bilglik 6

520 Bilgilik
taşıyor olabilir. Bu sorunlar, şu anda izole edilmiş görünen tedarik zincirleri için bile ileride
tedarik zorluklarına yol açabilir.
Yukarıdaki zorlukların çoğu, sorumlu yatırımın teorik olarak sağlayabileceği olumlu etkileri
sınırlayabilen temel yönetim sorunlarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, hükümetler ve
uluslararası kuruluşlar, gelecekteki madencilik projelerinin mümkün olan en yüksek ESG
standartlarına göre geliştirilmesini sağlamalı ve bu standartları karşılayan üreticileri
ödüllendirmek için açık teşvikler oluşturmalıdır. Sorumlu iş davranışına (RBC) ilişkin OECD
standartları, işletmelerin riskleri buna göre tahmin etmelerine yardımcı olabilecek proaktif bir
çerçeve sağlar. Ayrıca, tüm paydaşlar, madencilik sektörünün küresel olarak yönetişim, şeffaflık
ve hesap verebilirliğini iyileştirme çabalarını desteklemelidir.
Bu, birkaç biçimde olabilir, ancak asgari olarak şunları içermelidir:
- Maden üretimi, çevre koruma ve ticaretin gözetiminden sorumlu devlet kurumları ve
idareler için teknik yardım ve kapasite geliştirme;
- Madencilik Endüstrileri Şeffaflık Girişimi'nde belirtilenler gibi şeffaflık ilkelerinin daha
geniş çapta benimsenmesi için destek;
- Maden tedarik zincirleri boyunca rüşvet ve yolsuzlukla mücadele için hedefli ve tutarlı bir
çaba;
- Şirketlerin maden tedarik zincirlerinde göze çarpan riskleri belirlemek ve azaltmak için
tedarik zinciri durum tespiti yapmasını gerektiren sağlam yasal çerçeveler de dahil olmak üzere
her düzeyde sağlam ESG standartlarının ve raporlama çerçevelerinin geliştirilmesini, bütünsel
entegrasyonunu, uygulanmasını ve uygulanmasını sağlamak için yasal destek ve tavsiye.
Tüm bu nedenlerle, ESG standartlarını benimsememek çevreye, işçilere ve topluluklara zarar
verirken, aynı zamanda teknoloji dağıtımı için gereken maden kaynaklarının genel
güvenilirliğini ve esnekliğini de azaltabilir. Bu, ülkelerin, iklim hedeflerine ulaşması için bu
etkileri en aza indirmek için güçlü adımlar atmasının hayati önem taşıdığının altını çiziyor. Bu,
madencilikten son kullanım ürünlerine kadar değer zincirinin tüm bölümlerine yönelik
güçlendirilmiş politika çabalarını içerecektir.
OECD ve IEA, kritik hammaddeler ve temiz enerji geçişlerine ilişkin politikalarında, kritik
mineraller ve metallerin elde edilmesi sürecinden etkilenen nüfusa zarar verebilecek ve arzı
sınırlayabilecek istenmeyen sonuçlar doğurmamasını sağlamak amacıyla, ESG ile arz güvenliği
arasındaki bağ konusunda politika yapıcılarla farkındalık yaratmak için birlikte çalışıyor. Bu
işbirliği, IEA'nın enerji güvenliği, ESG, kritik mineraller için talep ve arz projeksiyonları
konusundaki uzmanlığı ve OECD'nin RBC ve tedarik zinciri durum tespitine ilişkin