdır.<br />

<strong>Tedavi</strong>ye yanıtın değerlendirilmesi kemik sintigrafisi ile yapılmamalıdır.<br />

Paget Hastalığının başlıca semptom <strong>ve</strong> bulguları kemik ağrıları, deformiteler, patolojik<br />

fraktürler <strong>ve</strong> sekonder osteoartrittir. Önemli morbidite <strong>ve</strong> mortaliteye yol açan<br />

kardiyovasküler sistem kafa tabanı tutulumu, dikkatle izlenmelidir.<br />

19.4.1. Genel Önlemler<br />

Uygun hidrasyon <strong>ve</strong> hastanın mobilizasyonu önemlidir. Ağrıların Paget hastalığı ile mi<br />

yoksa osteoartritik lezyonlarla mı ilgili olduğunu anlamak kolay değildir. Ağrı, artmış<br />

kemik döngüsü ile ilgili ise antirezorptiflerle geçer. Sinir basısı <strong>ve</strong>ya osteoartrozdan<br />

dolayı oluşan ağrılar bisfosfonat tedavisi ile geçmez. Bu durumda steroid olmayan<br />

anti-inflamatuvar (NSAİ) ilaçlar <strong>ve</strong> analjezikler, hatta opioidler <strong>ve</strong>rilebilir. Fonksiyonel<br />

bozuklukları önlemek için atel uygulaması, rehabilitasyon tedavisi, ayakkabı<br />

yükseltmeleri <strong>ve</strong> eklem protezleri gibi ortopedik girişimler düşünülebilir. Bunun yanı sıra<br />

akupunktur, transkutanöz elektriksel sinir uyarısı, fizyoterapi uygulanabilir. Paget<br />

hastalığı genellikle yaşlılarda teşhis edilmektedir. Bu yaş grubunda D vitamini eksikliği<br />

de çok sıktır. Bu hastalara bisfosfonat başlanınca hipokalsemi <strong>ve</strong> sekonder<br />

hiperparatiroidi gelişebileceğinden, her hastaya 500-1000 mg kalsiyum<br />

suplementasyonu <strong>ve</strong> 1000-2000 IU D vitamini <strong>ve</strong>rilmesi gerekir. Bilhassa intra<strong>ve</strong>nöz<br />

bisfosfonatların uygulanmasını takiben kemik rezorpsiyonu baskılanmakta, kemik<br />

formasyonu arttığından kalsiyum ihtiyacı belirginleşmektedir.<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

79


KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

80<br />

19.4.2. Bisfosfonatlar<br />

İlk tercihtir. yüksek kemik döngüsü olan bölgelerde yoğunlaştıkları için Paget tedavisinde<br />

özel bir yere sahiptirler. <strong>Kemik</strong> döngüsünün baskılanması ile ağrı azalır, nörolojik<br />

komplikasyonlar düzelebilir, osteolitik lezyonlar geriler.<br />

19.4.3. Zoledronat<br />

Paget hastalığı tedavisinde ilk seçenek olmalıdır. Zoledronat tedavisinin etkileri uzun<br />

dönemde oral bisfosfonatlardan daha etkin bulunmuştur. Aminobisfosfonatlarla, özellikle<br />

de zoledronat ile çene osteonekrozu görülebileceğini akılda tutmak gerekir.<br />

Oral bisfosfonatlardan alendronat, risedronat, Paget Hastalığı tedavisinde kullanılabilir. Doz<br />

osteoproroz tedavisinden daha yüksektir. Risedronat 2 ay süreyle günde 30 mg olarak<br />

<strong>ve</strong>rilebilir. Alkalen fosfatazda yeterli supresyon olmazsa tedavi 1-2 ay daha uzatılabilir.<br />

Alendronat günlük 40 mg dozunda 6 ay süreyle kullanılabilir. Vakaların %70-80’inde alkalen<br />

fosfataz baskılanmaktadır. İlaç kesildikten 1 sene sonrasına kadar remisyon devam<br />

etmektedir. Hafif vakalarda tiludronat 400 mg dozunda 3 ay <strong>ve</strong>rilebilir. Bisfosfonatlar ağrıyı da<br />

geçirmektedir. Bunun yanı sıra intra<strong>ve</strong>nöz pamidronat 60 mg olarak serum içinde en az 4<br />

saatte infüze edilebilir. Bu doz iki haftada bir 3 kez olarak <strong>ve</strong>ya iki haftada bir 30 mg dozunda<br />

6 kez tekrarlanır. Vakaların %20’sinde ateş, myalji ile gribe benzer bir tablo ortaya çıkmaktadır.<br />

Pamidronat ile vakaların %50-80’inde alkalen fosfataz normalleşmektedir. Bisfosfonatların<br />

kesildikten sonra da etkileri aylar, hatta bazen yıllarca devam edebilir.<br />

19.4.5. Kalsitonin<br />

Kalsitonin, sadece bisfosfonat kullanımının kontrendike olduğu <strong>ve</strong>ya bisfosfosfonatlara<br />

cevapsızlık görüldüğü durumlarda kullanılmalıdır. Kalsitonin parenteral olarak hergün<br />

50-100 İÜ dozunda semptomlar düzelene kadar kullanılabilir. Daha sonra haftada 3 gün<br />

50-100 İÜ kalsitonin ile idame tedavisine geçilmekte <strong>ve</strong> tedaviye 3-6 ay devam edilmektedir.<br />

PAGET Hastalığı <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Günümüzde Paget Hastalığının tedavisinde ilk seçenek, eğer bilinen bir<br />

kontrendikasyonu yoksa 5 mg zoledronat infüzyonu olmalıdır.<br />

• Oral bisfosfonatlardan Alendronat günlük 40 mg dozunda 6 ay süreyle ,<br />

Risedronat 2 ay süreyle günde 30 mg olarak kullanılabilir<br />

• Yeterli kalsiyum (1000 mg) <strong>ve</strong> D vitamini (1000-2000 IU) <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• Ağırlık taşıyan kemiklerde, ekleme yakın bölgelerdeki lezyonlarda <strong>ve</strong> kranyum<br />

tutulumunda semptomlar beklenmeden tedavi başlanmalıdır..<br />

• Daha önce tedavi görmüş Paget Hastasında alkalen fosfatazın, normal referans<br />

değerleri içinde kalsa bile %25 oranında artışı, hastalığın nüksü olarak kabul<br />

edilmelidir.<br />

• Paget hastaları tedavi edildikten 3-6 ay sonra kontrol edilmeli, alkalen<br />

fosfatazın tamamen normal sınırlara indiği gösterilmelidir. Takipte kemik<br />

yapım belirteçleri kullanılmalı, 6 ay sonra tedaviye yanıtsız vakalar tekrar tedavi<br />

bakımından değerlendirilmelidir.


Kaynaklar<br />

1. Ralston SH, Langston AL, Reid IR. Pathogenesis and management of Paget’s disease of bone<br />

(seminar). Lancet 2008; 372: 155-63.<br />

2. Selby PL, Davie MWJ, Ralston H, Stone MD. Guideline on the management of Paget’s disease of<br />

bone. Bone 2002; 31;10-9.<br />

3. Colina M, Corte RL, Leonardis FD, Trotta F. Paget’s disease of bone (review). Rheumatol Int 2008;<br />

28: 1069-75.<br />

4. Seton M, Moses AM, Bode RK, Schwartz C. Paget’s disease of bone : the skeletal distribution,<br />

complications, and quality of life as percei<strong>ve</strong>d by patients. Bone. 2011;48:281-5.<br />

5. Devogelaer JP, Bergmann P, Boutsen BY, Goemaere S, Kaufman JM, Reginster JY, Rozenberg S,<br />

Boonen S. Management of patients with Paget’s disease: a consensus document of the Belgian<br />

Bone Club. Osteoporosis International 2008; 19: 1109-117.<br />

6. Reid IR, Hosking DJ. Bisphosphonates in Paget’s disease (review). Bone. 2011;49:89-94.<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

81


HİPOFOSFATEMİ<br />

82<br />

20.1. Hipofosfatemi Nedenleri:<br />

Hipofosfatemi düşük, normal <strong>ve</strong>ya yüksek total vücut fosfat düzeylerinde görülebilir. Son<br />

iki durumda ekstrasellüler alandan, intrasellüler alana kaçış vardır. Diğer taraftan fosfor<br />

eksikliği normal, düşük <strong>ve</strong>ya yüksek serum fosfor düzeyleri varlığında gözlenebilir. Fosfat<br />

eksikliği total vücut fosfatının azalması ile olur.<br />

Barsaktan azalmış fosfat emilimi<br />

- Diyetle ciddi fosfat kısıtlaması<br />

- Fosfat bağlayıcı antiasitler<br />

- D vitamini eksikliği <strong>ve</strong>ya direnci<br />

- Sekretuvar diyare, steatore<br />

- Kusma<br />

Ekstrasellüler alandan intrasellüler alana kaçış<br />

- Malnütrisyonun iyileşme dönemi<br />

- Diyabetik ketoasidoz tedavisi sırasında<br />

- Solunumsal alkaloz (sepsis, anksiyete, mekanik <strong>ve</strong>ntilasyon, salisilat zehirlenmesi,<br />

hepatik koma, gut, alkoliklerde alkol yoksunluğu)<br />

- Hormonlar <strong>ve</strong> diğer ilaçlar (insülin, glukagon, epinefrin, dopamin, beta-2 agonistler,<br />

steroidler, ksantin türevleri)<br />

- Hızlı hücre yapımı (aç kemik sendromu, akut lösemi, Burkitt lenfoması)<br />

İdrarla kayıp<br />

HİPOFOSFATEMİ<br />

Tan›m: Serum fosfor seviyesinin 2.5 mg/dl den az olması hipofosfatemidir.<br />

Hipofosfatemi Derecelendirmesi:<br />

orta: serum fosfor 1-1.2 mg/dl (0.32-0.8 mmol/L)<br />

ciddi: serum fosfor < 1mg/dl (


20.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Hipofosfatemi hastaları genelde asemptomatiktir. Genellikle plasma fosfor seviyesinin 1<br />

mg/dl’nin altında olması durumunda semptomlar gözlenir.<br />

Kronik fosfat eksikliği proksimal myopati, güçsüzlük <strong>ve</strong> kemik ağrısına neden olabilir.<br />

Ancak hipofosfatemili hastalarda fosfat eksikliği akut rabdomyolize neden olmaz. Kronik<br />

fosfat eksikliği üzerine eklenen akut hipofosfatemide rabdomyoliz görülebilir.<br />

Hipofosfatemik hastalarda aşikar rabdomyoliz genellikle kronik alkolizmi olan hastalarda<br />

ortaya çıkar. Bu kişilerde alkol kas hücrelerinde harabiyete neden olmaktadır.<br />

Hipofosfatemiye bağlı olarak myokardi <strong>ve</strong> diyafragmanın fonksiyon bozukları <strong>ve</strong> sonuçta<br />

solunum yetmezliği oluşabilir.<br />

Semptomlar uzun süre ağız yoluyla beslenemeyen hastaların yeniden beslenme<br />

dönemlerinde daha sıkdır. Periferik <strong>ve</strong> santral nöropati, paresteziler, tremor,<br />

nöropsikiyatrik bozukluklar, ATP azalmasına bağlı olarak hemoliz konvülziyon, koma,<br />

görülebilir.<br />

Ciddi hipofosfatemi, normal plazma serum fosfor konsantrasyonunun sağlanabilmesi<br />

için kemik mineral mobilizasyonuna neden olur<br />

20.3. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

idrar fosfat atılımının ölçülmesi yardımcı olabilir. Fosfat atılımı 24 saatlik idrardan<br />

ölçülebildiği gibi spot idrardan süzülen fosfatın fraksiyonel atılımının (FEPO4)<br />

hesaplanması ile de bulunabilir.<br />

FE PO4 =(idrar fosfatı x serum kreatinini x 100) / (serum fosfatı x idrar kreatinini)<br />

Fizyolojik şartlarda FE PO4 %5 ile %20 arasındadır. Düşük plasma fosfat<br />

konsantrasyonlarında FE PO4 %5’den az olmalıdır. Düşük fosfat seviyesine karşın FE PO4<br />

%5 den fazla ise hipofosfateminin nedeni böbrekten fosfat kaybıdır. Serum kalsiyum<br />

seviyesine göre böbrekten 3 tip fosfat kaybı vardır: Primer hiperparatiroidi (serum<br />

kalsiyumu yüksek), sekonder hiperparatiroidi (serum kalsiyumu düşük), <strong>ve</strong> primer renal<br />

fosfat kaybı (serum kalsiyumu normal). Böbrek fosfat emilinin uygun olduğu ( FE PO4


HİPOFOSFATEMİ<br />

84<br />

20.4. TEDAVİ<br />

Hipofosfatemi varlığı, acilen fosfat tedavisi yapmayı gerektirmez. <strong>Tedavi</strong> gerekliliğine<br />

karar <strong>ve</strong>rmede hipofosfateminin nedenini ortaya koymak gerekir. Hipofosfatemi, neden<br />

olan hastalığın tanı <strong>ve</strong> tedavisi ile genellikle düzelir. <strong>Tedavi</strong>de en gü<strong>ve</strong>nli yol oral yoldur,<br />

sodyum <strong>ve</strong> potasyum fosfat kullanılabilir. Ortalama bir hastada vücut depolarını tekrar<br />

doldurmak için 1000-2000 mg (32-64 mmol) fosfat, 7-10 gün boyunca <strong>ve</strong>rilmelidir. Oral<br />

fosfat ile birlikte <strong>ve</strong>rilen kalsitriol (15-30 ng/kg/gün) böbrekle fosfat kaybı olan genetik<br />

hastalıklarda fosfor seviyelerini normale getirirken kemik ağrısını da hafifletir. Oral fosfat<br />

tedavisinin önemli bir yan etkisi ishaldir.<br />

Klinik olarak aşikar hipofosfatemi semptomları (hemoliz gibi), ciddi hipofosfatemisi<br />

[


Kaynaklar<br />

1. Weisenger JR, Bellorin-Font E. Magnesium and phosphorus. Lancet 1998;352:391-6.<br />

2. Halevy J, Bulvik S. Se<strong>ve</strong>re hypophosphatemia in hospitalized patients. Arch Intern Med.<br />

1988;148:153-5.<br />

3. Amanzadeh J, Reilly RF Jr. Hypophosphatemia: an evidence-based approach to its clinical<br />

consequenses and management. Nat Clin Pract Nephrol. 2006; 2(3):136-1484-Gaasbeek A,<br />

Meinders E. Hypophosphatemia:An update on its etiology and treatment. The Am J Med<br />

2005;118: 1094-101.<br />

HİPOFOSFATEMİ<br />

85


HİPERMAGNEZEMİ<br />

86<br />

21.1. Hipermagnezemi Nedenleri<br />

HİPERMAGNEZEMİ<br />

<strong>Tanı</strong>m: Serum magnezyum düzeyinin >2,4 mg/dl üzerinde olmasıdır.<br />

Hipermagnezemi derecelendirmesi<br />

Hafif hipermagnezemi: serum Mg düzeyi 2,4-3,6 mg/dl<br />

Orta hipermegnezemi: serum Mg düzeyi 3,6-6,0 mg/dl<br />

Ağır hipermegnezemi: serum Mg düzeyi >6,0 mg/dl<br />

Hafif hipermagnezemi kronik renal yetmezlikte izlenebilir. Renal fonksiyonların normal<br />

olduğu durumda hafif hipermagnezemi familial hipokalsiurik hiperkalsemi, adrenal<br />

yetersizlik, hipotiroidi <strong>ve</strong> hipotermi ayrıcı tanıda düşünülmelidir.<br />

Hipermagnezemi; Primer olarak iki durumda sıklıkla, renal yetersizlik fonksiyon yetersiz<br />

olduğunda <strong>ve</strong> /<strong>ve</strong>ya büyük bir magnezyum yükü i.v, oral <strong>ve</strong>ya enema olarak <strong>ve</strong>rildiğinde<br />

görülür. Magnezyum artışı, laksatif-purgatif <strong>ve</strong>ya antiasitler olarak <strong>ve</strong>rilen oral<br />

magnezyum tuzlarının büyük miktarlarının alımından <strong>ve</strong>ya travma, sepsis,<br />

kardiyopulmoner arrest, yanıklar <strong>ve</strong>ya şok lu hastalarda aşırı yumuşak doku iskemisi<br />

<strong>ve</strong>ya nekrozundan oluşabilir. Magnezyum tuzlarının parenteral <strong>ve</strong>rilmesinden de<br />

hipermagnezemi, oluşabilir.<br />

Magnezyum preparatları renal yetmezlikte kontrendikedir. Hipermagnezemi, genellikle<br />

renal yetersizlik ortamında hospitalize hastaların %10-15 inde görülebilir.<br />

21.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Magnezyum düzeyleri ile görülebilecek hipermagnezemi belirtileri arasında uygun bir<br />

korelasyon vardır. Hipermagnezeminin en yaygın klinik belirtileri, vazodilatasyon <strong>ve</strong><br />

nöromuskuler geçişin hem pre <strong>ve</strong> postsinaptik inhibisyonuyla ilgili olabilen<br />

nöromusküler blokajla ilgilidir.


21.2.1 Hipermagnezeminin klinik belirtileri<br />

Mg seviyesi Klinik belirtiler<br />

4.8-7.2 mg/dl Bulantı, kusma, ciltte kızarıklık, başağrısı,<br />

Letarji, reflekslerde azalma<br />

7.2-12 mg/dl Somnolans, hipokalsemi, hipotansiyon,<br />

Bradikardi, derin tendon reflekslerinin kaybı<br />

(EKG değişiklikleri: QT intervalinde uzama,<br />

İntra<strong>ve</strong>ntriküler ileti gecikmesi)<br />

12 mg/dl Kas paralizisi, koma, solunum depresyonu,<br />

AV blok, kardiyak arrest<br />

21.3. <strong>Tedavi</strong><br />

Hipermagnezeminin tedavisi magnezyum kaynaklarının belirlenmesini <strong>ve</strong> kesilmesini, <strong>ve</strong><br />

ekstrasellüler sıvıdan magnezyum klirensini artıracak önlemlerin alınmasını kapsar. Mg<br />

tedavisine bağlı hipermagnezemide renal fonksiyonu normal olanlarda, magnezyum<br />

tedavisinin kesilmesi, normal magnezyum seviyelerinin derhal düzelmesine izin<br />

<strong>ve</strong>recektir. Renal yetersizlikli hastalar magnezyum ihtiva eden medikasyonlar<br />

alınmamalıdır <strong>ve</strong> herhangi bir sebep için parenteral magnezyum alan hastalar dikkatli <strong>ve</strong><br />

sık olarak kontrol edilmelidirler. Magnezyumsuz laksatif-purgatif <strong>ve</strong>ya lavmanlarının<br />

kullanılması, gastrointestinal traktusdan alınan magnezyumun temizlenmesinde<br />

yardımcı olabilir. Eğer uygunsa güçlü i.v hidrasyon yapılmalıdır. Loop diüretikleri<br />

eklenebilir. Renal fonksiyon bozukluğunda, peritoneal <strong>ve</strong>ya hemodiyaliz plazma<br />

magnezyum konsantrasyonunu etkili biçimde düşürecektir .<br />

Ciddi semptomları olan bir hastada magnezyumun toksik etkilerini daha hızlı ortadan<br />

kaldırmak için i.v kalsiyum bir magnezyum antagonisti olarak kullanılabilir. 1-2 saatte,<br />

100-200 mg dozlarda i.v infüzyonla <strong>ve</strong>rilen kalsiyumun, hipermagnezeminin bulgu <strong>ve</strong><br />

semptomlarında geçici bir düzelme sağladığı bildirilmiştir.<br />

Hipermagnezemi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>, TEMD Önerisi<br />

• Hipermagnezemi renal fonksiyon yetersizliğinde <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya büyük miktarlarda<br />

magnezyum alımında görülür.<br />

• Magnezyum düzeylerine göre hipermagnezemi belirtileri değişir.<br />

• Magnezyum preparatları renal yetmezlikte kontrendikedir.<br />

• Hipermagnezemi tedavisinde öncelikle magnezyum alımı durdurulur,<br />

gereğinde IV hidrasyon uygulanır. Renal fonksiyon bozukluğunda peritoneal<br />

<strong>ve</strong>ya hemodiyaliz, ciddi semptomların varlığında i.v kalsiyum kullanılabilir.<br />

HİPERMAGNEZEMİ<br />

87


HİPERMAGNEZEMİ<br />

88<br />

Kaynaklar<br />

1. Bringhurst FR, Demay MB, Kronenberg M. Hormones and disorders of mineral metabolism. In<br />

Williams Textbook of Endocrinology. Eds: Kronenberg HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR.<br />

Chapter 27, 11th ed. Saunders, Philadelphia 2008;1203-68.<br />

2. Agus ZS. Causes and treatment of hypermagnesemia. Section ed: Goldfarb S. UpToDate 2011.<br />

3. Agus ZS. Regulation of magnesium balance. Section ed: Goldfarb S. UpToDate<br />

4. Schelling JR. Fatal hypermagnesemia. Clin Nephrol 2000;53: 61.<br />

5. Agus ZS. Symptoms of hypermagnesemia. Section ed: Goldfarb S. UpToDate 2011.<br />

6. Moe SM. Disorders involving calcium, phosphorus, and magnesium. NIH Public Access, Prim<br />

Care 2008;35: 215-34.


22.1. Hipomagnezemi Nedenleri<br />

Gastrointestinal: Malabsorbsiyon sendromları, bağırsak rezeksiyonu, kısa barsak<br />

sendromu, kronik diyare <strong>ve</strong>ya uzun süreli laksatif kullanımı, malnutrisyon, akut pankreatit,<br />

uzun süreli proton pompa inhibitörlerinin kullanılması,<br />

Renal: Magnezyum kaybının arttığı durumlar, Kronik alkolizm, renal obstrüksiyon sonrası<br />

diürezin artması, akut tubuler nekrozun poliürik fazı, renal tubuler asidoz, hiperkalemi,<br />

İlaçlar: (Tiazid, loop diüretikleri, aminoglikozidler, amfoterisin B, siklosporin, alkol, sisplatin,<br />

uzun süreli proton pompa inhibitörü )<br />

Endokrin <strong>ve</strong> metabolik hastalıklar: Primer <strong>ve</strong>ya sekonder hiperaldosteronizm, hipertiroidi,<br />

diabetes mellitus, hiperkalsemi, metabolik asidoz<br />

Konjenital sendromlar: Bartter sendromu ,Gitelman sendromu<br />

22.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

HİPOMAGNEZEMİ<br />

Tan›m: Serum normal magnezyum 1.7 -2.4 mg/dl arasındadır.<br />

Hipomagnezemi derecelendirmesi:<br />

Hafif hipomagnezemi: serum Mg düzeyi 1,2-1,7 mg/dl<br />

Ağır hipomagnezemi: serum Mg düzeyi


HİPOMAGNEZEMİ<br />

90<br />

22.4. TEDAVİ<br />

Hafif magnezyum düşüklüklerinde <strong>ve</strong>ya asemptomatik olgular da diyet <strong>ve</strong> peroral<br />

magnezyum ile tedavi edilebilir.<br />

Ağır hipomagnezemili <strong>ve</strong>ya semptomatik olgularda tedavi parenteral olarak yapılır.<br />

Magnezyum tedavisine başlanılmadan önce hastada böbrek fonksiyonları kontrol<br />

edilmelidir.<br />

Hipomagnezemi, potasyum <strong>ve</strong>ya kalsiyum eksikliği ile birlikte olduğu durumlarda yeterli<br />

magnezyum replasmanı yapılmadan potasyum <strong>ve</strong>ya kalsiyum eksikliğine ilişkin belirtiler<br />

düzeltilemez.<br />

22.4.1. Peroral Magnezyum <strong>Tedavi</strong>si<br />

Oral magnezyum tuzları (MgCl 2, MgO <strong>ve</strong>ya Mg(OH) 2) iki doz halinde 40-60 mEq/gün<br />

(480-720 mg/gün) <strong>ve</strong>rilmesi yeterlidir.<br />

Malabsorbsiyonlu <strong>ve</strong>ya üriner magnezyum kaybının devamlı <strong>ve</strong> fazla olduğu<br />

durumlarda magnezyum replasman tedavisine sürekli olarak devam edilmesi önerilir<br />

Kronik böbrek yetmezlikli olgularda Mg’un absorbsiyonunda da bozukluk olacağı için<br />

oral magnezyum ile birlikte aktif D-vitaminini kullanırken çok dikkatli olunmalıdır.<br />

Parenteral magnezyum tedavisi: Renal fonksiyonları normal olan ciddi hipomagnezemili<br />

erişkin olgularda kullanılmalıdır. %50’lik MgSO4, serum fizyolojik <strong>ve</strong>ya dextrose içinde,<br />

intra<strong>ve</strong>nöz (IV) olarak 50-100 mEq/gün (2-4 mEq/saat dozunda) infüzyon şeklinde serum<br />

Mg düzeyi 2-3 mEq/L oluncaya kadar <strong>ve</strong>rilir. Genellikle iki gün süreyle 100 mEq/gün<br />

dozunda uygulanan tedavi yeterli olmaktadır. %50’lik 2mL MgSO 4 8 mEq; 1gram MgCl<br />

ise 10 mEq magnezyum içermektedir.<br />

Konvulsiyon ile seyreden acil durumlarda 10-20 mEq MgSO4 bolus tarzında birkaç<br />

dakika içinde i.v olarak <strong>ve</strong>rildikten sonra infüzyon ile, 10-15 mEq/saat’te gidecek şekilde,<br />

tedaviye 1-2 saat devam edilir. Böbrek fonksiyonları normal olan bir bireyde uygulanan<br />

bu tedavi ile, ortalama 400 mEq/gün magnezyum renal yoldan ekskrete edilerek<br />

hipermagnezminin oluşması da önlenmiş olur.<br />

Ancak renal yetmezlikli olgularda, idrar ile atılan magnezyum miktarının yeterli<br />

olmaması nedeniyle, hipermagneziminin gelişmemesi için serum Mg düzeylerinin sık<br />

aralıklarla izlenmesi gerekir. Mg düzeyleri normale gelene kadar günlük düzey kontrolü<br />

yapılmalıdır.<br />

Ağrı <strong>ve</strong> izlemde zorluk nedeni ile MgSO4’ın intramuskuler olarak kullanılması önerilmez.


22.4.2. <strong>Tedavi</strong> Etkinliğini Değerlendirilmesi<br />

<strong>Tedavi</strong>nin etkinliğini değerlendirmek için, tedavi sırasında günlük idrarla atılan<br />

magnezyum düzeylerinin yakından izlenmesi önerilmektedir.<br />

Serbest SO 4 iyonları, kalsiyumun idrar ile atılımını arttırdığı için, özellikle hipokalsemik<br />

olgularda Mg SO 4 yerine magnezyum klorid <strong>ve</strong>ya magnezyum glukonat formlarının<br />

intra<strong>ve</strong>nöz olarak kullanılması daha uygun olabilir.<br />

Hipomagnezemili olgularda Mg tedavisine ila<strong>ve</strong>ten kalsiyum, fosfat <strong>ve</strong> potasyumunda<br />

eklenmesi gerekebilir. Hipomagnezemi, vitamin-D eksikliği ile birliktelik gösterebilir.<br />

D-vitamininin eksikliği için genellikle Po <strong>ve</strong>ya Pe, 25(OH)D <strong>ve</strong>rilmesi yeterlidir.<br />

Hipomagnezemiyi kötüleştirebileceği için 1,25(OH) 2D’nin kullanılması önerilmez.<br />

22.4.3. Magnezyum Sülfat <strong>Tedavi</strong>sinin Yan Etkileri<br />

Yüksek dozlarda magnezyum replasmanına bağlı olarak diyare gelişebilir, çoğu kez<br />

önemsizdir. Magnezyum glukonatın (1 gram magnezyum glukonat =58 mg Mg içerir)<br />

diyare yapıcı etkisi daha azdır.<br />

Aşırı <strong>ve</strong> yüksek doz kullanımında gelişen hipermagnezemiye bağlı olarak; bradikardi,<br />

diplopi, kızarma (flushing) periferik vazodilotasyona bağlı olarak hipotansiyon, bulantı,<br />

nefes darlığı, konuşma zorluğu, kusma <strong>ve</strong> nöromuskuler blokaj sonucunda derin tendon<br />

refleks kaybı, solunum depresyonu, kardiyak aritmi <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya arest görülebilir.<br />

22.4.4. Magnezyum Sülfat <strong>Tedavi</strong>sinin Kontrendike Olduğu Durumlar<br />

Kalp bloğu, böbrek yetmezliği (kreatinin klirensi


HİPOMAGNEZEMİ<br />

92<br />

Kaynaklar<br />

1. Maria Laura De Feo. Magnesium disorders:clinical experience and review of the literature.<br />

Clinical cases in mineral and bone metabolism. 2009;6: 220-2.<br />

2. Moe SM. Disorders of calcium, phosphorus and magnesium metabolism. Am J Kidney Dis.<br />

2005;45: 213-8.<br />

3. David R. Mouw, Robyn A. Latessa, What are the causes of hypomagnesemia? The Journal of<br />

Family Practice. 2005;54:172-6.<br />

4. Shoback D., Sellmeyer D and Bikle D.D Metabolic Bone Disease. in Gardner DG & Shoback D,<br />

editors, Greenspan’s Basic&Clinical Endocrinology. 8th Edition The McGraw-Hill<br />

Companies.2007; 281-345.<br />

5. Augus ZS. Hypomagnesemia. J Am Soc Nephrol. 1999;10:1616-22.<br />

6. Rude RK, Singer FR, Magnesium deficiency and excess. Annu Rev Med 1981;32:245-59.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!