Ulusarin Leviathani_

, , , , s, Lucifer, , , , , , s, Lucifer, ,

bibliomaniapublications
from bibliomaniapublications More from this publisher
12.07.2024 Views

Şeytan insanların en aşağılık olanlarını gökyüzündeymiş gibi göstererek dünyaya şöyle diyor: “Tanrı’ya ve Kutsal Kitap’a ister inanın ister inanmayın, ama canınız nasıl isterse, öyle yaşayın; gökyüzü evinizdir.” Oysa Tanrı’nın Sözü şöyle karşılık vermektedir: “Kötüye iyi, iyiye kötü diyenlerin, karanlığı ışığın yerine, ışığı karanlığın yerine koyanların, acıya tatlı, tatlıya acı diyenlerin vay haline!” (İşaya 5:20). Kutsal kitap bir masal gibi tanıtılmaktadır Yalancı ruhlar tarafından canlandırılan elçiler, yeryüzünde yazdıkları şeylerle çelişki içine düşürülmektedir. Şeytan Kutsal Kitap’ın bir masal olduğunu, insanlığın çocukluk dönemine uygun düştüğünü ama artık modasının geçtiğini dünyaya yutturmaktadır. Kendisini ve izleyicilerini yargılayacak olan Kitaba gölge düşür-mektedir; dünyanın Kurtarıcısının sıradan bir insan olduğunu öne sürmektedir. Mucizeler yapan insanlar, Kurtarıcımızın yaşamında mucizevi bir şey olmadığını anlatmaktadırlar. Kendi mucizelerinin Mesih’in mucizelerini aştığını söylemektedirler. Ruhçuluk artık Hıristiyan kisvesine bürünmektedir. Şu anki biçimi daha tehlikeli, daha sinsi ve aldatıcıdır. Çünkü Mesih’i ve Kutsal Kitap’ı kabul ettiğini söylemekte, böylece yeniden doğmamış yüreği aldatmaktadır. Sevgiye Tanrı’nın başlıca sıfatı olarak dayanılmakta, ama sevgi hoş bir duygusallık olarak görülmektedir. Tanrı’nın günahı yadsımakta olduğu ve kutsal yasasının gerekleri gözden gizlenmektedir. Masallar insanların, Kutsal Kitap’ı iman temeli olarak kabul etmesine neden olmaktadır. Mesih eskisi gibi reddedilmekte, ama bu aldanışın farkına varılmamaktadır. Ruhçuluğun aldatıcı gücünü kavrayan çok az sayıda insan vardır. Birçokları sadece merak gidermek için ruhçulukla oynarlar. Ruhların denetimine boyun eğdiklerini fark etseler dehşete kapılırlardı. Ancak yasak bölgede gezinmeye devam ediyorlar. Mahvedici de onların isteğiyle gücünü gösteriyor. İnsanlar zihinlerini bir kez Şeytan’ın yönlendirişine sunduklarında, O’nun tarafından tutsak alınırlar. Bu canları sadece, içten dualara karşılık olarak Tanrı’nın gücü özgür kılabilir. Günahlarını bilerek sürdürenler, Şeytan tarafından ayartılmaya kapı açmaktadır. Böylece kendilerini Tanrı’dan ve O’nun meleklerinden ayırmakta ve savunmasız kalmaktadırlar. “Kimileri size, ‘Fısıldaşıp mırıldanan medyum ve ruhçulara danışın’ derse, ‘Halk yaşayanlar için Tanrı’ya, ölülere mi danışır’ diye sorun. Tanrı’nın yasasına ve kutsal sözüne göre konuşmaz-larsa onlar için hiç tan olmayacak” (İşaya 8:19,20). İnsanlar, insan doğasını ve ölülerin durumunu içeren gerçeği kabul etmeye istekli olsalardı, ruhçuluktaki Şeytan’ın gücünü ve yalancı harikaları göreceklerdi. Ancak kalabalıklar gözlerini ışığa kapatmakta, Şeytan da onların çevresinde ağlarını örmeye devam etmektedir. “Mahvolanlar, gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmadıklarından mahvoluyorlar. İşte bu nedenle Tanrı, yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç gönderiyor” (2.Selanikliler 2:10,11). 217

Ruhçuluğa karşı duranlar, Şeytan’a ve O’nun meleklerine saldırmaktadırlar. Şeytan, göksel melekler tarafından geri çekilmedikçe, hiçbir şekilde yenilgiye uğramayacaktır. Kutsal Yazıları aktarabilmekte ve öğretişlerini çarpıtmaktadır. Bu tehlikeli çağda yaşayanlar Kutsal Yazının tanıklığını anlamalıdırlar. Akrabalarımızı ya da arkadaşlarımızı canlandıran cinler, bizim sıcak duygularımıza seslenecek ve mucizeler yapacaklardır. Ölülerin bir şey bilmediklerine ve görünenlerin cinler olduğuna ilişkin Kutsal Kitap gerçeğiyle onlara karşı durmalıyız. İmanları Tanrı’nın Sözüne dayanmayan insanlar, aldanacak ve yenik düşecektir. Şeytan, doğruluktan uzak her türlü hileyle işlev görecek ve aldatma yollarını artıracaktır. Ancak gerçeğin bilgisini arayanlar ve söz dinleme yoluyla canlarını paklayanlar Tanrı’nın gerçeğinde sığınak bulacaklardır. Kurtarıcı, kendisine güvenen bir canın Şeytan tarafından yenilmesine izin vermeyecek, gerektiğinde halkını korumak için gökten meleklerini gönderecektir. Günahkarlar için cezanın olmadığını düşünerek kendilerini avutanlar, sıkıntı gününde sığınak bulmak üzere Gökyüzünün sunduğu gerçekleri reddedenler, Şeytan’ın sunduğu yalanları kabul edecekler ve ruhçuluğun aldatıcılığına kapılıp gideceklerdir. Alaycılar, kurtuluş tasarısına ve gerçeği reddedenlerin alacağı cezaya ilişkin Kutsal Yazı bildirilerini hor görmektedirler. Gerçeği reddedenler, batıl inançları, dar ve zayıf zihinlere Tanrı’nın yasasının gerekleri gibi kabul ettirmektedir. Ayartıcıya öylesine teslim olmuşlar, O’nunla öyle sıkı birleşmişler ve öyle yakınlaşmışlardır ki, O’nun tuzağından özgür olmak için herhangi bir eğilim-leri yoktur. Şeytan’ın işlevinin temeli, Aden bahçesinde Havva’ya verilen güvenceyle atılmıştır; “Kesinlikle ölmezsiniz. Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız” (Yaratılış 3:4,5). O’nun en üstün hileleri, zamanın sonuna yaklaşırken sergilenecektir. “Peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm. Bunlar, mucizeler yapan cinlerin ruhlarıdır” (Esinleme 16:13,14). Tanrı’nın Sözüne iman yoluyla O’nun gücü tarafından koru-nan kişilerin dışında kalan tüm yeryüzü, bu aldanışla sürüklenip gidecektir. İnsanlar, ölümcül bir güvenlik duygusuyla uyutulmaktadır. Tanrı’nın gazabıyla uyanacaklardır. 218

Şeytan insanların en aşağılık olanlarını gökyüzündeymiş gibi göstererek dünyaya şöyle<br />

diyor: “Tanrı’ya ve Kutsal Kitap’a ister inanın ister inanmayın, ama canınız nasıl isterse,<br />

öyle yaşayın; gökyüzü evinizdir.” Oysa Tanrı’nın Sözü şöyle karşılık vermektedir: “Kötüye<br />

iyi, iyiye kötü diyenlerin, karanlığı ışığın yerine, ışığı karanlığın yerine koyanların, acıya<br />

tatlı, tatlıya acı diyenlerin vay haline!” (İşaya 5:20).<br />

Kutsal kitap bir masal gibi tanıtılmaktadır<br />

Yalancı ruhlar tarafından canlandırılan elçiler, yeryüzünde yazdıkları şeylerle çelişki<br />

içine düşürülmektedir. Şeytan Kutsal Kitap’ın bir masal olduğunu, insanlığın çocukluk<br />

dönemine uygun düştüğünü ama artık modasının geçtiğini dünyaya yutturmaktadır.<br />

Kendisini ve izleyicilerini yargılayacak olan Kitaba gölge düşür-mektedir; dünyanın<br />

Kurtarıcısının sıradan bir insan olduğunu öne sürmektedir. Mucizeler yapan insanlar,<br />

Kurtarıcımızın yaşamında mucizevi bir şey olmadığını anlatmaktadırlar. Kendi<br />

mucizelerinin Mesih’in mucizelerini aştığını söylemektedirler.<br />

Ruhçuluk artık Hıristiyan kisvesine bürünmektedir. Şu anki biçimi daha tehlikeli, daha<br />

sinsi ve aldatıcıdır. Çünkü Mesih’i ve Kutsal Kitap’ı kabul ettiğini söylemekte, böylece<br />

yeniden doğmamış yüreği aldatmaktadır. Sevgiye Tanrı’nın başlıca sıfatı olarak<br />

dayanılmakta, ama sevgi hoş bir duygusallık olarak görülmektedir. Tanrı’nın günahı<br />

yadsımakta olduğu ve kutsal yasasının gerekleri gözden gizlenmektedir. Masallar insanların,<br />

Kutsal Kitap’ı iman temeli olarak kabul etmesine neden olmaktadır. Mesih eskisi gibi<br />

reddedilmekte, ama bu aldanışın farkına varılmamaktadır.<br />

Ruhçuluğun aldatıcı gücünü kavrayan çok az sayıda insan vardır. Birçokları sadece<br />

merak gidermek için ruhçulukla oynarlar. Ruhların denetimine boyun eğdiklerini fark<br />

etseler dehşete kapılırlardı. Ancak yasak bölgede gezinmeye devam ediyorlar. Mahvedici de<br />

onların isteğiyle gücünü gösteriyor. İnsanlar zihinlerini bir kez Şeytan’ın yönlendirişine<br />

sunduklarında, O’nun tarafından tutsak alınırlar. Bu canları sadece, içten dualara karşılık<br />

olarak Tanrı’nın gücü özgür kılabilir.<br />

Günahlarını bilerek sürdürenler, Şeytan tarafından ayartılmaya kapı açmaktadır. Böylece<br />

kendilerini Tanrı’dan ve O’nun meleklerinden ayırmakta ve savunmasız kalmaktadırlar.<br />

“Kimileri size, ‘Fısıldaşıp mırıldanan medyum ve ruhçulara danışın’ derse, ‘Halk<br />

yaşayanlar için Tanrı’ya, ölülere mi danışır’ diye sorun. Tanrı’nın yasasına ve kutsal sözüne<br />

göre konuşmaz-larsa onlar için hiç tan olmayacak” (İşaya 8:19,20).<br />

İnsanlar, insan doğasını ve ölülerin durumunu içeren gerçeği kabul etmeye istekli<br />

olsalardı, ruhçuluktaki Şeytan’ın gücünü ve yalancı harikaları göreceklerdi. Ancak<br />

kalabalıklar gözlerini ışığa kapatmakta, Şeytan da onların çevresinde ağlarını örmeye devam<br />

etmektedir. “Mahvolanlar, gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmadıklarından<br />

mahvoluyorlar. İşte bu nedenle Tanrı, yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç<br />

gönderiyor” (2.Selanikliler 2:10,11).<br />

217

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!