İmroz Gökçeada Dergisi
İmroz Gökçeada Yazarlar Derneği Gökçeada Kültür Sanat Edebiyat dergisi
İmroz Gökçeada Yazarlar Derneği
Gökçeada Kültür Sanat Edebiyat dergisi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Merhaba<br />
Gönülden bakanım ben<br />
Gözden konuşanım<br />
Yüzden değ l<br />
Yürekten sever m sev nce<br />
Kamil AYDIN<br />
Gün değ l<br />
Ömürdür anladığım söz ver nce<br />
Merhaba…<br />
Ben Kamil Aydın.<br />
İlk basılı şiir kitabım Arayışlar’ın giriş şiiriyle başlamak istedim izninizle;<br />
birlikte çıktığımız bu yeni yazın yolculuğuna.<br />
Sekiz yıl yazları geldiğim, son beş yılında anahtarı bende olan bir ev<br />
diye çırpındığım <strong>Gökçeada</strong>’da, amacıma ulaşmamda en büyük pay<br />
sahibi, atak, dürüst, dost canlısı yeni genç arkadaşım Burukkan<br />
Akmugan, İbrahim Bey ile (Demirkol) tanışmama vesile oldu.<br />
Tanımaktan onur duyduğum İbrahim Bey, kısa bir yüz yüze<br />
görüşmeden sonra teveccüh gösterip, tasarı halindeki dergimize<br />
yazı göndermemi istediğinde yazın türünün ne olacağı konusunu<br />
düşündüm. Şiir’den sonra en sevdiğim tür olan “sohbet” dışında her<br />
edebi türde sanki bir şeyler eksik kalacaktı.<br />
Sonuçta sohbet dilini tercih ettim. Bu sohbet yolculuğunda her<br />
dönemeçten, tepeden sonra bizi ne tür bir yolun, manzaranın<br />
(ifadenin, anlatının) beklediğini<br />
Önceden bilmeyelim.<br />
Ve yol neyi ayağımıza getirmişse ona uyalım.<br />
Dokusunda doğayı ve insanı (<strong>Gökçeada</strong>’yı ve <strong>Gökçeada</strong>lıyı) barındıran<br />
şiir, anı, fıkra, deneme, hiciv, mizah, aforizma…<br />
O anki sohbet konusunu destekleyen bende iz bırakmış filmler,<br />
kitaplar. Ömrümü besleyen büyüklerimin, öğretmenlerimin<br />
eserlerinden alıntılar.<br />
Yukarıdaki girişten sonra tanışma adına bir adım daha atayım:<br />
“Aslımız gül boyundan<br />
Şar’ımız gülşehri<br />
Dilimiz gülce<br />
Uyruğumuz gül<br />
Bayrağımız gül<br />
Şehnamemiz gülce (Bolero-Gül Aşıkları’ndan)<br />
Biraz da Forest Gump’taki (Robert Zemeckis-1994) Forrest’i,<br />
Budala’daki (Fyodor Dostoyevski-1868) Prens Mışkin’i,<br />
Ve Benjamin Button’ın Tuhaf hikayesi’ndeki (David Fincher-2008)<br />
Benjamin’i gözünüzde canlandırın,<br />
Tanıştık gitti işte…<br />
ilk kaldığımdan bu yana evimdeymişim gibi hissettiğim Vama’nın ön<br />
bahçesinde.Kimi zaman elde ki bir kitap ve yazarı oldu bizleri birkaç<br />
dakikada olsa konuşturan, kaynaştıran.<br />
(Paulo Coelho, Jean-Christophe Grange, Ahmet Hamdi Tanpınar,<br />
M. Bilgin Saydam)<br />
“Güneşli, serin bir kış günü, ilk gez gittiğim ıssız, sessiz tarihi<br />
Çınaraltı’nda, yüzü denize dönük tek başına kitap okuyan genç hanım.<br />
Selam verip, ”doğru yere mi geldim?” diye sormuştum. Ardından<br />
okuduğunuz kitap hakkında konuşmak istedim.<br />
Büyüklük gösterdiniz. Karşılık verdiniz. Kitabı benim de okumamı<br />
önerdiniz. Not almıştım. Aldığım notu saklıyorum.<br />
Ama hala edinmiş, okuyabilmiş değilim.<br />
Siz ve o anki konumuz kolay rastlanmayacak, doğaçlama bir tablo, üst<br />
düzey bir fotoğraf, bir şiirdi ve ben sizden habersiz fotoğrafınızı<br />
çekemezdim.<br />
14<br />
Resminizi yapamazdım. ve kitap okumanızı bölerek zaten sizi<br />
yeterince rahatsız etmiştim<br />
Hayatımı anlatarak sizi yormak yerine, Yeri geldiğinde ve gerektiğinde<br />
satır aralarında hayatımdan sahneler aktarmak daha güzel diye<br />
düşündüm. Kaldı ki; 2015 yılında ilk geldiğimden bugüne <strong>Gökçeada</strong>’da<br />
kendimi bir an bile yabancı hissetmedim. <strong>Gökçeada</strong>’ya ikinci<br />
gelişimde, İlk kez kalacağım Vama konukevin’de odama yerleşip aşağı<br />
indim. “Kaleye nasıl giderim” diye sağa sola bakınırken “Kamil bey”<br />
diye bir ses duydum. Şaşkınlık ve birazcık gururla “ben gelmeden<br />
şöhretim gelmiş herhalde” diyerek sesin geldiği yeri aradım. Meğer<br />
beni yerleştirdikten sonra bir evin önünde akraba-komşularıyla<br />
oturan ve beni yol aranırken gören, konukevinin işletmecisi “Mihriban<br />
hanım’mış. Nice ilk karşılaşmalarda, gördüğüm güler yüz, sıcaklık<br />
sonrası yarı şaşkınlık ve olası mahcuplukla , o kadar çok ‘‘yoksa daha<br />
önce tanışmış mıydık’’ dedim ki…Bu tanışıklık hissini bana sizler<br />
verdiniz.<br />
Evet, sanki sizi daha önce bir yerlerden tanıyordum.<br />
Evet, sanki beni daha önce bir yerlerden tanıyordunuz.<br />
Neredeyse 20 milyon nüfuslu İstanbul’da, Zeytinburnu adlı ilçede,<br />
yedi bloklu bir sitenin bir bloğunun 12’nci (son) katında,<br />
bir dairenin bir odasında, bilgisayar, balkon, yatak üçgeninde sıkışıp<br />
kalmıştım on yılı aşkın bir zamandır.<br />
Elbette otuz yedi yıllık sevgili eşim, can dostlarım üç oğlum, canım<br />
ailem değil sıkışmışlığımın, arayışımın kaynağı, sebebi.<br />
Ki onların anlayışı, güveni, desteği olmasaydı acı çeksem de yerimden<br />
kıpırdayamazdım, kıpırdamazdım. Ya da aklım orada iken burada<br />
huzurlu olamazdım.<br />
“Senin <strong>Gökçeada</strong>’da ne işin var abi” demişti evime tamir için gelen bir<br />
arkadaş. Cevap vermesi zor, ciddi bir soru.<br />
Yolda, sırası geldiğinde konuşulması, açıklanması gereken, aslında<br />
bildik, ama bir o kadar da zor konulardan bir konu. Şimdilik<br />
söyleyebileceğim; Sezai Karakoç büyüğümün (İçim acıyarak, hasretle<br />
anıyor, arıyorum)<br />
“Değil mi ki sen varsın, o toplum vardır” sözü hep aklımda ve<br />
kalbimde oldu. Sanırım o toplum, benim toplumum burada. Sanırım<br />
onun için buradayım. Her yaz gelişimde, ve yerleşik duruma geçtiğim<br />
son iki ayda sizlerle konuştum, tanıştım.<br />
Kimi; Yıldız’da lacivert denizin ortasında, kıyıda, Arkadia’da (ilk<br />
geldiğimde dört gün-gece çadırlarında kalmıştım)<br />
Kimi; Yerle duvarın birleştiği yerden gelen rebetiko eşliğinde,<br />
Zeytinli’de Mina’nın Yeri’nde; Kimi; Biyer’de. Kimi; Mihriban Hanım,<br />
Vahap Bey ve çocuklarının gösterdiği sıcaklık ve dostlukla<br />
Gül sebeps z var olur<br />
O ç çeklend ğ ç n açar<br />
Ne kend ne d kkat ett ğ<br />
Ne görülüyor muyum d ye sorduğu var…<br />
Angelus S les us M st k Ş rler<br />
7