Ulusarin Leviathani_
, , , , s, Lucifer, ,
, , , , s, Lucifer, ,
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tanrı bu iki seçilmiş insanın zihinlerini yüce ışığıyla aydınlatmaya devam etti. Onlara<br />
Roma’nm büyük yanılgılarını gösterdi. Ama dünyaya verilmesi gereken ışığın tümünü<br />
henüz almamışlardı. Tanrı insanları, Roma Katolikliğinin karanlığından yavaş yavaş<br />
çıkartıyor, onlara dayanabilecekleri kadar ışık tutuyordu. Uzun zamandan beri karanlıkta<br />
kalan bir kişinin birdenbire güneşin tüm ışığıyla yüzleşmesi gözlerine zarar verecektir. Aynı<br />
şekilde Tanrı da, insanların dayanabileceği kadar ışığı yavaş yavaş sağlamaktaydı.<br />
Bu arada kilisede bir ayrılık patlak verdi. Üç papa üstünlük için mücadeleye girişti.<br />
Onların çatışması Hıristiyanlık dünyasında kargaşa yarattı. Birbirlerine yalnızca lanet<br />
okumakla yetinmeyen papalar, işi asker ve silah satın almaya kadar götürdüler. Bunun için<br />
gerekli olan parayı sağlamak için de kilisenin armağanlarını, görevlerini ve bereketlerini<br />
satışa sundular (Ek’e bkz.).<br />
Huss din adına yapılan yanlışlara giderek artan bir cesaretle karşılık veriyordu. İnsanlar<br />
Hıristiyanlığı saran yoksunlukların sorumlusu olarak artık açıkça Roma’yı suçluyordu. Prag<br />
kanlı bir çatışmanın eşiğine gelmişti. Önceki çağlarda olduğu gibi Tanrı’nın ‘İsrail’i<br />
sıkıntıya sokan’ hizmetkarı suçlandı (1.Krallar 18:17). Kente yeniden yasa konuldu, Huss da<br />
kendi köyüne çekildi. Gerçeğin tanıklığını yapmak üzere canını vermeden önce<br />
Hıristiyanlığın tümüne seslenmesi gerekiyordu.<br />
İmparator Sigismund, Constance’da (güney Almanya) genel bir konsey toplanmasını<br />
istedi. Birbirine rakip olan üç papayı konseye çağırdı. Pek güçlü bir karakteri ve politikası<br />
olmayan Papa XXIII. John, Sigismund’un isteğine karşı koyacak cesareti göstermedi (Ek’e<br />
bkz.). Konseyin başlıca amaçlarından biri, kilisedeki ayrılığa son vermek ve ‘sapkınlığın’<br />
kökünü kazımaktı. Diğer papalarla birlikte John Huss da çağrılmıştı. Papalar delegelerini<br />
gönderdiler. Papa John, oldukça kuşkuluydu; hem papalık tacını küçük düşüren hem de<br />
koruyan kötülüklerin hesabını verecek olmaktan korkuyordu. Buna rağmen Constance<br />
kentine büyük bir debdebe ile girdi. Hem kilise çevresi hem de saraylılar grubu kendisine<br />
eşlik ediyordu. Başının üzerinde dört kilise görevlisi tarafından taşınan altın bir sayvan<br />
vardı. Kardinallerin ve soyluların gösterişli giysileri çarpıcı bir görüntü oluşturuyordu.<br />
Bu arada Constance’a yaklaşan başka bir yolcu daha vardı. Huss arkadaşlarıyla onları son<br />
kez görüyormuş gibi vedalaştı. Yolculuğun kendisini kazığa götürdüğünü hissediyordu.<br />
Gerçi hem Bohemya kralının hem de İmparator Sigismund’un resmi güvencesiyle yola<br />
çıkmıştı. Ama yine de ölüm olasılığına karşı hazırlık- lıydı.<br />
Kraldan güvence<br />
Arkadaşlarına yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: “Kardeşlerim, ...Kraldan aldığım<br />
güvenceyle sayısı kalabalık olan ölümlü düşmanlarımla karşılaşmaya gidiyorum... İsa Mesih<br />
sevdikleri için acı çekti; O’nun izinden giden bizlerin de aynısını yaşadığımıza şaşalım<br />
mı?... Bu yüzden sevgililer, benim ölümüm O’nu yüceltecekse, çabuk öleyim diye dua edin.<br />
38