Belarus Müslümanları - Diyanet İşleri Başkanlığı

24
olduğu ilmen sabittir. Toprağa,
suya, havaya, insan, hayvan ve
bitki sağlığına büyük zararlar
verdiği bilim adamlarınca tesbit
edilmiştir.
Süresi dolan pillerin derimize,
dilimize dokunması halinde
pildeki bazı kimyasal maddeler
vücudumuza geçmektedir. Çünkü
pillerde civa vardır. Civa merkezi
sinir sistemini etkiliyor, böbrek,
karaciğer ve beyin dokularını
bozuyor, kanser yapıyor, sakat
çocuk doğumlarına sebep oluyor.
Gene pillerde bulunan kadmiyum
bileşikleri kolayca suya karışarak
insan sağlığını tehdit ediyor,
prostat kanseri, kansızlık ve
böbrek hastalıklarını oluşturuyor.
Kurşun ise, solunum ve içme suyu
ile vücuda giriyor, mide ağrısı,
işitme bozukluğu, böbrek ve beyin
iltihapları, kısırlık, dişlerin erken
dökülmesi… gibi hastalıklara sebep
oluyor. Bu konu ile ilgili tehlikeleri
Cheryl Tanrıverdi andığımız
makalesinde çok güzel özetliyor:
“…Pilleri sonuçlarını düşünmeden
atıverdiğimizde, ağır metaller
besinlerde ve balıklarda birikebilir,
içme suyuna ve soluduğumuz
havaya karışabilir. Bu metallere
uzun süre maruz kalmak beyin,
akciğer ve böbreklerde rahatsızlığa
sebep olabiliyor. Ağır metaller
Haziran 2011 - 146
kansere ve sinir hastalıklarına da
neden olabilir. Kurşunun etkisinde
kalmaksa erken doğumla, yavaş
gelişimle ve küçük çocuklarda zekâ
geriliğiyle sonuçlanabiliyor…”
Yapılan araştırmalar sonucunda
bir küçük kalem pilin dört
metrekare toprağı kirlettiği, sekiz
yüz bin litre buyu içilmez hale
getirdiği saptanmıştır. Hayatımızı
kolaylaştıran bu pilleri rastgele
yerlere değil de belediyelerin
sokak aralarına yerleştirdiği
“atık pil kutuları”na atmamız,
böyle kutular yoksa belediyeleri
uyarmamız yerinde olur.
Tıbbi atıkların da ulu orta yerlere
atılması salgın hastalıklara sebep
olduğu bilinmektedir. Ancak,
tıbbi atıklar konusunda diğer
atıklara göre daha duyarlı ve
ciddi davranıldığı görülmektedir.
(Bak: Reşat Kök, “Sağlık Kuruluşlarında Atık
Yönetimi”, Türk Sağlık Sen Dergisi, Temmuz-
Eylül. 2008, sayı: 18,33-35)
Yüce Allah, çevre dediğimiz
dünyamızı bizim kullanmamız
için yaratmış yararlanmamıza
sunmuştur. Hacc suresinin 65.
ayetinde bu konuda şu açıklama
vardır:
“Allah’ın yeryüzündeki her şeyi….
hizmetinize verdiğini görmüyor
musun?”
Gene Kur’an, yeryüzünde
ne varsa hepsinin bizler için
yaratıldığını açıklar. (Bakara, 29)
Şura suresinin 36. ayetinde
ise: “Size verilen şeyler dünya
hayatının geçimliğidir” buyruğu
vardır. Yüce Allah göğü, yeri ve
ikisi arasındakileri oyun olsun
diye yaratmamış (Bak: Enbiya, 48)
insanların, hayvanların ve bitkilerin
hayatlarını sürdürmeleri için (Bak:
Furkan, 48) yaratmıştır. Su, toprak
ve hava hayat kaynaklarıdır. Yüce
Allah: “Allah bütün canlıları sudan
yarattı.” (Nur, 44) buyurur. Secde
suresinde (27. ayet) çorak toprakların
sulandığı, hayvanların ve insanların
yetişen ekinlerden yiyerek
yaşamlarını sürdürdükleri anlatılır.
Gene Kur’an’da gök, yer ve ikisi
arasındaki çevrenin bizim mutlu
ve sağlıklı yaşamamız için temiz
olarak yaratıldığı şöyle anlatılır:
“Yeryüzünü de yaydık, üzerine
sabit dağlar yerleştirdik. Orada
her türden güzel çiftler yetiştirdik.
Bütün bunlar içtenlikle Allah’a
yönelen her kulun gönül gözünü
açmak ve ona öğüt ve ibret
vermek içindir. Gökten de bereketli
bir su indirip onunla kullar için
rızık olarak bahçeler ve biçilecek
ekinler, birbirine girmiş kat kat
tomurcukları olan yüksek hurma
ağaçları bitirdik ve böylece onunla
ölü bir beldeye hayat verdik.” (Kaf,
7-11)
Tabiatın, çevrenin kirlenmesini
sağlığımız, gelecek kuşakların
hayatları, tabiat dengelerinin
korunması için engellemeliyiz.
Dinimiz de kirlenmeye izin
vermez. Bedenimizin, ruhumuzun,
çevremizin temiz tutulmasını
emreder. Hayatımızı kolaylaştıran
bir düğme kadar da olsa,
küçük bir kalem pil de olsa
toprağa, suya, sağlığımıza, hatta
geleceğimize büyük zararlar
verdiğini unutmayalım. Tabiatı,
kendimizi, gelecek kuşakları
koruma konusunda duyarlı olalım.
Belediyeleri de bu konuda uyaralım.