25.08.2023 Views

total dergi Voyant (Haziran 2023) 09 copy

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

VOYANT<br />

YIL: 3 SAYI: 9<br />

<strong>Haziran</strong><strong>2023</strong><br />

Daha<br />

iyi yaş<br />

almak<br />

için neler<br />

yapmalıyız?<br />

Cildinizi<br />

güneşin<br />

olumsuz<br />

etkilerinden<br />

korumanın<br />

3 yolu<br />

Bella Eyes ile<br />

badem gözlere<br />

kavuşun!<br />

Saç sağlığı<br />

bir bütünün<br />

konusudur<br />

ve kişiseldir<br />

Burun<br />

dolgusunun<br />

ABC’si<br />

www.voyant<strong>dergi</strong>.com


EditörV<br />

Yeni yöntemler,<br />

yeni başarılar<br />

•<br />

A-Z'ye BIREYSEL & KURUMSAL<br />

• • • •<br />

DAVETLERINIZ 1c;1N KONSEPT<br />

••<br />

TASARIMLARIMIZLA EN OZEL<br />

. . . . . . . .<br />

ANLARINIZI OLUMSUZLETIRIYORUZ!<br />

@NTANGELWORKS<br />

NT ANGEL KS<br />

-www.ntangelworks.com-<br />

-·-<br />

Caddebostan Mh. Bagdat Cd. 34 728 Kad1koy /iST - 0532 303 29 25 - info@ntangelworks.com<br />

- - - :';;<br />

'Meleklerimiz riiyalanmz1<br />

gerc;ekle§tirmek ic;in sizinle<br />

beraberler ...<br />

En kaliteli ekibimizle, kendi<br />

mekammzda sizleri misafir<br />

etmek ic;in hazmz ... Size daima<br />

hizmet etmek bizim ic;in<br />

biiyiik bir zevk...Sihri getirmek<br />

ic;in kanatlanm1zla her yere<br />

uc;uyoruz...Riiyalanmz1<br />

gerc;ekle§tirmek bizim ic;in c;ok<br />

kolay...Sihri gormek ic;in<br />

meleklerimize fisildaym ve<br />

NT ANGEL WORKS<br />

ile sihirli yolculuga ba§laym ...<br />

Unutmaym kijmelekler<br />

gibi sihir her yerdedir.:<br />

VOYANT<br />

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Head1034 Ltd. Şti. adına<br />

Emir Tamer<br />

Danışma Kurulu<br />

Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />

(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />

Dr. Banu Özge Öztürk<br />

(Dermatolog)<br />

Dr. Deniz Koral<br />

(Dermatolog)<br />

Prof. Dr. Murat Türegün<br />

(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />

Dr. Seran Göçer<br />

(Medikal Estetik Hekimi)<br />

Dr. Yasemin Savaş<br />

(Medikal Estetik Hekimi)<br />

Vedat Günyol Cd.<br />

Defne Sk. No: 1<br />

Flora Rezidans Kat: 1 D. 1<strong>09</strong><br />

Ataşehir 34750 İstanbul<br />

T +90 216 255 5336<br />

Reklam ve iletişim<br />

info@head1034.com.tr<br />

Yapım<br />

Narrator Ajans<br />

Yayın Yönetmeni<br />

Dilek Girgin<br />

dilek@narratorajans.com<br />

Görsel Yönetmen<br />

Engin Perol<br />

Editör<br />

Elif G. Bayramçavuş<br />

İpek Itır Can<br />

Melek Yazıcı<br />

Güner Sk.<br />

No: 26/3 Üsküdar-İstanbul<br />

T +90 216 340 0307<br />

www.narratorajans.com<br />

Baskı<br />

Erk Ofset<br />

Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />

A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />

Zeytinburnu-İstanbul<br />

T +90 532 227 9764<br />

Baskı Yeri ve Tarihi<br />

İstanbul, HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

Yerel süreli yayındır.<br />

Üç ayda bir yayınlanır.<br />

8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />

Ücretsizdir.<br />

Gerek<br />

estetik, plastik ve<br />

rekonstrüktif cerrahisinde<br />

gerekse medikal estetik<br />

uygulamalarında hekimlerimizin<br />

gösterdiği başarılar son derece<br />

önemliyken bir de yepyeni ürünlerin/<br />

yöntemlerin geliştirilmesi hepimizi<br />

gururlandırıyor. Aynı zamanda<br />

Türkiye’nin isminin estetik alanında<br />

da duyulmasını sağlıyor ve<br />

sağlık turizmine değerli<br />

katkılar sunuyor.<br />

Sevgili <strong>Voyant</strong> okurları,<br />

Bu sayımızda Estetik, Plastik ve<br />

Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.<br />

Dr. Ufuk Askeroğlu’nu konuk ettik ve<br />

geliştirdiği Bella Eyes ameliyatıyla ilgili<br />

konuştuk. Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nun<br />

dünya literatürüne soktuğu Bella Eyes<br />

ile ilgili ayrıntıları röportajımızda<br />

okuyabilirsiniz. Kendisi bu konuyla<br />

ilgili Türkiye’den ve Dünya’dan pek çok<br />

hekime eğitim de veriyor ve yöntemini<br />

tanıtıyor. Bir önceki sayımızda ise bir<br />

başka Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif<br />

Cerrahisi Uzmanıyla, Op. Dr. Bora Özel<br />

ile yaptığımız röportaja yer vermiştik.<br />

O da Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’na benzer şekilde tıp dünyasına yeni bir<br />

yöntem kazandırmış, “hayalet dolgu” ismini verdiği bu yöntemi kendi<br />

adına tescillendirmiş olsa da isteyen her hekimin uygulayabilmesine olanak<br />

tanımıştı.<br />

Bunlar tabii ki harika gelişmeler. Gerek estetik, plastik ve rekonstrüktif<br />

cerrahisinde gerekse medikal estetik uygulamalarında hekimlerimizin<br />

gösterdiği başarılar son derece önemliyken bir de yepyeni ürünlerin/<br />

yöntemlerin geliştirilmesi hepimizi gururlandırıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin<br />

isminin estetik alanında da duyulmasını sağlıyor ve sağlık turizmine değerli<br />

katkılar sunuyor.<br />

Bildiğiniz gibi Türkiye sağlık turizmi açısından büyük bir ivmeye<br />

sahip, özellikle plastik cerrahide gayet iyi bir noktada. Hekimlerimiz gayet<br />

deneyimli, hastanelerimiz donanımlı ve konforlu. Bir de işin ekonomik<br />

boyutu var: Yaşanan ekonomik kriz ve Türk lirasının değerinin sürekli<br />

düşmesi bizim için gerçek bir sorunken, yabancı turistlerin Türkiye<br />

sağlık turizmine gösterdiği ilgiyi artırıyor. Ama inanıyorum ki<br />

Türkiye’nin sağlık turizmi, ekonomiden çok hekimlerimizin<br />

niteliğiyle daha ön planda ve onların geliştirdiği yöntemlerin<br />

her biri de bu niteliğe katma değer sağlıyor. Bu nedenle<br />

de patentli, dünya literatürüne girmiş yöntemlerin<br />

geliştirilmesi gerçekten çok önemli.<br />

Bu tür çalışmaların artarak devam etmesi dileğiyle,<br />

Dilek Girgin<br />

HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

3


VİÇİNDEKİLER<br />

<strong>Haziran</strong><strong>2023</strong><br />

6 İLK BAKIŞ<br />

Yeni ürünler<br />

En hassas ciltler için güneşe karşı koruma:<br />

Avène Intense Protect SPF 50+. Bebek<br />

ve çocuklara özel seri: Photoderm<br />

Pediatrics. Güneşin zararlı etkilerinden<br />

Shiseido ile korunun. Dermalex yeni serum<br />

serisiyle ışıltını keşfet. Çatlaksız bir cilt<br />

için Bio-Oil. Peptitlerin yenileyici gücü<br />

adına: Rénergıe H.P.N. 300-Peptit Krem.<br />

Bir krem üç kullanım: Crème Fraîche de<br />

Beauté 3-en-1. Old Spice ile 48 saat süren<br />

ferahlığı yakalayın. Collagen Vital Power ile<br />

yenilenin.<br />

12 GÜNDEM<br />

Cildinizi güneşin<br />

olumsuz etkilerinden<br />

korumanın 3 yolu<br />

Güneşe çıkarken bazı tedbirler almayı<br />

ihmal etmezsek güneşin cildimizdeki<br />

sıcacık dokunuşlarının tadını daha keyifli<br />

çıkarabiliriz. Neler mi yapabiliriz?<br />

14 KAPAK RÖPORTAJI<br />

Bella Eyes ile badem<br />

gözlere kavuşun!<br />

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi<br />

Uzmanı Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nun<br />

geliştirdiği ve dünya literatürüne soktuğu<br />

Bella Eyes isimli endoskopik yöntem,<br />

sadece badem şeklindeki çekik gözler<br />

yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda kaşları<br />

kaldırıyor ve şakakları geriyor.<br />

20 RÖPORTAJ<br />

Daha iyi yaş almak için<br />

neler yapmalıyız?<br />

Daha iyi yaş almak için erken dönemde<br />

cilt kalitesine yönelik tedavileri yaptırmak<br />

ve sonrasında onu korumak gerektiğini<br />

belirten Medikal Estetik Hekimi Dr. Çiğdem<br />

Özden, “Herkesin ihtiyaçları farklı olsa da<br />

mezoterapi temel ihtiyaçtır” diyor.<br />

24 ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

Hem kadınların hem<br />

erkeklerin severek<br />

kullandığı medikal<br />

estetik uygulamaları<br />

Medikal estetik uygulamalarının daha<br />

çok kadınlar için olduğu algısı<br />

çoktan yıkıldı. Biz de<br />

özel günlerde annesine<br />

babasına “güzellik”<br />

hediye etmek<br />

isteyenler<br />

için uygun<br />

seçenekleri<br />

sizlerle<br />

paylaşmak<br />

istedik.<br />

28 RÖPORTAJ<br />

“Saç konusu kişiseldir”<br />

Yıpranan, dökülen, azalan ve canlılığını<br />

kaybeden saçlar pek çoğumuzun sorunu.<br />

Onlara can kaynağı sunmak isteyenler için<br />

saç mezoterapisi odağında Dermatoloji ve<br />

Kozmetoloji Uzmanı Dr. İrem Hengirmen<br />

Acu’yu <strong>Voyant</strong>’ta ağırlıyoruz.<br />

32 RÖPORTAJ<br />

“Burun dolgusu çok<br />

seviliyor, çünkü çok<br />

kolay ve hızlı bir işlem”<br />

Medikal Estetik Uzmanı Dr. Fuat Yurtseven<br />

ile burun dolgusunun ABC’sini konuştuk.<br />

Dr. Fuat Yurtseven, çok talep görüp<br />

sevilen burun dolgusunun en ileri dolgu<br />

işlemlerinden biri olduğunu belirtiyor.<br />

38 ZOOM<br />

“Hastamızın hijyenine<br />

ve konforuna çok önem<br />

veriyoruz”<br />

Hem hastaların hem hekimlerin gizli<br />

kahramanlarından olan Burcu Çelik, bir<br />

hasta danışmanının üstlendiği roller<br />

ve görevlerle ilgili görüşlerini <strong>Voyant</strong><br />

okurlarına aktarıyor.<br />

40 İPUCU<br />

İyi bir nemlendirici<br />

nasıl olmalı?<br />

İyi bir nemlendirici, cildin ihtiyacı olan nemi<br />

ve besinleri sağlamak için tasarlanmalı;<br />

cildin nem dengesini korumalı, cildi<br />

beslemeli ve sağlıklı bir görünüm<br />

kazanmasını desteklemelidir.<br />

42 MAKALE<br />

9 soru-cevapta mezoterapi<br />

Medikal Estetik Hekimi Dr. Nagihan<br />

Gözde Kısa, mezoterapiyle ilgili akıllara<br />

takılabilecek soruları ve cevaplarını <strong>Voyant</strong><br />

okurlarıyla paylaşıyorum.<br />

44 PSİKOLOJİ<br />

İçinizdeki gamlı baykuşu<br />

susturun!<br />

Kişisel Gelişim Uzmanı ve Biyolog Buket<br />

Elbeyoğlu, “Daha huzurlu, mutlu, neşeli<br />

olmamız için öncelikle sorun çıkaran<br />

iç seslerimizi fark edip düzeltmeyi, bu<br />

seslerimizi güzel konuşur hâle getirmeyi,<br />

gamlı baykuşlarımızı susturmayı<br />

öğrenmeliyiz” diyor.<br />

46 MAKALE<br />

Ozon hem sağlıkta hem<br />

güzellikte etkili<br />

Op. Dr. Hasan İlkehan, <strong>Voyant</strong> için<br />

hazırladığı makalede ozonun birçok<br />

hastalığın tedavisinde ve cilt güzelliğinin<br />

sağlanmasında etkili bir yöntem<br />

olduğunu belirtiyor.<br />

48 SEYAHAT<br />

Teknolojiden uzak<br />

bir tatile ne<br />

dersiniz?<br />

Telefonsuz, bilgisayarsız,<br />

internetsiz, hatta elektriksiz<br />

bir tatil. Kafayı boşaltmak için harika bir<br />

fırsat. Gerçek bir ara vermek isteyenler için<br />

destinasyon önerilerimizle karşınızdayız.<br />

52 KÜLTÜR SANAT<br />

Yazarların müze evleri<br />

Bir edebiyat tutkununu sevdiği yazarla ilgili<br />

her şey ilgilendirir. Bu açıdan yazarların<br />

sığınaklarına yolculuk vadeden müzeler<br />

ayrı bir önem taşır. İşte bunlardan birkaçını<br />

sizler için bir araya getirdik.<br />

56 TEKNOLOJİ<br />

Yeni nesil tedavi yöntemleri<br />

& pratik çözümler<br />

Teknoloji, yeni nesil tedavi yöntemleriyle<br />

birlikte kişiselleştirilmiş uygulamalar ve<br />

pratik çözümlerle her âna yenilik katmaya<br />

devam ediyor. Ana hedef yaşamı daha<br />

sağlıklı, kolay ve keyifli kılmak.<br />

4 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 5


V<br />

İLK BAKIŞ<br />

En hassas ciltler<br />

için güneşe karşı<br />

koruma: Avène<br />

Intense Protect<br />

SPF50+<br />

En hassas ciltlerin dahi kullanımına<br />

uygun olarak geliştirilen Avène Intense<br />

Protect SPF50 +, bebek, çocuk ve<br />

yetişkinler için çok yüksek<br />

koruma sağlıyor. Cildinizi güneşin<br />

zararlı etkilerinden korumanın<br />

yanı sıra güneş kaynaklı erken<br />

yaşlanmanın da engellenmesine<br />

yardımcı oluyor. Hem yüz hem<br />

de vücuda uygulanabilen ürün,<br />

ultra suya dayanıklı ve akışkan<br />

dokusuyla dikkat çekiyor. Intense<br />

Protect SPF50 +, aynı zamanda<br />

telefon, televizyon, bilgisayar gibi<br />

ekranlardan gelen mavi ışığa da karşı<br />

koruma sağlıyor.<br />

Bebek ve çocuklara özel seri: PHOTODERM PEDIATRICS<br />

Dermatologların ve ebeveynlerin pediatrik<br />

güneş koruyucu ürünlerinden en önemli<br />

beklentisi cilt ile uyumlu, cilt sağlığı için<br />

güvenli olması. Dermatolojik uzmanlığıyla<br />

Bioderma, bebek ve çocukların cildine<br />

özel yepyeni bir seri geliştirdi: Photoderm<br />

Pediatrics SPF50+.<br />

Photoderm Pediatrics, çocukların ve<br />

bebeklerin hassas cildi için özel olarak<br />

geliştirilen Sun Barrier teknolojisiyle<br />

güneşin zararlı ışınlarına karşı tam koruma<br />

sağlamasıyla birlikte atopiye eğilimli<br />

ciltlerin kullanımına uygun ve parfümsüz.<br />

Seri, üç üründen oluşuyor:<br />

Güneşin zararlı<br />

etkilerinden<br />

Shiseido ile korunun<br />

Shiseido, Wetforce teknolojisi sayesinde ıslandıkça daha<br />

etkili koruma sağlayan, renkli yapısıyla cilt kusurlarını ve<br />

ton eşitsizliklerini kapatan, günlük kullanım için uygun<br />

güneş koruyucular sunuyor.<br />

Shiseido, teknolojinin gücünü kullanarak formüle<br />

edilen geniş güneş koruma seçenekleriyle UV ışınlarına<br />

karşı cildi aktif bir şekilde koruyor. Geniş araştırmalar<br />

ve testler sonucu tüketiciye sunulan, suya karşı<br />

dirençli Shiseido güneş kremleri, uygulama sonrası<br />

yağlı bir görünüm bırakmıyor.<br />

Photoderm<br />

Pediatrics<br />

Lait<br />

SPF50+<br />

Çocukların<br />

ve bebeklerin<br />

hassas cildi<br />

için çok yüksek<br />

koruma<br />

sağlayan,<br />

suya ve kuma<br />

dayanıklı süt<br />

formunda güneş<br />

koruyucu.<br />

Photoderm<br />

Pediatrics<br />

Mineral<br />

SPF50+<br />

Yenidoğan<br />

bebeklerin<br />

hassas cildi<br />

için çok yüksek<br />

koruma<br />

sağlayan,<br />

suya ve kuma<br />

dayanıklı %100<br />

mineral filtreli<br />

güneş koruyucu.<br />

Photoderm<br />

Pediatrics<br />

Spray<br />

SPF50+<br />

Çocukların<br />

ve bebeklerin<br />

hassas cildi<br />

için çok yüksek<br />

koruma<br />

sağlayan,<br />

suya ve kuma<br />

dayanıklı sprey<br />

güneş koruyucu.<br />

Shiseido Sports BB Cream SPF50+<br />

Wetforce/Quickdry<br />

WetForce teknolojisiyle güçlendirilen Shiseido Sports<br />

BB Cream, terlediğinizde dahi etkisini sürdürüyor ve<br />

cildin güzel görünmesini sağlıyor. Hem makyaj hem<br />

de bakım ürünü olma özelliği taşıyan bu ürün, ortaya<br />

yakın kapatıcılık sağlıyor ve cilde pürüzsüz bir görünüm<br />

kazandırıyor. Uzun ömürlü, doğal görünümlü ve ultra güçlü<br />

güneş korumasına sahip olan Shiseido Sports BB Cream,<br />

spor yaparken de kullanılabiliyor.<br />

Shiseido Urban Environment Age<br />

Defense Oil-Free SPF30<br />

UV ışınlarına ve çevre kirliliğine karşı etkili bir koruma<br />

sağlayan Urban Environment Age Defense Oil-Free<br />

güneş koruyucu, yaşlanma belirtilerini en aza indirerek<br />

cildi parlatıyor ve nemlendiriyor. Anti Sebum Damage<br />

Complex teknolojisi sayesinde sebumun UV ışınlarıyla<br />

oksidasyonunu önleyerek temiz, lekesiz bir cilde<br />

ulaştırıyor. İçeriğindeki siyah çay özüyle antioksidan etkisi<br />

sağlıyor.<br />

6 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 7


V<br />

İLK BAKIŞ<br />

Dermalex<br />

yeni serum<br />

serisiyle<br />

ışıltını<br />

keşfet<br />

Dermalex,<br />

yeni serumlarıyla<br />

sizi cildinizin<br />

doğal ışıltısını<br />

ortaya çıkarmaya<br />

davet ediyor. Cilt<br />

uzmanları tarafından<br />

İsveç’te geliştirilen<br />

özel formüle sahip<br />

yeni Dermalex C<br />

Vitamini Aydınlatıcı<br />

Serum ve B Vitamini<br />

Nemlendirici Serum<br />

cildin ihtiyacı olan<br />

neme ve canlılığa<br />

kavuşmasına<br />

yardımcı oluyor.<br />

Dermalex B Vitamini<br />

Nemlendirici Serum<br />

Üçlü hyalüronik asit ve<br />

pantenol/provitamin B5<br />

içeren oldukça yoğun ve<br />

etkili içeriğiyle bu ürün, cildin<br />

esnekliğini artırarak kırışıklık<br />

ve ince çizgi görünümünü<br />

azaltmaya ve cilt bariyerini<br />

güçlendirmeye yardımcı<br />

oluyor.<br />

Dermalex C Vitamini<br />

Aydınlatıcı Serum<br />

Ürün, cilt tonunu eşitlemeye<br />

ve koyu leke görünümünü<br />

azaltmaya yardımcı olurken<br />

aynı zamanda antioksidan C<br />

vitamini içeren formülüyle<br />

cildinizi serbest radikallerin<br />

zararlı etkilerinden koruyor.<br />

İçeriğindeki hyalüronik asit,<br />

cilde ihtiyacı olan nemi<br />

sağlayarak ışıltısını artırırken<br />

kırışıklık görünümünün<br />

azalmasını destekliyor.<br />

Çatlaksız bir cilt için BIO-OIL<br />

Çoğu kişi hayatının belli bir döneminde çatlaklara sebep olabilecek etkenlerden birini<br />

yaşıyor. Ergenlik, hamilelik, hızlı kilo alıp verme gibi etkenler, cilt tabakasının yüksek<br />

oranda gerilmesiyle çatlak oluşumuna zemin hazırlayabiliyor. Bio-Oil, etkisi klinik olarak<br />

kanıtlanmış içeriğiyle çatlak oluşumunu önlemeye yardımcı oluyor.<br />

Papatya, biberiye, lavanta ve kalendula yağları; A ve E vitaminleri<br />

ve çok özel bir etken madde olan PurCellin Oil’ ile donatılan<br />

zengin içeriğiyle cildin ihtiyacı olan bileşenleri sağlıyor.<br />

Karın, göğüs, bel, kalça, bacak gibi çatlak oluşumuna<br />

yatkın bölgelere masaj yaparak günde iki kez<br />

uygulandığında çatlak oluşumunu önlemeye yardımcı<br />

olurken cilde ihtiyacı olan bakımı sunuyor.<br />

Yalnızca çatlak oluşumunda değil, kırışıklık<br />

ve nemlendirme açısından da etkili olan<br />

Bio-Oil, kolayca emiliyor, cilde ağırlık hissi<br />

yaratmadan cildin nem<br />

oranının dengelenmesini<br />

sağlıyor.<br />

Peptitlerin yenileyici gücü adına:<br />

Rénergıe H.P.N. 300-Peptit Krem<br />

Ürünün içeriğinde hyalüronik asit ve niasinamid (B3 vitamini)<br />

ile birleştirilmiş 300’den fazla peptit türü bulunuyor.<br />

Lancôme, 2 yıldan fazla süren geliştirme çalışmaları,<br />

250’den fazla formülasyon denemesi, 500’den fazla kalite<br />

kontrolü ve 770’ten fazla kadın üzerinde yapılan testlerden<br />

sonra cildi daha hızlı yenilemenin bir yolunu buldu: Rénergie<br />

H.P.N. 300-Peptit Krem.<br />

Patent bekleyen bu yenilik, daha önce bir araya getirilmesi<br />

düşünülemeyen güçlü bileşenleri, yeni bir efektiflik<br />

seviyesine ulaşmak amacıyla son derece duyusal bir formülde<br />

yoğunlaştırıyor. Yenilikçi formül, yeni bir hyalüronik asit<br />

konsantrasyonunu, saf niasinamidin kanıtlanmış gücünü<br />

ve Lancôme’da ilk kez 300’den fazla peptit türünü bir araya<br />

getiriyor.<br />

Yeni ve yüksek performanslı yaşlanma karşıtı bir<br />

yenilik<br />

Rénergie H.P.N. 300-Peptit Krem, yeşil sürdürülebilir<br />

bilimden (Green Sciences) elde edilen peptitlerin yenileyici<br />

gücünden yararlanıyor. Peptitler, çeşitli amino asitlerden<br />

oluştukları için yaşamın yapı taşları sayılıyor. Bunların bir araya<br />

gelmesi, hepsi farklı kapasitelere sahip sonsuz sayıda peptit<br />

kombinasyonu yaratmış oluyor. Ürün geliştirilirken keten<br />

tohumu, acı bakla ve bezelye olmak üzere üç bitki belirlendi.<br />

Bu bitkilerin karmaşık yapısında kilitli olan peptitleri çıkarmak<br />

için üç basit adımdan oluşan yalın bir dönüşüm süreci<br />

kullanıldı. İlk olarak tohumlar ezilerek toz veya macun haline<br />

getiriliyor. Daha sonra peptit üretmek için karışım hidrolize<br />

ediliyor. Üçüncü ve son adım ise en ilginç olanları tutmak için<br />

peptitlerin saflaştırılmasından oluşuyor.<br />

Yeni ve yüksek performanslı<br />

yaşlanma karşıtı bu yenilik, 300<br />

peptit kombinasyonunu, diğer<br />

iki tanınmış aktif bileşenle<br />

birlikte tek bir formülde ustaca<br />

yoğunlaştırıyor:<br />

l Hyalüronik asit: Ferment bazlı<br />

ve biyo-teknoloji kullanılarak<br />

elde edilmiştir. Hyalüronik<br />

asidin kendi ağırlığının 1.000<br />

katı kadar suyu emerek cildi<br />

pürüzsüzleştirmeye ve yeniden<br />

dolgunlaştırmaya yardımcı<br />

olduğu bilinmektedir. Lancôme<br />

hyalüronik asit, cilde daha<br />

fazla nüfuz ederek kırışıklıklar<br />

ve cilt pürüzleri üzerinde ek<br />

faydalar sağlar.<br />

l 300 çeşit peptit: Ultra<br />

konsantre ve güçlü, 300’den<br />

fazla doğal peptitten oluşan bu<br />

kombinasyon sıkılık, esneklik<br />

ve kırışıklıkları hedeflemek için<br />

cildi yeniden yapılandırır.<br />

l Niasinamid (B3 vitamini): Cildi<br />

yatıştırır, cilt tonu yönetimine<br />

katkıda bulunur ve koyu<br />

lekelerle mücadeleye yardımcı<br />

olur.<br />

8 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 9


V<br />

İLK BAKIŞ<br />

Bir krem üç<br />

kullanım:<br />

Crème<br />

Fraîche<br />

de Beauté<br />

3-en-1<br />

Güzellik rutininizi tek bir tüpe<br />

sığdırabilmeyi ister miydiniz? Crème<br />

Fraiche de Beautè 3-en-1 3 Etkili<br />

Nemlendirici Krem ile bu mümkün.<br />

Botanik süt, tatlı badem yağı ve shea<br />

yağının hassas bir karışımını içeren<br />

krem, miktara ve uygulama yöntemine<br />

bağlı olarak 3 farklı kullanıma izin veren<br />

yenilikçi bir formüle sahip.<br />

48 Saat<br />

1<br />

Nemlendirici<br />

Krem: Sabah ve<br />

akşam yüzünüzü<br />

nemlendirmek için<br />

küçük bir damla<br />

uygulayın. Yüzün<br />

hassas bölgeleri<br />

ve göz çevresinde<br />

kullanımı uygundur.<br />

2 Makyaj<br />

Temizleme<br />

Sütü: Bir pamuk<br />

yardımıyla veya<br />

parmak ucunuzla<br />

2 damla uygulayın.<br />

Cilde masaj<br />

yapıldığında yağlı<br />

faz makyajı ve<br />

kirleri çıkarır. Suyla<br />

durulayın veya<br />

temizleme pediyle<br />

silin.<br />

3 Dolgunlaştırıcı<br />

Maske: Haftada<br />

bir veya iki kez<br />

kalın bir tabaka<br />

halinde yüz ve göz<br />

çevresine uygulayın.<br />

5 dakika bekletin<br />

ve ardından fazla<br />

ürünü temizleme<br />

pediyle çıkarın.<br />

Old Spice<br />

ile 48 saat<br />

süren ferahlığı<br />

yakalayın<br />

Erkek bakımı markası Old Spice’ın 48<br />

saat ferahlık sağlayan ürünleriyle, bahar<br />

ve yaz aylarında ferahlığınızı korumanız<br />

mümkün. Farklı kokulara sahip Old Spice<br />

serilerinde bulunan duş jelleri, stick ve<br />

sprey deodorantlar bahar ve yaz aylarının<br />

tazeleyiciliğini sürdürmenize yardımcı<br />

oluyor.<br />

Captain Duş Jeli, içerdiği misket<br />

limonu, bergamot ve ananas kokularıyla<br />

güne ferah bir başlangıç yapmanıza<br />

yardımcı oluyor. Captain Stick<br />

Deodorant ise kol altlarınızı gün boyu<br />

ferah tutuyor. Gün içerisinde değişken<br />

havaların bunaltıcı etkisinden kurtulmak<br />

ve ferahlamak için ise Captain Sprey<br />

Deodorant, 48 saat süren ferahlık etkisiyle<br />

erkeklerin kişisel bakım rutinlerine ortak<br />

oluyor.<br />

Collagen Vital Power ILE YENILENIN<br />

Collagen Vital Power, “Clean<br />

Label” (Temiz Etiket) onaylı,<br />

katkısız, saf balık kolajeni<br />

olmasının yanı sıra endokrin<br />

bozucu özelliği ve GDO<br />

içermemesiyle ön plana çıkıyor.<br />

Ürün, yüksek kolajen desteği<br />

ve tedavi edici özelliğiyle fark<br />

yaratıyor.<br />

Bütüncül yaşlanma karşıtı bir<br />

çözüm<br />

Vücuttaki kolajen yaşa bağlı olarak<br />

hem iç etkenler hem de dış etkenlerle<br />

azalıyor ve bunun sonucunda bağ dokuda<br />

sarkma, ince çizgilerin ve kırışıklıkların<br />

oluşması, lekelenmeler; saç ve tırnaklarda<br />

beyazlama, dökülmeler, kırılmalar;<br />

eklemlerde iltihaplanma, vücutta ağrılar<br />

meydana gelebiliyor. Collagen Vital Power,<br />

bütüncül yaşlanma karşıtı bir çözüm<br />

sunuyor ve düzenli kullanım sonucunda,<br />

patentli peptit formülü sayesinde<br />

vücudunuzun kendi kolajenini yeniden<br />

üretmesini tetikliyor.<br />

Ne gibi faydaları var?<br />

Collagen Vital Power, 9.756 mg net saf<br />

balık kolajen içeriğine sahip:<br />

l %60 oranında cildin nemini ve<br />

elastikiyetini artırıyor, cilt yoğunluğunu<br />

yeniliyor.<br />

l %30 oranında ince çizgileri, kırışıklıkları<br />

azaltıyor.<br />

l %25 oranında saç ve tırnak sağlığını<br />

güçlendiriyor.<br />

l %95 oranında eklemlerdeki kıkırdak<br />

hücrelerini yeniliyor.<br />

l %25 oranında kemik yoğunluğunu<br />

artırıyor.<br />

l %43 oranında iltihabı ve eklem ağrılarını<br />

azaltıyor.<br />

Yoğun ve performatik spor yapan kişilerde<br />

ise kasta oluşan sertliği, tendonlardaki<br />

travmaları onarıp ağrıyı ve ödemi azaltıyor,<br />

performansı iyileştiriyor. Mikrobiyata ve<br />

tokluğu düzenliyor, sindirim sisteminin<br />

iyileşmesini hızlandırıyor.<br />

10 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 11


V<br />

GÜNDEM<br />

Cildimizi güneşin<br />

olumsuz etkilerinden<br />

korumanın 3 yolu<br />

Güneşe çıkarken bazı tedbirler almayı ihmal etmezsek<br />

güneşin cildimizdeki sıcacık dokunuşlarının tadını daha keyifli çıkarabiliriz. Neler mi yapabiliriz?<br />

Melek Yazıcı<br />

Yaz aylarını ve güneşi kim sevmez,<br />

kim güzel bir kumsalda doyasıya<br />

güneşlenmek istemez? Üstelik<br />

güneş vücudumuzun ihtiyacı olan D<br />

vitamininin doğal kaynağıdır, bağışıklık<br />

sistemine ve strese olumlu etkisi vardır,<br />

neşe ve mutluluk sebebidir…<br />

Ama eğer güneşlenirken gerekli<br />

tedbirler alınmazsa bu tatlı görünen<br />

aktivitenin tatsız sonuçları da olabilir.<br />

Çünkü güneş, UV (ultraviyole)<br />

ışınları içerir. Bu ışınlar cildin erken<br />

yaşlanmasına ve kırışmasına sebep olur.<br />

Uzun süreli ve yoğun olarak güneşin<br />

zararlı ışınlarına maruz kalmak cilt<br />

kanserine yakalanma riskini de artırır.<br />

Üstelik bu etkilerin büyük bölümü<br />

çocukluk ve ergenlik döneminde<br />

gelişir. Güneş ışınları ayrıca cildin<br />

kurumasının, cilt kızarıklıklarının, bazı<br />

cilt enfeksiyonlarının, cilt yanıklarının,<br />

leke oluşumunun, cilt esnekliğinin<br />

azalmasının ve cildin incelmesinin de<br />

sorumlusudur. Cildin nem dengesinin<br />

bozulması, mat ve sağlıksız bir<br />

görünüme bürünmesi de güneşin<br />

sebebiyet verdiği durumlardan biridir.<br />

BU SONUÇLARLA KARŞILAŞMAMAK İÇİN<br />

NELER YAPMALIYIZ?<br />

1 2 3<br />

Yüksek koruma faktörlü güneş<br />

koruyucular kullanmalıyız: Aslında<br />

güneş koruyucularını mevsim fark<br />

etmeksizin açık havaya çıktığımız her an<br />

kullanmalıyız. Ama yaz aylarının ayrı bir<br />

önemi var. Yüksek koruma faktörlü güneş<br />

koruyucular yaz aylarının vazgeçilmezi<br />

olmalı ve sık sık tekrarlanmalı. Bu<br />

ürünler cildi güneşin zararlı ışınlarından<br />

korumanın yanı sıra cilt yaşlanmasını<br />

önleyici içeriklere de sahip olabiliyor. Aynı<br />

zamanda bakım ürünü olma özellikleriyle<br />

cilt tonunu eşitleyip daha pürüzsüz bir<br />

görünüme kavuşmamızı da sağlayabiliyor.<br />

Seçim yapılırken suya dayanıklı olmalarına<br />

ayrıca önem vermek gerekiyor.<br />

Cildimizi nemlendirmeliyiz: Bu<br />

tedbir de elbette her gün ve her<br />

mevsim için geçerli. Ancak yaz<br />

aylarının bu noktada da önemi var, çünkü<br />

cildimiz güneş ışınlarının altındayken<br />

ve sonrasında daha fazla neme ihtiyaç<br />

duyuyor. Yoğun nemlendirme özelliğine<br />

sahip nemlendiriciler tercih etmeli ve<br />

güneşlendikten sonra mutlaka cildimize<br />

uygulamalıyız. Öte yandan cildimizi nemsiz<br />

ve susuz bırakmamak için su tüketimimizi<br />

artırmalıyız. Cildi neme doyurmak ve yaz<br />

aylarını olabilecek en az hasarla geçirmek<br />

için hyalüronik asit içerikli ürünlerle<br />

cildimize mezoterapi uygulamaları da<br />

yaptırabiliriz.<br />

Güneşte kalma süremizi kısıtlamalı<br />

ve kendimizi korumaya almalıyız:<br />

Yaz aylarında güneşin zararlı<br />

etkilerinin en yoğun olduğu saatlerin<br />

11.00-16.00 arası olduğunu hepimiz<br />

biliriz ama ne kadar uygularız tartışılır. Bu<br />

saatler arasında güneşe çıkmamaya, eğer<br />

çıkıyorsak tente veya şemsiye altında olmaya<br />

özen göstermeliyiz. Güneş koruyucusu<br />

uygulamanın yanı sıra geniş kenarlı şapka<br />

takmalı, doğal kumaştan yapılmış açık renk<br />

giysiler giymeliyiz. Basit ama önemli bir<br />

başka tedbir de güneşin zararlı ışınlarını<br />

filtreleyen bir güneş gözlüğü kullanmak. Bu<br />

sayede hem gözlerimizi korumuş hem de<br />

korumasız bir şekilde güneşe bakmaktan<br />

oluşacak göz çevresi kırışıklıklarını<br />

engellemiş oluruz.<br />

12 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 13


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Bella Eyes ile<br />

badem gözlere<br />

kavuşun!<br />

Güzelliğin simgelerinden biri olan badem gözlere görünür bir kesi ve iz olmadan Bella Eyes ameliyatıyla<br />

kavuşmak mümkün. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nun<br />

geliştirdiği ve dünya literatürüne soktuğu endoskopik bu yöntem, sadece badem şeklindeki çekik gözler<br />

yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda kaşları kaldırıyor ve şakakları geriyor. Üstelik dahası da var.<br />

Ayrıntıları dinlemek üzere Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nu <strong>Voyant</strong>’ta ağırlıyoruz.<br />

Melek Yazıcı<br />

Asena Damla Tanrısever<br />

Bella Eyes ameliyatını/yöntemini siz<br />

geliştirdiniz. Bella Eyes’in ne olduğunu<br />

öğrenebilir miyiz?<br />

Badem gözlerin en çok sahip olunmak<br />

istenen görünümlerden biri olduğunu<br />

söyleyebiliriz. Bella Eyes, badem şeklindeki<br />

çekik gözlere ulaşmak için geliştirdiğim<br />

ve endoskopik cerrahi yöntemiyle<br />

uyguladığım bir ameliyat. Bella Eyes, üç<br />

tekniği içeriyor: Kaşın dış kısmını kaldırma,<br />

şakak germe ve gözü çekik hale getirme.<br />

Aynı seansta şakak germeyle beraber kaş<br />

kaldırma da yaptığımızdan hastada daha<br />

güzel bir bakış sağlıyoruz. Aslında badem<br />

göz oluşturmak için göz kenarından kesi<br />

yapılarak uygulanan geleneksel bir yöntem<br />

var, ancak iz kalıyor. Endoskopik Bella Eyes<br />

ameliyatında ise yüzün görünen bölgesinde<br />

hiçbir kesi yapmıyoruz, dolayısıyla<br />

herhangi bir iz de olmuyor. Sadece saçın<br />

içinde 2 cm’lik bir kesi söz konusu; o<br />

bölgede saç dökülmesi gibi bir durum da<br />

kesinlikle yaşanmıyor ve hasta ameliyattan<br />

iki gün sonra saçlarını yıkayabiliyor.<br />

“BELLA EYES, DÜNYA<br />

LİTERATÜRÜNE GEÇMİŞTİR”<br />

Dünyada buna benzer teknikler var mı?<br />

Bella Eyes, dünya literatürüne geçmiştir.<br />

Bu teknikle ilgili makalem, Amerika’da<br />

çok önemli bir plastik cerrahi <strong>dergi</strong>sinde<br />

yayınlandı. Tamamen bana ait olan bir<br />

teknik; diğer tekniklerle karıştırılmaması<br />

lazım. Bella Eyes, şakak germe ameliyatı<br />

da kaş kaldırma ameliyatı da değil.<br />

Sosyal medyada gördüğümüz badem göz<br />

ameliyatları, genelde şakakları gererek<br />

gözlerin biraz daha çekik hale getirilmesi<br />

şeklinde sunuluyor; üstelik kalıcı da<br />

değil. Ya da yukarıda bahsettiğim gibi göz<br />

kenarından kesi yapılarak gerçekleştiriliyor.<br />

Bu yöntemde orta yüze müdahale de söz<br />

konusu sanırım, neredeyse tüm yüzü<br />

kapsıyor gibi. Bella Eyes ile yüzde nasıl<br />

bir değişim sağlıyorsunuz?<br />

Bella Eyes ameliyatında saçlı bölgede<br />

açtığımız tek bir kesiden gözün dış<br />

kısmına, elmacıkların yan kısmına kadar<br />

inerek gözleri, kaşı ve şakakları çekiyoruz.<br />

İşlemi bu şekilde sonlandırabiliyoruz<br />

aslında. Ancak hastamız biraz daha<br />

aşağıya inmemizi istiyorsa ve elmacıkları<br />

da aşağıdaysa aynı kesiden devam ederek<br />

nazolabial dediğimiz burundan dudağa<br />

inen çizgileri de yok edebiliyoruz. Bu da<br />

bana özel bir teknik ve literatürde “Trinity<br />

Lift” olarak geçiyor.<br />

Trinity Lift, tam olarak nasıl bir çözüm<br />

sunuyor?<br />

Orta yüzü kaldırmak için geliştirdiğimiz<br />

bir çözüm. Yüze daha güzel ve daha<br />

üçgen bir görünüm de sunabiliyoruz.<br />

14 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 15


V<br />

RÖPORTAJ<br />

“YÖNTEMİMİ TANITMAK<br />

İÇİN BELLA EYES EĞİTİMİ<br />

VERMEYE KARAR<br />

VERDİM”<br />

Siz aynı zamanda hekimlere Bella Eyes<br />

eğitimleri veriyor, yönteminizi paylaşıyorsunuz.<br />

Eğitim vermeye nasıl karar verdiniz?<br />

Çok fazla Bella Eyes ameliyatı yaptım,<br />

makalesini de yazdım ve bu şekilde Bella<br />

Eyes tüm dünyada duyuldu. Ama badem göze<br />

ulaşmak amacıyla yanlış teknikle ameliyatlar<br />

yapıldığını da görüyordum. Ameliyatta çok<br />

fazla deri çıkartılıyor, dolayısıyla çok fazla<br />

da iz kalıyordu. Şöyle bir örnek vereyim:<br />

Sezaryen ameliyatlarında iz kalmaz, çünkü<br />

geniş bir dokuyu dikersiniz ama karın germe<br />

ameliyatlarında gergin dikildiğinden dolayı<br />

yara ayrışma eğilimdedir ve çok iz kalabilir.<br />

Yani çok fazla deri çıkartırsanız kötü izlerle<br />

karşılaşabilirsiniz. Yanlış teknik uygulayan<br />

ve endoskopi kullanmayan çok fazla hekim<br />

olduğunu fark ettiğimden dolayı yöntemimi<br />

tanıtmak için Bella Eyes eğitimi vermeye<br />

karar verdim. Amacım hem hekimlerin<br />

endoskopi kullanmasını hem de Bella Eyes<br />

tekniğini öğrenmesini sağlamaktı.<br />

Eğitimlerinize yabancı hekimler de katılıyor,<br />

değil mi? Geliştirdiğiniz yöntemle ilgili dünyaya<br />

bilgi vermek nasıl bir his?<br />

Yöntemimin dünyaya açılması ve<br />

Türkiye’nin isminin bu şekilde duyulması<br />

arzu ettiğim bir şeydi. Yılda bir kez<br />

gerçekleştirdiğim Bella Eyes eğitimine yurt<br />

içinden olduğu gibi Yunanistan, Norveç,<br />

Amerika gibi farklı ülkelerden de pek çok<br />

hekim katılıyor. Geliştirdiğim yöntemle ilgili<br />

olarak dünyaya bilgi vermek çok güzel bir his<br />

tabii ki. Mesleki tatmin dediğimiz şey aslında.<br />

Şunu da belirtmek isterim ki bu eğitimlerin<br />

herhangi bir maddi katkısı yok, tamamen<br />

mesleki tatmin ve prestij için hayata<br />

geçiriyorum.<br />

Aynı zamanda gözleri çok düşük hastalara<br />

çekiklik sağlıyor. Bella Eyes ile kombine<br />

ettiğimizde çekiklik oranını artırabiliyoruz.<br />

Yine tek kesiden giriyor, üç tane dikiş<br />

atıyor ve üç bölgeden elmacıkları<br />

kaldırıyoruz. İlk dikişi elmacıklardaki yağ<br />

tabakasını yukarıya kaldırmak, ikinci dikişi<br />

gözaltındaki boşluğu azaltmak, üçüncü<br />

dikişi gözleri biraz daha desteklemek<br />

amacıyla atıyoruz.<br />

“BELLA EYES, KALICI BİR<br />

AMELİYATTIR”<br />

Bella Eyes ameliyatı ne kadar sürüyor,<br />

genel anesteziyle mi yapılıyor, herhangi<br />

bir komplikasyonu var mı, etkisi ne kadar<br />

sürüyor?<br />

Bella Eyes ameliyatı genel anesteziyle<br />

hastane ortamında yapılıyor. Yaklaşık<br />

bir buçuk saat süren bir ameliyat. Hasta<br />

isterse bir gece hastanede kalabiliyor,<br />

tercih etmezse ameliyattan altı saat sonra<br />

taburcu edebiliyoruz. Onuncu gün<br />

itibariyle yüzdeki bütün ödemler gidiyor.<br />

Yüzün tamamen oturması ise bir buçuk<br />

iki ay kadar sürüyor. Bella Eyes, kalıcı<br />

bir ameliyattır, yani süresi yoktur. Ama<br />

tabii ki yaşlanmayla birlikte yüz yine de<br />

aşağıya doğru sarkacak ve ameliyatın<br />

etkisi de azalacaktır. Bununla birlikte<br />

şöyle düşünmek lazım: 40 yaşındasınız<br />

ve biz sizi bu ameliyatla 30 yaşınıza geri<br />

döndürdük; yaş almaya 30 yaşından devam<br />

ediyorsunuz ve yıllar içinde tekrar 40<br />

yaşına geleceksiniz.<br />

Ameliyatının öncesi ve sonrasında nelere<br />

dikkat etmek gerekiyor?<br />

Hastaların şeker ve tansiyon gibi kronik<br />

bir hastalığının olup olmadığına dikkat<br />

ediyoruz. Eğer kan sulandırıcı kullanıyorsa<br />

bunu kesiyoruz. Sadece bunda değil her tür<br />

ameliyattan önce kanama olmaması adına<br />

bitkisel çay gibi bitkisel katkı maddelerini<br />

de kesiyoruz. Bella Eyes ameliyatının büyük<br />

komplikasyonları yok. Ameliyat sonrasında<br />

hastanın yüzünde şişlik ve morarma<br />

olabiliyor ama bu da tamamen bünyeye<br />

göre değişen bir durum. Ancak ameliyat<br />

yanlış ellerde yapılırsa ufak tefek asimetriler<br />

olabilir. Bu nedenle endoskopik deneyimin<br />

olması şarttır; endoskopik cerrahi çok farklı<br />

bir cerrahidir.<br />

“ESTETİK ALGIM ÇOK FAZLADIR”<br />

l “Kuleli Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi mezunuyum. Uzmanlık alanı olarak plastik cerrahiyi istiyordum ama puanının<br />

çok yüksek olması gözümü korkutuyordu. Kazanamam diye düşünsem de çok çalışarak başardım. Estetik algım çok fazladır. Baktığım<br />

her insanın ufak tefek kusurlarını görürüm; aslında kötü bir özellik bu. Mesleğe başladığımda herkesi sanki ameliyat edecekmişim gibi<br />

değerlendirdiğimi fark ettim, yani estetik algım iyice açıldı diyebilirim.<br />

l Türkiye’de herkes burun ameliyatına odaklı, zaten en fazla yapılan estetik cerrahi operasyonu. Ama başka sorunlar çok geride kalmıştı<br />

bana göre. Örneğin, tombul yanaklılar için kimse ameliyat yapmıyordu veya düşük gözleri olanlar için badem göz ameliyatı yapılıyordu<br />

fakat hem komplikasyonları çoktu hem de sonuçları pek iyi değildi. Bunlara yönelince yeni teknikler bulmaya veya eskiden beri<br />

uygulananlara farklı bakış açıları geliştirmeye başladım. Genel estetik algımız burun ameliyatından çıktı artık. Trend endoskopik orta yüz<br />

germe, badem göz gibi uygulamalar; kaşlar kalkık, gözler çekik, yüz üçgen olacak gibi.”<br />

16 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 17


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Sizce badem göz neden bu kadar seviliyor?<br />

Gözlerin dış kısmının düşük olması<br />

kişide yorgun bir ifadeye neden oluyor.<br />

Daha dinamik, fresh ve canlı bir görünüm<br />

için de gözleri biraz çekmek gerekiyor.<br />

Badem göz bu görünümü sağladığından<br />

isteniyor ve seviliyor. Ama tabii ki herkese<br />

bu ameliyatı yapmıyoruz, örneğin gözünüz<br />

zaten çekikse ve siz daha fazla çekiklik<br />

istiyorsanız gözleriniz küçülebilir.<br />

“HER HEKİMİN YAPABİLECEĞİ BİR<br />

AMELİYAT DEĞİL”<br />

Türkiye’de sağlık turizminin büyük<br />

bir ivmesi var. Yepyeni yöntemler<br />

geliştirmenin sağlık turizmimiz üzerindeki<br />

etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Türkiye, plastik cerrahi açısından son<br />

derece başarılı bir noktada. Çok fazla<br />

ameliyat yaptığımız için hekimlerimiz<br />

deneyimli, ayrıca Türkiye çok ucuz.<br />

Bu nedenlerle sağlık turizminde çok iyi<br />

bir noktadayız. Ama Bella Eyes de her<br />

hekimin yapabileceği bir ameliyat değil,<br />

dolayısıyla yeni yöntemler tabii ki sağlık<br />

turizminde etkili. Aslında Bella Eyes’den<br />

önce bir başka patentli marka daha<br />

oluşturmuştuk. Bişektomi (yanak estetiği)<br />

eski bir ameliyattı, biz bunu Hollywood<br />

yanağı ismiyle tekrar popüler hale getirdik.<br />

Hollywood yanağının isim hakkı da tekniği<br />

de bize ait. Aslında kimsenin kullanmaması<br />

gerekiyor ama bütün hekimler kullandı.<br />

Sonrasında da Bella Eyes ameliyatını<br />

geliştirdik. İkisi de çok popüler. Trinity<br />

Lift yöntemimizi de bu noktada anmalıyız.<br />

Üzerinde çalıştığımız yeni bir yöntem<br />

olduğunu, bir iki ay içinde makalesinin<br />

yayınlanacağını da söyleyebilirim.<br />

Estetik kelimesinin sizin için anlamı nedir?<br />

Aslında hayatın her alanında estetik<br />

ve mükemmellik kavramlarını amaç<br />

edindiğimi söyleyebilirim. Her ne yaparsan<br />

yap, mutlaka fonksiyonel ve estetik<br />

anlamda mükemmel olsun! Bu benim<br />

mottomdur.<br />

OP. DR. UFUK ASKEROĞLU,<br />

BELLA EYES’İ NASIL<br />

GELİŞTİRDİ?<br />

“Geçmiş yıllarda bir yıl Amerika’da kaldım<br />

ve o dönemde endoskopik migren cerrahisini<br />

öğrendim. Türkiye’ye döndükten sonra<br />

sıklıkla endoskopik migren ameliyatı yaptım.<br />

Bu arada badem göz istediğini belirten<br />

hastalarım oldu. Yapılmakta olan badem göz<br />

ameliyatlarının komplikasyonlarını gördüm;<br />

kesi gözün kenarından yapıldığından dikiş<br />

izleri kalıyordu, göz sonrasında düşüyordu,<br />

ameliyat kalıcı değildi… Ne yapabileceğimi<br />

düşündüm ve endoskopik tekniği badem göz<br />

ameliyatına uygulayıp uygulayamayacağımı<br />

sorguladım. Sonuçta ortaya Bella Eyes<br />

ameliyatı çıktı. Bu yöntemi 2015 yılından bu<br />

yana uyguluyorum, 2018 yılında ise Bella<br />

Eyes literatüre girdi.”<br />

18 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 19


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Medikal Estetik Hekimi Dr. Çiğdem Özden; sağlıklı beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın, sigara<br />

ve alkol tüketimini sınırlandırmanın, düzenli sağlık kontrolleri yaptırmanın, stresi yönetmenin ve sosyal<br />

etkileşimde bulunmanın daha iyi yaş almanın temel unsurları olduğunu belirtiyor. “Dış görünümümüzü<br />

belirleyen en önemli unsur cildimizdir” diyor ve düzenli cilt temizliğinin, nemlendirici ve güneş koruyucu<br />

kullanımının da daha iyi bir cilt görünümü için temel adımlar olduğunu söylüyor. Tüm bunlara rağmen<br />

cildin doğal bir yaşlanma süreci var. Bu süreç dahilinde ciltte kırışıklıklar, sarkmalar ve renk değişiklikleri<br />

meydana gelebiliyor. Daha iyi yaş almak için erken dönemde cilt kalitesine yönelik tedaviler yaptırmak<br />

ve sonrasında onu korumak gerektiğini de vurgulayan Dr. Çiğdem Özden, “30 yaşından sonra gençliği<br />

korumak açısından mutlaka medikal estetik uygulamalarından ihtiyaca göre faydalanmak lazım”<br />

açıklamasında bulunuyor.<br />

Melek Yazıcı<br />

Asena Damla Tanrısever<br />

Daha iyi yaş<br />

almak için neler<br />

yapmalıyız?<br />

Daha iyi yaş almak kadın erkek herkesin<br />

hayali, yaşlanmak kelimesini ise<br />

sevmiyoruz. Peki, bunu sağlamak için<br />

neler yapmalıyız?<br />

Cilt kalitemiz 30’lu yaşlardan sonra<br />

bozulmaya başlıyor. Kişiden kişiye<br />

değişiklik gösterse de yapılan araştırmalar<br />

ortalama olarak belirttiğim yaş grubu<br />

itibariyle yapım yıkım dengesinin<br />

aleyhimize çalışma durumuna geçtiğini<br />

gösteriyor. Bu yıkımı azaltacak tedaviler<br />

yapılması ise cilt kalitesinin olduğu yerde<br />

kalmasını sağlıyor. Biz bu nedenle, cilt<br />

korumasına erken yaşlarda, yani henüz<br />

sonuçlar ortaya çıkmadan önce başlanması<br />

gerektiğini her zaman söylüyoruz. Çünkü<br />

nihayetinde cilt altındaki bozulmaların<br />

sonuçlarını görmemiz yaklaşık 10 yılımızı<br />

alıyor. Daha iyi yaş almak için erken<br />

dönemde cilt kalitesine yönelik tedavileri<br />

yaptırmak ve sonrasında onu korumak<br />

gerekiyor. Kişi belli bir yaşa gelinceye<br />

kadar hiçbir şey yapmamış ise bu kez daha<br />

kapsamlı tedaviler uygulayarak onu daha<br />

iyi hale getirmeye çalışıyoruz.<br />

“HERKESE MUTLAKA<br />

MEZOTERAPİYİ ÖNERİYORUM”<br />

Daha iyi yaş alınması yönünde en çok<br />

hangi tedavileri uyguluyorsunuz?<br />

Cildi genç tutan kolajenin azalmasını<br />

ve cildi besleyen hücrelerin yaşlanmasını<br />

önlemek için herkese mutlaka mezoterapiyi<br />

öneriyorum. Mezoterapi; cilt altına küçük<br />

dozlarda özel karışımlar enjekte ederek cilt<br />

sağlığını iyileştirmek, yaşlanma belirtilerini<br />

azaltmak, saç dökülmesini önlemek<br />

veya azaltmak, selülit görünümünü<br />

azaltmak gibi amaçlarla kullanılan tıbbi<br />

bir yöntemdir. Herkesin ihtiyaçları farklı<br />

olsa da mezoterapi temel ihtiyaçtır. 30<br />

yaşından sonra gençliği korumak açısından<br />

mutlaka medikal estetik uygulamalarından<br />

ihtiyaca göre faydalanmak lazım. Bununla<br />

birlikte akne gibi sorunları tedavi etmek<br />

için 18 yaş ve üstüne de mezoterapi<br />

uyguluyorum. Belli bir yaştan sonra ise<br />

yağ kayıpları oluyor ve onları da yerine<br />

koymak gerekiyor; bu durumda da dolgu<br />

uygulamaları devreye giriyor.<br />

Yaşlanmada genetiğin çok etkisi var mı?<br />

Ne yaparsak yapalım genlerimiz<br />

yaşlanmaya kodlanmış. Belli bir yaştan<br />

sonra cilt yaşlanmaya ve beslenmesi yetersiz<br />

kalmaya başlıyor. Ama genetiğin kesinlikle<br />

çok büyük etkisi var. Bazı insanlar genetik<br />

olarak daha yavaş yaşlanırken, diğerleri<br />

daha hızlı yaşlanabiliyor. Örneğin, cilt<br />

elastikiyeti, kolajen üretimi, kırışıklık ve<br />

ince çizgi oluşumu gibi faktörlerde genetik<br />

faktörler önemli bir rol oynayabiliyor. Öyle<br />

ki bazen 60 yaşındaki bir hastanın cilt<br />

kalitesi, 30 yaşındaki bir hastanınkinden<br />

daha iyi olabiliyor. Bununla birlikte<br />

kişinin genetiği ne kadar iyi olursa olsun<br />

genel olarak ileri yaşlarda cilt kalitesi<br />

30’larımızdaki gibi olmuyor. İşte bu<br />

nedenle düzenli tedavi yaptırmanın<br />

önemini sürekli vurguluyorum.<br />

Gıdının varlığı da yüze yorgun ve yaşlı<br />

görünüm kazandıran bir unsur. Gıdıyı<br />

eritmede ne tür bir yol izliyorsunuz?<br />

Kilo alımına bağlı olarak gıdı bölgesinde<br />

yağ birikimi olan çok hasta geliyor, sonuçta<br />

zayıf bir kişide nadiren gıdı olur. Bu bir<br />

bölgesel yağlanma sorunu olduğundan<br />

tedavisi daha kolay. Tecrübelerimle<br />

oluşturduğum tedavi planında birinci<br />

şartım, kişinin beslenmesine dikkat etmesi.<br />

Gıdı eritmede genelde üç seanslık bir tedavi<br />

planlıyorum. Hasta eğer beslenmesine<br />

dikkat etmişse ikinci seanstan sonra etkisini<br />

görmeye başlıyor, hatta bazı hastalarda<br />

üçüncü seansa ihtiyaç duymuyorum.<br />

Gıdıda yağ miktarı fazla değilse, tek<br />

seansta bile sonuç alabiliyorum. Ama hasta<br />

beslenmesine dikkat etmezse tedavi bir<br />

seans daha uzuyor.<br />

“TEMEL FELSEFEM DOĞALLIĞI<br />

KORUMAKTIR”<br />

Daha iyi yaş almak, sanki biraz da<br />

doğallığın olabildiğince korunduğu bir<br />

bakış açısını içeriyor. Sizce de öyle mi?<br />

Bir hekim olarak temel felsefem<br />

doğallığı korumaktır. Kişiye özgü tedavi<br />

planı yapılmalıdır. Her bireyin yüz yapısı,<br />

cilt tipi ve estetik ihtiyaçları farklıdır.<br />

Yüzü değiştirmeden olduğundan daha iyi<br />

görünmesini ve cilt kalitesinin artmasını<br />

sağlamayı çok önemli buluyorum. Zaten<br />

insanlar aslında değişmek istemiyor,<br />

sadece eskiye dönmek istiyor. Ayrıca<br />

medikal estetik uygulamalarında dozaj<br />

önemlidir. Dozajlar, kişinin ihtiyacına<br />

göre belirlenmeli ve mümkün olduğunca<br />

azaltılmalıdır. Ben sadece yüzün altın<br />

oranını bozduğunu düşündüğüm noktalara<br />

ufak müdahaleler yapıyorum. Mimikleri<br />

çok kullanmaya bağlı kırışıklıklar<br />

oluşabiliyor, bunları mutlaka botoksla<br />

tedavi etmek lazım. Ama tabii ki yüzü<br />

değiştirmeden ve kesinlikle doğallığını<br />

koruyacak şekilde.<br />

Daha iyi yaş almaya yönelik gündelik<br />

yaşam önerileriniz nelerdir?<br />

Cilt bir bütündür ve önemli bir<br />

organımızdır. Dış görünümümüzü<br />

belirleyen en önemli unsur cildimizdir.<br />

Cildin sağlığını ve kalitesini korumaya<br />

yönelik en önemli etken ise bence sağlıklı<br />

beslenmedir. Kişi, önce beslenmesine<br />

dikkat edecek. Stresten uzak durulması<br />

20 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 21


V<br />

RÖPORTAJ<br />

“HİÇ KİMSE YÜZÜMÜN DEĞİŞTİĞİNİ YA DA<br />

FARKLILAŞTIĞINI SÖYLEMİYOR”<br />

“Kişisel bakımımda mezoterapiyi asla ihmal etmiyor, düzenli aralıklarla uyguluyorum.<br />

Dezavantajımın medikal estetik uygulamalarına biraz geç başlamam olduğunu<br />

söyleyebilirim. Böyle olunca yüzümde yağ kayıpları meydana geldi; bu nedenle minik<br />

dolgu uygulamalarından destek alıyor, 20’yi yaşlardaki yağ oranlarına ulaşmak için azalan<br />

yağ pedlerini dolduruyor, dudak dolgusu yapıyorum. Bu uygulamaların çoğunu kendime<br />

ben uyguluyorum. Ama hiç kimse yüzümün değiştiğini ya da farklılaştığını söylemiyor.<br />

Neredeyse herkes gibi botokstan da yararlanıyorum, çünkü kırışıklıkları engellemek için<br />

botoks dışında bir alternatifimiz yok. Ayrıca botoks en sevdiğim tedavi, sonucunu da<br />

hemen görüyoruz.”<br />

22 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

gerekiyor, çünkü stres cildi yaşlandırıyor<br />

ve maalesef hepimiz yaşıyoruz. İstanbul’da<br />

(veya diğer büyük şehirlerde) yaşamak,<br />

kirli hava solumak demek. Hava kirliliğinin<br />

negatif etkileri var ve toksik etkilere<br />

herkes maruz kalıyor. Bunun dışında<br />

sigara ve alkol tüketimi de cildi olumsuz<br />

etkiliyor. Yapılan araştırmalara göre cildin<br />

yaşlanmasının en büyük nedenlerinden biri<br />

de güneşin ultraviyole ışınları. Toparlamak<br />

gerekirse daha iyi yaş almak için kişinin<br />

gündelik yaşamında bazı önlemler alması;<br />

beslenmesine dikkat etmesi, cildine zarar<br />

verecek etkenlerden uzak kalması, en<br />

azından düzenli olarak güneş koruyucusu<br />

kullanması lazım.<br />

“MEZOTERAPİYİ VÜCUTTA DA<br />

ÇOK KULLANIYORUM”<br />

Daha iyi yaş alma denildiğinde daha çok<br />

yüz bölgesi aklımıza gelse de bedenimizin<br />

estetik ve fit görünmesi de çok önemli.<br />

Beden yaşlanmasını geriletmek için hangi<br />

uygulamaları tercih etmek gerekiyor?<br />

Vücudumuz için de cilt kalitesini<br />

artırmaya yönelik uygulamalar son derece<br />

önemli. Ben mezoterapiyi vücutta da çok<br />

kullanıyorum. Özellikle günümüzün<br />

sağlıksız beslenme koşullarından<br />

dolayı birçok kişide selülit ve bölgesel<br />

yağlanmalar görüyoruz. Düzenli uygulanan<br />

mezoterapiyle selülitin ortadan kalkmasını<br />

sağlıyoruz. Bölgesel yağlanmalarda da dört<br />

beş seansta ciddi bir fark oluşturuyoruz.<br />

Ama burada da dikkat edilmesi gereken<br />

nokta yine sağlıklı beslenme. Kişi<br />

beslenmesine dikkat etmediği sürece biz<br />

hangi uygulamayı yaparsak yapalım ancak<br />

bir yere kadar faydası oluyor.<br />

Medikal estetik alanındaki gelişmeler<br />

o kadar hızlı ki günümüzün gençlerini<br />

“yaşsız” bir gelecek bekliyor. Ama tabii<br />

ki bunu isteyenlerin bugünden alması<br />

gereken tedbirler de olacaktır. Bu anlamda<br />

gençlere neler tavsiye edersiniz?<br />

Gençlere, cilt sağlıklarını korumak<br />

için önlemlerini bugünden almalarını<br />

öneririm. Kişiler genellikle yaşlanma<br />

belirtileri ortaya çıktıktan, yüz kırıştıktan<br />

ve sarkmaya başladıktan sonra medikal<br />

estetik uygulamalarına başvuruyor. Oysa<br />

40 yaşından sonra, yani sonuçlar ortaya<br />

çıktığında yapılan tedaviler çok daha zor<br />

oluyor. Elbette tedavi planları kişiye göre<br />

değişiyor; 20 yaşındaki birine yaptığım<br />

tedaviyle 30 yaşındakine yaptığım farklı.<br />

Ama en önemlisi erken başlamak. Tedavi<br />

düzenli ve belli aralıklarla yapıldığı zaman<br />

cilt kalitesindeki bozulmayı önemli ölçüde<br />

durdurmuş oluyoruz. Gençlere ayrıca<br />

sağlıklı beslenmelerini ve mutlaka düzenli<br />

egzersiz yapmalarını tavsiye ederim.<br />

Elinizde sihirli bir değnek olsa insanlarda<br />

estetik anlamda neyi değiştirmek isterdiniz?<br />

Araştırmalara göre bir insanın güzel<br />

olarak tanımlanmasında cilt güzelliğinin<br />

payı, yüzde 50. Eğer elimde bir sihirli<br />

değnek olsaydı insanların cildinin çok güzel<br />

görünmesini sağlardım. Diğer konular da<br />

tabii ki önemli ama cilt kalitesi kadar değil.<br />

YAZ AYLARINDA CİLDİ KORUMAK<br />

İÇİN NELER YAPILABİLİR?<br />

Önümüz yaz. Güneşin, nemin, sıcağın<br />

cildimiz üzerinde pek çok etkisi var. Yaz<br />

aylarında cildimizi korumak için nelere<br />

dikkat etmeliyiz?<br />

Yaz ayları, güneşin, nemin ve sıcaklığın<br />

cildimiz üzerinde pek çok etkisi olduğu<br />

zamanlardır. Bu nedenle, cildimizi<br />

korumak için birkaç önemli faktöre<br />

dikkat etmek gerekir. Güneş ışınlarından<br />

korunmak için yüksek koruma faktörlü bir<br />

güneş koruyucu kullanmalıyız ve güneş<br />

ışınlarının en yoğun olduğu saatlerde<br />

güneşe çıkmaktan kaçınmalıyız. Sıcak<br />

ve nemli hava cildimizi kurutabilir, bu<br />

nedenle cildimizi nemli tutmak için<br />

hafif bir nemlendirici kullanabiliriz. Gün<br />

boyunca yeterli miktarda su tüketmek de<br />

cildimizi nemli tutmamıza, ayrıca şapka<br />

ve güneş gözlüğü takmak, uzun kollu<br />

kıyafetler giymek güneş ışınlarından<br />

korunmamıza yardımcı olur. Düzenli<br />

cilt bakımı yapmak da cildimizi sağlıklı<br />

tutmamızı destekler. Tüm bu faktörlere<br />

dikkat etmek cildimizin sağlıklı ve genç<br />

görünmesine yardımcı olacaktır. Bu arada<br />

yaza hazırlık amacıyla tabii ki medikal cilt<br />

uygulamaları da tavsiye ediyoruz. Ben, yaz<br />

aylarında cildi korumak için mezoterapi<br />

tedavi planı öneriyorum. Seçtiğim ürünler<br />

yaş grubuna göre değişiyor ama bu tedavi<br />

planını uygulayanlar cilt kaliteleri iyi bir<br />

şekilde yaza giriyor ve cilt hasarlanmaları<br />

minimuma iniyor. Bu tedavi planının<br />

yazın hemen öncesinde değil, ocak<br />

ayından itibaren başlanarak belli seanslarla<br />

uygulanması gerekiyor.<br />

“ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ RESİM YAPIYOR VE BUNUN MESLEĞİME BÜYÜK KATKISI<br />

OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”<br />

l “Tıp fakültesinden 1996 yılında mezun oldum. Bir süre acil hekimliği yaptım; zevkli ve tatminkâr olsa da gerçekten çok yorucuydu. Ama<br />

acil hekimliği bana çok şey kattı, hatta medikal estetik hekimliğindeki el becerilerimi oradan kazandığımı düşünüyorum. Daha sonra ise<br />

aile hekimi olarak çalıştım.<br />

l Medikal estetik alanı bence her hekimin, özellikle kadın hekimlerin çok ilgi duyduğu bir alan. Ben ilk olarak mezoterapi eğitimi aldım.<br />

Ondan sonra medikal estetiğe daha fazla ilgi duymaya başladım. Son on yıldır medikal estetik alanında çalışıyorum. Eğitimlerimi halen<br />

sürdürüyorum; örneğin, şu anda İtalya’da eğitim alıyorum. Dünya’nın ve Türkiye’nin önemli hekimlerinden eğitim alarak tekniklerini<br />

görmek istedim, çünkü kendi tekniğinizi pek çok kişinin tekniğini gördükten sonra geliştiriyorsunuz.<br />

l Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, çok kültürlü, tarihi, sanat eserlerinden zengin ve binlerce motifin ahenkle dans ettiği Mardin’de<br />

doğdum ve büyüdüm. Bu zenginliğin içinde yaşarken pek fark edemiyorsunuz ama daha sonradan değerini çok iyi anlıyorsunuz. Her yer<br />

sanat eserleriyle dolu; büyüdüğüm ev, yaşadığım sokak, yürüdüğüm yol… Bence bu sanata olan ilginizi artırıyor. Ben çocukluğumdan<br />

beri resim yapıyor ve bunun mesleğime büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Sanatla uğraşanlar, insan yüzünü farklı bir bakış açısıyla<br />

değerlendiriyor. Bunda Mardin’in bana olan katkısı çok önemli. Böylesine sanatsal, etnik ve dini farklı kültürlerin bir arada olduğu bir<br />

şehirde doğup büyüdüğünüzde insanları daha iyi tanıyabiliyorsunuz. Farklı kültürlerden insanlarla etkileşim kurarak farklı estetik<br />

tercihleri anlamak ve bu tercihlere uygun tedaviler sunmak mümkün olabiliyor. Uygulama yapmanın yanı sıra insanları anlamayı, ne<br />

istediklerini bilmeyi, onlara buna göre yaklaşmayı değerli buluyorum.”<br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 23


V<br />

ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

Medikal estetik uygulamalarının daha çok kadınlar için olduğu algısı çoktan yıkıldı.<br />

Artık erkekler de dolgu, botoks, mezoterapi, gençlik aşısı başta olmak üzere pek çok uygulamayı<br />

severek yaptırıyor. Biz de özel günlerde annesine babasına “güzellik” hediye etmek isteyenlere<br />

uygun seçenekleri paylaşmak istedik.<br />

Melek Yazıcı<br />

Hem kadınların<br />

hem erkeklerin<br />

severek kullandığı<br />

medikal estetik<br />

uygulamaları<br />

JAWLINE DOLGUSUYLA<br />

DAHA BELİRGİN BİR ÇENE<br />

HATTINA KAVUŞUN<br />

Uzun yıllardır kullanılıyor olsa da jawline (çene hattı) dolgusu, artık pek<br />

çok kişi için vazgeçilmez bir konuma gelmiş bulunuyor, çünkü çene hattının<br />

yüz güzelliğinde önemli bir yeri bulunuyor. Jawline dolgusuyla da bu bölge<br />

çok daha belirgin ve estetik bir hale getirilebiliyor.<br />

Jawline dolgusu, çenenin ucundan kulağın alt kısmına kadar uzanan<br />

bölgeye uygulanıyor. Kadınlarda çene hattı ve çeneyle gıdının birleştiği nokta<br />

daha belirgin kılınırken, erkeklerin çene köşesi netleştiriliyor ve genişletiliyor.<br />

Bunun sebebi de kadınların ve erkeklerin gerek kemik yapılarının gerekse<br />

dokularının farklı olması.<br />

GIDI SARKMALARI DA TOPARLANABİLİYOR<br />

Jawline dolgusu çene hattı konturunu düzeltirken, özellikle orta yaş ve<br />

üzeri grupta büyük rahatsızlık yaratan gıdı sarkmasını toparlıyor, boyun<br />

bölgesine de olumlu etki ediyor. Temelde ise jawline dolgusu, 18 yaş<br />

üzerindeki herkese uygulanabiliyor. Sonuç olarak yüzün alt kısmı jawline<br />

dolgusuyla çok daha estetik bir görünüme kavuşturuluyor.<br />

ETKİ SÜRESİ ÜRÜNÜN İÇERİĞİNE GÖRE DEĞİŞİYOR<br />

Jawline dolgusunda hyalüronik asit veya kalsiyum hidroksiapatit içerikli<br />

ürünler kullanılıyor. Dolgunun etkisi de kullanılan içeriğe göre değişiyor:<br />

Hyalüronik asitli bir dolgu tercih edilmişse bunun etkisi 12-16 ay süresince,<br />

kalsiyum hidroksiapapit içerikli dolgunun etkisi ise 24 aydan fazla devam<br />

ediyor.<br />

Bu işlem, beş dakika gibi kısa bir sürede yapılıyor. İşlem öncesinde<br />

uygulama yapılacak bölgeye anestezik etkili krem sürülüyor. Ağrı ve acı düzeyi<br />

düşük olan jawline uygulamasından sonra hasta gündelik yaşamına hemen<br />

dönebiliyor. Bazı hastalarda morluk veya şişlik oluşabilse de bu da bir iki gün<br />

içinde geçiyor.<br />

24 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 25


V<br />

ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

GENÇLİK AŞISIYLA DAHA GENÇ VE GÜZEL BİR<br />

CİLT SİZİ BEKLİYOR<br />

Gençlik aşısının temel işlevini cilt<br />

güzelliğini ve gençliğini daha uzun süre<br />

korumak olarak özetleyebiliriz. Detaya<br />

indiğimizde ise yaşın ilerlemesiyle birlikte<br />

parlaklığını ve canlılığını yitiren cilt,<br />

gençlik aşısıyla tazeleniyor ve canlı bir<br />

görünüme kavuşuyor; kırışıklık, sarkma,<br />

lekelenme gibi problemlerle vedalaşıyor<br />

ve yoğun olarak nemleniyor. Ayrıca<br />

alın çizgilerinin giderilmesinde, gıdı<br />

sarkmalarının toparlanmasında, boyun<br />

bölgesindeki yaşlanma belirtilerinin<br />

azaltılmasında gençlik aşısı önemli bir<br />

görev üstleniyor. Gençlik aşısının dekolte<br />

ve el üstü bölgesinin gençleştirilmesinde de<br />

etkili olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Aşı,<br />

tüm bu etkilerini hyalüronik asit, peptitler,<br />

aminoasitlerden (vb.) oluşan yoğun<br />

içeriğiyle gerçekleştiriyor.<br />

Adının hakkını veren gençlik aşısı, 30<br />

yaş ve üzerindeki kadınlara da erkeklere<br />

de uygun bir yöntem. Sadece hamilelere<br />

uygulanmıyor. Genelde üç dört seansta<br />

tamamlanan gençlik aşısının kısa süreli<br />

etkileri birkaç günde ortaya çıksa da tüm<br />

etkilerinin görülmesi üç ayı bulabiliyor,<br />

kalıcılığı ise 12 aya kadar devam edebiliyor.<br />

Yani pek çok medikal estetik uygulaması<br />

gibi belirli aralıklarla yinelenmesi gerekiyor.<br />

Gençlik aşısı, cilde anestezik krem<br />

sürülmesinin ardından enjeksiyon<br />

aracılığıyla uygulanıyor. Tüm işlem<br />

ortalama 15 dakika sürüyor. İşlem<br />

sonrasında hafif bir kızarıklık dışında<br />

komplikasyon görülmüyor, hasta<br />

uygulamanın ardından gündelik yaşamına<br />

dönebiliyor.<br />

ÖRÜMCEK<br />

AĞI<br />

UYGULAMASIYLA<br />

YÜZÜNÜZÜ<br />

GENÇLEŞTİRİN<br />

Yaşın ilerlemesine bağlı olarak,<br />

aynı zamanda sağlıksız beslenme<br />

alışkanlığı ve çevresel koşullar<br />

nedeniyle yüz bölgesinde oluşan<br />

ince kırışıklıkları, hafif ve orta<br />

düzeydeki sarkmaları gidermek<br />

için tercih edilen bir yöntem<br />

de örümcek ağı uygulaması.<br />

Cilt altında kolajen üretimini<br />

artıran bu yöntem hem kadınlar<br />

hem de erkekler için son derece<br />

uygun. Örümcek ağı uygulaması<br />

sayesinde kırışıklıklardan ve<br />

sarkmalardan kurtulmanın yanı<br />

sıra cildin kalitesinin artırılması,<br />

yüze daha yaşlı bir görünüm veren<br />

yorgun ifadenin giderilmesi, kaşların<br />

kaldırılması, yüz ovalinin ortaya<br />

çıkarılması, çene hattının daha<br />

belirgin hale getirilmesi, boyun çizgi<br />

ve halkalarının ortadan kaldırılması<br />

da mümkün olabiliyor. Sonuç itibariyle<br />

görünür bir gençleşme sağlanıyor.<br />

Uygulamaya “örümcek ağı”<br />

denmesinin sebebi ise eriyebilen medikal<br />

iplerin ince uçlu iğneler aracılığıyla cilt<br />

altına yerleştirilmesi, cilt altının aynı bir<br />

örümcek ağı gibi işlenmesi. Bu medikal ipler<br />

kolajen üretimini artırırken bir yandan da cildi<br />

sıkılaştırıyor.<br />

Yüzde estetik ameliyata yakın bir<br />

toparlanma sağlayan örümcek ağı uygulaması,<br />

lokal anesteziyle bir saatlik sürede<br />

gerçekleştiriliyor. Sonrasında hafif morluklar<br />

dışında herhangi bir komplikasyon görülmüyor.<br />

Uygulamanın etkisi yaklaşık üç hafta sonra net<br />

olarak ortaya çıkmaya başlıyor, iki yıla kadar<br />

da sürebiliyor. Bu yöntem, yüzünde son<br />

derece etkili bir gençleşme isteyen<br />

ama ameliyat olmaktan<br />

çekinenleri mutlu<br />

ediyor.<br />

26 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 27


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Saçlarımızın yıpranmasına, azalmasına,<br />

ışıltısını kaybetmesine sebep olan faktörler<br />

nelerdir?<br />

Genetik faktörün saçların yapısında<br />

mutlaka bir rolü var ama genetik her<br />

şey demek değil. Saç sağlığı aslında<br />

bir bütünün sonucu. Beslenmemiz,<br />

kullandığımız şampuanlardan saç<br />

spreylerine kadar kimyasallar, saça<br />

uyguladığımız ısıl işlemler, hormon ve<br />

vitamin seviyelerimiz, çevre kirliliği gibi<br />

pek çok unsur bir bütün olarak saçımızı<br />

etkiliyor. Günümüzde, özellikle bu<br />

dönemde herkes çok stresli ve stresin de<br />

saç üzerinde olumsuz etkileri söz konusu.<br />

Pandemi döneminde ve sonrasında da<br />

Covid-19’a bağlı olarak saç dökülmelerinde<br />

çok miktarda artış oldu.<br />

“Saç konusu<br />

kişiseldir”<br />

Yıpranan, dökülen, azalan ve canlılığını kaybeden saçlar pek<br />

çoğumuzun sorunu. Onlara can kaynağı sunmak isteyenler<br />

için saç mezoterapisi odağında Dermatoloji ve Kozmetoloji<br />

Uzmanı Dr. İrem Hengirmen Acu’yu <strong>Voyant</strong>’ta ağırlıyoruz.<br />

Saç sağlığının bir bütünün sonucu ve kişisel olduğuna dikkat<br />

çeken, saç mezoterapisini ise “bir bahçeyi gübrelemeye”<br />

benzeten Dr. İrem Hengirmen Acu, “Bu işlem hem saçı<br />

içeriden besler hem de incelen saç tellerinin daha canlı, daha<br />

güçlü hale gelmesine yardımcı olur” diyor.<br />

Melek Yazıcı<br />

Asena Damla Tanrısever<br />

“HAZIR BİR KOKTEYLDİR”<br />

Saç mezoterapisinin saçların yıpranmasını<br />

engellemekteki rolü nedir, nasıl bir<br />

işlemdir?<br />

Saç mezoterapisini bir bahçeyi<br />

gübrelemek gibi düşünebiliriz. Saçın<br />

ihtiyacı olan bütün vitaminleri, proteinleri,<br />

nem veren hyalüronik asidi içeren hazır bir<br />

kokteyldir. Uygulamayı çok küçük iğnelerle<br />

yapar, kokteyli ortalama 1 cm’lik aralarla<br />

saç köklerine enjekte ederiz. Bu işlem<br />

hem saçı içeriden besler hem de incelen<br />

saç tellerinin daha canlı, daha güçlü hale<br />

gelmesine yardımcı olur.<br />

Saçtaki hangi problemler saç<br />

mezoterapisiyle giderilebilir?<br />

Aslında tüm saç problemlerinde saç<br />

mezoterapisini kullanabiliriz. Seyrelme,<br />

incelme, güçsüzleşme… Saç mezoterapisinin<br />

bu sorunların hepsinin çözümünde faydası<br />

vardır. Aynı zamanda saç mezoterapisini PRP,<br />

kök hücre, ilaç tedavisi gibi diğer tedavilerle<br />

de kombinleyebiliriz. Çünkü mezoterapi<br />

buna çok uygun ve hepsiyle iyi geçinen bir<br />

tedavi yöntemidir.<br />

“SAÇ MEZOTERAPİSİ, 18 YAŞ VE<br />

ÜSTÜ HERKESE UYGULANABİLİR”<br />

Saç mezoterapisi kimler için uygundur,<br />

hangi yaştan itibaren yaptırılmalıdır?<br />

Genelde uyguladığımız tüm işlemlerde<br />

kişilerin reşit, yani 18 yaş ve üstü<br />

olması gerekir. Saç mezoterapisi de saç<br />

problemi yaşayan 18 yaş ve üstü herkese<br />

uygulanabilir, tabii ki saç yapısı uygunsa.<br />

Önce kişinin saç analizini yapar; saç<br />

köklerinin sağlam olup olmadığına, hâlâ<br />

yaşayıp yaşamadığına bakarız. Eğer saç<br />

kökleri yaşıyorsa tedavi sürecini başlatırız.<br />

Kök yaşadığı sürece saç mezoterapisi ileri<br />

yaş grubunda da işe yarar. Eğer kişide<br />

halk arasında “saçkıran” diye bilinen<br />

halka halka dökülmeler varsa 18 yaş<br />

kuralını esnetebiliriz, çünkü saçkıran çok<br />

erken yaşlarda da görülebiliyor. Velisinin<br />

28 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 29


V<br />

RÖPORTAJ<br />

“UZMANLIĞIMI DERMATOLOJİDE YAPMAM PLANLI BİR<br />

HAREKETTİ”<br />

l “Küçüklüğümden beri evde yağları karıştırma, bitkisel ürünlerle ilgilenme yönünde<br />

bir merakım vardı. Tıp fakültesine dermatoloji alanını seçme ve sonrasında klinik<br />

açma kararıyla başladım, yani uzmanlığımı dermatolojide yapmam planlı bir hareketti.<br />

Sonrasında dermatolojiye GETAT’ı (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp) da ekledim. GETAT’ta<br />

bütüncül yaklaşımlar, daha doğal ve bitkisel tedavilerle bağışıklık destekleri, ağrı ve<br />

madde bırakma tedavileri yapabiliyorum. Elim bu şekilde biraz daha güçlendi.<br />

l Aynı zamanda kozmetoloji uzmanıyım. Kozmetolojide ana hedef, yaşlanmamak ya da<br />

kişiden başka bir kişi yaratmak değil, güzel yaş almaktır. En güzel ve en sağlıklı halimizle<br />

yaş almak için cerrahi işlem olmadan, gündelik hayatımıza hemen geri dönebileceğimiz<br />

uygulamalarla, ufak dokunuşlarla kişileri daha mutlu hale getirmeye çalışıyorum.”<br />

imzasıyla beraber saç mezoterapisi<br />

uygulayabiliriz, çünkü böylesi bir<br />

durumdan kişinin psikolojisi de çok<br />

etkileniyor ve sadece reşit olmadığı için<br />

tedaviyi bekletmek doğru olmuyor.<br />

Kadınlar, saç mezoterapisini daha çok<br />

hangi sebeplerle yaptırıyor? Örneğin,<br />

genç kadınlar bile saç azalması problemi<br />

yaşayabiliyor, saç mezoterapisi bu<br />

problemi de başarıyla giderebiliyor mu?<br />

Saç mezoterapisi kadınlardaki saç<br />

azalması problemini başarıyla giderebiliyor.<br />

Kadınların yaşadığı bir başka problem de<br />

ön saç bölgelerinin açılması. Yüzü gergin<br />

gösteriyor diye saçımızı sıkı toplamayı<br />

severiz ya, işte önlerin açılmasına bu sebep<br />

oluyor. Ayrıca erkek tipi saç dökülmesi<br />

yaşayan kadınlar da var. Aslında her türlü<br />

saç problemiyle gelen hastalarımız mevcut.<br />

Saç, kadın veya erkek olsun fark etmeksizin<br />

bizim en önemli görselimiz. Kadınlar<br />

süslenip makyaj da yapıyor ama erkeğin tek<br />

takısı saç.<br />

Saçlar bir de doğum sonrasında çok<br />

dökülebiliyor, değil mi?<br />

Evet, sık rastlanan bir durum. Beden,<br />

hamilelik döneminde yeni bir hormonal<br />

dengeye geçiyor ve bu durum doğum<br />

sonrasında tekrar düzenleniyor. Bu<br />

nedenle doğum sonrasında bazı kadınlar<br />

saç kaybı yaşayabiliyor; bebek annenin<br />

vitaminlerini çekiyor. Aslında hormonal<br />

denge eski haline geldiğinde saçlar geri<br />

döner ama süreçte annenin psikoloji de çok<br />

etkileniyor, çünkü öbek öbek bir dökülme<br />

söz konusu olabiliyor. Bebeğin anneden<br />

çektiği vitaminleri, birtakım vitamin<br />

takviyeleriyle içeriden doldurabiliyoruz. Saç<br />

mezoterapisiyle de süreci hızlandırıyoruz.<br />

Bu şekilde anne daha mutlu oluyor.<br />

“KİŞİ KELLİKLE İLGİLİ GENETİĞİNİ<br />

GECİKTİREBİLİR”<br />

Genetiğinde kellik olan bir erkek, erken<br />

yaşlarda saç mezoterapisine başlarsa<br />

genetiğini geciktirebilir mi?<br />

Eğer soruna bütünsel yaklaşılırsa bu<br />

mümkündür. Kişinin vitamin seviyesini,<br />

içeriden doldurarak ve dışarıdan da saç<br />

mezoterapisi yaparak destekliyoruz. Bazen<br />

evde kullanacakları losyonlar öneriyor,<br />

kimyasal içermeyen şampuanları tercih<br />

etmelerini söylüyoruz. Belli aralıklarla bir<br />

arabaya bakım yaptırmak gibi düşünebiliriz<br />

bunu. Bu şekilde kişi kellikle ilgili<br />

genetiğini geciktirebilir.<br />

Saç mezoterapisi uygulaması kaç<br />

seans yapılmalıdır? Uygulama öncesi<br />

ve sonrasında hastanın dikkat etmesi<br />

gerekenler nelerdir, herhangi bir<br />

komplikasyon yaşanma olasılığı var mıdır?<br />

Saç mezoterapisi ortalama olarak en az<br />

dört seans çalışılır. Ama tedavi tamamen<br />

kişiye göre belirlendiği için seans sayısı<br />

uzayabilir de. Çok kısa bir işlemdir, iki<br />

dakika civarında sürer ve herhangi bir<br />

komplikasyon riski yoktur. Sadece iğne bir<br />

kılcal damara denk gelirse kanama olabilir<br />

ki bu her iğneli işlem için geçerlidir. Saç<br />

mezoterapisi çoklu iğneleme işlemidir, çok<br />

nadir olarak işlem gününün akşamında baş<br />

ağrısı yaşayanlar olabilir. Uygulama öncesi<br />

için hastalara önerimiz ise temiz saçla<br />

gelmeleri olabilir, çünkü işlem günü duş<br />

almamaları gerekir.<br />

Saç mezoterapisinin etkisi ne zaman<br />

görülüyor? Ortalama kaç ayda veya yılda<br />

bir saç mezoterapisi yaptırmak gerekiyor?<br />

Saç tedavilerinde saçın kendini yeniden<br />

yapılandırması, yani net farkın görülmesi<br />

genelde ilk üç ayda olur. Ama kişi<br />

mezoterapinin üçüncü seansından sonra<br />

saç dökülmesinin azaldığını, saçlarının<br />

daha parlak hale geldiğini ve daha<br />

güçlendiğini hissetmeye başlar. Seans sayısı<br />

ve aralığı kişiye göre değişse de ana tedavi<br />

programının seans aralıkları iki haftada<br />

birdir. Bazı hastalarımıza ayda, üç ayda veya<br />

dört ayda bir tekrar gelmesini önerebiliriz.<br />

Sonrası tamamen kişisel bir yoldur. Nasıl ki<br />

herkesin yara iyileşmesi farklıdır, kimininki<br />

erken kimininki geç kapanır; saç konusu da<br />

bunun gibi kişiseldir.<br />

“SAÇ CANLI, YAŞAYAN BİR<br />

ORGANIMIZ”<br />

Saç mezoterapisi yaptırmak isteyenlere<br />

neler önerirsiniz?<br />

Saç mezoterapisi yaptırmak<br />

isteyenlerin öncelikle saçlarında hiçbir<br />

kimyasal ürün kullanmamalarını ve<br />

ısıl işlem yaptırmamalarını isterim. Saç<br />

boyatmak günümüzün olmazsa olması<br />

ama mümkünse organik boyayı tercih<br />

etmelerini öneririm. Sağlıklı beslenmeye<br />

dikkat etmeliler ki kan ve vitamin değerleri<br />

korunsun. Çünkü bizim mezoterapiyle<br />

toparladığımız saçlar daha sonrasında<br />

kandan beslenecekler; tıpkı bir arabanın<br />

benzinle beslenmesi gibi. Saçların güzel<br />

beslenip sağlıklarını koruyabilmeleri için<br />

vücuttaki vitamin depolarını doldurmamız<br />

lazım. Saç canlı, yaşayan bir organımız.<br />

Mezoterapiyi yapalım ve geçelim gibi bir<br />

durum yok ortada. Saçlar beslenmenizden,<br />

stresinizden, hormonlarınızdan, yani bütün<br />

her şeyden etkileniyor. Diyelim ki vitamin<br />

seviyeniz ortalama ya da yetersiz düzeyde,<br />

her şeye yetecek gücü yok; vücudunuz da<br />

bunu haklı olarak ilk önce iç organlara<br />

gönderiyor, saça değil. Beslenemeyen saç da<br />

dökülmeye başlıyor.<br />

Saç mezoterapisinde kullandığınız<br />

ürünleri hangi kıstaslara göre<br />

seçiyorsunuz? Bunlar arasında Galileo<br />

mezoterapi ürününün nasıl bir yeri var?<br />

Rönesans ailesinin bir üyesi olan<br />

Galileo, saç mezoterapisinde en fazla<br />

kullandığım ürün. Daha önce kullandığım<br />

ürünlere göre çok daha hızlı sonuç almamı<br />

sağlıyor ve tedavi başarımı artırıyor. Onun<br />

için Galileo mezoterapi ürününden çok<br />

memnunum. Genel olarak da kullandığım<br />

ürünlerin mutlaka ruhsatlı olmasına önem<br />

veriyor, bilinen firmalardan almayı tercih<br />

ediyorum.<br />

“ASLA PUDRA VE FONDÖTEN KULLANMAM”<br />

l “Kişisel bakımımda asla pudra ve fondöten kullanmam. Uzun zamandır özel günlerimde<br />

de tercih etmiyorum. Günümüz gençliğinin bence en büyük problemi kat kat kapatıcı<br />

uygulaması ve bu şekilde cildinin nefes almasını engellemesi. Cilt de aynı saç gibi canlı bir<br />

organımız. Bizim gibi o da nefes almadan yaşayamıyor. Sonra biz hep aknelerle, lekelerle<br />

uğraşıyoruz.<br />

l Cildimizde illa renk eşitlemek istiyorsak renkli güneş koruyucuları kullanmalıyız. Bunlar<br />

normal pudra ve fondötenlere göre çok daha sağlıklı. Benim olmazsa olmazımın biri<br />

güneş koruyucu ürün, diğeri de iyi bir nemlendirici. Zaten ben cildi ürüne ya da işleme<br />

boğmayı sevmiyorum. Cildin nefes almasına izin vermemiz gerekiyor. Makyaj çıkarmadan<br />

yatmamak da son derece önemli.<br />

l Medikal estetik uygulamaları arasında en çok tercih ettiğim gözaltı mezoterapisi. Tüm<br />

gün telefon ya da tablet başındayız; gözaltı derisi de bundan en çok etkilenen ve ayrıca<br />

en erken yaşlanan bölge. Bunun haricinde ara ara yüzüme gençlik aşıları yaptırıyorum.<br />

İki yılda bir de akıllı dolgu uygulatıyorum. Akıllı dolgu, ekstra bir hacim vermeden cildin<br />

kendi içinde sıkılaşmasını sağlayan bir uygulama; cildin hem nemini ve parlaklığını hem de<br />

önceden sarkmasını engelliyor.”<br />

30 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 31


V<br />

RÖPORTAJ<br />

BURUN DOLGUSUNUN ABC’Sİ<br />

“Burun dolgusu çok<br />

seviliyor, çünkü çok<br />

kolay ve hızlı bir işlem”<br />

Medikal Estetik Uzmanı Dr. Fuat Yurtseven ile burun dolgusunun ABC’sini konuştuk. Burun<br />

dolgusunun en ileri dolgu işlemlerinden biri olduğunu belirten Dr. Fuat Yurtseven, bu işlemin<br />

çok talep gördüğüne dikkat çekiyor ve görüşlerini şu şekilde açıklıyor: “Burun gerek anatomik<br />

yapısında barındırdığı riskler gerekse estetik açıdan komplike ve zor bir bölge. Uygulama güvenliği<br />

açısından burun dolgusunun bu konuda tecrübeli hekimlerce gerçekleştirilmesi gerekiyor.”<br />

Melek Yazıcı<br />

Asena Damla Tanrısever<br />

Burun dolgusu nedir, nasıl bir işlevi<br />

vardır?<br />

Burun dolgusunu, ameliyatsız burun<br />

estetiği olarak tanımlayabiliriz. Burun<br />

ameliyatı olmak istemeyen, fonksiyonel<br />

sorunu yani nefes alışveriş sorunu olmayan,<br />

bununla birlikte kozmetik problemleri<br />

olan hastalar için uyguladığımız bir<br />

dolgu işlemidir. Burun dolgusunun<br />

burun kemeri ve burun ucu düşüklüğü<br />

olmak üzere iki temel fonksiyonu vardır.<br />

Bu işlemde biz karşıdan görünümden<br />

çok profilden görünümü hedefliyoruz.<br />

Elbette karşıdan görünümde de ufak<br />

değişiklikler yapabilmemiz mümkün ama<br />

asıl değişim profilde oluyor. Burnun kemerli<br />

görünümünü ve burun ucu düşüklüğünü<br />

toparlamaya çalışıyoruz.<br />

Bunlardan hangisine daha çok talep var?<br />

En çok talep gören uygulamanın burun<br />

ucu düşüklüğü olduğunu söyleyebilirim.<br />

Toplum olarak çok küçük burunlu değiliz;<br />

burun yapılarımız büyük ve kemerli.<br />

Bundan dolayı burun kemerine de çok talep<br />

var.<br />

“HASTA İŞLEMDEN SONRA<br />

HEMEN GÜNDELİK YAŞAMINA<br />

DÖNEBİLİYOR”<br />

Burun dolgusu sizce neden bu kadar<br />

seviliyor?<br />

Burun dolgusu çok seviliyor, çünkü çok<br />

kolay ve hızlı bir işlem. Burun dolgusunun<br />

alternatifi ise ameliyattır. Hakikaten çok<br />

başarılı ve iyi cerrahlarımız var, ameliyattan<br />

sonraki dinlenme süresi de eskisinden<br />

çok daha kısa. Buna rağmen ameliyatın<br />

sosyal yaşamı etkileme boyutu söz konusu,<br />

hastalar belli bir süreliğine de olsa sosyal<br />

yaşamından uzak kalıyor. Oysa burun<br />

dolgusunda böyle bir durum geçerli değil.<br />

Hasta işlemden sonra hemen gündelik<br />

yaşamına dönebiliyor. Zaten sadece burun<br />

dolgusuna değil, cerrahi olmayan tüm<br />

işlemlere son dönemde büyük bir talep var.<br />

Burun yüzün tam ortasındaki konumuyla<br />

estetik algıda büyük önem taşıyor. Sizce<br />

estetik bir burun nasıl olmalıdır?<br />

“Estetik bir burun” diye net bir<br />

tanımlama yapamıyorum, çünkü her<br />

yüze göre farklı burunlar oluşturulabilir.<br />

Planlamayı yüze göre yapmak lazım.<br />

Örneğin hokka burun çok talep ediliyor,<br />

çok da yakışacağı düşünülüyor ama bazı yüz<br />

ifadelerine yakışmayabiliyor. Nasıl bir burun<br />

olacağına hastayla birlikte karar veriyoruz.<br />

Belirttiğim gibi burun ucu düşüklüğü ve<br />

kemerli görünümler genel olarak istenmiyor.<br />

Düz ve burun ucunun kalkık olduğu<br />

görünüm daha estetik duruyor. Dolayısıyla<br />

en çok talep edilen, en çok istenen,<br />

hastalarımızın konsültasyon sonucunda<br />

karar verdikleri görünüm bu oluyor. Benim<br />

için de estetik görünüş o aslında.<br />

“HAFİF VE ORTA SEVİYEDEKİ<br />

SORUNLARI TOPARLAYABİLECEK<br />

ŞANSA SAHİBİZ”<br />

Kimler burun dolgusu için uygun<br />

adaylardır?<br />

32 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 33


V<br />

RÖPORTAJ<br />

“SEKİZ AYDIR KENDİ KLİNİĞİMDE HİZMET VERİYORUM”<br />

“Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2016 yılında mezun oldum. Sonrasında<br />

bir buçuk yıl Muş’ta mecburi hizmetimi yaptım. İstanbul’a döndüğümde medikal estetik<br />

ve tamamlayıcı tıp uygulamalarıyla ilgilendim. Bir süre idari görevleri de içerecek şekilde<br />

kliniklerde çalıştım. Bu arada medikal estetikle ilgili eğitimlere katılıp sertifikalar aldım.<br />

İlk etapta uygulamalarımı yakın çevreme yaptım, ardından daha profesyonel bir sürece<br />

geçtim. Üç yıl bir klinikte çalıştıktan sonra 2022 yılında Acıbadem’deki Akasya AVM’de bir<br />

klinik açtım. Yaklaşık sekiz aydır kendi kliniğimde hizmet veriyorum.”<br />

“STANDART BİR<br />

BURNUN HERKESE<br />

YANSITILMAMASI<br />

GEREKTİĞİNİ<br />

DÜŞÜNÜYORUM”<br />

Büyük burun denince akla ilk gelen<br />

Cyrano de Bergerac’tır; koca burnunun<br />

büyük sorun olduğunu düşündüğünden<br />

hayatının aşkına kavuşamamıştır. Ama<br />

şu var ki belki de kocaman burnu onu “o”<br />

yapmıştır. Günümüzde ise örneğin Gülse<br />

Birsel, büyükçe ve kavisli burnuna kesinlikle<br />

dokundurtmuyor. Estetik sorunları olan<br />

bir burun istenen bir şey değilse de yüz<br />

karakterine kattıkları da yadsınamaz. Siz bu<br />

konuda ne düşünüyorsunuz?<br />

Yüz yapısına göre farklı burunlar<br />

olması gerektiğine inanan bir hekimim.<br />

Standart bir burnun ya da daha geniş<br />

kapsamlı olarak standart olan herhangi<br />

bir şeyin herkese yansıtılmaması<br />

gerektiğini düşünüyorum. Kemerli bir<br />

burun bazı yüzlerde gerçekten çok<br />

karakteristik bir görünüm yaratıyor.<br />

Sonuç olarak burnun yapısına yüze<br />

ve hastanın talebine göre karar<br />

vermek gerekiyor. Bir de şu var; biz<br />

burun dolgusuyla burnu bambaşka bir<br />

hale dönüştürmüyoruz. Zaten burun<br />

dolgusunun çok fazla talep edilmesinin<br />

sebeplerinden biri de bu. Hastalar hayal<br />

ettiklerini işlemden sonra görmüş<br />

oluyor. Oysa burun ameliyatları biraz<br />

hekimin eline ve kişinin anatomik<br />

yapısına göre değişiklik gösterebiliyor,<br />

hekim hastanın istediklerini<br />

algılayabildiği kadarıyla bir işlem yapıyor<br />

ve dolayısıyla ortaya çok farklı bir sonuç<br />

çıkabiliyor. Dolgu uygulamalarında<br />

ise burnun karakteristik yapısını çok<br />

bozmadan küçük müdahaleler söz<br />

konusu ve ben genelde bu tarafta yol<br />

almayı seviyorum.<br />

Hafif ve orta seviyede burun ucu<br />

düşüklükleri, hafif ve orta seviyede burun<br />

kemeri olan hastalar burun dolgusu için<br />

uygundur. Çok aşırı derecede kemerli<br />

burnu olan veya burun ucu çok ciddi<br />

anlamda düşük olanlar içinse cerrahinin<br />

daha uygun olduğunu söyleyebilirim.<br />

Burun dolgusuyla hafif ve orta seviyedeki<br />

sorunları toparlayabilecek şansa sahibiz.<br />

Ama burun dolgusuyla estetik burun<br />

ameliyatındaki kadar net değişiklikler<br />

yapmak mümkün değildir.<br />

Burnun hangi noktalarında nelerin<br />

değiştirileceğiyle ilgili analizi nasıl<br />

yapıyorsunuz, hastayla nasıl kararlar<br />

alıyorsunuz, yani prosedürle ilgili bilgi<br />

verebilir misiniz?<br />

Hastamız görüşmeye geldiğinde ön<br />

muayenesini yapıp anatomik yapısını<br />

inceliyoruz. Profilden görünüm, karşıdan<br />

görünüm, burunda asimetrinin varlığı<br />

yokluğu… Daha sonra bulgularımızı<br />

hastamızla paylaşıyoruz. Fikirlerimiz paralel<br />

ilerliyorsa hastanın beklentilerini de dikkate<br />

alarak yapabileceklerimizi anlatıyoruz.<br />

Burun ucunun veya burun kemerinin nasıl<br />

görüneceğini birlikte betimliyoruz. Aynı<br />

noktadaysak işleme başlıyoruz.<br />

“KÜÇÜK MÜDAHALELERLE<br />

CİDDİ FARKLILIKLAR<br />

YARATABİLİYORSUNUZ”<br />

Burun dolgusu yaparken nelere dikkat<br />

etmek gerekiyor?<br />

Burun dolgusu, dolgu işlemlerinin<br />

arasında en ileri olanlardan biridir. Burun<br />

gerek anatomik yapısında barındırdığı<br />

riskler gerekse estetik açıdan komplike<br />

ve zor bir bölge. Uygulama güvenliği<br />

açısından burun dolgusunun emin<br />

eller tarafından, bu konuda tecrübeli<br />

hekimlerce gerçekleştirilmesi gerekiyor.<br />

Belirttiğim gibi estetik olarak da zor ve<br />

hekimin bakış açısının yansıdığı bir alan.<br />

Küçük müdahalelerle ciddi farklılıklar<br />

yaratabiliyorsunuz. Yani hekimin<br />

estetik bakış açısının olması gerektiğini<br />

düşünüyorum.<br />

Herhangi bir komplikasyonu ve<br />

dezavantajı var mı?<br />

En çok gözlemlediğimiz komplikasyon,<br />

özellikle burun kemeri bölgesinde bir iki<br />

gün boyunca ağır bir hassasiyet olması.<br />

Müdahaleyi burun köküne yaptığımızda<br />

orada da hassasiyet ve ağrı gelişebiliyor.<br />

Ama bunlar çoğu zaman ilk gün<br />

içerisinde kayboluyor. Ödemle çok fazla<br />

karşılaşmıyoruz, bununla birlikte hasta fark<br />

etmese de hafif bir ödem gelişebiliyor. İki<br />

hafta kadar o ödemin çözülmesini bekliyor,<br />

sonrasında rötuş yapıyoruz.<br />

“10-15 DAKİKA İÇİNDE İŞLEMİ<br />

TAMAMLIYORUZ”<br />

İşlem kaç dakikada gerçekleştiriliyor, etkisi<br />

ne kadar sürüyor, hastanın işlem sonrası<br />

dikkat etmesi gereken unsurlar var mı?<br />

Burun dolgusu, son derece kısa bir<br />

uygulama. Hastanın burnunu anestezik<br />

kremle uyuşturduktan sonra 10-15 dakika<br />

içinde işlemi tamamlıyoruz. Uygulamanın<br />

kalıcılığı ortalama olarak 1 yıl olsa da her<br />

işlem yapılışında bu süre bir miktar daha<br />

uzayabiliyor. Düzenli olarak uygulama<br />

yaptıran hastalar için avantajlı bir işlem<br />

o anlamda. İşlemden sonra hastanın bir<br />

hafta süresince darbelerden kaçınmasını,<br />

burnunu sert ve aşağıya doğru bastıracak<br />

şekilde silmemesini, burun bölgesine çok<br />

fazla dokunmamasını, çok sıcak duştan<br />

kaçınmasını istiyoruz. En önemlisi ise bol<br />

su içmesi, çünkü kullandığımız ürünlerin<br />

içeriğinde bulunan hyalüronik asit ne kadar<br />

su içerseniz o kadar aktif oluyor ve iyi bir<br />

görünüm sağlıyor.<br />

Burun dolgusu uygulamalarında ne tür<br />

içerikleri tercih ediyorsunuz?<br />

Hyalüronik asitli, geçici içerikleri<br />

tercih ediyoruz. Zaten tüm dünyada<br />

burun dolgusunda kullanılan içerik<br />

yüzde 90 oranında budur; sonuçlarından<br />

da memnunuz. Burun bölgesine kalıcı<br />

ya da yarı kalıcı dediğimiz dolguları<br />

uygulamıyoruz.<br />

“HASTA İLE HEKİM ARASINDAKİ<br />

İLİŞKİ İYİ KURULURSA SONUÇ DA<br />

İYİ OLUR”<br />

Burun dolgusu yaptırmak isteyenlere neler<br />

tavsiye edersiniz?<br />

Burun dolgusu yaptırmak isteyenlere<br />

öncelikle iyi bir hekim arayışında olmalarını<br />

ve araştırma yapmalarını tavsiye ederim.<br />

Kendi istekleri ve beklentileriyle aynı<br />

paralelde olabilecek bir hekimi tercih<br />

etmeleri son derece önemli. Hasta ile<br />

hekim arasındaki ilişki iyi kurulursa sonuç<br />

da iyi olur. İkinci olarak ise burunlarında<br />

eğer bir fonksiyonel bozukluk yoksa ve<br />

kozmetik problemleri de çok ileri seviyede<br />

değilse ameliyattan önce burun dolgusunu<br />

düşünmelerini öneririm.<br />

Daha önce burun estetiği ameliyatı<br />

yaptıranlara burun dolgusu yapılır mı?<br />

Bunun doğru olmadığını düşünen hekimler<br />

var.<br />

Ben tam tersini düşünüyorum. Hastanın<br />

nefes alışverişinde problem varsa ve bu<br />

durum ameliyat sonucunda çözülmüşse<br />

ama bu arada bazı kozmetik sorunlar<br />

oluşmuşsa bunlar burun dolgusuyla<br />

toparlanmalıdır. Tabii ki bu noktada oluşan<br />

sorunların büyüklüğü de önemlidir. Eğer<br />

ciddi seviyede sorunlar varsa tekrar cerrahi<br />

işlem yapılması kaçınılmazdır. Ancak<br />

sorunlar küçükse ikinci kez ameliyat olmak<br />

bence doğru bir tercih değildir ve burun<br />

dolgusu uygulanmalıdır.<br />

34 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 35


Kalıcı Güzelliğin Sırrı;<br />

FenenDolgu<br />

‘’Her beklentiye farklı<br />

bir Fenen Dolgu’’<br />

farmasera farmasera farmasera farmasera


V<br />

ZOOM<br />

“Tedavilerimizi<br />

kişiye özel olarak<br />

uygularken<br />

hastamızın<br />

hijyenine ve<br />

konforuna çok<br />

önem veriyoruz”<br />

Hem hastaların hem hekimlerin gizli<br />

kahramanlarından olan, çalışmalarını<br />

Dr. Gönül Ateşsaçan’ın kliniğinde yürüten<br />

Burcu Çelik, bir estetisyen ve hasta<br />

danışmanının üstlendiği roller ve görevlerle<br />

ilgili görüşlerini <strong>Voyant</strong> okurlarına aktarıyor.<br />

l “İstanbul doğumluyum, tıbbi laboratuvar teknikleri<br />

bölümü mezunuyum. Hastane deneyimlerimden sonra<br />

sağlığın güzellikle birleştiği alana ilgi duydum. Estetisyenlik<br />

eğitiminin ardından bu alandaki şansım olarak nitelendirdiğim<br />

Dr. Gönül Ateşsaçan ile yollarımız kesişti. 2019 yılından beri<br />

estetisyen, doktor asistanı ve hasta danışmanı olarak kendisiyle<br />

çalışıyorum.<br />

“KENDİMİ GELİŞTİRDİM”<br />

l Medikal estetik sektöründe ilk iş deneyimim olmasına<br />

rağmen daha öncesinde sağlık alanında çalıştığım için hiç<br />

zorlanmadım. Aksine farklı kişilikteki insanlarla tanışma<br />

fırsatım olduğundan kendimi geliştirdim.<br />

l Kliniğimize gelen hastalarımıza tedavilerini alırken en<br />

yüksek hijyen ve konforu sağlamayı hedefliyoruz. Her gün<br />

kendimizi kişisel olarak geliştirmek için ekip toplantıları<br />

yapıyoruz. Deneyimlerimizi, bilgilerimizi hastalarımıza en<br />

doğru ve net biçimde aktarırken onlar mutlu etmeyi amaçlıyor,<br />

hep birlikte keyifle ve eğlenerek çalışıyoruz.<br />

“HOCAMIZ BİZİ SÜRECE DAHİL EDİYOR”<br />

l Dr. Gönül Ateşsaçan için kendimizi geliştirmemiz çok<br />

önemli. Hocamız tüm bilgi ve birikimini, deneyimlerini<br />

cömertçe bize aktarıyor. Üstelik yeni teknolojileri ve tedavileri<br />

takip ederken bizi de sürece dahil ediyor. Tüm hastalarımızı<br />

yakından takip ediyor ve ilgileniyoruz. Ahenk içerisinde çalışıp<br />

hastalarımızın mutlu ve keyifli ayrılmasını sağlıyoruz. Onunla<br />

hem estetisyen ve hem de asistan olarak çalışmak, benim için<br />

ilham verici bir yolculuk.”<br />

38 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 39


V<br />

İPUCU<br />

İyi bir<br />

nemlendirici<br />

nasıl olmalı?<br />

İyi bir nemlendirici, cildin ihtiyacı olan nemi ve besinleri<br />

sağlamak için tasarlanmalı; cildin nem dengesini korumalı, cildi<br />

beslemeli ve sağlıklı bir görünüm kazanmasını desteklemelidir.<br />

Aynı zamanda içeriği güçlü, cilt tipine ve yaşa uygun olmalı, hızlı<br />

emilim özelliği bulunmalı ve kimyasal içermemelidir.<br />

Melek Yazıcı<br />

Cildimizdeki nem, stresten dış etkenlere<br />

ve temizlik alışkanlıklarımıza kadar çeşitli<br />

sebeplerle azalır; bu şekilde cildimiz susuz<br />

kalır, nem dengesi bozulur, canlılığını<br />

kaybeder ve ince kırışıklıkların oluşmasına<br />

zemin hazırlar. Pürüzsüz, canlı, parlak<br />

ve sağlıklı bir cilt yapısına ulaşmak için<br />

cildimize kaybettiği nemi geri vermemiz<br />

gerekir. Bunun yolu da ciltte koruyucu<br />

bir kalkan oluşturan nemlendiricilerden<br />

geçer. İyi bir nemlendirici, cildin ihtiyacı<br />

olan nemi ve besinleri sağlamak için<br />

tasarlanmış olmalı; cildin nem dengesini<br />

korumalı, beslemeli, sağlıklı bir görünüm<br />

kazanmasını desteklemelidir.<br />

İYİ BİR NEMLENDİRİCİNİN<br />

TAŞIMASI GEREKEN ÖZELLİKLER<br />

l Cilt tipine uygun olmalı: Nemlendirici<br />

kuru ciltler için daha yoğun nemlendirme<br />

etkisine ve zengin yağ içeriğine; normal<br />

ve yağlı ciltler için daha hafif, gözenekleri<br />

tıkamayacak ve yağ oranını dengeleyecek<br />

içeriğe sahip olmalıdır. Gündüz kremlerinin<br />

yanında gece kremleri de önemlidir. Gece<br />

kremleri, siz uyurken cildinizi nemli tutup<br />

cildinizin daha alt katmanlarına ulaşır,<br />

ayrıca hücre yenilenmesini büyük ölçüde<br />

artırır.<br />

l Yaşa uygun olmalı: 18 yaşındaki<br />

biriyle 45 yaşındaki biri elbette<br />

farklı nemlendiriciler kullanmalıdır.<br />

Nemlendirici, örneğin hormonları son<br />

derece aktif çalışan gençlere arındırıcı<br />

bakım sunan, cildi temizlerken gözenekleri<br />

küçültüp akne gibi oluşumları engelleyen<br />

özellikler sunmalıdır. Olgun ciltler için<br />

hazırlanan nemlendiriciler ise yaşlanma<br />

karşıtı, kolajen oluşumunu teşvik eden,<br />

cildin elastikiyetini artıran, ciltteki<br />

pigmentasyon ve kırmızı cilt lekelerinin<br />

giderilmesine yardımcı olan, hyalüronik<br />

asit içeren ürünler olmalıdır.<br />

l İçeriği kaliteli olmalı: Cilde sağlayacağı<br />

faydalar açısından nemlendiricinin içeriği<br />

son derece önemlidir. İyi bir nemlendirici<br />

hyalüronik asit, antioksidan, vitamin,<br />

mineral, alo vera gibi nemlendirici ve<br />

besleyiciler içermeli, ayrıca UVA ve UVB<br />

koruması sağlayarak cildi güneşin zararlı<br />

etkilerinden korumalıdır. İçeriğinde<br />

alerji yapabilecek herhangi bir madde<br />

olmamalıdır. Ve tabii ki içeriğinde insan<br />

sağlığına zararlı hiçbir kimyasal madde<br />

bulunmamalıdır.<br />

l Hızlı emilim özelliği olmalı:<br />

Nemlendiriciler, cilt tarafından hızlıca<br />

emilmesi gereken bir yapıya sahip<br />

olmalıdır. Çünkü cilt tarafından emilmesi<br />

kolay olmayan ürünler cilt üzerinde yağlı<br />

bir his bırakabilir ve ciltteki gözenekleri<br />

tıkayarak akne oluşumunu tetikleyebilir.<br />

l Kokusuz veya hafif kokulu olmalı:<br />

Kokulu, parfümlü nemlendiriciler hassas<br />

ciltlerde tahrişe, kaşıntı ve kızarıklık<br />

gibi alerjik reaksiyonlara neden olabilir.<br />

Kokusuz veya hafif kokulu nemlendiriciler<br />

ise cildi tahriş etmez.<br />

Nemlendiriciler<br />

nasıl uygulanmalı?<br />

l Nemlendiriciyi cildinizi<br />

temizledikten sonra uygulayın.<br />

l Yumuşak dokunuşlarla ve<br />

hafifçe masaj yaparak cildinize<br />

yedirin.<br />

l Yukarıdan aşağıya değil,<br />

aşağıdan yukarıya doğru<br />

sürün.<br />

l Sabah kalktıktan sonra ve<br />

akşam yatmadan önce, ayrıca<br />

duştan sonra kullanın.<br />

40 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 41


V<br />

MAKALE<br />

9 Soru-Cevapta<br />

Mezoterapi<br />

Vitamin, enzim, hormon benzeri<br />

maddeler, aminoasit kokteylleri,<br />

peptitler, nükleotidler, büyüme<br />

faktörleri, çeşitli antioksidanlar ve<br />

bitki ekstraktları bulunan ilaçların<br />

tek başına ya da birlikte deriye zerk<br />

edilmesiyle yapılan bir tedavi yöntemi<br />

olan mezoterapiyle ilgili akıllara<br />

takılabilecek soruları ve cevaplarını<br />

<strong>Voyant</strong> okurlarıyla paylaşıyorum.<br />

Uzm. Dr. Nagihan Gözde Kısa<br />

Medikal Estetik Hekimi<br />

1. MEZOTERAPİ NEDİR?<br />

Mezoterapi; içinde vitamin, enzim,<br />

hormon benzeri maddeler, aminoasit<br />

kokteylleri, peptitler, nükleotidler, büyüme<br />

faktörleri, çeşitli antioksidanlar ve bitki<br />

ekstraktları bulunan ilaçların tek başına ya<br />

da birlikte deriye zerk edilmesiyle yapılan<br />

bir tedavi yöntemidir.<br />

2. HANGİ BÖLGELERE<br />

UYGULANABİLİR?<br />

Mezoterapi tedavisi kişinin ihtiyacı<br />

doğrultusunda vücudun çeşitli bölgelerine<br />

uygulanabilir. Saç derisi, karın, yüz ve bacak<br />

bunlardan başlıcalarıdır. Her bölge için ayrı<br />

mezoterapi yöntemi ve iğne tekniğine göre de<br />

yine ayrı yöntemlerde mezoterapi çeşitleri vardır.<br />

3. MEZOTERAPİ HANGİ<br />

AMAÇLARLA KULLANILIR?<br />

l Cilt lekeleri,<br />

l Deri yüzeyinde oluşan çatlaklar,<br />

l Yara ve akne izleri,<br />

l Pigment yetersizliğine bağlı olarak<br />

görülen renk farklılıkları,<br />

l Cilt parlaklığının sağlanması,<br />

l Kırışıklıkların giderilmesi,<br />

l Gözaltı torbaları ve morlukları,<br />

l Saç dökülmesi,<br />

l Sporcu yaralanmaları,<br />

l Kronik ve akut gelişen ağrılar,<br />

l Fibromiyalji,<br />

l Cildin sıkılaşması ve genel kalitesinin<br />

arttırılması,<br />

l Yüzeysel kırışıklıkların<br />

yumuşatılması ve yeni kırışıklık oluşum<br />

hızının azaltılması,<br />

l Sigara ve olumsuz yaşam koşullarıyla<br />

oluşan solgun ve yıpranmış cildin<br />

yenilenmesi,<br />

l Selülit görünümünün azaltılması.<br />

4. MEZOTERAPİ HANGİ<br />

ARALIKLARLA YAPILIR?<br />

İdeal sonuç için cildin özeliklerine bağlı<br />

olarak ilk 3-6 hafta içinde 3 uygulama<br />

yapılması tavsiye edilmektedir. Daha sonra<br />

3-6 ayda bir yapılacak idame tedavisi<br />

sonucu etkinin sürmesi sağlanmaktadır.<br />

5.TEDAVİNİN YAN ETKİSİ VAR<br />

MIDIR?<br />

Uygulama enjeksiyonla yapılır. Bazı<br />

hassas ciltlerde, iğnenin girdiği bölgelerde<br />

geçici kızarıklık, hafif şişme, kaşınma ve<br />

hassasiyet olabilmektedir.<br />

6. MEZOTERAPİ FARKLI<br />

UYGULAMALARLA KOMBİNE<br />

EDİLEBİLİR Mİ?<br />

Mezoterapi birçok işlem ile kombine<br />

şekilde kullanılabilir. Gerektiği takdirde<br />

botoks, dolgu, PRP gibi işlemlerle kombine<br />

etmek antiaging etkisini arttırmaktadır.<br />

7. MEZOTERAPİ NE KADAR<br />

ETKİLİDİR?<br />

Seanslar atlanmadan düzenli olarak bir<br />

tedavi uygulanırsa gözle görülür şekilde<br />

düzelme meydana gelmektedir. Etki, 2. ve<br />

3. seanslardan sonra rahatlıkla fark edilir.<br />

Mezoterapi sonrası cildin ışıltı, sıklık ve<br />

dolgunluk kazanması da mezoterapinin<br />

etkili olduğunu gösterir. Mezoterapi<br />

yaptıran kişilerin olumlu dönüşleri de<br />

mezoterapiye olan ilgiyi arttırmaktadır.<br />

8. MEZOTERAPİ SONRASI<br />

NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?<br />

Mezoterapi yaptıran kişinin herhangi<br />

bir olumsuzlukla karşılaşmaması adına<br />

dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır:<br />

l İşlemden sonra uygulama yapılan<br />

bölgeye 12-15 saat su değmemeli ve banyo<br />

yapılmamalıdır.<br />

l Uygulama yaptıran kişi güneş<br />

ışınlarından korunmalıdır. Doktor önerisi<br />

dışında krem ve makyaj malzemesi gibi<br />

kozmetik ürünler kullanılmamalıdır.<br />

l Havuz ve deniz gibi topluma açık,<br />

herkesin kullanabildiği alanlar enfeksiyon<br />

riskini arttıracağından bu alanlar<br />

kullanılmamalıdır.<br />

l Mezoterapi yapılacak bölge<br />

yüz değilse dar kıyafet giymekten<br />

kaçınılmalıdır.<br />

l 48 saat sonraya kadar ağır eşya<br />

kaldırma ve spor gibi kişiyi yoracak<br />

etkinliklerden kaçınılmalıdır.<br />

l Alkol ve sigara tüketilmemelidir.<br />

9. MEZOTERAPİ KİMLERE<br />

UYGULANMAMALIDIR?<br />

l Gebelere,<br />

l Süt veren annelere,<br />

l İnme (felç) geçmişi olanlara,<br />

l İnsüline bağımlı diabetes mellitus<br />

(şeker hastalığı) olanlara,<br />

l Kanser hastalarına,<br />

l Kan pıhtılaşma sorunu yaşayanlara,<br />

l Kullanılacak ilaçlardan herhangi<br />

birisine karşı alerjik reaksiyon geçirme riski<br />

olanlara,<br />

l Ürtiker hastalarına,<br />

l Birden fazla ilaç tedavisi gerektiren<br />

kalp hastalığı bulunanlara mezoterapi<br />

uygulanmaz.<br />

42 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 43


V<br />

PSİKOLOJİ<br />

İçinizdeki gamlı<br />

baykuşu susturun!<br />

Çoğu zaman kendimize ana dilimizde<br />

bir şeyler anlatırız. İşte bu konuşan<br />

içimizdeki gamlı baykuşumuz, yani<br />

bizim “iç sesimiz”dir. İç sesler, aslında<br />

kişinin kendisine yaptığı en etkili<br />

telkindir. Bunlar olumluysa ruhumuz<br />

adeta pozitif enerji musluğu gibi<br />

olur. Ancak birçoğumuzun iç sesi<br />

genellikle eleştireldir. Bu yüzden de<br />

adını “gamlı baykuş” koydum. Daha<br />

huzurlu, mutlu, neşeli olmamız için<br />

öncelikle sorun çıkaran iç seslerimizi<br />

fark edip düzeltmeyi, bu seslerimizi<br />

güzel konuşur hâle getirmeyi,<br />

gamlı baykuşlarımızı susturmayı<br />

öğrenmeliyiz.<br />

Buket Elbeyoğlu<br />

Kişisel Gelişim Uzmanı-Biyolog<br />

Nasıl düşündüğümüz, hayatı<br />

yorumlayışımız, olaylara bakışımız ve iç<br />

huzurumuz konusunda hormonlarımız,<br />

genetik yapımız, çocukluk döneminde<br />

yaşadıklarımız hiç şüphesiz ki büyük rol<br />

oynar. Bu açıdan baktığımızda ne genetik<br />

yapımız ne çevrede olup bitenlerle ilgili<br />

yapacağımız (doktor kontrolünde verilen<br />

ilaçları kullanmak dışında) çok da bir<br />

şey olmadığını görürüz. Oysa olaylar<br />

hakkında düşünme şeklimizi, hatta temel<br />

değer ve inançlarımızı değiştirebilirsek<br />

duygu durumumuzda müthiş değişimler<br />

yaratabilir ve hayatı çok daha keyifle<br />

yaşanacak bir hale çevirebiliriz.<br />

Nasıl mı?<br />

Her sabah birlikte uyanmak zorunda<br />

olduğunuz tek kişinin kendiniz olduğunu<br />

hatırlatmak isterim; üstelik bunu son<br />

nefesinize kadar yapacaksınız. Peki, bir<br />

yaşam boyunca birlikte olacağınız bu kişiyi<br />

daha mutlu, daha huzurlu, daha azimli,<br />

daha neşeli mi yoksa mutsuz, depresif, mıy<br />

mıy, alıngan, kaprisli, huysuz mu görmek<br />

istersiniz? Kararınız ilk seçenekten yanaysa<br />

kendinizle yaşamayı size büyük zevk veren<br />

bir olaya çevirebileceğinizi de bilin lütfen.<br />

İLK ADIM, İÇ SESİNİZİ<br />

SUSTURMAK OLMALI<br />

Bizler çoğu zaman kendimize ana<br />

dilimizde bir şeyler anlatırız. İşte bu<br />

konuşan içimizdeki gamlı baykuşumuz,<br />

yani bizim “iç sesimiz”dir. İç sesler<br />

düşüncelerimiz tarafından oluşturulur,<br />

aslında kişinin kendisine yaptığı en etkili<br />

telkindir. Zihnimiz bu konuşmalara itibar<br />

eder, ciddiye alır ve o sesin söylediği<br />

sözlere uygun duygu durumunu yaratır,<br />

hatta bu iç sesleri gerçekleştirmek için<br />

çaba sarfeder. Bu iç seslerin olumlu olması<br />

hâlini bir hayal etsenize, ruhumuz adeta<br />

potansiyel bir pozitif enerji musluğu<br />

gibi olur. Ancak birçoğumuzun iç sesi<br />

genelde eleştireldir. Bu yüzden de adını<br />

“gamlı baykuş” koydum. Bu sesler bazen<br />

“ne kadar aptalsın, beceriksizin tekisin,<br />

hiçbir şeyden anlamıyorsun” gibi bizi<br />

sürekli aşağılarken, bazıları “sen doğuştan<br />

kadersizsin, bu hayatta hiç gülmedin ki,<br />

şans sana mı vuracak, böyle geldin böyle<br />

gidersin” gibi söylemlerle bizi uçurumun<br />

dibine sürükler. Bazı sesler de sürekli<br />

karamsar bir tablo çizer; “hiçbir zaman<br />

başarılı olamayacaksın, sen bunu hiçbir<br />

zaman öğrenemeyeceksin” gibi.<br />

İsterseniz bu yazıyı okuduktan sonra<br />

şöyle bir kendinizi ve çevrenizdekileri<br />

gözlemleyin. Birçoğumuzun her gün<br />

içimizdeki bu gamlı baykuşun olumsuz<br />

konuşmalarını nasıl dinlediğini, “ah ne<br />

kadersizim” diyerek onunla düet yaptığını,<br />

hatta bahtımıza bol acılı şiirler yazdığını<br />

görebilirsiniz.<br />

Bu nedenle öncelikle sorun çıkaran<br />

iç seslerimizi fark edip düzeltmeyi, bu<br />

seslerimizi güzel konuşur hâle getirmeyi,<br />

gamlı baykuşlarımızı susturmayı mutlaka<br />

öğrenmeliyiz.<br />

DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKEN<br />

ASLINDA KENDİMİZİZ<br />

Yaşamını, yaşam koşullarını, yaşamının<br />

kalitesini sorgulayan, sorguladığı için<br />

de mutsuz olan tek varlık biz insanlarız.<br />

Biz hariç diğer canlılar sadece hayatta<br />

kalma güdülerinin peşinde koşturur.<br />

Bizse yaşadığımız hayatı sorgular, gamlı<br />

baykuşumuzun dediklerine inanır, bunun<br />

sonucunda da birçok olumsuz duygunun<br />

içine sürükleniriz. Suçu kaderimize,<br />

şansızlığımıza ya da çevresel faktörlere<br />

yükler, mücadelemizi yaşam koşullarımızı<br />

ve birlikte olduğumuz insanları değiştirmek<br />

için yaparız. Oysa gücümüz sınırlıdır,<br />

çok az şeyi değiştirebiliriz. Günümüzde<br />

mutluluğu sadece dış koşulların, çevresel<br />

faktörlerin, sahip olunan maddi imkânların<br />

düzelmesine bağlayıp, beyhude bir arayışa<br />

çıkan insanların sayısı ne yazık ki her geçen<br />

gün daha da artmakta.<br />

Bilmeliyiz ki değiştirmemiz gereken şey<br />

aslında kendimiz olmalıdır.<br />

Yine bizi olumsuz etkileyen bir başka<br />

konu da kendimize verdiğimiz değer.<br />

Kimse isteyerek kendine olumsuz<br />

bakmaz, kendini başkalarından daha<br />

değersiz, daha işe yaramaz görmek<br />

istemez. “Değersizlik inancı”, kişinin<br />

kendi istek ve arzusu olmadan genellikle<br />

çocukluk döneminde yaşadığı olayların<br />

algılanması sonunda bilinçaltına yerleşmiş<br />

inançlardandır. Bu inançlar biz farkında<br />

olmadan yaşamımızı yönetmeye devam<br />

eder. Değersizlik hissi kendinize sürekli<br />

nutuk çektiğiniz, sert, aşağılayıcı, gerçekçi<br />

olmayan bir şekilde adeta zulmettiğiniz bir<br />

iç ses hâlindedir. Başka birinin küçücük<br />

sert bir çıkışıyla ya da davranışıyla da<br />

bu değersizlik inancınız iyice tetiklenir.<br />

Bilinmelidir mi sizi üzen şey aslında<br />

diğer insanların davranışları, eleştirel<br />

yorumlarından ziyade sizin bu davranış ve<br />

yorumlara yüklediğiniz anlamlardır aslında.<br />

KENDİ KENDİMİZİ ENGELLİYOR<br />

OLABİLİR MİYİZ?<br />

Hepimizin yaşamlarımızın nasıl<br />

olmasını istediğimize dair hayalleri vardır<br />

ama içimizde bir değersizlik inancı<br />

taşıyorsak, büyük olasılıkla bu hayallere<br />

ulaşmamız için yapmamız gerekenleri yine<br />

kendimiz engellemekte, hatta çoğu zaman<br />

bunları kendimize çok görecek kadar<br />

zalimleşebilmekteyiz.<br />

Başka bir durum da şu: Her insan<br />

kendini değerli ve mutlu hissetmek ister,<br />

ama bazıları değerli ve mutlu hissetmek<br />

için diğer insanların onayına ihtiyaç duyar.<br />

Ne yazık ki bu bakış açısında olanlar,<br />

enerjilerinin tümünü insanları memnun<br />

etmeye, iyi bilinmeye (iyi olmakla iyi<br />

bilinmeye çalışmak çok farklıdır; iyi bir<br />

insan olabilmek çok büyük erdemdir)<br />

adayacaklarından huzurlu, üretken, yaratıcı<br />

bir yaşam onların elinden kayıp gidecektir.<br />

Ben tüm bu iç seslerimizin,<br />

inançlarımızın ve düşüncelerimizin bizi<br />

olumsuz bir ruh haline, beraberinde de<br />

yoğun üzüntü, kaygı ve korku duygusuna<br />

itmesinden çok rahatsız olurum, çünkü<br />

yoğun hissettiğimiz kaygı ve korkularımızı<br />

sonunda mutlaka deneyimlediğimizi<br />

düşünürüm.<br />

İnsanların istemedikleri ya da kaçınmak<br />

istedikleri şeyleri düşündükçe, hayatlarında<br />

genellikle o sonucu ürettiklerine şahit<br />

olmuşluğum çoktur. “Korktuğun başına<br />

gelir” cümlesi eminim birçoğumuz<br />

tarafından deneyimlenmiştir.<br />

Buraya kadar yazdıklarımla<br />

bugünümüzü ve geleceğimizi yani<br />

hayatımızı düşüncelerimiz ve iç seslerimizle<br />

nasıl etkileyebildiğimizi anlatmak istedim.<br />

Fakat benim tüm bu yazdıklarımı asırlar<br />

önce büyük düşünür Mevlâna sadece bir<br />

dörtlükle ne de güzel özetlemiş:<br />

Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,<br />

Geriye kalan et ve kemiksin,<br />

Gül düşünür gülistan olursun,<br />

Diken düşünür dikenlik olursun.<br />

Başka söze belki de hiç gerek yok!<br />

44 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 45


V<br />

MAKALE<br />

Ozon, birçok<br />

hastalığın tedavisinde<br />

ve cilt güzelliğinin<br />

sağlanmasında etkili<br />

bir yöntemdir<br />

Ozon tedavisi, bağışıklık sistemimiz<br />

üzerinde önemli bir rol üstlenen,<br />

birçok rahatsızlığın tedavisinde<br />

kullanılabilen sitokinler üzerinde<br />

etkilidir. Mikropların yüzde 99’unu<br />

öldürme özelliğine sahiptir. Bunu da<br />

bağışıklık sistemimizin daha sağlıklı<br />

çalışabilmesini, vücudumuzdaki<br />

çeşitli zararlı atıkların ve toksinlerin<br />

atılmasını, vücuttaki oksijen<br />

miktarının yükseltilmesini, vücudun<br />

kan dolaşımının düzenlenmesini<br />

sağlayarak başarır. Bunlarla<br />

birlikte cilt güzelliği üzerinde de<br />

yadsımayacak etkileri olduğunu<br />

söyleyebiliriz.<br />

Op. Dr. Hasan İlkehan<br />

Çocuk Cerrahisi Uzmanı<br />

Biorezonans Terapisi Uzmanı<br />

Ozon, üç oksijen atomundan oluşan<br />

ve atmosferin üst katmanlarında yer alan<br />

renksiz bir gazdır. Gökyüzünün masmavi<br />

renginin temel kaynağıdır, dünyamızı<br />

güneşten gelen zararlı ışınlardan ve<br />

radyasyondan korumaktadır. Atmosferdeki<br />

elektrik akımının oksijeni parçalamasıyla<br />

oluşur, çok çabuk reaksiyona girip oksijene<br />

dönüştüğünden depolanma imkânı yoktur.<br />

Ozonun havada ve suda mikrop<br />

kırıcı, koku giderici, molekül yok edici<br />

görevi vardır. Bu kapsamda bakterileri,<br />

virüsleri, sporları, mantarı, küfü yok veya<br />

elimine eder; suyu ve havayı temizler;<br />

havada bulunan zehirli gazların, solvent<br />

buharlarının, sigara dumanının zararlı<br />

etkilerini ortadan kaldırır; sigara dumanı,<br />

benzin, boya, küf, kömür, çöp kokularını<br />

ve ağır yemek kokularını giderir.<br />

Ozon günümüzde gıdadan tekstile<br />

kadar farklı sektörlerde dezenfektan<br />

olarak kullanılmaktadır. Sağlık sektöründe<br />

ise tedavi amaçlı olarak ozondan<br />

yararlanılmaktadır.<br />

OZON, NEREDEYSE TÜM<br />

MİKROPLARI ÖLDÜRÜR<br />

Ozon tedavisi, bağışıklık sistemimiz<br />

üzerinde önemli bir rol üstlenen, birçok<br />

rahatsızlığın tedavisinde kullanılabilen<br />

sitokinler (hücreler arasında iletişim kuran<br />

moleküller) üzerinde etkilidir. Mikropların<br />

yüzde 99’unu öldürme özelliğine sahip<br />

olan ozon, Covid-19, Ebola, HIV,<br />

Hepatit B ve Hepatit C gibi şiddetli<br />

enfeksiyonların tedavisinde de kullanılır.<br />

Bunu da bağışıklık sistemimizin daha<br />

sağlıklı çalışabilmesini, vücudumuzdaki<br />

çeşitli zararlı atıkların ve toksinlerin<br />

atılmasını, vücuttaki oksijen miktarının<br />

yükseltilmesini, vücudun kan dolaşımının<br />

düzenlenmesini sağlayarak başarır.<br />

Kanser, tümör, kalp, alerji, diyabet,<br />

hipertansiyon, sinüzit, migren, sistit, MS,<br />

Alzheimer hastalıklarında, otoimmün<br />

rahatsızlıklarda, yaralanmalarda, eklem<br />

sorunlarında, cilt enfeksiyonlarında,<br />

metabolizmanın hızını artırmada (vb.)<br />

ozon tedavisinden yararlanılabilir. Ayrıca<br />

mutluluk hormonu serotoninin üretimini<br />

artırdığından depresyon tedavisine destek<br />

sağlar.<br />

Hamilelere, ileri derecede kansızlığı<br />

veya kan hastalığı olanlara, yeni kalp<br />

krizi geçirmiş hastalara, yüksek tansiyon<br />

hastası olup ACE inhibitörü tedavisi devam<br />

edenlere, ozona alerjisi olanlara (vb.) ozon<br />

tedavisi uygulanmaz.<br />

OZON TEDAVİSİ CİLT<br />

GÜZELLİĞİNE DE FAYDA SAĞLAR<br />

Ozon tedavisi, cilt güzelliğinde de rol<br />

oynar. Etkili bir antiaging yöntemidir. Bu<br />

etkileri şu şekilde sıralayabiliriz.<br />

l Cildin yenilenmesine yardımcı olur.<br />

l Ciltteki oksijenlenmeyi artırarak<br />

gençleşme sağlar.<br />

l Ciltteki bakterileri, mantarları,<br />

virüsleri (vb.) yok eder.<br />

l Ciltteki iltihaplanmayı azaltır.<br />

l Ciltteki kolajen üretimini tetikler.<br />

l Cildin elastikiyetini ve sıkılığını<br />

artırır.<br />

l Ciltteki kırışıklıkların, çizgilerin ve<br />

diğer yaşlanma belirtilerinin görünümünü<br />

azaltabilir.<br />

l Ciltteki lekelerin, yara izlerinin<br />

ve diğer pigmentasyon problemlerinin<br />

iyileşmesine yardımcı olur.<br />

OZON TEDAVİSİ NASIL<br />

YAPILIR?<br />

Öncelikle ozon tedavisinin sadece<br />

doktor kontrolünde uygulanması gerektiği<br />

bilinmelidir. Tedavi sırasında hastadan 50<br />

ila 100 ml arasında kan alınır ve kan ozonla<br />

karıştırılıp hastaya enjeksiyonla geri verilir; bu<br />

en çok uygulanan ozon tedavisi yöntemidir.<br />

Bununla birlikte ozonlanmış serumun hastaya<br />

damar yoluyla verilmesi, kas dokusuna ve<br />

eklemlere uygulanabilmesi, rektum ve vajinal<br />

yolların kullanılması mümkündür.<br />

46 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 47


V<br />

SEYAHAT<br />

Camp<br />

Grounded<br />

Amerika<br />

Birleşik<br />

Devletleri<br />

Teknolojiyi kullanmadığımız tek bir an bile<br />

yok, istesek de istemesek de herhangi bir şeyden<br />

habersiz de kalamıyoruz. Çok fazla uyaranla<br />

karşı karşıya olduğumuzdan aklımız hep dolu.<br />

Tabii bu da birer teknoloji yorgunu olmamıza yol<br />

açabiliyor. Bu yorgunluğun farkında olan turizm<br />

endüstrisi, uzunca bir süredir seyahatseverlere<br />

teknolojiden uzak tatil seçenekleri sunuyor.<br />

Örneğin, İngiltere-Essex’deki Lifehouse<br />

SPA’da teknolojik ürünler kapıda bırakılıyor.<br />

Teknolojik ürünlerle birlikte sigara da yasak.<br />

Burada sadece dijital detoks yapmakla kalmıyor,<br />

organik yiyecek ve içecekle vücudunuzu da<br />

toksinlerden arındırabiliyor, bol bol spor<br />

yapabiliyorsunuz. Karayipler’deki Palm Island<br />

Resort’de de teknolojik ürünlerden tamamen<br />

uzak kalarak, dalıştan resme kadar pek çok<br />

aktivite gerçekleştirebiliyorsunuz. Jamaika’daki<br />

Jakes’de ise yoga ve tai-chi yapıp vejetaryen<br />

beslenerek arınmak mümkün olabiliyor.<br />

ABD-Washington’daki 5 dönümlük arazi<br />

üzerine kurulu reSTART isimli merkez ise<br />

dijital bağımlılığı olanlar için 45 günlük sağlık<br />

programı sunuyor. Ziyaretçiler burada telefon,<br />

internet, hatta saat kullanamıyor; bunun yerine<br />

doğayla iç içe yürüyüş yapabiliyor, ağaç evlerde<br />

vakit geçirip kitap okuyabiliyor.<br />

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Camp<br />

Grounded’a ise ayrı bir yer vermek istiyoruz.<br />

Burası farklı lokasyonlardaki kamp alanlarıyla<br />

18-75 yaş aralığındaki yetişkinlere teknolojiden<br />

uzak bir tatil sunuyor. Camp Grounded<br />

ziyaretçileri cep telefonlarını, bilgisayarlarını,<br />

e-postalarını, sosyal medya hesaplarını ve işlerini<br />

doğayla, meditasyonla, yogayla, okçulukla, kamp<br />

ateşleriyle ve eğlenceyle takas ediyor.<br />

Kampa gelenler iş unvanlarını ve<br />

sorumluluklarını bir kenara bırakarak doğayla<br />

kucaklaşıyor, dostluklar kuruyor ve bol bol oyun<br />

oynuyor. Saklambaçtan yetenek gösterisine,<br />

yürüyüşten yüzmeye, şarkı söylemekten el<br />

sanatlarına kadar akla gelebilecek her tür<br />

etkinlik var burada. Bu etkinlikler dışında Kuzey<br />

Kaliforniya lokasyonunda Sekoya Ormanları’nda<br />

kaybolmak ve kamp ateşinin yanı başında<br />

yıldızları seyrederek uykuya dalmak, New York<br />

lokasyonunda Hudson Nehri’nde envai çeşit su<br />

sporu yapmak, Kuzey Karolina’da Blue Ridge<br />

Dağları’nı keşfetmek, Teksas’ta ise Colorado<br />

Nehri kıyısında gündoğumunu izlemek<br />

mümkün olabiliyor.<br />

48 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

Teknolojiden<br />

uzak<br />

bir tatile<br />

ne dersiniz?<br />

Telefonsuz, bilgisayarsız, internetsiz, hatta<br />

elektriksiz bir tatil. Kafayı boşaltmak için harika<br />

bir fırsat. Düşünsenize, tatilde olduğunuzu<br />

bildikleri halde iş yerinden birileri ikide bir sizi<br />

arayıp sorun çözmenizi istemeyecek, dünya<br />

gündemi kafanızı meşgul etmeyecek, her<br />

şeyden soyutlanacaksınız ve kendi kendinizle<br />

kalacaksınız. Gerçek bir ara vermek isteyenler için<br />

destinasyon önerilerimizle karşınızdayız.<br />

İpek Itır Can<br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 49


V<br />

SEYAHAT<br />

Wadi Rum<br />

Ürdün<br />

Önce burada olmayanları sayalım: Elektrik<br />

ve cep telefonu. Hemen olanları da ekleyelim:<br />

Rüya gibi bir çöl, jeep safari, develerle gezi, hiç<br />

görmediğiniz kadar çok yıldız, otantik çadırlar,<br />

Bedevilerle yemek ve kahve yapma deneyimi,<br />

bol bol kafa dinleme…<br />

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer<br />

alan Ürdün’deki Wadi Rum (Ay Vadisi), 720<br />

kilometrelik alana yayılmış bir çöl ve kamp<br />

alanı. Wadi Rum’da sessizliğin sesini dinlemek,<br />

güneşin yansıma durumuna göre sarıdan<br />

kırmızının tonlarına kadar değişik renklere<br />

bürünen kumları, kayaları, tepeleri izlemek<br />

hem bir keyif hem de arınma. 12.000 yıllık bir<br />

geçmişi olan Wadi Rum’da mağara duvarlarına<br />

yapılmış resimleri, Hicaz Demir Yolu’nu,<br />

Nabataean Tapınağı’nı ve Lawrence’s House’u<br />

görmek mümkün. Ünlü Arabistanlı Lawrence,<br />

1917-1918 yıllarında Arapları Osmanlı<br />

Devleti’ne karşı ayaklandırırken bu çölde kalmış.<br />

Wadi Rum’da turistlere trekking, yoga ve<br />

şifa, yaşam çemberi ve iyileşme inzivaları,<br />

spiritüel atölyeler, bilgelik yolculuğu gibi çeşitli<br />

programlar sunuluyor.<br />

Echo Valley<br />

Ranch & Spa<br />

Kanada<br />

Kanada’daki Echo Valley Ranch & Spa’da<br />

harika bir çiftlik hayatı turistleri bekliyor.<br />

Britanya Kolombiyası’nın önde gelen<br />

çiftliklerinden biri olan, Cariboo Bölgesi’ndeki<br />

Echo Valley Ranch & Spa, teknolojiden<br />

uzak bir tatil geçirip dijital detoks yapmak<br />

isteyenler için biçilmiş kaftanlardan biri.<br />

Turistler, Fraser Nehri Vadisi’nin<br />

muhteşem manzarasına sahip Echo Valley<br />

Ranch & Spa’da ata binebiliyor, atları tımar<br />

edebiliyor, hindileri besleyebiliyor, uzun ve<br />

keyifli yürüyüşler yapabiliyor, meditasyon<br />

ve yoga egzersizlerine katılabiliyor,<br />

masaj yaptırabiliyor, sinek balıkçılığı<br />

yapabiliyor, farklı açık hava etkinliklerini<br />

deneyimleyebiliyor, geceleri uzanıp<br />

tutuverecekmiş gibi yakın görünen yıldızları<br />

izleyebiliyor. Son derece konforlu 40 oda<br />

ve süitlerin yanı sıra iki orman evine de<br />

sahip olan tesiste, genellikle doğal ürünlerle<br />

hazırlanmış çiftlik yemekleri sunuluyor.<br />

Chobe<br />

Ulusal Parkı<br />

Botswana<br />

Afrika’nın güneyinde yer alan Botswana<br />

Cumhuriyeti, bağımsızlığını 1966 yılında<br />

kazandı. Chobe Ulusal Parkı ise Botswana’nın ilk<br />

milli parkı olarak 1967 yılında kuruldu. Yaklaşık<br />

12.000 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip<br />

olan Chobe Ulusal Parkı, her biri farklı bir<br />

ekosisteme sahip dört bölgeye ayrılmış durumda.<br />

Dünyanın en yoğun fil nüfusuna sahip parkın<br />

sınırları içinde 60.000 fil yaşıyor. Sadece filler<br />

mi? Zürafalar, aslanlar, zebralar, çitalar, timsahlar,<br />

antiloplarla burası gerçek bir vahşi yaşam cenneti.<br />

Parkın içinden akan Chobe Nehri, özellikle kurak<br />

mevsimlerde birçok hayvanı kendine çekiyor.<br />

Parkın büyük bölümünün enerji hatlarından<br />

uzak olması ise elektriksiz ve telefonsuz tatili<br />

vaat ediyor. Parkta safariler ve nehir turları<br />

yapılıyor. Chobe Ulusal Parkı’nın giriş kapısı,<br />

Zimbabve, Zambiya ve Namibya sınırlarına yakın<br />

küçük bir kasaba olan Kasane. Burada turistlerin<br />

konaklaması için pansiyonlar, çadır kampları ve<br />

lüks orman evleri bulunuyor.<br />

Yedigöller<br />

Milli Parkı<br />

Türkiye<br />

Teknolojiden uzak bir tatil için Türkiye’de<br />

de pek çok lokasyon var. Mavi yolculuk da<br />

yapabilirsiniz, birbirinden heybetli dağlarda da<br />

dolaşabilirsiniz. Biz size karacaların, geyiklerin,<br />

sincapların, tavşanların ve tilkilerin de aralarında<br />

bulunduğu yoğun çeşitlilikteki orman hayvanlarıyla;<br />

meşelerden, gürgenlerden, karaçamlardan,<br />

köknarlardan, kızılağaçlardan oluşan ormanlarıyla<br />

ve tabii ki 7 gölüyle eşsiz bir cennet olan Yedigöller<br />

Milli Parkı’nı (Bolu) tavsiye etmek istiyoruz.<br />

Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl,<br />

İncegöl ve Sazlıgöl’le enfes manzaralar sunan,<br />

şelaleleriyle büyüleyen, yürüyüş yollarıyla cezbedici<br />

olan Yedigöller Milli Parkı’nda çadır ve karavanla<br />

konaklayabilirsiniz. Bungalov evlerden oluşan<br />

konaklama tesislerini de tercih edebilirsiniz.<br />

Cep telefonunuzu kapayıp kendinizi<br />

Yedigöller’in 1.642 hektarlık alana yayılmış olan<br />

kocaman kucağına bırakabilir, upuzun yürüyüşler<br />

yapabilir, şelalelerin altına saklanabilir, bitkileri<br />

keşfedebilir, balık avlayabilirsiniz.<br />

50 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 51


V<br />

KÜLTÜR SANAT<br />

Yazarların<br />

müze evleri<br />

Bir edebiyat tutkununu sevdiği yazarla ilgili her şey ilgilendirir; yaşadığı yer,<br />

soluduğu atmosfer, dokunduğu eşyalar, ilham aldığı kaynaklar, kitaplarıyla<br />

ilgili notları gibi. Bu açıdan yazarların sığınaklarına yolculuk vadeden müzeler<br />

ayrı bir önem taşır. İşte bunlardan birkaçını sizler için bir araya getirdik.<br />

Dilek Girgin<br />

Jane<br />

Austen<br />

Müzesi<br />

İngiltere<br />

Jane Austen, romantizmin ve naifliğin<br />

doruğu sayılabilecek romanlar yazdı.<br />

Edebiyat tarihinin baş yapıtlarından biri olan<br />

“Gurur ve Önyargı”nın yanı sıra “Sağduyu<br />

ve Duyarlılık”, “Emma”, “Mansfield Park”,<br />

“Northanger Manastırı” ve “İkna” romanları,<br />

dün olduğu gibi bugün de çok seviliyor.<br />

Jane Austen, İngiltere’nin kırlarında<br />

1775-1817 yılları arasında yaşadı. Bir<br />

papazın kızıydı, sekiz çocuğun yedincisiydi.<br />

Babasının da desteğiyle, kadınların pek de<br />

eğitim alamadığı bir dönemde çok iyi bir<br />

eğitim alma şansına sahip oldu. 12 yaşından<br />

itibaren başladığı yazın hayatında bir kadın<br />

olarak var olmayı başardı. Bir kere aşık oldu,<br />

hiç evlenmedi. Babasının ölümüne kadar<br />

Hampshire’da yaşadı, sonrasında kardeşinin<br />

Chawton’daki evine yerleşti, 42 yaşında<br />

hayatını kaybetti.<br />

Jane Austen’in 18<strong>09</strong>-1817 yılları<br />

arasında yaşadığı, dehasının geliştiği<br />

Chawton’daki ev, günümüzde müze<br />

olarak ziyaret ediliyor. Jane Austen Müze<br />

Evi mobilyalar, resimler, ev eşyaları dahil<br />

olmak üzere yazarın dünyasından eşsiz izler<br />

sunuyor. Jane Austen’ın kişisel mektupları,<br />

romanlarının ilk baskıları, romanlarıyla<br />

ilgili notları, arkadaşlarının ve ailesinin<br />

portreleri, yazı yazdığı masa, uyuduğu yatak<br />

koleksiyonunun değerli parçaları olarak öne<br />

çıkıyor.<br />

Chawton’daki ev, Jane Austen’ın kız<br />

kardeşi Cassandra’nın 1845 yılındaki<br />

vefatının ardından bazı değişikliklere<br />

uğradı. Ev, 1940 yılında kurulan Jane<br />

Austen Derneği tarafından satın alındı.<br />

Sonraki yıllarda bina restore edilerek, bazı<br />

eşyaların replikaları yapılarak müzeye, Jane<br />

Austen’ın yaşadığı döneme döndürüldü.<br />

Zaman zaman geçici sergiler de düzenlenen<br />

Jane Austen Müze Evi, unutulmaz Elizabeth<br />

Bennet ve Mr. Darcy karakterlerinin (“Gurur<br />

ve Önyargı”nın baş karakterleri) yaratıcısına<br />

selam sunmak isteyen edebiyatseverleri<br />

sevgiyle kucaklamayı sürdürüyor.<br />

Jane Austen Müze Evi, ziyaretçilere ünlü<br />

yazarın ayak izlerini takip ettikten sonra<br />

güzel bahçesinde soluklanma, Jane Austen’i<br />

yansıtan küçük hediyeler alma olanağı da<br />

sunuyor. Müze ev, web sitesi üzerinden sanal<br />

olarak da ziyaret edilebiliyor.<br />

http://www.jane-austens-house-museum.org.uk/<br />

52 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 53


V<br />

KÜLTÜR SANAT<br />

Anne Frank<br />

Müzesi<br />

Hollanda<br />

“Anne Frank’ın Hatıra<br />

Defteri”, tüm dünyada<br />

Nazilerin Yahudilere yaptığı<br />

soykırımın simgelerinden<br />

biridir. Anne Frank (1929-<br />

1945), günlüğünü Nazilere<br />

yakalanmamak için ailesi ve aile<br />

dostlarıyla birlikte sığındığı bir çatı<br />

katında kaleme aldı; o sırada 14 yaşındaydı. Bugün Anne<br />

Frank Müzesi olan binada iki yıl boyunca saklandılar,<br />

ancak yapılan ihbarla yakalanarak toplama kamplarına<br />

gönderildiler. Babası Otto Frank dışında tüm aile hayatını<br />

kaybetti.<br />

Otto Frank, 2. Dünya Savaşı’nın bitiminin ardından<br />

kızının günlüğünü bularak yayınladı. Amsterdam’ın önde<br />

gelen vatandaşlarının oluşturduğu bir komite ise 1957<br />

yılında Anne Frank organizasyonunu kurdu. Ardından<br />

ev, 1960 yılında müzeye dönüştürüldü. Amaç, ailenin<br />

saklandığı yeri koruyarak halka açmak ve Anne Frank’ın<br />

ideallerini tanıtmaktı. Müzede Anne Frank’ın gizli odası,<br />

orijinal günlüğü ve fotoğraflarından oluşan bir sergi<br />

görülebiliyor. Bunun yanı sıra müzede eğitim programları<br />

da yapılıyor.<br />

Charles Dickens<br />

Müzesi<br />

İngiltere<br />

Viktorya döneminin<br />

en iyi yazarlarından<br />

biri olarak kabul edilen<br />

Charles Dickens (1812-<br />

1870), evlendikten bir<br />

yıl sonra taşındığı ve on<br />

çocuğundan ikisinin dünyaya<br />

geldiği Londra-Doughty Caddesi’ndeki<br />

evinde, 1837-1839 yılları arasında yaşadı. Kendisine<br />

büyük ün kazandıran “Oliver Twist”i burada yazdı. “İki<br />

Şehrin Hikayesi”, “David Copperfield”, “Büyük Umutlar”<br />

gibi birbirinden değerli romanlara imzasını atan yazar,<br />

sonrasında çok daha büyük evlerde yaşadı ama sadece bu<br />

ev olduğu gibi korunabildi ve 1925’de müzeye çevrildi.<br />

Müze, Charles Dickens’ın hayatı ve eserleriyle ilgili<br />

dünyanın en kapsamlı materyal koleksiyonuna sahip.<br />

Bunlar arasında özel eşyaları, mobilyaları, el yazmaları,<br />

mektupları, nadir baskılar, fotoğraflar ve tablolar<br />

bulunuyor. Bu tipik orta sınıf Viktorya evini ziyaret edenler<br />

bir anda 1837 yılına geri dönüyor ve büyük yazarın<br />

ilhamını bulduğu dünyaya tanıklık etme fırsatını yakalıyor.<br />

www.dickensmuseum.com<br />

Lev Tolstoy<br />

Müzesi<br />

Rusya<br />

Rus ebediyatının dev ismi Lev Tolstoy (1828-1910),<br />

Tula’daki Yasnaya Polyana isimli konakta doğdu. “Anna<br />

Karanina” ile “Savaş ve Barış”ı bu aile konağında yazdı.<br />

Zengindi ancak asalete ve lükse inanmıyordu, bu nedenle<br />

bütün servetini köylülere bağışladı, sade bir yaşam sürdü.<br />

En büyük yardımcısı olan karısı Sofiya Andreyevna ile 13<br />

çocukları oldu. Sofiya Andreyevna, Tolstoy’un “ulaşılamaz<br />

ebedi kalem” diye tanımladığı Yasnaya Polyana’nın orijinal<br />

haliyle korunması için eşinin ölümünden sonra büyük<br />

bir çaba harcadı. Sonuçta Yasnaya Polyana, kızlarından<br />

Aleksandra Tolstaya’nın öncülüğünde 1921 yılında<br />

müzeye çevrildi. Tolstoy’un özel eşyalarının, kitaplarının,<br />

kütüphanesinin, mobilyalarının aynen korunduğu müze<br />

ev, günümüzde torunları tarafından işletiliyor. Bir parkı,<br />

ormanı, meyve bahçesi de olan müzede uluslararası<br />

yazar buluşmaları, bilimsel konferanslar ve festivaller<br />

düzenleniyor.<br />

Rusya’da Tolstoy’un başka müze evleri de bulunuyor.<br />

Sait Faik<br />

Abasıyanık<br />

Müzesi<br />

Türkiye<br />

Türk hikâye yazınının önemli isimlerinden yazar ve şair<br />

Sait Faik Abasıyanık’ın (1906-1954) İstanbul-Burgazada’da<br />

yaşadığı köşk, 1959 yılından bu yana müze olarak hizmet<br />

veriyor. Sait Faik Abasıyanık, yaşamının son 10 yılını<br />

annesi Makbule Hanım’ın yaşadığı Burgazada’daki köşkte<br />

geçirdi. Yazar, Darüşşafaka Lisesi’nde düzenlenen bir<br />

etkinlikten çok etkilenmiş, mal varlıklarını bu kuruma<br />

bırakma yönündeki isteğini annesine söylemişti. “Semaver”,<br />

“Sarnıç”, “Şahmerdan” “Kumpanya”, “Son Kuşlar”,<br />

“Lüzumsuz Adam”, “Kayıp Aranıyor” isimli eserleriyle<br />

tanınan Sait Faik Abasıyanık’ın ölümünün ardından<br />

annesi, köşkü müze yapılması koşuluyla Darüşşafaka<br />

Cemiyeti’ne bıraktı, oğlunun kitaplarının telif haklarını da<br />

aynı cemiyete bağışladı. Bağışın Darüşşafaka Cemiyeti’ne<br />

intikal tarihi olan 1964’ten bu yana müze cemiyetin<br />

sorumluluğunda bulunuyor.<br />

Müzede yazarın eşyaları, mektupları, fotoğrafları,<br />

eserlerine ilham vermiş pek çok materyal ve obje<br />

bulunuyor; ziyaretçilere Sait Faik Abasıyanık’ın dünyasında<br />

nostaljik bir yolculuk sunuyor. Yazarın adını taşıyan atölye<br />

ise 2014 yılından bu yana müze kapsamında çalışmalarını<br />

sürdürüyor, arşiv tarama ve dijitalleştirme çalışmaları<br />

yapıyor.<br />

www.annefrank.org<br />

www.ypmuseum.ru<br />

https://saitfaikmuzesi.org/<br />

54 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 55


V<br />

TEKNOLOJİ<br />

Yeni nesil<br />

tedavi<br />

yöntemleri &<br />

pratik çözümler<br />

Teknoloji, yeni nesil tedavi yöntemleriyle birlikte kişiselleştirilmiş<br />

uygulamalar ve pratik çözümlerle her âna yenilik katmaya<br />

devam ediyor. Bu kimi zaman bir yöntem kimi zaman bir ürün<br />

olsa da ana hedef yaşamı daha sağlıklı, kolay ve keyifli kılmak.<br />

Elif G. Bayramçavuş<br />

THERAFACE PRO PERKÜSİF TERAPİ,<br />

YÜZ SAĞLIĞINA KAPSAYICI BİR YAKLAŞIM<br />

SUNUYOR<br />

Perküsif terapi; perküsyon cihazıyla hızlı ve<br />

tekrarlayan basınç uygulanan, kaslara giden kan<br />

akışını darbeler ve titreşimlerle uyarıp hızlandıran<br />

bir tedavi tekniği. Vücuda uygulanan bu teknik,<br />

perküsif terapi uzmanı Therabody firması<br />

tarafından yüz sağlığı için tasarlandı; firmanın<br />

TheraFace PRO cihazı, yüz için geliştirilmiş ilk ve<br />

tek perküsif terapi cihazı olarak lanse edildi.<br />

Yenilikçi ve teknolojik TheraFace PRO,<br />

yüz ve boyun kaslarındaki gerginlikleri<br />

hafifletmeye, microcurrent (mikro<br />

akım) tedavisiyle hedeflenen<br />

hasarlı dokuların<br />

iyileşmesini sağlamaya<br />

yardımcı oluyor;<br />

baş, migren ve çene<br />

ağrısını hafifletiyor.<br />

Cildin 3 mm altına<br />

nüfus eden 3 farklı<br />

perküsif terapi başlığı<br />

ve hız ayarıyla, ihtiyaca<br />

yönelik kişiselleştirilebilir<br />

teknolojisiyle, 8 farklı terapisiyle<br />

kullanıcıları maksimum yüz sağlığına<br />

ulaştırmayı hedefliyor.<br />

Bununla birlikte yaşlanma etkilerini<br />

geciktirmeyi, kırışıklıkları azaltmayı, yüz<br />

kaslarının gerginleşmesini, gözenekleri<br />

temizlemeyi, cildi sıkılaştırmayı, cilt<br />

hücrelerine canlılık kazandırmayı, cildin<br />

daha genç ve parlak görünmesini, yüz hatlarını<br />

şekillendirmeyi destekliyor. Bölgesel kullanıma<br />

göre değişen başlıklarıyla geniş bir tedavi<br />

yelpazesi sunuyor. TheraFace PRO’nun düz<br />

başlığı yüz, boyun ve göğüs bölgesinde, mikronokta<br />

başlığı yanaklar, alın ve göğüs bölgesinde,<br />

konik başlığı ise özellikle göz çevresi, nazolabial<br />

bölge ve şakaklarda kullanılabiliyor; bu<br />

başlıkların hepsi gençleştirici etkiye sahip LED<br />

ışık terapisiyle birleştiriliyor.<br />

56 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />

HAZİRAN <strong>2023</strong> 57


V<br />

TEKNOLOJİ<br />

YENİ NESİL TEDAVİ ESWT, ORTOPEDİK<br />

RAHATSIZLIKLARA ÇÖZÜM BULUYOR<br />

Yüksek basınçlı ses dalgalarının vücudun istenilen bölgesine çelik<br />

başlıklı bir aplikatör aracılığıyla uygulandığı tedavi yöntemi, ESWT<br />

(Extracorporeal Shock Wave Therapy) olarak adlandırılıyor. ESWT; vücudun<br />

dışından, cerrahi olmadan, anestezisiz ve ilaçsız olarak uygulanarak birçok<br />

sağlık sorununa, bu arada ortopedik rahatsızlıklara çözüm sunabiliyor.<br />

Topuk dikeni, tenisçi ve golfçü dirseği, kaynaması gecikmiş kırık<br />

tedavileri ortopedi alanında ESWT’nin sıklıkla kullanıldığı rahatsızlıklar.<br />

ESWT’nin aşil tendonu tedavisi, kalsifiye omuz ağrısı, kalça ağrıları gibi<br />

kronik ağrıların giderilmesinin yanı sıra birçok başka ortopedik alanda da<br />

uygulaması bulunuyor. İşlem öncesinde sorunlu bölge ortopedi uzmanı<br />

tarafından tıbbi görüntüleme cihazları yardımıyla saptanıyor, muayenenin<br />

ardından işaretlenen bölgeye ultrason jeli sürülüyor ve çelik başlıklı<br />

aplikatör bu bölgeye odaklanarak ses dalgalarıyla işlem gerçekleştiriliyor.<br />

Batıgöz Sağlık Grubu Balçova Cerrahi Tıp Merkezi, Ortopedi ve<br />

Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Erdoğan Karadağ; tedavinin anestezi, hazırlık<br />

ve tedavi sonrasında istirahat gerektirmediğine dikkat çekerek, “ESWT<br />

uygulandığı bölgelerde hızlıca etki ederek kan akışını hızlandırır, ödemi<br />

azaltır, kemik ve dokuların tamirine yardımcı olur, kolajen oluşumunu<br />

destekler ve kas spazmlarını giderir” açıklamasında bulunuyor.<br />

AKILLI B-GOOD KULAKTAN ATEŞ ÖLÇER İLE<br />

1 SANİYEDE SONUCA ULAŞMAK MÜMKÜN<br />

Hastalıkların en önemli bulgularından biri olan yüksek ateşi ölçmek için<br />

ortam sıcaklığından etkilenmeksizin kulaktan yapılan ölçümler her zaman<br />

doğru sonuçlar elde etmeyi sağlıyor. Hastanede, evde veya ihtiyaç duyulan<br />

her ortamda vücut ısısını ölçmek için kullanılan b-good Kulaktan Ateş<br />

Ölçer, 1 saniye kadar kısa bir sürede ateşin ölçülmesine yardımcı oluyor.<br />

Ayrıca 30 kullanımlık okuma hafızası sayesinde geçmiş ölçümleri de<br />

saklayabiliyor. Akıllı cihaz, ikisi bir arada özelliğiyle hem vücut hem de nesne<br />

sıcaklığı ölçümü yapabiliyor.<br />

Yetişkinler ve çocuklar için her koşulda kolaylıkla kullanılabilen b-good Kulaktan<br />

Ateş Ölçer, vücut ısısı değişimlerini hızlı ve güvenilir şekilde tespit ederek olası<br />

komplikasyonların önüne geçmeyi hedefliyor.<br />

daha<br />

UYKU DÜZENİ, SAMSUNG GALAXY<br />

WATCH5 SERİSİYLE TAKİP EDİLEBİLİYOR<br />

Uykusuzluk; depresyon, kaygı bozukluğu, kalp ve dolaşım<br />

sistemi rahatsızlıkları, obezite gibi sorunlara sebebiyet verebiliyor.<br />

Bu nedenle kaliteli uykunun önemi büyük. Samsung Galaxy Watch5<br />

serisi, uyku düzenini takip etmek ve uykuyla ilgili sorunlarını<br />

anlamak isteyenlere yardımcı oluyor. Örneğin “BioActive Sensörü”,<br />

uyanık olunan veya derin uyku saatlerini kandaki oksijen oranıyla<br />

takip ederek sonuçları ertesi gün Samsung Health uygulaması<br />

üzerinden paylaşıyor. “Uyku Koçluğu” uygulamasıyla sağlıklı<br />

uyumayla ilgili iyi alışkanlıklar geliştirilmesini destekliyor; bu<br />

sayede kişiye özel, daha verimli ve kaliteli bir gece uykusu düzeni<br />

sağlanıyor. Seri, kullanıcının günlük aktivitelerini de takip ederek<br />

egzersiz, uyku, beslenme gibi aktiviteleri daha iyi yönetebilmek için<br />

ipuçları ve yönlendirmeler sunuyor.<br />

Kullanıcılar aynı zamanda “Uyku Modu”nu Galaxy akıllı<br />

telefonları ve Galaxy Watch akıllı saatleriyle senkronize ederek<br />

mobil cihazların neden olabileceği rahatsızlığı azaltabiliyor.<br />

Samsung SmartThings platformu ise Samsung ve diğer markalara<br />

ait olan akıllı ev ürünlerini kontrol edebilmeyi sağlıyor. Galaxy Watch<br />

akıllı saatler, her gece kullanıcıların uykuya daldığı anı tespit ederek<br />

otomatik olarak panjurları, ışıkları ya da klimayı kapatabiliyor.<br />

58 HAZİRAN <strong>2023</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!