25.09.2022 Views

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU E-DERGİ SAYI 1

  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SAYI 1

EYLÜL

2022

ANTIDOT

DEMANSIN BİR TÜRÜ:

ALZHEİMER

Her Yönüyle

Farmasötik Botanik

Aşı Tarihçesi

BURSA KÖŞESİ

Akılcı İlaç

Eczaneler Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

HAYVAN HASTANESİNDE

ECZACI OLMAK

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU


B i z k i m i z ?

Merhabalar,

Öncelikle vakit ayırıp dergimizi okumaya başladığınız için size çok teşekkür ederiz!

Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu, Bursa Eczacı Odası’na bağlı, eczacılık etik ve deontolojisi

çerçevesinde Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ilke ve inkılaplarını ilke edinen bir öğrenci topluluğudur.

Komisyonumuzu size tanıtmadan önce Bursa Eczacı Odası’nın tarihçesinden size bahsetmek istiyorum.

18.12.1953 tarihinde 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki kanun ile tahdidin ortadan kalkması

sonucu gerek il merkezinde gerekse ilçelerde eczanelerin açılması hızlanmıştır. 1956 yılında TEB tarafından

Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Kütahya ve Uşak illeri birleştirilerek Bursa Eczacı Odası kurulmuş fakat yönetim

kurulu üyelikleri için gerekli olan seçimler yapılmamıştır. O dönemde eczacılar, gündelik sorunlarını

çözebilmek için bazen Devlet Tiyatrosu’nun bir odasında, bazen Merkez Ecza Deposu’nda bazen de

Tabipler Birliği Odası’nda toplanmışlardır. Oda Başkanı olmadığı için Ecz. Kazım Yazgan, Ecz. Adnan

Gökmener, seçimsiz başkanlar olarak toplantıları yönetmişlerdir. İlk kez 29.06.1967 yılında Bursa Eczacı

Odası Yönetim Kurulu seçimleri yapıldıktan iki üç ay sonra Türk Ticaret Bankası’nın bulunduğu işhanının

üst katında 2 odalı bir büro tutularak Bursa Eczacı Odası demokratik anlamda hayata geçirilmiştir.

Günümüzde de Bursa Eczacı Odası Ecz. Okan ŞAHİN başkanlığında 30. Dönem yönetim kuruluyla

eczacılara destek olarak mesleğimizin gelişimine katkı vermektedir.

Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu ise Mart 2021’de Baran AKIN öncülüğünde 20 kişilik bir ekiple

kurulmuştur. Kurulduğundan bu yana geçen yaklaşık 1.5 yıllık süreçte;

9 canlı yayın

15 Bilimsel içerikli sosyal medya paylaşımı

1 Üniversite tercih videosu

1 proje ile Farmafikir Proje Yarışması Finalistliği

Staj Projesi

Ve şu anda okumakta olduğunuz dergi çalışmaları yapıldı.

Eylül 2022 itibariyle de 102 üyesiyle çalışmalarına devam etmektedir.

Komisyon Kurucu Üyeleri

-Baran AKIN-Başkan

-Ayşegül ERDEM-Başkan Yardımcısı

-Zeynep ÖZTÜRK-Yönetim Kurulu Üyesi

-Feride ÇARIKCI-Yönetim Kurulu Üyesi

-Özge Cömerter-Yönetim Kurulu Üyesi

-Nisa BALÇAK

-Samet ARSLAN

-Ceydanur ŞAKRAK

-Zeynep GÜNER

-Emine Yaren EFE

-Şevval ŞAHİN

-Mücaiht TOK

-Merve BAYRAKTAR

-Sıla HAVA

-İlkim Dila ÖZGAN

-Mervenur USTA

-Arif YAZICI

-Ahmet Ozan YÜKSEL

-Armağan Mina SALAR

-Gamze DİNÇ

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU


?

İ ç i n d e k i l e r

25

10

12

27

04- STAJ KÖŞESİ

08- AŞI TARİHÇESİ

10- DEMANSIN BİR TÜRÜ: ALZHEİMER HASTALIĞI

12- ECZ.NEJAT VARDAR İLE RÖPORTAJ

15- HAYVAN HASTANESİNDE ECZACI OLMAK

18- AKILCI İLAÇ

21- HAP BİLGİLER

22- FARMASÖTİK BOTANİK

26- ÖNEMLİ GÜNLER: EYLÜL

28- MİKROBİYOTA

30- BURSA KÖŞESİ

33- BİZİMKİSİ BİR YORGUNLUK HİKAYESİ

36- ÖMRÜM ERGÜVEN İLE RÖPORTAJ

39- KİTAP, FİLM ÖNERİLERİ

40-ECZANELER HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN

YANLIŞLAR

41- SAĞLIK SORULARI

43- KAYNAKÇA

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU


STAJ KÖŞESİ (CV- MÜLAKAT )

FİRMA STAJI HAYALİ OLAN ECZACI ADAYLARI İÇİN ÇEVRİMİÇİ İŞ BAŞVURULARI:

BİLMENİZ GEREKEN HER ŞEY

Hayatta attığımız her adım, verdiğimiz her karar ve dokunduğumuz her hayat -kendi hayatımız dahil- bizi

yaşamda bir üst noktaya götüren köprü görevini görür sevgili BEO ÖK okurları…

Bu ayki yazımızda geleceğimizin yapı taşı iş hayatımıza giriş biletlerimizden biri olan CV ve mülakat kavramlarının

ne olduğuna ve nasıl hazırlanması gerektiğine değineceğiz.

Staj başvurusu yapmak bu sürecin ilk adımı malum. Öncelikle staj başvurularınızı Kariyer.net, Linkedin,

Toptalent.co gibi mecralardan gerçekleştirebilirsiniz. Özellikle son zamanlarda oldukça gündemde olan ve

bazı firmaların yalnızca oradan iş ilanı verdiği Linkedin bizler için çok önemli. Linkedin hesabınız yok ise

hemen bir hesap açıp sayfanızı zenginleştirerek sayfanıza bakan yetkiliyi etkilemelisiniz.

Bizden size etkili bir tavsiye: stajyer iş ilanı

olmayan firmaların insan kaynaklarına Linkedin

üzerinden ulaşarak asla beklemeyeceğiniz

karşılıklar alabilirsiniz. Bu yorucu ve uzun

süreçte pes etmemeli, istediğiniz firmaya

stajyer olarak girmek için elinizden geleni

sabırla yapmalısınız.

Özellikle başvurularda belki de en kritik nokta

olan “Doğru ve etkili CV” kavramına birlikte göz

atalım.

CV HAZIRLAMA SANATI

CV, yaşamın seyri anlamına gelen Cirriculum Vitae

ifadesinin baş harfleriyle oluşturulan bir kısaltmadır. İşe

alım sürecinde yetkililerin sizi müjdeli haberi vermek üzere

aramalarına ya da sizi eleyerek kibar ama üzücü o maili

atmalarına neden olan tek şeydir CV.

Hayatımızın yönünü bu denli etkileyen CV’lerde dikkat

edilmesi gerekenlere beraber göz atmamak olmaz tabii.

Öncelikle yetkili CV’nize ilk baktığında “Ne kadar sade bir

CV!” ya da “Ne kadar göz yorucu bir CV!” düşüncelerini

aklından geçirmemelidir. CV tasarımınız ne çok sade ne de

çok süslü olmalıdır.

Resmi, açık ve anlaşılır bir dil kullanmanız oldukça önemli.

Yetkiliye kendinizi kısa ve net anlatmanız sizi bir adım

ileriye taşıyacaktır.

“Times New Roman”, “Calibri” gibi resmi yazı karakterleri

kullanmalı, puntoyu çok büyük veya çok küçük

tutmamalısınız. Yazım ve noktalama kurallarına fazlasıyla

dikkat etmelisiniz. En ufak bir hata elenmenize sebep

olabilir.

CV’niz ne kadar dolu bir kariyer geçmişiniz olursa

olsun iki sayfayı geçmemelidir.

CV’nize ekleyeceğiniz kısa ve anlaşılır ön yazı

yetkilinin sizi daha iyi tanımasına olanak sağlar. Sizi

diğer adaylardan öne taşıyacak olan anahtar

kelimeleri kullanmalı, hangi departmanda çalışmak

istediğinizi nedeniyle beraber belirtmelisiniz.

CV türü seçerken son zamanlarda oldukça tercih

edilen görsel yönden zengin “İnfografik CV” türünü

tercih edebilirsiniz.

Fotoğraf seçiminde resmiyete ve kıyafete önem

veriniz. Tişört, askılı bluz gibi kıyafetler yerine uzun

kollu gömlek veya bluz gibi resmi kıyafetler seçerek

profesyonel bir ortamda çektirdiğiniz bir fotoğraf

tercih etmelisiniz.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Gelelim CV alt başlıklarına;

AD SOYAD

Puntoyu çok büyük tutarak CV’nize ilk

baktığında ad ve soyadınızı gören yetkilide

olumsuz bir izlenim bırakmamalısınız.

MAIL ve TELEFON

Ad soyad bilgisinin hemen altına

yazılmalıdır. Bu sayede size ulaşmak

isteyen yetkili iletişim bilgilerinizi yazılar

arasında aramakla uğraşmayarak

kolaylıkla iletişim bilgilerinize ulaşacaktır.

EĞİTİM

Bu kısımda tarih sıralaması oldukça önemlidir.

Halen eğitim görmekte olduğunuz okul en yukarıda

kalacak şekilde sıralama yapılmalıdır.

Üniversite ve lise bilgileriniz yeterli olacaktır.

Eğer diploma notunuz yüksek ise bu kısımda belirtebilirsiniz

fakat orta derece veya düşük bir not ortalamasına sahipseniz

CV’nizde belirtmemeye özen göstermelisiniz.

Okul bilgilerinizi yazarken sıralama “Tarih-Okul Adı-Bölüm-

(Yüksek ise) Not Ortalaması” şeklinde olmalıdır.

İŞ VE STAJ DENEYİMİ

Bu bölümde en son gerçekleştirdiğiniz

deneyim en yukarıda olacak şekilde

bulunmalıdır.

İş ve staj deneyimi başlığı altında zorunlu

ve/veya gönüllü tüm staj deneyimlerinizi

ve görevli olduğunuz topluluklar,

komisyonları yazabilirsiniz.

Deneyim belirtme sırası “Tarih-

Kurum/Kuruluş-Unvan” şeklinde olmalıdır.

Mesleğinizden bağımsız olarak çalıştığınız bir alan var ise bu

deneyiminizi de yazmalısınız, her deneyim size artı puan

sağlayacaktır.

Eğer herhangi bir staj deneyiminiz yok ise başlıktan staj

kelimesini çıkartarak “İş Deneyimi” başlığı altında görev

aldığınız topluluk, komisyon gibi oluşumları ve görevlerinizi

belirtebilirsiniz.

BİLGİSAYAR YETERLİLİĞİ

Bu bölümde Microsoft Word, Microsoft Excel gibi

mesleğinizi icra ederken yeterliliğine sahip olmanız

gereken bilgisayar program yeterliliklerinizi

belirtebilirsiniz.

Sıralama: “Program Adı-Yeterlilik Derecesi

(iyi, çok iyi…)

KURSLAR/SERTİFİKALAR:

Sizi bir adım öne taşıyacak olan mesleğinizle

alakadar kurslar ve sertifikaları bu bölümde

belirtebilirsiniz. Bu sizin gelişmeye açık ve

sosyal bir birey olduğunuzu ön plana

çıkaracaktır.

Sıralama: “Tarih-Kurs/Sertifika Adı-Kurum

Adı-İl

KİŞİSEL ÖZELLİKLER:

Bu bölümde “Çalışkan, ekip çalışmasına yatkın” gibi

mesleğinizi icra ederken size avantaj sağlayacağını

düşündüğünüz ve özellikle iş ilanındaki istenilen

özellikler kısmında yer alan özelliklerden

kendinizde olduğunu düşündüğünüz kişisel

özelliklerinizi yazabilirsiniz.

İLGİ ALANLARI: Yetkililer

tarafından eğitimin yanı sıra

sosyalliğin ve çok yönlü olmanın

fazlasıyla önem verilmesi bu

bölümü oldukça kritik hale

getiriyor. Bu bölümde tüm

hobilerinizi, ilgi alanlarınızı

mutlaka belirtmelisiniz.

KİŞİSEL BİLGİLER: CV’nizin başında

belirtemediğiniz kişisel bilgilerinizi

(doğum tarihi ve yeri, adres, ehliyet

v.s.) bu bölümde belirtebilirsiniz.

PROJELER

Eğer kendi meslek alanınız ile ilgili gerçekleştirdiğiniz

bir çalışma, proje var ise bu bölümde belirtebilirsiniz.

Belirtme sıralaması “Tarih- Proje Adı-Derece” şeklinde

olabilir.

YABANCI DİL

Yetkililer tarafından oldukça önemli bir

nokta olan yabancı dil veya dillerinizi bu

kısımda belirtebilirsiniz.

Belirtme sıralaması şu şekilde olabilir:

Dil Adı-Seviye-(Var ise) Geçerlilik Sınavı Notu

Eğer dil seviyenize güvenmiyorsanız yabancı dil kısmını

birazdan bahsedeceğim bilgisayar yeterliliği kısmına

“Yabancı Dil ve Bilgisayar Yeterliliği” başlığı adı altında

dahil edebilirsiniz.

REFERANS: Yetkililer tarafından iletişime geçilip sizin

yeterlilik seviyenizin öğrenildiği kişilerdir referanslar.

Öğretmeniniz, tanıdığınız meslek adına önemli bir

unvana sahip bir birey olabilir. Bu kişi/kişileri referans

kısmına yazmadan önce o kişi/kişilerden onay almanız

gerektiğini unutmamalısınız. Hatta izin aldıktan sonra

sizi anlatan bir referans mektubu yazmasını rica

edebilirsiniz. Bu mektubu iş başvurularında referans

temini olarak kullanabilirsiniz.

Bir diğer değilinilmesi gereken nokta ise referansa yazdığınız firma yetkilisinin sizin

CV’nizi inceleyen firma yetkilisiyle olumsuz bir münasebeti olabileceğidir. Bu noktada

referansınıza firma yetkilisi eklerken dikkatli olmalısınız.

Sıralama: Unvanıyla Beraber Referans Adı Soyadı-Çalıştığı Yer-İletişim Bilgileri

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


MÜLAKAT HAZIRLIK REHBERİ

Keşke mülakata girmeden bilseydim dediğiniz her şey burada!

Kariyer planımızı yaptık, ilaç firması stajı istediğimizden eminiz. Kariyer sitelerinde yayınlanan ilanlara

başvurularımızı yaptık, çeşitli kariyer sitelerinin tozunu dumanına kattık. Veee onlarca kişi arasından

sıyrılıp, mülakata davet edildik! Tabii ki küçük bir endişe ile birlikte mutluluk duymamız çok normaldir.

Ancak sadece mülakata çağrılmanın yetmediğini hepimiz biliyoruz. Peki şimdi hedeflediğimiz yeri nasıl

elde edeceğiz?

Aslında "Mülakat" tam olarak kendini ifade etme sanatıdır. Peki mülakatlar hakkında duyduğumuz

hikayeler doğru mu? Doğruysa ne kadarı doğru? Rivayetlerin bir kısmını açığa çıkarmak amacıyla mülakat

kısmını sizin için derledik. Keyifli okumalar dileriz!

Dördüncü sınıf Eczacılık Fakültesi öğrencisi olarak ben de kariyeri evde başlayanlardan sadece biriyim... Tıpkı yukarıda

uzun uzun belirttiğimiz o “kusursuz” CV hazırlandıktan sonra, her saniye mail kontrol ettiğim geçmek bilmeyen günler

geldi çattı. Yaklaşık 1-1,5 ay boyunca yolunu gözlediğim o maile kavuştuğum andaki sevinç ise paha biçilemezdi! İnsan

Kaynakları’ndan aldığım ilk mailde öncelikle belli süre zarfı içinde doldurmam gereken bir “Kişilik Envanter Testi”

bulunuyordu. Elbette işe ilk alım sürecinde adayın karakterini bilmek imkânsız. Bunu biraz da olsa analiz edebilmek için

birtakım testler uygulanıyor. Bu testlerde önemli olan, testlere vereceğiniz cevapların doğru ya da yanlış olarak

değerlendirilmediğidir. Mail’deki yönergeye uyup testimi tamamladıktan yaklaşık bir hafta sonra insan kaynaklarından

“Vaka Analizi” ile ilgili bir başka mail aldım. Bu vaka çalışmalarında iş veren tarafından önceden hazırlanmış bir dizi

problemler mülakat yapılan adaya yönlendirilir. Bu problemler daha önceden işletme ya da firma içerisinde yaşanan ve

çözülmesinde zorluk yaşanan olaylar olabilir. Bu verilen zaman problemlerin zorluklarına ve sayısına göre değişmekle

birlikte ortalama en az 90, en fazla 150 dakika arasında değişmektedir. Bu aşamadan yaklaşık bir hafta sonra İnsan

Kaynaklarından gelen başka bir telefon sonucunda “çevrimiçi ve canlı” mülakat için artık vakit gelmişti...

Her ne kadar gergin geçeceğine kendimi

inandırmış olsam da hayal ettiğimin aksine

oldukça samimi bir ortamda ancak maalesef

çevrimiçi olarak gerçekleşti. Bu nokta, etkileyici

tokalaşma hakkında okuduğum onlarca yazının

çöpe gittiği noktaydı.

Ancak buna rağmen diksiyonunuzla

ve vereceğiniz pratik cevaplarla

mülakatın işleyişini değiştirmek sizin

elinizde!

Çevrimiçi olmasının en büyük dezavantajı,

aslında en büyük silahınız olan beden dilinizi

karşı tarafa istediğiniz gibi aktaramamanızdır.

Beden dili her şeydir… Beden diliyle ilgili

araştırmalar yapın, kitaplar okuyun.

Eski FBI ajanı Joe Navarro ve Marvin Karlins’in

kaleme aldığı insanların bedenini okuma rehberi

olan “Beden Dili (What Every BODY is Saying)”

isimli kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Bu

sadece mülakat sırasında değil hayatınızın tüm

alanında iletişiminize artı değer katacak önemli

bir detaydır.

Çevrimiçi mülakatım ilk olarak ısınma sorularıyla başladı.

“Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” sorusu ile

İnsan Kaynakları yetkilisi, kariyeriniz için en önemli

olayları, etkileyici başarılarınızı ve işiniz için gerekli olan

yetkinliklerinizi duymak istiyor. Size düşen, ise en başta

CV’nizi tekrarlamamınız gerektiğidir. Bu sorunun yanıtı,

geçmişten günümüze doğru kronolojik bir şekilde olmalı

ancak doğduğunuz tarihten başlamamalıdır.

Ben de fakülteye ilk adım attığım andan itibaren yer

aldığım kulüpler, aktiviteler, başarılar ve projelerden

bahsettiğim yaklaşık 3 dakika süren bir konuşma

gerçekleştirdim. Sonraki aşamada ise, namını çok

duyduğum “Sondaj Soruları” ile karşılaştım.

Görüşme sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli

nokta sorulan sorulara alınan cevaplar karşısından adayın

somut ve gerçekçi örnekler vermesinin sağlanması için

sondaj sorularla detay bilgiye inilir.

Bana yöneltilen soru ise, bahsettiğim etkenlerin içinde

“Karşılaştığınız zor bir durumu ve onu nasıl

çözdüğünüzden bahseder misiniz?” olmuştu. Bu sorulara

verilecek en güzel yanıt özgeçmişinizde belirttiğiniz

projeler ve organizasyonlardan olabildiğince spesifik

örneklerdir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


İyi bir adayda olmazsa olmaz altın kurallar… Size,

başvurduğunuz şirket ve departmanı araştırmadan

gitmemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Bana mülakatta

yöneltilen en önemli sorulardan biri de; “Şirketimiz ve

başvurduğunuz departmanla ile ilgili ne biliyorsunuz?”

sorusuydu. Burada öğrenmek istenilen eczacı adayının o

pozisyonun ve şirketin gerekliliklerinin bilincinde olup

olmadığıdır. Minik bir iş tanımı yapmanız sonrasında da

pozisyonun gereklilikleri ve kendi kişisel özelliklerinizle bu

gereklilikleri örtüştürmenizin tatmin edici olacağını

söyleyebilirim. Ayrıca diğer departmanlar hakkında da

bilgi sahibi olmanızı öneriyorum.

Kabul mailini almak uzun bir sabır gerektirmekte, bu noktada işe istekli görünmeniz için mutlaka mülakat

sırasında ve sonrasında geri bildirim olarak soru sormayı ihmal etmeyin. Sorduğunuz sorularla o pozisyon

için ne kadar istekli olduğunuzu ve araştırmış olduğunuzu göstermiş olacaksınız.

En can alıcı noktadan bahsetmeden elbette ki geçemedik. Mülakatta en çok sorulan sorular

nelerdir? İşte kendinize ayna karşında ufak bir deneme yapabileceğiniz, güncelliğini koruyan 7

klasik mülakat sorusu…

En güçlü yanlarınız nelerdir?

En zayıf yönleriniz nelerdir?

En büyük başarınız nedir?

Daha önce hata yaptınız mı ve bu hatayı nasıl telafi ettiniz?

Başarılı bir takım çalışmasını örneklendiriniz.

Daha önce bir geri bildirimde bulundunuz mu, bulunduysanız

detaylandırabilir misiniz?

Çevreninizdekilere sizi sorsak nasıl betimlerler?

Mülakatta dikkat etmemiz gereken diğer hususlardan bahsetmeye geldi sıra.

Öncelikle kendinizden emin ve saygılı bir tavır takınarak anlaşılır bir ses tonu ve mimiklerle konuşmalısınız.

En az vereceğiniz cevaplar kadar takındığınız tavır da çok önemli bir faktör. Mutlaka stilinizi, tarzını ve

imzanızı karşı tarafa aktarmaya çalışın. Bir diğer hata ise, “her işi yaparım” yaklaşımı… Spesifik olmazsanız,

başvurunuz da genel başvuru niteliğine dönecektir. İstediğiniz departman hakkında detay vermeniz, ne

istediğini bilen bir aday olarak görünmenizi sağlayacaktır.

Her şey bir kenara, size kendi mülakatlarımdan yola çıkarak

"rahat olmak" ifadesinin yani kendinizi kasmadan dünyada

yalnızca size ait olan “aura”nızı karşı tarafa aktarmanızın başı

çektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu

anlattıklarım aslında bir “taktik” gibi görünebilir, karşı taraf

bunları bildiği için, hazırlanıp ezbere geldiğinizi düşünebilir

ama durum bu şekilde değildir. Temelde özgüven ve

iletişime açık olmanın bulunduğu her görüşmede aday

kendini karşı tarafa “fark ettirecektir.” Karşılaşabileceğiniz

durumlar ve sorular üzerine önceden düşünmek size

avantaj sağlayacaktır.

Unutmayın, karşınıza çeşit çeşit durumlar çıkacaktır; özgüvenli olup iletişime açık olduğunuzu

gösterin, fark yaratmak için birkaç yönteminiz olsun; gerisi kendiliğinden gelecektir...

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


AŞI

TARİHÇESİ

Dünya, aşı ile nasıl tanıştı?

Aşılamayı ilk kullanan

toplum olan Çinliler

kayıtlara göre 15. yüzyılda

variolasyon denen bir

teknikle çiçek aşısını

kullandılar.

15. yy

1796’da Edward Jenner adlı bilim insanının “Jenner

metodu”nu tanımlaması aşılamada önemli dönüm

noktalarından oldu. Yedi yaşındaki bir çocuğa inek

çiçeğinden elde ettiği materyalleri aşıladı ve çocukta

sadece küçük ölçekli kırgınlık geliştiğini gösterdi. Bu

deneyin yayınlanmasından kısa süre sonra İngiltere’de

binlerce çocuk Jenner’ın aşısıyla aşılandı.

1796

Pasteur 1885’te kuduz bir köpek tarafından ısırılan

bir çocuğa köpeklerde denediği serumu enjekte

etti ve başarıyla sonuçlandı. Pasteur’ün bu

alanındaki çalışmaları ve keşifleri de pek

çok aşının geliştirilmesinde öncü oldu,

virülan infeksiyon ajanlarının zayıflatılarak aşı

geliştirilmesi (atenüasyon) fikri kabul edildi.

1885

19. yy

19.yüzyılın sonuna doğru inaktif

aşıların üretimine başlandı. İlk inaktif

aşılar ABD’de Salmon ve Smith,

Fransa’da Pasteur Enstitüsü tarafından

geliştirildi. İnaktivasyon ilk kez

salmonella tifo, veba ve kolera basili

gibi ajanlara uygulanmıştır.

1940

1935

1931

1920

Influenza aşısı için çalışmalar, 1931’de

virüsün yumurtada üretilebileceğinin keşfi ile başladı.

İlk iInfluenza aşısı ABD’de geliştirildi.

İlk kez farklı bir influenza virüsü keşfedildi ve izole edildi.

Tüberküloz aşısı yani BCG aşısını geliştiren Albert

Calmette ve Camille Guérin isimli iki Fransız

araştırmacıdır. Bovin (sığır) tipi tüberküloz

basillerini (Mycobacterium bovis), 13 senelik bir süre

içerisinde, safralı ve gliserinli patates üzerinde 230

defa kültürden kültüre aktardılar. Sonra bu

basillerin insanlarda tüberküloz hastalığı yapmadığı

fakat insanların tüberküloz basiline karşı bağışıklık

kazandığını gösterdiler. Bu şekilde virülansı

azaltılmış ve hastalık yapmayan canlı basile, BCG

(Bacillus Calmette Guerin) ismi verildi.

1942

İlk inaktif bivalan aşı insanlarda denenmeye başlandı. Ancak influenza virüsü,

antijenik yapısını değiştirdiğinden 1947 epidemisinde aşı etkisiz kaldı.

1978

1974

Su çiçeği aşısı Japonya’da geliştirildi. Michiaki Takahashi, su çiçeği geçirmekte olan bir

çocuktan izole ettiği “varisella zoster” virüsünü doku kültürlerinde pasajlayarak halen

kullanılmakta olan atenue su çiçeği aşısını geliştirdi. Normal çocuklar için olduğu kadar

immünkompromize çocuklar için de üretilen ilk canlı virüs aşısıdır.

Influenza A/H1N1 izole edildi ve bu

yeni virüsü de içeren trivalan

aşı ilk kez üretilmeye başlandı.

İnfluenza epidemilerinin her

yıl farklı bir virüsle olması,

aşı kompozisyonunun her yıl

yeni virüslere göre modifiye

edilmesini gerektirmektedir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


MERAKLISINA

Aşı tarihçesinden bahsederken Dr. Jonas Salk’tan da

bahsetmek gerekir. Dr. Salk, tıp fakültesini bitirdikten

sonra virüs araştırma programına girdi. Pittsburgh

Üniversitesi’nde Çocuk Felci (Polio) üzerine çalışmaya

başladı. Araştırmaları sırasında ilk kez maymun

böbreğinde çocuk felci virüslerini üretmeyi başardı.

1952’de Amerika tarihinde görülen en korkutucu çocuk

felci salgını yaşanıyordu. O yıllarda yaklaşık 50 bin çocuk

felci vakası görüldü. Salk, salgından iki yıl geçtikten sonra

formaldehitle öldürülmüş virüsten aşıyı elde etti. Bu aşıya

“inaktif polio aşısı” ismi verildi. Salk, bu aşıyı ilk olarak

karısı ve üç çocuğuna yaptı ve aşının çocuk felcine karşı

etkili olduğunu ispat etti. Bu olayda ilginç bir nokta da Dr.

Salk’ın bu aşıya patent çıkarmamasıdır. Çıkarmış olsaydı

yedi milyar dolar kazanabilirdi. Bunun yerine ücretsiz aşıyı

yaygınlaştırıp insanları kurtarmayı seçti. Bu seçimiyle Dr.

Salk, ülke çapında kahraman ilan edildi.

Türkiye’de Aşı Tarihçesi

1721 tarihinde, İngiltere Büyükelçisi’nin eşi olan Lady Mary

Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta İstanbul’da çiçek

hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” (varilasyon metodu)

yapıldığını hayretle bildirmektedir. Bu mektup aşı

yapımına ilişkin en eski belgedir.

Dünya, ikinci aşı olarak, Louis Pasteur’un 1885’te

uyguladığı kuduz aşısı ile tanıştı. 1886’da Mekteb-i Tıbbiyei

Askeriye-i Şâhâne dahiliye kliniği şefi Mirliva Alexander

Zoeros, Dr. Hüseyin Remzi ve Vet. Hüseyin Hüsnü

Beylerden meydana gelen ekip Louis Pasteur’ün yanına

eğitime gönderildi.

Padişahın verdiği bir irade ile, 1887’de, Askerî Tıp

Mektebi bahçesinde bulunan bir binada “İstanbul

Dârûl Kelb Ameliyathanesi” ismi ile ilk enstitü

kuruldu. Bu enstitüde, kuduz aşı üretilerek

kullanıma başlandı. 1892’de ilk kez aşı üretimi

yapılan Bakteriyolojihane kuruldu.

Bakteriyolojihanede, 1896’da difteri, 1897’de sığır

vebası, 1903’te kızıl serumları Veteriner Hekim

Mustafa Adil tarafından üretildi.

1911 yılında tifo, 1913 yılında kolera, dizanteri ve

veba aşıları Türkiye’de ilk kez hazırlandı ve

uygulandı.

Tifüs aşısı 1915 yılında, Dr. Tevfik Sağlam

tarafından Erzurum’da uygulandı.

Dr. Reşat Rıza, I. Dünya Savaşı sırasında

ordumuzun savaştığı cephelerde ortaya çıkan

tifüs salgınına karşı, henüz hastalık etkeni

dünyada tanımlanmamışken, hasta kanlarındaki

tifüs mikrobunu inaktive ederek aşı geliştirdi.

Aynı teknikle 1915’te Dr. Tevfik Salim ilk tifüs

aşısını üretti. Kullanılan tekniklerin ilkel olması

sebebiyle bir kişinin kanından sadece 3-4 kişi için

aşı üretilebilmiş olsa da bu aşı dünyada ilk olması

sebebiyle literatüre girdi.

1931 yılından itibaren ülkemizde ilk defa olmak

üzere tetanoz ve difteri aşıları üretilmeye

başlandı. 1937`de kuduz serumu üretilmeye

başlandı.

1940`ta Çin`deki kolera salgını için Çin`e kolera

aşısı gönderildi.

1942`de Tifüs aşısı ve akrep serumu

üretimine başlandı.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


DEMANSIN BİR TÜRÜ:

ALZHEİMER HASTALIĞI

Alzheimer, yaygın görülen bir demans türü olup

beyin hücrelerinin yok olmasına neden olan

ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Sinaptik

disfonksiyon ve nörodejenerasyonun eşlik ettiği

beyinde amiloid-β (Aβ) plaklarının ve nörofibriler

yumakların birikmesi ile karakterizedir. Düşünce,

hafıza ve davranış fonksiyonlarında azalmaya

neden olan bu hastalıkta belirtiler yaşla birlikte

yavaş yavaş ortaya çıkar. Hastalık çoğunlukla 65 yaş

ve üzerindeki bireyleri etkilese de daha genç

yaşlarda da görülebilir. Alzheimer hastası bir kişi

tanıdan sonra ortalama 4-8 yıl yaşar, ancak diğer

sağlık koşulları ve kısmen tanı yaşı gibi faktörlere

bağlı olarak bu süre 20 yıla kadar da çıkabilir.

Alzheimer hastalığının aşamaları şu şekildedir:

1. Aşama : Semptomlar Fark Edilmeden Önce

Alzheimer riski yaşla birlikte arttığından, hastalığın

belirtilerini erken bir şekilde tespit ettirebilmek,

birinci basamak sağlık bakım ziyaretlerini

sürdürmek önemlidir.

2. Aşama : Temel Unutkanlık

İsimleri veya anahtarların yerini unutmak gibi

normal unutkanlıklar yaşayabilirler. Yine de araba

kullanabilir, çalışabilir ve sosyal olabilirler.

3. Aşama: Hafıza Kaybından Daha Fazlası

Bu aşamadaki zorluklar; hangi gün ve nerede

oldukları konusunda kafa karışıklığı, kaybolma

riskinde artış, huzursuzluk ve uyku düzensizlikleri,

karamsarlık ve içe kapanık ruh halidir.

6. Aşama : Şiddetli Belirtiler

Yeni şeyler öğrenmek ve giyinmek gibi temel

görevler zor hale gelebilir. Hasta daha belirgin

semptomlar yaşamaya başlayacak ve başkalarına

daha fazla bağımlı hale gelecektir. Halüsinasyonlar,

sanrılar ve paranoya gibi duygusal değişiklikler de

oldukça yaygındır.

7. Aşama: Fiziksel Kontrol Eksikliği

Bu noktada Alzheimer hastası kişinin ihtiyaçları

önemli ölçüde artacaktır. Yürüme, oturma ve

sonunda yutma konusunda yardım için 24 saat

bakıma ihtiyaçları olabilir.

Alzheimer Tedavisi var mı ?

Alzheimer'ın maalesef henüz bir tedavisi yok. Ancak,

semptomların ilerlemesini geciktirecek FDA onaylı

ilaçlar mevcut. Bu ilaçlar şunlardır: Donepezil,

Rivastigmin, Galantamin, Memantin, Aducanumab

(yeni onaylandı). Alzheimer teşhisi; bilişsel testler,

CT, MRI ve PET taramaları ile konur. Nöroloji

uzmanları tarafından öncelikli olarak hastanın

detaylı şekilde tıbbi öyküsü alınır. Daha sonra

hastalarda nörolojik işlevler, denge, duyu, davranış,

hafıza ve refleksleri ölçen çeşitli taramalar yapılır.

Alzheimer hastalığı, bazı genetik hastalıklarla

benzer belirtiler gösterebildiğinden gen

taramalarının da uygulanması gerekebilir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Yeni İlaç Tedavisi: Aducanumab

Tedaviye Yönelik Çalışmalar

Alzheimer hastalığının fizyopatolojisi incelendiğinde

amiloid plaklarının birikmesinin hastalığın

patolojisinde önemli bir yerde olduğu görülür. Bu

sebeple ‘Amiloid kaskadı hipotezi’ son yirmi yılda

yürütülen araştırmaların çoğunu yönlendirmiştir.

β-amiloid (Aβ) 'i hedefleyen üç ana terapötik

müdahale stratejisi vardır: β-amiloid üretimini

azaltmak, klirensini kolaylaştırmak ve

agregasyonunu önlemek.

β-amiloid-spesifik antikorlar, Aβ düzeylerini

azaltmak için bir başka önemli potansiyel terapötik

yöntemdir. Etki mekanizmalarına ilişkin iki temel

hipotezden ilki ‘periferik yutak’ hipotezidir. Periferik

Aβ’nın antikor tarafından yakalanmasının, Aβ’nın

periferden beyne yeniden girişini engellemesidir.

İkincisi, biriken plaklara β-amiloid-spesifik

antikorların bağlanması, fagositoz yapan ve plakları

beyinden temizleyen mikrogliaları aktive etmesidir.

Genel olarak, yürütülen çalışmaların çoğu, mevcut

plakların temizlenmesinden ziyade Aβ birikiminin

önlenmesi ile sonuçlanmıştır ancak biriken Aβ

üzerindeki epitopları tanıyan ve bunlara bağlanan

antikorların mevcut plakları temizlediğine dair iyi

kanıtlar vardır. Dolayısıyla bu veriler, bu koşullarda

aşılama temelli yaklaşımları, inhibitör temelli

yaklaşımlardan ayıran aktif bir plak temizleme

sürecine işaret eder.

β-amiloid türlerinin bağlanması ve ayrışmasının

incelendiği ex vivo tahlilde Aβ monomerlerinin

bağlanmasının bir 'yerleştirme ve kilitleme'

mekanizmasını izlediği gözlemlenmiştir. Yapılan

çalışmalar, plakların stabil olduğu ve Aβ

peptitlerinin geri dönüşsüz kenetlenmesi için

yüzeyler sağladığı ve interstisyel sıvıdaki (ISF) Aβ

konsantrasyonu azaltıldığında bile plakların

ayrılmadığını desteklemektedir.

Aducanumab, amiloid-β 'yi hedef almak ve ortadan

kaldırmak için tasarlanmış monoklonal bir

antikordur. FDA tarafından 2021'de hızlandırılmış

onay alan, 17 yıl sonra Alzheimer tedavisi için

onaylanan ilk yeni ilaçtır. Hızlı takip onayı, ilacın

beyindeki amiloid proteinini düşürme kabiliyetine

dayanarak onaylaması tartışmalara yol açtı.

Tartışmaya neden olan nokta, plakların hastalığa

neden olduğuna veya hastalık sürecinin bir yan

ürünü olup olmadığına dair doğrudan bir kanıt

olmamasıdır. Beyindeki amiloid miktarını

düşürmenin hastalığın ilerlemesini yavaşlatıp

yavaşlatmayacağı da henüz tam olarak bilinmiyor.

Prodromal veya hafif AH'li hastalarda, bir yıllık veya

aylık iv aducanumab infüzyonlarının, doza ve

zamana bağlı bir şekilde beyin Aβ'sını azalttığı

görülmüştür. Buna, ‘Klinik Demans

Derecelendirmesi’ ile ölçülen klinik düşüşün

yavaşlaması da eşlik etmiştir.Klinik düşüşün

yavaşlaması, devam eden faz 3 klinik çalışmalarda

doğrulanırsa, amiloid hipotezi için sağlam bir destek

sağlayacaktır.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


ECZ.NEJAT VARDAR İLE RÖPORTAJ

1. Eczacılık mesleğini tercih etme sebebiniz nedir? Öğrencilik

zamanınızda örnek aldığınız bir meslek büyüğünüz var mıydı?

İlk sorunun cevabı biraz şaşırtıcı olabilir, tesadüfi bir seçim oldu benim için. O dönemler alan tercihi

yoktu, 5 adet fakülte tercih etme imkanınız vardı, bunlardan sıralı olmamak kaydıyla puanınız

hangisini tutuyorsa o alanda öğrenim görüyordunuz. Ben aslında tıp düşünüyordum. Çapa Tıp

Fakültesini düşünüyordum, İstanbul dışında da tercih yapmamıştım zaten. Çapa Tıp, Cerrahpaşa

Tıp, Eczacılık, Diş Hekimliği bir de Hukuk tercihim vardı. Çapa Tıp Fakültesine girmek üzere

gittiğimde tesadüf olarak eczacılık fakültesine girmiş oldum. Ortam çok hoşuma gitti. O zamanlar

en yüksek puana sahip fakülte Kimya Fakültesiydi, ikinci en yüksek puanla öğrenci kabul eden

Eczacılık Fakültesiydi, üçüncü yüksek puanla kabul eden ÇAPA Tıp, dördüncü Diş Hekimliği,

Cerrahpaşa yedinci veya sekizinci sıradaydı. Yani Eczacılık o zamanlarda Tıp fakültesinden çok daha

yüksek puanlarda kabul alan bir fakülteydi. Ortam hoşuma gitmişti, her yerde ilan tahtası vardı

şurda mesul müdürlük 10 bin tl burda 8 bin tl gibi yazılar vardı. O dönemde bu paralar çok yüksek

değerdeydi. Mesul müdür bu kadar kazanç sağlayacaksa eczane sahibi 30-40 bin bandında

kazanıyordur dedim kendi kendime. Tıp ve Eczacılık arasında düşünüyordum. Ardından İstanbul

Eczacılık fakültesi olunca çok mutlu oldum severek yaptım. Çok iyi bir ortamda yetiştim güzel bir

okulumuz vardı. İyi arkadaşlar edindim. Soyal çalışmalar alanında da birçok başarıya imza attık. Çok

tesadüfi bir adım attım ama o tesadüfün benim için ne kadar doğru olduğunun farkına vardım.

Diğer soruya geçersek açıkçası bir idolüm yoktu, çünkü idole genellikle özenilir ve o yola gidilir.

Çalışma yaşamı içinde çok sevdiğim, çok saydığım, idol denilecek boyutta insanlar tanıdım. Yani bu

meslek çok güzel insanlar da yetiştirdi. Çok sevdiğim saygı duyduğum insan var ama idol yok.

2. Şuan Yeni Zafer Eczanesi adlı eczanenizde mesleğinizi icraa

etmeye devam ediyorsunuz, buradaki çalışmalarınız dışında sosyal

uğraşlarınızdan bize bahsedebilir misiniz?

Sosyal uğraşlarım o kadar çok ki bu konuda bir roman çıkabilir diye tahmin ediyorum.

Eczacılık için eczacı odası başkanlığı yöneticiliği, kooperatif başkanlığı yöneticiliği, Türk

Eczacıları Vakfı kuruculuğu gibi sadece eczacılık için olan sosyal faaliyetler de var. Bir de

yazmış olduğum kitabımdaki gibi en az BEK kadar önemsediğim Çağdaş Eğitim

Kooperatifimiz var. Bu da çok önemli bir kuruluş ve Türkiye’de eğitim sektöründeki tek

kooperatiftir, çok da başarılı gidiyor. Hem kuruculuğunu hem yöneticiliğini hem de

başkanlığını yapmak yani her düzeyinde görev almak çok keyifliydi. İki katkıda bulunduğum

eser varsa bunlardan biri Çağdaş Eğitim Kooperatifi diğeri ise Bursa Ecza Kooperatifidir. Onlar

dışında aktif olamasam da Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Eğitimi Destekleme Derneği,

Bursaspor Kulübü üyesiyim. Siyaset de yaptım. Bir dönem Cumhuriyet Halk Partisinin İl

Yöneticiliğini, iki yıl kadar da İl Sekreterliğini yaptım. Tüzük ve program eğitimi

öğretmenliğini yaptım bu konuda meraklıyımdır biraz. Eskiden SHP partisi vardı. Orada

Osmangazi Belediye Başkanlığı adayı oldum ama arkadaşlar beni seçmedi o dönem. Tabii

EGAŞ’ın da kurucusu, ortağıyım.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


3. Covid-19 pandemisi sürecinde eczane içerisinde

aldığınız önlemler nelerdir? Karşılaştığınız

zorluklardan bahsedebilir misiniz?

Diğer eczaneler gibi bölümümüzü ayırdık, maskeye, mesafeye

dikkat ettik, insanları uyardık. Tabii ilk zorluk insanları bu sürece

alıştırmaktı, özellikle semt eczanelerinde bu çok zor. Mesela

eşimin eczanesi tam cadde üzerinde, benim eczanem ise tipik bir

semt eczanesi. İkisi farklı ülkedeymiş gibi farklılar. Özellikle semt

eczanesinde insanları bu duruma alıştırmak çok zor. Eczacılar

olarak sohbet etmeyi, derdi paylaşmayı seviyoruz ama onlara

“Mesafeyi koru, maskeni tak” dediğimizde antipatik

algılanabiliyoruz. Bir süre sonra alışılıyor, nitekim alışılmıştı. Maske

dağıtımı ile alakalı politikalar bizi çok zor duruma düşürmüştü. En

büyük sıkıntılardan biri, maske kara borsacılığıyla biz suçlanmış

olduk yani hiç günahımız olmayan bir konuda sanki biz o fiyatları

belirliyormuş gibi bir duruma düştük ne yazık ki.

4. Eczacılık mesleğini nerede görüyorsunuz?

Geliştirilmesi gereken noktalar sizce nelerdir? Toplumun

gözünde eczacılık mesleği sizce hangi konumda?

Sanıyorum halkın gözündeki en güvenilir mesleklerden biriyiz çünkü halkla birebir ilişki içindeyiz. Daha

önceki eczanelerimde gelenlerle hep iyi iletişime sahiptik, bazen yaptığınız işten çok iletişiminizi

severler, biz eczacılar zaten çoğu zaman dert ortağıdır. O semtte ne olur biter o bilir. Biri vefat eder

cenazesine katılır, birinin doğum günü vardır onu tebrik eder gibi. Yani bir dostluk ilişkisi vardır. O

güvenin sağlandığını düşünüyorum. Tabii ki eczacılık olması gerektiği yerde asla değil çünkü belirli bir

kesimin gözünde raftan ilacı uzatan, üstüne de iki tane yazı yazan biri olarak nitelendiriliyoruz ve

maalesef ki öğrendiğimiz bilgilerin tamamını kullanabilecek bir ortamda değiliz. Bizim dönemimizde,

yani günümüzden 50 sene önce, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencileri olarak

okulumuzdaki hocalarımıza branşlara ayırmalarını teklif ettik. Örneğin; firma düşünenler, eczane

eczacılığı düşünenler 4 seneden sonraki 1 yıl buna yönelik eğitim verilsin dedik. Bu talebimiz onaylandı

ancak öğrenciler bu sefer bu eğitimlere katılmadı çünkü o dönem herkes bireysel eczane açma

derdindeydi ve sistem ne yazık ki yürümedi. Aslında böyle bir şey yapılması lazım bilgi ve birkimimizi

halka sağlayarak bir saygınlık kazanmamız lazım. Ama dediğim gibi ne yazık ki bunun için uygun bir

ortam yok. Eskiden de çok yoktu ama şimdiye göre daha fazla imkan vardı. Eskiden bir ilacı

anlatacağımız süre daha fazlaydı, dertleri paylaşacak vaktimiz vardı, şimdi insanlar bilgisayarın başında

SUT’a uygun mu değil mi, bunu öder mi ödemez mi, provizyon var mı yok mu telaşına düşürüldü.

Eczacıyı yapması gereken görevinden koparıp bilgisayar başında işlem yapan sıradan vatandaş

durumuna düşürüyor sistem. Farmasötik Bakım denir bu yapıdaki gerekli sisteme. Bunun yapılabilmesi

için yasaların, yönetmeliklerin değişmesi lazım. Enjeksiyon yapmamız, tansiyon ölçmemiz yasak.

Tansiyona bakmanızın yasak olduğu bir ortamda farmasötik bakım yapmanız mümkün değil. Sistem

yanlış bunu değiştirmek için şu anki ne devlet kadroları ne de bizim mesleki kadrolarımız yeterli değil,

yakında da bu görülmüyor. Bunlar sağlanmazsa eczacı mevcut bilgi birikimini aktarabileceği bir ortamı

sağlaması mümkün değil. Vizyonu olan bir eczacılar birliği ve vizyonu olan bir iktidar gerekir.

5. Bursa Eczacı Odası 7. ve 8.dönemleri Yönetim Kurulu Üyesiydiniz sonrasında 8. dönemin diğer yarısında, 10. dönemde,

11.dönemde 15. ve 16.dönemde de Oda Başkanlığı görevini icraa ettiniz, Oda başkanlığına geçiş sürecinizi, bu esnada

yapmış olduğunuz çalışmaları ve karşılaşmış olduğunuz zorlukları bizlere aktarabilir misiniz? Ayrıca BEK'in 1. ve 5. dönem

Yönetim Kurulu başkanlığı, 3.dönem Yönetim Kurulu üyeliği, 4. dönemde ise Denetleme Kurulu üyeliği görevlerine

sahiptiniz. Burada kazanmış olduğunuz tecrübeleri, sektörün zorluklarını bizlere anlatabilir misiniz?

İlk başladığımızda kuralsız sayabileceğim bir eczacı odası vardı. Kuralları vardı ama uyulmuyordu. Eczane açılış kapanış saatlerine

dikkat edilmiyordu. Bayramlarda isteyen açıyor, isteyen kapıyordu. Muvazaa ile bir mücadele yoktu. İşte alkol karnesi dağıtan, ayak

işleri yapan bir odaydı. Bizler de 68 kuşağıyız ya, dünyayı değiştirebileceğimizi sanıyoruz. Sonra anladık ki kolay bir şey değilmiş bu

dünyayı değiştirebilmek. Önce çalışma saatlerini incelemeye aldık. Belirlediğimiz saatlere uymayan eczanelerin önüne 4-5 kişilik bir

ekibimiz vardı gider otururduk önlerine hasta gelince de nöbetçi eczaneye yönlendirirdik. Tabii eczacı kızardı biz de oda başkanı

olduğumuzu kurallara uyması gerektiğini söylerdik. Kaç kere karakolluk olmuştuk ama sonunda bu disiplini sağlayabilmiştik. Her

akşam gezerdik bir kağıdımız vardı. Eczanenin kapısının altından eğer istenilen saatte kapattıysa ‘‘Etik kurallara uyduğunuz için

teşekkür ederiz’’ yazısı atardık. Uymadıysa da kavga ederdik. Bayramlarda çok uğraştık tabii, yaklaşık 3-4 sene bayram tatili yapmayıp

sürekli eczaneleri denetledik. Bunlar büyük sıkıntılardı ilk zamanlar için. Bence önemli çalışmalarımızdan biri de TEB’in çağdaş bir

yapıya dönüşmesiyle ilgiliydi. Yani çağdaş eczacıların yönetime gelmesi için de Bursa Eczacı Odası’nın çok önemli bir payı vardır.

Kooperatif tabii hepimizin eseridir. Parasız bir iş yapıyorsunuz ve krediyle bir iş yapıyorsunuz yani ödeyemezseniz fatura size kesilecek.

Dile kolay hallettik demek. İddialı söylüyorum hem iskonto oranlarında hem muvazaa da hem kurallara uymada örnek bölgelerden

biriyizdir. Yani biz Bursa’da %3 iskontoyu tüm eczanelere uygulayabilirken atıyorum Gümüşhane’nin bir ilçesinden bir arkadaşımız

geldi, biz 3 eczaneyiz üçümüz de farklı oranlarda uygulayıp kavga ediyoruz dedi. Siz dedi bu işi nasıl başarıyorsunuz dedi. Bugünlere

de iyi bir miras bıraktık diye düşünüyorum. Türkiye çapında en az sorun yaşan bölgelerden biriyiz. Sonuç olarak iyi bir fikirle ve

insanlarla yola çıktığınızda başarıya ulaşabiliyorsunuz. Yani iyi proje, iyi zaman, iyi insanlar kavramlarını bir araya getirdiğinizde

başarıya ulaşabiliyorsunuz. Kooperatifte bizim 30 sayısını aşmış kooperatif vardı. Birçoğu destekler aldı ama biz hiçbir zaman destek

almadık bunun daha kıymetli olduğunu düşünüyorum.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


6. Bursa Ecza Koop’un bünyesindekiler için bir nevi aile ortamı olduğunu öğrendik. Bu bağın sağlanmasında sizlerin

çalışma azmi, tutkusu ve belki de sayamayacağım birçok özelliğinizin yatmakta olduğunu düşünüyorum. Sizce

gelecek nesillerin aynı bağları sağlayabilmeleri için, sizin deyiminizle homo cooperativus’ları ortaya çıkartabilmek için

genç eczacı adaylarının neler yapması gerekmektedir?

Sizlerin de önce iyi bir insan sonra iyi bir eczacı olması gerekir. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ülke ve

meslek sorunlarına duyarlı olmanız gerekir, birlikteliği önemsemeniz, mesleki örgütleşmeyi benimsemeniz, çok

çalışmanız gerektiğini düşünüyorum. Birkaç tane yol gösterici olduğunu düşündüğüm özdeyiş söylemek isityorum.

‘‘Sorunların karşısında ben değilse kim, şimdi değilse ne zaman?’’ demeniz gerekir, böylelikle sorunların çözümlerini

üstlenmeniz gerektiğini düşünüyorum. ‘‘Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz’’ diyerek ortak çalışmaya, ortak üretime

önem vermeniz gerekir. ‘‘Umut kalacağına emek kalsın’’ diyip emeklerinizi esirgememelisiniz diye düşünüyorum ve

‘‘Susma sustukça sıra sana gelecek’’diye çok sıradan bir özdeyiş var çok söylenir bunun çok önemli olduğunu

düşünüyorum. Tabii bunların dışında okuyun, gezin. ‘‘Umut, mutluluktan alınan bir borçmuş’’ zaman zaman borç almayı

ihmal etmeyin. Ama tüm bunları yaparken de bizim yaptığımız hatayı yapmayın kendinize de mutlaka zaman ayırın,

çünkü geçen yıllarınız bir daha geri gelmiyor. Harcadığımız yılları bazen fazla harcadığımızı, kendi hayatımızdan çok çalıp

buraya verdiğimizi düşünüyorum. Bunu da yapmayın yani kendinize de mutlaka zaman ayırın. Benim odamda ‘‘Carpe

diem’’ diye bir yazı vardır. Anı yaşa çünkü o an gittikten sonra bir daha geri gelmiyor. Son bir özdeyiş de ‘‘Yaşamı çok

ciddiye alırsanız, içinden hiç çıkamazsınız’’ çok da fazla ciddiye alıp kendinizi üzmeyin, moraliniz olumsuz etkilenmesin.

7. Kitabınıza ‘‘Gökten Bir Buçuk Elma Daha Düştü’’ ismini vermenizde

özel bir anlam var mıdır, varsa bizimle paylaşabilir misiniz?

Bu soruyu bana çok soran oldu aslında, masallarda doğa

üstü şeyler anlatılır, hikayelerde doğanın içindeki

yaşananlar anlatılır. Yani bunun biraz hikayeyle masal

arasında olduğunu düşündüm. Biraz yeni nesillerin zor

anlayabileceği belki masalsı özellikler taşıyan bir şey. Yani

bir şekilde yarı masal, çağdaş bir eczacılık masalı gibi

değerlendirdim ve bu yüzden bu ismi koydum.

8. Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle Bursa gibi eczacılık fakültesi olmayan bir kentte 80 sayısını geçen öğrenciyi bir araya

getirmenizin çok inanılmaz bir başarı olduğunu düşünüyorum. Sizleri hakikaten kutluyorum, eczacılık

fakültesi olsa daha normal karşılardım ama olmayan bir yerde bunu yapmanızı gönülden kutluyorum.

Geçtiğimiz günlerde Bursa Eczacılık Tarihi ile ilgili paylaşımınızı okudum tesadüf eseri, genelde çok şey

paylaşmam ama o gönderiyi görür görmez paylaştım. Gençlerin böyle bir şey yapmasını çok

olağanüstü buldum. Tarihe ilginin çok az olduğu bir toplumda bizim öğrencilerimizin böyle bir içerik

üretmesi çok olağanüstü geldi. Bunu iltifat olsun diye söylemiyorum. E-dergi çalışması yapmanız,

insanları bir araya toplamanız ya da bana düşüncelerimi sormanız, çok sesliliğe önem verdiğiniz

anlama gelir. Şöyle söylerler çok kez de duymuşsunuzdur: “Çağdaş insan, başkalarının

deneyimlerinden faydalanmayı başarabilen insandır.” Sobanın sıcak olduğunu öğrenmek için illa elinizi

değdirmeniz gerekmez. Yani benimle iletişime geçmeniz bile bu çağdaşlığın gereklerinden birini

yerine getirdiğinizi düşünüyorum. Mutlaka kendinize de bir pay çıkarıp projelerinize de azıcık da olsa

bir yol göstereceğine inanıyorum. Sizleri tekrar kutluyorum, başarılarınızın devamını diliyorum.

Geleceğimizi size emanet ettiğimizi söylüyorum.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Hayvan Hastanesinde

Eczacı Olmak

Merhaba, ben Aysın Usta. Güzide mesleğimizin farklı alanlarındaki uygulamalarının bir

örneğini icra ediyor olmaktan ve bunu sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Öncelikle kendimden bahsedeyim. 1999 yılında henüz öğrenciyken Sanofi-Doğu İlaç’ta endüstri

stajımı yaparken ilaç firmasında çalışmanın nasıl bir şey olduğunu biraz deneyimleme fırsatı

bulundum. 2000 yılında İstabul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. 2001 yılında

eczanemi açtım. 7.5 sene eczane eczacılığı yaptıktan sonra bana uygun olmadığına kanaat

getirdim ve hastane eczacısı olmak için eczanemi kapattım. 2008 yılında Bursa Uludağ

Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi içinde bulunan Merkezi İlaç Hazırlama

Ünitesi’nde önce Sorumlu Eczacı ardından Başeczacı olarak görev yaptım. Bu sırada Uludağ

Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda yüksek lisansımı tamamladım. 2016

yılından itibaren ise Uludağ Üniversitesi’nin Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi’nde çalışıyor

ve aynı zamanda Veteriner Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı’nda doktora yapıyorum.

Hayvan Hastanesi’nde neler yaptığıma gelince :

Görevlerimiz arasında Kamu İhale Kanunu’nun gerekliliklerini yerine getirerek doğrudan temin

veya açık ihale usulü ile aşı, ilaç ve tıbbi malzeme temini sayılabilir. Stokların takibini ve miad

kontrolünü yapmak, ihalede teklif verilen kalemlerden sipariş hazırlanması, ihaleden

alınamayan kalemlerin ise doğrudan temin listesinin hazırlanıp onaylarının alınması ve alıma

çıkılması işlemleri de yine yaptığımız işler arasında.

Günlük rutinimizde gelen reçeteleri karşılamak var demek kolay olurdu fakat görüldüğü kadar

kolay değil çünkü reçetede beşeri ilaçlar, veteriner ilaçlar, serumlar, tıbbi malzemeler oluyor.

Aynı zamanda reçeteler kendi aralarında: normal tedavi reçetesi, aşı reçetesi, kontrole tabi ilaç

reçetesi, ameliyat reçetesi, kemoterapi reçetesi ve birim doz ilaç reçetesi olarak ayrılıyor.

Özellikle kontrole tabi olan ilaçlar denetimde özellikle bakılan grup olduğu için sayımı ve

kontrolü dikkatli şekilde yapılması gerekiyor. İlaç depolarında gelen ürünlerin adet, fiyat ve miad

kontrolü yapılması, hastanemizde kullandığımız HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi)

üzerinden fatura girilmesi, ürünlerin e-reçete sisteminden elektronik olarak kabulü, depomuzda

yer ayarlanıp yerleştirilmesi, depodan eczane raflarının beslenmesi de yine bizim görevlerimiz

arasında. Ayrıca her ay başında, önceki aya ait eczane çıkış raporlarının alınarak Döner Sermaye

İşletme Müdürlüğü’ne iletilmesi de Sayıştay’ın bizden beklediği bürokratik işlemler arasında. Yıl

içinde ara sayımlar ve yıl sonu sayımı miad kontrolleri ile yapılmakta ve sisteme girilip onay

alınarak Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü’ne gönderilmekte. Yıl sonunda ise bir sonraki

senenin ihale listesi hazırlanmakta.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Gece ve haftasonu nöbetlerinde kullanılan ilaç-malzeme takibi, acil dolabının beslenmesi, nöbet

raporlarının çıkarılması da her gün yapmamız gereken işlemlerden birkaçı. Hastanemizde

mevcut olan İlaç Yönetim ve Dağıtım Sistemi sayesinde (gerekli yazılımı içeren, kilitli ve sadece

parmak iziyle açılabilen bir dolap) kaçaklar önlendi, tüketim kontrol edilebilir ve her an

raporlanabilir hale geldi. Bu sayede ilaç ve hasta güvenliği de sağlanıyor.

Hastanemize ilk kez gelen hastalarımızın kayıt işlemleri yapıldıktan sonra hayvan

sahiplerine verilen ilk muayene setinin hazırlanması da bizim görevlerimiz arasında. Kedi,

köpek, çiftlik hayvanları için farklı hazırlanan bu setler hekimin muayenesini kolaylaştırıyor.

Biraz da eczanemizin içinde kurduğumuz iki birimden bahsedeyim :

Bu birimlerden ilki “Kemoterapötik İlaç Hazırlama” birimi. Bilindiği üzere, kanser kemoterapisinde

kullanılan ilaçlar sitotoksik özellikte. Çoğu kanser hücresine olduğu kadar normal hücrelere de toksik

etkili… Böyle olunca bu ilaçları hazırlayan, taşıyan, uygulayan eczacı-personel-hekime ciddi zararları

söz konusu. Deri, mukoza teması veya inhalasyon yolu ile maruziyetin engellenmesi için ciddi

önlemler alınmalı. Tıp Fakültesi’nde Merkezi İlaç Hazırlama Ünitesi Sorumlu Eczacılığı yaptığım

dönemdeki tecrübelerimi, yönetimimizin desteği ile bizim hastanemizde uygulama şansına eriştim.

Bu konuda farkındalığın artması için eğitimler verdik; hazırlama, taşıma, uygulama adımlarında ciddi

önlemler aldık. Üzerinde “Sitotoksik” uyarı etiketi olan ve yalnız bu ilaçların taşınmasında kullanılan

özel kutulardan tutun, kişisel koruyucu ekipman temini ve ayrı uygulama odasının ayarlanmasına

kadar her şey hayata geçirildi. Eczanemize negatif basınçlı biyolojik güvenlik kabini alındı ve bu

ilaçların kliniklerde veya başka herhangi bir yerde değil; sadece burada, bizim tarafımızdan

hazırlanması sağlandı. Kanserle boğuşan patili veya kanatlı dostlarımızın kemoterapileri ve cerrahi

operasyonları da hastanemizde güven içinde yapılmakta.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Eczanemizin içinde kurduğumuz diğer birim ise “Birim Doz İlaç Hazırlama”birimi. Bu

birim ile ihtiyaç duyulan ilacın, hayvan başına gerekli miktarının uygulamaya hazır

şekilde verilebilmesi sağlanmakta. Burada amaçlarımız genel olarak:

İlacın fiyatı yüksek olduğundan kullanamayan hekimin, ilaç değiştirme ve istediği

sonucu alamama riskini ortadan kaldırmak, hayvan sahibinin 3 cc kullanacağı ilaç için,

100 cc’lik bir flakonu alma zorunluluğunu ortadan kaldırmak ve tüm bunların

sonucunda doğru hastaya, doğru ilacın, doğru miktarda, doğru zamanda kullanılmasını

sağlamak, tabii ki kurumumuzun daha fazla maddi kazanç elde etmesini sağlamak ve

kamu yararı gözetmek olarak sıralayabiliriz.

Böylece hem hekim hem kurum hem hayvan sahibi hem de tedavi gören dostumuz

için kazan-kazan stratejisi işliyor diyebiliriz. (Bizde bu durum kazan-kazan-kazankazan).

“Hayvan Hastanesinde Eczacı Olmak” özetle böyle bir şey… Nerede, nasıl olursa olsun,

görev yaptığımız her yerde; hekim, hasta ve hasta yakınına ilaç danışmanlığı görevimizi

layıkıyla yapabilmek ve mesleki tatmini yaşayabilmek dileğiyle… Siz mesleğimizin

geleceği değerli meslektaşlarımın da “İyi ki Eczacıyım!” diyebildiği aydınlık günlere.

Daim olsun ışığımız...

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Akılcı İlaç

Birçok hasta, sağlığı ve kullandığı ilaçlarla ilgili olarak doğrudan eczacılara danıştığı için

eczanelerdeki eczacılık hizmetinin kalitesi akılcı ilaç kullanımı açısından önem taşımaktadır.

Geçen yüzyılda majistral ilaç hazırlamanın ağırlıkta olduğu eczacılık mesleğinin kapsamı; ilaç

sanayinin gelişmesiyle birlikte bu faaliyetlerin azalmasına bağlı olarak değişmiş, günümüz

eczacısının sorumluluğu farmasötik bakımı da kapsayacak şekilde genişlemiştir. Bunun

sonucunda eczacı ticari bir işletmenin yöneticisi konumundan sağlık uzmanı konumuna

geçmiştir. İyi eczacılık uygulamalarındaki esas amaç bireylerin ve toplumun sağlık

hizmetlerinden azami yararı sağlamasıdır. İlaçla ilgili her türlü sorunun saptanması, çözülmesi

veya önlenmesi ve ilaçların en doğru şekilde kullanılması, bu amaçla hastaların bilgilendirilmesi

eczacının temel görevidir ve tedavi sonucunu olumlu yönde etkilemektedir.

Akılcı ilaç Kullanımı

nedir?

Akılcı ilaç kullanımı hastanın

klinik gereksinimlerine

karşılık gelen doğru tedaviyi,

bireysel ihtiyacına uygun

dozda, yeterli süre için,

kendisi ve yaşadığı toplum

için en düşük maliyetle

almasıdır.

Rasyonel ilaç kullanımında temel kriterler

şunlardır:

• Doğru endikasyon

• Doğru ilaç

• Doğru hasta

• Doğru bilgilendirme

• Doğru takip

Bu kriterlerden ilk üçü özellikle reçete yazılması

aşamasında önemlidir. Doğru bilgilendirme ve

takip aşamasında da eczacıya önemli görevler

düşmektedir.

Akılcı ilaç kullanımı ilkeleri açısından eczacı kimdir?

Eczacı genel anlamda ilacı hastaya sağlayan kişi olarak düşünülmekle birlikte bu tanım yetersizdir. Çünkü geniş

kapsamda düşünülürse hastaya ilaç sağlayan kişi eğitimli veya eğitimsiz, çare dağıtan herhangi bir kişi olabilir. İlacı

veren kişi eczacı, doktor, hemşire, veteriner ve diğer sağlık personeli olabileceği gibi arkadaş, komşu, akraba

olabilir. Kayıt dışı ilaç dağıtımının ayrıntısı maalesef bilinememektedir.

Akılcı ilaç kullanımı ilkeleri doğrultusunda eczacı özel bir eğitim almış, ilacı hazırlama sanatını bilen ve ilaçları

veren kişidir. Eczacı ilacın güvenilir ve uygun kullanılmasının yanı sıra ilaçların akılcı kullanımının

özendirilmesinden ve hastaya eğitim verilmesinden de sorumludur.

Hastaya uygulanan tedavinin başarısı için hangi ilkelere

uyulması gerekir?

Doğru tedavi için ise,

Tedavinin başarısı için,

1. Doğru teşhis

2. Doğru tedavi

3. Uyunç ilkelerine

uyulması gerekir.

1. Doğru hastaya, doğru ilacın

2. Etkin dozda yeterli süre

3. Doğru talimatlarla

4. Uygun ambalaj ve saklama koşullarıyla

sağlanması gerekir.

Bu aşamalardan herhangi birinde aksama olması ilacın getireceği yararı değiştirir. Bazı

tedaviler doğru kullanıldığında güvenilir ve etkindir. Aksi takdirde etkisiz hatta zararlı olabilir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Akılcı İlaç Kullanımında Eczacının

Temel Görevleri nelerdir?

Eczacının temel görevleri şunlardır:

İlaç sağlamak : İyi kalitede ilaçların eczanede

bulundurulması, gerektiğinde ilaçların stokta hazır

bulunması (Eczanede zorunlu bulundurulması

gereken, aşılar, serumlar ne yazık ki bazen

bulunamamaktadır).

İlaç dağıtımı : İlaçların eczaneye

uygun şartlarda nakledildiğinden

emin olmak gerekir. İlaçlar

eczaneye ulaştıktan sonra da

bunların uygun şekilde

saklanmasını sağlamak eczacının

sorumluluğudur.

İlaç önerme : Eczacılar ya da diğer eczane personeli sık

sık hastaya ilaç danışmanlığı yapmakta ve birçok

ülkede OTC ilaçları önerebilmekte ve satabilmektedir.

Ülkemizde OTC ilaçlar ve sadece reçeteyle satılan

ilaçlar konusunda eczacının önerisi açısından bir ayrım

maalesef uygulanmamaktadır. Hasta hekime

danışmadan her ikisini de reçetesiz alabilmektedir.

Oysa ki eczacı OTC ilaçları önerebilir, ancak

reçetelenme mecburiyeti olan ilaçları reçetesiz

satmaması gerekir.

Hekimle işbirliği : Bu reçetenin kontrolü veya bir sorunun

çözümü için eczacı hekimlerle iletişim ve işbirliği içinde

olmalıdır.

İlaç izleme/ Hasta takibi : Eczacıların kronik hastaların

(diyabet, hipertansiyon vb gibi) uzun süreli ilaç

tedavisinde hasta ve ilaç takibi yapmaları gerekir.

Hekim reçeteyi yazdıktan bir sonraki kontrole kadar

hasta eczacısıyla daha sık muhatap olur. Bu aşamada

ortaya çıkan etki, yan etki ve hastanın reçetesi

kullandığı ilaçlar konusunda eczacı sorumluluğu

almalı, olduğu kadar düzenli takip yapmalı hatta

gerektiğinde advers etki bildirimi yapmalıdır.

Hasta uyuncu: Bazı ülkelerde özellikle kanser tedavisi

gibi karmaşık tedavi rejimlerinin uygulandığı

enstitülerde hasta uyuncunun sağlanması eczacının

sorumluluğundadır. Hastanın ilaçları almadan önce son

muhatap olduğu sağlık uzmanı genellikle eczacı

olduğundan hastanın hastalığının niteliğini anlaması,

ilaçlarının ne için verildiğini, ne şekilde kullanılması

gerektiğini anlaması tedaviye uyuncunu artıran en

önemli faktördür. İlacın yazılma aşamasından hastanın

kullanım ve tedavi aşamasının sonuçlanmasına kadar

olan süreç içinde akılcı kullanımın ve hasta uyuncunun

artırılabileceği en önemli ve kolay basamak

eczanelerdir.

Hasta eğitimi: Hastalar genellikle eczacılarına inanır ve

güvenirler. Bu yüzden eczacı hastalara zaman zaman

bireysel ya da gruplar halinde hasta eğitimi yaparak

toplumu akılcı ilaç kullanımı konusunda

bilgilendirmelidir.

Toplumdaki genel ilaç kullanım alışkanlıklarının belirlenmesi: Eczaneler ve eczacılar

toplumdaki ilaç kullanım alışkanlıklarının izlenmesi için en önemli basamaktır. Bu verinin

istatistiki olarak incelenmesi ve değerlendirilmesi eczacının temel görevi olmamakla birlikte,

düzenli kayıtlar tutularak saklanması, ilgili makamlarca istenildiğinde sunulması uygun olur.

Akılcı İlaç Kullanımı sürecine etki eden potansiyel

hatalar nelerdir?

İlacın hastaya sunum süreci için eğitimli, bilinçli, sorumluluğunu bilen bireyler gerekir. Ancak

yukarıda anlatıldığı gibi ne kadar titizlikle yapılırsa yapılsın her zaman olası hatalar ortaya çıkma riski vardır:

• Reçetenin ya da teşhisin hatalı olması

• Dolaptan yanlış ilaç verilmesi

• Doz hatası

• Özellikle majistral ilaçlarda ambalaj ya da etiket hatası veya eksikliği

• Hazırlanan ilacın terkibinde hata

• Eksik/ fazla kutu sayısı

• Kutunun üzerine eksik/ yanlış bilgi yazılması veya yazılmaması

• Uyunç eksikliği

• Hastalık süreci hakkında yetersiz bilgi

• Eczacının hastayla ilaçları hakkında konuşacak zamanın olmaması

• Hastayla eczacı arasında iletişim eksikliği

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Akılcı İlaç Kullanımı için DSÖ tarafından

önerilen ilaç sağlama süreci nasıl

olmalıdır?

DSÖ tarafından önerilen ilaç sağlama süreci

basamaklardan oluşmaktadır:

1.

1.Hekimin doğru teşhisi koyarak doğru ilacı doğru doz ve süre için yazdığını farzedersek;

Eczacı doğru reçeteyi (sözlü ya da yazılı) olarak hastadan alır.

• Reçetenin yazıldığı yer

• Reçetenin geçerliliği

• Okunaklı ve geçerli talimatlar

• Hasta hakkında bilgi

• Terapötik uygunluk

• Ekonomiklik

• Çelişkili ya da açık olmayan talimatlar söz konusuysa hekimle irtibata geçme yönünden

değerlendirir.

2. - 3.

2. Eczacı reçeteyi ve talimatları doğru olarak gözden geçirir.

• İlaç isimlerini kontrol eder.

• İlacı bulunduğu yerden çıkarır.

• Doz, uygulama yolu ve kullanım süresini kontrol eder.

• İlaçların uygunluğunu kontrol eder.

3. Reçetelenen ilaçlar eczanede mevcutsa,

• İlacın saklama koşullarını

• Son kullanma tarihini

• Ürünün adını, dozunu ve farmasötik dozaj formunu tekrar kontrol eder.

4. Eczacının bu ilaçlar ve doğru

kullanımı hakkında doğru bilgiye

sahip kabul edersek,

• İlaçların adını, dozunu ve farmasötik

dozaj formunu tekrar kontrol ederek

ilaçları hazırlar.

4.

5.

5. Eczacı hastaya doğru kullanım

şeklini anlatır.

• İlaç kutusunun üzerine hastanın

adını, kullanım talimatlarını, günün

tarihini, hekim ve eczacının adını

yazar.

6. Hasta eczacıdan kullanma şeklini öğrenir ve anlar,

• Kullanım şeklini üzerine yazdıktan sonra sözlü olarak tekrar eder.

(Mümkünse tıbbi terim kullanmaktan kaçınarak, basit ve anlaşılır,

halk diliyle anlatılmalıdır).

• Eczacı hastanın doğru anladığından emin olmak için kullanım

şeklini tekrarlamasını isteyebilir.

• Eczacı uyuncun önemini tekrar vurgular.

• Uyarılar ve dikkat edilmesi gereken hususları belirtir.

• Bazı durumlara daha fazla özen gösterir (Gebelik, fonksiyonel

hastalık, görme- işitme engelliler, çocuk ve yaşlılar, birden fazla

ilaç kullananlar...)

6.

7.

7. Hasta

tedaviye

uyunç

gösterir.

8. Eczacı düzenli kayıt tutar ve hasta takibi yapar. • Bilgisayarındaki hasta kartına ayrıntılı

olarak bilgileri girerek saklar. • Müdahale ettiği bir durum varsa bunu da bilgisayarındaki hasta

dosyasına işler.

8.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


HAP BİLGİLER

Biraz Farmakoloji biraz da Farmakognozi… HAP BİLGİLER köşemiz; ilaçlar, klinik farmakoloji, bilim ve sağlıkla

ilgili daha fazla bilgi edinmeniz için siz sevgili BEOÖK okuyucuları ile buluşuyor! Hem henüz fakülteye adımını

yeni atmış eczacı adaylarımız için ufak bir başlangıç yapalım hem de fakülteye başlamış eczacı adaylarımızın

bilgilerini tazeleyelim istedik.

Keyifli okumalar dileriz.

3.ÇOCUKLARDA KALITIMSAL TEHLİKE:

FENİLKETONÜRİ

1.mRNA AŞILARI: AŞI BİLİMİNDE YENİ DÖNEM

mRNA aşıları, virüsün genetik kodunu taşıyan

RNA’yı içeren aşılardır. Aşı kişiye enjekte edildikten

sonra kişinin hücreleri, bu genetik kodu kullanarak

bağışıklık sistemini uyaran antijenleri üretir. mRNA

aşılarında geleneksel aşılardan farklı olarak

zayıflatılmış patojen yerine virüsün bir proteininin

RNA’sı verilir. Bu şekilde bağışıklık sisteminin virüs

olmadan harekete geçmesi ve virüse karşı antikor

üretmesi hedeflenmektedir.

Karaciğerde “fenilalanin” aminoasidini dönüştüren

enzimin üretilmesinden karaciğer hücrelerinde yer

alan birtakım genler sorumludur. Bu hastalarda

doğuştan kaynaklanan bir hata yüzünden

karaciğerdeki genler kusurludur. Bu nedenle bu

enzimler ya hiç üretilmez ya da hatalı şekilde

üretilir. Fenilalanin açısından oldukça zengin olan

kan, dolaşım yoluyla beyne ulaşır. Beyin hücreleri

bu aminoasitlere karşı çok hassastır. Bu nedenle

beyinde kalıcı hasara neden olurlar.

2.DOĞADAN GELEN MUCİZE: MATRICARIA

RECUCTITA L.

Matricaria recuctita L.’nin uçucu yağ miktarı

%0.3-1.5 arasında değişmektedir. Mavi renk,

uçucu yağın içinde bulunan “kamazulen”den

kaynaklanmaktadır. Kamazulen, kuvvetli bir

antienflamatuvar etkiye sahiptir ve tıbbi

papatyanın değeri özellikle taşıdığı kamazulen

miktarı ile ölçülür. Yurt dışında özellikle tıbbi

papatyadan hazırlanan mukoza üzerine etkili

ağız-boğaz spreyleri eczanelerde sıklıkla

satılmaktadır. Bunun yanında

tıbbi papatya merhemleri

de oldukça yaygındır.

4.İNSÜLİN BAĞIMLILIK YAPAR MI?

İnsülin bağımlılık yapmaz.

İnsülin tedavisi normal

şartlarda vücutta salgılanması

gereken insülin hormonunun

uygun şekilde

salgılanmaması sonucu

dışarıdan verilerek uygulanan

bir “yerine koyma” tedavisidir.

İnsülin çoğu kez enjeksiyon uygulama kurallarına

uyulmaması nedeniyle hipoglisemiye neden

olabilir. İnsülinin hipoglisemi dışında bilinen hiçbir

yan etkisi yoktur.

5.GEN TERAPİSİ ÇAĞI NİHAYET GELDİ Mİ?

Gen terapisi, bir terapötik etki yaratmak için hücrelerin genetik

modifikasyonuna, kusurlu genetik materyali tamir ederek veya

yeniden yapılandırarak hastalığın tedavisine odaklanan tıbbi bir

yöntemdir. Gen tedavisinde hematolojik malignansilerin yanında

akciğer, prostat gibi çok değişik kanser tipleri için tedavi

hedeflenmektedir. Ancak tedavi oluşturmak son derece pahalıdır ve

ürünleri pazara sunmanın maliyeti çok yüksektir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


FARMASÖTİK BOTANİK

MÖ 2000-“Al, bu kökü ye.”

MS 1000-“O kök kötü. Gel, bu duayı oku.”

MS 1250-“O dua batıl inanç. Al, bu iksiri iç.”

MS 1500-“O iksirin ne faydası var. Al, bu hapı yut.”

MS 1750-“O hap etkisiz. Al, bu antibiyotiği iç.”

MS 2000-“O antibiyotik kimyasal. Al, bu kökü ye…”

Prof. Dr. İ. İrem Tatlı Çankaya

Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık

Fakültesi, Farmasötik Botanik

Anabilim Dalı, Sıhhıye, Ankara

E-posta: itatli@hacettepe.edu.tr

Yukarıdaki kronolojik tablo, insanoğlunun 4000

yıllık tarihinde ilaç ve tedavi uygulamalarının

geçirdiği evrimi ve bitkilerin insanoğlunun

varoluşundan beri hastalıkların tedavi edilmesinde

veya önlenmesinde hayatımızda yer aldığını

göstermektedir. İnsanlar ilk çağlardan bugüne

kadar doğada bulunan bitkisel, hayvansal ve

madensel kökenli her türlü kaynağı kullanma

eğiliminde olmuştur. Günümüze kadar yapılmış

olan arkeolojik ve etnobotanik çalışmalar sonucu

elde edilen bulgular da, insanların bitkileri

beslenme ve tedavide temel ihtiyaçlarını

karşılamak amacıyla uzun yıllardır kullandıklarını

göstermektedir.

Hipokrat, tıbbın babası olarak bilinir. Tıp ve sağlık

alanında 150’ye yakın eser ortaya çıkarmıştır. Bu

eserlerde yaklaşık 400 kadar drog bulunmaktadır.

Bunların büyük çoğunluğunu bitkisel kökenli

droglar oluşturmaktadır. Dioscorides’in de “Materia

Medica” isimli eseri Anadolu’da kullanılan tıbbi

bitkiler hakkında bilinen en eski ve en önemli

kaynaktır. Bu eserde, 500 kadar tıbbi bitkinin

tanımı verilerek tedavi edici özellikleri

anlatılmaktadır. Galen (Galenus), 500 civarında

bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı drogun

hazırlanışını ve kullanılışını açıklamıştır.

Hekimlerin, hazırladıkları çoğu bitkisel veya doğal

kaynaklı ilaçlarla hastaları tedavi etmeleri uzun

yıllar devam etmiştir. Bir hastalığı teşhis etmekle

ilacı hazırlamanın ayrı uzmanlaşma gerektirdiği

gerçeği açıkça görülünce hekimlik ve eczacılık iki

dal olarak ayrılmış, her biri kendi alanında

gelişmesini sürdürmüştür. Tedavi amacıyla

kullanılan bitkilerin sayısında süregelen artış, bu

bitkilerle çalışacak ayrı bir bilim dalının, Farmasötik

Botanik’in ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Farmasötik Botanik 19.yüzyılda ayrı bir bilim dalı

haline gelmiştir. Aynı zamanda Türkiye’de de

önemli bilim dalları arasında yerini almış,

Galatasaray Tıbbiye Okulu’nda meslek uzmanlık

bilim dallarından biri olarak Eczacılık sınıfı açılmış

ve Farmasötik Botanik dersi eczacılık eğitimine

girmiştir ve o tarihten beri kesintisiz olarak

okutulmaktadır.

Farmasötik Botanik konusunda yazılan ilk eser 1842

yılında Galatasaray Tıbbiye Okulu Müdürü Dr. C.A.

Bernard tarafından Fransızca yayımlanmış olan

“Elemens de Botanique”dir.

Cumhuriyet Döneminde, Eczacılık Okulu’nun

1962’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

haline geçmesi sonucu Farmasötik Botanik

bağımsız bir kürsü olarak bu fakülteye alınmıştır. O

tarihten itibaren bu dersi veren ilk eczacı öğretim

üyesi Prof. Dr. Asuman Baytop, gerçek anlamda

Farmasötik Botanik konularını içeren bir ders kitabı

hazırlamıştır. Bu çalışmalar aynı zamanda

etnobotanik çalışmaların da temelini

oluşturmuştur.

Geçmişten bugüne kadar birçok medeniyete ev

sahipliği yapan Anadolu’da yapılan etnobotanik

çalışmalar ile elde edilen bilgilerin bir merkezde

toplanması, kültürel değerlerimize,

geleneklerimize, endemik bitkilerimize sahip

çıkmak ve kaybolmakta olan tıbbi bilgi kaynaklarını

yazılı hale getirerek arşivlemek açısından oldukça

önemlidir. Etnobotanik çalışmalar, aynı zamanda

doğanın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına,

kullanılan, ihraç edilen ve tehlike altında olan

türlerin belirlenmesi ile yasal düzenlemelerin

yapılabilmesine de temel oluşturmaktadır.

Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Eczacılık

Fakültesi öğrencilerine ilaç hammaddesi olarak

tıbbi bitkileri ve onlardan elde edilen drogları

tanıtmayı amaçlayan uygulamalı bir alandır ve

Farmasötik Botanik dersi sadece Eczacılık

Fakülteleri eğitim programlarında yer almaktadır.

Araştırma alanlarımız arasında floristik ve

etnobotanik/halk ilacı çalışmaları yer almaktadır.

Bu kapsamda, ülkemizin her köşesine yapmış

olduğumuz bilimsel bitki gezileri/arazi çalışmaları

ile geleneksel olarak kullanılan tıbbi bitkilerin

dokümantasyonu gerçekleştirilmektedir. Bu

çalışmalar, “İl Bazında Biyolojik Çeşitliliğe Bağlı

Geleneksel Bilginin Derlenmesi” projelerine

dönüştürülerek T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı,

Doğa ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından

desteklenmektedir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Arazi çalışmaları sonucunda toplanan bitkilerin

teşhis ve tanımlanmalarına yönelik morfolojik ve

anatomik çalışmalar yapılmakla birlikte “Bilimsel

Bitki Çizimleri” ile Türkiye Cumhuriyeti

Cumhurbaşkanlığı himayesinde İş Bankası Kültür

Yayınları olarak basılan Resimli Türkiye Florası

kitabına ve öğrenci eğitim materyallerine de

katkıda bulunulmaktadır.

Ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkiler tarih boyunca

doğadan toplanmıştır ve toplama çalışmaları ile

ihtiyacın karşılanması halen tıbbi ve aromatik

bitkilerin birçoğunda sürdürülmektedir. Bu türlerin

yanında bazı tıbbi ve aromatik bitkiler de, gül

(yağlık), keten, safran, haşhaş, kimyon, çemen,

nane, maydanoz kırmızıbiber, çörekotu, kişniş,

rezene, anason, şerbetçiotu, keten, cehri vb. gibi

uzun süredir yetiştiriciliği yapılan ve dünya

ticaretinde de ekonomik olarak değer taşıyan

bitkilerdir. Dünya nüfusu arttıkça ve imalat

sanayinin gelişmesi ile doğadan toplanan bitkiler

ihtiyaca cevap verememiş, doğada miktarı azalmış

ve bu bitkilerin üretilmesi gerekmiştir. Bu amaçla

doğadan toplanan bazı bitkilerin de üretimine

geçilmesi konusunda çalışmalar başlatılmıştır.

Doğadan toplanan tıbbi ve aromatik bitkinin

kültüre alınması çalışmaları uzun bir süreç

gerektirmektedir ve bu noktada Farmasötik

Botanik Anabilim Dalı'nın çalışma konuları arasında

yer alan bitkisel tıbbi ürünlerin geliştirilmesini

sağlamak hususunda doğru ve en etkili türün elde

edilmesi gerektiğinden bu konu da bilim dalının en

önemli amaçlarından birini oluşturmaktadır.

Bitkisel tıbbi ürünler için hammadde kaynağı

olarak tıbbi bitkilerin kültüre alınması ve “standart

tıbbi bitkiler” üretilmesi sürdürülebilirlik açısından

da kritik öneme sahiptir. Konu ile ilgili olarak

Farmasötik Botanik Anabilim Dallarınca yürütülen

“İl Bazında Tıbbi ve Aromatik Bitki Üretim

Merkezlerinin Oluşturulması” projeleri T.C. Tarım ve

Orman Bakanlığı’nca desteklenmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü, “Geleneksel Tıp Stratejisi

2014-2023” programıyla, insan sağlığını korumak

için, geleneksel tıbbi bitkilerin tedavide kullanımını

dünyada arttırmaya yönelik politikalar

uygulamaktadır. Dünya üzerinde tıbbi olarak

yararlanılan 70.000 bitkiden, yaklaşık 21.000’i tıbbi

ürün hazırlamak için kullanılmaktadır. Ülkemiz, üç

fitocoğrafik bölgenin kesiştiği yerde olması, farklı

habitatları barındırması, Avrupa ve Asya kıtaları

arasında köprü konumunda olması ve buna bağlı

olarak iki kıta arasında karşılıklı bitki göçlerinin

oluşması gibi nedenlerden ötürü çok zengin bitki

çeşitliliğine sahiptir. Dünyanın 8 gen merkezinden

ikisinin (Akdeniz ve Yakın Doğu) kesiştiği noktada

yer alan Türkiye, yaklaşık üçte biri endemik olan

12.000 civarındaki bitki taksonu sayısı ile Avrupa

kıta florasındaki takson sayısına denk bir

zenginliğe sahiptir. Bu biyoçeşitliliğe sahip

ülkemizde türlerin değerlendirilerek kaliteli, etkili

ve güvenilir bitkisel tıbbi ürünlerin geliştirmesi,

yerli bitkisel ilaç üretilmesi, ilaç endüstrisinin

desteklenmesi, Türkiye’nin dünyada hızla

gelişmekte olan bitkisel ürün pazarında yer alması

ve dış ticaret açığının azaltılması çok büyük önem

taşımaktadır.

Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

Herbaryumu ise, 1996 yılından bugüne Farmasötik

Botanik Anabilim Dalı'na bağlı olarak çalışmalarını

yürütmektedir. 1975 yılında Prof. Dr. Ekrem Sezik

tarafından kurulmuş olan herbaryum, HUEF

uluslararası koduyla indekse kayıtlıdır. HUEF

herbaryumunda, başta tıbbi bitkiler olmak üzere

6000’den fazla bitkiye ait herbaryum örneği

bulunmaktadır.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Tıbbi bitkiler tedavi edici etkilerini,

sentezledikleri biyolojik olarak aktif kimyasal

bileşikler aracılığıyla gösterirler. Günümüzde

akılcı ilaç keşfi modeli “Etnofarmakolojik

model” olup, halk ilaçlarından, gelişmiş

farmakolojik ve fitokimyasal yöntemler

kullanılarak “biyolojik aktivite ile

yönlendirilen işlemler” vasıtasıyla etkili

bileşenlerin/ilaç aday moleküllerin keşfi söz

konusu olmaktadır. Bu doğrultuda

çalışmalarımızın içeriğini, bitkilerin

antioksidan, antienflamatuvar, antinosiseptif,

yara iyi edici, antimikrobiyal ve antikanser

etkileri gibi biyolojik aktivite çalışmaları ve

etkili metabolitlerinden polifenolik ve

terpenik yapıdaki bileşiklerin elde edilmesi

oluşturmaktadır. Bu bulgular, bileşiklerin,

yeni ilaç moleküllerinin sentezinde öncü

bileşikler olarak kullanılmalarına kaynak

teşkil etmekte ve ayrıca, kemotaksonomik

çalışmalara da katkıda bulunulmaktadır.

Bugün dünyada toplam Ar-Ge harcamalarının

sektörel dağılımına baktığımızda ilaç ve

biyoteknoloji alanlarının ilk sırada yer aldığı

ve yeni ilaç geliştirme çalışmalarının hız

kazanması gerektiği aşikârdır. Milli ve yerli

ilaç geliştirme çalışmaları da ülkemizin

stratejik hedefleri arasında yer almaktadır.

Etken maddesi standardize bitkisel ekstreler

olan Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürün (GBTÜ)

Geliştirme araştırmaları için bir bitki ekstresi

içindeki işaretleyici bileşenin (tanımlanmış

bileşenler arasından) birim ürün

formülasyonu içinde belirlenen miktarlarının

garanti edildiği standardizasyon çalışmaları

yer almaktadır. Standardizasyon çalışmaları

analitik yöntemler üzerinde uzman olmayı

gerektiren kalitatif ve kantitatif analizleri

içermektedir. Anabilim Dalımızda yapılan

projeler ile bu kapsamda TÜBİTAK MAM ile

venöz dolaşım bozukluklarının tedavisinde

kullanılmak üzere hammaddesi Türkiye’de

geliştirilen ilk yerli GBTÜ geliştirilmiştir.

Bitki hücre-doku kültürü ve moleküler

biyolojisi; kallus kültürlerinin hazırlanması,

hücre kültürlerinde sekonder metabolit

biyosentezinin regülasyonu, moleküler

filogenetik çalışmalar, hücre kültürlerinden

bitki sekonder metabolizma

glukoziltransferazlarının moleküler

klonlanması, metagenomiks çalışmalar da

Farmasötik Botanik Anabilim Dallarının

araştırma konuları yer almaktadır.

Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’de

oldukça gelişmiş olup dünya pazarında ihracat

anlamında önemli bir yeri bulunmaktadır.

Sağlıklı yaşam ile ilgili olarak son zamanlarda

gündemde olan wellness kavramına bağlı

olarak tekstillerin wellness veya sağlığı

iyileştirici bitim işlemleri ve fonksiyonel

tekstillerin üretimi büyük önem kazanmıştır.

Tekstil ve hazır giyim ürünlerine özellikle

antimikrobiyal özellikler kazandıran

nano¬teknoloji tabanlı ürünler geliştirilmiş ve

içeriğinde doğal kaynakların kullanılması

yaygınlaşmaya başlamıştır. Farmasötik

Botanik Anabilim Dalı çalışmalarının temelini

oluşturan tıbbi ve aromatik bitkiler

kullanılarak Tekstil Mühendisliği Bölümü

araştırma grupları ve ilgili pek çok firma ile

ortak Ar-Ge uygulamaları planlanarak

uluslararası ve ulusal alanda pazarlaması

yapılan fonksiyonel tekstil ürünleri

geliştirmeye de katkıda bulunulmaktadır.

Ayrıca, merkezi Strazburg’da bulunan Avrupa

Farmakopesi Uzmanlar Grubu, ülkemizde de

Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu ve Türk

Farmakopesi çalışmalarında yer alarak

farmakope analizleri ve monograf çalışmaları

için destek vermektedir.

Bitkilerin “bitkisel tıbbi ürünler” halinde doğru

kullanılmalarını sağlamak adına pek çok

platformda yer alarak paylaşımlarda

bulunmak da halk sağlığı açısından Anabilim

Dalımızın odaklandığı alanlardan biridir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Tıbbi bitkiler tedavi edici etkilerini,

sentezledikleri biyolojik olarak aktif kimyasal

bileşikler aracılığıyla gösterirler. Günümüzde

akılcı ilaç keşfi modeli “Etnofarmakolojik

model” olup, halk ilaçlarından, gelişmiş

farmakolojik ve fitokimyasal yöntemler

kullanılarak “biyolojik aktivite ile

yönlendirilen işlemler” vasıtasıyla etkili

bileşenlerin/ilaç aday moleküllerin keşfi söz

konusu olmaktadır. Bu doğrultuda

çalışmalarımızın içeriğini, bitkilerin

antioksidan, antienflamatuvar, antinosiseptif,

yara iyi edici, antimikrobiyal ve antikanser

etkileri gibi biyolojik aktivite çalışmaları ve

etkili metabolitlerinden polifenolik ve

terpenik yapıdaki bileşiklerin elde edilmesi

oluşturmaktadır. Bu bulgular, bileşiklerin,

yeni ilaç moleküllerinin sentezinde öncü

bileşikler olarak kullanılmalarına kaynak

teşkil etmekte ve ayrıca, kemotaksonomik

çalışmalara da katkıda bulunulmaktadır.

Bugün dünyada toplam Ar-Ge harcamalarının

sektörel dağılımına baktığımızda ilaç ve

biyoteknoloji alanlarının ilk sırada yer aldığı

ve yeni ilaç geliştirme çalışmalarının hız

kazanması gerektiği aşikârdır. Milli ve yerli

ilaç geliştirme çalışmaları da ülkemizin

stratejik hedefleri arasında yer almaktadır.

Etken maddesi standardize bitkisel ekstreler

olan Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürün (GBTÜ)

Geliştirme araştırmaları için bir bitki ekstresi

içindeki işaretleyici bileşenin (tanımlanmış

bileşenler arasından) birim ürün

formülasyonu içinde belirlenen miktarlarının

garanti edildiği standardizasyon çalışmaları

yer almaktadır. Standardizasyon çalışmaları

analitik yöntemler üzerinde uzman olmayı

gerektiren kalitatif ve kantitatif analizleri

içermektedir. Anabilim dalımızda yapılan

projeler ile bu kapsamda TÜBİTAK MAM ile

venöz dolaşım bozukluklarının tedavisinde

kullanılmak üzere hammaddesi Türkiye’de

geliştirilen ilk yerli GBTÜ geliştirilmiştir.

Bitki hücre-doku kültürü ve moleküler

biyolojisi; kallus kültürlerinin hazırlanması,

hücre kültürlerinde sekonder metabolit

biyosentezinin regülasyonu, moleküler

filogenetik çalışmalar, hücre kültürlerinden

bitki sekonder metabolizma

glukoziltransferazlarının moleküler

klonlanması, metagenomiks çalışmalar da

Farmasötik Botanik Anabilim Dallarının

araştırma konuları yer almaktadır.

Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’de

oldukça gelişmiş olup dünya pazarında

ihracat anlamında önemli bir yeri

bulunmaktadır. Sağlıklı yaşam ile ilgili olarak

son zamanlarda gündemde olan wellness

kavramına bağlı olarak tekstillerin wellness

veya sağlığı iyileştirici bitim işlemleri ve

fonksiyonel tekstillerin üretimi büyük önem

kazanmıştır. Tekstil ve hazır giyim ürünlerine

özellikle antimikrobiyal özellikler kazandıran

nano-teknoloji tabanlı ürünler geliştirilmiş ve

içeriğinde doğal kaynakların kullanılması

yaygınlaşmaya başlamıştır. Farmasötik

Botanik Anabilim Dalı çalışmalarının temelini

oluşturan tıbbi ve aromatik bitkiler

kullanılarak Tekstil mühendisliği bölümü

araştırma grupları ve ilgili pek çok firma ile

ortak Ar-Ge uygulamaları planlanarak

uluslararası ve ulusal alanda pazarlaması

yapılan fonksiyonel tekstil ürünleri

geliştirmeye de katkıda bulunulmaktadır.

Ayrıca, merkezi Strazburg’da bulunan Avrupa

Farmakopesi Uzmanlar Grubu, ülkemizde de

Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu ve Türk

Farmakopesi çalışmalarında yer alarak

farmakope analizleri ve monograf çalışmaları

için destek vermektedir.

Bitkilerin “bitkisel tıbbi ürünler” halinde

doğru kullanılmalarını sağlamak adına pek

çok platformda yer alarak paylaşımlarda

bulunmak da halk sağlığı açısından Anabilim

Dalımızın odaklandığı alanlardan biridir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


ÖNEMLİ GÜNLER

Eylül

BEOÖK BEN DE VARIM DİYOR ÇÜNKÜ BEOÖK ÖNEMSİYOR...

Bambaşka bir gözle bakmaya hazır mıyız? Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu olarak,

eylül ayında fark yaratacak ve bilinçlenmemizi sağlayacak bu değerli günlerden

bahsetmeden geçemedik. Amacımız hayatlara dokunur bir etki yaratabilmek. Bu

kapsamda sizi farkındalık hareketimize davet ediyoruz! Keyifli okumalar dileriz.

11 Eylül 2022: Dünya İlk Yardım Günü

BASİT EYLEMLERLE HAYAT KURTARIN!

Umuyoruz ki hiçbirimiz bir

bireye ilk yardım sağlama

zorunluluğuyla yüzleşmek

durumunda kalmayız. Ancak

böyle bir durum karşısında ne

yapılacağını bilmeyi şiddetle

tavsiye ediyoruz. Dünya İlk

Yardım Günü, 2000 yılında

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay

Dernekleri Federasyonu

tarafından belirlenmiştir. Birinin hayatını kurtarma

zorunluluğuna yol açabilecek birçok durum hala vardır.

Örneğin, esas olarak anoksi nedeniyle, yol kazaları her

yıl 1.3 milyondan fazla can alıyor.

Hepimiz ne yapacağımızı

bilseydik ve ilk yardımı

düzgün bir şekilde yapacak

cesarete sahip olsaydık bu

insanların kaçı

kurtarılabilirdi? İşte bu

yüzden Dünya İlk Yardım

Günü, her gün ve kriz

durumlarında hayatımızı

nasıl kurtarabileceğimiz

konusunda halkı

bilinçlendirmeyi amaçlıyor.

İlk yardım eğitimi genellikle 3 ila 6 saatlik bir kurstur.

Konu hayat kurtarmaya geldiğinde çok büyük bir

yatırım değil, sizce de öyle değil mi? Dahası, kurs

sırasında nasıl yardım edeceğinizi öğrenmekle

kalmayacak aynı zamanda stresli bir durumda

harekete geçme konusunda güven kazanacaksınız.

BEOÖK olarak, ilk yardımın herkesin sorumluluğunda

olduğunu hatırlatarak, sizleri ilk yardımı öğrenmeye ve

öğretmeye davet ediyoruz!

1-30 Eylül 2022: Dünya Alzheimer Ayı / 21

Eylül: Dünya Alzheimer Günü

DÜNYA ALZHEIMER GÜNÜNDE FARK YARATALIM!

21 Eylül’de Dünya Alzheimer Günü'nü kutluyoruz!

Demansı yenmek, dünya çapında yapılan harika

çalışmaya odaklanmak için mükemmel bir fırsat!

Hastalıkla yaşayan birini tanıyor isek gönüllü olabiliriz

veya hastalarımızı bilgilendirmek için araştırma

yapabiliriz. Unutmayalım, öyle ya da böyle biz bu işte

birlikteyiz. Alzheimer hastalığı, 65 yaş ve üstü kişilerin

yaklaşık yüzde 6'sını etkileyen en yaygın bunama

türüdür. Yaşlı insanlar için tipik bir hastalık gibi

görünse de aslında yaşlanmanın normal bir parçası

değildir. Bilim adamları Alzheimer hastalığına neyin

sebep olduğunu bilmiyorlar, ancak bunun birçok

faktörün birleşimi olduğundan şüpheleniyorlar.

Hastalık, beynin hafızayı, düşünceyi ve dili kontrol

eden kısımlarını etkiliyor.

Demans teşhisi konulmasının kişiyi çok yalnız

hissetmesine neden olabileceğini biliyoruz. Demans

üzerine bir ışık tutarak, bunama hakkında konuşarak

veya hasta için zaman ayırmanın bundan etkilenen

insanlar için nasıl büyük bir etkiye sahip olabileceğini

vurgulamanın tam zamanı! İster sosyal medyada

mesajlar paylaşın ister yerel Alzheimer derneğiniz

tarafından düzenlenen etkinliklere katılın, Dünya

Alzheimer Ayına katılmanın birçok yolu bulunuyor.

Hiçbir eylem, göz ardı edilemez, kelebek etkisine

inanın!

Bugün ayrıca BEOÖK olarak, Dünya

Alzheimer Günü'nde, demans için

araştırma yapan tüm bilim insanları

adına bir dakikanızı ayırıp teşekkür

etmek istiyoruz. Dünya Alzheimer

Ayı farkındalık ile ilgili olsa da bizce

bu aynı zamanda durmak,

derinlemesine düşünmek ve

teşekkür etmek için de bir an olmalı

diye düşünüyoruz…

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


25 Eylül 2022: Dünya Eczacılar Günü

Ve sıra sağlığımıza hizmet eden tüm değerli

eczacılarımızın gününe geldi! Geçtiğimiz yıl 25 Eylül

Dünya Eczacılar Günü’nün teması "Eczane: Sağlığınız

için her zaman güvenilirdir." olmuştu. Neden bu tema?

Güven, tüm insan ilişkilerinin merkezi bir parçasıdır ve

sosyal yatırımların temel bir unsurudur. Güven, sağlık

hizmetleri için de çok önemlidir.

İnsanlar eczacılara güveniyor.

Eczacılar, yıllardır ulusal

anketlerde en çok güvenilen

ilk beş profesyonel arasında

gösterilmektedir. Eğitimciler

de aynı zamanda sürekli

olarak ilk beşte yer almaktadır

ve yakın zamanda yapılan bir

ankete göre, birinci sıra bilim

adamlarına aittir. Eczacılar,

eğitimciler ve bilim adamları…

Eczacılık mesleğimiz işte tam

da budur.Eczacılar, tüm

dünyada en erişilebilir sağlık

uzmanlarıdır ve dünya

standartlarındaki sağlık sistemimize katkıları sadece

bugünde değil, her gün kutlanmaya ve teşekkür

etmeye değerdir.

Dünya Eczacılar Günü Tarihi: Gün, 2009 yılında FIP

Konseyi (International Pharmaceutical Federation)

tarafından İstanbul'daki Dünya Eczacılık ve Eczacılık

Bilimleri Kongresi'nde belirlenmiştir. Günün amacı,

eczanelere ve sağlık söz konusu olduğunda sundukları

olumlu faydalara dikkat çekmektir.

2021, tüm sağlık profesyonelleri için zorlu bir yıl oldu.

Eczacılarımız ise, COVID-19'la savaşta yine ön

saflarında yer aldılar. Eczaneler, bu zorlu süreçte de

hastalara farmasötik bakım hizmetini vererek, temel

ilaçlara ve eczane hizmetlerine sürekli erişimi

sağlayarak zor koşullar altında da hizmet vermeye

devam etmiştir. Dünya Eczacılar Günü vesilesiyle,

eczacıların mesleki ve ekonomik sorunlarının aşıldığı,

hastaya hizmet odaklı bir eczacılığın daha mümkün

olduğu gelecek günler temennisiyle, tüm

meslektaşlarımızın Dünya Eczacılar Günü’nü

kutluyoruz!

29 Eylül 2022: Dünya Kalp Günü

Vücut sisteminin mükemmelliğini hiç

düşündünüz mü? Kalp, vücudumuza gerekli besin

maddelerini ve oksijeni sağlayan kanı, dolaşım

sistemimiz içinde hareket ettiren bir pompa

aslında. Peki bu değerli armağanı kasten yok

etmek sizce ne kadar mantıklı? Teknoloji çağı

hayatı kolaylaştırdı, daha rahat hale getirdi.

Hareketsiz bir yaşam tarzı ve sağlıksız bir diyetin

kombinasyonu, kardiyovasküler hastalıkta artışa

neden oldu.Bugün kardiyovasküler hastalığa bağlı

toplam ölüm sayısı yılda 17,3 milyona ulaşıyor ve

rakamlar artıyor.

Dünya Kalp Günü'nü vurgulamak için kalbinizi

nasıl koruyacağınıza dair bazı ipuçlarımız var:

Öncelikle fiziksel olarak aktif olun. Her yıl fiziksel

hareketsizlik, üç milyondan fazla önlenebilir

ölüme katkıda bulunuyor. Sonraki adımda ise; ne

yediğinizin farkında olun. Sodyum, doymuş yağ,

trans yağ ve kolesterol oranı düşük, taze meyve ve

sebzelerde yüksek sağlıklı yiyecekler yiyin.

Sağlıksız beslenme, ölüme neden olan dünyanın

önde gelen ilk on risk faktöründen dördü ile

bağlantılıdır.

Peki biz ne yapıyoruz; Kırmızı giyiyoruz!

Kırmızı giymek, Dünya Kalp Günü'ne katılmanın

en kolay yoludur. Dünya Kalp Günü, kalp

hastalıklarının yanı sıra bununla ilişkili bir dizi

sağlık sorununa dikkat çekmekle ilgilidir.

Yapabileceğiniz herhangi bir şey birisinin

hayatında bir fark yaratabilir, bu yüzden

oynayabileceğiniz rolü küçümsemeyin!

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


M İ K R O B İ Y A T A

MİKROBİYATA NEDİR?

Mikrobiyata terimini ilk kez Nobel Tıp Ödüllü ABD'li Joshua Lederberg kullanmıştır.

Mikrobiyota kavramı insanlarla birlikte yaşayan vücudumuzda yaşayan milyarlarca mantar, bakteri ve

tek hücrelilerden oluşan türlerin tamamını ifade ederken; mikrobiyom ise insanlarla kommensal olarak

yaşayan mikroorganizmaların taşıdıkları genleri ifade etmektedir. Hayati önem taşıyan ve çok hassas

olan, vücutta önemli işlevleri bulunan mikrobiyatanın bir organ gibi davrandığı anlaşılmıştır.

Gastrointestinal kanalda kolonize olan bakteri, virüs, mantar, protozoa gibi mikroorganizmalardan

oluşan ve organ gibi işlev gören ekosistem “bağırsak mikrobiyotası” olarak adlandırılmaktadır.

MİKROBİYATAYI ETKİLEYEN

FAKTÖRLER NELERDİR?

Vücuttaki bakteri suşu, dağılımı ve miktarı vücut

bölümü ile bireyler arasında yaş, diyet ve coğrafi

bölge bebeklerde doğum şekli, gebelik yaşı,

beslenme şekli, sık antibiyotik kullanımı. Mikrobiyota

üzerinde önemli etkisi olan bir diğer önemli faktör

ise ilaç maruziyetidir. İlaçlar arasında antibiyotikler

hamilelikte bile mikrobiata içeriğini belirler.

Mikrobiyotanın görevleri arasında vücudumuzda

hastalık ve sağlık durumlarının gelişmesini

düzenleme, bağışıklık sistemi fonksiyonlarının

sürdürülmesini teşvik etmek için gerekli sinyalleri

oluşturma ve sindirilmemiş karbonhidratların

absorbe edilmesi bulunmaktadır. Özellik anne sütü

bireyin aldığı ilk besin olması sebebiyle bağırsak

mikrobiyatası oluşumunda oldukça önemli bir yere

sahiptir. Anne sütü, prebiyotikler (oligosakkaritler)

ve probiyotikleri (Bifidobacterium, Lactobacillus) bir

arada içeren sinbiyotik bir besindir. Anne sütünden

sonra, ek besinlere geçiş sürecinde seçilen besinlerin

de mikrobiyotayı şekillendirmektedir.

MİKROBİYATA SAĞLIĞI İÇİN

NELER YAPMALI?

Bağırsak mikrobiyatası özellikle beslenme

aracılığıyla epigenetik düzenlemelerde rol

almaktadır. Beslenme faktörleri ve bağırsak

mikrobiyata profili epigenetik uyarlama yoluyla

spesifik genlerin ekspresyonu üzerinden beyin

gelişiminin programlanmasına katkıda

bulunabilmektedir. Gebelikte annenin

beslenmesinden itibaren başlayan bir süreçte, erken

bebeklikte anne sütü veya formül mamayla

beslenme, katı gıdaya geçiş ve daha sonraki

beslenme tarzımız ölümümüze dek mikrobiyatayı

etkiler. Yüksek posalı, düşük yağlı, Akdeniz tarzı

beslenme ve mikrobiyota mukozal bariyer direncini

artırarak mukozal dokuları antijen ve patojenlerden

koruyan pre- ve probiyotiklerin kullanımı intestinal

mikrobiyota sağlığı, çeşitliliği ve dengesi üzerinde

olumlu etkiye sahiptir.

BESLENME ŞEKLİMİZİN

MİKROBİYATA ÜSTÜNDE ETKİSİ

Polifenoller ve mikrobiyota arasında polifenollerin

kolonik bakteriler tarafından metabolitlerine çevrilmesi

ve bu metabolitlerin mikrobiyota üzerine kolonda

yaşayan yararlı bakterilerin üremesini stimüle etmesi,

patojen bakterilerin üremesini engellemesi, enterosit

gelişimi üzerine olumlu etkileri bulunmaktadır. Bu

sebeple polifenol içeren sebze ve meyvelerde antidiyabetik,

antienflamatuvar, anti-fungal, anti-mikrobiyal

ve antihipertansif etki göstererek insan sağlığını olumlu

yönde etkileme potansiyeline sahiptir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


HASTALIK VE MİKROBİYATA İLİŞKİSİ

Bir organ gibi davranan mikrobiyotanın dengesinde bozulma olduğunda bağırsak geçirgenliğinde

artma, kısa zincirli yağ asiti üretiminde değişme, kolon rezistansında azalma gözlenir. Bakteriyel

çeşitlilikte azalma, anaerobik Firmicutes suşlarında azalmanın ve Salmonella, Shigella, Klebsiella,

Proteus, Escherichia artışının hastalıkların gelişimi ile ilişkisi vardır. Faydalı/zararlı bakterlerin oranı

azaldığında “mikrobiyal disbiyozis” adını verdiğimiz patolojik bir süreç başlamaktadır Bu patolojik

sürecinin; alerji, enflamatuvar bağırsak hastalığı, kanser, astım, multipl skleroz, parkinson hastalığı,

çölyak hastalığı, obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok hastalık ile ilişkisinin olduğu

düşünülmektedir.

Bireylerin maruz kaldıkları etkilere bağlı olarak

mukozal bariyerde oluşan geçici hasarlanmalar

patojen-spesifik T hücrelerinin çoğalmasına neden

olmaktadır. Böylece patojenik T hücreleri fizyolojik

inflamasyonu patolojik duruma doğru çevirerek

irritable bağırsak hastalığının başlangıç sürecini

oluşturduğu da düşünülmektedir. Obezite vakalarında

gram-negatif Proteobacteria ve Faecalibacterium

prausnitzii gibi kısa zincirli yağ asiti üreten bakterilerin

daha az olması metabolik hücreler tarafından dokuda

çözülmeyen bir inflamasyona yol açmaktadır. Bu

inflamasyon süreci insülinin çalışma mekanizmasına

zarar verir ve insülin duyarlılığını azaltır, besin-enerji

metabolizmasını bozar. Yapılan çalışmalarda

probiyotik kullanımının bağırsak florasını etkileyerek

vücut ağırlığının dengelenmesinde olumlu etkisini

gösterilmiştir. Enterobactericea ve E.coli artışı ile

serum ferritin düzeyindeki artış ve transferin

düzeyindeki düşüş arasındaki ilişki, Bacteroides artışı

ile HDL kolesterol, folik asit artışı ve serum trigliserit

düzeyinde azalması arasında ilişki saptamışlardır.

Mikrobiyomun astım üzerindeki etkisi in-utero

dönemde başladığı söylenmektedir. Bu nedenle

inutero dönemde mikrobiyal uyumu düzenlemek için

yapılan çalışmalarda, işlenmemiş inek sütü, D vitamini

veya omega-3 tüketilmesinin astım gelişme riskini

azalttığı gözlenmiştir. Astım hastası olan erişkinde

solunum mikrobiyomu sağlıklı insanlara kıyasla daha

düşük bakteriyel çeşitlilik içerir. Astım hastaların

akciğerlerinde en baskın potansiyel patojenik

bakteriler Haemophilus, Moraxella ve Neisseria’dır.

Astım ile sık olarak ilişkili mantarlar Aspergillus,

Alternaria ve Cladosporium cinsleridir. Literatürde

mikrobiyatanın depresyon, anksiyete ve

nörodejenerasyon gibi pekçok nörolojik hastalığın

patolojisine de katkıda bulunduğu bildirilmektedir.

Bağırsak mikrobiyotasının beyin sinyalizasyonuna olan

etkisi vagus siniri ile kalp hızı ve bağırsak hareketi gibi

birden fazla organın işlevini kontrol edebilir bağışıklık

sistemini etkileyebilmektedi. Yaşlanmayla azalan bağırsak

mikrobiyotasında çeşitlilik, mikroglia aktivasyonunuda

gerçekleşen azalma kan-beyin bariyeri bütünlüğünü,

nörogenezisi ve nörotransmitterlerin üretimini

etkilemektedir. Bu sebeple gelişen bir disbiyozis

durumunda, nörolojik hastalıkların hastalığın oluşumunu

başlatabileceği hatta ilerlemesinin gerçekleşebileceği

söylenmektedir. Mikrobiyotanın sistemik inflamasyon,

oksidatif stres ve epiteyal genotoksisite ile katkıda

bulunduğu belirtilmiştir. Günümüzde kanser gelişiminde

etkisi olduğuna dair en çok bilinen mikroorganizma

Helicobacter pylori’ dir Antibiyotik kullanımı sonucu

gelişen kolondaki candida albicans kolonizasyonu,

akciğerlerde tümörlerin proliferatif etkilerinin artışı ve

gonadlarda östrojen metabolizmasındaki değişimlerin

çeşitli kanserlerin oluşumuna zemin hazırladığı kolorektal

kanserli hastalarda Fusobacterium nucleatum, Mide

kanseri hastalarında H. pylori, Oral mukozada yerleşen P.

gingivalis, and Capnocytophaga gingivalis’ in de kanser

gelişimde etkili olduğu bildirilmektedir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


BURSA KÖŞESİ

Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’nın birbirinden görkemli tarihi yapılarını

deneyimlemeye hazır mısınız? Bursa denilince akla ilk gelen yapıları sizler için derledik.

Hadi o zaman birlikte Bursa’yı keşfe çıkalım!

BURSA’DA MUTLAKA YEMENİZ GEREKEN EN

MEŞHUR ÜÇ YİYECEK:

Cantık: Bursalıların çok sevdiği ve neredeyse her özel

günde sofraları süsleyen cantık, 1800’lü yıllarda

Kafkaslar’dan Bursa‘ya gelmiş, Kırım Tatarlarına özgü

pideye benzeyen hamur işi bir yemektir

İskender: 1867 yılında İskender Efendi’nin

geliştirdiği yeni pişirme tekniğiyle herkesin

kuzunun en lezzetli parçalarını keyifle yediği,

lezzet kültürümüzün mihenk taşlarından döner

kebap hayat bulur.

Tahinli: Bursa’ya has bir lezzet olan tahinli pide

ya da yöresel adıyla tahanlı, Bursa’da günün her

saati tüketilen en vazgeçilmez atıştırmalıklardan

biridir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


ULU CAMİ

II.Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmış,

Bursa’nın en önemli tarihi sembollerinden olan Ulu Cami,

kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. Çok ayaklı

cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılan yirmi

kubbeli yapı, Türkiye’deki iç cemaat yeri en geniş camidir.

Mimarın Ali Neccar veya Hacı İvaz olduğu sanılmaktadır.

Caminin iç mekânında tepesi açık bir kubbenin altında

bulunan şadırvan, Ulu Cami’nin dikkat çekici

özelliklerindendir.

Caminin duvarlarında bulunan 19. yüzyılın ikinci yarısında

ve 20. yüzyılın başlarında farklı hattatlar tarafından yazılmış

192 adet hat levhası ve duvar yazısı, hat sanatının özgün

örnekleri arasında gösterilir.

Bursa Ulu Cami’nin inşası hem devletin kendisini siyasal,

ekonomik ve kültürel bir varlık olarak dünyaya kabul

ettirme çabasının bir devamı hem de Osmanlı toplumuna

bir kimlik verme çabasının gereği olarak değerlendirilir.

HANLAR BÖLGESİ

Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş döneminde Orhan Gazi Külliyesi’ndeki Emir Han’ın etrafında, dönemin

kervan yolu baz alınarak şekillenmiştir. 16. yüzyıl ortalarına kadar sayıları gittikçe artan birçok ticaret yapısını ve

kentin sosyo-kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik cami, medrese, hamam gibi yapıları içerir. Bölge,

günümüzde de ticari işlevini korumakta ve Osmanlı döneminin ticaret kültürünü sürdürmektedir.

Erken Osmanlı döneminde yapılan 668 yıllık geçmişiyle, Bursa'da çarşı yapısının nasıl oluştuğunu göstermesi

açısından önemlidir. Bu bölgedeki hanlar; Koza Han, Fidan Han, Pirinç Han, İpek Han, Emir Han, Geyve Han, Galle

Han, Çukur (Kütahya) Han, Kapan Han, Tuz Han'dır. Ayrıca bölge, 2014 yılında “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı

İmparatorluğunun Doğuşu Dünya Miras Alanı 'nın bileşenlerinden birisi olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne

girmiştir.

KOZAHAN

1492 yılında, II. Bayezıt tarafından İstanbul'daki cami ve

medresesine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır.

Orhan Camii ile Ulu Cami arasındaki geniş bir alana

kurulmuştur. Avlusunda altı şadırvan olan kubbeli bir

mescit bulunmaktadır. Hanın mimarı Abdül-Ula Bin

Pulad Şah, İnşaat ustası da Şuca Bin Karaca’dır. Han-ı

Cedid-i Evvel, Simkeş, Beylik, Kervansaray’ı, Cedid-i

Amire gibi isimlerle anılan Koza Hanı, eskiden olduğu

gibi şimdi de Bursa’nın ipek ve ticaret merkezidir.

Günümüzde Kozahan’ın iç avlusu insanların

dinlenebilecekleri kafe ve çay bahçesi olarak

düzenlenmiştir. Eğer Bursa’yı keşfetmeye devam

ediyorum ama biraz da yoruldum diyorsanız, bir kahve

molası için mutlaka Koza Han’a uğramalısınız. Tarihi

doku içerisinde keyifli dakikalar geçireceğiniz bu

bölgeyi bizce çok seveceksiniz.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


KAPALI ÇARŞI

Bursa Kapalı Çarşının doğuşu Osmanlı dönemine dayanır.

Fethedildiği zamanlarda ticaret yolu üzerinde olması

sebebiyle yeniden yaratılma sürecine giren şehre dönemin

padişahları hanlar, hamamlar ve çarşılar inşa etmeye

başlamıştır. Osmanlı’nın başkenti olan Bursa’nın bu

dönüşümü Tahtakale adında uzun bir çarşıya sahip

olmasıyla sonuçlanmıştır. Günümüze gelene dek ise kapalı

çarşı birçok yangın ve depremde büyük hasar görmüştür

ancak çeşitli restorasyonlarla tarihi özelliklerini yitirmeden

şimdiki halini almıştır. Hâlâ birçok insanın alışverişini

gerçekleştirdiği görkemli halini sürdürmektedir.

ARABA MERAKLILARINA:

TOFAŞ ANADOLU ARABALARI MÜZESİ

Hem arabalara hem de tarihe ilgiliyseniz bu

müzeye uğramadan Bursa gezinizi

sonlandırmayın. Yıldırım ilçesinin, Umurbey

semtinde yer alan bu müze geçmişten

günümüze otomobillerin serüvenini bizlere

sunuyor.

30 Haziran 2002 tarihinde terk edilmiş ipek

üretim tesisinin restorasyonu sonucu açılmıştır.

Müze oldukça büyük olup 17.000 m2’lik bir

alanda koleksiyonlar sergilenmektedir.

Müzenin oldukça geniş koleksiyonu olup; iki

akslı atlı Bursa arabası, öküz arabası, top

arabası, saman ve yakacak odun ve saman

arabası, fayton, motorlu araba, ince

marangozluk ve demirciliğe örnek olan Tatar

arabası gibi tarihi arabalardan tutun da

Türkiye’de üretilen ilk Murat 124, Tofaş Şahin,

Fiat Tipo gibi yeni sayılabilecek otomobillere

dek uzanmaktadır. Müzenin ismi her ne kadar

“Arabalar Müzesi” olsa da serginin bir

köşesinde Tümülüs ve Mezar, Steller ve Mezar

Taşları gibi kategorilere ait eserler de

bulunmaktadır.

Müze kompleksi; Fayton Kafe, 200 metrelik bir

yürüyüş alanı, ipek tesisinin korunmuş bina

kalıntıları ve eski Umurbey Hamamı’ndan

oluşmaktadır.

Müzeye giriş ücretsiz olup Pazartesi hariç tüm

günler 10:00-18:00 arası ziyaretçilerini

ağırlamaktadır.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


BURSA'NIN KÜLTÜREL SİMGESİ:

KARAGÖZ MÜZESİ

Bir rivayete göre Bursa’nın en eski mezarı olduğu düşünülen Yoğurtlu Baba Dergahı’nda yer

alan kabir Karagöz’e aittir. Bu nedenle burası 1950 yılında Karagöz Anıtı’na dönüştürülür. Yıllar

geçer ve 1997’ye gelindiğinde ise bu anıtın hemen karşısında yer alan, kullanılmayan trafo binası

önce sanat merkezine dönüştürülür, ardından da Karagöz Müzesi olarak yeniden düzenlenir.

Osmangazi ilçesi, Çekirge Caddesi üzerinde bulunan bu müze; gerek ulaşımın kolaylığı, gerekse diğer tarihi

yerlere yakınlığı sebebiyle günlük Bursa turlarında gidilebilecek en güzel yerlerden birisidir.

Müze; iki galeri, tasvir yapım atölyesi, ihtisas kütüphanesi ve bir gösteri salonundan oluşmaktadır. Müzenin ilk

galerisinden gölge oyunu ve tarihçesini, Karagöz ve Hacivat oyununun diğer karakterlerini öğreniyorsunuz.

Diğer galerisinden ise deri malzemeden gölge oyununun karakterlerinin nasıl oluşturulduğu anlatılıyor. Ayrıca

Şinasi Çelikkol gibi ünlü gölge oyunu ustalarının özel koleksiyonları da bu bölümde yer alıyor. Tüm bunların

yanında her yıl gerçekleştirilen kukla festivaline katılan ülkelerin müzeye hediye ettikleri kuklalar da bu müzede

sergileniyor.

Türkiye’nin tek Karagöz Müzesi olan bu yer, Karagöz ve Hacivat’ı biz ve bizden sonraki nesillere tanıtmak ve yok

olmaya yüz tutan gölge oyununu yaşatmak gibi bir misyon üstlenmiş durumda.

Eğer siz de bu mirası yaşatmak isterseniz; Pazartesi hariç haftanın her günü, 9:30-17:30 arası bu müzeyi

ziyaret edebilirsiniz.

TARİHİ İNKAYA ÇINARI

Adını Osmanlı Devleti’nin ilk köylerinden biri olan

İnkaya Köyü’nden alan, Uludağ yolu üzerinde olması

nedeniyle birçok yerli ve yabancı turistin ilgi odağı

haline gelen 600 yıllık tarihi çınar, muhteşem

görünümü ile dünyaca ünlüdür. Çapı 3, yüksekliği ise 35

m. olan bu anıt ağaç, 13 ana kola sahiptir. Dalların

kalınlığı 3-4 metreyi bulan çınar, 9,2 metrelik çevresiyle

Türkiye’nin en yaşlı ağaçlarından biridir. Gölgesinde

dinlenebileceğiniz, çevresindeki hediyelik eşya

dükkânlarından alışveriş yapabileceğiniz İnkaya Çınarı,

Bursa’ya yolu düşen herkesin uğramadan geçmemesi

gereken önemli bir semboldür.

Umuyoruz ki bizler gibi siz de Bursa’yı çok sever, sık sık

yolculuklarınıza dâhil edersiniz. Osmanlı’ya dayanan

tarihe, yemyeşil doğaya, birbirinden lezzetli yemeklere

ve zengin bir kültüre sahip olan Bursa’yı size

tanıtmaktan çok keyif aldık, şimdiden iyi yolculuklar

dileriz!

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


BİZİMKİSİ BİR

Yorgunluk HİKAYESİ

Belki bir dijital ekranın camından belki de yeni basılmış sayfa kokusunu aldığı

dergiden bu yazıyı okumaya hazırlanan sevgili okurlar, merhaba! Birazdan

bahsedeceklerim aylardır benim hayatımın tam da merkezine oturan,

eminim sizin de bir dönem kapınızı çalmış şeyler...

Ayşegül Erdem

Yapılan çalışmalar Aralık 2019’da 10 milyon olan

Zoom kullanıcısı sayısının Mayıs 2020’de 200

milyona yükseldiğini ortaya koydu. 2021 sonunda

bu sayının nerelere varacağını tahmin etmek ise

hiç de zor değil.

Bu toplantılar sırasında “acaba ses duyulmuş

mudur”, “görüntüm donmuş mudur” gibi birçok

düşünceyle boğuşmak zorunda kalıyoruz. Böylece

tam bir Zoom Yorgunu olup çıkıyoruz. Yapılan

araştırmalara göre Zoom Yorgunu olmamızın

birkaç sebebi var:

Bunlardan ilki; birçok insana aynı anda alışık

olmadığımız şekilde yakından bakıyor olmak.

Zoomdaki insanlarla bu kadar yakın göz teması

kurmak ise tabii ki fazla uyarılmamıza sebep

oluyor.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Bir diğeri ekran karşısında hareketsiz oturmak

zorunda kalıyor olmamız. Araştırmalar özellikle

hareket ederken bilişsel aktivitenin arttığını

gösterirken uzun süren video konferanslarda

öylece oturmak bizi nasıl etkiliyor bir düşünün.

Aynaya bakmayı sever misiniz? Araştırmalar

gösteriyor ki, Zoom Yorgunu hissetmemizin bir

başka sebebi de kendi yüzümüze uzun süre

bakıyor olmamız. Alışkın olmadığımız bu durum

bizi daha stresli hale getiriyor.

Beden dilimiz dijital ortamda videomuzun

donmasıyla, sesimizin robotlaşmasıyla yok olup

gidebiliyor. Bu da bilişsel yük olarak da bize geri

dönüyor. İşte bana göre de Zoom Yorgunluğunun

en büyük sebebini de bu yük oluşturuyor.

Peki Başımızın Bu Tatlı Belası

Zoom Yorgunluğuyla

Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Bence ilk yapmamız gereken öncelik sırası. Önce

bu işi Zoom Toplantısı olmadan da halledip

halledemeyeceğimizi değerlendirmemiz

gerekiyor. Toplantı kaçınılmaz olduğunda ise

kameramızı açmanın zorunlu olmadığını

kendimize hatırlatmakta fayda var. Sadece sesli

olarak katılmak eminim ki bizi daha az yoracak

bir seçenek.

Hareketsiz olmaktan yakınıyorsak buna da bir

çözüm bulmalıyız değil mi? Örneğin toplantılar

arası molalarda ekran başında oturmak yerine

ufacık bir bahçe turu ya da en azından

kahvemizi evi dolaşarak içmek bize daha iyi

gelecektir.

Bizi bu yorgunluktan büyük ölçüde kurtaracak,

benim en sevdiğim yöntem ise dijital detoks.

İşlerinizi halledip detoks yapacağınızı gerekli

kişilere ilettikten sonra bırakın mail kutunuz

dolmaya, mesajlar telefonunuza yağmaya

devam etsin!

İşte hayatımızı hem çok kolaylaştıran, yüz yüze harcamamız gereken eforun sadece %10’unu kullanarak

işlerimizi halletmemizi sağlayan, hem de bize yeni nesil bir yorgunluk getiren video konferansların bizden

götürdükleri ve götürdüklerini minimalize etme yolları. Ama tabii ki hayatımızın yeni normalinin bu olduğunu

varsayarak önerilerimi uygularsak bu yorgunluğun da üstesinden gelebiliriz. Hem biz nelerin üstesinden

gelmedik ki…

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


ÖMRÜM ERGÜVEN İLE TÜM ECZACILIK

ÖĞRENCİLERİNE ÖRNEK TEŞKİL EDECEK

KEYİFLİ BİR RÖPORTAJ

Öncelikle tüm okurlarımıza merhaba, ben Ömrüm

Ergüven. Çanakkale’nin Biga ilçesinde doğdum.

Ortaokula kadar Biga’da okudum. Liseyi ise

Çanakkale’nin merkezinde okudum. 6 aylık Avusturya

maceramdan sonra eğitimime Trakya Üniversitesi

Eczacılık Fakültesi’ni kazanarak orada devam ettim.

2021 Haziran ayında okulumu ikincilik ile bitirerek

mezun oldum ve eczacı unvanını aldım. Geleceğin

Kadın Liderleri 2020 Fellow’ları ve PharmaIno Science

adlı start-up’ın kurucu ortakları arasındayım.

Ecz. Ömrüm ERGÜVEN

Sizin oldukça girişimci biri

olduğunuzu biliyoruz. Böyle olunca

da kariyer planlarınızı ve

gelecekteki hedeflerinizi merak

etmemek elde değil. Bize bunlardan

bahseder misiniz?

Tabiİ ki. Her eczacılık fakültesi öğrencisi gibi ben de bölümüme serbest eczane

açacağım düşüncesiyle başladım. Hayalim memleketimde bir küçük dükkanım olsun

ve orada harika bir sağlık danışmanlığı vereyim doğrultusundaydı. Fakat içimdeki o

girişimci kişiliği ve bölümümün eksiklikleri doğrultusunda yapabileceğim şeyleri

gördüğümde fikrim biraz değişti. Kariyer hedefim bir ilaç firmasında üst yönetici olarak

çalışmak aynı zamanda da doktora yapmak, bunu okuyan sizler de şu an bu hayalime

şahitlik ediyorsunuz. Umarım bir gün sizlere evet gerçekten de yaptı, başardı

dedirtebilirim. Çok farklı bir hedefle başladım ama muhakkak sizin de planlarınız

değişecektir çünkü eczacılık çok geniş bir alan, serbest eczacılıktan tutun da şirket

kurmaya kadar her alanı kendine özel ve çekici. Herkesin en mutlu hangi alanda

olacaksa orada olmasını diliyorum.

Pharmaino Science ekibi ile

SuperPharmacist adlı proje ile

dünya ikinciliğine layık

görüldüğünüzü biliyoruz. Bize bu

projeden bahsedebilir misiniz?

SuperPharmacist teknolojik bir prospektüstür. Hem arttırılmış gerçeklik teknolojisi

hem de yapay zeka teknolojisi kullanılan bir mobil uygulama aslında. Bu uygulama

reçetenizdeki ilaçları girdiğinizde yapay zeka ile size kişisel bir tedavi şeması oluşturur.

Bunun yanı sıra ilaçların akılcı kullanılmasını sağlar. Örneğin; ilacı yarım bardak su ile mi

yoksa bir bardak su ile mi yutmanız gerekiyor, ayakta mı içmeniz gerekiyor, içtikten

sonra yarım saat yatmamanız mı gerekiyor uygulama size bunları arttırılmış gerçeklik

teknolojisi ile gösterir.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Pharmaino Science’ın kurucu ortaklarından biri

olduğunuzu biliyoruz. Bu süreçten bahseder

misiniz, nasıl kurucu ortaklar olarak bir araya

geldiniz, Pharmaino Science’ı kurmaya nasıl

karar verdiniz, hangi amaç etrafında toplanarak

bu yola çıktınız?

Ben üniversiteye girdikten sonra şu anki ortaklarımdan biri olan Ecz. Beşir Sefa MUMAY ile tanıştım ve

birlikte çok güzel bir sinerji yakaladık, yaptığımız işlerde birbirimizi tamamladık. Ben ikinci sınıf, Sefa

üçüncü sınıf olduğundan beri de birlikte sürekli projeler üretiyoruz. Biz birlikte bir start-up’ta da staj

yapmıştık ve hayalimiz okulumuz bitince bir start-up kurmaktı. Pandemi meydana geldikten sonra ise

Sefa ile kendimize bu süreçte her şeye erişim daha kolay olacakken, insanlara daha kolay

ulaşabilecekken neden bu süreci değerlendirip bir şirket kurmuyoruz dedik ve bu şekilde yola çıktık.

Amacımız ise eczacılık ekosistemini yapay zeka gibi teknolojiler ile birleştirip ilacın üretiminden

hastaya sunulmasına kadar her aşamada desteklemek. Örneğin; hastanın ilacını doğru kullanmasından

eczanelerde oluşturulan sistemlere kadar her alanda yapay zeka gibi teknolojileri kullanmaya

çalışıyoruz. Amaç ise daha kaliteli bilgi edinebilmek, eczacıyı eğitebilmek ve eczacının daha iyi

danışmanlık vermesini sağlayabilmek. Aslında bu teknolojilerle birlikte mesleğimizi yüceltmek

istiyoruz.

Yaptığınız girişimleri yaparken, birçok

sorumluluk alırken bunlara nasıl

cesaret ettiniz? İlk adımınızı nasıl

attınız? Yapabilir miyim diye hiç

karamsarlığa kapıldığınız bir an olmadı

mı? Eğer olduysa nasıl bu düşüncelerle

başa çıktınız?

Aslında insanın doğasında korkaklık hep vardır. Genellikle herkesten bir adım önde

olmaktan korkarız. Herkesle aynı şeyi yaptığımızda huzurlu hissederiz çünkü konfor

alanımız orasıdır. Ama cesaretinizi birazcık bile arttırdığınızda, üretmeye olan istek, bir

şeyler değiştirmeye olan istek veya mesleğinize olan aşk sizi bir şekilde cesaretiniz

arttırmaya itiyor ve o cesaretsizliğinizi kırıyorsunuz. Örneğin; ben ne kadar lider ruhlu

bir insan olsam da ikinci sınıfta sahneye çıkmaktan oldukça korkan biriydim. Şu an ise

beni bin kişinin arasına koysanız rahat bir şekilde konuşurum, anlatırım. Bu tamamen

bazı dönüm noktalarıyla oluyor. Sıfırdan gelen bir duygu değil tabi ki. Doğrusu

yapabildiğinizi görünce, bu süreçte örnek aldığınız insanların yapabildiğini görünce

sonra kendinize demek ki imkansız bir şey değil, hayallerimi gerçekleştirebilirim

diyorsunuz. Zaten bir de içinizden gelen üretmeye dair bir aşk varsa hepsi birleşince

ortaya çok güzel bir ürün çıkmış oluyor. Bu ürün de “siz” oluyorsunuz. Elbette ki konfor

alanını aşmak gerekiyor. Bir kenara oturup birileri yapar elbet deseydik zaten hiçbirimiz

olduğumuz konumlara gelemezdik.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


Girişimcilik ve eğitim sürecinizi planlarken nasıl

bir yol izlediniz?

Ben hiç eğitimimi girişimcilikten ayrı tutmadım. Benim girişimcilikte

yaptığım şey de aslında eğitimimin bir parçasıydı; eğitimimi güzelleştirmek,

mesleğimi geliştirmek adınaydı. O yüzden girişimcilikte de başka alan

düşünemezdim. Bu zamana kadar yaptığım her öne çıkan şey de aslında

eczacılık ile ilgilidir. Bu yüzden asla kendimi eğitimden ayrı düşünemiyorum.

Bunun doktora serüvenimde de aynı şekilde olacağını düşünüyorum.

Eğitimden aldığım bilgiyi girişimcilikte yaptığım şeylere örneğin; start

up’ımda entegre ediyorum, start-up’ımda edindiğim bilgiyi eğitimime

entegre ediyorum. Aradaki köprü olarak kendimi kullanıyorum diyebiliriz.

Bunları birbirinden ayrı düşünemiyorum. Hatta eğitimimden o kadar

ayıramıyorum ki PharmaIno’da bilim ekibinin lideriyim. Ömrüm boyunca da

bu hep böyle devam edecek diye düşünüyorum. Ben eğitilmediğim zaman

körelirim, ben körelirsem de start-up’ım körelir. Ben, eğitimim ve start-up’ım

bir bütünüz diye düşünebilirsiniz.

Son olarak daha yolun başında olan

veya yapmak istediği şeyler için gerekli

cesareti bulamayan eczacılık

öğrencilerine vermek istediğiniz

tavsiyeler var mı? Veya eczacılık

öğrencilerine ‘bunu kesinlikle

yapmalısınız’ diyeceğiniz şeyler var

mıdır acaba?

İlki kesinlikle İngilizce. Gerçekten ne kadar önemli olduğunu kelimelere bile dökemem. Ben

üniversitede çok üstüne düşmedim lisede de eğitimim çok yeterli değildi o yüzden siz kesinlikle üstüne

düşmelisiniz. Hangi alanda çalışacak olursanız olun her alanda İngilizce size lazım olacak.

Kesinlikle Erasmus yapın. Bir dönem uzasın hiç önemli değil. Size katacağı çok fazla deneyim olacaktır.

Üçüncüsü ise mesleğinizde network çok önemli dolayısıyla mesleğimizin üstatları, idol alabileceğimiz

insanları yakından takip edin. Bizim mesleğimizde çok birlik beraberlik yokmuş gibi gözükür ama bir

meslek büyüğünüze danıştığınızda size inanılmaz destek veriyor.

Çok fazla insanla tanışın, çok fazla kültürden insanla tanışın. Öğrenci topluluklarının birçoğuna

katılmaya çalışın. Çok fazla arkadaşınız olsun. Bu sizin dünya bakışınızı değiştiriyor. Tek tiplilikten

uzaklaşıyorsunuz. Eskiden herkesi kendiniz gibi sanıyorken daha sonra farklılıklara inanılmaz saygı

duymaya başlıyorsunuz.

LinkedIn kullanın. Buradan mesleğinizdeki insanları takip edin. Meslek büyüklerinizin neler yaptıklarını

inceleyin. Eczacılık sektöründe neler yaşandığının farkında olursunuz böylece. Göreceksiniz ki ufkunuz

genişlemiş olacak.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


KİTAP, FİLM

ÖNERİLERİ

ECZACI

İlk köşemize yaraşır bir kitabı anlatacağız bugün sizlere. Benim için ilklerin

kitabı çünkü. Kitabımızın orijinal adı ‘’ L'apothicaire ‘’.

Ana karakterimiz Andreas bizleri Orta Çağ döneminde 1313 senesindeki

Paris'te karşılıyor.

‘Andreas Saint-Loup , kimsesiz bir adam ve başkentte onunla aynı meslekten

pek çok kişi bulunmasına rağmen herkes ona Eczacı diyor. Bu lakap hak

edilmiş bir lakap çünkü içlerinde hem en ünlüsü o hem de şehirde ve belki

de tüm ülkede bulup bulabileceğiniz en gizemli iksir, merhem, ilaç ve kürleri

o hazırlardı’ Kitabımızın ismi ise anlaşılacağı gibi buradan geliyor.

‘Andreas bir ocak günü evinde varlığını kendisinin ve diğer herkesin unuttuğu

bir oda keşfetti. Kısa bir araştırmadan sonra ise burada hayatını paylaştığı

birinin yaşadığını, sonra da bu gizemli kişinin bir şekilde hem evden hem

anılarından kaybolduğunu öğrendi.

Tekinsiz düşmanlar tarafından takip edilen, Fransa Kralı Yakışıklı Philippe

tarafından sapkınlıkla suçlanan ve Baş Engizisyoncu tarafından aranan Saint-

Loup kendi geçmişini yeniden hatırlamak için Paris'ten Compostela'ya,

oradan ise Sina Dağı'na uzanan bir yolculuğa çıkmak zorunda kaldı. (Les

Echos) Peki bu yolculukta bizleri neler mi bekliyor?

Macera, mistik dinsel çatışmalar, tarihte o yıllarda meydana

gelen Philip'in altındaki tapınakçıların düzeninin yok

edilmesi, engizisyon vahşeti hakkında temeli sağlam bilgiler,

varlık felsefesi konularında kendinizi soru fırtınaları arasında

bulacağınız, kurgu karakterlerin dönemimizdeki gerçeklikle

harmanlanışı, oynanan entrika dolu oyunlar… Gizem ve

gerilim ise sizi kitabın sonuna bir solukta ulaştıracak kadar

güçlü. Bu kitap size edebiyatın en güçlü yönleriyle geliyor.

Shatirum la-mi'umma'nın girişiyle kitabın girişinin aynı olma

detayını da paylaşmadan edemeyeceğim. Yazar kitabı

yazarken edebiyat çizgisini bozmadan bir şaheser yaratmış

tüm incelikleriyle. Ayrıca günümüzdeki mesleki sorunları da o

tarihlere işleyerek bugünümüze ayna tutması eminim ki

hepimizi etkileyecek.

Kesinlikle okunması gereken bu kitabın usta yazarını bir

yandan överken kaliteli bir çeviriyle bu kitabın bizlere

ulaşmasında emeği geçen çevirmenimizi de unutmamak

gerekir.

Yazımızın sonuna yaklaşırken size güzel bir alıntı bırakmak istiyorum ardından da kitapta verilmek istenen mesajın tam da bir

eczacıya verilmesi gereken bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Peki neyi iletmek istiyor yazar bize ?

Tabii ki de her şeyin dozunda olması gerektiğini... Sağlıkla huzurla kalın. Bu mükemmel eseri okumayı sakın unutmayın.

“Accipere quam facere praestat injuriam/Adaletsizliğin mimarı olmaktansa kurbanı olmak daha iyidir.”

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


ECZANELER HAKKINDA

AZ BİLİNENLER

-Alışveriş

merkezlerinde

faaliyet

göstermek üzere

ruhsatlandırılmış

eczaneler

nöbetten muaftır.

-Hastalık veya sair mazeretlerle eczacının,

eczanesinden ayrılış müddeti on beş günü

aştığı takdirde eczaneye mesul müdür tayini

gerekir. Aksi takdirde eczane kapatılır.

- Açılacak

eczanelerin

depo hariç

asgari 20

metrekare

olması şarttır.

-Eczanesini

devretmiş bir eczacı,

yeni eczane açmak

istediğinde

yerleştirme puanı

yarı oranında

düşürülür.

-Doğal afet ve

mücbir sebeplerle

nüfus azalması

hâlinde o yerleşim

yerinde bulunan

eczanelerin naklinde

nüfusa göre eczane

açılması kriteri

uygulanmaz.

-Serbest

eczanelerde,

yıllık seksen

bin reçete

sayısının veya

yıllık sekiz

milyon Türk

Lirası

tutarında

cironun

aşılması

halinde ikinci

eczacı

çalıştırılması

zorunludur.

-Serbest eczane sayıları, ilçe

sınırları içindeki nüfusa göre en

az üç bin beş yüz kişiye bir

eczane olacak şekilde düzenlenir.

Hiç eczanesi olmayan yerleşim

birimlerinde nüfus kriterine

bakılmaksızın bir eczanenin

açılmasına müsaade edilir.

-Alışveriş merkezlerinde

ve sitelerde açılacak

serbest eczaneler

bakımından eczanenin

cephelerinden en az

birinin doğrudan gün

ışığından yararlanacak

şekilde olması ve

kapılarından en az birinin

doğrudan dışarıya

açılması.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


SAĞLIK

Soruları

1) Uyuz hastalığı için hazırlanan

majistral ilaçta kullanılan ve aynı

zamanda egzamaya da iyi gelen

drog nedir?

A) Papaver somniferum

B) Hypericum perforatum

C) Oleum cadinum

D) Atropa Belladona

6) Uzun süreli kullanımı sonucu

kanser riski oluşturabileceğine

değinilen kas gevşetici

hangisidir?

A) Feniramidol HCL

B) İbuprofenum

C) Tiyokolşikosid

D) Diklofenak Sodyum

2)Şuruptan daha az şeker

içeren sıvı ilaca hangisi

örnek verilebilir?

A) Posyon

B) Eliksir

C) Ekstre

D) Tentür

7) En büyük ilaç pazarına

hangi ülke sahiptir?

A) ABD

B) Japonya

C) Çin

D) Almanya

3)Bazı ilaçların kutusundaki

‘’BID’’ yazısı ne anlama

gelmektedir?

A) Tok karna alınmalı

B) Asitli içeceklerle içilmemeli

C) Günde iki kere alınmalı

D) Aç karna alınmalı

8) Osmanlı İmparatorluğu

döneminde eczacılık öğretimi

hangi yılda başlamıştır?

A) 1881

B) 1793

C) 1903

D) 1839

5)Halk arasında kara merhem

olarak bilinen ilaç hangi

maddeden oluşur?

A) Gliserol

B) Lanolin

C) İhtiyol

D) Tiyokolşikosid

4)Eczacılığın babası olarak bilinen,

129-216 yılları arasında yaşadığı

bilinen hekim, bilim adamı ve

filozof kimdir?

A) Galen

B) Hipokrat

C) İbn-i sina

D) Çiçero

9) İdrar retansiyonu

nedir?

A) İdrar kaçırma

B) Polikistik böbrek

C) İdrar yapamama

D) Böbrek yetmezliği

10) Aşağıdaki hastalıklardan

hangisi vitamin eksikliği

sonucu oluşmaz?

A) Osteomalazi

B) Beri beri

C) Pellagra

D) Hipoketotik hipoglisemi

1-C 2-A 3-C 4-A 5-C 6-C 7-A 8-D 9-C 10-D


GENEL KÜLTÜR

Soruları

1) Bursa’nın eski adı nedir?

A) Aykupa

B) Prusa

C) Doylaion

D) Ataleia

6) And dağları hangi

kıtadadır?

A) Kuzey Amerika

B) Avrupa

C) Asya

D) Güney Amerika

2) Tarihteki ilk Türk kadın

hükümdar hangi devleti

yönetmiştir?

A) Avarlar

B) Hunlar

C) İskitler

D) Göktürkler

7) Dünyada bilinen ilk

eczanelerin hangi iki şehirde

var olduğu bilinir?

A) Napoli-Paris

B) Napoli-Roma

C) Bağdat- Paris

D) İstanbul- Prag

3) Bursa’nın düşman

işgalinden kurtuluş tarihi

nedir?

A) 14 Eylül 1920

B) 20 Temmuz 1921

C) 13 Ağustos 1921

D) 1 Eylül 1920

8) Kaynaklarda Amerika

kıtasını ilk keşfeden kaşif

kimdir?

A)Vasco da Gama

B)Ferdinand Macellan

C)Amerigo Vespucci

D)Christopher Columbus

4) Dünyaca ünlü sanat eseri

Kaplumbağa Terbiyecisi hangi

sanatçımıza aittir?

A) Osman Hamdi Bey

B) Matrakçı Nasuh

C) Ahmet Karahisarı

D) Nakkaş Osman

9) Hücrelerin hasar gören DNA'ları

nasıl onardığını ve genetik bilgisini

koruduğunu haritalandıran 2015

yılında Nobel ödülü alan kişi kimdir?

A)Oktay Sinanoğlu

B)Cahit Arf

C)Aziz Sancar

D)Celal Şengör

5) Gerçeküstü eserlerindeki tuhaf

ve çarpıcı imgelerle ünlenen, en

ünlü eseri “Belleğin Azmi” olan

Katalan sürrealist ressam kimdir?

A)Vincent van Gogh

B)Salvador Dali

C)Leonardo Da Vinci

D)Pablo Picasso

10) Şu an dünyada bulunan

en küçük yüzölçümüne

sahip ülke hangisidir?

A) Monako

B) San Marino

C) Vatikan

D) Liechtenstein

1-B 2-C 3-A 4-A 5-B 6-D 7-A 8-D 9-C 10-C


Kaynakça

Hap Bilgiler

Nelson, Joseph B. “Mindful Eating: The Art of Presence While You Eat.” Diabetes

spectrum : a publication of the American Diabetes Association vol. 30,3 (2017):

171-174. doi:10.2337/ds17-0015

Oleson, Terry (2010). The Flow of Qi: Metaphysical Metaphor or Physical Reality.

Medical Acupuncture, 22(3), 157–159. doi:10.1089/acu.2010.2018

Marta Sánchez, Elena González-Burgos & M. Pilar Gómez-Serranillos (2020) The

pharmacology and clinical efficacy of matricaria recutita L.: a systematic review of

in vitro, in vivo studies and clinical trials, Food Reviews International, DOI:

10.1080/87559129.2020.1834577

https://www.fda.gov/news-events/press-announcements/fda-approves-nasalantihistamine-nonprescription-use

Loudon, Irvine. “A brief history of homeopathy.” Journal of the Royal Society of

Medicine vol. 99,12 (2006): 607-10. doi:10.1258/jrsm.99.12.607

Shanbhag, Shreya et al. “Anti-aging and Sunscreens: Paradigm Shift in

Cosmetics.” Advanced pharmaceutical bulletin vol. 9,3 (2019): 348-359.

doi:10.15171/apb.2019.042

Daws, Lynette C et al. “Insulin signaling and addiction.” Neuropharmacology vol.

61,7 (2011): 1123-8. doi:10.1016/j.neuropharm.2011.02.028

Dikici F. “Efsaneler ve gerçekler...Horus’un Gözü’nden Rp’ye” Efsane Avcısı. 2015.

Kothgassner, Oswald D et al. “Virtual reality exposure therapy for posttraumatic

stress disorder (PTSD): a meta-analysis.” European journal of psychotraumatology

vol. 10,1 1654782. 19 Aug. 2019, doi:10.1080/20008198.2019.1654782

Varga-Visi, Éva; Jócsák, Ildikó; Ferenc, Bálint; Végvári, György (2019). Effect of

crushing and heating on the formation of volatile organosulfur compounds in garlic.

CyTA - Journal of Food, 17(1), 796–803. doi:10.1080/19476337.2019.1656288

Herranz, Pedro et al. “Lipodystrophy syndromes.” Dermatologic clinics vol. 26,4

(2008): 569-78, ix. doi:10.1016/j.det.2008.05.004

Cochran, David M et al. “The role of oxytocin in psychiatric disorders: a review of

biological and therapeutic research findings.” Harvard review of psychiatry vol.

21,5 (2013): 219-47. doi:10.1097/HRP.0b013e3182a75b7d.

Çevik, A , Ertaş, N . "FENİLKETONÜRİ HASTALIĞI VE HASTALIĞA UYGUN GIDA

ÜRETİMİ Phenylketonuria Disease and Appropriate Food Production for Patients" .

Bozok Tıp Dergisi 10 (2020 ): 256-263

https://dergipark.org.tr/tr/pub/bozoktip/issue/53268/708925

Gonçalves, Giulliana Augusta Rangel, and Raquel de Melo Alves Paiva. “Gene

therapy: advances, challenges and perspectives.” Einstein (Sao Paulo, Brazil) vol.

15,3 (2017): 369-375. doi:10.1590/S1679-45082017RB4024

Pizzorno, Joseph. “Glutathione!.” Integrative medicine (Encinitas, Calif.) vol. 13,1

(2014): 8-12.

Pardi, N., Hogan, M., Porter, F. et al. mRNA vaccines — a new era in vaccinology.

Nat Rev Drug Discov 17, 261–279 (2018). https://doi.org/10.1038/nrd.2017.243

Delong C, Preuss CV. Black Box Warning. [Updated 2020 Nov 22]. In: StatPearls

[Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2021 Jan-. Available from:

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK538521/

Mallick, Abhiram (2006). Foundations of Anesthesia || Regulation of blood volume

and electrolytes. , (), 709–722. doi:10.1016/b978-0-323-03707-5.50065-6

Carter, Stephen. “Orthomolecular Medicine.” Integrative medicine (Encinitas,

Calif.) vol. 18,3 (2019): 74.

Yang, Mingxiao et al. “Effectiveness of Chinese massage therapy (Tui Na) for

chronic low back pain: study protocol for a randomized controlled trial.” Trials vol.

15 418. 29 Oct. 2014, doi:10.1186/1745-6215-15-418

Mikrobiyata

Özsoy, S. (2019). Polifenoller, Mikrobiyota ve Diyabet. Beslenme ve Diyet Dergisi,

47, 102-109.

Totan, B., Yıldıran, H., & Ayyıldız, F. (2019). Bağırsak Mikrobiyatası Vücut

Ağırlığını Etkiler Mi?. Selçuk Tıp Dergisi, 35(3), 210-216.

Akkaya, Ü. (2018). NÖROLOJİK HASTALIKLAR VE PROBİYOTİK-PREBİYOTİK

KULLANIMI. Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi-BÜSBİD, 3(2).

Arslan, B., & Yılmaz, İ. (2019). Mikrobiyom ve Astım. Güncel Göğis Hastalıkları

Serisi, 8(2), 15-27.

ÜNAL, S. Mikrobiyata, Epigenetik Düzenleme ve Nörogelişim.

YALÇIN, S. S., & KANATLI, M. Ç. (2015). İntestinal mikrobiyota transplantasyonu;

neden, kime, nasıl?. Pamukkale Tıp Dergisi, (2), 148-154.

ÇAKMAK, B., & İNKAYA, B. MİKROBİYOTANIN HASTALIKLAR ÜZERİNDEKİ

ETKİSİ. Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University, 45(1), 96-108.

ÜNAL, S., ATASOY, Ö., CEYLAN, M. E., DEMİR, Ö. Ü. A. Ç., ÖNSÖZ, S. E.,

ERBAŞ, O., ... & ÜNSALVER, Ö. Ü. B. Ö. PSİKİYATRİ.

Doğan, A. D. E. M., Yaşar, S., Kayhan, S. A. İ. T., Kırmızıgöz, Ş., & Kaplan, A.

(2018). Bağırsak-beyin aksı. Türk Nöroşir Derg, 28(3), 377-379.

Bursa Köşesi

https://bibursa.com

https://gurmex.com

https://iskender.com

https://tr.wikipedia.org/wiki/Bursa_Ulu_Camii

https://www.gezilecektarihiyerler.com/bursada-gezilecek-tarihiyerler/#28_Ulu_Camii

https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/bursa/gezilecekyer/hanlar-bolgesi

https://tr.wikipedia.org/wiki/Hanlar_B%C3%B6lgesi

https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/bursa/gezilecekyer/koza-han

http://www.kozahan.org/

https://www.ekoyapidergisi.org/2254-bursa-kapali-carsi-osmanlidan-gunumuze.html

https://bibursa.com/turistikyerler/tarihi-inkaya-cinari/

https://www.azbibak.com/inkaya-tarihi-cinar-agaci-bursa/

Demansın Bir Türü - Alzheimer Hastalığı

Holmes C, Boche D, Wilkinson D, Yadegarfar G, Hopkins V, Bayer A, Jones RW,

Bullock R, Love S, Neal JW, Zotova E, Nicoll JA (2008) Long-term effects of Abeta42

immunization in Alzheimer's disease: follow-up of a randomized, placebo-controlled

phase I trial. Lancet 372, 216-223.

De la Torre JC (2021) Editors' Blog: What is the purpose of medicine when dealing

with incurable Alzheimer’s disease? J Alzheimers Dis, https://www.j-alz.com/editorsblog/posts/what-purpose-medicine-when-deal...

Erik Gustavsson, Pauline Raaschou, Gerd Lärfars, Lars Sandman, Niklas Juth. “FDA

approves aducanumab – do not get carried away!” July 1, 2021

Zoom Yorgunluğu

Bailenson, JN (2021). Sözsüz Aşırı Yük: Yakınlaştırma Yorgunluğunun Nedenlerine

İlişkin Teorik Bir Argüman. Teknoloji, Akıl ve Davranış , 2 (1).

https://doi.org/10.1037/tmb0000030

Önemli Günler

Helen Lingard (2002). The effect of first aid training on Australian construction

workers' occupational health and safety motivation and risk control behavior. , 33(2),

209–230. doi:10.1016/s0022-4375(02)00013-0

Shanbhag, Satish, and Richard F Ambinder. “Hodgkin lymphoma: A review and

update on recent progress.” CA: a cancer journal for clinicians vol. 68,2 (2018): 116-

132. doi:10.3322/caac.21438

Schachter, A S, and K L Davis. “Alzheimer's disease.” Dialogues in clinical

neuroscience vol. 2,2 (2000): 91-100. doi:10.31887/DCNS.2000.2.2/asschachter

https://www.fip.org/world-pharmacists-day

Olvera Lopez E, Ballard BD, Jan A. Cardiovascular Disease. [Updated 2021 Mar 5]. In:

StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2021 Jan-. Available

from: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK535419/

Akılcı İlaç Kullanımı

Toklu, H., & Dülger, G. A. (2011). Akılcı ilaç kullanımı ve eczacının rolü. Marmara

Pharmaceutical Journal, 15(3), 89-93.

Aşı Tarihçesi

Melahat AKDENİZ, Ethem KAVUKCU(2016), Aşılama ve Aşıların

Tarihçesi(History of Vaccination and Immunisation)

Kitap Film Önerileri, Eczacı

Loevenbruck, Henry. Eczacı. İstanbul: Pegasus Yayınları, 2018.

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022


D e r g i d e E m e ğ i

G e ç e n l e r

BİZ KİMİZ - Baran Akın

04 - STAJ KÖŞESİ - Semah Aydemir

08 - AŞI TARİHÇESİ - Mert Tali, Emine Yaren Efe

10 - DEMANSIN BİR TÜRÜ: ALZHEİMER HASTALIĞI

Emine Yaren Efe, Armağan Mina Salar, Özge Cömerter, Semah Aydemir

12 - ECZ.NEJAT VARDAR İLE RÖPORTAJ - Ecz. Nejat Vardar, Zeynep Öztürk,

Özge Cömerter

15 - HAYVAN HASTANESİNDE ECZACI OLMAK - Ecz. Aysın Usta, Baran Akın

18 - AKILCI İLAÇ - Emine Yaren Efe

21 - HAP BİLGİLER - Semah Aydemir

22 - FARMASÖTİK BOTANİK - Prof. Dr. İ. İrem Tatlı Çankaya , Emine Yaren Efe

26 - ÖNEMLİ GÜNLER: EYLÜL - Semah Aydemir

28 - MİKROBİYOTA - Özge Cömerter

30 - BURSA KÖŞESİ - Bilge Saka

34 - BİZİMKİSİ BİR YORGUNLUK HİKAYESİ – Ayşegül Erdem

36 - ÖMRÜM ERGÜVEN İLE RÖPORTAJ - Ecz. Ömrüm Ergüven, Eray Çetin,

Armağan Mina Salar

39 - KİTAP, FİLM ÖNERİLERİ - Ferhunde Ceren Sevim

40 - ECZANELER HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR - Mert Tali

41 - SAĞLIK SORULARI - Ahmet Ozan Yüksel, Mert Tali, Baran Akın

EDİTÖR EKİBİ:

Ayşegül Erdem

Selen Tekin

Begüm Ateş

Egemen Alkan

TASARIM EKİBİ:

Özge Cömerter

Emine Yaren Efe

Sıla Hava

Betül Demir

Derya Demir

Dergimizin hazırlanma sürecinde her

zaman destek olan Bursa Eczacı

Odası'na ve bizlere bir bilim insanı

olarak danışmanlık yapan çok değerli

hocamız Dr. Ecz. M. Ziver Berkman

başta olmak üzere emeği geçen bütün

kıymetli eczacılarımıza ve eczacılık

öğrencisi arkadaşlarımıza

teşekkürlerimizi sunuyoruz.

İyi ki varsınız ve var olacaksınız!

BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU

EYLÜL 2022

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!