Ulusarin Leviathani_

, , , , s, Lucifer, , , , , , s, Lucifer, ,

bibliomaniapublications
from bibliomaniapublications More from this publisher
12.07.2024 Views

aşkası şöyle dedi: “Benden ötürü valilerin ve kralların önüne çıkarılacaksınız. Konuşacak olan siz olmayacaksınız. Babanızın Ruhu sizin aracılığınızla konuşacaktır” (Bkz. Matta 10:28, 18, 19). Kalabalık kurulun üzerine derin bir sessizlik düştü. Sonra bir imparatorluk görevlisi kalkarak Luther’in yazılarına işaret etti. Reformcunun iki soruya yanıt vermesini istedi. Bu yazıların kendisinin olduğunu kabul ediyor muydu ve o yazılarda dile getirdiği düşüncelerden dönmüş müydü? Eserlerin adları okundu. Luther ilk soruya eserlerin kendisine ait olduğunu söyleyerek karşılık verdi. İkinci soruyu ise şöyle yanıtladı: “Düşünmeden cevap vermemeye özen göstermeliyim. Koşulların gerektirdiğinden azını ya da gerçeğin gerektirdiğinden fazlasını söylemeyeyim. Bu yüzden siz yüce İmparatordan tüm alçakgönüllülükle bana Tanrı’nın sözüne uygun bir yanıt vermem için fırsat tanımanızı arz ediyorum.” Luther hırslı ve içgüdüsel davranmadığına ilişkin kurulu ikna etti. Cesaretiyle ve ödün vermemesiyle tanınan bir kişinin böyle sakin ve öz denetimli davranması beklenmezdi. Ama böylece daha bilge ve saygın bir karşılık vermek için kendisini hazırlamış oldu. Ertesi gün, yanıtını vermeliydi. Bir süre içi bunaldı. Düşmanları zafer kazanacakmış gibi göründü. Çevresini sanki kara bulutlar sardı ve onu Tanrı’dan ayırdı. Can acısıyla parçalanan yüreğinin feryadını kendisini anlayabilecek tek kişi olan Tanrı’ya kaldırdı. “Her şeye gücü yeten sonsuz Tanrı” diye yalvardı, “eğer yalnızca bu dünyanın gücüne güveniyorsam, her şey bitti demektir... Son saatlerim geldi, mahkumiyetim ilan edildi... Ya Rab, dünyanın tüm bilgeliğine karşı bana yardım et... Bu senin yolundur... doğru ve sonsuz bir yoldur. Ya Rab, bana yardım et! Sadık ve değişmeyen Tanrı, hiçbir insana güvenemem... Sen beni bu iş için seçtin... Benim savunucum, kalkanım ve yüksek kulem olan sevgili İsa Mesih’in uğruna, yanımda dur.” Ne var ki Luther’in dehşete kapılmasına neden olan şey, kişisel acılar, işkence ya da ölüm korkusu değildi. O kendi yetersizliğini hissediyordu. Zayıflığı yüzünden gerçeğin yoluna tanıklık edememekten korkuyordu. Kendi güvenliği için değil, ama müjdenin zaferi için Tanrı’yla güreşti. Korkunç bir çaresizlikle Mesih’e yaslandı. Kurulun önünde tek başına durmayacaktı. İçi yeniden esenlikle doldu, Tanrı’nın Sözünü ulusların yöneticileri önünde yüceltme fırsatına kavuştuğu için sevinmeye başladı. Luther vereceği karşılık üzerinde düşünmüş, yazılarındaki metinleri gözden geçirmiş, Kutsal Yazıdan kendisini destekleyen kanıtlar bulmuştu. Sol eline Kutsal Kitap’ı alarak sağ elini göğe kaldırdı ve şöyle yemin etti: “Tanıklığım kanla mühürlense bile müjdeye sadık kalacağım ve imanımı özgürce açıklayacağım.” Luther yeniden kurulun önünde Kurula çıkarıldığında sakin ve huzurluydu; ama dünyanın yöneticileri önünde Tanrı’nın tanığı olarak cesur ve soyluydu. İmparatorluk görevlisi artık kararını bekliyordu. 59

Yazdıklarından dönecek miydi? Luther sertliğe ya da hırsa başvurmadan alçakgönüllü bir tavırla yanıt verdi. Çekingen ve saygılı bir yaklaşımı vardı, ama kurulu şaşırtan bir güvene ve sevince sahipti. Luther konuşmasına “Yüce imparator, sayın prensler, sevgili yöneticiler” diye seslenerek başladı. Ardından şöyle devam etti: “Bana dün verilen buyruk uyarınca bugün huzurunuzdayım. Eğer fark etmeden sizlere ya da saray kurallarına herhangi bir şekilde saygısızlık edersem, beni bağışlamanızı arz ederim; çünkü ben kralların saraylarında değil, manastırın ıssızlığında yetiştim” dedi. Sonra da yayınlanan bazı eserlerindeki iman ve eylem öğre-tilerinin düşmanları tarafından bile yararlı bulunduğunu anlattı. Bunlara sırt çevirmek, herkesin açıkladığı gerçekleri mahkum etmek olacaktı. Diğer yazılarında ise papalıktaki çürümeden ve kötüye kullanımdan söz ettiğini dile getirdi. Bunları reddetmek Roma’nin baskısına destek olmak ve daha büyük yanlışlara kapı açmak anlamına gelecekti. Başka yazılarında da var olan kötülükleri savunan insanlara eleştiri getirmişti. Bu eserlere ilişkin normalden sert davrandığını itiraf etti. Ama bunları da reddedemezdi, çünkü o zaman gerçeğin düşmanları Tanrı’nın halkını daha fazla ezmek için fırsat bulacaklardı. “Ben de kendimi Mesih’in savunduğu gibi savunacağım” dedi, “Eğer kötülük yaptımsa, buna tanıklık edin. Tanrı’nın merhametiyle size yalvarırım, yüce İmparator, sayın prensler ve her düzeyden gelen kişiler, peygamberlerin ve elçilerin yazılarıyla benim yanılgıya düştüğümü kanıtlayın. Buna ikna olduğum zaman her türlü yanılgıdan dönmeyi kabul ediyorum. Kitaplarımı alıp ateşe atan ilk ben olacağım... “Üzülmekten çok seviniyorum. Çünkü müjde şimdi, tıpkı ilk zamanlarda olduğu gibi bir bölünme ve ayrılık konusu olmuştur. Tanrı sözünün karakteri ve kaderi budur. İsa Mesih, barış değil kılıç getirdiğini söylemiştir. Bu tür bölünmelere engel olmaya kalkmayın, çünkü kendinizi Tanrı’nın kutsal sözüne karşı sava-şırken bulabilirsiniz. Kendi üzerinize büyük tehlikeleri, hem bu dünyanın yıkımlarını hem de sonsuz yıkımı getirebilirsiniz.” Luther Almanca konuşmuştu. Şimdi aynı sözcükleri Latince konuşması isteniyordu. Konuşmasını aynı akıcılıkla tekrarladı. Aslında bu bile Tanrı’nın sağlayışıydı. Birçok prens yanılgılar ve batıl inançlarla öylesine körleşmişti ki, ilk anlatıda Luther’in mantığını göremediler. Konuşmanın tekrarı birçok noktanın açıklığa kavuşmasını sağladı. Gözlerini inatla ışığa kapatanlar, Luther’in sözlerindeki gücün etkisiyle küplere bindiler. Kurul sözcüsü öfkeli konuştu; “Sana sorulan soruyu cevaplamadın... Net ve açık bir cevap vermeni istiyoruz. Öğretilerinden dönecek misin, dönmeyecek misin?” Reformcu şöyle yanıtladı: “Yüce efendimiz madem benden net ve açık bir cevap istiyorlar, ben de kendilerine istedikleri gibi bir cevap vereceğim. Cevabım şudur: İmanımı ne Papaya ne de kurullara teslim etmem. Bunların yanılgıya uğradıkları ve kendi içlerinde çelişkiye düştükleri gün gibi açıktır. Bu nedenle beni bağlayan sadece Kutsal Yazının 60

Yazdıklarından dönecek miydi? Luther sertliğe ya da hırsa başvurmadan alçakgönüllü bir<br />

tavırla yanıt verdi. Çekingen ve saygılı bir yaklaşımı vardı, ama kurulu şaşırtan bir güvene<br />

ve sevince sahipti.<br />

Luther konuşmasına “Yüce imparator, sayın prensler, sevgili yöneticiler” diye seslenerek<br />

başladı. Ardından şöyle devam etti: “Bana dün verilen buyruk uyarınca bugün<br />

huzurunuzdayım. Eğer fark etmeden sizlere ya da saray kurallarına herhangi bir şekilde<br />

saygısızlık edersem, beni bağışlamanızı arz ederim; çünkü ben kralların saraylarında değil,<br />

manastırın ıssızlığında yetiştim” dedi.<br />

Sonra da yayınlanan bazı eserlerindeki iman ve eylem öğre-tilerinin düşmanları<br />

tarafından bile yararlı bulunduğunu anlattı. Bunlara sırt çevirmek, herkesin açıkladığı<br />

gerçekleri mahkum etmek olacaktı. Diğer yazılarında ise papalıktaki çürümeden ve kötüye<br />

kullanımdan söz ettiğini dile getirdi. Bunları reddetmek Roma’nin baskısına destek olmak<br />

ve daha büyük yanlışlara kapı açmak anlamına gelecekti. Başka yazılarında da var olan<br />

kötülükleri savunan insanlara eleştiri getirmişti. Bu eserlere ilişkin normalden sert<br />

davrandığını itiraf etti. Ama bunları da reddedemezdi, çünkü o zaman gerçeğin düşmanları<br />

Tanrı’nın halkını daha fazla ezmek için fırsat bulacaklardı.<br />

“Ben de kendimi Mesih’in savunduğu gibi savunacağım” dedi, “Eğer kötülük yaptımsa,<br />

buna tanıklık edin. Tanrı’nın merhametiyle size yalvarırım, yüce İmparator, sayın prensler<br />

ve her düzeyden gelen kişiler, peygamberlerin ve elçilerin yazılarıyla benim yanılgıya<br />

düştüğümü kanıtlayın. Buna ikna olduğum zaman her türlü yanılgıdan dönmeyi kabul<br />

ediyorum. Kitaplarımı alıp ateşe atan ilk ben olacağım...<br />

“Üzülmekten çok seviniyorum. Çünkü müjde şimdi, tıpkı ilk zamanlarda olduğu gibi bir<br />

bölünme ve ayrılık konusu olmuştur. Tanrı sözünün karakteri ve kaderi budur. İsa Mesih,<br />

barış değil kılıç getirdiğini söylemiştir. Bu tür bölünmelere engel olmaya kalkmayın, çünkü<br />

kendinizi Tanrı’nın kutsal sözüne karşı sava-şırken bulabilirsiniz. Kendi üzerinize büyük<br />

tehlikeleri, hem bu dünyanın yıkımlarını hem de sonsuz yıkımı getirebilirsiniz.”<br />

Luther Almanca konuşmuştu. Şimdi aynı sözcükleri Latince konuşması isteniyordu.<br />

Konuşmasını aynı akıcılıkla tekrarladı. Aslında bu bile Tanrı’nın sağlayışıydı. Birçok prens<br />

yanılgılar ve batıl inançlarla öylesine körleşmişti ki, ilk anlatıda Luther’in mantığını<br />

göremediler. Konuşmanın tekrarı birçok noktanın açıklığa kavuşmasını sağladı.<br />

Gözlerini inatla ışığa kapatanlar, Luther’in sözlerindeki gücün etkisiyle küplere bindiler.<br />

Kurul sözcüsü öfkeli konuştu; “Sana sorulan soruyu cevaplamadın... Net ve açık bir cevap<br />

vermeni istiyoruz. Öğretilerinden dönecek misin, dönmeyecek misin?”<br />

Reformcu şöyle yanıtladı: “Yüce efendimiz madem benden net ve açık bir cevap<br />

istiyorlar, ben de kendilerine istedikleri gibi bir cevap vereceğim. Cevabım şudur: İmanımı<br />

ne Papaya ne de kurullara teslim etmem. Bunların yanılgıya uğradıkları ve kendi içlerinde<br />

çelişkiye düştükleri gün gibi açıktır. Bu nedenle beni bağlayan sadece Kutsal Yazının<br />

60

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!