27.12.2012 Views

Belarus Müslümanları - Diyanet İşleri Başkanlığı

Belarus Müslümanları - Diyanet İşleri Başkanlığı

Belarus Müslümanları - Diyanet İşleri Başkanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

36<br />

Diller arası alışveriş ve etkileşimde,<br />

bazı deyim ve atasözlerindeki<br />

benzerlikte dinî anlamda<br />

insanlık ailesinin aynı ortak<br />

atadan gelmelerinin, yadsınamaz<br />

bir rolü vardır kanaatindeyiz.<br />

Bununla ilintili olarak zaman<br />

zaman farklı çevrelerce, genelde<br />

Batı özelde Hıristiyanlık kültürünün<br />

eski Yunan, Grek, Roma ve<br />

Yahudilik ile şekillendiği, İslam’ın<br />

bu anlamda hiçbir katkısının<br />

bulunmadığı vurgulanmaktadır.<br />

Ancak böyle bir iddia hem tarihsel<br />

hem de bilimsel verilere<br />

çok uygun bir yaklaşım değildir.<br />

Nitekim iki Almanya’nın birleşme<br />

günü 3 Ekim 2010 tarihinde<br />

Bremen Dom Kilisesinde bir<br />

konuşma yapan Alman Cumhurbaşkanı<br />

Bay Wullf, bu gerçeğe<br />

temas etme gereği duymuş ve<br />

şunları söylemiştir: “Hıristiyanlık<br />

ve Yahudilik Almanya’ya aittir.<br />

Artık İslamiyet de Almanya’nın<br />

bir parçasıdır.” (http://www.spiegel.de/<br />

politik/deutschland/0,1518,721259,00.html,<br />

4.10.2010) Zira nasıl ki İslam, ken-<br />

Haziran 2011 - 146<br />

dinden önce gelen her iki semavi<br />

din tarafından kültür ve diline<br />

bazı eklemelerde bulunmuş ise,<br />

Hıristiyanlık ve Batı âlemi de<br />

çeşitli vesilelerle Müslümanlarla<br />

yüzleşmeleri ve karşılaşmaları<br />

esnasında kendi ilim ve kültür<br />

dünyalarına bazı kazanımlar katmışlardır.<br />

Zaten matematik, tıp,<br />

hendese, coğrafya, astronomi,<br />

vb. pek çok kavramlara bakıldığında<br />

bunun doğru olduğu<br />

kendiliğinden anlaşılacaktır. Keza<br />

eski Yunan eserlerinin Müslüman<br />

âlimlerce tercümesi, üstelik buna<br />

devrin ilim ve siyaset adamlarının<br />

öncülük etmesi, medreseler<br />

açması İslam açısından yadsınamaz<br />

bir gerçektir. Hıristiyanların<br />

da Müslümanlarla Endülüs,<br />

Sicilya, Kudüs, İstanbul tecrübeleri<br />

ve karşılaşmaları onların<br />

dil ve kültürlerine ister istemez<br />

bazı müktesebat getirmiştir.<br />

İşin doğrusu da budur. Çünkü<br />

kendisini başka dil ve kültürlere<br />

tamamen kapatan, bu anlamda<br />

daha tutucu bir yol izleyen hiçbir<br />

felsefi ekol ve kültür uzun süre<br />

dinamizmini ve varlığını muhafaza<br />

edemez.<br />

Bütün bu bilgilerden sonra genelden<br />

daha özele gelirsek, bizler<br />

şu an her ne kadar Almanya<br />

ile olan ilişkilerimiz çok daha eskilere<br />

dayansa bile, aktif anlamda<br />

göçün 50. yılını yaşıyoruz. Biz<br />

de göçün 50. yılında diller arası<br />

iletişime kısaca bakmak istedik.<br />

Bu sebeple, Lexion der Fremdwörter<br />

(Wissen-kompakt/Köln)<br />

adlı Almanca sözlük kitabını<br />

tarayarak, Almanca’nın Arapça,<br />

Farsça ve Türkçe’den aldığı kelimelere<br />

baktık. Tekrarları çıktığı<br />

takdirde Almanca, Arapça’dan<br />

108; Farsça ve Türkçe’den ise 25<br />

kelimeyi kendi dağarcığına katmış<br />

gözükmektedir. Yani Almanca<br />

Türkçe’den 25 kelime alırken,<br />

buna karşın Türkçe Almanca’dan<br />

TDK Sözlük verilerine göre 85,<br />

diğer bazı sözlüklerin verilerine<br />

göre 126 kelimeyi bünyesine<br />

katmıştır. (Bkz. Ayfer Aktaş, Türk Dili,<br />

TDK, 6/2007, s.522-528) Şimdi bu ke-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!