19.09.2023 Views

ELLE POP UP! Future Özel sayısı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

UZMANLARA<br />

SORDUK:<br />

GELECEK<br />

NASIL<br />

GELECEK?<br />

FU<br />

TU RE<br />

MODADA<br />

FÜTÜRİST<br />

TASARIMLAR<br />

FÜTÜRİST<br />

UFUK TARHAN’DAN<br />

DÜNYAYI<br />

DEĞİŞTİRECEK<br />

HİPER TRENDLER<br />

MİLLİ VOLEYBOLCU<br />

ZEHRA<br />

GÜNEŞ<br />

İLERİYE VE<br />

BAŞARIYA<br />

ODAKLI


TAMAMEN ELEKTRİKLİ,<br />

TAMAMEN MERCEDES.<br />

Geleceğe yer açın.<br />

EQB 250+ | WLTP : kWh/100 km cinsinden akım tüketimi (karma): 18,1-16,1 kWh/100 km; g/km<br />

cinsinden CO2 emisyonları (karma): 0.


FU<br />

TU RE<br />

Kapakta<br />

40 ZEHRA GÜNEŞ<br />

Milli voleybolcumuz Zehra<br />

Güneş ile geleceğe dair<br />

özel bir buluşma!<br />

İçindekiler<br />

06 GELECEĞE GİRİŞ<br />

101<br />

Ünlü fütürist Ufuk Tarhan’ın<br />

gözünden geleceğin<br />

sırlarını keşfedin<br />

14 GELECEK DE<br />

(ŞIMDI)<br />

GELECEK<br />

Teknoloji danışmanı Elif<br />

Çetin ile gerçek bir 360<br />

derece #<strong>ELLE</strong>FUTURE<br />

röportajına hazır olun!<br />

20 MODANIN<br />

GELECEĞINE<br />

BIR (ÇEŞIT)<br />

GÜZ<strong>ELLE</strong>ME<br />

Geleceğin modası hangi<br />

mesajları iletiyor?<br />

30 ZANAATKARLAR<br />

MAKİNELERE<br />

KARŞI<br />

Yapay zeka mı insan mı?<br />

32 MODANIN YARINI<br />

Moda dünyasında uzay<br />

yolculuğuna hazır olun!<br />

36 ZAMANIN<br />

ÖTESİNDE<br />

PARLAYAN<br />

Fütüristik mücevherler<br />

60 GÜÇLÜ DURUŞ<br />

Çağın ötesinde moda<br />

70 “HER ŞEY<br />

MÜKEMMEL<br />

OLMAMALI”<br />

Gökhan Avcıoğlu’na<br />

yarının mimarisini sorduk<br />

78 SANATIN<br />

GELECEK<br />

KAYGISI<br />

Sanat danışmanı Feride<br />

Çelik ile gelecek ve<br />

sanat üzerine<br />

82 MUSEUM OF<br />

THE FUTURE<br />

<strong>Özel</strong> bir Dubai adresi<br />

84 EVDE BİYOFİLİK<br />

SEÇİMLER<br />

Bu trendi sevmeyen yok<br />

88 GELECEK<br />

KADINLARIN<br />

Fark yaratan, cesur ve<br />

yaratıcı sekiz kadın<br />

94 GÜZELLIKTE IŞIK<br />

HIZI<br />

Güzellik ve wellness<br />

dünyasının geleceği<br />

MERAK<br />

EDIYOR MUYUZ?<br />

EVET!<br />

Merak ve bilinmeyeni bilme isteği,<br />

gelişme için en büyük motivasyon<br />

kaynağı olarak görülebilir.<br />

Bu içgüdüsel duygumuz, evrimsel<br />

sürecimizde kilit sıçrayışlara sebep<br />

olduğu için de önemli. İnsanoğlunun<br />

kendisi ve dünyayla ilgili sürekli merak<br />

ettiği şeylerden biri de gelecek. Geleceğin<br />

resmini bugünden çekmek imkansız,<br />

ama öngörüler ve tahminler şimdilik<br />

birbiriyle tutarlı görünüyor. Verinin<br />

gücüyle yönetilen bir dünya, algoritma,<br />

yapay zeka, işsizlik, uzayan insan ömrü,<br />

biyo-teknolojik gelişmeler, doğal habitatın<br />

bozulmasının tetiklediği sonuçlar ve<br />

başka gezegenlerde yaşam alternatifleri...<br />

Tüm bunların oyun kurucusu olan insan,<br />

bakalım hangi senaryolara onay verecek...<br />

Geleceğe adadığımız <strong>ELLE</strong> Pop Up’ın 15.<br />

<strong>sayısı</strong>nın kapağında, ülkemizi yarınlara<br />

dair umutlandıran isimlerden biri olan<br />

başarılı milli voleybolcumuz Zehra<br />

Güneş var. Onun dinamik, pes etmeyen<br />

ve ilham veren karakteri, Mercedes<br />

EQ’nun tamamen elektrikli modeli EQB<br />

350’nin ilerici ve sürdürülebilir özellikleri<br />

ile tamamlanarak geleceğe dair sadece<br />

merak değil sorumluluğumuz olduğunu da<br />

hatırlatıyor. Keyifli okumalar!<br />

Melda Narmanlı Çimen<br />

YAYIN DİREKTÖRÜ


ADVERTORIAL<br />

TAMAMEN ELEKTRIKLI,<br />

TAMAMEN MERCEDES!<br />

MERCEDES-BENZ,<br />

“AMBITION 2039”<br />

STRATEJISI KAPSAMINDA<br />

SUNDUĞU HER<br />

SEGMENTTE EN AZ<br />

BIR ELEKTRIKLI MODEL<br />

ILE ELEKTRIK ÇAĞININ<br />

ÖNCÜ MARKALARINDAN<br />

OLMAYA DEVAM EDIYOR.<br />

EQS, EQE, EQC, EQB<br />

VE EQA ILE TÜRKIYE’DE<br />

HALIHAZIRDA TOPLAMDA<br />

BEŞ FARKLI SEGMENTTE<br />

TAMAMEN ELEKTRIKLI<br />

MODEL SUNAN MARKA,<br />

EQ ADINI VERDIĞI<br />

ELEKTRIK TEKNOLOJISI<br />

ILE DE ADINDAN SÖZ<br />

ETTIRIYOR.<br />

Sürdürülebilirliğin her geçen gün daha da<br />

önem kazanması, ülkemizde de elektrikli<br />

araçlara yönelik eğilimi artırıyor. Son<br />

yıllarda yaşanan teknolojik dönüşümlerden<br />

otomotiv sektörü de etkilenirken aynı zamanda<br />

bu sürece yön veren sektörlerin başında<br />

geliyor. Otomotiv sektörünün öncü markalarının<br />

başında gelen Mercedes-Benz ise 2030’a kadar<br />

sadece tamamen elektrikli araç satmaya başlama<br />

hedefi koyarak bu alanda öncü rol oynamayı<br />

amaçlıyor. Mercedes yaptığı açıklamalarda<br />

Ambition 2039 hedefi kapsamında 2025’te her<br />

modelinin bir de elektrikli alternatifini üretmeyi,<br />

2030’da tamamen elektrikli modellere geçmeyi;<br />

2039 yılına kadar ise geliştirmeden tedarikçi<br />

ağına, ürünlerin elektrifikasyonundan yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarına kadar tüm değer zincirlerinde<br />

tamamen karbon nötr olmayı amaçlıyor.<br />

Mevcutta sunduğu elektrikli EQ modelleri ise bu<br />

stratejinin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.<br />

ELEKTRIKTE ÖNCÜ TEKNOLOJILER<br />

Mercedes’in bilgi-eğlence işletim sistemi MBUX’in (Mercedes-Benz<br />

Kullanıcı Deneyimi) bugüne kadarki her nesli kokpitlerde farklı bir<br />

devrimi tetikledi. 2018’de ilk tanıtımı yapılan sistemin en yeni nesli,<br />

Mercedes-Benz’in bugüne kadar ürettiği en büyük insan-makine<br />

arayüzü olan MBUX Hyperscreen ile piyasaya sürüldü. Mercedes’in<br />

EQS modelinde ilk kez sunulan ve teknolojik açıdan sanat eseri<br />

olarak görülen bu devasa ekran, otomobilin iç tasarımına büyük bir<br />

değer katıyor. Yapay zekaya sahip ekranın işletim sistemi, kullanıcının<br />

ilgilendiği konulara uygun olarak kişiselleştirilerek bir kontrol ve<br />

eğlence merkezi oluşturuyor. MBUX merkezi ekrandan, direksiyon<br />

simidindeki dokunmatik kontrol tuşlarından veya daha da geliştirilmiş<br />

olan sesli asistan “Hey Mercedes” üzerinden çalıştırılabiliyor. Yeni nesil<br />

MBUX’in diğer avantajları arasında, artırılmış bilgi işlem gücüne ek<br />

olarak elektro-özel işlevler ve görünümler ile merkezi ekranda gösterilen<br />

park desteği özellikleri yer alıyor. MBUX, sahip olduğu yapay zeka<br />

ile yolculuğu planlamaya önceden başlarken yola çıkıldığında rotayı<br />

otomatik olarak güncelliyor. Akıllı navigasyon sistemi her zaman en<br />

hızlı rotayı seçerken mevcut güç tüketimini, mevcut şarj istasyonlarını,<br />

şarj kapasitelerini ve ayrıca beklenen şarj süresini de göz önüne alıyor.<br />

Vision EQXX konsepti ile tek şarjla 1000 km: Mercedes’in menzil<br />

üzerinde yaptığı yenilikçi çalışmalar sonucunda geliştirdiği Vision EQXX<br />

otomobili, tek şarjla 1000 km menzile ulaşabiliyor. Bu da Mercedes-<br />

Benz mühendisliğinin elektrikli otomobillere nasıl bir gelecek çizdiğini<br />

gözler önüne seriyor.


101<br />

GELECEĞE GİRİŞ<br />

<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

TEKNOLOJI HIÇ OLMADIĞI KADAR BÜYÜK BIR IVME ILE ILERLEYIP INSANLIĞI ANI<br />

SIÇRAMALARLA GELECEĞIN GERÇEKLERIYLE BURUN BURUNA GETIRIRKEN BIRAKIN<br />

GELIŞMELERE AYAK UYDURMAYI, NELER OLDUĞUNU IDRAK ETMEK BILE SON DERECE<br />

KARMAŞIK BIR HAL ALDI. BIZ DE BIR BILENE SORDUK. ÜNLÜ FÜTÜRIST, EKONOMIST VE<br />

YAZAR UFUK TARHAN AKILLARI KURCALAYAN SORULARA AÇIKLIK GETIRDI.<br />

YAZI: AFİFE SELEN SELÇUK<br />

Geleceğimizi şekillendirecek başlıca trendler ve gelişen<br />

teknolojiler neler?<br />

Dünyayı baştan aşağı değiştirecek hiper trendleri, birbiriyle<br />

bağlantılı iki başlıkta toplamak mümkün. İlki nano/genetik<br />

teknolojilerdeki sıçramalar, ikincisi trans-hümanizm yani<br />

uzay çalışmalarında yapılan buluşlarla insanlığın dönüşümü<br />

ve evrimi. Bu evrim çağını tetikleyen mega trendlere bakacak<br />

olursak; yapay zeka, robot otomasyonu ile yüzde 100<br />

dijitalleşme ve yenilenebilir enerjiyi görüyoruz. Tüm bunlar<br />

elbette kuantum bilgisayarlar, 5G/6G, web 30, metaverse,<br />

blockchain, kripto varlıklar, dijital para, dijital vatandaşlık,<br />

üç boyutlu teknolojiler, hologramlar, AR, VR, giyilebilir tek-<br />

6 <strong>ELLE</strong>


nolojiler, elektrikli-otonom araçlar, mobilite ve drone’lar<br />

gibi teknolojik trendlerin hayata geçişiyle mümkün olacak.<br />

Bu sayede 30-40 yıl içinde fiziksel ve zihinsel olarak daha<br />

az çalışan, aktivite seviyesi düşük insanlara dönüşeceğiz.<br />

Pek çok işimiz için fiziksel robotlar, otonom araçlar ya da<br />

yapay zekalı asistanlar kullanacağız.<br />

Bunlar toplumu, iş dünyasını ve hükümetleri nasıl etkileyecek?<br />

Gelecekte yaşam alışkanlıklarımız nasıl olacak?<br />

Başta iklim krizi, küresel ısınma, su ve doğal kaynak kıtlığı<br />

gibi nedenlerle daha çok kapalı alanlarda yaşayacağız.<br />

Dikey çiftliklerde tarım, laboratuvarlarda et ve diğer gıda<br />

maddelerinin üretimi yaygınlaşacak. Doğa mahrumiyeti<br />

pek çok yeni hastalığı ortaya çıkaracak. İnsanlığın yüzde<br />

70’e yakını büyük kentlerde çok katlı binalarda ve birbirine<br />

bağlı sitelerde ikamet edecek. Ev-ofis, özel hayat-iş yaşamı<br />

ayrımları bulanıklaşacak.<br />

Siber güvenlik hem devletler hem kurumlar hem de bireyler<br />

için çok önemli sorun haline gelecek. Finansal sistemler<br />

tamamen değişecek. Dünyanın pek çok ülkesinde nakitsiz<br />

topluma ve sosyal puan sistemine geçilmiş olacak. Blockchain’in<br />

gelişmesiyle devletlerin önemi azalacak. Dünya<br />

vatandaşlığı gelişmeye başlayacak. İnsanlar daha az fiziksel<br />

tüketim daha çok metaverse’te dijital alışveriş yapacaklar.<br />

Yenilenebilir enerjiye geçiş için büyük adımlar atılmış<br />

olacak. Yaşam daha da uzayacak. Daha sağlıklı yaşlanmaya<br />

başlayacağız. Doğum, üreme oranları düşecek ama yaşlı<br />

insanların fiziksel ve mental kabiliyetleri daha uzun yıllar<br />

aktif olacak. İnsan-robot karması ile yeni bir tür oluşacak.<br />

Ay’da ve Mars’ta deneme seviyesinde de olsa yaşam başlamış<br />

olacak.<br />

İnsanlığın bu yüzyılda karşı karşıya kalabileceği felaket<br />

niteliğindeki tehditler neler? Riskleri nasıl azaltabiliriz?<br />

Küresel ısınma temelli doğal afetler. Enerji ve su krizi. Bu iki<br />

konuda sınırsız ve bedava tedarik konusu çözülemezse dünya<br />

daima bir krizden ötekine, bir savaştan diğerine savrulup<br />

duracak. Eşitlik ve adalet sağlanması mümkün olmayacak.<br />

O yüzden bu yüzyıl içinde insanoğlu Tip 1 medeniyet seviyesine<br />

ulaşmayı yani güneşten bize ulaşan enerjinin tamamını,<br />

gezegenin kendi gücünü kontrol edecek şekilde hasat etmeyi<br />

başarmak zorunda.<br />

İklim değişikliği önümüzdeki 50-100 yılda dünyayı nasıl<br />

dönüştürecek? En kötü durum senaryosu nedir ve ne<br />

yapılabilir?<br />

En kötü senaryo elektriğin, suyun ve internetin olmamasıdır.<br />

O yüzden bu yüzyılda aslında çözmemiz gereken birincil<br />

konu toplumlara sınırsız ve bedava enerji sunabilmek…<br />

Yukarıda belirttiğim Tip 1 medeniyet seviyesine çıkmak,<br />

döngüsel ekonomi ve arıtma teknolojileri ile su ihtiyacımızı<br />

kesintisiz karşılayabilmek, on milyarlara ulaşmış insan nüfusunun<br />

ihtiyaç ve sorunlarını çözebilecek tam otomasyona<br />

geçerek bedava ve sınırsız, hızlı, geniş bant internete erişebilmek…<br />

Bu yüzyılda insanlık bu üç konuyu çözmek zorunda.<br />

Bunlar aşılırsa diğerleri de aşılır.<br />

UFUK TARHAN KİMDİR?<br />

Fütürist, ekonomist, yazar Ufuk Tarhan, ODTÜ Ekonomi<br />

mezunu, teknoloji sektöründe uzun yıllar üst düzey<br />

yönetici olarak çalışmış, 44 yaşından sonra kariyerine<br />

Fütürist Kanaat Önderi ve Dijital Ajans, Yazılım Şirketi<br />

girişimcisi olarak devam eden ödüllü bir iş kadını. 57<br />

yaşında “Innovation & Entrepreneurship / İnovasyon<br />

ve Girişimcilik” yüksek lisansı yapan yaşsız bir öğrenci<br />

ve otodidakt. Ayrıca çok satanlar listesinden düşmeyen<br />

T-İnsan ve Yarının İşini Yarına Bırakma kitaplarının<br />

yazarı. Forbes Dergisi’nin internet sitesinde Dünyanın<br />

En Etkin 50 Kadın Fütüristi arasında gösterilen Ufuk<br />

Tarhan, dünyanın ilk gelecek müzesi olan Dubai’deki<br />

Museum Of the <strong>Future</strong>’un açılışına ülkemizden BAE<br />

tarafından davet edilen tek fütürist.<br />

<strong>ELLE</strong> 7


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Suudi Arabistan’da yapılacak 2026 Asya Kış Oyunları,<br />

2026’da tamamlanması planlanan bir dağ beldesi olan Neom<br />

şehrinin 500 milyar dolarlık megakent projesi Trojena’da<br />

yapılacak. Sarawat Dağları ile çevrili bölge, kış sporları için<br />

yıl boyunca bir destinasyon olmayı hedefliyor.<br />

“30-40 yıl IÇINDE<br />

FIZIKSEL VE ZIHINSEL<br />

OLARAK DAHA az<br />

çalışan, AKTIVITE SEVIYESI<br />

DÜŞÜK INSANLARA<br />

DÖNÜŞECEĞIZ.<br />

ROBOTLAR, OTONOM<br />

ARAÇLAR YA DA yapay<br />

zekalı asistanlar<br />

KULLANACAĞIZ.”<br />

Uzay yolculuğu, tıp, yapay<br />

zeka, nanoteknoloji ve biyoteknolojideki<br />

en büyük atılımlar<br />

neler olacak? Hayatımız<br />

nasıl etkilenecek?<br />

Uzay yolculuğunda elde edilebilecek<br />

en büyük sonuç sınırsız<br />

ve bedava elektrik sağlayabilecek<br />

bir kaynak bulunması olur.<br />

Tabii ki bunun dışında uzayda,<br />

Mars’ta, Ay’da yaşamaya çalışırken<br />

yapılan pek çok buluş,<br />

dünyadaki yaşam için de büyük<br />

gelişmelere yol açar. Bu saydıklarınızın<br />

her biri başta kanser<br />

olmak üzere ölümcül hastalıkların,<br />

engelli vücut parçalarının<br />

ve organların tedavisini, onarımını ya da değişimini mümkün<br />

kılar. Gen düzenlemeleri de yine hastalıkların, şekilsel-işlevsel<br />

bozuklukların giderilmesini, zeka seviyesinin<br />

yükseltilmesini, organlarımızın kabiliyet ve kapasitelerinin<br />

artırılmasını, daha kolay ve çabuk öğrenmeyi, güçlenmemizi,<br />

uzun ve sağlıklı yaşamamızı, yepyeni beslenme-gıda sistemleri<br />

oluşturmamızı sağlar.<br />

Yapay zeka şu sıralar en çok tartışılan konu. Sizce etkisi<br />

abartılıyor mu?<br />

Hayır abartılmıyor. Yapay zeka aşırı önemli ve her şeyi dönüştürücü<br />

bir faktördür. Aşırı ciddiye alınmalıdır.<br />

Yapay zekanın kontrol dışına çıkması, kötü emellere alet<br />

edilmesi nasıl engellenebilir?<br />

Ancak ve ancak daha erken aşamalardayken insanların aklının<br />

başına gelmesi ile mümkün<br />

olabilir.<br />

İnsanların kötü olma halleri<br />

engellenemezse yapay zeka<br />

hiç engellenemez. Her şey<br />

insanoğlunun dünyaya ve<br />

kendisine ne yapmayı tercih<br />

edeceğine bağlı. Henüz burası<br />

karanlık bir alan.<br />

Bir fütürist olarak gelecekte<br />

mesleğinizi yapay zekaya<br />

kaptıracağınızı düşünüyor<br />

musunuz? Gelecekte hangi<br />

meslekler yok olacak, yerlerine<br />

hangileri gelecek?<br />

Hayır. Çünkü bu cümle ve<br />

varsayım ya da yaygın olarak<br />

sorulan şablon soru yanlış. Meslekler daima değişir, bazıları<br />

gereksiz hale gelir ama her zaman yok olandan daha fazla<br />

yeni meslek ortaya çıkar. İnsan nüfusu ile yarattığı ve<br />

yaratacağı sorunlar da sürekli artar. Dolayısıyla çözecek<br />

daima çok daha fazla sorun yani “yapılacak iş, gelişecek<br />

meslek” türer. Bunlara göre kendini geliştirip hazırlayanlar,<br />

yapay zeka ile birlikte daha da becerikli hale gelecek<br />

şekilde kendini programlayıp eğitenler iş/meslek falan<br />

kaptırmazlar aksine daima revaçta ve talep gören olurlar.<br />

Dolayısıyla ben de yapay zeka kullanarak işimi çok daha iyi<br />

yapabilir hale geliyorum. İşimin kalitesi artıyor, işlerim her<br />

geçen gün büyüyor, artıyor.<br />

2050’de yüksek eğitim dendiğinde nasıl bir sistemden<br />

bahsediyor olacağız?<br />

8 <strong>ELLE</strong>


“İnsanların kötü olma<br />

halleri engellenemezse<br />

yapay zeka hiç<br />

engellenemez. Her<br />

şey insanoğlunun<br />

dünyaya ve kendisine<br />

ne yapmayı tercih<br />

edeceğine bağlı.”<br />

TİP 1 MEDENİYET<br />

SEVİYESİ NEDİR?<br />

1964 yılında uzaydan gelen radyo<br />

sinyallerinde uzaylı yaşama dair işaretler<br />

arayan Rus astronom Nikolay Kardaşev’in<br />

ortaya koyduğu bir önerme olan Kardaşev<br />

Ölçeği, bir uygarlığın teknolojik ilerleme<br />

derecesini kullanabildiği enerjinin miktarına<br />

göre kademelendiren bir sistem. Ölçek<br />

günümüzde geliştirilmiş haliyle toplam 7<br />

kademeden oluşuyor. Tip I, yani medeniyetin<br />

en alt kademesi kendi güneşinden gezegene<br />

ulaşan enerjiyi kullanabilen ve bunu büyüyen<br />

nüfusun enerji taleplerini karşılamak için<br />

depolayabilen türleri tanımlıyor. Dünyayı<br />

etkileyen tüm enerjiyi kontrol edebilmek,<br />

aynı zamanda doğa üzerinde tam kontrol<br />

sahibi olmak anlamına geliyor. Volkanik<br />

patlamaları, hava durumunu, hatta<br />

depremleri kontrol edebilen bir medeniyet bu.<br />

Kardaşev Ölçeği’ne göre insanlık henüz Tip<br />

0 kademesini aşabilmiş değil. Teorik fizikçi<br />

Michio Kaku, bu seviyeye ulaşmamıza daha<br />

100 ila 200 yıl olduğunu söylüyor.<br />

“Uzayda, Mars’ta,<br />

Ay’da yaşamaya<br />

çalışırken yapılan pek<br />

çok buluş, dünyadaki<br />

yaşam için de büyük<br />

gelişmelere yol<br />

açacak.”<br />

<strong>ELLE</strong> 9


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

“Başta iklim krizi,<br />

küresel ısınma, su ve<br />

doğal kaynak kıtlığı<br />

gibi nedenlerle daha<br />

çok kapalı alanlarda<br />

yaşayacağız. Doğa<br />

mahrumiyeti pek çok<br />

yeni hastalığı ortaya<br />

çıkaracak.”<br />

Eğitim sistemi büyük devrim geçirecek ve eğitim okulların<br />

dışına taşacak. Mevcut okullar ise sosyalleşme, grup çalışması,<br />

proje ve eğlence platformlarına dönüşecek. Sistem<br />

bütünüyle hibrit olacak. Asıl öğrenme, insanların kendileri<br />

tarafından, ilgi, istek ve ihtiyaçlara göre bireysel olarak tasarlanıp<br />

kotarılacak. Herkes istediği konuda, istediği kadar<br />

öğrenecek. Becerilerimizi çipler ve genetik modifikasyonlarla<br />

da geliştirebileceğiz. Diplomalar yerini dijital rozetlere<br />

bırakacak.<br />

Gelişmelere nasıl uyum sağlayabilir, güncel kalabiliriz?<br />

Gerçekleşmesi büyük olasılık haline gelmiş tüm trendler<br />

ciddiye alınmalı ve nokta atışı hazırlık yapılmalıdır. Yani<br />

yeni beceriler kazanılmalı, olanlar geliştirilmeli ve çok çalışılmalıdır.<br />

Hangi konuyu dert ediyor ve “çözmek için bir<br />

şeyler yapmam gerek, bunu mutlaka halletmeli, insanlara,<br />

dünyaya yararım dokunmalı” diyorsanız oraya yönelmeli<br />

yani o konuyu meslek/iş olarak benimsemelisiniz.<br />

Pandemiyle birlikte başgösteren 9-6 işlerden toplu istifa<br />

trendi, gelecekte çalışma sistemimizi ne yöne çekecek?<br />

İş yaşamı artık 9-6 ve kurumsal alan gibi sabit formatlarla<br />

“Finansal sistemler<br />

tamamen değişecek.<br />

Dünyanın pek çok<br />

ülkesinde nakitsiz<br />

topluma ve sosyal<br />

puan sistemine<br />

geçilmiş olacak.<br />

Blokchain’in<br />

gelişmesiyle devletlerin<br />

önemi azalacak.”<br />

10 <strong>ELLE</strong>


Tasarımcı Warith Zaki veAmir Amzar,<br />

Mars’ta bambu malzemeyle inşa edişmiş<br />

koloni hayal etmişler.<br />

ifade ve icra edilemez. Bundan<br />

böyle çok farklı şekillerde ve<br />

yapılarda işler olacak. Hem ofis<br />

hem online/uzaktan işler olacak.<br />

Her görevin çalışma saatleri,<br />

koşulları farklılaşabilecek.<br />

Ancak her halükarda ücretli,<br />

maaşlı çalışanlar azalırken GİG<br />

dediğimiz belirli süreli, geçici,<br />

freelance işler çoğalacak.<br />

Pandeminin bitimiyle birlikte<br />

tüketici online alışverişten mağazalara<br />

dönüş yaptı. Moda<br />

sektörünü bundan sonra neler<br />

bekliyor?<br />

Hem fiziksel hem online mağazacılık<br />

gelişecek. Metaverse’le<br />

ilgili teknik alt yapı sorunları halloldukça moda sektörünün<br />

dijital ve 3 boyutlu bir ikizi de metaverse’te oluşacak. İnsanlar<br />

fiziksel ürün alıp, çöp üretmekten çekinecekleri için<br />

metaverse’ten alışveriş yapacaklar. Giyilebilir teknolojiler,<br />

fonksiyonel kumaş ve giysiler gelişecek. Mağazalardaki<br />

teşhir, satın alma, pazarlama, lojistik faaliyetleri de baştan<br />

aşağı değişecek. Full otomasyona geçilecek.<br />

Bilim kurgu romanları ve filmlerinde gördüğümüz “gelecekçi”<br />

tasarımları, hatta hastalıkları, bu hastalıklardan<br />

kaynaklı sosyal davranışları 20-30 yıl sonra gerçekte<br />

görüyor olmamız tesadüfi mi, yoksa gelecek zaten tasarlandı<br />

ve hayata geçirilmeyi mi bekliyor?<br />

Bu büyük bir soru. Yanıtını bulduğumuzda zaten oyun bitecek.<br />

Bilmiyorum.<br />

Isaac Asimov romanlarından etkilenerek Mars’ta koloni<br />

kurmak istediğini bildiğimiz Elon Musk size göre bir kahraman<br />

mı, sadece şımarık bir hayalperest mi?<br />

Elon Musk dünyanın yeni bir yüzyıla geçmesine önayak<br />

olan en önemli kişi. Büyük bir vizyona sahip ve eylemci.<br />

Uğraştığı her şey dünyadaki tüm sistemleri yeni hallerine<br />

“Elon Musk DÜNYANIN<br />

YENI BIR YÜZYILA<br />

GEÇMESINE ÖNAYAK<br />

OLAN EN ÖNEMLI KIŞI.<br />

Büyük bir vizyona sahip<br />

VE EYLEMCI. ŞU ANDA<br />

DÜNYANIN en büyük<br />

fütüristi BENCE O.”<br />

çevirmeye dönük. Hiçbir şekilde şarlatan, şımarık ya da<br />

zengin değil. Büyük sorunlara çare arıyor ve bulmaya çalışıyor.<br />

Harıl harıl çalışıyor, yol açıyor. Ben saygı duyuyorum<br />

merakla izliyorum. Şu anda dünyanın en büyük fütüristi<br />

bence o.<br />

Nasıl fütürist olunur? Bunun için ne tür bir eğitim ve<br />

tecrübe gerekiyor? Geleceği tahmin ve analiz etmek için<br />

hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?<br />

Diğer tüm mesleklerde olduğu gibi, fütürist olmak için<br />

de ilk şart ve gereklilik; istekli, gelecek hakkında meraklı<br />

olmak. Yanı sıra, geleceği dert etmek, gelecekteki olası<br />

sorunları çözme gayretiyle sürekli kendini yenilemek<br />

ve tutkulu olmak da fütürist olmanın olmazsa olmaz<br />

özellikleri arasında sayılabilir. Fütüristler kendilerini<br />

otodidakt teknikle geliştirirler. Kesintisiz olarak araştırma<br />

yapar, bilgi, analiz, tahmin, kitap,<br />

rapor, içerik üretirler. Fütüristler,<br />

geleceği tahmin etmek için çeşitli<br />

yöntemler kullanırlar. Bunlar trend<br />

analizi, olasılık teorisi, simülasyon,<br />

bilim kurgu, delfi tekniği, senaryo<br />

oluşturmak şeklinde özetlenebilir.<br />

Farklı disiplinlerle işbirliği yapmak<br />

ve onları anlamak, özellikle<br />

ekonomi, siyaset, teknoloji, çevre ve<br />

diğer alanlar arasında ilinti kurmak,<br />

eleştirel bakış açısını diri tutmak,<br />

önyargılardan ve dayanaksız<br />

varsayımlardan kaçınmak, yaratıcı<br />

bakış açısını hep korumak, açık<br />

fikirli olmak, bulgu ve sonuçları<br />

etkili bir şekilde başkalarına<br />

iletebilmek ise bir fütüristin başlıca<br />

özellikleri olmalı.<br />

Dünyada fütürizm üzerine eğitim veren üniversite ve<br />

kurumlar hangileri?<br />

Temel eğitim, öğrenim yöntemi otodidaktizm olsa da <strong>sayısı</strong><br />

hala çok fazla olmayan saygın akademik kurumlardan da<br />

fütürizm, fütürist çalışmalar konusunda eğitim alınabilir.<br />

Örneğin dünyanın ilk ve en eski Gelecek Çalışmaları<br />

bölümü Hawaii Üniversitesi’nde 1970’te kurulmuş.<br />

Houston Üniversitesi ise aynı adlı bölümü 1975’te<br />

kurmuş. Singularity Üniversitesi, 2008 yılından bu yana<br />

teknolojinin hızlı değişimine uyum sağlamak ve insanlığın<br />

en büyük zorluklarını çözmek için eğitim, inovasyon<br />

ve topluluk programları sunuyor. Oxford Üniversitesi,<br />

Fütürizm Enstitüsü, geleceğin etik, yasal ve sosyal<br />

sorunlarını araştırıyor, Cambridge Üniversitesi, Gelecek<br />

Riskleri Merkezi, insanlığın karşılaşabileceği en büyük<br />

tehlikeleri belirlemek ve önlemek için çalışmalar yapıyor.<br />

Danimarka’da bulunan Copenhagen Institute for <strong>Future</strong>s<br />

Studies (CIFS) ise, çeşitli sektörlerde ve konularda gelecek<br />

çalışmaları üretiyor. Uluslararası bir perspektifte düşünen<br />

ve global trendleri inceleyen bir organizasyon.<br />

<strong>ELLE</strong> 11


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

Geleceğin otomobilleri<br />

ŞİMDİ<br />

TASARLANIYOR<br />

GELECEĞIN OTOMOBILLERINI<br />

NASIL HAYAL EDIYORSUNUZ?<br />

TAMAMEN GELECEĞE VE TABII KI<br />

BILINÇLI TÜKETIM VE DOĞAYA/<br />

DÜNYAYA SAYGILI OLMAKTAN<br />

YOLA ÇIKAN FÜTÜRISTIK<br />

OTOMOBILLERI MERCEDES-<br />

BENZ OTOMOTIV İCRA KURULU<br />

VE OTOMOBIL GRUBU BAŞKANI<br />

ŞÜKRÜ BEKDIKHAN ILE KONUŞTUK.<br />

RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN<br />

Zemin döşemelerinde balıkçı ağları ve halı<br />

gibi geri dönüştürülebilir malzemelerden<br />

elde edilen naylon iplikler kullanılıyor...<br />

Çok daha fazlası da yapılıyor ve gelecek<br />

şimdiden tasarlanıyor. Bununla ilgili sorularımızı<br />

Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil<br />

Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan cevapladı.<br />

Moda, teknoloji, otomobil… Pek çok alandaki<br />

markalar “geleceğe yatırım” yapıyor, yakın ve<br />

daha uzak geleceğin ürünlerini hayal ediyor,<br />

tasarlıyor, test ediyor. Mercedes neler yapıyor,<br />

bize markanın bu anlamdaki strateji ve duruşu<br />

hakkında fikir verecek birkaç detay paylaşır<br />

mısınız?<br />

Bir asırdan daha uzun bir zaman önce, Mercedes<br />

yıldızının üç köşesi, karada, denizde ve havada<br />

öncü mobilite vizyonunu temsil ederek doğdu. İkonik yıldızımızın<br />

üç köşesi artık kuruluşumuzda ilham aldığımız<br />

elementlerin korunması, geri dönüşüm ve karbon nötr olma<br />

yoluyla sürdürülebilirlikte öncü olma vizyonuna dönüşüyor.<br />

Toprak, su ve hava elementleri, Mercedes-Benz markasının<br />

itici gücünü her zamankinden daha fazla oluşturuyor.<br />

Bu alanda belirlediğimiz hedefler arasında 2039 yılına<br />

kadar tüm yeni araç filomuzu, geliştirmeden tedarikçi<br />

ağına kadar uzanan tüm değer zinciri boyunca net karbon<br />

nötr hale getirmek var. Bu hedefe ulaşmak için araç filomuzun<br />

elektrikli hale getirilmesi, üretimde yenilenebilir enerji<br />

kullanımı, batarya teknolojisinin iyileştirilmesi, geri dönüştürülmüş<br />

malzemelerin yaygın kullanımı ve araçların yeşil<br />

enerjiyle şarj edilmesine odaklanıyoruz.<br />

Geçen yıldan bu yana kısmen ofsetler de dahil olmak<br />

üzere, Mercedes-Benz’in fabrikalarındaki araç ve batarya<br />

12 <strong>ELLE</strong>


üretimi karbon nötr hale geldi. 2022’den<br />

itibaren, Mercedes-Benz AG’nin dünya<br />

genelinde kendine ait olan tüm üretim<br />

tesisleri, sadece yenilenebilir kaynaklardan<br />

elde edilen çevre dostu elektrik kullanıyor.<br />

Buna tedarikçiler de dahil.<br />

2030’da koşulların elverdiği tüm<br />

pazarlarda tamamen elektrikli otomobillere<br />

geçmek için hazırlık yapıyoruz.<br />

Halihazırda kompakt EQA’dan yepyeni<br />

bir sürüş deneyimi sunduğumuz EQS’e,<br />

farklı ihtiyaçlara göre tasarlanmış SUV<br />

modellere kadar geniş bir elektrikli araç<br />

portföyü sunuyoruz. Kaynakları korumak,<br />

israfı önlemek ve ayrıca karbon<br />

salımını azaltmak için yoğun bir şekilde<br />

çalışıyoruz. Örneğin; EQS’in zemin döşemelerinde<br />

balıkçı ağları ve halı gibi<br />

geri dönüştürülebilir malzemelerden<br />

elde edilen naylon iplik kullanılıyor.<br />

Kaliteli suni deri ve mikrofiber kumaşa<br />

ek olarak aracın içinde yüzde 100’e kadar<br />

geri dönüştürülmüş pet şişelerden<br />

üretilen çeşitli kumaşlar kullanıyoruz.<br />

VISION EQXX ile de yenilikçi malzemelerden<br />

üretilen sürdürülebilir lüksün<br />

potansiyelini gözler önüne seriyoruz.<br />

Kaktüs ve mantara dayanan hayvansal<br />

100 YIL SONRA<br />

bir Mercedes<br />

NASIL OLMALI?<br />

Ve günümüzden hangi en<br />

güçlü özelliklerini de oraya<br />

taşımalı?<br />

İkonik otomobillerimizin<br />

tasarımının tamamen çevreye<br />

duyarlı ve minimalist rötuşlar<br />

ile tüm teknolojik gelişmelerle<br />

baştan tasarlanması<br />

diyebilirim. Benim hayalim<br />

zamanının en dikkat çeken<br />

otomobillerinden Mercedes-<br />

Benz 500 K Special Roadster<br />

ya da 300 SL Gullwing’i<br />

yeniden yollarda görmek.<br />

Doğayı seviyorum ve mümkün<br />

olduğunca doğada vakit<br />

geçirmeye özen gösteriyorum.<br />

Doğanın tasarımına ulaşmak<br />

bizim için hala çok zor<br />

ancak bize çeşitli fikirleri de<br />

doğadaki canlılar veriyor.<br />

Bu yüzden yırtıcı bir kuşun<br />

aerodinamiğinden esinlenerek<br />

hızlandıkça sürtünmenin<br />

azaldığı ve yerden belli bir<br />

mesafeden gidebilecek araçlar<br />

görebiliriz.<br />

olmayan deri alternatifleri, bambu elyafından halılar ve biyoteknoloji<br />

ile üretilen iç kapı kolları, vegan ve ipeksi kumaş<br />

detayları öne çıkan çalışmalarımız.<br />

Burada bizim en büyük motivasyonumuz dünden bugüne<br />

benzersiz tarihimiz, markamızı karakterize eden öncü<br />

ruhumuz ve yeni bir mobilite çağının başlamasını mümkün<br />

kılan yenilikçi gücümüz oldu. Son olarak bizim için lüks ve<br />

sürdürülebilirlik bir arada hedeflediğimiz konular diyebilirim.<br />

Geleceğin otomobili deyince düne kadar çoğumuzun<br />

aklına fütüristik dış tasarımlar geliyordu. Günümüzde<br />

hayalimizdeki fütüristik otomobil çok daha bilinçli, akıllı,<br />

dünyaya/doğaya saygılı, öyle değil mi?<br />

Fütüristik otomobiller, hala hepimiz için farklı tasarımlara<br />

sahip otomobiller demek. Ama tabii bu daha uzak bir<br />

gelecek için düşünülen araçların tasarımı. Daha yakın bir<br />

gelecekte ise otomobiller, ileri teknolojileri ve yenilikçi tasarımları<br />

birleştiren araçlar olarak düşünülüyor. Bu otomobiller,<br />

sürücülere ve yolculara daha güvenli, daha verimli ve<br />

daha çevreci bir deneyim sunmayı hedefleyecek. Yüksek<br />

performansları, otonom sürüş yetenekleri, elektrikli motorları,<br />

sezgisel işletim sistemleri ve sürdürülebilir malzemeler<br />

kullanılması fütüristik otomobillerin temel unsurları olarak<br />

öne çıkacak. Bu araçlar, çevreye karşı duyarlılığını her geçen<br />

yıl daha da geliştirirken teknolojik yenilikleri de yakından<br />

izleyecek ve sürücülerle yolcuların artan mobilite ihtiyaçlarına<br />

cevap vermek için sürekli kendisini<br />

yenileyecek. Bu şekilde ilerleyen markaların<br />

fütüristik araçlar konusunda ilerleyebileceğini<br />

düşünüyorum.<br />

Mercedes ekipleri bundan kaç yıl sonrası<br />

için çalışmalar yapıyor? Yani ne<br />

kadar sonrasını kurguluyor?<br />

Mercedes-Benz’deki tasarım ekiplerimiz<br />

genellikle mevcut ve yakın gelecek<br />

modeller üzerinde çalışmalar yapıyor.<br />

Otomobil endüstrisinin sürekli olarak<br />

ilerlediğini ve yeni teknolojiler, trendler<br />

ve müşteri talepleri doğrultusunda değiştiğini<br />

göz önünde bulundurarak uzun<br />

vadeli stratejik planlama ve geleceğe yönelik<br />

kurgular da yapıyoruz. Ambition<br />

2039 hedefimizin 2019 yılında duyurulduğunu<br />

da belirterek oldukça uzun<br />

vadeli çalışmalar yapıldığını söyleyebilirim.<br />

Ayrıca bunun yanında var olan ve<br />

planlanan çalışmalar zamanın dinamiklerine<br />

ve değişimine göre sürekli olarak<br />

izleniyor ve güncelleniyor. Her zaman<br />

hedefimiz geleceğin taleplerini karşılayabilecek<br />

yenilikçi ve öncü tasarımlar<br />

sunmak. Daha ilerisini düşünmek aslında<br />

bireysel ve kolektif olarak eş zamanlı<br />

gerçekleşiyor. Kimi zaman dünyanın diğer<br />

ucundaki kimi zaman da aynı ofisin içerisindeki çalışma<br />

arkadaşlarımızla benzer fikirleri, hayalleri konuştuğumuz<br />

paylaştığımız oluyor. Bu farklı hayaller de bizi farklı düşünmeye<br />

ve yaratıcı sonuçlara yöneltiyor.<br />

Pek çok marka kendi geçmişinden, arşivlerinden ilham<br />

alıyor. Bu, otomobil sektörü için de geçerli mi?<br />

Otomobil sektöründe de birçok marka geçmişinden ilham<br />

alarak yeni ürünler yaratıyor. <strong>Özel</strong>likle retro tasarımlar ya<br />

da klasik modeller, çağın estetik anlayışı ile tekrardan tasarlanarak<br />

yeniden piyasaya sürülüyor. Geçmişten ilham<br />

almak, otomobil markalarına hem nostaljik bir hava kazandırıyor<br />

hem de müşterilerin markanın köklü geçmişine bir<br />

kez daha şahit olmalarını sağlıyor.<br />

Geçtiğimiz aylarda İtalya’nın ünlü moda tasarım evi<br />

Moncler ile yaptığımız işbirliği de moda ve otomotiv sektörünün<br />

birlikte ne kadar çığır açıcı işlere imza attığını, geçmişten<br />

aldığı ilhamı geleceğe ne kadar etkileyici bir şekilde<br />

yansıttığını kanıtlar nitelikteydi. Her iki markanın da tasarımda<br />

ulaştığı sıra dışı seviyeyi gözler önüne seren bu işbirliği<br />

ile imgesel bir evrenin kapılarını aralayarak Moncler<br />

ile ortak değerlerimizi ortaya koyduk. İnovasyona yönelik<br />

güçlü tutkuyu, rafine tasarım dilini ve yaratıcılık için kültürleri<br />

bir araya getirmede öncü bir yaklaşımı vurgulayan<br />

proje, beklentilere meydan okuyarak otomotivin ötesinde<br />

daha geniş kitlelere dokunmak için moda ve kültürde yeni<br />

dünyalar keşfetme stratejimizin de çarpıcı bir örneği oldu.<br />

<strong>ELLE</strong> 13


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />

Singapur<br />

Marina’nın<br />

kıyıları<br />

boyunca<br />

uzanan Bay<br />

South, Bay<br />

East ve Bay<br />

Central adlı<br />

3 büyük<br />

bahçeden<br />

oluşan toplam<br />

101 hektarlık<br />

alana yayılmış<br />

fütüristik<br />

bahçeler<br />

kompleksi:<br />

Gardens by<br />

the Bay.<br />

Gelecek de (şimdi)<br />

GELECEK!<br />

EN SEVDIĞIMIZ, EN MERAK ETTİĞİMİZ KONU. GELECEĞI KONUŞMAK, HAKKINDA<br />

HAYALLER KURMAK… BU DEFA SOHBETIMIZE TEKNOLOJI VE GELECEK DANIŞMANI ELIF<br />

ÇETIN’I DAHIL ETTIK. MODA DAHIL OLMAK ÜZERE, PEK ÇOK ALANDAKI GELECEĞIMIZ<br />

HAKKINDA FIKRINI ALDIK. 360 DERECE #<strong>ELLE</strong>FUTURE RÖPORTAJI BAŞLIYOR.<br />

RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN FOTOĞRAFLAR: UNSPLASH<br />

Hep bir gelecekten bahsediyoruz ve bizi nelerin beklediğini<br />

merak ediyoruz. Sırf bunun üzerine düşünen, çalışan,<br />

yakın gelecek ve uzun vadeli gelecek çalışmaları<br />

yapanlar var değil mi?<br />

Evet. Ana hatlarıyla söylemek gerekirse; şirketler, düşünce<br />

kuruluşları, bu alana odaklı STK’lar, araştırmacılar, stratejistler,<br />

analistler ve benim gibi danışmanlar var. İlginç bir<br />

detay vereyim: Benim uzmanlık alanım strateji, bu nedenle<br />

insanlara verdiğim bilgiler diğerlerinden ayrışıyor. Saydığım<br />

kişi ve kurumlar; trendleri belirleme, tahminlerde bulunma,<br />

gelecek öngörüleri geliştirme gibi stratejik konularda<br />

çalışmalar yapıyor. Düşünce kuruluşları daha çok liderler<br />

ve yöneticiler için görüş geliştirmek, STK’lar da toplum<br />

için fayda yaratacak görüşler üretmek amacını taşıyorlar.<br />

Teknoloji şirketlerinin ise bu işler için kendi özel birimleri<br />

oluyor. Gelecek çalışmalarının çeşitli kapsamları var. Sektöre/ihtiyaca<br />

göre; bilim insanları, araştırmacılar, akademisyenler,<br />

uzmanlar, stratejistler, tasarımcılar, mühendisler<br />

gibi çok disiplinli ekiplerin yer aldığı çalışmalar olabiliyor.<br />

Bu, merakımız bir kenara, neden önemli? Yani geleceği<br />

bilmek bize ne katıyor?<br />

İçgüdülerimiz hayatta kalabilmek için bizi kontrol etmeye<br />

14 <strong>ELLE</strong>


Çok yakın<br />

bir gelecekte<br />

giysilerimiz<br />

renk, sıcaklık<br />

ve hatta<br />

beden<br />

değiştirme<br />

özelliğine<br />

sahip<br />

olabilecek.<br />

Ve mesela<br />

bizler egzersiz<br />

yaparken<br />

buna uygun<br />

olarak esneklik<br />

gösterip<br />

sonrasında da<br />

eski şekline<br />

dönebilecek.<br />

yönlendiriyor. Oysa gelecek “belirsiz”. Bilmediğiniz bir şeyi<br />

nasıl kontrol edeceksiniz? Eğer gelecekte ne olacağını tahmin<br />

edebilirsek, bu bize olayları kontrol etmek için çok daha<br />

iyi bir imkan verir. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorsak,<br />

o zaman rahatlayamayız ve sürekli “tehlike” için tetikte<br />

oluruz. Beraberinde bilinmeyene duyulan merak duygusu<br />

geliyor. Bilmek bizim için önemli, gelecekle ilgili doğru tahminde<br />

bulunabilirsek, o zaman iyi kararlar alır, amaç ve hedeflerimize<br />

ulaşmada başarılı oluruz. Bence bilinçaltımızda<br />

gelecekteki benliğimize de hazır olmak istiyoruz. Yaşımız<br />

ilerledikçe aynı insan olmadığımızı anlama fırsatımız oluyor.<br />

İşte o anlarda 15-20 yıl sonra daha farklı olacağımızı<br />

biliyoruz ve gelecekteki ihtiyaçlarımız için kendimizin küratörü<br />

olup hazırlanmak istiyoruz. Kazançlarımızı kurumsal<br />

açıdan değil bireysel açıdan ele alalım: Bakış açıları geliştiriyoruz.<br />

Bir dünya görüşü elde ediyoruz. Daha hazırlıklı ve<br />

planlı olabiliyoruz. Kendimizi daha güvende ya da umutlu<br />

hissedebiliyoruz. Aslında bu duyguların peşindeyiz.<br />

Hangi alanlarda neler beklemeliyiz, neler geliyor? Mesela<br />

teknoloji alanında, son 20 yılda zaten çok fazla yenilik<br />

yaşandı. Hala dahası var mı?<br />

Daha fazlası her zaman vardır. Ancak bu çok kapsamlı bir<br />

konu. Temelde teknolojinin, insan yaşamı için çözüm üreten<br />

bilgi, yöntem, süreç ve becerilerin tamamı olduğunu<br />

söylemeliyiz. Ortada muhakkak bir bilgi olması lazım. Örneğin,<br />

bir çakmaktaşını çakmak, bir mızrak oluşturmak için<br />

bir parça tahtanın ucunu sivrileştirmek, daha sonra tahta<br />

parçalarının ucuna taşları bağlayarak çeşitli aletler yapmak,<br />

nasıl kullanılacağını anlamak teknolojik sıçramalardı.<br />

Binlerce yıl öncesine dayanan alet yapımında tercih edilen<br />

malzemelerin bazılarının obsidyen, çakmaktaşı, kuvarsit ve<br />

jasper içerdiği görülmüş, çünkü bu malzemeler kolayca şekillendirilebiliyor.<br />

O zaman bir alet ihtiyacı var, onun hangi<br />

malzemeden nasıl yapılacağını bulmak ve sonunda avlanmak<br />

için bir mızrak elde etmek bir teknoloji. Ateş yakmak<br />

bir teknoloji. Günümüzde teknolojiyi dijital dünya ile eşleştirdiğinizde<br />

hızı katlanarak büyüyor. Bilgisayarların hızı ve<br />

gücü, 1960’lardan ve 70’lerden bu yana genellikle her bir<br />

buçuk ila iki yılda bir ikiye katlanıyor. Bu üstel -exponential-<br />

bir büyüme. Daha çılgınca olansa; transhümanizm,<br />

Teknoloji<br />

ve Gelecek<br />

Danışmanı<br />

Elif Çetin<br />

anlattıklarıyla<br />

bizleri bu<br />

sayfalarda<br />

geleceğe<br />

taşıdı da<br />

diyebiliriz.<br />

Moda<br />

alanında<br />

neler olacak?<br />

Hemen<br />

bir tüyo:<br />

Bukalemun<br />

Giyim<br />

Trendi’nin<br />

ne olduğunu<br />

merak<br />

ettiyseniz,<br />

okumaya<br />

devam edin.<br />

<strong>ELLE</strong> 15


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />

Suyosunları,<br />

geleceğin<br />

besini<br />

olabilir mi?<br />

Robot şef<br />

restoranları<br />

yaygınlaşıyor.<br />

Peki biz<br />

editörlerin ve<br />

<strong>ELLE</strong> okurlarının<br />

da en merak<br />

ettiği konulardan<br />

biri, modanın<br />

geleceği? Elif<br />

Çetin “Moda,<br />

2,5 trilyon<br />

dolarlık bir<br />

sektör, yani<br />

dünya ticareti<br />

için önemli”<br />

diyor ve ekliyor<br />

“Önümüzdeki<br />

10 yılda dijital<br />

modanın<br />

yükselişini<br />

göreceğiz.<br />

Şimdiden lüks<br />

devi markaların<br />

burada yoğun<br />

bir rekabeti<br />

var. Sanal<br />

dünyalarda<br />

avatarlarımız<br />

için alışveriş<br />

yapacağız.”<br />

teknolojik tekillik gibi kavramlarıyla hayatımıza giren bilim<br />

insanı ve fütürist Ray Kurzweil, 21. yüzyılda 100 yıllık ilerleme<br />

yaşamayacağız - daha çok 20.000 yıllık ilerleme gibi olacak<br />

diyor. Buradan bakınca teknolojinin evrimsel bir süreç<br />

olduğunu görüyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanın şartlarına,<br />

çevresel koşullarına, politik iklimine göre geliştirdiğimiz<br />

teknolojiler de hızlanıyor ve çeşitleniyor. Her yeni<br />

teknolojik yenilik çok daha fazla olasılık yaratıyor ve genellikle<br />

maliyetlerini düşürüyor. Şirketler global düzeyde artık<br />

teknolojinin etkisini kabul ettiği için bu alandaki finansman,<br />

yatırım ve araştırmalar artıyor.<br />

Moda kendini tekrar ediyor ve dünyayı kirletiyor diye<br />

çok eleştiriliyor. En çok bu yönde büyük değişimler ve<br />

yenilikler umuyoruz, bekliyoruz. Öyle mi?<br />

Öyle görünüyor. Moda her zaman içinde bulunduğumuz zamanı<br />

tanımlamanın ve kendimizi ifade etmenin en önemli<br />

araçlarından oldu. Moda, 2,5 trilyon dolarlık bir sektör, yani<br />

dünya ticareti için önemli. Ancak yarattığı sorunlar büyük.<br />

Bunlar çevresel ve sosyal sorunlar. Tekstil üretimi dünyadaki<br />

endüstriyel su kirliliğinin yaklaşık yüzde 20’sinden<br />

sorumlu. Giysi üretimlerinde kullanılan polyester, naylon<br />

ve diğer sentetikleri üretmek yılda 1,3 milyar varil petrol<br />

gerektiriyor. Hindistan, Bangladeş, Çin gibi ülkelerde ucuz<br />

işçilik ile insanların adaletsiz ücret ve yaşam şartlarına maruz<br />

bırakılması gibi konular var. Günümüzde özellikle hızlı<br />

modada greenwashing ismi ile geçen yeşil aklama trendi<br />

yaygın. Çok kısa zaman önce global bir hızlı moda markasının<br />

geri dönüştürmek üzere topladığı giysileri Afrika’da<br />

bir çöplükte yığınlar halinde buldular. Yani sürdürülebilirlik<br />

bugün hala büyük oranda bir pazarlama aracı. Geleceğin<br />

moda trendlerine baktığımızda ise sürdürülebilirlik ve dijitalleşme<br />

karşımıza çıkan iki ana kategori. Önümüzdeki 10<br />

yılda, dijital modanın yükselişini göreceğiz. Şimdiden lüks<br />

devi markaların burada yoğun bir rekabeti var. Sanal dünyalarda<br />

avatarlarımız için alışveriş yapacağız. Yapay zeka<br />

kullanımıyla, giysilerimiz renk, sıcaklık ve beden değiştirme<br />

yeteneğine sahip olabilir. Veya bir egzersiz sırasında, giysiler<br />

esneklik kazanabilir ve aktiviteler tamamlandığında<br />

kendini yeniden şekillendirebilir. Buna “bukalemun giyim<br />

trendi” diyorlar. Otomasyon, giysilerin üretilme şeklini dönüştürmeye<br />

devam edecek. Üç boyutlu yazıcılar hayatımıza<br />

girdiğinde kişiselleştirilmiş moda yaygınlaşacak. Hepimizin<br />

her gün sorduğu ortak sorulardan biri “bugün ne giyeceğim?”<br />

Dijital bir ekrandan istediğiniz giysiyi seçip, sizin<br />

ölçülerinizde ve tam istediğiniz gibi evinizde “üretmeniz”<br />

mümkün olabilir. Beni en çok heyecanlandıran konu materyallerin<br />

değişmesi. Biyomateryallerin yükselişini göreceğiz.<br />

Hayvanlara zarar vermeyen bio-deri mesela. Yüzde 100 doğada<br />

yok olabilen ürünler. Ananas kabuğundan üretilen deri<br />

çantalar kulağa ilginç mi geliyor? Önümüzdeki 30 yılda ise<br />

yaşayan giysilere sahip olabilirsiniz. Londra merkezli moda<br />

markası Auroboros, bir çiçeğin büyümesini taklit ederek<br />

16 <strong>ELLE</strong>


çeceğiz, bu noktada hem sağlık hem de etik açılardan çok<br />

faydalı çözümler üretmiş olmayı umuyoruz ancak yeniliklerin<br />

kültürlere olan etkilerini de mutlaka hesaplamalıyız.<br />

Yine eşit şartlarda erişim hakkına sahip olunması önemli.<br />

Geleceğe baktığımızda Tysonn ve Cargill gibi büyük gıda<br />

devlerinin hayvan dışı bazlı -non-animal based- bir geleceğe<br />

yatırım yaptıklarını görüyoruz. Bitki temelli et markaları<br />

son yıllarda yaygınlaştı. Önümüzdeki 10 yılda sistemsel olarak<br />

alternatif proteinlere kayma göreceğiz. Yine üç boyutlu<br />

yazıcılar bu sektörde de etkili olacak. 3D Yazıcı Şef’leri<br />

göreceğiz. Son yıllarda görülmeye başlanan robot şef restoranları<br />

yaygınlaşabilir. En azından farklı formlarda da olsa<br />

otomasyonun yeme-içme sektöründe yaygınlaşmasını bekgerçek<br />

zamanlı olarak renk ve şekil değiştiren tuz kristalleri<br />

ve geri dönüştürülmüş plastikten yapılmış bir elbise tasarladı.<br />

Biyomimikri adı verilen elbise, 2021 yılının başlarında<br />

Londra Tasarım Festivali’nde Londra’daki Victoria ve Albert<br />

Musuem’deki bir sergide yapay zeka (AI) robotu Ai-Da<br />

tarafından giyildi. Geleceğin modasında kişiselleştirilmiş<br />

tasarımları sürdürülebilir materyallerle birleştireceğiz.<br />

Sanatın geleceği hakkında da yorum alalım. Sanat veya<br />

başka bir alan, birindeki büyük bir değişim diğerlerini<br />

de farklı oranlarda etkiliyor.<br />

Yapay zekanın sanatta uygulanabilir hale gelmesi işleri<br />

bulanıklaştırıyor. Ortaya çok fazla soru çıkıyor. Yaratıcılık<br />

başka bir forma mı evriliyor? Yapay zeka tarafından üretilmiş<br />

bir eserin yasal sahibi kim? Herkes sanatçı olabilir mi?<br />

Sanat eserlerine hala para ödememiz gerekecek mi? Bu ve<br />

bunun gibi sorular. Her teknoloji çift taraflı etki eder. Pozitif<br />

etkileri olduğu gibi negatif etkileri de olur. Bu nedenle bu<br />

alan oldukça düzenlemeye ve insani özelliklerin korunmasına<br />

ihtiyaç duyuyor. Yaratıcıların ve üreticilerin hali hazırdaki<br />

metodolojilerine yapay zekayı eklemesi ya da sanatçıların<br />

dijital sanata yönelmesinden farklı olarak, belirli kelimeler<br />

sonucunda DALL-E 2, Midjourney sayesinde saniyeler<br />

içinde size bir eser üretilmesi aynı şey değil. Özgünlük, duygusal<br />

düşünme, yetenek, yaratıcı düşünce gibi insana özgü<br />

özellikler henüz yapay zekanın yapısında yer almıyor. Bu<br />

noktada sanatta, tasarımda ve mimaride nasıl konumlanacağı<br />

büyük önem taşıyor. Üretken Yapay Zekayı konuştuğumuz<br />

kadar, Sorumlu Yapay Zekayı da konuşmalıyız.<br />

Yemek ve beslenme dünyasında hangi “hayaller” kuruluyor?<br />

Yıllarca yapılan “Yemekler/öğünler hap gibi olsa,<br />

alıp doysak” esprileri bana çok itici geliyor. Mesela ben<br />

özel organik veya doğal etiketi ve fiyatına gerek duyulmadan,<br />

gıdaların zaten organik ve temiz/sağlıklı olduğu<br />

bir dünya hayal ediyorum...<br />

Yemek benim özel ilgi alanlarımdan. Gıdanın ve beslenmenin<br />

geleceğini yakından takip ediyorum. Burada da modada<br />

olduğu gibi çevresel ve etik sorunlar öne çıkıyor. 2060 yılına<br />

kadar dünyada 10 milyar insan olması bekleniyor. Bir<br />

milyara yakın insanın mevcut düzende gıdaya erişimi yok.<br />

Bu ileri teknolojik gelişmeleri yaşadığımız 21. yüzyılda da<br />

dünyanın bazı yerlerinde milyonlarca insan beslenme ve su<br />

kaynaklarına sahip değil. Gelecekteki öngörülerim ve düşüncelerimle<br />

beraber bu önemli ve hassas konuda yapılması<br />

gerekenlerin de altını çizmek istiyorum. Dünyanın ve doğanın<br />

kaynaklarının eşit şartlar altında herkes için erişilebilir<br />

olmasını sağlamak bugünkü politika yapıcıların ve büyük<br />

şirketlerin sorumluluğunda. Beslenme ve yemek bence birbirinden<br />

ayrı konular. Beslenme daha çok sağlıkla ilgiliyken<br />

yemek bence bir kültür ve iletişim aracı. Bu noktada gıda<br />

teknolojisi şirketlerinin bu kültürleri nasıl gelecek nesillere<br />

aktaracaklarını da bulmaları gerekiyor. Örneğin Fransız<br />

mutfağında hamur işleri kültürel bir öğe, yoğun tereyağ kullanımı<br />

hakim. O kruvasanlar yok mu! Önümüzdeki yıllarda<br />

hayvan temelli ürünlerden ziyade bitki temelli ürünlere ge-<br />

Abstract, Belgesel, Netflix<br />

Elif Çetin’den<br />

OKUMA<br />

ÖNERİLERİ<br />

1. Girişimci Devlet,<br />

Mariana Mazzucato<br />

2. İnsanlığın Geleceği,<br />

Michio Kaku<br />

3. Dünya Gerçekten Nasıl<br />

Çalışıyor?, Vaclav Smil<br />

4. Güç ve İlerleme, Daron<br />

Acemoğlu, Simon Johnson<br />

5. Üstel Çağ, Azeem Azhar<br />

İZLEME<br />

ÖNERİLERİ<br />

1. Abstract, Belgesel,<br />

Netflix (Neri Oxman, Ruth<br />

Carter, Ian Spalter bölümleri<br />

öncelikli)<br />

2. Surrogates, Film<br />

3. Foundation, Apple TV+<br />

4. Raised by Wolves, HBO<br />

5. Altered Carbon,Netflix<br />

<strong>ELLE</strong> 17


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />

Moda, pek çok<br />

endüstri gibi<br />

geleceğini şimdi<br />

inşa ediyor.<br />

Daha bilinçli<br />

üretim ve tüketim<br />

seçenekleri tam<br />

hız araştırılıyor.<br />

Peki modada<br />

greenwashing<br />

ismi altında<br />

geçen “yeşil<br />

aklama trendi”ni<br />

duydunuz<br />

mu? Bunu da<br />

konuşalım.<br />

lemeliyiz. Her cins ve yaş grubu için optimize edilmiş özel<br />

yiyecekler göreceğiz. Gıda biliminin, her birey için olduğu<br />

kadar her demografik grup için de en iyi beslenme profilini<br />

formüle etmesini umuyorum. 2050’de hayatımız fonksiyonel<br />

gıdalarla dolu olabilir. Bir beslenme veri tabanı kullanıp,<br />

yeterli vitamin almaktan sindirim sistemi sorunlarıyla başa<br />

çıkmaya kadar her şeyi hesaba katarak kişiye özel gıdalar<br />

üretebiliriz. Yoğun bir yaşam tarzına sahip olanlar veya<br />

yeterli kalori ile uygun besinleri tüketmek isteyenler için<br />

beslenmeyi basitleştirmeyi hedefleyen girişimler artabilir.<br />

Bu girişimlerin ortak hedefi gıdayı modüler hale getirmek<br />

olacak. Topraksız ve susuz tarım önemli trendlerden. Kaynakların<br />

gittikçe sınırlanacağı gelecekte protein kaynakları<br />

kadar diğer besin kaynakları da önemli. Tarım konusu ülkeler<br />

için stratejik bir konu olacak. Kaynak değişiminde ilginç<br />

olabilecek yeni besinler hayatımıza girecek. İşte ilginç ikili:<br />

Yenilebilir Böcekler ve Deniz Yosunları (Algler). Damak tadınızı<br />

değiştirmeye hazırlanın.<br />

Bir filmi bazen “daha neler” diye izliyoruz ve bazen yıllar<br />

sonra benzer duruma veya ürüne şahit oluyoruz. Si-<br />

nema/entertainment endüstrisi de mi tahminler veriyor?<br />

Yoksa tamamen tesadüf mü?<br />

Hayır tesadüf değil. Bilim kurgu filmler alternatif gelecekler<br />

için hikayeleştirilmiş ve görselleştirilmiş içeriklerdir.<br />

Mutlaka bir fikir ve vizyon barındırırlar içlerinde. Geleceği<br />

düşünmek hayal gücü ve dolayısıyla soyut düşünmeyi gerektirir.<br />

Uçan taksi dediğimde gözünüzde bir şey canlanır,<br />

bunun sebebi izlediğimiz çizgi filmlerden, bilim kurgu filmlerden<br />

zihinlerimize giren imajlardır. Beynimiz bilmediği<br />

şeyi anlamak için o şeyi kendindeki en yakın bilgiyle eşleştirir.<br />

Muhakkak bir veri koyması gerekir, işte bilim kurgu<br />

filmleri henüz bilinmeyenleri resmederek bizim için anlaşılır<br />

hale getirir. Azınlık Raporu’nda kullanılan ekranlar birer<br />

tasvirdi. Ancak şu bir gerçek ki, bu tasvirler zamanla norma<br />

dönüşüyor. Teknoloji, mimari, moda gibi sektörler için çıkış<br />

noktası, referans oluyorlar. Kara Panter filminde Kraliçe<br />

Ramonda’nın bir kostümü üç boyutlu yazıcı ile üretilmiş.<br />

Ödüllü kostüm tasarımcısı Ruth E. Carter o filmde inanılmaz<br />

bir iş çıkartıyor hayal gücümüz için. Mesela bu nedenle<br />

filmlerin sanat yönetmenleri, kostüm tasarımcıları, yaratıcı<br />

yapımcıları en az yönetmeni kadar önemlidir. Tahmin ya da<br />

tesadüften ziyade bir fikir ve vizyon oluyor. Sinema alternatif<br />

gelecek üretmek için inanılmaz bir araç. Joaquin Phoenix’in<br />

başrolünü oynadığı Her filmi mesela, ileri teknolojide<br />

ilişkiler neye benzeyecek, aşık olacak mıyız sorusuna yanıt<br />

verir, Interstellar/Martian gibi filmler dünyanın dışında<br />

yaşam neye benzer sorusuna yanıt verir, Avatar bambaşka<br />

bir dünya olsa nasıl olurdu sorusuna yanıt verir, Dune filmi<br />

çöl gezegeni olsa nasıl olur sorusuna yanıt verir. Daha birçok<br />

örnek verebiliriz. 1986 yılında 2001: A Space Odyssey<br />

gibi bir film yapmak çok güçlü bir hayal gücü, yaratıcılık ve<br />

vizyon ürünüdür.<br />

Peki “tahminler” hangi noktada devreye giriyor?<br />

Fikir vermesi açısından bir kısmını ana hatlarıyla anlatayım.<br />

Ufuk Tarama -Horizon Scan- denen bir teknik var. Belirli<br />

alanlarda düzenli olarak kısa, orta ve uzun vadeli taramalar<br />

yapılıyor. Politik, ekonomik, sosyal, teknolojik, yasal ve çevresel<br />

alanlardaki değişimler ve bu değişimlerin dinamikleri<br />

keşfedilmeye çalışılıyor. Driver dediğimiz itici güçler neler,<br />

bunlar belirleniyor. İhtiyaçlar, eğilimler belirleniyor. Geçmişten<br />

ve günümüzden alınan bilgi birikimi dahil ediliyor.<br />

Araştırmalar yapılıyor. Senaryolar oluşuyor. Bu senaryoların<br />

kısa-orta-uzun vadede nasıl etkili olabileceğine dair bir<br />

vizyon sunuluyor. Olası, Mümkün, Önlenebilir, Tercih Edilebilir<br />

gelecek versiyonları hakkında, belirlenen eğilimlerin<br />

nasıl etkileşime girebileceğini düşünerek olasılığa dayalı<br />

bazı tahminler yapılıyor yani. Geleceği şekillendirmek tamamen<br />

insanların elinde, şimdilik.<br />

“Bilinenler” bir kenara, senin kişisel olarak çılgın tahminlerin,<br />

olacak dediklerin varsa, bunları da alalım lütfen.<br />

Genel olarak tüm teknolojik gelişmeleri takip ediyorum<br />

ancak benim en çok ilgimi çekenler sağlık ve uzay teknolojileri.<br />

Ayrıca materyal konusu çok merak ettiğim bir alan.<br />

Malzeme konusunda doğayı daha fazla taklit edeceğimizi ve<br />

18 <strong>ELLE</strong>


yaşamlarımızın içine almaya çalışacağımızı düşünüyorum.<br />

Güneşin bizi yutması ya da farklı bir son olmazsa bilimsel<br />

tahminlere göre dünyanın ölmesine yüz kentilyon yıl var.<br />

Bilim insanları dünyanın altıncı büyük kitlesel yok oluş evresinde<br />

olduğunu söylüyor. Geçmişten edindiğimiz bilgilere<br />

göre dünya kendini yeniliyor ve farklı bir yapıda devam<br />

ediyor. Kıtaların yeniden değişimi ile farklı bir yeryüzü,<br />

farklı bir sistem ve farklı bir biyolojik evrim görmek isterdim.<br />

Bence var olan tüm gezegenlerde bir formu ile yaşam<br />

var ya da belirli bir işlev için hazırlanıyorlar. Uzay sistemi<br />

içerisinde yaşamın sonsuza kadar devam edeceğine inanıyorum.<br />

Tüm olabilecekleri hayal ettiğimde gelecekte olmak<br />

için sabırsızlanıyorum ve bu nedenle sağlık teknolojilerini<br />

çok önemsiyorum.<br />

2050 yılına kadar görebileceğimiz ve bana çok heyecan<br />

veren örnekleri paylaşmak istiyorum.<br />

• Evcil hayvanlarımız ile iletişim kurabileceğimiz ürünler<br />

üzerine çalışmalar yapılıyor.<br />

• Nöroanatomik çalışmalar ve yapay zeka sayesinde flörtün<br />

geleceği ilginç olacak. Bugünün dating app’leri gelecekte<br />

yaşam/ilişki koçlarımız olabilir. Tüm verilerin değerlendirilmesiyle<br />

birlikte size en uygun aday ile karşılaşmanızı sağlayabilecekler.<br />

• Bitkiler hayatımızda daha fazla rol oynayacak. Sadece dekorasyon<br />

için değil, evinizi aydınlatmak için mesela. Biyolüminesan<br />

canlıların özelliklerini ev yaşamına aktaracaksınız<br />

yani. Avatar’daki ışık saçan bitkileri düşünün. Verilerinizi<br />

bulutta saklamak yerine bitkinizin DNA’sında saklayabilmek<br />

mümkün olabilir. Gece uykunuzda kabus gördüğünüzde<br />

ve stres hormonunuz artınca bitkileriniz bunu saptayıp<br />

hafif bir lavanta kokusu yaymaya başlasa ve siz de rahat uykunuza<br />

dönseniz harika olmaz mı?<br />

• Uzay turizminin yaygınlaşması ve farklı bir gezegende koloni<br />

kurmak çok merak ettiğim bir konu. Dünyanın dışına<br />

çıktığımız ve çoklu gezegenli bir yaşama geçtiğimizde nasıl<br />

evrimleşeceğiz? 100-200 yıl içinde Ay turizminin çok yaygın<br />

hale geleceğini, tıpkı burada Airbnb ile ev kiralar gibi<br />

space pod’lar kiralayabileceğinizi düşünün. Ay seyahatlerinin<br />

kesinlikle bir kültür yaratacağı açık.<br />

• Dijital sağlık konusu çok çılgın. Yazıcı ile organ yazdırma<br />

görüntüsüne ve fikrine alışmış olabiliriz ama organlarımızı<br />

upgrade etmek - yükseltmek- de ne demek? Geceleri daha<br />

iyi görmek için gece görüşü fonksiyonu ekleyebilirsiniz<br />

mesela. Bir hap yutup kendi vücudunuzda yepyeni bir organ<br />

geliştirebilir misiniz? Moleküler mühendisler vücudun<br />

içinde büyüyerek başkalaşım geçiren materyaller üzerinde<br />

çalışıyor. Gelecekte vücudunuzda tek amacı sizin için ilaç<br />

sentezlemek olan bir organ olabilir. Organlarınız internete<br />

bağlanabilir ve sistem yenilemesi, yükseltmesi yapabilir. Bu<br />

durumda insan ömrünün 150-200 yıla çıkması mümkün<br />

olabilir.<br />

• Giyilebilir teknolojide e-skin, yani elektronik deri, kullanıcıların<br />

kan basıncını, sıcaklığını ve oksijen seviyelerini ger-<br />

Black Panther - Angela Bassett<br />

çek zamanlı olarak ölçmek için kullanılabilir ve teşhislere ve<br />

sağlık hizmetlerine yardımcı olabilir.<br />

• Gelecekte yabancı dil bariyerimiz olmayacak, gerçek zamanlı<br />

bir çevirici ile konuşulan dili anlayabileceksiniz.<br />

• Mimaride çok ilginç şeyler göreceğiz. Gökdelenlerde dikey<br />

şehirler (vertical cities) inşa etmekten bahsediyorlar.<br />

İnşaat dünyaya çok zarar veren bir sektör. Çelik yerine kereste,<br />

izolasyon için fiberglas yerine bir çeşit mantar türü<br />

olan miselyum gelebilir. Binaların dışı tamamen bitkilerle<br />

kaplı olacağı için apartman görevlileri yerine botanistlere<br />

ihtiyaç duyulabilir. Hayal etmenize yardımcı olması için<br />

günümüzden iki örnek vereyim. Singapore Gardens by the<br />

Bay ve Milan Bosco Verticale.<br />

Bu anlattıklarım bizlere yepyeni bir dünyanın, belki de<br />

galaksinin kapılarını aralıyor. Ölmediğimiz, bugünkü yöntemlerle<br />

üremediğimiz ve doğmadığımız, başka gezegenlere<br />

seyahat edebildiğimiz bir yaşam fikri bugünkü doğrusal<br />

düşünce yapımızla gerçekçi gelmiyor olabilir ancak toplumların<br />

yeniliklere adapte olma hızı artıyor. Daha fazla insan<br />

daha garip sorular sormaya başladığında daha sınırsız bir<br />

yaşam bizi bekliyor olabilir. Önümüzdeki 100 yıl ve sonrasındaki<br />

1000 yıl için sınırsız düşünceyle yanıtlar vermemiz<br />

gerekiyor. Kolay olduğunu söylemiyorum ama zorluklara<br />

rağmen dört gözle bekleyecek çok şey olduğunu görelim, bu<br />

yönde başarıların elde edilmeye devam etmesini umalım.<br />

<strong>ELLE</strong> 19


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

M O D A N I N G E L E C E Ğ I N E<br />

B I R ( Ç E Ş I T ) G Ü Z E L L E M E :<br />

Mühendis-modacılar<br />

Büyük Birader’e karşı<br />

TARIHTE MODANIN BELLI POLITIK FIKIRLERIN YANSITILMASINDA BIR ARAÇ OLARAK<br />

KULLANILMASINA ŞAHIT OLMUŞTUK: 60’LARDA JACKIE KENNEDY’NIN EŞININ<br />

ÖZGÜRLÜK SÖYLEMLERINI DESTEKLEYEN TAZE, MODERN GÖRÜNTÜSÜ, 70’LERDE KARA<br />

PANTER PARTISI ÜYELERININ DERILI BERELI BIRÖRNEK KIYAFETLERI GIBI... GELECEKTE ISE<br />

BUNUN BAMBAŞKA BIR TÜRÜYLE KARŞI KARŞIYA OLACAĞIZ.<br />

YAZI: AFİFE SELEN SELÇUK FOTOĞRAFLAR: VINCE UY<br />

20 <strong>ELLE</strong>


“Büyük Birader seni gözetliyor.” George Orwell’ın<br />

1949’da yazdığı, distopik bir geleceği betimleyen<br />

romanı 1984’te birkaç kez tekrarlanan ve merkezi<br />

otoritenin herkesi gözetlediği bir sisteme karşı<br />

uyarı niteliği taşıyan bir slogan bu. Orwell romanı,<br />

Rus yazar Yevgeni Zamyatin’in 1924’te yayımladığı “Biz”<br />

adlı romanından esinlenerek yazmıştı. Bu örneğe bakarak,<br />

“gelecekte dünya ekonomisini, insanın davranış ve karar<br />

verme mekanizması hakkında daha fazla istatistiki veriye<br />

sahip olanların yöneteceği” tezinin en az 100 yıl önce olgunlaştığını<br />

söylemek mümkün.<br />

Dünyanın en etkin yatırım danışmanlığı şirketlerinden biri<br />

olan McKinsey&Company’nin Denver ofisi kurucularından<br />

Kevin Neher, 2022 tarihli bir podcast yayınında sadece<br />

moda değil tüm sektörlerde mevcut sistemdeki en büyük<br />

eksikliğin müşteri deneyimine yeterince değer verilmemesi<br />

olduğunu vurguluyor. Neher’a göre “müşteri deneyimini<br />

geliştirmek için gereken en önemli faktör olan müşteri verilerinin<br />

toplanıp işlenmesi ve bu verilere<br />

dayalı kararlar alınması insan merkezli<br />

tasarıma (human-centered design) giden<br />

yolun yapıtaşını oluşturuyor. Ancak<br />

firmalar 20 yıldır topladıkları veriyi<br />

kendilerine yararlı olacak şekilde kullanmaktan<br />

aciz, çünkü bunun için yetkin<br />

kadrolar kuramıyorlar.” Yani henüz<br />

gerçek anlamda Büyük Birader çağında<br />

değiliz.<br />

Yapay Zeka Moda<br />

Haftası birincisi,<br />

Portekizli mimar ve<br />

Paatif markasının<br />

kurucu tasarımcısı Jose<br />

Sobral’ın “Fütüristik<br />

Eski Ruh” koleksiyonu,<br />

klasik kalıpların yeni<br />

malzeme ve detaylarla<br />

yorumlanmış hali.<br />

Tasarımlar, Revolve<br />

tarafından üretilip<br />

satışa sunulacak.<br />

@paa.tiff<br />

YAPAY ZEKADA PATLAMA<br />

Quantumblack AI by McKinsey raporuna<br />

göre 2023, “yapay zekanın patlama<br />

yaptığı yıl” olarak hafızalara kazındı. Mc-<br />

Kinsey Global Araştırması’nın son yıllık<br />

raporu ise, gen AI (üretken yapay zeka)<br />

kullanımının hızla geliştiğini doğruluyor.<br />

Üretken yapay zeka, yeni, orijinal içerik<br />

oluşturabilen bir yapay zeka (AI) türü.<br />

İnsan müdahalesine gerek kalmadan görüntü,<br />

video, müzik gibi içerikler üretmek için algoritmaları<br />

kullanıyor; veriyi alıp yeni bir şeye dönüştürebiliyor, bu da<br />

sanattan oyuna çeşitli yaratım kanallarında kullanılabiliyor.<br />

McKinsey anketine katılan firmaların üçte biri, tanıtılmasından<br />

sadece bir yıl sonra, organizasyonlarının en az bir iş<br />

kolunda üretken yapay zekayı düzenli olarak kullandıklarını<br />

söylüyor. Ankette yer alan yöneticilerin dörtte biri, işlerinde<br />

kişisel olarak üretken yapay zeka araçları kullandıklarını<br />

belirtiyor. Katılımcıların yüzde 40’ı, organizasyonlarının<br />

genel yapay zeka yatırımlarını artırma niyetinde olduklarını<br />

söylüyor. Üç ila beş yıl içinde, üretken yapay zekanın, moda<br />

ve lüks sektörlerinin kârlarına 150 milyar-275 milyar dolar<br />

arasında katkı sağlayacağı öngörülüyor. Bu gelişmelerin ışığında<br />

yakın gelecekte eldeki verileri yorumlayacak sistemin<br />

yapay zeka olacağını öngörmek yanlış olmaz. Son kararı insanlar<br />

verecek olsa da yapay zekanın tüm sektörlerde karar<br />

mekanizmasına direkt etkisi olacak.<br />

<strong>ELLE</strong> 21


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

EN BÜYÜK VERI TOPLAMA<br />

ARACI ELIMIZIN ALTINDA<br />

Peki Kevin Neher’ın vurguladığı bu insan<br />

merkezli tasarım nedir? Neden bu kadar<br />

önemli? Adı üstünde, kullanıcı ihtiyaç ve<br />

becerilerini temel alan tasarım demek. Bu<br />

ihtiyaçlar elbette döneme, çağa göre değişim<br />

gösteriyor. Fiziksel aktivitesi bol bir iş<br />

gününde ter kokmayı engelleyen gömlek<br />

mesela. Akıllı kumaş teknolojisi bu ihtiyaca<br />

karşılık olarak çıkmıştı. Organik atıklardan üretilen kumaşlar,<br />

biyoçözünür malzemeler ise küresel ısınmanın etkisiyle<br />

kullanıcı talebinden doğmuş bir trend. Yani aslında moda,<br />

sadece görüntüde değil, felsefi olarak da büyük bir değişim<br />

geçiriyor. Eskiden bir giysinin görüntüsü kullanım amacından<br />

daha önemliydi, ancak durum artık dengelendi. Giyim<br />

estetiği, artık hem felsefi hem fiziki ihtiyaçlar dahilinde<br />

şekillenecek. Bir kişinin alışveriş eğilimlerini internet arama<br />

motorlarının verilerini analiz ederek anlayabilen yapay<br />

zekanın politik, felsefi, dini eğilim analizi için bakacağı ana<br />

kaynak, elbette sosyal medya olacak. 2007’de ortaya çıkan<br />

ve dünyanın en hızlı ve güvenli veri toplama yöntemine dönüşen<br />

sosyal medyanın daha sonra polis ve hükümet görevlileri<br />

tarafından bilgi toplama ve analiz amaçlı kullanıldığını<br />

biliyoruz. Bunun ötesinde kişilerin yeme-içme, eğlence, tatil,<br />

alışveriş eğilimlerini yıllarca analiz edip sonunda dev bir<br />

tüketim çemberi yaratan bu sistem, üretken yapay zeka ile<br />

bir araya geldiğinde Büyük Birader tam işlevli olarak hayatımıza<br />

girecek.<br />

KIM KIME YARDIM EDIYOR?<br />

Modanın yapay zekaya tepkisine bakınca bir tarafta yapay<br />

zekayı tasarıma yardım için kullanan modacıları, diğer yanda<br />

tasarım yardımıyla yapay zekaya karşı bir hareketin (yeni<br />

anarşi?) ilk adımlarını görüyoruz. İlk gruba bakmak gerekirse,<br />

bu yıl ilki düzenlenen AI Fashion Week, adına aldanmayın,<br />

bir moda haftasından çok, yapay zekayı tasarım sürecinde<br />

yardımcı araç olarak kullanan yeni tasarımcıları bir<br />

araya getiren bir yarışmaydı. Dünya çapında 12 bin kişinin<br />

izlediği etkinlikte seçici kurul, 133 tasarımcının dijital sunumları<br />

arasından 10 koleksiyon seçti ve bu koleksiyonları<br />

halkın oyuna sundu. (Burnunuza bir veri konusu daha geldi<br />

mi?) Seçilen üç koleksiyon Revolve markası tarafından üretilip<br />

satılacak. Büyük yankı uyandıran etkinliğin ardından<br />

22 <strong>ELLE</strong>


Yapay Zeka Moda<br />

Haftası ikincisi Matilde<br />

Mariano, sosyal<br />

sorumluluğun her şeyin<br />

merkezinde olması<br />

gerektiğine inanan bir<br />

tasarımcı. Yarışma için<br />

tasarladığı koleksiyon<br />

da modanın doğayla<br />

kucaklaşmasına<br />

övgü niteliği taşıyor.<br />

Tasarımlar, Revolve<br />

tarafından üretilip<br />

satışa sunulacak.<br />

@matildepistachio<br />

“MODANIN GELECEĞI, teknolojik<br />

ilerlemeler, DEĞIŞEN TÜKETICI<br />

TERCIHLERI, sürdürülebilirlik endişeleri<br />

ve KÜRESEL EĞILIMLERIN kombinasyonu<br />

TARAFINDAN ŞEKILLENDIRILECEKTIR.”<br />

—YAPAY ZEKA<br />

<strong>ELLE</strong> 23


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

en çok konuşulan konu ise, yapay zeka tasarımı bir giysinin<br />

orijinal bir tasarım sayılıp sayılmayacağı oldu. Moda dünyası<br />

bu konuda tam ortadan ikiye bölündüğü için bunun sonucunu<br />

ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Yapay Zeka Moda<br />

Haftası’nın sonraki edisyonları ne kadar ilgi çekici olacak,<br />

orası meçhul, zira yapay zeka internette halihazırda var<br />

olan tasarımları olası trend verilerine göre yeniden düzenliyor.<br />

Orijinal tasarım tartışmasının kökeni işte bu. Trendler,<br />

malum, toplumsal eğilimlerin sonucu olarak ortaya çıkar ve<br />

bunlar her yıl dramatik şekilde değişim göstermediği, eldeki<br />

veriler de en azından bir süre aynı kaldığına göre, yapay zekanın<br />

her yıl bir öncekinden çok daha heyecan verici ürünler<br />

ortaya koyamaması, bir kısırdöngüye girmesi mümkün.<br />

Bu durumda yapılan yatırımların ölmemesi için, yapay zeka<br />

her yıl çok yaratıcı tasarımlar yapabilsin diye toplumsal, politik<br />

değişimleri tetikleyen olaylar, hava muhalefetleri, salgınlar,<br />

vs gerekecek değil mi? Ve hoşgeldin distopik dünya.<br />

Abartı elbette. Ama bir yandan, gerçeklik payı olabilir de.<br />

Bir de dark web konusu var ki, girersek çıkamayız. Senaryo<br />

bu kadar karamsar olmasa bile bütün bu heyecan içinde<br />

gözden kaçan, belki de çok önemli bir detay var. University<br />

of Fashion web sitesinde bir makalede şöyle bir tespit geçiyor:<br />

“Bu olağanüstü teknoloji ve stil birliği, moda kavramının<br />

temelini şimdiden yeniden şekillendiriyor, insan hayal gücünün<br />

sınırlarını zorluyor ve yapay zekayı tasarım alanına<br />

davet ediyor. Algoritmaların fırçalara, piksellerin kumaşlara<br />

dönüştüğü bir dünya hayal edin, veri odaklı yaratıcılığın hakimiyetini<br />

ilan ettiği bir dünya. İlk Yapay Zeka Moda Haftası<br />

bu geleceğe bir kapı niteliğinde.”<br />

VE KRITIK SORU: BUNU GERÇEKTEN<br />

ISTIYOR MUYUZ?<br />

Instagram’da bir iş modeli geliştirmeye çalışmış küçük<br />

büyük her girişimci ruh, yukarıdaki paragrafta yer alan ve<br />

tüyleri diken diken eden kelimeyi hemen gördü: Algoritma.<br />

Önceleri “Ne güzel de bir araç, istediğimiz müşteri profilini<br />

giriyoruz, binlercesini önümüze seriyor” yemiyle hayatımıza<br />

girdi, vazgeçilmez hale geldiğinde ise iş “platformda var<br />

olmak istiyorsan, algoritma ne isterse onu tasarlayıp sunacaksın”<br />

dayatmasına kadar<br />

uzandı. Yani belli bir noktadan<br />

sonra yapay zeka ile güçlendirilmiş<br />

(AI-powered) moda<br />

yerini büyük olasılıkla tasarımcıya<br />

ne tasarlaması, hatta nasıl<br />

düşünmesi gerektiğini söyleyen<br />

bir yapıya dönüşebilir. Yeryüzünde<br />

var olan verinin büyük<br />

bir bölümünün ister korumalı<br />

sistemler, ister halka açık platformlar<br />

yoluyla bir şekilde yapay<br />

zekaya yükleneceği mantığından<br />

yola çıkarsak, döndük<br />

“Modanın geleceği DAHA<br />

SÜRDÜRÜLEBILIR, TEKNOLOJI<br />

ODAKLI VE ÇEŞITLI<br />

OLACAK. Tüketiciler, giyim<br />

sektöründen ŞEFFAFLIK, ETIK<br />

UYGULAMALAR VE benzersiz<br />

deneyimler TALEP EDECEKLER.”<br />

— YAPAY ZEKA<br />

mü başa? En fazla veriye sahip olan, dünyayı yönetecekti<br />

hani…<br />

MODANIN YARDIMIYLA BÜYÜK<br />

BIRADER’DEN KAÇIŞ<br />

Peki hiç mi umut yok? Olmaz mı? İnsanın olduğu yerde<br />

umut her zaman vardır. Bu noktada, tasarım yardımıyla<br />

yapay zekaya karşı bir hareket başlatma eylemine yakından<br />

bakacağız. Malum, yapay zeka, aslında yeni bir şey değil.<br />

<strong>Özel</strong>likle büyük şehirlerde adım başı karşımıza çıkan kameralar<br />

ve bunlara bağlı yüz tanıma sistemleri günün her saatinde<br />

kim nerede kaydediyor. Bu durum aslında pek çok kişi<br />

için özel hayata müdahale demek. İtalyan moda startup’ı,<br />

Cap_able’ın kurucu ve tasarımcısı Rachele Didero bu duruma<br />

moda tasarımı yoluyla bir çözüm bulmuş: “Kameranın<br />

önünden geçerken verilerimizi verip vermemek gibi bir<br />

seçeneğimiz olmuyor” diyor ve ekliyor: “Bu nedenle size bu<br />

seçeneği sunabilen giysiler üretiyoruz.” Nasıl mı? Cap_able<br />

Manifesto koleksiyonundan bir ürün seçip giyiyor, sonra sokağa<br />

çıkıyorsunuz ve birdenbire ortadan yok oluyorsunuz.<br />

Yani yüz algılama sistemi sizi görmemeye başlıyor. İşin sırrı<br />

örgü giysilerin deseninde. İlk bakışta ne olduğu anlaşılmayan<br />

rengarenk, karışık köpek, zebra ve zürafa desenleri, yüz<br />

tarama algoritmalarının insanı hayvanmış gibi algılamasını<br />

sağlıyor. Bilgisayarlı örgü makinesi yardımıyla oluşturulan<br />

bu koleksiyon aslında Politecnico Milano’da “Gizlilik için<br />

tekstil ve makine kullanımı” başlıklı doktorasını tamamlayan<br />

Didero’nun tez projesi. Tasarımcı New York’ta yaşarken<br />

evinin bulunduğu binanın girişine yüz tanıma sistemi kurulmak<br />

istendiğinde tüm kiracıların itiraz ettiğini ve Manifesto<br />

koleksiyonu fikrinin buradan çıktığını anlatıyor: “Fikri bulmak<br />

kolaydı. Gerçeğe dönüştürmek için önce yüz tanıma<br />

yazılımını kandırmaya yardımcı olacak doğru “düşman algoritmaları”<br />

bulmak gerekiyordu.” İşin püf noktası neymiş?<br />

Düşman algoritmayı bulmak. Haydi, biz ona anti-algoritma<br />

diyelim. Tabii, Didero bu tür tasarımlar yaratabilmenin<br />

mümkün olabilmesi için moda dünyasında temel bir değişimin<br />

gerekliliğini çok net ifade ediyor: “Mühendislik ile<br />

moda tasarımı arasında bir düşünce yapısına ihtiyacımız<br />

var.” Yani modanın geleceği, öncelikle moda tasarımcılarının<br />

formasyonunda bir değişim<br />

gerektirecek. Mühendis modacılar<br />

çağına hoş geldiniz. Mühendis-mimar<br />

Virgil Abloh hayatta<br />

olsa şu anti-algoritma işine<br />

kesin bir el atardı, düşüncesi<br />

bile heyecan verici. Belki yapay<br />

zekanın modanın geleceğine en<br />

büyük yararı, anti-algoritmayı<br />

bulma çabasıyla beklenmedik,<br />

bambaşka bir tasarım evreni<br />

yaratacak olan yeni tip bir modacı<br />

anlayışına yol açmak olabilir,<br />

ne dersiniz?<br />

24 <strong>ELLE</strong>


YAPAY ZEKA’YA,<br />

“YAPAY ZEKA MODA ENDÜSTRISINI<br />

NE ŞEKILDE ETKILEYEBILIR?”<br />

DIYE SORDUK<br />

Bir yapay zeka<br />

uygulaması olan yüz<br />

tanıma sistemlerine<br />

moda yoluyla savaş<br />

açan tasarımcı Rachele<br />

Didero, markasını<br />

küresel toplumun<br />

öncelikli ihtiyaçları<br />

ve insan haklarına<br />

adamış.<br />

@capable.design<br />

1. Trend Analizi ve Tahminleri: Yapay zeka,<br />

veri analitiği ve makine öğrenme algoritmaları<br />

kullanarak moda trendlerini tahmin edebilir.<br />

Moda tasarımcıları ve markaları, YZ sayesinde<br />

tüketici taleplerini daha iyi anlayabilir ve ürün<br />

yelpazesini buna göre uyarlayabilirler.<br />

2. Kişiselleştirme: Yapay zeka, müşterilerin<br />

kişisel tercihlerini ve alışveriş alışkanlıklarını<br />

analiz ederek, onlara kişiselleştirilmiş ürün<br />

önerileri sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini ve<br />

satışları artırabilir.<br />

3. Üretim ve Tedarik Zinciri Yönetimi:<br />

Yapay zeka, üretim süreçlerini optimize<br />

etmek ve envanter yönetimini geliştirmek için<br />

kullanılabilir. Bu, stok maliyetlerini azaltabilir ve<br />

sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunabilir.<br />

4. Sanal Giyinme Deneyimleri: Sanal gerçeklik<br />

(VR) veya artırılmış gerçeklik (AR) ile birleştirilen<br />

yapay zeka, online alışveriş yaparken ürünleri<br />

sanal olarak deneme fırsatı sunabilir. Bu,<br />

çevrimiçi alışveriş deneyimini daha çekici hale<br />

getirebilir.<br />

5. Kalite Kontrolü: Ürünlerin kalitesini<br />

değerlendirmek için yapay zeka ve görüntü<br />

tanıma teknolojileri kullanılabilir. Bu, hataları<br />

tespit etmeye ve kaliteyi artırmaya yardımcı<br />

olabilir.<br />

6. Dil ve Çeviri Hizmetleri: Yapay zeka,<br />

farklı dillerdeki modayla ilgili içerikleri hızlı bir<br />

şekilde çevirebilir, böylece markaların küresel<br />

pazarlarda daha etkili iletişim kurmasına<br />

yardımcı olabilir.<br />

7. Tasarım Yardımı: Yapay zeka, tasarımcılara<br />

ilham kaynakları sunabilir ve hızlı tasarım<br />

prototipleri oluşturmalarına yardımcı olabilir.<br />

Ancak, bu olumlu etkilerin yanı sıra, YZ’nin<br />

veri gizliliği, etik ve istihdam gibi bazı<br />

endişe yaratan yönleri de vardır. <strong>Özel</strong>likle<br />

yapay zeka ile otomasyonun artması, bazı<br />

işlerin insanlar yerine makineler tarafından<br />

yapılmasına yol açabilir. Bu, endüstri içindeki<br />

iş gücü dinamiklerini etkileyebilir ve yeni beceri<br />

gereksinimlerini ortaya çıkarabilir.<br />

Sonuç olarak, yapay zeka modayı büyük<br />

ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir.<br />

Moda endüstrisinin bu teknolojik gelişmelere<br />

uyum sağlaması ve aynı zamanda etik ve<br />

sürdürülebilirlik gibi önemli konuları göz önünde<br />

bulundurması önemlidir.<br />

<strong>ELLE</strong> 25


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

ALIŞVERİŞ<br />

TERAPİSİNDE<br />

YENİ ÇAĞ:<br />

Teknoloji destekli mağaza<br />

içi well-being hareketi<br />

ÇOĞU ZAMAN ALIŞVERIŞIN<br />

KEYIFLI BIR AKTIVITE OLDUĞU<br />

DÜŞÜNÜLSE DE GERÇEK BAZEN<br />

TAM TERSI OLABILIYOR. ALIŞVERIŞ<br />

YORGUNLUĞUNUN ÜSTESINDEN<br />

GELMEK ADINA MARKALAR ARTIK<br />

MISAFIRLERINE MAĞAZA IÇI<br />

SAĞLIKLI YAŞAM DENEYIMLERI<br />

SUNUYOR.<br />

YAZI: KAYLA DOWLING<br />

FOTOĞRAFLAR: UNSPLASH<br />

İNGILIZCEDEN ÇEVIREN: AFIFE SELEN SELÇUK<br />

26 <strong>ELLE</strong>


Kişinin ruh halini iyileştirmek için alışveriş yapma<br />

eğilimi, hepimizin farkında olduğu hatta çoğumuzun<br />

uyguladığı kültürel bir olgu. Araştırmalar alışverişin<br />

zihinsel ve ruhsal sağlığı iyileştirmeye gerçekten yardımcı<br />

olduğunu gösteriyor. Avustralyalı emlak yatırım şirketi<br />

Vicinity Centres’ın yaptığı bir araştırma, Avustralyalıların<br />

alışverişi bir tür kişisel bakım uygulaması olarak gördüğünü,<br />

ankete katılanların yüzde 52’sinin alışveriş terapisinin<br />

yoga, fitness dersleri, meditasyon ve yürüyüş gibi diğer<br />

sağlıklı yaşam aktivitelerine oranla daha hızlı ve etkili bir<br />

motivasyon artırıcı olduğuna inandığını ortaya koyuyor.<br />

Katılımcıların yüzde 62’si alışverişe çıkmanın tedavi edici<br />

bir eylem olması sebebiyle çevrimiçi alışveriş yerine mağaza<br />

içi alışverişi tercih ediyor. Ancak genel kanının aksine bir<br />

AVM’de veya ana caddede yapılan alışveriş zaman zaman<br />

tam tersi etki yaratabiliyor. Bu negatif etkinin resmi bir adı<br />

bile var: Alışveriş Yorgunluğu. Merkezi Londra, Amsterdam,<br />

Melbourne ve New York’ta bulunan ödüllü deneyim<br />

tasarım stüdyosu YourStudio’nun dijital deneyim direktörü<br />

Rachel Lloyd, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Parlak aydınlatma,<br />

gürültü ve görsel uyaranların<br />

bolluğu alışveriş yorgunluğuna<br />

neden olabilir.” İşte bu nedenle<br />

markalar mağaza ortamında sakin<br />

bir atmosfer yaratmak için teknolojiye<br />

başvuruyor.<br />

The Strand Arcade,<br />

Avusturalya.<br />

ALIŞVERİŞ TERAPİSİ<br />

Vicinity Centres pazarlama, marka<br />

ve deneyim direktörü Corrine<br />

Barchanowicz “Araştırmalara<br />

baktığımızda, Avustralyalıların temel<br />

iki ilgi alanının yüz yüze alışveriş<br />

ve sağlıklı yaşam olduğunu<br />

görüyoruz” diyor ve ekliyor: “Müşterilerimize<br />

benzersiz bir deneyim<br />

sunmak için ‘alışveriş terapisi’<br />

kavramına tamamen yeni bir anlam<br />

getirerek alışveriş ve sağlıklı yaşam arasındaki boşluğu<br />

doldurma fırsatını yakaladık.” Vicinity Centres, pozitif psikoloji<br />

uzmanı Dr. Tim Sharp ile işbirliği yaparak Avustralya’da<br />

QVB, The Galeries ve The Strand Arcade olmak üzere<br />

üç noktada alışveriş yapanların ruh halini iyileştirmek için<br />

teknoloji odaklı yerleştirmeler yaptı. Enstalasyonlar üç adet<br />

çoklu duyusal sağlıklı yaşam terapisinden oluşuyor: fraktal<br />

terapi, renk terapisi ve ses terapisi. Işık gösterileri, renkli<br />

sergiler ve enerji verici ses enstalasyonları, alışveriş ortamına<br />

bütünsel bir sağlıklı yaşam deneyimi getiriyor. Bütünsel<br />

sağlık vurgusu, alışverişin teknoloji odaklı well-being hareketinin<br />

merkezinde yer alıyor. Rachel Lloyd, well-being kavramının<br />

sadece huzura ulaşmakla ilgili olduğu algısının bir<br />

yanılgıdan ibaret olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Well-being<br />

<strong>ELLE</strong> 27


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

Pozitif psikoloji uzmanı Dr. Tim Sharp ile<br />

işbirliği yapan Vicinity Centres, Avustralya’da<br />

QVB, The Galeries ve The Strand Arcade<br />

olmak üzere üç noktada alışveriş yapanların<br />

ruh halini iyileştirmek için teknoloji odaklı<br />

yerleştirmeler yaptı.<br />

aslında bundan çok daha fazlası… Fiziksel, duygusal, sosyal,<br />

ruhsal hatta kültürel bir olgu.”<br />

İŞYERINDE SAĞLIKLI YAŞAM,<br />

ALIŞVERIŞ KÜLTÜRÜYLE BULUŞUYOR<br />

Aynı ofis tasarımı sektöründe olduğu gibi mağazacılar da<br />

kendi alanlarının nöroçeşitlilik ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceklerini<br />

araştırıyorlar. Ana prensip aynı: İnsanlar temel<br />

ihtiyaçlarını karşılayan mekanlarda rahat ederler. Lloyd,<br />

“Daha derin ve kalıcı bağlar kurmak için markaların müşteri<br />

deneyimlerini önemsemesi ve tüketicilere rahat, dengeli<br />

ortamlar sunması gerekiyor” diyor. YourStudio ve marka<br />

geliştirme ofisi Dalziel&Pow, Londra’da Westfield White<br />

City alışveriş merkezindeki EE Studio mağazasını işte bu<br />

Selfridges,<br />

kampanyas<br />

yerleştirdiğ<br />

Trip’ çoklu<br />

kapsülleriyl<br />

trendinin ö<br />

aktivasyonu<br />

kapsüller, s<br />

ışığı ve kok<br />

sakinleştirm<br />

fikirden yola çıkarak tasarlamış. Mekan, markanın oyun,<br />

eğlence ve evden çalışma sistemlerini içeren akıllı ev teknolojisini<br />

sergilemek için hem dijital hem fiziksel ortamda<br />

sürükleyici bir deneyim sunuyor. Duyuları adeta okşayarak<br />

uyaran bu yolculuk, ziyaretçilerin bir odada rehberli meditasyonlara<br />

katılarak gevşemelerine yardımcı olan “Digital<br />

Spa” deneyimi ile tamamlanıyor. Markanın ürün serisinin<br />

bir uzantısı olan “Digital Spa”, teknolojinin sakinleştirici,<br />

birleştirici gücünü vurgulamak için doğa manzaralarını<br />

kullanıyor. Lloyd, “EE Digital Spa’yı tasarlarken hedefimiz,<br />

alışveriş yapan insanları hızlarını yavaşlatıp kısa bir mola<br />

vermeye yönlendirerek onlara sakince düşünme ve yeniden<br />

şarj olma alanını sağlamaktı” diyor.<br />

Vicinity Centres enstalasyonları üç adet çoklu duyusal<br />

terapiden oluşuyor: fraktal terapi, renk terapisi ve ses<br />

terapisi.<br />

TEKNOLOJININ OLUMLU ETKİSİ<br />

Geçen yıl Selfridges 2022 Superself kampanyasında daha<br />

iyi uyku ve seks vaat eden sağlıklı yaşam ürünlerinin satışı;<br />

kişisel gelişim terapisi, özgüven koçluğu ve sağlıklı beslenme<br />

28 <strong>ELLE</strong>


2022’de Superself<br />

ı sırasında mağazalarına<br />

i Sensiks ‘A Good<br />

duyusal gerçeklik<br />

e mağaza içi well-being<br />

ncüleri arasına girdi. Ses<br />

yla donatılan VR entegre<br />

ıcaklığı, hava akışını, sesi,<br />

uyu kontrol ederek duyuları<br />

ek için tasarlandı.<br />

rehberliği gibi mağaza içi aktivitelerle desteklendi. Selfridges<br />

aynı kampanya dahilinde ayrıca gerçeklik ve simülasyon<br />

arasındaki sınırları kaldırma hedefiyle Duyusal Gerçeklik/<br />

Sensory Reality (SR) uygulamaları tasarlayan Sensiks markasının<br />

‘A Good Trip’ çoklu duyusal gerçeklik kapsüllerini<br />

mağazalarına yerleştirip teknoloji destekli alışveriş terapisi<br />

trendinin öncülerinden biri oldu. Kapsül içinde kendisini<br />

VR destekli hiper gerçekçi bir ortamda bulan katılımcının<br />

sıcaklık, hava akışı, ses, ışık ve koku desteğiyle tüm duyuları<br />

uyarılıp sakinleşmesi sağlandı. Bu aslında kişinin genel ruh<br />

halini iyileştirmek, stresi azaltmak, dolayısıyla fiziksel sağlığa<br />

fayda sağlamak için tasarlanmış klinik bir psikoterapi<br />

tedavi aracı. Mağaza içi well-being deneyimi trendi kapsamında<br />

özel bir kampanyanın parçası olarak sergilenen bu<br />

kapsüller, gelecekte de büyük mağazalarda ve alışveriş merkezlerinde<br />

uzun süreli kullanım potansiyeline sahip.<br />

“Bu tür dijital deneyimlerin müşterinin marka algısını<br />

olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum. Markaların tüketiciye<br />

ulaşabilmek için, ister çevrimiçi ister çevrimdışı<br />

olsun, hedef kitlenin bütünsel ve bireysel ihtiyaçlarını karşılayan<br />

kesintisiz, duyarlı ve sorunsuz alışveriş deneyimleri<br />

yaratmaları gerekiyor” diye açıklıyor Lloyd. Teknoloji destekli<br />

well-being deneyimleri, markaların değerlerini ifade<br />

etmelerine ve kültürel diyaloglarda kendilerini konumlandırmalarına<br />

yardımcı oluyor. Ayrıca keyifli ortamlar yaratıp<br />

müşterilerin kendilerini mutlu hissetmelerini sağlıyor.<br />

Mutluluk hissi ise, alışveriş terapisinin doruk noktası olduğuna<br />

göre, tüketicinin gelecekte geri döneceğinin garantisi.<br />

Londra’daki EE Studio<br />

mağazasındaki ilgi çekici<br />

duyusal deneyim, ziyaretçilerin<br />

bir odada rehberli<br />

meditasyonlara katılarak<br />

gevşemelerine yardımcı olan<br />

Digital Spa ile tamamlanıyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 29


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>STİL<br />

ZANAATKARLAR<br />

makinelere karşı<br />

YAPAY ZEKA ÇAĞI ZIYADESIYLE HUZURSUZ EDICI GELIŞMELERE YÖN VERIRKEN BAZI<br />

TASARIMCILAR ETKISI KANITLANMIŞ GELENEKSEL YÖNTEMLERE GERI DÖNÜYOR.<br />

YAZI: VERONIQUE HYLAND İNGİLİZCEDEN ÇEVİREN: AFİFE SELEN SELÇUK<br />

30 <strong>ELLE</strong>


Çok yakın<br />

bir gelecekte<br />

giysilerimiz<br />

renk, sıcaklık<br />

ve hatta<br />

beden<br />

değiştirme<br />

özelliğine<br />

sahip<br />

olabilecek.<br />

Ve mesela<br />

bizler egzersiz<br />

yaparken<br />

buna uygun<br />

olarak esneklik<br />

gösterip<br />

sonrasında da<br />

eski şekline<br />

dönebilecek.<br />

Seksi bir surat ifadesi takınmış bebek yüzlü modelin<br />

incecik, sapsarı saç örgüleri, araya gökkuşağı renkli<br />

yünler katılmış krem rengi kazağının dokusu içinde<br />

kayboluyor. Bu görünümü, son yıllarda moda<br />

dünyasına nüfuz eden DIY/kendin yap hareketinin bir yan<br />

ürünü olarak görmek mümkün. Bu gösterişli örgü kazağı bir<br />

de yüksek bel deri bir şortla kombinlediniz mi, tamam, Ella<br />

Emhoff gibi şehir merkezinde yaşayan bir it girl’ün anında<br />

rağbet edeceği bir görünüm yakaladınız demektir. Tek<br />

sıkıntı, bu imajdaki model de kazak da podyum da gerçek<br />

değil. Hepsi, nisan ayında New York’ta Spring Studios’da<br />

düzenlenen AI Moda Haftası’nda görücüye çıkan ve Kazak<br />

tasarımcı Alena Stepanova’nın yapay zeka yardımıyla yarattığı<br />

tasarım ve imajlar…<br />

AI Moda Haftası, hayali görünümleri gerçekmiş gibi<br />

göstermenin yanında gerçek dünyaya ait bazı önyargıları da<br />

görünür kıldı. Moda dünyasının yakından takip ettiği haber<br />

sitesi Business of Fashion’ın bu konudaki yorumu ilginç.<br />

Site, “Yapay zeka bize, bugün podyumları domine eden modellerin<br />

ince, belirgin elmacık kemikli kişiler olduğunu söylüyor”<br />

diyor. Hintli tasarımcı Ravieshwar Singh ise, etkinliğin<br />

sanal podyumunda ırksal çeşitliliğe önem verilmediğini<br />

ve engellilerin temsil edilmediğini vurgulayıp bu durumu<br />

protesto etti. Son zamanlarda çeşitli ırklardan insan modeller<br />

yerine yapay zeka tasarımı modelleri kullanmayı tercih<br />

eden markalar da çeşitli eleştirilere maruz kaldılar. Bunun<br />

sebebi New York dergisinde yazan ve HFS araştırma ve<br />

analiz şirketinin kurucu ve CEO’su Phil Fersht tarafından<br />

“yapay çeşitlilik” olarak adlandırılan bir fenomen yaratmaları<br />

ve teknolojinin modellere yönelik istihdam tehdidi.<br />

Buna rağmen yapay zekanın modada sunabileceği olanakları<br />

tam anlamıyla benimseyenler de yok değil. Mart<br />

ayında McKinsey & Company tarafından yayınlanan bir rapor,<br />

önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde teknolojinin moda, giyim<br />

ve lüks sektörlerine 150 ila 275 milyar dolar arasında katkı<br />

sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Mayıs ayında Google, yapay<br />

zeka kullanarak geliştirilmiş yeni arama motorunu test<br />

edeceğini duyurdu ve Farfetch, lüks uygulamalar geliştirmek<br />

için Microsoft ile işbirliği yapıyor. Fashable adlı yapay<br />

zeka startup şirketi, trendlerle uyumlu tasarımlar oluşturuyor,<br />

Cala tasarım platformu ise kullanıcıların DALL-E<br />

teknolojisini kullanarak metin açıklamalarından görseller<br />

oluşturmalarını sağlıyor. Yani kişisel özelliklerinize uygun<br />

giysiler bulmak veya tasarlamak, yakında sadece birkaç<br />

klavye vuruşu ötenizde olacak.<br />

İşin karanlık yüzü ise korkutucu. Yapay zekanın insanların<br />

mesleklerini tehdit etmesi, göz ardı edilemeyecek<br />

kadar büyük bir sorun. Örneğin, grev yapan Hollywood yazarlarının<br />

talepleri arasında; ‘yapay zekanın işlerini çalmasının<br />

önlenmesi’ de yer alıyor. Hatta “yapay zekanın babası”<br />

olarak bilinen Geoffrey Hinton bile, New York Times’daki<br />

yazılarında teknolojinin toplum için olumsuz sonuçları konusunda<br />

uyarılar yapıyor. Bu durumda moda sektörünün<br />

de endişe edecek çokça nedeni olduğunu düşünmek yanlış<br />

olmaz. Bireysellik ve yaratıcılık üzerine kurulu bu sektörde<br />

robotların yükselmesi, kâr marjları zaten dar olan genç tasarımcılar<br />

için korkunç sonuçlar getirebilir. İşte bu nedenle,<br />

geleceği beklenmedik bir yönde ele almak, yazılım satırları<br />

yerine yaratıcı ellere ve zihinlere daha fazla değer vermek<br />

gerekiyor. <strong>Özel</strong>likle “kendi ülkelerinin etnik zanaat geleneklerini<br />

kullanarak bunları giyilebilir sanata dönüştürmeyi<br />

başaran tasarımcıları desteklemek önemli. En azından şimdilik<br />

bu, yapay zekanın alternatif üretemeyeceği bir kıvılcım.”<br />

—Véronique Hyland<br />

<strong>ELLE</strong> 31


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

MODANIN<br />

YARINI<br />

HAZIRSANIZ, MODA DÜNYASINDA BIR UZAY YOLCULUĞUNA ÇIKIYORUZ! METALIK DOKULARIN<br />

PARILTISI, SOYUT DESENLERIN CAZIBESI VE FÜTÜRISTIK TASARIMLARIN ENERJISI, MODA<br />

SAHNESINE BIR DOZ ILERIYE DÖNÜK BÜYÜ KATIYOR. BU TRENDLER, SIRADANLIĞIN ÖTESINE<br />

GEÇIP, BIZE BUGÜNÜN ÖTESINDE BIR DÜNYANIN KAPISINI ARALIYORLAR. GÖZLERINIZI<br />

KAMAŞTIRMAK, HAYAL GÜCÜNÜZÜN SINIRLARINI ZORLAMAK VE STILINIZI GELECEĞE TAŞIMAK<br />

IÇIN ŞIMDI BU EŞSIZ MODA MACERASINA KATILIN!<br />

YAZI: GİZEM İNCE FOTOĞRAFLAR: LAUNCHMETRICS SPOTLIGHT, GETTY IMAGES TÜRKİYE<br />

32 <strong>ELLE</strong>


Chriselle Lim<br />

SHIATZY CHEN<br />

BEATRICE B<br />

PACO RABANNE<br />

Caroline Hu<br />

PARLAK gelecek<br />

Gümüş ve altının büyülü dokunuşu, moda<br />

dünyasında adeta bir zaman tüneli açıyor. Metalik<br />

trendi, bize fütüristik bir vizyonun kapısını aralıyor;<br />

parlaklık ve sofistike tasarımlarla geleceği giyiyoruz.<br />

FASSBENDER<br />

Nataly Osmann<br />

Pernille<br />

Rosenkilde<br />

Fer Millan Delaroiere<br />

8<br />

3<br />

1<br />

5<br />

7<br />

2<br />

4<br />

6<br />

1. Metalik streç jarse ve tül tayt, 16.000 TL, MUGLER 2. Küpe, 1499 TL, H&M STUDIO 3. Metalik kolsuz bluz, 760 TL, ZARA 4. Metalik deri büstiyer,<br />

23.000 TL, MARC JACOBS 5. Gümüş deri midi etek, 145.000 TL, BOTTEGA VENETA 6. Lame geniş paça pantolon, 40.000 TL, BRUNELLO CUCINELLI<br />

7. Yakasız gümüş file ceket, 111.000 TL, PACO RABANNE 8. Metalik deri pantolon, fiyatı henüz belli değil, CEREN OCAK<br />

BLUMARINE<br />

<strong>ELLE</strong> 33


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

Selma Kaci<br />

SCHIAPARELLI HC<br />

Copenhagen<br />

Fashion Week<br />

Alexandra Guerain<br />

DESEN dalgası<br />

Victoria Magrath<br />

Soyut desenler, moda dünyasının DNA’sını yeniden<br />

yazıyor. Bu trend, geometri ve sanatsal özgürlüğün<br />

mükemmel bir birleşimini sunarak bize fütüristik<br />

bir estetiği armağan ediyor. Her çizgi, her renk,<br />

geleceğin izlerini taşıyor gibi.<br />

MISCI<br />

FERRARI<br />

PAUL SMITH<br />

Emy Venturini<br />

6<br />

3<br />

1<br />

5<br />

7<br />

2<br />

4<br />

1. Desenli krep mini elbise, 16.000 TL, ACNE STUDIOS 2. Desenli topuklu bot, fiyatı henüz belli değil, ALEXANDER McQUEEN/BEYMEN 3. ‘High Sea’<br />

arkası açık baskılı streç mini elbise, 15.000 TL, LOUISA BALLOU 4. Grafik baskılı arkası açık dokuma maxi elbise, fiyatı henüz belli değil, VICTORIA<br />

BECKHAM/BEYMEN 5. Soyut desenli kolsuz bluz, 18.000 TL, PAUL SMITH 6. Baskılı ipek elbise, 62.000 TL, ROBERTO CAVALLI<br />

7. Uzun baskılı saten elbise, 144.000 TL, PRADA<br />

34 <strong>ELLE</strong>


DE VILMORIN HC<br />

KEI NINOMIYA<br />

Paris Street<br />

Style<br />

VAN HERPEN HC<br />

TASARIM devrimi<br />

Gelenekselin ötesine geçen tasarımlar, geleceğin moda haritasını<br />

çiziyor. Fütüristik tasarımlar, kendimizi yeni bir çağın içinde<br />

bulduğumuzun habercisi. Giyimde özgünlük arayışındaysanız, bu<br />

trend sizin için buna açılan dev bir kapı olabilir.<br />

Big Latto<br />

Paris Street Style<br />

WUN HC<br />

THREE AS FOUR HC<br />

Katya Tolstova<br />

7<br />

4<br />

1<br />

3<br />

6<br />

2<br />

5<br />

1. Kadife payetli mini elbise, fiyatı istek üzerine, BALMAIN 2. ‘Planet of love’ taç, 11.000 TL, GAIOS 3. Pelerin görünümlü işlemeli tül şeritli ipek<br />

karışımlı lame elbise, 270.000 TL, OSCAR DE LA RENTA 4. ‘Illusion’ topuklu uzun bot, fiyatı istek üzerine, LOUIS VUITTON 5. ‘Sun’ küpe, 2550 TL,<br />

GOOD THINGS 6. ‘LVR Exclusive’ organze tül elbise, 120.000 TL, ZIMMERMANN 7. Oversize orkide kolye, fiyatı henüz belli değil, ALEXANDER<br />

MCQUEEN/BEYMEN<br />

<strong>ELLE</strong> 35


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

‘Celeste’ mavi<br />

safir, yeşim taşı<br />

ve pırlantalı<br />

küpe,<br />

435.000 TL,<br />

NADINE AYSOY<br />

Siyah ve beyaz<br />

pırlantalı sarı<br />

altın küpe, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

KAVANT &<br />

SHARART<br />

Safir ve<br />

pırlantalı<br />

beyaz altın<br />

küpe, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

GARRARD<br />

‘Cymbale’ yakut, oniks<br />

ve pırlantalı kolye,<br />

‘Beautés du Monde’<br />

koleksiyonu, fiyatı istek<br />

üzerine, CARTIER<br />

ZAMANIN<br />

ötesinde parlayan<br />

FÜTÜRISTIK MÜCEVHERLER, PARILDAYAN SANAT ESERLERI OLARAK, GEÇMIŞI<br />

SONSUZLUĞA TAŞIYARAK GELECEĞI YARATIYOR. HER BIR TAŞ, MODA DÜNYASININ<br />

SINIRLARINI AŞAN BIR YOLCULUĞUN BAŞLANGICI, ADETA BIR BILIM KURGU MASALININ<br />

GERÇEKLEŞMIŞ HALI.<br />

HAZIRLAYAN: GİZEM İNCE<br />

‘Chandra’ siyah mine,<br />

ve pırlantalı küpe, fiyatı<br />

istek üzerine, MEVARİS<br />

‘Making Waves’ beyaz<br />

pırlanta, gri pırlanta ve geri<br />

dönüştürülmüş beyaz altın<br />

yüzük, fiyatı istek üzerine,<br />

STEPHEN WEBSTER<br />

‘Akh-Ba-Ka’<br />

pırlantalı<br />

yüzük, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

MESSIKA<br />

36 <strong>ELLE</strong>


Holografik<br />

kolye, ‘Carte<br />

Blanche’<br />

koleksiyonu,<br />

fiyatı istek<br />

üzerine,<br />

BOUCHERON<br />

‘Ruban’<br />

pırlantalı<br />

karartılı altın<br />

küpe, fiyatı istek<br />

üzerine, REZA<br />

Safir küpe, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

CHOPARD<br />

‘Jardin Star’<br />

pırlantalı yüzük,<br />

138.000 TL,<br />

BEE GODDESS<br />

Pırlantalı beyaz<br />

altın oval yüzük,<br />

30.000 TL, PS<br />

ONE JEW<strong>ELLE</strong>RY<br />

Beyaz altın<br />

pırlanta küpe,<br />

fiyatı istek<br />

üzerine, EÉRA<br />

Beyaz ve siyah<br />

pırlantalarla döşeli<br />

küpe, fiyatı istek<br />

üzerine, POMELLATO<br />

<strong>ELLE</strong> 37


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>STİL<br />

ŞU AN VE GELECEK<br />

arasında<br />

BUGÜNDEN GELECEĞI TASARLAYAN MARKALARDAN MIU MIU<br />

SONBAHAR/KIŞ 2023-24 KOLEKSIYONU IÇIN HAZIRLADIĞI MIU MIU<br />

LIVE! KAMPANYASI ILE ŞU AN ILE GELECEK ARASINDA, HEM HER YERDE<br />

HEM DE HIÇBIR YERDE OLMA KAVRAMLARINI VURGULUYOR.<br />

Miuccia Prada<br />

siyaset bilimi<br />

mezunu, eski<br />

profesyonel<br />

pandomimci,<br />

feminist,<br />

komünist,<br />

gizemli<br />

hayatıyla<br />

dikkatleri<br />

çeken ve<br />

modern sanat<br />

koleksiyonu<br />

yapan<br />

etkileyici bir<br />

tasarımcı.<br />

1993 senesinde Miuccia Prada tarafından Prada S.p.A.<br />

bünyesinde kurulduktan ve tasarım dünyasına adım<br />

attıktan bir yıl sonra, Amerika’nın En İyi Uluslararası<br />

Tasarımcısı Ödülü’ne layık görülen Miu Miu, her sezon<br />

özgür, güçlü ve trend parçalar tasarlamaya devam ediyor.<br />

Her koleksiyonunda şaşırtmayı seven Miu Miu, Sonbahar/<br />

Kış 2023-24 kampanya çekiminde karakterleri içinde bulunduğumuz<br />

an ile gelecek arasına konumlandırarak hem<br />

içe hem de dışa dönük bir duruş sergiliyor.<br />

Multidisipliner oyuncu kadrosunda şarkıcı-söz yazarı<br />

Ethel Cain, oyuncu Emma Corrin, Mia Goth ve Zhao Jinmai,<br />

model Amelia Grey Hamlin ve Annabelle Weatherly<br />

ile Zaya Wade’in yer aldığı kampanyada, bu önemli isimlerin<br />

performansları bir an canlıyken bir an içe dönük hatta<br />

mesafeli bir hale bürünüyor. Üzerine çalışılmış bir yön kaybı<br />

meydana geliyor, bilindik olan bozuluyor. Aynı karışıklık koleksiyonda<br />

da kendini gösteriyor. Zarif hırka-kazak takımları,<br />

diz boyu kalem etekler ve ağır, kalın yünlerle hazırlanmış<br />

oversize parçalar koleksiyonda ön plana çıkıyor.<br />

Normalde gizlenen çorapların lastikleri, eteksiz giyilen<br />

özel çamaşırlar ve narin kombinezonlar göz önüne çıkıyor.<br />

Doğallık ve rahatlık kıyafetlerde gizemli bir hisle örtülüyor,<br />

insanlar içine kapanmış, izole ve huzurlu bir şekilde ön<br />

plandan arka plana doğru hareket ediyor. Evrensel olarak<br />

bilinen altüst ediliyor, dünyaya farklı bir gözle bakılıyor.<br />

Unutmadan, kampanya fotoğraflarını Zoe Ghertner çekmiş.<br />

38 <strong>ELLE</strong>


elle kızlarının<br />

eğlenceli dünyası<br />

FACEBOOK /<strong>ELLE</strong>Turkey<br />

<strong>ELLE</strong> kızlarının<br />

bakış açısıyla<br />

en güzel Fotoğraflar<br />

BURADA TAKİPTE KALIN<br />

INSTAGRAM/<strong>ELLE</strong>Turkiye<br />

her yerde!<br />

<strong>ELLE</strong>'İn İlham veren dünyası İçİn<br />

YOUTUBE kanalımıza abone olmayı unutmayın!<br />

YOUTUBE/<strong>ELLE</strong>türkiye<br />

MODA, TREND, STİL,<br />

GÜZELLİK VE GÜNCEL<br />

OLAN HER ŞEYİ,<br />

HER AY VE HER AN<br />

<strong>ELLE</strong>’DE PAYLAŞIYORUZ...<br />

Tablet dergİnİz<br />

her ay zengİnleştİrİlmİş<br />

İçerİğİyle<br />

Apple Store'da ve<br />

Google Play'de!<br />

GÜNCEL HABERLER<br />

TÜM DETAYLARIYLA BU ADRESTE<br />

Dünyada ve Türkiye'de ne oluyorsa,<br />

anında İşte tam burada.<br />

TWITTER/<strong>ELLE</strong>Turkey


SAHALARI, HAYATIMIZI VE YOLLARI<br />

GÜNEŞ GİBİ ISITIYOR!<br />

ZEHRA<br />

GÜNEŞ<br />

ÜLKEMIZI GURURLANDIRAN AVR<strong>UP</strong>A<br />

ŞAMPIYONLUĞUNU KUTLADIĞIMIZ<br />

GÜNLERDE, MİLLİ VOLEYBOLCUMUZ<br />

ZEHRA GÜNEŞ İLE BULUŞ<strong>UP</strong> ÇOK DAHA<br />

GÜZEL VE SÜRDÜRÜLEBILIR BIR GELECEĞIN<br />

HAYALLERINI KURDUK. ONA EŞLİK EDENSE,<br />

GÜNLÜK HAYATINDA KULLANDIĞI TAMAMEN<br />

ELEKTRİKLİ MERCEDES-BENZ MODELİ EQB.<br />

RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN<br />

FOTOĞRAFLAR: FIRAT MERİÇ<br />

MODA DIREKTÖRÜ: ASLI ASIL<br />

40 <strong>ELLE</strong>


Siyah uzun ‘Chain’<br />

elbise, 4750 TL,<br />

HERFETCH Epoksi küpe,<br />

429,95 TL, ZARA<br />

Elektrikli otomobiilerin<br />

dünyasında öne çıkan<br />

Mercedes, EQB ile<br />

farklı bir karakter ortaya<br />

koyuyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 41


ZEHRA GÜNEŞ KİMDİR?<br />

• VakıfBank SK ve A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncusu. .• 7 Temmuz 1999 doğumlu. • Yengeç burcu. • Boyu 1.97 m.<br />

• 13 yaşında başladığı voleybol kariyerinde VakıfBank, İstanbul BB, Beşiktaş’ta forma giyen Zehra Güneş, A Milli Kadın<br />

Voleybol Takımı’nın 2019 yılında gümüş madalya ve 2021 yılında bronz madalya kazanmasında önemli rol oynadı.<br />

• Milli takım kariyeri 2013’te başladı.<br />

• 2017’de VakıfBank takımında oynamaya başladı. VakıfBank’la ikişer kez Dünya Kulüpler ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu<br />

oldu. Bunun dışında genç yaşına karşın dört Sultanlar Ligi ve iki Kupa Volley şampiyonluğu da kazandı. Milli takım<br />

formasıyla da 2019 Avrupa Şampiyonası’nda gümüş, 2021’de bronz madalyayı boynuna taktı. Halen dünyanın en iyi<br />

orta oyuncularından biri. • İzlemekten en çok keyif aldığı sporcu Maja Poljak. O da bir orta oyuncu. • Kız kardeşleri de<br />

profesyonel voleybolcu. • Kitap okumayı çok seviyor, serbest deneme yazıları yazıyor, piyano çalmayı öğreniyor.<br />

• En sevdiği film “A Star Is Born”.<br />

42 <strong>ELLE</strong>


Kırmızı kalp yakalı<br />

midi elbise, 68.950 TL,<br />

DOLCE&GABBANA Loafer,<br />

28.450 TL, FERRAGAMO/<br />

BEYMEN Gümüş küpe,<br />

moda direktörüne ait<br />

<strong>ELLE</strong> 43


44 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah oversize pardösü, 79.950 TL, Gümüş logo<br />

detaylı deri kemer, 16.950 TL, Siyah bot, 37.950 TL,<br />

‘Reverse Xpander 2.0’ güneş gözlüğü, 34.950 TL, hepsi<br />

BALENCIAGA Parlak taşlı sallantılı küpe (teki kullanıldı),<br />

529,95 TL, ZARA Gümüş küpe (teki kullanıldı), 2595 TL,<br />

MER’S Gümüş daire küpe (teki kullanıldı), Dantelli külotlu<br />

çorap, ikisi de moda direktörüne ait


“PROFESYONEL ATLET OLMAK BENİ<br />

HEYECANLANDIRIYOR.YAŞAM ŞEKLI,<br />

KAZANMA HIRSI, TAKIMI ILERI TAŞIMA AZMI<br />

VE ADANMIŞLIK... ÖĞRENILMIŞ BIR DUYGU<br />

MU BILMIYORUM ÇÜNKÜ 11 YAŞIMDAN<br />

BERI BU DUYGUYLA BÜYÜYORUM.”<br />

ZEHRA GÜNEŞ<br />

<strong>ELLE</strong> 45


Beyaz tulum, 8995 TL,<br />

VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />

Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />

ikisi de moda direktörüne ait


Siyah uzun ‘Chain’ elbise,<br />

4750 TL, HERFETCH Epoksi<br />

küpe, 429,95 TL, ZARA<br />

<strong>ELLE</strong> 47


48 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah uzun ‘Chain’ elbise, 4750 TL, HERFETCH Epoksi küpe, 429,95 TL, ZARA


Beyaz tulum, 8995 TL,<br />

VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />

Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />

ikisi de moda direktörüne ait<br />

<strong>ELLE</strong> 49


50 <strong>ELLE</strong>


Beyaz tulum, 8995 TL,<br />

VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />

Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />

ikisi de moda direktörüne ait<br />

<strong>ELLE</strong> 51


52 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah oversize pardösü,<br />

79.950 TL, Gümüş<br />

logo detaylı deri kemer,<br />

16.950 TL, ‘Reverse<br />

Xpander 2.0’ güneş<br />

gözlüğü, 34.950 TL,<br />

hepsi BALENCIAGA Parlak<br />

taşlı sallantılı küpe (teki<br />

kullanıldı), 529,95 TL,<br />

ZARA Gümüş küpe (teki<br />

kullanıldı), 2595 TL,<br />

MER’S Gümüş daire küpe<br />

(teki kullanıldı), moda<br />

direktörüne ait


<strong>ELLE</strong> 53


54 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah parlak taşlı elbise,<br />

13.470 TL, SANDRO<br />

Tayt, 28.450 TL, Güneş<br />

gözlüğü, 3900 TL, ikisi de<br />

DOLCE&GABBANA<br />

Kemer etek, 22.950 TL,<br />

DICE KAYEK Siyah bot,<br />

37.950 TL, BALENCIAGA<br />

Gümüş daire küpe, moda<br />

direktörüne ait


<strong>ELLE</strong> 55


“KENDİME LİMİT KOYMAK<br />

İSTEMİYORUM. ÖDÜLLER,<br />

KAZANIMLAR... BUNLAR BU<br />

YOLCULUĞUN BİR PARÇASI. GELECEĞİ<br />

MERAK EDİYORUM,<br />

HAYAL DE EDİYORUM; ZATEN O<br />

YÖNDE DE KENDİME PEK ÇOK AÇIDAN<br />

BUGÜNDEN YATIRIM YAPIYORUM.”<br />

ZEHRA GÜNEŞ<br />

56 <strong>ELLE</strong>


Mavi tek kollu body, 20.495 TL,<br />

ALAIA/BEYMEN Siyah fermuar<br />

detaylı deri etek, 122.950 TL,<br />

ALEXANDER MCQUEEN ‘Mehry’<br />

güneş küpe 9450 TL, NINON<br />

Saç: Burhan Çılgın<br />

Makyaj: Ece Birsen<br />

Prodüktör: Belce Türker<br />

Fotoğraf Asistanları:<br />

Burhan Canlı, Müçteba Cihan<br />

Moda Direktörü Asistanı:<br />

Damla Hasanreisoğlu<br />

Moda Ekibi Asistanı:<br />

Zeynep Kavasoğlu<br />

Makyaj Asistanları:<br />

Tülin Avcı, Bahar Beklemez<br />

Stüdyo: MGX Stüdyo<br />

<strong>ELLE</strong> 57


Hepimizi mutluluktan havalara uçuran, bu spor dalına<br />

ilgimizi üçe beşe katlayan şampiyonluk ve dünya çapında<br />

yankı uyandıran 2023 CEV Kadınlar Avrupa<br />

Voleybol Şampiyonası birinciliğinin ardından Zehra<br />

Güneş’i (voleybolla hiç ilgilenmeyenlere dahi) tanıtmaya<br />

gerek yok. Öncesinde de gerek yoktu tabii ancak şimdilerde<br />

hepimizin güneşi o! Sosyal medyada sizler de ünlü video/reels’leri<br />

yerine Filenin Sultanları video ve reels’lerine sardınız<br />

mı? Biz bu muhteşem takım ve ekibiyle ilgili ne varsa sosyal<br />

dünyadan, kopamıyoruz! Şimdi de Zehra Güneş ile keyifli bir<br />

yolculuğa çıkmaya ve gelecekle ilgili pek çok şeyi dahil eden<br />

konuşmamıza eşlik etmeye ne dersiniz?<br />

Sizi tanımayan yok, yine de hikayenizin nerede ve nasıl<br />

başladığını hatırlatalım. Voleybola dair ilk önemli adım<br />

sizce hayatınızda nerede ve nasıl atıldı?<br />

Kitap okumayı seven, yaşıtlarına göre epey uzun boylu, çevreyi<br />

gözlemleeyi seven, belki de birazcık utangaç bir çocuktum.<br />

VakıfBank Kulübü’nün o zamanki okulumuza seçmelere gelmesiyle<br />

başladı hikaye. Voleybol için yaşayan bir çocuk olduğumu<br />

söyleyemem ama beden eğitimi öğretmenimin ısrarı,<br />

seçmelere girmem hikayenin ilk sayfaları oluyor...<br />

Sonrası planlı mıydı yoksa gelişmeler sizin için de sürpriz<br />

oldu mu? Voleybolun mesleğiniz olması kaçınılmaz mıydı?<br />

Yolculuk başlamıştı ama yolculuğun nasıl devam edeceği<br />

bugün bile sürprizlerle dolu. 11 yaşındaki bir kıza her okul<br />

çıkışı evden yemek getirip, iki vasıta antrenmana götüren bir<br />

aile, küçük iki kız kardeş, futbolcu olma yolunda yetenekli bir<br />

ağabey... Voleybolcu olmam kaçınılmaz mıydı? Spor dünyası<br />

mutlu sonla biten bir film gibi değil; daima zorlamanız, pes etmemeniz<br />

ve adanmanız gerekiyor.<br />

Çok küçükken başka bir mesleğin hayalini kurmuş muydunuz?<br />

Astronot olurdum, buna eminim. Kutup Yıldızı’nın peşinde<br />

bir astronot...<br />

Maçlar/şampiyonluklar kazanıldığında, başarı geldiğinde,<br />

bu, işin en ışıltılı, keyifli kısmı. Bu mesleğin zorlayıcı,<br />

kısmı hangisi, maç mı antrenman mı veya nedir?<br />

Ne antrenmanlar, ne maçı kaybetmek... Psikolojik olarak bence<br />

tüm süreci yönetebilmek; maç içinde ya da sezon içinde<br />

yaşadığınız düşüşleri ya da muhteşem performansı anlamak<br />

ve yönetebilmek. En iyi ya da en zor gününüzde objektif olup,<br />

yola devam edebilmek. Şampiyonluklar, kupalar, bireysel<br />

ödüller... Bunların hepsi çok önemli ama esas önemli olan yolculuğu<br />

sürdürebilmek, pembe veya gri toz bulutunda kaybolmamak.<br />

Zehra Güneş’in “normal” bir günü nasıl başlar, nasıl devam<br />

eder?<br />

Hangi kıtada ve zaman diliminde olduğum fark etmeksizin,<br />

güzel bir kahve... Milli Takım ya da Kulüp sezonundaysam,<br />

günde 4-6 saat arası antrenmanımız oluyor. Arada dinlenme,<br />

masaj gibi rutinlerimiz var. Sabahtan akşama kadar genelde<br />

kulüpte ya da kampta oluyoruz.<br />

“Sporcu gibi” yaşamak size zor geliyor mu yoksa bunu da<br />

her şeyiyle seviyor musunuz?<br />

Başka türlü yaşamayı bilmiyorum ki! Zorlukları var tabii ki<br />

hem fiziksel hem mental. Hangi mesleğin zorluğu yoktur ki?<br />

Kötü geçen, kaybedilen bir maç sizi nasıl etkiliyor? Hep<br />

“sporcu kaybı anında silmeli, gelecek maçlara odaklanmalı”<br />

deniyor. Kaybedilen bir maç daha da hırslandırıyor mu?<br />

Voleybol bir takım oyunu, o gün en iyi versiyonunuz sahada<br />

olsa dahi, takım olarak sinerji yakalayamazsanız kazanmak<br />

pek mümkün olmayabiliyor. Kaybetmek hırslandırır mı? Kaybetmek<br />

değil, kendi potansiyelimi ortaya koyamamak, daha<br />

iyisini yapabileceğimi ya da takım olarak yapabileceğimizi bilirken<br />

yapamamak beni düşündürür. Kendimi eleştirmekten<br />

veya tartmaktan, bir sonraki mücadele için kendimle ilgili yeni<br />

bir bilgi edinmekten kaçınmam.<br />

Maçlara mental olarak nasıl hazırlanıyorsunuz? Gününüzün<br />

nasıl geçtiği sizi olumlu/olumsuz etkiliyor mu?<br />

Çok uzun yıllardır bir spor psikoloğum var. Zihnimi yönetmeyi,<br />

fiziksel iniş çıkışlar sırasında potansiyelimi yönetmeyi uzun<br />

yıllardır çalışıyorum. En az fiziksel dayanıklılıktan daha fazla<br />

emek verdiğim bir şey olabilir bu…<br />

Sahada/maçta her karar mantıkla mı veriliyor? Yoksa duygular<br />

veya karakteristik özellikler de devreye giriyor mu?<br />

Pek çok spor dalında olduğu gibi voleybolda da kararlar, daha<br />

önce alınmış doğru ya da hatalı milyonlarca kararın... hafızanın<br />

(doğru kelime galiba bu) tezahürü. Risk alabilmek ya da<br />

liderlik gösterebilmek, bence sizin de bahsettiğiniz gibi karakteristik<br />

ve belki biraz da tecrübe ile ilgili…<br />

Voleybol sizin DNA’nızda var dersek abartmış olur muyuz?<br />

Boşnak kökenli olduğumuzu biliyorsunuz. Annemin boyu 1.90<br />

metre; lise yıllarında basketbol oynamış. Ağabeyim futbolcu,<br />

kardeşlerim voleybolcu… Sanırım abartmış olmuyoruz.<br />

Beslenmeniz de farklıdır. Ve iyi bir aşçı mısınız? Mutfağa<br />

girmeyi sever misiniz?<br />

Boşnak olup da yemek yapmayı ve yemeyi sevmeyen yoktur!<br />

Diyetisyenim var; sportif anlamdaki turnuva yoğunluğuna<br />

göre vücuduma yönelik bir program uyguluyoruz.<br />

Ailenize sorsak, onlar açısından en büyük zorluk veya fedakarlık<br />

nedir, ne söylerler?<br />

Dört çocuklu bir aile. Kısıtlı imkanlar... Onlar adına cevaplamam<br />

doğru olmaz ama ne kadar teşekkür etsem az. Profesyonel<br />

bir sporcunun ailesi olmak hiç kolay değil; kız kardeşlerim<br />

de voleybolcu... Fedakarlık hiç bitmiyor.<br />

Büyük kararlar alırken kime danışırsınız, kimin veya kimlerin<br />

fikrini alırsınız?<br />

Öncelikle kendime. Karar vermek, bir seçim - çok ciddi bir beceri.<br />

Saha içinde sürekli karar vermemiz gerekiyor. Bu da esasında<br />

karar verme yetimizi saha dışında da artıran ve geliştiren<br />

bir durum. Hangi konu ile ilgili karar vereceğime bağlı olarak,<br />

akıl danıştığım kişiler var ama son karar hep bana ait.<br />

“Keşke bu huyumdan vazgeçsem” dediğiniz nedir?<br />

Bazen çok “challenger” olabiliyorum. Saha içinde sonuç istemediğim<br />

gibi olduğu zaman bu beni çok üzüyor ve yıpratıyor.<br />

58 <strong>ELLE</strong>


Zaman zaman kabullenmem gerektiğini biliyorum ama benim<br />

için hala çok kolay olmuyor.<br />

“İyi ki böyleyim” dediğiniz bir şey?<br />

Yeniden başlayabilme özelliğimi seviyorum. Olaylar karşısında<br />

kendimi en yalın haliyle değerlendirebilmeyi ama özşefkati<br />

de göz ardı etmemeyi öğreniyorum.<br />

Profesyonel bir sporcunun yaşıtlarından ne farkı var?<br />

Bu yıl toplam dört gün tatil yaptım. Her anının kıymetini bildiğim,<br />

sonuna kadar keyif aldığım dört gün. Belki şimdi benzer<br />

bir ara daha olabilir. Bu işi severek yapıyorum; başka türlü yaşamayı<br />

da bilmiyorum zaten.<br />

Sizi voleybolda tutan, heyecanla her maça çıkmanızı sağlayan<br />

nedir?<br />

Profesyonel atlet olmak, tam olarak bu. Yaşam şekli, kazanma<br />

hırsı, takımı ileri taşıma azmi ve adanmışlık... Öğrenilmiş bir<br />

duygu mu bilmiyorum çünkü 11 yaşımdan beri bu duyguyla<br />

büyüyorum. Filenin Sultanları’ndan bir parça olarak ise en<br />

büyük motivasyonum Türk kadını olmak. Bazen öyle kısır<br />

tartışmalar oluyor ki ülkemizde… O sırada Şahika’dan gelen<br />

bir rekor, Aysu’nun kanalı geçip Türk bayrağıyla kayalıklara<br />

tırmanması, bizim voleybolda Dünya sıralamasında ilk sıraya<br />

çıkmamız ve daha bir sürü gerçek! Daha fazla motivasyona<br />

inanın ihtiyacımız yok, “Atatürk’ün kızları yine başardı” diyorum,<br />

yetiyor…<br />

Milletler Ligi’nin ardından Sırbistan ile final oynayarak Avrupa<br />

Şampiyonluğu’nu da kazandınız. Son sette ve maçın<br />

bitiş düdüğüyle neler hissettiniz?<br />

O an ilk his “oldu, işte başardık, sözümüzü tuttuk” gibi bir şeydi<br />

sanırım. Mutluluk, sevinçten ağlamak isteme hali ve daha<br />

bir sürü şey. Ve hepsi aynı anda…<br />

Rekabetin kızıştığı anlarda umudunuzu kaybettiğiniz oldu<br />

mu hiç?<br />

Hiç. Final oynamak çok zor. Yarı finalde İtalya ile de benzer<br />

bir mücadele yaşamıştık. Kendimizi, yapabileceklerimizi, kısacası<br />

potansiyelimizi biliyoruz. Maç sırasında takım olarak<br />

çok iyi yaptığımız işler olduğu gibi basit – asla yapmayacağımız<br />

hatalar da olabiliyor. Aşırı istemekten belki de… Kazanacağımıza<br />

emindim, önsezilerim hiç fena değildir ve bunu da<br />

maçtan önce paylaşmıştım yakınlarımla.<br />

Türkiye, kadın voleybolundaki başarısını neye borçlu? Son<br />

soru kaçınılmaz: Olimpiyatlarda da Erik Dalı oynayacak<br />

mıyız?<br />

Uzun süreli ve ciddi bir yatırım, güzel bir jenerasyon, voleybolu<br />

çok seven ve başarıya inanan sporcular, staff ve ekip ruhu ve<br />

saat farkı-kıta farkı demeksizin bizi destekleyen canım ülkem.<br />

Hep söylüyorum, bütün içtenliğimle yine söyleyeceğim; en güzel<br />

biz seviniyoruz ve başarı bizim ülkemize çok yakışıyor! Son<br />

soruya gelince: Paris’te Erik Dalı? Neden olmasın, çok isteriz.<br />

Peki geleceği merak eder misiniz? Neler olacağını düşünür<br />

müsünüz? Hem kariyer hem de özel hayatınızla ilgili kendinize<br />

hedefler koyar mısınız?<br />

Hedefleri tanımlamak, sizi limitleyebilir. Kendime limit koymak<br />

istemiyorum. Ödüller, kazanımlar... Bunlar bu yolculuğun<br />

bir parçası. Geleceği merak ediyorum, hayal de ediyorum;<br />

zaten o yönde de kendime pek çok açıdan bugünden yatırım<br />

yapıyorum.<br />

Keşke gelecekte şöyle şeyler olsa dediğiniz neler var?<br />

Çevreye saygılı, daha az tüketen, bahsettiğiniz tüm alanlarda<br />

değişime ve dönüşüme ayak uydurabilen, birbirine saygılı bir<br />

dünya hayal ediyorum.<br />

Mercedes’in elektrikli marka yüzü olmanızın hikayesi nedir?<br />

Marka ile nasıl bir araya geldiniz?<br />

Bu bir manifest hikayesidir. Hikaye esasında rahmetli dedem<br />

ile başlıyor. Mercedes ekibi dahi bilmiyordur bu hikayeyi. Dedemin<br />

çok zorlu bir hayatı olmuş. Ben minik bir çocukken,<br />

“sen bizim yıldızımız olacaksın, hep parlayacaksın, beni bir<br />

gün Mercedes’inle gezdireceksin” derdi. Dedemi kaybettikten<br />

bir süre sonra Mercedes’in yüzü oldum. Dolayısıyla Mercedes<br />

benim, ehliyetim dahi yokken de Love Mark’ımdı. Bir gün<br />

yollarımızın kesişeceğinden emindim. Sadece beklediğimden<br />

erken oldu diyebilirim.<br />

Tamamen elektrikli bir otomobil kullanıyor olmak nasıl bir<br />

his?<br />

Bu kadar yoğun, yüksek tempolu bir hayatın içinde, otomobilimin<br />

sessizliği ve konforu benim için vazgeçilmez. Elektrikli<br />

olmayan otomobiller bana o kadar uzak ki artık… Bir yandan<br />

da dünyanın geleceğine dair bir sorumluluk bilinci taşımanın<br />

verdiği ekstra iyi bir his de var…<br />

Tamamen elektrikli bir otomobil kullanmak konforlu ancak<br />

başka hangi anlamda önemli?<br />

Her şeyden öte çevreci bir otomobil kullanmak benim için<br />

çok değerli. Gelecekte sadece elektrikli araçlar olacağını konuşuyoruz<br />

ama henüz yeterince yaygınlaşmadı. Bu anlamda<br />

da öncü olmak, kendi deneyimimi çevremdekilere yansıtmak<br />

beni çok mutlu ediyor.<br />

KISA KISA<br />

En sevdiği renk ve desen? Moduma<br />

göre değişir ama mavi, siyah ve<br />

kırmızı ilk aklıma gelen renkler,<br />

pötikare de favori desenim.<br />

Mevsim ne olursa olsun hep<br />

gardırobunda bulunan üç parça?<br />

Blazer, beyaz tişört ve jean.<br />

Son dönemde en çok kimi dinliyor?<br />

Weeknd ve Chris Brown.<br />

Uğurlu bir takı veya aksesuarı var<br />

mı? Uğur diyemem ama kolyelerimi<br />

asla çıkarmam, hep benimle!<br />

Yedi gün yerim dediği yemek? Bir<br />

numarada makarna var, sonra kendi<br />

hazırladığım salatalar.<br />

<strong>ELLE</strong> 59


60 <strong>ELLE</strong><br />

Deri gömlek, Yün pantolon, ikisi de<br />

LOEWE ‘Classic Fusion’ saat, HUBLOT<br />

Loafer, TAMARIS


Deri üst, RIANI ‘Pappa’ takım elbise<br />

ceketi, ‘Orbita’ pantolon, ikisi de<br />

WEEKEND MAX MARA<br />

X KATE PHELAN ‘Classic Fusion’<br />

saat, HUBLOT ‘Lock’ halka bileklik,<br />

TIFFANY&CO.<br />

GÜÇLÜ<br />

DURUŞ<br />

ÇAĞIN ÖTESINDE GÖZÜKMEK AMA AYNI ZAMANDA ‘AN’ DA OLMAK. BU<br />

SEZON DERIDEN ÜRETILEN ELBISELER, ETEKLER VE KABANLAR YENI FORMLARIYLA<br />

SONBAHARIN FÜTÜRISTIK GÖRÜNÜMLERINE IŞIK TUTUYOR.<br />

FOTOĞRAFLAR: ANDREAS ORTNER MODA EDİTÖRÜ: PIA LÉONIE KNOLL TÜRKÇEYE ÇEVİREN: DAMLA HASANREİSOĞLU<br />

<strong>ELLE</strong> 61


62 <strong>ELLE</strong><br />

Suni deri gömlek, Yün ceket,<br />

Geniş paçalı jean, hepsi<br />

GANT ‘Jackie 1961’ çanta,<br />

GUCCI Babet, UNÜTZER


Boğazlı kazak, CALIDA<br />

Deri elbise, CHLOÉ Bot,<br />

LUDWIG REITER ‘Lock’<br />

halka küpe, TIFFANY&CO.<br />

<strong>ELLE</strong> 1<br />

<strong>ELLE</strong> 63


Boğazlı kazak,<br />

CALIDA İşlemeli deri<br />

ceket, Midi etek, Deri<br />

çizme, hepsi CHLOÉ<br />

Çanta, MONTBLANC<br />

Kolye, MESSIKA<br />

64 <strong>ELLE</strong>


<strong>ELLE</strong> 65


66 <strong>ELLE</strong><br />

‘Lancry’ deri uzun palto (elbise<br />

olarak kullanıldı), JOSEPH Bel<br />

çantası, GIANNI CHIARINI Sarı<br />

ve beyaz altın “Lock” kolye,<br />

TIFFANY&CO.


Kiremit rengi suni<br />

kürklü deri ceket,<br />

Çizgili alpaka<br />

kazak, Deri şort,<br />

‘22 Bag’ çanta,<br />

CHANEL<br />

<strong>ELLE</strong> 67


68 <strong>ELLE</strong><br />

Çizgili elbise, GABRIELA<br />

HEARST Sarı ve beyaz<br />

altın pırlantalı ‘Lock’<br />

kolye, TIFFANY&CO.


Saten bluz, WINDSOR Suni deri pantolon,<br />

MARCIANO BY GUESS Bot, CHRISTION DIOR<br />

‘Classic Fusion’ saat, HUBLOT<br />

Model: Ella Eckersley/Muse NYC<br />

Saç: Georgios Tsiogkas/Baalsaal<br />

Makyaj: Sina Stölzle/Uschi Rabe Agency, Chanel<br />

ürünleriyle<br />

Moda Editörü Asistanı: Tinka Valérie Knoll<br />

Prodüksiyon&Casting: Uschi Kolonko<br />

TGA Go Türkiye’ye teşekkür ederiz.<br />

<strong>ELLE</strong> 69


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

HEM BUGÜNÜN HEM YARININ<br />

MİMARİSİNDE HANGİ ÖZELLİKLERİ<br />

ARAYACAĞIMIZI TARİH VE KÜLTÜR<br />

TUTKUSUYLA TANIDIĞIMIZ ÜNLÜ<br />

MİMAR GÖKHAN AVCIOĞLU‘NA<br />

SORDUK; ZAMANA DİRENEN VE<br />

DERSİNİ İYİ ÇALIŞMIŞ YAPILARIN<br />

ORTAK NOKTALARINI, YAPAY<br />

ZEKA VE 3D YAZICILARIN MİMARİ<br />

PROJELERDE YARATACAĞI<br />

DEĞİŞİMLERİ KONUŞTUK.<br />

RÖPORTAJ: MELDA NARMANLI ÇİMEN<br />

HER ŞEY mükemmel<br />

Gökhan Avcıoğlu GAD çatısı altında yürüttüğü mimarlık<br />

pratiğinin yanı sıra, 2013 yılında kurduğu GAD Foundation<br />

aracılığıyla mimarlık kültürüne önemli katkılarda bulunan<br />

üretken ve çağdaş bir mimar. Eğitime, topluma ve bunların<br />

mimarlıkla kesiştiği noktalara odaklanarak atölyeler, yarışmalar,<br />

sergiler düzenleyen; söyleşiler ve yayınlarla mimari<br />

figürleri öğrencilerle ve toplumla buluşturan projelere imza<br />

atıyor. Onunla geleceğin mimari değerlerini, ofislerini ve binalarını<br />

konuşacağız.<br />

Resim ve heykel kökenli bir mimarsın. Çizimlerinde etkisini<br />

görüyor muyuz?<br />

Eskiden beri aklımda olan “mimar olma hayali” macerası,<br />

ailemle gezdiğim Efes, Troya ve Milet gibi antik kentlerle<br />

başladı. Bu coğrafyada yaşamak sadece tarih ve mimarlık<br />

meraklıları için değil herkes için gerçek bir nimet. Bir de<br />

Kapadokya var ki, sanki dinozorlar oyuncaklarını kazara<br />

bırakıp gitmiş gibi oyularak yapılmış binalarla dolu bir peri<br />

masalı diyarı. Ben resim, heykel ve moda tasarımıyla daha<br />

OLMAMALI!<br />

yakından ilgilenen biriyim. Mimarlık, aklımda bir yerlerde<br />

dolaşan bir meslek fikriydi, ama gençliğimde daha çok fırça<br />

ve kil ile zaman geçiriyordum. Resim ve heykel gibi sanat<br />

dalları genellikle daha kişisel ve içe dönük işlerdir. Kendi<br />

başına çabalama gerektirirler. Ben insanlarla daha fazla<br />

vakit geçirmek ve işbirliği yapmak istiyordum. Bu yüzden,<br />

“Mimar olmak sosyal bir meslek” fikrine kapıldım ve bu<br />

yolu seçtim. Sonuç olarak, şu anda burada olduğuma göre,<br />

mimarlıkla olan ilişkim açık seçik bir şekilde görülüyor. Bu<br />

ilgi, tarihe ve kültüre olan tutkumla birleşerek beni mimarlık<br />

dünyasına sürükledi. Kim bilebilirdi ki, antik taşların<br />

arasında ara sıra kaybolmaktan bu kadar keyif alacağımı…<br />

Geleceğin mimarisinde neler öne çıkacak?<br />

Bir yapının (yapı mı bina mı ne diyeceğimizi hala belirleye-<br />

70 <strong>ELLE</strong>


medik) insani temel ihtiyaçları karşılamanın ötesinde kalıcı<br />

bir mimari bir eser olabilmesi için beş konuda bir farklılığı,<br />

bir özelliği olması lazım... En azından dört tane, en azından<br />

üç tane, hadi bilemedin iki tane, bari bir tane… Bu şimdi de<br />

böyle, gelecekte de böyle olacak:<br />

Programmatic Statement: Bir yapının, işlevsel bir amacı<br />

veya mesajı olmalıdır. Yani, yapının bulunduğu alanla iletmek<br />

istediği bir hikayesi veya amaçlı bir kullanımı olmalıdır.<br />

Structural Statement: Mimarlık eseri, inşa edilen strüktürün<br />

kalitesi açısından da farklılaşmalıdır. Örneğin, geleneksel<br />

yöntemlerden saparak hafif bir strüktür kullanılabilir, bu<br />

da mimariye yeni bir boyut katar.<br />

Material Statement: Malzeme seçimi de büyük bir önem<br />

taşır. Bilindik malzemeler farklı şekillerde kullanılabilir ve<br />

bu da yapının karakterini belirler. Örneğin, cam ile tuğla<br />

gibi farklı malzemelerin bir araya getirilmesi, dikkat çekici<br />

ve akılda kalıcı bir yapı oluşturabilir.<br />

Technical Statement: Yapı, bazı teknik özelliklerle mimari<br />

veya mühendislik alanında yeni bir şey sunmalıdır. Bu, teknolojik<br />

olarak öncü olmak veya özgün bir tasarım fikri sunmak<br />

şeklinde olabilir.<br />

Art & Design: Mimaride sanatsal değeri yakalamak da<br />

önemlidir. Bu, estetik açıdan güzel, etkileyici veya düşündürücü<br />

bir yapı oluşturmak anlamına gelir.<br />

Bu beş özellik, bir yapıyı ikonik ve değerli hale getirebilir.<br />

Projelerimizde bu özellikleri yakalamaya çalışıyoruz. Bazılarında<br />

bu beş unsurun tamamını yakalarken, diğerlerinde<br />

üç veya iki özellik daha baskın olabilir. Ancak hiçbir<br />

projemizde bu özelliklerin hiçbirinin bulunmadığı bir yapı<br />

olmadı. Örneğin, Esma Sultan ve Borusan Kültür Merkezi<br />

projelerimizde bu beş özelliği başarıyla bir araya getirebildiğimizi<br />

düşünüyoruz. Ayrıca Ortaköy’deki One projesi de<br />

program açısından özellikle ilginçtir, çünkü çatıda bulunan<br />

havuz ve yürüyüş parkuru, binada yaşayan herkes için gönlünce<br />

ekme biçme alanları gibi özellikler günümüzde daha<br />

da önemli hale gelmiştir.<br />

Dolayısıyla, her zaman olduğu gibi şimdinin ve geleceğin<br />

mimarisinde bu beş özelliği arıyor ve istiyoruz. Bu özellikler<br />

aynı zamanda binanın kendisini doğal afetler ya da değişen<br />

ticari koşullar nedeniyle insan eliyle yıkılmasına karşı da bir<br />

direnç meydana getirir.<br />

Sürdürülebilirlik ve sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde<br />

kullanmak mimaride kendine nasıl bir karşılık buluyor?<br />

Mimari değer birçok şeyle ölçülebilir... Mesela ‘zaman’la...<br />

Zamana direnmeli, güzel yaşlanmalı. Ama şunu da belirtelim,<br />

mimari olacak bina da kendini baştan belli eder. Hatta<br />

daha ilk kağıda düşen karalamalardan... Farkındalıktan,<br />

yetenekten, dersine çalışmışlıktan başlıyor. Günümüz böyle<br />

sapla samanın birbirine karıştığı bir zaman dilimi. Bırakın<br />

öyle her önüne gelenin, mimarların büyük bir çoğunluğunun<br />

bile işin içinden kolayca çıkamadığı bir durum söz konusu.<br />

Bunun sebebi 20. yüzyılda mimarlık eğitiminin 12 bin<br />

yılda geliştirilmiş tüm kültürel sistemlerden bağları koparılmış<br />

bir şekilde devam etmesi ve kendilerinden miras kalmış<br />

GÖKHAN AVCIOĞLU KİMDİR?<br />

1994 yılında İstanbul’da Global Architectural<br />

Development GAD (Global Mimari Gelişim)<br />

firmasını, 2014 yılında da mimarlık ve yerleşme<br />

kültürü üzerine araştırma ve paylaşımlar yapmak<br />

üzere GAD Vakfı’nı kurdu. 1983 yılında<br />

KSÜ’de Mimarlık eğitimini tamamlayan Gökhan<br />

Avcıoğlu’nun kurduğu bu iki farklı kurum, inşa etme<br />

teknikleri ve geliştirilmesi bir yana mimarlık mirası,<br />

mimari mekan, bugünün ihtiyaçları ve gelecek hatta<br />

başka gezegenlerde de yaşam üzerine düşünceler<br />

geliştiriyor ve bunları çeşitli mecralarda düzenli<br />

olarak paylaşıyor. 25 yılı aşkın bir süredir İstanbul,<br />

Bodrum, New Jersey, New York, Washington DC,<br />

Virginia, Connecticut, Moskova ve dünyanın dört<br />

bir yanındaki küçük özel evlerden geniş kentsel<br />

planlamaya kadar uzanan projeler için dinamik,<br />

yenilikçi konseptler üretiyor.<br />

Özbekistan için<br />

planlanan New<br />

Taskent City<br />

projesi.<br />

“MIMARLIKTA VE ŞEHIRCILIKTE<br />

EN BÜYÜK DEĞIŞIMLER,<br />

MAALESEF BAZEN deprem, sel,<br />

yangın, salgın gibi büyük<br />

felaketler SONRASINDA<br />

YAŞANIYOR. ŞU ANDA<br />

BÜTÜN DÜNYANIN yeniden<br />

düşünmeye BAŞLADIĞI BIR<br />

ZAMAN ARALIĞINDAYIZ.”<br />

<strong>ELLE</strong> 71


Chris Precht tasarımı<br />

Toronto Tree Tower<br />

“Kendi deneyimlerimizden<br />

yola çıkarsak, herkesi bir<br />

araya toplayan mutfak<br />

tasarımı ofis çalışanlarının<br />

çok hoşuna gidiyor.<br />

Örneğin GAD’da da<br />

mutfağımız var, her gün<br />

yemek pişer.”<br />

Toyo Ito tasarımı The Hachioji Library<br />

Zaha Hadid tasarımı Heydar Aliyev Center<br />

EN BEĞENDİKLERİ<br />

Hem eski usulden hem de yeni teknolojiler üzerinden<br />

öğrendiğim ve hala öğrenmekte olduğum ustalarım<br />

ve onların dünyaya bıraktığı kitapları ve kitap gibi<br />

yapıları var. Kimi bir sözüyle, kimi yazılarıyla, kimi tek<br />

bir yapısı ya da genel tasarım ve inşa tavrıyla öncülük<br />

ediyor. Bunların arasında birkaç önemli isim benim<br />

için her daim öncü olmuştur, sürekli başvuru kitabı gibi.<br />

Alpaslan Ataman, Peter Eisenman ve tabii ki -artık<br />

uzaklarda- her zaman koruyucu meleğim Zaha Hadid...<br />

Toyo Ito, Junya Ishigami, Anne Holtrop, Christian<br />

Kerez, Chris Precth, bu yüzyıla taşıyamadığımız Eric<br />

Miralles, küllerinden sürekli yeniden doğan Norman<br />

Foster, her an sürpriz yapabilen Steven Holl, mimar<br />

olmadığı halde dikkatle izlediğim Elon Musk ve Yuval<br />

Noah Harari…<br />

birçok sorumluluk alanını, daha az sorumlu disiplinlere terk<br />

etmesi ya da terk etmek zorunda kalmış olması. İşin acıklı<br />

tarafı da bu disiplinleri ilk kuran ve öğretenler mimar kökenli<br />

akademisyenlerdi. İlk yetişenlerden itibaren de mimar<br />

kökenli hocalardan ve her türlü bağdan adım adım kopuldu.<br />

Hatta önce rakip, sonra düşman olundu. Şehirciler, peyzaj<br />

mimarları, mühendisler, müteahhitler hatta geliştiriciler<br />

özünde mimar ataların çocuklarıdır. Mimarlar ise sanatçı<br />

hatta hezarfen denilen çok yönlü kişiliklerin uzantılarıdır.<br />

20. yüzyılın sosyal bilimler, mühendislik ve tıp alanlarında<br />

buluş ve icatlarda ilerlerken, çokça ayıbı da var geride bıraktığı.<br />

Mimarlık ve yapı sektörü de bundan nasibini ziyadesiyle<br />

aldı. İyi haberse, 21. yüzyılda birçok şeyi daha kolay<br />

sınıflayıp ayırt edebileceğimiz ve birleştirebileceğimiz algoritmik<br />

programlama, big data, IT ve yapay zeka ile hem<br />

eğitimde hem de mesleğin icrasında çoklu disiplinlerle ilgili<br />

bir bakış açısı gelişecek, bahsettiğimiz sektörel kopukluklar<br />

giderilecek ve ‘irreducible polynomial’ dediğimiz bu ‘çok<br />

katmanlı meslek’ gerçek değerini yeniden bulacak...<br />

İklim krizi ve yüksek sıcaklıklar yeni mimari projeleri nasıl<br />

etkileyecek?<br />

Derinden etkileyecek. Şu anda yaşanan şehirler, yerleşim<br />

alanları yer değiştirecek, yeniden şehirler kurulacak.<br />

Göbeklitepe’den beri arkeolojiye bakarsak deprem, su<br />

baskınları, toprak kaymaları, sürekli yer değişimlerine<br />

sebebiyet vermiş. Bazı yerler yer değiştirmese bile yıkılıp<br />

tekrar yapılan şehirlere sahip. 12 bin yıllık mimari bilgi ve<br />

birikimimiz bu değişimlere uyum gösterebilecek seviyede.<br />

İşi bozan yerel politikalar, ülkeler arasındaki uyumsuzluktan<br />

beslenen ticari odaklar bertaraf edilirse… Sorunla gerçekten<br />

halklar, STK’lar, üniversiteler ilgilenebilirse…<br />

72 <strong>ELLE</strong>


“Mimarlık için yapay zekanın, seri üretimden sonraki en büyük faydası, üçüncü<br />

taraf yüklenicilere ihtiyaç duymadan yerinde üretimin mümkün hale gelmesi. Bugün<br />

ofislerimizde kullandığımız 3D yazıcıların büyük ölçekli versiyonlarını hayal edin: ne<br />

yaptıklarını görmeleri gerekmediğinden karanlıkta çalışabilirler, yani 24 saat! Aynı<br />

zamanda daha az enerji kullanarak, daha hızlı ve daha temiz üretim yapabilirler.”<br />

Ofisler nasıl bir dönüşüm içinde?<br />

Yaşadığımız pandemi ile birlikte barınma noktasına geri<br />

dönme, yani dış etkilere kapalı bir yere çekilme hali,<br />

7/24 neredeyse evlere kapandığımız süreçler yaşadık.<br />

Etkileri hala devam ediyor. Bunu geçirirken ofise gitmek<br />

durumunda olmadığımızı, yeni teknolojik gelişmeler<br />

sayesinde evden de işleri yürütebileceğimizi fark ettik ve<br />

“ev-ofis” dediğimiz sisteme ağırlık vermeye başladık. Sonra<br />

fark ettik ki her şeyi aynı mekanda yaptığımızda, mekan da<br />

yıpranıyor, biz de yıpranıyoruz. Bu sefer, yandaki binada,<br />

alt katta, bahçe içinde bir müştemilatta çalışmak gibi bir<br />

sürü fikir geliştirdik. Dolayısıyla pandemi, aslında kendi<br />

yaşam kültürümüz ve hayalimizdeki ev üzerine yeniden<br />

düşünmemizi sağladı. Şehirlerin giderek büyüdüğü ve<br />

artık başlı başına büyük problemler yarattığı yerlerde ise<br />

acaba yavaş yavaş tekrar daha küçük şehirlere, kasabalara<br />

mı toplansak, denmeye başlandı. Bir yandan da Marshall<br />

McLuhan’ın 90’ların başında öngördüğü gibi, dünya artık<br />

“global bir köy”e dönüştüğü için bunu yapabiliyoruz. Yani<br />

artık nerede olduğumuzun çok bir önemi yok.<br />

Şu anda bütün dünyanın yeniden düşünmeye başladığı bir<br />

zaman aralığındayız. Mimarlar olarak, bunun sinyallerini<br />

çok önceden almıştık. Fakat maalesef yöneticilerin, şehir<br />

planlamacıların, ekonomistlerin, mühendislerin ya da başka<br />

mesleklerden insanların düşünmesine böyle “felaketler”<br />

yol açıyor. Mimarlıkta ve şehircilikte en büyük değişimler,<br />

maalesef bazen deprem, sel, yangın, salgın gibi büyük<br />

felaketler sonrasında yaşanıyor.<br />

Çalışanların bir ofis ortamından beklentisi nedir?<br />

Ergonomi, doğru ışıklandırma, hava kalitesi gibi bildik<br />

ihtiyaçlar dışında yeni fark ettiğiniz istekler var mı?<br />

Soruda bahsi geçen unsurlar temel unsurlar… Bunların dışında<br />

bizi bir araya getiren özellikler nedir? Artı değerler<br />

nedir? Bizi trafik belasından kurtarıp bir an önce orada<br />

olma duygusunu yaratacak özellikler nedir… Düşey hiyerarşisi<br />

olan ofis ortamları dijital dünyanın gelişmesi ile birlikte<br />

yerini yatay hiyerarşiye bırakıyor. Şirkete bağlılık ve kıdemden<br />

ziyade verimlilik, yaratıcılık önem kazanıyor. Sıra sıra<br />

dizilmiş masalar yerine farklı bir araya gelişleri sağlayabilen<br />

esnek ofis düzenleri… Sık sık çalışma grupları değişen kad-<br />

“21. YÜZYILDA BIRÇOK ŞEYI DAHA KOLAY SINIFLAYIP AYIRT<br />

EDEBILECEĞIMIZ VE BIRLEŞTIREBILECEĞIMIZ algoritmik programlama,<br />

big data, IT ve yapay zeka ile, HEM EĞITIMDE HEM DE MİMARLIK<br />

MESLEĞINİN ICRASINDA ÇOKLU DISIPLINLERLE ILGILI BIR BAKIŞ AÇISI<br />

GELIŞECEK ve bu ‘çok katmanlı meslek’ GERÇEK DEĞERINI YENIDEN<br />

BULACAK.”<br />

<strong>ELLE</strong> 73


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Kitabın adı mimari soyutlamanın az ya da<br />

çok olmasının ötesinde, özellikle anlam ve<br />

dayanıklılık üzerine dikkat çekmek amacıyla<br />

“Less or More” olarak belirlenmiş.<br />

Geçen sene çıkan kitabın ‘Less or More’ ne anlatıyor?<br />

Benim ve çalışma arkadaşlarımın kişisel anıları, notları, soruları,<br />

eskizleri, tasarımları ile mimarlık pratiğinin belirli bir zaman<br />

dilimindeki çabalarını nasıl açıkladıklarını içeren bir nevi ‘director’s<br />

cut’ olarak nitelendirebileceğimiz bu kitap, hem çalışmalarımızın<br />

envanterini çıkarmayı, hem de zamanımızın mimarlığı<br />

ilgilendiren önemli sorunları hakkında farkındalık yaratmayı<br />

amaçladı. Bu bağlamda kitap, sadece bizim çalışmalarımızı değil,<br />

aynı zamanda mimari tasarım ile ilgili dünya genelindeki <strong>sayısı</strong>z<br />

verileri, anlatıları, tarihi ve dönüm noktalarını da sunuyor. Bu<br />

kitapta yer alan, mimarlık dışındaki dünyaya işaret eden tanıtım<br />

kutucukları, tasarım pratiğiyle ilgilenenlerin bu tür konularda<br />

da bilgi sahibi olması için tasarlandı. İçindekiler sadece GAD’ın<br />

bir yapı/yapıtlar antolojisi olmayıp, kitapta yer alan yapı/yapılar<br />

deneysel, yapım aşamasında ya da inşa edilmiş olması fark etmeksizin<br />

okuyucunun mevcut düşüncelerini, bakış açılarını tartışabilecekleri<br />

örnekler olarak düşünülerek seçildi.<br />

rolar. Kendi deneyimlerimizden yola çıkarsak, herkesi bir<br />

araya toplayan mutfak tasarımı çalışanların hoşuna gidiyor.<br />

Oyun alanları, hobiler için alanlar, resimler, 3D yazıcılar,<br />

heykel ya da resim üretilebilen alanlar, müzik yapılabilen<br />

alanlar… Örneğin GAD’da da mutfağımız var, her gün yemek<br />

pişer. Cengiz Bektaş ile çalışırken de en sevdiğim şeydi<br />

geç saatlere kadar çalışılıp birlikte yemek yenmesi. Bununla<br />

birlikte son yıllarda sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesiyle<br />

birlikte ön plana çıkan “iyileşme (retreat)” kavramı yani<br />

wellness, ofislere adapte edilmeli.<br />

Kiliseden, ambardan, hatta hapishane binasından eve<br />

dönüştürülmüş projeler gördük. Hibrit ve evde çalışma<br />

akımının yaygınlaşmasıyla, boşalan ofis binalarını konuta<br />

dönüştürme projeleri başlar mı?<br />

Burada en önemli konu; bir kere teknik olarak doğal afetlere,<br />

havanın ters hareketlerine ve tabii insan eliyle yapılan<br />

yıkımlara dayanabilecek yapılar ortaya çıkarmak. Bir<br />

de yapı, hangi fonksiyonda yapılırsa yapılsın, eğer kendi<br />

başına bir varoluş hikayesi ya da güzelliği varsa, insanlar<br />

fonksiyon değiştirerek onu kullanmaya devam ediyorlar.<br />

Eski bir saray müze oluyor; eski bir kışla okul oluyor; eski<br />

bir fabrika konuta dönüşüyor. Yani yapıların aslında biraz,<br />

ilk ısmarlandığı biçiminin dışındaki fonksiyonlara da<br />

cevap verebilecek özellikte olması lazım. Tabii bu biraz<br />

da şansa bağlı; yani bina öyle bir lokasyondadır ki, oradan<br />

yol geçirilmek istenir veya yerine büyük bir bina yapılmak<br />

istenir. Bazen de binanın toplumdaki anıları kötüdür; mesela<br />

Taksim’deki Topçu Kışlası, anıları kötü olduğu için<br />

yıkılmıştı. Aslında güzel, değişik bir binaydı ama şimdi bir<br />

siyasi kanat onu yeniden yapmak istiyor; öbür kanat ise<br />

karşı çıkıyor. Binaların böyle istem dışı kaderleri de vardır.<br />

Dolayısıyla bu, planlanması çok zor bir şey. Ama siz binayı<br />

gerçekten sağlam ve toplumun bir değerini ya da durumunu<br />

simgeleyecek şekilde yapabilirseniz, o bina bir sonraki<br />

nesil için korunabilecek ya da merhamet gösterilecek bir<br />

yapı olabilir. Tabii önce yapı, “dersini iyi çalışmış” olmalı.<br />

Ondan sonrası, toplumsal kader.<br />

Dijitalleşen mimari ve metaverse evreninde mimarlık<br />

hakkında neler söyleyebilirsin?<br />

Bugün 3D yazıcılar sayesinde hayal edilen her türlü euclid,<br />

non-euclid, hybrid, ara form istediğimiz büyüklükte, masamızın<br />

üstünden gerçek bir inşaat alanına kadar değişik<br />

ölçeklerde vücut buluyor. Hayal ettiğimiz bir tasarımın bu<br />

araçlar sayesinde içine girip yaşayabileceğimiz mekanlara<br />

dönüşmesi mümkün.<br />

Mimarlık için yapay zekanın, seri üretimden sonraki en büyük<br />

faydası, üçüncü taraf yüklenicilere ihtiyaç duymadan<br />

yerinde üretimin mümkün hale gelmesi. Bugün ofislerimizde<br />

kullandığımız 3D yazıcıların büyük ölçekli versiyonlarını<br />

hayal edin: Ne yaptıklarını görmeleri gerekmediğinden karanlıkta<br />

çalışabilirler, yani 24 saat! Aynı zamanda daha az<br />

enerji kullanarak, daha hızlı ve daha temiz üretim yapabilirler.<br />

İnşaat sistemlerinin bu yetenekleri, mimarları sonra<br />

inşaatçıları sonra da şehirler ve yerleşmeler hakkında karar<br />

veren bürokratları daha çok dikkate davet edecek, inşaat süresinde<br />

daha az kazı gerektiren ve sonucunda daha az atığın<br />

çıktığı optimum, verimli tasarımlar üretmeye zorlayacaktır.<br />

Yapmadığımız ya da yapma fırsatı bulamadığımız şeyler<br />

bizi heyecanlandırır. Mesela “growing” dediğimiz, ağaçları<br />

birbirine kaynatarak yapıların taşıyıcı sisteminin kurulduğu<br />

bir yöntem var. İki-üç katlı, 100 metrekare tabanlı bir evi<br />

tamamen ahşap bir strüktür üzerine kuruyorsunuz. Evin<br />

taşıyıcı sistemini, ağaçları aşılayıp birbirine kaynatarak<br />

ilerliyorsunuz. Aslında ağaç evin bir başka türü. Uzmanların<br />

bana verdiği bilgiye göre, 15 yılda falan böyle bir yapı tamamlanabiliyor.<br />

Böyle bir şey yapmayı çok istiyorum. Hatta<br />

hazırlığını yaptım, bir yer de organize ettik. Yakında başlayacağız;<br />

ömrümüz yeterse. Sonra, 3D yazıcı ile bir bina yap-<br />

74 <strong>ELLE</strong>


Divan Kuruçeşme<br />

GÖKHAN<br />

AVCIOĞLU VE<br />

GAD ARCHITECTURE<br />

PROJELERİNDEN<br />

ÖRNEKLER<br />

Exploded House, Bodrum<br />

Eskişehir Hotel and Spa<br />

YKAD House, Ankara<br />

Borusan Müzik Evi<br />

Mandarin Oriental Hotel and Residences, Bodrum<br />

<strong>ELLE</strong> 75


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

GAD Architecture Cappadocia Spa Hotel projesinin kurgusunda coğrafyanın tüm fiziksel ve<br />

kültürel verilerini kullanarak “yerin” bir parçası olması hem de kendi içinde yarattığı özel doku<br />

ve kurgusuyla da “kendi bağlamını” yaratması hedeflenmiş. Amaç, mimari kurguda doğal<br />

olanla yeni olanın arasındaki sınırları yok edip birbiri içine geçmesi.<br />

Kapadokya Karlık projesi<br />

mak üzerine de çalışıyoruz. Daha çok başındayız ama yeni<br />

nesile bunları öğretmeye çalışıyorum. Bu teknoloji şu anda<br />

emekleme döneminde; sadece bir – iki katlı evler yapabiliyorsunuz<br />

ve çatısını veya içindeki bazı detayları yapmak için<br />

henüz yeterli değil. Ama gelecekte çok iyi olacak. Bu teknoloji,<br />

örneğin Mars’ta koloniler üretmek için de kullanılacak;<br />

çünkü oraya bu yazıcıyı götürüp, oradaki toprağı, kili işleyip<br />

bir tüpten geçirerek, bilgisayar vasıtasıyla mekanları oluşturmak<br />

mümkün. Dünyadan oraya çimento, çelik götürmek<br />

mümkün olmayacağına göre, bu tür bir teknoloji kullanmak<br />

lazım orada.<br />

Bunun yanında, dünyada da daha organik, natürel malzemelerle,<br />

toprağı, taşı kullanarak veya ekolojik çimento ile<br />

bina yapmanın yöntemleri gelişiyor. Bunlar mimarlığı çok<br />

değiştirecek. Tabii bir de her şey mimarlar eliyle yapılacak<br />

diye bir şey yok. Mesela ev, mimarsız mimarlığın en uygulanabilir<br />

olduğu konu.<br />

Röportajımızın başında da bahsetmiştin, Kapadokya<br />

senin için önemli bir bölge sanırım. Neden? Ve orada<br />

neler yapıyorsun?<br />

Genel olarak her yerde ele aldığımız projelendirme<br />

biçimi, çevreye olan duyarlılığımız, yerel malzemelerin<br />

kullanılması, oraya damdan düşer gibi değil de, sanki oranın<br />

bir parçasıymış gibi lokalliğe değer veren bir felsefemiz var.<br />

Kapadokya’da hunharca bir şekilde terk edilmiş taş ocağını<br />

bir otel tesisine çevirerek; bulunduğu yerin atmosferine<br />

sahip termal konaklama, ağırlama oteli yapma düşüncesiyle<br />

bu tasarım sürecine girdik. Aslında bu bölgede yaptığımız ilk<br />

proje değil, fakat bu sefer tahrip edilmiş bir dağın yeniden<br />

kazanımını programlamak için çalışmak tasarımı çok daha<br />

anlamlı bir konuma getiriyor.<br />

Arazinin özgün fiziksel özellikleri ile ana tasarım faktörü<br />

haline gelen arkeolojik alanları ve arazinin mevcut<br />

parametrelerini ve yerel özelliklerini dikkate alarak<br />

oluşturuyoruz projeyi. Mesela tasarım sürecinde, Mimar<br />

Alpaslan Ataman’ın “Bir Göz Yapıdan Külliye’ye” kitabında<br />

da söz ettiği birimlerin belli oranlarda çoğalması ve<br />

yükselmesiyle oluşan bir sistemin sentezi yapıldı. Klasik<br />

yığma bir sistemde, iç mekan oluşturmak için dış mekana<br />

bir kabuk örüldü ve bu dış kabuk içeride negatif bir alan<br />

oluşturdu. Çevreyle iç mekan arasında yer alan bu kabuk<br />

bir zar oluşturma görevi görüyor aynı zamanda. Burada<br />

hedeflenen şey kabuk yapmaktan öte, büyük bir kalıbın<br />

içerisinden koparılmış parçalardan kalan negatif alanlarda<br />

iç mekan oluşturmak. Modern inşaat teknikleriyle<br />

oluşturulabilecek tüm formlarla deneyler yapıyoruz ve bu<br />

deneylerin sonucunda aslında negatif mekanların birer<br />

kalıbını oluşturarak, kalıpların içinde kalan boşlukların<br />

insanların deneyimleyeceği mekanlar haline getirilmesini<br />

hedefliyoruz. Yine aynı zamanda mekanların yatay ve düşey<br />

olarak üst üste eklenmesiyle yaşam alanlarının değişmesini<br />

sağladık. Bir kuantum mekanizması olan Wave function<br />

collapse yaklaşımıyla organik bir şehir meydana getirmek<br />

amacımız. Yapıların şehirlerdeki yerleşimleri, mimari<br />

planlarının oluşturulması gibi teknik konularda, girilen<br />

veriler doğrultusunda oluşturulan görsel ve grid sistemlerin<br />

tasarım sürecine olan etkisini önemsiyoruz. Farklı ölçek ve<br />

mekansal özelliklere sahip tüm bu birimlerin tasarımında<br />

76 <strong>ELLE</strong>


“Mimarlık pratiği yapmak kadar ÜSTÜNDE DÜŞÜNMEK DE DEĞERLI.<br />

ELIMIZDE YIPRANMIŞ BIR DÜNYA VAR. Bir şey inşa etmeden önce GEÇMIŞTE<br />

OLDUĞUNDAN DAHA DUYARLI VE DETAYLI BIR BIÇIMDE ÖĞRENMEYE VE<br />

ANLAMAYA VAKIT AYIRMALI.”<br />

mevcuttaki dokunun bir parçası olmasının hedeflenmesinin<br />

yanı sıra kendine özgü kurgusunu da koruması benim için<br />

çok önemli.<br />

GAD Architecture olarak son projelerinizde kullandığınız<br />

özel teknolojiler, malzemeler ya da yeni felsefeler var mı?<br />

Yaşadığım, çalıştığım, tasarım yaptığım yerlerin tarihsel bir<br />

geçmişi olmasını diliyorum. Tamamen yeni yerleşmelerde<br />

ruhum sıkılıyor. Yer ile ilişki benim için çok önemli. Yeni<br />

yapılmış, tarihsiz, gıcır gıcır binalar beni itiyor. Ben de<br />

yeni malzemeleri kullanıyorum, deniyorum. Benim asıl<br />

sevdiğim, pürüzsüz ve mükemmel malzemelerden ziyade<br />

pürüzlü ve problemli bir dokuya sahip, henüz varoluşunu<br />

tamamlamamış, bitmemiş malzemeler. Bence her şey<br />

mükemmel olmamalı. O bitmişlik bana iyi gelmiyor. Gıcır<br />

gıcır, jilet gibi yeni bir bina geleceğe çok kalmaz. Materyal<br />

dışılık da hoşuma gider. Malzemesini hiç hatırlamadığınız<br />

bir yapı bence diğerlerinden daha değerlidir. Malzemeden<br />

ziyade başka duyguları harekete geçirmesi binaya farklı<br />

bir değer katar. Bu, bir anlamda metafiziktir. Mesela Esma<br />

Sultan ve Borusan Kültür Merkezi’nde malzemeyi, binayı<br />

hisseder ve hatırlarsınız...<br />

Mimarlık pratiği yapmak kadar üstünde düşünmek de<br />

değerli. Elimizde yıpranmış bir dünya var. Bir şey inşa<br />

etmeden önce geçmişte olduğundan daha duyarlı ve<br />

detaylı bir biçimde öğrenmeye ve anlamaya vakit ayırmalı.<br />

Yeryüzünde yaşayan herkes önce ve sürekli düşüncelerini<br />

yeniden inşa etmeli ve mimar da kendisine ısmarlanan proje<br />

ne olursa olsun daha geniş bir perspektiften bakabilmeli.<br />

Unutmamalı, kendini inşa etmek bir meslek sorumluluğu<br />

olmasının yanı sıra hem besleyici hem de zevkli. Mimarlık<br />

bir partisyon yazmak gibidir bence. Kim ne yapacak, ne<br />

zaman devreye girecek, ne söyleyecek; mimar bunları<br />

baştan yazar, çizer... Bunları hızlı yazabilecek metotlar<br />

geliştirmeli mimar kendine...<br />

GAD Architecture için önümüzdeki 10 yılın stratejisini<br />

belirlediniz mi, neler yapmayı planlıyorsunuz?<br />

O kadar çok planım var ki ömrüm yeter mi bilmiyorum.<br />

Mars’ta olmak istiyorum… Fakat doktorlar vücudumun bu<br />

yolculuğa dayanamayacağını söylüyor. Orada bir koloni<br />

kurmak… Kızıl Gezegen’de yeni bir medeniyet kurulması<br />

artık zorunlu bir durum.<br />

Sonra su altını merak ediyorum. Denizdeki yaşamın tarihi,<br />

kara canlıları ilk adımını atmadan üç milyon yıl öncesine<br />

dayanıyor. “The deep blue”. Gündüz olmasa da geceleri<br />

orada uyumak isterim, deniz altında…<br />

Dünyaya dönersek, Bodrum’da devam eden turizm ve konut<br />

projelerimiz var. O tür projeleri seviyoruz, çünkü yaşayan<br />

dinamik projeler. Hem bir küçük yerleşme, bir köy kasaba<br />

gibi, hem de birbirini besleyen tetikleyen bir durum içeriyor.<br />

Önümüzdeki dönemlerde gündeme gelecek, Bodrum’la<br />

ilgili başka projelerimiz de var. Karadağ’da, New York’ta,<br />

Taşkent’te, Moskova’da ve yerle bir olan Irak’ın yeniden<br />

inşası için Samara’da devam eden projelerimiz var. Bunlarla<br />

birlikte Fethiye, Çeşme, Mardin, Assos’ta da projelerimiz<br />

mevcut…<br />

Diğer taraftan GAD Foundation 2013’te kuruldu. Mimarlık,<br />

tasarım, toplum, eğitim ve çevre ile ilgili konuları araştırmak,<br />

tartışmak ve planlamak için mimarlık profesyonellerini,<br />

eğitimcileri, araştırmacıları ve öğrencileri bir araya<br />

getiriyor. Bilim, sanat, tasarım ve mühendisliğin aynı çatı<br />

altında toplandığı bir mimarlık pratiği ile çalışmalarımız<br />

devam ediyor. GAD Vakfı, balık vermekten çok balık tutma<br />

metotlarını paylaşmak üzerine kurulu.<br />

Genelde ofisteki üretimlerimiz, bizden talep edilenler<br />

doğrultusunda bina gerçekleştirme üzerine kurulu bir yapıya<br />

sahip. O bölüm kendi içerisinde hep yapmaya yöneldiği,<br />

bugüne ve geleceğe yönelik çalıştığı için araştırma yapmaya<br />

her zaman vakit bulamıyor. Vakıf tarafı ise kendisine<br />

ısmarlanmayan projelere bile maydanoz olabiliyor,<br />

araştırma yapıyor yani. Proje çıksın ya da çıkmasın, birisi<br />

ısmarlasın ya da ısmarlamasın o iş üzerinde çalışıyor.<br />

Kaldı ki bizim gayrimenkul geliştirme üzerine çalışan bir<br />

şirketimiz daha var. Dolayısıyla bu üç grup kendi arasında<br />

top çeviriyor. Ofis tarafı aslında kendi yaptığı projelere daha<br />

çok konsantre, onlara odaklanmış durumda. Vakıf tarafı ise<br />

yalnız GAD’ın Türkiye’deki veya yurt dışındaki projeleriyle<br />

değil başka mimarların da günümüzdeki veya geçmişteki<br />

projeleriyle ilgili araştırmalar yapan, düşünceler geliştiren<br />

bir yapıya sahip. Yani ofis tarafı kendinden menkul bir<br />

tavır içinde, başka mimarlarla olan uğraşlara uzak durup<br />

“en iyi mimar, ölü mimar” diye düşünürken, vakıf tarafı<br />

ise “canım dünyada sadece siz yoksunuz, başka mimarlar<br />

da var” diye düşünüyor. Yani Yin-Yang gibi birbirlerini<br />

tamamlıyorlar. Yani biri kendi içine dönük, diğeri ise daha<br />

geniş kapsamlı ve dışa dönük bir çalışma yürütüyor. Vakıf<br />

vasıtasıyla Türkiye’de ve dünyada atölye çalışmaları, stajlar,<br />

sergiler, öğrenci değişim programları ve kitap yayıncılığı<br />

gibi etkinliklerle mimarlık alanındaki önemli figürleri<br />

daha geniş topluluklarla buluşturuyoruz. <strong>UP</strong>ENN, IAAC<br />

bunlardan bazıları... Diğer benzeri vakıflardan en önemli<br />

farkımız hantal olmayan yapımız ve bilfiil yapı üretimiyle<br />

entelektüel çabaların iç içe olması.<br />

<strong>ELLE</strong> 77


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Sanatın<br />

GELECEK KAYGISI<br />

SANAT DANIŞMANI VE KÜRATÖR FERIDE ÇELIK ILE SANAT VE TEKNOLOJI ARASINDAKI<br />

ILIŞKIYI, SANATIN GELECEĞINI VE BU ANLAMDA DAHA PEK ÇOK DETAYI KONUŞTUK.<br />

“YAPAY ZEKA VE DIJITALLEŞMENIN ETKISIYLE SANAT ŞIMDIDEN ÇOK FARKLI BIR BOYUTA<br />

GIRMIŞ DURUMDA” DIYEN ÇELIK, BIZE BAŞKA BIR DÜNYANIN KAPILARINI ARALADI.<br />

RÖPORTAJ: SELIN YILDIZ<br />

Nasıl ki geçmişi bizlere miras kalan sanat eserlerinden<br />

“okuyorsak”, gelecekten bahsedip de (sanatın)<br />

geleceği konuşmamak olmaz. Merkezinde<br />

sanat olan böyle bir sohbet için sanat danışmanı<br />

ve küratör Feride Çelik’in aklımıza gelen isim olması sürpriz<br />

olmasa gerek.<br />

Yakın ve uzak gelecekte sanatta ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?<br />

Dünyadaki sanat yorumcuları ve sanatçıların<br />

bu süreç konusundaki görüşleri ne yönde?<br />

Yapay zeka ve dijitalleşmenin etkisiyle sanat şimdiden çok<br />

farklı bir boyuta girmiş durumda. Birçok sanat uzmanının<br />

da belirttiği gibi; bu gelişmeleri sanat tarihinde fotoğraf<br />

makinesinin icat edildiği dönemden sonraki gelişmelere<br />

benzetmek mümkün. Ama bu çağın özelliği olarak daha<br />

büyük değişimler bekliyorum. Şu anda dijital ve yapay zeka<br />

dünyasında sezgisel olarak bir şeyler üretilemiyor, ancak bu<br />

durum ilerde değişebilir.<br />

Sanata ve sanat eserlerini yorumlamaya olan tutkunuzu<br />

78 <strong>ELLE</strong>


SANAT VE<br />

TEKNOLOJİ<br />

BİRLİKTELİĞİ<br />

“Sanatta teknolojinin<br />

kullanılması aslında<br />

oldukça eskiye<br />

dayanıyor. İlk<br />

kullanım 1849<br />

yılında ilk fotoğraf<br />

makinesinin<br />

icadıyla başladı.<br />

1960’lı yıllarda ise<br />

sanat eserlerinde<br />

dijital teknoloji<br />

kullanılmaya<br />

başlanmıştır.”<br />

nasıl ve ne zaman keşfettiniz?<br />

Sanata olan tutkum çocukluk yıllarıma dayanır, hep el<br />

becerilerimi kullanarak bir şeyler üretmek istemişimdir.<br />

Ülkemizdeki eğitimin gereği sınav stresi yoğunluğumuzdan<br />

ötürü fen ve matematik dersleri öncelik kazanmıştır. Lisans<br />

eğitimim üzerine aldığım yüksek lisans eğitimiyle sanata<br />

olan tutkuma geri döndüğümü söyleyebilirim.<br />

Sanat eserlerini yorumlama tutkum ise doktora eğitim<br />

yıllarıma dayanır. Tıpkı Orhan Pamuk’un ‘Bir kitap okudum,<br />

hayatım değişti’ dediği gibi, ben de ‘Bir ders aldım, hayatım<br />

değişti’ diyebilirim. Doktora eğitimim sırasında ‘Sanat<br />

Eserleri Çözümleme’ isimli bir derse devam ediyordum. Bu<br />

derste tek bir tablo üzerinde oldukça detaylı çözümlemeler<br />

yapıyorduk. Sanatçının hayatından; yaşadığı dönemin siyasi,<br />

sosyolojik, politik etkilerinden; tablo içerisindeki renkler<br />

ve sembollerden, dönemin sanat akımına kadar titizlikle inceliyorduk.<br />

Adeta görsel bir şifreyi okuma gibiydi bu saatler<br />

benim için. Müthiş keyif aldım ve hobi şeklinde sevdiğim<br />

tabloları çözümlemeye başladım. Şimdi de bu hobimi mesleğe<br />

dönüştürdüm. Bu konuda farklı kurumlarda eğitimler<br />

veriyorum.<br />

Fütürizm akımındaki yaklaşıma göre sanat gelecek kaygısı<br />

gütmeli. Peki sizce bir sanat eseri yaratılırken günü-<br />

Günümüzde<br />

yaşasaydı<br />

nasıl eserler<br />

ortaya koyardı<br />

diye merak<br />

edeceği sanatçı<br />

kim?<br />

“Aklıma ilk gelen isim<br />

noktacılık akımının<br />

yaratıcısı olan George<br />

Seurat. Çünkü Seurat<br />

yaşadığı dönem için<br />

oldukça ileri bir görüş<br />

ve yaratıcılık ustalığı<br />

göstererek resimde<br />

piksel görüntüsü elde<br />

etmiştir. Yani ana<br />

renkleri kullanarak<br />

bu renkleri tuvalin<br />

üzerine nokta olarak<br />

sürmüş; gözün renkleri<br />

karıştırmasını, diğer<br />

bir ifadeyle insan<br />

retinasının dijital<br />

görüntüleri algılama<br />

ve netleştirme işlevini<br />

resme uzaktan bakan<br />

izleyiciye yüklemiştir.”<br />

<strong>ELLE</strong> 79


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Feride Çelik<br />

bir eseri üç<br />

boyutlu olarak<br />

görmenin<br />

farkını<br />

vurguluyor ve<br />

“Klasik eserleri<br />

sadece<br />

gözlerimizle<br />

değil, diğer<br />

duygularımızla<br />

da algılarız”<br />

diyor.<br />

müz çağına odaklanmak ve anda kalmak yeterli midir<br />

yoksa gelecek düşünülmeli midir?<br />

Fütürizm akımının ortaya çıktığı dönem için sanatın bir gelecek<br />

kaygısı gütmesini normal karşılamak gerekir. Çünkü<br />

İtalya’da ortaya çıkan bu akımın sanat tarihindeki estetiğe,<br />

güzelliğe ve durağanlık gibi birçok alana karşı duruşu vardı.<br />

O yüzden de gelecek kaygısı gütmeliydi ki, başarılı olsun.<br />

Günümüzde üretilen bir sanat eseri de eğer gelecek kaygısı<br />

güdüyorsa ya da gerçekten eşsiz olmayı hedefliyor ve<br />

rakip eserlerin önüne geçmek istiyorsa, geleceği düşünmek<br />

zorundadır.Yapay zeka ile oluşturulan eserlerin klasik bir<br />

yağlı boyayla aynı etkiyi yaratabileceğini düşünmüyorum.<br />

Üç boyutlu olarak bir eseri görmek sanal ortamda görmekten<br />

çok farklıdır. Klasik eserleri sadece gözlerimizle değil,<br />

diğer duyularımızla da algılarız. Pandeminin bize öğrettiği<br />

en önemli noktalardan biri dijital yöntemlerle gerçekleşen<br />

etkinlikler ne kadar zengin içerikli olurlarsa olsunlar; fiziksel<br />

mekanlarda bir arada bulunmanın, birlikte deneyimlemenin<br />

ve sosyalleşmenin coşkusundan hiçbir zaman vazgeçilemeyeceğiydi.<br />

Yapay zekanın ancak sanat eseri üretim<br />

sürecinde iyi bir araç olduğu kanısındayım. Emek ve yaratıcı<br />

yoğun üretimlerde yapay zeka iyi bir yardımcı olur.<br />

Sanat ve teknoloji arasındaki ilişkiyle ilgili görüşleriniz<br />

neler? Sizce sanat ürünleri sergiye ihtiyaç duyar mı? Sa-<br />

80 <strong>ELLE</strong>


“Bence sanatın<br />

önceliği<br />

insanlığa<br />

faydalı olmak<br />

açısından<br />

bir değişiklik<br />

yaratmasıdır.<br />

Yani yazılı<br />

dünyanın<br />

insanlık adına<br />

göndermek<br />

istediği<br />

mesajları<br />

görsel bir<br />

dille etkileyici<br />

olarak ifade<br />

etmelidir.”<br />

nat “sergide” görülebilen bir şey mi olmalı?<br />

Geçenlerde bu konuda bir makale yazdım. Sanatta teknolojinin<br />

kullanılması aslında oldukça eskiye dayanıyor.<br />

İlk kullanım 1849 yılında ilk fotoğraf makinesının icadıyla<br />

başladı. 1960’lı yıllarda ise sanat eserlerinde dijital teknoloji<br />

kullanılmaya başlanmıştır. Sonralarda ise sergileme<br />

tekniklerinde dijitalleşmeye gidilir. Günümüz dünyasında<br />

artık sanat ve teknoloji iç içe olma durumunda. Makalemde<br />

de pandemi sonrası küratörlüğünü gerçekleştirdiğim bir fiziksel<br />

sergide üç boyutlu eserlerle birlikte dijital teknolojiyi<br />

kullanmanın önemi ve etkisini belirttim.<br />

Pandemi ile birlikte teknoloji hayatın ayrılmaz bir parçasına<br />

dönüştüğünden; sergileme yönteminde dijital araçların<br />

kullanılması, sanat izleyicisinin ilgisini artırmak için<br />

zorunlu hale geldi. Makalemdeki sergide kullanılan ekran<br />

görüntüleri ve ses enstalasyonu, sanat izleyicisinin sergi<br />

ortamına dahil olmasını sağlamış; serginin amacını ve anlamını<br />

daha da kuvvetlendirmiştir. Sanat ürünleri sergiye<br />

kesinlikle bir gereksinim duyar. Bir sergide görülebilme<br />

durumu ise teknolojik gelişmeler paralelinde hibrid sistemle<br />

mümkün olabilir. Yani vakti olmayan bir sanat izleyicisi<br />

sergiyi sanal ortamda da görebilir.<br />

Fütürizmdeki “sanat dünyayı değiştirmeli” fikriyle yola<br />

çıkacak olursak, sizce sanatın önceliği nedir?<br />

Bence sanatın önceliği insanlığa faydalı olmak açısından bir<br />

değişiklik yaratmasıdır. Yani yazılı dünyanın insanlık adına<br />

göndermek istediği mesajları görsel bir dille etkileyici olarak<br />

ifade etmelidir. Ortaçağ el yazmalarının resimlerle süslenmesinin,<br />

kiliselerdeki mozaik tablo ve vitray resimlerin<br />

amacı da buydu; din adamları inancı pekiştirmek için görselliğin<br />

vazgeçilmezliğini keşfetmişlerdi.<br />

Sanat toplumların yapısı, yaşayış biçimi, kültürel birikimi<br />

hakkında ipucu verir. Siz şu anki ve gelecekteki çağ için<br />

yaşadıklarımızdan yola çıkarak sanatı da anlayıp, tahmin<br />

edebileceğimize inanıyor musunuz?<br />

Şu an ve gelecek çağ için bu durumun kolay olmayacağını<br />

düşünüyorum. Çünkü aşırı hızlı değişen ve karmaşıklaşan<br />

bir sistem içerisine girdik ve bu süreç daha da karmaşıklaşarak<br />

sürecek gibi görünüyor.<br />

Sizce fütürizm Türkiye’de doğru anlaşılabilmiş bir akım<br />

mı? Dünyayla kıyaslarsak neler söyleyebiliriz?<br />

Her sanat akımı ülkesine göre farklılık gösterir. İtalya’da doğan<br />

fütürizm akımı İtalyan sanatçılar tarafından dönemin<br />

sanat düşüncesine göre algılanarak üretimlere şekil vermiştir.<br />

Ülkemizde ise sanat ortamı Avrupa’yı biraz daha geriden<br />

takip ettiği için fütürizmin yansımaları sonradan görülmüş<br />

ve İtalya’dakine benzer olmamıştır.<br />

Fütürizm akımıyla eser vermiş en beğendiğiniz Türk ya<br />

da yabancı sanatçı kim?<br />

En beğendiğim fütürist sanatçı Umberto Boccioni.<br />

Fırsatınız olsa geçmişte mi yoksa gelecekte mi bir sanat<br />

dönemini ziyaret etmek isterdiniz? Dönem de verebilir<br />

misiniz?<br />

Empresyonizm döneminde Paris’i ziyaret etmek isterdim.<br />

<strong>ELLE</strong> 81


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Museum Of The <strong>Future</strong>:<br />

GELECEĞİ MERAK EDİYORUZ!<br />

GEÇEN SENE DUBAİ’DE AÇILAN VE MIMARI, BILIM, SANAT, TEKNOLOJI,<br />

BIYOMÜHENDISLIK ALANLARINDA BIRÇOK ILKE IMZA ATAN GELECEK MÜZESI<br />

TÜM DUYULARA HITAP EDEREK GELECEĞIN IÇINDE HISSETTIRIYOR, HATTA BIZLERI<br />

2071 YILINA GÖTÜRÜYOR!<br />

Gelecek; onu hayal edebilen, tasarlayabilen ve<br />

uygulayabilenlerindir. Gelecek; gelmesini beklediğiniz<br />

değil, yarattığınız bir şeydir.” Museum<br />

of the <strong>Future</strong>, yani müzenin dış duvarına kaligrafi sanatıyla<br />

yazılmış olan bu cümleler, içeride deneyimlenecekler hakkında<br />

ipucu veriyor. Mimar Shaun Killa, müzenin içinde<br />

yaratılmak istenen, “geleceği avucunuzun içine alma” konseptini<br />

binanın dışına da taşıyarak fütüristik bir görünüm<br />

kazandırıyor. Uzay üssünü andıran bina asimetrik bir simit<br />

şeklinde. Dubai’nin klasik gökdelenlerinin arasında Gelecek<br />

Müzesi, bilinen müze algısını yıkıyor ve farklılığıyla tüm<br />

dikkatleri üzerine çekiyor. Yapının ortasındaki boşluk da<br />

gelecekteki bilinmeyeni, ön görülemeyeni anlatmaya çalışıyor.<br />

Dokuz yıllık uzun bir emeğin sonucu olan yapının içi ise<br />

göründüğünden çok daha fazlasını sunuyor.<br />

2071’E IŞINLANIYORUZ<br />

Burayı gezme süreciniz klasik bir müze ziyaretinden oldukça<br />

farklı. İçindekiler basit bir simülasyondan ve görüntülerden<br />

ibaret değil. Bir yandan daha önce hiç bahsedilmemiş<br />

bir konuyla ilgili yeni fikirler duyarken bir yandan da yapay<br />

zeka ve artırılmış gerçeklikle yaratılan bu gelecek tasarısını<br />

tüm duyularınızla algılıyorsunuz. Girişte size verilen ileri<br />

teknoloji bileklikler ziyaret süresince size eşlik eden yapay<br />

zekanın anahtarı. Bu müzede kendinizi çok değerli hissedeceksiniz<br />

çünkü tüm gezi boyunca yapay zeka “Aya” size<br />

isminizle hitap ediyor. Her katta farklı bir tema işlenen yedi<br />

katlı binada, beş farklı bölümü ara vermeden, sırayla deneyimliyorsunuz.<br />

Hikaye bir uzay gemisiyle dünyaya, Dubai’ye<br />

iniş yapmanızla başlıyor. Uzayın ve Dünya’nın ayaklarınızın<br />

altında olduğunu sadece görmüyor; yaşıyor, gerçekmiş gibi<br />

82 <strong>ELLE</strong>


EN İLGINÇ detaylar<br />

• Müzenin açılış tarihi 22/02/2022. Sebebi ise bunun bir “palindrom tarih” olması.<br />

Yani baştan ve sondan okunuşu aynı. Bu tarihlerin çok az denk geldiği, dolayısıyla uğurlu<br />

olduğuna inanılır. Müze de bu şansla işe başlamak istemiş.<br />

• Büyük bir kısmı Güneş enerjisiyle çalışan müze, daha temiz bir geleceğe işaret ediyor.<br />

• 2071 yılı, Arap Emirlikleri’nin kuruluşunun 100. yılı<br />

• Müze 1000 seçkin Arap yeteneği tanımayı ve dünya çapında bir entelektüel hareketi<br />

ilerletmeyi amaçlayan “Büyük Arap Beyinleri” projesine de ev sahipliği yapıyor.<br />

Küçük Bir Tavsiye: Biletlerinizi online almalısınız, yoksa yer bulmanız imkansız!<br />

Müzenin<br />

çevresinde<br />

100 farklı<br />

ağaç, bitki<br />

türü bulunuyor.<br />

Teknoloji<br />

ve doğanın<br />

bir arada<br />

olmasına<br />

vurgu<br />

yapılıyor.<br />

algılıyorsunuz. Size gezegenleri, Güneş’i, Dünya’nın dönüşünü<br />

ve uzayda potansiyel yaşamın nasıl olacağını yaşatıyorlar.<br />

2071’deki Dubai’yi izliyorsunuz. Buradan Amazon<br />

Ormanları’na varıyorsunuz. Ormanı en ince detayına kadar<br />

görürken aslında bu ormanlardaki bir damla suyun bile ne<br />

kadar değerli olduğunu size anlatmayı amaçlıyorlar. Daha<br />

sonra sizi şifayı ve iç sesinizi aramanızı sağlayacak bir meditasyon<br />

odasına sokuyorlar. Bu oda titreşimlerle, seslerle<br />

her duyunuza hitap ederek size özel bir rahatlama olanağı<br />

sunuyor. Sonrasında sizi eşi benzeri olmayan bir kütüphane<br />

karşılıyor: içinde 2400’den fazla canlı türü olan DNA<br />

kütüphanesi. Burada tüm canlıları anne karnında gibi, kapsüllerin<br />

içinde gözlemliyorsunuz. Onları bu şekilde muhafaza<br />

edip sunarak korumanın gerekliliğine dikkat çekmeye<br />

çalışıyor. Müzenin en alt katındaki teknolojik aletler sergisi<br />

ise en somut haliyle, gelecekte kullanılabilecek bazı aletleri<br />

tanıtıyor. Bunların arasında her mevsime uygun, yokmuş<br />

gibi hissettiren kıyafetler, robot köpekler, geleceğin arabaları<br />

ve en önemlisi yapay zekayla geliştirilmiş robot “Ameca”<br />

bulunuyor.<br />

GEÇMİŞ, BUGÜN VE GELECEK<br />

Müzenin en temel hedefi, geleceğe ve teknolojiye pozitif<br />

bir yaklaşımda bulunabilmek. Geleceği oturup beklemek<br />

yerine, kendi ellerimizle bugünden başlayarak yaratabileceğimizin<br />

mesajını da vermek istiyor. Bunu yaparken de özümüzü<br />

ve geçmişten gelen değerlerimizi koruyup teknolojiyle<br />

geliştirebilmenin mümkün olduğunu anlatıyor. Her geçen<br />

gün yenilenmeye ve gelişime açık olan müzede, sürekli olarak<br />

yeni tasarımlara, sanatçılara ve bilim insanlarına fırsat<br />

tanınıyor.<br />

GELECEĞİN KAHRAMANLARI:<br />

ÇOCUKLAR<br />

Bundan 50 yıl sonra çocukların yetişkin olacağından yola<br />

çıkarak müze onlara doğal olarak gerçekten çok geniş bir<br />

bölüm ayırmış. Çocuklara, 3D ağırlıklı eğitimler ve aktiviteler<br />

sunarak hem meslek yelpazelerini genişletmeyi hem de<br />

geleceğe bakış açılarını Dünya’yla sınırlamayıp uzaya kadar<br />

götürmeyi hedefliyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 83


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>DEKORASYON<br />

Evde<br />

BIYOFILIK<br />

SEÇIMLER<br />

BROSTE COPENHAGEN<br />

BITKILERLE VE HAYVANLARLA ILETIŞIMDE<br />

OLMANIN IYILEŞTIRICI ETKILERININ ALTINI<br />

ÇIZEN BIYOFILI’NIN ‘IYI HİSSETTİRME’<br />

HALINI YAŞAM ALANLARINA TAŞIYORUZ.<br />

BU YOLCULUKTA DOĞANIN SUNDUĞU<br />

MALZEMELER KADAR, DOĞAYI ANIMSATAN<br />

RENKLERI DE LISTEMIZE EKLIYORUZ.<br />

HAZIRLAYAN: SELIN CEBECIOĞLU<br />

Amerikalı biyolog Edward O. Wilson 1984 yılında<br />

çıkarttığı “Biophilia” adlı kitabında insanlarla<br />

yaşayan diğer her şeyin arasındaki içgüdüsel<br />

bağı ve tüm canlılarla birlikte yaşamın kendisini<br />

de sevmeyi biyofili olarak adlandırmış. Bu açıdan bakıldığında<br />

doğayla, bitki ve hayvanlarla iletişim halinde olmak<br />

elzem bir ihtiyaç. Doğayı yaşam alanınıza enjekte etmek için<br />

saksıdaki bitkilerinizin ve evinizi paylaştığınız hayvanlarınızın<br />

yanı sıra doğanın renk ve desenlerinden de beslenmeyi<br />

unutmayın.<br />

DOĞAYI EVE DAVET EDIYORUZ<br />

Ormanda nefes almak gibi anlamlar içeren Shinrin-yoku,<br />

1980’lerde Japonya’da geliştirilmiş bir kavram. Japon tıbbında<br />

sağlığın korunmasında ve iyileştirilmesinde önem<br />

kazanmış. Shinrin-yoku ortaya çıkan birçok problemimizin<br />

ilacının doğayla bağımızı tekrar kurmakta saklı olduğunu<br />

söylüyor. Üstelik, bunun için ormana taşınmak gibi köklü<br />

değişiklikler yapmamıza gerek görmüyor. Biyofiliyle ilişkili<br />

Shinrin-yoku, ormanda yürümek, bitkilerle çevrili açık<br />

havayla temas halinde olmak gibi aktivitelerin de stresi<br />

azalttığını verilerle ortaya koyuyor. Doğayı pencerelerinden<br />

evlerine davet edenlerin psikolojik ve fiziksel olarak<br />

daha sağlıklı olduklarını biliyoruz. Bu durum yalnızca yeşil<br />

bir alan görmeyi ya da deniz manzarasına sahip olmayı<br />

içermiyor. Yaşanılan alanın gün ışığını görme oranı bile iyi<br />

hissettirebiliyor. Peki, günün çoğunluğunu ofiste geçirenler<br />

ya da yaşam alanı bu unsurları sağlamayanlar ne yapmalı?<br />

Ham ahşap mobilyalar seçmek, mekanı aydınlatacak açık<br />

renklere ya da doğayı anımsatacak tonlara yönelmek, bitkilere<br />

olabildiğince çok yer açmak gibi doğayla ilişkili adımlar<br />

atmak iyi gelecektir.<br />

Pantolon saksı, 410 TL, MÜZ<br />

Baxter marka<br />

Linfa koltuk,<br />

MODA BAGNO<br />

Ficus Benjamin<br />

bitki Rubby saksıyla<br />

beraber, 579,90 TL<br />

FİDANBURADA.COM<br />

84 <strong>ELLE</strong>


Kilim, YARGICI<br />

HOMEWORKS<br />

Vitra marka Isamu<br />

Noguchi tasarımı<br />

Freeform kanepe,<br />

MOZAIK<br />

Rattan örgü sepet,<br />

2399,95 TL,<br />

ZARA HOME<br />

Bold bank,<br />

MVOICE<br />

Poliform marka Emmanuel Gallina tasarımı Symphony konsol, BEKA HOME<br />

Vitra marka<br />

L’Oiseau aksesuar,<br />

MOZAIK<br />

TINE K HOME<br />

Vitra marka Cork<br />

tabureler, MOZAIK<br />

Saksı (büyük) 849 TL, (küçük)<br />

369,99 TL, H&M HOME<br />

Eve biyofilik<br />

hareketlilik<br />

katmak için<br />

yapacağınız<br />

bitki seçiminde<br />

‘doğru yerde<br />

doğru bitki<br />

kullanımı’ kuralını<br />

listenizin ilk<br />

sırasına eklemeyi<br />

unutmayın.<br />

<strong>ELLE</strong> 85


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>DEKORASYON<br />

BIR BILIM OLARAK: EKOLOJI<br />

Ekoloji, canlıların birbirleri ve çevresiyle ilişkisini inceleyen<br />

bir bilim dalı. Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamı.<br />

Ekosistemi abiyotik faktörler yani toprak, su, hava, iklim<br />

gibi cansız faktörler ve biyotik yani üretici, tüketici ve ayrıştırıcı<br />

faktörler oluşturuyor. Binlerce farklı canlı türünün<br />

birbirleri ve çevreleriyle kurdukları ilişkilerden dolayı ekoloji<br />

birçok bilim ile birlikte çalışıyor. Ekosistem içerisinde<br />

yer alan her şey, bir diğeri için var. Son yıllarda önemi daha<br />

çok anlaşılır hale gelen bu bilim, biyofilik yaşam anlayışının<br />

artmasıyla yeniden gündem.<br />

Okulların yeni yeni açıldığı bu dönemde, üstteki satırlar, bir<br />

zamanlar keyifle dinlenen derslere gönderme olsun.<br />

Yeşili gören,<br />

pencereli bir<br />

alanda vakit<br />

geçiren kişilerin<br />

psikolojik<br />

ve fiziksel<br />

sağlıklarının, gün<br />

ışığı almayan<br />

ortamda<br />

yaşayanlara<br />

oranla çok<br />

daha iyi olduğu<br />

söyleniyor.<br />

GUBI<br />

Sedefli tabak, 775 TL,<br />

SECRETS OF B.<br />

Paravan, 12.999 TL,<br />

YARGICI HOMEWORKS<br />

Galway koltuk,<br />

MUDO CONCEPT<br />

AND TRADITION<br />

86 <strong>ELLE</strong>


Spider sehpa, MUDO CONCEPT<br />

Monky seramik saksı,<br />

4600 TL, WOHHA<br />

Servis arabası, 29.250 TL,<br />

VAKKO HOME<br />

Eijffinger marka Emerald Koleksiyonuna<br />

ait H poster serisi duvar kağıdı (<br />

280x300 cm), 1116 Euro +KDV, EVIST<br />

Yaşam alanı<br />

içerisinde yer<br />

alan bitkiler,<br />

hava kalitesini<br />

iyileştiriyor, kişisel<br />

motivasyonu ve<br />

verimliliği artırıyor,<br />

stresi azaltıyor. Tek<br />

yapmanız gereken<br />

evinizin aldığı<br />

ışığa, ısıya ve<br />

bakımı konusunda<br />

zorlanmamak için<br />

evde geçirdiğiniz<br />

süreye uygun<br />

seçimlere yönelmek.<br />

LEXINGTON<br />

Sulak,<br />

559,99 TL,<br />

H&M HOME<br />

Sofa, NORDIST<br />

<strong>ELLE</strong> 87


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />

Gelecek<br />

KADINLARIN!<br />

SANATTAN TEKNOLOJIYE, KADIN HAKLARINDAN EDEBIYATA, BILIMDEN GÜZELLIK<br />

VE MODA SEKTÖRÜNE FARKLI ALANLARDA ÖNCÜ BIR ROLE SAHIP OLAN,<br />

DEĞIŞIMIN KADIN AKTÖRLERINI LISTELEDIK. İMZA ATTIKLARI IŞLERLE GELECEĞE IŞIK<br />

TUTAN, BAŞARILI, YARATICI VE CESUR SEKIZ KADINDAN ILHAM ALIN!<br />

YAZI: SELİN MİLOŞYAN<br />

NERI OXMAN<br />

İsrail doğumlu Amerikalı mimar Neri Oxman devasa binalar ya da lüks oteller<br />

tasarlamadı ama o şimdiden modern mimarinin en önemli isimlerinden biri<br />

olarak kabul ediliyor. MIT (Massachusetts Institute of Technology) Media Lab’ta<br />

tasarımcı ve aynı üniversitede Medya Sanatları ve Bilimi profesörü olan, sanat,<br />

biyoloji, bilgisayar teknolojisi ve malzeme bilimiyle mimariyi birleştiren, orijinal<br />

ve detaylı tasarımlarıyla tanınan bu Beethoven hayranı 47 yaşındaki mimar,<br />

obje ve binaları gezegene, doğaya zarar vermeden tasarlıyor. Biyomimetizm<br />

(doğadaki formları taklit eden tasarımlar) üzerine çalışırken işini “materyallerin<br />

ekolojisi” olarak tanımlıyor. Obje ve binaların, çevreleriyle uyum sağlaması<br />

ve iletişim içinde olması için doğal bazlı materyallerle tamamlanmasını<br />

savunuyor; tıpkı bir vazonun, içindeki çiçekler ölünce onların biyolojik olarak<br />

parçalanmalarına yardımcı olması gibi…<br />

Neri Oxman’ın en etkileyici tasarımlarından biri olan Silk Pavillon, ipek<br />

böceklerinin yaşam koşullarını ve yönelimlerini göz önünde bulunduran, robotik<br />

olarak eğrilen ipekten oluşan bir iskelettir. 6500 ipek böceği içine yerleştirilmiş<br />

ve ipek böceklerinin ördüğü ipeklerle birlikte tasarımın son hali elde edilmiştir.<br />

Tasarımlarında her daim doğayı ve doğayla birlikte yaşamayı göz önünde<br />

bulunduran, disiplinlerarası çalışmalardan ilham alan ve günümüzün Leonardo<br />

Da Vinci’si olarak görülen Neri Oxman, yenilikçi bakış açısıyla bugüne ve<br />

geleceğe damga vuracak bir araştırmacı.<br />

MoMA küratörü Paola Antonelli’nin “Zamanının değil, zamanının önünde bir<br />

insan” olarak tanımladığı, Amerikalı yazar Bruce Sterling’inse yaptığı işleri;<br />

“daha önce herhangi bir şeyden farklı bir şekilde farklı” olarak nitelendirdiği<br />

Neri Oxman’ı mutlaka radarınıza alın.<br />

88 <strong>ELLE</strong>


CANAN DAĞDEVİREN<br />

En son meme kanserinin teşhisinde çığır açabilecek bir<br />

buluşa imza atan ve farklı disiplinleri buluşturan icatlarıyla<br />

adından söz ettiren Canan Dağdeviren, medikal teknoloji<br />

alanındaki öncü çalışmaları ve imza atacağı daha bir<br />

sürü başarıyla şüphesiz şimdinin ve geleceğin en etkili<br />

kadınlarından biri.<br />

University of Illinois’da Malzeme Bilimi ve Mühendisliği<br />

bölümünde 2014 yılında doktora derecesini alan, doktora<br />

süresince esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne<br />

giyilebilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yapan<br />

Dağdeviren’in genç yaşına sığdırdığı icatlar arasında<br />

giyilebilir kalp pili, cilt kanseri testi, beyin iğnesi ve<br />

sindirilebilir sensör dikkat çekiyor.<br />

Başarılı bilim insanı Canan Dağdeviren’in Massachusetts<br />

Teknoloji Enstitüsü (MIT) Media Lab ekibiyle birlikte<br />

icat ettiği elektronik sütyen, giyilebilir ultrason tarama<br />

cihazından oluşuyor ve kadınların sık sık tarama<br />

yapıp kanser vakalarını erken teşhis etmelerine olanak<br />

sağlıyor. Doktora gerek kalmadan günlük tarama imkanı<br />

veren, Dağdeviren’in tüm kadınlara ithaf ettiği cihazın<br />

Amerika’da patent aldığını hatırlatalım.<br />

Başarısının sırrını, hayallerinin peşinden tutkuyla koşması,<br />

yaptığı işe olan inancı, iddialı ve inatçı olmasıyla<br />

açıklayan Canan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi’ne<br />

“Genç Akademi Üyesi” olarak kabul edilen ilk Türk bilim<br />

insanı.<br />

ZADIE SMITH<br />

İngiltere ve dünyada büyük başarı elde eden, The Guardian<br />

ve Whitbread İlk Roman Ödülü’nü kazanan kitabı İnci Gibi<br />

Dişler yayınlandığında henüz 25 yaşındaydı. Jamaikalı<br />

bir anneyle İngiliz bir babanın kızı olarak dünyaya gelen<br />

Zadie Smith’in tıpkı kendi gibi melez karakterlerin dünyasını<br />

anlattığı, çokkültürlülüğe, renklere, gelenekler ve çatışmalara<br />

yer verdiği romanı İnci Gibi Dişler’i, bugün ırkçılığın hâlâ son<br />

bulmadığı bir düzlemde okumak, farklı kimliklerin toplumda<br />

tutunma çabalarını anlamak açısından çok değerli.<br />

Bundan 23 önce yayınlandığı bir ilk romanla göçmenlik, etnik<br />

kökenler, asimilasyon, ırkçılık gibi gündemden düşmeyen<br />

meselelere dem vurmayı bilen Smith daha sonraki yıllarda<br />

yazdığı ve hepsi kimlikler ve kökler üzerine kafa yoran<br />

kitaplarıyla da çeşitli ödüllere layık görüldü.<br />

Bu süreçte Columbia ve Harvard Üniversitesi gibi kurumlarda<br />

edebiyat ve yaratıcı yazarlık dersleri veren, aynı dersleri şu<br />

sıralar New York Üniversitesi’nde de sürdüren Smith, çok<br />

satan listelerinde yer alan ve geleceği öngören kitaplarıyla<br />

çağdaş edebiyatın en etkili isimlerinden biri.<br />

Smith şimdilerde son kitabı “The Fraud”la konuşuluyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 89


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />

MALALA YOUSAFZAI<br />

2012 yılında ülkesi Pakistan’da eğitim hakkından vazgeçmediği<br />

için bir Taliban üyesi tarafından başından vurulan Malala<br />

Yousafzai, bugün cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm dünya<br />

çocuklarının eğitim hakkını savunmaya devam ediyor.<br />

Henüz 10 yaşındayken ülkesindeki kız çocukların okuması için<br />

kampanyalar yürüten Yousafzai, Taliban’ın hedefi olduktan<br />

sonra zorluklar karşısında susmadı, bir eğitim aktivistine<br />

dönüştü ve babasıyla birlikte kurduğu Malala Fonu’yla cinsiyet<br />

ayrımcılığına karşı savaşmaya başladı.<br />

2013 yılında yayınladığı, dünyada çok satanlar listesine<br />

girmeyi başaran “Ben Malala” kitabındaki cesur hikayesi, ilham<br />

vermek dışında eğitimde fırsat eşitliği, kadın ve çocuk haklarının<br />

düzenlenmesi gibi konularda da farkındalık yarattı.<br />

2014 yılında en genç ve ikinci Pakistanlı olarak aldığı Nobel<br />

Ödülü, 2015’te hayatını anlatan belgeselin En İyi Belgesel<br />

dalında Akademi Ödülü’ne layık görülmesi ve 2017’de Oxford<br />

Üniversitesi’nde lisans eğitimi almaya başlamasıyla eğitimdeki<br />

kararlılığını kanıtlayan Yousafzai uluslararası bir simgeye<br />

dönüştü.<br />

2021 yılında Afganistan’ı ele geçiren ve kadınların temel<br />

haklarını ellerinden alan Taliban’a karşı da uyarıda bulunan<br />

26 yaşındaki Yousafzai, bugün katıldığı çeşitli uluslararası<br />

konferanslarda toplumsal cinsiyet eşitliğine ve ayrımcılığa karşı<br />

dikkat çekerken kendi adına açılan vakıf vasıtasıyla kalkınan<br />

ülkelerdeki kız çocukların okula gidebilmesi için çalışmalar<br />

yürütüyor.<br />

Kadın dayanışmasının ve kız kardeşliğin giderek önem kazanıp<br />

adaletsizlikler karşısında en büyük güç sayıldığı günümüzde<br />

Malala Yousafzai hikayesi, çalışkanlığı, kararlılığı ve azmiyle<br />

tüm kız kardeşlerine ilham oluyor, onlara patriarkal düşünce<br />

sistemine karşı savaşma cesareti veriyor.<br />

Ve tüm bunlardan dolayı Malala bugünün ve geleceğin en etkili<br />

isimlerinden biri.<br />

90 <strong>ELLE</strong>


MARINE SERRE<br />

Lyst’in geçtiğimiz yıllarda hazırladığı Yılın Öne Çıkan 10<br />

Markası arasında yer alan Marine Serre, benimsediği<br />

döngüsel moda anlayışı, sürdürülebilirlik konusundaki<br />

farkındalığı, tüm insanlığı gezegenin temizliği konusunda<br />

duyarlı kılmaya dair çalışmalarıyla bugünün ve geleceğin<br />

en önemli tasarımcılarından biri.<br />

2017 yılında LVMH Genç Moda Tasarımcıları Ödülü’nü<br />

kazanarak ışıltılı bir dünyanın kapılarını aralamayı başaran<br />

Serre; yaratıcılığı, verdiği mesajlar, tüketim kültürüne karşı<br />

sürdürdüğü mücadele ve kısa sürede Dua Lipa, Beyonce,<br />

Adele ve Kylie Jenner gibi ünlülerin radarına girmesiyle<br />

ismini geniş kitlelere duyurdu.<br />

The Rising Shelter isimli Sonbahar/Kış 2023-24 defilesinde<br />

sahneye kurduğu, her biri terk edilmiş, çöpe gitmiş<br />

kıyafetlerden oluşan üç devasa tepeyle bilinçsiz tüketimin<br />

sonuçlarını gözler önüne seriyor, izleyiciyi harekete<br />

geçmeye, sorumluluk almaya davet ediyordu. Bu absürt<br />

kuleler aslında gezegenin, eğer tüketimin ve kirliliğin önüne<br />

geçilmezse nasıl bir yıkım ve sonla karşı karşıya olduğu<br />

gerçeğini de açığa çıkarıyordu.<br />

Son defilesinde olduğu gibi önceki defilelerde de<br />

tasarımlarını sergilemekten öte verdiği mesajlarla<br />

“rahatsız etmeyi”, insanlara “silkinin” demeyi görev bilen<br />

Marine Serre, koleksiyonlarının yaklaşık yüzde 50’sini<br />

geri dönüştürülmüş ürün ve malzemelerden üretirken,<br />

diğer yarısında biyolojik olarak parçalanabilir ve geri<br />

dönüştürülmüş iplikler kullanıyor.<br />

Serre’in tasarımlarında kullandığı ikonik desen hilal, tasarım<br />

felsefesini çok iyi yansıtıyor. Temelde Ay sembolünden<br />

ilham alan Marine Serre, Ay’ın birçok alan ve kültüre saygı<br />

niteliğinde olduğunu, hilalinse sonsuz bir döngü içinde<br />

dünyanın etrafında dolaşan Ay’ın ilk evresi olduğunu<br />

anlatıyor.<br />

Sonsuz bir döngü içinde olan Ay’ın ilk evresi hilal, Fransız<br />

tasarımcının yarattığı, asla çöpe gitmeyen, her daim<br />

kullanılan ve sonsuz bir döngü içinde olan zamansız<br />

kıyafetlere hem tasarım, hem de fikir olarak çok yakışıyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 91


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />

YUSRA MARDINI<br />

Son yıllarda en çok tartışılan meselelerden biri olan mülteci sorununa bambaşka bir gözle bakmamızı sağlayan<br />

ve olimpik yüzücü kimliğiyle sığınmacıların denizde dalgalara karşı verdiği mücadelenin de simgesine dönüşen<br />

Yusra Mardini; hayalleri, projeleri ve sığınmacı sorununun son bulması için yapmaya çalıştıklarıyla geleceğin en<br />

önemli aktörlerinden biri olmaya aday.<br />

Suriye’de iç savaşın başlamasıyla Türkiye’ye sığınan, ardından 20 kişiyi taşıyan ve içi su alan bir botla<br />

İzmir’den Midilli Adası sahillerine dört saat boyunca yüzerek ve mülteci grubuna liderlik ederek ulaşan Yusra<br />

Mardini, 2016 Rio Olimpiyatları’nda Sığınmacı Olimpik Sporcular Takımı’nda 10 sporcu arasında yer aldı.<br />

2020 Tokyo Olimpiyatları’nda da kulaç attı.<br />

Göçmenlerin ülkeye girişine yardım etme, evrakta sahtecilik, kara para aklama ve dolandırıcılık ile radyo<br />

frekanslarının yasalara aykırı kullanılması gibi suçlamalarla soruşturulması devam eden genç yüzücü, sıra dışı<br />

hikayesi ve azmiyle geçtiğimiz yıl Netflix’te gösterime giren The Swimmers filmine ilham kaynağı oldu.<br />

İlham olduğu bu filmle mülteci olmanın zorluklarını ve mültecilerin hikayesini geniş kitlelere duyurmayı başaran<br />

24 yaşındaki Yusra Mardini, atandığı Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) İyi Niyet<br />

Elçisi görevi dahilinde Dünya Ekonomik Forumu, Google Zeitgeist, WE Day ve Küresel Kadınlar Forumu’nda<br />

konuşmalar yaptı, mülteci kamplarını ziyaret etti ve mültecilerin karşılaştıkları tehlike ve zorluklara karşı<br />

farkındalık yarattı.<br />

Mücadelesinde onu yalnız bırakmayan kız kardeşi Sara Mardini’yle 2022 yılında Time dergisinin En Etkili 100<br />

Kişi listesinde yer aldı.<br />

En büyük hayali savaş bitince ülkesine dönmek, deneyimini herkesle paylaşmak ve mülteci kelimesinin<br />

kullanılmayacağı, mülteci sorununun son bulacağı barışçıl bir dünyada yaşamak. Bu uğurda sürdürdüğü<br />

çalışmalar, onu şimdiden geleceği şekillendiren kadınlar arasına sokuyor.<br />

92 <strong>ELLE</strong>


PAT MCGRATH<br />

Dünyanın en etkili makyaj sanatçısı<br />

olarak anılıyor, 2019’daysa Time’ın En<br />

Etkili 100 Kişi listesinde yer aldı. Prada,<br />

Dior, Alexander McQueen, Givenchy,<br />

Louis Vuitton, Marc Jacobs, Saint Laurent,<br />

Valentino, Tom Ford ve Versace gibi<br />

markaların yüzlerinde dikkat çekici<br />

değişimlere imza atan Pat McGrath, makyaj<br />

sanatına olan teatral ve kapsayıcı bakış<br />

açısıyla fark yaratıyor, sınırları zorluyor<br />

ve güzellik dünyasını küresel ölçekte<br />

değiştirmeyi başarıyor.<br />

Renkli olduğu kadar farklı materyalleri de<br />

kullanan oldukça sanatsal ve sıra dışı bir<br />

makyaja imza atıyor.<br />

2014 yılında Britanya İmparatorluk<br />

Nişanı’na layık görülen ilk marka sahibi ve<br />

kadın sanatçısı olarak “Dame” unvanıyla<br />

ödüllendirilen Pat McGrath, 2015 yılında<br />

kendi markası Pat McGrath’i piyasaya<br />

çıkardı.<br />

Jean-Paul Gaultier’nin Sonbahar/Kış 2023-<br />

24 defilesinde couture’le şehirli hayatı<br />

karıştıran Pat McGrath, Schiaparelli’nin Yaz<br />

2023 defilesinde yüzü ve vücudu bir tuval<br />

gibi kullanarak çeşitli gölgeler ve renklerden<br />

oluşan cüretkar görünümler yarattı.<br />

Pat McGrath’ın, sınırları zorlayan makyaj<br />

oyunlarının gelecekteki versiyonlarını<br />

merakla bekliyoruz.<br />

ALEXANDRIA OCASIO-CORTEZ<br />

Onunki tam bir başarı hikayesi. Porto Riko’lu Katolik bir<br />

ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Boston Üniversitesi’nde<br />

Uluslararası İlişkiler ve Ekonomi eğitimi alan Alexandria<br />

Ocasio-Cortez, garsonluk yaparak hayatını kazanırken aktif<br />

siyasete girmeye karar verir ve Kasım 2018’de New York 14.<br />

bölgeden Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi’ne<br />

seçilerek ABD tarihinin en genç kongre üyesi olur.<br />

Kendisini demokrat sosyalist olarak tanımlayan Ocasio-<br />

Cortez, ABD’nin Orta Doğu’daki dış politikası, çevre ve<br />

göçmen sorunları, sağlık ve eğitim ücretlerinin düzenlenmesi,<br />

kadına karşı şiddet, işçi hakları gibi konularda sesini her daim<br />

yükseltmekte, sivri çıkışlarıyla dikkat çekmektedir.<br />

Ocasio-Cortez’in cesurca sunduğu yasa teklifi Yeşil Yeni<br />

Düzen, iklim değişikliğinin 2050 yılında yaşanacağı<br />

düşünülen etkilerini ele alırken sıfır sera gazı salımı,<br />

yenilenebilir enerjiye geçmek, tren hatlarının artırılması gibi<br />

hedefler içeriyor.<br />

Sosyal medyada da aktif olup seçmenine yakın duran,<br />

geleneksel siyasetçi kimliğinden oldukça uzak bir profil<br />

çizen aktivist ve ilerici milletvekili Alexandria Ocasio-<br />

Cortez, geçtiğimiz günlerde Hindistan Başbakanı Modi’nin<br />

Kongre’deki konuşmasını, dini özgürlüklere saygı duymadığı<br />

gerekçesiyle boykot etti.<br />

İşçi sınıfına mensup bir ailede doğup halkın içinden yetişen<br />

ve ABD tarihinin en genç kongre üyesi olan Alexandria<br />

Ocasio-Cortez, sıra dışı yükseliş hikayesiyle adalet ve eşitliğin<br />

sağlanacağına dair yeşerttiği inanç, samimiyeti, cesareti ve<br />

açık sözlülüğüyle genç kuşakların idolü. Gelecekte üstleneceği<br />

görevleri ve imza atacağı projeleri heyecanla bekliyoruz.<br />

<strong>ELLE</strong> 93


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>GÜZELLİK<br />

GÜZELLIKTE ışık hızı<br />

GÜZELLIK VE WELLNESS, FIZIKSEL<br />

VE DUYGUSAL IYILIK HALIMIZI<br />

ARTIRMAYA YÖNELIK EN ÖNEMLI<br />

SEKTÖRLERIN BAŞINDA GELIYOR.<br />

ANCAK, BU SEKTÖR GEÇTIĞIMIZ<br />

YILLARDA BÜYÜK BIR DÖNÜŞÜM<br />

GEÇIRDI VE GELECEKTE DE BU<br />

DEĞIŞIM DEVAM EDECEK GIBI<br />

GÖRÜNÜYOR; HEM DE HIZ<br />

KESMEDEN! PEKI, GÜZELLIK VE<br />

WELLNESS’IN GELECEĞI NASIL<br />

ŞEKILLENIYOR?<br />

YAZI: DAMLA DURAK<br />

94 <strong>ELLE</strong>


CILT BAKIMINDA<br />

akıllı cihazlar, VÜCUT<br />

ANALİZLERİ VE<br />

yapay zeka TABANLI<br />

UYGULAMALAR<br />

SAYESİNDE, HER<br />

BİREYİN İHTİYACINA<br />

UYGUN özel bakımlara<br />

HER GEÇEN GÜN BİR<br />

YENİSİ EKLENİYOR.<br />

Teknolojiyi işin içine kattığımızda güzellik ve wellness<br />

dünyasında ciddi bir dönüşüm içinde olduğumuzdan<br />

söz edebiliriz. Sanal deneyimler, güzellik<br />

uygulamaları ve kişiselleştirilmiş hizmetler her<br />

geçen gün artıyor ve güzellik dünyasının hızına yetişmek<br />

bazen pek mümkün olmuyor. Bir düşünün; ne kadar sıklıkla<br />

makyaj ya da cilt bakım alanında bir yeniliğe şahit oluyorsunuz?<br />

Hemen hemen her gün; hele ki dünyadaki trendleri<br />

takip ediyor ve bu konuyla yakından ilgileniyorsanız.<br />

Cilt bakımında akıllı cihazlar, vücut analizleri ve yapay zeka<br />

tabanlı uygulamalar sayesinde, her bireyin ihtiyacına uygun<br />

özel bakımlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Güzellik<br />

ve wellness sektörü, dijital dünyada daha fazla varlık göstermeye<br />

başladı diyebilir miyiz? Kesinlikle evet! Online fitness<br />

dersleri, dijital sağlık takip uygulamaları ve uzaktan sağlık<br />

danışmanlığı gibi servisler, her yerde ve her zaman sağlıklı<br />

yaşam tarzını sürdürebilmemize de olanak sağlıyor. Gelelim<br />

diğer detaylara; peki, başka neler oluyor?<br />

“YEŞIL GÜZELLIK” TRENDI<br />

Söz konusu güzellikse, çıkan atıkları ya da sektörde harcanan<br />

su miktarını düşündüğümüzde daha sürdürülebilir bir<br />

yaklaşım kaçınılmaz. Çevre dostu ürünler ve uygulamaların<br />

tüketiciler arasında giderek daha popüler hale geldiği çok<br />

açık. Sürdürülebilir ürünler ve “green beauty-yeşil güzellik”<br />

trendi büyümeye devam ediyor. Bu trend, tüketicilerin çevre<br />

bilinci ve sağlıklı yaşam tercihlerinin artmasıyla giderek<br />

daha fazla önem kazanıyor. Hayvan dostu bir yaklaşım, çevre<br />

dostu ambalajlar, temiz içerikler gibi… Hemen bir örnekle<br />

destekleyelim: Refill ambalajlar. Unutmayın; her yıl özellikle<br />

kozmetik sektöründe 280 milyon tondan fazla plastik<br />

ürün atık haline geliyor ve dünyaya zarar veriyor.<br />

Refill duş jeli,<br />

785 TL,<br />

L’OCCITANE<br />

Refill cilt bakım kremi, 2300 TL, SHISEIDO<br />

Refill<br />

parfüm,<br />

4100 TL,<br />

ACQUA DI<br />

PARMA<br />

<strong>ELLE</strong> 95


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>GÜZELLİK<br />

MENTAL SAĞLIK ve wellness<br />

Zihinsel sağlık ve duygusal refah, uzun<br />

zamandır wellness yaklaşımlarının merkezinde<br />

bulunuyor. Meditasyon, yoga, danışmanlık<br />

gibi zihinsel sağlık uygulamalarının kabul<br />

görerek yaygınlaşmasıyla gelecekte alternatif<br />

tıp, tamamlayıcı tedaviler, teknoloji destekli<br />

wellness ve dijital sağlık koçlarını da konuşuyor<br />

olacağız. Akıllı cihazlar, uygulamalar ve<br />

giyilebilir teknolojiler, insanların sağlık ve wellness<br />

hedeflerini takip etmelerine, verilerini analiz<br />

etmelerine ve daha bilinçli yaşam tarzı seçimleri<br />

yapmalarına da yardımcı olacak gibi görünüyor.<br />

Spa deneyimleri de şüphesiz ki ihtiyaçlarımıza<br />

göre özelleştirilebilecek. Kişiselleştirilmiş masaj<br />

terapileri, cilt bakımı ve wellness programları<br />

şimdiden pek çok merkezde sunuluyor.<br />

96 <strong>ELLE</strong>


TEKNOLOJIK İLERLEMELER<br />

Evinizde elektrikli bir yüz yıkama cihazınız, LED ışık veren<br />

maskeniz, IPL lazer epilasyon cihazınız ya da en azından<br />

mutlaka bir saç şekillendiriciniz var, değil mi? İşte tam da<br />

bundan bahsediyoruz. Geleneksel güzellik uygulamalarının<br />

ötesine geçen teknolojik cihazlar, kullanıcılarına daha etkili<br />

sonuçlar ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunuyor. Cilt bakımı,<br />

teknolojinin en hızlı büyüdüğü alanlardan biri. Elektrikli<br />

cilt temizleme cihazları, yüzdeki kir ve yağları daha<br />

etkili bir şekilde temizlemenize yardımcı olur. Bu cihazlar,<br />

cilt yüzeyini ölü hücrelerden arındırır ve gözeneklerin daha<br />

temiz olmasını sağlar. Sonuç ise daha parlak ve pürüzsüz<br />

bir cilt! Güzellikte teknolojik cihazlar sadece cilt bakımı ile<br />

sınırlı değil, aynı zamanda saç bakımında da büyük bir rol<br />

oynuyor. Saç kurutma makineleri, düşük ısıda saç kurutma<br />

seçenekleri sunarak saç hasarını azaltmaya yardımcı olurken,<br />

saç düzleştiriciler ve maşalar daha hızlı ve daha kalıcı<br />

sonuçlar sağlıyor. Onları seviyoruz.<br />

Saç<br />

şekillendirici,<br />

16.999 TL,<br />

DYSON<br />

LED terapi ve<br />

yüz temizleme<br />

cihazı,<br />

11.999 TL,<br />

FOREO<br />

KIŞIS<strong>ELLE</strong>ŞTIRILMIŞ MAKYAJ<br />

Güzellikte teknolojik ilerlemeler, kişiselleştirilmiş makyaj<br />

ürünlerini de tabii ki mümkün kılıyor. 3D yazıcıların, kişinin<br />

yüz yapısına uygun olarak tasarlanmış maskara fırçaları,<br />

rujlar ve diğer makyaj ürünlerini oluşturabileceğini biliyor<br />

muydunuz? Örneğin, rengi size özel, yalnızca sizin makyaj<br />

çantanızda yer alacak benzersiz bir ruj... Üstelik<br />

binlerce renk yaratma potansiyeliyle<br />

parmaklarınızın ucunda. YSL Beauty uzmanlığı<br />

ve Perso’nun patentli teknolojisiyle<br />

desteklenen, yapay zekanın en cazibe<br />

sahibi ürünü Rouge Sur Mesure sayesinde<br />

kendi ruj renginizi yaratabiliyorsunuz.<br />

Rouge Sur Mesure’u kullanmak için telefonunuzu<br />

uygulama ile eşleştirdikten sonra<br />

kırmızı, turuncu, fuşya ve nude olmak üzere<br />

dört ana kartuş setinden birini seçerek<br />

hayalinizdeki tonu bulabilirsiniz. Bu deneyime<br />

İstanbul’da, Beymen Zorlu Center’da<br />

ulaşabilirsiniz.<br />

Anti-aging<br />

titreşimli<br />

masaj aleti,<br />

1190 TL,<br />

AURELIA<br />

GENEVE<br />

Ruj yapma cihazı,<br />

350 USD, YSL<br />

BEAUTY<br />

Six Senses Spa Ayurveda Uzmanı<br />

Dr. Sudheep,<br />

WELLNESS ALANINDAKI<br />

ÖNGÖRÜLERINI SIRALIYOR:<br />

Önleyici Tıbba Olan Talepte Artış: Önleyici<br />

tıp (profilaksi) hastalık tedavisinin aksine hastalık<br />

meydana gelmeden hastalığın önlenmesidir ve<br />

wellness trendleri arasında yükselişte olan bir alandır.<br />

Bu kapsamda wellness trendleri arasında yer alan<br />

önleyici tıbba olan taleple birlikte bitkisel bazlı<br />

beslenmeye olan ilgide artış görülmekte ve görülmeye<br />

devam etmesi beklenmektedir.<br />

Kişiselleştirilmiş Beslenme ve Yaşam Tarzı:<br />

Ayurveda, bireysel ihtiyaçlara dayalı olarak<br />

kişiselleştirilmiş bir yaklaşım sunar. Örneğin, bizim de<br />

spa’mızda kullandığımız wellness screening gibi kişiye<br />

özel bedensel tarama programları sonucu kişinin<br />

ihtiyacına göre belirlenen beslenme, spor, masaj ve<br />

uyku rutinlerini içeren bütünsel programların geleceğin<br />

trendleri arasında yer alacağını düşünmekteyiz.<br />

Geleneksel Spa Uygulamalarının Yeniden<br />

Popüler Hale Gelmesi: Kadim öğretilerden<br />

günümüze taşınan ve modern teknolojilerle<br />

harmanlanarak misafirlere sunulan bakımlar<br />

da önümüzdeki dönem popülaritesini artıran<br />

bakımlar arasında yer alacaktır. Bu kadim spa<br />

uygulamalarında, geleneksel Ayurvedik masajlar,<br />

sıcak taş terapisi gibi yöntemlerin yeniden popülerlik<br />

kazanması mümkün.<br />

Meditasyon ve Yoga: Ayurveda, meditasyon ve<br />

yoga gibi zihinsel ve fiziksel dengeyi teşvik eden<br />

uygulamaları önerir. Bu nedenle gelecekte bu tür<br />

uygulamaların daha fazla benimsenmesi muhtemeldir.<br />

Teknolojik Destek: Örneğin, sağlık izleme<br />

cihazları, mobil uygulamalar ve yapay zeka destekli<br />

danışmanlar, kişilere daha iyi bir yaşam tarzı sunmak<br />

için kullanılabilir.<br />

<strong>ELLE</strong> 97


PRINT / ONLINE / TABLET / MOBILE<br />

elle.com.tr • instagram @ElleTurkiye • facebook @ElleTurkey • twitter @ElleTurkey<br />

YAYINCI<br />

DOĞAN BURDA DERGİ YAYINCILIK VE PAZARLAMA A.Ş.<br />

CEM M. BAŞAR<br />

İcra Kurulu Başkanı<br />

M.MELDA NARMANLI ÇİMEN<br />

Yayın Direktörü (Sorumlu)<br />

ASLI ASİL SERLI GAZER BOYACI SUZAN YURDACAN BÜLENT BILGIN<br />

Moda Direktörü İçerik Direktörü Yazı İşleri Müdürü Görsel Yönetmen<br />

GÜLGÜN ÖZEK SELİN MİLOŞYAN GIZEM İNCE<br />

Fotoğraf Editörü Konular Editörü Alışveriş Editörü<br />

Sayfa Tasarım<br />

EVGİN YAK<strong>UP</strong>OĞLU<br />

Katkıda Bulunanlar:<br />

AFİFE SELEN SELÇUK, BURHAN CEM DURSUN, DAMLA DURAK, SELİN CEBECİOĞLU, SELİN YILDIZ<br />

Kurumsal İletişim Müdürü FUNDA DEMİRCİ AYAN<br />

Ankara Temsilcisi ERDAL İPEKEŞEN Tel: 0312 577 31 56<br />

<strong>ELLE</strong> DİJİTAL<br />

DENİZ ÜNALDI YILDIRIM Yayın Yönetmeni<br />

DUYGU HAKSUN, BUSE SARAY Web Editörü<br />

GÖKHUN SUNGURTEKİN Dijital Yayınlar Direktörü<br />

DEMET KAMIŞ, BUKET KAMIŞ Sosyal Medya<br />

YÖNETİM<br />

Üretim Planlama Direktörü (Tüzel Kişi Temsilcisi) YAK<strong>UP</strong> KURTULMUŞ<br />

Satış ve Dağıtım Direktörü EGEMEN ERKOROL<br />

Finans Direktörü DİDEM KURUCU<br />

Dijital İçerik Direktörü EREN DEMİR<br />

REKLAM<br />

Reklam ve Etkinlik Grup Başkanı ALİ ERMAN İLERİ<br />

Reklam Grup Başkan Yardımcısı SEDA ERDOĞAN DAL<br />

Satış Koordinatörü HÜLYA HANKENDİ, ŞERİFE DÖKMETAŞ<br />

Satış Müdürleri SEYHAN SEZGİN<br />

Teknik Müdür AYFER KAYGUN BUKA<br />

Tel: 0212 336 53 61 - 62<br />

Reklam Rezervasyon Tel: 0212 336 53 00-57-59<br />

Hedef Sayfalar Reklam Koordinatörü AYSEL ŞENER Tel: 0212 336 53 75<br />

Bölgeler Reklam Satış Müdürü HÜLYA ERDOĞAN Tel: 0212 336 53 72<br />

Ankara Reklam Satış Koordinatörü SEZINUR BALIKÇIOĞLU Tel: 0312 577 31 56<br />

Ankara Reklam Satış Müdürü BELIZ BALIBEY Tel: 0312 577 31 56<br />

ETKİNLİK VE MARKA YÖNETİMİ<br />

Etkinlik ve Proje Koordinatörü NİHAL AYAN nayan@doganburda.com<br />

Marka Müdürü FİLİZ ŞAHINKAYA fsahinkaya@doganburda.com<br />

Marka Yönetmeni Nil ÖZARPAK<br />

YÖNETİM YERİ<br />

Kuştepe Mah.Mecidiyeköy Yolu Caddesi No:12, Trump Towers, Kule:2, Kat: 21 34387, Şişli, İstanbul Tel: (0212) 410 32 00<br />

Baskı: Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık A.Ş. Dudullu Organize San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İSTANBUL<br />

Tel: 0216 444 44 03 Faks: 0216 365 99 07-08 www.bilnet.net.tr, Sertifika No: 42716<br />

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yayın türü: Ulusal aylık üyesidir.<br />

DB Okur Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 okurhizmetleri@doganburda.com<br />

DB Abone Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 abone@doganburda.com www.doganburda.com Hergün saat 09.00-22.00 arasında hizmet verilmektedir.<br />

© 1998 <strong>ELLE</strong>, Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. tarafından Hachette Filipacchi Presse’in (Fransa) lisansıyla ve Lagardere Active Group’a bağlı olarak, T.C. yasalarına uygun şekilde<br />

yayımlanmaktadır. <strong>ELLE</strong>’de yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.<br />

<strong>ELLE</strong>® is used under license from the trademark owner, Hachette Filipacchi Presse, a subsidiary of Lagardère SCA<br />

CEO – Constance BENQUÉ CEO <strong>ELLE</strong> International Licenses - François CORUZZI SVP/International Director of <strong>ELLE</strong> - Valéria BESSOLO LLOPIZ<br />

Deputy Editorial Director, Virginie DOLATA Fashion Editor, Charlotte DEFFE<br />

Syndication Coordinator, Sophie DUARTE<br />

Copyrights Manager, Kenza ALLAL Database Manager, Pascal IACONO<br />

Digital & Graphic Design Director, Marine LE BRIS<br />

Marketing Director, Morgane ROHÉE<br />

www.elleinternational.com<br />

International Ad Sales House: LAGARDERE GLOBAL ADVERTISING<br />

SVP/International Advertising – Julian DANIEL jdaniel@lagarderenews.com


TAMAMEN ELEKTRİKLİ,<br />

TAMAMEN MERCEDES.<br />

Geleceğe yer açın.<br />

EQB 250+ | WLTP : kWh/100 km cinsinden akım tüketimi (karma): 18,1-16,1 kWh/100 km; g/km<br />

cinsinden CO2 emisyonları (karma): 0.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!