Ulusarin Leviathani_
, , , , s, Lucifer, ,
, , , , s, Lucifer, ,
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tanrı’yla barış<br />
Luther’in Tanrı’yla barışma arzusu onu manastır hayatına adanmaya yönlendirdi. Orada<br />
ağır ayak işleri yapması gerekiyor, evden eve dolaşarak dileniyordu. Bu aşağılanmaya göğüs<br />
geriyordu, çünkü günahlarından ötürü bunun gerekli olduğunu sanıyordu.<br />
Uykusundan çalarak ve yemek aralarında fırsat bularak Tan- rı’nın Sözünü incelemeye<br />
devam etti. Manastırın duvarına zincirlenmiş bir Kutsal Kitap buldu; her fırsatta ona<br />
bakıyordu.<br />
Oruç tutarak, uykusuz kalarak ve doğasının kötü yönlerini kırbaçlayarak çok katı bir<br />
yaşam sürdü. Luther sonraları şöyle demiştir: “Eğer bir keşiş, keşişlik yaparak göğe<br />
girebilseydi, ben kesinlikle girerdim... Benliğimin kötü yanını öldürmek için hayatıma son<br />
bile verirdim.” Bütün çabalarına rağmen içi huzur bulmamış ve sonunda ümitsizliğin eşiğine<br />
gelmişti.<br />
En çaresiz kaldığı anda Tanrı bir arkadaşını yardıma çağırdı. Staupitz, Tanrı’nın Sözünü<br />
Luther’in zihnine işleyecek şekilde açıkladı. Gözlerini benliğe değil, İsa’ya çevirmesini<br />
söyledi. “Günahların yüzünden kendine işkence etmek yerine Kurtarıcının kollarına<br />
atılmalısın. O’na, O’nun doğruluğuna, O’nun ölümü aracılığıyla gerçekleşen kurtuluşa<br />
güven... Tanrı’nın Oğlu sana tanrısal lütfu sağlamak için insan bedeni aldı... İlkönce seni<br />
seveni sev.” Bütün bu sözler, Luther’in zihninde derin bir izlenim yarattı. Dertli canı huzurla<br />
doldu.<br />
Bir rahip olarak göreve atanan Luther, sonra Wittenberg Üniversitesinde profesörlüğe<br />
çağrıldı. Kalabalık dinleyici kitlelerine mezmurlar, müjde kitapçıkları ve mektuplar<br />
hakkında ders verdi. Ondan daha üstün olan Staupitz, kürsüye çıkıp vaaz etmesi için ona<br />
ricada bulundu. Ama Luther, Mesih’i temsilen insanlara konuşma yapmak için kendisini<br />
yetersiz hissediyordu. Çok uzun bir mücadeleden sonra arkadaşlarının öğüdüne kulak verdi.<br />
Kutsal Yazı bilgisinde çok üstündü ve Tanrı’nın lütfu onun üzerindeydi. Gerçeği açık ve<br />
güçlü bir dille temsil etmesi insanları ikna ediyor, hararetli konuşmaları onların yüreğine<br />
dokunuyordu.<br />
Hala papalık kilisesinin gerçek bir çocuğu olan Luther, bundan başka bir yol<br />
düşünemiyordu. Roma’yı ziyaret etmesi gerektiğinde, çıplak ayakla yolculuğa çıkarak yol<br />
üzerindeki manastırlarda konakladı. Tanık olduğu lüks ve debdebe karşısında şaşkına<br />
döndü. Keşişler görkemli binalarda kalıyor, pahalı giysiler giyiyor ve eksiksiz sofralarda<br />
oturuyordu. Luther’in kafası karışmaya başladı.<br />
Yolculuğunun sonunda, uzaktaki yedi tepeli Roma kentini gördü. Yerlere serilerek,<br />
“Kutsal Roma, seni selamlıyorum!”5 diye bağırdı. Kiliseleri gezdi, rahiplerin ve keşişlerin<br />
anlattığı şaşırtıcı öyküleri dinledi, gereken tüm törenlere katıldı. Karşılaştığı sahneler onu<br />
şaşkına çevirdi. Ruhban sınıfının günahları, rahip yardımcılarının uygunsuz şakaları<br />
karşısında hayrete düştü. Rab’bin Sofrasındaki saygısızlıklar yüzünden dehşete kapıldı.<br />
46