Ulusarin Leviathani_
, , , , s, Lucifer, , , , , , s, Lucifer, ,
nüshaları kısıtlıydı; bu yüzden değerli sözler ezberlendi. Birçok kişi Eski ve Yeni Antlaşma’nın büyük metinlerini ezberden söyleyebiliyordu. Çocukluktan başlayarak zorluklara katlanmaları, kendileri için düşünmeleri ve hareket etmeleri öğretildi. Sorumluluk taşıma, konuşmalarına dikkat etme ve sessizliğin bilgeliğini anlama konularında eğitim aldılar. Düşmanlarının huzurunda dikkatsizce soy lenen tek bir söz, yüzlerce kardeşin yaşamını tehlikeye atabilirdi. Çünkü kurtların av peşinde koştuğu gibi gerçeğin düşmanları da iman özgürlüğünü yaşayanların peşinde koşuyordu. Valdensler büyük sabır göstererek ekmek parası için uğraş veriyordu. Dağlarda ekilebilen ufacık araziler bile titizlikle kullanılıyordu. Tasarruf ve benliği inkar, çocukların aldığı eğitimin bir parçasıydı. Gençlere tüm yeteneklerinin Tanrı’ya ait olduğu ve O’nun hizmetinde kullanılmak üzere geliştirilmesi gerektiği öğ-retildi. Bu imanlıların oluşturduğu kiliseler, elçisel dönemin topluluklarını andırıyordu. Papanın ve ruhban sınıfının yetkilerini reddetmiş, tek kusursuz yetki olarak Kutsal Kitap’a bağlanmışlardı. Roma’nın şaşaalı rahiplerine benzemeyen kilise önderleri, Tanrı’nın sürüsünü güdüyor, onları yeşil otlaklara ve Tanrı Sözünün diri sularına yönlendiriyordu. İnsanlar görkemli binalarda ya da ulu katedrallerde değil. Alp vadilerinde ya da tehlikeli zamanlarda kaya oyuklarında toplanıyor, Mesih’in hizmetkarlarından gerçeğin sözlerini öğreniyorlardı. Topluluk önderleri yalnızca müjdeyi paylaşmakla kalmıyor, hastaları ziyaret ediyor, kardeşliği ve uyumlu yaşamı geliştirmek için gayret gösteriyorlardı. Çadırcı Pavlus gibi kendilerine destek sağlayan küçük sanatlarla geçiniyorlardı. Gençler topluluk önderlerinden eğitim aldılar. Kutsal Kitap başlıca çalışına aracıydı. Matta ve Yuhanna kitapçıklarıyla birçok mektup ezberleniyordu. Karanlık mağaralarda, meşale ışığının yardımıyla ve büyük güçlükle Kutsal Yazılar ayet ayet yazılarak çoğaltıldı. Göğün melekleri bu sadık işçileri kuşatmıştı. Şeytan, papalığın rahiplerini gerçeğin Sözünü batıl inançlarla ve yanılgılarla örtmek için kullandı. Ama Söz, tüm karanlık çağlar boyunca hiç bozulmadan kaldı. Tanrı’nın Sözü, onu yıkmaya çalışan her türlü tehdit ve tehlikenin üstesinden geldi. Madenlerin yüzeyinin altında nasıl zengin altın ve gümüş damarları varsa, Kutsal Yazılar da aynı şekilde alçakgönüllü duacılar için gerçeğin zengin hazinelerini gizlemektedir. Tanrı Kutsal Kitap’ı, kendisini bütün insanlığa açıklayan bir ders kitabı olarak tasarlamıştır. İçindeki her gerçek Yazarın karakterini dışa vurmaktadır. Gençlerin bazıları Alplerdeki dağlardan Fransa ve İtalya daki öğrenim kurumlarına gönderildi. Oralarda Alplerden daha fazla gözlem ve inceleme fırsatları vardı. Gönderilen gençler bu şekilde ayartıya maruz kaldılar. Şeytan’ın elçileri tarafından karşılarına çıkarılan sinsi efsaneler ve tehlikeli yanılgılarla yüzleştiler. Ancak çocukluklarından aldıkları eğitim onları buna hazırlamıştı. Gittikleri okullarda sırlarını açmamaları gerekiyordu. Giysileri en büyük hazinelerini - Kutsal Yazıları - gizleyecek şekilde dikilmişti. Fırsat buldukça Kutsal Yazının bazı 25
metinlerini yüreği açık gibi görünen kişilerin önüne dikkatlice koyuyorlardı. Zaman içinde bu öğrenim kurumlarında birçok kişi gerçek imana kavuştu; temel ilkeler okullara böylece işliyordu. Papalığın önderleri ise, bu sözde ‘sapkın öğretişin’ kaynağını bir türlü bulamıyorlardı. Gençler müjdeciler olarak eğitiliyor Bu imanlılar kendilerindeki ışığı yaymayı ciddi bir sorumluluk olarak gördüler. Tanrı Sözünün gücüyle Roma’nın getirdiği tutsaklığı kırmanın yollarını aradılar. Hizmetlilerin bir topluluğun sorumluluğuna atanmadan önce üç yıl boyunca çeşitli yerlerde hizmet etmeleri gerekiyordu. Topluluk önderi olmaya aday bir kişi kendisini ne gibi tehlikelerin beklediğini bilecekti. Gençler dünyasal bir zenginlik ve yücelik peşinde değildiler. Kendilerini zorluk, tehlike ve ölümün beklediğini biliyorlardı. Müjdeciler İsa’nın gönderdiği öğrenciler gibi ikişerli gruplar halinde hizmet gördüler. Görevlerinin açığa çıkması onları yenilgiye uğratacaktı. Her hizmetlinin bir sanat ya da meslek bilgisi vardı. Müjdeleme görevlerini tacir ya da esnaf gibi kimlikler altında sürdürüyorlardı. Beraberlerinde ipekliler, mücevherler ve çeşitli ticari mallar taşı-yorlar, müjdeci olarak kabul göremeyecekleri yerlere tacir olarak giriyorlardı.2 Yanlarında Kutsal Kitap nüshalarının bütününü ya da çeşitli kısımlarını taşıyorlardı. Sık sık Tanrı’nın Sözünü okumak için bir ihtiyaç oluyor, isteyen kişilere çeşitli bölümler bırakılıyordu. Bu müjdecilerin birçoğu çıplak ayaklar ve perişan giysilerle büyük kentlerden geçtiler, uzak diyarlara yürüdüler. Geçtikleri yollarda topluluklar oluştu, şehitlerin kanı gerçeğe tanıklık etti. Tanrı’nın Sözü insanların evlerinde ve yüreklerinde sessizce ve gizlice kabul görüyordu. Valdensler son zamanların yaklaştığına inanıyorlardı. Kutsal Kitap’ı çalıştıkça, içindeki kurtuluş gerçeklerini başkalarına da anlatmanın gerekliliğini gördüler. İsa’ya inanmanın tesellisini, ümidini ve esenliğini yaşıyorlardı. Yüreklerini hoşnut eden ışığı, papalık yanılgısının karanlığındaki insanlara da yansıtmak için yanıp tutuşuyorlardı. Papanın ve ruhban sınıfının yönlendirişi altındaki kalabalıklara, iyi işlere güvenmenin onları kurtaracağı öğretiliyordu. Bu insanlar kendileriyle mücadele ediyor, zihinleri günahlı durumlarını tartıyor, ne yapsalar acılı canları ve bedenleri şifa bulamıyordu. Binlercesi manastır hücrelerinde acı çekiyordu. Tanrı’nın korkunç gazabının korkusuyla bitip tükenmek bilmeyen zoraki oruçlar, kırbaçlar, gece nöbetleri, soğuk taşlara secdeler, uzun sancılı yolculuklar nedeniyle birçokları mahvolup gidiyordu. Tek bir ümit ışığı bile bulamadan mezara iniyorlardı. Mesih’e yönelen günahkarlar Valdensler, açlık çeken bu canlara Tanrı vaatlerinin esenlik bildirisini ulaştırmaya çalışıyordu. Tek kurtuluş ümidinin Mesih’te olduğunu anlatmak için uğraş veriyorlardı. İyi 26
- Page 2: New Covenant Publications Internati
- Page 5 and 6: Bu sayfa bilerek boş bırakıldı.
- Page 7 and 8: Teşekkür Tanrı'ya adanmış bu k
- Page 9: asın ve internet medyası son ça
- Page 12 and 13: İçindekiler Bölüm 1 — Dünyan
- Page 14 and 15: 5
- Page 16 and 17: ve çocukların ağlayışını iş
- Page 18 and 19: yalancı tanıklığı kabul etmiş
- Page 20 and 21: nedenleri vardır. Ancak insanlar T
- Page 22 and 23: Bölüm 2 — Zulüm Yangınları
- Page 24 and 25: ederek yapılacak barışın çok p
- Page 26 and 27: Bölüm 3 — Karanlığın çağı
- Page 28 and 29: döndürmeye çalıştı. Bu noktad
- Page 30 and 31: Bu öğretişlerin önde gelenleri
- Page 32 and 33: Bölüm 4 — Parlayan bir Işık P
- Page 36 and 37: işlerin suçları kaldıracağı
- Page 38 and 39: Bölüm 5 — İngiltere’de tan v
- Page 40 and 41: Wycliffe İngiltere’ye döndükte
- Page 42 and 43: Ne var ki Wycliffe geri çekilmedi.
- Page 44 and 45: 35
- Page 46 and 47: üstünde Kudüs’e girişini tems
- Page 48 and 49: Öyle ki tüm sıkıntılarımda ba
- Page 50 and 51: getirmeye hazırlandı. Herhangi bi
- Page 52 and 53: Jerome, “Kurtarıcımızın müjd
- Page 54 and 55: Bölüm 7 — Bir Devrimin Başlang
- Page 56 and 57: Çılgınca eğlencelere ve alemler
- Page 58 and 59: Luther’in sözleri tüm Almanya
- Page 60 and 61: sitemlerle, tarihsel sözlerle ve a
- Page 62 and 63: yaşıyorum. Çünkü en sonunda Pa
- Page 64 and 65: Bölüm 8 — Mahkeme Huzurunda Yen
- Page 66 and 67: Luther çağrılıyor Kurul bu kez
- Page 68 and 69: aşkası şöyle dedi: “Benden ö
- Page 70 and 71: tanıklığıdır... Dönmüyorum v
- Page 72 and 73: karşı işlenecek herhangi bir ada
- Page 74 and 75: Tanrı kulunu toplum yaşamının s
- Page 76 and 77: Zwingli batıl inançların tutsağ
- Page 78 and 79: Zwingli’yi toplum huzurunu ve dü
- Page 80 and 81: Bölüm 10 — Almanya’da ilerlem
- Page 82 and 83: çıktım, ama şiddete ya da karga
nüshaları kısıtlıydı; bu yüzden değerli sözler ezberlendi. Birçok kişi Eski ve Yeni<br />
Antlaşma’nın büyük metinlerini ezberden söyleyebiliyordu.<br />
Çocukluktan başlayarak zorluklara katlanmaları, kendileri için düşünmeleri ve hareket<br />
etmeleri öğretildi. Sorumluluk taşıma, konuşmalarına dikkat etme ve sessizliğin bilgeliğini<br />
anlama konularında eğitim aldılar. Düşmanlarının huzurunda dikkatsizce soy lenen tek bir<br />
söz, yüzlerce kardeşin yaşamını tehlikeye atabilirdi. Çünkü kurtların av peşinde koştuğu gibi<br />
gerçeğin düşmanları da iman özgürlüğünü yaşayanların peşinde koşuyordu.<br />
Valdensler büyük sabır göstererek ekmek parası için uğraş veriyordu. Dağlarda ekilebilen<br />
ufacık araziler bile titizlikle kullanılıyordu. Tasarruf ve benliği inkar, çocukların aldığı<br />
eğitimin bir parçasıydı. Gençlere tüm yeteneklerinin Tanrı’ya ait olduğu ve O’nun<br />
hizmetinde kullanılmak üzere geliştirilmesi gerektiği öğ-retildi.<br />
Bu imanlıların oluşturduğu kiliseler, elçisel dönemin topluluklarını andırıyordu. Papanın<br />
ve ruhban sınıfının yetkilerini reddetmiş, tek kusursuz yetki olarak Kutsal Kitap’a<br />
bağlanmışlardı. Roma’nın şaşaalı rahiplerine benzemeyen kilise önderleri, Tanrı’nın<br />
sürüsünü güdüyor, onları yeşil otlaklara ve Tanrı Sözünün diri sularına yönlendiriyordu.<br />
İnsanlar görkemli binalarda ya da ulu katedrallerde değil. Alp vadilerinde ya da tehlikeli<br />
zamanlarda kaya oyuklarında toplanıyor, Mesih’in hizmetkarlarından gerçeğin sözlerini<br />
öğreniyorlardı. Topluluk önderleri yalnızca müjdeyi paylaşmakla kalmıyor, hastaları ziyaret<br />
ediyor, kardeşliği ve uyumlu yaşamı geliştirmek için gayret gösteriyorlardı. Çadırcı Pavlus<br />
gibi kendilerine destek sağlayan küçük sanatlarla geçiniyorlardı.<br />
Gençler topluluk önderlerinden eğitim aldılar. Kutsal Kitap başlıca çalışına aracıydı.<br />
Matta ve Yuhanna kitapçıklarıyla birçok mektup ezberleniyordu. Karanlık mağaralarda,<br />
meşale ışığının yardımıyla ve büyük güçlükle Kutsal Yazılar ayet ayet yazılarak çoğaltıldı.<br />
Göğün melekleri bu sadık işçileri kuşatmıştı.<br />
Şeytan, papalığın rahiplerini gerçeğin Sözünü batıl inançlarla ve yanılgılarla örtmek için<br />
kullandı. Ama Söz, tüm karanlık çağlar boyunca hiç bozulmadan kaldı. Tanrı’nın Sözü, onu<br />
yıkmaya çalışan her türlü tehdit ve tehlikenin üstesinden geldi. Madenlerin yüzeyinin altında<br />
nasıl zengin altın ve gümüş damarları varsa, Kutsal Yazılar da aynı şekilde alçakgönüllü<br />
duacılar için gerçeğin zengin hazinelerini gizlemektedir. Tanrı Kutsal Kitap’ı, kendisini<br />
bütün insanlığa açıklayan bir ders kitabı olarak tasarlamıştır. İçindeki her gerçek Yazarın<br />
karakterini dışa vurmaktadır. Gençlerin bazıları Alplerdeki dağlardan Fransa ve İtalya daki<br />
öğrenim kurumlarına gönderildi. Oralarda Alplerden daha fazla gözlem ve inceleme<br />
fırsatları vardı. Gönderilen gençler bu şekilde ayartıya maruz kaldılar. Şeytan’ın elçileri<br />
tarafından karşılarına çıkarılan sinsi efsaneler ve tehlikeli yanılgılarla yüzleştiler. Ancak<br />
çocukluklarından aldıkları eğitim onları buna hazırlamıştı.<br />
Gittikleri okullarda sırlarını açmamaları gerekiyordu. Giysileri en büyük hazinelerini -<br />
Kutsal Yazıları - gizleyecek şekilde dikilmişti. Fırsat buldukça Kutsal Yazının bazı<br />
25