13.11.2023 Views

bilglik 6

Muhtelif konular

Muhtelif konular

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bilgilik 233

YAZIMIZI SAYIN METİN AYDOĞAN’IN “YENİ DÜNYA DÜZENİ KEMALİZM

VE TÜRKİYE” ADLI ESERİNDEN AYNEN AKTARDIĞIMIZ BU BÜYÜKÇE

KISIMLA SONUÇLANDIRIYORUZ:

“1945′ten sonra motor ve ağır sanayi yatırımlarından vazgeçildi ve bu yöndeki eğilimler

resmi politikadan çıkarıldı. Türkiye, yabancı sermayeye denetimsiz olarak açıldı; gübre

ve tarım ürünleri dâhil ithalata yönelindi; yoğun olarak dış borç alındı; NATO’ya girildi;

Petrol Kanunu çıkarılarak petrol işletmeciliği devlet tekelinden çıkarıldı; KİT’lerin

satılacağı açıklandı. Yasadışı ilişkiler ve karaborsayla palazlanan zenginler türedi, arazi

vurguncuları ve büyük toprak sahipleri, uluslararası şirketlerin temsilciliklerini almaya

başladılar. CHP, 1947 yılında programını değiştirdi ve Demir-Çelik Kombinaları, Genel

Makine Fabrikası, Elektrolitik Bakır Kombinası gibi ağır sanayi projelerinden

vazgeçildiğini açıkladı. MKE’nin (Makine Kimya Endüstrisi) gerçekleştirdiği ve

Danimarka dahil birçok ülkeye ihraç edilen 8 kişilik yolcu uçağı üretimine son verildi.

Türkiye, Batıya bağlanmanın yeni bir aşaması olan Avrupa Birliği (o zamanki adıyla

Avrupa Ekonomik Topluluğu-AET) sürecine 20 yıllık anti-Kemalist uygulamalar

döneminden sonra böyle geldi. 1959′da üyelik için AET’ye başvurduğunda, Türkiye

Atatürk’ün 1938′de bıraktığı Türkiye’den çok farklı bir yerdeydi. Tam bağımsızlıktan

ödün vermeyen, emperyalist bloklarla ittifak yapmayan, kendi gücüne dayanarak

kalkınan ve dünyanın hiçbir ülkesine en küçük bir bağımlılığı olmayan, borçsuz ve

bağlantısız Türkiye’nin yerinde; iç ve dış siyasette özgürce karar üretemeyen, açık

bütçeli, sanayileşemeyen ve sürekli borçlanan bir Türkiye vardı. Ülkeyi yönetenler Batıya

bağlanmaktan başka bir yolun olmadığını söylüyor, söylemleri yönünde uygulamalar

yapıyor, üstelik bu uygulamaları Atatürkçülük adına yaptıklarını ileri sürüyorlardı.

Atatürk’ün ölümüyle başlayan ve 1963 yılında AB ile imzalanan Ankara Anlaşması’na

dek geçen 25 yıllık geri dönüş süreci içinde, yapılan uygulamalar ve bu uygulamaların

Türkiye’yi getirdiği durum şuydu:

1- Türkiye, imzaladığı çok sayıda uluslararası ve ikili anlaşmayla yönetim inisiyatiflerini

önemli oranda yitirdi ve egemenlik haklarını dışarıyla paylaşır duruma geldi, Atatürk’ün

yaşamsal düzeyde önem verdiği tam bağımsızlık işleyişinden vazgeçildi ve Tanzimat

Batıcılığı yeniden yerleşik devlet politikası haline geldi.

2- Ulusal sanayi yatırımları durduruldu, dış yönlendirmelere bağlı olarak ‘savaş

zenginleri ve dış borca dayanılarak tüketime yönelik montaj yatırımlarına yönelindi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!