You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
VOYANT<br />
YIL: 3 SAYI: 9<br />
<strong>Haziran</strong><strong>2023</strong><br />
Daha<br />
iyi yaş<br />
almak<br />
için neler<br />
yapmalıyız?<br />
Cildinizi<br />
güneşin<br />
olumsuz<br />
etkilerinden<br />
korumanın<br />
3 yolu<br />
Bella Eyes ile<br />
badem gözlere<br />
kavuşun!<br />
Saç sağlığı<br />
bir bütünün<br />
konusudur<br />
ve kişiseldir<br />
Burun<br />
dolgusunun<br />
ABC’si<br />
www.voyant<strong>dergi</strong>.com
EditörV<br />
Yeni yöntemler,<br />
yeni başarılar<br />
•<br />
A-Z'ye BIREYSEL & KURUMSAL<br />
• • • •<br />
DAVETLERINIZ 1c;1N KONSEPT<br />
••<br />
TASARIMLARIMIZLA EN OZEL<br />
. . . . . . . .<br />
ANLARINIZI OLUMSUZLETIRIYORUZ!<br />
@NTANGELWORKS<br />
NT ANGEL KS<br />
-www.ntangelworks.com-<br />
-·-<br />
Caddebostan Mh. Bagdat Cd. 34 728 Kad1koy /iST - 0532 303 29 25 - info@ntangelworks.com<br />
- - - :';;<br />
'Meleklerimiz riiyalanmz1<br />
gerc;ekle§tirmek ic;in sizinle<br />
beraberler ...<br />
En kaliteli ekibimizle, kendi<br />
mekammzda sizleri misafir<br />
etmek ic;in hazmz ... Size daima<br />
hizmet etmek bizim ic;in<br />
biiyiik bir zevk...Sihri getirmek<br />
ic;in kanatlanm1zla her yere<br />
uc;uyoruz...Riiyalanmz1<br />
gerc;ekle§tirmek bizim ic;in c;ok<br />
kolay...Sihri gormek ic;in<br />
meleklerimize fisildaym ve<br />
NT ANGEL WORKS<br />
ile sihirli yolculuga ba§laym ...<br />
Unutmaym kijmelekler<br />
gibi sihir her yerdedir.:<br />
VOYANT<br />
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Head1034 Ltd. Şti. adına<br />
Emir Tamer<br />
Danışma Kurulu<br />
Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Banu Özge Öztürk<br />
(Dermatolog)<br />
Dr. Deniz Koral<br />
(Dermatolog)<br />
Prof. Dr. Murat Türegün<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Seran Göçer<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Dr. Yasemin Savaş<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Vedat Günyol Cd.<br />
Defne Sk. No: 1<br />
Flora Rezidans Kat: 1 D. 1<strong>09</strong><br />
Ataşehir 34750 İstanbul<br />
T +90 216 255 5336<br />
Reklam ve iletişim<br />
info@head1034.com.tr<br />
Yapım<br />
Narrator Ajans<br />
Yayın Yönetmeni<br />
Dilek Girgin<br />
dilek@narratorajans.com<br />
Görsel Yönetmen<br />
Engin Perol<br />
Editör<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
İpek Itır Can<br />
Melek Yazıcı<br />
Güner Sk.<br />
No: 26/3 Üsküdar-İstanbul<br />
T +90 216 340 0307<br />
www.narratorajans.com<br />
Baskı<br />
Erk Ofset<br />
Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />
A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />
Zeytinburnu-İstanbul<br />
T +90 532 227 9764<br />
Baskı Yeri ve Tarihi<br />
İstanbul, HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
Yerel süreli yayındır.<br />
Üç ayda bir yayınlanır.<br />
8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />
Ücretsizdir.<br />
Gerek<br />
estetik, plastik ve<br />
rekonstrüktif cerrahisinde<br />
gerekse medikal estetik<br />
uygulamalarında hekimlerimizin<br />
gösterdiği başarılar son derece<br />
önemliyken bir de yepyeni ürünlerin/<br />
yöntemlerin geliştirilmesi hepimizi<br />
gururlandırıyor. Aynı zamanda<br />
Türkiye’nin isminin estetik alanında<br />
da duyulmasını sağlıyor ve<br />
sağlık turizmine değerli<br />
katkılar sunuyor.<br />
Sevgili <strong>Voyant</strong> okurları,<br />
Bu sayımızda Estetik, Plastik ve<br />
Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.<br />
Dr. Ufuk Askeroğlu’nu konuk ettik ve<br />
geliştirdiği Bella Eyes ameliyatıyla ilgili<br />
konuştuk. Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nun<br />
dünya literatürüne soktuğu Bella Eyes<br />
ile ilgili ayrıntıları röportajımızda<br />
okuyabilirsiniz. Kendisi bu konuyla<br />
ilgili Türkiye’den ve Dünya’dan pek çok<br />
hekime eğitim de veriyor ve yöntemini<br />
tanıtıyor. Bir önceki sayımızda ise bir<br />
başka Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif<br />
Cerrahisi Uzmanıyla, Op. Dr. Bora Özel<br />
ile yaptığımız röportaja yer vermiştik.<br />
O da Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’na benzer şekilde tıp dünyasına yeni bir<br />
yöntem kazandırmış, “hayalet dolgu” ismini verdiği bu yöntemi kendi<br />
adına tescillendirmiş olsa da isteyen her hekimin uygulayabilmesine olanak<br />
tanımıştı.<br />
Bunlar tabii ki harika gelişmeler. Gerek estetik, plastik ve rekonstrüktif<br />
cerrahisinde gerekse medikal estetik uygulamalarında hekimlerimizin<br />
gösterdiği başarılar son derece önemliyken bir de yepyeni ürünlerin/<br />
yöntemlerin geliştirilmesi hepimizi gururlandırıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin<br />
isminin estetik alanında da duyulmasını sağlıyor ve sağlık turizmine değerli<br />
katkılar sunuyor.<br />
Bildiğiniz gibi Türkiye sağlık turizmi açısından büyük bir ivmeye<br />
sahip, özellikle plastik cerrahide gayet iyi bir noktada. Hekimlerimiz gayet<br />
deneyimli, hastanelerimiz donanımlı ve konforlu. Bir de işin ekonomik<br />
boyutu var: Yaşanan ekonomik kriz ve Türk lirasının değerinin sürekli<br />
düşmesi bizim için gerçek bir sorunken, yabancı turistlerin Türkiye<br />
sağlık turizmine gösterdiği ilgiyi artırıyor. Ama inanıyorum ki<br />
Türkiye’nin sağlık turizmi, ekonomiden çok hekimlerimizin<br />
niteliğiyle daha ön planda ve onların geliştirdiği yöntemlerin<br />
her biri de bu niteliğe katma değer sağlıyor. Bu nedenle<br />
de patentli, dünya literatürüne girmiş yöntemlerin<br />
geliştirilmesi gerçekten çok önemli.<br />
Bu tür çalışmaların artarak devam etmesi dileğiyle,<br />
Dilek Girgin<br />
HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
3
VİÇİNDEKİLER<br />
<strong>Haziran</strong><strong>2023</strong><br />
6 İLK BAKIŞ<br />
Yeni ürünler<br />
En hassas ciltler için güneşe karşı koruma:<br />
Avène Intense Protect SPF 50+. Bebek<br />
ve çocuklara özel seri: Photoderm<br />
Pediatrics. Güneşin zararlı etkilerinden<br />
Shiseido ile korunun. Dermalex yeni serum<br />
serisiyle ışıltını keşfet. Çatlaksız bir cilt<br />
için Bio-Oil. Peptitlerin yenileyici gücü<br />
adına: Rénergıe H.P.N. 300-Peptit Krem.<br />
Bir krem üç kullanım: Crème Fraîche de<br />
Beauté 3-en-1. Old Spice ile 48 saat süren<br />
ferahlığı yakalayın. Collagen Vital Power ile<br />
yenilenin.<br />
12 GÜNDEM<br />
Cildinizi güneşin<br />
olumsuz etkilerinden<br />
korumanın 3 yolu<br />
Güneşe çıkarken bazı tedbirler almayı<br />
ihmal etmezsek güneşin cildimizdeki<br />
sıcacık dokunuşlarının tadını daha keyifli<br />
çıkarabiliriz. Neler mi yapabiliriz?<br />
14 KAPAK RÖPORTAJI<br />
Bella Eyes ile badem<br />
gözlere kavuşun!<br />
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi<br />
Uzmanı Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nun<br />
geliştirdiği ve dünya literatürüne soktuğu<br />
Bella Eyes isimli endoskopik yöntem,<br />
sadece badem şeklindeki çekik gözler<br />
yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda kaşları<br />
kaldırıyor ve şakakları geriyor.<br />
20 RÖPORTAJ<br />
Daha iyi yaş almak için<br />
neler yapmalıyız?<br />
Daha iyi yaş almak için erken dönemde<br />
cilt kalitesine yönelik tedavileri yaptırmak<br />
ve sonrasında onu korumak gerektiğini<br />
belirten Medikal Estetik Hekimi Dr. Çiğdem<br />
Özden, “Herkesin ihtiyaçları farklı olsa da<br />
mezoterapi temel ihtiyaçtır” diyor.<br />
24 ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />
Hem kadınların hem<br />
erkeklerin severek<br />
kullandığı medikal<br />
estetik uygulamaları<br />
Medikal estetik uygulamalarının daha<br />
çok kadınlar için olduğu algısı<br />
çoktan yıkıldı. Biz de<br />
özel günlerde annesine<br />
babasına “güzellik”<br />
hediye etmek<br />
isteyenler<br />
için uygun<br />
seçenekleri<br />
sizlerle<br />
paylaşmak<br />
istedik.<br />
28 RÖPORTAJ<br />
“Saç konusu kişiseldir”<br />
Yıpranan, dökülen, azalan ve canlılığını<br />
kaybeden saçlar pek çoğumuzun sorunu.<br />
Onlara can kaynağı sunmak isteyenler için<br />
saç mezoterapisi odağında Dermatoloji ve<br />
Kozmetoloji Uzmanı Dr. İrem Hengirmen<br />
Acu’yu <strong>Voyant</strong>’ta ağırlıyoruz.<br />
32 RÖPORTAJ<br />
“Burun dolgusu çok<br />
seviliyor, çünkü çok<br />
kolay ve hızlı bir işlem”<br />
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Fuat Yurtseven<br />
ile burun dolgusunun ABC’sini konuştuk.<br />
Dr. Fuat Yurtseven, çok talep görüp<br />
sevilen burun dolgusunun en ileri dolgu<br />
işlemlerinden biri olduğunu belirtiyor.<br />
38 ZOOM<br />
“Hastamızın hijyenine<br />
ve konforuna çok önem<br />
veriyoruz”<br />
Hem hastaların hem hekimlerin gizli<br />
kahramanlarından olan Burcu Çelik, bir<br />
hasta danışmanının üstlendiği roller<br />
ve görevlerle ilgili görüşlerini <strong>Voyant</strong><br />
okurlarına aktarıyor.<br />
40 İPUCU<br />
İyi bir nemlendirici<br />
nasıl olmalı?<br />
İyi bir nemlendirici, cildin ihtiyacı olan nemi<br />
ve besinleri sağlamak için tasarlanmalı;<br />
cildin nem dengesini korumalı, cildi<br />
beslemeli ve sağlıklı bir görünüm<br />
kazanmasını desteklemelidir.<br />
42 MAKALE<br />
9 soru-cevapta mezoterapi<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Nagihan<br />
Gözde Kısa, mezoterapiyle ilgili akıllara<br />
takılabilecek soruları ve cevaplarını <strong>Voyant</strong><br />
okurlarıyla paylaşıyorum.<br />
44 PSİKOLOJİ<br />
İçinizdeki gamlı baykuşu<br />
susturun!<br />
Kişisel Gelişim Uzmanı ve Biyolog Buket<br />
Elbeyoğlu, “Daha huzurlu, mutlu, neşeli<br />
olmamız için öncelikle sorun çıkaran<br />
iç seslerimizi fark edip düzeltmeyi, bu<br />
seslerimizi güzel konuşur hâle getirmeyi,<br />
gamlı baykuşlarımızı susturmayı<br />
öğrenmeliyiz” diyor.<br />
46 MAKALE<br />
Ozon hem sağlıkta hem<br />
güzellikte etkili<br />
Op. Dr. Hasan İlkehan, <strong>Voyant</strong> için<br />
hazırladığı makalede ozonun birçok<br />
hastalığın tedavisinde ve cilt güzelliğinin<br />
sağlanmasında etkili bir yöntem<br />
olduğunu belirtiyor.<br />
48 SEYAHAT<br />
Teknolojiden uzak<br />
bir tatile ne<br />
dersiniz?<br />
Telefonsuz, bilgisayarsız,<br />
internetsiz, hatta elektriksiz<br />
bir tatil. Kafayı boşaltmak için harika bir<br />
fırsat. Gerçek bir ara vermek isteyenler için<br />
destinasyon önerilerimizle karşınızdayız.<br />
52 KÜLTÜR SANAT<br />
Yazarların müze evleri<br />
Bir edebiyat tutkununu sevdiği yazarla ilgili<br />
her şey ilgilendirir. Bu açıdan yazarların<br />
sığınaklarına yolculuk vadeden müzeler<br />
ayrı bir önem taşır. İşte bunlardan birkaçını<br />
sizler için bir araya getirdik.<br />
56 TEKNOLOJİ<br />
Yeni nesil tedavi yöntemleri<br />
& pratik çözümler<br />
Teknoloji, yeni nesil tedavi yöntemleriyle<br />
birlikte kişiselleştirilmiş uygulamalar ve<br />
pratik çözümlerle her âna yenilik katmaya<br />
devam ediyor. Ana hedef yaşamı daha<br />
sağlıklı, kolay ve keyifli kılmak.<br />
4 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 5
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
En hassas ciltler<br />
için güneşe karşı<br />
koruma: Avène<br />
Intense Protect<br />
SPF50+<br />
En hassas ciltlerin dahi kullanımına<br />
uygun olarak geliştirilen Avène Intense<br />
Protect SPF50 +, bebek, çocuk ve<br />
yetişkinler için çok yüksek<br />
koruma sağlıyor. Cildinizi güneşin<br />
zararlı etkilerinden korumanın<br />
yanı sıra güneş kaynaklı erken<br />
yaşlanmanın da engellenmesine<br />
yardımcı oluyor. Hem yüz hem<br />
de vücuda uygulanabilen ürün,<br />
ultra suya dayanıklı ve akışkan<br />
dokusuyla dikkat çekiyor. Intense<br />
Protect SPF50 +, aynı zamanda<br />
telefon, televizyon, bilgisayar gibi<br />
ekranlardan gelen mavi ışığa da karşı<br />
koruma sağlıyor.<br />
Bebek ve çocuklara özel seri: PHOTODERM PEDIATRICS<br />
Dermatologların ve ebeveynlerin pediatrik<br />
güneş koruyucu ürünlerinden en önemli<br />
beklentisi cilt ile uyumlu, cilt sağlığı için<br />
güvenli olması. Dermatolojik uzmanlığıyla<br />
Bioderma, bebek ve çocukların cildine<br />
özel yepyeni bir seri geliştirdi: Photoderm<br />
Pediatrics SPF50+.<br />
Photoderm Pediatrics, çocukların ve<br />
bebeklerin hassas cildi için özel olarak<br />
geliştirilen Sun Barrier teknolojisiyle<br />
güneşin zararlı ışınlarına karşı tam koruma<br />
sağlamasıyla birlikte atopiye eğilimli<br />
ciltlerin kullanımına uygun ve parfümsüz.<br />
Seri, üç üründen oluşuyor:<br />
Güneşin zararlı<br />
etkilerinden<br />
Shiseido ile korunun<br />
Shiseido, Wetforce teknolojisi sayesinde ıslandıkça daha<br />
etkili koruma sağlayan, renkli yapısıyla cilt kusurlarını ve<br />
ton eşitsizliklerini kapatan, günlük kullanım için uygun<br />
güneş koruyucular sunuyor.<br />
Shiseido, teknolojinin gücünü kullanarak formüle<br />
edilen geniş güneş koruma seçenekleriyle UV ışınlarına<br />
karşı cildi aktif bir şekilde koruyor. Geniş araştırmalar<br />
ve testler sonucu tüketiciye sunulan, suya karşı<br />
dirençli Shiseido güneş kremleri, uygulama sonrası<br />
yağlı bir görünüm bırakmıyor.<br />
Photoderm<br />
Pediatrics<br />
Lait<br />
SPF50+<br />
Çocukların<br />
ve bebeklerin<br />
hassas cildi<br />
için çok yüksek<br />
koruma<br />
sağlayan,<br />
suya ve kuma<br />
dayanıklı süt<br />
formunda güneş<br />
koruyucu.<br />
Photoderm<br />
Pediatrics<br />
Mineral<br />
SPF50+<br />
Yenidoğan<br />
bebeklerin<br />
hassas cildi<br />
için çok yüksek<br />
koruma<br />
sağlayan,<br />
suya ve kuma<br />
dayanıklı %100<br />
mineral filtreli<br />
güneş koruyucu.<br />
Photoderm<br />
Pediatrics<br />
Spray<br />
SPF50+<br />
Çocukların<br />
ve bebeklerin<br />
hassas cildi<br />
için çok yüksek<br />
koruma<br />
sağlayan,<br />
suya ve kuma<br />
dayanıklı sprey<br />
güneş koruyucu.<br />
Shiseido Sports BB Cream SPF50+<br />
Wetforce/Quickdry<br />
WetForce teknolojisiyle güçlendirilen Shiseido Sports<br />
BB Cream, terlediğinizde dahi etkisini sürdürüyor ve<br />
cildin güzel görünmesini sağlıyor. Hem makyaj hem<br />
de bakım ürünü olma özelliği taşıyan bu ürün, ortaya<br />
yakın kapatıcılık sağlıyor ve cilde pürüzsüz bir görünüm<br />
kazandırıyor. Uzun ömürlü, doğal görünümlü ve ultra güçlü<br />
güneş korumasına sahip olan Shiseido Sports BB Cream,<br />
spor yaparken de kullanılabiliyor.<br />
Shiseido Urban Environment Age<br />
Defense Oil-Free SPF30<br />
UV ışınlarına ve çevre kirliliğine karşı etkili bir koruma<br />
sağlayan Urban Environment Age Defense Oil-Free<br />
güneş koruyucu, yaşlanma belirtilerini en aza indirerek<br />
cildi parlatıyor ve nemlendiriyor. Anti Sebum Damage<br />
Complex teknolojisi sayesinde sebumun UV ışınlarıyla<br />
oksidasyonunu önleyerek temiz, lekesiz bir cilde<br />
ulaştırıyor. İçeriğindeki siyah çay özüyle antioksidan etkisi<br />
sağlıyor.<br />
6 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 7
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
Dermalex<br />
yeni serum<br />
serisiyle<br />
ışıltını<br />
keşfet<br />
Dermalex,<br />
yeni serumlarıyla<br />
sizi cildinizin<br />
doğal ışıltısını<br />
ortaya çıkarmaya<br />
davet ediyor. Cilt<br />
uzmanları tarafından<br />
İsveç’te geliştirilen<br />
özel formüle sahip<br />
yeni Dermalex C<br />
Vitamini Aydınlatıcı<br />
Serum ve B Vitamini<br />
Nemlendirici Serum<br />
cildin ihtiyacı olan<br />
neme ve canlılığa<br />
kavuşmasına<br />
yardımcı oluyor.<br />
Dermalex B Vitamini<br />
Nemlendirici Serum<br />
Üçlü hyalüronik asit ve<br />
pantenol/provitamin B5<br />
içeren oldukça yoğun ve<br />
etkili içeriğiyle bu ürün, cildin<br />
esnekliğini artırarak kırışıklık<br />
ve ince çizgi görünümünü<br />
azaltmaya ve cilt bariyerini<br />
güçlendirmeye yardımcı<br />
oluyor.<br />
Dermalex C Vitamini<br />
Aydınlatıcı Serum<br />
Ürün, cilt tonunu eşitlemeye<br />
ve koyu leke görünümünü<br />
azaltmaya yardımcı olurken<br />
aynı zamanda antioksidan C<br />
vitamini içeren formülüyle<br />
cildinizi serbest radikallerin<br />
zararlı etkilerinden koruyor.<br />
İçeriğindeki hyalüronik asit,<br />
cilde ihtiyacı olan nemi<br />
sağlayarak ışıltısını artırırken<br />
kırışıklık görünümünün<br />
azalmasını destekliyor.<br />
Çatlaksız bir cilt için BIO-OIL<br />
Çoğu kişi hayatının belli bir döneminde çatlaklara sebep olabilecek etkenlerden birini<br />
yaşıyor. Ergenlik, hamilelik, hızlı kilo alıp verme gibi etkenler, cilt tabakasının yüksek<br />
oranda gerilmesiyle çatlak oluşumuna zemin hazırlayabiliyor. Bio-Oil, etkisi klinik olarak<br />
kanıtlanmış içeriğiyle çatlak oluşumunu önlemeye yardımcı oluyor.<br />
Papatya, biberiye, lavanta ve kalendula yağları; A ve E vitaminleri<br />
ve çok özel bir etken madde olan PurCellin Oil’ ile donatılan<br />
zengin içeriğiyle cildin ihtiyacı olan bileşenleri sağlıyor.<br />
Karın, göğüs, bel, kalça, bacak gibi çatlak oluşumuna<br />
yatkın bölgelere masaj yaparak günde iki kez<br />
uygulandığında çatlak oluşumunu önlemeye yardımcı<br />
olurken cilde ihtiyacı olan bakımı sunuyor.<br />
Yalnızca çatlak oluşumunda değil, kırışıklık<br />
ve nemlendirme açısından da etkili olan<br />
Bio-Oil, kolayca emiliyor, cilde ağırlık hissi<br />
yaratmadan cildin nem<br />
oranının dengelenmesini<br />
sağlıyor.<br />
Peptitlerin yenileyici gücü adına:<br />
Rénergıe H.P.N. 300-Peptit Krem<br />
Ürünün içeriğinde hyalüronik asit ve niasinamid (B3 vitamini)<br />
ile birleştirilmiş 300’den fazla peptit türü bulunuyor.<br />
Lancôme, 2 yıldan fazla süren geliştirme çalışmaları,<br />
250’den fazla formülasyon denemesi, 500’den fazla kalite<br />
kontrolü ve 770’ten fazla kadın üzerinde yapılan testlerden<br />
sonra cildi daha hızlı yenilemenin bir yolunu buldu: Rénergie<br />
H.P.N. 300-Peptit Krem.<br />
Patent bekleyen bu yenilik, daha önce bir araya getirilmesi<br />
düşünülemeyen güçlü bileşenleri, yeni bir efektiflik<br />
seviyesine ulaşmak amacıyla son derece duyusal bir formülde<br />
yoğunlaştırıyor. Yenilikçi formül, yeni bir hyalüronik asit<br />
konsantrasyonunu, saf niasinamidin kanıtlanmış gücünü<br />
ve Lancôme’da ilk kez 300’den fazla peptit türünü bir araya<br />
getiriyor.<br />
Yeni ve yüksek performanslı yaşlanma karşıtı bir<br />
yenilik<br />
Rénergie H.P.N. 300-Peptit Krem, yeşil sürdürülebilir<br />
bilimden (Green Sciences) elde edilen peptitlerin yenileyici<br />
gücünden yararlanıyor. Peptitler, çeşitli amino asitlerden<br />
oluştukları için yaşamın yapı taşları sayılıyor. Bunların bir araya<br />
gelmesi, hepsi farklı kapasitelere sahip sonsuz sayıda peptit<br />
kombinasyonu yaratmış oluyor. Ürün geliştirilirken keten<br />
tohumu, acı bakla ve bezelye olmak üzere üç bitki belirlendi.<br />
Bu bitkilerin karmaşık yapısında kilitli olan peptitleri çıkarmak<br />
için üç basit adımdan oluşan yalın bir dönüşüm süreci<br />
kullanıldı. İlk olarak tohumlar ezilerek toz veya macun haline<br />
getiriliyor. Daha sonra peptit üretmek için karışım hidrolize<br />
ediliyor. Üçüncü ve son adım ise en ilginç olanları tutmak için<br />
peptitlerin saflaştırılmasından oluşuyor.<br />
Yeni ve yüksek performanslı<br />
yaşlanma karşıtı bu yenilik, 300<br />
peptit kombinasyonunu, diğer<br />
iki tanınmış aktif bileşenle<br />
birlikte tek bir formülde ustaca<br />
yoğunlaştırıyor:<br />
l Hyalüronik asit: Ferment bazlı<br />
ve biyo-teknoloji kullanılarak<br />
elde edilmiştir. Hyalüronik<br />
asidin kendi ağırlığının 1.000<br />
katı kadar suyu emerek cildi<br />
pürüzsüzleştirmeye ve yeniden<br />
dolgunlaştırmaya yardımcı<br />
olduğu bilinmektedir. Lancôme<br />
hyalüronik asit, cilde daha<br />
fazla nüfuz ederek kırışıklıklar<br />
ve cilt pürüzleri üzerinde ek<br />
faydalar sağlar.<br />
l 300 çeşit peptit: Ultra<br />
konsantre ve güçlü, 300’den<br />
fazla doğal peptitten oluşan bu<br />
kombinasyon sıkılık, esneklik<br />
ve kırışıklıkları hedeflemek için<br />
cildi yeniden yapılandırır.<br />
l Niasinamid (B3 vitamini): Cildi<br />
yatıştırır, cilt tonu yönetimine<br />
katkıda bulunur ve koyu<br />
lekelerle mücadeleye yardımcı<br />
olur.<br />
8 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 9
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
Bir krem üç<br />
kullanım:<br />
Crème<br />
Fraîche<br />
de Beauté<br />
3-en-1<br />
Güzellik rutininizi tek bir tüpe<br />
sığdırabilmeyi ister miydiniz? Crème<br />
Fraiche de Beautè 3-en-1 3 Etkili<br />
Nemlendirici Krem ile bu mümkün.<br />
Botanik süt, tatlı badem yağı ve shea<br />
yağının hassas bir karışımını içeren<br />
krem, miktara ve uygulama yöntemine<br />
bağlı olarak 3 farklı kullanıma izin veren<br />
yenilikçi bir formüle sahip.<br />
48 Saat<br />
1<br />
Nemlendirici<br />
Krem: Sabah ve<br />
akşam yüzünüzü<br />
nemlendirmek için<br />
küçük bir damla<br />
uygulayın. Yüzün<br />
hassas bölgeleri<br />
ve göz çevresinde<br />
kullanımı uygundur.<br />
2 Makyaj<br />
Temizleme<br />
Sütü: Bir pamuk<br />
yardımıyla veya<br />
parmak ucunuzla<br />
2 damla uygulayın.<br />
Cilde masaj<br />
yapıldığında yağlı<br />
faz makyajı ve<br />
kirleri çıkarır. Suyla<br />
durulayın veya<br />
temizleme pediyle<br />
silin.<br />
3 Dolgunlaştırıcı<br />
Maske: Haftada<br />
bir veya iki kez<br />
kalın bir tabaka<br />
halinde yüz ve göz<br />
çevresine uygulayın.<br />
5 dakika bekletin<br />
ve ardından fazla<br />
ürünü temizleme<br />
pediyle çıkarın.<br />
Old Spice<br />
ile 48 saat<br />
süren ferahlığı<br />
yakalayın<br />
Erkek bakımı markası Old Spice’ın 48<br />
saat ferahlık sağlayan ürünleriyle, bahar<br />
ve yaz aylarında ferahlığınızı korumanız<br />
mümkün. Farklı kokulara sahip Old Spice<br />
serilerinde bulunan duş jelleri, stick ve<br />
sprey deodorantlar bahar ve yaz aylarının<br />
tazeleyiciliğini sürdürmenize yardımcı<br />
oluyor.<br />
Captain Duş Jeli, içerdiği misket<br />
limonu, bergamot ve ananas kokularıyla<br />
güne ferah bir başlangıç yapmanıza<br />
yardımcı oluyor. Captain Stick<br />
Deodorant ise kol altlarınızı gün boyu<br />
ferah tutuyor. Gün içerisinde değişken<br />
havaların bunaltıcı etkisinden kurtulmak<br />
ve ferahlamak için ise Captain Sprey<br />
Deodorant, 48 saat süren ferahlık etkisiyle<br />
erkeklerin kişisel bakım rutinlerine ortak<br />
oluyor.<br />
Collagen Vital Power ILE YENILENIN<br />
Collagen Vital Power, “Clean<br />
Label” (Temiz Etiket) onaylı,<br />
katkısız, saf balık kolajeni<br />
olmasının yanı sıra endokrin<br />
bozucu özelliği ve GDO<br />
içermemesiyle ön plana çıkıyor.<br />
Ürün, yüksek kolajen desteği<br />
ve tedavi edici özelliğiyle fark<br />
yaratıyor.<br />
Bütüncül yaşlanma karşıtı bir<br />
çözüm<br />
Vücuttaki kolajen yaşa bağlı olarak<br />
hem iç etkenler hem de dış etkenlerle<br />
azalıyor ve bunun sonucunda bağ dokuda<br />
sarkma, ince çizgilerin ve kırışıklıkların<br />
oluşması, lekelenmeler; saç ve tırnaklarda<br />
beyazlama, dökülmeler, kırılmalar;<br />
eklemlerde iltihaplanma, vücutta ağrılar<br />
meydana gelebiliyor. Collagen Vital Power,<br />
bütüncül yaşlanma karşıtı bir çözüm<br />
sunuyor ve düzenli kullanım sonucunda,<br />
patentli peptit formülü sayesinde<br />
vücudunuzun kendi kolajenini yeniden<br />
üretmesini tetikliyor.<br />
Ne gibi faydaları var?<br />
Collagen Vital Power, 9.756 mg net saf<br />
balık kolajen içeriğine sahip:<br />
l %60 oranında cildin nemini ve<br />
elastikiyetini artırıyor, cilt yoğunluğunu<br />
yeniliyor.<br />
l %30 oranında ince çizgileri, kırışıklıkları<br />
azaltıyor.<br />
l %25 oranında saç ve tırnak sağlığını<br />
güçlendiriyor.<br />
l %95 oranında eklemlerdeki kıkırdak<br />
hücrelerini yeniliyor.<br />
l %25 oranında kemik yoğunluğunu<br />
artırıyor.<br />
l %43 oranında iltihabı ve eklem ağrılarını<br />
azaltıyor.<br />
Yoğun ve performatik spor yapan kişilerde<br />
ise kasta oluşan sertliği, tendonlardaki<br />
travmaları onarıp ağrıyı ve ödemi azaltıyor,<br />
performansı iyileştiriyor. Mikrobiyata ve<br />
tokluğu düzenliyor, sindirim sisteminin<br />
iyileşmesini hızlandırıyor.<br />
10 HAZİRAN <strong>2023</strong> HAZİRAN <strong>2023</strong> 11
V<br />
GÜNDEM<br />
Cildimizi güneşin<br />
olumsuz etkilerinden<br />
korumanın 3 yolu<br />
Güneşe çıkarken bazı tedbirler almayı ihmal etmezsek<br />
güneşin cildimizdeki sıcacık dokunuşlarının tadını daha keyifli çıkarabiliriz. Neler mi yapabiliriz?<br />
Melek Yazıcı<br />
Yaz aylarını ve güneşi kim sevmez,<br />
kim güzel bir kumsalda doyasıya<br />
güneşlenmek istemez? Üstelik<br />
güneş vücudumuzun ihtiyacı olan D<br />
vitamininin doğal kaynağıdır, bağışıklık<br />
sistemine ve strese olumlu etkisi vardır,<br />
neşe ve mutluluk sebebidir…<br />
Ama eğer güneşlenirken gerekli<br />
tedbirler alınmazsa bu tatlı görünen<br />
aktivitenin tatsız sonuçları da olabilir.<br />
Çünkü güneş, UV (ultraviyole)<br />
ışınları içerir. Bu ışınlar cildin erken<br />
yaşlanmasına ve kırışmasına sebep olur.<br />
Uzun süreli ve yoğun olarak güneşin<br />
zararlı ışınlarına maruz kalmak cilt<br />
kanserine yakalanma riskini de artırır.<br />
Üstelik bu etkilerin büyük bölümü<br />
çocukluk ve ergenlik döneminde<br />
gelişir. Güneş ışınları ayrıca cildin<br />
kurumasının, cilt kızarıklıklarının, bazı<br />
cilt enfeksiyonlarının, cilt yanıklarının,<br />
leke oluşumunun, cilt esnekliğinin<br />
azalmasının ve cildin incelmesinin de<br />
sorumlusudur. Cildin nem dengesinin<br />
bozulması, mat ve sağlıksız bir<br />
görünüme bürünmesi de güneşin<br />
sebebiyet verdiği durumlardan biridir.<br />
BU SONUÇLARLA KARŞILAŞMAMAK İÇİN<br />
NELER YAPMALIYIZ?<br />
1 2 3<br />
Yüksek koruma faktörlü güneş<br />
koruyucular kullanmalıyız: Aslında<br />
güneş koruyucularını mevsim fark<br />
etmeksizin açık havaya çıktığımız her an<br />
kullanmalıyız. Ama yaz aylarının ayrı bir<br />
önemi var. Yüksek koruma faktörlü güneş<br />
koruyucular yaz aylarının vazgeçilmezi<br />
olmalı ve sık sık tekrarlanmalı. Bu<br />
ürünler cildi güneşin zararlı ışınlarından<br />
korumanın yanı sıra cilt yaşlanmasını<br />
önleyici içeriklere de sahip olabiliyor. Aynı<br />
zamanda bakım ürünü olma özellikleriyle<br />
cilt tonunu eşitleyip daha pürüzsüz bir<br />
görünüme kavuşmamızı da sağlayabiliyor.<br />
Seçim yapılırken suya dayanıklı olmalarına<br />
ayrıca önem vermek gerekiyor.<br />
Cildimizi nemlendirmeliyiz: Bu<br />
tedbir de elbette her gün ve her<br />
mevsim için geçerli. Ancak yaz<br />
aylarının bu noktada da önemi var, çünkü<br />
cildimiz güneş ışınlarının altındayken<br />
ve sonrasında daha fazla neme ihtiyaç<br />
duyuyor. Yoğun nemlendirme özelliğine<br />
sahip nemlendiriciler tercih etmeli ve<br />
güneşlendikten sonra mutlaka cildimize<br />
uygulamalıyız. Öte yandan cildimizi nemsiz<br />
ve susuz bırakmamak için su tüketimimizi<br />
artırmalıyız. Cildi neme doyurmak ve yaz<br />
aylarını olabilecek en az hasarla geçirmek<br />
için hyalüronik asit içerikli ürünlerle<br />
cildimize mezoterapi uygulamaları da<br />
yaptırabiliriz.<br />
Güneşte kalma süremizi kısıtlamalı<br />
ve kendimizi korumaya almalıyız:<br />
Yaz aylarında güneşin zararlı<br />
etkilerinin en yoğun olduğu saatlerin<br />
11.00-16.00 arası olduğunu hepimiz<br />
biliriz ama ne kadar uygularız tartışılır. Bu<br />
saatler arasında güneşe çıkmamaya, eğer<br />
çıkıyorsak tente veya şemsiye altında olmaya<br />
özen göstermeliyiz. Güneş koruyucusu<br />
uygulamanın yanı sıra geniş kenarlı şapka<br />
takmalı, doğal kumaştan yapılmış açık renk<br />
giysiler giymeliyiz. Basit ama önemli bir<br />
başka tedbir de güneşin zararlı ışınlarını<br />
filtreleyen bir güneş gözlüğü kullanmak. Bu<br />
sayede hem gözlerimizi korumuş hem de<br />
korumasız bir şekilde güneşe bakmaktan<br />
oluşacak göz çevresi kırışıklıklarını<br />
engellemiş oluruz.<br />
12 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 13
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Bella Eyes ile<br />
badem gözlere<br />
kavuşun!<br />
Güzelliğin simgelerinden biri olan badem gözlere görünür bir kesi ve iz olmadan Bella Eyes ameliyatıyla<br />
kavuşmak mümkün. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nun<br />
geliştirdiği ve dünya literatürüne soktuğu endoskopik bu yöntem, sadece badem şeklindeki çekik gözler<br />
yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda kaşları kaldırıyor ve şakakları geriyor. Üstelik dahası da var.<br />
Ayrıntıları dinlemek üzere Op. Dr. Ufuk Askeroğlu’nu <strong>Voyant</strong>’ta ağırlıyoruz.<br />
Melek Yazıcı<br />
Asena Damla Tanrısever<br />
Bella Eyes ameliyatını/yöntemini siz<br />
geliştirdiniz. Bella Eyes’in ne olduğunu<br />
öğrenebilir miyiz?<br />
Badem gözlerin en çok sahip olunmak<br />
istenen görünümlerden biri olduğunu<br />
söyleyebiliriz. Bella Eyes, badem şeklindeki<br />
çekik gözlere ulaşmak için geliştirdiğim<br />
ve endoskopik cerrahi yöntemiyle<br />
uyguladığım bir ameliyat. Bella Eyes, üç<br />
tekniği içeriyor: Kaşın dış kısmını kaldırma,<br />
şakak germe ve gözü çekik hale getirme.<br />
Aynı seansta şakak germeyle beraber kaş<br />
kaldırma da yaptığımızdan hastada daha<br />
güzel bir bakış sağlıyoruz. Aslında badem<br />
göz oluşturmak için göz kenarından kesi<br />
yapılarak uygulanan geleneksel bir yöntem<br />
var, ancak iz kalıyor. Endoskopik Bella Eyes<br />
ameliyatında ise yüzün görünen bölgesinde<br />
hiçbir kesi yapmıyoruz, dolayısıyla<br />
herhangi bir iz de olmuyor. Sadece saçın<br />
içinde 2 cm’lik bir kesi söz konusu; o<br />
bölgede saç dökülmesi gibi bir durum da<br />
kesinlikle yaşanmıyor ve hasta ameliyattan<br />
iki gün sonra saçlarını yıkayabiliyor.<br />
“BELLA EYES, DÜNYA<br />
LİTERATÜRÜNE GEÇMİŞTİR”<br />
Dünyada buna benzer teknikler var mı?<br />
Bella Eyes, dünya literatürüne geçmiştir.<br />
Bu teknikle ilgili makalem, Amerika’da<br />
çok önemli bir plastik cerrahi <strong>dergi</strong>sinde<br />
yayınlandı. Tamamen bana ait olan bir<br />
teknik; diğer tekniklerle karıştırılmaması<br />
lazım. Bella Eyes, şakak germe ameliyatı<br />
da kaş kaldırma ameliyatı da değil.<br />
Sosyal medyada gördüğümüz badem göz<br />
ameliyatları, genelde şakakları gererek<br />
gözlerin biraz daha çekik hale getirilmesi<br />
şeklinde sunuluyor; üstelik kalıcı da<br />
değil. Ya da yukarıda bahsettiğim gibi göz<br />
kenarından kesi yapılarak gerçekleştiriliyor.<br />
Bu yöntemde orta yüze müdahale de söz<br />
konusu sanırım, neredeyse tüm yüzü<br />
kapsıyor gibi. Bella Eyes ile yüzde nasıl<br />
bir değişim sağlıyorsunuz?<br />
Bella Eyes ameliyatında saçlı bölgede<br />
açtığımız tek bir kesiden gözün dış<br />
kısmına, elmacıkların yan kısmına kadar<br />
inerek gözleri, kaşı ve şakakları çekiyoruz.<br />
İşlemi bu şekilde sonlandırabiliyoruz<br />
aslında. Ancak hastamız biraz daha<br />
aşağıya inmemizi istiyorsa ve elmacıkları<br />
da aşağıdaysa aynı kesiden devam ederek<br />
nazolabial dediğimiz burundan dudağa<br />
inen çizgileri de yok edebiliyoruz. Bu da<br />
bana özel bir teknik ve literatürde “Trinity<br />
Lift” olarak geçiyor.<br />
Trinity Lift, tam olarak nasıl bir çözüm<br />
sunuyor?<br />
Orta yüzü kaldırmak için geliştirdiğimiz<br />
bir çözüm. Yüze daha güzel ve daha<br />
üçgen bir görünüm de sunabiliyoruz.<br />
14 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 15
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“YÖNTEMİMİ TANITMAK<br />
İÇİN BELLA EYES EĞİTİMİ<br />
VERMEYE KARAR<br />
VERDİM”<br />
Siz aynı zamanda hekimlere Bella Eyes<br />
eğitimleri veriyor, yönteminizi paylaşıyorsunuz.<br />
Eğitim vermeye nasıl karar verdiniz?<br />
Çok fazla Bella Eyes ameliyatı yaptım,<br />
makalesini de yazdım ve bu şekilde Bella<br />
Eyes tüm dünyada duyuldu. Ama badem göze<br />
ulaşmak amacıyla yanlış teknikle ameliyatlar<br />
yapıldığını da görüyordum. Ameliyatta çok<br />
fazla deri çıkartılıyor, dolayısıyla çok fazla<br />
da iz kalıyordu. Şöyle bir örnek vereyim:<br />
Sezaryen ameliyatlarında iz kalmaz, çünkü<br />
geniş bir dokuyu dikersiniz ama karın germe<br />
ameliyatlarında gergin dikildiğinden dolayı<br />
yara ayrışma eğilimdedir ve çok iz kalabilir.<br />
Yani çok fazla deri çıkartırsanız kötü izlerle<br />
karşılaşabilirsiniz. Yanlış teknik uygulayan<br />
ve endoskopi kullanmayan çok fazla hekim<br />
olduğunu fark ettiğimden dolayı yöntemimi<br />
tanıtmak için Bella Eyes eğitimi vermeye<br />
karar verdim. Amacım hem hekimlerin<br />
endoskopi kullanmasını hem de Bella Eyes<br />
tekniğini öğrenmesini sağlamaktı.<br />
Eğitimlerinize yabancı hekimler de katılıyor,<br />
değil mi? Geliştirdiğiniz yöntemle ilgili dünyaya<br />
bilgi vermek nasıl bir his?<br />
Yöntemimin dünyaya açılması ve<br />
Türkiye’nin isminin bu şekilde duyulması<br />
arzu ettiğim bir şeydi. Yılda bir kez<br />
gerçekleştirdiğim Bella Eyes eğitimine yurt<br />
içinden olduğu gibi Yunanistan, Norveç,<br />
Amerika gibi farklı ülkelerden de pek çok<br />
hekim katılıyor. Geliştirdiğim yöntemle ilgili<br />
olarak dünyaya bilgi vermek çok güzel bir his<br />
tabii ki. Mesleki tatmin dediğimiz şey aslında.<br />
Şunu da belirtmek isterim ki bu eğitimlerin<br />
herhangi bir maddi katkısı yok, tamamen<br />
mesleki tatmin ve prestij için hayata<br />
geçiriyorum.<br />
Aynı zamanda gözleri çok düşük hastalara<br />
çekiklik sağlıyor. Bella Eyes ile kombine<br />
ettiğimizde çekiklik oranını artırabiliyoruz.<br />
Yine tek kesiden giriyor, üç tane dikiş<br />
atıyor ve üç bölgeden elmacıkları<br />
kaldırıyoruz. İlk dikişi elmacıklardaki yağ<br />
tabakasını yukarıya kaldırmak, ikinci dikişi<br />
gözaltındaki boşluğu azaltmak, üçüncü<br />
dikişi gözleri biraz daha desteklemek<br />
amacıyla atıyoruz.<br />
“BELLA EYES, KALICI BİR<br />
AMELİYATTIR”<br />
Bella Eyes ameliyatı ne kadar sürüyor,<br />
genel anesteziyle mi yapılıyor, herhangi<br />
bir komplikasyonu var mı, etkisi ne kadar<br />
sürüyor?<br />
Bella Eyes ameliyatı genel anesteziyle<br />
hastane ortamında yapılıyor. Yaklaşık<br />
bir buçuk saat süren bir ameliyat. Hasta<br />
isterse bir gece hastanede kalabiliyor,<br />
tercih etmezse ameliyattan altı saat sonra<br />
taburcu edebiliyoruz. Onuncu gün<br />
itibariyle yüzdeki bütün ödemler gidiyor.<br />
Yüzün tamamen oturması ise bir buçuk<br />
iki ay kadar sürüyor. Bella Eyes, kalıcı<br />
bir ameliyattır, yani süresi yoktur. Ama<br />
tabii ki yaşlanmayla birlikte yüz yine de<br />
aşağıya doğru sarkacak ve ameliyatın<br />
etkisi de azalacaktır. Bununla birlikte<br />
şöyle düşünmek lazım: 40 yaşındasınız<br />
ve biz sizi bu ameliyatla 30 yaşınıza geri<br />
döndürdük; yaş almaya 30 yaşından devam<br />
ediyorsunuz ve yıllar içinde tekrar 40<br />
yaşına geleceksiniz.<br />
Ameliyatının öncesi ve sonrasında nelere<br />
dikkat etmek gerekiyor?<br />
Hastaların şeker ve tansiyon gibi kronik<br />
bir hastalığının olup olmadığına dikkat<br />
ediyoruz. Eğer kan sulandırıcı kullanıyorsa<br />
bunu kesiyoruz. Sadece bunda değil her tür<br />
ameliyattan önce kanama olmaması adına<br />
bitkisel çay gibi bitkisel katkı maddelerini<br />
de kesiyoruz. Bella Eyes ameliyatının büyük<br />
komplikasyonları yok. Ameliyat sonrasında<br />
hastanın yüzünde şişlik ve morarma<br />
olabiliyor ama bu da tamamen bünyeye<br />
göre değişen bir durum. Ancak ameliyat<br />
yanlış ellerde yapılırsa ufak tefek asimetriler<br />
olabilir. Bu nedenle endoskopik deneyimin<br />
olması şarttır; endoskopik cerrahi çok farklı<br />
bir cerrahidir.<br />
“ESTETİK ALGIM ÇOK FAZLADIR”<br />
l “Kuleli Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi mezunuyum. Uzmanlık alanı olarak plastik cerrahiyi istiyordum ama puanının<br />
çok yüksek olması gözümü korkutuyordu. Kazanamam diye düşünsem de çok çalışarak başardım. Estetik algım çok fazladır. Baktığım<br />
her insanın ufak tefek kusurlarını görürüm; aslında kötü bir özellik bu. Mesleğe başladığımda herkesi sanki ameliyat edecekmişim gibi<br />
değerlendirdiğimi fark ettim, yani estetik algım iyice açıldı diyebilirim.<br />
l Türkiye’de herkes burun ameliyatına odaklı, zaten en fazla yapılan estetik cerrahi operasyonu. Ama başka sorunlar çok geride kalmıştı<br />
bana göre. Örneğin, tombul yanaklılar için kimse ameliyat yapmıyordu veya düşük gözleri olanlar için badem göz ameliyatı yapılıyordu<br />
fakat hem komplikasyonları çoktu hem de sonuçları pek iyi değildi. Bunlara yönelince yeni teknikler bulmaya veya eskiden beri<br />
uygulananlara farklı bakış açıları geliştirmeye başladım. Genel estetik algımız burun ameliyatından çıktı artık. Trend endoskopik orta yüz<br />
germe, badem göz gibi uygulamalar; kaşlar kalkık, gözler çekik, yüz üçgen olacak gibi.”<br />
16 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 17
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Sizce badem göz neden bu kadar seviliyor?<br />
Gözlerin dış kısmının düşük olması<br />
kişide yorgun bir ifadeye neden oluyor.<br />
Daha dinamik, fresh ve canlı bir görünüm<br />
için de gözleri biraz çekmek gerekiyor.<br />
Badem göz bu görünümü sağladığından<br />
isteniyor ve seviliyor. Ama tabii ki herkese<br />
bu ameliyatı yapmıyoruz, örneğin gözünüz<br />
zaten çekikse ve siz daha fazla çekiklik<br />
istiyorsanız gözleriniz küçülebilir.<br />
“HER HEKİMİN YAPABİLECEĞİ BİR<br />
AMELİYAT DEĞİL”<br />
Türkiye’de sağlık turizminin büyük<br />
bir ivmesi var. Yepyeni yöntemler<br />
geliştirmenin sağlık turizmimiz üzerindeki<br />
etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Türkiye, plastik cerrahi açısından son<br />
derece başarılı bir noktada. Çok fazla<br />
ameliyat yaptığımız için hekimlerimiz<br />
deneyimli, ayrıca Türkiye çok ucuz.<br />
Bu nedenlerle sağlık turizminde çok iyi<br />
bir noktadayız. Ama Bella Eyes de her<br />
hekimin yapabileceği bir ameliyat değil,<br />
dolayısıyla yeni yöntemler tabii ki sağlık<br />
turizminde etkili. Aslında Bella Eyes’den<br />
önce bir başka patentli marka daha<br />
oluşturmuştuk. Bişektomi (yanak estetiği)<br />
eski bir ameliyattı, biz bunu Hollywood<br />
yanağı ismiyle tekrar popüler hale getirdik.<br />
Hollywood yanağının isim hakkı da tekniği<br />
de bize ait. Aslında kimsenin kullanmaması<br />
gerekiyor ama bütün hekimler kullandı.<br />
Sonrasında da Bella Eyes ameliyatını<br />
geliştirdik. İkisi de çok popüler. Trinity<br />
Lift yöntemimizi de bu noktada anmalıyız.<br />
Üzerinde çalıştığımız yeni bir yöntem<br />
olduğunu, bir iki ay içinde makalesinin<br />
yayınlanacağını da söyleyebilirim.<br />
Estetik kelimesinin sizin için anlamı nedir?<br />
Aslında hayatın her alanında estetik<br />
ve mükemmellik kavramlarını amaç<br />
edindiğimi söyleyebilirim. Her ne yaparsan<br />
yap, mutlaka fonksiyonel ve estetik<br />
anlamda mükemmel olsun! Bu benim<br />
mottomdur.<br />
OP. DR. UFUK ASKEROĞLU,<br />
BELLA EYES’İ NASIL<br />
GELİŞTİRDİ?<br />
“Geçmiş yıllarda bir yıl Amerika’da kaldım<br />
ve o dönemde endoskopik migren cerrahisini<br />
öğrendim. Türkiye’ye döndükten sonra<br />
sıklıkla endoskopik migren ameliyatı yaptım.<br />
Bu arada badem göz istediğini belirten<br />
hastalarım oldu. Yapılmakta olan badem göz<br />
ameliyatlarının komplikasyonlarını gördüm;<br />
kesi gözün kenarından yapıldığından dikiş<br />
izleri kalıyordu, göz sonrasında düşüyordu,<br />
ameliyat kalıcı değildi… Ne yapabileceğimi<br />
düşündüm ve endoskopik tekniği badem göz<br />
ameliyatına uygulayıp uygulayamayacağımı<br />
sorguladım. Sonuçta ortaya Bella Eyes<br />
ameliyatı çıktı. Bu yöntemi 2015 yılından bu<br />
yana uyguluyorum, 2018 yılında ise Bella<br />
Eyes literatüre girdi.”<br />
18 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 19
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Çiğdem Özden; sağlıklı beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın, sigara<br />
ve alkol tüketimini sınırlandırmanın, düzenli sağlık kontrolleri yaptırmanın, stresi yönetmenin ve sosyal<br />
etkileşimde bulunmanın daha iyi yaş almanın temel unsurları olduğunu belirtiyor. “Dış görünümümüzü<br />
belirleyen en önemli unsur cildimizdir” diyor ve düzenli cilt temizliğinin, nemlendirici ve güneş koruyucu<br />
kullanımının da daha iyi bir cilt görünümü için temel adımlar olduğunu söylüyor. Tüm bunlara rağmen<br />
cildin doğal bir yaşlanma süreci var. Bu süreç dahilinde ciltte kırışıklıklar, sarkmalar ve renk değişiklikleri<br />
meydana gelebiliyor. Daha iyi yaş almak için erken dönemde cilt kalitesine yönelik tedaviler yaptırmak<br />
ve sonrasında onu korumak gerektiğini de vurgulayan Dr. Çiğdem Özden, “30 yaşından sonra gençliği<br />
korumak açısından mutlaka medikal estetik uygulamalarından ihtiyaca göre faydalanmak lazım”<br />
açıklamasında bulunuyor.<br />
Melek Yazıcı<br />
Asena Damla Tanrısever<br />
Daha iyi yaş<br />
almak için neler<br />
yapmalıyız?<br />
Daha iyi yaş almak kadın erkek herkesin<br />
hayali, yaşlanmak kelimesini ise<br />
sevmiyoruz. Peki, bunu sağlamak için<br />
neler yapmalıyız?<br />
Cilt kalitemiz 30’lu yaşlardan sonra<br />
bozulmaya başlıyor. Kişiden kişiye<br />
değişiklik gösterse de yapılan araştırmalar<br />
ortalama olarak belirttiğim yaş grubu<br />
itibariyle yapım yıkım dengesinin<br />
aleyhimize çalışma durumuna geçtiğini<br />
gösteriyor. Bu yıkımı azaltacak tedaviler<br />
yapılması ise cilt kalitesinin olduğu yerde<br />
kalmasını sağlıyor. Biz bu nedenle, cilt<br />
korumasına erken yaşlarda, yani henüz<br />
sonuçlar ortaya çıkmadan önce başlanması<br />
gerektiğini her zaman söylüyoruz. Çünkü<br />
nihayetinde cilt altındaki bozulmaların<br />
sonuçlarını görmemiz yaklaşık 10 yılımızı<br />
alıyor. Daha iyi yaş almak için erken<br />
dönemde cilt kalitesine yönelik tedavileri<br />
yaptırmak ve sonrasında onu korumak<br />
gerekiyor. Kişi belli bir yaşa gelinceye<br />
kadar hiçbir şey yapmamış ise bu kez daha<br />
kapsamlı tedaviler uygulayarak onu daha<br />
iyi hale getirmeye çalışıyoruz.<br />
“HERKESE MUTLAKA<br />
MEZOTERAPİYİ ÖNERİYORUM”<br />
Daha iyi yaş alınması yönünde en çok<br />
hangi tedavileri uyguluyorsunuz?<br />
Cildi genç tutan kolajenin azalmasını<br />
ve cildi besleyen hücrelerin yaşlanmasını<br />
önlemek için herkese mutlaka mezoterapiyi<br />
öneriyorum. Mezoterapi; cilt altına küçük<br />
dozlarda özel karışımlar enjekte ederek cilt<br />
sağlığını iyileştirmek, yaşlanma belirtilerini<br />
azaltmak, saç dökülmesini önlemek<br />
veya azaltmak, selülit görünümünü<br />
azaltmak gibi amaçlarla kullanılan tıbbi<br />
bir yöntemdir. Herkesin ihtiyaçları farklı<br />
olsa da mezoterapi temel ihtiyaçtır. 30<br />
yaşından sonra gençliği korumak açısından<br />
mutlaka medikal estetik uygulamalarından<br />
ihtiyaca göre faydalanmak lazım. Bununla<br />
birlikte akne gibi sorunları tedavi etmek<br />
için 18 yaş ve üstüne de mezoterapi<br />
uyguluyorum. Belli bir yaştan sonra ise<br />
yağ kayıpları oluyor ve onları da yerine<br />
koymak gerekiyor; bu durumda da dolgu<br />
uygulamaları devreye giriyor.<br />
Yaşlanmada genetiğin çok etkisi var mı?<br />
Ne yaparsak yapalım genlerimiz<br />
yaşlanmaya kodlanmış. Belli bir yaştan<br />
sonra cilt yaşlanmaya ve beslenmesi yetersiz<br />
kalmaya başlıyor. Ama genetiğin kesinlikle<br />
çok büyük etkisi var. Bazı insanlar genetik<br />
olarak daha yavaş yaşlanırken, diğerleri<br />
daha hızlı yaşlanabiliyor. Örneğin, cilt<br />
elastikiyeti, kolajen üretimi, kırışıklık ve<br />
ince çizgi oluşumu gibi faktörlerde genetik<br />
faktörler önemli bir rol oynayabiliyor. Öyle<br />
ki bazen 60 yaşındaki bir hastanın cilt<br />
kalitesi, 30 yaşındaki bir hastanınkinden<br />
daha iyi olabiliyor. Bununla birlikte<br />
kişinin genetiği ne kadar iyi olursa olsun<br />
genel olarak ileri yaşlarda cilt kalitesi<br />
30’larımızdaki gibi olmuyor. İşte bu<br />
nedenle düzenli tedavi yaptırmanın<br />
önemini sürekli vurguluyorum.<br />
Gıdının varlığı da yüze yorgun ve yaşlı<br />
görünüm kazandıran bir unsur. Gıdıyı<br />
eritmede ne tür bir yol izliyorsunuz?<br />
Kilo alımına bağlı olarak gıdı bölgesinde<br />
yağ birikimi olan çok hasta geliyor, sonuçta<br />
zayıf bir kişide nadiren gıdı olur. Bu bir<br />
bölgesel yağlanma sorunu olduğundan<br />
tedavisi daha kolay. Tecrübelerimle<br />
oluşturduğum tedavi planında birinci<br />
şartım, kişinin beslenmesine dikkat etmesi.<br />
Gıdı eritmede genelde üç seanslık bir tedavi<br />
planlıyorum. Hasta eğer beslenmesine<br />
dikkat etmişse ikinci seanstan sonra etkisini<br />
görmeye başlıyor, hatta bazı hastalarda<br />
üçüncü seansa ihtiyaç duymuyorum.<br />
Gıdıda yağ miktarı fazla değilse, tek<br />
seansta bile sonuç alabiliyorum. Ama hasta<br />
beslenmesine dikkat etmezse tedavi bir<br />
seans daha uzuyor.<br />
“TEMEL FELSEFEM DOĞALLIĞI<br />
KORUMAKTIR”<br />
Daha iyi yaş almak, sanki biraz da<br />
doğallığın olabildiğince korunduğu bir<br />
bakış açısını içeriyor. Sizce de öyle mi?<br />
Bir hekim olarak temel felsefem<br />
doğallığı korumaktır. Kişiye özgü tedavi<br />
planı yapılmalıdır. Her bireyin yüz yapısı,<br />
cilt tipi ve estetik ihtiyaçları farklıdır.<br />
Yüzü değiştirmeden olduğundan daha iyi<br />
görünmesini ve cilt kalitesinin artmasını<br />
sağlamayı çok önemli buluyorum. Zaten<br />
insanlar aslında değişmek istemiyor,<br />
sadece eskiye dönmek istiyor. Ayrıca<br />
medikal estetik uygulamalarında dozaj<br />
önemlidir. Dozajlar, kişinin ihtiyacına<br />
göre belirlenmeli ve mümkün olduğunca<br />
azaltılmalıdır. Ben sadece yüzün altın<br />
oranını bozduğunu düşündüğüm noktalara<br />
ufak müdahaleler yapıyorum. Mimikleri<br />
çok kullanmaya bağlı kırışıklıklar<br />
oluşabiliyor, bunları mutlaka botoksla<br />
tedavi etmek lazım. Ama tabii ki yüzü<br />
değiştirmeden ve kesinlikle doğallığını<br />
koruyacak şekilde.<br />
Daha iyi yaş almaya yönelik gündelik<br />
yaşam önerileriniz nelerdir?<br />
Cilt bir bütündür ve önemli bir<br />
organımızdır. Dış görünümümüzü<br />
belirleyen en önemli unsur cildimizdir.<br />
Cildin sağlığını ve kalitesini korumaya<br />
yönelik en önemli etken ise bence sağlıklı<br />
beslenmedir. Kişi, önce beslenmesine<br />
dikkat edecek. Stresten uzak durulması<br />
20 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 21
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“HİÇ KİMSE YÜZÜMÜN DEĞİŞTİĞİNİ YA DA<br />
FARKLILAŞTIĞINI SÖYLEMİYOR”<br />
“Kişisel bakımımda mezoterapiyi asla ihmal etmiyor, düzenli aralıklarla uyguluyorum.<br />
Dezavantajımın medikal estetik uygulamalarına biraz geç başlamam olduğunu<br />
söyleyebilirim. Böyle olunca yüzümde yağ kayıpları meydana geldi; bu nedenle minik<br />
dolgu uygulamalarından destek alıyor, 20’yi yaşlardaki yağ oranlarına ulaşmak için azalan<br />
yağ pedlerini dolduruyor, dudak dolgusu yapıyorum. Bu uygulamaların çoğunu kendime<br />
ben uyguluyorum. Ama hiç kimse yüzümün değiştiğini ya da farklılaştığını söylemiyor.<br />
Neredeyse herkes gibi botokstan da yararlanıyorum, çünkü kırışıklıkları engellemek için<br />
botoks dışında bir alternatifimiz yok. Ayrıca botoks en sevdiğim tedavi, sonucunu da<br />
hemen görüyoruz.”<br />
22 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
gerekiyor, çünkü stres cildi yaşlandırıyor<br />
ve maalesef hepimiz yaşıyoruz. İstanbul’da<br />
(veya diğer büyük şehirlerde) yaşamak,<br />
kirli hava solumak demek. Hava kirliliğinin<br />
negatif etkileri var ve toksik etkilere<br />
herkes maruz kalıyor. Bunun dışında<br />
sigara ve alkol tüketimi de cildi olumsuz<br />
etkiliyor. Yapılan araştırmalara göre cildin<br />
yaşlanmasının en büyük nedenlerinden biri<br />
de güneşin ultraviyole ışınları. Toparlamak<br />
gerekirse daha iyi yaş almak için kişinin<br />
gündelik yaşamında bazı önlemler alması;<br />
beslenmesine dikkat etmesi, cildine zarar<br />
verecek etkenlerden uzak kalması, en<br />
azından düzenli olarak güneş koruyucusu<br />
kullanması lazım.<br />
“MEZOTERAPİYİ VÜCUTTA DA<br />
ÇOK KULLANIYORUM”<br />
Daha iyi yaş alma denildiğinde daha çok<br />
yüz bölgesi aklımıza gelse de bedenimizin<br />
estetik ve fit görünmesi de çok önemli.<br />
Beden yaşlanmasını geriletmek için hangi<br />
uygulamaları tercih etmek gerekiyor?<br />
Vücudumuz için de cilt kalitesini<br />
artırmaya yönelik uygulamalar son derece<br />
önemli. Ben mezoterapiyi vücutta da çok<br />
kullanıyorum. Özellikle günümüzün<br />
sağlıksız beslenme koşullarından<br />
dolayı birçok kişide selülit ve bölgesel<br />
yağlanmalar görüyoruz. Düzenli uygulanan<br />
mezoterapiyle selülitin ortadan kalkmasını<br />
sağlıyoruz. Bölgesel yağlanmalarda da dört<br />
beş seansta ciddi bir fark oluşturuyoruz.<br />
Ama burada da dikkat edilmesi gereken<br />
nokta yine sağlıklı beslenme. Kişi<br />
beslenmesine dikkat etmediği sürece biz<br />
hangi uygulamayı yaparsak yapalım ancak<br />
bir yere kadar faydası oluyor.<br />
Medikal estetik alanındaki gelişmeler<br />
o kadar hızlı ki günümüzün gençlerini<br />
“yaşsız” bir gelecek bekliyor. Ama tabii<br />
ki bunu isteyenlerin bugünden alması<br />
gereken tedbirler de olacaktır. Bu anlamda<br />
gençlere neler tavsiye edersiniz?<br />
Gençlere, cilt sağlıklarını korumak<br />
için önlemlerini bugünden almalarını<br />
öneririm. Kişiler genellikle yaşlanma<br />
belirtileri ortaya çıktıktan, yüz kırıştıktan<br />
ve sarkmaya başladıktan sonra medikal<br />
estetik uygulamalarına başvuruyor. Oysa<br />
40 yaşından sonra, yani sonuçlar ortaya<br />
çıktığında yapılan tedaviler çok daha zor<br />
oluyor. Elbette tedavi planları kişiye göre<br />
değişiyor; 20 yaşındaki birine yaptığım<br />
tedaviyle 30 yaşındakine yaptığım farklı.<br />
Ama en önemlisi erken başlamak. Tedavi<br />
düzenli ve belli aralıklarla yapıldığı zaman<br />
cilt kalitesindeki bozulmayı önemli ölçüde<br />
durdurmuş oluyoruz. Gençlere ayrıca<br />
sağlıklı beslenmelerini ve mutlaka düzenli<br />
egzersiz yapmalarını tavsiye ederim.<br />
Elinizde sihirli bir değnek olsa insanlarda<br />
estetik anlamda neyi değiştirmek isterdiniz?<br />
Araştırmalara göre bir insanın güzel<br />
olarak tanımlanmasında cilt güzelliğinin<br />
payı, yüzde 50. Eğer elimde bir sihirli<br />
değnek olsaydı insanların cildinin çok güzel<br />
görünmesini sağlardım. Diğer konular da<br />
tabii ki önemli ama cilt kalitesi kadar değil.<br />
YAZ AYLARINDA CİLDİ KORUMAK<br />
İÇİN NELER YAPILABİLİR?<br />
Önümüz yaz. Güneşin, nemin, sıcağın<br />
cildimiz üzerinde pek çok etkisi var. Yaz<br />
aylarında cildimizi korumak için nelere<br />
dikkat etmeliyiz?<br />
Yaz ayları, güneşin, nemin ve sıcaklığın<br />
cildimiz üzerinde pek çok etkisi olduğu<br />
zamanlardır. Bu nedenle, cildimizi<br />
korumak için birkaç önemli faktöre<br />
dikkat etmek gerekir. Güneş ışınlarından<br />
korunmak için yüksek koruma faktörlü bir<br />
güneş koruyucu kullanmalıyız ve güneş<br />
ışınlarının en yoğun olduğu saatlerde<br />
güneşe çıkmaktan kaçınmalıyız. Sıcak<br />
ve nemli hava cildimizi kurutabilir, bu<br />
nedenle cildimizi nemli tutmak için<br />
hafif bir nemlendirici kullanabiliriz. Gün<br />
boyunca yeterli miktarda su tüketmek de<br />
cildimizi nemli tutmamıza, ayrıca şapka<br />
ve güneş gözlüğü takmak, uzun kollu<br />
kıyafetler giymek güneş ışınlarından<br />
korunmamıza yardımcı olur. Düzenli<br />
cilt bakımı yapmak da cildimizi sağlıklı<br />
tutmamızı destekler. Tüm bu faktörlere<br />
dikkat etmek cildimizin sağlıklı ve genç<br />
görünmesine yardımcı olacaktır. Bu arada<br />
yaza hazırlık amacıyla tabii ki medikal cilt<br />
uygulamaları da tavsiye ediyoruz. Ben, yaz<br />
aylarında cildi korumak için mezoterapi<br />
tedavi planı öneriyorum. Seçtiğim ürünler<br />
yaş grubuna göre değişiyor ama bu tedavi<br />
planını uygulayanlar cilt kaliteleri iyi bir<br />
şekilde yaza giriyor ve cilt hasarlanmaları<br />
minimuma iniyor. Bu tedavi planının<br />
yazın hemen öncesinde değil, ocak<br />
ayından itibaren başlanarak belli seanslarla<br />
uygulanması gerekiyor.<br />
“ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ RESİM YAPIYOR VE BUNUN MESLEĞİME BÜYÜK KATKISI<br />
OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”<br />
l “Tıp fakültesinden 1996 yılında mezun oldum. Bir süre acil hekimliği yaptım; zevkli ve tatminkâr olsa da gerçekten çok yorucuydu. Ama<br />
acil hekimliği bana çok şey kattı, hatta medikal estetik hekimliğindeki el becerilerimi oradan kazandığımı düşünüyorum. Daha sonra ise<br />
aile hekimi olarak çalıştım.<br />
l Medikal estetik alanı bence her hekimin, özellikle kadın hekimlerin çok ilgi duyduğu bir alan. Ben ilk olarak mezoterapi eğitimi aldım.<br />
Ondan sonra medikal estetiğe daha fazla ilgi duymaya başladım. Son on yıldır medikal estetik alanında çalışıyorum. Eğitimlerimi halen<br />
sürdürüyorum; örneğin, şu anda İtalya’da eğitim alıyorum. Dünya’nın ve Türkiye’nin önemli hekimlerinden eğitim alarak tekniklerini<br />
görmek istedim, çünkü kendi tekniğinizi pek çok kişinin tekniğini gördükten sonra geliştiriyorsunuz.<br />
l Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, çok kültürlü, tarihi, sanat eserlerinden zengin ve binlerce motifin ahenkle dans ettiği Mardin’de<br />
doğdum ve büyüdüm. Bu zenginliğin içinde yaşarken pek fark edemiyorsunuz ama daha sonradan değerini çok iyi anlıyorsunuz. Her yer<br />
sanat eserleriyle dolu; büyüdüğüm ev, yaşadığım sokak, yürüdüğüm yol… Bence bu sanata olan ilginizi artırıyor. Ben çocukluğumdan<br />
beri resim yapıyor ve bunun mesleğime büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Sanatla uğraşanlar, insan yüzünü farklı bir bakış açısıyla<br />
değerlendiriyor. Bunda Mardin’in bana olan katkısı çok önemli. Böylesine sanatsal, etnik ve dini farklı kültürlerin bir arada olduğu bir<br />
şehirde doğup büyüdüğünüzde insanları daha iyi tanıyabiliyorsunuz. Farklı kültürlerden insanlarla etkileşim kurarak farklı estetik<br />
tercihleri anlamak ve bu tercihlere uygun tedaviler sunmak mümkün olabiliyor. Uygulama yapmanın yanı sıra insanları anlamayı, ne<br />
istediklerini bilmeyi, onlara buna göre yaklaşmayı değerli buluyorum.”<br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 23
V<br />
ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />
Medikal estetik uygulamalarının daha çok kadınlar için olduğu algısı çoktan yıkıldı.<br />
Artık erkekler de dolgu, botoks, mezoterapi, gençlik aşısı başta olmak üzere pek çok uygulamayı<br />
severek yaptırıyor. Biz de özel günlerde annesine babasına “güzellik” hediye etmek isteyenlere<br />
uygun seçenekleri paylaşmak istedik.<br />
Melek Yazıcı<br />
Hem kadınların<br />
hem erkeklerin<br />
severek kullandığı<br />
medikal estetik<br />
uygulamaları<br />
JAWLINE DOLGUSUYLA<br />
DAHA BELİRGİN BİR ÇENE<br />
HATTINA KAVUŞUN<br />
Uzun yıllardır kullanılıyor olsa da jawline (çene hattı) dolgusu, artık pek<br />
çok kişi için vazgeçilmez bir konuma gelmiş bulunuyor, çünkü çene hattının<br />
yüz güzelliğinde önemli bir yeri bulunuyor. Jawline dolgusuyla da bu bölge<br />
çok daha belirgin ve estetik bir hale getirilebiliyor.<br />
Jawline dolgusu, çenenin ucundan kulağın alt kısmına kadar uzanan<br />
bölgeye uygulanıyor. Kadınlarda çene hattı ve çeneyle gıdının birleştiği nokta<br />
daha belirgin kılınırken, erkeklerin çene köşesi netleştiriliyor ve genişletiliyor.<br />
Bunun sebebi de kadınların ve erkeklerin gerek kemik yapılarının gerekse<br />
dokularının farklı olması.<br />
GIDI SARKMALARI DA TOPARLANABİLİYOR<br />
Jawline dolgusu çene hattı konturunu düzeltirken, özellikle orta yaş ve<br />
üzeri grupta büyük rahatsızlık yaratan gıdı sarkmasını toparlıyor, boyun<br />
bölgesine de olumlu etki ediyor. Temelde ise jawline dolgusu, 18 yaş<br />
üzerindeki herkese uygulanabiliyor. Sonuç olarak yüzün alt kısmı jawline<br />
dolgusuyla çok daha estetik bir görünüme kavuşturuluyor.<br />
ETKİ SÜRESİ ÜRÜNÜN İÇERİĞİNE GÖRE DEĞİŞİYOR<br />
Jawline dolgusunda hyalüronik asit veya kalsiyum hidroksiapatit içerikli<br />
ürünler kullanılıyor. Dolgunun etkisi de kullanılan içeriğe göre değişiyor:<br />
Hyalüronik asitli bir dolgu tercih edilmişse bunun etkisi 12-16 ay süresince,<br />
kalsiyum hidroksiapapit içerikli dolgunun etkisi ise 24 aydan fazla devam<br />
ediyor.<br />
Bu işlem, beş dakika gibi kısa bir sürede yapılıyor. İşlem öncesinde<br />
uygulama yapılacak bölgeye anestezik etkili krem sürülüyor. Ağrı ve acı düzeyi<br />
düşük olan jawline uygulamasından sonra hasta gündelik yaşamına hemen<br />
dönebiliyor. Bazı hastalarda morluk veya şişlik oluşabilse de bu da bir iki gün<br />
içinde geçiyor.<br />
24 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 25
V<br />
ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />
GENÇLİK AŞISIYLA DAHA GENÇ VE GÜZEL BİR<br />
CİLT SİZİ BEKLİYOR<br />
Gençlik aşısının temel işlevini cilt<br />
güzelliğini ve gençliğini daha uzun süre<br />
korumak olarak özetleyebiliriz. Detaya<br />
indiğimizde ise yaşın ilerlemesiyle birlikte<br />
parlaklığını ve canlılığını yitiren cilt,<br />
gençlik aşısıyla tazeleniyor ve canlı bir<br />
görünüme kavuşuyor; kırışıklık, sarkma,<br />
lekelenme gibi problemlerle vedalaşıyor<br />
ve yoğun olarak nemleniyor. Ayrıca<br />
alın çizgilerinin giderilmesinde, gıdı<br />
sarkmalarının toparlanmasında, boyun<br />
bölgesindeki yaşlanma belirtilerinin<br />
azaltılmasında gençlik aşısı önemli bir<br />
görev üstleniyor. Gençlik aşısının dekolte<br />
ve el üstü bölgesinin gençleştirilmesinde de<br />
etkili olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Aşı,<br />
tüm bu etkilerini hyalüronik asit, peptitler,<br />
aminoasitlerden (vb.) oluşan yoğun<br />
içeriğiyle gerçekleştiriyor.<br />
Adının hakkını veren gençlik aşısı, 30<br />
yaş ve üzerindeki kadınlara da erkeklere<br />
de uygun bir yöntem. Sadece hamilelere<br />
uygulanmıyor. Genelde üç dört seansta<br />
tamamlanan gençlik aşısının kısa süreli<br />
etkileri birkaç günde ortaya çıksa da tüm<br />
etkilerinin görülmesi üç ayı bulabiliyor,<br />
kalıcılığı ise 12 aya kadar devam edebiliyor.<br />
Yani pek çok medikal estetik uygulaması<br />
gibi belirli aralıklarla yinelenmesi gerekiyor.<br />
Gençlik aşısı, cilde anestezik krem<br />
sürülmesinin ardından enjeksiyon<br />
aracılığıyla uygulanıyor. Tüm işlem<br />
ortalama 15 dakika sürüyor. İşlem<br />
sonrasında hafif bir kızarıklık dışında<br />
komplikasyon görülmüyor, hasta<br />
uygulamanın ardından gündelik yaşamına<br />
dönebiliyor.<br />
ÖRÜMCEK<br />
AĞI<br />
UYGULAMASIYLA<br />
YÜZÜNÜZÜ<br />
GENÇLEŞTİRİN<br />
Yaşın ilerlemesine bağlı olarak,<br />
aynı zamanda sağlıksız beslenme<br />
alışkanlığı ve çevresel koşullar<br />
nedeniyle yüz bölgesinde oluşan<br />
ince kırışıklıkları, hafif ve orta<br />
düzeydeki sarkmaları gidermek<br />
için tercih edilen bir yöntem<br />
de örümcek ağı uygulaması.<br />
Cilt altında kolajen üretimini<br />
artıran bu yöntem hem kadınlar<br />
hem de erkekler için son derece<br />
uygun. Örümcek ağı uygulaması<br />
sayesinde kırışıklıklardan ve<br />
sarkmalardan kurtulmanın yanı<br />
sıra cildin kalitesinin artırılması,<br />
yüze daha yaşlı bir görünüm veren<br />
yorgun ifadenin giderilmesi, kaşların<br />
kaldırılması, yüz ovalinin ortaya<br />
çıkarılması, çene hattının daha<br />
belirgin hale getirilmesi, boyun çizgi<br />
ve halkalarının ortadan kaldırılması<br />
da mümkün olabiliyor. Sonuç itibariyle<br />
görünür bir gençleşme sağlanıyor.<br />
Uygulamaya “örümcek ağı”<br />
denmesinin sebebi ise eriyebilen medikal<br />
iplerin ince uçlu iğneler aracılığıyla cilt<br />
altına yerleştirilmesi, cilt altının aynı bir<br />
örümcek ağı gibi işlenmesi. Bu medikal ipler<br />
kolajen üretimini artırırken bir yandan da cildi<br />
sıkılaştırıyor.<br />
Yüzde estetik ameliyata yakın bir<br />
toparlanma sağlayan örümcek ağı uygulaması,<br />
lokal anesteziyle bir saatlik sürede<br />
gerçekleştiriliyor. Sonrasında hafif morluklar<br />
dışında herhangi bir komplikasyon görülmüyor.<br />
Uygulamanın etkisi yaklaşık üç hafta sonra net<br />
olarak ortaya çıkmaya başlıyor, iki yıla kadar<br />
da sürebiliyor. Bu yöntem, yüzünde son<br />
derece etkili bir gençleşme isteyen<br />
ama ameliyat olmaktan<br />
çekinenleri mutlu<br />
ediyor.<br />
26 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 27
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Saçlarımızın yıpranmasına, azalmasına,<br />
ışıltısını kaybetmesine sebep olan faktörler<br />
nelerdir?<br />
Genetik faktörün saçların yapısında<br />
mutlaka bir rolü var ama genetik her<br />
şey demek değil. Saç sağlığı aslında<br />
bir bütünün sonucu. Beslenmemiz,<br />
kullandığımız şampuanlardan saç<br />
spreylerine kadar kimyasallar, saça<br />
uyguladığımız ısıl işlemler, hormon ve<br />
vitamin seviyelerimiz, çevre kirliliği gibi<br />
pek çok unsur bir bütün olarak saçımızı<br />
etkiliyor. Günümüzde, özellikle bu<br />
dönemde herkes çok stresli ve stresin de<br />
saç üzerinde olumsuz etkileri söz konusu.<br />
Pandemi döneminde ve sonrasında da<br />
Covid-19’a bağlı olarak saç dökülmelerinde<br />
çok miktarda artış oldu.<br />
“Saç konusu<br />
kişiseldir”<br />
Yıpranan, dökülen, azalan ve canlılığını kaybeden saçlar pek<br />
çoğumuzun sorunu. Onlara can kaynağı sunmak isteyenler<br />
için saç mezoterapisi odağında Dermatoloji ve Kozmetoloji<br />
Uzmanı Dr. İrem Hengirmen Acu’yu <strong>Voyant</strong>’ta ağırlıyoruz.<br />
Saç sağlığının bir bütünün sonucu ve kişisel olduğuna dikkat<br />
çeken, saç mezoterapisini ise “bir bahçeyi gübrelemeye”<br />
benzeten Dr. İrem Hengirmen Acu, “Bu işlem hem saçı<br />
içeriden besler hem de incelen saç tellerinin daha canlı, daha<br />
güçlü hale gelmesine yardımcı olur” diyor.<br />
Melek Yazıcı<br />
Asena Damla Tanrısever<br />
“HAZIR BİR KOKTEYLDİR”<br />
Saç mezoterapisinin saçların yıpranmasını<br />
engellemekteki rolü nedir, nasıl bir<br />
işlemdir?<br />
Saç mezoterapisini bir bahçeyi<br />
gübrelemek gibi düşünebiliriz. Saçın<br />
ihtiyacı olan bütün vitaminleri, proteinleri,<br />
nem veren hyalüronik asidi içeren hazır bir<br />
kokteyldir. Uygulamayı çok küçük iğnelerle<br />
yapar, kokteyli ortalama 1 cm’lik aralarla<br />
saç köklerine enjekte ederiz. Bu işlem<br />
hem saçı içeriden besler hem de incelen<br />
saç tellerinin daha canlı, daha güçlü hale<br />
gelmesine yardımcı olur.<br />
Saçtaki hangi problemler saç<br />
mezoterapisiyle giderilebilir?<br />
Aslında tüm saç problemlerinde saç<br />
mezoterapisini kullanabiliriz. Seyrelme,<br />
incelme, güçsüzleşme… Saç mezoterapisinin<br />
bu sorunların hepsinin çözümünde faydası<br />
vardır. Aynı zamanda saç mezoterapisini PRP,<br />
kök hücre, ilaç tedavisi gibi diğer tedavilerle<br />
de kombinleyebiliriz. Çünkü mezoterapi<br />
buna çok uygun ve hepsiyle iyi geçinen bir<br />
tedavi yöntemidir.<br />
“SAÇ MEZOTERAPİSİ, 18 YAŞ VE<br />
ÜSTÜ HERKESE UYGULANABİLİR”<br />
Saç mezoterapisi kimler için uygundur,<br />
hangi yaştan itibaren yaptırılmalıdır?<br />
Genelde uyguladığımız tüm işlemlerde<br />
kişilerin reşit, yani 18 yaş ve üstü<br />
olması gerekir. Saç mezoterapisi de saç<br />
problemi yaşayan 18 yaş ve üstü herkese<br />
uygulanabilir, tabii ki saç yapısı uygunsa.<br />
Önce kişinin saç analizini yapar; saç<br />
köklerinin sağlam olup olmadığına, hâlâ<br />
yaşayıp yaşamadığına bakarız. Eğer saç<br />
kökleri yaşıyorsa tedavi sürecini başlatırız.<br />
Kök yaşadığı sürece saç mezoterapisi ileri<br />
yaş grubunda da işe yarar. Eğer kişide<br />
halk arasında “saçkıran” diye bilinen<br />
halka halka dökülmeler varsa 18 yaş<br />
kuralını esnetebiliriz, çünkü saçkıran çok<br />
erken yaşlarda da görülebiliyor. Velisinin<br />
28 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 29
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“UZMANLIĞIMI DERMATOLOJİDE YAPMAM PLANLI BİR<br />
HAREKETTİ”<br />
l “Küçüklüğümden beri evde yağları karıştırma, bitkisel ürünlerle ilgilenme yönünde<br />
bir merakım vardı. Tıp fakültesine dermatoloji alanını seçme ve sonrasında klinik<br />
açma kararıyla başladım, yani uzmanlığımı dermatolojide yapmam planlı bir hareketti.<br />
Sonrasında dermatolojiye GETAT’ı (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp) da ekledim. GETAT’ta<br />
bütüncül yaklaşımlar, daha doğal ve bitkisel tedavilerle bağışıklık destekleri, ağrı ve<br />
madde bırakma tedavileri yapabiliyorum. Elim bu şekilde biraz daha güçlendi.<br />
l Aynı zamanda kozmetoloji uzmanıyım. Kozmetolojide ana hedef, yaşlanmamak ya da<br />
kişiden başka bir kişi yaratmak değil, güzel yaş almaktır. En güzel ve en sağlıklı halimizle<br />
yaş almak için cerrahi işlem olmadan, gündelik hayatımıza hemen geri dönebileceğimiz<br />
uygulamalarla, ufak dokunuşlarla kişileri daha mutlu hale getirmeye çalışıyorum.”<br />
imzasıyla beraber saç mezoterapisi<br />
uygulayabiliriz, çünkü böylesi bir<br />
durumdan kişinin psikolojisi de çok<br />
etkileniyor ve sadece reşit olmadığı için<br />
tedaviyi bekletmek doğru olmuyor.<br />
Kadınlar, saç mezoterapisini daha çok<br />
hangi sebeplerle yaptırıyor? Örneğin,<br />
genç kadınlar bile saç azalması problemi<br />
yaşayabiliyor, saç mezoterapisi bu<br />
problemi de başarıyla giderebiliyor mu?<br />
Saç mezoterapisi kadınlardaki saç<br />
azalması problemini başarıyla giderebiliyor.<br />
Kadınların yaşadığı bir başka problem de<br />
ön saç bölgelerinin açılması. Yüzü gergin<br />
gösteriyor diye saçımızı sıkı toplamayı<br />
severiz ya, işte önlerin açılmasına bu sebep<br />
oluyor. Ayrıca erkek tipi saç dökülmesi<br />
yaşayan kadınlar da var. Aslında her türlü<br />
saç problemiyle gelen hastalarımız mevcut.<br />
Saç, kadın veya erkek olsun fark etmeksizin<br />
bizim en önemli görselimiz. Kadınlar<br />
süslenip makyaj da yapıyor ama erkeğin tek<br />
takısı saç.<br />
Saçlar bir de doğum sonrasında çok<br />
dökülebiliyor, değil mi?<br />
Evet, sık rastlanan bir durum. Beden,<br />
hamilelik döneminde yeni bir hormonal<br />
dengeye geçiyor ve bu durum doğum<br />
sonrasında tekrar düzenleniyor. Bu<br />
nedenle doğum sonrasında bazı kadınlar<br />
saç kaybı yaşayabiliyor; bebek annenin<br />
vitaminlerini çekiyor. Aslında hormonal<br />
denge eski haline geldiğinde saçlar geri<br />
döner ama süreçte annenin psikoloji de çok<br />
etkileniyor, çünkü öbek öbek bir dökülme<br />
söz konusu olabiliyor. Bebeğin anneden<br />
çektiği vitaminleri, birtakım vitamin<br />
takviyeleriyle içeriden doldurabiliyoruz. Saç<br />
mezoterapisiyle de süreci hızlandırıyoruz.<br />
Bu şekilde anne daha mutlu oluyor.<br />
“KİŞİ KELLİKLE İLGİLİ GENETİĞİNİ<br />
GECİKTİREBİLİR”<br />
Genetiğinde kellik olan bir erkek, erken<br />
yaşlarda saç mezoterapisine başlarsa<br />
genetiğini geciktirebilir mi?<br />
Eğer soruna bütünsel yaklaşılırsa bu<br />
mümkündür. Kişinin vitamin seviyesini,<br />
içeriden doldurarak ve dışarıdan da saç<br />
mezoterapisi yaparak destekliyoruz. Bazen<br />
evde kullanacakları losyonlar öneriyor,<br />
kimyasal içermeyen şampuanları tercih<br />
etmelerini söylüyoruz. Belli aralıklarla bir<br />
arabaya bakım yaptırmak gibi düşünebiliriz<br />
bunu. Bu şekilde kişi kellikle ilgili<br />
genetiğini geciktirebilir.<br />
Saç mezoterapisi uygulaması kaç<br />
seans yapılmalıdır? Uygulama öncesi<br />
ve sonrasında hastanın dikkat etmesi<br />
gerekenler nelerdir, herhangi bir<br />
komplikasyon yaşanma olasılığı var mıdır?<br />
Saç mezoterapisi ortalama olarak en az<br />
dört seans çalışılır. Ama tedavi tamamen<br />
kişiye göre belirlendiği için seans sayısı<br />
uzayabilir de. Çok kısa bir işlemdir, iki<br />
dakika civarında sürer ve herhangi bir<br />
komplikasyon riski yoktur. Sadece iğne bir<br />
kılcal damara denk gelirse kanama olabilir<br />
ki bu her iğneli işlem için geçerlidir. Saç<br />
mezoterapisi çoklu iğneleme işlemidir, çok<br />
nadir olarak işlem gününün akşamında baş<br />
ağrısı yaşayanlar olabilir. Uygulama öncesi<br />
için hastalara önerimiz ise temiz saçla<br />
gelmeleri olabilir, çünkü işlem günü duş<br />
almamaları gerekir.<br />
Saç mezoterapisinin etkisi ne zaman<br />
görülüyor? Ortalama kaç ayda veya yılda<br />
bir saç mezoterapisi yaptırmak gerekiyor?<br />
Saç tedavilerinde saçın kendini yeniden<br />
yapılandırması, yani net farkın görülmesi<br />
genelde ilk üç ayda olur. Ama kişi<br />
mezoterapinin üçüncü seansından sonra<br />
saç dökülmesinin azaldığını, saçlarının<br />
daha parlak hale geldiğini ve daha<br />
güçlendiğini hissetmeye başlar. Seans sayısı<br />
ve aralığı kişiye göre değişse de ana tedavi<br />
programının seans aralıkları iki haftada<br />
birdir. Bazı hastalarımıza ayda, üç ayda veya<br />
dört ayda bir tekrar gelmesini önerebiliriz.<br />
Sonrası tamamen kişisel bir yoldur. Nasıl ki<br />
herkesin yara iyileşmesi farklıdır, kimininki<br />
erken kimininki geç kapanır; saç konusu da<br />
bunun gibi kişiseldir.<br />
“SAÇ CANLI, YAŞAYAN BİR<br />
ORGANIMIZ”<br />
Saç mezoterapisi yaptırmak isteyenlere<br />
neler önerirsiniz?<br />
Saç mezoterapisi yaptırmak<br />
isteyenlerin öncelikle saçlarında hiçbir<br />
kimyasal ürün kullanmamalarını ve<br />
ısıl işlem yaptırmamalarını isterim. Saç<br />
boyatmak günümüzün olmazsa olması<br />
ama mümkünse organik boyayı tercih<br />
etmelerini öneririm. Sağlıklı beslenmeye<br />
dikkat etmeliler ki kan ve vitamin değerleri<br />
korunsun. Çünkü bizim mezoterapiyle<br />
toparladığımız saçlar daha sonrasında<br />
kandan beslenecekler; tıpkı bir arabanın<br />
benzinle beslenmesi gibi. Saçların güzel<br />
beslenip sağlıklarını koruyabilmeleri için<br />
vücuttaki vitamin depolarını doldurmamız<br />
lazım. Saç canlı, yaşayan bir organımız.<br />
Mezoterapiyi yapalım ve geçelim gibi bir<br />
durum yok ortada. Saçlar beslenmenizden,<br />
stresinizden, hormonlarınızdan, yani bütün<br />
her şeyden etkileniyor. Diyelim ki vitamin<br />
seviyeniz ortalama ya da yetersiz düzeyde,<br />
her şeye yetecek gücü yok; vücudunuz da<br />
bunu haklı olarak ilk önce iç organlara<br />
gönderiyor, saça değil. Beslenemeyen saç da<br />
dökülmeye başlıyor.<br />
Saç mezoterapisinde kullandığınız<br />
ürünleri hangi kıstaslara göre<br />
seçiyorsunuz? Bunlar arasında Galileo<br />
mezoterapi ürününün nasıl bir yeri var?<br />
Rönesans ailesinin bir üyesi olan<br />
Galileo, saç mezoterapisinde en fazla<br />
kullandığım ürün. Daha önce kullandığım<br />
ürünlere göre çok daha hızlı sonuç almamı<br />
sağlıyor ve tedavi başarımı artırıyor. Onun<br />
için Galileo mezoterapi ürününden çok<br />
memnunum. Genel olarak da kullandığım<br />
ürünlerin mutlaka ruhsatlı olmasına önem<br />
veriyor, bilinen firmalardan almayı tercih<br />
ediyorum.<br />
“ASLA PUDRA VE FONDÖTEN KULLANMAM”<br />
l “Kişisel bakımımda asla pudra ve fondöten kullanmam. Uzun zamandır özel günlerimde<br />
de tercih etmiyorum. Günümüz gençliğinin bence en büyük problemi kat kat kapatıcı<br />
uygulaması ve bu şekilde cildinin nefes almasını engellemesi. Cilt de aynı saç gibi canlı bir<br />
organımız. Bizim gibi o da nefes almadan yaşayamıyor. Sonra biz hep aknelerle, lekelerle<br />
uğraşıyoruz.<br />
l Cildimizde illa renk eşitlemek istiyorsak renkli güneş koruyucuları kullanmalıyız. Bunlar<br />
normal pudra ve fondötenlere göre çok daha sağlıklı. Benim olmazsa olmazımın biri<br />
güneş koruyucu ürün, diğeri de iyi bir nemlendirici. Zaten ben cildi ürüne ya da işleme<br />
boğmayı sevmiyorum. Cildin nefes almasına izin vermemiz gerekiyor. Makyaj çıkarmadan<br />
yatmamak da son derece önemli.<br />
l Medikal estetik uygulamaları arasında en çok tercih ettiğim gözaltı mezoterapisi. Tüm<br />
gün telefon ya da tablet başındayız; gözaltı derisi de bundan en çok etkilenen ve ayrıca<br />
en erken yaşlanan bölge. Bunun haricinde ara ara yüzüme gençlik aşıları yaptırıyorum.<br />
İki yılda bir de akıllı dolgu uygulatıyorum. Akıllı dolgu, ekstra bir hacim vermeden cildin<br />
kendi içinde sıkılaşmasını sağlayan bir uygulama; cildin hem nemini ve parlaklığını hem de<br />
önceden sarkmasını engelliyor.”<br />
30 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 31
V<br />
RÖPORTAJ<br />
BURUN DOLGUSUNUN ABC’Sİ<br />
“Burun dolgusu çok<br />
seviliyor, çünkü çok<br />
kolay ve hızlı bir işlem”<br />
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Fuat Yurtseven ile burun dolgusunun ABC’sini konuştuk. Burun<br />
dolgusunun en ileri dolgu işlemlerinden biri olduğunu belirten Dr. Fuat Yurtseven, bu işlemin<br />
çok talep gördüğüne dikkat çekiyor ve görüşlerini şu şekilde açıklıyor: “Burun gerek anatomik<br />
yapısında barındırdığı riskler gerekse estetik açıdan komplike ve zor bir bölge. Uygulama güvenliği<br />
açısından burun dolgusunun bu konuda tecrübeli hekimlerce gerçekleştirilmesi gerekiyor.”<br />
Melek Yazıcı<br />
Asena Damla Tanrısever<br />
Burun dolgusu nedir, nasıl bir işlevi<br />
vardır?<br />
Burun dolgusunu, ameliyatsız burun<br />
estetiği olarak tanımlayabiliriz. Burun<br />
ameliyatı olmak istemeyen, fonksiyonel<br />
sorunu yani nefes alışveriş sorunu olmayan,<br />
bununla birlikte kozmetik problemleri<br />
olan hastalar için uyguladığımız bir<br />
dolgu işlemidir. Burun dolgusunun<br />
burun kemeri ve burun ucu düşüklüğü<br />
olmak üzere iki temel fonksiyonu vardır.<br />
Bu işlemde biz karşıdan görünümden<br />
çok profilden görünümü hedefliyoruz.<br />
Elbette karşıdan görünümde de ufak<br />
değişiklikler yapabilmemiz mümkün ama<br />
asıl değişim profilde oluyor. Burnun kemerli<br />
görünümünü ve burun ucu düşüklüğünü<br />
toparlamaya çalışıyoruz.<br />
Bunlardan hangisine daha çok talep var?<br />
En çok talep gören uygulamanın burun<br />
ucu düşüklüğü olduğunu söyleyebilirim.<br />
Toplum olarak çok küçük burunlu değiliz;<br />
burun yapılarımız büyük ve kemerli.<br />
Bundan dolayı burun kemerine de çok talep<br />
var.<br />
“HASTA İŞLEMDEN SONRA<br />
HEMEN GÜNDELİK YAŞAMINA<br />
DÖNEBİLİYOR”<br />
Burun dolgusu sizce neden bu kadar<br />
seviliyor?<br />
Burun dolgusu çok seviliyor, çünkü çok<br />
kolay ve hızlı bir işlem. Burun dolgusunun<br />
alternatifi ise ameliyattır. Hakikaten çok<br />
başarılı ve iyi cerrahlarımız var, ameliyattan<br />
sonraki dinlenme süresi de eskisinden<br />
çok daha kısa. Buna rağmen ameliyatın<br />
sosyal yaşamı etkileme boyutu söz konusu,<br />
hastalar belli bir süreliğine de olsa sosyal<br />
yaşamından uzak kalıyor. Oysa burun<br />
dolgusunda böyle bir durum geçerli değil.<br />
Hasta işlemden sonra hemen gündelik<br />
yaşamına dönebiliyor. Zaten sadece burun<br />
dolgusuna değil, cerrahi olmayan tüm<br />
işlemlere son dönemde büyük bir talep var.<br />
Burun yüzün tam ortasındaki konumuyla<br />
estetik algıda büyük önem taşıyor. Sizce<br />
estetik bir burun nasıl olmalıdır?<br />
“Estetik bir burun” diye net bir<br />
tanımlama yapamıyorum, çünkü her<br />
yüze göre farklı burunlar oluşturulabilir.<br />
Planlamayı yüze göre yapmak lazım.<br />
Örneğin hokka burun çok talep ediliyor,<br />
çok da yakışacağı düşünülüyor ama bazı yüz<br />
ifadelerine yakışmayabiliyor. Nasıl bir burun<br />
olacağına hastayla birlikte karar veriyoruz.<br />
Belirttiğim gibi burun ucu düşüklüğü ve<br />
kemerli görünümler genel olarak istenmiyor.<br />
Düz ve burun ucunun kalkık olduğu<br />
görünüm daha estetik duruyor. Dolayısıyla<br />
en çok talep edilen, en çok istenen,<br />
hastalarımızın konsültasyon sonucunda<br />
karar verdikleri görünüm bu oluyor. Benim<br />
için de estetik görünüş o aslında.<br />
“HAFİF VE ORTA SEVİYEDEKİ<br />
SORUNLARI TOPARLAYABİLECEK<br />
ŞANSA SAHİBİZ”<br />
Kimler burun dolgusu için uygun<br />
adaylardır?<br />
32 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 33
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“SEKİZ AYDIR KENDİ KLİNİĞİMDE HİZMET VERİYORUM”<br />
“Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2016 yılında mezun oldum. Sonrasında<br />
bir buçuk yıl Muş’ta mecburi hizmetimi yaptım. İstanbul’a döndüğümde medikal estetik<br />
ve tamamlayıcı tıp uygulamalarıyla ilgilendim. Bir süre idari görevleri de içerecek şekilde<br />
kliniklerde çalıştım. Bu arada medikal estetikle ilgili eğitimlere katılıp sertifikalar aldım.<br />
İlk etapta uygulamalarımı yakın çevreme yaptım, ardından daha profesyonel bir sürece<br />
geçtim. Üç yıl bir klinikte çalıştıktan sonra 2022 yılında Acıbadem’deki Akasya AVM’de bir<br />
klinik açtım. Yaklaşık sekiz aydır kendi kliniğimde hizmet veriyorum.”<br />
“STANDART BİR<br />
BURNUN HERKESE<br />
YANSITILMAMASI<br />
GEREKTİĞİNİ<br />
DÜŞÜNÜYORUM”<br />
Büyük burun denince akla ilk gelen<br />
Cyrano de Bergerac’tır; koca burnunun<br />
büyük sorun olduğunu düşündüğünden<br />
hayatının aşkına kavuşamamıştır. Ama<br />
şu var ki belki de kocaman burnu onu “o”<br />
yapmıştır. Günümüzde ise örneğin Gülse<br />
Birsel, büyükçe ve kavisli burnuna kesinlikle<br />
dokundurtmuyor. Estetik sorunları olan<br />
bir burun istenen bir şey değilse de yüz<br />
karakterine kattıkları da yadsınamaz. Siz bu<br />
konuda ne düşünüyorsunuz?<br />
Yüz yapısına göre farklı burunlar<br />
olması gerektiğine inanan bir hekimim.<br />
Standart bir burnun ya da daha geniş<br />
kapsamlı olarak standart olan herhangi<br />
bir şeyin herkese yansıtılmaması<br />
gerektiğini düşünüyorum. Kemerli bir<br />
burun bazı yüzlerde gerçekten çok<br />
karakteristik bir görünüm yaratıyor.<br />
Sonuç olarak burnun yapısına yüze<br />
ve hastanın talebine göre karar<br />
vermek gerekiyor. Bir de şu var; biz<br />
burun dolgusuyla burnu bambaşka bir<br />
hale dönüştürmüyoruz. Zaten burun<br />
dolgusunun çok fazla talep edilmesinin<br />
sebeplerinden biri de bu. Hastalar hayal<br />
ettiklerini işlemden sonra görmüş<br />
oluyor. Oysa burun ameliyatları biraz<br />
hekimin eline ve kişinin anatomik<br />
yapısına göre değişiklik gösterebiliyor,<br />
hekim hastanın istediklerini<br />
algılayabildiği kadarıyla bir işlem yapıyor<br />
ve dolayısıyla ortaya çok farklı bir sonuç<br />
çıkabiliyor. Dolgu uygulamalarında<br />
ise burnun karakteristik yapısını çok<br />
bozmadan küçük müdahaleler söz<br />
konusu ve ben genelde bu tarafta yol<br />
almayı seviyorum.<br />
Hafif ve orta seviyede burun ucu<br />
düşüklükleri, hafif ve orta seviyede burun<br />
kemeri olan hastalar burun dolgusu için<br />
uygundur. Çok aşırı derecede kemerli<br />
burnu olan veya burun ucu çok ciddi<br />
anlamda düşük olanlar içinse cerrahinin<br />
daha uygun olduğunu söyleyebilirim.<br />
Burun dolgusuyla hafif ve orta seviyedeki<br />
sorunları toparlayabilecek şansa sahibiz.<br />
Ama burun dolgusuyla estetik burun<br />
ameliyatındaki kadar net değişiklikler<br />
yapmak mümkün değildir.<br />
Burnun hangi noktalarında nelerin<br />
değiştirileceğiyle ilgili analizi nasıl<br />
yapıyorsunuz, hastayla nasıl kararlar<br />
alıyorsunuz, yani prosedürle ilgili bilgi<br />
verebilir misiniz?<br />
Hastamız görüşmeye geldiğinde ön<br />
muayenesini yapıp anatomik yapısını<br />
inceliyoruz. Profilden görünüm, karşıdan<br />
görünüm, burunda asimetrinin varlığı<br />
yokluğu… Daha sonra bulgularımızı<br />
hastamızla paylaşıyoruz. Fikirlerimiz paralel<br />
ilerliyorsa hastanın beklentilerini de dikkate<br />
alarak yapabileceklerimizi anlatıyoruz.<br />
Burun ucunun veya burun kemerinin nasıl<br />
görüneceğini birlikte betimliyoruz. Aynı<br />
noktadaysak işleme başlıyoruz.<br />
“KÜÇÜK MÜDAHALELERLE<br />
CİDDİ FARKLILIKLAR<br />
YARATABİLİYORSUNUZ”<br />
Burun dolgusu yaparken nelere dikkat<br />
etmek gerekiyor?<br />
Burun dolgusu, dolgu işlemlerinin<br />
arasında en ileri olanlardan biridir. Burun<br />
gerek anatomik yapısında barındırdığı<br />
riskler gerekse estetik açıdan komplike<br />
ve zor bir bölge. Uygulama güvenliği<br />
açısından burun dolgusunun emin<br />
eller tarafından, bu konuda tecrübeli<br />
hekimlerce gerçekleştirilmesi gerekiyor.<br />
Belirttiğim gibi estetik olarak da zor ve<br />
hekimin bakış açısının yansıdığı bir alan.<br />
Küçük müdahalelerle ciddi farklılıklar<br />
yaratabiliyorsunuz. Yani hekimin<br />
estetik bakış açısının olması gerektiğini<br />
düşünüyorum.<br />
Herhangi bir komplikasyonu ve<br />
dezavantajı var mı?<br />
En çok gözlemlediğimiz komplikasyon,<br />
özellikle burun kemeri bölgesinde bir iki<br />
gün boyunca ağır bir hassasiyet olması.<br />
Müdahaleyi burun köküne yaptığımızda<br />
orada da hassasiyet ve ağrı gelişebiliyor.<br />
Ama bunlar çoğu zaman ilk gün<br />
içerisinde kayboluyor. Ödemle çok fazla<br />
karşılaşmıyoruz, bununla birlikte hasta fark<br />
etmese de hafif bir ödem gelişebiliyor. İki<br />
hafta kadar o ödemin çözülmesini bekliyor,<br />
sonrasında rötuş yapıyoruz.<br />
“10-15 DAKİKA İÇİNDE İŞLEMİ<br />
TAMAMLIYORUZ”<br />
İşlem kaç dakikada gerçekleştiriliyor, etkisi<br />
ne kadar sürüyor, hastanın işlem sonrası<br />
dikkat etmesi gereken unsurlar var mı?<br />
Burun dolgusu, son derece kısa bir<br />
uygulama. Hastanın burnunu anestezik<br />
kremle uyuşturduktan sonra 10-15 dakika<br />
içinde işlemi tamamlıyoruz. Uygulamanın<br />
kalıcılığı ortalama olarak 1 yıl olsa da her<br />
işlem yapılışında bu süre bir miktar daha<br />
uzayabiliyor. Düzenli olarak uygulama<br />
yaptıran hastalar için avantajlı bir işlem<br />
o anlamda. İşlemden sonra hastanın bir<br />
hafta süresince darbelerden kaçınmasını,<br />
burnunu sert ve aşağıya doğru bastıracak<br />
şekilde silmemesini, burun bölgesine çok<br />
fazla dokunmamasını, çok sıcak duştan<br />
kaçınmasını istiyoruz. En önemlisi ise bol<br />
su içmesi, çünkü kullandığımız ürünlerin<br />
içeriğinde bulunan hyalüronik asit ne kadar<br />
su içerseniz o kadar aktif oluyor ve iyi bir<br />
görünüm sağlıyor.<br />
Burun dolgusu uygulamalarında ne tür<br />
içerikleri tercih ediyorsunuz?<br />
Hyalüronik asitli, geçici içerikleri<br />
tercih ediyoruz. Zaten tüm dünyada<br />
burun dolgusunda kullanılan içerik<br />
yüzde 90 oranında budur; sonuçlarından<br />
da memnunuz. Burun bölgesine kalıcı<br />
ya da yarı kalıcı dediğimiz dolguları<br />
uygulamıyoruz.<br />
“HASTA İLE HEKİM ARASINDAKİ<br />
İLİŞKİ İYİ KURULURSA SONUÇ DA<br />
İYİ OLUR”<br />
Burun dolgusu yaptırmak isteyenlere neler<br />
tavsiye edersiniz?<br />
Burun dolgusu yaptırmak isteyenlere<br />
öncelikle iyi bir hekim arayışında olmalarını<br />
ve araştırma yapmalarını tavsiye ederim.<br />
Kendi istekleri ve beklentileriyle aynı<br />
paralelde olabilecek bir hekimi tercih<br />
etmeleri son derece önemli. Hasta ile<br />
hekim arasındaki ilişki iyi kurulursa sonuç<br />
da iyi olur. İkinci olarak ise burunlarında<br />
eğer bir fonksiyonel bozukluk yoksa ve<br />
kozmetik problemleri de çok ileri seviyede<br />
değilse ameliyattan önce burun dolgusunu<br />
düşünmelerini öneririm.<br />
Daha önce burun estetiği ameliyatı<br />
yaptıranlara burun dolgusu yapılır mı?<br />
Bunun doğru olmadığını düşünen hekimler<br />
var.<br />
Ben tam tersini düşünüyorum. Hastanın<br />
nefes alışverişinde problem varsa ve bu<br />
durum ameliyat sonucunda çözülmüşse<br />
ama bu arada bazı kozmetik sorunlar<br />
oluşmuşsa bunlar burun dolgusuyla<br />
toparlanmalıdır. Tabii ki bu noktada oluşan<br />
sorunların büyüklüğü de önemlidir. Eğer<br />
ciddi seviyede sorunlar varsa tekrar cerrahi<br />
işlem yapılması kaçınılmazdır. Ancak<br />
sorunlar küçükse ikinci kez ameliyat olmak<br />
bence doğru bir tercih değildir ve burun<br />
dolgusu uygulanmalıdır.<br />
34 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 35
Kalıcı Güzelliğin Sırrı;<br />
FenenDolgu<br />
‘’Her beklentiye farklı<br />
bir Fenen Dolgu’’<br />
farmasera farmasera farmasera farmasera
V<br />
ZOOM<br />
“Tedavilerimizi<br />
kişiye özel olarak<br />
uygularken<br />
hastamızın<br />
hijyenine ve<br />
konforuna çok<br />
önem veriyoruz”<br />
Hem hastaların hem hekimlerin gizli<br />
kahramanlarından olan, çalışmalarını<br />
Dr. Gönül Ateşsaçan’ın kliniğinde yürüten<br />
Burcu Çelik, bir estetisyen ve hasta<br />
danışmanının üstlendiği roller ve görevlerle<br />
ilgili görüşlerini <strong>Voyant</strong> okurlarına aktarıyor.<br />
l “İstanbul doğumluyum, tıbbi laboratuvar teknikleri<br />
bölümü mezunuyum. Hastane deneyimlerimden sonra<br />
sağlığın güzellikle birleştiği alana ilgi duydum. Estetisyenlik<br />
eğitiminin ardından bu alandaki şansım olarak nitelendirdiğim<br />
Dr. Gönül Ateşsaçan ile yollarımız kesişti. 2019 yılından beri<br />
estetisyen, doktor asistanı ve hasta danışmanı olarak kendisiyle<br />
çalışıyorum.<br />
“KENDİMİ GELİŞTİRDİM”<br />
l Medikal estetik sektöründe ilk iş deneyimim olmasına<br />
rağmen daha öncesinde sağlık alanında çalıştığım için hiç<br />
zorlanmadım. Aksine farklı kişilikteki insanlarla tanışma<br />
fırsatım olduğundan kendimi geliştirdim.<br />
l Kliniğimize gelen hastalarımıza tedavilerini alırken en<br />
yüksek hijyen ve konforu sağlamayı hedefliyoruz. Her gün<br />
kendimizi kişisel olarak geliştirmek için ekip toplantıları<br />
yapıyoruz. Deneyimlerimizi, bilgilerimizi hastalarımıza en<br />
doğru ve net biçimde aktarırken onlar mutlu etmeyi amaçlıyor,<br />
hep birlikte keyifle ve eğlenerek çalışıyoruz.<br />
“HOCAMIZ BİZİ SÜRECE DAHİL EDİYOR”<br />
l Dr. Gönül Ateşsaçan için kendimizi geliştirmemiz çok<br />
önemli. Hocamız tüm bilgi ve birikimini, deneyimlerini<br />
cömertçe bize aktarıyor. Üstelik yeni teknolojileri ve tedavileri<br />
takip ederken bizi de sürece dahil ediyor. Tüm hastalarımızı<br />
yakından takip ediyor ve ilgileniyoruz. Ahenk içerisinde çalışıp<br />
hastalarımızın mutlu ve keyifli ayrılmasını sağlıyoruz. Onunla<br />
hem estetisyen ve hem de asistan olarak çalışmak, benim için<br />
ilham verici bir yolculuk.”<br />
38 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 39
V<br />
İPUCU<br />
İyi bir<br />
nemlendirici<br />
nasıl olmalı?<br />
İyi bir nemlendirici, cildin ihtiyacı olan nemi ve besinleri<br />
sağlamak için tasarlanmalı; cildin nem dengesini korumalı, cildi<br />
beslemeli ve sağlıklı bir görünüm kazanmasını desteklemelidir.<br />
Aynı zamanda içeriği güçlü, cilt tipine ve yaşa uygun olmalı, hızlı<br />
emilim özelliği bulunmalı ve kimyasal içermemelidir.<br />
Melek Yazıcı<br />
Cildimizdeki nem, stresten dış etkenlere<br />
ve temizlik alışkanlıklarımıza kadar çeşitli<br />
sebeplerle azalır; bu şekilde cildimiz susuz<br />
kalır, nem dengesi bozulur, canlılığını<br />
kaybeder ve ince kırışıklıkların oluşmasına<br />
zemin hazırlar. Pürüzsüz, canlı, parlak<br />
ve sağlıklı bir cilt yapısına ulaşmak için<br />
cildimize kaybettiği nemi geri vermemiz<br />
gerekir. Bunun yolu da ciltte koruyucu<br />
bir kalkan oluşturan nemlendiricilerden<br />
geçer. İyi bir nemlendirici, cildin ihtiyacı<br />
olan nemi ve besinleri sağlamak için<br />
tasarlanmış olmalı; cildin nem dengesini<br />
korumalı, beslemeli, sağlıklı bir görünüm<br />
kazanmasını desteklemelidir.<br />
İYİ BİR NEMLENDİRİCİNİN<br />
TAŞIMASI GEREKEN ÖZELLİKLER<br />
l Cilt tipine uygun olmalı: Nemlendirici<br />
kuru ciltler için daha yoğun nemlendirme<br />
etkisine ve zengin yağ içeriğine; normal<br />
ve yağlı ciltler için daha hafif, gözenekleri<br />
tıkamayacak ve yağ oranını dengeleyecek<br />
içeriğe sahip olmalıdır. Gündüz kremlerinin<br />
yanında gece kremleri de önemlidir. Gece<br />
kremleri, siz uyurken cildinizi nemli tutup<br />
cildinizin daha alt katmanlarına ulaşır,<br />
ayrıca hücre yenilenmesini büyük ölçüde<br />
artırır.<br />
l Yaşa uygun olmalı: 18 yaşındaki<br />
biriyle 45 yaşındaki biri elbette<br />
farklı nemlendiriciler kullanmalıdır.<br />
Nemlendirici, örneğin hormonları son<br />
derece aktif çalışan gençlere arındırıcı<br />
bakım sunan, cildi temizlerken gözenekleri<br />
küçültüp akne gibi oluşumları engelleyen<br />
özellikler sunmalıdır. Olgun ciltler için<br />
hazırlanan nemlendiriciler ise yaşlanma<br />
karşıtı, kolajen oluşumunu teşvik eden,<br />
cildin elastikiyetini artıran, ciltteki<br />
pigmentasyon ve kırmızı cilt lekelerinin<br />
giderilmesine yardımcı olan, hyalüronik<br />
asit içeren ürünler olmalıdır.<br />
l İçeriği kaliteli olmalı: Cilde sağlayacağı<br />
faydalar açısından nemlendiricinin içeriği<br />
son derece önemlidir. İyi bir nemlendirici<br />
hyalüronik asit, antioksidan, vitamin,<br />
mineral, alo vera gibi nemlendirici ve<br />
besleyiciler içermeli, ayrıca UVA ve UVB<br />
koruması sağlayarak cildi güneşin zararlı<br />
etkilerinden korumalıdır. İçeriğinde<br />
alerji yapabilecek herhangi bir madde<br />
olmamalıdır. Ve tabii ki içeriğinde insan<br />
sağlığına zararlı hiçbir kimyasal madde<br />
bulunmamalıdır.<br />
l Hızlı emilim özelliği olmalı:<br />
Nemlendiriciler, cilt tarafından hızlıca<br />
emilmesi gereken bir yapıya sahip<br />
olmalıdır. Çünkü cilt tarafından emilmesi<br />
kolay olmayan ürünler cilt üzerinde yağlı<br />
bir his bırakabilir ve ciltteki gözenekleri<br />
tıkayarak akne oluşumunu tetikleyebilir.<br />
l Kokusuz veya hafif kokulu olmalı:<br />
Kokulu, parfümlü nemlendiriciler hassas<br />
ciltlerde tahrişe, kaşıntı ve kızarıklık<br />
gibi alerjik reaksiyonlara neden olabilir.<br />
Kokusuz veya hafif kokulu nemlendiriciler<br />
ise cildi tahriş etmez.<br />
Nemlendiriciler<br />
nasıl uygulanmalı?<br />
l Nemlendiriciyi cildinizi<br />
temizledikten sonra uygulayın.<br />
l Yumuşak dokunuşlarla ve<br />
hafifçe masaj yaparak cildinize<br />
yedirin.<br />
l Yukarıdan aşağıya değil,<br />
aşağıdan yukarıya doğru<br />
sürün.<br />
l Sabah kalktıktan sonra ve<br />
akşam yatmadan önce, ayrıca<br />
duştan sonra kullanın.<br />
40 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 41
V<br />
MAKALE<br />
9 Soru-Cevapta<br />
Mezoterapi<br />
Vitamin, enzim, hormon benzeri<br />
maddeler, aminoasit kokteylleri,<br />
peptitler, nükleotidler, büyüme<br />
faktörleri, çeşitli antioksidanlar ve<br />
bitki ekstraktları bulunan ilaçların<br />
tek başına ya da birlikte deriye zerk<br />
edilmesiyle yapılan bir tedavi yöntemi<br />
olan mezoterapiyle ilgili akıllara<br />
takılabilecek soruları ve cevaplarını<br />
<strong>Voyant</strong> okurlarıyla paylaşıyorum.<br />
Uzm. Dr. Nagihan Gözde Kısa<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
1. MEZOTERAPİ NEDİR?<br />
Mezoterapi; içinde vitamin, enzim,<br />
hormon benzeri maddeler, aminoasit<br />
kokteylleri, peptitler, nükleotidler, büyüme<br />
faktörleri, çeşitli antioksidanlar ve bitki<br />
ekstraktları bulunan ilaçların tek başına ya<br />
da birlikte deriye zerk edilmesiyle yapılan<br />
bir tedavi yöntemidir.<br />
2. HANGİ BÖLGELERE<br />
UYGULANABİLİR?<br />
Mezoterapi tedavisi kişinin ihtiyacı<br />
doğrultusunda vücudun çeşitli bölgelerine<br />
uygulanabilir. Saç derisi, karın, yüz ve bacak<br />
bunlardan başlıcalarıdır. Her bölge için ayrı<br />
mezoterapi yöntemi ve iğne tekniğine göre de<br />
yine ayrı yöntemlerde mezoterapi çeşitleri vardır.<br />
3. MEZOTERAPİ HANGİ<br />
AMAÇLARLA KULLANILIR?<br />
l Cilt lekeleri,<br />
l Deri yüzeyinde oluşan çatlaklar,<br />
l Yara ve akne izleri,<br />
l Pigment yetersizliğine bağlı olarak<br />
görülen renk farklılıkları,<br />
l Cilt parlaklığının sağlanması,<br />
l Kırışıklıkların giderilmesi,<br />
l Gözaltı torbaları ve morlukları,<br />
l Saç dökülmesi,<br />
l Sporcu yaralanmaları,<br />
l Kronik ve akut gelişen ağrılar,<br />
l Fibromiyalji,<br />
l Cildin sıkılaşması ve genel kalitesinin<br />
arttırılması,<br />
l Yüzeysel kırışıklıkların<br />
yumuşatılması ve yeni kırışıklık oluşum<br />
hızının azaltılması,<br />
l Sigara ve olumsuz yaşam koşullarıyla<br />
oluşan solgun ve yıpranmış cildin<br />
yenilenmesi,<br />
l Selülit görünümünün azaltılması.<br />
4. MEZOTERAPİ HANGİ<br />
ARALIKLARLA YAPILIR?<br />
İdeal sonuç için cildin özeliklerine bağlı<br />
olarak ilk 3-6 hafta içinde 3 uygulama<br />
yapılması tavsiye edilmektedir. Daha sonra<br />
3-6 ayda bir yapılacak idame tedavisi<br />
sonucu etkinin sürmesi sağlanmaktadır.<br />
5.TEDAVİNİN YAN ETKİSİ VAR<br />
MIDIR?<br />
Uygulama enjeksiyonla yapılır. Bazı<br />
hassas ciltlerde, iğnenin girdiği bölgelerde<br />
geçici kızarıklık, hafif şişme, kaşınma ve<br />
hassasiyet olabilmektedir.<br />
6. MEZOTERAPİ FARKLI<br />
UYGULAMALARLA KOMBİNE<br />
EDİLEBİLİR Mİ?<br />
Mezoterapi birçok işlem ile kombine<br />
şekilde kullanılabilir. Gerektiği takdirde<br />
botoks, dolgu, PRP gibi işlemlerle kombine<br />
etmek antiaging etkisini arttırmaktadır.<br />
7. MEZOTERAPİ NE KADAR<br />
ETKİLİDİR?<br />
Seanslar atlanmadan düzenli olarak bir<br />
tedavi uygulanırsa gözle görülür şekilde<br />
düzelme meydana gelmektedir. Etki, 2. ve<br />
3. seanslardan sonra rahatlıkla fark edilir.<br />
Mezoterapi sonrası cildin ışıltı, sıklık ve<br />
dolgunluk kazanması da mezoterapinin<br />
etkili olduğunu gösterir. Mezoterapi<br />
yaptıran kişilerin olumlu dönüşleri de<br />
mezoterapiye olan ilgiyi arttırmaktadır.<br />
8. MEZOTERAPİ SONRASI<br />
NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?<br />
Mezoterapi yaptıran kişinin herhangi<br />
bir olumsuzlukla karşılaşmaması adına<br />
dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır:<br />
l İşlemden sonra uygulama yapılan<br />
bölgeye 12-15 saat su değmemeli ve banyo<br />
yapılmamalıdır.<br />
l Uygulama yaptıran kişi güneş<br />
ışınlarından korunmalıdır. Doktor önerisi<br />
dışında krem ve makyaj malzemesi gibi<br />
kozmetik ürünler kullanılmamalıdır.<br />
l Havuz ve deniz gibi topluma açık,<br />
herkesin kullanabildiği alanlar enfeksiyon<br />
riskini arttıracağından bu alanlar<br />
kullanılmamalıdır.<br />
l Mezoterapi yapılacak bölge<br />
yüz değilse dar kıyafet giymekten<br />
kaçınılmalıdır.<br />
l 48 saat sonraya kadar ağır eşya<br />
kaldırma ve spor gibi kişiyi yoracak<br />
etkinliklerden kaçınılmalıdır.<br />
l Alkol ve sigara tüketilmemelidir.<br />
9. MEZOTERAPİ KİMLERE<br />
UYGULANMAMALIDIR?<br />
l Gebelere,<br />
l Süt veren annelere,<br />
l İnme (felç) geçmişi olanlara,<br />
l İnsüline bağımlı diabetes mellitus<br />
(şeker hastalığı) olanlara,<br />
l Kanser hastalarına,<br />
l Kan pıhtılaşma sorunu yaşayanlara,<br />
l Kullanılacak ilaçlardan herhangi<br />
birisine karşı alerjik reaksiyon geçirme riski<br />
olanlara,<br />
l Ürtiker hastalarına,<br />
l Birden fazla ilaç tedavisi gerektiren<br />
kalp hastalığı bulunanlara mezoterapi<br />
uygulanmaz.<br />
42 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 43
V<br />
PSİKOLOJİ<br />
İçinizdeki gamlı<br />
baykuşu susturun!<br />
Çoğu zaman kendimize ana dilimizde<br />
bir şeyler anlatırız. İşte bu konuşan<br />
içimizdeki gamlı baykuşumuz, yani<br />
bizim “iç sesimiz”dir. İç sesler, aslında<br />
kişinin kendisine yaptığı en etkili<br />
telkindir. Bunlar olumluysa ruhumuz<br />
adeta pozitif enerji musluğu gibi<br />
olur. Ancak birçoğumuzun iç sesi<br />
genellikle eleştireldir. Bu yüzden de<br />
adını “gamlı baykuş” koydum. Daha<br />
huzurlu, mutlu, neşeli olmamız için<br />
öncelikle sorun çıkaran iç seslerimizi<br />
fark edip düzeltmeyi, bu seslerimizi<br />
güzel konuşur hâle getirmeyi,<br />
gamlı baykuşlarımızı susturmayı<br />
öğrenmeliyiz.<br />
Buket Elbeyoğlu<br />
Kişisel Gelişim Uzmanı-Biyolog<br />
Nasıl düşündüğümüz, hayatı<br />
yorumlayışımız, olaylara bakışımız ve iç<br />
huzurumuz konusunda hormonlarımız,<br />
genetik yapımız, çocukluk döneminde<br />
yaşadıklarımız hiç şüphesiz ki büyük rol<br />
oynar. Bu açıdan baktığımızda ne genetik<br />
yapımız ne çevrede olup bitenlerle ilgili<br />
yapacağımız (doktor kontrolünde verilen<br />
ilaçları kullanmak dışında) çok da bir<br />
şey olmadığını görürüz. Oysa olaylar<br />
hakkında düşünme şeklimizi, hatta temel<br />
değer ve inançlarımızı değiştirebilirsek<br />
duygu durumumuzda müthiş değişimler<br />
yaratabilir ve hayatı çok daha keyifle<br />
yaşanacak bir hale çevirebiliriz.<br />
Nasıl mı?<br />
Her sabah birlikte uyanmak zorunda<br />
olduğunuz tek kişinin kendiniz olduğunu<br />
hatırlatmak isterim; üstelik bunu son<br />
nefesinize kadar yapacaksınız. Peki, bir<br />
yaşam boyunca birlikte olacağınız bu kişiyi<br />
daha mutlu, daha huzurlu, daha azimli,<br />
daha neşeli mi yoksa mutsuz, depresif, mıy<br />
mıy, alıngan, kaprisli, huysuz mu görmek<br />
istersiniz? Kararınız ilk seçenekten yanaysa<br />
kendinizle yaşamayı size büyük zevk veren<br />
bir olaya çevirebileceğinizi de bilin lütfen.<br />
İLK ADIM, İÇ SESİNİZİ<br />
SUSTURMAK OLMALI<br />
Bizler çoğu zaman kendimize ana<br />
dilimizde bir şeyler anlatırız. İşte bu<br />
konuşan içimizdeki gamlı baykuşumuz,<br />
yani bizim “iç sesimiz”dir. İç sesler<br />
düşüncelerimiz tarafından oluşturulur,<br />
aslında kişinin kendisine yaptığı en etkili<br />
telkindir. Zihnimiz bu konuşmalara itibar<br />
eder, ciddiye alır ve o sesin söylediği<br />
sözlere uygun duygu durumunu yaratır,<br />
hatta bu iç sesleri gerçekleştirmek için<br />
çaba sarfeder. Bu iç seslerin olumlu olması<br />
hâlini bir hayal etsenize, ruhumuz adeta<br />
potansiyel bir pozitif enerji musluğu<br />
gibi olur. Ancak birçoğumuzun iç sesi<br />
genelde eleştireldir. Bu yüzden de adını<br />
“gamlı baykuş” koydum. Bu sesler bazen<br />
“ne kadar aptalsın, beceriksizin tekisin,<br />
hiçbir şeyden anlamıyorsun” gibi bizi<br />
sürekli aşağılarken, bazıları “sen doğuştan<br />
kadersizsin, bu hayatta hiç gülmedin ki,<br />
şans sana mı vuracak, böyle geldin böyle<br />
gidersin” gibi söylemlerle bizi uçurumun<br />
dibine sürükler. Bazı sesler de sürekli<br />
karamsar bir tablo çizer; “hiçbir zaman<br />
başarılı olamayacaksın, sen bunu hiçbir<br />
zaman öğrenemeyeceksin” gibi.<br />
İsterseniz bu yazıyı okuduktan sonra<br />
şöyle bir kendinizi ve çevrenizdekileri<br />
gözlemleyin. Birçoğumuzun her gün<br />
içimizdeki bu gamlı baykuşun olumsuz<br />
konuşmalarını nasıl dinlediğini, “ah ne<br />
kadersizim” diyerek onunla düet yaptığını,<br />
hatta bahtımıza bol acılı şiirler yazdığını<br />
görebilirsiniz.<br />
Bu nedenle öncelikle sorun çıkaran<br />
iç seslerimizi fark edip düzeltmeyi, bu<br />
seslerimizi güzel konuşur hâle getirmeyi,<br />
gamlı baykuşlarımızı susturmayı mutlaka<br />
öğrenmeliyiz.<br />
DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKEN<br />
ASLINDA KENDİMİZİZ<br />
Yaşamını, yaşam koşullarını, yaşamının<br />
kalitesini sorgulayan, sorguladığı için<br />
de mutsuz olan tek varlık biz insanlarız.<br />
Biz hariç diğer canlılar sadece hayatta<br />
kalma güdülerinin peşinde koşturur.<br />
Bizse yaşadığımız hayatı sorgular, gamlı<br />
baykuşumuzun dediklerine inanır, bunun<br />
sonucunda da birçok olumsuz duygunun<br />
içine sürükleniriz. Suçu kaderimize,<br />
şansızlığımıza ya da çevresel faktörlere<br />
yükler, mücadelemizi yaşam koşullarımızı<br />
ve birlikte olduğumuz insanları değiştirmek<br />
için yaparız. Oysa gücümüz sınırlıdır,<br />
çok az şeyi değiştirebiliriz. Günümüzde<br />
mutluluğu sadece dış koşulların, çevresel<br />
faktörlerin, sahip olunan maddi imkânların<br />
düzelmesine bağlayıp, beyhude bir arayışa<br />
çıkan insanların sayısı ne yazık ki her geçen<br />
gün daha da artmakta.<br />
Bilmeliyiz ki değiştirmemiz gereken şey<br />
aslında kendimiz olmalıdır.<br />
Yine bizi olumsuz etkileyen bir başka<br />
konu da kendimize verdiğimiz değer.<br />
Kimse isteyerek kendine olumsuz<br />
bakmaz, kendini başkalarından daha<br />
değersiz, daha işe yaramaz görmek<br />
istemez. “Değersizlik inancı”, kişinin<br />
kendi istek ve arzusu olmadan genellikle<br />
çocukluk döneminde yaşadığı olayların<br />
algılanması sonunda bilinçaltına yerleşmiş<br />
inançlardandır. Bu inançlar biz farkında<br />
olmadan yaşamımızı yönetmeye devam<br />
eder. Değersizlik hissi kendinize sürekli<br />
nutuk çektiğiniz, sert, aşağılayıcı, gerçekçi<br />
olmayan bir şekilde adeta zulmettiğiniz bir<br />
iç ses hâlindedir. Başka birinin küçücük<br />
sert bir çıkışıyla ya da davranışıyla da<br />
bu değersizlik inancınız iyice tetiklenir.<br />
Bilinmelidir mi sizi üzen şey aslında<br />
diğer insanların davranışları, eleştirel<br />
yorumlarından ziyade sizin bu davranış ve<br />
yorumlara yüklediğiniz anlamlardır aslında.<br />
KENDİ KENDİMİZİ ENGELLİYOR<br />
OLABİLİR MİYİZ?<br />
Hepimizin yaşamlarımızın nasıl<br />
olmasını istediğimize dair hayalleri vardır<br />
ama içimizde bir değersizlik inancı<br />
taşıyorsak, büyük olasılıkla bu hayallere<br />
ulaşmamız için yapmamız gerekenleri yine<br />
kendimiz engellemekte, hatta çoğu zaman<br />
bunları kendimize çok görecek kadar<br />
zalimleşebilmekteyiz.<br />
Başka bir durum da şu: Her insan<br />
kendini değerli ve mutlu hissetmek ister,<br />
ama bazıları değerli ve mutlu hissetmek<br />
için diğer insanların onayına ihtiyaç duyar.<br />
Ne yazık ki bu bakış açısında olanlar,<br />
enerjilerinin tümünü insanları memnun<br />
etmeye, iyi bilinmeye (iyi olmakla iyi<br />
bilinmeye çalışmak çok farklıdır; iyi bir<br />
insan olabilmek çok büyük erdemdir)<br />
adayacaklarından huzurlu, üretken, yaratıcı<br />
bir yaşam onların elinden kayıp gidecektir.<br />
Ben tüm bu iç seslerimizin,<br />
inançlarımızın ve düşüncelerimizin bizi<br />
olumsuz bir ruh haline, beraberinde de<br />
yoğun üzüntü, kaygı ve korku duygusuna<br />
itmesinden çok rahatsız olurum, çünkü<br />
yoğun hissettiğimiz kaygı ve korkularımızı<br />
sonunda mutlaka deneyimlediğimizi<br />
düşünürüm.<br />
İnsanların istemedikleri ya da kaçınmak<br />
istedikleri şeyleri düşündükçe, hayatlarında<br />
genellikle o sonucu ürettiklerine şahit<br />
olmuşluğum çoktur. “Korktuğun başına<br />
gelir” cümlesi eminim birçoğumuz<br />
tarafından deneyimlenmiştir.<br />
Buraya kadar yazdıklarımla<br />
bugünümüzü ve geleceğimizi yani<br />
hayatımızı düşüncelerimiz ve iç seslerimizle<br />
nasıl etkileyebildiğimizi anlatmak istedim.<br />
Fakat benim tüm bu yazdıklarımı asırlar<br />
önce büyük düşünür Mevlâna sadece bir<br />
dörtlükle ne de güzel özetlemiş:<br />
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,<br />
Geriye kalan et ve kemiksin,<br />
Gül düşünür gülistan olursun,<br />
Diken düşünür dikenlik olursun.<br />
Başka söze belki de hiç gerek yok!<br />
44 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 45
V<br />
MAKALE<br />
Ozon, birçok<br />
hastalığın tedavisinde<br />
ve cilt güzelliğinin<br />
sağlanmasında etkili<br />
bir yöntemdir<br />
Ozon tedavisi, bağışıklık sistemimiz<br />
üzerinde önemli bir rol üstlenen,<br />
birçok rahatsızlığın tedavisinde<br />
kullanılabilen sitokinler üzerinde<br />
etkilidir. Mikropların yüzde 99’unu<br />
öldürme özelliğine sahiptir. Bunu da<br />
bağışıklık sistemimizin daha sağlıklı<br />
çalışabilmesini, vücudumuzdaki<br />
çeşitli zararlı atıkların ve toksinlerin<br />
atılmasını, vücuttaki oksijen<br />
miktarının yükseltilmesini, vücudun<br />
kan dolaşımının düzenlenmesini<br />
sağlayarak başarır. Bunlarla<br />
birlikte cilt güzelliği üzerinde de<br />
yadsımayacak etkileri olduğunu<br />
söyleyebiliriz.<br />
Op. Dr. Hasan İlkehan<br />
Çocuk Cerrahisi Uzmanı<br />
Biorezonans Terapisi Uzmanı<br />
Ozon, üç oksijen atomundan oluşan<br />
ve atmosferin üst katmanlarında yer alan<br />
renksiz bir gazdır. Gökyüzünün masmavi<br />
renginin temel kaynağıdır, dünyamızı<br />
güneşten gelen zararlı ışınlardan ve<br />
radyasyondan korumaktadır. Atmosferdeki<br />
elektrik akımının oksijeni parçalamasıyla<br />
oluşur, çok çabuk reaksiyona girip oksijene<br />
dönüştüğünden depolanma imkânı yoktur.<br />
Ozonun havada ve suda mikrop<br />
kırıcı, koku giderici, molekül yok edici<br />
görevi vardır. Bu kapsamda bakterileri,<br />
virüsleri, sporları, mantarı, küfü yok veya<br />
elimine eder; suyu ve havayı temizler;<br />
havada bulunan zehirli gazların, solvent<br />
buharlarının, sigara dumanının zararlı<br />
etkilerini ortadan kaldırır; sigara dumanı,<br />
benzin, boya, küf, kömür, çöp kokularını<br />
ve ağır yemek kokularını giderir.<br />
Ozon günümüzde gıdadan tekstile<br />
kadar farklı sektörlerde dezenfektan<br />
olarak kullanılmaktadır. Sağlık sektöründe<br />
ise tedavi amaçlı olarak ozondan<br />
yararlanılmaktadır.<br />
OZON, NEREDEYSE TÜM<br />
MİKROPLARI ÖLDÜRÜR<br />
Ozon tedavisi, bağışıklık sistemimiz<br />
üzerinde önemli bir rol üstlenen, birçok<br />
rahatsızlığın tedavisinde kullanılabilen<br />
sitokinler (hücreler arasında iletişim kuran<br />
moleküller) üzerinde etkilidir. Mikropların<br />
yüzde 99’unu öldürme özelliğine sahip<br />
olan ozon, Covid-19, Ebola, HIV,<br />
Hepatit B ve Hepatit C gibi şiddetli<br />
enfeksiyonların tedavisinde de kullanılır.<br />
Bunu da bağışıklık sistemimizin daha<br />
sağlıklı çalışabilmesini, vücudumuzdaki<br />
çeşitli zararlı atıkların ve toksinlerin<br />
atılmasını, vücuttaki oksijen miktarının<br />
yükseltilmesini, vücudun kan dolaşımının<br />
düzenlenmesini sağlayarak başarır.<br />
Kanser, tümör, kalp, alerji, diyabet,<br />
hipertansiyon, sinüzit, migren, sistit, MS,<br />
Alzheimer hastalıklarında, otoimmün<br />
rahatsızlıklarda, yaralanmalarda, eklem<br />
sorunlarında, cilt enfeksiyonlarında,<br />
metabolizmanın hızını artırmada (vb.)<br />
ozon tedavisinden yararlanılabilir. Ayrıca<br />
mutluluk hormonu serotoninin üretimini<br />
artırdığından depresyon tedavisine destek<br />
sağlar.<br />
Hamilelere, ileri derecede kansızlığı<br />
veya kan hastalığı olanlara, yeni kalp<br />
krizi geçirmiş hastalara, yüksek tansiyon<br />
hastası olup ACE inhibitörü tedavisi devam<br />
edenlere, ozona alerjisi olanlara (vb.) ozon<br />
tedavisi uygulanmaz.<br />
OZON TEDAVİSİ CİLT<br />
GÜZELLİĞİNE DE FAYDA SAĞLAR<br />
Ozon tedavisi, cilt güzelliğinde de rol<br />
oynar. Etkili bir antiaging yöntemidir. Bu<br />
etkileri şu şekilde sıralayabiliriz.<br />
l Cildin yenilenmesine yardımcı olur.<br />
l Ciltteki oksijenlenmeyi artırarak<br />
gençleşme sağlar.<br />
l Ciltteki bakterileri, mantarları,<br />
virüsleri (vb.) yok eder.<br />
l Ciltteki iltihaplanmayı azaltır.<br />
l Ciltteki kolajen üretimini tetikler.<br />
l Cildin elastikiyetini ve sıkılığını<br />
artırır.<br />
l Ciltteki kırışıklıkların, çizgilerin ve<br />
diğer yaşlanma belirtilerinin görünümünü<br />
azaltabilir.<br />
l Ciltteki lekelerin, yara izlerinin<br />
ve diğer pigmentasyon problemlerinin<br />
iyileşmesine yardımcı olur.<br />
OZON TEDAVİSİ NASIL<br />
YAPILIR?<br />
Öncelikle ozon tedavisinin sadece<br />
doktor kontrolünde uygulanması gerektiği<br />
bilinmelidir. Tedavi sırasında hastadan 50<br />
ila 100 ml arasında kan alınır ve kan ozonla<br />
karıştırılıp hastaya enjeksiyonla geri verilir; bu<br />
en çok uygulanan ozon tedavisi yöntemidir.<br />
Bununla birlikte ozonlanmış serumun hastaya<br />
damar yoluyla verilmesi, kas dokusuna ve<br />
eklemlere uygulanabilmesi, rektum ve vajinal<br />
yolların kullanılması mümkündür.<br />
46 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 47
V<br />
SEYAHAT<br />
Camp<br />
Grounded<br />
Amerika<br />
Birleşik<br />
Devletleri<br />
Teknolojiyi kullanmadığımız tek bir an bile<br />
yok, istesek de istemesek de herhangi bir şeyden<br />
habersiz de kalamıyoruz. Çok fazla uyaranla<br />
karşı karşıya olduğumuzdan aklımız hep dolu.<br />
Tabii bu da birer teknoloji yorgunu olmamıza yol<br />
açabiliyor. Bu yorgunluğun farkında olan turizm<br />
endüstrisi, uzunca bir süredir seyahatseverlere<br />
teknolojiden uzak tatil seçenekleri sunuyor.<br />
Örneğin, İngiltere-Essex’deki Lifehouse<br />
SPA’da teknolojik ürünler kapıda bırakılıyor.<br />
Teknolojik ürünlerle birlikte sigara da yasak.<br />
Burada sadece dijital detoks yapmakla kalmıyor,<br />
organik yiyecek ve içecekle vücudunuzu da<br />
toksinlerden arındırabiliyor, bol bol spor<br />
yapabiliyorsunuz. Karayipler’deki Palm Island<br />
Resort’de de teknolojik ürünlerden tamamen<br />
uzak kalarak, dalıştan resme kadar pek çok<br />
aktivite gerçekleştirebiliyorsunuz. Jamaika’daki<br />
Jakes’de ise yoga ve tai-chi yapıp vejetaryen<br />
beslenerek arınmak mümkün olabiliyor.<br />
ABD-Washington’daki 5 dönümlük arazi<br />
üzerine kurulu reSTART isimli merkez ise<br />
dijital bağımlılığı olanlar için 45 günlük sağlık<br />
programı sunuyor. Ziyaretçiler burada telefon,<br />
internet, hatta saat kullanamıyor; bunun yerine<br />
doğayla iç içe yürüyüş yapabiliyor, ağaç evlerde<br />
vakit geçirip kitap okuyabiliyor.<br />
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Camp<br />
Grounded’a ise ayrı bir yer vermek istiyoruz.<br />
Burası farklı lokasyonlardaki kamp alanlarıyla<br />
18-75 yaş aralığındaki yetişkinlere teknolojiden<br />
uzak bir tatil sunuyor. Camp Grounded<br />
ziyaretçileri cep telefonlarını, bilgisayarlarını,<br />
e-postalarını, sosyal medya hesaplarını ve işlerini<br />
doğayla, meditasyonla, yogayla, okçulukla, kamp<br />
ateşleriyle ve eğlenceyle takas ediyor.<br />
Kampa gelenler iş unvanlarını ve<br />
sorumluluklarını bir kenara bırakarak doğayla<br />
kucaklaşıyor, dostluklar kuruyor ve bol bol oyun<br />
oynuyor. Saklambaçtan yetenek gösterisine,<br />
yürüyüşten yüzmeye, şarkı söylemekten el<br />
sanatlarına kadar akla gelebilecek her tür<br />
etkinlik var burada. Bu etkinlikler dışında Kuzey<br />
Kaliforniya lokasyonunda Sekoya Ormanları’nda<br />
kaybolmak ve kamp ateşinin yanı başında<br />
yıldızları seyrederek uykuya dalmak, New York<br />
lokasyonunda Hudson Nehri’nde envai çeşit su<br />
sporu yapmak, Kuzey Karolina’da Blue Ridge<br />
Dağları’nı keşfetmek, Teksas’ta ise Colorado<br />
Nehri kıyısında gündoğumunu izlemek<br />
mümkün olabiliyor.<br />
48 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
Teknolojiden<br />
uzak<br />
bir tatile<br />
ne dersiniz?<br />
Telefonsuz, bilgisayarsız, internetsiz, hatta<br />
elektriksiz bir tatil. Kafayı boşaltmak için harika<br />
bir fırsat. Düşünsenize, tatilde olduğunuzu<br />
bildikleri halde iş yerinden birileri ikide bir sizi<br />
arayıp sorun çözmenizi istemeyecek, dünya<br />
gündemi kafanızı meşgul etmeyecek, her<br />
şeyden soyutlanacaksınız ve kendi kendinizle<br />
kalacaksınız. Gerçek bir ara vermek isteyenler için<br />
destinasyon önerilerimizle karşınızdayız.<br />
İpek Itır Can<br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 49
V<br />
SEYAHAT<br />
Wadi Rum<br />
Ürdün<br />
Önce burada olmayanları sayalım: Elektrik<br />
ve cep telefonu. Hemen olanları da ekleyelim:<br />
Rüya gibi bir çöl, jeep safari, develerle gezi, hiç<br />
görmediğiniz kadar çok yıldız, otantik çadırlar,<br />
Bedevilerle yemek ve kahve yapma deneyimi,<br />
bol bol kafa dinleme…<br />
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer<br />
alan Ürdün’deki Wadi Rum (Ay Vadisi), 720<br />
kilometrelik alana yayılmış bir çöl ve kamp<br />
alanı. Wadi Rum’da sessizliğin sesini dinlemek,<br />
güneşin yansıma durumuna göre sarıdan<br />
kırmızının tonlarına kadar değişik renklere<br />
bürünen kumları, kayaları, tepeleri izlemek<br />
hem bir keyif hem de arınma. 12.000 yıllık bir<br />
geçmişi olan Wadi Rum’da mağara duvarlarına<br />
yapılmış resimleri, Hicaz Demir Yolu’nu,<br />
Nabataean Tapınağı’nı ve Lawrence’s House’u<br />
görmek mümkün. Ünlü Arabistanlı Lawrence,<br />
1917-1918 yıllarında Arapları Osmanlı<br />
Devleti’ne karşı ayaklandırırken bu çölde kalmış.<br />
Wadi Rum’da turistlere trekking, yoga ve<br />
şifa, yaşam çemberi ve iyileşme inzivaları,<br />
spiritüel atölyeler, bilgelik yolculuğu gibi çeşitli<br />
programlar sunuluyor.<br />
Echo Valley<br />
Ranch & Spa<br />
Kanada<br />
Kanada’daki Echo Valley Ranch & Spa’da<br />
harika bir çiftlik hayatı turistleri bekliyor.<br />
Britanya Kolombiyası’nın önde gelen<br />
çiftliklerinden biri olan, Cariboo Bölgesi’ndeki<br />
Echo Valley Ranch & Spa, teknolojiden<br />
uzak bir tatil geçirip dijital detoks yapmak<br />
isteyenler için biçilmiş kaftanlardan biri.<br />
Turistler, Fraser Nehri Vadisi’nin<br />
muhteşem manzarasına sahip Echo Valley<br />
Ranch & Spa’da ata binebiliyor, atları tımar<br />
edebiliyor, hindileri besleyebiliyor, uzun ve<br />
keyifli yürüyüşler yapabiliyor, meditasyon<br />
ve yoga egzersizlerine katılabiliyor,<br />
masaj yaptırabiliyor, sinek balıkçılığı<br />
yapabiliyor, farklı açık hava etkinliklerini<br />
deneyimleyebiliyor, geceleri uzanıp<br />
tutuverecekmiş gibi yakın görünen yıldızları<br />
izleyebiliyor. Son derece konforlu 40 oda<br />
ve süitlerin yanı sıra iki orman evine de<br />
sahip olan tesiste, genellikle doğal ürünlerle<br />
hazırlanmış çiftlik yemekleri sunuluyor.<br />
Chobe<br />
Ulusal Parkı<br />
Botswana<br />
Afrika’nın güneyinde yer alan Botswana<br />
Cumhuriyeti, bağımsızlığını 1966 yılında<br />
kazandı. Chobe Ulusal Parkı ise Botswana’nın ilk<br />
milli parkı olarak 1967 yılında kuruldu. Yaklaşık<br />
12.000 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip<br />
olan Chobe Ulusal Parkı, her biri farklı bir<br />
ekosisteme sahip dört bölgeye ayrılmış durumda.<br />
Dünyanın en yoğun fil nüfusuna sahip parkın<br />
sınırları içinde 60.000 fil yaşıyor. Sadece filler<br />
mi? Zürafalar, aslanlar, zebralar, çitalar, timsahlar,<br />
antiloplarla burası gerçek bir vahşi yaşam cenneti.<br />
Parkın içinden akan Chobe Nehri, özellikle kurak<br />
mevsimlerde birçok hayvanı kendine çekiyor.<br />
Parkın büyük bölümünün enerji hatlarından<br />
uzak olması ise elektriksiz ve telefonsuz tatili<br />
vaat ediyor. Parkta safariler ve nehir turları<br />
yapılıyor. Chobe Ulusal Parkı’nın giriş kapısı,<br />
Zimbabve, Zambiya ve Namibya sınırlarına yakın<br />
küçük bir kasaba olan Kasane. Burada turistlerin<br />
konaklaması için pansiyonlar, çadır kampları ve<br />
lüks orman evleri bulunuyor.<br />
Yedigöller<br />
Milli Parkı<br />
Türkiye<br />
Teknolojiden uzak bir tatil için Türkiye’de<br />
de pek çok lokasyon var. Mavi yolculuk da<br />
yapabilirsiniz, birbirinden heybetli dağlarda da<br />
dolaşabilirsiniz. Biz size karacaların, geyiklerin,<br />
sincapların, tavşanların ve tilkilerin de aralarında<br />
bulunduğu yoğun çeşitlilikteki orman hayvanlarıyla;<br />
meşelerden, gürgenlerden, karaçamlardan,<br />
köknarlardan, kızılağaçlardan oluşan ormanlarıyla<br />
ve tabii ki 7 gölüyle eşsiz bir cennet olan Yedigöller<br />
Milli Parkı’nı (Bolu) tavsiye etmek istiyoruz.<br />
Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl,<br />
İncegöl ve Sazlıgöl’le enfes manzaralar sunan,<br />
şelaleleriyle büyüleyen, yürüyüş yollarıyla cezbedici<br />
olan Yedigöller Milli Parkı’nda çadır ve karavanla<br />
konaklayabilirsiniz. Bungalov evlerden oluşan<br />
konaklama tesislerini de tercih edebilirsiniz.<br />
Cep telefonunuzu kapayıp kendinizi<br />
Yedigöller’in 1.642 hektarlık alana yayılmış olan<br />
kocaman kucağına bırakabilir, upuzun yürüyüşler<br />
yapabilir, şelalelerin altına saklanabilir, bitkileri<br />
keşfedebilir, balık avlayabilirsiniz.<br />
50 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 51
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
Yazarların<br />
müze evleri<br />
Bir edebiyat tutkununu sevdiği yazarla ilgili her şey ilgilendirir; yaşadığı yer,<br />
soluduğu atmosfer, dokunduğu eşyalar, ilham aldığı kaynaklar, kitaplarıyla<br />
ilgili notları gibi. Bu açıdan yazarların sığınaklarına yolculuk vadeden müzeler<br />
ayrı bir önem taşır. İşte bunlardan birkaçını sizler için bir araya getirdik.<br />
Dilek Girgin<br />
Jane<br />
Austen<br />
Müzesi<br />
İngiltere<br />
Jane Austen, romantizmin ve naifliğin<br />
doruğu sayılabilecek romanlar yazdı.<br />
Edebiyat tarihinin baş yapıtlarından biri olan<br />
“Gurur ve Önyargı”nın yanı sıra “Sağduyu<br />
ve Duyarlılık”, “Emma”, “Mansfield Park”,<br />
“Northanger Manastırı” ve “İkna” romanları,<br />
dün olduğu gibi bugün de çok seviliyor.<br />
Jane Austen, İngiltere’nin kırlarında<br />
1775-1817 yılları arasında yaşadı. Bir<br />
papazın kızıydı, sekiz çocuğun yedincisiydi.<br />
Babasının da desteğiyle, kadınların pek de<br />
eğitim alamadığı bir dönemde çok iyi bir<br />
eğitim alma şansına sahip oldu. 12 yaşından<br />
itibaren başladığı yazın hayatında bir kadın<br />
olarak var olmayı başardı. Bir kere aşık oldu,<br />
hiç evlenmedi. Babasının ölümüne kadar<br />
Hampshire’da yaşadı, sonrasında kardeşinin<br />
Chawton’daki evine yerleşti, 42 yaşında<br />
hayatını kaybetti.<br />
Jane Austen’in 18<strong>09</strong>-1817 yılları<br />
arasında yaşadığı, dehasının geliştiği<br />
Chawton’daki ev, günümüzde müze<br />
olarak ziyaret ediliyor. Jane Austen Müze<br />
Evi mobilyalar, resimler, ev eşyaları dahil<br />
olmak üzere yazarın dünyasından eşsiz izler<br />
sunuyor. Jane Austen’ın kişisel mektupları,<br />
romanlarının ilk baskıları, romanlarıyla<br />
ilgili notları, arkadaşlarının ve ailesinin<br />
portreleri, yazı yazdığı masa, uyuduğu yatak<br />
koleksiyonunun değerli parçaları olarak öne<br />
çıkıyor.<br />
Chawton’daki ev, Jane Austen’ın kız<br />
kardeşi Cassandra’nın 1845 yılındaki<br />
vefatının ardından bazı değişikliklere<br />
uğradı. Ev, 1940 yılında kurulan Jane<br />
Austen Derneği tarafından satın alındı.<br />
Sonraki yıllarda bina restore edilerek, bazı<br />
eşyaların replikaları yapılarak müzeye, Jane<br />
Austen’ın yaşadığı döneme döndürüldü.<br />
Zaman zaman geçici sergiler de düzenlenen<br />
Jane Austen Müze Evi, unutulmaz Elizabeth<br />
Bennet ve Mr. Darcy karakterlerinin (“Gurur<br />
ve Önyargı”nın baş karakterleri) yaratıcısına<br />
selam sunmak isteyen edebiyatseverleri<br />
sevgiyle kucaklamayı sürdürüyor.<br />
Jane Austen Müze Evi, ziyaretçilere ünlü<br />
yazarın ayak izlerini takip ettikten sonra<br />
güzel bahçesinde soluklanma, Jane Austen’i<br />
yansıtan küçük hediyeler alma olanağı da<br />
sunuyor. Müze ev, web sitesi üzerinden sanal<br />
olarak da ziyaret edilebiliyor.<br />
http://www.jane-austens-house-museum.org.uk/<br />
52 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 53
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
Anne Frank<br />
Müzesi<br />
Hollanda<br />
“Anne Frank’ın Hatıra<br />
Defteri”, tüm dünyada<br />
Nazilerin Yahudilere yaptığı<br />
soykırımın simgelerinden<br />
biridir. Anne Frank (1929-<br />
1945), günlüğünü Nazilere<br />
yakalanmamak için ailesi ve aile<br />
dostlarıyla birlikte sığındığı bir çatı<br />
katında kaleme aldı; o sırada 14 yaşındaydı. Bugün Anne<br />
Frank Müzesi olan binada iki yıl boyunca saklandılar,<br />
ancak yapılan ihbarla yakalanarak toplama kamplarına<br />
gönderildiler. Babası Otto Frank dışında tüm aile hayatını<br />
kaybetti.<br />
Otto Frank, 2. Dünya Savaşı’nın bitiminin ardından<br />
kızının günlüğünü bularak yayınladı. Amsterdam’ın önde<br />
gelen vatandaşlarının oluşturduğu bir komite ise 1957<br />
yılında Anne Frank organizasyonunu kurdu. Ardından<br />
ev, 1960 yılında müzeye dönüştürüldü. Amaç, ailenin<br />
saklandığı yeri koruyarak halka açmak ve Anne Frank’ın<br />
ideallerini tanıtmaktı. Müzede Anne Frank’ın gizli odası,<br />
orijinal günlüğü ve fotoğraflarından oluşan bir sergi<br />
görülebiliyor. Bunun yanı sıra müzede eğitim programları<br />
da yapılıyor.<br />
Charles Dickens<br />
Müzesi<br />
İngiltere<br />
Viktorya döneminin<br />
en iyi yazarlarından<br />
biri olarak kabul edilen<br />
Charles Dickens (1812-<br />
1870), evlendikten bir<br />
yıl sonra taşındığı ve on<br />
çocuğundan ikisinin dünyaya<br />
geldiği Londra-Doughty Caddesi’ndeki<br />
evinde, 1837-1839 yılları arasında yaşadı. Kendisine<br />
büyük ün kazandıran “Oliver Twist”i burada yazdı. “İki<br />
Şehrin Hikayesi”, “David Copperfield”, “Büyük Umutlar”<br />
gibi birbirinden değerli romanlara imzasını atan yazar,<br />
sonrasında çok daha büyük evlerde yaşadı ama sadece bu<br />
ev olduğu gibi korunabildi ve 1925’de müzeye çevrildi.<br />
Müze, Charles Dickens’ın hayatı ve eserleriyle ilgili<br />
dünyanın en kapsamlı materyal koleksiyonuna sahip.<br />
Bunlar arasında özel eşyaları, mobilyaları, el yazmaları,<br />
mektupları, nadir baskılar, fotoğraflar ve tablolar<br />
bulunuyor. Bu tipik orta sınıf Viktorya evini ziyaret edenler<br />
bir anda 1837 yılına geri dönüyor ve büyük yazarın<br />
ilhamını bulduğu dünyaya tanıklık etme fırsatını yakalıyor.<br />
www.dickensmuseum.com<br />
Lev Tolstoy<br />
Müzesi<br />
Rusya<br />
Rus ebediyatının dev ismi Lev Tolstoy (1828-1910),<br />
Tula’daki Yasnaya Polyana isimli konakta doğdu. “Anna<br />
Karanina” ile “Savaş ve Barış”ı bu aile konağında yazdı.<br />
Zengindi ancak asalete ve lükse inanmıyordu, bu nedenle<br />
bütün servetini köylülere bağışladı, sade bir yaşam sürdü.<br />
En büyük yardımcısı olan karısı Sofiya Andreyevna ile 13<br />
çocukları oldu. Sofiya Andreyevna, Tolstoy’un “ulaşılamaz<br />
ebedi kalem” diye tanımladığı Yasnaya Polyana’nın orijinal<br />
haliyle korunması için eşinin ölümünden sonra büyük<br />
bir çaba harcadı. Sonuçta Yasnaya Polyana, kızlarından<br />
Aleksandra Tolstaya’nın öncülüğünde 1921 yılında<br />
müzeye çevrildi. Tolstoy’un özel eşyalarının, kitaplarının,<br />
kütüphanesinin, mobilyalarının aynen korunduğu müze<br />
ev, günümüzde torunları tarafından işletiliyor. Bir parkı,<br />
ormanı, meyve bahçesi de olan müzede uluslararası<br />
yazar buluşmaları, bilimsel konferanslar ve festivaller<br />
düzenleniyor.<br />
Rusya’da Tolstoy’un başka müze evleri de bulunuyor.<br />
Sait Faik<br />
Abasıyanık<br />
Müzesi<br />
Türkiye<br />
Türk hikâye yazınının önemli isimlerinden yazar ve şair<br />
Sait Faik Abasıyanık’ın (1906-1954) İstanbul-Burgazada’da<br />
yaşadığı köşk, 1959 yılından bu yana müze olarak hizmet<br />
veriyor. Sait Faik Abasıyanık, yaşamının son 10 yılını<br />
annesi Makbule Hanım’ın yaşadığı Burgazada’daki köşkte<br />
geçirdi. Yazar, Darüşşafaka Lisesi’nde düzenlenen bir<br />
etkinlikten çok etkilenmiş, mal varlıklarını bu kuruma<br />
bırakma yönündeki isteğini annesine söylemişti. “Semaver”,<br />
“Sarnıç”, “Şahmerdan” “Kumpanya”, “Son Kuşlar”,<br />
“Lüzumsuz Adam”, “Kayıp Aranıyor” isimli eserleriyle<br />
tanınan Sait Faik Abasıyanık’ın ölümünün ardından<br />
annesi, köşkü müze yapılması koşuluyla Darüşşafaka<br />
Cemiyeti’ne bıraktı, oğlunun kitaplarının telif haklarını da<br />
aynı cemiyete bağışladı. Bağışın Darüşşafaka Cemiyeti’ne<br />
intikal tarihi olan 1964’ten bu yana müze cemiyetin<br />
sorumluluğunda bulunuyor.<br />
Müzede yazarın eşyaları, mektupları, fotoğrafları,<br />
eserlerine ilham vermiş pek çok materyal ve obje<br />
bulunuyor; ziyaretçilere Sait Faik Abasıyanık’ın dünyasında<br />
nostaljik bir yolculuk sunuyor. Yazarın adını taşıyan atölye<br />
ise 2014 yılından bu yana müze kapsamında çalışmalarını<br />
sürdürüyor, arşiv tarama ve dijitalleştirme çalışmaları<br />
yapıyor.<br />
www.annefrank.org<br />
www.ypmuseum.ru<br />
https://saitfaikmuzesi.org/<br />
54 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 55
V<br />
TEKNOLOJİ<br />
Yeni nesil<br />
tedavi<br />
yöntemleri &<br />
pratik çözümler<br />
Teknoloji, yeni nesil tedavi yöntemleriyle birlikte kişiselleştirilmiş<br />
uygulamalar ve pratik çözümlerle her âna yenilik katmaya<br />
devam ediyor. Bu kimi zaman bir yöntem kimi zaman bir ürün<br />
olsa da ana hedef yaşamı daha sağlıklı, kolay ve keyifli kılmak.<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
THERAFACE PRO PERKÜSİF TERAPİ,<br />
YÜZ SAĞLIĞINA KAPSAYICI BİR YAKLAŞIM<br />
SUNUYOR<br />
Perküsif terapi; perküsyon cihazıyla hızlı ve<br />
tekrarlayan basınç uygulanan, kaslara giden kan<br />
akışını darbeler ve titreşimlerle uyarıp hızlandıran<br />
bir tedavi tekniği. Vücuda uygulanan bu teknik,<br />
perküsif terapi uzmanı Therabody firması<br />
tarafından yüz sağlığı için tasarlandı; firmanın<br />
TheraFace PRO cihazı, yüz için geliştirilmiş ilk ve<br />
tek perküsif terapi cihazı olarak lanse edildi.<br />
Yenilikçi ve teknolojik TheraFace PRO,<br />
yüz ve boyun kaslarındaki gerginlikleri<br />
hafifletmeye, microcurrent (mikro<br />
akım) tedavisiyle hedeflenen<br />
hasarlı dokuların<br />
iyileşmesini sağlamaya<br />
yardımcı oluyor;<br />
baş, migren ve çene<br />
ağrısını hafifletiyor.<br />
Cildin 3 mm altına<br />
nüfus eden 3 farklı<br />
perküsif terapi başlığı<br />
ve hız ayarıyla, ihtiyaca<br />
yönelik kişiselleştirilebilir<br />
teknolojisiyle, 8 farklı terapisiyle<br />
kullanıcıları maksimum yüz sağlığına<br />
ulaştırmayı hedefliyor.<br />
Bununla birlikte yaşlanma etkilerini<br />
geciktirmeyi, kırışıklıkları azaltmayı, yüz<br />
kaslarının gerginleşmesini, gözenekleri<br />
temizlemeyi, cildi sıkılaştırmayı, cilt<br />
hücrelerine canlılık kazandırmayı, cildin<br />
daha genç ve parlak görünmesini, yüz hatlarını<br />
şekillendirmeyi destekliyor. Bölgesel kullanıma<br />
göre değişen başlıklarıyla geniş bir tedavi<br />
yelpazesi sunuyor. TheraFace PRO’nun düz<br />
başlığı yüz, boyun ve göğüs bölgesinde, mikronokta<br />
başlığı yanaklar, alın ve göğüs bölgesinde,<br />
konik başlığı ise özellikle göz çevresi, nazolabial<br />
bölge ve şakaklarda kullanılabiliyor; bu<br />
başlıkların hepsi gençleştirici etkiye sahip LED<br />
ışık terapisiyle birleştiriliyor.<br />
56 HAZİRAN <strong>2023</strong><br />
HAZİRAN <strong>2023</strong> 57
V<br />
TEKNOLOJİ<br />
YENİ NESİL TEDAVİ ESWT, ORTOPEDİK<br />
RAHATSIZLIKLARA ÇÖZÜM BULUYOR<br />
Yüksek basınçlı ses dalgalarının vücudun istenilen bölgesine çelik<br />
başlıklı bir aplikatör aracılığıyla uygulandığı tedavi yöntemi, ESWT<br />
(Extracorporeal Shock Wave Therapy) olarak adlandırılıyor. ESWT; vücudun<br />
dışından, cerrahi olmadan, anestezisiz ve ilaçsız olarak uygulanarak birçok<br />
sağlık sorununa, bu arada ortopedik rahatsızlıklara çözüm sunabiliyor.<br />
Topuk dikeni, tenisçi ve golfçü dirseği, kaynaması gecikmiş kırık<br />
tedavileri ortopedi alanında ESWT’nin sıklıkla kullanıldığı rahatsızlıklar.<br />
ESWT’nin aşil tendonu tedavisi, kalsifiye omuz ağrısı, kalça ağrıları gibi<br />
kronik ağrıların giderilmesinin yanı sıra birçok başka ortopedik alanda da<br />
uygulaması bulunuyor. İşlem öncesinde sorunlu bölge ortopedi uzmanı<br />
tarafından tıbbi görüntüleme cihazları yardımıyla saptanıyor, muayenenin<br />
ardından işaretlenen bölgeye ultrason jeli sürülüyor ve çelik başlıklı<br />
aplikatör bu bölgeye odaklanarak ses dalgalarıyla işlem gerçekleştiriliyor.<br />
Batıgöz Sağlık Grubu Balçova Cerrahi Tıp Merkezi, Ortopedi ve<br />
Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Erdoğan Karadağ; tedavinin anestezi, hazırlık<br />
ve tedavi sonrasında istirahat gerektirmediğine dikkat çekerek, “ESWT<br />
uygulandığı bölgelerde hızlıca etki ederek kan akışını hızlandırır, ödemi<br />
azaltır, kemik ve dokuların tamirine yardımcı olur, kolajen oluşumunu<br />
destekler ve kas spazmlarını giderir” açıklamasında bulunuyor.<br />
AKILLI B-GOOD KULAKTAN ATEŞ ÖLÇER İLE<br />
1 SANİYEDE SONUCA ULAŞMAK MÜMKÜN<br />
Hastalıkların en önemli bulgularından biri olan yüksek ateşi ölçmek için<br />
ortam sıcaklığından etkilenmeksizin kulaktan yapılan ölçümler her zaman<br />
doğru sonuçlar elde etmeyi sağlıyor. Hastanede, evde veya ihtiyaç duyulan<br />
her ortamda vücut ısısını ölçmek için kullanılan b-good Kulaktan Ateş<br />
Ölçer, 1 saniye kadar kısa bir sürede ateşin ölçülmesine yardımcı oluyor.<br />
Ayrıca 30 kullanımlık okuma hafızası sayesinde geçmiş ölçümleri de<br />
saklayabiliyor. Akıllı cihaz, ikisi bir arada özelliğiyle hem vücut hem de nesne<br />
sıcaklığı ölçümü yapabiliyor.<br />
Yetişkinler ve çocuklar için her koşulda kolaylıkla kullanılabilen b-good Kulaktan<br />
Ateş Ölçer, vücut ısısı değişimlerini hızlı ve güvenilir şekilde tespit ederek olası<br />
komplikasyonların önüne geçmeyi hedefliyor.<br />
daha<br />
UYKU DÜZENİ, SAMSUNG GALAXY<br />
WATCH5 SERİSİYLE TAKİP EDİLEBİLİYOR<br />
Uykusuzluk; depresyon, kaygı bozukluğu, kalp ve dolaşım<br />
sistemi rahatsızlıkları, obezite gibi sorunlara sebebiyet verebiliyor.<br />
Bu nedenle kaliteli uykunun önemi büyük. Samsung Galaxy Watch5<br />
serisi, uyku düzenini takip etmek ve uykuyla ilgili sorunlarını<br />
anlamak isteyenlere yardımcı oluyor. Örneğin “BioActive Sensörü”,<br />
uyanık olunan veya derin uyku saatlerini kandaki oksijen oranıyla<br />
takip ederek sonuçları ertesi gün Samsung Health uygulaması<br />
üzerinden paylaşıyor. “Uyku Koçluğu” uygulamasıyla sağlıklı<br />
uyumayla ilgili iyi alışkanlıklar geliştirilmesini destekliyor; bu<br />
sayede kişiye özel, daha verimli ve kaliteli bir gece uykusu düzeni<br />
sağlanıyor. Seri, kullanıcının günlük aktivitelerini de takip ederek<br />
egzersiz, uyku, beslenme gibi aktiviteleri daha iyi yönetebilmek için<br />
ipuçları ve yönlendirmeler sunuyor.<br />
Kullanıcılar aynı zamanda “Uyku Modu”nu Galaxy akıllı<br />
telefonları ve Galaxy Watch akıllı saatleriyle senkronize ederek<br />
mobil cihazların neden olabileceği rahatsızlığı azaltabiliyor.<br />
Samsung SmartThings platformu ise Samsung ve diğer markalara<br />
ait olan akıllı ev ürünlerini kontrol edebilmeyi sağlıyor. Galaxy Watch<br />
akıllı saatler, her gece kullanıcıların uykuya daldığı anı tespit ederek<br />
otomatik olarak panjurları, ışıkları ya da klimayı kapatabiliyor.<br />
58 HAZİRAN <strong>2023</strong>