11.07.2023 Views

Hotel Restaurant Temmuz 2023

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Turizmde hedefler değişmedi<br />

hotelrestaurantmagazine<br />

@Hitechdergisi<br />

hotelrestaurantmagazine<br />

Yaşanan deprem felaketi sebebiyle geleneksel<br />

buluşmalarına bir süre ara veren Türkiye Otelciler<br />

Birliği, Geleneksel Aylık Bilgilendirme Toplantısını<br />

İstanbul'un yeni atanan Valisi Davut Gül ve<br />

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un<br />

katılımıyla gerçekleştirdi. Turizm sektöründe<br />

beklentilerin, yılın ikinci yarısıyla birlikte talepte<br />

artış trendinin devam edeceği yönünde olduğunu<br />

belirten TÜROB Başkanı Müberra Eresin, bu<br />

yılın ziyaretçi sayısı ve turizm geliri hedefini de<br />

değiştirmediklerinin altını çizerek, “60 milyon<br />

ziyaretçi, 56 milyar dolar turizm gelirine ulaşmayı<br />

öngörüyoruz” diye konuştu. Haberin detayları<br />

gündem sayfalarımızda.<br />

Dardanel Şirketler Grubu bünyesinde Yunanistan<br />

Operasyonlarından Sorumlu Yönetim Kurulu<br />

Üyesi. Önen Gıda şirketinin de Genel Müdürü.<br />

2016 yılından bu yana ailenin içinde. Demokratik,<br />

kolektif düşünmeyi teşvik eden ve eşitlikçi yönetim<br />

tarzıyla tanınıyor. Türkiye'de kadın istihdamına<br />

ağırlık veren en büyük şirketlerden Dardanel'de<br />

çalışmanın bir ayrıcalık olduğuna vurgu yapan<br />

Ayşe Önen Özoğuz, "Eğitim, finans ve teknolojiye<br />

daha fazla erişim sağlayarak, çeşitliliği ve<br />

kapsayıcılığı önceliklendirerek, mesleki gelişimi<br />

ve yükselmeyi teşvik ederek kadınlar için mevcut<br />

tabloyu çok daha iyileştirebiliriz" sözleriyle sektöre<br />

hem yol haritası hem de ilham oluyor. Özoğuz ile<br />

grubun ev dışı tüketim rotasını, yurt içi ve yurt dışı<br />

büyüme odaklarını ve kadın istihdamı politikalarını<br />

konuştuk.<br />

Mutfağın içine doğan şanslı şeflerden biri o da.<br />

Aşçılık mesleğine üç göbekten bağlı olan Hakan<br />

Coşkun, Çorum'da üç fırın sahibi rahmetli Simitçi<br />

Sabri'nin torunu... Pastacı bir babayla, Çorum Has<br />

Baklava yarışmasında altın madalya kazanan<br />

bir annenin de oğlu. Restoran müdürlüğü yapan<br />

erkek kardeşi, pasta ustası amcayı da unutmamak<br />

gerek. Adana HiltonSA'nın Executive Şefi Hakan<br />

Coşkun'un vakti zamanında anne tarafı da<br />

mutfakla pek bir haşır neşir! Tecrübeli mutfak şefi,<br />

büyükbabanın üzüm bağlarının içinde, sirkeyle<br />

pekmezin yolculuğuna nasıl tanıklık ettiğini<br />

anlatıyor, hikayesinin başında. Bu ilham veren<br />

yolculuğun devamını şefin gözünden başlığımızda<br />

bulabilirsiniz.<br />

Kent yaşamında artık herkes doğaya kaçacağı ve<br />

yeşil ile buluşacağı mekanların arayışında… Kent<br />

hayatının önemli parçaları olan oteller, restoranlar<br />

ve kafeler, bu ihtiyacı karşılamak üzere bir bahçeye<br />

sahip değillerse bile teras veya iç mekanlarında yeşil<br />

alanlar oluşturabilirler. Yeterli alana sahip olmayan<br />

bu işletmeler, duvarlarında hatta tavanlarında<br />

canlı veya stabilize bitkilerle yaşayan mekanlara<br />

dönüşebilirler. L.ist Peyzaj ile oteller, restoranlar ve<br />

kafelere peyzaj projeleri hazırlayan Peyzaj Yüksek<br />

Mimarı Deniz Dülek, HoReCa işletmeleri için peyzaj<br />

tasarım fikirlerini paylaştı.<br />

Meslekte 20. yılını kutlayan başarılı restoran<br />

yatırımcısı ve işletmecisi Yasin Becek,<br />

Limonköyiçi'nin ardından El-Yar ile Alaçatı'daki<br />

restoran sayısını ikiye çıkardı. İlk yatırımı<br />

Limonköyiçi'ni bundan yedi yıl önce "Kaliteli yemek,<br />

kaliteli müzik" mottosuyla hayata geçiren ve Alaçatı<br />

sokaklarının bir numaralı yeme-içme- eğlence<br />

mekanı haline getiren Becek, Lübnan mutfağının<br />

tatil beldesindeki tek adresi El-Yar ile de bu iddiasını<br />

açıkça ortaya koyuyor. El-Yar’ın ayrıntıları yeni<br />

mekan başlığımızda!<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

K<br />

GENEL MÜDÜR<br />

(Sorumlu)<br />

REKLAM SATIŞ PAZARLAMA<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

Emir Ömer ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

0212 454 22 22<br />

TEKNIK MÜDÜR<br />

BILGI İŞLEM<br />

TOLGA ÇAKMAKLI<br />

tolga.cakmakli@img.com.tr<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

İMG WEB TEAM MAIL<br />

web@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />

ORHAN GENCELİ<br />

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />

Yönetim Kurulu Üyesi<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TEZER ÖNER<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />

İşletme Yatırım Danışmanı<br />

HÜSEYİN KURT<br />

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />

Başkanı<br />

AYDIN DEMIR<br />

Yeditepe Üniversitesi Gastronmi Mutfak<br />

Sanatları Chef Ögretim Görevlisi/<br />

The Maestro <strong>Hotel</strong> Executive Chef<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />

www.ihlasmatbaacilik.com<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

İSTMAG<br />

Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />

İHLAS MEDIA CENTER<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />

Tel: 0212 454 22 22<br />

Faks: 0212 454 22 93<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları<br />

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır. ISSN:1305-1792


Bu sayımızda<br />

antre<br />

16 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

22 Eresin: <strong>2023</strong> hedefimiz 60<br />

milyon turist, 56 milyar dolar<br />

turizm geliri<br />

36 Skål İstanbul kültür miraslarını<br />

keşfe çıktı<br />

49<br />

32 Öner: Mavi Bayrak’ta 3.lük yine<br />

bizim<br />

34 Turizmciler dostluk maçında<br />

buluştu<br />

yeni yatırımlar<br />

36 İşte şiirsel dönüşümüyle<br />

Çırağan Palace Kempinski<br />

58 50<br />

44 Lüks turizmde önemli iş birliği<br />

46 Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş açıldı<br />

48 Türkiye’nin ilk fonksiyonel<br />

beslenme oteli, Gökçeada’da<br />

49 İstanbul New Airport <strong>Hotel</strong><br />

Arnavutköy’de açıldı<br />

50 Şimdiki hedefi tam bir sağlıklı<br />

yaşam kompleksi olmak<br />

56 Türkiye’nin 81 ilini Dedeman<br />

markasıyla buluşturacak<br />

36


gustonun yorumu<br />

96 Gusto Reha Tartıcı ile keşif<br />

noktaları<br />

yeni mekan<br />

100 Alaçatı'da Limonköyiçi'den<br />

sonra El-Yar'ı da<br />

klasikleştirecek<br />

104 Türkiye’nin en yeni<br />

mekanları<br />

dekorasyon<br />

iş’te kadın<br />

58 Özoğuz: Türkiye’de<br />

yenilikçiliği temsil etmeye<br />

devam edeceğiz<br />

marka<br />

64 Taşkesti Su’dan HoReCa’ya<br />

geri dönüşümlü yatırım<br />

66 Cargill’den 4 yılda etkisini 2’ye<br />

katlayan öğrenci programı<br />

68 Döküm demirde profesyonel<br />

çözüm ortağı: Defonte<br />

70 Gücünü doğadan alan sağlıklı<br />

ve ekonomik soğutma: ECO<br />

şefin gözünden<br />

72<br />

72 Coşkun: Yemeklerimle nefes<br />

alıyorum<br />

gastro güncel<br />

80 Y ve Z kuşakları iş<br />

yerlerinde yemek yeme,<br />

dijitali benimseme ve<br />

sürdürülebilirliğe nasıl<br />

bakıyor?<br />

82 Gastronominin Nobeli Şef<br />

Ebru Baybara Demir’e<br />

84 Önce acente ve otelleriyle<br />

markalaştı: Sırada zeytin ve<br />

zeytinyağı var<br />

86 Türkiye her yıl 18,1 milyon ton<br />

gıda israf ediyor<br />

gastro etkinlik<br />

88 Slow Food Kastamonu<br />

Yeryüzü Pazarı açıldı<br />

gastro aktüel<br />

90 Gastronomi sektöründen<br />

haberler<br />

100<br />

106 HoReCa işletmeleri için<br />

peyzaj tasarım fikirleri<br />

HoReCa teknolojileri<br />

108 HoReCa teknolojileri<br />

106<br />

110<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


KUTUNUN<br />

DIŞINDA<br />

DÜŞÜN<br />

THINK<br />

OUTSIDE<br />

THE BOX<br />

www.konoven.com


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Melih Yetiş Bentour<br />

Reisen Ailesi’ne katıldı<br />

40 yılı aşkın turizm deneyimine sahip<br />

olan Melih Yetiş, 5 Haziran itibariyle<br />

Bentour Reisen A.Ş’nin Kontrat, Yield,<br />

Rezervasyon Departmanlarından<br />

Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı<br />

görevine getirildi. Son olarak<br />

Touristalia’nın Genel Müdürlüğünü<br />

yapan Yetiş, yeni göreviyle Türkiye'deki<br />

tur operatörü Bentour Reisen'in Product<br />

portföyünün yanı sıra Rezervasyon ile<br />

Contracting & Yield sorumluluğunu<br />

da üstlenecek. Melih Yetiş sayesinde<br />

Bentour Reisen, tur operatörlüğü<br />

sektöründe 40 yılı aşkın bir deneyime sahip olan ve bunun 17 yılını<br />

TUI bünyesinde geçiren ve 2015 yılına kadar Product, Contracting<br />

& Business Development (İş Geliştirme) Ticari Koordinatörlüğü<br />

görevini yürüten bir uzmanı bünyesine kattı. Bentour Reisen<br />

Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Uğur, yeni yöneticinin<br />

katılışını açıklarken: "Melih Yetiş ile turizm alanındaki en deneyimli<br />

yöneticilerden birini bünyemize katmış olduk. Sürekli değişen pazar<br />

gereksinimleri ortamında kurumsal büyüme amacıyla product<br />

kısmını daha da şekillendirme ve süreçlerimizi optimize etme<br />

konusunda kendisinin uzmanlığına güveniyoruz." ifadelerini kullandı.<br />

Antalya’da 24.00’den sonra da<br />

müzik serbest!<br />

Antalya İl Umumi<br />

Hıfzıssıhha Kurulu, pandemi<br />

döneminde saat 24.00’den<br />

sonra getirilen müzik yasağı<br />

uygulamasını konaklama<br />

tesislerinde iptal etme<br />

kararı aldı. Bu karara göre<br />

konaklama tesislerinde gece 24.00’den sonra uygulanan canlı<br />

müzik yasağı kaymakamlık ve diğer yerel yönetimlerin kararı<br />

ile uygulanmayacak. Müzik yayınları serbest bırakılabilecek.<br />

Yapılan toplantıda alınan karar şöyle: “05.05.<strong>2023</strong> tarihinde<br />

Dünya Sağlık Örgütünce (WHO) Koronavirüs Covid-19’un<br />

sağlık açısından küresel bir acil durum teşkil etmediği<br />

açıklaması ışığında yapılan görüşme sonucunda; İl Umumi<br />

Hıfzıssıhha Kurulumuzun 28.06.2021 tarihli ve 2021/43<br />

sayılı kararının 2.6 ‘Hali hazırda konaklama tesislerinde<br />

saat 22.00'de, diğer yerlerde ise saat 21.00'de sona eren<br />

müzik yayınlarının (canlı icra edilenler de dahil), bu konuda<br />

yeni bir karar alınıncaya kadar 1 <strong>Temmuz</strong> 2021 tarihinden<br />

itibaren saat 24.00'e kadar yapılabileceğine’ maddesinin iptal<br />

edilmesine, yukarıda belirtilen hususların uygulanmasının,<br />

takip ve denetiminin Kaymakamlıklar, genel kolluk birimleri,<br />

ilgili il ve ilçe müdürlükleri ve belediyeler tarafından koordineli<br />

bir şekilde yapılmasına, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulumuzca,<br />

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi ve 1593 sayılı<br />

Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 27. ve 72. maddeleri uyarınca,<br />

16.06.<strong>2023</strong> tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir. Tüm<br />

kamuoyuna ve vatandaşlarımıza duyurulur.”<br />

Highlight <strong>Hotel</strong><br />

hizmete girdi<br />

Masmavi denizi, sıcacık<br />

kumsalı muhteşem lezzetleri<br />

ve ünlü isimlerin happy<br />

hour partileri ile adından<br />

söz ettiren Highlight <strong>Hotel</strong>,<br />

bu yaz da Bodrum'un en<br />

gözde yerlerinden biri olan<br />

Yalıkavak Tilkicik Koyu’nda<br />

misafirlerine masal tadında bir<br />

tatil sunacak. Ünye Madencilik<br />

firmasının sahibi olduğu, Yusuf Erbaş’ın Genel Müdürlüğünü<br />

yaptığı Highlight <strong>Hotel</strong>, luxury odaları, romantik atmosferi ve<br />

kendi bünyesinde yer alan popüler beachi ile misafirlerine<br />

unutulmaz bir tatil deneyimi sunacak. Tatilde eğlence<br />

arayanlar için muhteşem bir manzaraya sahip Miya Beach,<br />

kaliteli mutfağı ve ünlü isimlerin sahne aldığı beach partileri<br />

ile Bodrum'un masmavi ve sofistike atmosferi eşliğinde<br />

misafirlerine huzurlu bir tatil sunuyor.<br />

En pahalı uçuş Arjantin’e, en<br />

ucuz uçuş Tahran’a<br />

Heybilet CEO'su Samet<br />

Koç'tan edinilen bilgilere<br />

göre, <strong>2023</strong>’ün ilk beş<br />

ayında hem uçak hem de<br />

otobüs bileti fiyatlarında<br />

yükseliş sürüyor. Yurt<br />

dışına en pahalı uçak<br />

seyahati 185 bin 557 TL ile<br />

Ankara’dan Arjantin’nin<br />

Bahia Blanca şehrine yapıldı. Bunu İstanbul’dan Kuzey<br />

Hindistan'ın başkenti Leh ve Güney Kore’nin başkenti Seul’a<br />

yapılan uçuşlar izledi. Benzer bir tablo yurt dışına otobüsle<br />

yapılan yolcukluklarda da görüldü. En pahalı yurt dışı<br />

otobüs yolculuğu 3 bin 680 TL ile İstanbul ve Almanya’nın<br />

kuzeybatısındaki Duisburg kenti arasında gerçekleştirildi.<br />

Ardından ise yine İstanbul’dan Almanya’nın Dortmund ya da<br />

Essen şehirlerine yapılan yolculuklar geldi. Yurt içi otobüs<br />

seyahatlerinde ise en pahalı biletler 1.050 TL’ye İstanbul’dan<br />

Datça gideceklere satıldı. Hopa - Uşak, Bodrum - İstanbul<br />

rotaları da yüksek bilet ücretleriyle ilk üçte konumlandı.<br />

Pahalı yolculuk biletlerininin yükünü hafifletmek isteyenler,<br />

çözümü en uygun maliyetlerle gidebilecekleri bölgelerde<br />

aramaya başladı. heybilet.com’un istatistiklerine göre, geride<br />

bıraktığımız aylarda yurt dışına en ucuz uçak biletleri bin 169<br />

TL ile İstanbul’dan Tahran’a gidecekler için satışa sunuldu.<br />

Yurt dışına en düşük otobüs biletlerinin ise İzmir - Erbil<br />

ya da İstanbul - Tiflis / Süleymaniye rotalarını kapsadığı<br />

kaydedildi. En ucuz yurt içi otobüs yolculuğu da 5 TL’ye<br />

Kahramanmaraş’tan Osmaniye’ye yapıldı. Bunu Karabük -<br />

Çerkeş ve Ceyhan - Gaziantep hattı takip etti.


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Tüm<br />

mesleklerin<br />

tanım ve maaş<br />

bilgileri bu<br />

rehberde!<br />

Eleman.net, günümüzde çalışan ve iş arayan adayların iş yeri<br />

tercihinde önemli bir yer tutan meslek içeriği ve maaş seviyesi<br />

hakkında hazırladığı ‘Meslek Rehberi’ ile bir mesleğin tanımından<br />

hangi sektörde istihdam edildiğine, iş kolunun şirketlerin hangi<br />

departmanında yer aldığından son 8 yıllık maaş seviyesine kadar birçok<br />

bilgiyi tek kaynakta toplayarak iş arama sürecinde işleri kolaylaştırıyor.<br />

2022 yılında 70 meslekle başlanılan proje bugün acil tıp teknisyeninden<br />

elektrik mühendisine, kuryeden mobilya ustasına, sekreterden<br />

yazılım uzmanına kadar 4.000 mesleği kapsıyor. 18 yıllık tecrübenin<br />

yansıtıldığı projeyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Eleman.net<br />

CEO’su Murat Günay, “Meslek Rehberi için yola çıkarken verilerimizi ve<br />

tecrübemizi kullanarak mesleklerle ilgili doğru ve güncel bir başvuru<br />

kaynağı sunmayı amaçladık. Tabii bununla birlikte listede yer alan<br />

mesleklerden herhangi birini tercih etmek isteyen ya da hali hazırda bu<br />

mesleklerden birini icra edenleri de bilgilendirmeyi hedefledik. Bugün<br />

geldiğimiz noktada A’dan Z’ye tüm başlıklarda 4 bin adet mesleği<br />

kapsayan çok geniş bir rehberimiz var ve kullanıcılarımız hem tüm<br />

meslekler hakkında bilgi alma fırsatı yakalıyor hem de son 8 yılın maaş<br />

seviyesini de inceleme fırsatını buluyor” dedi.<br />

Geleceğin turizm liderleri Petra<br />

HM iş birliğiyle yetişecek<br />

İstanbul merkezli otel<br />

yönetimi firması Petra<br />

HM geçtiğimiz günlerde<br />

Mersin Üniversitesi<br />

Turizm Fakültesi<br />

Mezunları Derneği’ne<br />

verdiği burs imkanını<br />

turizm öğrencilerine<br />

duyurdu. Mersin Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünden<br />

seçilecek 4 mezuna 1 yıl boyunca hem iş imkânı hem de farklı<br />

iş kollarını tecrübe etme fırsatı sağlayacak Petra HM, 1 yıllık<br />

programın sonunda mezunlara yönetmekte olduğu otellerin<br />

birisinde, kariyerlerinde ilerlemeyi seçtikleri bölümde<br />

yönetici pozisyonu ile iş imkanı sağlayacak. Mezunlar çeşitli<br />

departmanlarda edindikleri deneyim ve bilgilerle, hangi yolda<br />

ilerlemek istediklerine karar verme şansı yakalarken bir<br />

yandan da gelecekteki mesleklerine yatırım yapacak. Mersin<br />

Üniversitesi Turizm Fakültesi Mezunlarından ve aynı zamanda<br />

da Petra Hospitality Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu<br />

Başkanı olan Emrullah Akçakaya, “Turizm, Türkiye’nin hem<br />

ekonomik gelişimi hem de dünyaya tanıtımı için en önemli<br />

sektörlerimizden biri. Sektörün sürdürülebilirliği için bizlerin<br />

nitelikli gençlere, onların da bizlerin rehberliğine ihtiyacı var.”<br />

diye konuştu.<br />

Aksu: “Kırsal kalkınma<br />

planlarını ivedilikle hayata<br />

geçirmeliyiz”<br />

Turizoom International <strong>Hotel</strong> Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Ali Can Aksu, artan<br />

maliyetlerle birlikte turizmde ekonomik<br />

tatil senaryolarına ihtiyacın ortaya<br />

çıktığına dikkat çekerek şunları<br />

söyledi: “Artan maliyetlerle birlikte<br />

sahil bandında oluşan yüksek fiyatlar<br />

karşısında vatandaşlarımızın büyük bir<br />

bölümünün tatil bütçesi konusunda<br />

zorlandıklarını gözlemliyoruz. Bundan<br />

dolayı ekonomik tatil senaryolarını<br />

planlamak zorundayız. Bunun da<br />

en doğru adımı Turizmde Kırsal<br />

Kalkındırma hamlesi olacaktır. Fiyat<br />

artışı ile birlikte lüks tatil segmenti<br />

ortaya çıkmış olup, hedef kitleyi yabancı turiste yöneltmiş durumda.<br />

Bunun olumsuz tarafları dar gelirli vatandaşlarımıza yansısa da,<br />

ülke turizm ekonomimiz açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır.<br />

Kırsal turizm kalkınma planlarında ise; özellikle tatil beldelerine<br />

yakın mesafelerdeki köy ve kasaba gibi yerleşkelerde pansiyon,<br />

hostel, motel ve kamp alanları ile birlikte ekonomik halk plajlarının<br />

ve alanlarını buluşturmamız gerekiyor. Turizmde kırsal kalkınmanın<br />

ana unsurları; Ekonomik, ekolojik ve nitelikli turizm anlayışına<br />

sahip olması gerekiyor. Tüm vatandaşlarımızın yıllık tatil ihtiyacını<br />

karşılamak, hem insanı hem de sosyal devlet gereği zorunludur. Bu<br />

konuda gerekli tüm eylem planları hızla hayata geçirilmelidir.”<br />

Qatar Airways Trabzon<br />

uçuşlarına başladı<br />

Qatar Airways, yeni uçuş noktası olan Trabzon’a ilk uçuşunu<br />

bugün gerçekleştirdi. Doha-Trabzon arasındaki direkt uçuşlar,<br />

Airbus A320 tipi uçak ile Salı, Cuma ve Cumartesi günleri olmak<br />

üzere haftada üç kez olarak icra edilecek. Qatar Airways CEO’su<br />

Akbar Al Baker şunları söyledi: “Trabzon, bizim Türkiye ile olan<br />

güçlü bağımızı pekiştiren ve iki şehir arasındaki yüksek bağlantı<br />

talebini karşılayan heyecan verici ve önemli bir uçuş noktası<br />

oldu. Türkiye’deki uçuş ağımızı Trabzon ile birlikte yaz dönemi<br />

için haftalık 58 frekansa çıkarmanın mutluluğunu ve IST, SAW,<br />

AYT, ESB, BJV, ADA ve TZX dahil olmak üzere yedi havalimanına<br />

uçmanın gururunu yaşıyoruz.”


20<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Dream Project’te atama<br />

Ekim ayında<br />

dünya turizminin<br />

başkentleri<br />

arasında yer alan<br />

İstanbul’da Türkiye<br />

turizm sektörünü<br />

bir araya getirerek<br />

dünyaya açılan<br />

kapısı olacak<br />

‘İstanbul Turizm<br />

Fuarını’ hayata<br />

geçirmeye hazırlanan Dream Project’in Uluslararası Hosted<br />

Buyer Programı Baş Danışmanlığı görevine Vildan Mataracı<br />

getirilirken Uluslararası Satış Müdürlüğü görevine ise Ece<br />

Gümüş Veyisoğlu getirildi. Bilkent Üniversitesi Turizm ve<br />

Seyahat Hizmet Yönetimi mezunu Vildan Mataracı daha<br />

öncesinde Türk Hava Yolları’nda Grup Satış ve Kongre<br />

Müdürlüğü ve M.I.C.E. Müdürlüğü görevlerinde bulundu.<br />

Bülent Ecevit Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği’nden<br />

mezun olan Ece Gümüş Veyisoğlu ise, Sheraton Otel İstanbul,<br />

D.ream firmalarında yöneticilik yapmış en son tüm Divan<br />

Otellerinden sorumlu Satış Müdürlüğü yaptı.<br />

Tüm dünyayı<br />

dansa kaldırdı<br />

Kantaroğlu: “Ege’yi kültürüyle<br />

öne çıkaracağız”<br />

Almanya’nın en<br />

büyük turizm<br />

medya grubu<br />

FVW tarafından<br />

organize edilen<br />

'Counter Days<br />

Live <strong>2023</strong> -Turizm<br />

Tanıtım Günleri' etkinliği 24-27 Mayıs tarihleri arasında Korumar<br />

Ephesus Beach SPA Resort Otel'de gerçekleşti. Alman seyahat<br />

acenteleri temsilcilerinin ve sosyal medya fenomenlerinin yer<br />

aldığı yaklaşık 150 kişinin katılımıyla yapılan etkinlik boyunca Ege<br />

bölgesinin tarih, kültür ve konaklama imkanları tanıtıldı. JETCO<br />

Turizm Grubu Başkanı Mücella Kantaroğlu, “Tarihi eserleri, doğal<br />

güzellikleri, zeytinyağı, birbirinden nefis otları, bağ rotalarıyla<br />

gastronominin ön plana çıktığı bölgemizde, deniz-kum-güneş<br />

tatilcilerini, sakin köy hayatını tercih edenleri ya da tiyatro, festival<br />

ve konser talep edenleri de kucaklayacak programlar mevcut.<br />

Bisiklet rotamızdan, zeytin rotasına, milli parklardan flamingoları<br />

izleme turlarına, büyük şehir hayatı ve alışveriş zevki yapmak<br />

isteyenlere kadar geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Bu çok güzel<br />

geçen üç gün boyunca Ege'nin tarih, kültür, sanat, gastronomik<br />

değerlerini yerinde anlattık.” dedi. Kantaroğlu, önceki yıl İzmir’de<br />

Almanya’nın önde gelen turizmcilerini ağırladıklarını hatırlatarak<br />

bu yıl gerçekleşecek bir etkinliğin daha haberini verdi. Avrupa'da<br />

6 bin bağımsız seyahat acentesini bünyesinde bulunduran ve<br />

Almanya'da seyahat endüstrisinde çok iyi bilinen Acenteler Birliği<br />

Schmetterling’in yıllık kongresini de Ege bölgesine kazandırdığını<br />

açıkladı.<br />

Her yaştan insanı hayat ile dans etmeye davet eden Global<br />

Wellness Day, 10 Haziran <strong>2023</strong>, Cumartesi günü tüm dünyada<br />

milyonlarca insan tarafından ücretsiz aktivitelerle kutlandı.<br />

Gerçekten dans et, Düşüncelerini dans ettir ve Yaşamla dans<br />

et olan 3 temel önerisini bir araya getirerek bu yılki teması olan<br />

#DanceMagenta felsefesini tüm dünyaya yaydı. Tüm dünyada on<br />

binlerce noktada kutlanan ve milyonlarca kişiye ulaşan Global<br />

Wellness Day etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin farklı illerinde<br />

kutlamalar yapıldı. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası<br />

bölgeye Karadeniz Lifeship Süheyla Sultan ile Karadeniz Lifeship<br />

Rauf Bey gemilerini gönderip, İskenderun limanında yaklaşık<br />

2 bin kişi için yaşam kenti oluşturan Karadeniz Holding, bu yıl<br />

Global Wellness Day’i depremden etkilenen gençlerle kutladı.<br />

Karadeniz Holding İdari İşler Koordinatörü, Umut Çevik ve Global<br />

Wellness Day’in Kurucusu, Belgin Aksoy’un da katıldığı kutlama<br />

etkinliğinde Ayşegül Demirsoy ile zumba, Baha Cemali ile Yoga<br />

Boost yapan gençler dans etmeye doyamadı.<br />

Rahmi Koç Müzesi’ne İtalya<br />

Yıldızı Nişanı<br />

Türkiye’nin ilk ve tek sanayi<br />

müzesi Rahmi M. Koç<br />

Müzesi, İtalya ile Türkiye<br />

arasındaki kültürel ilişkileri<br />

güçlendiren gayretlerinden<br />

ötürü devlet madalyası<br />

ile ödüllendirildi. İtalya<br />

Büyükelçiliği’nin İstanbul<br />

Beyoğlu’daki rezidansı<br />

Venedik Sarayı’nda 9 Mayıs’ta gerçekleşen törende, Rahmi M. Koç<br />

Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, “İtalya Yıldızı Nişanı”na layık<br />

görüldü ve şövalye unvanı aldı. Nişanın bir teşvik ve yeni bir başlangıç<br />

olduğunu belirten Sofuoğlu, Türkiye ile İtalya’nın dost iki ülke<br />

olduğunu ve iş birliği alanlarının her geçen gün arttığını ifade etti.<br />

Rahmi M. Koç Müzesi’nin de iki ülkeyi birbirine bağlayan köprülerden<br />

biri olduğunu vurgulayan Sofuoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu<br />

nişan benim için aynı zamanda teşvik ve yeni bir başlangıç. Gelecekte<br />

daha birçok iş birliğimiz olacağına inanıyorum. İki ülke arasındaki<br />

bu önemli kültür köprüsünün kurulmasında emeği geçen tüm Türk<br />

ve İtalyan dostlarıma da teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesileyle,<br />

ortak hedefler için canla başla çalışan müze ekibimize bir kez daha<br />

teşekkür ediyorum. İşimiz ekibin işi, onurumuz da kolektifin yani<br />

müzemizin onurudur.”


22<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem etkinlik<br />

MÜBERRA ERESIN<br />

"<strong>2023</strong> HEDEFIMIZ 60 MILYON TURIST,<br />

56 MILYAR DOLAR TURIZM GELIRI"<br />

TÜROB'un Haziran Ayı Geleneksel Bilgilendirme Toplantısı, İstanbul'un yeni atanan Valisi Davut<br />

Gül ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katılımıyla gerçekleşti. Başkan Müberra<br />

Eresin yaptığı konuşmada Bakan Ersoy'un görevinin devam etmesinden duyduğu memnuniyeti<br />

dile getirdi. Eresin, <strong>2023</strong> hedefini 60 milyon ziyaretçi, 56 milyar dolar turizm geliri olarak açıkladı.<br />

Yaşanan deprem felaketi sebebiyle<br />

geleneksel buluşmalarına bir süre ara<br />

veren TÜROB-Türkiye Otelciler Birliği,<br />

Geleneksel Aylık Bilgilendirme Toplantısını<br />

CVK <strong>Hotel</strong> Bosphorus <strong>Hotel</strong>'in ev sahipliğinde<br />

gerçekleştirdi. İstanbul'un yeni atanan<br />

Valisi Davut Gül ve Kültür ve Turizm Bakanı<br />

Mehmet Nuri Ersoy'un da katıldığı yemekli<br />

toplantının açılış konuşmasını yapan TÜROB<br />

Başkanı Müberra Eresin ana başlıklar<br />

halinde şu konulara değindi:<br />

"Arzu ettiğimiz şekilde Ersoy'un<br />

görevine devamından memnunuz"<br />

"Burada özellikle bizlerin de çok arzu<br />

ettiği şekilde; Sayın Kültür ve Turizm<br />

Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un kabinede<br />

görevine devam etmesinden duyduğumuz<br />

memnuniyeti bir kez daha ifade etmek<br />

istiyorum. Kendisini tekrar tebrik ediyor,<br />

süregelen başarılarının artarak devamını<br />

diliyorum. Sayın Bakanımız sektörümüzün<br />

sorunları ve çözümlerine son derece vakıf,<br />

kendisiyle çalışmalara zaten ara vermeden<br />

devam ediyoruz ve önümüzdeki günlerde<br />

sorun olarak gördüğümüz bazı konuların<br />

Sayın Bakanımızın ilgileriyle daha öncede<br />

olduğu gibi, kolaylıkla çözüleceğini biliyoruz.<br />

"60 milyon ziyaretçi, 56 milyar dolar<br />

turizm geliri hedefliyoruz"<br />

Bilindiği üzere, <strong>2023</strong> yılına başlarken<br />

sektöre yönelik öngörü ve hedeflerimizi<br />

açıklarken mayıs ayında yapılacak seçimlerin<br />

sektörümüze yönelik talepte ertelemelere yol<br />

açabileceğini öngörmüş ancak depremleri<br />

hiç hesaba katmamıştık. Turizm sektöründe<br />

bugün itibariyle beklentimiz, yılın ikinci<br />

yarısıyla birlikte talepte artış trendinin<br />

devam edeceği ve sektörde yukarı doğru<br />

gidecek grafiklerin oluşacağı yönündedir.<br />

TÜROB ve sektör kuruluşları olarak kamuözel<br />

sektör iş birliğinde atılacak adımlar ile<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve Türkiye<br />

Turizm Geliştirme ve Tanıtma Ajansı (TGA)<br />

tarafından yürütülen sonuç odaklı başarılı<br />

tanıtım ve pazarlama çalışmaları sonrasında<br />

turizm sektörünün hedeflerine ulaşarak<br />

ülke ekonomisi, istihdamı ve kalkınmasına<br />

güçlü desteğini vermeye devam edeceğine<br />

inanıyoruz. <strong>2023</strong> yılı ziyaretçi sayısı ve turizm<br />

geliri hedefimizi değiştirmedik. Kültür ve<br />

Turizm Bakanlığımızla aynı doğrultuda bu yıl<br />

60 milyon ziyaretçi, 56 milyar dolar turizm<br />

gelirine ulaşmayı hedefliyoruz.<br />

"Azerbaycan hedefimiz: 1 milyon<br />

800 bin ziyaretçi"<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda<br />

Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme<br />

Ajansı, Türkiye Otelciler Birliği ve Türk<br />

Havayolları iş birliğinde, Alaska Turizm<br />

organizasyonuyla “Tek millet iki devlet”<br />

ülküsünden hareketle dost ve kardeş ülke<br />

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de son derece<br />

başarılı bir workhop gerçekleştirdik. Bu tür<br />

çalışmalarla iki ülke arasında turizm hacmini<br />

kısa vadede 1 milyon 800 bin ziyaretçiye<br />

çıkartacağımıza inanıyorum. Başta Kültür ve<br />

Turizm Bakanlığımız ve TGA olmak üzere bu<br />

organizasyona katkı veren Türk Havayolları<br />

ve Alaska Turizme ve workshopa ülkemizin<br />

dörtbir yanından katılan toplam 41 üyemize<br />

teşekkür ederim. Workshop çalışmalarımızın<br />

Eylül ayı itibariyle Kazakistan, Özbekistan ve<br />

Suudi Arabistan’da devam edeceği müjdesini<br />

de buradan sizlere vermek istiyorum.<br />

Yeri gelmişken ATM Dubai Turizm Fuarı<br />

esnasında bizlerle ortak ayrı bir İstanbul<br />

standı alarak gerçekleştirilen son derece<br />

başarılı tanıtım etkinliği nedeniyle özellikle<br />

bir teşekkürü de İstanbul Ticaret Odası<br />

Başkanı Sayın Şekib Avdagiç ve İTO Yönetim<br />

Kurulu Üyesi Sayın Bahadır Yaşık adına<br />

iletmek isterim.<br />

"Bakanımıza bir teşekkür de..."<br />

Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet<br />

Nuri Ersoy’a bir konuda özellikle teşekkür<br />

etmek istiyorum. Şöyle ki; sayın Bakanımızın<br />

girişimleri sonrasında uzun yıllardır müzik<br />

eserleri telif hakları konusunda yaşadığımız<br />

muhatap çokluğu ve işletmelere farklı<br />

tarifeler uygulanması sorunlarına kalıcı bir<br />

çözüm bulundu. Siz değerli Üyelerimizin<br />

konu hakkında TÜROB tarafından yapılacak<br />

bilgilendirmeleri takip etmenizi öneriyorum.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından<br />

yürürlüğe konulan ve TÜROB olarak turizm<br />

sektöründe sürdürülebilirlik standardının<br />

geliştirilmesine yapacağı önemli katkılar<br />

dikkate alınarak desteklediğimiz “Türkiye<br />

Sürdürülebilir Turizm Programı” devam<br />

etmekte olup, işletmelerin toplam üç<br />

aşamadan oluşan standartların birinci<br />

aşamasını en geç 31.12.<strong>2023</strong> tarihine kadar<br />

yerine getirerek sertifikalarını almaları<br />

gerekmektedir. Burada önemli bir ayrıntı<br />

daha var. Dört ve beş yıldızlı oteller ve tatil<br />

köyleri, butik oteller ile özel konaklama<br />

tesislerinin belge değişikliği gerektiren her<br />

türlü işlemlerinde veya doğrudan turizm<br />

işletmesi belgesi başvurularında “Türkiye<br />

Sürdürülebilir Turizm Programı Üçüncü<br />

Aşama Belgesinin” ibraz etmelerinin zorunlu<br />

olduğunu özellikle hatırlatmak isterim.”


24<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem etkinlik<br />

SKÅL İSTANBUL KÜLTÜR<br />

MIRASLARINI KEŞFE ÇIKTI!<br />

Skål International İstanbul Kulübü, şehrin kültürel ve tarihsel değerlerini yerinde<br />

inceleme gezilerine bir yenisini daha ekleyerek, uzun süren restorasyon çalışmalarının<br />

ardından açılan Casa Botter ile Metro Han’ı ziyaret etti.<br />

Skål İstanbul Kulübü üyeleri ve<br />

davetlileri, 20 Haziran <strong>2023</strong> tarihinde<br />

The Marmara Pera’da bir araya geldi.<br />

İstanbul’da kıymetli tarihi yapıları ziyaret<br />

etmeyi gelenekselleştiren Skål İstanbul<br />

üyeleri, bu kez de öğle yemeğinin ardından<br />

Casa Botter ile Metro Han’ı keşfe çıktı. The<br />

Marmara Pera <strong>Hotel</strong> Genel Müdürü Mert<br />

Özcan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen<br />

etkinliğe, İstanbul Turizm Müdürü Hüseyin<br />

Gazi Coşan, TÜROB - Türkiye Otelciler Birliği<br />

Başkanı Müberra Eresin, onur üyesi George<br />

Küdyan ve Sinan Babila katıldı. İstanbul<br />

Rehberler Odası Geçmiş Dönem Başkanı Dr.<br />

Sedat Bornovalı ile İBB Kültür İstanbul A.Ş<br />

Yatırım, Proje ve İş Geliştirme Genel Müdür<br />

Yardımcısı Onur Aldı da konuşma yaptı.<br />

Ayrıca, Skål Istanbul’un 50 yılı aşkın üyeleri<br />

olan George Küdyan ve Sinan Babila’ya emek<br />

ve katkıları için teşekkür plaketi verilen<br />

etkinlikte, Funda Dağlı’nın da yeni üye olarak<br />

kulübe katılımı gerçekleşti.<br />

Ardından Casa Botter ile Metro Han’ı<br />

ziyaret eden ekip, İBB Miras’ın kapsamlı<br />

restorasyonu hakkında detaylı bilgi aldı.<br />

Mimarlık tarihi açısından büyük önem taşıyan<br />

ve İstanbul’daki en eski Art Nouveau yapı<br />

olan Botter Apartmanı veya diğer adıyla Casa<br />

Botter, uzun süren onarma ve yenileme<br />

çalışmalarının ardından İstanbul’un yeni<br />

sanat ve tasarım merkezi olarak hizmete<br />

açıldı. 100 yılı aşkın mirasıyla şehrin<br />

geleceğine ilham veren Casa Botter ile<br />

Boğaziçi Köprüsü’nden başlayarak Üsküdar,<br />

Kız Kulesi, Galata Kulesi, Tarihi Yarımada,<br />

Haliç ve Beyoğlu’nu izleyebileceğiniz en<br />

hâkim noktalardan biri üzerine inşa edilen<br />

aynı zamanda zemin katında, dünyanın en<br />

eski ikinci metrosu Tünel’i barındıran Metro<br />

Han hep birlikte gezildi.<br />

Arınel: “İstanbul’un iki önemli<br />

hafıza mekânında buluştuk”<br />

Skål Mezopotamya Kulübü Mehmet Akyıl’ın<br />

da konuşma yaptığı etkinlikte Mezopotamya<br />

Kulübü’nün de önemini bir kez daha<br />

vurgulayan Skål İstanbul Başkanı Can Arınel<br />

sözlerine şöyle devam etti: “Bugün çok özel<br />

bir etkinlik için bir araya geldik. İstanbul<br />

Kültür A.Ş’nin bize kazandırdığı iki tane<br />

önemli hafıza mekanını birlikte gezerek<br />

görme fırsatı bulacağız. Bunlardan bir tanesi<br />

Jean Botter'in evi Casa Botter bir diğeri<br />

de Metro Han. İkisi de bugün çok amaçlı<br />

salonlarıyla ve bir kültür merkezi olarak<br />

tekrar bizlere hizmet vermeye başladılar.”


1947’den beri


1947’den beri


32<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem / makale<br />

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />

Tezer Öner<br />

Mavi Bayrak’ta 3.lük yine bizim!<br />

Ülkemizde Mavi Bayrak Programı, Avrupa<br />

Birliği’nin 1987 yılını çevre yılı ilan etmesi<br />

ile başlatılmış olup, çıkış noktası, halk<br />

sağlığını korumak ve bunu çevre eğitimi<br />

ve bilinçlendirme faaliyetleri ile devam<br />

ettirmektir. Program, ülkemizde ise 1993<br />

yılında uygulanmaya başlamıştır.<br />

Mavi Bayraklı plajlar 33, marinalar 38,<br />

turizm tekneleri 51 ve bireysel yatlar<br />

4 kriter ile 16 davranış kuralını içerir.<br />

Plajlarda sezon içerisinde 15 gün ara ile<br />

yüzme suyu analizlerinin yapılması, atıksu<br />

arıtma tesislerinin uygunluğu, hassas<br />

doğal alanların korunması, cankurtaran ve<br />

ilk yardım malzemeleri bulundurulması,<br />

acil durum planı, engelli olanakları,<br />

atıkların ayrıştırılması, çevre eğitimi<br />

ve bilgilendirme zorunlu kriterlerden<br />

bazılarıdır. Marinalar ve turizm tekneleri<br />

için kurumsal sosyal sorumluluk ve halkın<br />

katılımı ve eğitimi de ayrıca istenmektedir.<br />

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV)<br />

koordinasyonunda yürütülen Mavi<br />

Bayrak Programı, uluslararası alanda<br />

Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı-FEE<br />

koordinasyonunda dünyada 50 ülkede<br />

uygulanmaktadır.<br />

Merkezi Danimarka Kopenhag’da bulunan<br />

Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı-FEE,<br />

<strong>2023</strong> yılında Mavi Bayrak Programı’nı<br />

uygulayan tüm ülkelerden ilk beş ülke<br />

sıralamasını bildirirken ödüle hak kazanan<br />

plaj ve marina sayılarını 25 Mayıs’ta<br />

açıklayacağını belirtmiştir. Buna göre<br />

Türkiye, plaj sayısı ile yine Dünya 3.’sü<br />

olmuştur. İlk sırada İspanya, ikinci sırada<br />

Yunanistan yer almıştır. Türkiye’nin<br />

arkasından 4. sırada İtalya ve ardından 5.<br />

sırada Fransa yer almaktadır.<br />

Buraya kadar olan kısmı zaten bilgiyi<br />

hatırlamak ve güncel durumun ortaya<br />

konması adına önemliydi. Bu tablonun<br />

bize ifade ettikleri ve satır aralarını da<br />

iyi okumamız gerekiyor. Daha bilgili ve<br />

ilgili kişiler için detaylı raporlar ve bir<br />

takım Excel listeleri mevcuttur. Detay<br />

çıkarımları ve bölgesel yorumları da ayrıca<br />

çıkarabilirsiniz. TÜRÇEV internet sitesi bu<br />

verileri yayınlıyor.<br />

Ben ilk bakışta şunu anlıyorum ki, Akdeniz<br />

havzasında Ege Bölgesi inanılmaz değerli<br />

bir deniz. Gözümüz gibi bakmamız lazım.<br />

Çünkü 2. ve 3. sıra Yunanistan ve Türkiye…<br />

Bu aşamada bazı politik kaygıları bir yana<br />

bırakarak ortak projeler üretmemiz ve Ege<br />

Denizi’ne ayrı bir önem vermemiz şart!<br />

Burada oluşacak tüm doğal felaketler<br />

iki ülkeyi de direkt olarak etkileyecek<br />

durumda. Bunun yanı sıra bizim ayrıca<br />

yatırım ve kıyı kanunlarına bağlı olarak<br />

deniz korumasına önem vermemiz<br />

hatta bunun için ayrıca bir organizasyon<br />

kurmamız önemli bir hamle olacaktır.<br />

Çünkü kıyı yağması bizde her geçen gün<br />

artarak devam eden ve adına yatırım<br />

diyerek de kamufle edilen bir hastalıktır.<br />

Bu zihniyetten bir an önce vazgeçmemiz<br />

gerekiyor. Yatırım sayılarına ve tesis<br />

sayılarımıza bakacak olursak, daha Mavi<br />

Bayrak alması gereken çok işletmemiz<br />

var. Çünkü Mavi Bayrak bir anlayış, eğitim<br />

ve kültür ifadesidir.<br />

Diğer bir önemli nokta ki göze batmıyor<br />

ama bence denizi ve turizm kalitesini<br />

etkileyen en önemli konulardan biri<br />

balıkçılık kanunlarımız. Mesela Yunanistan<br />

tarafında balık bol ve ucuz. Bizde daha<br />

az ve doğal olarak çok pahalı. Bunun en<br />

büyük sebebi, balıkçılık kurallarındaki<br />

farklılıklarımız. Yunanistan’da avlanmada<br />

derinlik sınırı 40 metre. Yani bundan daha<br />

az bir derinlikte av yapılması yasak. Bu<br />

da hem balıkların üremesi açısından çok<br />

önemli olan derinliklerde av yapılmaması<br />

hem de deniz canlıları için hayati önem<br />

taşıyan deniz çayırlarının ve diğer üreme<br />

alanlarının korunması anlamına geliyor.<br />

Bizdeyse bu derinlik altı yıl önce ancak 18<br />

metreden 24 metreye, o da sivil toplum<br />

kuruluşlarının çabasıyla, ‘kavga dövüş’<br />

çıkarıldı. O zaman dahi balıkçılarımız buna<br />

“Biz yakalamayalım da Yunanistan’a mı<br />

kaçsın balık” diye tepki göstermişti.<br />

Demek ki anlayış ve yaklaşım farklarımızı<br />

halen gidermiş değiliz. Bu turizm ve deniz<br />

sağlığı açısından da çok önemli bir konu.<br />

Deniz sağlığı ve turizm arasındaki<br />

ilişkiyi kabul ediyorsak eğer, bu konuya<br />

toplam kalite yönetimi ve eğitimi olarak<br />

bakmamız da zaruri oluyor. Bu konuya bir<br />

yaşam kalitesi ve sürdürülebilir bir kültür<br />

mirası olarak bakmamız ve tüm sektör ve<br />

yerleşimcileriyle birlikte içselleştirmemiz<br />

gerekmektedir.<br />

Bunun için eğitim ve katkılarından<br />

dolayı TÜRÇEV ve Mavi Bayrak<br />

organizasyonuna teşekkür etmemiz ve<br />

bu tip organizasyonları desteklememiz<br />

gerekmektedir.<br />

Bol balıklı, tertemiz denizlerde, bol<br />

güneşli bir yaz dilerim…


DÖKÜM DEMİRDE TÜRKİYE'NİN YENİ MARKASI!<br />

DÖKÜM SAHAN<br />

ET TAVASI<br />

<br />

<br />

PORSELEN SAHAN<br />

<br />

7<br />

FARKLI RENK SEÇENEĞİ<br />

: 0552 557 41 71<br />

ÇELİK 3PLP SERİSİ<br />

ızgara tavası<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

: info@defonte.com.tr<br />

: defonte_dokum


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem etkinlik<br />

TURIZMCILER<br />

DOSTLUK MAÇINDA BULUŞTU<br />

Turizm sektörü temsilcileri, Divan Grubu’nun organizasyonunda Beşiktaş Vodafone<br />

Park’ta sahaya indi. Bahattin Duran’ın yönettiği, Okay Karacan’ın anlattığı maçın<br />

sonunda dostluk kazandı...<br />

Turizm sektörünün temsilcileri Vodafone<br />

Park’ta ‘Turizmciler Sahada’ mottosuyla<br />

düzenlenen dostluk ve gösteri maçında<br />

buluştu. Otelciler, acenteciler, rehberler,<br />

etkinlik organizatörleri, turizm STK<br />

başkanları ve yöneticileri, akademisyenler<br />

başta olmak üzere sektöre farklı<br />

kategorilerde hizmet veren turizmciler, bu<br />

defa Divan Grubu’nun organizasyonunda bir<br />

araya geldi.<br />

Maç teşekkür plaketleriyle başladı<br />

Karşılaşma öncesinde saha içinde<br />

düzenlenen törende organizasyonda emeği<br />

geçenler için hazırlanan teşekkür plaketleri<br />

verildi. Organizasyon Komitesi Başkanı, Divan<br />

Grubu Oteller Satış Direktörü Deniz Dikkaya,<br />

Beşiktaş Kulübü İletişim Danışmanı Şule<br />

Gökırmak’a, karşılaşmayı yönetecek olan<br />

Bahattin Duran’a ve maçı anlatacak olan<br />

tecrübeli spiker Okay Karacan’a plaketlerini<br />

takdim etti. Etkinliğe katılan oyuncuların<br />

kurayla belirlendiği maçta, Siyah takımın<br />

başında Teknik Direktör olarak Türkiye<br />

Otelciler Birliği TÜROB’un eski Başkanı<br />

Timur Bayındır sahaya çıkarken, Beyaz<br />

takımın teknik direktörlüğünü ise Türkiye<br />

Seyahat Acenteleri Birliği TÜRSAB’ın Eski<br />

Genel Sekreteri Çetin Gürcün yaptı. Sektörün<br />

iki önemli STK’sının bu iki yöneticisi,<br />

sektördeki başarılı yönetimlerini, saha<br />

kenarında da sergiledi.<br />

Şule Gökırmak başlattı, Bahattin<br />

Duran yönetti<br />

Turizmcilerin buluştuğu karşılaşmada,<br />

turizmciler Siyah ve Beyaz takım olmak üzere<br />

ikiye ayrılarak bu defa Vodafone Park’in<br />

çimlerinde hünerlerini sergiledi. Dünya<br />

Kupası, Şampiyonlar Ligi gibi birçok ulusal ve<br />

uluslararası maçta Cüneyt Çakır’ın yardımcı<br />

hakemi olarak bayrak sallamış tecrübeli<br />

hakem Bahattin Duran’ın yönettiği; tecrübeli<br />

turizmci, Beşiktaş Kulübü İletişim Danışmanı<br />

Şule Gökırmak’ın vuruşu ile başlayan maçta<br />

turizmciler, futbolun üst düzey yıldızlarının<br />

hareketlerini aratmayan bir şova imza attı.<br />

Dikkaya: "Turizm kazansın"<br />

Turizmciler, karşılaşmanın ardından<br />

Vodafone Park’taki Beşiktaş Müzesi'ni ve<br />

Kartal Yuvası’nı ziyaret etti. Maç sonrası<br />

konuşan Divan Grubu Oteller Satış Direktörü<br />

Deniz Dikkaya, “Sektörün kendi içinde bir<br />

rekabet var ama aynı zamanda sektöre<br />

hizmet bilinci de mevcut. Burada sektör<br />

temsilcilerine spor yaptırmak, onları turizm<br />

etkinliğinin dışında spor için bir araya<br />

getirmek, kaynaştırmak ve de topluma<br />

barış ve dostluk mesajı vermek amacıyla<br />

sektörümüze yakışır bir organizasyon<br />

düzenledik. Sporda ‘hak eden kazansın’<br />

diye bir terim vardır. Biz bu maç için ‘turizm<br />

kazansın’ diyoruz” diye konuştu.<br />

Siyah takımın gollerini<br />

Cengiz Deveci (2), Uğur<br />

Dinçer, Caner Süvari,<br />

Deniz Dikkaya ve Oğuzhan<br />

Koçak kaydederken,<br />

Beyaz takımda ise İsmail<br />

Taşdemir ve Muharrem<br />

Tuna’nın iki golü,<br />

mağlubiyeti önleyemedi.<br />

Karşılaşma, siyah takımın<br />

6-3 galibiyetiyle sona erdi.


Tabiatın kalbi<br />

Bolu’dan<br />

horeca@taskesti.com<br />

www.taskestisu.com<br />

Pırıl pırıl bir kaynaktan el değmeden çıkan, modern tesislerimizde doğal yapısı<br />

bozulmadan ve mineral dengesi değiştirilmeden üretilen Taşkesti Su, özel premium cam<br />

şişesiyle sizlere sunulmaktadır.<br />

0850 888 14 14


36<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

İşte şiirsel dönüşümüyle<br />

Çırağan Palace Kempinski!<br />

Boğaz’ın simge oteli Çırağan Palace Kempinski, İstanbul, otel<br />

bölümünde gerçekleştirdiği kapsamlı yenileme projesiyle tarihinde<br />

yepyeni bir dönem başlattı. Toner Mimarlık ve Osmanlı Sanatı<br />

Uzmanı Serdar Gülgün’ün özgün yorumuyla yeniden tasarlanan otel,<br />

şiirsel dönüşümüyle şimdi daha etkileyici, çağdaş ve heyecan verici!<br />

Görkemli asaleti ve benzersiz<br />

lokasyonuyla dünyanın dört bir<br />

yanından seçkin seyahatseverlerin<br />

vazgeçilmez adresi olan Çırağan Palace<br />

Kempinski İstanbul; otel binasındaki<br />

yenilenme çalışmalarının ardından<br />

misafirlerini geçmiş ve gelecek arasında<br />

heyecan verici bir yolculuğa davet ediyor.<br />

Her detayı Çırağan Sarayı’nın tarihi ve<br />

dönem mimarisinden ilham alınarak yeniden<br />

tasarlanan otel girişi, lobi, odalar, süitler<br />

ve iki yeni restoran, hayranlık uyandıran<br />

stilleriyle adeta zamana meydan okuyor.<br />

Şiirsel dönüşüm<br />

Avrupa’nın en köklü lüks otel grubu<br />

Kempinski yönetimindeki Çırağan Palace<br />

Kempinski İstanbul, otel binasının<br />

tamamında gerçekleştirdiği şiirsel bir<br />

dönüşümle daha da etkileyici bir görünüme<br />

kavuşuyor. Yenilenen otel girişi, lobisi,<br />

odalar, süitler ve iki yeni restoran ile<br />

Osmanlı sanatına dair en zarif ve ihtişamlı<br />

detaylar, tarihi dokunun çağdaş bakış açısıyla<br />

kusursuz bir birlikteliği vurguluyor. Yenilikçi<br />

bir tarzın hakimiyetindeki klasik tasarım<br />

ögeleri, otele adım atıldığı andan itibaren<br />

her köşede farklı bir hikâyeyi anımsatarak<br />

geçmişin özgün kesitlerini ölümsüzleştiriyor.<br />

Yenilenen otel bölümünün zarifçe<br />

tasarlanmış giriş kısmı; Saray bahçelerinden<br />

izler taşıyor. Kafes örgülü sütunlar, kubbe<br />

şeklindeki tavan, özel tasarım avizeler,<br />

Topkapı Sarayı’nın bahçesinden ilham<br />

alınarak podima çakıl taşlarıyla döşenmiş<br />

zemin ve mermer süs havuzu eşsiz bir<br />

bütünlük oluşturuyor. Bordo tonlarının<br />

ihtişamıyla buluşan görkemli lobi; 16. ve<br />

17. İznik çinilerinden ilhamla hazırlanan<br />

İznik seramikleri, Murano avizelerden<br />

esinlenmiş gösterişli avizeler, çok geniş<br />

saray salonlarının merkezinde sıkça<br />

görülen, üzerinde Çırağan Sarayı’nın tarihine<br />

gönderme yapan ve aynı zamanda bilgeliği<br />

ve uzun ömrü temsil eden kaplumbağa<br />

figürlerinin bulunduğu sekizgen oturma<br />

grubu ve çok daha fazla görkemli parça bir<br />

araya geliyor.<br />

Serdar Gülgün’ün estetik<br />

dokunuşlarıyla tasarlandı<br />

Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün’ün<br />

estetik dokunuşlarıyla Osmanlı mirasının<br />

modernize edilmiş halini yansıtan oda ve<br />

süitlerde, nadide dekoratif objeler zarif<br />

ihtişamı ve özgün inceliğiyle öne çıkıyor.<br />

Gösterişli Osmanlı çadırlarından ilhamla<br />

tasarlanmış çizgili koridorlar, çintemani,<br />

lale ve Osmanlı sanatında kullanılan desenli<br />

kumaşlarla bezeli özel yatak başlıkları,<br />

sedef işlemeli mobilyalar, ebru sanatından<br />

esinlenmiş koltuklar, köklü Türk hamamı<br />

geleneğine atıfta bulunan mermer banyolar<br />

ve daha birçok katmanlı hikâye barındıran<br />

tasarım detayları, yenilenmiş oda ve süitlerde<br />

Çırağan Sarayı’nın benzersiz asaletini<br />

mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Otel<br />

binasında yer alan en üst düzey süit de<br />

kendine has kumaşları, benzersiz mobilya<br />

ve aksesuarları, içerisinde hamamı olan<br />

banyosu, eski bir Boğaziçi gravüründen<br />

yapılmış özel duvar kâğıdının hareket<br />

kazandırdığı yemek odası kısmı ve Boğaz’a<br />

hâkim geniş balkonları ile benzersiz bir<br />

konaklama deneyimi sunuyor.


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Çırağan Palace Kempinski<br />

İstanbul, Toner Mimarlık<br />

ve Osmanlı Sanatı Uzmanı<br />

Serdar Gülgün’ün özgün<br />

yorumuyla yeniden<br />

ışıldayarak zamansız bir<br />

kimliğe bürünüyor.<br />

Saraya Akdeniz by Esra Muslu<br />

imzalı şef restoranı<br />

Otel binasında konumlanan iki yeni restoran,<br />

tasarımlarının yanı sıra menü ve servis<br />

stilleriyle de beğeni topluyor. Şef restoranı<br />

konseptinde hizmet veren Akdeniz by Esra<br />

Muslu, Akdeniz mutfağına ait özgün teması<br />

ile Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da<br />

lezzet tutkunlarını ağırlıyor.<br />

Bir mekândan diğer bir mekâna geçme<br />

hissini yaşatan modüler sistemde<br />

kurgulanmış geniş bir oturum alanına sahip<br />

restoranda; paylaşımlı olarak hazırlanan,<br />

odun ateşinde pişirilen enfes lezzetlere<br />

Akdeniz temalı benzersiz bir dekorasyon,<br />

Çırağan Sarayı’nın yemyeşil bahçeleri ve<br />

İstanbul Boğazı’nın büyüleyici manzarası<br />

eşlik ediyor. Restoranın giriş bölümünde,<br />

yeşil tonlarının hâkim olduğu kütüphane ve<br />

bekleme bölümü sıcak ve rahat ortamıyla<br />

konukları karşılıyor. Hemen ardındaki<br />

alanda ise Akdeniz’e özgü pek çok ağacın<br />

resmedildiği özel duvar kağıtlarıyla kaplı<br />

paravanlar, cıvıl cıvıl bir Akdeniz bahçesini<br />

andırıyor. Oturma bölümündeki mavi, beyaz<br />

ve kırmızı ağırlıklı mobilya döşemeleri<br />

ve detaylar, Osmanlı çinilerden referans<br />

almış dev küpler ve zarif vazolarla beraber<br />

Akdeniz’in canlılığını eksiksiz yansıtıyor. Göz<br />

alıcı tasarımı ve samimi konsepti ile restoran,<br />

konuklarını benzersiz bir ziyafet şölenine<br />

davet ediyor.<br />

Gazebo da yenilendi<br />

Gösterişli ambiyansı, servis stili ve<br />

menüsüyle şehrin en gözde lezzet<br />

duraklarından Gazebo ise, yeni tasarımında<br />

Osmanlı bahçe sanatını günümüze<br />

uyarlıyor. Boğaz’a nazır harika bir bahçeye<br />

açılan mekânın içi de doğal güzellikleri<br />

barındırıyor ve Osmanlı’da bahçelerin dört<br />

simetrik parçaya ayrılmasıyla meydana<br />

gelen peyzaj planına uygun biçimde, şahane<br />

bir saray bahçesi konseptine bürünüyor.<br />

Merkezindeki süs havuzu ve üzerine asılı,<br />

Osmanlı kemerlerinden ilhamla stilize<br />

edilmiş devasa bir kafesle tarihi dokusu<br />

pekiştirilen Gazebo’nun dört köşesini, dört<br />

ayrı kare oturma grubu dolduruyor. Oturma<br />

grupları, Osmanlı sanatının üzerine kurulu<br />

olduğu söylenen gül, lale, karanfil ve sümbül<br />

çiçeklerinin zarafetini yansıtıyor. Doğayı<br />

çağrıştıran tonlar; sandalye, koltuk ve yastık<br />

gibi dekoratif unsurlarda kendini gösterirken,<br />

iç açıcı bir harmoniye imza atıyor. Yüksek<br />

tavanlı şık ve ferah atmosferinde leziz<br />

sandviçler, alakart kahvaltı servisi, salatalar,<br />

hafif atıştırmalıklar, enfes beş çayı lezzetleri,<br />

birbirinden özel içecekler ve çok daha<br />

fazlasını sunan Gazebo; yepyeni ambiyasında<br />

lüks, lezzet, zarafet ve konfor üçgeninin en<br />

nitelikli halini konuklarıyla buluşturmaya<br />

devam ediyor.<br />

Radtke:<br />

“Yepyeni bir<br />

döneme adım<br />

attık”<br />

Çırağan Palace<br />

Kempinski İstanbul<br />

Genel Müdürü<br />

ve Kempinski<br />

Residences Türkiye<br />

Bölge Direktörü<br />

Ralph Radtke,<br />

“Benzersiz bir lüks<br />

deneyimine ev<br />

sahipliği yapan Çırağan Palace Kempinski’de<br />

konuklarımıza yenilenen otel odalarımız,<br />

süitlerimiz, lobimiz, otel girişimiz ve<br />

restoranlarımızla gerçek bir sarayda<br />

vakit geçirmenin hissini yaşatacağız. Türk<br />

misafirperverliğinin en sofistike halini,<br />

Çırağan Sarayı’nın tarihinden esinlenen eşsiz<br />

bir lüks ile buluşturduğumuz Çırağan Palace<br />

Kempinski’de, dünyanın dört bir yanından<br />

gelen seçkin konuklarımızı ağırlamaktan<br />

memnuniyet duyacağız,” dedi ve sözlerine<br />

“Çırağan Palace Kempinski İstanbul,<br />

destinasyon tanıtımını her zaman önceliğinde<br />

tutmuş, Türk misafirperverliği ve İstanbul’u<br />

en iyi şekilde tanıtmış, dünya çapında bilinen,<br />

ödüllü bir otel. Burada bir tarih yazıldı. Biz de<br />

yeni dönemde geçmişin izlerini yarına taşıyor<br />

ve alışılagelmiş lüksün ötesinde bir hizmet<br />

sunuyoruz.” ifadelerini ekledi.


Metro Usulü<br />

Öncelikle bol bol arıyoruz.<br />

Bir ürünün yetiştiği en güzel yeri ve oranın en iyi yerel üreticilerini bulana kadar arıyoruz.<br />

Bulunca, onların emeğine bilgimizi, deneyimimizi, uzmanlığımızı katıyoruz.<br />

Ürünler hasat edildiğinde hepsini özenle topluyor kontrollerimize başlıyoruz.<br />

Mesela zeytinyağını 76, domatesi 59, sarımsağı 73 farklı kalite adımında kontrol ediyoruz.<br />

Ve önce kendimiz deniyoruz.<br />

Şeflerimizle birlikte ürünlerimizin performansını, tadını, yapısını, kokusunu bizzat test ediyoruz.<br />

En beğendiklerimizi büyük özenle raflarımıza taşıyor, uzmanlığınızla buluşturuyoruz.<br />

Çünkü Türk mutfağına sahip çıkmanın,<br />

bu köklü mutfak için titizlikle çalışmaktan geçtiğini biliyoruz.<br />

İşte biz buna Metro Usulü diyoruz.


44<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

LÜKS TURIZMDE ÖNEMLI IŞ BIRLIĞI<br />

Barut <strong>Hotel</strong>s Grubu’nun 52 yıllık otelcilik tecrübesini yansıttığı, özenli ve yenilikçi yaklaşımıyla<br />

konaklama deneyimine farklı bir boyut kazandıran BAYOU Villas konuklarına yeni ayrıcalıklar<br />

sunmak adına dünyanın en lüks, en yenilikçi ve en büyük gemilerine sahip Royal Caribbean<br />

Cruise ile bir iş birliğine gitti.<br />

Ekim 2022 itibariyle kapılarını açan<br />

BAYOU Villas by Lara Barut Collection<br />

misafirlerini 25 bin metrekarelik bir<br />

alan boyunca uzanan 24 özel villada ağırlıyor.<br />

Antalya Havalimanı’na 15 dakika mesafede<br />

bulunan BAYOU Villas’ta her biri kendine<br />

ait bir bahçe, tatlı suyla ve deniz suyuyla<br />

doldurulmuş havuza ve üst düzey konfora<br />

sahip 1, 2, 3 ve 4 yatak odalı villalar yer alıyor.<br />

BAYOU Villas misafirleri Royal<br />

Caribbean ile dünyayı gezecek<br />

Turizmin bu iki güçlü markasının yeni iş<br />

birliği hakkında konuşan Barut <strong>Hotel</strong>s<br />

Grup Ticari Direktörü ve Turquality Proje<br />

Koordinatörü Samuray Önen, BAYOU<br />

Villas’ın misafirlerine sunduğu ayrıcalıklı<br />

bir konaklama deneyiminin pazarda büyük<br />

bir ilgi gördüğünü ifade etti. Samuray Önen,<br />

“Hem geniş ve konforlu alanları tercih eden<br />

turist segmentinin hem de doğa ile baş başa<br />

huzurlu bir tatil arayanların tercihi haline<br />

gelen BAYOU Villas’ın Royal Caribbean<br />

ile yaptığı iş birliği misafirlerimiz için yeni<br />

seçenekleri ve benzersiz deneyimleri<br />

de beraberinde getirecek. BAYOU Villas<br />

misafirleri Royal Caribbean ile dünyayı<br />

gezecek” dedi.<br />

Lüks segmentteki deneyimini<br />

Didim’e taşıyor<br />

2022’de 14 milyona yakın yabancı turist<br />

ağırlayan Antalya’nın <strong>2023</strong>’e de rekor<br />

denilecek seviyede hızlı bir giriş yaptığını<br />

belirten Samuray Önen, “Lüks turizm<br />

Türkiye'de özellikle de son dönemde<br />

Antalya'da hızla ilerliyor. Bu alanda da<br />

BAYOU Villas konsepti ile pazara yeni bir<br />

soluk getirdik. Bu anlamda Royal Caribbean<br />

Cruise gibi dünya çapında lüks bir marka<br />

ile yapılan iş birliği oldukça önemli. Lüks<br />

segmentteki deneyimlerimizi Anda Barut<br />

Collection & BAYOU Villas yatırımıyla Didim’e<br />

de taşıyacağız. 2024 Mayıs ayında açacağımız<br />

lüks otelimiz 200 dönüm alan üzerindeki<br />

yarımadada 547 oda ve 14 BAYOU Villas ile<br />

toplam 561 oda ve 1136 yataklık kapasiteye<br />

sahip olacak. Bu sayede hem bölgede yerli<br />

ve yabancı turist ziyaretinin artmasına hem<br />

de istihdam yaratılmasına önemli bir katkı<br />

sağlamış olacağız” vurgusu yaptı. Samuray<br />

Önen, “Mevcutta 8 tesis, 2220 oda, 5500<br />

yatak ve 2500 çalışanımızla turizme hizmet<br />

verirken, yeni yatırımımız ile 9 tesis, 2767<br />

oda 6636 yatak<br />

kapasitesine<br />

ulaşacak<br />

grubumuz<br />

Barut <strong>Hotel</strong>s<br />

ayrıca T.C.<br />

Ticaret<br />

Bakanlığı’nın<br />

küresel rekabetçi Türk Markası yaratma<br />

projesi olan Turquality Marka Destek<br />

Programı’na dahildir” dedi.<br />

Royal Caribbean Grup’un 2027<br />

hedefi<br />

Lüks filosuyla gemi seyahati düşünüldüğünde<br />

akla ilk gelen markalardan biri ve kruvaziyer<br />

sever misafirlerin ilk tercihi olan Royal<br />

Caribbean Grup Türkiye Genel Müdürü Alper<br />

Taşkıranlar ise, “Royal Caribbean Grup,<br />

üç ödüllü kruvaziyer markasının sahibi ve<br />

işletmecisidir: Royal Caribbean International,<br />

Celebrity Cruises ve Silversea Cruises. Ayrıca<br />

TUI Cruises ve Hapag-Lloyd Cruises'i işleten<br />

bir ortak girişimin de %50 ortağıdır. 2019<br />

yılında toplamda 60 gemi ile 7.5 milyon yolcu<br />

ağırlayan Royal Caribbean Grup, filosuna<br />

katılacak 17 yeni gemi ile 2027 yılında<br />

toplamda 11 milyondan fazla yolcuyu misafir<br />

etmeyi hedeflemektedir” dedi.<br />

<strong>2023</strong> yılında Türkiye turizminde 60<br />

milyon turist, 56 milyar dolar gelir hedefi<br />

belirlendiğini belirten Taşkıranlar, “Yaklaşık<br />

kişi başı 933 dolar gelir gelmesi öngörülüyor.<br />

<strong>2023</strong> senesinde 1300 kruvaziyer gemi ve 3<br />

milyon yolcu bekleniyor. Bir gemi turistinin<br />

kişi başı beklenen ortalama turizm geliri<br />

hedefinin 5 katı döviz bıraktığı hesaplanırsa<br />

kruvaziyer gemiler ile ülkemize gelen<br />

turistlerin ülke ekonomisine katkısının da<br />

oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Kruvaziyer turizmine olan ilginin her geçen<br />

gün artması ile önümüzdeki sene için<br />

ön görülen yüzde 90 doluluklar ile 2024<br />

senesinde <strong>2023</strong> sayılarının 2 katına çıkması<br />

beklenmektedir. Önümüzdeki yıllarda<br />

kruvaziyer turizm gelirlerimizin büyümesi;<br />

yeni liman yatırımların artması, mevcut<br />

limanların kapasitelerin arttırılması ve<br />

kruvaziyer turizme yönelik devlet teşviklerinin<br />

devam etmesi oldukça önemlidir” dedi.


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

RADISSON BLU<br />

HOTEL, KAŞ AÇILDI<br />

Radisson Otel Grubu, Antalya<br />

bölgesindeki ilk oteli olan<br />

Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş'ı hizmete<br />

açtı. 50 odalı otel, Dalaman<br />

Havalimanı’na 148 km ve Antalya<br />

Havalimanı’na 205 km mesafede<br />

konumlanıyor.<br />

Radisson Otel Grubu, Radisson Blu <strong>Hotel</strong>,<br />

Kaş açılışı ile Antalya bölgesindeki ilk<br />

otelini açılışını duyurdu. Türkiye’nin<br />

en büyüleyici sahil bölgelerinden birinin<br />

merkezinde konumlanan tesis, nefes kesen<br />

plajlarla çevrili Akdeniz kıyısında yer alıyor.<br />

Zengin tarihi, plajları ve çok sayıda doğa<br />

harikası ile Kaş, ziyaretçilerin hafızalarından<br />

silinmeyecek çok sayıda benzersiz deneyim<br />

sunuyor. Konuklar yüzmek, şnorkelle dalış<br />

yapmak ve dalış dersleri almak için ideal<br />

bir nokta olan Akvaryum Koyu’nda deniz<br />

yaşamını keşfedebilir veya Kekova’ya tekne<br />

turu yaparak harika bir gün geçirebilirler.<br />

Seyahat edenler ayrıca Türkiye’deki en ünlü<br />

plajlardan biri olan Kaputaş Plajı’nda güzel<br />

bir gün geçirebilir veya Kaş’tan feribotla<br />

sadece 30 dakikalık mesafede bulunan<br />

muhteşem Meis adasını ziyaret edebilirler.<br />

Tarihi ve kültürel açıdan zengin bir deneyim<br />

yaşamak isteyen misafirler, antik Patara<br />

kentini ziyaret ederek bir Roma tiyatrosunun,<br />

zafer taklarının ve taş sütunların da dahil<br />

olduğu M.S. 100 yılına ait tarihi kalıntıları<br />

görebilirler. Misafirler ayrıca Karia Yolu ve<br />

Likya Yolu’nda yürüyüş yapabilir, ünlü Kral<br />

Mezarı’nı görebilir veya Antiphellos Antik<br />

Kenti’ni keşfedebilirler.<br />

“Antalya’daki ilk otelimizi açmaktan<br />

memnunuz”<br />

Radisson Otel Grubu Orta ve Doğu Avrupa,<br />

Rusya ve Türkiye Bölge Kıdemli Başkanı<br />

Yılmaz Yıldırımlar, otelin açılışıyla ilgili<br />

şunları söyledi: “Muhteşem ve tarihi Antalya<br />

bölgesindeki ilk otelimiz olan Radisson Blu<br />

<strong>Hotel</strong>, Kaş otelinin açılışıyla Türkiye’deki<br />

varlığımızı genişletmekten büyük heyecan<br />

duyuyoruz. Misafirlerimize Türkiye’nin doğal<br />

güzelliklerini ve zengin kültürel geçmişini<br />

gösteren unutulmaz deneyimler yaşatmak<br />

için çalışıyoruz. Otel hem huzurlu bir ortamda<br />

tatil yapmak isteyen hem de Türkiye’nin<br />

en çok rağbet gören cazibe merkezlerine<br />

erişmek isteyen misafirler için mükemmel<br />

bir seçenek.”<br />

Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş Genel Müdürü Ümit<br />

Tibukoğlu ise şu açıklamalarda bulundu:<br />

“Büyüleyici Antalya Kaş bölgesindeki ilk<br />

Radisson Blu otelini açmaktan büyük<br />

memnuniyet duyuyoruz. Ekibimiz tüm<br />

misafirlerimize özel ağırlama hizmetlerimizi<br />

sunmak ve unutulmaz deneyimler yaşatmak<br />

için heyecanla bekliyor.”<br />

Akdeniz esintili bir tasarıma sahip<br />

Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş pastel renkler<br />

ve el yapımı taş yer karolarıyla Akdeniz<br />

esintili bir tasarıma sahip, bahçe veya deniz<br />

manzarasının yanı sıra balkon veya özel<br />

havuz seçenekleriyle sunulan 50 şık oda<br />

ve süitten oluşuyor. Misafirler sadece 800<br />

metre mesafedeki plajdan ücretsiz ulaşım,<br />

ücretsiz havlu, şezlong ve şemsiye hizmetiyle<br />

faydalanabilirler.<br />

Türk ve Asya mutfağına vurgu<br />

yapacak<br />

Otel, misafirlerine yöresel Türk mutfağından<br />

ilham alan leziz kahvaltı ve akşam yemeği<br />

seçenekleri sunan à la carte restoranı<br />

Zeugma’da, Izgara Dana Madalyon Bonfile<br />

ve İskender Kebap gibi lezzetler dahil çeşitli<br />

yemek deneyimleri sunuyor. Misafirlerin<br />

klasik Asya mutfağının egzotik aromalarını<br />

tadabileceği Terasu’shi Restoran, yetenekli<br />

şeflerin hazırladığı büyüleyici sushi<br />

gösterileri, Teriyaki Soslu Somon ve Kızarmış<br />

Dana Etli Noodle gibi tatlar sunuyor. Ares<br />

Bar ise harika bir atmosfer, cezbedici pastel<br />

renkler, geniş oturma alanı ve yöresel<br />

dokunuşlarla, rahatlamak ve çok çeşitli<br />

içeceklerin tadını çıkarmak için konforlu ve<br />

sofistike bir ortam.


48<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

TÜRKIYE’NIN ILK FONKSIYONEL<br />

BESLENME OTELI, GÖKÇEADA’DA!<br />

Türkiye’nin ilk fonksiyonel beslenmeyi merkezine alarak faaliyetlerini sürdüren<br />

oteli Feride Fonksiyonel Yaşam, bölgenin tarihi dokusunu yansıtan köylere geziler<br />

düzenleyerek Gökçeada’nın eşsiz güzelliğini misafirlerine keşfetme imkânı sunuyor.<br />

Beden sağlığının korunmasını merkezine<br />

alan fonksiyonel yaşamın kişinin<br />

beslenme alışkanlıklarından ruh<br />

sağlığına varana kadar tüm etmenleri<br />

hayatına katması ve bu yöntemleri<br />

yaşam tarzı ile bütünleştirmesi şeklinde<br />

gerçekleştirildiğini belirten Feride<br />

Fonksiyonel Yaşam Genel Müdürü Mehmet<br />

Günalp, “Tesisimizde double yataklı<br />

odalarımızda, kişiye özgü fonksiyonel<br />

beslenme ve en kaliteli hizmeti sunabilme<br />

kapsamında organize olduk. Konforlu,<br />

huzurlu, sakin ve doğal bir ortamda,<br />

belirlediğimiz fonksiyonel beslenme kapsamı<br />

dahilindeki ürünlerle kaliteyi koruyarak<br />

hizmet sunmaya özen gösteriyoruz. Sağlıklı<br />

yaşamı merkezine alan tesisimizde kahvaltı<br />

öncesi alanında uzman olan spor hocamız<br />

eşliğinde köy içi yürüyüş, kültür-fizik ve<br />

nefes açma egzersizleri yapıyor, bölgenin<br />

tarihi dokusunu yansıtan köylere geziler<br />

düzenleyerek Gökçeada’nın eşsiz güzelliğini<br />

misafirlerimize keşfetme imkânı sunuyoruz.”<br />

dedi.<br />

“En iyi öğrenme, deneyimlemektir”<br />

En iyi öğrenmenin deneyimlemek olduğunun<br />

altını çizen Günalp, “Her zaman söylediğimiz<br />

bir şey var. Biz detoks kampı değiliz.<br />

Buraya gelen misafirlerimiz aç kalacakları<br />

tedirginliği yaşıyorlar. Amacımız doğru<br />

beslenmenin ve sağlıklı yaşamın hayatımıza<br />

entegre edilebilmesi amacıyla hizmet<br />

sunabilmek.” şeklinde konuştu.<br />

Feride Fonksiyonel Yaşam gibi tesislerin<br />

artmasının kaçınılmaz olduğunu belirten<br />

Günalp, “Dünyada insan sağlığı ve kaliteli<br />

yaşam üzerine sürekli yenileme çalışmaları<br />

yapılmakta ve sürekli yeni bulgulara<br />

ulaşılmaktadır. Biz de sunduğumuz hizmet<br />

açısından, şu anda ilk ve tek olmanın<br />

ayrıcalığını yaşıyoruz. Fonksiyonel tıp<br />

ülkemizde tanınmaya ve yaygınlaşmaya<br />

başladıkça değerlenecek, bizim gibi ve belki<br />

daha büyük yatırımlı işletmeler kurulmaya<br />

başlanacaktır.” diyerek insanlar sağlıklarına<br />

eskiye nazaran daha fazla değer verdikleri<br />

için bu kapsamdaki tesislerin artmasının<br />

kaçınılmaz olduğunu da sözlerine ekledi.<br />

“Kişiye özel beslenme menüsü<br />

oluşturuyoruz”<br />

Uygulanan fonksiyonel beslenme programı<br />

hakkında da bilgi veren Uzm. Dyt.<br />

Başak Satar ise “Gelen müşterilerimize<br />

konaklamadan önce kendi hazırladığımız<br />

fonksiyonel beslenme formunu gönderip<br />

bazı kan tahlili istemlerinde bulunuyoruz.<br />

Programa katılan danışanlarımızın öncesinde<br />

bize ilettiği bilgileri ve merkezimize giriş<br />

yaptıkları sırada kilo ve yağ ölçümlerini de<br />

içeren detaylı bir inceleme yapıyoruz. Elde<br />

ettiğimiz verilerle kişiye özel fonksiyonel<br />

beslenme menüleri oluşturup konaklama<br />

süresince bütün öğünlerini planlıyoruz.<br />

Menüler ve porsiyonlar tamamen kişiye özel<br />

olup özel geliştirilen tariflerden oluşuyor.<br />

Yine aynı şekilde menüler mevsimine özel,<br />

doğal besinleri içeriyor.” ifadelerini kullandı.<br />

Misafirlerinin fonksiyonel beslenmeyi<br />

yaşamlarına nasıl entegre edebilecekleri<br />

farkındalığını program sonunda<br />

kazanabildiklerini dile getiren Satar,<br />

“Hedefimiz iyileşme sürecinize destek<br />

olmak ve kilo kontrolünü sağlamak. 3, 5<br />

veya 7 günlük programlarımız bulunuyor.<br />

Bu süreyi uzatma gibi durumlarda birlikte<br />

karar veriyoruz. Misafirlerimiz otelimizden<br />

ayrılırken programı tamamlıyoruz. Yaptığımız<br />

çalışmada kan parametleri bizim için oldukça<br />

önem taşıyor.” açıklamasında bulundu.<br />

“Fonksiyonel yaşam sadece<br />

beslenme olarak düşünülmemeli”<br />

Fonksiyonel yaşamın sadece beslenme<br />

olarak düşünülmemesini belirten Satar,<br />

“Kas, iskelet ile eklem sağlığımız için<br />

egzersiz ve sporun da hayatımızda aktif bir<br />

şekilde olması gerekmektedir. Hareketsiz<br />

yaşam kas ve eklem ağrılarıyla beraber<br />

aslında sindirim sistemimizi de oldukça<br />

etkilemektedir. Sindirim sistemimizin kötü<br />

etkilenmesi de bütün sağlık sistemimizi<br />

olumsuz olarak etkilemektedir.”<br />

değerlendirmesinde bulundu.


İSTANBUL NEW<br />

AIRPORT HOTEL<br />

ARNAVUTKÖY’DE<br />

AÇILDI<br />

Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts, Türkiye’deki ilk<br />

Trademark Collection by Wyndham oteli olan<br />

İstanbul New Airport <strong>Hotel</strong>’i Arnavutköy’de<br />

hizmete açtı.<br />

Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts,<br />

Türkiye’deki ilk Trademark<br />

Collection by Wyndham oteli olan<br />

68 odalı İstanbul New Airport <strong>Hotel</strong>’in<br />

açıldığını duyurdu. Türkiye genelinde açık<br />

ve faal durumdaki 95’ten fazla otelinin yanı<br />

sıra 20’nin üzerinde oteli kapsayan bir proje<br />

stokuna da sahip olan Wyndham, bu yeni<br />

açılışla Türkiye’deki en büyük uluslararası<br />

otel şirketi olma konumunu güçlendirdi.<br />

Dünyada 185’ten fazla oteli<br />

bulunuyor<br />

Çatısı altında her biri kendine özgü<br />

karakteristik özelliklerini koruyan otelleri<br />

bir araya getiren Trademark Collection<br />

by Wyndham markası, dünyanın gözde<br />

noktalarında seçkin konaklama seçenekleri<br />

arayan misafirler için tasarlandı. Marka,<br />

Wyndham’ın sektöre öncülük eden<br />

hacminden ve pazarlama, teknoloji ve<br />

satış becerilerinden yararlanmak isteyen,<br />

bağımsız ruhlu otel sahiplerine hitap ediyor.<br />

İlk kez 2017 yılında hayata geçen Trademark<br />

Collection by Wyndham markası altında şu<br />

anda New York, Berlin, Atina, Budapeşte,<br />

Brüksel ve dünyanın önde gelen diğer<br />

şehirlerinde 185’ten fazla otel bulunuyor.<br />

Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts Türkiye<br />

Ülke Direktörü Murat Özel, "Trademark<br />

Collection by Wyndham, dünyanın franchise<br />

veren en büyük otel şirketinin desteğini<br />

arkalarına alarak konaklama sektöründe<br />

iz bırakmak isteyen girişimcilerin<br />

kendine özgü özelliklerini ve benzersiz<br />

vizyonlarını öne çıkarıyor. Türkiye’de orta<br />

ve üst segmentteki oteller açısından çok<br />

büyük fırsatlar bulunuyor ve dünyanın<br />

en gözde şehirlerinden İstanbul’da<br />

gerçekleştirdiğimiz bu açılış, Türkiye’de<br />

büyümeye devam etme kararlılığımızın<br />

yanı sıra markanın global varlığına da güç<br />

katıyor” dedi.<br />

İstanbul, Arnavutköy’de<br />

İstanbul’un hızla gelişen ilçelerinden<br />

Arnavutköy’de, yeni inşa edilmiş bir<br />

binada hizmet veren İstanbul New<br />

Airport <strong>Hotel</strong>, Trademark Collection by<br />

Wyndham, İstanbul Havalimanı’na 12<br />

kilometre mesafede yer alıyor ve Mall<br />

of İstanbul ile Vialand Tema Parkı gibi<br />

yakınlarındaki ziyaret noktalarına kolay<br />

erişim imkanı sağlıyor. Bir restoranı ve<br />

çalışma alanı da bulunan otel, konsiyerj<br />

ve diğer hizmetler de sağlıyor. Misafirler,<br />

şık ve samimi bir anlayışla tasarlanan ve<br />

modern olanaklar sunan standart, deluxe<br />

ve süit oda seçenekleri arasından tercihte<br />

bulunabiliyor.


52<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yatırım<br />

MERSIN'DE TERMAL OTELCILIĞI BAŞLATTI...<br />

ŞIMDIKI HEDEFI TAM BIR SAĞLIKLI YAŞAM<br />

KOMPLEKSI OLMAK!<br />

"Mersin'de termal mi olur?" dedirten şehrin çılgın projesi BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness, üçüncü<br />

yılına iki özel turizm ödülüyle girdi. Türkiye’nin içilebilen tek termal suyuna sahip tesis, sağlık ve<br />

spora yaptığı yeni yatırımlarıyla tam teşekküllü bir sağlıklı yaşam kompleksi olmak yolunda ilerliyor.<br />

Balsuyu ve Narlı aileleri ortaklığında<br />

Mersin İçmeler mevkiinde 19 Mayıs<br />

2021'de hizmete giren BN <strong>Hotel</strong><br />

Thermal & Wellness, üçüncü yılına<br />

Türkiye’nin en iyi QM SPA & Wellness Luxury<br />

ve Tripadvisor Travelers Choice ödülleriyle<br />

girdi. BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness Yönetim<br />

Kurulu Üyesi Yusuf Narlı, Otel Genel Müdür<br />

Yardımcısı Pınar Kurt, Pazarlama Müdürü<br />

Burçin Güralp Halaç ve Executive Chef<br />

Fikret Özdemir'in ev sahipliğinde basın<br />

mensuplarına yönelik düzenlenen öğle<br />

yemeğinde hem oteldeki yenilikler, projeler<br />

ve hedefler hakkında bilgiler verildi hem de<br />

ödül heyecanı paylaşıldı.<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

Narlı: "Bize çılgın dediler"<br />

BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness'in Yönetim<br />

Kurulu Üyesi Yusuf Narlı, gazetecilere yönelik<br />

açıklamalarında tesisin yatırım sürecinden<br />

bahsetti. Projeyi hayata geçirirken "Mersin’de<br />

termal mi olur?" tepkisiyle karşılaştıklarını<br />

anlatan Narlı, "İnsanlar bize çılgın dediler.<br />

Dağın tepesine otel mi yapılır diyenler oldu.<br />

Ancak biz şunu çok iyi biliyoruz, güzel şeyler<br />

zorluklarla meydana geliyor. İlk olduğunda<br />

kıymetli oluyor. Bu yüzden biz ilk olalım<br />

dedik. Cesur olalım dedik ve dağın tepesine<br />

bir otel yapma kararı verdik." diye konuştu.<br />

"Otel arazisini 900 farklı kişiden<br />

topladık"<br />

Tesisin projelendirilme aşamasında termal<br />

özelliklerine odaklandıklarını ifade eden<br />

Narlı, "Yatırımdaki ana sebep de bu oldu. İlk<br />

önce termal kuyularımızı bulduk. Sonrasında<br />

bölgede araziler toplandı. Yaklaşık sekiz yıllık<br />

bir satın alma süreci gelişti. Bu süre boyunca<br />

bölgeden araziler topladık. Sadece otelin<br />

bulunduğu yer 900 farklı kişiden alındı."<br />

diyerek yatırım sürecinin zorluklarından<br />

söz etti. İki yılda projeyi tamamlayarak oteli<br />

faaliyete aldıklarını söyleyen Narlı, "Ama<br />

maalesef pandemi dönemi başladı ve otel<br />

şanssız bir dönemde bitti." dedi.<br />

Yusuf Narlı, 29 Ekim 2020’de tamamlanan<br />

tesisi pandemi sebebiyle 19 Mayıs 2021’de<br />

hizmete açtıklarını hatırlatarak, "İki yılımızı<br />

doldurduk. 25 aylık bir oteliz. Daha yolun<br />

başındayız, eksiğimiz çok, farkındayız.<br />

Ancak yönetim anlayışı olarak devamlı<br />

ileriye gidelim dedik. Kendimizi daha nasıl<br />

geliştiririz dedik. Bu mantıkla hareket<br />

ediyoruz." şeklinde konuştu.<br />

"Türkiye termal turizmini dünyaya<br />

tanıtmayı hedefliyoruz"<br />

250 bin kişi ağırlama kapasitesi ile Mersin<br />

turizmine ve ekonomisine katkıda bulunan<br />

BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness'in Yönetim<br />

Kurulu Üyesi Yusuf Narlı, turizm sezonunu 12<br />

aya yaymak ve turizm çeşitliliği oluşturmak<br />

hedefiyle lifestyle thermal konseptini hayata<br />

geçirdiklerini belirtti ve Türkiye termal<br />

turizmini dünyaya tanıtmayı hedeflediklerini<br />

söyledi.<br />

"Dünyanın her yerinden spa misafiri<br />

bekliyoruz"<br />

"Lifestyle termal” konsepti ile resort ve<br />

termal otel hizmetlerini birleştirdiklerine<br />

dikkat çeken Narlı, Türkiye’nin en donanımlı<br />

SPA’sına sahip olduklarını belirtti ve<br />

dünyanın her yerinden misafir beklediklerini,<br />

öncelikli olarak ise Türklerin yoğun olduğu<br />

Avrupa'ya ağırlık verdiklerini aktardı.<br />

"Yoga stüdyomuz çok yakında<br />

hizmete girecek"<br />

Yusuf Narlı, basın mensuplarına yönelik<br />

açıklamalarında yeni yatırım planlarına da<br />

değindi. Mevcut alanlara ek olarak termal<br />

wellness konseptini destekleyecek yeni<br />

yatırımlar üzerinde çalıştıklarını ve konsepte


54<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yatırım<br />

yeni hizmetler eklediklerini kaydeden<br />

Narlı, "Öncelikli hedefimiz, otelimizde<br />

konaklayan insanları daha fazla rahat<br />

ettirmek ve dinlendirmek. Şu anda ormanın<br />

içerisinde bir yoga stüdyosu inşa ediyoruz.<br />

Yoga ve wellness kamplarına kapılarımızı<br />

açmak üzere çok yakında yoga stüdyomuz<br />

hizmet vermeye başlayacak. Sağlık ve spor<br />

alanlarımızla hedefimiz aynı zamanda tam bir<br />

sağlıklı yaşam kompleksi olmak." dedi.<br />

"At çiftliği kuruyoruz"<br />

450 dönüm arazi üzerinde, 348 dönümü<br />

tarımsal faaliyetler, 102 dönümü otel<br />

yerleşkesi olarak yükselen tesis içinde bir at<br />

çiftliği kurmak da istediklerinin de bilgisini<br />

paylaşan Narlı, "Bunlar bittikten sonra<br />

belki de yeni otel projeleri, farklı konseptler<br />

gelebilir. Otelimizin etrafında geniş bir<br />

arazimiz var." diye belirtti.<br />

"Bölgemizin en büyük aquaparkına<br />

sahibiz"<br />

Halihazırda yürüyüş, fitness, tenis, masa<br />

tenisi, basketbol, voleybol, futbol, bisiklet ve<br />

yoga için özel alanlar ve geniş sahaların yer<br />

aldığı tesisin bölgenin en büyük aquaparkı<br />

ile de öne çıktığını vurgulayan Narlı, şöyle<br />

devam etti: "Mayıs ayında başlayıp kasım<br />

ayı sonuna kadar sürdüğü BN’de açık hava<br />

havuzları ve aquapark da unutulmadı.<br />

Bölgenin en büyük aquaparkı da BN <strong>Hotel</strong>’de.<br />

Yetişkinler ve çocuklar için ayrı ayrı açık<br />

yüzme havuzlarının, su kaydıraklarının,<br />

oyun havuzlarının, gazeboların bulunduğu<br />

aquaparkta, aktivite ekibi su sporları,<br />

eğlenceli su ve bahçe oyunları ile konuklara<br />

keyifli anlar yaşatıyor." dedi.<br />

"Tam bir sağlıklı yaşam kompleksi<br />

olmak istiyoruz"<br />

Tesisin spor turizmine ilişkin hedeflerini<br />

de aktaran Narlı, Kahramanmaraş<br />

merkezli deprem öncesi Mersin Valisi<br />

başkanlığında Mersin Turizm Çalıştayı<br />

düzenlendiğini, otelciler olarak tesislerin<br />

devlet eliyle artırılmasına yönelik bir talepte<br />

bulunduklarını söyledi. Yerel yönetimlerden<br />

yatırım beklediklerini sözlerine ekleyen<br />

Narlı, bölgede ilk olmanın zorluklarıyla<br />

yüzleştiklerini kaydederek, "Yerel yönetimler<br />

tarafından sahaların yapılması, bölgenin<br />

canlandırılması lazım. Bunu da tek başına<br />

yapma şansımız yok." şeklinde konuştu.<br />

"Mersin Havalimanı’nı bekliyoruz"<br />

Yusuf Narlı, bu yıl sonunda 160 bin kişi<br />

ağırlamayı ve yüzde 70 doluluğa ulaşmayı<br />

hedeflediklerini söyledi. Mersin havalimanının<br />

devreye girmesi ile yabancı turist ağırlamasını<br />

da yüzde 50’ye çıkarmak istediklerini söyleyen<br />

Narlı, "Bir havaalanı talebimiz var. Yıllar önce<br />

Dalaman Havaalanı ilk açıldığında hiç kimse<br />

yoktu, Dalaman Fethiye bölgesinde turizm<br />

cansızdı. Önceden gidenler hazırlıklarını yaptı.<br />

Biz de hazırlıklara başladık. Havaalanının<br />

gelmesiyle birlikte charter uçuşu olan yerlere<br />

üsler kurup, o ülkelerde gerekirse sabah<br />

akşam yatıp misafiri çekmeye çalışacağız."<br />

diye konuştu. Yusuf Narlı, Almanya, Hollanda,<br />

Fransa, Rusya, Ukrayna va İskandinav<br />

ülkelerinin hedef pazarları arasında<br />

olduklarını da sözlerine ekledi.<br />

BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness’in deneyimli Executive Şefi Fikret Özdemir, otelin<br />

kendi topraklarında tarım yapan, tüm elde ettiği besin kaynakları ile mutfağını<br />

zenginleştiren özel bir konsepte sahip olduğunun altını çizdi. Sağlıklı yaşamın sağlıklı<br />

beslenmeden kaynaklandığı düşüncesiyle topraklarında yetişen zeytin ve narenciye<br />

ağaçlarının meyvelerini otel mutfağından misafirlere servis ettiklerini anlatan Özdemir,<br />

"Misafirlerimize bahçede yetişen sebze ve meyvelerle ‘tarladan sofraya’ felsefesi ile sağlık<br />

ve lezzet dolu gastronomi deneyimi yaşatıyoruz. Yarım pansiyon plus olarak hizmet veren<br />

otelde Defne Restoran, Il Forno Restoran, Lounge Patisserie, Ihlamur Cafe ve Vitamin<br />

Barlar gün boyunca misafirlerini lezzetli yiyecekler ve yeni nesil içeceklerle buluşturuyoruz.<br />

Anadolu, Akdeniz ve dünya mutfağının en özel yemekleri Defne Restoran’da servis<br />

edilirken, Il Forno ise İtalyan mutfağı ağırlıklı menüsüyle hizmet veriyoruz." diye belirtti.


58<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

HEDEFINDE<br />

TÜRKIYE’NIN<br />

81 ILINI<br />

DEDEMAN<br />

MARKASIYLA<br />

BULUŞTURMAK<br />

VAR!<br />

Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts<br />

International, Türkiye’nin 81 ilini<br />

Dedeman markasıyla buluşturma<br />

hedefini yeni yatırımlarıyla sürdürüyor.<br />

Bu hedef doğrultusunda Samsun’da<br />

iki otel için imza atan yerli otel grubu,<br />

İstanbul’daki 4. oteli Dedeman Küçükyalı<br />

İstanbul için Doğru Holding ile masaya<br />

oturdu. Didem Dede Şirketi arasında<br />

gerçekleşen iş birliğiyle misafirlerini<br />

ağırlayacak olan Dedeman Van Resort &<br />

Aquapark ise, 19 Mayıs itibari ile turizme<br />

kapılarını açtı.<br />

Dedeman Van Resort & Aquapark<br />

hizmete girdi<br />

Dedeman Turizm Yönetimi ile Van’da<br />

pek çok projeye imza atan Didem<br />

Dede Şirketi arasında gerçekleşen<br />

iş birliğiyle Edremit’te misafirlerini<br />

ağırlamaya başlayan Dedeman Van<br />

Resort & Aquapark, 19 Mayıs tarihinde<br />

gerçekleştirilen tören ile kapılarını açtı.<br />

“Van’ın Bodrum’u” olarak nitelendirilen<br />

Edremit’te, Van Gölü’nün hemen<br />

kıyısında yer alan Dedeman Van Resort<br />

& Aquapark; 12 bin m²’lik bir alan<br />

üzerinde, mavinin ve yeşilin en güzel<br />

tonlarının harmanlandığı bir ortamda,<br />

yatay dizayn edilmiş mimarisiyle dikkat<br />

çekiyor. Özel plaja sahip, teknelerin<br />

yanaşabileceği iskelesi bulunan, su<br />

sporlarının yapılmasına olanak sunan<br />

ve küçük bir tatil köyü konseptiyle inşa<br />

edilen otel; 26 standart, 1 corner suit,<br />

16 deluxe stone, 6 bungalov ve sahil<br />

bandında yer alan 14 odası ile toplam<br />

63 odada, 150 yatak kapasitesi ile<br />

misafirlerini ağırlayacak.<br />

Dedeman, İstanbul’daki 4. oteli için<br />

imzayı attı<br />

Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts<br />

International, İstanbul’daki 4. oteli<br />

Dedeman Küçükyalı İstanbul için Doğru<br />

Holding ile masaya oturdu. Dedeman<br />

Bostancı’da 25 Mayıs’ta gerçekleştirilen<br />

törende, Dedeman Turizm Yönetimi A.Ş<br />

ile Doğru Holding arasında Dedeman<br />

Küçükyalı İstanbul için franchise<br />

sözleşmesi imzalandı. Markanın Anadolu<br />

Yakası’ndaki 3. oteli olan Dedeman<br />

Küçükyalı İstanbul, <strong>2023</strong> yılı sonunda<br />

kapılarını açacak ve 137 odası, restoranı,<br />

toplantı salonları, spa’sı ve fitness<br />

salonu ile misafirlerine hizmet verecek.<br />

Otel; misafirlerine yüksek standartlarda,<br />

geleneksel hizmet anlayışıyla konaklama<br />

imkânı sunan, Dedeman <strong>Hotel</strong>s &<br />

Resorts International’ın çatı markası<br />

“Dedeman” imzasını taşıyacak.<br />

2025’e kadar Samsun’da iki otel<br />

açacak<br />

Kastamonu, Tokat, Zonguldak ve Trabzon<br />

otelleri ile uzun yıllardır Karadeniz<br />

Bölgesi’nde misafirlerini ağırlayan<br />

Dedeman Grubu, 8 Haziran’da imzalanan<br />

Elina Managed by Dedeman ve Park<br />

Dedeman Samsun franchise sözleşmeleri<br />

ile kuzey hattında yaygınlığını ve gücünü<br />

daha da artırarak bölgedeki otel sayısını<br />

6’ya çıkaracağını duyurdu.


60<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Ayşe Önen<br />

Özoğuz<br />

“Türkiye’de<br />

yenilikçiliği<br />

temsil etmeye<br />

devam edeceğiz”<br />

Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />

Dardanel Şirketler Grubu bünyesinde<br />

Yunanistan Operasyonlarından<br />

Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi. Önen<br />

Gıda şirketinin de Genel Müdürü. 2016<br />

yılından bu yana ailenin içinde. Demokratik,<br />

kolektif düşünmeyi teşvik eden ve eşitlikçi<br />

yönetim tarzıyla tanınıyor. Türkiye'de<br />

kadın istihdamına ağırlık veren en büyük<br />

şirketlerden Dardanel'de çalışmanın bir<br />

ayrıcalık olduğuna vurgu yapan Ayşe Önen<br />

Özoğuz, "Eğitim, finans ve teknolojiye<br />

daha fazla erişim sağlayarak, çeşitliliği ve<br />

kapsayıcılığı önceliklendirerek, mesleki<br />

gelişimi ve yükselmeyi teşvik ederek kadınlar<br />

için mevcut tabloyu çok daha iyileştirebiliriz"<br />

sözleriyle sektöre hem yol haritası hem de<br />

ilham oluyor…<br />

Dardanel Şirketler Grubu olarak önümüzdeki<br />

dönemde de yeni kategoriler ve ürün<br />

portföyleriyle Türkiye’de yenilikçiliğin<br />

temsilcisi olmaya devam edeceklerini<br />

belirten Ayşe Önen Özoğuz ile grubun ev dışı<br />

tüketim rotasını, yurt içi ve yurt dışı büyüme<br />

odaklarını ve kadın istihdamı politikalarını<br />

konuştuk.<br />

İlk olarak sizi tanıyabilir miyiz?<br />

Nasıl bir eğitim aldınız? Sonrasında<br />

profesyonel hayata hangi iş<br />

kollarında devam ettiniz?<br />

ABD’de Babson College’da İşletme<br />

Bölümünde Ana Dal, Girişimcilik ve<br />

Pazarlama alanlarında çift yan dalda<br />

tamamladığım üniversite eğitimimin<br />

ardından aktif iş hayatına 2014 yılında<br />

Borusan Holding’de Stratejik Planlama ve İş<br />

Geliştirme üzerine yaptığım stajla başladım.<br />

2015 yılında MEC Global’ın New York ofisinde<br />

medya planlama ve satın almadan sorumlu<br />

proje ekibinin bir parçası olarak görev<br />

aldım. 2016 yılından itibaren de Dardanel<br />

Grubu’ndayım. Dardanel’de ilk olarak su<br />

ürünleri satın alma departmanında çalıştım.<br />

Uzun bir süre bu görevi sürdürdükten sonra<br />

restoran zincirlerimizin operasyonunda<br />

çalışmaya başladım.<br />

Şu anda şirketimizin Yunanistan<br />

Operasyonlarından Sorumlu Yönetim Kurulu<br />

Üyeliğini yürütüyor; sandviç, hazır yemek ve<br />

dondurulmuş deniz ürünlerimizin faaliyetini<br />

sürdüren Önen Gıda şirketinin Genel Müdürü<br />

olarak görev yapıyorum.<br />

Profesyonel hayata satın alma/<br />

medya planlama/iş geliştirme<br />

alanlarında başlamanız kariyer<br />

sürecinizi nasıl şekillendirdi? Bu<br />

kararı verirken ne tür hedefler<br />

koydunuz kendinize?<br />

Profesyonel hayatta sırasıyla edindiğim tüm<br />

farklı deneyimler bugün Dardanel Greece ve<br />

Önen Gıda şirketlerimizin operasyonlarını<br />

yönetmemde önemli katkılar sağlıyor.<br />

Dardanel’e ilk başladığım tarihten itibaren<br />

edindiğim en uzun deneyim olan su ürünleri<br />

satın alma görevimi mevcut rolümde<br />

hala sürdürüyorum. Yunanistan’da satın


"Dardanel olarak gıda<br />

perakende sektöründe<br />

de faaliyet gösteriyoruz.<br />

2011 yılında ülkemizin<br />

ilk balık ekmek ve deniz<br />

ürünleri restoran zinciri<br />

olan Dardenia’yı açtık.<br />

Dardenia, ‘fast casual’ diye<br />

adlandırdığımız, menüsünde<br />

sushi ürünlerinin de yer aldığı<br />

müşterinin daha uzun vakit<br />

geçirdiği, konsept bir restoran<br />

zinciri. Bunun yanı sıra 2021<br />

yılında fast food balık ve deniz<br />

ürünleri deneyimi sunan I<br />

Love Fish’i faaliyete geçirdik.<br />

I Love Fish, balık ve deniz<br />

ürünlerini en ekonomik ve<br />

hızlı şekilde geniş kitlelere<br />

ulaştırmak amacıyla hayata<br />

geçirdiğimiz sağlıklı fast<br />

food olarak adlandırdığımız<br />

zincirimiz. Dardenia ve I Love<br />

Fish ile bugün sekiz şubeye<br />

ulaştık. Dokuzuncu şubemizi<br />

de çok yakın zamanda<br />

açma çalışmalarımız<br />

devam ederken I Love<br />

Fish’i franchising vererek<br />

yaygınlaştırmayı hedefliyoruz."<br />

aldığımız şirketin dondurulmuş su ürünleri<br />

kategorisinde faaliyet göstermesi nedeniyle<br />

en büyük ve önemli alımımızın su ürünleri<br />

olduğunun altını çizmek isterim. İş geliştirme<br />

ve pazarlama alanlarında edindiğim<br />

tecrübelerim her iki organizasyonumuzda<br />

markalı büyüme, pazar payı, AR-GE ve<br />

inovasyonu önceliklendirme, katma değerli<br />

ve inovatif ürünler ile kategoriyi büyütme ve<br />

katma değerli ihracatı artırma gibi konulara<br />

odaklanmamı sağlıyor.<br />

2022 yılı Dardanel Şirketler Grubu<br />

için nasıl geçti? <strong>2023</strong> yılı için neler<br />

hedefliyorsunuz?<br />

2022 bizim için yeniliklerin ve istikrarlı<br />

büyümenin yılı oldu. Dardanel olarak pek<br />

çok ilke imza attığımız, yeni kategorilere<br />

girmeye, ürün çeşitliliğimizi artırmaya ve<br />

büyümeye devam ettiğimiz bir yıldı. 2022’de<br />

Ar-Ge yatırımlarımızı büyüttük, balık ve<br />

deniz ürünlerindeki uzmanlığımızı farklı<br />

kategorilerle zenginleştirdik. Sushida<br />

markamızla Türkiye’nin ilk yemeye<br />

hazır, paketli sushisini pazara sunduk.<br />

Dondurulmuş Deniz Ürünleri ailesini<br />

genişlettik. Tonlu hazır yemek kategorisini<br />

sebze ve bakliyat çeşitleri ile zenginleştirip,<br />

Kolay Pişir serimizle hiçbir ön hazırlık<br />

gerektirmeden 8 dakikada enfes deniz<br />

ürünlerini sofralara getirdik.<br />

Çanakkale Boğazı’nda Gelibolu’da<br />

midye çiftliği kurduk ve midye hasat etmeye<br />

başladık. Bundan böyle sertifikalı olarak<br />

temin edilen midye dolmaları raflarda<br />

göreceksiniz. Jazzy markamızla pet food<br />

alanına adım attık. Yunanistan’ın köklü deniz<br />

ürünleri markası Kallimanis’i bünyemize<br />

kattık, ihracat coğrafyamızı genişlettik.<br />

Ekonomik tablolar açısından bakarsak, 2022<br />

yılında satışlarımızı %154 artırdık. Dönem<br />

kârımız %432 oranında arttı.<br />

Her zaman en öncelikli hedefimiz,<br />

Dardanel’in güçlü konumunu sağlıklı<br />

beslenme, yenilik, lezzet ve kalite<br />

eksenlerinde pekiştirmek. <strong>2023</strong>’te yine balık<br />

ve deniz ürünlerinin faydalarını anlatarak<br />

tüketim alışkanlığını geliştirmek istiyoruz.<br />

Uzmanlığımızı inovatif yaklaşımımızla<br />

birleştirmeye ve yeni ürünler geliştirmeye<br />

devam edeceğiz. Farklı kategorilerde<br />

geliştirdiğimiz inovatif ürünlerle yeni<br />

tüketici grupları ile buluşacağız. <strong>2023</strong> yılı<br />

ihracat gücümüzü daha da artıracağımız,<br />

sektörümüz ve kurulduğumuz coğrafya için<br />

değer üretmeye devam edeceğimiz bir yıl<br />

olacak.<br />

Ajandanızın şu anki ana gündem<br />

maddeleri neler?<br />

Türkiye’nin balık ve deniz ürünleri uzmanı


62<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

olarak çıktığımız yolda her gün kendimizi<br />

yenilemek hedefimiz var. Yalnızca yeni<br />

bir fikir, yeni bir ürün üretmek değil, aynı<br />

zamanda var olanı geliştirmek için de<br />

çalışıyoruz. Bu hedefimizi sürekli bir üst<br />

seviyeye taşırken en büyük dayanağımız<br />

üretim gücümüz, inovatif yaklaşımımız ve<br />

insan kaynağımız.<br />

Kurulduğumuz günden bu yana ‘ilklerin<br />

markası’ olarak sektörümüzde fark<br />

oluşturan çalışmalara imza atmamızın<br />

ardında bitmeyen bir yatırım var. Son yıllarda<br />

iş süreçlerinden üretime kadar şirketimizin<br />

her noktasında Ar-Ge yatırımlarımızı önemli<br />

ölçüde artırdık. Bizi yeni kategorilerde,<br />

farklı ürünlerde ve konseptlerde görmeye<br />

devam edeceksiniz. Ayrıca bu yılın başında<br />

başlattığımız ve hızla geliştirmek üzere<br />

çalıştığımız ‘İyi Balık, Sağlıklı Yaşam’<br />

hareketimiz de önemli gündem maddelerimiz<br />

arasında yer alıyor.<br />

En önemli büyüme adımlarınız<br />

neler?<br />

Tüketici talep ve ihtiyaçlarını karşılamaya<br />

yönelik ürün yatırımlarımız devam ediyor.<br />

Dünyadaki gastronomi trendlerini ve<br />

tüketicilerin beklentilerini yakından takip<br />

ediyoruz. Yükselişteki eğilimleri fark edip<br />

aksiyon alıyoruz. Önümüzdeki dönemde<br />

de bu yatırımlarımızın meyvelerini almaya<br />

devam edeceğiz.<br />

Yeni üretim hatlarına yönelik yatırımlarımız<br />

da gündemimizde. Edirne’nin Enez ve<br />

Çanakkale’nin Ezine ilçesinde, Gıda İhtisas ve<br />

Organize Sanayi Bölgesi'nde pek çok kişinin<br />

istihdam edileceği fabrika yatırımlarımız<br />

mevcut. Bunun yanı sıra Yunanistan’daki<br />

Kallimanis markamızı büyütürken<br />

Dardanel’in de ihracat coğrafyasını<br />

genişletiyoruz.<br />

Yunanistan'a yönelik operasyonlarınızı biraz<br />

daha açabilir misiniz? Komşu ülke için<br />

yatırımlarınız, hedefleriniz neler?<br />

Dardanel olarak 40 yıllık uzmanlığımızı,<br />

üretim ve pazarlamadaki deneyimimizi<br />

Kallimanis’in dondurulmuş deniz ürünleri<br />

kategorisindeki 65 yıllık tecrübesiyle<br />

birleştirdik. Dardanel ve Kallimanis’in<br />

sektörlerindeki toplam tecrübeleri 100<br />

yılı aşıyor. Bu birleşme ile yeni ihracat<br />

pazarlarına açılmak için önemli bir adım<br />

atmış olduk.<br />

Kallimanis’i satın alma sürecimiz,<br />

grubumuzun global yatırımları için önemli<br />

bir kırılma noktası oldu. Bu satın alma<br />

ile üretim kapasitemizi ve çeşitliliğimizi<br />

artırırken, ihracat coğrafyamızı da<br />

büyüteceğiz. Yunanistan ve<br />

Avrupa başta olmak üzere, yeni<br />

pazarlarla ihracat coğrafyamızı<br />

genişletmeyi ve dünyanın önde<br />

gelen balık ve deniz ürünleri<br />

markalarından biri olmayı<br />

hedefliyoruz.<br />

Bunun yanı sıra Kallimanis’in<br />

dondurulmuş balık ve deniz<br />

ürünlerindeki uzmanlığını,<br />

kaliteli ürün geliştirme ve<br />

satışı konusundaki deneyimini<br />

Türkiye’ye taşıyarak özellikle<br />

ev dışı tüketim kanalında<br />

büyümemize katkısı olduğunu<br />

söyleyebilirim.<br />

Ev dışı tüketim pazarında<br />

ne kadar aktifsiniz?<br />

Ev dışı tüketim kanalında ciddi<br />

atılımlarımız söz konusu. Balık<br />

ürünleri tüketimini artırmak<br />

üzere Ar-Ge ve iş geliştirme<br />

ekiplerimizle lezzetli ve<br />

kaliteli ürünler için projeler<br />

geliştiriyoruz. Ev dışı tüketim<br />

kanalları için yeni bir ürün<br />

portföyü oluşturarak, müşteri<br />

ziyaretlerimizi artırıyoruz.<br />

Kaliteli balık ve deniz ürünleri<br />

için bu kanalda da tercih<br />

edilen marka, tedarikçi olmayı<br />

hedefiyle çalışmalarımızı<br />

yürütüyoruz.<br />

HoReCa boyu ton konserve ürünlerimiz<br />

dışında dondurulmuş deniz ürünleri<br />

kategorilerinde de HoReCa pazarına<br />

uygun ürünler sunuyoruz. Midye Tava,<br />

Kalamar Tava, Mezgit Pane gibi kaplamalı<br />

ürünler, Somon, Uskumru, Kalamar,<br />

Karides gibi natürel ürünler sunuyoruz.<br />

Midye Dolma ürünümüzü Dardanel Midye<br />

Çiftliği’nden elde edilen güvenilir sertifikalı<br />

midyelerimiz ile üretiyoruz. Ayrıca ön hazırlık<br />

istemeden hızlıca hazırlanabilecek ve farklı<br />

porsiyonlarda sunulabilecek soslu deniz<br />

mahsullü makarna çeşitlerimiz de mevcut.<br />

Deniz ürünleri doğru soslarla sunulduğunda<br />

çok daha lezzetli oluyor. Bunun için deniz<br />

ürünleri sosları serimizi de HoReCa kanalı<br />

için sunuyoruz. Hedefimiz, HoReCa kanalında<br />

kullanım olarak kolaylık sağlayacak katma<br />

değerli deniz ürünleri sunmak. <strong>2023</strong> yılı<br />

HoReCa sektörüne daha fazla odaklandığımız<br />

bir yıl oluyor.<br />

Özellikle pandemi ve dijitalleşmeyle<br />

birlikte restorancılık nasıl bir<br />

dönüşüm yaşıyor? Bu süreçte<br />

marka olarak kendinizi ne şekilde<br />

konumlandırıyor ve gelişmelere<br />

entegre oluyorsunuz?<br />

Pandemi süreci, tüm dünyada olduğu gibi,<br />

ülkemizde de önemli değişimlere yol açtı.<br />

Tüm dünyada sosyal ve ekonomik anlamda<br />

ciddi dönüşümler yaşandı. Restorancılık<br />

sokağa çıkma yasakları ve zorunlu<br />

kapanmalardan dolayı çok zor günler geçirdi.<br />

Fakat bu süreçte online kanallardan sipariş<br />

oranları çok arttı, dijitalleşme sayesinde<br />

birçok restoran bu dönemi ayakta kalarak<br />

atlatabildi. Pandeminin etkisinin azalması<br />

ve normalleşme sürecinin başlaması ile<br />

restoranlara dönüş başladı. Bununla birlikte<br />

eve servis, gel-al gibi online kanallar yoluyla<br />

alınan siparişler de yoğun olarak devam<br />

ediyor. Dijitalleşme artık bu sektörün<br />

olmazsa olmazı. Bu süreçte biz de tüm<br />

müşterilerimize eve servis yapmaya devam<br />

ettik ve özellikle sosyal ve dijital mecralarda<br />

pazarlama iletişimlerimize ağırlık verdik.<br />

Tüketiciler deneyimledikleri yeni yemekleri,<br />

mekanları arkadaşlarıyla sosyal mecralarda<br />

paylaşmak istiyor. Biz de dijital dünyada<br />

çeşitli influencer çalışmaları yaparak bu<br />

trende ortak oluyoruz. Tüketicilerimiz<br />

ile olan temas noktalarımızı sadece<br />

restoranlarımızda değil, onların olduğu<br />

her mecrada ve platformda yer alarak<br />

lezzetlerimizi ulaştırmak için çalışıyoruz.<br />

Dijitalleşme, faaliyetlerinizi nasıl<br />

etkiledi?<br />

Dijitalleşme süreci tüm markalarımız<br />

özelinde <strong>2023</strong>’te önemli bir yer tutacak.<br />

Dijital dönüşüm kapsamında stratejilerimizi<br />

belirliyor, özellikle Dardenia ve I Love Fish<br />

tarafında dijitalleşmeye odaklanıyoruz.<br />

İlerleyen dönemde uygulama üzerinden<br />

tüketicilerimiz ile iletişimde olmak ve onlara<br />

yeni faydalar sağlamak üzere yeni bir CRM<br />

projesi üzerinde çalışıyoruz. Pandemi ile<br />

hayatımıza daha çok giren paket servis<br />

hizmeti, çevrimiçi yemek siparişi sektörünü


64<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

büyüttü. Gelen her müşterinin<br />

davranışlarını takip edip onlara hem<br />

restoran içinde hem de paket serviste<br />

promosyonlar hazırlıyor, teklifler<br />

sunuyoruz. Offline ile online kanalları<br />

entegre ederek faaliyetlerimizi<br />

sürdürmeye devam edeceğiz.<br />

Bu yılın gündeminde<br />

bahsetmek istediğiniz yeni<br />

projeler, kampanyalar, iş<br />

birlikleri var mı?<br />

Dardanel olarak ton balığı ve deniz<br />

ürünlerinin beslenme alışkanlıklarında<br />

daha fazla yer alması ve bu konudaki<br />

farkındalığı artırmak amacıyla “İyi<br />

Balık, Sağlıklı Yaşam” hareketini<br />

hayata geçirdik. Türkiye’de balık<br />

tüketimi dünya ortalamasının çok<br />

altında. Dünyada yıllık balık tüketimi<br />

ortalama 18-21 kg aralığında iken, bu<br />

oran Türkiye’de 6 ile 8 kg arasında. Bu<br />

proje ile amacımız, Türkiye’deki balık<br />

tüketimini artırmak. “İyi Balık, Sağlıklı<br />

Yaşam” söylemi tüm markalarımız<br />

ile destekliyor ve geliştirdiğimiz<br />

her bir projede çalışanlarımızdan<br />

tüketicilerimize kadar tüm<br />

paydaşlarımızın benimsemesini<br />

önemsiyoruz.<br />

Proje kapsamında ilk etapta<br />

farkındalığı artırmak için Türkiye<br />

çapında doktorlarla yüz yüze<br />

görüşmelere başladık. Bunun yanı sıra<br />

müşterilerimiz ile bilgilendirici toplantılar<br />

gerçekleştiriyor, iletişim çalışmalarımızda<br />

balık tüketiminin sağlığımız üzerindeki<br />

etkilerine dikkat çeken çalışmalar yapıyoruz.<br />

Yılı hangi büyüme oranlarıyla<br />

kapatmayı öngörüyorsunuz?<br />

Önümüzdeki beş yılda grubun en<br />

önemli büyüme adımları neler<br />

olacak?<br />

Son iki yıldır Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları<br />

ile yeni üretim hattı yatırımlarına ağırlık<br />

vererek 30 milyon dolara ulaşan bir<br />

yatırım gerçekleştirdik. <strong>2023</strong> yılı itibariyle<br />

de Edirne’nin Enez ve Çanakkale’nin<br />

Ezine ilçesinde birçok kişinin istihdam<br />

edileceği fabrika yatırımlarına başladık.<br />

Edirne Enez’deki fabrikamızın 2024<br />

yılının ilk yarısında faaliyete geçmesini<br />

planlıyor, akabinde de Ezine’de çalışmalara<br />

başlayacağız. Önümüzdeki 2 yılda 50 milyon<br />

dolarlık bir yatırım hedefliyoruz.<br />

Dardanel Şirketler Grubu’nda kadın<br />

istihdamı ne durumda? Önümüzdeki<br />

dönem hedefleri neler?<br />

Ülkemizde kadın istihdamına ağırlık veren<br />

en büyük şirketlerden biriyiz. Çanakkale<br />

markası olarak, bölgeyi kalkındırmak ve<br />

kadın iş gücünü ekonomiye kazandırmak<br />

için kadınların iş yaşamında daha aktif<br />

rol almasını destekliyoruz. Dardanel<br />

Grup olarak, 3 bine yakın kişiye istihdam<br />

sağlıyoruz. Kadın çalışan sayımız ise 2 bine<br />

yakın. Bu açıdan Türkiye’nin öncü şirketleri<br />

arasındayız, Çanakkale Bölgesi’nin de<br />

lideriyiz. Tüm grup içinde kadın çalışan<br />

oranımız %66. Orta ve üst yönetim<br />

kadrolarında ise kadın çalışan sayımız %33<br />

seviyelerinde. İK politikalarımızı bu oranı<br />

daha da artırmak üzerine kurguluyoruz.<br />

İş dünyasında kadın olmak<br />

üzerine neler söyleyebilirsiniz?<br />

Sektörünüzün hemcinslerinize<br />

sunduğu fırsatlar/ fırsat<br />

eşitsizlikler konusunda tespitleriniz<br />

ve tavsiyeleriniz neler olur?<br />

Yetkinlik, donanım, azim ve yaratıcılıklarıyla<br />

kadınlar iş hayatında muazzam değer<br />

yaratıyor. Kadın istihdamının artmasını<br />

ve kadınların çalışma hayatına eşit<br />

katılımını destekleyen bir kurum olarak<br />

ekosistemimize öncülük ettiğimize<br />

inanıyorum. Eğitim, finans ve<br />

teknolojiye daha fazla erişim<br />

sağlayarak, çeşitliliği ve kapsayıcılığı<br />

önceliklendirerek, mesleki gelişimi<br />

ve yükselmeyi teşvik ederek kadınlar<br />

için mevcut tabloyu çok daha<br />

iyileştirebiliriz. Her şeyden önce eşit<br />

ve adil çalışma koşullarını egemen<br />

kılmalıyız, kadınları liderlik rollerini<br />

sürdürmeye teşvik edecek ortamları<br />

oluşturmalıyız, detay gibi görünse de<br />

açık iletişimi göz ardı etmemeliyiz.<br />

Kadınların birbirini desteklemesini<br />

ve güçlendirmesini de çok kıymetli<br />

buluyorum.<br />

Biraz da sizi tanıyabilir miyiz?<br />

Bize işteki ve evdeki Ayşe Önen<br />

Özoğuz’u nasıl anlatırsınız?<br />

Kişilik olarak olayları tartıp düşünerek<br />

hareket eden bir yapım var. Fevri<br />

ve düşünmeden alınan aksiyonları<br />

sevmediğimi söyleyebilirim. Gerçekçi<br />

bir yapıya sahibim. Giderek daha sabırlı<br />

bir kişilik olduğumu düşünüyorum. İş<br />

hayatının bana en büyük katkılarından<br />

biri, bu yönümü güçlendirmesi oldu.<br />

Yönetim tarzı olarak bir yöneticinin<br />

yapması gereken en önemli şeyin<br />

dinlemek olduğunu düşünüyorum.<br />

Her kim olursa dinlemek, olanları<br />

anlamanın ve doğru aksiyon almanın<br />

olmazsa olmazı. Demokratik, kolektif<br />

düşünmeyi teşvik eden ve eşitlikçi yönetim<br />

tarzlarını doğru buluyorum.<br />

Bundan sonrası için planlarınız,<br />

hayalleriniz neler?<br />

Dardanel olarak hedefimiz, sürdürebilir ve<br />

markalı olarak büyümek, global arenada<br />

faaliyet gösteren gıda firmalarının arasında<br />

yer almak. İhracatlarımızı 5 yıl içerisinde<br />

toplam ciromuzun %50’sine gelecek<br />

şekilde geliştirmek. Hem Dardanel hem de<br />

Kallimanis markalarımız ile konserve ve<br />

dondurulmuş deniz ürünleri kategorilerinde<br />

dünyanın sayılı şirketlerinden biri olmak.<br />

Aynı zamanda Türkiye’de balık ve deniz<br />

ürünleri tüketimini artırarak dünya tüketim<br />

seviyelerine çıkartmak. Yeni kategoriler<br />

ve ürün portföyleri oluşturarak ülkemizde<br />

yenilikçiliğin temsilcisi olmaya devam etmek<br />

diye özetleyebilirim.


66<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

TAŞKESTI SU’DAN HORECA’YA GERI<br />

DÖNÜŞÜMLÜ YATIRIM<br />

Geçtiğimiz yılki büyümesini <strong>2023</strong>’te de devam ettiren Taşkesti Su, yılın ikinci yarısına geri<br />

dönüşümlü cam şişe su ürünü yatırımıyla girmeye hazırlanıyor. Çevre dostu ve ekonomik ürün<br />

özelliğiyle ev dışı tüketim kanalında ciddi bir ivme yakalamayı hedeflediklerini kaydeden Taşkesti<br />

Su Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Özal, “Heyecanlıyız, bu ürünümüzle sektöre yeni bir<br />

dinamik katacağız” dedi.<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

2008 yılında Bolu Kaynak<br />

Suları İşletmeleri Ticaret A.Ş.<br />

bünyesinde üretim faaliyetlerine<br />

başlayan doğal mineralli su markası<br />

Taşkesti Su, geçtiğimiz yılki büyüme<br />

trendini bu yıl da devam ettiriyor. Yılın<br />

ilk altı ayını başarıyla geçirdiklerini<br />

kaydeden Taşkesti Su Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Mehmet Ali Özal, “Bu yıl da<br />

2022 yılındaki büyümemizi sürdürmeyi<br />

başardık. İlk altı ay bizim açımızdan<br />

çok başarılı geçti.” dedi ve <strong>2023</strong>’ün<br />

ikinci yarısında geri dönüşümlü<br />

(depozitolu) cam şişe su ürününü<br />

piyasa süreceklerini belirterek, “Bu<br />

ürünün hem çevre dostu hem de<br />

ekonomik bir ürün olması nedeniyle<br />

oldukça heyecanlıyız. Bu ürünümüzle<br />

sektöre yeni bir dinamik katacağız.”<br />

ifadelerini kullandı.<br />

“Su pazarında önemli bir yer<br />

edindik”<br />

Ev dışı tüketim kanalının gelişen<br />

sanayi ve turizm imkanlarıyla birlikte<br />

önemli bir büyüklüğe ulaştığına işaret<br />

eden Özal, sektörel dinamiklerin<br />

doğru analiz edilmesi ve müşteri<br />

ihtiyaçlarının doğru tanımlanmasının<br />

önemine dikkat çekerek, “Bizler de bu<br />

süreçleri doğru yöneterek bu pazarda<br />

önemli bir yer edindik.” şeklinde<br />

konuştu.<br />

Ev dışı tüketim kanalında 19 lt<br />

damacana su, 15 lt cam damacana<br />

su, 0,75 lt ve 0,33 lt cam şişe su ve<br />

250-200 ml pet bardak su ürünleriyle<br />

faaliyet gösterdiklerini söyleyen Özal,<br />

markaya özgün özel ve ödüllü tasarıma<br />

sahip premium cam şişe su ürünlerini<br />

pek çok seçkin nokta ile tüketicilerle<br />

buluşturduklarını belirtti. Mehmet<br />

Ali Özal, markanın sektöre sunduğu<br />

ayrıcalıkları şu sözleriyle<br />

aktardı: “Öncelikle üretim<br />

tesisimiz ve su kaynaklarımız<br />

Bolu’nun el değmemiş<br />

coğrafyasında bulunuyor.<br />

Doğal mineralli su kaynağımız<br />

tamamen korunaklı ve<br />

yerleşim yerlerine oldukça<br />

uzak. Bu nedenle gerek<br />

mineral değerleri gerekse<br />

doğallığı olarak ön plana<br />

çıkıyor. İçerdiği kalsiyum oranı<br />

76,4 mg/L bu değer oldukça<br />

iyi bir değer. Ayrıca pH değeri<br />

8, bu da suyumuzu alkali<br />

sular grubunda olduğunu<br />

gösteriyor. İçerdiği düşük<br />

sodyum değeri ile de sodyum diyetine<br />

uygun olarak tescil edilmiştir. Bu özel<br />

doğal mineralli suyumuzu, doğanın<br />

ferahlığından ve Bolu Dağları’nın<br />

karacalarından ilham alarak özel<br />

tasarlanan premium cam şişemizde<br />

HoReCa kanalına sunduk. Ayrıca<br />

diğer ürünlerimizle birlikte de ev dışı<br />

tüketim kanalının diğer ihtiyaçlarını<br />

da karşılamaktayız. Bunu yaparken<br />

eşsiz ürünümüzü kaliteli hizmetle<br />

birleştirdik.”<br />

“Geri dönüşümlü cam şişe suyu<br />

yelpazemize ekliyoruz”<br />

Şirketin doğal mineralli su pazarındaki<br />

büyüklüğüne ve önümüzdeki döneme<br />

ilişkin yatırımlarına değinen Mehmet<br />

Ali Özal, Türkiye’nin 27 şehrinde<br />

aktif satışlarının olduğunu söyledi.<br />

İstanbul ve Ankara pazarında iyi bir<br />

konumda olduklarının altını çizen


Özal, “Üretim tesisimize yakın<br />

pazar olan Batı Karadeniz ve Doğu<br />

Marmara bölgelerinde pek çok ilde<br />

satışını yapmış olduğumuz ürünlerde<br />

pazar lideriyiz. İzmir, Antalya, Muğla,<br />

Konya, Eskişehir, Samsun, Ordu gibi<br />

pek çok büyük şehirde ise güçlü bir<br />

yapılanmamız mevcut. Bu yıl yeni<br />

ve yenilikçi ürünümüz olan geri<br />

dönüşümlü cam şişe su ürünümüzü<br />

ürün yelpazemize katmayı planlıyoruz.<br />

Orta vadede planladığımız 0,5 lt -1,5<br />

lt ve 5 lt pet şişe su üretim hattı<br />

çalışmalarımız devam ediyor.” diye<br />

konuştu.<br />

Taşkesti Su Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Mehmet Ali Özal, şirketin teknolojiye<br />

dönük yatırımlarından da bahsetti.<br />

Ambalajlı su ürününün yüksek hijyen<br />

standartları gerektirdiğini belirten<br />

Özal, bu doğrultuda gelişen robot<br />

teknolojisiyle istifleme, paletleme,<br />

palet bozmada robotlardan destek<br />

aldıklarını ve üretim süreçlerinin<br />

tamamında otomasyon ve ERP<br />

kullandıklarına vurgu yaptı. Özal, tüm<br />

üretim süreçlerinde daha az enerji<br />

tüketimiyle verimli üretim hedefi<br />

doğrultusunda birçok yatırımlarının<br />

olduğunu da sözlerine ekledi.<br />

“Yeni pazarlara açılmak<br />

hedefindeyiz”<br />

2015 yılından bu yana ihracat<br />

yaptıklarını ifade ederek sözlerini<br />

sürdüren Özal, “Şu anda aktif olarak<br />

Katar, Umman, Filistin, İngiltere,<br />

Güney Afrika, Makedonya, Malezya,<br />

Libya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne<br />

ihracat yapmaktayız. Kuveyt, Suudi<br />

Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri<br />

pazarına yakında giriş yapacağız.”<br />

diye belirtti ve şirketin kısa vadeli<br />

hedeflerinin mevcut yurt dışı pazarda<br />

büyürken yeni pazarlara da açılmak<br />

olduğunu söyledi.<br />

“Türkiye’de su pazarı 23 milyar TL<br />

büyüklüğe ulaştı”<br />

Türkiye’de ambalajlı su pazarının<br />

gelişimini de değerlendiren Mehmet<br />

Ali Özal, ülkemizde pazarın 10.7<br />

milyar litreye ve 23 milyar TL<br />

büyüklüğe ulaştığını kaydetti.<br />

Pazarın halen gelişmekte olduğuna<br />

dikkat çeken Özal, önümüzdeki on<br />

yıl içinde bu büyümenin artarak<br />

devam etmesi öngörüsünü paylaştı.<br />

Bu noktada Türkiye ve dünyadaki<br />

tüketici eğilimlerini yorumlayan Özal,<br />

özellikle pandemi sürecinde ambalajlı<br />

su tüketimine ilginin arttığına dikkat<br />

çekerek, “Başta pet bardak su<br />

ürünümüze tek porsiyonluk tüketim<br />

olması nedeniyle yoğun talep oluştu.<br />

Bunun dışında suyumuzun içerdiği<br />

mineral miktarı ve mineral dengesi<br />

nedeniyle doğal mineralli su olarak<br />

Sağlık Bakanlığı tarafından tescil<br />

edilmesi, özellikle bilinçli tüketici<br />

tarafından tercih sebebi oldu. Bu<br />

nedenle oluşan sağlık ve hijyen<br />

hassasiyeti restoran ve otellerin<br />

markamıza olan ilgisini artırdı.” diye<br />

konuştu.<br />

Taşkesti Su Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Mehmet Ali Özal’ın<br />

aktardığı bilgilere göre,<br />

ürünlerde kullanılan tüm<br />

ambalajlar, belirlenen kalite<br />

ve hijyen kriterleri ölçütünde<br />

onaylı tedarikçilerce sağlanıyor.<br />

Suyun özellikle herhangi bir<br />

koku ve sair ambalaj hatasını<br />

kaldıramayacak bir ürün<br />

olması sebebi ile şirketin<br />

satın alma ve kalite kontrol<br />

süreçlerinin oldukça sıkı<br />

olduğunu vurgulayan Özal,<br />

“GCA ile iş birliğimiz sonucu<br />

ortaya çıkan özel tasarım 0,75<br />

lt ve 0,33 lt cam şişelerimiz tüm<br />

paydaşlarımız tarafından çok<br />

beğenildi, özgün ve markamızın<br />

hikayesini yansıtan bir tasarım<br />

ortaya çıktı. Bunun sonucunda<br />

da ülkemizdeki en prestijli<br />

tasarım yarışmalarından<br />

Ambalajın Ay Yıldızları 2020<br />

yılı finalisti olarak bronz<br />

tasarım ödülünü almaya hak<br />

kazandı.” dedi.


68<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

CARGILL’DEN 4 YILDA ETKISINI<br />

2’YE KATLAYAN ÖĞRENCI PROGRAMI<br />

Cargill’in Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğinde 2021 yılında hayata geçirdiği Yarının Kadın<br />

Liderleri Programı, Türkiye genelinde 200’e yakın üniversite öğrencisine ulaştı.<br />

Cargill’in 2021 yılında geleceğin kadın<br />

liderlerini yetiştirmek amacıyla Türk<br />

Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğinde hayata<br />

geçirdiği ödüllü Yarının Kadın Liderleri<br />

Programı, dördüncü yılına kapasitesini ikiye<br />

katlayarak giriyor. Program, kadınların<br />

toplumlarına erkeklerle eşit koşullarda<br />

katılımı ve insani gelişmeye katkı<br />

sağlamada eğitimin öneminden hareketle<br />

başlatıldı. Cargill, cinsiyet eşitliği ve kadının<br />

güçlendirilmesine yönelik Birleşmiş<br />

Milletler (BM) 2030 Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Amaçları doğrultusunda hem<br />

globalde hem de Türkiye’de daha güçlü<br />

yarınlar için cinsiyet eşitliğini kalıcı bir<br />

değer haline getirmek amacıyla çalışıyor.<br />

Kısa bir süre önce <strong>2023</strong> kayıtları açılan<br />

programa şimdiden 63 üniversite öğrencisi<br />

dahil oldu. Yeni dönemde Cargill global<br />

fonu ile desteklenen ve önümüzdeki üç yıl<br />

içinde öğrenci sayısını iki katına çıkaracak<br />

olan program böylece 2027 yılına kadar<br />

600’e yakın yarının kadın lideri adayını<br />

desteklemiş olacak. 2021 yılından bu<br />

yana Türkiye genelinde 16 ilde, 30 farklı<br />

üniversiteden 200’e yakın öğrenci burstan<br />

yararlandı. TEV Etki Analizi’ne göre;<br />

programdan mezun bursiyerlerin yüksek<br />

eğitim alma olasılığı 10 kat daha fazla.<br />

Çalışma hayatına katılarak yarının kadın<br />

lideri olma yolunda ilk adımı atan program<br />

mezunlarının oranı ise yüzde 60.<br />

Tarakçıoğlu: “Öncelikli hedefimiz,<br />

bursiyerlerimiz”<br />

Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu ve Afrika<br />

Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su<br />

Murat Tarakçıoğlu, programın Cargill’in<br />

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma<br />

Amaçları ile uyumlu Çeşitlilik, Eşitlik<br />

ve Kapsayıcılık stratejisinin bir parçası<br />

olduğunu belirtti. Tarakçıoğlu, “Dünyada<br />

ve Türkiye’de daha güçlü bir gelecek için<br />

toplumsal cinsiyet eşitliğini kalıcı bir<br />

değer haline getirmek üzere çalışıyoruz.<br />

Bu vizyonla, hem Cargill’de hem de<br />

toplumsal ölçekte somut adımlar atıyoruz<br />

ve cinsiyet eşitliği ve insani gelişme söz<br />

konusu olduğunda eğitimin oynadığı<br />

önemli rolün bilincindeyiz. Yarının Kadın<br />

Liderleri Programı bu çabamızın en güzel<br />

örneklerinden biri. Öncelikli hedefimiz,<br />

bursiyerlerimizi kendi sektörlerine en<br />

iyi şekilde liderlik etmelerini sağlayacak<br />

yetkinliklerle donatmak, potansiyellerini<br />

ve tutkularını ortaya çıkarmaya yardımcı<br />

olmak” dedi.<br />

Taşkın: “Cargill’e öğrencilerimiz<br />

adına şükranlarımızı sunuyoruz”<br />

TEV Genel Müdürü Banu Taşkın da Yarının<br />

Kadın Liderleri Programının birçok kuruma<br />

örnek teşkil ettiğini belirtti. Taşkın,<br />

“Türk Eğitim Vakfı olarak, kadınların<br />

güçlenmesinin öncelikle eğitimle<br />

başladığını vurguluyor, 56 yıldır fırsat<br />

eşitliği temelinde çalışmalarımızı gayretle<br />

sürdürüyoruz. Yarının Kadın Liderleri<br />

Programı, öğrencilerimize verdiği çok yönlü<br />

desteklerle geleceğin kadın liderlerinin<br />

kişisel ve mesleki açıdan gelişmesine katkı<br />

sağlıyor. Genç kadınların geleceğine ışık<br />

tutan değerli eğitim dostumuz Cargill’e,<br />

hayata eşit katılım fırsatı sundukları<br />

öğrencilerimiz adına şükranlarımızı<br />

sunuyoruz.”<br />

Avcı: “Cargill’in vizyonu beni çok<br />

mutlu ediyor”<br />

Programda yer alan ve şu anda Cargill’de<br />

staj yapan Buse Avcı ise, “Cargill’in kadın<br />

liderler konusundaki vizyonu beni çok<br />

mutlu ediyor. Hayatta karşımıza 10 fırsat<br />

çıkar, bu fırsatların beşini değerlendiririz<br />

ve biri bizi çok ileri taşır. Yeni nesiller<br />

üzerinde böylesine etkili bir fırsatı ilk<br />

elden deneyimleyen biri olarak kendimi<br />

çok şanslı görüyorum. Hayatımın her<br />

döneminde bunu gururla söyleyeceğim.<br />

Tüm bu girişimlerin kapsamının daha da<br />

genişlemesini, daha çok gence ulaşmasını<br />

dilerim” diye konuştu.


70<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

DÖKÜM DEMIRDE PROFESYONEL<br />

ÇÖZÜM ORTAĞI<br />

DEFONTE<br />

Döküm demir mutfak gereçlerinin profesyonel çözüm ortağı Defonte, bu yıla yenilikçi ürün<br />

gruplarıyla girdi. 2022 hedeflerini tutturduklarını belirten firma sahibi Mustafa Onay, makine<br />

parkuru yatırımlarının ardından ihracata ağırlık vereceklerini söyledi.<br />

2017 yılında Ar-Ge çalışmalarına<br />

başlayan, iki yılın ardından<br />

Sakarya'da 250 metrekarede üretim<br />

ve laboratuvar atölyesiyle faaliyet<br />

alanlarını genişleten Defonte, Mayıs<br />

2020'de Sakarya Akyazı bölgesinde 2.500<br />

metrekare kapalı alan fabrikasında hem<br />

döküm, pikdöküm eğritme tesisini hem<br />

de kaplama tesisi ve laboratuvar içeren<br />

üretim hattını devreye aldı.<br />

25 farklı tipte ürün üretiyor<br />

22 çalışanıyla gerek ev ürünleri gerekse<br />

ev dışı tüketim ürünleri kategorilerinde<br />

üretim ve satışı çalışmalarını sürdüren<br />

Defonte, Döküm Demir Sunum Tabakları,<br />

Döküm Demir Sahan Modelleri, Döküm<br />

Demir Izgara Çeşitleri, Döküm Demir<br />

Izgara Tava ve Kızartma Tava Çeşitleri<br />

ile bugün yaklaşık 25 farklı tipte üretim<br />

gerçekleştiriyor.<br />

"<strong>2023</strong>'e yeni yatırımlarla girdik"<br />

Tamamı döküm demir ürünleriyle ev tipi<br />

ve ev dışı tüketim kanalının ihtiyaçlarına<br />

uygun butik ürünler ürettiklerini belirten<br />

Defonte'nin firma sahibi Mustafa<br />

Onay, geçtiğimiz yılın hedeflerini<br />

tutturduklarını ifade etti. Onay, yeni<br />

makine parkuru ve kalıp modelleriyle<br />

bu yıla piyasanın mevcut ihtiyaçları<br />

doğrultusunda yeni yatırımlarla<br />

girdiklerinin altını çizdi.<br />

İhracat yatırımlarından bahseden<br />

Mustafa Onay, "Afrika’da ihracat<br />

yaptığımız firmalar var. Yeni makine<br />

parkurumuzla ilgili yatırımlarımız bitince<br />

ihracatımızı artırmayı planlıyoruz." dedi.<br />

"Pandemi sonrası değişimi ürün<br />

gruplarımızda hissettik"<br />

Mustafa Onay, pandemi sonrası değişen<br />

müşteri taleplerini de değerlendirdi.<br />

Özellikle pandemi döneminde mutfak<br />

araç ve gereçlerinde satışların arttığını<br />

gözlemlediklerini ifade eden Onay,<br />

"Bizim kendi ürün grubumuzla ilgili bu<br />

değişimi hissettik." dedi. Yeni dönemin<br />

trendleri ve şeflerin beklentileriyle ilgili<br />

daima pazarın içerisinde olduklarını<br />

söyleyen Onay, şeflerin ihtiyaçlarına<br />

hitap eden kullanımı kolay, işlevsel<br />

ürünleri birlikte projelendirip çözümler<br />

ürettiklerinin altını çizdi.<br />

"Pazardaki büyümeye entegre<br />

çalışıyoruz"<br />

Defonte'nin firma sahibi Onay, Türkiye’de<br />

ve dünyada döküm demir sektörünün<br />

gelişimine de değindi. Türkiye’de<br />

özellikle döküm demir pişirme grupları<br />

ve sunum gruplarının son 10 yıldır her<br />

yıl katlanarak büyüdüğünü aktaran<br />

Onay, "Ürünlerin tamamen döküm<br />

demir malzemeden üretilmesi ve<br />

üzerlerinin emaye kaplama olması<br />

her iki segmentte de ilgiyi artırıyor.<br />

Kullanıcılar ürünlerin artılarını<br />

gördükçe pazar daha da büyüyor. Biz de<br />

Defonte olarak, pazardaki bu gelişime<br />

ve büyümeye yeni yatırımlarımız ve<br />

inovatif yaklaşımlarımızla entegre<br />

olmaya çalışıyoruz." diye belirtti ve<br />

sözlerini şöyle tamamladı: "Döküm<br />

demir teknolojisinde diğer firmalar<br />

gibi standart kum kalıplama sistemi<br />

kullanıyoruz."<br />

“Ürünlerin tamamen döküm<br />

demir malzemeden üretilmesi<br />

ve üzerlerinin emaye kaplama<br />

olması her iki segmentte de<br />

ilgiyi artırıyor. Kullanıcılar<br />

ürünlerin artılarını gördükçe<br />

pazar daha da büyüyor. Biz<br />

de Defonte olarak, pazardaki<br />

bu gelişime ve büyümeye yeni<br />

yatırımlarımız ve inovatif<br />

yaklaşımlarımızla entegre<br />

olmaya çalışıyoruz.”


72<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

GÜCÜNÜ DOĞADAN ALAN<br />

SAĞLIKLI VE EKONOMIK SOĞUTMA<br />

ECO Sistem teknolojisi dışarıdan aldığı havayı soğuk su ile yıkayıp temizler,<br />

soğutur ve iç ortama dağıtır.<br />

Sıcak hava ve şehir hayatının<br />

getirdiği olumsuz şartlar, bizi<br />

temiz havadan uzaklaştırır.<br />

Her fırsatta ormana, deniz kenarına,<br />

havanın temiz ve serin olduğu doğal<br />

mekanlara gitme ihtiyacı duyarız. Çünkü<br />

doğa, mucizevi bir serinletmeyi başarır.<br />

Bunu da suyu kullanarak yapar.<br />

Doğadan Gelen Sağlıklı Serinleme<br />

ECO Sistemin temeli doğaya dayanır.<br />

Dere kenarlarındaki ağaç gölgelerinin<br />

serin olduğu ve sıcak günlerde hafif<br />

rüzgarların bize ferahlık verdiğini<br />

hepimiz biliriz. ECO Sistemde, doğanın<br />

serinletici özelliği ile rüzgarların<br />

ferahlatıcı özelliğini üstün ve pratik<br />

teknolojimizle birleştirdik.<br />

Havalandırma ve soğutmayı aynı anda<br />

konforlu bir şekilde sunan ECO, herkes<br />

için sağlıklı bir ortam oluşturmak<br />

adına geliştirildi. ECO, son teknoloji ile<br />

donatılmış, doğal, yepyeni ve pratik bir<br />

sistemdir.<br />

Bol Oksijenli Serin ve<br />

Temiz Hava Herkesin Hakkı<br />

Serinletilecek Alana Uygun<br />

Kullanım Alternatifleri ECO’da<br />

ECO Sistem dış ünite fanları sayesinde<br />

dış ortamdan aldığı sıcak ve oksijenli<br />

havayı soğutucu Cool Pad’e verir.<br />

Cool Pad üzerinden geçen soğuk su<br />

havayı soğutur, iyice temizler. Serin<br />

ve bol oksijenli hava elde edilir. Bu<br />

serin hava, ortamın daha konforlu hale<br />

getirilmesini sağlar.<br />

Farklı Mekanlar İçin Konfor Havası<br />

ECO kullanımı sayesinde; ortama<br />

taze, bol oksijenli ve serin hava verilir.<br />

Cihaz üzerindeki panel sayesinde<br />

ortam serinliği kontrol edilebilir.<br />

Konforlu serinlik sağlanır, ani ısı<br />

değişimleri engellenir. Klimada<br />

bulunan olumsuzluklar ECO Sistemde<br />

bulunmaz. Ekonomik ve sağlıklı<br />

serinlik sağlanır.<br />

Tasarruflu, Sağlıklı Ve Doğal<br />

Serinletme Çözümü<br />

ECO Sisteminde verimlilik üst<br />

düzeydedir. ECO, ister büyük ister küçük<br />

birçok mekanda rahatça kullanılabilir.<br />

Sıcak, oksijeni az, bayat ve kirli havaya<br />

sahip ortamlarda havayı temizleyerek<br />

serinletmek için idealdir. ECO özellikle<br />

restoran, kafe, pastane, ocakbaşı ve<br />

imalathane gibi temiz ve serin havaya<br />

ihtiyaç duyulan her yerde benzersiz<br />

çözümler sunar.


74<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

"YEMEKLERIMLE<br />

NEFES<br />

ALIYORUM"<br />

HAKAN<br />

COŞKUN<br />

Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />

Mutfağın içine doğan şanslı<br />

şeflerden biri o da. Aşçılık<br />

mesleğine üç göbekten bağlı<br />

olan Hakan Coşkun, Çorum'da üç fırın<br />

sahibi rahmetli Simitçi Sabri'nin torunu...<br />

Pastacı bir babayla, Çorum Has Baklava<br />

yarışmasında altın madalya kazanan bir<br />

annenin de oğlu. Restoran müdürlüğü<br />

yapan erkek kardeşi, pasta ustası amcayı<br />

da unutmamak gerek...<br />

Adana HiltonSA'nın Executive Şefi<br />

Hakan Coşkun'un vakti zamanında anne<br />

tarafı da mutfakla pek bir haşır neşir!<br />

Tecrübeli mutfak şefi, büyükbabanın<br />

üzüm bağlarının içinde, sirkeyle<br />

pekmezin yolculuğuna nasıl tanıklık<br />

ettiğini anlatıyor, hikayesinin başında.<br />

"Çorum'da doğdum, Alanya<br />

pastanelerinde büyüdüm"<br />

Simitçi Sabri Usta, ardiyesinde kazdan<br />

koyuna onlarca hayvanı yetiştirip, günlük<br />

kesime aldığı bir sanayi lokantasını<br />

işletiyor, aile büyükleriyle. Tam 41 yıl<br />

önce oğullarıyla beraber Alanya'ya<br />

taşınan simit ustası, yörenin ilk<br />

pastanelerinden birini hizmete açıyor.<br />

"Çorum'da doğdum ama Alanya'daki<br />

pastanelerde büyüdüm." diyen Hakan<br />

Şef, o günlerde çokça salep kazanı<br />

karıştırıyor, dondurma uğruna çok<br />

tabaklar kırıp temizliyor. Bulaşık da<br />

yıkıyor, paspas da yapıyor...<br />

"Çocukluk hayalimde askeri doktorluk<br />

o da olmazsa mülki amirlik vardı." diyen<br />

Coşkun, üniversite tercih sıralamasıyla<br />

ata mesleğine dümen kırıp Niğde<br />

Üniversitesi Turizm Otelcilik MYO'yu<br />

bitirdiğinden bahsediyor. Aynı zamanda<br />

Cornell University'den Hospitality<br />

Management ve Wine Essentials<br />

dalında iki de sertifika sahibi olan<br />

Coşkun, 1999'dan 2001 yılına uzanan<br />

mutfak eğitimi sırasında otellerin farklı<br />

departmanlarında görev alıyor. İlk staj<br />

yeri ise, Alanya Sporting Club Turtaş'ın<br />

Room Divison bölümü. Okulu bitirir<br />

bitirmez soluğu beş yıldızlı otellerde<br />

alan Coşkun, sırasıyla Club <strong>Hotel</strong> Turtas,<br />

Kleopatra Beach <strong>Hotel</strong> ve Üçyıldız<br />

<strong>Hotel</strong>'de yine Room Division ağırlıklı<br />

olmak üzere önbüro müdür yardımcılığı<br />

da yapıyor, housekeeping süpervizörlüğü<br />

ve gece denetçiliği de...<br />

Ve Amerika!<br />

Sonrasında Amerika! 2002 yılında<br />

Amerikan otelcilik ve yönetim sistemini<br />

öğrenmek üzere okyanus ötesine<br />

yerleşiyor. Türkiye'de, altında çalıştığı<br />

bir otel müdürünün "Madem Amerika'ya<br />

gideceksin, orada kendini F&B<br />

alanında yetiştir" sözünü de kulağına<br />

küpe ederek ve üstelik de! Luxury<br />

Georgia <strong>Hotel</strong>s bünyesinde Chateau<br />

Elan'da 18 ay süreyle ana mutfak başta<br />

olmak üzere tüm departmanlarda<br />

profesyonel staj eğitimi aldığını anlatan<br />

Coşkun için bu deneyimlerin yeri paha<br />

biçilmez oluyor. 2002'den 2021'e geçen<br />

o sürede; Chateau Élan <strong>Hotel</strong>s &<br />

Resorts-Braselton'dan Marriott <strong>Hotel</strong>s<br />

& Resorts-Gwinnett'e, Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong>s & Resort Atlanta/Miami'den W<br />

<strong>Hotel</strong>s Dallas'a kadar ülkenin en iyi otel


76<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

mutfaklarında hatırı sayılır deneyimler<br />

elde ettiğinden de söz ediyor.<br />

Amerikalılara mercimek çorbasını<br />

sevdiren şef<br />

Amerika'da bir tek ekol mutfaklar<br />

çalışmıyor. Otel misafirlerine sıklıkla<br />

Türk yemekleri de servis ettiğini<br />

anlatan Coşkun'un kaynattığı ezogelin<br />

ve mercimek çorbasını Amerikalılar<br />

bayıla bayıla içiyor. Bir tek onlar da<br />

değil! En kıdemli F&B direktörlerinden<br />

de bu muhteşem ikiliyle alakalı olumlu<br />

geri bildirimler aldığını gururla dile<br />

getiren Hakan Şef, şöyle devam ediyor:<br />

"Dünyanın en lezzetli mercimek<br />

çorbası bizimkisi. Komplike değil asla.<br />

Pürelenmiş çileği kalıplara döküp<br />

şekillendirmek ve sonrasında yeniden<br />

çilek haline getirip içine çilek püresi<br />

koymak değil olay... İşin aslı o çileği,<br />

lezzetli bir reçele dönüştürüp, taş<br />

fırından çıkma ekmek üzeri kaymakla<br />

yemek... Bu tadı hiçbir şeye değişmem!"<br />

Adana HiltonSA mutfağında!<br />

Bu yolculuğun devamında, Amerika'da<br />

edindiği 19 yıllık birikimini bir karar,<br />

yurt içi mutfaklara taşıyor, Hakan<br />

Coşkun. Marka belli, adres belli! Eylül<br />

2021'de Hilton'u tecrübe etmek isteğiyle<br />

Adana HiltonSA mutfağının başına<br />

geçen Hakan Şef, "Türkiye'nin doğuya<br />

açılan kapılarından biri' sözleriyle<br />

tanımladığı Adana'da kültürel sentezin<br />

gücünü yemeklerine ustalıkla yansıtıyor.<br />

"Adana sadece Adana değil, Çukurova.<br />

Burada köklerimiz ile buluşuyoruz."<br />

diyen deneyimli şef mutfağında glokal<br />

menü tasarımlarına öncelik veriyor. Bir<br />

örnekle, sarımsaklı köfteyle bonfıleyi<br />

birleştirdiklerini, Arjantin usulü<br />

Chimichurri sos ile garnişlediklediklerini<br />

anlatan Coşkun, menüyü yöresel<br />

lezzetlerle zenginleştirmeyi bereketli<br />

topraklara bir borç biliyor.<br />

"En iyisi, sade ve tazesi"<br />

Hani az önce sözünü etti ya, ezogelin<br />

ve mercimek çorbasının lezzetini nasıl<br />

basitlik ve sadelikle yakaladığını... Şimdi<br />

tabağa ve sunuma bakış açısını daha<br />

detaylı bir anlatımla devam ettiriyor,<br />

Dana Kaburga, İspir<br />

Fasulyesi, Charmoula Sos,<br />

şefin imza tatlarının başında<br />

geliyor. Topalak aşı, sıcak<br />

humus ve "iddialıyız" vurgusu<br />

yaptığı içli köfteyi de menüye<br />

eklediklerini dile getiren<br />

Coşkun, şalgam sorbenin<br />

getirdiği sesten ise hayli<br />

memnun! Söz arasında,<br />

gelecek yılki lezzet festivaline<br />

yöresel tatlarla hazırlanmış<br />

iddialı bir kokteyl sunumuyla<br />

katılacaklarının da müjdesini<br />

buradan paylaşıyor.<br />

Hakan Coşkun. "En büyük ödülüm"<br />

masadan kalkan mutlu misafirler<br />

diyen Çorumlu şefin mutfağından çıkan<br />

yemekler bu gayeyle komplikeden uzak,<br />

basit ve olabildiğince sade! Geçmişte<br />

duayen şef Anthony Bourdian ile aynı<br />

mutfakta çalışma şansına nail olduğunu<br />

hatırlatan Coşkun, Bourdian'ın "Simple<br />

is the best" felsefesini anımsatarak,<br />

"Tabaklarımda genel tema sadeliktir.<br />

Ürünler taze ve basit olmalıdır. Eskiden<br />

arkadaşlarım beni 'Fresh is the best'<br />

diye tanımlardı. Güzel bir çupra<br />

yanında ratatouille ve sos verge servis<br />

etmek mesela. Klasik olsa da protein,<br />

karbonhidrat, sebze ve sos tabağımın<br />

değişmez unsurları" diyor. Şef için<br />

tabaktaki ürünlerin birbiriyle bağı da


78<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Adana HiltonSA'nın<br />

deneyimli şefi Hakan Coşkun,<br />

anlattığına göre şeffaf bir<br />

yönetim anlayışına sahip.<br />

Ofis kapısının her zaman açık<br />

olduğunu söyleyen Coşkun,<br />

müsaitlik hallerinde 'Hands<br />

on` bir operasyon yönetmeye<br />

çalıştığını dile getiriyor, ofiste<br />

oturmayı sevmediğinin de altını<br />

çizerek. Hijyen ise şefin kırmızı<br />

çizgilerinden. "Doktorlar gibi<br />

beyaz önlük giyen ve insanların<br />

sağlığına dokunan bir diğer<br />

meslek grubu da, aşçılık. O<br />

yüzden mutfaklar ameliyathane<br />

gibi hijyenik olmak zorunda."<br />

diyen Coşkun, "Eski çalışma<br />

arkadaşlarım beni temizlik<br />

markası 'Mr. Muscle' olarak da<br />

çağırırlardı." diye anlatıyor.<br />

önemli bir ayrıntı. Birbiriyle alakası<br />

olmayan ürünleri tabakta görmeye asla<br />

tahammül edemediğini dile getiren<br />

Hakan Şef, diğer yandan imkanların<br />

önemine de özellikle vurgu yapıyor.<br />

Lezzetini 3T ve 4S'ye borçlu<br />

Mutfağı kültür, coğrafya, tarih ve<br />

kimlik kelimeleriyle tanımlayan<br />

Hakan Coşkun'un lezzet anahtarlarına<br />

geliyor sıra. Tabakta lezzeti 3T ve 4S<br />

formülleriyle yakaladığını dile getiren<br />

Hakan Coşkun, "Taste (tat), technique<br />

(teknik), texture (doku) üçlüsü 3T'nin<br />

aslarını oluştururken, sweet (tatlı) -<br />

savory (iştah açıcı tatta olan) - sour<br />

(ekşi) - salty (tuzlu) 4S'yi ifade ediyor."<br />

açıklamasını yapıyor. Yemekte lezzetin<br />

tüm bu elementlerin orantılı kullanımıyla<br />

ortaya çıktığını belirten Coşkun, yerellik<br />

ve sürdürülebilirliği de çok özel bir<br />

yere koyduğunun altını çiziyor. Yerel<br />

üreticilerin desteklenmesi gerektiğine<br />

dikkat çeken Hakan Şef, menüsünde<br />

ağırlıkla Adana yöresinin Çay Çiftlik ve<br />

Kadın Kooperatif ürünlerini tercih ettiğini<br />

söylüyor ve "Adana kebabımız, içli<br />

köftemiz ve tarhana çorbamız gibi birçok<br />

lezzetimizde orijinal reçetelere sadık<br />

kalıyoruz." diye de ekliyor.<br />

Mutfakta otoriteyi sevgiyle kuruyor<br />

Biraz da şefi tanıtayım istiyorum.<br />

Mutfakta otoritenin gücüne inanan,<br />

buna karşın disiplinin korku, tehdit,<br />

mevki, adamcılık ve grupçuluk ile değil,<br />

karşılıklı saygı, sevgi, tecrübe, bilgi,<br />

beceri ve paylaşımla inşa edildiğini<br />

savunan bir şef o. Eğitime önem veren<br />

ve teşvik de eden Coşkun, "Aramızdan<br />

Hilton Üniversitesi Şampiyonu<br />

arkadaşlar çıktı. CIA- Culinary Institute<br />

of America ve Hiltonların ortak çalışması<br />

ile iki arkadaşımızı `ProChef`sertifikası<br />

sahibi yaptık. Birkaç arkadaşımızı<br />

Japonya'daki Hiltonlara yardıma<br />

gönderdik." diye anlatıyor.<br />

Hakan Şef, yeni nesli tecrübe ve<br />

birikimlerin aktarılacağı en iyi kanal<br />

olarak görüyor. Gençlerin mutfak<br />

dünyasına en güçlü ve bilgili şekilde<br />

taşınmaları gerektiğinin altını çizen<br />

Coşkun, "Aşçılık, ne kolay ne zor bir<br />

meslek. Özünde insan olması en büyük<br />

değeri. Hayatta her şey olabiliriz.<br />

Fakat önemli olan, hayatın içinde insan<br />

olabilmektir. Gençler de bu anlayışla<br />

desteklenmeli ve geleceğin mutfaklarına<br />

taşınmalıdır" diyor.


80<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

"Yemekleriyle nefes alıyor"<br />

Yemek yapmaya nefes almak ve uyumak<br />

kadar yaşamsal bakıyor, Hakan Şef.<br />

Farklı coğrafyalardaki mutfakları ise "bu,<br />

şu" diye ayırt etmeksizin kucaklamayı<br />

seçiyor. Levanten mutfağına "derin",<br />

Akdeniz mutfağına "geniş" anlamlar<br />

yüklüyor mesela. Türk mutfağının yıllar<br />

içinde katettiği yoldan ise ziyadesiyle<br />

memnun. Bundan 20 yıl önce bavulunda<br />

bir tek Emine Beder ve Necip Ertürk<br />

kitapları varken, bugün kaynak sayısının<br />

artışıyla gururlanan Hakan Şef, Yunus-<br />

Ömür Akkor kardeşlerin Türk mutfağına<br />

katkılarına da hakkını teslim etmeyi<br />

ihmal etmiyor. Tecrübeli mutfak şefi, her<br />

ne kadar mutfak ayırt etmediğini söylese<br />

de, Çorum'un hamur işlerine olan zaafını<br />

da açık etmeden geçmiyor.<br />

Ya Adana mutfağı hakkında neler<br />

düşünüyor? Adana'nın büyüleyici bir<br />

yemek çeşitliliğine sahip olduğunu dile<br />

getiren Coşkun, bu zenginlikte tarih,<br />

kültür, coğrafya ve iklim şartlarının<br />

etkilerine vurgu yapıyor. Et ve kebap<br />

kültürüyle nam salan mutfağın<br />

baharatlarla daha da lezzetlendiğini<br />

anlatan Hakan Şef, şöyle devam<br />

ediyor: "Adana’nın birçok yemeği el<br />

becerisi ve uğraş gerektiren lezzetler.<br />

Birbirinden lezzetli kebapları,<br />

hamurları ve tatlılarıyla ülkenin en<br />

zengin mutfaklarından. Tarihsel<br />

ve kültürel etkileşimlerin yanında,<br />

bulunduğu coğrafi konum ve iklimi de bu<br />

zenginlikte önemli bir role sahip. Adana<br />

mutfağında yemeklerin tadını daha da<br />

lezzetlendirmek amacıyla kullanılan<br />

nane, kırmızıbiber, sumak, kimyon<br />

gibi baharatlar sık tercih ediliyor. Et<br />

yemekleri kadar olmasa da bu mutfakta<br />

sebze yemeklerinin hükmü de bir<br />

gerçek!”<br />

Sırada akademisyenlik ve yazarlık<br />

var!<br />

Aşçılığı, otelcilik mesleği içinde başlı<br />

başına bir meslek olarak tanımlayan<br />

Hakan Coşkun, kendini hem bir otelci<br />

hem de bir aşçı olarak konumlandırıyor.<br />

"Hayatın bize neler sunacağını<br />

bilemeyiz" diyen Hakan Şef'in bundan<br />

sonraki planlarında ise, mutfakta<br />

edindiği bilgi ve deneyimleri eğitimini<br />

tamamladığı Niğde Üniversitesi'ndeki<br />

öğrencilerle paylaşmak var. Çorumlu<br />

şefin bir ideali de, gençlere mutfak<br />

birikimlerini aktaracağı bir kitap<br />

çıkarmak!


82<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Y VE Z KUŞAKLARI IŞ YERLERINDE YEMEK YEME,<br />

DIJITALI BENIMSEME VE SÜRDÜRÜLEBILIRLIĞE<br />

NASIL BAKIYOR?<br />

Compass Group Global Eating at Work <strong>2023</strong> Araştırması’na göre Z kuşağı, iş yeri<br />

yemekhanesini, sürdürülebilir ve sağlıklı yemeği önemsiyor. Türkiye’de iş yerinde<br />

sürdürülebilir ve sağlıklı bir gıda teklifi sunmak ise Y kuşağı için büyük önem arz ediyor…<br />

Compass Group PLC, 26 ülkede<br />

35 bin çalışanı kapsayan “Global<br />

Eating at Work <strong>2023</strong>’’ araştırmasına<br />

imza attı. Uluslararası pazar istihbarat<br />

ajansı Mintel’e yaptırılan ve türünün<br />

en büyük nesiller arası anketlerinden<br />

biri olan araştırma, küresel çapta<br />

çalışanların iş yerlerinde yemek yeme,<br />

dijitali benimseme, sürdürülebilirlik,<br />

sağlık ve zihinsel esenlik konularındaki<br />

görüşleri de dahil olmak üzere iş yeri<br />

tercihlerine ilişkin içgörülerini analiz<br />

ediyor. Araştırma, Z kuşağının çalışma<br />

hayatında sağlıklı beslenme, sürdürülebilirlik<br />

ve dijitalleşme konularına önem verdiğini<br />

ortaya çıkarıyor. Küresel çapta 35 bin<br />

çalışan ile yapılan araştırma, işverenlerin<br />

yetenek savaşını kazanmasına hangi iş yeri<br />

girişimlerinin yardımcı olacağını ortaya<br />

koyarken, personel bağlılığını, üretkenliğini<br />

ve refahını nasıl artırabileceğine dair önemli<br />

ipuçları da veriyor.<br />

Türkiye’deki genç nesil çalışanlar, refahı<br />

gelişmiş, sürdürülebilir ve dijital iş yeri<br />

uygulamalarını çalışma çağındaki diğer<br />

tüm demografilerden daha fazla istiyor<br />

ve ihtiyaçları karşılanmazsa alternatif<br />

işverenlere bakmaya yöneliyor. Araştırma,<br />

COVID-19 salgınının ve devam eden küresel<br />

yaşam maliyeti krizinin Türk çalışanlarını,<br />

bir işverenden ne istedikleri ve hak ettikleri<br />

konusunda daha dikkatli hale getirdiğini<br />

ortaya koyuyor.<br />

Dünyada çalışanların %60'ı işveren tarafından<br />

sağlanan sosyal hakları eskisinden daha fazla<br />

önemsediklerini ve yakından incelediklerini<br />

söylüyor. Türkiye’de ise çalışanların yüzde<br />

88’i, sosyal hakları eskiye göre daha yakından<br />

takip ettiklerini söylüyor. Z ve Y kuşağındaki<br />

çalışanların toplamda %81’i, hayat pahalılığı<br />

kriziyle karşı karşıya olan, geçim sıkıntısı<br />

çeken çalışanları desteklemek için<br />

işverenlerin daha fazlasını yapması gerektiğini<br />

söylüyor. Türkiye’de Z ve Y kuşağındaki<br />

çalışanların toplamda % 91’i aynı düşünceyi<br />

savunuyor.<br />

Çalışanların %38'i, COVID-19'dan bu<br />

yana işverenlerine karşı daha az sadık<br />

hissettiklerini söylerken, Z kuşağı çalışanları<br />

için bu oran %51’e çıkıyor. Türkiye’de<br />

çalışanların ise %62'si, COVID-19'dan<br />

sonra işverenlerine karşı daha az sadık<br />

hissettiklerini belirtiyor ve Z Kuşağı çalışanları<br />

için de bu oran aynı<br />

Genç nesiller, iş yeri<br />

yemekhanesini, sürdürülebilir ve<br />

sağlıklı yemeği önemsiyor<br />

Araştırmaya göre, dünyada esnek çalışma<br />

saatleri, işverenlerin sağlayabileceği maddi<br />

olmayan en cazip fayda olarak ilk sırada yer<br />

alıyor. Ardından sağlık sigortası ve personel<br />

restoranı geliyor. Türkiye’deki çalışanların<br />

mevcut ve potansiyel işverenlerden<br />

taleplerinin sıralaması ise değişiyor.<br />

Araştırmaya göre Türkiye’de, sağlık sigortası,<br />

işverenlerin sağlayabileceği maddi olmayan<br />

en cazip fayda olarak ilk sırada yer alırken,<br />

onu sırasıyla ulaşım imkanı, esnek çalışma<br />

saatleri ve çalışanlar için iş yeri yemekhanesi<br />

takip ediyor. Türkiye’de çalışanların %90’ı, Z<br />

kuşağının ise %88'i, iş yerinde yemekhaneye<br />

sahip olmanın bir işverenin çalışanlarını<br />

önemsediğini gösterdiğini söylüyor.<br />

Z kuşağının %72'si, iş yeri yemekhanesinin<br />

şirkette çalışma kararlarını olumlu yönde<br />

etkileyeceğini söylerken, Baby Boomers<br />

kuşağında bu oran %42. Türkiye’de ise<br />

Z kuşağının %89'u iş yeri bünyesinde bir<br />

yemekhane olmasının işverenin ekibine<br />

katılma kararını olumlu yönde etkileyeceğini<br />

söylerken, Baby Boomers'ta bu oran %86.<br />

İş yerinde yemekhanesi olan çalışanların<br />

%71'i, iş yerinde yiyecek tedariki olmayan<br />

çalışanların %62'sine kıyasla, işverenleri<br />

hakkında daha fazla övgüde bulunduklarını<br />

söylüyor. Türkiye’de ise iş yerinde<br />

yemekhanesi olan çalışanların %90'ı<br />

işverenleri hakkında, kuruluşları dışındaki<br />

kişilere daha fazla övgüde bulunduklarını<br />

söylüyor.<br />

Türkiye’de iş yerinde sürdürülebilir<br />

ve sağlıklı bir gıda teklifi sunmak,<br />

özellikle Y kuşağı için çok önemli<br />

Küresel olarak çalışanların %71'i, işverenlerin<br />

iş yerinde sürdürülebilirliği proaktif<br />

olarak teşvik etme sorumluluğu olduğunu<br />

söylüyor. Türkiye’de ise çalışanların %85'i<br />

aynı düşüncede, yaş grupları arasında<br />

ağırlıklı olarak Y kuşağının %89’u bu<br />

düşünceyi savunuyor. Tüm yaş grupları,<br />

sunulan yiyecekler arasından daha<br />

sağlıklı seçimler yapmalarına yardımcı<br />

olmalarını beklerken, bu düşünce Z<br />

kuşağı çalışanları arasında %73 ile zirve<br />

yapıyor. Türkiye’de ise bu düşüncede olan<br />

Z kuşağı çalışanları %83’e ulaşırken, Y<br />

kuşağı çalışanlarında ise %89 ile zirve yapıyor.<br />

Genç kuşak, bitki bazlı beslenmek<br />

istiyor<br />

X jenerasyonu çalışanların sadece %37'si,<br />

Baby Boomers kuşağının %30’u, Z kuşağı<br />

çalışanlarının ise %63'ü daha bitki bazlı<br />

seçenekleri savunurken, genç nesillerin iş<br />

yerinde bitki bazlı beslenmeyi yönlendirdiği<br />

görülüyor. Türkiye’de ise X jenerasyonu<br />

çalışanların %81'i, Y kuşağının %87’si ve Z<br />

kuşağı çalışanlarının %77'si ile genç nesiller<br />

iş yerinde bitki bazlı beslenmeye öncülük<br />

ediyor. Genç nesil, iş yerinde üretkenliklerini<br />

ve sağlıklarını iyileştirebilecek dijital yemek<br />

hizmeti yeniliklerine de en açık olanlar<br />

Baby Boomers kuşağının %73'üne kıyasla,<br />

Z kuşağının %81'i verimli bir öğle yemeği<br />

molasının işe döndüklerinde kendilerini daha<br />

üretken hale getirdiğini söylüyor. Türkiye’de<br />

ise Z kuşağının %86'sı ve Y kuşağının %91’i,<br />

Baby Boomersların %88’i bu düşüncede.<br />

Z kuşağı çalışanların %68'i, uygulamalar<br />

yoluyla yiyecek ve içecek sipariş etmekten<br />

memnunken, Baby Boomers'ta bu oran<br />

%23. Türkiye’de ise Z kuşağı ile Y kuşağı<br />

çalışanların %87'si, X kuşağı çalışanların<br />

%74’ü ve Baby Boomers’ın %78’i bu trende<br />

katılıyor.<br />

Dünya genelinde Z kuşağı çalışanlarının %55'i,<br />

daha geniş nüfusta %40'a karşılık, diyetlerini<br />

bir uygulama aracılığıyla takip ederek kalori<br />

alımlarını dengelemeyi sevdiklerini söylüyor.<br />

Türkiye’de çalışanların ise %71’i , Y kuşağının<br />

%78’i, Z kuşağının %64’ü, X kuşağının %66’sı<br />

ve Baby Boomers’ın %78’i diyetlerini uygulama<br />

aracılığıyla takip ediyor.


84<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

GASTRONOMININ NOBELI<br />

ŞEF EBRU BAYBARA DEMIR’E!<br />

Dünyanın farklı ülkelerinden 1000 şefin aday gösterildiği ve 700 şefin değerlendirildiği Gastronominin<br />

Nobel’i olarak adlandırılan Basque Culinary World Prize (BCWP) <strong>2023</strong>'ün kazananı Şef Ebru Baybara<br />

Demir oldu. Şef Ebru Baybara Demir bu ödülü Türkiye’ye taşıyan ilk Türk kadın şef oldu.<br />

Şef Ebru Baybara Demir, gastronomiyi<br />

entegrasyon için güçlü bir araç olarak<br />

kullandığı, Türkiye'de yaşayan tüm<br />

kadınları kapsayıcılıkla güçlendirdiği,<br />

önyargıları ortadan kaldırdığı ve kültürel<br />

alışverişin zenginliklerini sergilediği için<br />

<strong>2023</strong> Basque Culinary World Prize – (Bask<br />

Dünya Aşçılık ödülü) sahibi seçildi. <strong>2023</strong><br />

Türkiye-Suriye depremlerinden sonra<br />

binlerce kişiye sıcak yemek dağıtmaktan<br />

yerel buğdayın yeniden canlandırılmasına ve<br />

yerel ürünlerin ulusal pazara ulaştırılması ve<br />

atık yönetimine kadar, Ebru Baybara Demir<br />

doğanın aşçı gücüdür. Sarsılmaz bir insancıl<br />

ruhla ve mutfak uzmanlığıyla toplulukları<br />

dönüştürüyor.<br />

Olağanüstü yardımsever bir aşçılık<br />

Şef Ebru Baybara Demir, gastronomik<br />

yeteneğini sosyal değişimde etki oluşturmak<br />

için kullanıyor. Kültürel entegrasyon, istihdam<br />

ve çevresel sürdürülebilirliğe odaklanarak<br />

acil sosyokültürel sorunları ele alıyor.<br />

Depremlerin ardından "Gönül Mutfağı"<br />

aracılığıyla binlerce kişiye sıcak yemek<br />

sağladı. Yirmi yıldan uzun süredir, etkileyici<br />

değişim yaratmak için sürekli yeni yöntemler<br />

geliştiriyor ve sosyal sorunlara karşı aktif<br />

şekilde çözüm üretiyor. Uluslararası<br />

organizasyonlar, yerel yönetimler, kamuözel<br />

kuruluşlar ve yerel kooperatiflerle iş<br />

birliği yaparak tüm imkanları ortak hedefler<br />

doğrultusunda bir araya getiriyor. Turizm<br />

potansiyeli yüksek ancak yemek seçenekleri<br />

sınırlı olan Mardin şehrinde, mutfak<br />

sanatlarını turizm ve kalkınma ile dahiyane bir<br />

şekilde birleştirmiştir. Yabancı ziyaretçilere<br />

hizmet etmek üzere yerel kadınları tarihi<br />

evlerde kendi mutfaklarını kurmaya teşvik<br />

ederek sadece iş imkanları oluşturmakla<br />

kalmamış, aynı zamanda turizm endüstrisini<br />

güçlendirmiştir.<br />

Halen Mardin’de gönüllülerin kurduğu<br />

Topraktan Tabağa kooperatifi aracılığıyla<br />

yerel buğdayların çoğaltımı ve küçük<br />

üreticinin desteklenmesiyle yerel kalkınmaya<br />

destek olan projeler yürütmeye devam eden<br />

Demir, Pilot projesi Diyarbakır'da başlayan<br />

Biyobozunur Atık Yönetimi Projesi, pazar<br />

yerlerindeki sebze ve meyve atıklarının<br />

komposta dönüştürülmesine de hizmet ediyor.<br />

Demir: "Bu ödül, gıdanın ve yemek<br />

pişirmenin insanların yaşamları<br />

ve toplumlar üzerindeki önemli<br />

etkisini vurguluyor”<br />

Şef Ebru Baybara Demir ödül hakkında şunları<br />

söyledi: “Gastronomi dünyasının Nobel'i<br />

sayılan Basque Culinary World Prize'a beni<br />

layık gören jüriye teşekkürlerimi iletiyorum.<br />

Bu ödül, gıdanın ve yemek pişirmenin<br />

insanların yaşamları ve toplumlar üzerindeki<br />

önemli etkisini vurguluyor. Bunu ilk kez 25<br />

yıl önce, bir grup kadının bana inanarak yola<br />

çıktığı Mardin'de öğrendim. O günden bu yana<br />

yolculuğum, topraktan tabağa ve yeniden<br />

toprağa uzanan gıdanın yaşam döngüsünde<br />

insana, çevreye ve topluma fayda sağlayan<br />

girişimlere adandı.”<br />

<strong>2023</strong> Basque Culinary<br />

World Prize’ın jürileri böyle<br />

değerlendirdiler…<br />

Joan Roca, Jürisi Başkanı, şunları söyledi:<br />

“Ebru, insanlığın, bağlılığın ve gücün<br />

olağanüstü bir örneğidir. Buna ek olarak,<br />

gastronomide farklı alanları birbirine<br />

entegre etme başarısı, iklim değişikliğinin<br />

ilerlemesine karşı bir savunma olarak<br />

biyoçeşitliliğin önemini ortaya koymanın<br />

yanı sıra, kullandığımız malzemelerin<br />

nasıl beslendiği konusunda toprağın<br />

önemini de vurgulamaktadır. Çalışmaları,<br />

toprağını bırakma zorunda kalan<br />

insanların entegrasyonunda gıdanın nasıl<br />

kullanılabileceğini ve kalkınma fırsatları<br />

yaratma becerisini vurguluyor. Çabaları, farklı<br />

kültürler arasında diyalog için alan yaratmada<br />

yemek yapmanın rolünü de ortaya koyuyor.<br />

Ebru'nun çalışmaları son yirmi yıldır bu<br />

konulardaki soruları yanıtlıyor, tutarlı ve ısrarlı<br />

bir şekilde ortak sorunların ele alınmasında<br />

bağlantı kurmanın, iş birliğinin ve sinerjinin ne<br />

kadar merkezi olduğunu gösteriyor.<br />

Michel Bras, Jüri ise şunları ekledi: "Tüm<br />

finalistlerden çok etkilendim. Köyde annelerin<br />

oynadığı rolü hatırlıyorum. Bir köy çocuğu<br />

olarak, üçü de büyük övgüyü hak ediyor.<br />

Ebru tarafından özellikle etkilendim şu anda<br />

savaş döneminden geçiyoruz ve bu gerçeği<br />

unutmak veya görmezden gelmek çok kolay<br />

oluyor. Savaşların içinde iki savaş olduğuna<br />

inanıyorum: Elbette, silahlarıyla cephe<br />

hattında savaşan erkeklerin savaşı var. Ama<br />

annelerin genellikle göz ardı edilen görevi<br />

var, gençlere ve yaşlılara bakmak, onları<br />

beslemek. Onların görevi, gölgede yaptıkları<br />

şey, gerçekten soylu bir görevdir."<br />

Jüri üyesi Dominique Crenn kazananı tebrik<br />

etti ve şunları söyledi: "Gerçek bir sosyal<br />

girişimci olan Ebru, insani kriz ve felaket<br />

zamanlarında toplumuna yardım etmek<br />

için ortaya çıktı ve hizmet etti. Çalışmaları<br />

sadece bize örnek olmakla kalmıyor, insanlık<br />

için sahip olduğu niyet ve amaç en büyük<br />

hediyedir."<br />

Joxe Mari Aizega, Basque Culinary Center<br />

Genel Müdürü, şunları ekledi: "BCWP'nin<br />

8’incisinin kazananını seçerken büyümeye ve<br />

güçlenmeye devam eden BCWP topluluğuna<br />

tanıklık etme heyecanıyla doluyduk. Sekiz<br />

yıl önce gastronominin sosyal boyutunu<br />

ortaya çıkartmak amacıyla BCWP ödülünü<br />

oluşturduk. Bu süre içinde dünyanın 42<br />

ülkesinden 800 erkek ve kadından adaylık<br />

başvuruları aldık. Bu yıl da, Ebru, Nicole<br />

ve Heidi gibi bugünün ihtiyaçlarına cevap<br />

vermeyi hedefleyen profesyonellere olan<br />

sorumluluğumuzu sürdürüyoruz. İlham veren<br />

hikayeleri ve deneyimleriyle bu üç şef de<br />

mutfakta yaratılan sosyal etkiyi, girişimcilik<br />

yeteneklerini, bilgilerini ve yaratıcılıklarını<br />

kullanarak sosyal entegrasyonu,<br />

sürdürülebilirliği ve gastronomi eğitimine<br />

katkı yaratıyor.”<br />

Bittor Oroz, Bask Hükümeti Tarım, Balıkçılık<br />

ve Gıda Bakan Yardımcısı, şunları belirtti:<br />

“Bu ödül, Bask toplumu tarafından paylaşılan<br />

kapsayıcılık, kararlılık ve iş birliği gibi<br />

değerleri Bask Ülkesi imajıyla ilişkilendirmeyi<br />

amaçlayan ve Bask Ülkesinin EUSKADİ BASK<br />

ÜLKESİ Stratejisinin önemli bir bileşenidir<br />

ve bu, uluslararası düzeyde onu bizim<br />

kartvizitimiz haline getirir.<br />

Uluslararası düzeyde. Bu ödül sayesinde,<br />

küresel varlığımızı ilerletiyor ve gastronomide<br />

lider olarak güçleniyoruz. Gastronomi, besin<br />

zincirinde çok önemli bir bağlantı olarak<br />

görüldüğünde, yeni bakış açıları ortaya<br />

çıkararak ve hepimizi etkileyen toplumsal<br />

sorunları ele alarak dönüştürücü bir değişim<br />

sağlar. Bask Ülkesi, çabaları birleştirerek<br />

ve sürdürülebilir insani gelişmenin küresel<br />

arayışına katkıda bulunarak değişimin<br />

temsilcisi olmayı hedefliyor.”


86<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

ÖNCE ACENTE VE OTELLERIYLE MARKALAŞTI:<br />

SIRADA ZEYTIN VE ZEYTINYAĞI VAR!<br />

Diana Travel ve Paloma <strong>Hotel</strong>s yatırımlarıyla turizmde markalaşan 50 yıllık Tonbul<br />

Ailesi, Yerlim Çiftliği’nde ürettiği zeytin ve zeytinyağlarıyla da rekabeti zorlayacak!<br />

Diana Travel ve Paloma <strong>Hotel</strong>s ile<br />

Türkiye turizmine önemli katkılar<br />

sunan ve yaklaşık 50 yıllık bir turizm<br />

geçmişine sahip olan Tonbul Ailesi,<br />

Kuşadası’ndaki Yerlim Çiftliği ile turizmde<br />

olduğu kadar tarımda da başarılı çalışmalara<br />

imza atıyor. Özellikle zeytinyağı konusunda<br />

uzmanlaşan Yerlim Çiftliği, zeytinyağları ile<br />

dünya zeytin ve zeytinyağı otoritelerinin de<br />

dikkatini çekiyor.<br />

35 bin yetişkin zeytin ağacı<br />

Gürsel Tonbul yönetimindeki Yerlim<br />

Çiftliği’nin bünyesindeki zeytinliklerde %90’ı<br />

yağlık Memecik, %10’u sofralık Gemlik olmak<br />

üzere yaklaşık 35 bin yetişkin zeytin ağacı<br />

bulunuyor. Büyük bir hassasiyetle üretim<br />

yapan Yerlim Çiftliği, her sene dünya çapında<br />

önemli ödülleri almayı başarıyor.<br />

Tonbul: “Dünyanın en iyi<br />

zeytinyağları arasındayız”<br />

Konu hakkında açıklama yapan Gürsel<br />

Tonbul, “Zeytinyağı üreticisi olarak hedefimiz,<br />

Kuşadası körfezi ikliminin ayrıcalıklı kıldığı<br />

yerel çeşidimiz olan “Memecik Zeytini”nin<br />

ulaşabildiği çok yüksek ‘Polifenollü<br />

zeytinyağının taşıdığı özgün duyusal<br />

değerleri ile farkını ortaya çıkartmaktı.”<br />

dedi. Özenle üretim gerçekleştirdiklerini<br />

hatırlatan Tonbul, “Organik sertifikalı<br />

zeytin bahçelerimizden özenle hasat<br />

ettiğimiz, soğuk sıkım Oliomio sistemi<br />

ile ürettiğimiz zeytinyağlarımız; Duyusal<br />

tadımlarında ve kimyasal analizlerinde<br />

öne çıkan üstünlüğüyle Gövdeli, Yüksek<br />

Polifenollü, Gastronomik, Sağlıklı ve Organik<br />

kategorilerinde katıldığımız ulusal ve<br />

uluslararası prestijli tüm yarışmalardan onur<br />

verici altın madalyalar toplayarak dünyanın<br />

en iyi zeytinyağları arasında yerini aldı”<br />

şeklinde konuştu.<br />

“Zeytinyağımızla turizmde de<br />

markalaşabiliriz”<br />

“Zeytinyağı üreticiliğinde başarının önce<br />

zeytin ağacına saygı ve koruma kültürü<br />

gerektirdiğini düşünüyorum” diye konuşan<br />

Tonbul, “Ne zaman ki insanlarda ‘hangi<br />

yaşta olursa olsun tek bir zeytin ağacı bile<br />

korunmalıdır’ inancı toplumun yaşamsal,<br />

sivil yasası olarak yerleşir; ancak o zaman<br />

zeytinyağının da sağlık için yaşamsal bir<br />

meyve suyu olarak gerçek değeri anlaşılır.<br />

Bin yıllardır zeytin ağacının yaşadığı<br />

topraklarda sağlık, varlık, sanat, medeniyet<br />

ve umut birlikte yeşermiş, insanlar refah<br />

içinde yaşamışlar. Ülkem ve Kuşadası için,<br />

zeytin ağaçlarımıza bakışımızı değiştirecek,<br />

zeytin ve zeytinyağımızla turizmde de<br />

markalaşabileceğimize dair umutlu bir<br />

gelecek adına mücadeleme ortak<br />

olan herkese teşekkür ediyorum.<br />

Dileğim, bugün atılan tohumların<br />

yeşermesi, dallanması, gelecek<br />

kuşaklarımıza<br />

meyvesiyle<br />

barış ve<br />

mutluluk<br />

getirmesidir”<br />

diye konuştu.


88<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

TÜRKIYE HER YIL<br />

18,1 MILYON TON GIDA ISRAF EDIYOR<br />

ünyada her yıl 931 milyon ton Türkiye’de ise her yıl 18,1 milyon ton gıda israf ediliyor.<br />

Dünyadaki gıda israfının %61’i, Türkiye’de gerçekleşen gıda israfının ise %42’si evlerde çöpe<br />

giden yiyeceklerden kaynaklanıyor.<br />

Ülkemizde her yıl israf edilen 18,1 milyon<br />

ton gıda, 603 bin çöp kamyonunun<br />

taşıdığı miktarda çöpe karşılık geliyor.<br />

Bunun içinde ağırlıklı olarak evlerden çöpe<br />

atılan kişi başı 93 kg gıda söz konusu, her<br />

gün israf ettiğimiz ekmek miktarı adet olarak<br />

4,9 milyon ve bu sayılar bizi dünya genelinde<br />

kişi başına en çok gıdanın israf edildiği 3.<br />

ülke yapıyor.<br />

Türkiye’de yıllık gıda israfı, ortalama 10<br />

milyon aracın bir yılda oluşturduğu CO2<br />

emisyonu ile aynı etkiye sahip. Gıdaların<br />

yenilebilir hale gelme aşamasına kadar<br />

tonlarca litre su kullanılıyor. Dolayısı ile çöpe<br />

atılan her gıda beraberinde su israfına da<br />

sebebiyet vermiş oluyor. Çöpe atılan 1 kg etin<br />

yanında 15.500 litre, 1 kg domatesin yanında<br />

ise 184 litre su da israf ediliyor.<br />

Her yıl Nisan ayında gıda israfına<br />

dikkat çekiyor<br />

Dünyanın en büyük yiyecek içecek hizmetleri<br />

şirketlerinden olan Compass Group PLC,<br />

her yıl Nisan ayında, yaklaşık 40 ülkede<br />

müşterilerini, çalışanlarını, tedarikçilerini ve<br />

sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek<br />

“Yemek İsrafını Durdur Günü” küresel<br />

hareketine öncülük ediyor. Compass Group<br />

PLC, gıda atıklarının, yerkürede ısınmayı<br />

büyük oranda arttıran sera gazı emisyonlarını<br />

yükselmesinin %8 - 10'una katkıda<br />

bulunduğunu ve gıda enflasyonu nedeni ile<br />

yaşam maliyetlerinin sürekli yükseldiği bu<br />

dönemde gıda israfını azaltmak için harekete<br />

geçmenin her zamankinden çok daha önemli<br />

olduğunu söylüyor.<br />

Compass Group 2020<br />

yılında, hizmet<br />

verdiği<br />

tesislerdeki gıda atığını 2030 yılına kadar<br />

%50 azaltacağının taahhüdünü veriyor ve bu<br />

hedefini gerçekleştirmek için atık teknolojisi<br />

yönetim sistemlerini kullanıyor. Önümüzdeki<br />

yıllarda ise “gıda atığı ölçüm teknolojisini”<br />

tüm dünyadaki tesislerinde yaygınlaştırarak,<br />

hizmet sunduğu müşterilerinin de gıda<br />

atıklarını azaltma konularındaki ilerlemeyi<br />

izlemelerini sağlayacak.<br />

Nihat Kartal:<br />

Sofra/Compass Group Türkiye Yönetim<br />

Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kartal<br />

konuyla ilgili şöyle konuştu: “Compass<br />

Group ABD tarafından 2017 yılında başlatılan<br />

Yemek İsrafını Durdur Günü, gıda israfıyla<br />

mücadelede Uluslararası Eylem Günüdür.<br />

Yedinci Yemek İsrafını Durdur Günü'nü<br />

kutlayan Compass Group, gıda atıklarını<br />

azaltmanın çevresel ve sosyal faydaları<br />

konusunda farkındalık yaratmak için küresel<br />

bir kampanyaya öncülük etmektedir. Ortaya<br />

konulan veriler ciddi bir küresel sorun<br />

ile karşı karşıya olduğumuzu kanıtlar<br />

niteliktedir. Yıllık 5 milyarın üzerinde öğün<br />

yemek üretimi yaparken israf konusunda<br />

gerekli tüm önlemleri de beraberinde alan<br />

Compass Group’un bir parçası olarak,<br />

tüm çalışanlarımız, tedarikçilerimiz ve<br />

müşterilerimizle iş birliği içinde toplumu<br />

yiyecek israfını önleme konusunda<br />

bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Özellikle<br />

“Yemek İsrafını Durdur Günü” vesilesiyle,<br />

çalışanlarımız ile tüketicilerimizi gıda israfını<br />

azaltmaları için teşvik etmeyi amaçlıyor,<br />

toplumun olumsuz tutum ve davranışlarını<br />

değiştirmeye yönelik çalışmalara destek<br />

veriyoruz. Üretim tesislerimizde israfın<br />

önlenmesi, yiyeceklerin doğru şekilde<br />

değerlendirilmesi için menü planlamasından<br />

başlayarak, etkili satın alma, sistemli<br />

depolama, inovatif reçetelendirme,<br />

üretim ve tüketimde israfın<br />

ölçümlenerek takibi ve atıkların geri<br />

dönüştürülmesi konularında ekiplerimize<br />

düzenli olarak eğitimler veriyoruz. Çöpe<br />

giden her yemekle birlikte, tarladan sofraya<br />

kadar kat edilen serüvende harcanan su,<br />

yakıt, enerji, zaman ve iş gücü de israf<br />

olurken küresel ısınmaya da olumsuz<br />

etki ediyor. İsraf edilen gıdalar her yıl<br />

2.3 milyar ton karbondioksit salınımına<br />

denk geliyor. İşimizin çevreye olan<br />

etkisini azaltmak için müşterilerimizle<br />

iş birliği içinde biyo-atıklarımızı gübreye<br />

dönüştürerek doğaya geri kazandırıyoruz.<br />

Dünyada açlıkla mücadele eden 690 milyon<br />

insan yaşarken, tüketim alışkanlıklarımızı<br />

gözden geçirmeliyiz. Herkesin bu konuda<br />

bilinçlenmesini ve harekete geçmesini<br />

sağlamak için farkındalık çalışmalarımızı<br />

sürdüreceğiz.”<br />

Compass Group israfa karşı neler<br />

yapıyor?<br />

•Compass Group, bu ay, dünyanın dört bir<br />

yanından 1.500'den fazla Compass şefini<br />

en iyi gıda israfı içgörülerini, ipuçlarını ve<br />

gıda israfının kaynağında önüne geçmek<br />

için kullandıkları araçları paylaşmak<br />

üzere bir araya getiren ilk Küresel Mutfak<br />

Forumu olan 'Değişimi Yaratan Şefler'i<br />

başlattı.<br />

•Compass Group, geçen yıl 28 ülkede<br />

kendi gıda israfını %28 oranında<br />

azalttı. 2030 yılına kadar küresel<br />

operasyonlarında gıda israfını yarıya<br />

indirme hedefine ulaşma yolunda hızla<br />

ilerliyor.<br />

•Compass Group, tamamen iyi durumdaki<br />

fazla yiyeceklerin israf edilmesinin önüne<br />

geçmek için, dünya genelinde birçok<br />

sayıda sivil toplum kuruluşu ve sosyal<br />

girişimle birlikte çalışarak fazla yemekleri<br />

kendi toplumlarında yaşayan insanlara<br />

dağıtmaktadır. Geçen yıl en büyük<br />

uluslararası pazarlarda, yerel topluluklara<br />

1,3 milyondan fazla yemek bağışlamıştır.


90<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

SLOW FOOD KASTAMONU<br />

YERYÜZÜ PAZARI AÇILDI<br />

Dünyanın 94.’cü, Türkiye’nin 4.’cü “Yeryüzü Pazarı” Kastamonu’da açıldı. İki haftada bir<br />

Cumhuriyet Meydanı’nda kurulacak olan pazar, Kastamonuluların ve şehre gelecek turistlerin<br />

temiz ve doğal gıda ürünlerine kolay bir şekilde ulaşmasına imkan sağlayacak.<br />

Türkiye’nin kuzeyinde, Karadeniz<br />

kıyısında bir şehir olan Kastamonu’da,<br />

yeni bir Yeryüzü Pazarı, 17 Haziran <strong>2023</strong><br />

cumartesi günü, Kastamonu protokolünden<br />

Vali, Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü,<br />

İl Özel İdare Genel Sekreteri, Kalkınma<br />

Ajansı Sekreteri, Ticaret ve Sanayi Odası,<br />

Ticaret Borsası, sivil toplum örgütlerinin<br />

temsilcileri ve Kastamonuluların yoğun<br />

katılımı ile Cumhuriyet Meydanı’nda açıldı.<br />

Dünya Slow Food (Yavaş Gıda) Birliği’nin<br />

önderliğinde dünyanın 94.’cü, Türkiye’nin<br />

4.’cü “Yeryüzü Pazarı” Kastamonu oldu.<br />

İki haftada bir Cumhuriyet Meydanı’nda<br />

kurulacak olan Kastamonu Yeryüzü Pazarı,<br />

Kastamonuluların ve şehre gelecek<br />

turistlerin temiz ve doğal gıda ürünlerine<br />

kolay bir şekilde alınmasına imkan<br />

sağlayacaktır.<br />

Kastamonu’nun gastronomi<br />

turizmine ciddi katkı sağlayacak<br />

Yeryüzü Pazarı’nın Kastamonu’nun<br />

gastronomi turizmine ciddi katkılar<br />

sağlayacağının altını çizen Kastamonu Valisi<br />

Avni Çakır, şunları kaydetti: “Kastamonu<br />

demek; doğallık demek, gelenek görenek<br />

ve beslenme açısından müthiş bir zenginlik<br />

demek, kültürel ve sosyal açısından zenginlik<br />

demektir. İki haftada bir kurulacak olan<br />

Slow Food Yeryüzü Pazarı’nın her hafta,<br />

hatta pazar günleri de kurulmasının uygun<br />

olacağını söyleyebiliriz. Bu alan, kolay<br />

kurulan, kolay ulaşılan ve gözü yormayan<br />

standlar ile başarılı bir yer oldu. Pazar,<br />

Kastamonulular ve kente gelecek turistlerin<br />

uğrak yerlerinden birisi olacaktır ve<br />

kentimiz turizmine büyük değer katacağına<br />

inanıyorum.”<br />

Daha sağlıklı beslenmenin ve tabiatla iç içe<br />

olmanın herkesin rüyası haline geldiğini ifade<br />

eden Kastamonu Belediye Başkanı R. Galip<br />

Vidinlioğlu, şunları söyledi:<br />

“Doğal ortamlarda bulunmak ve daha sağlıklı<br />

beslenmek herkesin aradığı bir şey haline<br />

geldi. Biz de elimizden geldiğince Atalık<br />

tohumları şehrimizdeki hemşehrilerimize<br />

dağıtıyoruz. Daha sağlıklı üretim, daha<br />

sağlıklı tüketim ve daha sağlıklı bir toplum<br />

demektir.” diye konuştu.<br />

Slow Food 163 ülkede 100 binden<br />

fazla insanı buluşturuyor<br />

Slow Food Yeryüzü Pazarı hakkında<br />

bilgiler veren Slow Food Kastamonu Birliği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Gülsen Kırbaş,<br />

şunları anlattı: “Merkezi İtalya’da bulunan<br />

Slow Food, 1989’dan itibaren dünyada<br />

örgütlenen, iyi, temiz ve adil gıdaya ulaşmayı<br />

hedefleyen büyük bir gıda hareketidir.<br />

Bugüne kadar 163 ülkede 100 binden fazla<br />

insanı kucaklayan ve 2 bin 500 civarında<br />

yerel birlikle örgütlenmiş kitlesel bir yapıdır.<br />

Bu çalışmanın altyapısında ‘İyi-Temiz-Adil<br />

Gıda’ yer almaktadır. Bizler Kastamonu’da<br />

Slow Food’u 2020 yılı Eylül ayında pandemi<br />

ortamında kurduk. O tarihten itibaren<br />

gönüllülerle ilerliyoruz ve şuan pazarımızda<br />

20 tane Kastamonulu üretici bulunuyor.<br />

Üreticilerimiz, yerel tohumlar ve ilaçsız<br />

tarım ile ürettikleri ürünlerini pazara<br />

getirmektedirler. Buradaki başlıca hedefimiz,<br />

biyoçeşitliliği korumak, yerel tohumları<br />

korumak, temiz ürünleri insanlara sunmak,<br />

yerel mutfak geleneklerimizi korumak ve<br />

sürdürülebilir bir pazar yerini oluşturmaktır.<br />

Birlik olarak, çiftçilerimizi, köylülerimizi,<br />

tarımla ve birinci elden gıda üretimiyle<br />

uğraşan insanlarımızı, temiz üretim<br />

yapmaları noktasında eğitimler vermeye<br />

devam edeceğiz.”.<br />

İyi fiyat, doğru metot garantili<br />

Yeryüzü Pazarlarında yerel ve kaliteli<br />

ürünlerin direkt olarak iyi fiyat garantisi ve<br />

doğru metotlarla tüketicilerle buluştuğuna<br />

işaret eden Kastamonu Yeryüzü Pazarı Lideri<br />

Nazan Himmetoğlu, iki haftada bir kurulacak<br />

olan Slow Food Kastamonu Yeryüzü<br />

Pazarı’na Kastamonuluları ve şehre gelen<br />

herkesi beklediklerini sözlerine ekledi.


92<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Gıdanın geleceği ve<br />

sürdürülebilirlik<br />

Türkiye’nin gastronomi alanındaki en köklü sivil toplum kuruluşu<br />

Mutfak Dostları Derneği, ülkemizin gastronomik hazinelerinin<br />

desteklemesi ve mutfak kültürümüz hakkında farkındalık<br />

oluşturma çalışmalarını Gıdanın Geleceği ve Sürdürülebilirlik<br />

Semineri ile sürdürdü. 10-11 Haziran <strong>2023</strong> tarihlerindeki<br />

seminer, Metro Türkiye’nin desteği ile Nadir Gastronomi<br />

Platformu’nda gerçekleşti. Bugün tabağımızda ne var? Yakın<br />

gelecekte tabağımızda neler olabilecek? Bu soruların günümüzde<br />

gastronominin en temel konuları haline geldiği gerçeğinden<br />

hareketle, alanında uzman konuklar iki gün boyunca gıdanın<br />

geleceğini sürdürülebilirlik perspektifinden değerlendirdiler.<br />

Kentlerde Alternatif Tarım Uygulamaları, İklim Krizi ve Kuraklıkla<br />

Yüzleşme, Tarımda Dijitalleşme Geleceği Kurtarır Mı?, Kaybolmaya<br />

Yüz Tutmuş Geleneksel Ürünleri Geleceğe Taşımak, Tarımsal<br />

Kalkınmada Dayanışmadan Doğan Güç: Kooperatifler, Mutfakta<br />

Yaratıcılığın Sınırları, Profesyonel Mutfaklarda Sürdürülebilirlik,<br />

Peki Nasıl?, Daha İyi Bir Dünya İçin Sosyal Gastronomi gibi konu<br />

başlıklarının ele alındığı oturumlarda ufuk açıcı ve ilham veren<br />

paylaşımlar yapıldı, sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.<br />

Sofraların vazgeçilmezi Melis<br />

artık şeflerin de vazgeçilmezi<br />

Lider turşu ve sebze ürünleri<br />

üreticisi Euro Gıda’nın 30<br />

yıllık markası Melis, ev dışı<br />

tüketim sektörüne özel Melis<br />

Profesyonel adı altında yeni<br />

bir ürün portföyü sunuyor.<br />

Üretimdeki gücünü ve sebze<br />

ürünlerindeki uzmanlığını,<br />

dünya tatlarına uygun<br />

tarifleri ile buluşturarak<br />

oluşturduğu portföyü ile<br />

şeflerin vazgeçilmezi olmayı hedefliyor. Ege Bölgesi’nin verimli<br />

tarlalarından tam sezonunda olgunluğa ulaştığı zaman sebzelerden<br />

üretilen, arkasında uzun bir ar-ge süreci ve üretim deneyimi olan<br />

Melis Profesyonel serisi, seçkin ev dışı tüketim bayilerinde ve<br />

satış noktalarında yerini alıyor. Melis Profesyonel ürünleri, ev dışı<br />

tüketim sektöründe kalitesi ve çeşitleriyle ayrışıyor ve şeflere,<br />

ustalara kolaylık sağlayacak ürünlerden oluşuyor. Alıştığımız Melis<br />

lezzeti ve kalitesini büyük boy ambalajlarda satışa sunarken, aynı<br />

zamanda bu kanala özel önceden kesilmiş salatalık ürünleri, dünya<br />

tarifleri ile hazırlanmış soslar ve kullanıma hazır soğan ürünleri ile<br />

farkını ortaya koyuyor. Melis’in en çok beğenilen közlenmiş patlıcan<br />

ve közlenmiş kapya biberi de büyük boy ambalajı ile meze olarak<br />

servis etmek veya salatalarda zahmetsizce harikalar yaratmak için<br />

şeflerin hizmetinde.<br />

Mutfağın<br />

cinsiyeti var mı?<br />

Gastronometro Kahvaltı Buluşmaları,<br />

Yalı 77 Beykoz’da gerçekleşti. Nilhan<br />

Aras tarafından düzenlenen ve Sosyolog<br />

Ecehan Balta’nın konuşmacı olduğu<br />

‘’Gıdaya Erişim ve Mutfağın Cinsiyeti”<br />

söyleşisi, gastronomi sektöründe<br />

düşünen ve üreten farklı disiplinlerden<br />

konukları bir araya getirdi. Mutfağın<br />

cinsiyeti var mı? Biraz da hangi mutfağa<br />

baktığınıza göre yanıtlanabilecek bu<br />

soruya dair sektörün içinde yer alan isimler kendi düşüncelerini ifade<br />

ettiler. Kadınların gıdayı ürettiği, çoğalttığı, işlediği ve pişirdiğini kendi<br />

deneyimlerimizden biliyoruz. Ama yemeye gelince, o serçe parmak<br />

hep evin oğlan çocuğu, babası, dedesi oldu. Yemeğin etli tarafı erkeğin<br />

önüne kondu. Çağımızda kuramlar bu olguyu toplumsal cinsiyet<br />

eşitsizliği ile açıklıyor. Kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin gıda<br />

üretiminde de tüketiminde de belirleyici bir fark yarattığı kahvaltının ana<br />

konusuydu. Sosyolog Ecehan Balta, gıda ve mutfakta kadınlık ve erkeklik<br />

tartışmasını konuklarla beraber yaparken, kişisel hayatlarımızda<br />

mutfakta hâkim olan kadınken kamusal alanda bu rolü erkeklerin teslim<br />

aldığından söz etti. İstanbul Ticaret Odası Restoran ve Yiyecek, İçecek<br />

İşletmeleri Komitesi Başkanı aynı zamanda Yalı 77 kurucusu Ebru Koralı<br />

ev sahipliğinde gerçekleşen söyleşi farklı bölgelerden seçilmiş, sosyal<br />

tedarik koşullarını benimseyerek küçük üreticiyi destekleyen özel çok<br />

lezzetli ürünlerin sunulduğu kahvaltı eşliğinde yapıldı.<br />

1983Beyoğlu’dan yeni lezzet<br />

PERA<br />

Beyoğlu’nun tarihi el yapımı<br />

çikolatasını mis kokulu kahve<br />

konseptiyle bütünleştiren<br />

1983Beyoğlu Çikolata, yeni<br />

lezzet Pera’yı çikolata severlerin<br />

beğenisine sundu. İstanbul’un<br />

iki yakasından ilham alınarak<br />

hazırlanan Pera tatlısının içeriği,<br />

sütlü çikolata, beyaz çikolata,<br />

karamelli lotus bisküvilerinden<br />

oluşuyor. Pera’nın Anadolu<br />

Yakası kısmı sütlü çikolatayla<br />

özdeşleşti. Avrupa Yakası kısmı<br />

ise beyaz çikolatayla temsil<br />

ediliyor. Tarihten esinlenilerek<br />

hazırlanan ve İstanbul’da<br />

Bizanslılar döneminde “karşı yaka” anlamına gelen “Pera”dan adını<br />

alan yeni lezzet, damakları tatlandırırken adıyla da adeta nostalji<br />

yaşatıyor. Şu anda tüm şubelerde yerini alan Pera tatlısı, çikolata<br />

severlerden büyük ilgi göre-rek, en çok satılanlar arasında yerini<br />

aldı. Toplamda 30 şubeye ulaşan 1983Beyoğlu Çikolata, yurt dışı<br />

atağını da sürdürüyor. Irak Erbil’de açtığı iki şubenin ardından<br />

üçüncü mağazasını da Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de açan marka,<br />

yakın gelecekte Dubai, İsviçre, KKTC, Viyana, Almanya, İngiltere gibi<br />

önemli ihracat pazarlarına da özel reçetelerle hazırlanan çikolata<br />

lezzetleriyle girmeyi hedefliyor.


94<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Terasıyla yaza damga vuracak<br />

Frankie, Boğaz’ın en özel sahil şeridini şehirle buluşturan Galataport<br />

İstanbul’un en nitelikli lokasyonlarından birinde yer alıyor. İki katlı<br />

mekanın yeni açılan terası ise bu özel lokasyonun muhteşem<br />

manzarasını sunuyor. Tarihi Yarımada ve Boğaz manzarasını aynı anda<br />

görmeyi sağlayan açık ve geniş teras, Frankie deneyimini bambaşka bir<br />

seviyeye çıkarıyor. Müziği, eğlenceyi ve elbette iddialı bir menüyü birlikte<br />

sunan Frankie, açılışından bu yana MediterrAsian mutfağıyla gastronomi<br />

meraklılarını cezbetmişti. Frankie yeni mevsimle birlikte açılan<br />

terasında da bu ilgi çekici menüsüyle misafirlerini ağırlamaya devam<br />

ediyor. Yaza özel tabakların da eklendiği MediterrAsian menü, ruhunu<br />

ve malzemelerini Akdeniz’den, pişirme tekniklerini ve baharatlarını<br />

Asya’dan alıyor. Yerel malzemeleri mevsiminde kullanma konusunda<br />

titizlikle çalışan Frankie’nin Hint, Thai, Vietnam, Kore mutfak kültürlerini<br />

Akdeniz’in ruhu ile harmanlayan MediterrAsian menüsü, şehrin göz alıcı<br />

manzarasıyla daha da etkileyici hale geliyor. Müzik direktörü Mehmet<br />

Koryürek (DJ Aksak) danışmanlığında yenilenen eğlence anlayışıyla<br />

şehrin gözde mekanlarından biri olan mekan, haftanın her günü açık<br />

olan terasta yazın nabzını tutuyor.<br />

Türkiye’nin MSC Sertifikalı ilk ton balığı<br />

Metro Chef markası ile raflarda!<br />

Sürdürülebilirliği bir iş yapış biçimi olarak ele alan Metro<br />

Türkiye, bugün tabağımıza gelen balık çeşitlerini geleceğe<br />

taşımak ve yaşadığımız ekosistemi korumak adına güçlü bir adım<br />

daha attı. Metro Türkiye, avcılıkla yakalanmış balık türlerinin<br />

sürdürülebilirliğini sağlamayı amaçlayan ve alanında en önemli<br />

küresel sertifikasyon programlarından biri olan Marine Stewardship<br />

Council (MSC) sertifikasını kendi markalı ürünlerine getirmeye<br />

başladı. Bu doğrultuda Metro Türkiye, başarıyla geçtiği tüm ayrıntılı<br />

aşamaların ardından Metro Chef markasıyla sunduğu zeytinyağlı<br />

ve ayçiçek yağlı iki ton balığı çeşidini MSC sertifikalı olarak raflara<br />

getiriyor. Türkiye’de ilk kez ton balığı ürünleri için MSC sertifikasını<br />

uygulayan Metro Türkiye, balıkların avlanmasından tekneye<br />

alınmasına, depolardan raflara getirilmesine kadar tüm süreçte<br />

ürünlerini sürdürülebilirlik kriterlerini gözeterek raflara getirdiğini<br />

kanıtladı.<br />

Ceviz tüketenlere<br />

bir iyi haber daha!<br />

Ceviz tüketiminin, akademik strese karşı<br />

koruyucu bir etkisi olduğu ve uykuyu<br />

iyileştirme potansiyeli taşıdığı yeni bir<br />

araştırmayla ortaya kondu. University<br />

of South Australia'daki araştırmacılar<br />

tarafından yürütülen ve Nutrients<br />

dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmada,<br />

lisans düzeyindeki üniversite öğrencilerinin<br />

16 hafta boyunca günde yaklaşık 56<br />

gram ceviz yemelerinin kendi bildirdikleri zihinsel sağlık durumlarını<br />

iyileştirdiği, akademik stresin bazı olumsuz etkilerine karşı koruyucu bir<br />

etkiye sahip olduğu ve kendi bildirdikleri uyku kalitelerini uzun vadede<br />

artırdığı gösterildi. Araştırmada görev alan doktora öğrencisi Mauritz F.<br />

Herselman, "Cevizin sağlığı geliştiren bir gıda olduğunu zaten biliyorduk,<br />

fakat bu çalışmanın tasarımı ve uzunluğu sayesinde, bulgular ceviz gibi<br />

basit bir gıdanın stresle mücadeleye nasıl yardımcı olabileceğini net<br />

bir şekilde açıklıyor" diyor. University of South Australia ve California<br />

Walnut Commission tarafından ortaklaşa desteklenen bu randomize<br />

klinik çalışmanın ceviz yiyen katılımcı grubunda, strese karşı korumayla<br />

bağlantılı metabolik belirteçlerde de artış görüldü. Ayrıca ceviz yemenin,<br />

akademik stresin bağırsak bakterilerinin çeşitliliği üzerindeki olumsuz<br />

etkilerini bastırmış olabileceği de kaydedildi. (yalnızca kadınlarda).<br />

İlk 5<br />

ayda 5.2<br />

milyon<br />

adet<br />

dürüm<br />

sattı<br />

Türkiye’de yeme-içme<br />

sektörünün sevilen<br />

markası Dürümle, yılın<br />

ilk beş ayında yaptığı<br />

satışlarda büyük bir<br />

artış yakaladı. <strong>2023</strong><br />

yılının Ocak-Mayıs ayları<br />

arasındaki beş aylık<br />

dönemde 5 milyondan<br />

fazla dürüm satışı gerçekleştiren markanın böylece, toplam satışları<br />

bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 53 arttı. Türkiye genelinde<br />

en çok sevilen dürümlere bakıldığında ilk sırada Soslu Tavuk dürüm<br />

yer alırken, onu Cheddarlı Adana dürüm takip etti. Türkiye genelindeki<br />

satışlarda en çok dürüm tüketen iller ise sırasıyla İstanbul, Ankara<br />

ve Antalya oldu. Antalyalıların favorisi Soslu Tavuk dürüm olurken<br />

İzmir’de en çok Adana dürüm tercih edildi. Özel baharatlarla, katkı<br />

maddesi içermeden marine edilen %100 tavuk göğüs etinden<br />

hazırlanan Soslu Tavuk ateş ızgarasında pişiriliyor ve Dürümle’ye has<br />

özel soslar ve Dürümle’nin özel lavaşı ile servis ediliyor. Türkiye’nin<br />

en çok sevdiği ikinci dürüm olan Cheddarlı Adana Dürüm ise %100<br />

döş etinden yapılan Adana kebabının ateş ızgarasında pişirildikten<br />

sonra kibrit patates ve cheddar peyniri eşliğinde özel lavaş ekmeğine<br />

sarılmasıyla hazırlanıyor.


96<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Seğmen şeker ilavesiz reçeller<br />

%65 meyve oranı ile hayat<br />

kalitesini artırıyor<br />

Dengeli ve sağlıklı bir yaşama<br />

ilk adımı şekeri bırakarak<br />

başlamak gündelik hayattaki<br />

aktifliği artırır. Seğmen şeker<br />

ilavesiz reçeller, yüksek<br />

meyve oranı ile daha dengeli<br />

bir enerji sağlayarak güne iyi<br />

bir başlangıç sağlar. Siz de<br />

hem kendiniz hem de hizmet<br />

verdiğiniz müşterileriniz için<br />

Seğmen şeker ilavesiz reçel<br />

ailesini tercih edebilirsiniz.<br />

Ürünlere segmen.com.tr üzerinden ulaşabilir, toptan alımlarınız içinse<br />

Seğmen Gıda’nın bölge temsilcilikleri ile iletişime geçebilirsiniz.<br />

Paket servis, restoranların<br />

tahtını sarsıyor<br />

Deloitte, Türkiye’de yemek<br />

hizmetlerinin en büyük parçasını<br />

oluşturan full servis gündelik<br />

zincir restoranları incelediği<br />

‘Türkiye Yemek Hizmeti Pazarı’<br />

raporunu açıkladı. Rapora<br />

göre Türkiye yemek hizmeti<br />

pazarının büyüklüğünün<br />

2021’de 144 milyar TL olarak<br />

gerçekleştiği tahmin ediliyor.<br />

Pazardaki en büyük segmenti<br />

ise yaklaşık yüzde 40’lık pay<br />

ile full servis restoranlar<br />

oluşturuyor. Pandemi, 2020’de<br />

birçok şubenin kapanmasına ve<br />

satışların düşmesine neden olsa<br />

da pazar 2016-2021 döneminde<br />

yüzde 16,3 büyüme gösterdi.<br />

Rapora göre 2021 de şube başı işlemlerin 2020'ye oranla daha<br />

yüksek olduğu kısmi bir toparlanma yılı olarak değerlendiriliyor.<br />

Raporda referans olan alınan ülkelerden (Avusturya, İrlanda,<br />

İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan) 2022-2026 yılları arasında<br />

en hızlı büyüyecek ülkenin İrlanda (yaklaşık yüzde 15) olması<br />

bekleniyor. En yavaş büyüyecek ülkenin ise, <strong>2023</strong> yılında da yemek<br />

hizmeti pazarının küçüleceği tahmin edilen, Yunanistan (yüzde 6,2)<br />

olacağı öngörülüyor. Rapora göre <strong>2023</strong>’te 415 milyar TL büyüklüğe<br />

ulaşacağı tahmin edilen pazar, 2026 yılında yüzde 86 büyüyerek<br />

770 milyar TL’yi aşacak. Full servis restoranların (FSR) büyüme<br />

beklentisi diğer alt segmentlere kıyasla daha düşük olmasına<br />

rağmen FSR segmentinin 2026 yılına kadar pazardaki liderliğini<br />

devam ettireceği tahmin ediliyor.<br />

Yaz gecelerine Asya esintisi<br />

Fairmont Quasar Istanbul’un<br />

beşinci katında yer alan ve aynı<br />

kattaki muhteşem sonsuzluk<br />

havuzunun yanı sıra Marcel<br />

Wanders imzalı sıradışı<br />

tasarımı ve çarpıcı Boğaz<br />

manzarasıyla da dikkat çeken<br />

Ukiyo <strong>Restaurant</strong> & Bar, “Yarının<br />

Asyası” konsepti ve yenilenen<br />

menüsü ile misafirlerini ağırlıyor.<br />

Executive Chef Ercan Yamantürk<br />

tarafından, Asya mutfağının<br />

kadim geleneklerinden yola<br />

çıkarak yepyeni tekniklerle<br />

hazırlanan Uzak Doğu’nun<br />

otantik lezzetleri ve benzersiz<br />

malzemelerin sıra dışı sunumu<br />

Ukiyo <strong>Restaurant</strong> & Bar’da misafirlerini bekliyor. Mekanın yeni<br />

menüsünde özel suşi sunumlarından tempuralara, dimsum, ton balığı<br />

tataki, gökkuşağı karidesli salata, tempura karides üçlüsü, buharda<br />

dana etli boa bun, Ukiyo "kushikatsu" tavuk, Malezya usulü wokta<br />

pişirilmiş deniz ürünlü “Char Kway Teow”, ağır ateşte pişirilmiş ördek,<br />

ananaslı ve zencefilli panna cotta, fırınlanmış alaska ve mochi çeşitlerine<br />

kadar eşsiz tatlar yer alıyor.<br />

Overdose menüsüne yaz geldi<br />

İsmini Dopamin, Oksitosin, Serotonin ve Endorfin kelimelerinin<br />

baş harflerinden alan ve bedensel, ruhsal ve zihinsel anlamda yani<br />

bütünsel olarak “iyi ve kaliteli yaşam” misyonu ile kurulan D.O.S.E.<br />

Health & Wellness, bünyesinde “Clean Eatery” felsefesiyle hizmet<br />

veren Overdose ile fark oluşturuyor. Gün boyu servis edilen kahvaltı<br />

seçeneklerinden sandviç ve wrap’lere, bowl’lardan ana yemeklere,<br />

atıştırmalıklardan salatalar ve tatlılara uzanan mekanın zengin<br />

çeşitli ve oldukça nitelikli menüsünde alışılagelmedik ve sürprizli<br />

birçok içecek çeşidi de bulunuyor. 383,86 kalorilik ve tavuk ya da tofu<br />

eklemesi de yapılabilen Vegan Chili çorba ile başlayan yeni lezzetler<br />

Mediterranean Chicken & Veggies Wrap, Nicoise Salad, Vegan Bowl,<br />

Matcha Bowl, Longevity Bowl, Overdose Impossible Pizza, Vegan<br />

Burger ile devam ediyor. Yiyeceklerin yanı sıra içeceklerinde de<br />

sezona yönelik yeni tatlara yer veren Overdose’un yeni yaz içecekleri<br />

arasında ise Strawberry Oat Latte, Strawberry Oat Matcha Latte,<br />

Maple Cinnamon Coconut whip Smoothie, Match-a Sports yer alıyor.


98<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gustonun yorumu<br />

Dünyaca ünlü mimar Mahmut Anlar<br />

önderliğinde Geo-ID tarafından tasarlanan<br />

24 kişilik restoran, misafirlerini sofistike<br />

bir Japon evi atmosferiyle karşılıyor. Bebek<br />

Otel’in 2 odası birleştirilerek oluşturulan<br />

Sankai; Japon kültüründen dünyaya<br />

yayılmış bir akım olan omakase (tercihi<br />

şefe bırakıyorum) deneyimini bütüncül<br />

olarak yaşatıyor. Kapısında tabela ya da<br />

oda numarası olmayan bu ilginç restorana<br />

size özel kart ile kapıyı açarak giriyorsunuz.<br />

Mekana adım attığınız andan itibaren Japon<br />

misafirperverlik sanatı anlamına gelen<br />

ve kusursuzluğu yansıtan ‘omotenashi’<br />

kültürünü iliklerinize kadar hissediyorsunuz.<br />

Sanatsal tabaklar…<br />

Sankai by Nagaya sanat eseri niteliğindeki<br />

tabaklarıyla geleneksel Edomae tarzı<br />

sushi ve Kaiseki mutfağını omakase tadım<br />

menülerinde bir araya getiriyor. Kaiseki<br />

mutfağı; mevsimlik ve taze malzemelerle<br />

yapılan, geleneksel değerleri buluşturan<br />

aşamalı bir sunum biçimi. Uyum, denge<br />

ve zanaatkarlık kavramlarını ön plana<br />

koyuyor. Edomae ise, Tokyo’nun eski<br />

adı olan Edo’nun körfezinden günlük<br />

tutulan balıklarla hazırlanan sushi stilini<br />

anlatıyor. Sankai bu stili benimseyerek<br />

Türk denizlerinde günlük tutulan balıklarla<br />

hazırlanan sashimi ve sushi lezzetlerini<br />

misafirlerinin beğenisine sunuyor. Yalnızca<br />

mevsimsel ve iklimin öne çıkardığı<br />

ürünlerle çalışan Şef Nagaya, yüksek<br />

standartlardaki malzemelerin orijinal<br />

tadının ön planda kalmasının önemini<br />

Gusto-Akademisyen<br />

Reha Tartıcı<br />

Sofistike Japon tasarımıyla<br />

bütüncül bir omakase<br />

Sankai by Nagaya Bebek Otel’in 3. katında sadece 24 kişilik bir<br />

restoran. İstanbul Boğazı manzarası eşliğinde Japon mutfağından<br />

lezzetleri ve dünyaca ünlü 2 Michelin yıldızlı şef Yoshizumi Nagaya’nın<br />

özel reçetelerini omakase olarak sunuyor.<br />

vurgularken, mutfağının sırrını; “Amaç,<br />

doğal aromayı örtmeden artırmaktır” diye<br />

tanımlıyor. Sankai by Nagaya'nın öne çıkan<br />

bir diğer özelliği ise, ataerkil bir yapıya<br />

sahip olan sushi mutfağına karşın Chef de<br />

Cuisine görevini kadın şef Hiroko Shibata’ya<br />

vermiş olması. Edomae sushi uzmanı şef<br />

Hiroko Shibata her sabah, o gün kullanacağı<br />

balıkları özenle kendisi seçiyor ve işliyor.<br />

Şef Hiroko Shibata yaz menüsünü<br />

deneyimlemek için buluştuğumuz özel<br />

gecede Nagaya Signature isimli menüyü<br />

sundu. İnanılmaz bir dengenin hakim<br />

olduğu, her elementi ahenkli bir şekilde<br />

hissettiğim Kaiseki mutfağının farklı<br />

lezzetleri beni Bebek koyundan alıp adeta<br />

Japonya kıyılarına götürdü. Bu yolculukta<br />

tabii ki sunulan lezzetler kadar hizmet<br />

kalitesi ve ambiyansın da büyük bir etkisi<br />

var. Yaz menüsünde deneyimlediğim ve<br />

gerçekten çok etkilendiğim lezzetleri tek<br />

tek yazmayacağım. Çünkü Bebek Otel’in 3.<br />

katındaki loş koridorun sonunda tabelası ve<br />

oda numarası olamayan kapıyı size özel kart<br />

ile açarak girdiğiniz bu gizemli restoranda<br />

yaşayacağınız deneyimin büyüsünü bozmak<br />

istemiyorum. Ama Sankai by Nagaya’yı üst<br />

düzey ve selektif bir gastronomik deneyim<br />

yaşamak isteyenlere tavsiye ediyorum.<br />

Gastronominin nobeli BCWP<br />

<strong>2023</strong>’ü Ebru Baybara Demir kazandı<br />

Dünyanın farklı ülkelerinden 1000 şefin aday<br />

gösterildiği ve 700 şefin değerlendirildiği<br />

Gastronominin Nobel’i olarak adlandırılan Basque<br />

Culinary World Prize (BCWP) <strong>2023</strong>'ün kazananı Şef<br />

Ebru Baybara Demir oldu. Bu ödülü Türkiye’ye taşıyan<br />

ilk Türk kadın şef olan sevgili dostum Ebru Baybara<br />

Demir’i can-ı gönülden kutluyorum.


100<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gustonun yorumu<br />

KÜLTÜREL MIRASINI YENILIKÇI YAKLAŞIMLARLA<br />

ZENGINLEŞTIREN GAZIANTEP<br />

Sahip olduğu zengin kültürel miras ile gastronomide pek<br />

çok ilke imza atan Gaziantep, ülkemize kazandırdığı Rayiha<br />

Baharat Müzesi ve UDMA Peynir Müzesi ile farkını bir kez<br />

daha ortaya koyuyor…<br />

Gaziantep'in gastronomi yolculuğu,<br />

lezzetlerin zirvesine ulaşan bir başarı<br />

hikayesi. Bu büyülü şehir, zengin<br />

mutfak kültürüyle hem ulusal hem de<br />

uluslararası alanda büyük başarılara imza<br />

atmaya devam ediyor. UNESCO Yaratıcı<br />

Şehirler Ağı’na giren ilk kentimiz olan ve<br />

Türkiye'nin gastronomi başkenti olarak<br />

kabul edilen Gaziantep, sahip olduğu tarihi<br />

ve kültürel mirasa kattığı değerlerle fark<br />

oluşturuyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Fatma Şahin ve gastronomi ekibi,<br />

bir kez daha yeni ve benzersiz projelere<br />

imza atıyor. UDMA Peynir Müzesi ve Rayiha<br />

Baharat Müzesi bunlardan sadece ikisi.<br />

Geçtiğimiz günlerde ülkemizde ve dünyada<br />

benzeri az sayıda olan bu projeleri hayata<br />

geçiren Gazibel Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Fikret Tural ve Gaziantep Büyükşehir<br />

Belediyesi Mutfaklar Koordinatörü Doğa Çitçi<br />

ile şehre kazandırılan bu müzeleri birlikte<br />

gezdik.<br />

UDMA tarihi lezzetle buluşturuyor<br />

Kozluca Mahallesi’nde yer alan ve 14.<br />

yüzyılda inşa edilerek günümüze kadar<br />

ulaşan Eski Hamam’ın restore edilmesiyle<br />

açılan UDMA Peynir Müzesi ve Restoran<br />

3 bölümden oluşuyor. Müze, restoran ve<br />

market bölümleri olan UDMA’nın restoran<br />

bölümü, taze, doğal ve yerel malzemelerden<br />

oluşan benzersiz bir kahvaltı ve yöresel<br />

lezzetler menüsüyle misafirlerine keyifli<br />

bir deneyim sunuyor. Biz de bu tarihi<br />

yapının büyülü ortamında kahvaltımızı<br />

yaparak güne başladık. Sonrasında 7’den<br />

70’e herkesin, peynirin hikayesi ile ilgili<br />

önemli bilgiler edinebileceği müzede<br />

devam eden çalışmaları inceledik.<br />

Tüketimin hızla yaygınlaştığı bir dönemde<br />

kültürel mirasımızın korunmasına, manevi<br />

duyarlılığın ve sürdürülebilir gastronominin<br />

yüceltilmesine katkı sağlayacak UDMA’nın<br />

devam eden çalışmalar tamamlanarak yakın<br />

zamanda kapılarını açması bekleniyor.<br />

Baharatın izini sürüyor<br />

Alleben Göleti’nin hemen kıyısında,<br />

içerisindeki zenginliğe uyumlu bir tabiatın<br />

tam merkezinde konumlanan Rayiha Baharat<br />

Müzesi; Türkiye’de henüz benzeri olmayan,<br />

dünyada ise benzerleri içinde zirveye aday<br />

bir müze. Rayiha bir müze olarak tanımlansa<br />

da aslında 3 önemli birimden oluşan entegre<br />

bir üretim, deneyim ve sergi merkezi. 150’ye<br />

yakın baharatı dokunarak, koklayarak ve<br />

görmediğiniz safhalarına, tarihine, mitlerine<br />

tanık olarak gezebileceğiniz bu müzeyi<br />

gezenlere konusunda uzman Raviyanlar<br />

(anlatıcı) eşlik ediyor.<br />

Rayiha’da ayrıca meraklıları ve<br />

profesyoneller için bir AR-GE laboratuvarı<br />

ile bitkilerin yetiştirildiği hobi bahçesi de<br />

bulunuyor. Müze bünyesinde yer alan<br />

Aktar Cafe’de ise bu bitkilerden elde<br />

edilen hediyelik ürünler, pasta ve içecekler<br />

sunuluyor. Müze gezisi sonrası akşam<br />

yemeği öncesi Alleben Göleti manzaralı<br />

bahçede soluklanırken denediğim burada<br />

sergilenen baharatların özütünden<br />

yapılan “Zamansız Hoşluk” isimli baharat<br />

kokteyllerinden çok etkilendim. Tamamen<br />

doğal malzemelerle hazırlanan içecekler,<br />

müze gezimizi farklı bir boyuta taşırken,<br />

Rayiha’nın en üst katında yer alan restoranda<br />

ünlü Şef Doğa Çitçi tarafından oluşturulan<br />

tadım menüsünün yaşatacağı deneyimin<br />

derinliği hakkında da fikir verdi.<br />

Çok boyutlu bir lezzet deneyimi<br />

Günün finalini müzenin üçüncü katında yer<br />

alan şık restoranda ilk kez bizler tarafından<br />

deneyimlenen tadım menüsü ile yaptık.<br />

Rayiha’nın misyonunu tamamlayıcı nitelikteki<br />

ülkemizin önde gelen şeflerinden Doğa<br />

Çitçi tarafından tasarlanan tadım menüsü<br />

baharatın zengin dünyasını tüm yönleriyle<br />

hissettiriyordu. Bizlere tarih sayfalarından<br />

sofraya uzanan benzersiz bir yolculuk<br />

yaşatan ve gastronomi dünyasının en küçük<br />

unsurlarının önemine ve derinliğine tanık<br />

olduğumuz bu “Fine Dining Tadım Menüsü”<br />

tek kelime ile büyüleyiciydi. Tarçın ve<br />

havlucan sirkesi ile yorumlanan “Ayak Paça”<br />

lezzeti kadar buz parçacıkları üzerindeki<br />

jölemsi sıra dışı sunumu ile damağıma<br />

adeta silinmeyecek bir imza attı. Tahin,<br />

susam, nane yağı, reyhan ve arı yağı ile<br />

tasarlanan “Sini Köfte” alışık olduklarımızın<br />

çok ötesinde bir deneyim yaşattı. Menüde<br />

“Damak Hoşluğu” ismiyle yer alan sumak<br />

sorbe ise peynir altı suyuyla demlenmiş<br />

firik pilavı, tarhunlu patates püresi ve körpe<br />

ıspanak eşliğinde servis edilen “Kuzu İncik”<br />

öncesinde bize adeta boyut atlattı. Bu<br />

benzersiz yolculuğun finalini “Kan Portakal”<br />

isimli tatlıyla yaptık. Kan portakal, zeytinyağı<br />

dondurması, portakallı mereng, karabiber ve<br />

menengiçli krokanın eşsiz uyumu ve dengesi<br />

bu özel gecede ulaştığımız lezzettin zirvesine<br />

yakışır nitelikteydi. Tabii ki her seçeneğe<br />

özel tasarlanan baharat kokteyllerinin de bu<br />

benzersiz yolculuğa ayrı bir keyif kattığını<br />

belirtmeliyim.<br />

Bu büyüleyici gecenin sonunda yaşattıkları<br />

etkileyici deneyim ve Gaziantep mutfağına<br />

kattıkları değer için Gaziantep Büyükşehir<br />

Belediyesi Mutfaklar Koordinatörü Doğa Çitçi<br />

ve ekibine tüm kalbimle teşekkür ediyorum.


102<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan röportaj<br />

ALAÇATI'DA ÖNCE<br />

LIMONKÖYIÇI'NI<br />

KLASIKLEŞTIRDI! ŞIMDI<br />

SIRA EL-YAR'DA!<br />

Başarılı restoran yatırımcısı<br />

ve işletmecisi Yasin Becek,<br />

Limonköyiçi'den sonra El-<br />

Yar ile Alaçatı'daki restoran<br />

sayısını ikiye çıkardı. Çeşme<br />

aşığı yatırımcının hedefinde<br />

El-Yar'ı da bir Alaçatı klasiği<br />

yapmak var!<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

Meslekte 20. yılını kutlayan başarılı<br />

restoran yatırımcısı ve işletmecisi<br />

Yasin Becek, Limonköyiçi'nin ardından<br />

El-Yar ile Alaçatı'daki restoran sayısını<br />

ikiye çıkardı. İlk yatırımı Limonköyiçi'ni<br />

bundan yedi yıl önce "Kaliteli yemek,<br />

kaliteli müzik" mottosuyla hayata geçiren<br />

ve Alaçatı sokaklarının bir numaralı yemeiçme-<br />

eğlence mekanı haline getiren Becek,<br />

Lübnan mutfağının tatil beldesindeki tek<br />

adresi El-Yar ile de bu iddiasını açıkça ortaya<br />

koyuyor.<br />

Kaliteli yemek anlayışı ile yola çıkan<br />

Limonköyiçi, Şef Eyüp Gül'ün yönetiminde<br />

dünya lezzetlerini ve füzyon mutfağının<br />

eşsiz tatlarını misafirlerine mevsiminde,<br />

taptaze ürünleriyle servis ediyor. Saat<br />

22.30'dan sonra kulübe dönen mekan,<br />

DJ Yiğit performansıyla farklı zevklere<br />

hitap eden müzik seçkileriyle eğlenceli<br />

Yasin Becek<br />

saatler vadediyor. Becek, "Misafirler RNB<br />

dinlerken bir anda ‘Batsın Bu Dünya’ya geçiş<br />

yapabiliyor. ‘Bizim tarzımız yok’ derken<br />

bundan bahsediyoruz. Geniş bir müzik<br />

Lübnan mimarisinden<br />

esinlenerek tasarlanan mekan,<br />

kemerli ahşap girişinden<br />

itibaren konuklarını yasemin<br />

ve begonvillerle dolu siyahbeyaz<br />

karo zemin döşemesi<br />

eşliğinde yemyeşil bir koridor<br />

boyunca karşılıyor. Ardından<br />

alabildiğine geniş, yazlık bir<br />

bahçeye açılan mekan; ışıl<br />

ışıl avize ve abajurları, mistik<br />

dokusu, Lübnan dekorasyonunu<br />

incelikle ortaya koyan detayları<br />

kadar otantik sunumlarıyla da<br />

ilham veriyor. Fransız mutfağına<br />

da göz kırpmayı ihmal etmeyen<br />

Lübnan mutfağının eşsiz<br />

lezzetleri, her biri Gaziantep’te<br />

özel olarak hazırlanan<br />

birbirinden farklı tabakların<br />

içinde otantik tepsiler eşliğinde<br />

servis ediliyor.


104<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan röportaj<br />

listemiz var. Yabancı müzik çalarken birden<br />

oyun havasına, halaya, Karadeniz’e kadar<br />

uzanabiliyoruz. İnsanlar da en çok bunu<br />

seviyor. 7’den 70’e herkes Limon Köyiçi’nden<br />

müzikal anlamda mutlu ve müziğe doymuş<br />

olarak ayrılıyor. Olmayan tarzımızı koruyarak<br />

bu kültüre yön vermeye devam etmek<br />

istiyoruz." diye anlatıyor.<br />

"Alaçatı'ya değer katan bir<br />

markayız"<br />

14 Haziran akşamı muhteşem bir davetle<br />

açılışını gerçekleştiren El Yar’ı da bir Alaçatı<br />

klasiği haline getirmeyi hedeflediklerini<br />

vurgulayan Becek, "Alaçatı’ya değer katan bir<br />

marka olduklarını vurgulayarak, "Bugünlere<br />

ilmek ilmek, tırnaklarımızla kazıya kazıya<br />

geldik. Tabii başka projelerimiz de olacak,<br />

zamanla duyuracağız. Alaçatı’da olmayı<br />

ve burada iş yapmayı çok seviyorum. Ben<br />

Çeşme aşığı bir insanım. Kendimi bildim<br />

bileli Çeşme'ye tatile giderim. Geçmişte<br />

Çeşme ile ilgili hayallerim vardı. Bugün<br />

bunları gerçekleştirmekten ve buraya eğer<br />

katmaktan çok mutluyum." diye anlatıyor.<br />

“Şef Eyüp Gül, en büyük şansımız..."<br />

El-Yar'ın konseptine ve menünün oluşum<br />

sürecine değinen Becek, mekanı açmaya<br />

karar verdiklerinde tüm ekip Beyrut'a<br />

bir deneyim gezisi yaptıklarını ve harika<br />

lezzetler tattıklarını söylüyor. Limonköyiçi<br />

ile birlikte El-Yar'ın da mutfağını yöneten<br />

Şef Eyüp Gül'ün en büyük şansları olduğunu<br />

belirten Becek, menüyü oluştururken<br />

Güney Doğu mutfağı kadar Ege ve Akdeniz<br />

vurgusu da yaptıklarının altını çizerek<br />

şöyle devam ediyor: "Ege’nin meşhur ılık<br />

ot kavurmasını koymayı ihmal etmedik.<br />

Ayrıca şevketi bostan olmazsa olmaz dedik,<br />

harika mezeler koyduk. İşin kebap kısmına<br />

gelecek olursak, biz onlardan açık ara<br />

öndeyiz, hiç macera aramadan menüzümüze<br />

Beyrut’tan etkilenmeden kendi Adanamızı,<br />

kendi şaşlığımızı, kendi çıtır kanadımızı<br />

koyduk. Falafeli herkes nohuttan yaparken<br />

biz bakladan yapmaya karar verdik,<br />

denediğinizde bize hak vereceksiniz.”<br />

"İstanbul’dan Çeşme’ye ciddi bir<br />

restoran transferi var"<br />

Çeşme'nin turizm ve yeme-içme potansiyelini<br />

de değerlendiren Becek, turistik ilçenin<br />

İzmir’in gözbebeği olduğunu ve son yıllarda<br />

ülke çapında da önemli bir ivme yakaladığına<br />

dikkat çekerek şunları söylüyor: "Çeşme<br />

özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı<br />

binlerce turisti ağırlıyor. Her geçen gün<br />

büyüyen turizmi ve kültürel değerleri ile<br />

Çeşme, yatırımcılar için umut vadediyor.<br />

Genç ve dinamik nüfusu, yılın her ayı gelen<br />

misafirleri, tarihi dokusu, kolay ulaşılabilir<br />

lokasyonu, ticaret yolları üzerinde bulunması<br />

ve hızla büyüyen yapısıyla yatırımcıların göz<br />

bebeği konumunda. Her yaz İstanbul’dan<br />

Çeşme’ye birçok restoran transfer oluyor.<br />

Konut ve otel projeleri de Çeşme ve<br />

Alaçatı’da büyük bir potansiyele sahip."


106<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekanlar<br />

Kahve molasının<br />

en trend bahanesi<br />

Genova 1050<br />

İlk şubesi<br />

Karaköy’de açılan<br />

Genova 1050, İtalyan<br />

stiliyle hazırlanan<br />

ve özenle seçilmiş<br />

kahve çekirdekleriyle<br />

zengin bir deneyim<br />

sunuyor.<br />

İstanbul’a Olden 1772 ve<br />

Mesai Karaköy gibi mekân<br />

markalarını kazandıran<br />

Gen Groups şimdi de<br />

kahve severlerin tüketim<br />

alışkanlıklarını değiştiriyor. Yeni nesil kahvecilerin<br />

yükselişte olduğu bir dönemde ilk şubesiyle Karaköy<br />

Bankalar Caddesi’nde İstanbul’a merhaba diyen Genova<br />

1050, kahve tutkunlarının yeni favorisi olmaya aday.<br />

Genova kahveleri, yüksek kaliteli kahve çekirdekleri<br />

kullanılarak özenle hazırlanıyor. Uzmanlar her bir<br />

çekirdeği özenle seçerek, kahvenin en doğal ve en iyi<br />

halini yakalıyor. Her fincan Genova kahvesi, ustalıkla<br />

hazırlanan zengin aromalarıyla damaklara şölen<br />

yaşatıyor. İtalyan lezzetleriyle bezenmiş Genova 1050<br />

kahvesi, güne zinde bir başlangıç için en doğal ve taze<br />

haliyle sunuluyor. Sıcak kahvenin aromatik kokuları<br />

ziyaretçileri sabahları güne hazırlarken, ilerleyen<br />

saatlerde ise günün yorgunluğunu alıyor. Genova 1050<br />

kahveleri yakında birçok noktada yeni şubeleriyle<br />

büyük kitlelere ulaşmanın hazırlığını yaparken evde,<br />

ofiste veya sokakta<br />

keyifle içilebilecek<br />

şekilde şık paket<br />

sunumlarıyla da dikkat<br />

çekiyor. Kahvenin<br />

aromasını ve sıcaklığını<br />

koruyarak her şartta<br />

damakları şımartmaya<br />

devam ediyor. Kahve<br />

eşlikçileri olarak da<br />

usta şeflerin elinden<br />

çıkan taze kurabiye,<br />

pasta ve tatlılar sunan<br />

mekanın tiramisu<br />

ve cupcake’leri kısa<br />

sürede efsaneye<br />

dönüşmüş bile!<br />

Meyhaneyi Boğaz’a taşıyor<br />

Kuruçeşme Sortie’nin içinde 2021’den<br />

bu yana lezzetseverleri ağırlayan<br />

Meyhanede, deneyimli şef Ahmet<br />

Yavuz’un unutulmaz tatlarıyla meyhaneyi<br />

Boğaz’a taşıyor. 18 çeşit mezenin<br />

servise sunulduğu mekanın işletmesini<br />

Onur Erol, koordinatörlüğünü ise Birol<br />

Baştürk yapıyor.<br />

2021 yılından bu yana Kuruçeşme Sortie’nin<br />

içinde yer alan Meyhanede restoran, yazın<br />

gelmesiyle birlikte meraklılarına yeniden merhaba<br />

diyor. Genç iş insanı Onur Erol’un işletmeciliğini, Birol Baştürk’ün ise<br />

koordinatörlüğünü üstlendiği Meyhanede, mutfağını ise meslekte 50.<br />

yılını deviren usta şef Ahmet Yavuz’a emanet ediyor. Restoran; soğuk<br />

mezelerden ara sıcaklara, ana yemekten tatlılara kadar yerli ve yabancı tüm<br />

misafirlerinden tam not alıyor. 18 çeşit mezenin yer aldığı restoranda; Girit<br />

ezmesinden pancar suyuyla hazırlanmış özel meyhanede kısıra, avokado<br />

soslu karidesten hollandez sosla harmanlanan ve pazı yaprağında sunulan<br />

levreğe kadar konukları geniş yelpazede bir lezzet şölenine davet ediyor.<br />

Bu lezzet şölenine atom, humus, köpoğlu, fava ve deniz kenarı masaların<br />

olmazsa olmazı kalamar ile karides eşlik ediyor. Ana yemeklerde ise, şefin<br />

50 yıllık tecrübesini kullanarak özel tarifle hazırladığı meyhanede köftenin<br />

yanı sıra; bonfile, dana, kuzu pirzola, tuzda balık, somon ve levrek gibi balık<br />

çeşitleri yer alıyor. Meyhanede, yeni sezona merhaba derken misafirlerine<br />

özel hazırlanan taze ıstakozların yer aldığı havuzuyla da dikkat çekiyor.<br />

Tatlılarda ise dondurmalı irmik helvası, krokanlı vanilyalı parfe, limonlu ve<br />

vişneli sorbe yer alıyor.<br />

Şehrin en yeni ortak<br />

buluşma noktası<br />

Alâ Gusto<br />

Geleneksel Türk mutfağının<br />

ülke sınırlarını aşmış<br />

özel lezzetlerini şehrin en<br />

dinamik noktasında lezzet<br />

severlerle buluşturan<br />

ALÅ GUSTO, ilk şubesini<br />

Kuruçeşme’de açtı.<br />

Sosyal yaşamın yoğun temposunda İstanbul ahalisine yeni yeme<br />

alışkanlıkları kazandırma fikriyle yola çıkan ALÅ GUSTO, sabahın ilk<br />

ışıklarına kadar sıcacık ortamı ve enfes lezzetleriyle hem göze hem de<br />

damağa hitap ediyor. Şehrin hareketli dinamiğinde geleneksel lezzetlere<br />

duyulan özlemin yarattığı ihtiyaç neticesinde alanında uzman şeflerin özel<br />

reçeteleriyle hazırlanan Ala Gusto Menüsünde yağlama, mantı, Karadeniz<br />

taş fırın pideleri ve çorba çeşitleri oldukça dikkat çekiyor. Kuruçeşme<br />

sahil hattının eşsiz Boğaz atmosferi eşliğinde alışıla gelmiş lezzetleri<br />

kendine özgü yeniliklerle buluşturan mekan misafirlerinin ilk deneyimleri<br />

sonrasında müdavimleri haline geleceği konusunda iddiasını ortaya koyuyor.<br />

Çorba çeşitlerinden, taş fırın lezzetlerine, mantısından kuru fasulye ve<br />

ızgara çeşitlerine uzanan menüsüyle müdavimlerinin nerede olurlarsa<br />

olsun yollarının Kuruçeşme’ye düşeceğinin iddiasıyla haftanın 7 günü 16:00<br />

/ 04:00 saatleri arasında hem restoran hem de paket servisiyle hizmet<br />

veriyor.


108<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

HORECA IŞLETMELERI IÇIN PEYZAJ<br />

TASARIM FIKIRLERI<br />

L.ist Peyzaj ile oteller, restoranlar ve kafelere peyzaj projeleri hazırlayan Peyzaj Yüksek<br />

Mimarı Deniz Dülek, HoReCa işletmeleri için peyzaj tasarım fikirlerini paylaştı…<br />

Kent yaşamında artık herkes doğaya<br />

kaçacağı ve yeşil ile buluşacağı<br />

mekanların arayışında… Kent hayatının<br />

önemli parçaları olan oteller, restoranlar<br />

ve kafeler, bu ihtiyacı karşılamak üzere bir<br />

bahçeye sahip değillerse bile teras veya iç<br />

mekanlarında yeşil alanlar oluşturabilirler.<br />

Yeterli alana sahip olmayan bu işletmeler,<br />

duvarlarında hatta tavanlarında canlı veya<br />

stabilize bitkilerle yaşayan mekanlara<br />

dönüşebilirler…<br />

Peyzaj tasarımlarında son yılların öne çıkan<br />

trendi, kırsal/doğal yaşama vurgu yapan<br />

detaylar. Bu bakış açısıyla sadece estetik<br />

bahçeler oluşturmuyor, aynı zamanda<br />

sulama ihtiyacı az olan, bakımı kolay ve<br />

sürdürülebilir alanları da hayata geçiriyoruz.<br />

Bu bir bakıma işletmelerde peyzaj ekonomisi<br />

ortaya koyarken, diğer taraftan bitkilerin<br />

bakımının daha kolay ve zahmetsiz bir hale<br />

gelmesine de imkan sağlıyor.<br />

Mimari tasarım ve kurumsal<br />

kimliğe uygun peyzaj tasarımı<br />

Projelendirmede öncelikle ele alınan mimari<br />

tasarımı ve kurumsal kimliğine uygun<br />

peyzaj tasarımını yapmaktır. Bu noktada<br />

dikkat çekmek istediğimiz nokta, yeşil alan<br />

yaratmak adına mekana herhangi bir bitki<br />

konulması değil, mekanı tamamlayacak<br />

bitkinin seçilmesidir.<br />

Doğru yer tespiti ve mevcut<br />

imkanların değerlendirilmesi<br />

Estetik kararlarlar alınıp bahçenin<br />

konseptine karar verildikten sonra, en önemli<br />

soru “Peki bu bahçenin sürdürülebilirliğini<br />

nasıl sağlanır?” sorusudur. Sürdürülebilirliği<br />

sağlamak için altyapı ve ışık analizi, doğru<br />

saksıların ve bitki türlerinin seçimi ile birlikte<br />

işletmenin bakım ekibin olup olmamasına<br />

bağlı olarak ekiplerine eğitim verilmelidir.<br />

Bitkiler herkesin ilgi alanı olması ile birlikte,<br />

pek az kişinin devamlılığını sağlayabildiği<br />

bir tasarım ürünüdür. Bitkilerin canlı ve her<br />

birinin birbirinden ayrı olduğu, yaşamsal<br />

ihtiyaçlar için doğru yerde konumlandırılıp,<br />

doğru şekilde ihtiyaçlarının karşılanması<br />

gerekmektedir. Bu sebeple öncelikli olarak,<br />

bu yaşam ihtiyaçlarının sağlanabilmesi<br />

için, doğru yer tespiti ve mevcut imkanların<br />

değerlendirilmesi işletmeler için zorunludur.<br />

Yaz ayları planlama için doğru bir zaman<br />

<strong>Temmuz</strong> ayını karşılamaya hazırlandığımız<br />

bu sıcak günler, doğru bahçe planlaması için<br />

işletmelere gereken zamanı tanıyacaktır.<br />

Oteller, restoranlar ve kafeler için bahar<br />

ayına girilen süreç, bahçe uygulamaları ve<br />

bitkilerin dikimi için en doğru zamanlardır.<br />

Yaz sonu muhteşem bir bahçeye sahip<br />

olmakla birlikte, sonbahar yağmurları ile<br />

bahçeler ihtiyacı olan suya kavuşacak ve<br />

zahmetsiz bir şekilde önümüzdeki yıla hazır<br />

olacaktır.<br />

Bahçenizde taşa ve yosunlara yer<br />

verin<br />

Bir önemli detay da, bahçe uygulamalarında<br />

taşa ve yosunlara da yer vermek. Peyzaj<br />

tasarımında kullanılacak estetik taşlar,<br />

ağaç kabukları ve iç mekan duvarlarında<br />

kullanılacak yosun paneller estetik bir<br />

dokunuş ile birlikte su istekleri olmaması<br />

sebebiyle bakım kolaylığı da sağlayacaktır.<br />

Doğru yerde doğru ürün seçimi sayesinde<br />

işletmeler için de artık bahçe bakımı hiç zor<br />

değil.<br />

Kimdir?<br />

Deniz Dülek, İstanbul ve İtalya’da öğrenim<br />

hayatını tamamladıktan sonra 15 yılı aşkın<br />

bir süredir yurt içi ve yurt dışında çeşitli<br />

ölçeklerde bahçeler tasarladı. L.ist Peyzaj’ı<br />

kurduktan sonra otel ve kafeler de dahil<br />

olmak üzere ağırlıklı ticari mekanların<br />

peyzaj projelerini gerçekleştiren Dülek,<br />

iç mekanda bitki tasarım alternatiflerini<br />

artırmak ve bahçesi olmayanların bitkilerle<br />

ilişki kurmasını sağlamak amacıyla 2015<br />

yılında Saksıhane Projesi’ni hayata geçirdi.<br />

Peyzaj Yüksek Mimarı Dülek, Saksihane.<br />

com ve Piu Art Café’de yer alan bitki satış<br />

mağazası üzerinden de peyzaj tasarım<br />

ürünlerini tüketicilere sunmaya devam<br />

ediyor.


110<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

HoReCa teknolojileri<br />

Sürdürülebilirlik için çalışıyor<br />

Sürdürülebilir kaynak kullanımına odaklanan COPA, Bursa Minareliçavuş Organize Sanayi<br />

Bölgesi'nde bulunan üretim tesisinde hayata geçirdiği GES yatırımı ile <strong>2023</strong> yılının 3 ayı<br />

enerjiden tasarruf edecek.<br />

Çevreyi, insanı ve inovasyonu odağına alan<br />

COPA, her geçen gün sürdürülebilir bir<br />

gelecek için yeni çalışmalara imza atıyor.<br />

COPA, Bursa Minareliçavuş Organize Sanayi<br />

Bölgesi'nde bulunan üretim tesisindeki GES<br />

yatırımı ile, tüm üretim süreçlerinde enerji<br />

kullanımını en aza indirgiyor. <strong>2023</strong>’te yılın<br />

3 ayı enerjiden tasarruf etmeyi hedefleyen<br />

COPA, bu kapsamda yılda 112.654 adet<br />

ağaç kurtararak emisyonun yaklaşık<br />

1.239.197 kg karbondioksit eşdeğeri kadar<br />

azaltılmasını sağlayacak. 5 Haziran Dünya<br />

Çevre Günü’nün, çevresel sürdürülebilirliğe<br />

olan taahhütlerini vurgulamak için önemli bir<br />

fırsat olduğunu ifade eden COPA Isı Sistemleri<br />

Genel Müdürü Oktay Erdinç: “COPA olarak,<br />

çevresel sürdürülebilirlik konusunda büyük<br />

bir sorumluluk taşıdığımızın bilincindeyiz.<br />

Bu nedenle, yenilenebilir enerji kaynaklarına<br />

dayalı çözümlerimiz ve enerji verimliliğini<br />

artırmaya yönelik çalışmalarımızla çevreye<br />

olan etkimizi en aza indirme hedefiyle hareket<br />

ediyoruz. Gelecek nesillere daha temiz ve<br />

yaşanabilir bir dünya bırakma misyonumuz ile<br />

çalışmalarımıza sürdüreceğiz.” dedi.<br />

Yaz sezonunu uzatmak<br />

için bakım şart!<br />

“Havalar sıcak, kışı düşünmek için erken” demeyin,<br />

ısıtma sistemlerini kışa hazırlamak, sistem devreye<br />

girdiğinde oluşabilecek arızaları önlemek için en ideal<br />

zaman!<br />

Soğuk havalarda işletmelere konfor ve<br />

verimlilik sunan elektrikli ve radyant ısıtma<br />

sistemleri, yaz aylarında akıllara gelecek<br />

en son şey oluyor. Ancak uzmanlar, yaz<br />

aylarının ısıtma sistemlerinin bakımı için en<br />

ideal zaman olduğunu söylüyor. Çukurova Isı<br />

Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, konuyla ilgili<br />

şu açıklamaları yapıyor: “Özellikle son yıllarda<br />

hızla artan enerji fiyatları nedeniyle operasyonel<br />

maliyetlerini düşürmeyi hedefleyen işletmeler<br />

çeşitli tedbirler alıyor. Isıtma sistemleri de<br />

alınan tedbirlerin başında geliyor. Ancak ısıtma<br />

sistemlerinde doğru tercih kadar önemli bir<br />

diğer konu da periyodik bakım. Çünkü periyodik bakım hem enerji<br />

masraflarından tasarruf edilmesini sağlıyor hem de ısıtıcıların<br />

ömrünü uzatıyor. Alanında uzman olan servis ekiplerimiz tarafından<br />

ekonomik fiyatlarla yapılan periyodik bakımlarda; elektrikli ve radyant<br />

ısıtıcıların genel temizlikleri yapılıyor, varsa arıza ve aksaklıklar<br />

gideriliyor. Cihaz temizliği sistemin verimli ve uzun ömürlü olması<br />

açısından büyük önem taşıyor. Radyant ısıtıcıların bulundukları<br />

ortamdaki toz ve diğer kirletici etkenler zamanla cihaz içerisinde<br />

kirlenmeye ve mekanik aksamların aşınmasına neden oluyor. Bu<br />

durum ise cihazın orijinal ayarlarını bozarak hem cihazın ısıtma<br />

performansını düşürüyor hem de<br />

gaz tüketimini artırıyor. Bakım<br />

esnasında gerekli kontroller,<br />

temizlik ve ayarlar yapılarak<br />

cihazın ilk günkü performansına<br />

ulaşması sağlanıyor. Bu sayede<br />

elektrik ve doğalgaz tüketimi de<br />

azaltılmış oluyor.”<br />

Artık uzaktan kontrollü!<br />

İklimlendirme sektörünün öncü markası Daikin,<br />

yenilediği Shira Eco model klimalarıyla yaz-kış<br />

konfor ve tasarrufu bir arada sunuyor. A++ enerji<br />

verimliliği, havadaki zararlı partikülleri yakalayan<br />

özel titanyum apatit filtresi ve gümüş alerjen filtre<br />

gibi özelliklerine şimdi de Wi-Fi bağlantısı eklenen<br />

Shira Eco klimalar düşük ses seviyesi ile de bu<br />

yazın favorisi olacak!<br />

Yüksek teknolojiyi<br />

ve çevreci duruşu,<br />

bir üretim standardı<br />

olarak benimseyen<br />

iklimlendirme<br />

sektörünün öncü<br />

markası Daikin,<br />

zengin ürün gamının en beğenilen klimalarından Shira Eco<br />

modelinde iyileştirme yaparak konforu üst düzeye taşıdı. Wi-Fi<br />

bağlantısı özelliği eklenen Shira Eco model klimalar artık standart<br />

olarak bu özelliği taşıyor. Böylece cihazla birlikte gelen adaptörler<br />

sayesinde Shira Eco’yu Daikin Onecta uygulaması üzerinden kontrol<br />

etmek mümkün hale geliyor. Tablet ve telefon üzerinden klimayı<br />

kontrol edebilme özelliği katan bu yenileme ile konfor çıtası yukarı<br />

taşınıyor. Özel titanyum apatit filtresine sahip olan Shira Eco,<br />

havadaki istenmeyen koku ve zararlı partikülleri yakalıyor ve kötü<br />

kokuları gideriyor. Gümüş alerjen giderici ve hava temizleyici filtre<br />

ise polen ve toz akarı gibi alerjenleri yakalayarak yüzde 99 ve daha<br />

fazlasını ortadan kaldırıyor. Böylece iç ortamda istenen kaliteli<br />

havayı sunuyor. Estetik görünümü ile öne çıkan Daikin Shira Eco,<br />

kompakt yapısı sayesinde her ortama ve farklı dekorasyon stillerine<br />

de uyum sağlıyor.


112<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

HoReCa teknolojileri<br />

Robotuyla endüstriyi gelecekle buluşturdu<br />

WIN EURASIA <strong>2023</strong>’e fabrika otomasyonuna dair en güçlü çözümlerinden CRX-10iA/L robotuyla<br />

katılım gösteren FANUC, sunduğu uygulama örneklerini sergiledi. CRX-10iA/L bir sürprize daha<br />

imza atarak kendisini ziyaret eden katılımcılara istedikleri kokteyli hazırlayıp ikram etti.<br />

Japonya merkezli CNC, robot ve makine<br />

üreticisi FANUC, bu yıl 29’uncu kez düzenlenen<br />

ve sektörünün en büyük uluslararası sanayi<br />

fuarı WIN EURASIA <strong>2023</strong>’e katılım gösterdi.<br />

Otomasyon, lojistik, kaynak, elektrik, elektronik,<br />

enerji, metal işleme, hidrolik ve pnömatik<br />

sektörlerini İstanbul Fuar Merkezi’nde bir<br />

araya getiren fuarda CRX-10iA/L robotunu<br />

tanıtan FANUC, üretimdeki inovatif uygulama<br />

örneklerini gösterme fırsatı buldu. İmalat<br />

sanayinin son dönemde otomasyon ve robot<br />

kullanımına geçişinin hızlanmasının bir<br />

tercihten ziyade zorunluluk halini aldığını<br />

ifade eden FANUC Türkiye Genel Müdürü<br />

Teoman Alper Yiğit, “WIN EURASIA çatısı<br />

altında alanının en iyi firmalarıyla yer almak<br />

bizim için özel bir deneyimdi. Endüstri 4.0’ın bu<br />

denli önem kazandığı ve hatta Endüstri 5.0’ın<br />

ciddi anlamda gündem olduğu günümüzde<br />

robotların varlığı üretimin temelini yeniden<br />

yazıyor. Biz de FANUC olarak yılların getirdiği<br />

tecrübeyi geleceğe dokunan inovasyonla<br />

birleştirip çözümler sunuyoruz. FANUC olarak<br />

endüstriye sunduğumuz çözümleri geliştirmeye<br />

devam edecek, yarının üretimini bugünden<br />

yakalamayı sürdüreceğiz” dedi.<br />

Kullanıcı dostu çözümler<br />

Alçak gerilim şalt ürünleri sektöründe yüksek<br />

performanslı ürünleriyle firma ve kullanıcıların ilk<br />

tercihi olan Sigma Elektrik, kullanıcılara gereksiz enerji<br />

harcamalarının önüne geçecek ekonomik çözümler<br />

sunuyor.<br />

Sigma Elektrik, 72<br />

saat zaman rezervli,<br />

değiştirilebilir pilli ve<br />

günlük periyotlu analog<br />

zaman saatleri günlük<br />

tekrarlayan uygulamaların<br />

kontrolünde kullanıcı<br />

dostu bir çözüm olarak<br />

karşımıza çıkıyor.<br />

Zamana bağlı olarak bir<br />

sistemin devreye girip<br />

çıkması gereken tüm<br />

uygulamalarla birlikte,<br />

başlıca park sulama<br />

sistemleri, tarımsal sulama sistemleri, yol aydınlatma sistemleri,<br />

ısıtma-soğutma sistemlerinde kullanılan Sigma Analog Zaman<br />

Saatleri, gereksiz enerji harcamalarının önüne geçerek kullanıcılara<br />

ekonomik avantaj sunuyor. Sigma Elektrik ürettiği analog zaman<br />

saatleri ile zamanın kontrolünü kullanıcılara bırakıyor. Güncel<br />

saat ayarlandıktan sonra, aktif hale getireceği sistem için döner<br />

kadran üzerinden zaman aralığı ayarlanan Sigma Analog Zaman<br />

Saatleri 24 saat içerisinde döngüsünü tamamlıyor. Belirli saatlerde<br />

çalışması ve belirlenen süre sonunda devreden çıkması istenen<br />

tüm uygulamalarda kullanılan analog zaman saatleri başlıca park<br />

sulama sistemleri, aydınlatma- tabela sistemleri, havuz filtreleri,<br />

havalandırma sistemleri, okul-işyeri zilleri, reklam tabelaları<br />

için kullanılıyor. DİN rayına kolayca monte edilen analog saatleri<br />

değiştirilebilir pil yapısıyla kullanıcıların işlerini kolaylaştırırken,<br />

döner kadranda yer alan ve 15 dakikalık zaman dilimine denk gelen<br />

tırnaklarının manuel olarak değiştirilebilir olmasıyla da kolayca<br />

zaman ayarı yapılmasına imkan tanıyor.<br />

Kurumlar için WiFi 7’li<br />

Erişim Noktası satışta!<br />

TP-Link, WiFi 7 teknolojili EAP770 model erişim<br />

noktasını satışa sundu. WiFi 7 teknolojisi sayesinde<br />

daha yüksek WiFi hızı, daha geniş bant ve daha<br />

düşük gecikme ile ağ performansını ciddi oranda<br />

artıran EAP770, işletmeleri yeni nesil WiFi<br />

teknolojisine geçiriyor.<br />

TP-Link, WiFi<br />

7 teknolojili<br />

modellerini<br />

Türkiye’de satışa<br />

sunmaya başladı.<br />

Şirket, kurumsal<br />

ağ çözümlerinde<br />

ilk WiFi 7’li model<br />

olan EAP770 erişim<br />

noktasını satışa<br />

sundu. Kurumsal<br />

ağlara çağ atlatacak olan WiFi 7’li EAP770, sadece yüksek WiFi hızı<br />

değil ağ performansını artıran özelliklerle donatılmış durumda. TP-<br />

Link’in Omada serisi erişim noktalarından olan EAP770, üç bantlı<br />

ve toplamda 11 bin Mbps kablosuz hızlara ulaşabiliyor. WiFi 7 ile<br />

gelen 6 Ghz bandında 5760 Mbps, 5 Ghz bandında 4320 Mbps, 2.4<br />

Ghz bandında ise 574 Mbps kablosuz hıza sahip olan ürün, yüksek<br />

WiFi hızı gereken işletmeler için uygun bir çözüm. Gelişmiş 6 GHz<br />

bandı ile kurumlara daha güvenli ve daha geniş bant sağlayan<br />

erişim noktası, 320 MHz’e kadar bant genişliğine sahip. Aynı<br />

anda çok sayıda cihaza mümkün olan en yüksek hızlarda bağlantı<br />

olanağı sunan EAP770, Omada Mesh teknolojisine sahip. Bu sayede<br />

kesintisiz bir Mesh WiFi ağı oluşturuyor. Tavana ya da duvara monte<br />

edilebilen erişim noktası, merkezi yönetim özelliğine sahip. Omada<br />

SDN bulut tabanlı yönetim desteği sayesinde ağa bağlı tüm erişim<br />

noktaları ve TP-Link marka diğer kurumsal ağ ürünleri tek bir<br />

yerden yönetilebiliyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!