19.11.2023 Views

The Radiant Dijital Dergi Halloween Edition

Dünyayı yerinden oynatan ve onlara dayatılan zorbalıklara karşı ayakta duran z kuşağı, varoluş mücadelesi veren insanlar, kalıpların içerisinde kalmış, sesini duyuramayan kadınlar... Konuşulması gereken çok fazla konu, yıkılması gereken çok fazla yapı var. The radiant dijital dergi olarak, çıkmayan sesleri duyurmaya, kuralları baştan yazmaya geldik.

Dünyayı yerinden oynatan ve onlara dayatılan zorbalıklara karşı ayakta duran z kuşağı, varoluş mücadelesi veren insanlar, kalıpların içerisinde kalmış, sesini duyuramayan kadınlar...
Konuşulması gereken çok fazla konu, yıkılması gereken çok fazla yapı var. The radiant dijital dergi olarak, çıkmayan sesleri duyurmaya, kuralları baştan yazmaya geldik.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Halloween Edition

THE RADIANT

KURALLARI BAŞTAN YAZMAK

İSTEYENLER İÇİN YENİ NESİL

MODA VE YAŞAM DERGİSİ


The Radiant Dijital Dergi

İÇİNDEKİLER

Diğer Yarım

02

Ruhumuz için ‘we the urban’

26

Şamanizm

11

Dejavu

28

İşte Biz Bugün

Tükenmeyeceğiz!

16

Aşk büyüsü nasıl yapılır?

30

Skogluft Yöntemi ile

Nefes Alın!

19


The Radiant Dijital Dergi

KURUCUMUZDAN

Eda Dolunay

Founder and The CEO

The Radiant Dijital Dergimizin cadılar

bayramı sayısında moda dünyasına bir

dokunuşla ve ruhumuza kadar işlenen

bahsettiğimiz konularla hem korkutucu

hem de içimizi ürperten bir sayı

hazırlamak istedik. Siyahın büyüsü ve

kırmızının sıcaklığıyla buluşan tasarımlar,

Cadılar Bayramı konseptine özel

kombinlerle çok sevdiğimiz bir marka ile

çalıştık. Zamanın durduğu bir an gibi,

dergimizin sayfalarında dolanırken sihirli

bir atmosferin içinde bulacaksınız

kendinizi.

Büyülü konulardan nefes önerilerine,

karanlık ve gizemli detaylardan ilham

alan koleksiyonlara kadar, bu sayıda

Cadılar Bayramı'nın büyüsünü modayla

bir araya getirmeye çalıştık. The Radiant

dijital dergi ekibi olarak, siz değerli

okurlarımıza sihirli bir moda deneyimi

sunmanın heyecanını yaşıyoruz.

Kısacası, bu sayıda moda sihirle buluşuyor

ve Cadılar Bayramı konseptinde kendi

tarzınızla büyüleyici bir izlenim

bırakmanız için size ilham veriyor. Büyülü

bir sayıya hoş geldiniz!

1


The Radiant Dijital Dergi

Diğer ‘Yarım’

Bazı insanlarla tanıştıktan kısa bir süre sonra tamamlanmış hissederiz.

Hayatımızda bir boşluk dolmuş, evren bizi duymuş ve bize iyi gelecek birini

göndermiş gibi… Hatta bazen o kişilerden “ruh ikizim” ya da “ruh eşim”

şeklinde bahsederiz. Belki gerçekten de evrende birbirimiz için yaratıldığımız

birileri vardır, kim bilir?

Ruh eşi ve ruh ikizi, aslında birbirinden farklıdır

Öncelikle ruh eşinin birden fazla olabileceği söylenir. Bu kişiler özel duygular

beslediğimiz birileri olabileceği gibi, bir arkadaşımız veya akrabamız bile

olabilir. Ruh eşimiz, hayatımızdaki varlığı süresince bize yol gösterir. Bazen

hiç duymak istemediğimiz iç sesimiz olabileceği gibi, bazen de tam ihtiyacımız

olan manevi güç olabilir. Her halükarda, ruh eşlerimiz, bizi büyüten acı tatlı

tecrübeleri yaşatarak hayat yolculuğumuza ışık tutar. Kendimizi

gerçekleştirmemiz için öğrenmemiz gereken ne varsa bize öğretir. En üst

benliğimize ulaşmamızda ruh eş(ler)imiz etkili olur.

Ruh eşimiz, bize çok benzer veya çok zıt özelliklere sahip olabilir. Benzerlik

taşıyan, olumlu yönlerimizi destekleyen; zıt olan, olumsuz yönlerimizi

dengeleyen bir ruh eşi olabilir. Ne olursa olsun, bu kişilerin varlığına alışmak,

diğer herkes için olduğundan daha hızlı olabilir, bu yüzden onlar hayatımızdan

çıktığında derin bir üzüntü yaşayabiliriz.Oysa bu kişiler hayatımızdan

çıkıyorsa, aslında hikayemizdeki rolleri bitmiştir. Örneğin senelerce en

yakınımızda olan bir kişi, bizi büyük bir hayal kırıklığına uğratmış veya terk

etmiş olduğunda durum budur.

Bu son nasıl yazılmışsa yazılsın veya konu her ne olursa olsun, bu kişilerden

aldığımız destek ve öğretiler sona erdiğinde, "ruh eşim" dediğimiz bu kişilerle

olan ilişkimiz tamamlanmış olur. Ayrılığın hemen farkına varamayabiliriz;

ancak geriye dönüp baktığımızda, bazıları kariyerlerinde önemli dönüm

noktalarına ulaşmayı, bazıları karakterlerindeki zayıf yönleri geliştirmeyi, ve

diğerleri ise kendilerini daha fazla sevmeyi öğrenmeyi bu "ruh eşleri"

sayesinde başarabilirler. Bu yüzdendir ki, bu özel kişilerle vedalaşırken onları

suçlamak yerine, bazen sadece hayatlarımızda var oldukları süre için onlara

teşekkür etmek gerekir.

2


The Radiant Dijital Dergi

Ruh ikizinin ise bir tane olduğu söylenir. Bu kişi gerçekten de bir kopyamız

gibidir. Ortak yönlerimiz o kadar fazladır ki, farklı bedenlere dağılmış tek bir

ruh gibi hissederiz. Geçmişimizde aynı olayları yaşamış, aynı yerlerden yara

almış; gelecekte aynı hedeflere ulaşmayı bekliyor, aynı hayalleri kuruyor

olabiliriz. Bu kişiyle kısa sürede bağ kurarız, karşılıklı olarak anlaşıldığımızı

hissederiz. Öyle ki, neredeyse konuşmadan anlaşırız. Karakterlerimiz, zayıf ve

güçlü yönleriyle birlikte birbirinin aynısı gibidir. Ancak daha ziyade, ruh

ikizleri birbirinin aynasıdır. Örneğin zayıf yönlerimizi en çok ruh ikizimiz

yüzümüze vurur. Kendimize itiraf edemediğimiz ne varsa o ortaya çıkarır.

Çünkü kendimizde sevmediğimiz ne varsa onu görürüz. Yüzleşecek gücü

bulamazsak o kadar yıpranırız ki yollarımızı ayırmak isteyebiliriz. Yüzleşecek

gücü bulursak da öz saygımız ve sevgimiz o kadar gelişir ki kendimizle mutlu

olmayı öğreniriz ve ruh ikizimizin de varlığıyla birlikte gerçekten

tamamlanmış hissederiz.

Aslında, yarım

mıyız ki birinin

varlığı bizi tam

hissettiriyor?

Varoluş sebebimiz

diğer yarımızı

bulmaktan mı

geçiyor?

3


The Radiant Dijital Dergi

The Radiant Dijital Dergi

Ruh eşi ve ruh ikizi, aslında birbirinden farklıdır!


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi

Elbette hayır. Hayat; ruh eşlerimizle

buluşacağımız günü beklemek, ruh

ikizimizi aramak, onu bulma

umuduyla “beğendiğimiz bedenlere

hayalimizdeki ruhları koymak”tan

çok daha fazlası. Ruh eşlerimizle

daha önce tanışmış olabiliriz veya

hala ruh ikizimizi bulma

yolculuğunda olabiliriz. Olumsuz

deneyimlerimizden dolayı bu

kavrama olan inancımızı yitirmiş de

olabiliriz. Ancak, “tam” olmak için

birine ihtiyacımız olmadığını

kendimize hatırlatmalıyız. Çünkü

hayat, ara sıra nükseden yalnızlık

hissinin yarattığı değersizlik

illüzyonunda kaybolmak için fazla

kısa.

Umarım, yolumuz

“tamamlandığımızı” değil de zaten

“tam” olduğumuzu hissettirenler ile

kesişir. Hem belki gerçekten de

Mevlana’nın dediği gibi, aradığımız

şey de bizi arıyordur, kim bilir?

Yazar: Eda Göleli

6


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi

The Radiant Dergisi


The Radiant Dijital Dergi

Şamanizm: Zamanlarının Ruhsal Liderleri Olarak

Bilinen Şamanların Dünyasına Mistik Bir Yolculuk

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, kökenleri Paleolitik Çağ'a kadar

uzanan Şamanizm, insanlık tarihindeki en eski inanç sistemlerinden

birini temsil etmektedir. Bu inanç sisteminin kökenleri kesin olarak

bilinmemekle birlikte, Orta Asya Türkleri de dahil olmak üzere pek çok

farklı kültür ve toplum arasında yayılmıştır. Şamanizm, kutsal ritüelleri,

gizemli ayinleri ve ruhsal deneyimleriyle tanınırken, temellerini doğanın

iyileştirici gücünden alır. Şamanistler, doğadaki güneş, ay, su ve dağ

gibi çeşitli varlıkların, kendileri gibi canlı varlıklar olduğuna ve

ruhlarına sahip olduğuna inanmışlardır.Bu nedenle şamanizmde doğaya

oldukça önem verilir ve doğanın zenginliklerine saygı duyulur.

11


The Radiant Dijital Dergi

Bu inanç sisteminin merkezi figürleri, "şamanlar" veya diğer

adıyla "kamlar" olarak bilinir. Şamanlar, bulundukları toplumun

ruhsal liderleri, şifacıları ve onları aydınlatan rehberleri olarak

kabul edilir. Hastaları iyileştirme, ruhlar alemi ile iletişim

kurma, ölülerine eşlik etme ve avda şans getirme gibi çeşitli

yeteneklere sahiptirler. Ayrıca, şamanlar toplumdan topluma

farklılık göstermekle birlikte büyücü, medium, şifacı, cadı,

sihirbaz ve kahin gibi çok farklı roller de üstlenmişlerdir.

Geçmişte, şamanlık genellikle babadan oğula geçen bir sanat

olarak kabul edilse de bu mertebe için farklı yolların olduğu

bilinmektedir. Şaman olmanın en önemli özelliği, ruhlarla

iletişim kurma yeteneğine sahip olmaktır. Bu nedenle, Tanrı'dan

gelen bir işaret, bir kişinin şamanlık için en önemli ve etkili

çağrısı olarak kabul edilir. Ayrıca, şamanların içsel görüş

yeteneklerinin yüksekliği, bu yolculuğun derin ve zorlu bir

ruhsal deneyim gerektirdiğini açıkça göstermektedir.

Şamanlar, çeşitli yeteneklerini kullanarak gerçekleştirdikleri

ayinler ve ritüellerle dikkat çekerler.

12


The Radiant Dijital Dergi

Yazar: Begüm Karabörek

Davulun önemli bir rol oynadığı bu ritüellerde, çeşitli enstrümanlar ve müzik

eşliğinde transa girme pratiği yapılır ve bu sayede ruhlar dünyasından bilgi

edinilir, iyi ve kötü ruhlar çağrılır, hastalıkların ruhsal yönleri keşfedilerek

iyileştirme işlemi gerçekleştirilir ve çeşitli toplumsal ritüeller düzenlenir.

Şamanist ritüeller ve gelenekler, günümüzde hala ruhsal gelişim ve kötü

enerjilerden korunma amacıyla kullanılmaktadır. Bu geleneklere adım

atarken, şamanizmin gizemli dünyasını keşfetmenin yanı sıra doğaya verdiği

önemi anlamak da mümkün olabilir. Şamanizmin izleri, Türk toplumu dahil

birçok toplumda hala görülmektedir ve kişiler için içsel dünyalarını ve ruhsal

yolculuklarını keşfetmelerine yardımcı olabilecek bir spiritüel rehber olabilir.

13


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi

The Radiant Dergisi


The Radiant Dijital Dergi

İşte Biz Bugün Tükenmeyeceğiz!

Türkiye‘de yaşayan ve belli bir yaşın üzerinde olan biriyseniz “Tükenmişlik

sendromu” dendiğinde aklınıza Meryem Uzerli’nin gelmesi çok olasıdır. Meryem

Uzerli 2013 yılında o zamanlar, ekranların en sevilen dizilerinden biri olan

Muhteşem Yüzyıl’daki rolünü kimseye haber vermeden bırakıp Berlin’e gitmişti.

Ardından oyuncunun tükenmişlik sendromuna yakalandığını öğrenmiştik. Bu, o

zamanlar çoğumuzun hayatında ilk kez duyduğu bir rahatsızlıktı. Bu olguyu

hayatımıza tüm çıplaklığıyla sokan kişi, hayatının büyük bir kısmını Almanya’da

geçirmiş bir oyuncuydu.

Nedir bu tükenmişlik sendromu?

Tükenmişlik sendromu, yaygın ismiyle burnout, 1974 yılında Herbert

Freudenberger adlı Alman bir psikolog tarafından tanımlanmıştır. Tükenmişlik

sendromu; yoğun stres, aşırı iş yükü, duygusal ve mental baskı gibi faktörlerin bir

araya gelmesi sonucu ortaya çıkan psikolojik ve fiziksel bir durumdur. Bu durum,

kişinin enerji seviyelerini tükenmişlik noktasına getirerek iş veya yaşam alanlarında

olumsuz etkiler yaratır. Genellikle uzun süreli yoğun çalışma, sürekli olarak talep

edilen performansın karşılanmaya çalışılması, iş ve özel yaşam dengesinin

sağlanamaması gibi nedenler tükenmişlik sendromunu tetikleyebilir. Kişi bu

durumda; sürekli yorgunluk, umutsuzluk, tükenmişlik hissi, işe veya günlük

aktivitelere ilgisizlik, duygusal kararmışlık gibi belirtiler yaşar.

Peki tükenmişlik sendromu Türkiye’de ne derecede kabul görür?

Bu rahatsızlığın Almanya’da doğup büyüyen bir oyuncudan duyulmasının tabii ki

bir nedeni vardı. Tükenmişlik sendromu, gelişmiş toplumlarda ciddiye alınan önemli

rahatsızlıklardan biriydi. Bu nedenle eğer bir çalışan, işini bu yüzden bırakıyorsa

kimse gelip “sen şımarıklık yapıyorsun” demez.

Üzücü bir şekilde, bu durumun Türkiye'de tükenmişlik sendromunun yaygınlaştığı

ve tanındığı toplumlara göre kabul görmemesi ve ciddiye alınmaması henüz

mümkün değil. Meryem Uzerli'nin yaşadıkları, bu rahatsızlığın ülkemizdeki

farkındalık seviyesini artırabileceği bir gerçek. Ancak hala birçok kişi bu konuda

anlayışsız veya hafife alıcı yaklaşımlar sergileyebiliyor.

16


The Radiant Dijital Dergi

Toplumsal farkındalığın artması için gereken süre uzun olabilir, ancak biz bu

rahatsızlığa yakalanmamak ya da bu hastalıktan muzdaripsek bunu

iyileştirebilmek için bireysel olarak bir şeyler yapabiliriz.

Peki, neler yapılabilir?

1. Gerçekçi beklentiler: Kendimizle ve işimizle/derslerimizle ilgili

beklentilerinizi makul bir şekilde belirlemek önemlidir. Sürekli olarak

mükemmel sonuçlar elde etme zorunluluğunu kendimize koymak yerine,

kendimizi geliştirmek adına adım adım ilerlemek daha sağlıklıdır. Her gün on

üzerinde on olamaz. Bazen bir de olabilir ve bu çok doğaldır. Hataların ve

zorlukların normal olduğunu kabul ederek kendimize karşı daha esnek bir

yaklaşım geliştirmek, tükenmişliği önlemede yardımcı olabilir.

2. Öz şefkat ve kendine iyi bakma: Kendimize nazik davranmak, duygusal ve

fiziksel ihtiyaçlarımıza öncelik vermek önemlidir. İç sesimizin konuşmasını

kontrol etmek yararlı olabilir. İçsel eleştiri ve suçlama yerine, hatalarımızı

anlayışla karşılamak ve başkalarına olduğu gibi kendimize de şefkat

göstermek, stresi ve tükenmişliği azaltabilir.

3. Dengeyi kurmak: İş ve özel yaşam arasında denge kurmak, tükenmişliği

önlemek için önemlidir. Çalışmaya harcadığımız enerjiyi aile, arkadaşlar,

hobiler ve dinlenme gibi diğer alanlarla dengelemek, stresi azaltabilir. İş

dışında da keyif aldığımız aktivitelere zaman ayırmak, tükenmişliğin etkilerini

hafifletebilir.

4.İşten uzaklaşma: Akşamları veya hafta sonlarında iş/okul düşüncelerinden

uzaklaşmak, zihinsel olarak dinlenmek için önemlidir. İşle ilgili düşünmeyi

bırakıp farklı aktivitelere yönelmek, yeniden enerji toplamamıza yardımcı

olabilir. Bu zamanı sadece kendimize ayırmak, tükenmişliği önlemeye

yardımcı olabilir.

Yazar:Aslı Ayyıldız

17


The Radiant Dijital Dergi

The Radiant Dergisi


The Radiant Dijital Dergi

Skogluft Yöntemi ile Nefes Alın!

Norveç'çede "orman hava" anlamına gelen "Skogluft" yöntemi, doğanın iç mekanlara

taşınmasıyla insan sağlığı ve konforunu artırmayı hedefleyen bir yaklaşımdır. Bu metodun

temel prensibi, doğanın sunduğu temiz havayı iç mekanlara getirerek iç mekan havasını

iyileştirmektir. Özellikle günümüzde yoğun şehir yaşamı, hava kirliliği ve kapalı

mekanlardaki havanın kalitesizliği nedeniyle Skogluft yöntemi büyük ilgi çekmektedir.

Özellikle metropollerde, örneğin İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayan bireyler için bu

yöntemin potansiyel faydaları oldukça önemlidir.

Skogluft metodunun sağladığı faydalar oldukça geniş kapsamlıdır. İlk olarak, bu yaklaşım

stresi azaltabilir ve genel ruh halini iyileştirebilir. Doğadan gelen temiz hava ve bitkilerin

yaydığı hoş kokular, insanların daha rahatlamış hissetmelerine yardımcı olabilir. Aynı

şekilde, bu yöntem konsantrasyonu artırabilir. İç mekanlardaki taze hava, zihinsel berraklığı

destekleyebilir ve iş veya öğrenme faaliyetlerinde daha yüksek verimlilik sağlayabilir. Ayrıca,

Skogluft metodu uyku kalitesini de olumlu yönde etkileyebilir. Temiz hava ve bitkilerin

yaydığı oksijen, daha derin ve dinlendirici bir uyku deneyimi sunabilir.

Bu yöntemin en belirgin avantajlarından biri, iç mekan kalitesini genel olarak

yükseltmesidir. İyi havalandırılmış ve bitkilerle dekore edilmiş bir ortam, sadece fiziksel

sağlığımızı değil, aynı zamanda ruhsal ve duygusal refahımızı da destekleyebilir. Ancak bu

yaklaşımın en büyük avantajı, özellikle hava kirliliği ve iç mekan havasının kalitesiz olduğu

durumlarda geçerlidir. Örneğin, büyük şehirlerdeki trafik yoğunluğu, sanayi faaliyetleri ve

enerji üretimi gibi faktörler iç mekan havasını olumsuz etkileyebilir.

19


The Radiant Dergisi

Peki Skogluft metodunu uygularken hangi adımları takip etmelisiniz? İlk

adım olarak, iç mekan bitkileri seçmek ve yetiştirmek iyi bir başlangıç

olabilir. Bitkiler hem oksijen üretir hem de havadaki nem dengesini

artırabilir, ayrıca havadaki toksinleri filtreleyerek daha temiz bir hava

sağlayabilir.

Aynı zamanda, mobilya ve iç dekorasyon için doğal malzemeler tercih

ederek kimyasal madde salınımını azaltabilir ve iç mekan havasını

iyileştirebilirsiniz. Ahşap, bambu ve pamuk gibi malzemeler, daha sağlıklı

bir iç mekan yaratmanıza yardımcı olabilir.

Doğru havalandırma sistemi de bu yaklaşımın temel bir bileşenidir.

Dışarıdan temiz hava alarak iç mekan havasını taze tutmak, kötü koku ve

kirleticileri uzaklaştırmak için kritik öneme sahiptir. Havalandırma

sisteminin düzenli bakımı ve temizliği, bu işlevselliğin sürdürülmesini

sağlayabilir.

Ayrıca, mümkünse doğal ışığı iç

mekanlara daha fazla getirmek de

önemlidir. Bu, iç mekanları daha

aydınlık ve canlı hale getirerek

insanların biyolojik ritmini

düzenleyebilir, genel sağlık ve refahı

artırabilir.

Sonuç olarak, Skogluft yöntemi iç

mekan kalitesini iyileştirmek ve

insanların daha sağlıklı bir yaşam

sürdürebilmesini sağlamak amacıyla

önemli bir yaklaşımdır. Doğal

unsurların ve bitkilerin

kullanılmasıyla birleştirilen bu

metodun uygulanması, özellikle

modern şehir yaşamının getirdiği

zorluklarla başa çıkmada etkili bir

yol olabilir.

Yazar:Aysel Aktürk

20


Ruhumuz için ‘we the urban’

The Radiant Dijital Dergi

Zaman zaman ruhumuz ve ruhumuzu nasıl dinlendireceğimiz hakkında

şüpheye düşeriz. Medya ekosisteminde, bunu nasıl, neyle ve nerede

yapacağımız hakkında çok fazla bilgi ve pratik mevcuttur. Çeşitli

eğitmenlerden destek alır ve/veya sosyal medyada gördüğümüz çeşitli

ritüelleri yerine getirmeye çalışırız. Öyle bir iyilik ve ruh dinlendirme

zincirine takılırız ki bu toksik pozitiflik altında ruhumuz ezilir ve bu kadar

ritüelleşmiş ‘kendini iyi hissetme’ uygulamaları altında bile neden hala

sonuç alamadığımızı sorgular dururuz. Fakat gözden kaçırdığımız bir şey

var: iyi hissetmenin bir amaç olmaması gerektiği. İyi hissetmeyebiliriz

ama hissetmekte iyi olabiliriz. Bu da aslında tüm düşünce yapımızı sadece

kavramaktan değil onu kabul etmekten de geçer.

Bu açıdan, we the urban, öz sevgiyi ve kapsayıcılığı kutlayan, özellikle

Instagram’da faaliyet gösteren bir medya topluluğu olarak karşımıza

çıkıyor ve aile, romantik ilişkiler, arkadaşlık, kişisel gelişim hakkında

çeşitli postlarla ruhumuzun frekansını yakalıyor. Aslında we the urban’ın

etkileyiciliği en çok kapsayıcı ve kabullenici olmasından geliyor.

Paylaştığı kısa sözlerle, takipçilerinin gün içinde duymayı veya kendine

söylemeyi beklediğin şeyleri anlık bir gönderide bulmasını sağlıyor. Öz

sevgi ve özsaygının yaralanmaya çok açık olduğu bu medya

ekosisteminde, we the urban, ruh iyileştiren bir güçle medyada yer alıyor.

Özellikle çevre dinamiklerinden çok etkilenen ve ruhunu dinlendirmek

için çeşitli yollara başvurmuş biri olarak, bugün bu yazıda, we the

urban’ın bende iz bıraktığı 3 sözü kişisel bir zemin üzerinde sunmak

istiyorum.

21


The Radiant Dijital Dergi

“Being a kind person means being kind to yourself as well.”

Başkalarına karşı nezaket, sadece insanları küçümsememek değil aynı zamanda onlarla da

ilgilenmek anlamına gelir. Kendimize karşı da aynı şekilde. Genelde çevremizden “Acele

etmeyin” veya “her şeyi hemen çözmeniz gerektiğini düşünmeyin” gibi cümleler duyarız ama

aslında bunu kimse yapmaz, yapsa da genellikle yanılır. Kendine karşı kibar olmak, acele

etmemen gerektiğine inanmaktan öte kendini ‘acele etmemeliyim’ düşüncesiyle hırpalamamaktan

da geçer. Bir şekilde çoğumuz, çocukluğumuzdan beri bir şekilde makine olduğumuza

programlandık ancak büyük bir çıktı sağlayamadığımız zamanlarda, kendimizi bu geleceğin

bozulduğu bir dünyada bulduk ve bu dünyanın tek suçluları da bizlerdik. Tam olarak da böyle

zamanlarda aslında nezaketli ve kibar bir insan olmanın sadece bu dünyaya karşı değil de

kendimize karşı da olması gerektiği gerçeğini hep gözden çıkardık.

22


The Radiant Dijital Dergi

“Remember, you are still healing. Give yourself grace.”

İyileşmenin her zaman bir sonuç olmadığı, çoğu zaman ve düzenli aralıklara devam eden bir süreç

olduğunu aslında unutuyoruz, tıpkı hayat gibi. Bu sadece iyileşme sürecimizin bir parçası değil,

kendi hayat sürecimizin de bir parçası. Bazen yaşadığımız veya şu anda yaşamakta olduğumuz

travma veya trajediden iyileşme hedefine ulaşmaya çalışırken kendimize daha fazla zarar veririz.

Bunu yaptığımızda, bilinçaltımızda kendimize şu andaki halimizle yeterince iyi olmadığımızı,

bütün olmadığımızı ve “iyileşene” kadar değerliliğe ulaşamayacağımızı söylüyoruz. Bu kesinlikle

doğru değil ve bir çeşit kendini sabote etme ve kendine ihanet etme şekli. Pek çok kişinin

söylediğinin aksine, biz her zaman bütünüz, her zaman değerliyiz ve her zaman yeterince iyiyiz;

acımızın, mücadelelerimizin ve kafa karışıklığımızın ortasında bile ve her günün her anını

kendimize hatırlatmamız gereken şey budur. Bu noktada yavaşlamak ve bazen tüm duyguları

hissetmemize izin vermenin aslında iyileştirici bir gücü var. Nesnel olarak bunaldığımızda ve

bazen durumumuzu daha iyi hale getirmek için ne yapmamız gerektiğini bile bilmediğimizde de

aslında yalnızca tek seçeneğimiz var, bunu zarafetle karşılamak çünkü hala iyileşiyoruz.

Yazar:Elif Karbeyaz

23


The Radiant Dijital Dergi

“Your sensitivity is your superpower.”

Uzun zamandır dayanıklılığa, cesarete, erkekliğe ve sonsuz sıkı çalışmaya değer veren bir

toplumda yaşıyoruz çünkü hedeflerimize ulaşmanın tek yolunun bu olduğunu düşünüyoruz. En

azından ben büyüdüğümde televizyonda duyduğum ve gördüğüm tek mesaj buydu, bir sonraki

terfiyi alabilmek için bile sonsuz saatler çalışmam gerekti, ya da okulda fark edilmek için en dışa

dönük kişi olmam gerektiğini. Toplum, çoğu zaman odadaki en ‘görünen’ kişiye iltifat etti ve diğer

herkesi unuttu. Ancak toplumun sertlik olarak gördüğü şey aslında çoğumuzun duygularımızı

kapatmamız, kaygıyla mücadele etmemiz ve asla mutlu hissetmememiz anlamına geliyordu.

Başarmaya olan bu tutkumuz, hepimizin gerçekte kim olduğumuzla alakalı bağımızı kaybetmesine

neden oldu. Özünde tüm insanlar duygusal varlıklardır ve aslında biraz da insan olmanın güzelliği

budur. Yaşadığımız duygu ve duygularla hayatı deneyimliyoruz ve bu duyguları sürekli olarak

birilerine aktarıyoruz. Fakat sürekli çalışıp başarırken bu duyguları ifade etmek zordur.

Üniversitede kendime geldiğimde, herkese ayak uydurmaya çalışmaktan yorulmuştum ve strese

Yazar:Elif girmiştim. Karbeyaz

30 24


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi

Sadece bir masanın arkasında oturup yılların geçişini izlemek istemedim çünkü yaşamanın başka

bir yolu olması gerektiğini içten içe biliyordum ve bu beni büyük bir keşfe götürdü. Çok hassas bir

insan olduğumu fark ettiğimde hem bir lütuf hem de bir lanet gibi hissettim. Bu bir nimetti çünkü

sonunda neden diğer insanlardan farklı hissettiğimi açıkladı. Neden çevremdekilere göre daha

fazla enerjiye sahip olmadığıma ve daha fazla kesintiye ihtiyaç duyduğuma ışık tuttu. Ama aynı

zamanda bir lanet gibi de geldi çünkü toplum, hassas olmanın tam tersi olan insanlara değer

veriyor. Bu, hassas olduğum gerçeğini kabul ederek uzun süre uğraştığım bir konu. Kaygımın

büyük kısmı buradan geldi çünkü bana gelen her duyguyu susturacaktım. Ben de herkes gibi geç

saatlere kadar çalışabilmek, parti yapabilmek ve promosyonları takip edebilmek istiyordum.

Vücudum bana ayak uyduramayacağını söylerken bile zihnim zorlamaya devam etti. Son derece

hassas olduğumu öğrendikten sonra, gerçek doğamla nasıl uyum içinde yaşayabileceğim

konusunda daha fazla şey öğrenmeye karar verdim ve fark ettim ki duygusal yönünüzü

kucaklamaya başladığınızda tüm yaşamınız açılıyordu. Hassasiyet bir süper güçtü çünkü

duyguların sizi hapsetmesine değil, hayatınızı geliştirmesine izin verdiğinizde, dünyadaki

zamanınızı da yaşamakta özgür oluyordunuz.

Her şeyi hissetmeye başladığınızda, size gerçekten neyin iyi geldiğini, neyin sizi aydınlattığını

belirleyebilir ve her gün buna doğru daha fazla ilerleyebilirsiniz. Bir şeyler ters gittiğinde, o anda

öğrenebilir ve tekrar iyi hissetmeye doğru daha fazla adım atabilir, duygularınızı

benimseyebilirsiniz. We the urban, bu açıdan bizi kendimize dönüp bir bağ kurmaya ve

korkmamaya davet ediyor. Çünkü kendimizi gerçekten tanıdığımızda güçlü olacak ve hayatı

sonuna kadar deneyimleyebileceğiz.

Eylül Deniz Sera Altuğ

26


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dergisi

“SENİNLE DAHA ÖNCEDEN TANIŞMIŞ MIYDIK?”

“Deja vu” ya da doğru yazımıyla Déjà vu” dilimize Fransızcadan geçen bir kelimedir. Anlamı da

“zaten görülmüş”tür. O an görmüş ya da deneyimlemiş olduğumuz bir olayı önceden

deneyimlediğimizi hissetme halidir. Kimileri bunu reenkarnasyon, müneccimlik, geleceği görme

gibi konulara bağlar.

Sizin hiç başınıza geldi mi? Gerçekten garip bir histir aslında. Benim yaşadığım bir olaydan örnek

vereceğim. 2016 yılında dershaneye giderken bir çocuğu gördüğümde onu sanki bir önceki

hayatımda görmüşüm gibi bir hisse kapılmıştım. Belki gerçekten öyleydi, belki de değildi.

Çocukla da sonradan çok alakamız olmamıştı. Ben onu görmeye alıştıkça ona alışmıştım. Ancak o

ilk his çok değişikti. Bu olay uzun süre aklımda yer edindiğinden bir arkadaşıma anlatmıştım.

Bebek’te bir kafedeydik. Ben bunları anlatırken bir anda yanımızdaki masada yalnız oturan kadın

bize dönüp reenkarnasyon ve deja vu ile ilgili kitap önerisi vermez mi? Hala şaşırıyorum bu olayı

hatırlayınca. Kadın çok spiritüel gelmişti bana. Tabii ben önerdiği kitabı direkt alıp okumuştum.

Kitabın adı “Birçok Yaşam Birçok Üstat” ve yazarı da Dr Brian L.Weiss. Eğer reenkarnasyona

veya bir insanın birçok yaşam yaşadığına inanıyorsanız ya da bu tarz konulara ilginiz varsa

şiddetle öneririm. Özeti de kitabın üstünde yazıyor aslında: “Genç hastası ve ikisinin de yaşamını

değiştiren geçmiş yaşam terapileri ile ilgili ünlü bir psikiyatrın gerçek hikayesi...”.

Kitap, hastasını geçmiş yaşamlarıyla karşı karşıya getirerek terapi yapan bir doktorun hikayesi.

Gerçek bir hikaye olması da tüyler ürpertici. Ben bu kitabı okuduktan sonra birçok yaşam

yaşadığımıza inandım. Bazen bir şeyi ya da bir insanı görünce bambaşka bir şey hissedersiniz ya.

Mesela o objeyi ya da o insanı sizin bir önceki hayatınızda var olmuş kadar biliyorsunuzdur,

tanıyorsunuzdur. Bazen birini hiç sevmeyiz ya, ilk tanıştığımızda bile ondan nefret edecek kadar

oluruz. Belki de o kişi geçmiş hayatımızda bizi aldatan eski sevgilimizdir. Ya da belki bizi

öldürmüştür. Her şey olabilir.

Siz geçmiş hayatınızla, geçmiş benliğinizle yüzleşmek ister miydiniz?

Bazen geçmiş hayatımda olduğum kişi yüzünden zorlanıyorum, başıma saçma sapan işler geliyor

gibi hissediyorum. Sanki geçmiş hayatımda işlediğim günahların cezasını bu hayatımda

çekiyormuşum gibi. Bu doğru olabilir. Ailemizden, en yakınımızdaki annemizin bile atalarının

yaptıklarından, işlediği günahlardan etkileniyoruz ve onları yaşıyor olabiliriz. Bazen bir şeyler

istediğimiz gibi gitmiyor, kimse bizi anlamıyor gibi hissediyoruz; aşkta ya da işte bir türlü

istediğimiz şeyi tutturamıyoruz. Ben bazen atalarımı suçluyorum, bir önceki hayattaki Mana’yı

suçluyorum. İşte ben de kendimi böyle koruyorum bazen. Nasıl oluyor bilmiyorum ama bazen

cidden elimde olan, halledebileceğim şeyler bir türlü olmuyor ve hayırlısı diyorum. Belki de

olmamasının nedeni bir hayat önceki Mana’dır.

Bu konuyla alakalı başka bir örnek de Mike Cahill tarafından yazılan ve yönetilen 2014 filmi “I

Origins”tir. Hayatımda bir kere izleyebildim ve herhalde bir daha izleyemeyebilirim. Bana çok

dokunan bir filmdi. Hatta biraz içimi de sıkmıştı açıkça konuşmak gerekirse. Ancak

reenkarnasyona inanıyorsanız ya da bu tip spiritüel konular ilginizi çekiyorsa ve romantik filmleri

izlemekten hoşlanıyorsanız bu film tam size göre!

28

Yazar: Mana Akkor


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi

Yazar: Eda Dolunay

Aşk büyüsü nasıl yapılır?

Eğer aşkı bulmaya ve mükemmel partneri çekmeye hazırsanız, o zaman bu aşk büyüsü ile

güçlendirilmiş aşk iksiri tam size göre. Bu benzersiz iksir ile sadece hayatınızdaki aşkı

bulmanıza yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda içimi de keyifli bir şekilde tatlı

olacak!

Aşk büyüsü yapmak mümkün mü?

Evet, gerçek aşk büyüsü mevcut ve yapılabilir. Bu, dünya genelinde birçok kültürde zararsız

bir uygulama içeren bir tariftir. Geleneksel olarak, bir aşk büyük kişiyi içtiği iksiri sunan kişiye

aşık etmek için kullanılır. Modern aşk iksirleri genellikle kişisel-aşk için kullanılır.

Aşk İksiri Tarifi

MALZEMELER

* Şamdan veya fincan

* Beyaz, pembe veya kırmızı mum

* Mum tutacağı ve çakmak

* Kurşun kalem veya bıçak (isteğe bağlı)

* Bal

* Elma suyu

* Çilek

YÖNTEMLER

* Mumu çalışma masanıza veya kullanacağınız yere yerleştirin. İsteğe bağlı olarak, mumun

üzerine bir kalp gibi aşkı simgesi gibi bir işaret oyabilirsiniz. Belirli bir kişinin baş harflerini

veya sadece "aşk" kelimesini oymayı düşünebilirsiniz.

* Mumu yakın ve şunları söyleyin: Yarattığım iksir, istediğim aşkı hayatıma çekiyor.

* Elma suyunu baz olarak kullanarak, yavaşça malzemelerinizi ekleyin ve tüm süreç boyunca

niyetinize odaklanın.

* Malzemelerinizi karıştığınız kaba odaklanarak saat yönünde altı kez karışımınızı karıştırın.

Altı kez karıştırıyoruz çünkü numerolojide 6 sayısı aşkı, bereketi ve aşk tanrıçası Venüs’ü

temsil eder.

* Aşk iksiriniz artık hazır. Bu tarifi İstediğiniz kadar yapabilirsiniz.

Unutmayın ki her büyüyle birlikte, onunla birlikte gelen çalışmayı yapmanız önemlidir! Eğer k,

ruh eşinizi bulmanıza yardımcı olması için bir iksir yarattıysanız, unutmayın sadece bir tane

ruh eşimiz yoktur! Bu süre zarfında, yeni bağlantılar kurmak ve iksirinizin nasıl

gerçekleşeceğine yardımcı olmak için gerekli adımları atmaya özen göstermek kritiktir.

Bundan sonraki birkaç hafta içinde, iksirinizi çalıştırmak için dışarı çıkın, sevdiğiniz

etkinlikleri yapın ve ruh eşiniz sizi kısa sürede bulacaktır.

30


The Radiant Dijital Dergi


The Radiant Dijital Dergi


KURUCULAR:

Eda Dolunay

KREATİF DİREKTÖR:

Mina Havutçu

TASARIMCILAR:

Eda Dolunay

EDİTÖRLER:

Baş Editör: Lara Çelikler

Ani Nalyan

YAZARLAR:

Aslı Ayyıldız

Eda Göleli

Aysel Aktürk

Mana Akkor

Eylül Deniz Serra Alatuğ

Begüm Karabörek

FOTOĞRAFÇILAR:

Mina Havutçu

FOTOĞRAFÇI ASİSTANI:

İpek Altıner

MARKALAR:

Basakla

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!