Ulusarin Leviathani_

, , , , s, Lucifer, , , , , , s, Lucifer, ,

bibliomaniapublications
from bibliomaniapublications More from this publisher
12.07.2024 Views

Luther’in sözleri tüm Almanya’ya yayıldı ve birkaç hafta içinde Avrupa sarsılmaya başladı. Birçok adanmış katolik, bunları sevinçle okuyarak içlerindeki Tanrı sesini tanıdı. Bu kişiler Rabbin, Roma’dan yayılan çürümüşlüğe engel olmak için elini uzattığını hissettiler. Prensler ve yöneticiler, kendini dizginlemek nedir bilmeyen kibirli güce dur deme zamanının geldiğine sevinçle tanık oluyordu. Kazanç yollarının tehlikeye girdiğini gören kurnaz kilise çevreleri ise küplere bindiler.13 Reformcunun yüzleşmesi gereken acı suçlayıcıları vardı. Onlara şöyle karşılık veriyordu: “Yeni bir düşünceyi ortaya atıp da kavgalara neden olmayan bir kişi çıkmış mıdır? Mesih ve tüm şehitler neden öldürüldüler? Çünkü eski dü-şüncelere itibar etmeden yenilerini ortaya koyuyorlardı.” Luther’in düşmanları yaygara koparmaya, onun amaçlarını çarpıtmaya ve karakterini kötülemeye çalıştılar. Bu yaklaşım bir sel gibi büyüyordu. Oysa Luther, önderlerin seve seve kendisine katılacaklarını, hep birlikte reforma girişeceklerini sanıyordu. Büyük bir iyi niyetle kilisenin daha parlak bir güne kavuşacağını ummuştu. Ne yazık ki bu teşvik neredeyse hayal kırıklığıyla son buldu. Kilisenin ve devletin birçok yöneticisi bu gerçekleri kabul etmenin Roma’nın yetkisini baltalayacağını, hazineye akan binlerce çağlayanın duracağını ve papalık önderlerinin lüks yaşantısının kesintiye uğrayacağını fark etti. İnsanlara kurtuluş için yalnızca Mesih’e bakmalarını öğretmek, papanın tahtını devirebilir ve sonuç olarak kendi yetkilerini de kaybetmelerine neden olabilirdi. Bu nedenle Mesih’e ve O’nun kendilerini aydınlatmak için gönderdiği adamın getirdiği gerçeğe karşı durdular. Luther kendisine baktığında korkuyla titredi - yeryüzünün güçlerine nasıl tek başına karşı koyabileceğini düşündü. “Ben kimim ki, dünyanın krallarının ve tüm yeryüzünün önünde titrediği Papanın görkemine karşı çıkabileyim?” dedi, “Bu ilk iki yılda yüreğimin nasıl bir sıkıntıya ve çaresizliğe kapıldığını kimse bilemez.” Ama insan desteği son bulduğunda gözlerini yalnızca Tanrı’ya çevirdi. Luther bir arkadaşına şöyle yazdı: “İlk görevin duayla başlamaktır... Kendi çabalarından ya da anlayışından hiçbir şey bekleme: Yalnızca Tanrı’ya ve O’nun Ruhunun etkinliğine güven.” Burada ciddi gerçeklerin habercileri olarak Tanrı’nın çağırdığı kişilere önemli bir ders yatmaktadır. Kötülüğün güçleriyle savaşırken insan zekasından ve bilgeliğinden çok daha fazlasına ihtiyaç vardır. Luther yalnızca kutsal kitap’a başvurdu Düşmanlar törelere ve geleneklere başvururken Luther’in iddiaları yalnızca Kutsal Kitap’tan kaynaklanıyordu. Luther’in vaazları ve yazıları binlerce kişiyi uyandıran ve aydınlatan ışık kaynakları gibiydi. Tanrı’nın Sözü iki ucu keskin bir kılıcı andırıyor, insanların yüreklerine işliyordu. Uzun bir süreden beri insan ayinlerine ve dünyasal aracılara çevrilmiş olan gözler, artık çarmıha gerilmiş olan Mesih’e çevriliyordu. 49

Bu yaygın ilgi papalık yetkililerinin korkularını uyandırdı. Luther Roma’ya çağrıldı. Arkadaşları, İsa’nın şehitlerinin kanını içmiş olan o çürümüş kentin tehlikelerini iyi biliyordu. Bu yüzden Almanya’da sorgulanmasını rica ettiler. Bu rica yerine geldi; duruşmaya Papanın atadığı bir yetkili katılacaktı. Bu yetkiliye Luther’in bir sapkın olarak ilan edildiği bildirildi. Dolayısıyla hiç gecikmeden işlemleri tamamlanmalıydı. Yetkiliye, Luther’e herhangi bir şekilde bağlı olduğu saptanan herkesin sürülmesi, lanetlenmesi ve aforoz edilmesi yetkisi verildi. İmparator dışında kalan her düzeydeki kilise ya da devlet görevlisi aforoz edilecekti. Bu kararların yer aldığı belgede herhangi bir imanlı ilkenin ya da adaletli bir yaklaşımın izi yoktu. Luther’in kendisini savunması ya da herhangi bir açıklamada bulunması mümkün değildi. Zaten bir sapkın olarak ilan edilmiş, suçlanmış, yargılanmış ve mahkum edilmişti. Luther’in gerçek bir dostun öğüdüne büyük gereksinimi vardı. Tanrı Wittenberg’e Melanchthon’u gönderdi. Bu adamın sağduyusu, karakterinin paklığı ve doğruluğu herkesin bildiği bir gerçekti. Kısa süre içinde Luther’in en güvendiği dostu haline geldi; iyi huyluluğu, titizliği ve kusursuzluğu Luther’in cesaretini ve enerjisini tamamlıyordu. Duruşma yeri olarak Augsburg belirlendi, reformcu yürüyerek yola koyuldu. Luther, öldürüleceğine ilişkin yolda uyarılar alıyor, arkadaşları oraya gitmemesi için kendisine yalvarıyordu. Ama o şöyle dedi: “Ben de Yeremya’ya benziyorum; onların tehditleri arttıkça benim de sevincim artıyor... Benim onurumu ve adımı zaten mahvettiler... Ama ruhumu alamazlar. Mesih’in sözünü dünyaya duyurmak isteyen kişi ölüme her an hazır olmalıdır.” Luther’in Augsburg’a varışı papalık yetkilisince büyük bir hoşnutlukla karşılandı. Dünyanın dikkatini çeken sapkın artık Ro- ma’nın elindeydi; kaçamayacaktı. Yetkili, Luther’i caydırmaya niyetliydi. Bunda başarısız olursa, Huss’ın ve Jerome’un kaderini paylaşması için Roma’ya götürülmesine çalışacaktı. Bu yüzden de Luther’i koruma güvencesi olmadan sorgulamak için her türlü çabayı gösterdi. Ama reformcu bunu reddetti. İmparatorun resmi güvencesini almadan papalık yetkilisinin önüne çıkmadı. Roma temsilcileri politik davranarak yumuşak bir yaklaşım sergilediler. Yetkili dostça bir dil kullandı, ama Luther’in kiliseye boyun eğmesini ve her noktada sorgusuz sualsiz aynı fikirde olmasını istedi. Luther kiliseye duyduğu saygıyı ifade etti; gerçeği arzuladığını, öğretişlerine ilişkin tüm şikayetleri yanıtlamaya ve öğretilerini önde gelen üniversitelerin incelemesine sunmaya hazır olduğunu dile getirdi. Ancak yanılgıları kanıtlanmadan önce onların kendisini inançlarından döndürme çabalarını protesto etti. Kendisine verilen tek yanıt, “Dine dön!” oldu. Reformcu, Kutsal Yazıların desteğine dayanıyordu. Gerçeği reddedemezdi. Luther’in iddialarına karşılık veremeyen yetkili, onu 50

Bu yaygın ilgi papalık yetkililerinin korkularını uyandırdı. Luther Roma’ya çağrıldı.<br />

Arkadaşları, İsa’nın şehitlerinin kanını içmiş olan o çürümüş kentin tehlikelerini iyi<br />

biliyordu. Bu yüzden Almanya’da sorgulanmasını rica ettiler.<br />

Bu rica yerine geldi; duruşmaya Papanın atadığı bir yetkili katılacaktı. Bu yetkiliye<br />

Luther’in bir sapkın olarak ilan edildiği bildirildi. Dolayısıyla hiç gecikmeden işlemleri<br />

tamamlanmalıydı.<br />

Yetkiliye, Luther’e herhangi bir şekilde bağlı olduğu saptanan herkesin sürülmesi,<br />

lanetlenmesi ve aforoz edilmesi yetkisi verildi. İmparator dışında kalan her düzeydeki kilise<br />

ya da devlet görevlisi aforoz edilecekti.<br />

Bu kararların yer aldığı belgede herhangi bir imanlı ilkenin ya da adaletli bir yaklaşımın<br />

izi yoktu. Luther’in kendisini savunması ya da herhangi bir açıklamada bulunması mümkün<br />

değildi. Zaten bir sapkın olarak ilan edilmiş, suçlanmış, yargılanmış ve mahkum edilmişti.<br />

Luther’in gerçek bir dostun öğüdüne büyük gereksinimi vardı. Tanrı Wittenberg’e<br />

Melanchthon’u gönderdi. Bu adamın sağduyusu, karakterinin paklığı ve doğruluğu herkesin<br />

bildiği bir gerçekti. Kısa süre içinde Luther’in en güvendiği dostu haline geldi; iyi<br />

huyluluğu, titizliği ve kusursuzluğu Luther’in cesaretini ve enerjisini tamamlıyordu.<br />

Duruşma yeri olarak Augsburg belirlendi, reformcu yürüyerek yola koyuldu. Luther,<br />

öldürüleceğine ilişkin yolda uyarılar alıyor, arkadaşları oraya gitmemesi için kendisine<br />

yalvarıyordu. Ama o şöyle dedi: “Ben de Yeremya’ya benziyorum; onların tehditleri arttıkça<br />

benim de sevincim artıyor... Benim onurumu ve adımı zaten mahvettiler... Ama ruhumu<br />

alamazlar. Mesih’in sözünü dünyaya duyurmak isteyen kişi ölüme her an hazır olmalıdır.”<br />

Luther’in Augsburg’a varışı papalık yetkilisince büyük bir hoşnutlukla karşılandı.<br />

Dünyanın dikkatini çeken sapkın artık Ro- ma’nın elindeydi; kaçamayacaktı. Yetkili,<br />

Luther’i caydırmaya niyetliydi. Bunda başarısız olursa, Huss’ın ve Jerome’un kaderini<br />

paylaşması için Roma’ya götürülmesine çalışacaktı. Bu yüzden de Luther’i koruma<br />

güvencesi olmadan sorgulamak için her türlü çabayı gösterdi. Ama reformcu bunu reddetti.<br />

İmparatorun resmi güvencesini almadan papalık yetkilisinin önüne çıkmadı.<br />

Roma temsilcileri politik davranarak yumuşak bir yaklaşım sergilediler. Yetkili dostça<br />

bir dil kullandı, ama Luther’in kiliseye boyun eğmesini ve her noktada sorgusuz sualsiz aynı<br />

fikirde olmasını istedi. Luther kiliseye duyduğu saygıyı ifade etti; gerçeği arzuladığını,<br />

öğretişlerine ilişkin tüm şikayetleri yanıtlamaya ve öğretilerini önde gelen üniversitelerin<br />

incelemesine sunmaya hazır olduğunu dile getirdi. Ancak yanılgıları kanıtlanmadan önce<br />

onların kendisini inançlarından döndürme çabalarını protesto etti.<br />

Kendisine verilen tek yanıt, “Dine dön!” oldu. Reformcu, Kutsal Yazıların desteğine<br />

dayanıyordu. Gerçeği reddedemezdi. Luther’in iddialarına karşılık veremeyen yetkili, onu<br />

50

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!