Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
VOYANT<br />
YIL: 3 SAYI: 8<br />
<strong>Ocak</strong><strong>2023</strong><br />
Yorgun ve<br />
mutsuz<br />
yüz ifadesi<br />
nasıl<br />
giderilir?<br />
Yeni<br />
fenomen:<br />
Venome<br />
Fenomen<br />
Dolgu<br />
<strong>2023</strong>’ün trendi<br />
İnce ve<br />
yağsız yüzler<br />
Yeni yılı<br />
daha<br />
genç<br />
karşılayın!<br />
Alloblast<br />
ile doğal<br />
gençleşme<br />
www.voyantdergi.com
URISANOLve<br />
URISANOL<br />
ile<br />
EditörV<br />
Oyunu Boz!<br />
selaris.saglik<br />
Sadece 5 Günde Akut İdrar Yolu Şikayetlerini Önlemeye Yardımcı<br />
Türkiye’de ilk Akut İdrar Yolu Şikayetleri için önerilebilen<br />
takviye edici gıda<br />
İdrar yolu enfeksiyonu görülme sıklığının 3 ayda 73.3% 6 ay kullanımda<br />
93% oranında azalmasına yardımcı olur.1<br />
selaris.saglik<br />
¹ Ledda A. et al. Eur Rev Med Pharmacol Sci. 2015;19(1):77-80. ² Data on file Pierre Fabre France ( Fonderephar. 2012. Evaluation de l’activité de capsules de GAE vis-à-vis de souches Escherichia coli uropathogènes)<br />
VOYANT<br />
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Head1034 Ltd. Şti. adına<br />
Emir Tamer<br />
Danışma Kurulu<br />
Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Banu Özge Öztürk<br />
(Dermatolog)<br />
Dr. Deniz Koral<br />
(Dermatolog)<br />
Prof. Dr. Murat Türegün<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Seran Göçer<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Dr. Yasemin Savaş<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Vedat Günyol Cd.<br />
Defne Sk. No: 1<br />
Flora Rezidans Kat: 1 D. 109<br />
Ataşehir 34750 İstanbul<br />
T +90 216 255 5336<br />
Reklam ve iletişim<br />
info@head1034.com.tr<br />
Yapım<br />
Narrator Ajans<br />
Yayın Yönetmeni<br />
Dilek Girgin<br />
dilek@narratorajans.com<br />
Görsel Yönetmen<br />
Engin Perol<br />
Editör<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
İpek Itır Can<br />
Melek Yazıcı<br />
Güner Sk.<br />
No: 26/3 Üsküdar-İstanbul<br />
T +90 216 340 0307<br />
www.narratorajans.com<br />
Baskı<br />
Erk Ofset<br />
Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />
A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />
Zeytinburnu-İstanbul<br />
T +90 532 227 9764<br />
Baskı Yeri ve Tarihi<br />
İstanbul, <strong>Ocak</strong> <strong>2023</strong><br />
Yerel süreli yayındır.<br />
Üç ayda bir yayınlanır.<br />
8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />
Ücretsizdir.<br />
Bir bakışın derinliğini,<br />
bir dudak büküşün<br />
zarafetini, bir saç savuruşun<br />
çekiciliğini ya da uyumsuzlukların<br />
uyumunu güzellik kavramından<br />
koparıp alamayız. O nedenle<br />
güncel medikal teknolojilerin her<br />
türlü tatlılığından yararlanırken<br />
özümüzü korumak, bunu<br />
korurken daha estetik hale<br />
getirmek lazım.<br />
Güzellik bir bütün!<br />
Sevgili <strong>Voyant</strong> okurları,<br />
Öncelikle yepyeni yılımız <strong>2023</strong>’te,<br />
yaşamakta olduğumuz ve her birimizi<br />
derinden etkileyen konuların çözüme<br />
ulaşmasını, bedenimizdeki pek çok<br />
sorunun önemli kaynaklarından biri olan<br />
stresimizin azalmasını, umudumuzun ve<br />
hayallerimizin hep var olmasını diliyorum.<br />
Medikal estetik dergimiz <strong>Voyant</strong>,<br />
yayın hayatına <strong>Ocak</strong> 2021’de başlamıştı.<br />
<strong>Ocak</strong> <strong>2023</strong> sayımızla birlikte üçüncü<br />
yılımıza “merhaba” demenin mutluluğunu<br />
yaşıyoruz. Süreç içinde sizlerle en<br />
yeni, en vazgeçilmez medikal estetik<br />
uygulamalarını, bunların uygulanması<br />
sırasında dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştık. Bunu yaparken iki<br />
önceliğimiz vardı: Birincisi sadece hekimlerimizi konuk almak, ikincisi ise<br />
diğer içeriklerimizle ilgili uzman hekimlerimize başvurmak. Çünkü medikal<br />
estetik uygulamaları dahil her türlü tıbbı uygulama, uzmanlık gerektirir.<br />
Çalışmalarımızı ve içeriklerimizi hazırlamayı bu bakış açısıyla sürdürüyoruz.<br />
Güzellik tabii ki önemli ama kimine göre göreceli kimi içinse matematiksel<br />
güzellik, altın oran daha değerli. Ama sonuçta bir bütün güzellik, içinde<br />
pek çok unsuru barındırıyor. “Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz<br />
olanlardan en güzel uyum doğar” diyor mesela filozof Heraklitos. Aristotoles’e<br />
göre güzellik bir uyum, orantı, ölçüdür ve aynı zamanda “Güzel, salt güzelin<br />
kendisi için arzulanabilir olandır.” Platon ise güzelliğin idea olduğunu, bir<br />
varlığın bu ideadan pay aldığı ölçüde güzel olduğunu ileri sürüyor.<br />
Bunları günümüzün güzellik kavramına entegre ettiğimizde antik<br />
Yunan filozoflarının sundukları bakış açısından çok uzağa düşmüyoruz<br />
sanki. Bir bakışın derinliğini, bir dudak büküşün zarafetini, bir saç<br />
savuruşun çekiciliğini ya da uyumsuzlukların uyumunu da güzellik<br />
kavramından koparıp alamıyoruz. O nedenle güncel medikal<br />
teknolojilerin her türlü tatlılığından yararlanırken özümüzü<br />
korumak, bunu korurken daha estetik hale getirmek lazım.<br />
Güzelliklerde buluşmak dileğiyle,<br />
Dilek Girgin<br />
OCAK <strong>2023</strong><br />
3
VİÇİNDEKİLER<br />
<strong>Ocak</strong><strong>2023</strong><br />
22 RÖPORTAJ<br />
“Mezoterapi<br />
olmazsa olmazım”<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Songül Özcan,<br />
“Düzenli yapılan mezoterapinin ilerleyen<br />
yaşlarda görülen yağ yastıklarının kaybına<br />
bağlı sarkmalarda, ayrıca dolgu, ip askı<br />
ya da cildi hasar vererek iyileştiren enerji<br />
bazlı uygulamalarda antiaging’i çok ileriye<br />
taşıdığını görüyorum” diyor.<br />
38 ZOOM<br />
“Hastalarımızın daha<br />
mutlu hissetmesi için<br />
çalışıyoruz”<br />
Bir yandan hekimlerin eli ayağı, öte yandan<br />
hastaların kılavuzu ve dert ortağı olan<br />
hasta danışmanlarını <strong>Voyant</strong>’ta konuk<br />
etmeyi sürdürüyoruz. Bu sayımızın gizli<br />
kahramanı ise Hülya Demircan.<br />
40 MAKALE<br />
Yorgun ve<br />
mutsuz yüz<br />
ifadesinin<br />
gelişim<br />
nedenleri<br />
ve tedavi<br />
yöntemleri<br />
Yaşlanmayla beraber<br />
yüzümüzde yapısal ve<br />
anatomik olarak ciddi<br />
değişimler gerçekleşir.<br />
İşte bu değişimleri ve<br />
tedavi yöntemlerini<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
Dr. Okan Aslanol’dan<br />
öğreniyoruz.<br />
46 İPUCU<br />
Kolajen ye genç kal!<br />
Kolajen demek, cildin daha elastik, daha<br />
dayanıklı, daha canlı görünmesi, yani<br />
gençlik demek. Genel sağlığımız üzerinde<br />
de olumlu etkileri olan kolajenin bulunduğu<br />
gıdaları tüketelim, genç ve sağlıklı kalalım.<br />
48 SEYAHAT<br />
Dağ evlerinde kış rüyası<br />
Yeni yılı karşılamak veya kış aylarında<br />
sessizliğin sesini dinlemek isteyenler için<br />
yurt içi ve yurt dışından seçtiğimiz dağ<br />
evlerini ziyaret etmeye hazır mısınız?<br />
6 İLK BAKIŞ<br />
Yeni ürünler<br />
Yeni yılda cildinizi Clinique Moisture Surge<br />
ailesiyle şımartın. Biyoteknolojik yağ<br />
mucizesi: OlgaCola Milano Glow Booster<br />
Oil. Avon Anew serileriyle cilt bakımında<br />
devrim yaratın. Darphin Absolute Renewal<br />
Balm Cream ile cildinize iyi bakın. Sebamed<br />
Pro! ile profesyonel bakım. Yaşlanma<br />
karşıtı profesyonel bakım için Neostrata<br />
Skin Active. Gvyna ile yeni yıla temiz bir<br />
başlangıç. Phytokératine ile saçlarınıza<br />
onarıcı bakım. Skinceuticals antioksidan<br />
serumları, çevresel yaşlanmaya karşı<br />
geliştirildi.<br />
12 TREND<br />
Yeni yıl yeni fenomen:<br />
Venome Fenomen Dolgu<br />
Türkiye’de kısa bir süre önce arz-ı endam<br />
eden Venome Fenomen Dolgu, bilinen<br />
kalıpları yıkmaya da dolguya yepyeni bakış<br />
açıları getirmeye de hazır.<br />
14 KAPAK RÖPORTAJI<br />
“<strong>2023</strong>’ün trendi ince ve<br />
yağsız yüzler”<br />
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi<br />
Uzmanı Dr. Bora Özel ile “<strong>2023</strong>’ün trendi<br />
ince ve yağsız yüzler, kemik hatlarını<br />
belirgin hale getirecek uygulamalardır”<br />
şeklinde özetlediği yeni yıl trendlerini<br />
konuşmaktan mutluluk duyduk.<br />
18 GÜNDEM<br />
Yeni yılı<br />
daha genç karşılayın<br />
Türk kadınlarının “kendilerinin en iyi haline”<br />
ulaşma arzusu son derece yüksek. Bu<br />
arzuda yüz bölgesinin doğal olarak büyük<br />
önemi var. Biz de yeni yıla yenilenerek<br />
girebilmeniz için etkili yüz gençleştirme<br />
yöntemlerini bir araya getirdik.<br />
30 RÖPORTAJ<br />
“Dudağı ilhamla yaparım”<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Yavuz Tunç,<br />
“Dudak yaparken yüzün anatomik yapısına,<br />
kişinin karakterine, gülüşüne, diş yapısına,<br />
gözlerindeki derinliğe bakarım ve bu<br />
baktıklarım o kişinin dudağı için bana ilham<br />
kaynağı olur” açıklamasında bulunuyor.<br />
34 RÖPORTAJ<br />
Alloblast ile<br />
doğal gençleşme<br />
Dermatoloji Uzmanı Dr. Seher Arı,<br />
yenidoğanların sünnet derisinden elde<br />
edilen kök hücrelerle yapılan bir tedavi olan<br />
alloblast’tan, ciltteki yaşlanma belirtilerinin<br />
ve cilt üzerindeki izlerin azaltılmasında<br />
yararlanıldığını belirtiyor.<br />
42 MAKALE<br />
Biorezonans terapisi ile<br />
nasıl kilo verilir?<br />
Biorezonans terapisi ile fazla kiloların<br />
asıl nedeni olan karbonhidratlı ve şekerli<br />
besinlere düşkünlüğünüzü tamamen<br />
ortadan kaldırmak mümkün. Detayları,<br />
Biorezonans Terapisi Uzmanı Op. Dr. Hasan<br />
İlkehan anlatıyor.<br />
44 PSİKOLOJİ<br />
Affetmek mi<br />
affetmemek mi?<br />
Kişisel Gelişim<br />
Uzmanı ve Biyolog<br />
Buket Elbeyoğlu,<br />
“Affetmek sizi<br />
özgürleştirecek,<br />
bulunduğunuz<br />
cehennemin<br />
ateşini<br />
söndürecek,<br />
hayata<br />
döndürecek,<br />
sonrasında ‘iyi ki’<br />
dedirtecek tek yol,<br />
tek seçenektir”<br />
diyor.<br />
52 KÜLTÜR SANAT<br />
Fenomen dizilere<br />
yakın bakış<br />
Dizi izlemeyi hep sevdik ama dijital<br />
platformlarla birlikte başlayan yeni dönem<br />
konuya bambaşka bir boyut kattı. Öyleyse<br />
sizi dijital platformlardaki yeni nesil keyfe<br />
ve bu keyfin son dönemdeki fenomenlerine<br />
davet edelim.<br />
56 TEKNOLOJİ<br />
Robotik cerrahi ve genetik<br />
testlerde son gelişmeler<br />
Robotik teknolojilerinin kullanımı her<br />
sektörde olduğu gibi medikal sektörde de<br />
artarken gerek cerrahlar gerekse hastalar<br />
için önemli konfor alanları yaratıyor.<br />
Genetik testlerin sağlığa yansımalarını ise<br />
“müthiş” diyerek özetlemek mümkün.<br />
4 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 5
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
YENİ YILDA CİLDİNİZİ<br />
CLINIQUE MOISTURE<br />
SURGE AİLESİYLE ŞIMARTIN<br />
Clinique, cildin nem dengesini koruyan ve kurumasına sebep olan dış<br />
etkenlere karşı cilt bariyerini güçlendiren, uzun saatler boyunca etkili<br />
nemlendirme sağlayan Moisture Surge Nemlendirici ailesini geliştirdi.<br />
Moisture Surge 96H<br />
Göz Kremi<br />
Su bazlı ultra hafif jel<br />
formülüyle 96 saat boyunca<br />
nemlendirme sağlayan ürün,<br />
hassas göz bölgesini anında<br />
dolgunlaştırırken içeriğindeki<br />
kapsüllenmiş lipid kürelerle<br />
ince ve kuru göz çevresinin<br />
yeniden yapılandırılmasına<br />
yardımcı oluyor. Antioksidanlar,<br />
C ve E vitaminleri de göz<br />
çevresinde koruyucu bir tabaka<br />
oluşturuyor. Suyu hapseden,<br />
iç içe geçmiş ve esnek<br />
polimerlerden oluşan Nem<br />
Tutucu Süper Matrix Teknolojisi<br />
ile nem kaybını önlüyor.<br />
Moisture Surge<br />
100H Nemlendirici<br />
Olumsuz koşullara maruz<br />
kalan cildin nem dengesini<br />
korumak ve cilt bariyerinin<br />
güçlenmesini sağlamak<br />
için geliştirilen ürün, 100<br />
saate kadar nemlendirme<br />
sağlıyor. Otomatik Yenileme<br />
Teknolojisi sayesinde<br />
kendini nemlendirmeye<br />
devam edebilmesi için<br />
cildin kendi su kaynağını<br />
oluşturmasına destek oluyor.<br />
Yağsız formülünün yanı sıra<br />
içeriğindeki hyalüronik asit ve<br />
aloe biofermenti ile çift etkili<br />
güçlü nemlendirme sağlıyor.<br />
AVON ANEW<br />
SERİLERİYLE<br />
CİLT BAKIMINDA<br />
DEVRİM YARATIN<br />
Avon Anew serileri, Avon’a özel ve patentli protinol teknolojisiyle<br />
geliştirildi. Protinol teknolojisi, iki çeşit kolajen üretimini artırarak<br />
bebek gibi bir cilde sahip olmayı kolaylaştırıyor.<br />
BİYOTEKNOLOJİK YAĞ MUCİZESİ:<br />
OLGACOLA MILANO<br />
GLOW BOOSTER OIL<br />
Türkiye’ye Lonjevite ile gelen İtalya’nın ünlü cilt<br />
bakım markası OlgaCola Milano’nun organik<br />
ve biyoteknolojik aktif bileşenler içeren yağı<br />
Glow Booster Oil, kısıtlı zamanda üst düzey<br />
etkinlik beklentisini karşılamak için tasarlandı.<br />
Farmakoloji ve dermatoloji sektöründe<br />
uzun yıllardır yöneticilik yapan tıbbi<br />
biyoteknolog Dr. Olga Cola’nın etkili ve<br />
yenilikçi tedaviler sunmak üzere geliştirdiği<br />
bu özel yağ; kırışıklıklar, selülitler, cilt<br />
lekeleri ve saçlar üzerinde son derece etkili.<br />
Omega 3, 6, 7 ve 9’un yanı sıra kuşburnu,<br />
avokado, soya fasulyesi, zeytinyağı dahil 11<br />
değerli bitkisel yağ aracılığıyla cildi ve saçı<br />
aydınlatıyor, nemlendiriyor, besliyor.<br />
Hamilelik ve zayıflama diyetlerinde cildin<br />
çatlaklardan korunmasına katkı sağlayan,<br />
aynı zamanda atopiye eğilimli ciltlerin<br />
kullanımına uygun olan Glow Booster<br />
Oil, hiçbir kimyasal madde kullanılmadan<br />
üretiliyor.<br />
Reversalist<br />
Daha canlı bir cilde merhaba demek için Anew Reversalist<br />
serisi ideal görünüyor. Göz çevresini sıkılaştıran Anew<br />
Lifting İkili Göz Çevresi Bakım Sistemi, cilde dolgun bir<br />
görünüm kazandırmaya yardımcı olan Anew Reversalist<br />
Gündüz Kremi SPF25 ve ince çizgilerin görünümünü<br />
azaltmaya yardımcı olan Anew Reversalist Gece Kremi ile<br />
yeni yılı yenilenmiş karşılayın.<br />
Ultimate<br />
Daha sıkı görünen ciltler için geliştirilen Anew Ultimate<br />
serisinde göz çevresine sıkı bir görünüm kazandıran<br />
Anew Lifting İkili Göz Çevresi Bakım Sistemi, cildi<br />
sıkılaştıran etkisiyle Anew Ultimate Gündüz Kremi SPF25,<br />
kırışıklıkların görünümünü azaltmaya yardımcı olan Anew<br />
Ultimate Gece Kremi bulunuyor.<br />
Renewal Power<br />
Protinol teknolojisinin en etkili ürünlerinden biri olan Anew<br />
Renewal Power Serum Tip1 ve Tip2, kolajen desteğiyle<br />
cildi güçlendiriyor. Avon Planet Spa masaj aletiyle de<br />
yüzünüze ve cildinize uygulama yaparak serumun gücünü<br />
artırabilirsiniz.<br />
Platinum<br />
Daha genç görünmenin sırrı bu seride olabilir. Cilde lifting<br />
etkisi veren Anew Platinum Gündüz Kremi SPF25, cilde<br />
sıkılık, nem ve elastikiyet kazandıran Anew Platinum Gece<br />
Kremi, göz çevresini sıkılaştıran Anew Lifting İkili Göz<br />
Çevresi Bakım Sistemi ile daha genç görünümlü bir cildin<br />
tadını çıkarın.<br />
6 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 7
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
DARPHIN ABSOLUTE RENEWAL BALM<br />
CREAM İLE CİLDİNİZE İYİ BAKIN<br />
Darphin’in yaşlanma<br />
karşıtı serisi Stimulskin<br />
Plus’ın yeni üyesi<br />
Absolute Renewal<br />
Balm Cream, cildin<br />
yapısal proteinlerini<br />
destekleyerek daha<br />
genç bir görünüm elde<br />
etmeye yardımcı oluyor.<br />
Hassas ciltlerde test edilerek<br />
tasarlanan Absolute Renewal Balm<br />
Cream, zengin yapısı ve nemlendirici<br />
içerikleriyle cildin sıkı ve aydınlık<br />
bir görünüm kazanmasını, yüz<br />
kontürünün belirginleşmesini, çizgi<br />
ve kırışıklıkların azalmasını sağlıyor.<br />
Her cilt tipi için yaşlanmaya karşı<br />
savaşı mümkün kılan ürün, cilt<br />
bariyerini güçlendirip şekillendirirken<br />
shea yağıyla cilde konfor sunuyor.<br />
SEBAMED PRO! İLE<br />
PROFESYONEL BAKIM<br />
Yeni yıla güzel ve bakımlı girmek isteyenler kendini yenilemeye cildinden<br />
başlıyor. Sebamed PRO! serisi, yenilikçi probiyotik bakım kompleksi<br />
ProRenew Complex CLR içeriğini aktif bileşenlerle buluşturuyor. Seri,<br />
pH 5.5 değeriyle cildin koruyucu doğal tabakasını desteklerken cildi<br />
besleyerek daha uzun süre genç görünüm sağlıyor.<br />
Sebamed PRO! Yoğun Bakım<br />
Serumu; içeriğindeki Thai<br />
zencefil bitkisinden elde edilen<br />
Alpinia Galanga sayesinde cilde<br />
yoğun nem desteği sağlarken<br />
kırışıklıkların görünümünü<br />
azaltıyor, cilde yenilenmiş ve<br />
pürüzsüz bir görünüm kazandıyor,<br />
cildi zararlı dış etkenlere karşı<br />
koruyor. Sebamed PRO! Yenileyici<br />
Krem ise deniz yosunundan elde<br />
edilen L-fukoz bakım kompleksi<br />
içeriğiyle cildi tahrişe karşı<br />
korurken yoğun bir şekilde<br />
nemlendiriyor.<br />
YAŞLANMA KARŞITI<br />
PROFESYONEL BAKIM İÇİN<br />
NEOSTRATA SKIN ACTIVE<br />
Cilt yenileme uzmanı Neostrata’nın en etkili serilerinden Skin Active, yüksek<br />
konsantrasyonlu güçlü içerikleri ve etkili-performans odaklı bileşenleriyle<br />
ciltteki yaşlanma belirtilerine karşı onarıcı ve sıkılaştırıcı profesyonel<br />
bakım yapıyor. Derin çizgiler, sıkılık kaybı ve düzensiz cilt tonu endişelerini<br />
gideriyor; retinol, aminofil ve neoglukozamin içerikleriyle cildin tüm<br />
katmanlarına nüfuz ederek dört haftada gözle görülür sonuçlar sunuyor.<br />
Canlandırıcı Yüz Yıkama Köpüğü:<br />
Ürün, sabun içermeyen formülüyle<br />
gözeneklerdeki kalıntıları derinlemesine<br />
temizliyor, cildin pH’ını dengeliyor ve<br />
cilt dokusunu pürüzsüzleştirirken<br />
aydınlatıyor.<br />
Matriks Destekleyici Nemlendirici:<br />
Antioksidan kompleks içeriğiyle cildin<br />
nemlendirici matriksini hedefleyerek daha<br />
sıkı bir cilt görünümü sağlıyor ve içerdiği<br />
geniş spektrumlu SPF 30 ile cildi zararlı<br />
güneş ışınlarından koruyor.<br />
Yenileyici Yaşlanma Karşıtı Krem: Ürün,<br />
cildi nazikçe soyarak sıkılaştırıyor ve cilt<br />
tonunu eşitliyor.<br />
Yoğun Göz Çevresi Bakımı:<br />
Sıkılığını kaybetmiş göz çevresi<br />
görünümünü dolgunlaştırırken içerdiği<br />
kafeinle ince çizgileri, kaz ayağı<br />
kırışıklıklarını ve göz kapağı sarkmalarını<br />
azaltıyor.<br />
3’lü Etki Cilt Dolgunlaştırıcı Serum:<br />
Üç boyutlu çözüm sunarak cilt tonunu<br />
yeniliyor, cildi dolgunlaştırıyor ve<br />
pürüzsüzleştiriyor.<br />
Üçlü Sıkılaştırıcı Boyun Kremi: Onarıcı<br />
meyve kök hücre özüyle zenginleştirilen<br />
ürün, boyun ve dekolte bölgesindeki<br />
kırışıklıkları açarak sıkılaştırıyor, cildin<br />
doğal kolajenini destekliyor.<br />
8 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 9
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
GVYNA İLE YENİ YILA TEMİZ BİR BAŞLANGIÇ<br />
Genital hijyen, kadın sağlığında en<br />
dikkat edilmesi gereken konuların<br />
başında geliyor. Kadınların genital bölge<br />
enfeksiyonlarına ve diğer tüm risklere<br />
açık olmaları nedeniyle düzenli temizlik<br />
ve bakım yapmaları son derece önem<br />
taşıyor. Dermatolojik ve klinik olarak test<br />
edilmiş Gvyna intim temizleme ürünleri,<br />
doğal laktik asit içeriğiyle genital bölgeyi<br />
zararlı dış etkenlere karşı koruyor<br />
ve dış genital bölgenin savunmasını<br />
güçlendiriyor.<br />
Her gün kullanım için uygun olan Gvyna<br />
Fresh İntim Temizleme Mendili, doğal<br />
laktik asit ve Deo Aktif Kompleks içeren<br />
formülüyle intim bölgesinde uzun süreli<br />
ferahlık sağlıyor. Özellikle adet dönemi,<br />
spor, sauna ve yüzme sonrası olmak<br />
üzere her gün kullanılabilen Gvyna Fresh<br />
İntim Yıkama Jeli de içeriğindeki Deo<br />
Aktif Kompleks ile parfümlü jel yapıya<br />
sahip. Doğal laktik asitle zenginleştirilmiş<br />
içeriği, kendinizi ferah ve güvenli<br />
hissetmenizi sağlarken dış genital<br />
bölgenizin doğal dengesini korumaya<br />
yardımcı oluyor.<br />
SKINCEUTICALS<br />
ANTİOKSİDAN SERUMLARI,<br />
ÇEVRESEL YAŞLANMAYA<br />
KARŞI GELİŞTİRİLDİ<br />
Antioksidan etkili ürünler sunan SkinCeuticals, kış mevsiminde evlerinde profesyonel cilt bakımı yapmak<br />
isteyenler için geliştirdiği klinik olarak test edilmiş çözümleriyle çevresel faktörlerin sebep olduğu cilt<br />
hasarlarını önlüyor.<br />
PHYTOKÉRATINE İLE<br />
SAÇLARINIZA ONARICI BAKIM<br />
Gücünü bitkilerden alan Phyto’nun onarıcı bakım serisi Phytokératine, kış mevsiminde dış etkenlerle<br />
yıpranıp zayıflamış saçlarınıza üstün bir bakım sunuyor. Doğal içerikleriyle saça derinlemesine nüfuz<br />
ederek saçın benzersiz bir parlaklığa kavuşmasını sağlıyor.<br />
Phloretin CF<br />
Serum<br />
Yağlı ve normal<br />
ciltler için geliştirilen,<br />
serbest radikallerin<br />
hasarını nötralize eden<br />
serum; ince çizgilere,<br />
kırışıklıklara ve renk<br />
eşitsizliklerine meydan<br />
okuyor. İçeriğinde %10 saf<br />
C vitamini, %2 phloretin<br />
ve %0.5 ferulik asit<br />
bulunuyor. UVA ve UVB<br />
ışınlarına karşı gelişmiş<br />
çevresel koruma sağlayıp<br />
cildin genç ve ışıltılı<br />
görünmesine destek<br />
oluyor, kolajen sentezini<br />
ve hücre yenilenmesini<br />
tetikliyor.<br />
Silymarin CF Serum<br />
Yağlı ve akneye eğilimli<br />
ciltler için koruma sağlayan,<br />
%15 saf C vitamini içeren<br />
serum; devedikeni özüyle<br />
zenginleştirilmiş formülüyle<br />
yağ oksidasyonunu önlüyor,<br />
cilt dokusunun görünümünü<br />
ve cilt berraklığını destekliyor,<br />
ince çizgileri ve kırışıklıkları<br />
azaltıyor. %0,5 silymarin<br />
(devedikeni), %15 l-askorbik<br />
asit, %0,5 ferulik asit ve %0,5<br />
salisilik asitle zenginleştirilmiş<br />
Silymarin CF’in yağ<br />
oksidasyonunu %76’ya* kadar<br />
azalttığı, yağlanmayı azalttığı,<br />
cilt dokusunu arındırdığı, cilt<br />
berraklığında gelişme sağladığı,<br />
ince çizgilerin görünümünde<br />
gelişme sağladığı kanıtlandı.<br />
Phytokératine<br />
Onarıcı<br />
Şampuan<br />
Bitkisel keratin ve<br />
yabani menekşe<br />
özleriyle saçınızı<br />
nazikçe sararak<br />
temizleyen<br />
şampuan, çevresel<br />
faktörlerin neden<br />
olduğu yıpranmalara<br />
karşı onarıcı bakım<br />
yapıyor.<br />
Phytokératine<br />
Isıya Karşı<br />
Koruyucu<br />
Sprey<br />
Saç tellerini bitkisel<br />
keratinle yenileyen<br />
ve hyalüronik<br />
asitle yoğun olarak<br />
nemlendiren ürün,<br />
üzüm ekstresiyle<br />
de ısıya karşı saçı<br />
koruyarak esnek<br />
ve ipeksi bir yapı<br />
sağlıyor.<br />
Phytokératine<br />
Maske<br />
Yıpranmış ve<br />
zayıflamış saçlar için<br />
geliştirilen maske;<br />
bitkisel keratin,<br />
pi-rinç seramidleri,<br />
yabani menekşe<br />
özleriyle saçınıza<br />
zengin bir bakım<br />
ve ipeksi bir his<br />
sunuyor.<br />
Discoloration<br />
Defense Serum<br />
Traneksamik asit,<br />
niasinamid ve HEPES ile<br />
zenginleştirilmiş formüle<br />
sahip olan serum, ciltte<br />
anında etkisini gösteriyor.<br />
Klinik çalışmalarda, 2<br />
haftada** daha eşit<br />
ve aydınlık bir cilt tonu<br />
görünümü hedefleyen<br />
serumun inatçı leke<br />
görünümünde %41, cilt<br />
problemleri sonrası oluşan<br />
leke görünümünde %71 ve<br />
ciltteki renk düzensizliğinde<br />
%46 oranında iyileşme<br />
sağladığı kanıtlandı.***<br />
C E Ferulic<br />
Serum<br />
Normal ve kuru cilt<br />
tiplerinin kullanımına<br />
uygun olarak geliştirilen<br />
C E Ferulic Antioksidan<br />
Serum, çevresel<br />
faktörlere karşı koruma<br />
sağlamanın yanı sıra<br />
yaşlanma belirtilerini<br />
de azaltıyor. Kırışıklık,<br />
sıkılık kaybı, ince<br />
çizgiler gibi yaşlanma<br />
belirtilerine meydan<br />
okuyan ürün; %15 saf<br />
C vitamini, %1 saf E<br />
vitamini ve %0.5 ferulik<br />
asit içeriyor.<br />
*Klinik çalışma, 35 kişi, 4 hafta **Kişisel değerlendirme, 63 kişi ***Klinik çalışma, 50 kadın, 12 hafta<br />
10 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 11
V<br />
TREND<br />
Yeni yıl yeni<br />
fenomen:<br />
Venome<br />
Fenomen<br />
Dolgu<br />
Fenomenler farklıdır; doğal, güvenli, konforlu ve etkilidir. Venome<br />
Fenomen Dolgu ile <strong>2023</strong>’te hissettiğiniz fenomen olmaya hazır mısınız?<br />
HEM DOĞAL HEM HER İSTEĞİ<br />
KARŞILIYOR<br />
Türkiye’de kısa bir süre önce arz-ı<br />
endam eden Venome Fenomen Dolgu,<br />
bilinen kalıpları yıkmaya da dolguya<br />
yepyeni bakış açıları getirmeye de hazır.<br />
Bu iddianın arkası gayet dolu; çünkü,<br />
Venome Fenomen Dolgu gerek teknolojik<br />
açıdan taşıdığı müthiş özellikler<br />
gerekse farklı ihtiyaçlara sunduğu farklı<br />
çözümlerle pek çok kişiye aradığını<br />
“doğal” olarak sunuyor.<br />
Amacınız ister cildi nemlendirmek<br />
ve canlandırmak ister ince veya<br />
orta kırışıklıları ortadan kaldırmak,<br />
hacim eklemek, yüzün bölümlerini<br />
yeniden şekillendirmek veya dudakları<br />
dolgunlaştırmak olsun fark etmiyor;<br />
Venome Fenomen Dolgu, her isteği<br />
karşılıyor.<br />
SANATSAL GÜZELLİK SUNUYOR<br />
Venome Fenomen Dolgu’yu yaratmak<br />
için 10 yıldan fazla bir süre boyunca<br />
binlerce kişi üzerinde araştırma yapılarak<br />
inovatif sonuçlara ulaşıldı ve sanatsal<br />
güzellik elde edildi. Bu kapsamda<br />
Almanya’da, en güncel teknolojiyle<br />
12 OCAK <strong>2023</strong><br />
donatılmış tesislerde çalışıldı. Ürün,<br />
medikal üretimde olması gereken Device<br />
standartları 13485 ve 22716 GMP<br />
ile Venome mühendisleri tarafından<br />
üretiliyor. Her aşamada kalite kontrol<br />
analizleri yapılarak kontaminasyon<br />
riskinden, endotoksinlerden ve<br />
partiküllerden arındırılıyor.<br />
HAYVANSAL İÇERİK BULUNMUYOR<br />
Farklı konsantrasyonlarda sodyum<br />
hyalüronat içeren, 5 farklı dermal dolguyu<br />
kapsayan Venome Fenomen Dolgu, biofermentasyon<br />
teknolojisiyle yaratıldı.<br />
Venome Fenomen Dolgu; viskoelastik<br />
jel formunda monofazik, çapraz bağlı<br />
hyalüronik asit ve lidokain içeriyor.<br />
Yüksek moleküler ağırlıklı stabilize<br />
fizyolojik bir solüsyon olan hyalüronik<br />
asit, tampon ile karakterize edilmiş<br />
durumda. Patentli Touch teknolojisi ise<br />
orta derece sertlikteki bu özel dermal<br />
dolguya homojenlik, pürüzsüzlük, kolay<br />
enjekte edilebilirlik sağlıyor. Yine bu<br />
teknoloji sayesinde uygulama sırasında<br />
ve sonrasında akut şişme ve ödem gibi<br />
yan etkiler görülmüyor. Ayrıca hayvansal<br />
içerikler bulunmuyor.<br />
5 FARKLI VENOME<br />
FENOMEN<br />
DOLGU’DAN<br />
BİRİ MUTLAKA<br />
SİZİN İÇİN!<br />
Venome Fenomen Dolgu,<br />
5 farklı konsantrasyondaki<br />
formlarıyla her bölgeye farklı<br />
çözümler sunuyor.<br />
1<br />
S Lips Lidocaine (14 mg):<br />
Yumuşak, gelişmiş,<br />
doğal görünen dudaklar<br />
yaratırken yumuşak hatlar,<br />
kontür, hassas şekillendirme,<br />
asimetrilerin giderilmesi,<br />
küçük asimetrilerin ortadan<br />
kaldırılması gibi çözümler<br />
sunuyor.<br />
2<br />
S Lidocaine (16 mg): Bu<br />
dolgunun becerileri ince<br />
çizgilerin iyileştirilmesini<br />
ve minör deri hasarlarının<br />
giderilmesini kapsıyor.<br />
3<br />
M Lidocaine (20 mg):<br />
Yumuşak orta ve derin<br />
kırışıklıkların düzeltilmesi,<br />
nazolabial oyukların<br />
ortadan kaldırılması, burnun<br />
şekillendirilmesi, mimik<br />
çizgilerinin yumuşatılması<br />
ve ellerin gençleştirilmesini<br />
sağlıyor.<br />
4<br />
L Lips Lidocaine (20 mg):<br />
Ürünle dudak bölgesine<br />
volüm kazandırılıyor,<br />
üst ve alt dudak asimetrileri<br />
yok ediliyor, popüler olan Rus<br />
dudakları yaratılıyor.<br />
5<br />
L Lidocaine (24 mg):<br />
Yüz bölgesini gençleştirme<br />
ve volüm kazandırma,<br />
çene hattını şekillendirme bu<br />
dolgunun ilgi alanları arasında<br />
bulunuyor.<br />
OCAK <strong>2023</strong> 13
V<br />
KAPAK RÖPORTAJI<br />
Estetik, Plastik ve<br />
Rekonstrüktif Cerrahisi<br />
Uzmanı Dr. Bora Özel,<br />
keşfi olan hayalet dolgu ve<br />
PRP Lift uygulamalarıyla<br />
mesleğine duyduğu aşkı<br />
reel olarak gözler önüne<br />
seriyor. Kendisiyle bu<br />
keşiflerinin yanı sıra<br />
doğal uygulamalara olan<br />
tutkusunu ve “<strong>2023</strong>’ün<br />
trendi ince ve yağsız yüzler,<br />
kemik hatlarını belirgin hale<br />
getirecek uygulamalardır”<br />
şeklinde özetlediği yeni yıl<br />
trendlerini konuşmaktan<br />
mutluluk duyduk.<br />
Melek Yazıcı<br />
Mert Koç<br />
“<strong>2023</strong>’ün<br />
trendi ince<br />
ve yağsız<br />
yüzler”<br />
“Mesleğimde gerçekleştirdiğim<br />
uygulamalarda bir sihirbaz olmaya<br />
çalışırım hep. Bu sihrin ana maddesinin<br />
üç boyutlu hayal edebilme becerimden ve<br />
mesleğime âşık olmaktan kaynaklandığını<br />
düşünüyorum” diyorsunuz. Nasıl bir sihir,<br />
nasıl bir hayal gücü, nasıl bir uygulama?<br />
Estetik cerrahları diğer cerrahlardan<br />
ayıran, üç boyutlu düşünebilme ve<br />
düşündüğünü gerçekleştirebilme özelliğidir.<br />
Bu sadece estetik ameliyatlarda değil<br />
rekonstrüksiyonlarda da geçerlidir. Biz<br />
daha çok estetik cerrah olarak tanımlansak<br />
da aslında estetik, plastik ve rekonstrüktif<br />
cerrahisi uzmanıyız. Organların yeniden<br />
yapılandırılması, kaybolan organların<br />
benzer şekilde üretilmesi şeklinde<br />
ilerleyen altı yıllık eğitim sürecimizde<br />
hayal gücümüz gelişmek zorunda kaldı.<br />
Bunu estetik cerrahiye ve medikal estetik<br />
uygulamalarına aktardığımızda da bir fark<br />
yaratıyoruz.<br />
Üstün bir anatomi bilgisini hayal gücüyle<br />
birleştiriyorsunuz. Bunu yaparken<br />
kullandığınız programlar var mı?<br />
Program kullanabiliriz de<br />
kullanmayabiliriz de. Biraz kişisel bir tercih<br />
bu. Ben program kullanmayan taraftayım;<br />
bunun sebebi de programların bazen<br />
çok iyi sonuç vermediğini, hekimleri ve<br />
hastaları yanıltabildiğini düşünmem. Daha<br />
gerçekçi tarafta kalmak açısından program<br />
kullanmamayı tercih ediyorum.<br />
“MESLEĞİME GERÇEKTEN AŞIĞIM”<br />
İşin başında estetik, plastik ve<br />
rekonstrüktif cerrahi alanını seçmenizin<br />
nedeni neydi?<br />
Uzmanlık sınavında iyi bir derece<br />
elde etmiştim. Böyle olunca ister istemez<br />
yüksek puanlı alanları tercih ediyorsunuz<br />
ve o dönemde de plastik cerrahinin puanı<br />
çok yüksekti. Çok bilinçli olarak tercih<br />
etmedim aslında ama iyi ki öyle yapmışım.<br />
Çünkü mesleğime gerçekten aşığım. Başka<br />
bir bölümde olsaydım belki de bu kadar iyi<br />
noktalara gelemezdim; bu alan bambaşka.<br />
Bizim hastalarımız sağlıklı hastalar, bu<br />
nedenle işimiz diğer cerrahlara, hekimlere<br />
göre daha kolay ve keyifli. Daha çok mutlu<br />
oluyoruz, diyebilirim kendi adıma.<br />
Tedavi yaklaşımınızı öğrenebilir miyiz?<br />
Yaklaşımım her zaman doğaldan<br />
yana. Aşırıya kaçmayacak ve doğal<br />
olanı bozmayacak uygulamaları tercih<br />
ediyorum. Hastalar daha fazlasını istese<br />
de yapmıyorum; benim de yaptığım işten<br />
memnun olmam ve güzel bulmam lazım.<br />
Zaten çoğu zaman hastalarımı ikna edip<br />
doğal tarafta olmalarını sağlıyorum, çünkü<br />
aşırı uygulamalardan pişman olacaklarını<br />
biliyorum. Tabii ki insanlar çok farklı; senin<br />
mutsuz olabileceğin bir şey, karşındakini<br />
mutlu edebiliyor. Ama önermediğim bir<br />
uygulamayı başka bir hekime yaptırıp,<br />
“bunu nasıl düzeltebiliriz?” diye gelenler<br />
de oluyor. Cerrahiyi geri çevirmek çok<br />
zor, medikal estetik bir tık daha kolay. Bu<br />
nedenle hastalara cerrahiye karar verirken<br />
ve hekim seçerken çok iyi düşünmelerini<br />
ve araştırmalarını öneriyorum.<br />
“HAYALET DOLGUDA KENDİMDEN<br />
YOLA ÇIKTIM”<br />
Tıp dünyasına kazandırdığınız ve adınıza<br />
tescillendirdiğiniz hayalet dolgu nedir ve<br />
nasıl uygulanır, diğer dolgulardan farkı<br />
nedir?<br />
Hayalet dolguda kendimden yola çıktım<br />
aslında. Yaşla birlikte yağ dokum azalıyor,<br />
yer çekimine göre yer değiştiriyor, yüzümde<br />
küçük değişiklikler oluyordu; bunu<br />
14 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 15
V<br />
KAPAK RÖPORTAJI<br />
UZM. DR. BORA<br />
ÖZEL’DEN GENÇ<br />
KALMANIN ÜÇ KURALI<br />
l “Birincisi uyku. Düzenli uyku<br />
uyumayanlar yaşlanır.<br />
l İkincisi su tüketimi. Az su içenler<br />
veya su yerine başka içecek<br />
tüketenler yaşlanmaya mahkumdur,<br />
çünkü vücudumuzun yüzde 70’i<br />
sudur. Az su içerseniz hücreleriniz<br />
kurur ve siz de buruşursunuz.<br />
l Üçüncüsü ise stres. Stresle baş<br />
edenler genç kalırken stresin altında<br />
ezilenler yaşlanır. Stresin kolajen<br />
üretimini çok ciddi anlamda azalttığı<br />
bilimsel verilerle kanıtlanmıştır.”<br />
özellikle fotoğraflarda fark ediyordum.<br />
Bu sorunları giderecek şekilde kendime<br />
dolgu yapmak istiyordum. “Neden bir tüp<br />
dolguyu küçük oranlarda farklı noktalara<br />
paylaştırmıyorum?” dedim. Oysa böylesi<br />
bir uygulama literatürde yoktu. Sonuçta<br />
kendime uygulayıp kaybolan volümü<br />
yerine koydum ve kimse anlamadı.<br />
Ardından anneme, babama, arkadaşlarıma,<br />
en sonunda da hastalarıma uygulamaya<br />
başladım. Özellikle doğal olmak ve aşırıya<br />
kaçmak istemeyenlere, dolgudan korkan<br />
veya yaşı genç olanlara çok iyi bir alternatif<br />
olan bu uygulamayı kendi adıma tescil<br />
ettirdim. Bunu da sonradan başkasının<br />
tescil ettirmemesi adına yaptım sadece, yani<br />
herhangi bir maddi beklentim kesinlikle<br />
yok. İsteyen her hekim uygulayabilir.<br />
Sırada başka keşifler var mı?<br />
Evet, var. Yakın zamanda<br />
tescillendirmek üzere başvuracağım<br />
yeni uygulamam, PRP Lift. Kalsiyum<br />
hidroksiapatit ile PRP’yi karıştırıp<br />
uyguluyorum; sonuçlar inanılmaz. Çok<br />
güzel bir lifting sağlıyor, yani yüzü yukarıya<br />
çekiyor, ayrıca cilt kalitesini artırıp lekeleri<br />
azaltıyor. Bir taşla birkaç kuş vuruyorum.<br />
Kalsiyum hidroksiapatit mezoterapiyi,<br />
gençleştirmede “kuantum sıçraması”<br />
olarak tanımlıyorsunuz. Bu tanımı hangi<br />
nedenlerle hak ediyor?<br />
Kalsiyum hidroksiapatit, gerçekten<br />
çok kuvvetli bir molekül. Fibroblastları<br />
uyararak kolajen ve elastin sentezlemesini,<br />
ayrıca cildin kalitesini artırıyor; ciltte<br />
gençleşme adına çok ciddi değişiklikler<br />
yapıyor ve bunu çok kuvvetli bir şekilde<br />
simüle ediyor. Dolayısıyla, mezoterapide<br />
“kuantum sıçraması” olarak nitelendirdim.<br />
Bunu hem dolgu olarak kullanıyoruz<br />
(bir buçuk, iki yıl kadar etkili) hem de<br />
mezoterapi olarak. Diğer mezoterapi<br />
ürünlerine göre etki süresi de kolajen<br />
artımını da çok daha yüksek.<br />
“HERKESE YETENEKLERİNİ<br />
BULUP AÇIĞA ÇIKARTMALARINI<br />
ÖNERİRİM”<br />
Enerjiniz ve üretkenliğiniz çok başka,<br />
içinizden dışarıya müthiş yansıyor. Bunu<br />
nasıl başarıyorsunuz?<br />
Bu zor bir soru. Sanırım farklı ve<br />
yaratıcı olmak lazım. Öte yandan herkesin<br />
kendine has bir özelliği, yeteneği var;<br />
onu keşfetmek önemli. Bu noktada<br />
herkese mevcut yeteneklerini bulup açığa<br />
çıkartmalarını öneririm. O yetenek ortaya<br />
çıktığında enerjileri de artacaktır. Ben hep<br />
sosyal bir insandım; lisede de üniversitede<br />
de öyleydim. Öğrencilik hayatımda<br />
tiyatro da yaptım dans kurslarına gidip<br />
eğitmen de oldu. Bu şekilde hayatımı<br />
renklendirmeye çalıştım, hâlâ da bu yönde<br />
çaba harcıyorum. Ürettiğim şeylerle mutlu<br />
olmaya çalışıyorum.<br />
YouTube kanalınız bir harika.<br />
“Türkiye’nin eğiterek eğlendiren doktoru”<br />
olarak tanımlanıyorsunuz. Estetiğin yanı<br />
sıra yaşama dair bilgiler, öneriler de<br />
paylaşıyorsunuz. YouTube kanalınızla<br />
amacınız nedir?<br />
Güzel içeriklerle insanları<br />
bilgilendirmek, yanlış olarak bilinenleri<br />
doğruya çevirmek istiyorum. Tabii ki bunu<br />
sağlık, estetik ve güzellik alanında daha<br />
çok yapıyorum. Çok fazla bilgi kirliliği<br />
var ve bu nedenle insanların aklı çok<br />
karışmış durumda. Doğruyu bir hekimden<br />
duymalarını istiyorum.<br />
Bir de parfüm markası yarattınız: B-Loved<br />
Bora Özel. Hikâyesini anlatabilir misiniz?<br />
Pandemi döneminde herkes evde<br />
ekmek yaparken ben de parfüm yaptım.<br />
Sıkılmıştım ve bir şeyler yapmam<br />
gerektiğini düşünüyordum. Fransa’daki<br />
bir fabrikayla yazışıp esans istedim.<br />
Yonca Kozmetik’ten Erdal Bey de bana<br />
bu süreçte çok yardımcı oldu. Zorlu bir<br />
kargo sürecinden sonra esanslar geldi<br />
ve ben de kadın ve unisex olmak üzere<br />
parfümümü oluşturdum. Fransa’daki<br />
fabrikada ürettirip Türkiye’de şişelenmesini<br />
sağladım ve satışa sundum. Şu anda online<br />
olarak Trendyol’da, ayrıca İstanbul’daki<br />
bazı eczanelerde satışta. Yurt dışı satış<br />
bağlantılarım ise sürüyor.<br />
“<strong>2023</strong>’TE YÜZÜ İNCELTEN<br />
UYGULAMALARIN ÖNEMİNİ<br />
SÜRDÜRECEĞİNİ GÖRÜYORUZ”<br />
<strong>2023</strong> yılında hangi estetik uygulamaları<br />
öne çıkacak sizce?<br />
Pandemi nedeniyle iki üç yıldır<br />
çok büyük adımlar atılamadı ve estetik<br />
dünyasında yatırımlar azaldı, bir yerinde<br />
sayma dönemi yaşandı. Ama artık<br />
yatırımların geri gelmesini, yeni ürünlerin<br />
ve cihazların üretilip piyasaya sunulmasını<br />
bekliyoruz. <strong>2023</strong>’te yüzü incelten<br />
uygulamaların önemini sürdüreceğini<br />
görüyoruz. <strong>2023</strong>’ün trendi ince ve yağsız<br />
yüzler. Yanak yağlarını aldığımız bişektomi<br />
operasyonu, çiğneme kasına yaptığımız<br />
messater (çene) botoksu, ciltteki yağ<br />
dokusunu parçalayarak azalttığımız<br />
mezoterapiler gündemde. Yeni yılın olayı<br />
ince ve yağsız yüzler, kemik hatlarını<br />
belirgin hale getirecek jawline ve dolgu gibi<br />
uygulamalardır, diyebiliriz. Cilt kalitesini<br />
artıran uygulamalar da ön planda. Kolajeni<br />
daha çok artırma yöntemleri üzerine caba<br />
harcanıyor. Sanıyorum ileriki yıllarda<br />
biyolojik yaşla göründüğümüz yaş arasında<br />
büyük farklar olacak.<br />
“Şu sorun da çözüme kavuşturulsa artık”<br />
dediğiniz ve beklediğiniz bir gelişme var<br />
mı?<br />
Hem plastik cerrahi hem de medikal<br />
estetik açısından alt göz kapağına<br />
yaptığımız uygulamalardan pek memnun<br />
değilim. Bu konuda hastalara çok yardımcı<br />
olamıyoruz bence. Alt göz kapağı ve<br />
gözaltı morluklarıyla ilgili çok daha radikal<br />
çözümler gelmeli, diye düşünüyorum.<br />
“SOSYAL MEDYA ÜNLÜLERİ<br />
BAYRAĞI DEVRALMIŞ DURUMDA”<br />
Sosyal medyanın estetik cerrahiyi ve<br />
medikal uygulamaları etkilediğini<br />
biliyoruz. Bir hekim olarak sosyal<br />
medya ile güzellik ilişkisini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
Influencer’lar, YouTuber’lar, TikTok’lar<br />
çok etkili. Eskiden sinema ve televizyon<br />
ünlüleri takip edilirken şimdi sosyal medya<br />
ünlüleri bayrağı devralmış durumda. Ama<br />
sosyal medyada takip ettiğiniz kişilere<br />
benzemeye çalışmanın bazen kötü sonuçları<br />
olabilir, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.<br />
Hele de güzel bulduğunuz uygulama,<br />
anatomik yapınıza ve cilt kalitenize uygun<br />
değilse. Hayal kırıklığına uğramamak<br />
için beklentinizi çok yüksek tutmamanız<br />
ve yaşam kalitenizi iyileştirmeniz, biz<br />
hekimler açısından önemli. Siz kendinize<br />
bakmaz, kaliteli uyku uyumaz, sigara ve<br />
alkol tüketirseniz bizim işimiz zorlaşır<br />
ve yaptığımız işlerde istediğimiz kadar<br />
verim alamayabiliriz. Öncelikle yaşam<br />
standardınızı düzeltin ki biz de iyi sonuçlar<br />
çıkartabilelim. Bunların yanı sıra hekimin<br />
önerilerini de dikkate almak lazım. Bu gıda<br />
takviyesi de olabilir bol su tüketimi de. Yani<br />
sadece kliniğe gelip bir şey yaptırmakla iş<br />
çözülmüyor.<br />
Sosyal medya, takıntılı hasta profili de<br />
yaratabiliyor. Böyle bir hasta karşınıza<br />
geldiğinde tepkiniz ne oluyor?<br />
Bu profildeki hastaları, kırıcı olmayacak<br />
bir şekilde psikolog veya psikiyatra<br />
yönlendiriyorum. Çünkü orada bir sıkıntı<br />
varsa biz mucize bile yaratsak hasta<br />
beğenmeyebilir. Psikolog veya psikiyatrın<br />
süzgecinden geçerse ve gerçekten bir sıkıntı<br />
yoksa tabii ki o hastaya seve seve uygulama<br />
yaparım.<br />
İdeal güzelliği nasıl tanımlıyorsunuz?<br />
Buradaki sihirli materyalimiz kişinin<br />
kendisini beğenmesi, kendinden mutlu<br />
olmasıdır. Kesinlikle başkasının beğenmesi<br />
değildir veya toplumun genel estetik<br />
algısının önemi yoktur. Örneğin, kişinin<br />
burnu büyüktür ama aynaya baktığında<br />
bundan mutludur. İşte ideal güzellik budur<br />
bence. Kişi, aynaya baktığında mutlu<br />
değilse ama düzelttirdikten sonra mutlu<br />
oluyorsa o da ideal güzelliktir.<br />
“BOTULINUM TOKSİN,<br />
BU ÇAĞIN EN BÜYÜK BULUŞUDUR”<br />
l “Plastik cerrahide en sevdiğim uygulama meme büyütmedir, çünkü hasta<br />
memnuniyeti neredeyse yüzde yüzdür. Medikal estetikte ise botulinum<br />
toksindir (botoks), çünkü yapmadığımız yer yok. Botolinum toksini yüzdeki<br />
kırışıklıkları giderme, yüzü inceltme, diş sıkmayı azaltma, terleme kontrolü<br />
sağlama, migreni tedavi etmede (vb.) kullanıyoruz.<br />
l Botulinum toksinin bulunması bir devrimdir. Hiç aday olmamış olsa da<br />
bence Nobel Ödülü’nü kesinlikle hak etmiştir. Tıp dünyasına kazandırılması<br />
ve birçok alanda kullanılması bu çağın en büyük buluşudur.”<br />
16 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 17
V<br />
GÜNDEM<br />
Yeni yılı<br />
daha<br />
genç<br />
karşılayın!<br />
Türk kadınlarının “kendilerinin en iyi haline”<br />
ulaşma arzusu son derece yüksek. Bu<br />
arzuda yüz bölgesinin doğal olarak büyük<br />
önemi var. Biz de yeni yıla yenilenerek<br />
girebilmeniz için etkili yüz gençleştirme<br />
yöntemlerini bir araya getirdik.<br />
Melek Yazıcı<br />
AMELİYATSIZ YÜZ GERME İŞLEMİNİ<br />
ULTHERAPY’YE BIRAKIN<br />
Ameliyatsız yüz germe yöntemleri,<br />
cerrahi işlemlere henüz ihtiyaç duymayan<br />
veya bunlardan çekinenler için son derece<br />
çekici yöntemler. Ultherapy de gençleşmeyi<br />
kolaylaştıran bu yöntemlerden biri<br />
olarak öne çıkıyor. Ciltteki kırışıklıklara,<br />
gevşemelere ve sarkmalara elveda diyen<br />
bu yöntem; cildi sıkılaştırırken kaş, göz ve<br />
alın bölgesini, çeneyi ve çene hattını, ağız<br />
çevresini, yüz kontürünü, gıdıyı ve boynu,<br />
dekolte bölgesini toparlıyor, gençleştiriyor.<br />
Yani her noktaya etki ederek yüz germe<br />
işlemi yapıyor.<br />
ODAKLANMIŞ ULTRASON<br />
TEKNOLOJİSİNDEN<br />
YARARLANIYOR<br />
Ultherapy yöntemi, FDA (Food and<br />
Drug Administration-Amerikan Gıda ve<br />
İlaç Dairesi) onaylı Ulthera cihazından<br />
yararlanıyor, odaklanmış ultrason<br />
teknolojisini kullanıyor. Cihazın başlığı,<br />
ultrason özelliğine sahip. Bu sayede ses<br />
dalgalarını cildin alt katmanlarındaki<br />
taşıyıcı bağ dokularına ulaştırıyor ve orada<br />
ısı artışları, kontrollü travmalar oluşturuyor.<br />
Cildin 4-6 mm altına inebiliyor ki bu<br />
noktalara diğer ameliyatsız yöntemler<br />
ulaşmayı başaramıyor. Sonuçta yeni kolajen<br />
üretimini en yüksek seviyede uyarıyor, bağ<br />
dokusunu güçlendiriyor, cildi sıkılaştırıp<br />
toparlıyor, yukarı doğru kaldırıyor ve<br />
kırışıklıkları azaltıyor.<br />
Genellikle 30 dakikalık bir sürede, tek<br />
seans olarak gerçekleştirilen Ultherapy<br />
uygulaması sırasında cilt altı cihazın<br />
ekranında görüntüleniyor; bu özellik,<br />
dokulara tam istenilen şekilde ve cilt<br />
yüzeyinde tahrip yaratmadan etki edilmesi<br />
açısından son derece önemli.<br />
ETKİSİ 24 AYA KADAR SÜRÜYOR<br />
Lokal anestezik krem kullanılsa da<br />
uygulama sırasında hasta, “iğne batması”<br />
şeklinde bir his yaşayabiliyor. Uygulama<br />
sırası ve sonrasında ciltte kızarıklık, leke<br />
ve yanık oluşmuyor, hasta hemen günlük<br />
yaşamına dönebiliyor. Sıkılaşma etkisi<br />
seans sonunda ortaya çıkmaya başlıyor,<br />
bir ay sonra ciltteki farklılık net bir şekilde<br />
görülebiliyor, üç ay sonra ise istenilen<br />
sonuca tam olarak ulaşılıyor. Ultherapy’nin<br />
etkisi, kişiden kişiye değişmekle birlikte<br />
24 aya kadar devam ediyor. Ultherapy<br />
yöntemi, genellikle 40-60 yaş aralığındaki<br />
hastalara öneriliyor. Bununla birlikte genç<br />
yaş gruplarında ciltteki kolajen üretimine<br />
daha büyük katkı sağladığı da bir gerçek.<br />
18 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 19
V<br />
GÜNDEM<br />
DAHA GENÇ BİR YÜZ İÇİN FOTONA<br />
4D LAZER TEKNOLOJİSİNİ DENEYİN<br />
Yeni teknolojilerden biri olan Fotona<br />
4D Lazer, dört boyutlu bir cilt gençleştirme<br />
teknolojisi olarak tanımlanıyor. Bu<br />
teknoloji, ciltteki elastikiyet kaybı ve<br />
sarkma, parlaklık kaybı, leke ve kızarıklık<br />
sorunlarını gidermede, kalıcı sıkılaşma ve<br />
hacim kazandırmada, doğal ve canlı bir cilt<br />
görünümü yaratmada son derece becerikli.<br />
Fotona 4D Lazer yöntemi, ağız içinden<br />
ve cilt üzerinden olmak üzere iki şekilde<br />
uygulanıyor, iki lazer dalga boyuna ve<br />
dört seviyeye sahip. İlk seviyede ağız<br />
içinden yapılan uygulamayla yanaklarda<br />
ve dudaklarda sıkılaşma ve dolgunlaşma,<br />
nazolabial çizgilerde azalma sağlanıyor;<br />
cilt üzerinden yapılan uygulamayla da<br />
ince çizgiler gideriliyor. İkinci seviye cilt<br />
altında yenileme sağlarken üçüncü seviyede<br />
derin katmanlardaki hücreler ısıtılıyor,<br />
yaşla birlikte azalan kolajenin üretimi<br />
tetikleniyor ve yanak, çene, gıdı, boyun<br />
bölgeleri toparlanıyor. Dördüncü seviyede<br />
ise cilt lekeleri ve ciltteki ton farklılıkları<br />
peeling yöntemiyle onarılıyor. Böylelikle<br />
daha genç ve daha dinç bir yüz görünümü<br />
elde ediliyor.<br />
Cildin farklı katmanlarındaki<br />
uygulamaların her biri yaklaşık bir saat<br />
sürüyor. Yöntemin totali ise 2-4 seans<br />
aralığında gerçekleştiriliyor. Uygulamanın<br />
etkisi bir iki gün içinde görülmeye başlıyor,<br />
kalıcılık süresi ise 12-24 ay aralığında.<br />
DAHA CANLI BİR YÜZ İÇİN<br />
8 NOKTA LIFTING<br />
YÖNTEMİNİ TERCİH EDİN<br />
Yüzü bir bütün olarak ele alan 8 Nokta Lifting yöntemi,<br />
“likit yüz germe” olarak nitelendiriliyor. Bu yöntem,<br />
boyutunun 1.000 katı kadar su tutma kapasitesine sahip<br />
olan hyalüronik asit içeren dolgular ile yüzdeki 8 önemli<br />
noktaya lifting işlemi yapılmasını kapsıyor.<br />
8 Nokta Lifting, cerrahi uygulama için erken bir yaşta<br />
olsalar da yaşlanma belirtileri taşıyanlar, yüzlerinde çok<br />
fazla değişiklik yapmadan beş on yıl önceki hallerine<br />
dönmek isteyenler için uygun. Tedavi kapsamında yüz<br />
bölgesindeki (her hastanın anatomisine göre değişen) 8<br />
noktaya az miktarda dolgu malzemesi yerleştiriliyor. Bu<br />
şekilde yüzde lifting, hacim ve canlanma etkisi yaratılıyor;<br />
cilt katmanları hem destekleniyor hem yukarı doğru<br />
taşınıyor; ağız çevresi, nazolabial çizgiler, burun, çene,<br />
gıdı, elmacık kemiği dahil yanak bölgesi ve gözaltı<br />
çukurlarındaki hacim kayıpları gideriliyor; yüz ifadesi<br />
bozulmadan sağlıklı, canlı ve dinç bir görünüm<br />
yaratıyor.<br />
Uygulamadan önce hastanın<br />
yaşı ve kemik yapısı incelenirken<br />
yüzün alt, orta ve üst bölümleri<br />
simetrik açıdan değerlendiriliyor.<br />
Ardından kullanılacak<br />
dolgudan enjeksiyonların nasıl<br />
uygulanacağına kadar pek<br />
çok kararı içeren bir tedavi<br />
protokolü hazırlanıyor. Lokal<br />
anestezik kremle yapılan ve<br />
hastada herhangi bir ağrıya<br />
sebep olmayan 8 Nokta<br />
Lifting’in uygulama süresi<br />
sadece 10-20 dakika.<br />
Etkisi ise hastanın cilt<br />
yapısına ve yaşam<br />
tarzına göre 12-24 ay<br />
sürüyor. Uygulama<br />
sonrasında kimi<br />
hastalarda<br />
kızarıklık,<br />
şişlik, morluk<br />
oluşabiliyor<br />
ancak bir iki<br />
günde yok<br />
oluyor.<br />
20 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 21
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“Mezoterapi<br />
olmazsa<br />
olmazım”<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Songül Özcan, 25 yaş üzerindeki<br />
kadınlara yılda iki defa mezoterapi desteği almalarını tavsiye<br />
ediyor. Dr. Songül Özcan, “Düzenli yapılan mezoterapinin ilerleyen<br />
yaşlarda görülen yağ yastıklarının kaybına bağlı sarkmalarda,<br />
ayrıca dolgu, ip askı ya da cildi hasar vererek iyileştiren enerji bazlı<br />
uygulamalarda antiaging’i çok ileriye taşıdığını görüyorum. Bu tür<br />
uygulamaları yaptırma yaşı da öteleniyor” diyor.<br />
Melek Yazıcı<br />
Mert Koç<br />
Mezoterapi nasıl bir tedavi yöntemidir?<br />
Mezoterapi, deri üzerinden küçük<br />
iğnelerle uygulanan küçük enjeksiyonlardır.<br />
Cilt sağlığını iyileştirmek ya da diğer<br />
problemleri çözmek için derinin orta<br />
tabakasına verilen özel ilaçların yavaş<br />
salınımı esasına dayalı bir tedavi<br />
yöntemidir.<br />
“SUYUN OLMADIĞI YERDE HAYAT<br />
YOKTUR”<br />
Mezoterapinin cilt bakımı açısından<br />
taşıdığı önem nedir?<br />
Mezoterapi olmazsa olmazım, çünkü<br />
cildin vitamine ihtiyacı vardır. 20-<br />
25 yaşından sonra cildimiz, kolajen,<br />
süksinik asit ve hyalüronik asit gibi bazı<br />
maddeleri daha az üretmeye başlar. Ne<br />
kadar su içsek de vitamin alsak da bu<br />
kayıpların yeri doldurulamaz. Bunları<br />
dışarıdan vermemiz gerekir. Cildin orta<br />
tabakasına (dermis) küçük miktarlarda<br />
hyalüronik asit ve vitaminler vererek<br />
cilt sağlığını koruyabiliriz. Hyalüronik<br />
MEZOTERAPİ, AĞRI TEDAVİLERİNDE VE BÖLGESEL<br />
ZAYIFLAMADA DA KULLANILIYOR<br />
l “Mezoterapiyi yüzde, göz altında, boyunda, ellerde (vb.) kullanıyoruz ama mezoterapi<br />
sadece antiaging’i içermiyor. Ağrı mezoterapileri var, bölgesel zayıflama ve yağ eritme<br />
mezoterapileri var ama bunların seviyesi biraz daha farklı.<br />
l Örneğin, kronik bel rahatsızlığı olan bir hastanın ilaç kullanımını azaltmak için düşük<br />
dozda ağrı kesici, kas gevşetici veya dolaşımı artırıcı kokteyller uygulayabiliyoruz.<br />
Bu şekilde hem hastanın bir günde aldığı dozu bir haftaya yayabiliyor hem de<br />
organlarının hasarlanmasını engelliyoruz. Veya diz ağrısı çekip her gün iki üç tane ağrı<br />
kesici ya da kas gevşetici alan hastayı mezoterapi kokteylliyle bir hafta on boyunca<br />
rahatlatabiliyoruz.<br />
l Bölgesel zayıflamada da mezoterapiden yararlanabiliyoruz. Çok fazla spor yapsak da<br />
yağların erimediği bazı bölgeler var. O bölgelere lipoliz yaparak, yani bazı ürünler enjekte<br />
ederek yağın erimesini sağlıyor, ayrıca sıkılaştırıcı ürün içeren mezoterapi kokteylleriyle<br />
hastanın zayıflarken sıkılaşmasına yardımcı olabiliyoruz.”<br />
22 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 23
V<br />
RÖPORTAJ<br />
asit, kendi hacminden bin kata kadar<br />
su tutabilen, etrafındaki suyu çeken çok<br />
özel bir moleküldür. Hyalüronik asitten<br />
zengin ve yapılandırıcı ürünler içeren bir<br />
mezoterapi uyguladığımızda cildimiz daha<br />
parlak ve daha bebeksi görünür. Zaten<br />
hyalüronik asit, bebeklerin ve çocukların<br />
yüzündeki parlaklığın, canlılığın, nemliliğin<br />
kaynağıdır. Eğer hyalüronik asit ve nem<br />
olmazsa ciltteki hiçbir mekanizma çalışmaz;<br />
suyun olmadığı yerde hayat yoktur gibi.<br />
Zaten vitaminlerin tepkimeye girebilmesi<br />
için de su gerekir. Hyalüronik asit içeren<br />
mezoterapilerle cildimizin su kapasitesini<br />
artırarak gençleşmesini sağlıyoruz.<br />
“HER YAŞ GRUBUNA HER ÜRÜNÜ<br />
KULLANAMAYIZ”<br />
Mezoterapi ürünlerinin içeriği yaş<br />
grubuna göre ne gibi farklılıklar<br />
gösteriyor?<br />
Antiaging için kullandığımız tüm<br />
mezoterapi ürünlerinin içerisinde<br />
mutlaka hyalüronik asit bulunmalıdır,<br />
bu vazgeçilmez bir unsurdur. Hastanın<br />
ihtiyacına, yaş grubuna ve cilt yapısına<br />
göre farklı mezoterapi kokteylleri<br />
hazırlanabilir veya hazırda olan ürünler<br />
de kullanılabilir. İlk 25-30 yaşa kadar<br />
nem artırıcı vitamin ve ürünler içeren<br />
mezoterapiler uygulanırken, 25-30 yaştan<br />
sonra mezoterapi kokteyllerine koruyucu<br />
ve kolajen artırıcı ürünler eklemek gerekir.<br />
35 yaş ve üstündekilerde kullanılacak<br />
mezoterapi kokteyllerinde ise peptit<br />
ve aminoasit gibi onarıcı, yapılandırıcı<br />
ürünler de olmalıdır. Hücrelerin yeniden<br />
enerji kazanmasını sağlayacak, hücreleri<br />
onaracak ve doku arasını düzeltecek<br />
işlemler yapılmalıdır. Zaten antiaging<br />
mezoterapinin temel prensibi de budur.<br />
Her yaş grubuna her ürünü kullanamayız.<br />
Hastaya göre ürün seçimi önemlidir. Aynı<br />
şekilde uygulama şekli de önemlidir, çünkü<br />
her mezoterapinin uygulaması farklıdır.<br />
Hastanın beklentilerinin yanında biz<br />
hekimlerin de doğru hasta seçimiyle doğru<br />
ürünü eşleştirmemiz lazım.<br />
Hastanın yaşının önemini<br />
vurguluyorum ama aslında cilt yaşı daha da<br />
önemli. Bize 25 yaşında gelip mezoterapi<br />
yaptıran hastanın cilt yaşı, 30-35 yaşlarına<br />
geldiğinde yine 25 civarındadır. Yani ona<br />
yapacağımız uygulama ile hiçbir medikal<br />
estetik uygulaması yaptırmadan 35 yaşına<br />
gelmiş bir hastaya yapacağımız işlem<br />
farklıdır.<br />
Mezoterapi kaç seans uygulanan bir<br />
işlemdir? Her bölge için seans sayısı<br />
farklılık gösterir mi?<br />
Tabii ki farklılık gösteriyor. Örneğin,<br />
gözaltı morluklarında seans sayısı yedi<br />
sekize kadar çıkabiliyor. Yüz bölgesinde<br />
ise ürün seçimine, hastaya ve alınan<br />
performansa göre seans sayısı iki ila<br />
dört arasında değişiyor. Zayıflama ya da<br />
sıkılaşma yaptığımız hastalara ise üç ila beş<br />
seans arasında uygulama gerçekleştiriyoruz.<br />
“UYGULAMAYI ÇOK ÖZEL VE ÇOK<br />
KÜÇÜK İĞNELERLE YAPIYORUZ”<br />
Uygulama sırasında ağrı ve acı oluyor<br />
mu? Uygulamadan sonra hastanın nelere<br />
dikkat etmesi gerekiyor?<br />
Uygulama öncesinde hastanın<br />
fotoğraflarını çekiyoruz ki sonrasında<br />
sonuçlarını hastayla birlikte<br />
değerlendirebilelim. Hastanın yüzünü<br />
çok iyi bir şekilde temizledikten sonra<br />
anestezik krem uyguluyoruz ve bu şekilde<br />
iğne girişini hissetmemesini sağlıyoruz.<br />
Uygulamayı özel ve çok küçük iğnelerle<br />
yapıyoruz. Kullandığımız ürünlerin PH’ı<br />
cilt yapısına çok uygun olduğundan ve<br />
anestezik krem de sürdüğümüzden hasta,<br />
ağrı veya acı hissetmiyor. Uygulamadan<br />
sonra da mutlaka rahatlatıcı, sakinleştirici<br />
kremler kullanıyoruz. Hastadan istediğimiz<br />
tek şey ise yüzüne 24 saat boyunca<br />
su değdirmemesi; cildi enfeksiyondan<br />
korumak adına bu önemli bir tedbir.<br />
Mezoterapinin herhangi bir dezavantajı<br />
var mı?<br />
Doğru ürün ve doğru hasta seçiminde<br />
mezoterapinin herhangi bir dezavantajı<br />
olduğunu düşünmüyorum. Tek<br />
dezavantajı, iğne hassasiyeti olanların<br />
yaşadığı korku olabilir ki bu da ilk seanstan<br />
sonra atlatılıyor.<br />
“CİLT VİTAMİNLİYSE DİĞER<br />
UYGULAMALARDAN ALDIĞIM<br />
CEVAP DA DAHA KUVVETLİ<br />
OLUYOR”<br />
Mezoterapinin sürekli tekrar edilmesi<br />
gerekiyor mu?<br />
25 yaş üzerindeki kadınlara yılda iki<br />
defa mezoterapi desteği almalarını şiddetle<br />
tavsiye ediyorum. Düzenli mezoterapi<br />
yaptıranlarda bu süre sekiz dokuz ayda<br />
bir de olabilir. Ancak bununla ilgili bir<br />
zorunluluk yok tabii ki. Medikal estetik<br />
işlemlerinin hiçbirini tekrarlamak zorunda<br />
değilsiniz; bir bağımlılık da olmamalı,<br />
“TIZIANO, ELİMİ ÇOK GÜÇLENDİRİYOR”<br />
l “Rönesans serisinden Tiziano, en sevdiğim mezoterapi ürünlerinden biri. Çünkü, her şeyden önce içerisinde tüm mezoterapilerde olması<br />
gereken hyalüronik asit var. Aynı zamanda bir mezoterapi ürününde olmazsa olmazım olan yüksek teknolojiye sahip. Tiziano, çok özel bir<br />
yöntemle geliştirilmiş bir ürün; çok az noktaya çok az miktarda yapılıyor ama diğer mezoterapi kokteyllerine eşdeğer bir sonuç ortaya<br />
koyuyor. Emilimi de çok iyi.<br />
l En önemli özelliği ise içeriğinde bitkisel bir kök hücre olan meristem hücrelerinin bulunması. Tüm mezoterapi ürünleri arasında<br />
meristem hücresi olan tek ürün. Meristem bitkisi, 2. Dünya Savaşı’nda atom bombası atılan Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinde canlı kalan<br />
tek bitki. İçeriğinde bu çok güçlü bitkiyi barındıran Tiziano, elimi çok güçlendiriyor.<br />
l Tiziano’nun içeriğinde aynı zamanda kolajen, aminoasitler, Omega 3-6-9 da bulunuyor. Bu ürünü sadece yüz gençleştirmede<br />
değil, kollarda, ellerde, boyunda, dekoltede kullanıyorum. Ayrıca lipoliz yaptığım hastalarda sıkılaştırma amacıyla da Tiziano’dan<br />
yararlanıyorum.”<br />
24 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 25
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“daha kötü mü olurum” tarzı bir korku da.<br />
Ama yaptırdığınızda cilt yaşınız örneğin beş<br />
yıl geriye gidiyor ve siz bu beş yıldan sonra<br />
yaşlanmaya başlıyorsunuz.<br />
Düzenli yapılan mezoterapinin ilerleyen<br />
yaşlarda görülen yağ yastıklarının kaybına<br />
bağlı sarkmalarda, ayrıca dolgu, ip ya da<br />
cildi hasar vererek iyileştiren enerji bazlı<br />
uygulamalarda antiaging’i çok ileriye<br />
taşıdığını görüyorum. Bu tür uygulamaları<br />
yaptırma yaşı da öteleniyor.<br />
Öte yandan mezoterapi yaptırmamış<br />
ama cilt yıpranmasına bağlı olarak dolgu,<br />
ip askı veya enerji bazlı cihaz uygulaması<br />
ihtiyacı duyan hastalarıma da bunlardan<br />
önce mezoterapi yapıyorum. Cilt<br />
vitaminliyse ve kuvvetliyse, sonrasında<br />
yaptığım diğer uygulamalardan aldığım<br />
cevap da daha kuvvetli oluyor.<br />
Mezoterapi mutlaka hekimler tarafından<br />
yapılmalıdır, değil mi?<br />
En büyük organımız olan cilde<br />
yapılacak iğneli her işlem mutlaka<br />
bir hekim tarafından uygulanmalıdır.<br />
Mezoterapi uygulamasının mezoterapi<br />
sertifikasyonu yapılmış ve ilgili bakanlıktan<br />
onay almış hekimlerce yapılması gereklidir.<br />
Örneğin, benim kliniğimde iğneli işlemleri<br />
benden başka hiç kimse yapamaz.<br />
“ÜRÜNÜN TEKNOLOJİSİNE ÇOK<br />
DİKKAT EDİYORUM”<br />
Bir hekim olarak kullanacağınız<br />
mezoterapi ürünlerini seçerken nelere<br />
dikkat ediyorsunuz?<br />
Öncelikle ürünün teknolojisine dikkat<br />
ediyorum; teknolojisi yeterince iyi olmayan<br />
bir ürün beni çok ilgilendirmiyor. İçerik<br />
zenginliği ise önem verdiğim bir başka<br />
konu. Tabii ki ürün, ilgili bakanlıklarca<br />
gerekli izinlere ve CE gibi sertifikalara sahip<br />
olmalı. Ürünlerin uygulama şekli de son<br />
derece önemli; uygulaması zor olmamalı ve<br />
hastayı rahatsız etmemeli. Ayrıca ürünün<br />
PH’ı, cilt PH’ına yakın olmalı. Biomedikalin<br />
ve biomühendisliğin gelişmesiyle birlikte<br />
çok özel ürünler üretiliyor; ben de bunları<br />
takip ediyor, öneriyor ve kullanıyorum.<br />
Yeni uygulamaları ilk kendinizde dener<br />
misiniz?<br />
Öyle bir huyum yok. Çünkü yeni<br />
uygulamaların hepsi benim cildime<br />
uygundur, diye bir durum söz konusu<br />
değil. Eğer ürünü getiren firmaya<br />
güveniyorsam ve cildimin ihtiyaçlarına<br />
uygunsa tabii ki deniyorum veya cilt<br />
tipi-yaşı uygun çalışma arkadaşlarıma,<br />
yakınlarıma uyguluyorum. Zaten<br />
kliniğimde kendime ve bir yakınıma<br />
uygulayamayacağım hiçbir ürünü<br />
kullanmam.<br />
Mezoterapi dışında en çok sevdiğiniz<br />
uygulama nedir?<br />
Biostim dolgular benim için değerli,<br />
çünkü cildimize kaybettiği kolajeni<br />
geri veriyor. Zaten genel olarak kolajen<br />
uyarımını artırıcı kalsiyum hidroksiapatit,<br />
polikaprolakton gibi dolguları tercih<br />
ediyorum. Dudak dolgusu yapmayı,<br />
doğal görünümlü dudaklar yaratmayı da<br />
seviyorum. Aslında medikal estetiğin her<br />
unsurunu çok seviyorum, tabii ki abartıya<br />
kaçılmadan ve doğru yapılması koşuluyla.<br />
“GÜZELLEŞELİM, GÜZEL YAŞ<br />
ALALIM AMA ABARTMAYALIM”<br />
Güzelliğe bakış açınızdan söz eder<br />
misiniz?<br />
1996 yılında tıp fakültesinden mezun<br />
olduktan sonra 13 yıl boyunca devlet<br />
sektöründe çalıştım, sonrasında istifa edip<br />
medikal estetik sektörüne geçtim. 10 yıldır<br />
Mersin’de, kendi kliniğimde güzellik ve<br />
sağlıklı yaşam üzerine çalışıyorum. Medikal<br />
estetikle uzun yıllardır ilgileniyorum ve bu<br />
işi çok severek yapıyorum.<br />
Güzellik konusuna bakış açımı<br />
“doğal güzellik” olarak özetleyebilirim.<br />
Güzelleşelim, güzel yaş alalım ama<br />
abartmayalım. Bu bakış açısının son<br />
yıllarda katıldığım kongrelerde de dile<br />
getirildiğini görüyorum; “hastaları çok<br />
şişirip sunileştirdik, artık hastaları<br />
stimülasyona, mezoterapiye ve enerji<br />
bazlı cihazlara yönlendirmemiz lazım”<br />
deniyor. Oysaki benim çalışma prensibim<br />
ve güzelliğe bakış açım zaten hep böyleydi.<br />
Abartıyı sevmeyen, doğallığı ve doğal<br />
bir şekilde güzelleştirmeyi seven bir<br />
hekim olarak bilinirim. Her yaşın bir<br />
güzelliği vardır ve ben “güzel yaş alma<br />
prensibine” dayalı olarak çalışıyorum.<br />
Kendi güzelliğimle ilgili olarak yaptığım<br />
uygulamalarda da abartıya kaçmıyor,<br />
yaşımın iyisi olmaya gayret ediyorum. Bu,<br />
bütünsel güzellik aslında.<br />
Bütünsel güzellik derken de yalnızca<br />
yüz güzelliğinden bahsetmiyorum.<br />
Spor yapmak, aktif bir yaşam tarzı<br />
sürdürmek, ideal kiloda olmak ve vücudun<br />
sıkılaşmasını sağlamak da çok önemli. Biz<br />
hastalarımızı bu bakış açısıyla psikolojik<br />
olarak da destekleyebiliyoruz. Çünkü<br />
bütünsel güzellik, yalnızca gördüğümüz<br />
güzellik değildir. Hastanın huzurunun da<br />
yüzüne vurması lazımdır.<br />
“RÖNESANS SERİSİNİN ÜRÜNLERİNİ BEĞENİYORUM”<br />
“Kişisel bakımına ve güzelliğine önem veren bir hekim olarak yılda iki defa mezoterapi<br />
ve toksin uygulamasını mutlaka yaparım, bunu zaten tüm hastalarıma da öneriyorum.<br />
Gençlik aşısı da uygularım. Cildimde bazı hassasiyetler olduğundan yılda bir defa enerji<br />
bazlı cihazlarla uygulama yaparım. Bunlar dışında yaptığım başka bir şey yok ama cilt<br />
temizliği ve bakımında titizim. Mutlaka her sabah ve akşam yüzümü çok iyi temizlerim,<br />
eve gittiğimde ilk işim yüzümü temizlemek ve bu şekilde cildimin nefes almasını<br />
sağlamak oluyor. Hiçbir zaman makyajla yatmam, zaten çok ağır makyaj da yapmam.<br />
Bakım kremlerimi sürerim. Rönesans serisinin ürünlerini beğeniyorum, yüzüme ve<br />
gözaltı bölgeme onları uygularım. Bundan dolayı da güzelliğimi koruduğumu ve yaşımı<br />
göstermediğimi düşünüyorum.”<br />
26 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 27
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“Dudağı<br />
ilhamla yaparım”<br />
En büyük gayesinin doğalı taklit etmeye çalışmak olduğunu söyleyen<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Yavuz Tunç, “Dudak yaparken yüzün<br />
anatomisine, kişinin karakterine, gülüşüne, diş yapısına, gözlerindeki derinliğe<br />
bakarım ve bu baktıklarım o kişinin dudağı için bana ilham kaynağı olur”<br />
açıklamasında bulunuyor.<br />
Melek Yazıcı<br />
Mert Koç<br />
Yaşlanmak kaçınılmazsa da doğallığı<br />
bozmadan güzel yaşlanmak günümüzde<br />
çok önemli. Bu kapsamda bir hekim olarak<br />
medikal uygulamalara bakış açınızla ilgili<br />
bilgi alabilir miyiz?<br />
Yaşının güzeli olmak son derece<br />
önemli. Doğal olarak çok güzel yaşlananlar<br />
var, onlar çok şanslılar ama sayıları da<br />
çok az. Yaşının güzeli olmayı, doğal<br />
yaşlanmayı hedefleyenlere medikal estetik<br />
uygulamalarıyla hitap ediyoruz. Evet,<br />
yaşlanmayı durdurma şansımız yok ama<br />
yavaşlatabilme olanağımız var. Paradigma<br />
değişti artık; daha çok yirmili otuzlu<br />
yaşlara ulaşmaya başladı. Medikal estetik<br />
uygulamalarına erken yaşta başlayanlar,<br />
sonraki yıllarına daha genç ve dinamik<br />
devam ediyor. Bu kazandıkları dinamik<br />
hal sadece kendilerine değil, ailelerine ve<br />
yakınlarına da mutlu ve enerjik bir hayat<br />
sunuyor. Bir anlamda sadece o kişiye değil,<br />
etrafındakilere de dokunmuş oluyoruz.<br />
Yüz bölgesinin yanı sıra yaşın etkileri en<br />
çok nerelerde görülüyor?<br />
Boyun bölgesi, dekolte ve el sırtı,<br />
kişinin yaşıyla ilgili fikir verir. Bunlarla ilgili<br />
herhangi bir işlem yapılmamış ve sadece<br />
yüz bölgesi gençleştirilmişse, kişi “sahte”<br />
bir güzelliğe sahip olur. Bazılarının boynu<br />
çok iyidir, yüzü yaşlanmıştır; kimisinde<br />
ise durum tam dersidir. Önemli olan bir<br />
harmoni oluşturmak, bunun için de uygun<br />
bir plan yapmaktır. Amacımız güzellikte<br />
bütünselliktir.<br />
“HER DUDAK HERKESE<br />
YAKIŞMAZ”<br />
Dudak dolgusu en çok yaptığınız<br />
işlemlerden biridir, diyebilir miyiz? Dudak<br />
dolgusu yaklaşımınız nedir?<br />
Dudak dolgusu, gerçekten de en<br />
sevdiğim ve en çok yaptığım işlemlerden<br />
biri. Dolgu malzemesi, sanatımızın en<br />
büyük enstrümanıdır. Yüz artistik bir<br />
bölge olduğundan, artistik bir bakış<br />
açısıyla yaklaşmayı gerektirir. Aritmetikle,<br />
toplama ve çıkarmayla yüzü doğal<br />
güzelliğe taşıyacak sırlar çözülemez.<br />
Yüksek matematik bilgisi belki yardımcı<br />
olur. Bu nedenle yüzü şekillendirmek<br />
sadece mühendislik becerisiyle, ölçüm<br />
ve cetvelle (caliper) yapılamaz, ancak<br />
yardımı olur. Sadece ölçümle bir dayanak<br />
noktası yarattığınızda, dayandığınız<br />
noktanın yüzün altın oranıyla bir tezat<br />
oluşturmaması gerekir. Buna dayanarak<br />
çene ucu, burun ucu ve onlara uygun bir<br />
dudak yaptığınızda doğal ve güzel olmuyor<br />
ki! Altın oran da bir yere kadar. Zaten<br />
her dudak herkese yakışmaz, bunun bir<br />
kalıbı da yoktur. Oysa ben dudak yaparken<br />
yüzün anatomisine, kişinin karakterine,<br />
gülüşüne, diş yapısına, gözlerindeki<br />
derinliğe bakarım ve bu baktıklarım o<br />
kişinin dudağı için bana ilham kaynağı olur.<br />
Yani dudağı aslında ilhamla yaparım. Yüze<br />
ilave uygulamalar yapılması gerektiğinde ise<br />
önce bunları gerçekleştirir, ardından kişinin<br />
30 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 31
V<br />
RÖPORTAJ<br />
gülümsemesini ve konuşmasını da dikkate<br />
alarak dudağa geçerim.<br />
Pek çok danışan, dudakta “dilemma”,<br />
yani ikilem sorunu yaşıyor. Bunu şöyle<br />
açıklayabilirim: Bir yanda dolgunlaştırılmış,<br />
büyütülmüş bir dudak görüyorlar ama<br />
yapay. Öte yanda ince, hiç dokunulmamış<br />
ve doğal olan dudaklarına razı oluyorlar.<br />
Büyütülmüş olsa da estetik durmayan,<br />
“sahte” görünümlü dudak uygulamalarını<br />
gördüklerinde haklı olarak korkuyorlar.<br />
İşte bu bir ikilem. Ne o iyi ne de bu<br />
iyi. Bu ikilemden çıkmamız gerekiyor.<br />
Daha doğal, güzel, artistik, gerçekçi ve<br />
kişinin konuşmasını bozmayan dudak<br />
oluşturabileceğimizi hastalarımıza iyice<br />
anlatmamız gerekiyor.<br />
“DOLGU ERİSE DE TAM OLARAK<br />
KAYBOLMAZ”<br />
Dudak dolgusunun etki süresi ne kadardır?<br />
Dudak dolgusunun etkisi 6 ay ila 12 ay<br />
arasındadır. Yumuşak dolgular genelde 6<br />
ayda erir ama süreç içinde nemlilik, canlılık<br />
ve hoşluk sağlar. Kıvam ve şekillendirme<br />
söz konusu olduğunda ise 12 aya varan<br />
etki söz konusudur. Aslında bu süreler<br />
sonunda dolgu erise de tam olarak ortadan<br />
kaybolmaz, yüzde 10-15 kadarı dudakta<br />
kalır. Bu da dudağa güzel bir destek sağlar.<br />
Uygulama sırasında ağrı, acı hissediliyor<br />
mu?<br />
Eskiden hissedilirdi. Günümüzün<br />
dolguları içinde yer alan lidokain isimli<br />
anestezik madde büyük fayda sağlıyor. Bu<br />
nedenle dolgu uygulamalarında, içeriğinde<br />
lidokain olan ürünleri kullanıyorum.<br />
Bunlar hekime de konfor sağlıyor, ayrıca<br />
enjeksiyonla anestezi yapmaya gerek<br />
kalmıyor. Cilt üzerine anestezik krem de<br />
uygulanabilir. Bu şekilde ağrıyı ciddi oranda<br />
azaltabiliyoruz.<br />
Dudak dolgusu yapılırken hangi durumda<br />
iğne veya kanül kullanılıyor, farkları<br />
nedir?<br />
İğneyle yapmanın kanüle, kanülle<br />
yapmanın iğneye göre bazı üstünlükleri olsa<br />
da biri diğerinden daha iyidir denilemez.<br />
Hangisini kullanacağıma hastanın dudak<br />
yapısına göre karar veriyorum, ikisini de<br />
rahatlıkla kullanıyorum. Etkileri aynıdır.<br />
İğneyle yapıldığında dudaktaki ödem ve<br />
morarma biraz daha fazla olabilir ama<br />
bunda da hekimin tekniği önemlidir.<br />
Dudak dolgusunun komplikasyonları var<br />
mı?<br />
Dolgu malzemesini seçerken kılı<br />
kırk yarıyoruz. Ürünün güvenliği,<br />
ülkenin yetkili kurumlarınca onaylanıp<br />
onaylanmadığı, teknolojisinin yeterli<br />
olup olmadığı başta olmak üzere pek<br />
çok değerlendirmeden geçiriyoruz. Zaten<br />
hyalüronik asitli dolgularda tıbbın geldiği<br />
nokta çok iyi ve maddeye bağlı olarak bir<br />
sorun oluşma ihtimali çok düşük. Bunun<br />
dışında morluklar, ödemler olabilir. Ancak<br />
uygulama hekim tarafından yapılmazsa,<br />
ruhsatlı ürün kullanılmazsa pek çok<br />
komplikasyon yaşanabilir.<br />
Uygulama sonrasında hastanın nelere<br />
dikkat etmesi lazım?<br />
Hastayı uygulamadan sonra birkaç<br />
saat boyunca yiyip içmemesi konusunda<br />
uyarıyoruz. Üç gün boyunca da dudak<br />
üzerinde baskı yaratacak bir şey<br />
yapmamasını söylüyor, öpüşme ve masaj<br />
gibi durumları kısıtlıyoruz.<br />
“DOLGU YAPILDIĞINDA YÜZ<br />
ZAYIFLAR”<br />
Bazı kişilerde dolgunun kaslara<br />
zarar vereceği, sonrasında da sarkma<br />
yapabileceği yönünde bir inanış var…<br />
Oysa durum bunun tam tersi.<br />
Yüzümüzde kemik, yağ dokusu, kas, cilt<br />
altı dokusu ve cilt olmak üzere çeşitli<br />
öğeler var. Bunlarla birlikte kemiklerden<br />
başlayan ve çoğu kez de cilt yüzeyine<br />
kadar uzanan zar gibi dayanak noktaları<br />
var. Bunları incecik bir Çin Seddi gibi<br />
düşünebilirsiniz. İşte dolguyla bu setleri<br />
güçlendiriyoruz. O zaman da setler suyun<br />
önündeki baraj gibi duruyor. Dolgunun<br />
yüzde kaldığı süre boyunca cilt daha<br />
genç, daha kuvvetli oluyor. Hastalar bir<br />
de “yüzüm aşağı düştü, kilom da var, bir<br />
de dolgu yaptırırsam iyice kötü görünmez<br />
miyim” diye soruyor. Paradoks gibi görünse<br />
de dolgu yapıldığında yüz zayıflar, tabii ki<br />
ehil ellerde yapılması koşuluyla.<br />
İkili üçlü medikal estetik uygulamalarında<br />
tercihleriniz ne yönde?<br />
Botolinum toksini (botoks), çok güvenli<br />
bir ilaç, öyle ki antiaging konusunun<br />
en önemli adımlarından biri düzenli<br />
botolinum toksini kullanılmasıdır. İkincisi<br />
ise cildin mukavemetinin ve kondisyonun<br />
devam ettirilmesi adına ters dönen kum<br />
saatini arada bir doldurmaktır. Bu da cilde<br />
verilecek olan ve “gençlik aşısı” ismiyle<br />
anılan vitaminleri, mineralleri, enzimleri,<br />
hyalüronik asidi içeren mezoterapik<br />
ürünlerdir. Bu iki temel nokta, benim<br />
mottomdur. Bu uygulamalarla başlarım,<br />
çünkü bunlar yaşlanmaya direkt etki eder.<br />
Sonrasında gerekiyorsa elmacık dolgusu,<br />
dudak dolgusu, jawline yaparım. Bazen<br />
hepsi birlikte yapılabilir bazen ara vermek<br />
gerekebilir. Hekim hastanın durumuna göre<br />
öncelik sıralamasını, planını oluşturur.<br />
Biolift gençlik aşısının etkileriyle ilgili<br />
biraz daha bilgi alabilir miyiz sizden?<br />
Yüzümünüz belli yerlerinde yer<br />
çekimine karşı koymamızı sağlayan zar<br />
gibi dayanak noktaları var; daha önce Çin<br />
Seddi örneğini vererek anlatmıştım. Bu<br />
sayede yüzümüz öne ve merkeze doğru<br />
çökmez. Ancak yaşın ilerlemesiyle birlikte<br />
bunlar iyice incelir veya yağ ağırlaşır,<br />
böylece çöküş meydana gelir. Biyolojik<br />
katkı sağlayan Biolift gençlik aşısı, bu<br />
zarları güçlendirir, kolajeni ve fibroblastları<br />
güçlendirir, cildin mukavemetini sağlar,<br />
lifting etkisi yaratır, ayrıca cildi parlatır.<br />
Bunu uyguladığımızda yüzünün eski<br />
durumuna doğru gidebilme ihtimalini<br />
görmesi bile hastaya büyük moral verir.<br />
Doğal bir filtre etkisi yaratır ve bu etki dört<br />
ay boyunca sürer.<br />
FUTBOL, RESİM, TIP ÜÇGENİNDEN<br />
MEDİKAL ESTETİK HEKİMLİĞİNE<br />
l “Lisenin son sınıfındayken bir yol ayrımındaydım ve önümde<br />
üç seçenek vardı: Biri profesyonel futbolculuk kariyeriydi;<br />
Kocaelispor’dan teklif almıştım. Diğeri, resim hocam Zeki Serbest’in<br />
beni ressam olmam yönünde teşvik etmesiydi. Üçüncüsü ise<br />
doktorluktu.<br />
l İlk iki seçeneğe reddederek ‘doktor olacağım’ dedim. Aslında<br />
doktor olmak, çocukluğumdan beri istediğim bir şeydi. Bir de<br />
o kadar okumuşum, üstelik yatılı okumuşum, aylarca ailemi<br />
görmemişim ve doktor olabilecek durumdayım… Ayrıca 1980’li<br />
yıllarda doktor olmak önemli bir şeydi, bir doktor yoldan geçerken<br />
esnaf ayağa kalkardı örneğin. Bu şekilde doktor olmaya karar<br />
verdim.<br />
l Ama futbol aşkımın devam ettiği gibi resim ve aynı zamanda<br />
heykel de her zaman hayatımda oldu. Resim ve heykel, zaman<br />
içinde medikal estetikte kullanabileceğim enstrümanlara dönüştü.”<br />
“RUHUNDA MARILYN MONROE’YU TAŞIYANLARA<br />
O ENERJİDE BİR DUDAK YAPMAK GEREKİR”<br />
l “Dudak dolgusu benim için hiçbir zaman dudağı dolgunlaştırıp ileri doğru çıkartmak olmadı. Kişinin yüz yapısına, karakterine,<br />
beklentilerine, sosyal statüsüne dikkat ederim. Çok sade birine ‘femme fatale’ bir dudağın yakışması mümkün değildir, benzer şekilde<br />
ruhunda Marilyn Monroe’yu taşıyanlara da o enerjide bir dudak yapmak gerekir.<br />
l İleri yaş grubundakilere, gençlerin talep ettiği dudakları yapmam. O yaş grubunda en önemli nokta, volümü çok iyi ayarlamaktır.<br />
Çünkü dudaklarını çevreleyen bağ dokuları zayıflamıştır ve fazla dolgu verirsem dudakları bu ağırlığı taşıyamaz, hatta doğal bir şekilde<br />
konuşamaz. Bu nedenle onlara daha yumuşak dolgu yaparım. Ama öncesinde dudağın etrafını ve ağız dokusunu desteklerim. Sadece<br />
görüntüyü değil fonksiyonelliği de düşünmeliyiz ki güzel sonuçlar alalım.<br />
l Yaşı genç ve başka herhangi bir desteğe ihtiyaç duymayan hastalara tabii ki sadece dudak yaparım. Ama örneğin, elmacıkları olmayan,<br />
nazolabial çizgileri yoğun bir hasta dudak dolgusu yaptırmak istiyorsa öncelikle bu sorunlarını çözmek için onu ikna etmeye çalışırım.<br />
Yoksa dudakları daha da kötü görünür. Elmacıklarını çözdüğümde yüzü yukarı ve yana doğru kalkar, nazolabial çukurları kendiliğinden<br />
açılır. Nazolabial çukurlara dolguyu çok dikkatli vermek gerekir. Çünkü çukurlaşmanın sebebi nazolabialin kendisi değildir, büyük bölümü<br />
yaşla birlikte yüzün aşağı doğru inmesiyle oluşmuştur. Burun kökündeki alanı dolguyla desteklediğimizde sorunun büyük kısmı biter. Ben<br />
nazolabial çukurun bir kısmının durmasını isterim, tamamen silmeyi doğru bulmam; dümdüz bir nazolabial sadece oyuncak bebeklerde var.”<br />
32 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 33
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Son dönemde adını sıkça duyduğumuz<br />
alloblast’ın ne olduğunu sizden öğrenebilir<br />
miyiz?<br />
Alloblast, yenidoğan sünnet derisinden<br />
elde edilen kök hücrelerin, yani fibroblast<br />
hücrelerinin laboratuvar ortamında<br />
çoğaltılarak hastanın ihtiyaç duyduğu<br />
bölgeye enjekte edilmesidir. Hastanın<br />
kendisinden alınan kök hücre tedavilerinde<br />
olduğu gibi alloblast’ın içeriğindeki<br />
fibroblast hücreleri de örnek dokudan elde<br />
edilir. Ancak bu yöntemde kişinin kendi<br />
hücreleri değil, yenidoğanın hücreleri<br />
kullanılır.<br />
Alloblast ile<br />
doğal<br />
gençleşme<br />
Alloblast, yani yenidoğanların sünnet derisinden elde<br />
edilen kök hücrelerin hastanın ihtiyaç duyduğu bölgelere<br />
enjekte edilmesi yöntemi, son bir yıldır Türkiye’de sıklıkla<br />
uygulanıyor. Alloblast’tan ciltteki yaşlanma belirtilerinin ve<br />
cilt üzerindeki izlerin azaltılmasında yararlanıldığını belirten<br />
Dermatoloji Uzmanı Dr. Seher Arı, “Sünnet derisinin<br />
çok sayıda hücre içermesi, çoğaltılmalarının kolay olması,<br />
genç yaşta elde edildiği için çevresel faktörlerden ve zararlı<br />
maddelerden en az şekilde etkilenmesi alloblast tedavisinin<br />
en belirgin avantajlarıdır” açıklamasında bulunuyor.<br />
Melek Yazıcı<br />
Mert Koç<br />
“YENİDOĞAN SÜNNET DERİLERİ<br />
SAFLAŞTILIRIP ÇOĞALTILIYOR”<br />
Yenidoğan sünnet derileri ne tür<br />
işlemlerden geçirilerek medikal estetiğin<br />
kullanımına hazır hale getiriliyor?<br />
Yenidoğan sünnet derileri, GMP<br />
(Good Manufacturing Practice-İyi Üretim<br />
Uygulamaları) onaylı sıfır partikül<br />
laboratuvarda saflaştırılıp çoğaltılıyor<br />
ve genç fibroblastlar (kök hücreler)<br />
elde ediliyor. Genç fibroblast hücreleri,<br />
hastanın ihtiyaç duyduğu bölgeye<br />
enjekte ediliyor. Alloblast, allojenik,<br />
yani bir vericiden alınan hücrelerin<br />
nakledildiği bir tedavi yöntemidir. Alloblast<br />
üretimi için milyonlarca yeni fibroblast<br />
hücresinin çoğalması sağlanıyor. Sünnet<br />
derisinin çok sayıda hücre içermesi,<br />
çoğaltılmalarının kolay olması, genç yaşta<br />
elde edildiği için çevresel faktörlerden<br />
ve zararlı maddelerden en az şekilde<br />
etkilenmesi alloblast tedavisinin en belirgin<br />
avantajlarıdır.<br />
Alloblast, medikal estetikte hangi<br />
sorunları çözüyor?<br />
Alloblast’tan hastanın cildindeki<br />
yaşlanma belirtilerinin, sivilce<br />
izlerinin, yaraların ve ameliyat izlerinin<br />
azaltılmasında yararlanılıyor. Yaşlanma<br />
sebebiyle deride meydana gelen sarkmalar,<br />
hücrelerden elde edilen fibroblastlarla<br />
minimuma indiriliyor. Fibroblastlar,<br />
ciltte kolajen ve elastin üretimini<br />
artırıyor. Bu sayede hastanın daha iyi<br />
bir görünüme sahip olmasına yardım<br />
ediliyor. Alloblast uygulaması sonrasında<br />
cildin sıkılaştırılması, ince kırışıklıkların<br />
giderilmesi, cildin daha parlak görünmesi<br />
sağlanıyor. Alloblast sıklıkla yüz, boyun,<br />
dekolte ve eller için kullanılırken saç<br />
mezoterapisi olarak da elimizi güçlendiren<br />
alternatiflerden biri.<br />
Ne zamandır kullanılıyor?<br />
Kök hücre tedavisi, tıp alanında uzun<br />
yıllardır kullanılıyor. İlk olarak ameliyat<br />
veya bir kaza sonrasında oluşan izlerin<br />
tedavisi için kullanılmaya başlanmış olup<br />
günümüzde estetik dermatoloji alanında da<br />
bu yöntemden yararlanılıyor. Alloblast ise<br />
34 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 35
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“YAŞ İLERLEDİKÇE<br />
VÜCUTTA BULUNAN<br />
KÖK HÜCRENİN<br />
MİKTARI AZALIR”<br />
“Vücudumuzdaki tüm<br />
organ ve dokular, hücrelerden<br />
oluşur. Bazı hücreler kendilerini<br />
yenileyebilir ve farklı hücre<br />
tiplerine dönüşebilir niteliktedir.<br />
Kök hücre olarak adlandırılan bu<br />
hücreler, çoğalamayan kas ve<br />
sinir hücrelerinden farklı olarak<br />
bölünebilir ve çoğalabilir. Tek<br />
bir hücreden yüz binlerce hatta<br />
milyonlarca hücrenin oluşmasını<br />
sağlayan kök hücre, aynı zamanda<br />
kendisini yenilemek amacıyla<br />
bölünerek çoğalabilir.<br />
Bir ömür boyunca kendisini<br />
yenileme özelliğine sahip olan kök<br />
hücre, diğer hücrelere dönüşür.<br />
Vücudun ihtiyacı doğrultusunda<br />
farklılaşarak diğer hücrelerin<br />
gelişimini, olgunlaşmasını ve<br />
çoğalmasını sağlar. Fakat yaş<br />
ilerledikçe vücutta bulunan kök<br />
hücrenin miktarı, diğer hücrelere<br />
kıyasla azalır. Yenidoğan bebeklerde<br />
her 10 bin hücreden 1’i kök<br />
hücreyken, 65 yaşındaki bir kişide<br />
her 1 milyon hücreden yalnızca biri<br />
kök hücredir. Yaşın ilerlemesiyle<br />
birlikte azalım gösteren kök hücre<br />
miktarı nedeniyle hasarlanan doku<br />
ve organlar yeterince onarılamaz<br />
hale gelir.”<br />
dünyada 10 yıldır, Türkiye’de de son bir<br />
yıldır sıklıkla uygulanıyor. Sağlık Bakanlığı<br />
onaylı bir tedavidir.<br />
“TEK SEANS UYGULANIYOR”<br />
Alloblast yönteminin en önemli avantajı<br />
nedir?<br />
En önemli avantajının etkinliği ve<br />
yüksek hasta memnuniyeti olduğunu<br />
söyleyebilirim. Ayrıca tek seans olarak<br />
uygulanıyor, bu da hasta uyumunu<br />
artırıyor. Herhangi bir dezavantajı da<br />
bulunmuyor. Tamamen doğal bir içeriğe<br />
sahip olduğundan alerji riski sıfıra yakın,<br />
en güvenli uygulamalardan biri.<br />
Hastanın kendisinden alınan kök<br />
hücrelerin uygulandığı fibrocelle ile<br />
alloblast arasındaki farklar nelerdir?<br />
Bence iki önemli fark var. Bunlardan<br />
ilki alloblast’ın etki başlangıç süresinin<br />
fibrocelle yöntemine göre daha kısa olması.<br />
Diğeri ise alloblast’ta hastanın kliniğe<br />
dört yerine sadece bir kere gelmesi. Tabii<br />
maliyet avantajına da unutmamak lazım.<br />
Yöntem, pek çok kişinin ulaşabileceği bir<br />
bütçeye mi yapılıyor, yoksa daha niş bir<br />
kesime mi hitap ediyor?<br />
Bunu şöyle değerlendirmek daha doğru<br />
olur: Hali hazırda intradermal tedavileri<br />
yaptıran ve bunun için toplamda üç dört<br />
seansa ihtiyaç duyulan hasta grubunda<br />
toplamda aynı maliyete ulaşılıyor. Bu<br />
şekilde düşünürsek, bu hasta grubu<br />
için maddi olarak herhangi bir farklılık<br />
olmayacaktır. Hatta tek seans uygulanması<br />
sayesinde zaman ve işgücü kaybının önüne<br />
geçtiğimizi de düşünürsek daha avantajlı<br />
olduğu söylenebilir.<br />
“UYGULAMA 20 DAKİKA SÜRÜYOR”<br />
Alloblast, nasıl uygulanıyor?<br />
Hastamız kliniğe geldiğinde önce cildi<br />
derinlemesine temizleniyor, sonrasında<br />
ise uygulama bölgesi lokal anestezikle<br />
uyuşturuluyor ve ardından çok ince uçlu<br />
mezoterapi iğneleriyle cilt altına hücreler<br />
yerleştiriliyor. Uygulama 20 dakika kadar<br />
sürüyor.<br />
Tedavi öncesinde ve sonrasında nelere<br />
dikkat edilmesi gerekiyor?<br />
En önemlisi hastanın randevu saatinde<br />
klinikte hazır olması, zira doku bankasından<br />
temin edilen ürünlerin kliniğe teslim edilme<br />
zamanı hastanın randevu saatine göre<br />
organize ediliyor. Uygulama yapılan bölgede<br />
küçük papüller şeklinde hafif kabarıklıklar<br />
olacaktır; hastamızın bu noktalara<br />
dokunmaması çok önemli.<br />
Uygulamanın etkisi ne zaman görülmeye<br />
başlıyor ve ne kadar sürüyor?<br />
Etkileri üç dört hafta içinde görmeye<br />
başlıyoruz. Etki süresi ise kişinin yaşam<br />
tarzına ve kendini cilde zarar veren<br />
etkenlerden korumasına da bağlı olarak iki<br />
ila dört buçuk yıl olarak değişiyor. Yöntemin<br />
tekrar edilmesi de mümkün. Hastanın<br />
rejuvenasyon ihtiyacına göre aynı bölgede ya<br />
da farklı bölgelerde kullanılabiliyor.<br />
Alloblast yöntemi kimler için daha<br />
uygundur?<br />
Bu yöntemi 18 yaş ve üstündekilere<br />
uyguluyoruz. Gerek yaş alma sebebiyle<br />
cildinde sorun oluşanlar gerekse dışarıdan<br />
herhangi bir negatif etkiye maruz kalıp<br />
doku ve hücre kaybına uğramış olanlar için<br />
etkili bir tedavi yöntemidir.<br />
Sizce kök hücre tedavisi önümüzdeki<br />
yıllarda nasıl gelişecek?<br />
Kök hücre tedavileri, uzun yıllardır<br />
güvenle kullanılan ve Sağlık Bakanlığı,<br />
FDA (U.S. Food and Drug Administration-<br />
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi),<br />
Avrupa Sağlık Otoritesi onaylı tedavi<br />
tekniklerindendir. İlerleyen yıllarda<br />
hastaların farkındalığı arttıkça daha erken<br />
yaşlardaki uygulamalarla daha kalıcı ve<br />
belirgin sonuçlar elde edilecektir.<br />
Tedavi yaklaşımınızı öğrenebilir miyiz?<br />
Bir hasta karşınıza geldiğinde onu<br />
nasıl değerlendiriyor ve neleri analiz<br />
ediyorsunuz?<br />
Benim temel odağım, hastanın yaşına<br />
uygun, en doğal, en canlı halini yakalamak.<br />
Bir hasta bana ilk geldiğinde derinlemesine<br />
bir cilt analizi yaparak hem cildin<br />
yüzeyinde hem de cildin altındaki durumu<br />
hakkında hastayı detaylı bir şekilde<br />
bilgilendiriyorum. Sonrasında ise kısa ve<br />
uzun vadede cildin kalitesini nasıl artırıp<br />
bunu nasıl koruyacağımıza dair kişiye özel<br />
tedavi protokolünü hastamla paylaşıyorum.<br />
Burada dikkat ettiğim konulardan biri de<br />
hastanın yaşam tarzının tedaviye ne kadar<br />
uyum sağlayıp sağlayamayacağını anlamak<br />
ve hastayı uyum sağlayabileceği tedavilere<br />
yönlendirmek.<br />
“HASTA MEMNUNİYETİNİN<br />
ÖNCELİKLİ OLDUĞU BİR<br />
YAKLAŞIMLA ÇALIŞIYORUM”<br />
l “İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki<br />
eğitimimi 2005 yılında tamamladım. Tıp eğitimim<br />
sonrasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />
Dermatoloji Kliniği’nde çalışmalarımı sürdürerek<br />
dermatoloji alanında uzmanlaştım. Estetik ve kozmetik<br />
dermatoloji, klinik dermatoloji, melanositik ve nonmelanositik<br />
lezyonlarda dermoskopik değerlendirme<br />
alanında uzmanlığa sahibim.<br />
l Özel Acıbadem Hastanesi Göktürk, Fulya ve Zekeriyaköy<br />
şubelerinde dermatoloji uzmanı olarak 10 yıl boyunca<br />
hastalarıma ve danışanlarıma hizmet verdim. Ağustos<br />
2021’den bu yana da Göktürk’te, en güncel teknolojilerle<br />
donatılmış yeni kliniğimizde hasta memnuniyetinin<br />
öncelikli olduğu bir yaklaşımla çalışıyorum; danışanlarıma<br />
sağlık ve estetik dermatoloji hizmetlerini sunmaya devam<br />
ediyorum.<br />
l Dermatoloji alanını seçmemdeki en büyük<br />
motivasyonum, hastalarımın hem cilt problemlerine ve<br />
hastalıklarına çözüm bulmak hem de zamanın etkilerinden<br />
kurtarıp onların en doğal ve en canlı görünümlerine<br />
kavuşmalarını sağlayıp özgüvenlerini artırmaktı. Bunu<br />
başardıkça benim de motivasyonum gün geçtikçe daha da<br />
artıyor.”<br />
36 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 37
V<br />
ZOOM<br />
“Hastalarımızın<br />
daha mutlu hissetmesi<br />
için çalışıyoruz”<br />
Bir yandan hekimlerin eli ayağı, öte yandan hastaların kılavuzu ve dert ortağı olan hasta<br />
danışmanlarını <strong>Voyant</strong>’ta konuk etmeyi sürdürüyoruz. Bu sayımızın gizli kahramanı ise<br />
çalışmalarını Dr. Tülay Kadıoğlu Medikal Estetik Kliniği’nde sürdüren Hülya Demircan.<br />
Melek Yazıcı<br />
l “İstanbul’da doğdum. Trakya Üniversitesi Kimya Bölümü’nden 2008’de<br />
mezun oldum, 2020’de ise ikinci üniversite olarak açık öğretimde Sosyal<br />
Hizmetler Bölümü’nü bitirdim. İlk üniversite mezuniyetimden sonra kimya<br />
bölümüyle ilgili iş bulmanın zorluğunu anladığımdan, 2008’de özel bir<br />
hastanede hasta kabul sekreteri olarak çalışmaya başladım. İşimi en iyi<br />
şekilde yapabilmek için pek çok eğitime katıldım, aynı zamanda çalıştığım<br />
hastanenin çeşitli bölümlerindeki işleyiş, hasta iletişimi ve hasta hakları<br />
gibi süreçlerini en iyi şekilde tecrübe ettim.<br />
l Hayatımın dönüm noktalarından biri, 2012’de Prof. Dr. Hüseyin Kadıoğlu<br />
ile çalışma fırsatı elde etmiş olmamdır. Bu süreçte sağlık sektöründeki<br />
pek çok projede aktif görev alarak mesleki vizyonumu daha da geliştirdim.<br />
Hekim asistanı olarak hem birlikte çalıştığım hekime hem de hastalara pek<br />
çok konuda destek sağladım.<br />
l Bu mesleği yaparken krizi doğru yönetmeyi, soğukkanlı olmayı, hızlı<br />
karar verebilmeyi, net olmayı, sağlıklı iletişim kurabilmenin önemini,<br />
sonuç odaklı davranmayı, hastalara empatiyle yaklaşabilmeyi, sahiplenme<br />
duygusunu; kısacası bu işin sabır ve emek gerektirdiğini öğreniyoruz.<br />
Bunları yerine getirdiğimizde hastalarımızla aramızda güvene dayalı bir<br />
bağ oluşuyor. Bu sayede hasta, aldığın hizmetin fiyatını ve tedavisinin nasıl<br />
olacağını açık ve net şekilde bizlerle rahat rahat konuşabiliyor; sevincini,<br />
heyecanını, derdini paylaşabiliyor.<br />
l Özveriyle, sabırla, samimiyetle ve kendimizi adayarak çalışmamızın<br />
karşılığında hastalarımızı mutlu görmek, beni mesleki olarak çok tatmin<br />
ediyor. Mesleğim sayesinde pek çok insan tanıyıp hem onlara hem hizmet<br />
verdiğim hekime faydalı olduğum duygusunu yaşadım.<br />
l Meslek hayatımın 11. yılına geldiğimde Dr. Tülay Kadıoğlu Medikal<br />
Estetik Kliniği’nde asistanlık görevine başladım. Medikal estetik, farklı bir<br />
sektördü. Estetisyenlik başta olmak üzere çeşitli eğitimler alarak ve aynı<br />
sektörde çalıştığım kişilerle interaktif ilişkiler kurarak farklı bir yola girdim.<br />
Medikal estetik sektöründe hastalarımızın daha mutlu hissetmesi için<br />
çalışıyoruz. Daha konforlu bir ortamda hizmet sağlarken hasta-asistan,<br />
asistan-hekim ilişkisi de buna paralel olarak daha samimi ve keyifli bir<br />
diyalogla gerçekleşiyor. Ekip olarak en iyi hizmeti vermeye çalıştığımız<br />
hastaların kliniğimizden mutlu olarak ayrılmalarını sağlamak ve onlardan<br />
olumlu geri bildirim almak işimizin en memnun edici yanı.<br />
l Çok değer verdiğim bir hekimin bana anlattığı hikâyeyi paylaşmak<br />
istiyorum: Çin’de yetişen bambu ağacının önce tohumu ekilir, sulanır ve<br />
gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz ama tohum<br />
yine sulanıp gübrelenir. İkinci, üçüncü ve dördüncü yıllarda da işlem<br />
yinelenir ama görünürde bir şey yoktur. Çinliler büyük bir sabırla beşinci<br />
yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam eder. Nihayet beşinci yılın<br />
sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede<br />
yaklaşık 27 metreye ulaşır. Peki bambu ağacı, 27 metre boyuna altı haftada<br />
mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır? Bu hikâye; aşılanan emeğin, sabrın,<br />
inanmanın, inandığından vazgeçmemenin, mücadele etmenin, asla pes<br />
etmemenin değerini ve bunun karşılığını göreceğimi bana hissettirmiştir.”<br />
38 OCAK <strong>2023</strong>
V MAKALE<br />
Yorgun ve mutsuz yüz<br />
ifadesinin gelişim nedenleri<br />
ve tedavi yöntemleri<br />
Yeterince uyuyup dinlenmiş olmamıza, içsel anlamda kendimizi iyi hissetmemize rağmen etrafımızdaki kişilerin,<br />
“yorgun musun, bugün uykunu alamadın mı?” gibi sorularıyla karşılaşmaya başladıysak artık profesyonel bir destek<br />
alma zamanımız gelmiş demektir.<br />
Yaşlanmayla beraber yüzümüzde<br />
yapısal ve anatomik olarak ciddi değişimler<br />
gerçekleşir. Günümüzde mevcut bilimsel<br />
çalışmalar ve verilerle, bu alanda daha doğru<br />
ve ileri değerlendirmeler yapabiliyoruz.<br />
Cildimizde, yağ dokularımızda, kas<br />
yapımızda ve kemik yapımızda birtakım<br />
kayıplar ve yer değiştirmeler olduğunu<br />
biliyoruz. Değişimlerle birlikte yüzümüzdeki<br />
canlı, dinamik ve olumlu görünüm yerini<br />
yorgun, mutsuz ve olumsuz görünüme<br />
bırakır. Bu da hem aile hayatımızda hem<br />
sosyal hayatımızda hem de iş hayatımızda<br />
olumsuzluklara yol açabilir.<br />
Oysa bütüncül bir yaklaşımla, mezoterapi,<br />
dolgu, ip askı, enerji bazlı uygulamalar<br />
ve cerrahi uygulamalarla çözüm üretmek<br />
mümkündür.<br />
Yüze olumsuz, yorgun ve üzgün görünüm<br />
katan göz çevresi: Üst göz kapağındaki<br />
sarkmalar, kaş uçlarının aşağıya düşmesi,<br />
kaz ayaklarının belirginleşmesi, gözaltında<br />
torbalanmalar ve gözaltı morlukları bu<br />
görünümün oluşmasında çok etkilidir.<br />
Yanak bölgesindeki yoğun ve olumsuz<br />
ifade: Yanak bölgesinde, özellikle “malar fat<br />
pad”deki azalmalar ve yer değişiklikleriyle<br />
Dr. Okan Aslanol Medikal Estetik Hekimi<br />
oluşan sarkmalar, kemik dokusundaki<br />
azalmalar ve ciltteki elastikiyet kayıpları ciddi<br />
sarkmalara ve olumsuz görüntülere sebebiyet<br />
verir. Yanak bölgesindeki bu değişikliklerle<br />
beraber nazolabial derinleşme, çene<br />
hattındaki buldog görüntüsü ve marionette<br />
hattındaki derinleşmeler de beraber<br />
değerlendirilmelidir. Yüzümüzün çatısı<br />
ve tepe noktası olan bu bölgedeki destek<br />
kayıpları, tüm bölgeleri olumsuz etkiler,<br />
yorgun ve olumsuz yüz ifadesine yol açar.<br />
Ağız çevresindeki mutsuz ve olumsuz<br />
ifade: Özellikle dudak köşelerindeki<br />
kas doku desteğinin azalması ve ciltteki<br />
elastikiyet kaybının artmasıyla dudak<br />
köşelerinin aşağıya dönmesi, üzgün ve<br />
olumsuz yüz ifadesinde çok etkilidir. Ayrıca<br />
dudak hacminde ve dudak üstündeki doku<br />
kayıplarıyla beraber dudak mesafesinde<br />
uzamalar ve dudakta incelme, olumsuz yüz<br />
ifadesini artırır.<br />
Çene bölgesi ve boyun altı bölgedeki<br />
yorgun ve olumsuz ifade: Çene hattındaki<br />
sarkma görüntüsü, buldog deformitesi ve<br />
düzensizliklerle boyun bölgesindeki platisma<br />
bantları, yatay çizgilenmeler ve sarkmalar,<br />
yaşlı, yorgun ve olumsuz bir ifade oluşturur.<br />
YAŞLANMAYI TERSİNE ÇEVİRMEK<br />
NASIL MÜMKÜN OLUR?<br />
Özellikle metabolizmamızın yapımdan<br />
yıkıma döndüğü, kolajen miktarımızın<br />
azaldığı 30’lu yaşlarda yukarıdaki olumsuz<br />
görünümler yavaş yavaş gelişecektir. Böylesi<br />
bir gelişmede aşağıdaki tedavi çeşitleriyle bu<br />
durum tersine çevrilebilir.<br />
l Kaş uçlarının kaldırılması: Ciltteki<br />
elastikiyet kaybına ve yer çekimi etkisiyle<br />
beraber üst göz kapaklarındaki sarkmalara<br />
ve kaş uçlarının aşağıya düşmesine botoks<br />
uygulamalarıyla etkili çözüm üretebiliyoruz.<br />
Ayrıca mezoterapilerle kolajen üretimini<br />
destekleyip cilt kalitesini iyileştirmek, bu<br />
alanda tedavi etkinliği artırabiliyor. İp askı<br />
uygulamalarıyla da kaşlar kaldırılabiliyor.<br />
l Alt ve üst göz kapağı estetiği: Bazen<br />
yapısal bazen de yaşlanmaya bağlı olarak<br />
alt ve üst göz kapağında sarkmalar, alt<br />
göz kapağında torbalanmalar olabiliyor.<br />
Bu da yorgun, yaşlı ve olumsuz bir ifade<br />
oluşturuyor. Cerrahi olarak bu bölgedeki<br />
torbalanmalar alınıp alt ve üst göz kapağı<br />
blefaroplastisi yapılabiliyor. Yine mezoterapi<br />
uygulamaları, plazma enerjileri, fraksiyonel<br />
lazer, radyofrekans uygulamalarıyla bu<br />
bölgede kolajen sentezi uyarılıp<br />
kırışık ve sarkmış görüntüler<br />
azaltılabiliyor.<br />
l Gözyaşı oluğunun ve gözaltı<br />
morluğunun tedavisi: Gözyaşı oluğunun<br />
belirginleşmesi ve gözaltı morlukları,<br />
yüzümüzdeki yorgun ifadenin en önemli<br />
sebeplerindendir. Kimi zaman yapısal kimi<br />
zaman da cilt kalitesinin azalması ve doku<br />
hacim kayıplarıyla beraber bu bölgedeki<br />
sorunlar daha da belirginleşebiliyor.<br />
Mezoterapi uygulamalarıyla dolaşımı<br />
kısıtlı olan bu bölgenin dolaşımını ve cilt<br />
kalitesini artırmak öncelikli hedefimizdir.<br />
Gözyaşı oluğu belirginliğinde gözaltı ışık<br />
dolgusu uygulamalarıyla çökmeyi gidermek,<br />
o bölgenin daha fazla ışık almasını ve<br />
daha dinamik, dinlenmiş görünmesini<br />
sağlayacaktır.<br />
l Şakak uygulamaları: Şakaktaki yapısal<br />
veya yağ doku kayıplarına bağlı oluşan<br />
çökmeler, yaşlı ve olumsuz bir görüntüye<br />
sebebiyet veriyor. Dolgu uygulamalarıyla<br />
hem bu bölgedeki çökük görüntü gideriliyor<br />
hem de alt yüze lifting sağlayıcı bir destek<br />
sağlanıyor.<br />
l Yanakların kaldırılması: Yüzümüzün<br />
en büyük destek noktası ve çatısı olan bu<br />
bölgedeki yağ doku kayıpları ve kemik doku<br />
kayıplarını, hyalüronik asit veya kalsiyum<br />
hidroksiapatit bazlı dolgu uygulamalarıyla<br />
yerine koyabiliyor ve yüzü yeniden total<br />
olarak yukarıya taşıyabiliyoruz. Daha yoğun<br />
durumlarda ip askı ve dolgu uygulamaları<br />
kombine edilebiliyor. İleri yaşlarda cerrahi<br />
yüz germeler öne çıkıyor.<br />
l Ağız köşesinin yukarı kaldırılması: Ağız<br />
köşesi çevresindeki dokulardaki elastikiyet<br />
kaybı ve angulis oris kasının aşağıya<br />
çeken etkinliğiyle düşen ağız köşelerini,<br />
mezoterapi, dolgu uygulamaları ve angulis<br />
oris kasına yapılacak toksin uygulamasıyla<br />
yukarıya kaldırmak mümkündür.<br />
l Uzamış dudak mesafesinin kısaltılması:<br />
Özellikle dudağa ve filtrumlara (üst<br />
dudağın üstündeki boşluk) yapılacak dolgu<br />
uygulamalarıyla dudak hacimlendirilip<br />
dışarıya döndürülerek dudak-burun<br />
mesafesi kısaltılabiliyor. Ayrıca cerrahi<br />
uygulama olarak “lip lift” operasyonu da bu<br />
alanda kullanılabiliyor.<br />
l Boyun bölgesi ve çene hattının<br />
düzenlenmesi: Boyun bölgesindeki platisma<br />
bantlarının toksinle giderilmesi, dolgu<br />
uygulamalarıyla çene hattının düzenlenmesi,<br />
ip askı uygulamalarıyla sarkmaların<br />
toparlanması yaşlı, yorgun ve olumsuz<br />
ifadenin giderilmesinde etkilidir.<br />
l Yüzün cilt kalitesinin artırılması:<br />
Cilt kalitesinin artırılmasına yönelik<br />
yapılacak PRP, mezoterapi, HA dolgu,<br />
kalsiyum hidroksiapatit dolgu, hibrit dolgu,<br />
radyofrekans, fraksiyonel lazer gibi çeşitli<br />
enerji bazlı uygulamalar çok değerlidir. Bu<br />
uygulamalarla cildimizdeki kolajen miktarını<br />
artırılabiliriz. Işıldayan, parlak ve dinamik<br />
bir ciltle yüzümüzdeki yorgun ve olumsuz<br />
ifadeden kurtulabiliriz.<br />
40 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 41
V MAKALE<br />
Biorezonans<br />
terapisi ile<br />
nasıl kilo verilir?<br />
Biorezonans terapisi ile fazla kiloların<br />
asıl nedeni olan karbonhidratlı ve<br />
şekerli besinlere düşkünlüğünüzü<br />
tamamen ortadan kaldırmak<br />
mümkün. Biorezonans terapisi;<br />
ekmek, makarna, pilav, börek,<br />
tatlı ve çikolata gibi besinleri sizin<br />
için bir tutku olmaktan çıkarıyor,<br />
açlık hissinizi azaltıyor, iştahınızı<br />
kapatıyor, vücudunuzun yağ bırakma<br />
hızını artırırken metabolizmanızı<br />
dengeliyor. Böylelikle biorezonans<br />
terapisi ile sağlıklı ve kalıcı olarak kilo<br />
verebiliyorsunuz.<br />
Op. Dr. Hasan İlkehan<br />
Çocuk Cerrahisi Uzmanı<br />
Biorezonans Terapisi Uzmanı<br />
Biorezonans terapisi, bilgisayar<br />
kontrollü bir frekans tedavisidir.<br />
Biorezonans terapisiyle bize faydalı<br />
frekansları/bilgileri taklit ederek<br />
vücudumuza geri yollamamız da<br />
bize zararlı olan frekansları ters<br />
çevirip vücudumuzdan silmemiz<br />
de mümkündür. Bu bakış açısı<br />
biorezonansın tedavi amacıyla her<br />
konuda kullanılabileceğini de ortaya<br />
koyuyor.<br />
Biorezonans terapisi ile fazla kiloların<br />
asıl nedeni olan karbonhidratlı ve şekerli<br />
besinlere düşkünlüğünüzü tamamen<br />
ortadan kaldırmak mümkün oluyor.<br />
Biorezonans terapisi; ekmek, makarna,<br />
pilav, börek, tatlı ve çikolata gibi besinleri<br />
sizin için bir tutku olmaktan çıkarıyor,<br />
açlık hissinizi azaltıyor, iştahınızı<br />
kapatıyor, vücudunuzun yağ bırakma<br />
hızını artırırken metabolizmanızı<br />
dengeliyor. Böylelikle biorezonans<br />
terapisi ile sağlıklı ve kalıcı olarak kilo<br />
verebiliyorsunuz.<br />
TERAPİ SÜRECİNDE NELER<br />
YAŞANIYOR?<br />
Biorezonans terapisi öncesinde hekim,<br />
hastayı muayene ediyor ve şu anki ya da<br />
geçmişteki hastalıklarıyla ilgili öyküsünü<br />
(anamnez) dinliyor. Biorezonansa özel<br />
kan testiyle de hastanın kilo almasının<br />
sebepleriyle birlikte vücudundaki<br />
alerjenler, alerjiler, bakteriler, virüsler<br />
(vb.) tespit ediliyor. Sonrasında<br />
kişiye özel bir program oluşturularak<br />
vücuttaki toksinler ve kiloya neden<br />
olan organizmalar frekanslar aracılığıyla<br />
temizleniyor; glüten, karbonhidratlı ve<br />
şekerli besinler için detoks yapılıyor. Kilo<br />
alımının sebepleri arasında psikolojik<br />
faktörler de önemli yer tuttuğundan<br />
hastaya stresini azaltacak, uyku kalitesini<br />
artıracak ve kaygılarını giderecek<br />
frekanslar da uygulanıyor.<br />
BIOREZONANS KİLO VERDİRİRKEN<br />
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DE<br />
DÜZENLİYOR<br />
Aslında biorezonans ile kilo verme<br />
terapisi, sigara ve alkolde olduğu gibi<br />
bir bağımlılık terapisidir de diyebiliriz.<br />
Buradaki özne, kilo alımına hatta<br />
obeziteye sebep olan sorunlu gıdalardır.<br />
Sonuç olarak biorezonans terapisi,<br />
zorlu diyetlerle uğraşmadan sakin<br />
bir şekilde kilo vermeyi sağlarken,<br />
bir yandan da genel olarak vücudun<br />
işleyişini düzenliyor, bağışıklık sistemini<br />
güçlendiriyor ve metabolizmanın<br />
daha hızlı çalışmasını sağlıyor. Seans<br />
sayısı hastanın durumuna göre (kilo<br />
fazlalığının az veya çok olması, hormonal<br />
problemlerin varlığı, metabolizmada<br />
sorun olup olmadığı vb.) hekim<br />
tarafından belirleniyor.<br />
Biorezonans ile kilo verme terapisinin<br />
ilk seanslarından itibaren hastanın iştahı<br />
ve açlık algısı azalmaya başlıyor. Bununla<br />
birlikte bu yöntem çok kısa sürede<br />
ve hızlı değil, ağır ağır kilo vermeyi<br />
deneyimlemek isteyen hastalar için daha<br />
uygun. Ama şunu da unutmamak lazım:<br />
Biorezonans terapisiyle birlikte hem<br />
sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzenine<br />
geçmek hem de egzersiz yapmak, en<br />
azından her gün bir saat yürümek<br />
gerekiyor.<br />
Biorezonansı koruyucu amaçla kullanmak da mümkün<br />
l “Bir hastalık nasıl ortaya çıkar?” sorusuna sıklıkla “bardağın taşması”<br />
örneğiyle cevap veriyorum. O bardak yavaş yavaş doluyor ve ancak taştığı<br />
zaman biz farkına varıyoruz. Genetik bilgiyle doğuyoruz ve bu bilgi bardağın<br />
bir kısmını az ya da çok dolduruyor. Alerjiler, mikrobik durumlar, çevremizdeki<br />
elektromanyetik kirlilikler, ağır metaller ve stres gibi faktörler bardağın iyice<br />
dolmasını sağlıyor. Gündelik hayatımızda karşımıza çıkan şeyler veya beslenme<br />
tarzımız da vücudumuzda yıpranmalara sebep oluyor. Tüm bunlar bir araya<br />
geldiğinde bardak taşabiliyor. Ama her birimizin parmak izinin farklı olması<br />
gibi bardakların taşma şekli ve yeri de farklı, yani her birimizin hastalığı farklı<br />
şekillerde ortaya çıkıyor.<br />
l Tabii öncelikle enerji bedeni ve fiziksel beden olmak üzere iki ayrı bedenimiz<br />
olduğunu bilmemiz gerekiyor. Vücudumuzda görünmeyen enerji yolları var ve<br />
buradaki voltaj bozuklukları hastalıkların temelinde rol oynuyor. Bu bozukluklar<br />
fiziksel bedenden önce enerji bedeninde başlıyor. Sonrasında fiziksel bedene<br />
yansıyor, semptom vermeye başlıyor, şikâyet yaratıyor. Biz de böylece hastalığın<br />
farkına varıyoruz.<br />
l Biorezonansı terapisi, koruyucu amaçla da kullanılabiliyor; bunun yolu da<br />
frekans bozulmalarını henüz enerji bedenindeyken saptayıp düzeltmekten ve<br />
fiziksel beden hasta olmadan önlem almaktan geçiyor. Bu da zaten biorezonansın<br />
en önemli avantajı ve farkıdır. Çünkü fiziksel bedenin hasta olması demek<br />
aslında geç kalmış olmak demektir. Tahliller yapılması, röntgenler çekilmesi, ilaç<br />
kullanılması gibi unsurlar hep fiziksel bedende beliren rahatsızlıkları saptamaya<br />
yöneliktir. Yani buradaki ayrımın fark edilmesi ve fiziksel bedenin hasta olmaktan<br />
korunması son derece önemlidir.<br />
Biorezonans, teşhise<br />
ve tedaviye yönelik<br />
önemli fırsatlar<br />
sunuyor<br />
l Biorezonans terapisine<br />
başlamadan önce yapılan özel<br />
kan testi aracılığıyla hastaların<br />
vücudunda hangi hastalığın/<br />
hastalıkların frekans kodunun<br />
bulunduğu öğreniliyor. Bu<br />
test, 6.400’den fazla maddenin<br />
frekans kodunun taramasını<br />
yapıyor. Kanser hücreleri,<br />
alerjenler, alerjiler, virüsler,<br />
bakteriler, mantarlar, parazitler,<br />
ağır metaller, toksinler bu<br />
taramadan kaçamıyor.<br />
l Patolojik frekansların<br />
tespitinin ardından biorezonans<br />
cihazı, bu frekansların ters<br />
frekansını hastaya manyetik<br />
bir minder sayesinde uyguluyor.<br />
Saptanan ağır metaller, alerjiler,<br />
kimyasallar (zehirli madde),<br />
parazitler, enfeksiyonlar, mantar<br />
enfeksiyonları, yoğun elektro<br />
manyetik alanlar, yaşanan<br />
bölgenin coğrafi özelliklerinin<br />
kişide yarattığı olumsuz etkiler<br />
gibi baskılayıcı, zarar verici<br />
madde ve etkenlerin frekansları<br />
ortadan kaldırılıyor. Fiziksel<br />
kanunlara göre frekansın<br />
tersi uygulandığında titreşim<br />
sıfırlanmış oluyor. Biorezonansın<br />
vücuttaki sistemlerin üzerindeki<br />
stresi ortadan kaldırma özelliği<br />
sayesinde vücut hastalıklardan<br />
korunmuş oluyor.<br />
42 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 43
V MAKALE<br />
Affetmek mi<br />
Affetmemek mi?<br />
PEKİ NE YAPMALIYIZ?<br />
Hem affet diyorum hem de mümkün<br />
değil diyorum, bu ne biçim iş?<br />
Peki ne yapmalıyız? Öncelikle affetmeyi<br />
“kendiniz için” yaptığınızın farkına varın ve<br />
bu duygusal özgürleşmeye “karar verin.”<br />
Daha önce de yazdığım gibi öfke, nefret<br />
(vb.) bir duygudur, yani bir enerjidir. Onları<br />
yok sayarak, bastırarak yok edemezsiniz.<br />
İzin verirseniz aslında bütün duygular kısa<br />
ömürlüdür. Bırakın bedeninizde ömrünü<br />
tamamlasın ve sönümlensin. Yerini huzura,<br />
yaşam sevincine, sevgiye bıraksın.<br />
Nasıl mı?<br />
Onlardan korkmayın, kaçmayın da…<br />
Kişilerin karşınızda olmasına gerek yok,<br />
siz sanki onlar karşınızdaymış gibi bağırın,<br />
kızın, ağlayın, yani üstüne gidin sonuna<br />
kadar, dibine kadar, değişene kadar.<br />
Duyguların ömrünü tamamlamasına,<br />
sönümlenmesine izin verin.<br />
Ve duygusal özgürleşmeyi affederek<br />
deneyimleyin.<br />
Affedemediğiniz olayları ya da<br />
affedemediklerinizi affedebilmeniz<br />
dileklerimle…<br />
Affetmemek, geçmişinizi karartan kişilerin ve olayların bugününüzü hatta yarınınızı da mahvetmesine izin vermek,<br />
pembeyi siyaha çevirmektir. Oysa affetmek sizi özgürleştirecek, bulunduğunuz cehennemin ateşini söndürecek, hayata<br />
döndürecek, sonrasında “iyi ki” dedirtecek tek yol, tek seçenektir.<br />
Buket Elbeyoğlu<br />
Kişisel Gelişim Uzmanı-Biyolog<br />
kim bilir kaç geceyi zehir etmektir.<br />
l Geçmişinizi karartan kişilerin ve<br />
olayların bugününüzü, hatta yarınınızı da<br />
mahvetmesine izin vermektir.<br />
l Bu kamburla gece gündüz yaşamak hatta<br />
pembeyi siyaha çevirmektir.<br />
Hepimiz hayatımızın belli dönemlerinde<br />
birilerine (bu kişiler annemiz, babamız,<br />
kardeşimiz kadar yakınlarımız olabilirken<br />
arkadaşımız, ortağımız, komşumuz gibi<br />
daha uzak insanlar da olabilir) illaki kızmış,<br />
öfkelenmişizdir. Hatta bazı kişilerden<br />
büyük darbeler yemiş, ihanetler görmüş<br />
ve “sırtımdan hançerlendim” dediğimiz<br />
noktalara gelmişizdir. İşte tüm bu<br />
yaşananlar öfke, nefret, kin gibi bizim için<br />
yıkıcı hatta zehir etkisi oluşturabilecek<br />
son derece negatif duyguların ortaya<br />
çıkmasına neden olur. Devamında bize<br />
bunları hissettiren olayları çözememiş,<br />
hesaplaşma yapamamış, haklılığımızı<br />
ortaya koyamamış, helalleşememişsek<br />
zihnimizde bu dosyalar kapanmaz. Böylesi<br />
bir durumda da bahsetmiş olduğum<br />
duygular döngüsü ömrünü tamamlayamaz,<br />
bedenimizde esir kalır, hapsolur ve<br />
dilimizde “asla affetmeyeceğim” sözcükleri<br />
tekrarlanır durur.<br />
Hatta genellikle affedemediğimiz kişileri<br />
cezalandırdığımızı sanarak, “sonsuza kadar,<br />
ebediyen, ne bu dünyada ne de ahirette”<br />
gibi sözlerle iyice sabitleriz affetmeyeceğim<br />
inancını yüreğimize, zihnimize. İntikam,<br />
öfke, kızgınlık, kin ve nefret gibi duygular<br />
ne kadar yoğunsa bu zehirli tohum daha<br />
bir beslenir, filizlenir içimizde.<br />
Ne yazık ki bu duygularla hayatı<br />
yaşamak, dünyada cehennemi yaşamanın<br />
ta kendisidir. Beslediğimiz duygular<br />
gözümüzün önüne bir perde gibi inmekte,<br />
güzeli çirkin, sevgiyi nefret, huzuru kaos<br />
olarak algılatıp hayatı bize zehir etmektedir.<br />
Lütfen kendinize bu haksızlığı yapmayın.<br />
Yol yakınken, duygularınız sizi tüketmeden,<br />
dert sahibi yapmadan, ziyan ettiğinizi<br />
düşündüğünüz geçmişteki günlerin üzerine<br />
bir de bugününüzü ve geleceğinizi heba<br />
etmeden bu kabustan uyanın.<br />
Nasıl mı?<br />
Şimdi yazacağım şey belki sizi çileden<br />
çıkartacak, ama inanın sizi özgürleştirecek,<br />
bulunduğunuz cehennemin ateşini<br />
söndürecek, hayata döndürecek, sonrasında<br />
“iyi ki” dedirtecek tek yol, tek seçenek:<br />
Affetmek:<br />
Tamam, sizleri duyar gibiyim. Bana<br />
“saçmalama, nasıl olabilir, mümkün mü?”<br />
diyorsunuz. Kesinlikle haklısınız! Size<br />
yapılan tüm ihanetlerin, haksızlıkların,<br />
kötülüklerin üstüne bir de “hadi affet”<br />
diyorum ve size en büyük haksızlığı yapmış<br />
gibi görünüyorum.<br />
Bir durun, affetmek kelimesine<br />
yüklediğim anlamı hele bir okuyun.<br />
Ama bunun öncesinde “affetmenin ne<br />
olmadığını” biraz açıklamak istiyorum.<br />
AFFETMEK NE DEĞİLDİR?<br />
l Affetmek, yapılanı hafife almak ya da<br />
görmezden gelmek veya onaylamak asla<br />
değildir.<br />
l Yediğin kazığı kabullenmek, unutmaya<br />
çalışmak ya da yapanları suçsuz görmek<br />
asla değildir.<br />
l O kişiyi sevmeyi deneyimlemek ya da<br />
yeniden hayatına sokmaya çalışmak asla<br />
değildir.<br />
l Yanağına bir tokat yemişsen öbür<br />
yanağını çevirmek asla değildir.<br />
l Pollyanna’cılık oynamak asla ama asla<br />
değildir.<br />
PEKİ, AFFETMEK NEDİR?<br />
l Affetmek öncelikle ruhsal bir iyileşmedir.<br />
l Özgürleştirir ve yüceltir.<br />
l Bağışlayan olma noktasına varabilmektir.<br />
l Ona helallik verebilme erdemine<br />
ulaşmanın hazzını yaşayabilmektir.<br />
l Sadece biyolojik olarak insandan ruhsal<br />
gelişime evrilmenin en büyük adımıdır.<br />
l Yaradan’ı hissetmenin en mükemmel<br />
yoludur.<br />
l Geçmişteki anıların boyunduruğundan<br />
kurtulmak, bu duygunun yaşamımızı<br />
kontrol altında tutmasına son vermektir.<br />
l Artık acıyı hissetmemektir.<br />
l Geçmişten gelen olumsuz duygu<br />
yükünden özgürleşmektir.<br />
l Olayı hatırlamak ama bizi tüketen, yiyip<br />
bitiren duyguları artık hissetmemektir.<br />
l Geçmişe takılı kalmaktan, yaşam<br />
enerjimizi geçmişe harcamaktan<br />
kurtulmaktır.<br />
l Hatta affetmek, varsa tekamül sürecini<br />
deneyimleyebilmektir.<br />
Affederek geçmişinizi değiştirmezsiniz ama<br />
bugününüzü kurtarır hatta geleceğinizi siz<br />
şekillendirirsiniz.<br />
Affetmemek ise;<br />
l Ayağınızda prangadır.<br />
l Şu muhteşem güzellikteki rengarenk<br />
dünyayı sadece zifiri karanlıkta görmektir.<br />
l Geceleri tavana gözlerini dikip<br />
affedemediğin kişiyi resmetmek, bu şekilde<br />
ANCAK AFFETMEK SÖZLE OLMAZ<br />
Bir insana “tüm hissettiklerinden<br />
affettiğin taktirde kurtulacaksın” derseniz<br />
büyük ihtimalle önce şiddetle itiraz edecek,<br />
kızacak, öfkelenecek, hatta bazılarının<br />
yaptığı gibi bu ızdıraba dayanamadığından<br />
kendini sahte bir affetme davranışına<br />
zorlayacaktır. Kendini bile affettiğine<br />
inandıracaktır.<br />
Bu durumda maalesef kendimizi<br />
kandırır, duygularımızı bastırır ve<br />
zihnimizin arşivine kaldırırız. Olayı<br />
unuttuğumuzu, acısının son bulduğunu<br />
sanırız ama aslında o olayların sebep<br />
olduğu duyguları taşımaya devam ederiz.<br />
Duygular enerjidir. Bildiğiniz gibi<br />
enerji yok olmaz. İşte içimizdeki bu<br />
olumsuz enerji, hiç ummadığımız bir<br />
şekilde zaman zaman öfke patlamaları,<br />
depresyon, anksiyete, davranış bozukluğu,<br />
cilt sorunları ve ne yazık ki kansere kadar<br />
gidebilen süreçlere evrilerek, birçok<br />
fiziksel, ruhsal ya da davranışsal sorun<br />
olarak, yani şekil değiştirerek ortaya<br />
çıkacak ve “buradayım, beni bastıramazsın”<br />
diyecektir.<br />
44 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 45
V<br />
KOLAJEN<br />
İPUCU<br />
YE<br />
GENÇ<br />
KAL!<br />
9ÖNERİ<br />
1<br />
İLİKLİ KEMİK SUYU:<br />
İlik, kemik ve bağ dokusu<br />
içeriğiyle kolajen üretimine katkı<br />
sağlayan en önemli besinlerden<br />
biri. Kemik iliğinde kolajenin<br />
yanı sıra magnezyum, kalsiyum,<br />
fosfor gibi mineraller, aminoasitler<br />
de var. Yemeklere kemik suyu<br />
katmak, paça çorbası gibi ürünler<br />
tüketmek vücuttaki kolajen miktarını<br />
desteklemek için iyi seçenekler<br />
arasında yer alıyor.<br />
2<br />
KIRMIZI VE BEYAZ ET: Sığır,<br />
tavuk ve hindi eti, sakatatlar<br />
kolajen içerikleriyle göz dolduran<br />
besinler. Bu besinlerin bazı kısımları<br />
daha yüksek oranda kolajen içeriyor;<br />
tavuk boynu ve kıkırdağı gibi. Bu<br />
zengin protein kaynakları, cildin<br />
elastikiyetini artırırken hücrelerin<br />
yapısını korumaya yardımcı oluyor.<br />
3BALIK: Balık, bir kolajen kaynağı<br />
olmasının yanı sıra kolajeni artırıcı<br />
özelliğiyle de dikkat çekiyor. Kolajen,<br />
balığın hem etinde hem de derisinde<br />
ve kemiklerinde bulunuyor. En yoğun<br />
bulunduğu bölgeler ise başı, gözleri<br />
ve pulları. Balık, kolajenin yanı sıra<br />
Omega-3 içeriğiyle de cildin güçlenmesini<br />
destekliyor.<br />
4YUMURTA BEYAZI: En nitelikle<br />
protein kaynaklarından biri olan<br />
yumurta, özellikle de beyazı prolin<br />
isimli aminoasiti içeriyor. Bu aminoasit,<br />
kolajen üretimi için gerçek bir destekleyici<br />
olmasıyla öne çıkıyor.<br />
5KIRMIZI VE MOR MEYVELER-<br />
SEBZELER: Çilek, ahududu,<br />
böğürtlen, yaban mersini, nar, kiraz,<br />
kızılcık, elma, pancar, domates, kapya<br />
biberi gibi meyve ve sebzeler güçlü<br />
antioksidanlardır. Bu özellikleri sayesinde<br />
vücudumuzdaki kolajenin çoğalması ve<br />
yaşlanmanın geciktirilmesi için çalışıyorlar.<br />
Ayrıca cildi güneşin zararlı ışınlarına karşı<br />
koruyorlar.<br />
6C VİTAMİNİ İÇEREN<br />
MEYVELER-SEBZELER: Portakal,<br />
mandalina, greyfurt, limon, kivi, mango,<br />
ananas, maydanoz, yeşil biber, domates ve<br />
havuç bildiğiniz gibi C vitamini açısından<br />
çok zengindir. Zaten vücudumuzdaki<br />
kolajen üretiminin ve sentezinin baş<br />
kahramanlarından biri, cildin pürüzsüzlüğüne<br />
katkıda bulunan C vitaminidir.<br />
7KÜKÜRT VE SÜLFÜR İÇERİKLİ<br />
BESİNLER: Soğan, sarımsak,<br />
brokoli, karnabahar, lahana, Brüksel<br />
lahanası, pırasa, kereviz, tofu, muz, salatalık<br />
gibi kükürt ve sülfür içeren besinler de<br />
kolajen üretimine verdikleri destekle<br />
dikkat çekiyor. Kolajenin parçalanmasına,<br />
sentezlenmesine, hasar almış kolajen<br />
liflerinin düzeltilmesine ve kolajen<br />
bağlarının sağlamlaşmasına yardımcı<br />
oluyor.<br />
8YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER-<br />
OTLAR: Ispanak, pazı, roka,<br />
ebegümeci, nane, adaçayı gibi sebzeler<br />
ve otlar hem kolajen üretimini artırıyor<br />
hem de kolajenin parçalanmasını önlüyor.<br />
Antioksidan açısından zengin bu besinler,<br />
cildin nemini ve sıkılığını korumaya da<br />
yardımcı oluyor.<br />
9SOYA, AVOKODA YAĞI VE<br />
BEYAZ ÇAY: Kolajen üretimini<br />
artıran soya ve soyadan yapılan<br />
ürünler, kolajen üretimini destekleyip<br />
cildi yaşlanma etkilerine karşı koruyan<br />
avokado yağı, kolajen moleküllerini<br />
koruma potansiyeline sahip olan beyaz<br />
çay, vücudundaki kolajen miktarını<br />
desteklemek isteyenlerin tüketmesi<br />
gerekenler arasında yer alıyor.<br />
Kolajen, dokularımızda bulunan ve vücudumuzun ürettiği temel bir protein. 30 yaşından sonra her<br />
yıl kolajenimiz yüzde 1,5 oranında düşüyor, 50 yaşına geldiğimizde yarıya inmiş oluyor. Bu nedenle<br />
vücudumuzdaki kolajeni artırmaya çalışmamız gerekiyor. Çünkü kolajen demek, cildin daha elastik, daha<br />
dayanıklı, daha canlı görünmesi, yani gençlik demek. Genel sağlığımız üzerinde de olumlu etkileri olan<br />
kolajenin bulunduğu gıdaları tüketelim, genç ve sağlıklı kalalım.<br />
Melek Yazıcı<br />
KOLAJENİNİZİ KORUMAK<br />
İSTİYORSANIZ…<br />
l Sigara içmeyin.<br />
l Şeker tüketmeyin.<br />
l Sağlıklı beslenin.<br />
l Güneşten korunun.<br />
l Egzersiz yapın.<br />
l Günde yedi sekiz saat uyuyun.<br />
l Stresten uzak durun.<br />
46 OCAK <strong>2023</strong> OCAK <strong>2023</strong> 47
V<br />
SEYAHAT<br />
Dağ<br />
evlerinde<br />
kış<br />
rüyası<br />
Karda uzun yürüyüşler, kayak dâhil tatlı<br />
kış aktiviteleri, şöminede yanan odunların<br />
çıtırtıları eşliğinde romantik anlar… Yeni yılı<br />
karşılamak veya kış aylarında sessizliğin<br />
sesini dinlemek isteyenler için yurt içi ve<br />
yurt dışından seçtiğimiz dağ evlerini ziyaret<br />
etmeye hazır mısınız?<br />
İpek Itır Can<br />
Hem yakın<br />
hem konforlu:<br />
Karadeniz<br />
Dağ Evleri<br />
Yılbaşı ve kış tatilinde izole seçeneklerden<br />
yana olanlara Artvin, Bolu, Bartın, Giresun,<br />
Rize ve Trabzon’daki (vb.) dağ evlerini<br />
önerebiliriz. Dağ evleri denildiğinde genel<br />
olarak ilk akla gelen Alpler olsa da artık<br />
Türkiye’de de son derece nitelikli işletmeler<br />
var.<br />
Popülerliği giderek artan Karadeniz dağ<br />
evleri, manzarası ve dekorasyonuyla olduğu<br />
kadar kaliteli hizmetiyle de göz dolduruyor.<br />
Karadeniz dağ evlerinde soba veya şömine<br />
karşısında keyifli zaman geçirmek, mis kokulu<br />
dağlarda yürüyüşler yapmak, yöre insanlarıyla<br />
sıcak iletişim kurmak ve yöresel lezzetleri<br />
tatmak mümkün.<br />
Örneğin, Rize’deki Seyr-i Cennet Dağ<br />
Evleri hem eşsiz manzarası hem de konforlu<br />
ve sıcak odalarıyla huzur vaat ederken,<br />
Çamlıhemşin ve Ayder Yaylası gibi görülesi<br />
yerlere yapılacak ziyaretlere de göz kırpıyor.<br />
Yine Rize’de, Çamlıhemşin-Pokut Yaylası’nda<br />
yer alan Plato’da Mola ise son derece izole<br />
bir dinlenceyle birlikte Karadeniz evlerinin<br />
sıcaklığını ve Karadeniz lezzetlerini, Fırtına<br />
Deresi’nde yapılabilecek yürüyüşleri, tarihi<br />
köprü ve konakları keşfetmeyi olanakları<br />
arasına katıyor.<br />
Bartın’daki Küre Dağ Evleri, Küre Dağları<br />
Milli Parkı içinde hizmet veriyor. Konaklamak<br />
için burayı seçerseniz nefis Karadeniz seması<br />
manzaraları, Amasra ve Safranbolu’ya<br />
yapabileceğiniz günübirlik geziler, bol lezzet ve<br />
bol keyif sizi bekliyor diyebiliriz. Giresun’un<br />
Kümbet Yaylası’ndaki Birun Kümbet Dağ Evi<br />
de Karadeniz aşıklarını mutlu edebilecek bir<br />
başka mekân. Odaların dekorasyonu kadar<br />
mekânda yer alan hamam, sauna, havuz gibi<br />
hizmetler, Kümbet Yaylası’nın temiz havası,<br />
ATV turları da baş döndürebilir.<br />
Karadeniz’in biraz daha batısına<br />
uzandığımızda ise karşımıza Bolu’daki<br />
dağ evlerinin çıkması hiç de şaşırtıcı değil.<br />
Örneğin, ilhamını “Pamuk Prenses ve Yedi<br />
Cüceler” masalından alarak, dağ evlerine<br />
cücelerin ismini veren Abant’taki Yeşil Masal<br />
Evleri, rahatlıkla en iyiler kategorisinde<br />
değerlendirilebilir. İstanbul’a yakınlığıyla<br />
cazibesini artıran mekân, sunduğu büyüleyici<br />
atmosfer kadar dinginliğiyle de öne çıkıyor.<br />
Abant Gölü’nü ziyaret, doğa yürüyüşleri ve at<br />
binme burada yapılacak tatilin keyifli yanları<br />
arasında yer alıyor.<br />
48 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 49
V<br />
SEYAHAT<br />
Lüksün adı:<br />
İsviçre, Chalet<br />
Chesetta<br />
Kar tatili denildiğinde akla ilk gelen ülke İsviçre’dir,<br />
İsviçre denildiğinde de Saint Moritz. Şimdiye kadar<br />
dünya kış olimpiyatlarına birden fazla kez ev sahipliği<br />
yapmış olan Saint Moritz, James Bond filmlerinde<br />
mekân olmasıyla da tanınıyor. St. Moritz’de yer alan Piz<br />
Corvatsch, kayak tutkunlarının aklını başından almaya<br />
yetiyor. Üstelik Segantini Müzesi ve Morteratsch Buzulu<br />
gibi hazineleri barındırması da burayı harika bir yer<br />
haline getiriyor.<br />
Chalet Chesetta ise St. Moritz’in en lüks ve en zarif<br />
dağ evlerinden biri. Şehrin tüm gürültü ve karmaşasından<br />
uzaktaki Silvaplana bölgesinde inşa edilmiş lüks villaların<br />
yüzü tamamen güneye dönük. Chalet Chesetta’nın<br />
modern ve zarif iç mekân tasarımları, kar havasını sıcak<br />
renklerle harmanlayarak ortama pozitif enerji veriyor.<br />
Döşemelerde kullanılan kumaşlardan her biri bir çağdaş<br />
sanat eseri olan antikalarına kadar her şey, burada<br />
geçireceğiniz zamanın kalitesini en üst noktaya taşımak<br />
için özenle seçilmiş ve bütünü tamamlayan birer ayrıntı.<br />
Chalet Chesetta’nın sunduğu ekstrem kar aktiviteleri ise<br />
tatilinize konforun yanı sıra heyecan katacak.<br />
Üst düzey<br />
mahremiyet:<br />
Avusturya,<br />
Chalet Rainbow<br />
Avusturya Alplerinde, Fügen köyü yakınlarındaki<br />
Chalet Rainbow, 20.000 metrekarelik bir alanda kurulu.<br />
Üst düzey bir mahremiyet sunan Chalet Rainbow,<br />
büyüleyici vadi ve dağ manzarasına, dekorasyonda<br />
kullanılan eskitilmiş ahşapla sade ve sıcak bir atmosfere<br />
sahip. Bir yanda şöminenin çıtırtısı, diğer yanda evin<br />
arkasındaki ladin ağaçlarının hafif rüzgarla ulaşan<br />
yatıştırıcı sesi. Dağ evi panoramik pencereleri, modern<br />
mutfağı, lüks banyosu, jakuzisi, ısıtmalı yatağı, kocaman<br />
kanepeleriyle ne kadar konforluysa çevresi de o kadar<br />
doğayla iç içe. Burada gezinti yapan geyikleri, sevimli mi<br />
sevimli tavşanları görmek bile mümkün.<br />
Chalet Rainbow’dan 2 kilometre uzaklıktaki Fügen<br />
köyü ise dünyanın en beğenilen kayak merkezlerinden<br />
birine sahip. Fügen köyü güzel ve samimi restoranları,<br />
barları, eğlence merkezleri, açık hava havuzları, gölleri,<br />
golf sahası, macera parkı ve mağazalarıyla bir turistin<br />
isteyebileceği pek çok olanağı sunuyor. Yani istediğiniz<br />
anda inzivadan çıkıp kalabalıklara karışabilirsiniz.<br />
Paha biçilmez<br />
konfor: Fransa,<br />
Chalet White<br />
Pearl<br />
Fransa’da, Val d’Isere’de yer alan Chalet White Pearl,<br />
karların arasında hem dış hem de iç tasarımıyla beyaz<br />
bir inci gibi parlıyor. Burası lüks kelimesinin karşılığı<br />
olan tüm tanımlara cevap vermek için tasarlanmış<br />
kusursuz bir mekân. Val d’Isere ile Funival arasına yer<br />
alan Chalet White Pearl, Fransız Alplerindeki en ünlü<br />
kayak merkezi olan Espace Killy’nin tüm avantajlarından<br />
yararlanabilecek konumda olmasıyla rakiplerinin<br />
arasından sıyrılıyor.<br />
Rahat ve sıcak havasını yüksek standarda entegre<br />
edebilmiş bu modern mekân, 300 metrekarelik bir<br />
alan üzerine kurulmuş. Terasa ve özel havuza sahip dağ<br />
evinin belki de en güzel tarafı şöminenin karşısındaki<br />
dev kanepelere uzanıp şekerleme yapmak olmalı. Karın<br />
yorgun düşürdüğü vücudunuzu spada rahatlattıktan<br />
sonra sauna veya hamamda tüm yorgunluğunuzdan<br />
arındığınızı düşünün. Böyle bir konfora gerçekten paha<br />
biçilemez. Tabii ki hemen yakınlarında kayak yapabilme<br />
olanağı sunması da öyle.<br />
Tam donanımlı<br />
keyif: İtalya,<br />
Chalet Cesa<br />
del Louf<br />
Chalet Cesa del Louf, İtalya’nın kuzeybatısında,<br />
Avusturya sınırına yakın Arabba köyünde yer<br />
alıyor. Köy ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki<br />
Dolomit Dağlarının kalbinde, 1.602 metre uzaklıkta<br />
bulunuyor. Burası ayrıca Dolomitlerin en yüksek<br />
zirvesi olan Marmolada Buzula’na açılan kapı.<br />
İtalyan Alplerindeki bu çok geleneksel dağ köyünde<br />
aileniz veya arkadaşlarınızla çok özel bir tatilin<br />
tadını çıkarabilir, ayrıca Arabba’dan sadece birkaç<br />
adım uzaklıktaki Dolomitler’in en güzel zirvelerini<br />
keşfedebilir ve tabii ki bol bol kayabilirsiniz.<br />
Cesa del Louf, eski bir çiftlikten etkileyici bir<br />
dağ evine dönüştürülmüş. Eski yapının orijinal<br />
görünümünü ve cazibesini korumak için geri<br />
dönüştürülmüş malzemelerle özenle restore<br />
edilmiş, en yüksek konforu garanti etmek içinse<br />
modern teknolojik sistemlerle donatılmış. Dağ<br />
evinde buhar banyosu, yüzme havuzu ve jakuziyi<br />
de içeren bir spa ile sinema odası da var.<br />
50 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 51
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
Fenomen<br />
dizilere<br />
yakın<br />
bakış<br />
Dizi izlemeyi hep<br />
sevdik ama dijital<br />
platformlarla birlikte<br />
başlayan yeni dönem,<br />
konuya bambaşka bir<br />
boyut kattı. Öyleyse sizi<br />
dijital platformlardaki<br />
yeni nesil keyfe ve bu<br />
keyfin son dönemdeki<br />
fenomenlerine davet<br />
edelim.<br />
52 OCAK <strong>2023</strong><br />
Melek Yazıcı<br />
Efsanenin öncesi:<br />
Yüzüklerin<br />
Efendisi-<br />
Güç Yüzükleri<br />
İngiliz yazar (aynı zamanda şair, akademisyen ve filolog)<br />
John Ronald Reuel Tolkien’in ilk kez 1950’lerde yayınlanan<br />
efsanevi roman üçlemesi “Yüzüklerin Efendisi”nin yeri<br />
kitapseverler, özellikle fantastik edebiyat tutkunları için çok<br />
özel, çok değerli ve çok farklıdır. Yeni Zelandalı yönetmen<br />
Peter Jackson, bu seriyi 1999’dan itibaren sinemaya aktardı.<br />
Hiç hayal kırıklığı yaratmadığı gibi efsaneyi büyüttü.<br />
Aradan 20 yıldan fazla bir süre geçtiğinde ve Amazon<br />
Prime’in “Yüzüklerin Efendisi”nin geçtiği dönemden<br />
(Üçüncü Çağ) binlerce yıl öncesine odaklanacak bir<br />
yapıma başladığı duyulduğunda hayranların bir yandan<br />
kaygılanması bir yandan heyecan duyması kaçınılmazdı.<br />
BUGÜNE KADAR YAPILMIŞ EN PAHALI DİZİ<br />
Sonuç olarak “Yüzüklerin Efendisi-Güç Yüzükleri”,<br />
Eylül 2022 itibariyle bir dizi olarak yayınlandı. İçerik<br />
açısından hayal kırıklığı yaşatsa da hiç kimsenin yapımın<br />
görkemine itirazı olmadı. “Yüzüklerin Efendisi-Güç<br />
Yüzükleri”, 8 bölümden oluşan ve 465 milyon dolara<br />
ulaşan ilk sezon bütçesiyle bugüne kadar yapılmış en<br />
pahalı diziydi. Bu bütçe, tarihin en maliyetli dizilerinden<br />
biri olan “Game of Thrones”un son sezonunun yaklaşık beş<br />
katıydı.<br />
“Yüzüklerin Efendisi-Güç Yüzükleri”, Orta Dünya’nın<br />
İkinci Çağı’nda geçiyor. O dönemki Orta Dünya’ya,<br />
elflere, cücelere, kılayaklara, insanlara odaklanırken<br />
Orta Dünya’yı karanlığa boğmak isteyen Sauron’un<br />
henüz bir insan olduğu ve güç yüzüklerinin yaratıldığı<br />
günleri anlatıyor. Film serisinde yan karakter olarak<br />
selamlaştığımız elf hanımı Galadriel (Morfydd Clark) ile<br />
gelecekte Ayrıkvadi’nin Lordu ve Arwen’in babası olacak<br />
yarı elf Elrond (Robert Aramayo) ise dizide en önemli<br />
karakterlerinden ikisi olarak karşımıza çıkıyor; tabii ki<br />
binlerce yıl daha genç olarak. Nori Brandyfoot (Markella<br />
Kavenaugh), Prens Durin IV (Owain Arthur), Kraliçe<br />
Regent Miriel (Cynthia Addai-Robinson), Halbrand<br />
(Charlie Vickers), Bronwyn (Nazanin Bonadi) ve Arondir<br />
(Ismael Cruz Cordova), dizinin diğer karakterleri arasında<br />
bulunuyor.<br />
Her şeye rağmen daha şimdiden fenomen diziler<br />
arasındaki yerini alan “Yüzüklerin Efendisi- Güç<br />
Yüzükleri”, toplamda beş sezondan oluşacak. Ama belli ki<br />
ilk sezon gibi diğer sezonlar da epeyce tartışma yaratacak,<br />
öte yandan cazibesine karşı konulamayacak.<br />
OCAK <strong>2023</strong> 53
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
Distopik bir<br />
dünya:<br />
Sıcak Kafa<br />
Netflix’de Aralık 2022’de yayınlanmaya başlayan<br />
yerli dizimiz “Sıcak Kafa”, Türkiye’nin ilk distopik dizisi<br />
olarak tanımlanıyor. Özellikle ilk bölümlerindeki durağan<br />
atmosferiyle yorsa da genel olarak yarattığı etkiyle fenomen<br />
dizilerimiz arasına girmeye hak kazanmış bulunuyor.<br />
Odağında ise yaşanan ağır bir salgın<br />
var.<br />
Yazar Afşin Kum’un kitabından<br />
uyarlanan dizi, tabii ki akla hemen<br />
pandemi döneminde yaşananları<br />
getiriyor. Ama salgın, solunum<br />
veya aynı noktaya temas etme<br />
yoluyla değil konuşmayla, iletişimle,<br />
“abuklamaya” maruz kalmakla<br />
yayılıyor. Abuklamaya maruz<br />
kalmaksa delilik demek. Bu noktada<br />
hemen belirtmeliyiz ki Afşin Kum,<br />
kitabını pandemi dönemi öncesinde<br />
yazmış. Yani pandemi ona ilham<br />
vermemiş; bir anlamda kendisi<br />
önemli bir öngörüde bulunmuş<br />
diyebiliriz.<br />
Dizide, salgından korunmak<br />
için herkes kulaklık takıyor. Ama<br />
kahramanımız dil bilimci Murat Siyavuş (Osman Sonant),<br />
abuklamaya karşı bağışıklığa sahip. Kendini gizlemeye<br />
çalışsa da SMK (Salgınla Mücadele Kurumu) tarafından<br />
bir şekilde fark ediliyor ve aranmaya başlıyor. Üstelik +1<br />
Dayanışma Grubu da onun peşinde. Böylelikle Murat<br />
Siyavuş, peşine bir sürü macerayı da katarak İstanbul’un<br />
gizemli noktalarına savruluyor.<br />
Dizinin yaratıcısı olan Mert Baykal, aynı zamanda Umur<br />
Turagay’la birlikte yönetmenliği de üstleniyor. Oyuncu<br />
kadrosu da müthiş: Kadroda Osman Sonant’ın yanı sıra<br />
Haluk Bilginer, Tilbe Saran, Şevket Çoruh, Gonca Vuslateri,<br />
Kubilay Tunçer, Hazal Subaşı bulunuyor.<br />
Dizinin ikinci sezonunun gelip gelmeyeceğiyle ilgili<br />
soru işaretleri ise sürüyor.<br />
Ejderhaların<br />
gücü aşkına:<br />
House of<br />
Dragon<br />
Tüm zamanların en etkileyici, en şaşaalı dizilerinden<br />
biri ve aynı zamanda en maliyetlisi olan, her bir bölümü<br />
sinema filmi tadındaki “Game of Thrones”, takipçilerini<br />
duygudan duyguya sürükleyerek biteli çok oldu ama<br />
ardılının geleceği de hep konuşuldu. Dizi, Amerikalı yazar<br />
George Raymond Richard Martin’in aynı adlı kitabından<br />
uyarlanmıştı. Birkaç ay önce beIN CONNECT’te yayına<br />
giren “House of the Dragon” ise fantastik roman dehasının<br />
“Fire & Blood” kitabına dayanıyor. Roman ve dizi, “Game<br />
of Thrones”a konu olan olayların yaklaşık 200 yıl öncesine<br />
ve Targanyen hanesine, o dönemki iç savaşa, demir taht<br />
için verilen mücadelelere odaklanıyor. Targanyen hanesi,<br />
“Game of Thrones”un efsanevi ejderha annesi Daenerys<br />
Targanyen karakterinin hanesi hatırlayacağınız üzere.<br />
Başrollerinde Milly Alcock, Emma D’Arcy, Matt Smith,<br />
Paddy Considine, Olivia Cooke, Eve Best’in yer aldığı<br />
dizinin yönetmenleri Miguel Sapochnik, Greg Yaitanes,<br />
Clare Kilner ve Geeta Vasant Patel. Dizinin yaratıcıları ise<br />
George R. R. Martin ve Ryan J. Condal.<br />
Yayınlandığı ilk gün 10 milyon kişinin izlediği dizinin<br />
her bir bölümü 20 milyon dolarlık<br />
bir bütçeyle çekildi. Dizinin<br />
büyüleyici atmosferini<br />
yaratmak için İngiltere’de<br />
Cornwall, İrlanda’da The<br />
Dart Hedges, İspanya’da<br />
Caceres, Portekiz’de<br />
Monsanto, Hırvatistan’da<br />
Dubrovnik başta olmak<br />
üzere ağırlıklı olarak<br />
Avrupa’nın köy, şehir ve<br />
bölgelerinden yararlanıldı.<br />
“House of Dragon”un<br />
ikinci sezonunun çekimleri<br />
Mart <strong>2023</strong>’te başlayacak ve Mart<br />
2024’te izleyiciyle buluşacak.<br />
Kült fantastik<br />
komediye atıf:<br />
Wednesday<br />
Dijital platformların en büyük güç kaynağı, “eskilerin<br />
yenisi”dir diyebiliriz belki de. Fenomen diziler seçkimizde,<br />
“Güç Yüzükleri” ve “House of Dragon”la birlikte<br />
“Wednesday”e yer vermemiz kaçınılmazdı. Charles Addams<br />
tarafından 1938’de yaratılan kült “Addams Ailesi”nin<br />
tuhaf ve karanlık kızı Wednesday, dizimize adını vermekle<br />
kalmıyor, duruşuyla ve tabii ki küçük büyük herkese<br />
bulaştırdığı<br />
dansıyla da fark<br />
yaratıyor.<br />
Başrolünde<br />
Jenna Ortega’yı<br />
izlediğimiz Netflix<br />
dizisi, geçmiş<br />
günlerin ikon<br />
oyuncularından<br />
Catherine Zeta-<br />
Jones’la birlikte<br />
Luis Guzman’ı,<br />
Morticia Addams<br />
ve Gomez Addams<br />
olarak ekrana<br />
taşıyor. Tim<br />
Burton’un imzasını<br />
attığı bu fantastik<br />
dedektiflik<br />
dizisinde gizem,<br />
korku, komedi<br />
bir arada.<br />
Addams Ailesi’nin<br />
16 yaşındaki<br />
gotik genç kızı<br />
Wednesday, hiç istemeden de olsa ailesinin izinden giderek,<br />
“dışlanmış canavarların okulu” olan Nevermore Akademi’ye<br />
kaydoluyor. Bir yandan psişik yeteneklerinde ustalaşıp<br />
bölgede yaşanan esrarengiz cinayetleri, öte yandan anne ve<br />
babasının 25 yıl önce akademide okurken karıştığı gizemi<br />
çözmeye çalışıyor.<br />
Tatlı bir bilgi daha verelim bu diziyle ilgili: 90’lı yıllarda<br />
çekilen filmlerde Wednesday’i canlandıran Christina<br />
Ricci, fenomen dizimizde Nevermore Akademi’nin<br />
öğretmenlerinden Marilyn Thornhill rolüyle karşımıza<br />
çıkıyor.<br />
Macera tam gaz<br />
devam ediyor:<br />
Ayak İşleri<br />
Aksiyon, macera, felsefe ve kahkaha dolu “Ayak<br />
İşleri” dizisi, üçüncü sezonuyla Gain’de izleyicileriyle<br />
buluşuyor. Yerli yapım fenomen dizimiz, Vedat için yeni<br />
travmaları, Evren için ise çetrefilli felsefi sorgulamaları<br />
yine beraberinde getiriyor. Çağlar Çorumlu ve Güven<br />
Murat Akpınar tarafından canlandırılan bu ikili; sınırlarda<br />
gezindikleri, durmadan didişip durdukları ama ne olursa<br />
olsun birbirlerinin arkasını kolladıkları maceralarına tam<br />
gaz devam ediyor.<br />
Evren, tüm yaşadıklarına rağmen içine kapanmayı<br />
reddedip yolunu bulmak için Polaris’i arayadursun, Vedat<br />
her zaman olduğu gibi eşsiz mesleki sezgileriyle yine çok<br />
kötü olayların içine düştüklerinin kokusunu alabiliyor.<br />
Kapkaranlık bir gecede tanık oldukları gizemli kaza, ikiliyi<br />
yepyeni maceralara sürüklüyor.<br />
Gain orijinal yapımı dizinin üçüncü sezonunda başrol<br />
oyuncularına Berkay Ateş, Selin Yeninci, Çağdaş Onur<br />
Öztürk, Şenay Gürler, Taner Barlas, Alp Öyken, Kamil<br />
Güler, Esra Kızıldoğan ve Cihan Talay gibi çok sevilen<br />
oyuncular eşlik ediyor. Senaryosu Caner Özyurtlu, Volkan<br />
Öge ve Deniz Alnıtemiz tarafından yazılan “Ayak İşleri”nin<br />
yönetmenliğini Caner Özyurtlu üstleniyor.<br />
54 OCAK <strong>2023</strong><br />
OCAK <strong>2023</strong> 55
V<br />
TEKNOLOJİ<br />
Robotik cerrahi ve<br />
genetik testlerde<br />
son gelişmeler<br />
Robotik teknolojilerinin kullanımı her sektörde olduğu gibi medikal sektörde de<br />
artarken gerek cerrahlar gerekse hastalar için önemli konfor alanları yaratıyor. Genetik<br />
testlerin sağlığa yansımalarını ise “müthiş” diyerek özetlemek mümkün.<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
ROBOTİK ORTOPEDİ<br />
AMELİYATLARI HASTA<br />
KONFORUNU ÜST SIRAYA TAŞIYOR<br />
Eklemleri ciddi olarak hasar görmüş<br />
hastalara eklem protezi yapılıyor. Bu<br />
alanda en çok uygulananlarsa kalça ve<br />
diz protezleri. Klasik cerrahide kalça ve<br />
diz protezi ameliyatlarından sonra hasta<br />
ortalama 4 gün hastanede kalıyor; bu<br />
süreçte hasta ayağa kaldırılıyor, koltuk<br />
değnekleri veya yürüteçle yürütülmeye<br />
çalışılıyor, merdiven inip çıkma eğitimi<br />
veriliyor. Robotik cerrahiyle yapılan<br />
işlemlerde (bazı vakalarda) ise hastalar<br />
ameliyattan iki saat sonra ayağa<br />
kalkabiliyor, ameliyatın ikinci günü<br />
ise taburcu edilebiliyor. Ameliyat<br />
sonrasındaki süreci yarı yarıya kısaltan<br />
ve ağrıları azaltan robotik cerrahi,<br />
ameliyat sırasında da daha hatasız<br />
ve daha az kesi yapmayı sağlarken<br />
ameliyattaki kan kaybını da azaltıyor.<br />
56 OCAK <strong>2023</strong><br />
Memorial<br />
Bahçelievler<br />
Hastanesi Ortopedi ve<br />
Travmatoloji Bölümü’nden Prof.<br />
Dr. Mustafa Kürklü’nün verdiği bilgilere<br />
göre robotların hataya yer bırakmaması,<br />
robotik cerrahinin çok önemli bir<br />
avantajı. Ameliyattan önce hastanın<br />
kalça ve diz tomografisi çekiliyor,<br />
bunun sonuçlarıyla birlikte ameliyatta<br />
kullanılacak protezin çeşidi, büyüklüğü,<br />
ne kadar kemik kesileceğiyle ilgili<br />
bilgiler robota yükleniyor. Bu ameliyat<br />
planı da ameliyat sırasındaki hata<br />
şansını sıfırlıyor.<br />
Şu anda diz ve kalça protezlerinde<br />
uygulanan robot teknolojisinin yakın<br />
bir gelecekte omuz protezlerinde de<br />
kullanılması hedefleniyor.<br />
Bir de<br />
notumuz<br />
var: Tabii<br />
ki robotlar<br />
tek başlarına<br />
ameliyatı<br />
gerçekleştirmiyor.<br />
Masa büyüklüğünde<br />
bir cihaz olan robot,<br />
hareketli bir nesne değil.<br />
Bilgiler robota yüklendikten sonra<br />
hekim, robotun yardımıyla operasyonu<br />
yapıyor. Robot, hekimin hata yapmasını<br />
engelliyor ama sonuçta robotu hekim<br />
kullanıyor.<br />
İNSANLARIN YENİ UMUDU GENETİK TESTLER OLABİLİR Mİ?<br />
Genetik hastalığa sahip olanların sayısıyla birlikte genetik testlerin önemi de artıyor. Nesiller<br />
Genetik Hastalıkları Değerlendirme Merkezi’nin Kurucusu Dr. Gülay Özgön’ün de belirttiği üzere<br />
tanısal testler, genetik analizinde hâkim segment olarak dikkat çekiyor. Genetik tanı testleri,<br />
genetik bir durumu analiz etmek ya da dışında bırakmak için kullanılıyor. Görünür belirti ve<br />
semptomlara dayalı olarak belirli bir hastalıktan şüphelenildiğinde tanı koymak için kullanılan<br />
genetik testler, tüm dünyada büyük bir yükselişte. Bunun sebebi ise genetik testlerin tanı sürecini<br />
kısaltması ve bu durumun tedavinin başarısını olumlu etkilemesi. Örneğin, genetik testler sayesinde<br />
cerrahi müdahaleye gerek olmadan kişinin damarından alınan kanın analiz edilmesiyle kanserin<br />
teşhisi mümkün olabiliyor, bu durum da genetik testleri kanserle savaşta bir umut haline getiriyor.<br />
Hastaların kan analizinde ortaya çıkan genetik değişikliklerin saptanması, tümör takibine ve<br />
tedavinin planlanmasına olanak tanıyor.<br />
Genetik testler, nadir olarak ortaya çıkan hastalıkların teşhisinde de anne karnındaki bebekte<br />
görülmesi olası hastalıkların belirlenmesinde fayda sağlıyor.<br />
OCAK <strong>2023</strong> 57
V<br />
TEKNOLOJİ<br />
ROBOTİK CERRAHİ, ÇOCUK ÜROLOJİ AMELİYATLARINDA BAŞARIYLA KULLANILIYOR<br />
Robotik cerrahinin en önemli<br />
özelliklerinden biri, vücut üzerinde kesi<br />
yapmadan ameliyat olanağı sunması.<br />
Memorial Bahçelievler ve Ataşehir<br />
Hastaneleri Çocuk Ürolojisi Bölümü’nden<br />
Prof. Dr. Selçuk Sılay’ın da vurguladığı gibi<br />
bu yöntem çocuk üroloji ameliyatlarında<br />
da güvenle ve başarıyla uygulanıyor.<br />
Ameliyatın robotik cerrahi yöntemiyle<br />
yapılması sayesinde kanama riski azalıyor,<br />
milimetrik delikler uygulanmasıyla da<br />
ameliyat izi ya çok az oluyor ya da hiç<br />
olmuyor. Ameliyat sırasında anatomik<br />
dokular 3 boyutlu olarak görüntülenebiliyor.<br />
Açık ya da kapalı (laparoskopi) ameliyatlara<br />
nazaran robotik cerrahinin manevra<br />
kabiliyetinin daha üstün olduğu belirtiliyor.<br />
Ameliyat sonrasında çocuk hastalar<br />
minimum seviyede bir ağrı yaşarken<br />
hastanede yatış süreleri de kısalıyor.<br />
Robotik cerrahi ameliyatı, her yaş<br />
grubundaki çocuğa uygulanabiliyor.<br />
Üroloji alanında robotik cerrahinin en sık<br />
uygulandığı operasyonlar böbrek çıkış<br />
darlığının ve vezikoüreteral reflünün<br />
(mesaneden böbreğe idrar kaçması vb.)<br />
yanı sıra genişlemiş idrar yolu cerrahisi, çift<br />
böbrek cerrahisi, mesane büyütme, böbrek<br />
ve böbrek üstü bezleri cerrahisi olarak<br />
sıralanıyor.<br />
GENETİK TESTLERE YAKIN BAKIŞ<br />
Tıp dünyasında şu anda 77.000’den fazla genetik<br />
test kullanılıyor. İnanılmaz bir rakam değil mi? Üstelik<br />
daha fazlasını yapmak için de çalışmalar sürdürülüyor.<br />
Genetik testle, vücudun işleyişine dair bilgiler/<br />
talimatlar taşıyan DNA inceleniyor; kromozomlardaki,<br />
genlerdeki, proteinlerdeki değişiklikler hem<br />
saptanıyor hem tanımlanıyor. Bu inceleme, genlerdeki<br />
hastalıkları ya da hastalığa neden olabilecek durumları<br />
ortaya çıkarabiliyor ya da bunlarla ilgili olasılıkları<br />
ortadan kaldırabiliyor. Eğer bir genetik sorun varsa<br />
kişinin bunu geliştirip geliştirmeyeceği veya bir<br />
başkasına geçirip geçirmeyeceğiyle ilgili de veriler<br />
sunabiliyor. Bir hastalığa yakalanabileceğinizi veya<br />
bir hastalığın taşıyıcısı olduğunuzu genetik testlerle<br />
öğrenebiliyorsunuz.<br />
Ama sonuçta bu testler değişkenlik de içerebiliyor.<br />
Yani bir hastalık semptomu her zaman o hastalığa<br />
yakalanacağınızı işaret etmiyor. Bu nedenle sonuçların<br />
bir hekimle incelenmesi önemli. Genetik test bir<br />
teşhise yol açmazsa ama ortada yine de şüphe<br />
uyandıran bir durum varsa DNA örneğinin analiz<br />
edildiği genom dizilimi de incelenebiliyor ve bu sayede<br />
sağlıkla ilgili genetik varyantlar belirlenebiliyor.<br />
58 OCAK <strong>2023</strong>