27.12.2012 Views

Belarus Müslümanları - Diyanet İşleri Başkanlığı

Belarus Müslümanları - Diyanet İşleri Başkanlığı

Belarus Müslümanları - Diyanet İşleri Başkanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

16<br />

Son anlarında dahi ümmetini düşünmekten ve tebliğ vazifesini ifa etmekten<br />

vazgeçmiyordu. Vefatından önce kölelere iyi davranılması, yedirilip içirilmeleri ve<br />

ümmetinin namaza müdavim olmaları tavsiyesinde bulundu. Bunun ardından hafi f<br />

bir sesle “Lâ ilâhe illallah, ruh teslimi ne zor şeymiş.” dedi.<br />

bugün de uyması gereken şayan-ı<br />

dikkat tavsiyeleri burada zikredilmelidir.<br />

Ordu sefer için hazırlanırken<br />

Rasûlüllah (s.a.s.)’ın rahatsızlığı da<br />

gittikçe artmaya başladı. Baş ağrısı<br />

ve şiddetli ateşi vardı. Ateşi o kadar<br />

şiddetliydi ki, kendisini ziyaret<br />

eden Ebû Saîd el-Hudrî üzerindeki<br />

örtüye elini koyduğunda bu harareti<br />

hissettiğini ifade etmiştir. (M.<br />

Âsım Köksal, İslâm Tarihi: Hz. Muhammed<br />

(a.s.) ve İslâmiyet, Medine Devri, I-XI, İstanbul<br />

1987, XI, 25, 26) Ancak ateş nöbetleri<br />

geçirdiği halde <strong>Müslümanları</strong>n<br />

selametini düşünerek orduyla ilgilenmeye<br />

gayret ediyor, bir yandan<br />

da hanımları arasında adaleti gözeterek<br />

yanlarında sırayla kalmaya<br />

özen gösteriyordu. Hastalığı iyice<br />

şiddetlenip yürümekte dahi zorlanmaya<br />

başlayınca hanımlarından<br />

müsaade alarak Hz. Âişe’nin yanın-<br />

Haziran 2011 - 146<br />

da kalmaya başladı. Diğer hanımlarından<br />

Hz. Âişe’nin yanında kalmak<br />

için müsaade isterken de her<br />

zamanki nezaketi ve edebiyle bunu<br />

açıkça söylemedi. Onun terbiyesinde<br />

yetişmiş olan hanımları durumu<br />

anlayarak kendisine istediği yerde<br />

kalmasına rıza gösterdiklerini ifade<br />

ettiler. Hastalığı ilerleyen ve bitkinlikten<br />

dolayı yürümekte zorlanan<br />

Peygamberimiz, Hz. Ali ve Hz.<br />

Abbas’ın yardımıyla Hz. Âişe’nin<br />

odasına gitti. (Mevlânâ Şiblî Numânî, Son<br />

Peygamber Hz. Muhammed (çev. Yusuf Karaca),<br />

I-II, İz Yay., İstanbul 2008, II, 493)<br />

Peygamberimiz (s.a.s.), Rabbine<br />

kavuşacağı zamanın yaklaştığını<br />

hissediyordu. Nitekim hastalığı sırasında<br />

yaptığı bir konuşmada “Bir<br />

kul ki, Allah onu dünya ve kendine<br />

kavuşmak arasında muhayyer<br />

kıldı, o da Allah’a kavuşmayı tercih<br />

etti.” buyurmuşlardı. Hz. Ebû<br />

Bekir bu konuşmanın manasını<br />

ve muhayyer kılınan kulun da Hz.<br />

Peygamber (s.a.s.) olduğunu anlamış,<br />

“Nefi slerimiz, mallarımız ve<br />

çocuklarımızla sana feda olalım.”<br />

diyerek ağlamaya başlamıştı. Peygamberimiz<br />

(s.a.s.) onu teskin ve<br />

teselli ederek kendisine olan yakınlığına<br />

işaret etmiş, Hz. Ebû Bekir’in<br />

kapısı hariç Mescid-i Nebevî’nin<br />

avlusuna açılan bütün kapıların<br />

kapatılmasını emretmişti. (İbn Sa’d,<br />

Tabakât, II, 227; Sarıçam, Hz. Muhammed,<br />

s. 395) Rasûlüllah (s.a.s.) bundan<br />

sonra yürüyebildiği zamanlarda<br />

Mescid-i Nebevî’ye giderek namaz<br />

kıldırmaya devam etti. Ancak vefatından<br />

birkaç gün önce kıldırdığı<br />

akşam namazının ardından yatsı<br />

namazına kadar geçen sürede<br />

birçok baygınlık geçirdi ve yerine<br />

imamlık yapmak üzere Hz. Ebû<br />

Bekir’i görevlendirdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!