bilglik 6

Bilgilik 595
oluşur. Kükürdü de aynı niteliklere sahiptir. Gümüşün yalnızca biraz daha fazlası eksiktir. ağırlık,
kalıcılık ve renkler" [18, s.91].
Gümüşten sonra, simyacılar arasında daha da kusurlu olan metal kalaydı, simyacılara göre saf ve
uçucu, dışı beyaz ve içi kırmızı cıvadan oluşan kalay, gümüşten bile daha tamamlanmamış "az
pişmiş", ama hepsi gibi metaller, mükemmel olma potansiyeline sahiptir - altına dönüşme.
Metallerin simyasal kusurları ve altından uzaklık listesinde ayrıca kurşun vardır: "Bu beden
kusurlu ve saf değildir, saf olmayan, dengesiz, topraksı, ufalanan, dışı hafif beyaz ve içi kırmızı
cıvadan oluşur. Üstelik kükürdü de böyledir." , en yanıcı çeşitlerden. Kurşunun saflığı, gücü ve
rengi yoktur. Yeterince pişmemiş" [18, s.91].
Altın olmaya hazır olma listesinde kurşun, gümüş ve kalaydan daha ileride olmasına rağmen,
birçok simyacı altına dönüştürülmeye uygun olduğunu düşündü.
Bakır saf olmayan ve kusurlu bir metaldir, saf olmayan, kırmızı yanıcı cıva ve kükürtten
oluşur. Bakır simyacılarına göre güç, saflık ve ağırlıktan yoksundur. Çok fazla saf olmayan yanıcı
olmayan parçacıklara ve saf olmayan bir renge sahiptir.
Simyacı dünya görüşünde en son ve en az gelişmiş metal demirdir, doğası şudur; "Demir saf
olmayan, kusurlu bir cisimdir, saf olmayan cıvadan oluşur, çok güçlüdür, beyaz ve kırmızı toprak
parçacıkları içerir, ancak parlaklığı yoktur. Eriyebilirlik, saflık, ağırlıktan yoksundur. Çok fazla
saf olmayan kükürt ve dünyevi yanıcı parçacıklar içerir" [18 , c.92].
Böylece, simyacıların metal anlayışı hakkında bazı sonuçlar çıkarmak mümkündür, ilk olarak,
simyacıların dünya görüşünde demirden altına net bir metal hiyerarşisi vardı, sonra simyacılar
yalnızca yedi metal biliyordu, bunlar yukarıda listelenen altı metaldir. ve kükürt ile birlikte
metallerin anası olarak kabul edilen cıva ve simyacılar metalin kalitesini içindeki cıva ve kükürtün
saflığı veya safsızlığına göre değerlendirdiler.
2.3 Simyada büyü ve din unsurları
Gizli ve kutsal bir öğreti olarak simya, her zaman tamamen bilimsel bir dünya görüşü sistemine
değil, okült ve büyülü sistemlere ve ritüellere doğru yönelmiştir. Simyanın kendisi okült -
hermetik bilimler sisteminden kaynaklanmıştır ve sihirle yakın bir ilişkisi vardır.
Örneğin, "Yunanlılar arasında simya, kökeni gereği büyü ve teurji ile karıştırılmıştı. Daha sonra,
Arap filozofları sayesinde bu bilim izole hale geldi ve ancak 15. ve 16. yüzyıllarda diğer okült
bilimlerle yeniden birleşti. bilimler" [17, c.47].