1984 Kitap İncelemesi - Muhammed Emin Kul
1984 kitap incelemesi 1984 kitap incelemesi
benzerdi: Yönetenler-Burjuvalar-Yönetilen halk şeklinde. Burjuvalar sürekliyönetenleri eleştirip yönetilen kesimden destek alarak ve vaatler vererek yönetenkısma geçer. Ama ilerleyen süreçlerde her kim başa gelirse gelsin yönetilen kesimasla istedikleri yaşam koşullarına ulaşamaz ve yönetenler sürekli iktidarda kalamaz.Bunu engellemek için Orta Çağ’da kilise dogmatizm akımını kullandı amailerleyen süreçlerde bu sistem başarısız oldu ve teknolojinin ilerlemesiyle ütopyakavramı ve buna ulaşmaya çalışan iktidarlar popülerleşti. 20. Yüzyılda teknolojininzararlarının çevreye verdiği olumsuz etkiler sonucunda distopya kavramıpopülerleşti ve teknolojinin zararlı kısımları ön plana çıkartıldı. Bu kavramlarsonucunda yönetim anlayışları tekrar değişti. İç Parti’nin ve Büyük Birader’inhalka yapmaya çalıştığı şey dogmatizme çok benzer bir şekilde gelişmiş. Amabüyük bir farkı var. Kilise yönetimi kendi fikirlerine karşı çıkan kişileri halkınönünde cezalandırarak halka bu fikirlerin varlığını keşfettirdiğinden dolayı uzunvadede bu fikirler sürekli yayıldığı için sistem başarılı olamadı. Kendileriningetirdiği çözüm bu kişileri hiç var etmemiş olmak. Bunu da geçmişi ve kişilerideğiştirerek yaptıkları için halk bu fikirlerin varlığını öğrenememiş oldu. Ayrıcahalkın düşünme yetisini de kısıtlamak isteyen Parti oluşumu bunu engellemek içinne aç ne de tok tutacak şekilde erzak dağıtımı, kelimeleri sadece tek bir anlamdabirleştiren ve her yeni basımında daha az kelime olacak şekilde çıkan YenisöylemSözlüğünü hazırlattı. Yenisöylem sözlüğü kısaca zıt anlamlı ve eş anlamlıkelimeleri içinde bulundurmayan bir dil. Yani siyah kelimesi sözlükte varsa bunuzıttı olan beyaz ve eş anlamlısı olan kara kelimesi sözlükte bulunmamaktadır. Bubize aslında “Dilimin sınırları düşünce dünyamın sınırlarıdır” cümlesini haklıçıkartacak bir eylemdir. Ayrıca Parti yönetimi düşünce polisleri ve tele-ekranlar ilehalkı (proleterlerin büyük kısmı dışında) sürekli gözlem altında tutarak herhangi birmuhalif görüş ortaya çıkmasını engellemiştir. Ploreterler gözlenmesi gerekduyulmayan bir sınıf olarak görülmektedir çünkü düşünme yetilerinin herhangi birmuhalif eylem yapacak kadar gelişmiş olmadıkları kabul edilir. Ana karakterimizWinston ileride Parti rejimini yıkacak bir güç varsa bunun %85 oranında halkın birsınıfı olan Proleterler olduğunu düşünür. Ayrıca Parti kendi içerisinde iktidaranlayışını kişilere yıkmaktansa bir kavram üzerine oturtmayı uygun görmüştür.Eğer iktidar kişide değil kavramda olursa o kavramın içinde bulunan kişi iktidarsahibidir ve sürekli iktidardadır. O sebeple Büyük Birader yüzyıllar boyuncayaşayan bir kişiliktir ve toplumun mevcut tarihleriyle ilgili bir bilgisi olmadığı içinBüyük Birader’in o an gerçekten yaşayan bir kişi olduğunu kabullenmiş olur. Veherhangi bir burjuva sınıfının ortaya çıkmasını engelledikleri için iktidarın mutlaksahibi Parti Rejimi’dir.3. Bölüm: Kitabın Anlatım ÖzellikleriKitabın anlatım özelliklerine geldiğimiz zaman yazar George Orwell’ıngayet akıcı ve etkileyici bir eser yazdığını görmüş oluyoruz. Verdiği iççözümlemeler, yaptığı betimlemeler gayet yerinde ve ilgi çekici. Karakterler
arasında geçen konuşmalar ve kitabın anlatmak istediği hikaye oldukça başarılı. Sizkitabı okuduğunuz zaman okumuş değil bir nevi yaşamış oluyorsunuz. Kitapboyunca Winston Smith yani son insan sizsiniz. Hikayesini anlatış biçimiokuyucuya bu imkanı sağlıyor. Ayrıca kitap içerisinde geçen Yenisöylem Sözlüğüve en sonda bu sözlüğün mantığı ile kelimelerin nasıl oluşturulduğunun anlatılmasıbu kitabın evrenini daha inanılır daha akla uygun hale getirdiği için akılda kalıcılığıyüksek benim tabirim ile “Klasik” eser seviyesinde bir iş ortaya koyuyor.4. Bölüm: Genel DeğerlendirmeEn son genel bir değerlendirme yapıp dediklerimi toparlayacak olursak. 1984anlattığı hikaye ve anlatış biçimiyle “Klasik Eser” seviyesine ulaşmış bir yapıttır.Winston Smith karakteri, anlattığı distopyanın gerçekten yaşadığını hissettirmesi,belirli bölümlerde yaptığı ters köşeleri, kitap içerisinde tam açıklanmayan,okuyucunun hayal gücüne bırakılmış ana olay örgüsüne etkisi olmayan ince amagüzel soruları ile herkesin hayatını farklı 2-3 döneminde okunması gerekli bir kitapolduğunu düşünüyorum. Yukarıda fazla detay bilgi olmasın diye vermediğimkarakterler gerçekten başarıyla işlenmiş ve birkaç defa vurgulamak amacıylasöylediğim “kitabın içinde yaşamak” kavramına en çok yakışan kitaplardan biri.Kitabı okuduktan sonra incelememin başındaki soruyu bir daha düşünün: Siz neyapardınız? İncelememi okuduğunuz için teşekkürler.Yazan: Muhammed Emin Kul
benzerdi: Yönetenler-Burjuvalar-Yönetilen halk şeklinde. Burjuvalar sürekli
yönetenleri eleştirip yönetilen kesimden destek alarak ve vaatler vererek yöneten
kısma geçer. Ama ilerleyen süreçlerde her kim başa gelirse gelsin yönetilen kesim
asla istedikleri yaşam koşullarına ulaşamaz ve yönetenler sürekli iktidarda kalamaz.
Bunu engellemek için Orta Çağ’da kilise dogmatizm akımını kullandı ama
ilerleyen süreçlerde bu sistem başarısız oldu ve teknolojinin ilerlemesiyle ütopya
kavramı ve buna ulaşmaya çalışan iktidarlar popülerleşti. 20. Yüzyılda teknolojinin
zararlarının çevreye verdiği olumsuz etkiler sonucunda distopya kavramı
popülerleşti ve teknolojinin zararlı kısımları ön plana çıkartıldı. Bu kavramlar
sonucunda yönetim anlayışları tekrar değişti. İç Parti’nin ve Büyük Birader’in
halka yapmaya çalıştığı şey dogmatizme çok benzer bir şekilde gelişmiş. Ama
büyük bir farkı var. Kilise yönetimi kendi fikirlerine karşı çıkan kişileri halkın
önünde cezalandırarak halka bu fikirlerin varlığını keşfettirdiğinden dolayı uzun
vadede bu fikirler sürekli yayıldığı için sistem başarılı olamadı. Kendilerinin
getirdiği çözüm bu kişileri hiç var etmemiş olmak. Bunu da geçmişi ve kişileri
değiştirerek yaptıkları için halk bu fikirlerin varlığını öğrenememiş oldu. Ayrıca
halkın düşünme yetisini de kısıtlamak isteyen Parti oluşumu bunu engellemek için
ne aç ne de tok tutacak şekilde erzak dağıtımı, kelimeleri sadece tek bir anlamda
birleştiren ve her yeni basımında daha az kelime olacak şekilde çıkan Yenisöylem
Sözlüğünü hazırlattı. Yenisöylem sözlüğü kısaca zıt anlamlı ve eş anlamlı
kelimeleri içinde bulundurmayan bir dil. Yani siyah kelimesi sözlükte varsa bunu
zıttı olan beyaz ve eş anlamlısı olan kara kelimesi sözlükte bulunmamaktadır. Bu
bize aslında “Dilimin sınırları düşünce dünyamın sınırlarıdır” cümlesini haklı
çıkartacak bir eylemdir. Ayrıca Parti yönetimi düşünce polisleri ve tele-ekranlar ile
halkı (proleterlerin büyük kısmı dışında) sürekli gözlem altında tutarak herhangi bir
muhalif görüş ortaya çıkmasını engellemiştir. Ploreterler gözlenmesi gerek
duyulmayan bir sınıf olarak görülmektedir çünkü düşünme yetilerinin herhangi bir
muhalif eylem yapacak kadar gelişmiş olmadıkları kabul edilir. Ana karakterimiz
Winston ileride Parti rejimini yıkacak bir güç varsa bunun %85 oranında halkın bir
sınıfı olan Proleterler olduğunu düşünür. Ayrıca Parti kendi içerisinde iktidar
anlayışını kişilere yıkmaktansa bir kavram üzerine oturtmayı uygun görmüştür.
Eğer iktidar kişide değil kavramda olursa o kavramın içinde bulunan kişi iktidar
sahibidir ve sürekli iktidardadır. O sebeple Büyük Birader yüzyıllar boyunca
yaşayan bir kişiliktir ve toplumun mevcut tarihleriyle ilgili bir bilgisi olmadığı için
Büyük Birader’in o an gerçekten yaşayan bir kişi olduğunu kabullenmiş olur. Ve
herhangi bir burjuva sınıfının ortaya çıkmasını engelledikleri için iktidarın mutlak
sahibi Parti Rejimi’dir.
3. Bölüm: Kitabın Anlatım Özellikleri
Kitabın anlatım özelliklerine geldiğimiz zaman yazar George Orwell’ın
gayet akıcı ve etkileyici bir eser yazdığını görmüş oluyoruz. Verdiği iç
çözümlemeler, yaptığı betimlemeler gayet yerinde ve ilgi çekici. Karakterler