Ulusarin Leviathani_
, , , , s, Lucifer, ,
, , , , s, Lucifer, ,
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
işlerin suçları kaldıracağı öğretisi korkunç bir yanılgıydı. Hıristiyan inancının özü çarmıha<br />
gerilmiş ve ölümden dirilmiş olan Kurtarıcıya bağlıydı. Kişinin tıpkı bedene bağlı üye ya da<br />
gövdeye bağlı çubuk gibi Mesih’e sımsıkı bağlı olması gerekiyordu.<br />
Oysa papaların ve rahiplerin öğretişleri sonucunda insanlar, Tanrı’ya ve Mesih’e<br />
korkuyla bakar olmuşlar, papazların ve azizlerin aracılığına muhtaç hale gelmişlerdi.<br />
Zihinleri aydınlanmış olanlar, Şeytan’m tepeleme yığdığı engelleri ortadan kaldırmaya can<br />
atıyorlar, insanların böylece doğrudan doğruya Tanrı’ya yaklaşması, günahlarını itiraf<br />
ederek bağışlanması ve esenliğe kavuşması için çaba gösteriyorlardı.<br />
Şeytan’ın egemenliğini işgal etmek<br />
Bu hizmetkarların bir kısmı, Kutsal Yazıları titizlikle kopyalamaya devam ettiler.<br />
Gerçeğin ışığı karanlığın hüküm sürdüğü birçok zihni aydınlattı. Doğruluğun güneşi,<br />
iyileştiren ışınlarla yüreklere dokunuyordu. Dinleyen kişiler bazı ayetlerin tekrar tekrar<br />
okunmasını istiyor, doğru işittiklerinden emin olmayı arzuluyordu.<br />
Birçokları günahkarlar uğruna insanların aracılık etmesinin ne denli boş olduğunu<br />
gördüler. Sevinçle haykırmaya başladılar; “Benim kahinim Mesih’tir; O’nun kanı<br />
kurbanımdır; O’nun sunağı günahlarımın itirafıdır.” Üzerlerine yansıyan ışık o kadar<br />
yoğundu ki sanki gökyüzüne taşındıklarını hissettiler. Her türlü ölüm korkusu yenik düştü.<br />
Kurtarıcılarını onurlandırmak için hapse atılmaya bile razıydılar.<br />
Tanrı’nın Sözü gizli yerlerde açıldı ve bazen ışığa ihtiyacı olan tek bir kişiye, bazen de<br />
bir topluluğun tümüne okundu. Bazen bütün bir gecenin bu şekilde geçirildiği oluyordu. Sık<br />
sık şu sözler işitilirdi: “Tanrı benim sunumu kabul eder mi? Bana gülecek mi? Beni<br />
bağışlayacak mı?” Cevap okunurdu: “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin,<br />
ben size huzur veririm.” (Matta 11:28).<br />
Bu mutlu insanlar evlerine ışık saçtılar ve kendi deneyimlerini başkalarıyla paylaştılar.<br />
Gerçek ve diri yolu bulmuşlardı! Kutsal Yazı, gerçeği özleyenlerin yüreklerine<br />
konuşmuştu.<br />
Gerçeğin habercisi kendi yoluna devam edip gitti. Onu dinleyenler birçok kez nereden<br />
gelip nereye gittiğini bilemediler. Öylesine mutlulukla dolmuşlardı ki onu sorgulamayı<br />
düşünmediler. Gökten gelen bir melek olabilir mi diye düşündüler.<br />
Gerçeğin habercisi artık ya uzak diyarlarda geziyor, ya da hapiste ömür tüketiyordu.<br />
Belki de gerçeğin uğruna tanıklık ettiği yerde kemikleri beyazlıyordu. Ama geride bıraktığı<br />
sözler işlemeye devam ediyordu.<br />
Papalık önderleri bu alçakgönüllü öncülerin getirdiği tehlikeyi gördüler. Gerçeğin ışığı,<br />
insanları bastıran kara yanılgı bulutlarını delip geçmeye başlamıştı. Bu gidişle zihinler<br />
yalnızca Tanrı’ya yönelecek, Roma’nın üstünlüğü diye bir şey kalmayacaktı. İlk kilisenin<br />
27