Ulusarin Leviathani_

, , , , s, Lucifer, , , , , , s, Lucifer, ,

bibliomaniapublications
from bibliomaniapublications More from this publisher
12.07.2024 Views

aşladı. Bildiriyi işitenler müjdeyi başkalarına duyurdular. Calvin hızla ilerliyordu; daha sonra gerçeğe korkusuzca tanıklık edecek olan kiliselerin temelini atıyordu. Paris müjdeyi kabul etmek için başka bir davet alacaktı. Lefevre ve Farel reddedilmişlerdi; ama bütün sınıflar bildiriyi bir kez daha işiteceklerdi. Kral henüz Roma’ya karşı Reformdan yana tam bir tavır koymamıştı. Margaret, reforme edilen imanın Paris’te vaaz edilmesi gerektiğine karar verdi. Protestan bir hizmetliye, kiliselerde vaaz etme görevi verdi. Papalık tarafından yasak olmasına rağmen prenses, sarayın kapılarını sonuna kadar açtı. Her gün bir vaaz verileceği duyuruldu. İnsanlar davet edildi. Binlerce kişi akın ediyordu. Kral Paris kiliselerinden ikisinin açılmasını buyurdu. O kent, Tanrı’nın Sözüyle hiç bu denli sarsılmamıştı. Sarhoşluğun, ahlaksızlığın, kargaşanın ve başıboşluğun yerine dirlik, düzen, paklık ve çalışma hakim oluyordu. Müjdeyi birçok kişi kabul ediyordu, ancak yine de insanların büyük bir kısmı onu reddetti. Bu arada Papa yanlıları yeniden yükselişe geçmenin yolunu buldular. Kiliseler yine kapatılmaya, kazıklar yine çakılmaya başlandı. Calvin hala Paris’teydi. En sonunda yetkililer onu da yakmaya karar verdiler. Dostlan odasına koşup görevlilerin onu tutuklamaya geldiğini duyurunca hiçbir tehlike duygusuna kapılmadı. Kısa bir süre sonra kapı vurulmaya başlandı. Kaybedilecek zaman yoktu. Dostları kapıdaki görevlileri oyalarken, diğerleri reformcuyu pencereden aşağıya sarkıttılar. Reform yanlısı bir işçinin kulübesine saklandı. Ev sahibinin giysilerine bürünerek gizlendi. Güneye doğru yolculuğa koyuldu. Kısa süre sonra yeniden Margaret’in bölge sınırlarına sığınmıştı. Calvin uzun bir süre eli kolu bağlı kalamazdı. Fırtına diner dinemez, Poitiers’de hizmet edecek yeni bir bölge buldu. Her sınıftan gelen insanlar hoşnutlukla müjdeyi dinlediler. Dinleyicilerin sayısı çoğaldıkça, kentin dışında toplanmanın daha güvenli olacağı düşünüldü. Ağaçların ve kayaların çevreyi örttüğü bir yer, toplantı yeri olarak belirlendi. Orada Kutsal Kitap okundu ve açıklandı. Orada Fransa’nın Protestanları ilk kez Rab’bin Sofrasını kutladılar. Bu küçük kiliseden birkaç sadık müjdeci gönderildi. Calvin bir kez daha Paris’e döndü, ama orada her türlü hizmet kapısının kapalı olduğunu gördü. Sonunda Almanya’ya dönmesi gerektiğini anladı. Fransa’dan henüz çıkmıştı ki Protestanlara karşı büyük bir fırtına koptu. Fransız reformcuları, Roma’nın batıl inançlarına büyük bir darbe indirmeye karar vermişlerdi. Bütün ulusu ayağa kaldırmayı amaçlıyorlardı. Katolik uygulamalarına karşı çıkan bir plaket, bir gece Fransa’nın her yerine asıldı. Bu gayretli, ama yanlış planlanmış hareket, Roma yanlılarının eline bir koz verdi. Ulusun tahtına ve huzuruna karşı çıkmakla suçlanan ‘sapkınların’ yok edilmesi istendi. Plaketlerden biri, kralın özel dairesinin kapısına asılmıştı. Eşi görülmemiş bir cesaretle kraliyet huzuruna kadar sokulan küstahça sözler kralı öfkelendirdi. Küplere binerek şöyle 85

dedi: “Lutherci olduğundan kuşku duyulan herkes, ayrım yapılmadan tutuklanacak. Hepsini idam edeceğim.” Kral tümüyle Roma’nın tarafına geçti. Dehşetli anlar İmanlıları gizli toplantılara çağırmakla görevli olan bir kişi tutuklandı. Reform inancının kötü bir örneği olan bu kişi, bir papalık görevlisini kentteki her Protestanın evine götürmesi için zorlandı. Alevlerin korkusu baskın çıkınca adam kardeşlerini ele verdi, Morin adındaki kraliyet görevlisiyle birlikte kent sokaklarında yavaşça ve sessizce dolaşmaya başladı. Bir Luthercinin evine geldiklerinde hiç konuşmadan işaret ediyordu. Bunun üzerine arkadan gelen grup duruyor, eve giriliyor, dışarı çıkarılan aile zin-cire vuruluyordu. Sonra da yeni kurbanlar bulmak amacıyla korkunç araştırma devam ediyordu. Bütün kent Morin’in dehşetiyle sarsılıyordu. Kurbanlar zalimce işkencelerle öldürüldü. Onları öldürmeden daha fazla acı çektirmek için alevlerin gücü azaltılıyordu. Her şeye rağmen zaferle can verdiler. Bağlılıkları sarsılmamış, huzurlarına gölge düşmemişti. Onlara zulüm edenler kendilerini yenik düşmüş hissettiler. Bütün Paris yeni düşüncelerin nasıl insanlar yaratabi-leceğini gördü. Şehidin idam edilmesi kadar etkili bir vaaz kürsüsü olamaz. İdama götürülenlerin yüzlerini aydınlatan sakin sevinç, müjdeye eşsiz bir tanıklık oluşturuyordu. Protestanlar Katolikleri katletmek, hükümeti yıkmak ve kralı öldürmek amacıyla düzen kurmakla suçlandılar. Bu suçlamaların hiçbir desteği ya da dayanağı yoktu. Ancak masum Protestanlara yıkılan asılsız suçlamalar yüzyıllar sonra geri dönecek, kralın, hükümetin ve saray yanlılarının başını yakacaktı. Buna da tanrı saymazlar ve papa yanlıları neden olacaktı. Protestanlığın ezilmesi, Fransa’ya korkunç felaketler getirecekti. Kuşku, güvensizlik ve dehşet toplumun tüm sınıflarına işliyordu. Yüzlerce kişi Paris’ten kaçıyor, gönüllü olarak sürgüne gidiyordu Papalık yanlıları, daha önceden aralarında yaşayan hiç kuşkulanmadıkları ‘sapkınlara’ şaşkınlıkla bakıyordu. Matbaalar kapatıldı I. Fransis her ülkeden gelen ilim adamlarına sarayında yer verirdi. Ancak sapkınlığın kökünü kazıma hevesiyle tüm Fransa’da matbaayı yasaklayan bir ferman çıkarttı. I. Fransis, hoşgörüsüzlüğe ve zulme karşı düşünsel kültürün her zaman güvence olmayacağını gözler önüne seren örneklerden biridir. Rahipler, Rab’bin Sofrasının Katolik usulü kutlanmasına karşı çıkmayı göğe karşı işlenen büyük bir suç olarak görüyor, bunun kanla temizlenmesi gerektiğini söylüyorlardı. 1535 yılının 21 Ocak günü, korkunç törene tanık olunacaktı. ‘Kutsal törenin’ onuruna her kapının önünde bir fener yakıldı. Gün doğmadan önce kralın sarayının önünde bir alay toplanmaya başladı. 86

aşladı. Bildiriyi işitenler müjdeyi başkalarına duyurdular. Calvin hızla ilerliyordu; daha<br />

sonra gerçeğe korkusuzca tanıklık edecek olan kiliselerin temelini atıyordu.<br />

Paris müjdeyi kabul etmek için başka bir davet alacaktı. Lefevre ve Farel<br />

reddedilmişlerdi; ama bütün sınıflar bildiriyi bir kez daha işiteceklerdi. Kral henüz Roma’ya<br />

karşı Reformdan yana tam bir tavır koymamıştı. Margaret, reforme edilen imanın Paris’te<br />

vaaz edilmesi gerektiğine karar verdi. Protestan bir hizmetliye, kiliselerde vaaz etme görevi<br />

verdi. Papalık tarafından yasak olmasına rağmen prenses, sarayın kapılarını sonuna kadar<br />

açtı. Her gün bir vaaz verileceği duyuruldu. İnsanlar davet edildi. Binlerce kişi akın<br />

ediyordu.<br />

Kral Paris kiliselerinden ikisinin açılmasını buyurdu. O kent, Tanrı’nın Sözüyle hiç bu<br />

denli sarsılmamıştı. Sarhoşluğun, ahlaksızlığın, kargaşanın ve başıboşluğun yerine dirlik,<br />

düzen, paklık ve çalışma hakim oluyordu. Müjdeyi birçok kişi kabul ediyordu, ancak yine<br />

de insanların büyük bir kısmı onu reddetti. Bu arada Papa yanlıları yeniden yükselişe<br />

geçmenin yolunu buldular. Kiliseler yine kapatılmaya, kazıklar yine çakılmaya başlandı.<br />

Calvin hala Paris’teydi. En sonunda yetkililer onu da yakmaya karar verdiler. Dostlan<br />

odasına koşup görevlilerin onu tutuklamaya geldiğini duyurunca hiçbir tehlike duygusuna<br />

kapılmadı. Kısa bir süre sonra kapı vurulmaya başlandı. Kaybedilecek zaman yoktu.<br />

Dostları kapıdaki görevlileri oyalarken, diğerleri reformcuyu pencereden aşağıya sarkıttılar.<br />

Reform yanlısı bir işçinin kulübesine saklandı. Ev sahibinin giysilerine bürünerek gizlendi.<br />

Güneye doğru yolculuğa koyuldu. Kısa süre sonra yeniden Margaret’in bölge sınırlarına<br />

sığınmıştı.<br />

Calvin uzun bir süre eli kolu bağlı kalamazdı. Fırtına diner dinemez, Poitiers’de hizmet<br />

edecek yeni bir bölge buldu. Her sınıftan gelen insanlar hoşnutlukla müjdeyi dinlediler.<br />

Dinleyicilerin sayısı çoğaldıkça, kentin dışında toplanmanın daha güvenli olacağı<br />

düşünüldü. Ağaçların ve kayaların çevreyi örttüğü bir yer, toplantı yeri olarak belirlendi.<br />

Orada Kutsal Kitap okundu ve açıklandı. Orada Fransa’nın Protestanları ilk kez Rab’bin<br />

Sofrasını kutladılar. Bu küçük kiliseden birkaç sadık müjdeci gönderildi.<br />

Calvin bir kez daha Paris’e döndü, ama orada her türlü hizmet kapısının kapalı olduğunu<br />

gördü. Sonunda Almanya’ya dönmesi gerektiğini anladı. Fransa’dan henüz çıkmıştı ki<br />

Protestanlara karşı büyük bir fırtına koptu. Fransız reformcuları, Roma’nın batıl inançlarına<br />

büyük bir darbe indirmeye karar vermişlerdi. Bütün ulusu ayağa kaldırmayı amaçlıyorlardı.<br />

Katolik uygulamalarına karşı çıkan bir plaket, bir gece Fransa’nın her yerine asıldı. Bu<br />

gayretli, ama yanlış planlanmış hareket, Roma yanlılarının eline bir koz verdi. Ulusun<br />

tahtına ve huzuruna karşı çıkmakla suçlanan ‘sapkınların’ yok edilmesi istendi.<br />

Plaketlerden biri, kralın özel dairesinin kapısına asılmıştı. Eşi görülmemiş bir cesaretle<br />

kraliyet huzuruna kadar sokulan küstahça sözler kralı öfkelendirdi. Küplere binerek şöyle<br />

85

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!