1984 Kitap İncelemesi - Muhammed Emin Kul

1984 kitap incelemesi 1984 kitap incelemesi

27.04.2023 Views

benzerdi: Yönetenler-Burjuvalar-Yönetilen halk şeklinde. Burjuvalar sürekliyönetenleri eleştirip yönetilen kesimden destek alarak ve vaatler vererek yönetenkısma geçer. Ama ilerleyen süreçlerde her kim başa gelirse gelsin yönetilen kesimasla istedikleri yaşam koşullarına ulaşamaz ve yönetenler sürekli iktidarda kalamaz.Bunu engellemek için Orta Çağ’da kilise dogmatizm akımını kullandı amailerleyen süreçlerde bu sistem başarısız oldu ve teknolojinin ilerlemesiyle ütopyakavramı ve buna ulaşmaya çalışan iktidarlar popülerleşti. 20. Yüzyılda teknolojininzararlarının çevreye verdiği olumsuz etkiler sonucunda distopya kavramıpopülerleşti ve teknolojinin zararlı kısımları ön plana çıkartıldı. Bu kavramlarsonucunda yönetim anlayışları tekrar değişti. İç Parti’nin ve Büyük Birader’inhalka yapmaya çalıştığı şey dogmatizme çok benzer bir şekilde gelişmiş. Amabüyük bir farkı var. Kilise yönetimi kendi fikirlerine karşı çıkan kişileri halkınönünde cezalandırarak halka bu fikirlerin varlığını keşfettirdiğinden dolayı uzunvadede bu fikirler sürekli yayıldığı için sistem başarılı olamadı. Kendileriningetirdiği çözüm bu kişileri hiç var etmemiş olmak. Bunu da geçmişi ve kişilerideğiştirerek yaptıkları için halk bu fikirlerin varlığını öğrenememiş oldu. Ayrıcahalkın düşünme yetisini de kısıtlamak isteyen Parti oluşumu bunu engellemek içinne aç ne de tok tutacak şekilde erzak dağıtımı, kelimeleri sadece tek bir anlamdabirleştiren ve her yeni basımında daha az kelime olacak şekilde çıkan YenisöylemSözlüğünü hazırlattı. Yenisöylem sözlüğü kısaca zıt anlamlı ve eş anlamlıkelimeleri içinde bulundurmayan bir dil. Yani siyah kelimesi sözlükte varsa bunuzıttı olan beyaz ve eş anlamlısı olan kara kelimesi sözlükte bulunmamaktadır. Bubize aslında “Dilimin sınırları düşünce dünyamın sınırlarıdır” cümlesini haklıçıkartacak bir eylemdir. Ayrıca Parti yönetimi düşünce polisleri ve tele-ekranlar ilehalkı (proleterlerin büyük kısmı dışında) sürekli gözlem altında tutarak herhangi birmuhalif görüş ortaya çıkmasını engellemiştir. Ploreterler gözlenmesi gerekduyulmayan bir sınıf olarak görülmektedir çünkü düşünme yetilerinin herhangi birmuhalif eylem yapacak kadar gelişmiş olmadıkları kabul edilir. Ana karakterimizWinston ileride Parti rejimini yıkacak bir güç varsa bunun %85 oranında halkın birsınıfı olan Proleterler olduğunu düşünür. Ayrıca Parti kendi içerisinde iktidaranlayışını kişilere yıkmaktansa bir kavram üzerine oturtmayı uygun görmüştür.Eğer iktidar kişide değil kavramda olursa o kavramın içinde bulunan kişi iktidarsahibidir ve sürekli iktidardadır. O sebeple Büyük Birader yüzyıllar boyuncayaşayan bir kişiliktir ve toplumun mevcut tarihleriyle ilgili bir bilgisi olmadığı içinBüyük Birader’in o an gerçekten yaşayan bir kişi olduğunu kabullenmiş olur. Veherhangi bir burjuva sınıfının ortaya çıkmasını engelledikleri için iktidarın mutlaksahibi Parti Rejimi’dir.3. Bölüm: Kitabın Anlatım ÖzellikleriKitabın anlatım özelliklerine geldiğimiz zaman yazar George Orwell’ıngayet akıcı ve etkileyici bir eser yazdığını görmüş oluyoruz. Verdiği iççözümlemeler, yaptığı betimlemeler gayet yerinde ve ilgi çekici. Karakterler

arasında geçen konuşmalar ve kitabın anlatmak istediği hikaye oldukça başarılı. Sizkitabı okuduğunuz zaman okumuş değil bir nevi yaşamış oluyorsunuz. Kitapboyunca Winston Smith yani son insan sizsiniz. Hikayesini anlatış biçimiokuyucuya bu imkanı sağlıyor. Ayrıca kitap içerisinde geçen Yenisöylem Sözlüğüve en sonda bu sözlüğün mantığı ile kelimelerin nasıl oluşturulduğunun anlatılmasıbu kitabın evrenini daha inanılır daha akla uygun hale getirdiği için akılda kalıcılığıyüksek benim tabirim ile “Klasik” eser seviyesinde bir iş ortaya koyuyor.4. Bölüm: Genel DeğerlendirmeEn son genel bir değerlendirme yapıp dediklerimi toparlayacak olursak. 1984anlattığı hikaye ve anlatış biçimiyle “Klasik Eser” seviyesine ulaşmış bir yapıttır.Winston Smith karakteri, anlattığı distopyanın gerçekten yaşadığını hissettirmesi,belirli bölümlerde yaptığı ters köşeleri, kitap içerisinde tam açıklanmayan,okuyucunun hayal gücüne bırakılmış ana olay örgüsüne etkisi olmayan ince amagüzel soruları ile herkesin hayatını farklı 2-3 döneminde okunması gerekli bir kitapolduğunu düşünüyorum. Yukarıda fazla detay bilgi olmasın diye vermediğimkarakterler gerçekten başarıyla işlenmiş ve birkaç defa vurgulamak amacıylasöylediğim “kitabın içinde yaşamak” kavramına en çok yakışan kitaplardan biri.Kitabı okuduktan sonra incelememin başındaki soruyu bir daha düşünün: Siz neyapardınız? İncelememi okuduğunuz için teşekkürler.Yazan: Muhammed Emin Kul

benzerdi: Yönetenler-Burjuvalar-Yönetilen halk şeklinde. Burjuvalar sürekli

yönetenleri eleştirip yönetilen kesimden destek alarak ve vaatler vererek yöneten

kısma geçer. Ama ilerleyen süreçlerde her kim başa gelirse gelsin yönetilen kesim

asla istedikleri yaşam koşullarına ulaşamaz ve yönetenler sürekli iktidarda kalamaz.

Bunu engellemek için Orta Çağ’da kilise dogmatizm akımını kullandı ama

ilerleyen süreçlerde bu sistem başarısız oldu ve teknolojinin ilerlemesiyle ütopya

kavramı ve buna ulaşmaya çalışan iktidarlar popülerleşti. 20. Yüzyılda teknolojinin

zararlarının çevreye verdiği olumsuz etkiler sonucunda distopya kavramı

popülerleşti ve teknolojinin zararlı kısımları ön plana çıkartıldı. Bu kavramlar

sonucunda yönetim anlayışları tekrar değişti. İç Parti’nin ve Büyük Birader’in

halka yapmaya çalıştığı şey dogmatizme çok benzer bir şekilde gelişmiş. Ama

büyük bir farkı var. Kilise yönetimi kendi fikirlerine karşı çıkan kişileri halkın

önünde cezalandırarak halka bu fikirlerin varlığını keşfettirdiğinden dolayı uzun

vadede bu fikirler sürekli yayıldığı için sistem başarılı olamadı. Kendilerinin

getirdiği çözüm bu kişileri hiç var etmemiş olmak. Bunu da geçmişi ve kişileri

değiştirerek yaptıkları için halk bu fikirlerin varlığını öğrenememiş oldu. Ayrıca

halkın düşünme yetisini de kısıtlamak isteyen Parti oluşumu bunu engellemek için

ne aç ne de tok tutacak şekilde erzak dağıtımı, kelimeleri sadece tek bir anlamda

birleştiren ve her yeni basımında daha az kelime olacak şekilde çıkan Yenisöylem

Sözlüğünü hazırlattı. Yenisöylem sözlüğü kısaca zıt anlamlı ve eş anlamlı

kelimeleri içinde bulundurmayan bir dil. Yani siyah kelimesi sözlükte varsa bunu

zıttı olan beyaz ve eş anlamlısı olan kara kelimesi sözlükte bulunmamaktadır. Bu

bize aslında “Dilimin sınırları düşünce dünyamın sınırlarıdır” cümlesini haklı

çıkartacak bir eylemdir. Ayrıca Parti yönetimi düşünce polisleri ve tele-ekranlar ile

halkı (proleterlerin büyük kısmı dışında) sürekli gözlem altında tutarak herhangi bir

muhalif görüş ortaya çıkmasını engellemiştir. Ploreterler gözlenmesi gerek

duyulmayan bir sınıf olarak görülmektedir çünkü düşünme yetilerinin herhangi bir

muhalif eylem yapacak kadar gelişmiş olmadıkları kabul edilir. Ana karakterimiz

Winston ileride Parti rejimini yıkacak bir güç varsa bunun %85 oranında halkın bir

sınıfı olan Proleterler olduğunu düşünür. Ayrıca Parti kendi içerisinde iktidar

anlayışını kişilere yıkmaktansa bir kavram üzerine oturtmayı uygun görmüştür.

Eğer iktidar kişide değil kavramda olursa o kavramın içinde bulunan kişi iktidar

sahibidir ve sürekli iktidardadır. O sebeple Büyük Birader yüzyıllar boyunca

yaşayan bir kişiliktir ve toplumun mevcut tarihleriyle ilgili bir bilgisi olmadığı için

Büyük Birader’in o an gerçekten yaşayan bir kişi olduğunu kabullenmiş olur. Ve

herhangi bir burjuva sınıfının ortaya çıkmasını engelledikleri için iktidarın mutlak

sahibi Parti Rejimi’dir.

3. Bölüm: Kitabın Anlatım Özellikleri

Kitabın anlatım özelliklerine geldiğimiz zaman yazar George Orwell’ın

gayet akıcı ve etkileyici bir eser yazdığını görmüş oluyoruz. Verdiği iç

çözümlemeler, yaptığı betimlemeler gayet yerinde ve ilgi çekici. Karakterler

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!