16.03.2024 Views

İmroz Gökçeada Dergisi

İmroz Gökçeada Yazarlar Derneği Gökçeada Kültür Sanat Edebiyat dergisi

İmroz Gökçeada Yazarlar Derneği
Gökçeada Kültür Sanat Edebiyat dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BEN<br />

GÜZEL BİR<br />

HAYAT<br />

YAŞADIM<br />

Sefa OĞUZ<br />

Dünyada dokuz ülkede bulunma, Türkiye’de ise yetmiş dört şehri<br />

görme şansım olmuştu. Türkiye’nin en batısında ise <strong>Gökçeada</strong>, hep<br />

merak ettiğim ama ziyaret etme fırsatı bulamadığım bir yer olarak<br />

beni bekliyordu.<br />

2020 yazında tanıştık ilk kez onunla. İlk görüşte aşk yaşadık. Şaşırdık,<br />

sarsıldık, sarıldık, kucaklaştık. Dört günde dört yıl yaşadık. O güne<br />

kadar kendini hiçbir yere ait hissedemeyen ben, ilk defa; ‘’Ben burada<br />

yaşarım.’’ diye geçirdim içimden. İlk defa yerleşmek ve köklenmek<br />

hissiyatı oluştu bünyemde. - ‘’Burası bana istediğim her şeyi veriyor.’’<br />

ikinci cümlem oldu. Adadan ayrılırken içimde oluşan hisler daha önce<br />

tatmadığım cinstendi. Bir ay ayrı kalabildik hepi topu. Tam bir ay<br />

sonra aşk tazeledik bir eylül akşamında. - ‘’Burası yeryüzündeki<br />

cennet olmalı’’ dedirtti, ada eylülü. Keçilerine, ağaçlarına sarılıp,<br />

güneşine, yıldızlarına teslim oldum ikinci yolculuğumda. Bir yaz<br />

aşkından öte, anlık bir hevesin değil de tutkulu bir bağın oluştuğunu<br />

anladık aramızda.<br />

On sekiz yaşında aile evinden ayrıldıktan sonra hayatım aynı<br />

hayallerin doğrultusunda ama birçok kırılım ve kıvrımla ilerledi.<br />

Doğaya duyduğum tarif edilemez hayranlığın hazzı, günümüz şehir<br />

yaşantılarının, kendimi bulma yolculuğumun hiçbir yerine<br />

tutunamamasına sebep oldu. Defalarca yer, yön ve uğraşlarım<br />

değişse de hayattan beklentilerim hep aynı kaldı.<br />

Ben hep inandım alternatif bir hayatın mümkün olabileceğine. Kesin<br />

olan iki şey vardı bu hayatta; doğum ve ölüm. Bu iki kesinliğin<br />

arasında dünyada geçireceğimiz vakit kısıtlı ve kıymetliydi. Hiç<br />

inanmadım bu hayata tekdüze yaşayıp, rutinin içinde kaybolup<br />

gidelim diye gelmiş olabileceğimize. Bana göre dünya keşfedilmesi<br />

gereken bir yerdi ve dünyaya geliş amacımız da bunu yapabildiğimiz<br />

kadar yapmaktan öte değildi. Çıktığım yolculukların rotası olmadı<br />

çoğu zaman. Hangi tabela hoşuma giderse, hangi yönde güzel bir<br />

işaret görürsem, oraya yönelmeyi seçtim. Yönümü rüzgar, güneş,<br />

yıldızlar, işaretler ve hisler belirledi her daim. Fırtına yaklaşırken<br />

yükseklere çıkıp onun gelişini izlemek, kar yağacağı zaman bir dağ<br />

başına çıkıp onu ilk karşılayan olmak ya da bir gece aniden gelen yola<br />

çıkma hissiyle sırt çantamı hazırlayıp yola koyulmak en büyük<br />

heyecanlarım oldu. Fransa’ya gidiyorum diye yola çıkıp kendimi<br />

Şirince’de yaşarken buldum mesela. (Yol bir şekilde beni oraya<br />

götürmüş ve orada rüyamda gördüğüm bir olayı birebir yaşamıştım.<br />

Kim olsa aynısını yapardı sanırım.) Hayatı bu şekilde deneyimleme<br />

yolculuğum o kadar öğretici ve eğlenceliydi ki sanırım başka türlü<br />

yaşayamazdım. ‘’Ölmediğin sürece hayatta her türlü riski alabilirsin.’’<br />

derdim hep kendime. Sayısız canının olduğu bir oyun gibiydi böylece<br />

hayat. Tüm paran bitse de tüm ilerlemeni kaybetsen de hayallerin,<br />

amacın ve diri bir umudun olduğu sürece yeniden başarma şansını<br />

elde edebiliyordun. İşte adaya bir sonraki yolculuğum ve onun<br />

ardından gelecek yerleşme yolculuğum da tam böyle kırılmalarda<br />

gerçekleşecekti. Üçüncü yolculuğum da yine bir yaz günü gerçekleşti<br />

ve ada sevgim iyice pekişmişti. ‘’Sen bir de adanın kışını gör, kışını<br />

görsen böyle düşünmezsin’’ diyen bir sürü insan çıktı karşıma. ‘’Bence<br />

kışını daha çok severim’’ diyordum hep. Nitekim öyle de oldu.<br />

Onca yıl kaçtığım İstanbul’da ilk uzun süreli yaşama deneyimimi de<br />

olacaklardan habersiz 2020 yılına saklamıştım.<br />

8<br />

Fotoğraf Şenol AKTÜRK<br />

Sonra pandemiydi, ekonomiydi, psikolojiydi derken yıl sonunda<br />

İstanbul’dan kaçarak üzerine yoğunlaşmak istediğim iş projem için<br />

aile evine döndüm. Fakat orada da aksaklıklar devam etti. Bütçemin<br />

yetersizliği nedeniyle projem çöp olurken, kapanmaların devam ettiği<br />

dönemlerde ormanda yaşayan köpekler için besleme yapmaya<br />

çıkıyor, bu sayede hem kendimi hem de kimsesiz kalan dostlarımızı<br />

bir nebze rahatlatıyordum. Günbatımı ışıklarının ormanın içindeki<br />

büyüleyici huzmeleri, karnı doyan dostların huzurlu bakışları ve içinde<br />

bulunduğum çıkmazdan kurtulmanın yollarını arayan umutlu<br />

gözlerimin birleştiği noktada göğe doğru yönelip bir şeyler diledim.<br />

Yalnızca birkaç saat içerisinde dilediklerime öyle yanıtlar aldım ki<br />

sevinçten kendi kendime zıplıyordum.<br />

İşimi kurmama yetmeyen bütçemi, kendime bir karavan yaparak<br />

değerlendirmeye karar verdim. Böylece yerleşik olamayan hayatımın<br />

en büyük problemleri olan yemek ve yatak sorununu çözmüş<br />

olacaktım. Sonrasında ise adaya yerleşecek ve orada yaşayacaktım.<br />

Süreç planladığımdan çok daha zor ve sancılı geçti ama 2021’in aralık<br />

ayında bol yağmurlu, bol gökkuşaklı bir günde bitmeyen karavanımla<br />

adaya doğru yola koyuldum. Ada kışı, hayallerimin ötesinde<br />

bambaşka bir dünya sundu bana. Doğa mucizelerini, insanlar<br />

deneyimlerini, geçmiş yaşamlar ruhlarını paylaştı. Tüm bu olanlar<br />

öylesi bir bütünlük oluşturdu ki her gün ‘’iyi ki’’ dedirtti.<br />

Keşke ya da iyi ki demek belirli bir zaman sonucunda gerçekleşir. Bu<br />

zamanı yaşatan ise kısacık bir anda alınan karara bağlıdır. Bu kısacık<br />

an bazen aylara bazen yıllara mal olur. Yolda verilen kayıpların geri<br />

dönüşü genellikle yoktur ya da zordur. İşte o yüzden anın değerini<br />

bilmek ve anı yaşamaktan bahsedilir.<br />

Ben güzel bir hayat yaşadım. Belki bir gün belki daha çok gün var<br />

yaşanacak önümüzde ama gerçekleşen her hayalimin ardından<br />

yenisini inşa etmeye çabaladım. Amacım hiçbir zaman bozmak,<br />

yıkmak ve talan etmek olmadı. Sevginin ne denli yüce bir duygu<br />

olduğunu anladığımda bunu paylaşmanın insana vereceği<br />

mutluluktan ötesinin olmayacağını anladım. İşte 4 yıl önce ‘’Ben<br />

burada yaşarım.’’ dediğim bu adada bugün ‘‘Ben burada ölürüm.<br />

’diyebiliyorum. Çünkü adaya kulak verirseniz size anlatacağı çok şey<br />

olduğunu ve anlatacaklarının da birçok şeyi mümkün kılabilecek<br />

kadar güçlü olduğunu fark edebilirsiniz.<br />

7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!