BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU E-DERGİ SAYI 1
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SAYI 1
EYLÜL
2022
ANTIDOT
DEMANSIN BİR TÜRÜ:
ALZHEİMER
Her Yönüyle
Farmasötik Botanik
Aşı Tarihçesi
BURSA KÖŞESİ
Akılcı İlaç
Eczaneler Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
HAYVAN HASTANESİNDE
ECZACI OLMAK
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
B i z k i m i z ?
Merhabalar,
Öncelikle vakit ayırıp dergimizi okumaya başladığınız için size çok teşekkür ederiz!
Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu, Bursa Eczacı Odası’na bağlı, eczacılık etik ve deontolojisi
çerçevesinde Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ilke ve inkılaplarını ilke edinen bir öğrenci topluluğudur.
Komisyonumuzu size tanıtmadan önce Bursa Eczacı Odası’nın tarihçesinden size bahsetmek istiyorum.
18.12.1953 tarihinde 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki kanun ile tahdidin ortadan kalkması
sonucu gerek il merkezinde gerekse ilçelerde eczanelerin açılması hızlanmıştır. 1956 yılında TEB tarafından
Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Kütahya ve Uşak illeri birleştirilerek Bursa Eczacı Odası kurulmuş fakat yönetim
kurulu üyelikleri için gerekli olan seçimler yapılmamıştır. O dönemde eczacılar, gündelik sorunlarını
çözebilmek için bazen Devlet Tiyatrosu’nun bir odasında, bazen Merkez Ecza Deposu’nda bazen de
Tabipler Birliği Odası’nda toplanmışlardır. Oda Başkanı olmadığı için Ecz. Kazım Yazgan, Ecz. Adnan
Gökmener, seçimsiz başkanlar olarak toplantıları yönetmişlerdir. İlk kez 29.06.1967 yılında Bursa Eczacı
Odası Yönetim Kurulu seçimleri yapıldıktan iki üç ay sonra Türk Ticaret Bankası’nın bulunduğu işhanının
üst katında 2 odalı bir büro tutularak Bursa Eczacı Odası demokratik anlamda hayata geçirilmiştir.
Günümüzde de Bursa Eczacı Odası Ecz. Okan ŞAHİN başkanlığında 30. Dönem yönetim kuruluyla
eczacılara destek olarak mesleğimizin gelişimine katkı vermektedir.
Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu ise Mart 2021’de Baran AKIN öncülüğünde 20 kişilik bir ekiple
kurulmuştur. Kurulduğundan bu yana geçen yaklaşık 1.5 yıllık süreçte;
9 canlı yayın
15 Bilimsel içerikli sosyal medya paylaşımı
1 Üniversite tercih videosu
1 proje ile Farmafikir Proje Yarışması Finalistliği
Staj Projesi
Ve şu anda okumakta olduğunuz dergi çalışmaları yapıldı.
Eylül 2022 itibariyle de 102 üyesiyle çalışmalarına devam etmektedir.
Komisyon Kurucu Üyeleri
-Baran AKIN-Başkan
-Ayşegül ERDEM-Başkan Yardımcısı
-Zeynep ÖZTÜRK-Yönetim Kurulu Üyesi
-Feride ÇARIKCI-Yönetim Kurulu Üyesi
-Özge Cömerter-Yönetim Kurulu Üyesi
-Nisa BALÇAK
-Samet ARSLAN
-Ceydanur ŞAKRAK
-Zeynep GÜNER
-Emine Yaren EFE
-Şevval ŞAHİN
-Mücaiht TOK
-Merve BAYRAKTAR
-Sıla HAVA
-İlkim Dila ÖZGAN
-Mervenur USTA
-Arif YAZICI
-Ahmet Ozan YÜKSEL
-Armağan Mina SALAR
-Gamze DİNÇ
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
?
İ ç i n d e k i l e r
25
10
12
27
04- STAJ KÖŞESİ
08- AŞI TARİHÇESİ
10- DEMANSIN BİR TÜRÜ: ALZHEİMER HASTALIĞI
12- ECZ.NEJAT VARDAR İLE RÖPORTAJ
15- HAYVAN HASTANESİNDE ECZACI OLMAK
18- AKILCI İLAÇ
21- HAP BİLGİLER
22- FARMASÖTİK BOTANİK
26- ÖNEMLİ GÜNLER: EYLÜL
28- MİKROBİYOTA
30- BURSA KÖŞESİ
33- BİZİMKİSİ BİR YORGUNLUK HİKAYESİ
36- ÖMRÜM ERGÜVEN İLE RÖPORTAJ
39- KİTAP, FİLM ÖNERİLERİ
40-ECZANELER HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN
YANLIŞLAR
41- SAĞLIK SORULARI
43- KAYNAKÇA
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
STAJ KÖŞESİ (CV- MÜLAKAT )
FİRMA STAJI HAYALİ OLAN ECZACI ADAYLARI İÇİN ÇEVRİMİÇİ İŞ BAŞVURULARI:
BİLMENİZ GEREKEN HER ŞEY
Hayatta attığımız her adım, verdiğimiz her karar ve dokunduğumuz her hayat -kendi hayatımız dahil- bizi
yaşamda bir üst noktaya götüren köprü görevini görür sevgili BEO ÖK okurları…
Bu ayki yazımızda geleceğimizin yapı taşı iş hayatımıza giriş biletlerimizden biri olan CV ve mülakat kavramlarının
ne olduğuna ve nasıl hazırlanması gerektiğine değineceğiz.
Staj başvurusu yapmak bu sürecin ilk adımı malum. Öncelikle staj başvurularınızı Kariyer.net, Linkedin,
Toptalent.co gibi mecralardan gerçekleştirebilirsiniz. Özellikle son zamanlarda oldukça gündemde olan ve
bazı firmaların yalnızca oradan iş ilanı verdiği Linkedin bizler için çok önemli. Linkedin hesabınız yok ise
hemen bir hesap açıp sayfanızı zenginleştirerek sayfanıza bakan yetkiliyi etkilemelisiniz.
Bizden size etkili bir tavsiye: stajyer iş ilanı
olmayan firmaların insan kaynaklarına Linkedin
üzerinden ulaşarak asla beklemeyeceğiniz
karşılıklar alabilirsiniz. Bu yorucu ve uzun
süreçte pes etmemeli, istediğiniz firmaya
stajyer olarak girmek için elinizden geleni
sabırla yapmalısınız.
Özellikle başvurularda belki de en kritik nokta
olan “Doğru ve etkili CV” kavramına birlikte göz
atalım.
CV HAZIRLAMA SANATI
CV, yaşamın seyri anlamına gelen Cirriculum Vitae
ifadesinin baş harfleriyle oluşturulan bir kısaltmadır. İşe
alım sürecinde yetkililerin sizi müjdeli haberi vermek üzere
aramalarına ya da sizi eleyerek kibar ama üzücü o maili
atmalarına neden olan tek şeydir CV.
Hayatımızın yönünü bu denli etkileyen CV’lerde dikkat
edilmesi gerekenlere beraber göz atmamak olmaz tabii.
Öncelikle yetkili CV’nize ilk baktığında “Ne kadar sade bir
CV!” ya da “Ne kadar göz yorucu bir CV!” düşüncelerini
aklından geçirmemelidir. CV tasarımınız ne çok sade ne de
çok süslü olmalıdır.
Resmi, açık ve anlaşılır bir dil kullanmanız oldukça önemli.
Yetkiliye kendinizi kısa ve net anlatmanız sizi bir adım
ileriye taşıyacaktır.
“Times New Roman”, “Calibri” gibi resmi yazı karakterleri
kullanmalı, puntoyu çok büyük veya çok küçük
tutmamalısınız. Yazım ve noktalama kurallarına fazlasıyla
dikkat etmelisiniz. En ufak bir hata elenmenize sebep
olabilir.
CV’niz ne kadar dolu bir kariyer geçmişiniz olursa
olsun iki sayfayı geçmemelidir.
CV’nize ekleyeceğiniz kısa ve anlaşılır ön yazı
yetkilinin sizi daha iyi tanımasına olanak sağlar. Sizi
diğer adaylardan öne taşıyacak olan anahtar
kelimeleri kullanmalı, hangi departmanda çalışmak
istediğinizi nedeniyle beraber belirtmelisiniz.
CV türü seçerken son zamanlarda oldukça tercih
edilen görsel yönden zengin “İnfografik CV” türünü
tercih edebilirsiniz.
Fotoğraf seçiminde resmiyete ve kıyafete önem
veriniz. Tişört, askılı bluz gibi kıyafetler yerine uzun
kollu gömlek veya bluz gibi resmi kıyafetler seçerek
profesyonel bir ortamda çektirdiğiniz bir fotoğraf
tercih etmelisiniz.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Gelelim CV alt başlıklarına;
AD SOYAD
Puntoyu çok büyük tutarak CV’nize ilk
baktığında ad ve soyadınızı gören yetkilide
olumsuz bir izlenim bırakmamalısınız.
MAIL ve TELEFON
Ad soyad bilgisinin hemen altına
yazılmalıdır. Bu sayede size ulaşmak
isteyen yetkili iletişim bilgilerinizi yazılar
arasında aramakla uğraşmayarak
kolaylıkla iletişim bilgilerinize ulaşacaktır.
EĞİTİM
Bu kısımda tarih sıralaması oldukça önemlidir.
Halen eğitim görmekte olduğunuz okul en yukarıda
kalacak şekilde sıralama yapılmalıdır.
Üniversite ve lise bilgileriniz yeterli olacaktır.
Eğer diploma notunuz yüksek ise bu kısımda belirtebilirsiniz
fakat orta derece veya düşük bir not ortalamasına sahipseniz
CV’nizde belirtmemeye özen göstermelisiniz.
Okul bilgilerinizi yazarken sıralama “Tarih-Okul Adı-Bölüm-
(Yüksek ise) Not Ortalaması” şeklinde olmalıdır.
İŞ VE STAJ DENEYİMİ
Bu bölümde en son gerçekleştirdiğiniz
deneyim en yukarıda olacak şekilde
bulunmalıdır.
İş ve staj deneyimi başlığı altında zorunlu
ve/veya gönüllü tüm staj deneyimlerinizi
ve görevli olduğunuz topluluklar,
komisyonları yazabilirsiniz.
Deneyim belirtme sırası “Tarih-
Kurum/Kuruluş-Unvan” şeklinde olmalıdır.
Mesleğinizden bağımsız olarak çalıştığınız bir alan var ise bu
deneyiminizi de yazmalısınız, her deneyim size artı puan
sağlayacaktır.
Eğer herhangi bir staj deneyiminiz yok ise başlıktan staj
kelimesini çıkartarak “İş Deneyimi” başlığı altında görev
aldığınız topluluk, komisyon gibi oluşumları ve görevlerinizi
belirtebilirsiniz.
BİLGİSAYAR YETERLİLİĞİ
Bu bölümde Microsoft Word, Microsoft Excel gibi
mesleğinizi icra ederken yeterliliğine sahip olmanız
gereken bilgisayar program yeterliliklerinizi
belirtebilirsiniz.
Sıralama: “Program Adı-Yeterlilik Derecesi
(iyi, çok iyi…)
KURSLAR/SERTİFİKALAR:
Sizi bir adım öne taşıyacak olan mesleğinizle
alakadar kurslar ve sertifikaları bu bölümde
belirtebilirsiniz. Bu sizin gelişmeye açık ve
sosyal bir birey olduğunuzu ön plana
çıkaracaktır.
Sıralama: “Tarih-Kurs/Sertifika Adı-Kurum
Adı-İl
KİŞİSEL ÖZELLİKLER:
Bu bölümde “Çalışkan, ekip çalışmasına yatkın” gibi
mesleğinizi icra ederken size avantaj sağlayacağını
düşündüğünüz ve özellikle iş ilanındaki istenilen
özellikler kısmında yer alan özelliklerden
kendinizde olduğunu düşündüğünüz kişisel
özelliklerinizi yazabilirsiniz.
İLGİ ALANLARI: Yetkililer
tarafından eğitimin yanı sıra
sosyalliğin ve çok yönlü olmanın
fazlasıyla önem verilmesi bu
bölümü oldukça kritik hale
getiriyor. Bu bölümde tüm
hobilerinizi, ilgi alanlarınızı
mutlaka belirtmelisiniz.
KİŞİSEL BİLGİLER: CV’nizin başında
belirtemediğiniz kişisel bilgilerinizi
(doğum tarihi ve yeri, adres, ehliyet
v.s.) bu bölümde belirtebilirsiniz.
PROJELER
Eğer kendi meslek alanınız ile ilgili gerçekleştirdiğiniz
bir çalışma, proje var ise bu bölümde belirtebilirsiniz.
Belirtme sıralaması “Tarih- Proje Adı-Derece” şeklinde
olabilir.
YABANCI DİL
Yetkililer tarafından oldukça önemli bir
nokta olan yabancı dil veya dillerinizi bu
kısımda belirtebilirsiniz.
Belirtme sıralaması şu şekilde olabilir:
Dil Adı-Seviye-(Var ise) Geçerlilik Sınavı Notu
Eğer dil seviyenize güvenmiyorsanız yabancı dil kısmını
birazdan bahsedeceğim bilgisayar yeterliliği kısmına
“Yabancı Dil ve Bilgisayar Yeterliliği” başlığı adı altında
dahil edebilirsiniz.
REFERANS: Yetkililer tarafından iletişime geçilip sizin
yeterlilik seviyenizin öğrenildiği kişilerdir referanslar.
Öğretmeniniz, tanıdığınız meslek adına önemli bir
unvana sahip bir birey olabilir. Bu kişi/kişileri referans
kısmına yazmadan önce o kişi/kişilerden onay almanız
gerektiğini unutmamalısınız. Hatta izin aldıktan sonra
sizi anlatan bir referans mektubu yazmasını rica
edebilirsiniz. Bu mektubu iş başvurularında referans
temini olarak kullanabilirsiniz.
Bir diğer değilinilmesi gereken nokta ise referansa yazdığınız firma yetkilisinin sizin
CV’nizi inceleyen firma yetkilisiyle olumsuz bir münasebeti olabileceğidir. Bu noktada
referansınıza firma yetkilisi eklerken dikkatli olmalısınız.
Sıralama: Unvanıyla Beraber Referans Adı Soyadı-Çalıştığı Yer-İletişim Bilgileri
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
MÜLAKAT HAZIRLIK REHBERİ
Keşke mülakata girmeden bilseydim dediğiniz her şey burada!
Kariyer planımızı yaptık, ilaç firması stajı istediğimizden eminiz. Kariyer sitelerinde yayınlanan ilanlara
başvurularımızı yaptık, çeşitli kariyer sitelerinin tozunu dumanına kattık. Veee onlarca kişi arasından
sıyrılıp, mülakata davet edildik! Tabii ki küçük bir endişe ile birlikte mutluluk duymamız çok normaldir.
Ancak sadece mülakata çağrılmanın yetmediğini hepimiz biliyoruz. Peki şimdi hedeflediğimiz yeri nasıl
elde edeceğiz?
Aslında "Mülakat" tam olarak kendini ifade etme sanatıdır. Peki mülakatlar hakkında duyduğumuz
hikayeler doğru mu? Doğruysa ne kadarı doğru? Rivayetlerin bir kısmını açığa çıkarmak amacıyla mülakat
kısmını sizin için derledik. Keyifli okumalar dileriz!
Dördüncü sınıf Eczacılık Fakültesi öğrencisi olarak ben de kariyeri evde başlayanlardan sadece biriyim... Tıpkı yukarıda
uzun uzun belirttiğimiz o “kusursuz” CV hazırlandıktan sonra, her saniye mail kontrol ettiğim geçmek bilmeyen günler
geldi çattı. Yaklaşık 1-1,5 ay boyunca yolunu gözlediğim o maile kavuştuğum andaki sevinç ise paha biçilemezdi! İnsan
Kaynakları’ndan aldığım ilk mailde öncelikle belli süre zarfı içinde doldurmam gereken bir “Kişilik Envanter Testi”
bulunuyordu. Elbette işe ilk alım sürecinde adayın karakterini bilmek imkânsız. Bunu biraz da olsa analiz edebilmek için
birtakım testler uygulanıyor. Bu testlerde önemli olan, testlere vereceğiniz cevapların doğru ya da yanlış olarak
değerlendirilmediğidir. Mail’deki yönergeye uyup testimi tamamladıktan yaklaşık bir hafta sonra insan kaynaklarından
“Vaka Analizi” ile ilgili bir başka mail aldım. Bu vaka çalışmalarında iş veren tarafından önceden hazırlanmış bir dizi
problemler mülakat yapılan adaya yönlendirilir. Bu problemler daha önceden işletme ya da firma içerisinde yaşanan ve
çözülmesinde zorluk yaşanan olaylar olabilir. Bu verilen zaman problemlerin zorluklarına ve sayısına göre değişmekle
birlikte ortalama en az 90, en fazla 150 dakika arasında değişmektedir. Bu aşamadan yaklaşık bir hafta sonra İnsan
Kaynaklarından gelen başka bir telefon sonucunda “çevrimiçi ve canlı” mülakat için artık vakit gelmişti...
Her ne kadar gergin geçeceğine kendimi
inandırmış olsam da hayal ettiğimin aksine
oldukça samimi bir ortamda ancak maalesef
çevrimiçi olarak gerçekleşti. Bu nokta, etkileyici
tokalaşma hakkında okuduğum onlarca yazının
çöpe gittiği noktaydı.
Ancak buna rağmen diksiyonunuzla
ve vereceğiniz pratik cevaplarla
mülakatın işleyişini değiştirmek sizin
elinizde!
Çevrimiçi olmasının en büyük dezavantajı,
aslında en büyük silahınız olan beden dilinizi
karşı tarafa istediğiniz gibi aktaramamanızdır.
Beden dili her şeydir… Beden diliyle ilgili
araştırmalar yapın, kitaplar okuyun.
Eski FBI ajanı Joe Navarro ve Marvin Karlins’in
kaleme aldığı insanların bedenini okuma rehberi
olan “Beden Dili (What Every BODY is Saying)”
isimli kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Bu
sadece mülakat sırasında değil hayatınızın tüm
alanında iletişiminize artı değer katacak önemli
bir detaydır.
Çevrimiçi mülakatım ilk olarak ısınma sorularıyla başladı.
“Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” sorusu ile
İnsan Kaynakları yetkilisi, kariyeriniz için en önemli
olayları, etkileyici başarılarınızı ve işiniz için gerekli olan
yetkinliklerinizi duymak istiyor. Size düşen, ise en başta
CV’nizi tekrarlamamınız gerektiğidir. Bu sorunun yanıtı,
geçmişten günümüze doğru kronolojik bir şekilde olmalı
ancak doğduğunuz tarihten başlamamalıdır.
Ben de fakülteye ilk adım attığım andan itibaren yer
aldığım kulüpler, aktiviteler, başarılar ve projelerden
bahsettiğim yaklaşık 3 dakika süren bir konuşma
gerçekleştirdim. Sonraki aşamada ise, namını çok
duyduğum “Sondaj Soruları” ile karşılaştım.
Görüşme sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli
nokta sorulan sorulara alınan cevaplar karşısından adayın
somut ve gerçekçi örnekler vermesinin sağlanması için
sondaj sorularla detay bilgiye inilir.
Bana yöneltilen soru ise, bahsettiğim etkenlerin içinde
“Karşılaştığınız zor bir durumu ve onu nasıl
çözdüğünüzden bahseder misiniz?” olmuştu. Bu sorulara
verilecek en güzel yanıt özgeçmişinizde belirttiğiniz
projeler ve organizasyonlardan olabildiğince spesifik
örneklerdir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
İyi bir adayda olmazsa olmaz altın kurallar… Size,
başvurduğunuz şirket ve departmanı araştırmadan
gitmemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Bana mülakatta
yöneltilen en önemli sorulardan biri de; “Şirketimiz ve
başvurduğunuz departmanla ile ilgili ne biliyorsunuz?”
sorusuydu. Burada öğrenmek istenilen eczacı adayının o
pozisyonun ve şirketin gerekliliklerinin bilincinde olup
olmadığıdır. Minik bir iş tanımı yapmanız sonrasında da
pozisyonun gereklilikleri ve kendi kişisel özelliklerinizle bu
gereklilikleri örtüştürmenizin tatmin edici olacağını
söyleyebilirim. Ayrıca diğer departmanlar hakkında da
bilgi sahibi olmanızı öneriyorum.
Kabul mailini almak uzun bir sabır gerektirmekte, bu noktada işe istekli görünmeniz için mutlaka mülakat
sırasında ve sonrasında geri bildirim olarak soru sormayı ihmal etmeyin. Sorduğunuz sorularla o pozisyon
için ne kadar istekli olduğunuzu ve araştırmış olduğunuzu göstermiş olacaksınız.
En can alıcı noktadan bahsetmeden elbette ki geçemedik. Mülakatta en çok sorulan sorular
nelerdir? İşte kendinize ayna karşında ufak bir deneme yapabileceğiniz, güncelliğini koruyan 7
klasik mülakat sorusu…
En güçlü yanlarınız nelerdir?
En zayıf yönleriniz nelerdir?
En büyük başarınız nedir?
Daha önce hata yaptınız mı ve bu hatayı nasıl telafi ettiniz?
Başarılı bir takım çalışmasını örneklendiriniz.
Daha önce bir geri bildirimde bulundunuz mu, bulunduysanız
detaylandırabilir misiniz?
Çevreninizdekilere sizi sorsak nasıl betimlerler?
Mülakatta dikkat etmemiz gereken diğer hususlardan bahsetmeye geldi sıra.
Öncelikle kendinizden emin ve saygılı bir tavır takınarak anlaşılır bir ses tonu ve mimiklerle konuşmalısınız.
En az vereceğiniz cevaplar kadar takındığınız tavır da çok önemli bir faktör. Mutlaka stilinizi, tarzını ve
imzanızı karşı tarafa aktarmaya çalışın. Bir diğer hata ise, “her işi yaparım” yaklaşımı… Spesifik olmazsanız,
başvurunuz da genel başvuru niteliğine dönecektir. İstediğiniz departman hakkında detay vermeniz, ne
istediğini bilen bir aday olarak görünmenizi sağlayacaktır.
Her şey bir kenara, size kendi mülakatlarımdan yola çıkarak
"rahat olmak" ifadesinin yani kendinizi kasmadan dünyada
yalnızca size ait olan “aura”nızı karşı tarafa aktarmanızın başı
çektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu
anlattıklarım aslında bir “taktik” gibi görünebilir, karşı taraf
bunları bildiği için, hazırlanıp ezbere geldiğinizi düşünebilir
ama durum bu şekilde değildir. Temelde özgüven ve
iletişime açık olmanın bulunduğu her görüşmede aday
kendini karşı tarafa “fark ettirecektir.” Karşılaşabileceğiniz
durumlar ve sorular üzerine önceden düşünmek size
avantaj sağlayacaktır.
Unutmayın, karşınıza çeşit çeşit durumlar çıkacaktır; özgüvenli olup iletişime açık olduğunuzu
gösterin, fark yaratmak için birkaç yönteminiz olsun; gerisi kendiliğinden gelecektir...
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
AŞI
TARİHÇESİ
Dünya, aşı ile nasıl tanıştı?
Aşılamayı ilk kullanan
toplum olan Çinliler
kayıtlara göre 15. yüzyılda
variolasyon denen bir
teknikle çiçek aşısını
kullandılar.
15. yy
1796’da Edward Jenner adlı bilim insanının “Jenner
metodu”nu tanımlaması aşılamada önemli dönüm
noktalarından oldu. Yedi yaşındaki bir çocuğa inek
çiçeğinden elde ettiği materyalleri aşıladı ve çocukta
sadece küçük ölçekli kırgınlık geliştiğini gösterdi. Bu
deneyin yayınlanmasından kısa süre sonra İngiltere’de
binlerce çocuk Jenner’ın aşısıyla aşılandı.
1796
Pasteur 1885’te kuduz bir köpek tarafından ısırılan
bir çocuğa köpeklerde denediği serumu enjekte
etti ve başarıyla sonuçlandı. Pasteur’ün bu
alanındaki çalışmaları ve keşifleri de pek
çok aşının geliştirilmesinde öncü oldu,
virülan infeksiyon ajanlarının zayıflatılarak aşı
geliştirilmesi (atenüasyon) fikri kabul edildi.
1885
19. yy
19.yüzyılın sonuna doğru inaktif
aşıların üretimine başlandı. İlk inaktif
aşılar ABD’de Salmon ve Smith,
Fransa’da Pasteur Enstitüsü tarafından
geliştirildi. İnaktivasyon ilk kez
salmonella tifo, veba ve kolera basili
gibi ajanlara uygulanmıştır.
1940
1935
1931
1920
Influenza aşısı için çalışmalar, 1931’de
virüsün yumurtada üretilebileceğinin keşfi ile başladı.
İlk iInfluenza aşısı ABD’de geliştirildi.
İlk kez farklı bir influenza virüsü keşfedildi ve izole edildi.
Tüberküloz aşısı yani BCG aşısını geliştiren Albert
Calmette ve Camille Guérin isimli iki Fransız
araştırmacıdır. Bovin (sığır) tipi tüberküloz
basillerini (Mycobacterium bovis), 13 senelik bir süre
içerisinde, safralı ve gliserinli patates üzerinde 230
defa kültürden kültüre aktardılar. Sonra bu
basillerin insanlarda tüberküloz hastalığı yapmadığı
fakat insanların tüberküloz basiline karşı bağışıklık
kazandığını gösterdiler. Bu şekilde virülansı
azaltılmış ve hastalık yapmayan canlı basile, BCG
(Bacillus Calmette Guerin) ismi verildi.
1942
İlk inaktif bivalan aşı insanlarda denenmeye başlandı. Ancak influenza virüsü,
antijenik yapısını değiştirdiğinden 1947 epidemisinde aşı etkisiz kaldı.
1978
1974
Su çiçeği aşısı Japonya’da geliştirildi. Michiaki Takahashi, su çiçeği geçirmekte olan bir
çocuktan izole ettiği “varisella zoster” virüsünü doku kültürlerinde pasajlayarak halen
kullanılmakta olan atenue su çiçeği aşısını geliştirdi. Normal çocuklar için olduğu kadar
immünkompromize çocuklar için de üretilen ilk canlı virüs aşısıdır.
Influenza A/H1N1 izole edildi ve bu
yeni virüsü de içeren trivalan
aşı ilk kez üretilmeye başlandı.
İnfluenza epidemilerinin her
yıl farklı bir virüsle olması,
aşı kompozisyonunun her yıl
yeni virüslere göre modifiye
edilmesini gerektirmektedir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
MERAKLISINA
Aşı tarihçesinden bahsederken Dr. Jonas Salk’tan da
bahsetmek gerekir. Dr. Salk, tıp fakültesini bitirdikten
sonra virüs araştırma programına girdi. Pittsburgh
Üniversitesi’nde Çocuk Felci (Polio) üzerine çalışmaya
başladı. Araştırmaları sırasında ilk kez maymun
böbreğinde çocuk felci virüslerini üretmeyi başardı.
1952’de Amerika tarihinde görülen en korkutucu çocuk
felci salgını yaşanıyordu. O yıllarda yaklaşık 50 bin çocuk
felci vakası görüldü. Salk, salgından iki yıl geçtikten sonra
formaldehitle öldürülmüş virüsten aşıyı elde etti. Bu aşıya
“inaktif polio aşısı” ismi verildi. Salk, bu aşıyı ilk olarak
karısı ve üç çocuğuna yaptı ve aşının çocuk felcine karşı
etkili olduğunu ispat etti. Bu olayda ilginç bir nokta da Dr.
Salk’ın bu aşıya patent çıkarmamasıdır. Çıkarmış olsaydı
yedi milyar dolar kazanabilirdi. Bunun yerine ücretsiz aşıyı
yaygınlaştırıp insanları kurtarmayı seçti. Bu seçimiyle Dr.
Salk, ülke çapında kahraman ilan edildi.
Türkiye’de Aşı Tarihçesi
1721 tarihinde, İngiltere Büyükelçisi’nin eşi olan Lady Mary
Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta İstanbul’da çiçek
hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” (varilasyon metodu)
yapıldığını hayretle bildirmektedir. Bu mektup aşı
yapımına ilişkin en eski belgedir.
Dünya, ikinci aşı olarak, Louis Pasteur’un 1885’te
uyguladığı kuduz aşısı ile tanıştı. 1886’da Mekteb-i Tıbbiyei
Askeriye-i Şâhâne dahiliye kliniği şefi Mirliva Alexander
Zoeros, Dr. Hüseyin Remzi ve Vet. Hüseyin Hüsnü
Beylerden meydana gelen ekip Louis Pasteur’ün yanına
eğitime gönderildi.
Padişahın verdiği bir irade ile, 1887’de, Askerî Tıp
Mektebi bahçesinde bulunan bir binada “İstanbul
Dârûl Kelb Ameliyathanesi” ismi ile ilk enstitü
kuruldu. Bu enstitüde, kuduz aşı üretilerek
kullanıma başlandı. 1892’de ilk kez aşı üretimi
yapılan Bakteriyolojihane kuruldu.
Bakteriyolojihanede, 1896’da difteri, 1897’de sığır
vebası, 1903’te kızıl serumları Veteriner Hekim
Mustafa Adil tarafından üretildi.
1911 yılında tifo, 1913 yılında kolera, dizanteri ve
veba aşıları Türkiye’de ilk kez hazırlandı ve
uygulandı.
Tifüs aşısı 1915 yılında, Dr. Tevfik Sağlam
tarafından Erzurum’da uygulandı.
Dr. Reşat Rıza, I. Dünya Savaşı sırasında
ordumuzun savaştığı cephelerde ortaya çıkan
tifüs salgınına karşı, henüz hastalık etkeni
dünyada tanımlanmamışken, hasta kanlarındaki
tifüs mikrobunu inaktive ederek aşı geliştirdi.
Aynı teknikle 1915’te Dr. Tevfik Salim ilk tifüs
aşısını üretti. Kullanılan tekniklerin ilkel olması
sebebiyle bir kişinin kanından sadece 3-4 kişi için
aşı üretilebilmiş olsa da bu aşı dünyada ilk olması
sebebiyle literatüre girdi.
1931 yılından itibaren ülkemizde ilk defa olmak
üzere tetanoz ve difteri aşıları üretilmeye
başlandı. 1937`de kuduz serumu üretilmeye
başlandı.
1940`ta Çin`deki kolera salgını için Çin`e kolera
aşısı gönderildi.
1942`de Tifüs aşısı ve akrep serumu
üretimine başlandı.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
DEMANSIN BİR TÜRÜ:
ALZHEİMER HASTALIĞI
Alzheimer, yaygın görülen bir demans türü olup
beyin hücrelerinin yok olmasına neden olan
ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Sinaptik
disfonksiyon ve nörodejenerasyonun eşlik ettiği
beyinde amiloid-β (Aβ) plaklarının ve nörofibriler
yumakların birikmesi ile karakterizedir. Düşünce,
hafıza ve davranış fonksiyonlarında azalmaya
neden olan bu hastalıkta belirtiler yaşla birlikte
yavaş yavaş ortaya çıkar. Hastalık çoğunlukla 65 yaş
ve üzerindeki bireyleri etkilese de daha genç
yaşlarda da görülebilir. Alzheimer hastası bir kişi
tanıdan sonra ortalama 4-8 yıl yaşar, ancak diğer
sağlık koşulları ve kısmen tanı yaşı gibi faktörlere
bağlı olarak bu süre 20 yıla kadar da çıkabilir.
Alzheimer hastalığının aşamaları şu şekildedir:
1. Aşama : Semptomlar Fark Edilmeden Önce
Alzheimer riski yaşla birlikte arttığından, hastalığın
belirtilerini erken bir şekilde tespit ettirebilmek,
birinci basamak sağlık bakım ziyaretlerini
sürdürmek önemlidir.
2. Aşama : Temel Unutkanlık
İsimleri veya anahtarların yerini unutmak gibi
normal unutkanlıklar yaşayabilirler. Yine de araba
kullanabilir, çalışabilir ve sosyal olabilirler.
3. Aşama: Hafıza Kaybından Daha Fazlası
Bu aşamadaki zorluklar; hangi gün ve nerede
oldukları konusunda kafa karışıklığı, kaybolma
riskinde artış, huzursuzluk ve uyku düzensizlikleri,
karamsarlık ve içe kapanık ruh halidir.
6. Aşama : Şiddetli Belirtiler
Yeni şeyler öğrenmek ve giyinmek gibi temel
görevler zor hale gelebilir. Hasta daha belirgin
semptomlar yaşamaya başlayacak ve başkalarına
daha fazla bağımlı hale gelecektir. Halüsinasyonlar,
sanrılar ve paranoya gibi duygusal değişiklikler de
oldukça yaygındır.
7. Aşama: Fiziksel Kontrol Eksikliği
Bu noktada Alzheimer hastası kişinin ihtiyaçları
önemli ölçüde artacaktır. Yürüme, oturma ve
sonunda yutma konusunda yardım için 24 saat
bakıma ihtiyaçları olabilir.
Alzheimer Tedavisi var mı ?
Alzheimer'ın maalesef henüz bir tedavisi yok. Ancak,
semptomların ilerlemesini geciktirecek FDA onaylı
ilaçlar mevcut. Bu ilaçlar şunlardır: Donepezil,
Rivastigmin, Galantamin, Memantin, Aducanumab
(yeni onaylandı). Alzheimer teşhisi; bilişsel testler,
CT, MRI ve PET taramaları ile konur. Nöroloji
uzmanları tarafından öncelikli olarak hastanın
detaylı şekilde tıbbi öyküsü alınır. Daha sonra
hastalarda nörolojik işlevler, denge, duyu, davranış,
hafıza ve refleksleri ölçen çeşitli taramalar yapılır.
Alzheimer hastalığı, bazı genetik hastalıklarla
benzer belirtiler gösterebildiğinden gen
taramalarının da uygulanması gerekebilir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Yeni İlaç Tedavisi: Aducanumab
Tedaviye Yönelik Çalışmalar
Alzheimer hastalığının fizyopatolojisi incelendiğinde
amiloid plaklarının birikmesinin hastalığın
patolojisinde önemli bir yerde olduğu görülür. Bu
sebeple ‘Amiloid kaskadı hipotezi’ son yirmi yılda
yürütülen araştırmaların çoğunu yönlendirmiştir.
β-amiloid (Aβ) 'i hedefleyen üç ana terapötik
müdahale stratejisi vardır: β-amiloid üretimini
azaltmak, klirensini kolaylaştırmak ve
agregasyonunu önlemek.
β-amiloid-spesifik antikorlar, Aβ düzeylerini
azaltmak için bir başka önemli potansiyel terapötik
yöntemdir. Etki mekanizmalarına ilişkin iki temel
hipotezden ilki ‘periferik yutak’ hipotezidir. Periferik
Aβ’nın antikor tarafından yakalanmasının, Aβ’nın
periferden beyne yeniden girişini engellemesidir.
İkincisi, biriken plaklara β-amiloid-spesifik
antikorların bağlanması, fagositoz yapan ve plakları
beyinden temizleyen mikrogliaları aktive etmesidir.
Genel olarak, yürütülen çalışmaların çoğu, mevcut
plakların temizlenmesinden ziyade Aβ birikiminin
önlenmesi ile sonuçlanmıştır ancak biriken Aβ
üzerindeki epitopları tanıyan ve bunlara bağlanan
antikorların mevcut plakları temizlediğine dair iyi
kanıtlar vardır. Dolayısıyla bu veriler, bu koşullarda
aşılama temelli yaklaşımları, inhibitör temelli
yaklaşımlardan ayıran aktif bir plak temizleme
sürecine işaret eder.
β-amiloid türlerinin bağlanması ve ayrışmasının
incelendiği ex vivo tahlilde Aβ monomerlerinin
bağlanmasının bir 'yerleştirme ve kilitleme'
mekanizmasını izlediği gözlemlenmiştir. Yapılan
çalışmalar, plakların stabil olduğu ve Aβ
peptitlerinin geri dönüşsüz kenetlenmesi için
yüzeyler sağladığı ve interstisyel sıvıdaki (ISF) Aβ
konsantrasyonu azaltıldığında bile plakların
ayrılmadığını desteklemektedir.
Aducanumab, amiloid-β 'yi hedef almak ve ortadan
kaldırmak için tasarlanmış monoklonal bir
antikordur. FDA tarafından 2021'de hızlandırılmış
onay alan, 17 yıl sonra Alzheimer tedavisi için
onaylanan ilk yeni ilaçtır. Hızlı takip onayı, ilacın
beyindeki amiloid proteinini düşürme kabiliyetine
dayanarak onaylaması tartışmalara yol açtı.
Tartışmaya neden olan nokta, plakların hastalığa
neden olduğuna veya hastalık sürecinin bir yan
ürünü olup olmadığına dair doğrudan bir kanıt
olmamasıdır. Beyindeki amiloid miktarını
düşürmenin hastalığın ilerlemesini yavaşlatıp
yavaşlatmayacağı da henüz tam olarak bilinmiyor.
Prodromal veya hafif AH'li hastalarda, bir yıllık veya
aylık iv aducanumab infüzyonlarının, doza ve
zamana bağlı bir şekilde beyin Aβ'sını azalttığı
görülmüştür. Buna, ‘Klinik Demans
Derecelendirmesi’ ile ölçülen klinik düşüşün
yavaşlaması da eşlik etmiştir.Klinik düşüşün
yavaşlaması, devam eden faz 3 klinik çalışmalarda
doğrulanırsa, amiloid hipotezi için sağlam bir destek
sağlayacaktır.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
ECZ.NEJAT VARDAR İLE RÖPORTAJ
1. Eczacılık mesleğini tercih etme sebebiniz nedir? Öğrencilik
zamanınızda örnek aldığınız bir meslek büyüğünüz var mıydı?
İlk sorunun cevabı biraz şaşırtıcı olabilir, tesadüfi bir seçim oldu benim için. O dönemler alan tercihi
yoktu, 5 adet fakülte tercih etme imkanınız vardı, bunlardan sıralı olmamak kaydıyla puanınız
hangisini tutuyorsa o alanda öğrenim görüyordunuz. Ben aslında tıp düşünüyordum. Çapa Tıp
Fakültesini düşünüyordum, İstanbul dışında da tercih yapmamıştım zaten. Çapa Tıp, Cerrahpaşa
Tıp, Eczacılık, Diş Hekimliği bir de Hukuk tercihim vardı. Çapa Tıp Fakültesine girmek üzere
gittiğimde tesadüf olarak eczacılık fakültesine girmiş oldum. Ortam çok hoşuma gitti. O zamanlar
en yüksek puana sahip fakülte Kimya Fakültesiydi, ikinci en yüksek puanla öğrenci kabul eden
Eczacılık Fakültesiydi, üçüncü yüksek puanla kabul eden ÇAPA Tıp, dördüncü Diş Hekimliği,
Cerrahpaşa yedinci veya sekizinci sıradaydı. Yani Eczacılık o zamanlarda Tıp fakültesinden çok daha
yüksek puanlarda kabul alan bir fakülteydi. Ortam hoşuma gitmişti, her yerde ilan tahtası vardı
şurda mesul müdürlük 10 bin tl burda 8 bin tl gibi yazılar vardı. O dönemde bu paralar çok yüksek
değerdeydi. Mesul müdür bu kadar kazanç sağlayacaksa eczane sahibi 30-40 bin bandında
kazanıyordur dedim kendi kendime. Tıp ve Eczacılık arasında düşünüyordum. Ardından İstanbul
Eczacılık fakültesi olunca çok mutlu oldum severek yaptım. Çok iyi bir ortamda yetiştim güzel bir
okulumuz vardı. İyi arkadaşlar edindim. Soyal çalışmalar alanında da birçok başarıya imza attık. Çok
tesadüfi bir adım attım ama o tesadüfün benim için ne kadar doğru olduğunun farkına vardım.
Diğer soruya geçersek açıkçası bir idolüm yoktu, çünkü idole genellikle özenilir ve o yola gidilir.
Çalışma yaşamı içinde çok sevdiğim, çok saydığım, idol denilecek boyutta insanlar tanıdım. Yani bu
meslek çok güzel insanlar da yetiştirdi. Çok sevdiğim saygı duyduğum insan var ama idol yok.
2. Şuan Yeni Zafer Eczanesi adlı eczanenizde mesleğinizi icraa
etmeye devam ediyorsunuz, buradaki çalışmalarınız dışında sosyal
uğraşlarınızdan bize bahsedebilir misiniz?
Sosyal uğraşlarım o kadar çok ki bu konuda bir roman çıkabilir diye tahmin ediyorum.
Eczacılık için eczacı odası başkanlığı yöneticiliği, kooperatif başkanlığı yöneticiliği, Türk
Eczacıları Vakfı kuruculuğu gibi sadece eczacılık için olan sosyal faaliyetler de var. Bir de
yazmış olduğum kitabımdaki gibi en az BEK kadar önemsediğim Çağdaş Eğitim
Kooperatifimiz var. Bu da çok önemli bir kuruluş ve Türkiye’de eğitim sektöründeki tek
kooperatiftir, çok da başarılı gidiyor. Hem kuruculuğunu hem yöneticiliğini hem de
başkanlığını yapmak yani her düzeyinde görev almak çok keyifliydi. İki katkıda bulunduğum
eser varsa bunlardan biri Çağdaş Eğitim Kooperatifi diğeri ise Bursa Ecza Kooperatifidir. Onlar
dışında aktif olamasam da Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Eğitimi Destekleme Derneği,
Bursaspor Kulübü üyesiyim. Siyaset de yaptım. Bir dönem Cumhuriyet Halk Partisinin İl
Yöneticiliğini, iki yıl kadar da İl Sekreterliğini yaptım. Tüzük ve program eğitimi
öğretmenliğini yaptım bu konuda meraklıyımdır biraz. Eskiden SHP partisi vardı. Orada
Osmangazi Belediye Başkanlığı adayı oldum ama arkadaşlar beni seçmedi o dönem. Tabii
EGAŞ’ın da kurucusu, ortağıyım.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
3. Covid-19 pandemisi sürecinde eczane içerisinde
aldığınız önlemler nelerdir? Karşılaştığınız
zorluklardan bahsedebilir misiniz?
Diğer eczaneler gibi bölümümüzü ayırdık, maskeye, mesafeye
dikkat ettik, insanları uyardık. Tabii ilk zorluk insanları bu sürece
alıştırmaktı, özellikle semt eczanelerinde bu çok zor. Mesela
eşimin eczanesi tam cadde üzerinde, benim eczanem ise tipik bir
semt eczanesi. İkisi farklı ülkedeymiş gibi farklılar. Özellikle semt
eczanesinde insanları bu duruma alıştırmak çok zor. Eczacılar
olarak sohbet etmeyi, derdi paylaşmayı seviyoruz ama onlara
“Mesafeyi koru, maskeni tak” dediğimizde antipatik
algılanabiliyoruz. Bir süre sonra alışılıyor, nitekim alışılmıştı. Maske
dağıtımı ile alakalı politikalar bizi çok zor duruma düşürmüştü. En
büyük sıkıntılardan biri, maske kara borsacılığıyla biz suçlanmış
olduk yani hiç günahımız olmayan bir konuda sanki biz o fiyatları
belirliyormuş gibi bir duruma düştük ne yazık ki.
4. Eczacılık mesleğini nerede görüyorsunuz?
Geliştirilmesi gereken noktalar sizce nelerdir? Toplumun
gözünde eczacılık mesleği sizce hangi konumda?
Sanıyorum halkın gözündeki en güvenilir mesleklerden biriyiz çünkü halkla birebir ilişki içindeyiz. Daha
önceki eczanelerimde gelenlerle hep iyi iletişime sahiptik, bazen yaptığınız işten çok iletişiminizi
severler, biz eczacılar zaten çoğu zaman dert ortağıdır. O semtte ne olur biter o bilir. Biri vefat eder
cenazesine katılır, birinin doğum günü vardır onu tebrik eder gibi. Yani bir dostluk ilişkisi vardır. O
güvenin sağlandığını düşünüyorum. Tabii ki eczacılık olması gerektiği yerde asla değil çünkü belirli bir
kesimin gözünde raftan ilacı uzatan, üstüne de iki tane yazı yazan biri olarak nitelendiriliyoruz ve
maalesef ki öğrendiğimiz bilgilerin tamamını kullanabilecek bir ortamda değiliz. Bizim dönemimizde,
yani günümüzden 50 sene önce, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencileri olarak
okulumuzdaki hocalarımıza branşlara ayırmalarını teklif ettik. Örneğin; firma düşünenler, eczane
eczacılığı düşünenler 4 seneden sonraki 1 yıl buna yönelik eğitim verilsin dedik. Bu talebimiz onaylandı
ancak öğrenciler bu sefer bu eğitimlere katılmadı çünkü o dönem herkes bireysel eczane açma
derdindeydi ve sistem ne yazık ki yürümedi. Aslında böyle bir şey yapılması lazım bilgi ve birkimimizi
halka sağlayarak bir saygınlık kazanmamız lazım. Ama dediğim gibi ne yazık ki bunun için uygun bir
ortam yok. Eskiden de çok yoktu ama şimdiye göre daha fazla imkan vardı. Eskiden bir ilacı
anlatacağımız süre daha fazlaydı, dertleri paylaşacak vaktimiz vardı, şimdi insanlar bilgisayarın başında
SUT’a uygun mu değil mi, bunu öder mi ödemez mi, provizyon var mı yok mu telaşına düşürüldü.
Eczacıyı yapması gereken görevinden koparıp bilgisayar başında işlem yapan sıradan vatandaş
durumuna düşürüyor sistem. Farmasötik Bakım denir bu yapıdaki gerekli sisteme. Bunun yapılabilmesi
için yasaların, yönetmeliklerin değişmesi lazım. Enjeksiyon yapmamız, tansiyon ölçmemiz yasak.
Tansiyona bakmanızın yasak olduğu bir ortamda farmasötik bakım yapmanız mümkün değil. Sistem
yanlış bunu değiştirmek için şu anki ne devlet kadroları ne de bizim mesleki kadrolarımız yeterli değil,
yakında da bu görülmüyor. Bunlar sağlanmazsa eczacı mevcut bilgi birikimini aktarabileceği bir ortamı
sağlaması mümkün değil. Vizyonu olan bir eczacılar birliği ve vizyonu olan bir iktidar gerekir.
5. Bursa Eczacı Odası 7. ve 8.dönemleri Yönetim Kurulu Üyesiydiniz sonrasında 8. dönemin diğer yarısında, 10. dönemde,
11.dönemde 15. ve 16.dönemde de Oda Başkanlığı görevini icraa ettiniz, Oda başkanlığına geçiş sürecinizi, bu esnada
yapmış olduğunuz çalışmaları ve karşılaşmış olduğunuz zorlukları bizlere aktarabilir misiniz? Ayrıca BEK'in 1. ve 5. dönem
Yönetim Kurulu başkanlığı, 3.dönem Yönetim Kurulu üyeliği, 4. dönemde ise Denetleme Kurulu üyeliği görevlerine
sahiptiniz. Burada kazanmış olduğunuz tecrübeleri, sektörün zorluklarını bizlere anlatabilir misiniz?
İlk başladığımızda kuralsız sayabileceğim bir eczacı odası vardı. Kuralları vardı ama uyulmuyordu. Eczane açılış kapanış saatlerine
dikkat edilmiyordu. Bayramlarda isteyen açıyor, isteyen kapıyordu. Muvazaa ile bir mücadele yoktu. İşte alkol karnesi dağıtan, ayak
işleri yapan bir odaydı. Bizler de 68 kuşağıyız ya, dünyayı değiştirebileceğimizi sanıyoruz. Sonra anladık ki kolay bir şey değilmiş bu
dünyayı değiştirebilmek. Önce çalışma saatlerini incelemeye aldık. Belirlediğimiz saatlere uymayan eczanelerin önüne 4-5 kişilik bir
ekibimiz vardı gider otururduk önlerine hasta gelince de nöbetçi eczaneye yönlendirirdik. Tabii eczacı kızardı biz de oda başkanı
olduğumuzu kurallara uyması gerektiğini söylerdik. Kaç kere karakolluk olmuştuk ama sonunda bu disiplini sağlayabilmiştik. Her
akşam gezerdik bir kağıdımız vardı. Eczanenin kapısının altından eğer istenilen saatte kapattıysa ‘‘Etik kurallara uyduğunuz için
teşekkür ederiz’’ yazısı atardık. Uymadıysa da kavga ederdik. Bayramlarda çok uğraştık tabii, yaklaşık 3-4 sene bayram tatili yapmayıp
sürekli eczaneleri denetledik. Bunlar büyük sıkıntılardı ilk zamanlar için. Bence önemli çalışmalarımızdan biri de TEB’in çağdaş bir
yapıya dönüşmesiyle ilgiliydi. Yani çağdaş eczacıların yönetime gelmesi için de Bursa Eczacı Odası’nın çok önemli bir payı vardır.
Kooperatif tabii hepimizin eseridir. Parasız bir iş yapıyorsunuz ve krediyle bir iş yapıyorsunuz yani ödeyemezseniz fatura size kesilecek.
Dile kolay hallettik demek. İddialı söylüyorum hem iskonto oranlarında hem muvazaa da hem kurallara uymada örnek bölgelerden
biriyizdir. Yani biz Bursa’da %3 iskontoyu tüm eczanelere uygulayabilirken atıyorum Gümüşhane’nin bir ilçesinden bir arkadaşımız
geldi, biz 3 eczaneyiz üçümüz de farklı oranlarda uygulayıp kavga ediyoruz dedi. Siz dedi bu işi nasıl başarıyorsunuz dedi. Bugünlere
de iyi bir miras bıraktık diye düşünüyorum. Türkiye çapında en az sorun yaşan bölgelerden biriyiz. Sonuç olarak iyi bir fikirle ve
insanlarla yola çıktığınızda başarıya ulaşabiliyorsunuz. Yani iyi proje, iyi zaman, iyi insanlar kavramlarını bir araya getirdiğinizde
başarıya ulaşabiliyorsunuz. Kooperatifte bizim 30 sayısını aşmış kooperatif vardı. Birçoğu destekler aldı ama biz hiçbir zaman destek
almadık bunun daha kıymetli olduğunu düşünüyorum.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
6. Bursa Ecza Koop’un bünyesindekiler için bir nevi aile ortamı olduğunu öğrendik. Bu bağın sağlanmasında sizlerin
çalışma azmi, tutkusu ve belki de sayamayacağım birçok özelliğinizin yatmakta olduğunu düşünüyorum. Sizce
gelecek nesillerin aynı bağları sağlayabilmeleri için, sizin deyiminizle homo cooperativus’ları ortaya çıkartabilmek için
genç eczacı adaylarının neler yapması gerekmektedir?
Sizlerin de önce iyi bir insan sonra iyi bir eczacı olması gerekir. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ülke ve
meslek sorunlarına duyarlı olmanız gerekir, birlikteliği önemsemeniz, mesleki örgütleşmeyi benimsemeniz, çok
çalışmanız gerektiğini düşünüyorum. Birkaç tane yol gösterici olduğunu düşündüğüm özdeyiş söylemek isityorum.
‘‘Sorunların karşısında ben değilse kim, şimdi değilse ne zaman?’’ demeniz gerekir, böylelikle sorunların çözümlerini
üstlenmeniz gerektiğini düşünüyorum. ‘‘Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz’’ diyerek ortak çalışmaya, ortak üretime
önem vermeniz gerekir. ‘‘Umut kalacağına emek kalsın’’ diyip emeklerinizi esirgememelisiniz diye düşünüyorum ve
‘‘Susma sustukça sıra sana gelecek’’diye çok sıradan bir özdeyiş var çok söylenir bunun çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Tabii bunların dışında okuyun, gezin. ‘‘Umut, mutluluktan alınan bir borçmuş’’ zaman zaman borç almayı
ihmal etmeyin. Ama tüm bunları yaparken de bizim yaptığımız hatayı yapmayın kendinize de mutlaka zaman ayırın,
çünkü geçen yıllarınız bir daha geri gelmiyor. Harcadığımız yılları bazen fazla harcadığımızı, kendi hayatımızdan çok çalıp
buraya verdiğimizi düşünüyorum. Bunu da yapmayın yani kendinize de mutlaka zaman ayırın. Benim odamda ‘‘Carpe
diem’’ diye bir yazı vardır. Anı yaşa çünkü o an gittikten sonra bir daha geri gelmiyor. Son bir özdeyiş de ‘‘Yaşamı çok
ciddiye alırsanız, içinden hiç çıkamazsınız’’ çok da fazla ciddiye alıp kendinizi üzmeyin, moraliniz olumsuz etkilenmesin.
7. Kitabınıza ‘‘Gökten Bir Buçuk Elma Daha Düştü’’ ismini vermenizde
özel bir anlam var mıdır, varsa bizimle paylaşabilir misiniz?
Bu soruyu bana çok soran oldu aslında, masallarda doğa
üstü şeyler anlatılır, hikayelerde doğanın içindeki
yaşananlar anlatılır. Yani bunun biraz hikayeyle masal
arasında olduğunu düşündüm. Biraz yeni nesillerin zor
anlayabileceği belki masalsı özellikler taşıyan bir şey. Yani
bir şekilde yarı masal, çağdaş bir eczacılık masalı gibi
değerlendirdim ve bu yüzden bu ismi koydum.
8. Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle Bursa gibi eczacılık fakültesi olmayan bir kentte 80 sayısını geçen öğrenciyi bir araya
getirmenizin çok inanılmaz bir başarı olduğunu düşünüyorum. Sizleri hakikaten kutluyorum, eczacılık
fakültesi olsa daha normal karşılardım ama olmayan bir yerde bunu yapmanızı gönülden kutluyorum.
Geçtiğimiz günlerde Bursa Eczacılık Tarihi ile ilgili paylaşımınızı okudum tesadüf eseri, genelde çok şey
paylaşmam ama o gönderiyi görür görmez paylaştım. Gençlerin böyle bir şey yapmasını çok
olağanüstü buldum. Tarihe ilginin çok az olduğu bir toplumda bizim öğrencilerimizin böyle bir içerik
üretmesi çok olağanüstü geldi. Bunu iltifat olsun diye söylemiyorum. E-dergi çalışması yapmanız,
insanları bir araya toplamanız ya da bana düşüncelerimi sormanız, çok sesliliğe önem verdiğiniz
anlama gelir. Şöyle söylerler çok kez de duymuşsunuzdur: “Çağdaş insan, başkalarının
deneyimlerinden faydalanmayı başarabilen insandır.” Sobanın sıcak olduğunu öğrenmek için illa elinizi
değdirmeniz gerekmez. Yani benimle iletişime geçmeniz bile bu çağdaşlığın gereklerinden birini
yerine getirdiğinizi düşünüyorum. Mutlaka kendinize de bir pay çıkarıp projelerinize de azıcık da olsa
bir yol göstereceğine inanıyorum. Sizleri tekrar kutluyorum, başarılarınızın devamını diliyorum.
Geleceğimizi size emanet ettiğimizi söylüyorum.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Hayvan Hastanesinde
Eczacı Olmak
Merhaba, ben Aysın Usta. Güzide mesleğimizin farklı alanlarındaki uygulamalarının bir
örneğini icra ediyor olmaktan ve bunu sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.
Öncelikle kendimden bahsedeyim. 1999 yılında henüz öğrenciyken Sanofi-Doğu İlaç’ta endüstri
stajımı yaparken ilaç firmasında çalışmanın nasıl bir şey olduğunu biraz deneyimleme fırsatı
bulundum. 2000 yılında İstabul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. 2001 yılında
eczanemi açtım. 7.5 sene eczane eczacılığı yaptıktan sonra bana uygun olmadığına kanaat
getirdim ve hastane eczacısı olmak için eczanemi kapattım. 2008 yılında Bursa Uludağ
Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi içinde bulunan Merkezi İlaç Hazırlama
Ünitesi’nde önce Sorumlu Eczacı ardından Başeczacı olarak görev yaptım. Bu sırada Uludağ
Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda yüksek lisansımı tamamladım. 2016
yılından itibaren ise Uludağ Üniversitesi’nin Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi’nde çalışıyor
ve aynı zamanda Veteriner Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı’nda doktora yapıyorum.
Hayvan Hastanesi’nde neler yaptığıma gelince :
Görevlerimiz arasında Kamu İhale Kanunu’nun gerekliliklerini yerine getirerek doğrudan temin
veya açık ihale usulü ile aşı, ilaç ve tıbbi malzeme temini sayılabilir. Stokların takibini ve miad
kontrolünü yapmak, ihalede teklif verilen kalemlerden sipariş hazırlanması, ihaleden
alınamayan kalemlerin ise doğrudan temin listesinin hazırlanıp onaylarının alınması ve alıma
çıkılması işlemleri de yine yaptığımız işler arasında.
Günlük rutinimizde gelen reçeteleri karşılamak var demek kolay olurdu fakat görüldüğü kadar
kolay değil çünkü reçetede beşeri ilaçlar, veteriner ilaçlar, serumlar, tıbbi malzemeler oluyor.
Aynı zamanda reçeteler kendi aralarında: normal tedavi reçetesi, aşı reçetesi, kontrole tabi ilaç
reçetesi, ameliyat reçetesi, kemoterapi reçetesi ve birim doz ilaç reçetesi olarak ayrılıyor.
Özellikle kontrole tabi olan ilaçlar denetimde özellikle bakılan grup olduğu için sayımı ve
kontrolü dikkatli şekilde yapılması gerekiyor. İlaç depolarında gelen ürünlerin adet, fiyat ve miad
kontrolü yapılması, hastanemizde kullandığımız HBYS (Hastane Bilgi Yönetim Sistemi)
üzerinden fatura girilmesi, ürünlerin e-reçete sisteminden elektronik olarak kabulü, depomuzda
yer ayarlanıp yerleştirilmesi, depodan eczane raflarının beslenmesi de yine bizim görevlerimiz
arasında. Ayrıca her ay başında, önceki aya ait eczane çıkış raporlarının alınarak Döner Sermaye
İşletme Müdürlüğü’ne iletilmesi de Sayıştay’ın bizden beklediği bürokratik işlemler arasında. Yıl
içinde ara sayımlar ve yıl sonu sayımı miad kontrolleri ile yapılmakta ve sisteme girilip onay
alınarak Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü’ne gönderilmekte. Yıl sonunda ise bir sonraki
senenin ihale listesi hazırlanmakta.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Gece ve haftasonu nöbetlerinde kullanılan ilaç-malzeme takibi, acil dolabının beslenmesi, nöbet
raporlarının çıkarılması da her gün yapmamız gereken işlemlerden birkaçı. Hastanemizde
mevcut olan İlaç Yönetim ve Dağıtım Sistemi sayesinde (gerekli yazılımı içeren, kilitli ve sadece
parmak iziyle açılabilen bir dolap) kaçaklar önlendi, tüketim kontrol edilebilir ve her an
raporlanabilir hale geldi. Bu sayede ilaç ve hasta güvenliği de sağlanıyor.
Hastanemize ilk kez gelen hastalarımızın kayıt işlemleri yapıldıktan sonra hayvan
sahiplerine verilen ilk muayene setinin hazırlanması da bizim görevlerimiz arasında. Kedi,
köpek, çiftlik hayvanları için farklı hazırlanan bu setler hekimin muayenesini kolaylaştırıyor.
Biraz da eczanemizin içinde kurduğumuz iki birimden bahsedeyim :
Bu birimlerden ilki “Kemoterapötik İlaç Hazırlama” birimi. Bilindiği üzere, kanser kemoterapisinde
kullanılan ilaçlar sitotoksik özellikte. Çoğu kanser hücresine olduğu kadar normal hücrelere de toksik
etkili… Böyle olunca bu ilaçları hazırlayan, taşıyan, uygulayan eczacı-personel-hekime ciddi zararları
söz konusu. Deri, mukoza teması veya inhalasyon yolu ile maruziyetin engellenmesi için ciddi
önlemler alınmalı. Tıp Fakültesi’nde Merkezi İlaç Hazırlama Ünitesi Sorumlu Eczacılığı yaptığım
dönemdeki tecrübelerimi, yönetimimizin desteği ile bizim hastanemizde uygulama şansına eriştim.
Bu konuda farkındalığın artması için eğitimler verdik; hazırlama, taşıma, uygulama adımlarında ciddi
önlemler aldık. Üzerinde “Sitotoksik” uyarı etiketi olan ve yalnız bu ilaçların taşınmasında kullanılan
özel kutulardan tutun, kişisel koruyucu ekipman temini ve ayrı uygulama odasının ayarlanmasına
kadar her şey hayata geçirildi. Eczanemize negatif basınçlı biyolojik güvenlik kabini alındı ve bu
ilaçların kliniklerde veya başka herhangi bir yerde değil; sadece burada, bizim tarafımızdan
hazırlanması sağlandı. Kanserle boğuşan patili veya kanatlı dostlarımızın kemoterapileri ve cerrahi
operasyonları da hastanemizde güven içinde yapılmakta.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Eczanemizin içinde kurduğumuz diğer birim ise “Birim Doz İlaç Hazırlama”birimi. Bu
birim ile ihtiyaç duyulan ilacın, hayvan başına gerekli miktarının uygulamaya hazır
şekilde verilebilmesi sağlanmakta. Burada amaçlarımız genel olarak:
İlacın fiyatı yüksek olduğundan kullanamayan hekimin, ilaç değiştirme ve istediği
sonucu alamama riskini ortadan kaldırmak, hayvan sahibinin 3 cc kullanacağı ilaç için,
100 cc’lik bir flakonu alma zorunluluğunu ortadan kaldırmak ve tüm bunların
sonucunda doğru hastaya, doğru ilacın, doğru miktarda, doğru zamanda kullanılmasını
sağlamak, tabii ki kurumumuzun daha fazla maddi kazanç elde etmesini sağlamak ve
kamu yararı gözetmek olarak sıralayabiliriz.
Böylece hem hekim hem kurum hem hayvan sahibi hem de tedavi gören dostumuz
için kazan-kazan stratejisi işliyor diyebiliriz. (Bizde bu durum kazan-kazan-kazankazan).
“Hayvan Hastanesinde Eczacı Olmak” özetle böyle bir şey… Nerede, nasıl olursa olsun,
görev yaptığımız her yerde; hekim, hasta ve hasta yakınına ilaç danışmanlığı görevimizi
layıkıyla yapabilmek ve mesleki tatmini yaşayabilmek dileğiyle… Siz mesleğimizin
geleceği değerli meslektaşlarımın da “İyi ki Eczacıyım!” diyebildiği aydınlık günlere.
Daim olsun ışığımız...
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Akılcı İlaç
Birçok hasta, sağlığı ve kullandığı ilaçlarla ilgili olarak doğrudan eczacılara danıştığı için
eczanelerdeki eczacılık hizmetinin kalitesi akılcı ilaç kullanımı açısından önem taşımaktadır.
Geçen yüzyılda majistral ilaç hazırlamanın ağırlıkta olduğu eczacılık mesleğinin kapsamı; ilaç
sanayinin gelişmesiyle birlikte bu faaliyetlerin azalmasına bağlı olarak değişmiş, günümüz
eczacısının sorumluluğu farmasötik bakımı da kapsayacak şekilde genişlemiştir. Bunun
sonucunda eczacı ticari bir işletmenin yöneticisi konumundan sağlık uzmanı konumuna
geçmiştir. İyi eczacılık uygulamalarındaki esas amaç bireylerin ve toplumun sağlık
hizmetlerinden azami yararı sağlamasıdır. İlaçla ilgili her türlü sorunun saptanması, çözülmesi
veya önlenmesi ve ilaçların en doğru şekilde kullanılması, bu amaçla hastaların bilgilendirilmesi
eczacının temel görevidir ve tedavi sonucunu olumlu yönde etkilemektedir.
Akılcı ilaç Kullanımı
nedir?
Akılcı ilaç kullanımı hastanın
klinik gereksinimlerine
karşılık gelen doğru tedaviyi,
bireysel ihtiyacına uygun
dozda, yeterli süre için,
kendisi ve yaşadığı toplum
için en düşük maliyetle
almasıdır.
Rasyonel ilaç kullanımında temel kriterler
şunlardır:
• Doğru endikasyon
• Doğru ilaç
• Doğru hasta
• Doğru bilgilendirme
• Doğru takip
Bu kriterlerden ilk üçü özellikle reçete yazılması
aşamasında önemlidir. Doğru bilgilendirme ve
takip aşamasında da eczacıya önemli görevler
düşmektedir.
Akılcı ilaç kullanımı ilkeleri açısından eczacı kimdir?
Eczacı genel anlamda ilacı hastaya sağlayan kişi olarak düşünülmekle birlikte bu tanım yetersizdir. Çünkü geniş
kapsamda düşünülürse hastaya ilaç sağlayan kişi eğitimli veya eğitimsiz, çare dağıtan herhangi bir kişi olabilir. İlacı
veren kişi eczacı, doktor, hemşire, veteriner ve diğer sağlık personeli olabileceği gibi arkadaş, komşu, akraba
olabilir. Kayıt dışı ilaç dağıtımının ayrıntısı maalesef bilinememektedir.
Akılcı ilaç kullanımı ilkeleri doğrultusunda eczacı özel bir eğitim almış, ilacı hazırlama sanatını bilen ve ilaçları
veren kişidir. Eczacı ilacın güvenilir ve uygun kullanılmasının yanı sıra ilaçların akılcı kullanımının
özendirilmesinden ve hastaya eğitim verilmesinden de sorumludur.
Hastaya uygulanan tedavinin başarısı için hangi ilkelere
uyulması gerekir?
Doğru tedavi için ise,
Tedavinin başarısı için,
1. Doğru teşhis
2. Doğru tedavi
3. Uyunç ilkelerine
uyulması gerekir.
1. Doğru hastaya, doğru ilacın
2. Etkin dozda yeterli süre
3. Doğru talimatlarla
4. Uygun ambalaj ve saklama koşullarıyla
sağlanması gerekir.
Bu aşamalardan herhangi birinde aksama olması ilacın getireceği yararı değiştirir. Bazı
tedaviler doğru kullanıldığında güvenilir ve etkindir. Aksi takdirde etkisiz hatta zararlı olabilir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Akılcı İlaç Kullanımında Eczacının
Temel Görevleri nelerdir?
Eczacının temel görevleri şunlardır:
İlaç sağlamak : İyi kalitede ilaçların eczanede
bulundurulması, gerektiğinde ilaçların stokta hazır
bulunması (Eczanede zorunlu bulundurulması
gereken, aşılar, serumlar ne yazık ki bazen
bulunamamaktadır).
İlaç dağıtımı : İlaçların eczaneye
uygun şartlarda nakledildiğinden
emin olmak gerekir. İlaçlar
eczaneye ulaştıktan sonra da
bunların uygun şekilde
saklanmasını sağlamak eczacının
sorumluluğudur.
İlaç önerme : Eczacılar ya da diğer eczane personeli sık
sık hastaya ilaç danışmanlığı yapmakta ve birçok
ülkede OTC ilaçları önerebilmekte ve satabilmektedir.
Ülkemizde OTC ilaçlar ve sadece reçeteyle satılan
ilaçlar konusunda eczacının önerisi açısından bir ayrım
maalesef uygulanmamaktadır. Hasta hekime
danışmadan her ikisini de reçetesiz alabilmektedir.
Oysa ki eczacı OTC ilaçları önerebilir, ancak
reçetelenme mecburiyeti olan ilaçları reçetesiz
satmaması gerekir.
Hekimle işbirliği : Bu reçetenin kontrolü veya bir sorunun
çözümü için eczacı hekimlerle iletişim ve işbirliği içinde
olmalıdır.
İlaç izleme/ Hasta takibi : Eczacıların kronik hastaların
(diyabet, hipertansiyon vb gibi) uzun süreli ilaç
tedavisinde hasta ve ilaç takibi yapmaları gerekir.
Hekim reçeteyi yazdıktan bir sonraki kontrole kadar
hasta eczacısıyla daha sık muhatap olur. Bu aşamada
ortaya çıkan etki, yan etki ve hastanın reçetesi
kullandığı ilaçlar konusunda eczacı sorumluluğu
almalı, olduğu kadar düzenli takip yapmalı hatta
gerektiğinde advers etki bildirimi yapmalıdır.
Hasta uyuncu: Bazı ülkelerde özellikle kanser tedavisi
gibi karmaşık tedavi rejimlerinin uygulandığı
enstitülerde hasta uyuncunun sağlanması eczacının
sorumluluğundadır. Hastanın ilaçları almadan önce son
muhatap olduğu sağlık uzmanı genellikle eczacı
olduğundan hastanın hastalığının niteliğini anlaması,
ilaçlarının ne için verildiğini, ne şekilde kullanılması
gerektiğini anlaması tedaviye uyuncunu artıran en
önemli faktördür. İlacın yazılma aşamasından hastanın
kullanım ve tedavi aşamasının sonuçlanmasına kadar
olan süreç içinde akılcı kullanımın ve hasta uyuncunun
artırılabileceği en önemli ve kolay basamak
eczanelerdir.
Hasta eğitimi: Hastalar genellikle eczacılarına inanır ve
güvenirler. Bu yüzden eczacı hastalara zaman zaman
bireysel ya da gruplar halinde hasta eğitimi yaparak
toplumu akılcı ilaç kullanımı konusunda
bilgilendirmelidir.
Toplumdaki genel ilaç kullanım alışkanlıklarının belirlenmesi: Eczaneler ve eczacılar
toplumdaki ilaç kullanım alışkanlıklarının izlenmesi için en önemli basamaktır. Bu verinin
istatistiki olarak incelenmesi ve değerlendirilmesi eczacının temel görevi olmamakla birlikte,
düzenli kayıtlar tutularak saklanması, ilgili makamlarca istenildiğinde sunulması uygun olur.
Akılcı İlaç Kullanımı sürecine etki eden potansiyel
hatalar nelerdir?
İlacın hastaya sunum süreci için eğitimli, bilinçli, sorumluluğunu bilen bireyler gerekir. Ancak
yukarıda anlatıldığı gibi ne kadar titizlikle yapılırsa yapılsın her zaman olası hatalar ortaya çıkma riski vardır:
• Reçetenin ya da teşhisin hatalı olması
• Dolaptan yanlış ilaç verilmesi
• Doz hatası
• Özellikle majistral ilaçlarda ambalaj ya da etiket hatası veya eksikliği
• Hazırlanan ilacın terkibinde hata
• Eksik/ fazla kutu sayısı
• Kutunun üzerine eksik/ yanlış bilgi yazılması veya yazılmaması
• Uyunç eksikliği
• Hastalık süreci hakkında yetersiz bilgi
• Eczacının hastayla ilaçları hakkında konuşacak zamanın olmaması
• Hastayla eczacı arasında iletişim eksikliği
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Akılcı İlaç Kullanımı için DSÖ tarafından
önerilen ilaç sağlama süreci nasıl
olmalıdır?
DSÖ tarafından önerilen ilaç sağlama süreci
basamaklardan oluşmaktadır:
1.
1.Hekimin doğru teşhisi koyarak doğru ilacı doğru doz ve süre için yazdığını farzedersek;
Eczacı doğru reçeteyi (sözlü ya da yazılı) olarak hastadan alır.
• Reçetenin yazıldığı yer
• Reçetenin geçerliliği
• Okunaklı ve geçerli talimatlar
• Hasta hakkında bilgi
• Terapötik uygunluk
• Ekonomiklik
• Çelişkili ya da açık olmayan talimatlar söz konusuysa hekimle irtibata geçme yönünden
değerlendirir.
2. - 3.
2. Eczacı reçeteyi ve talimatları doğru olarak gözden geçirir.
• İlaç isimlerini kontrol eder.
• İlacı bulunduğu yerden çıkarır.
• Doz, uygulama yolu ve kullanım süresini kontrol eder.
• İlaçların uygunluğunu kontrol eder.
3. Reçetelenen ilaçlar eczanede mevcutsa,
• İlacın saklama koşullarını
• Son kullanma tarihini
• Ürünün adını, dozunu ve farmasötik dozaj formunu tekrar kontrol eder.
4. Eczacının bu ilaçlar ve doğru
kullanımı hakkında doğru bilgiye
sahip kabul edersek,
• İlaçların adını, dozunu ve farmasötik
dozaj formunu tekrar kontrol ederek
ilaçları hazırlar.
4.
5.
5. Eczacı hastaya doğru kullanım
şeklini anlatır.
• İlaç kutusunun üzerine hastanın
adını, kullanım talimatlarını, günün
tarihini, hekim ve eczacının adını
yazar.
6. Hasta eczacıdan kullanma şeklini öğrenir ve anlar,
• Kullanım şeklini üzerine yazdıktan sonra sözlü olarak tekrar eder.
(Mümkünse tıbbi terim kullanmaktan kaçınarak, basit ve anlaşılır,
halk diliyle anlatılmalıdır).
• Eczacı hastanın doğru anladığından emin olmak için kullanım
şeklini tekrarlamasını isteyebilir.
• Eczacı uyuncun önemini tekrar vurgular.
• Uyarılar ve dikkat edilmesi gereken hususları belirtir.
• Bazı durumlara daha fazla özen gösterir (Gebelik, fonksiyonel
hastalık, görme- işitme engelliler, çocuk ve yaşlılar, birden fazla
ilaç kullananlar...)
6.
7.
7. Hasta
tedaviye
uyunç
gösterir.
8. Eczacı düzenli kayıt tutar ve hasta takibi yapar. • Bilgisayarındaki hasta kartına ayrıntılı
olarak bilgileri girerek saklar. • Müdahale ettiği bir durum varsa bunu da bilgisayarındaki hasta
dosyasına işler.
8.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
HAP BİLGİLER
Biraz Farmakoloji biraz da Farmakognozi… HAP BİLGİLER köşemiz; ilaçlar, klinik farmakoloji, bilim ve sağlıkla
ilgili daha fazla bilgi edinmeniz için siz sevgili BEOÖK okuyucuları ile buluşuyor! Hem henüz fakülteye adımını
yeni atmış eczacı adaylarımız için ufak bir başlangıç yapalım hem de fakülteye başlamış eczacı adaylarımızın
bilgilerini tazeleyelim istedik.
Keyifli okumalar dileriz.
3.ÇOCUKLARDA KALITIMSAL TEHLİKE:
FENİLKETONÜRİ
1.mRNA AŞILARI: AŞI BİLİMİNDE YENİ DÖNEM
mRNA aşıları, virüsün genetik kodunu taşıyan
RNA’yı içeren aşılardır. Aşı kişiye enjekte edildikten
sonra kişinin hücreleri, bu genetik kodu kullanarak
bağışıklık sistemini uyaran antijenleri üretir. mRNA
aşılarında geleneksel aşılardan farklı olarak
zayıflatılmış patojen yerine virüsün bir proteininin
RNA’sı verilir. Bu şekilde bağışıklık sisteminin virüs
olmadan harekete geçmesi ve virüse karşı antikor
üretmesi hedeflenmektedir.
Karaciğerde “fenilalanin” aminoasidini dönüştüren
enzimin üretilmesinden karaciğer hücrelerinde yer
alan birtakım genler sorumludur. Bu hastalarda
doğuştan kaynaklanan bir hata yüzünden
karaciğerdeki genler kusurludur. Bu nedenle bu
enzimler ya hiç üretilmez ya da hatalı şekilde
üretilir. Fenilalanin açısından oldukça zengin olan
kan, dolaşım yoluyla beyne ulaşır. Beyin hücreleri
bu aminoasitlere karşı çok hassastır. Bu nedenle
beyinde kalıcı hasara neden olurlar.
2.DOĞADAN GELEN MUCİZE: MATRICARIA
RECUCTITA L.
Matricaria recuctita L.’nin uçucu yağ miktarı
%0.3-1.5 arasında değişmektedir. Mavi renk,
uçucu yağın içinde bulunan “kamazulen”den
kaynaklanmaktadır. Kamazulen, kuvvetli bir
antienflamatuvar etkiye sahiptir ve tıbbi
papatyanın değeri özellikle taşıdığı kamazulen
miktarı ile ölçülür. Yurt dışında özellikle tıbbi
papatyadan hazırlanan mukoza üzerine etkili
ağız-boğaz spreyleri eczanelerde sıklıkla
satılmaktadır. Bunun yanında
tıbbi papatya merhemleri
de oldukça yaygındır.
4.İNSÜLİN BAĞIMLILIK YAPAR MI?
İnsülin bağımlılık yapmaz.
İnsülin tedavisi normal
şartlarda vücutta salgılanması
gereken insülin hormonunun
uygun şekilde
salgılanmaması sonucu
dışarıdan verilerek uygulanan
bir “yerine koyma” tedavisidir.
İnsülin çoğu kez enjeksiyon uygulama kurallarına
uyulmaması nedeniyle hipoglisemiye neden
olabilir. İnsülinin hipoglisemi dışında bilinen hiçbir
yan etkisi yoktur.
5.GEN TERAPİSİ ÇAĞI NİHAYET GELDİ Mİ?
Gen terapisi, bir terapötik etki yaratmak için hücrelerin genetik
modifikasyonuna, kusurlu genetik materyali tamir ederek veya
yeniden yapılandırarak hastalığın tedavisine odaklanan tıbbi bir
yöntemdir. Gen tedavisinde hematolojik malignansilerin yanında
akciğer, prostat gibi çok değişik kanser tipleri için tedavi
hedeflenmektedir. Ancak tedavi oluşturmak son derece pahalıdır ve
ürünleri pazara sunmanın maliyeti çok yüksektir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
FARMASÖTİK BOTANİK
MÖ 2000-“Al, bu kökü ye.”
MS 1000-“O kök kötü. Gel, bu duayı oku.”
MS 1250-“O dua batıl inanç. Al, bu iksiri iç.”
MS 1500-“O iksirin ne faydası var. Al, bu hapı yut.”
MS 1750-“O hap etkisiz. Al, bu antibiyotiği iç.”
MS 2000-“O antibiyotik kimyasal. Al, bu kökü ye…”
Prof. Dr. İ. İrem Tatlı Çankaya
Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık
Fakültesi, Farmasötik Botanik
Anabilim Dalı, Sıhhıye, Ankara
E-posta: itatli@hacettepe.edu.tr
Yukarıdaki kronolojik tablo, insanoğlunun 4000
yıllık tarihinde ilaç ve tedavi uygulamalarının
geçirdiği evrimi ve bitkilerin insanoğlunun
varoluşundan beri hastalıkların tedavi edilmesinde
veya önlenmesinde hayatımızda yer aldığını
göstermektedir. İnsanlar ilk çağlardan bugüne
kadar doğada bulunan bitkisel, hayvansal ve
madensel kökenli her türlü kaynağı kullanma
eğiliminde olmuştur. Günümüze kadar yapılmış
olan arkeolojik ve etnobotanik çalışmalar sonucu
elde edilen bulgular da, insanların bitkileri
beslenme ve tedavide temel ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla uzun yıllardır kullandıklarını
göstermektedir.
Hipokrat, tıbbın babası olarak bilinir. Tıp ve sağlık
alanında 150’ye yakın eser ortaya çıkarmıştır. Bu
eserlerde yaklaşık 400 kadar drog bulunmaktadır.
Bunların büyük çoğunluğunu bitkisel kökenli
droglar oluşturmaktadır. Dioscorides’in de “Materia
Medica” isimli eseri Anadolu’da kullanılan tıbbi
bitkiler hakkında bilinen en eski ve en önemli
kaynaktır. Bu eserde, 500 kadar tıbbi bitkinin
tanımı verilerek tedavi edici özellikleri
anlatılmaktadır. Galen (Galenus), 500 civarında
bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı drogun
hazırlanışını ve kullanılışını açıklamıştır.
Hekimlerin, hazırladıkları çoğu bitkisel veya doğal
kaynaklı ilaçlarla hastaları tedavi etmeleri uzun
yıllar devam etmiştir. Bir hastalığı teşhis etmekle
ilacı hazırlamanın ayrı uzmanlaşma gerektirdiği
gerçeği açıkça görülünce hekimlik ve eczacılık iki
dal olarak ayrılmış, her biri kendi alanında
gelişmesini sürdürmüştür. Tedavi amacıyla
kullanılan bitkilerin sayısında süregelen artış, bu
bitkilerle çalışacak ayrı bir bilim dalının, Farmasötik
Botanik’in ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Farmasötik Botanik 19.yüzyılda ayrı bir bilim dalı
haline gelmiştir. Aynı zamanda Türkiye’de de
önemli bilim dalları arasında yerini almış,
Galatasaray Tıbbiye Okulu’nda meslek uzmanlık
bilim dallarından biri olarak Eczacılık sınıfı açılmış
ve Farmasötik Botanik dersi eczacılık eğitimine
girmiştir ve o tarihten beri kesintisiz olarak
okutulmaktadır.
Farmasötik Botanik konusunda yazılan ilk eser 1842
yılında Galatasaray Tıbbiye Okulu Müdürü Dr. C.A.
Bernard tarafından Fransızca yayımlanmış olan
“Elemens de Botanique”dir.
Cumhuriyet Döneminde, Eczacılık Okulu’nun
1962’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
haline geçmesi sonucu Farmasötik Botanik
bağımsız bir kürsü olarak bu fakülteye alınmıştır. O
tarihten itibaren bu dersi veren ilk eczacı öğretim
üyesi Prof. Dr. Asuman Baytop, gerçek anlamda
Farmasötik Botanik konularını içeren bir ders kitabı
hazırlamıştır. Bu çalışmalar aynı zamanda
etnobotanik çalışmaların da temelini
oluşturmuştur.
Geçmişten bugüne kadar birçok medeniyete ev
sahipliği yapan Anadolu’da yapılan etnobotanik
çalışmalar ile elde edilen bilgilerin bir merkezde
toplanması, kültürel değerlerimize,
geleneklerimize, endemik bitkilerimize sahip
çıkmak ve kaybolmakta olan tıbbi bilgi kaynaklarını
yazılı hale getirerek arşivlemek açısından oldukça
önemlidir. Etnobotanik çalışmalar, aynı zamanda
doğanın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına,
kullanılan, ihraç edilen ve tehlike altında olan
türlerin belirlenmesi ile yasal düzenlemelerin
yapılabilmesine de temel oluşturmaktadır.
Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Eczacılık
Fakültesi öğrencilerine ilaç hammaddesi olarak
tıbbi bitkileri ve onlardan elde edilen drogları
tanıtmayı amaçlayan uygulamalı bir alandır ve
Farmasötik Botanik dersi sadece Eczacılık
Fakülteleri eğitim programlarında yer almaktadır.
Araştırma alanlarımız arasında floristik ve
etnobotanik/halk ilacı çalışmaları yer almaktadır.
Bu kapsamda, ülkemizin her köşesine yapmış
olduğumuz bilimsel bitki gezileri/arazi çalışmaları
ile geleneksel olarak kullanılan tıbbi bitkilerin
dokümantasyonu gerçekleştirilmektedir. Bu
çalışmalar, “İl Bazında Biyolojik Çeşitliliğe Bağlı
Geleneksel Bilginin Derlenmesi” projelerine
dönüştürülerek T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı,
Doğa ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından
desteklenmektedir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Arazi çalışmaları sonucunda toplanan bitkilerin
teşhis ve tanımlanmalarına yönelik morfolojik ve
anatomik çalışmalar yapılmakla birlikte “Bilimsel
Bitki Çizimleri” ile Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı himayesinde İş Bankası Kültür
Yayınları olarak basılan Resimli Türkiye Florası
kitabına ve öğrenci eğitim materyallerine de
katkıda bulunulmaktadır.
Ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkiler tarih boyunca
doğadan toplanmıştır ve toplama çalışmaları ile
ihtiyacın karşılanması halen tıbbi ve aromatik
bitkilerin birçoğunda sürdürülmektedir. Bu türlerin
yanında bazı tıbbi ve aromatik bitkiler de, gül
(yağlık), keten, safran, haşhaş, kimyon, çemen,
nane, maydanoz kırmızıbiber, çörekotu, kişniş,
rezene, anason, şerbetçiotu, keten, cehri vb. gibi
uzun süredir yetiştiriciliği yapılan ve dünya
ticaretinde de ekonomik olarak değer taşıyan
bitkilerdir. Dünya nüfusu arttıkça ve imalat
sanayinin gelişmesi ile doğadan toplanan bitkiler
ihtiyaca cevap verememiş, doğada miktarı azalmış
ve bu bitkilerin üretilmesi gerekmiştir. Bu amaçla
doğadan toplanan bazı bitkilerin de üretimine
geçilmesi konusunda çalışmalar başlatılmıştır.
Doğadan toplanan tıbbi ve aromatik bitkinin
kültüre alınması çalışmaları uzun bir süreç
gerektirmektedir ve bu noktada Farmasötik
Botanik Anabilim Dalı'nın çalışma konuları arasında
yer alan bitkisel tıbbi ürünlerin geliştirilmesini
sağlamak hususunda doğru ve en etkili türün elde
edilmesi gerektiğinden bu konu da bilim dalının en
önemli amaçlarından birini oluşturmaktadır.
Bitkisel tıbbi ürünler için hammadde kaynağı
olarak tıbbi bitkilerin kültüre alınması ve “standart
tıbbi bitkiler” üretilmesi sürdürülebilirlik açısından
da kritik öneme sahiptir. Konu ile ilgili olarak
Farmasötik Botanik Anabilim Dallarınca yürütülen
“İl Bazında Tıbbi ve Aromatik Bitki Üretim
Merkezlerinin Oluşturulması” projeleri T.C. Tarım ve
Orman Bakanlığı’nca desteklenmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, “Geleneksel Tıp Stratejisi
2014-2023” programıyla, insan sağlığını korumak
için, geleneksel tıbbi bitkilerin tedavide kullanımını
dünyada arttırmaya yönelik politikalar
uygulamaktadır. Dünya üzerinde tıbbi olarak
yararlanılan 70.000 bitkiden, yaklaşık 21.000’i tıbbi
ürün hazırlamak için kullanılmaktadır. Ülkemiz, üç
fitocoğrafik bölgenin kesiştiği yerde olması, farklı
habitatları barındırması, Avrupa ve Asya kıtaları
arasında köprü konumunda olması ve buna bağlı
olarak iki kıta arasında karşılıklı bitki göçlerinin
oluşması gibi nedenlerden ötürü çok zengin bitki
çeşitliliğine sahiptir. Dünyanın 8 gen merkezinden
ikisinin (Akdeniz ve Yakın Doğu) kesiştiği noktada
yer alan Türkiye, yaklaşık üçte biri endemik olan
12.000 civarındaki bitki taksonu sayısı ile Avrupa
kıta florasındaki takson sayısına denk bir
zenginliğe sahiptir. Bu biyoçeşitliliğe sahip
ülkemizde türlerin değerlendirilerek kaliteli, etkili
ve güvenilir bitkisel tıbbi ürünlerin geliştirmesi,
yerli bitkisel ilaç üretilmesi, ilaç endüstrisinin
desteklenmesi, Türkiye’nin dünyada hızla
gelişmekte olan bitkisel ürün pazarında yer alması
ve dış ticaret açığının azaltılması çok büyük önem
taşımaktadır.
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Herbaryumu ise, 1996 yılından bugüne Farmasötik
Botanik Anabilim Dalı'na bağlı olarak çalışmalarını
yürütmektedir. 1975 yılında Prof. Dr. Ekrem Sezik
tarafından kurulmuş olan herbaryum, HUEF
uluslararası koduyla indekse kayıtlıdır. HUEF
herbaryumunda, başta tıbbi bitkiler olmak üzere
6000’den fazla bitkiye ait herbaryum örneği
bulunmaktadır.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Tıbbi bitkiler tedavi edici etkilerini,
sentezledikleri biyolojik olarak aktif kimyasal
bileşikler aracılığıyla gösterirler. Günümüzde
akılcı ilaç keşfi modeli “Etnofarmakolojik
model” olup, halk ilaçlarından, gelişmiş
farmakolojik ve fitokimyasal yöntemler
kullanılarak “biyolojik aktivite ile
yönlendirilen işlemler” vasıtasıyla etkili
bileşenlerin/ilaç aday moleküllerin keşfi söz
konusu olmaktadır. Bu doğrultuda
çalışmalarımızın içeriğini, bitkilerin
antioksidan, antienflamatuvar, antinosiseptif,
yara iyi edici, antimikrobiyal ve antikanser
etkileri gibi biyolojik aktivite çalışmaları ve
etkili metabolitlerinden polifenolik ve
terpenik yapıdaki bileşiklerin elde edilmesi
oluşturmaktadır. Bu bulgular, bileşiklerin,
yeni ilaç moleküllerinin sentezinde öncü
bileşikler olarak kullanılmalarına kaynak
teşkil etmekte ve ayrıca, kemotaksonomik
çalışmalara da katkıda bulunulmaktadır.
Bugün dünyada toplam Ar-Ge harcamalarının
sektörel dağılımına baktığımızda ilaç ve
biyoteknoloji alanlarının ilk sırada yer aldığı
ve yeni ilaç geliştirme çalışmalarının hız
kazanması gerektiği aşikârdır. Milli ve yerli
ilaç geliştirme çalışmaları da ülkemizin
stratejik hedefleri arasında yer almaktadır.
Etken maddesi standardize bitkisel ekstreler
olan Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürün (GBTÜ)
Geliştirme araştırmaları için bir bitki ekstresi
içindeki işaretleyici bileşenin (tanımlanmış
bileşenler arasından) birim ürün
formülasyonu içinde belirlenen miktarlarının
garanti edildiği standardizasyon çalışmaları
yer almaktadır. Standardizasyon çalışmaları
analitik yöntemler üzerinde uzman olmayı
gerektiren kalitatif ve kantitatif analizleri
içermektedir. Anabilim Dalımızda yapılan
projeler ile bu kapsamda TÜBİTAK MAM ile
venöz dolaşım bozukluklarının tedavisinde
kullanılmak üzere hammaddesi Türkiye’de
geliştirilen ilk yerli GBTÜ geliştirilmiştir.
Bitki hücre-doku kültürü ve moleküler
biyolojisi; kallus kültürlerinin hazırlanması,
hücre kültürlerinde sekonder metabolit
biyosentezinin regülasyonu, moleküler
filogenetik çalışmalar, hücre kültürlerinden
bitki sekonder metabolizma
glukoziltransferazlarının moleküler
klonlanması, metagenomiks çalışmalar da
Farmasötik Botanik Anabilim Dallarının
araştırma konuları yer almaktadır.
Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’de
oldukça gelişmiş olup dünya pazarında ihracat
anlamında önemli bir yeri bulunmaktadır.
Sağlıklı yaşam ile ilgili olarak son zamanlarda
gündemde olan wellness kavramına bağlı
olarak tekstillerin wellness veya sağlığı
iyileştirici bitim işlemleri ve fonksiyonel
tekstillerin üretimi büyük önem kazanmıştır.
Tekstil ve hazır giyim ürünlerine özellikle
antimikrobiyal özellikler kazandıran
nano¬teknoloji tabanlı ürünler geliştirilmiş ve
içeriğinde doğal kaynakların kullanılması
yaygınlaşmaya başlamıştır. Farmasötik
Botanik Anabilim Dalı çalışmalarının temelini
oluşturan tıbbi ve aromatik bitkiler
kullanılarak Tekstil Mühendisliği Bölümü
araştırma grupları ve ilgili pek çok firma ile
ortak Ar-Ge uygulamaları planlanarak
uluslararası ve ulusal alanda pazarlaması
yapılan fonksiyonel tekstil ürünleri
geliştirmeye de katkıda bulunulmaktadır.
Ayrıca, merkezi Strazburg’da bulunan Avrupa
Farmakopesi Uzmanlar Grubu, ülkemizde de
Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu ve Türk
Farmakopesi çalışmalarında yer alarak
farmakope analizleri ve monograf çalışmaları
için destek vermektedir.
Bitkilerin “bitkisel tıbbi ürünler” halinde doğru
kullanılmalarını sağlamak adına pek çok
platformda yer alarak paylaşımlarda
bulunmak da halk sağlığı açısından Anabilim
Dalımızın odaklandığı alanlardan biridir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Tıbbi bitkiler tedavi edici etkilerini,
sentezledikleri biyolojik olarak aktif kimyasal
bileşikler aracılığıyla gösterirler. Günümüzde
akılcı ilaç keşfi modeli “Etnofarmakolojik
model” olup, halk ilaçlarından, gelişmiş
farmakolojik ve fitokimyasal yöntemler
kullanılarak “biyolojik aktivite ile
yönlendirilen işlemler” vasıtasıyla etkili
bileşenlerin/ilaç aday moleküllerin keşfi söz
konusu olmaktadır. Bu doğrultuda
çalışmalarımızın içeriğini, bitkilerin
antioksidan, antienflamatuvar, antinosiseptif,
yara iyi edici, antimikrobiyal ve antikanser
etkileri gibi biyolojik aktivite çalışmaları ve
etkili metabolitlerinden polifenolik ve
terpenik yapıdaki bileşiklerin elde edilmesi
oluşturmaktadır. Bu bulgular, bileşiklerin,
yeni ilaç moleküllerinin sentezinde öncü
bileşikler olarak kullanılmalarına kaynak
teşkil etmekte ve ayrıca, kemotaksonomik
çalışmalara da katkıda bulunulmaktadır.
Bugün dünyada toplam Ar-Ge harcamalarının
sektörel dağılımına baktığımızda ilaç ve
biyoteknoloji alanlarının ilk sırada yer aldığı
ve yeni ilaç geliştirme çalışmalarının hız
kazanması gerektiği aşikârdır. Milli ve yerli
ilaç geliştirme çalışmaları da ülkemizin
stratejik hedefleri arasında yer almaktadır.
Etken maddesi standardize bitkisel ekstreler
olan Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürün (GBTÜ)
Geliştirme araştırmaları için bir bitki ekstresi
içindeki işaretleyici bileşenin (tanımlanmış
bileşenler arasından) birim ürün
formülasyonu içinde belirlenen miktarlarının
garanti edildiği standardizasyon çalışmaları
yer almaktadır. Standardizasyon çalışmaları
analitik yöntemler üzerinde uzman olmayı
gerektiren kalitatif ve kantitatif analizleri
içermektedir. Anabilim dalımızda yapılan
projeler ile bu kapsamda TÜBİTAK MAM ile
venöz dolaşım bozukluklarının tedavisinde
kullanılmak üzere hammaddesi Türkiye’de
geliştirilen ilk yerli GBTÜ geliştirilmiştir.
Bitki hücre-doku kültürü ve moleküler
biyolojisi; kallus kültürlerinin hazırlanması,
hücre kültürlerinde sekonder metabolit
biyosentezinin regülasyonu, moleküler
filogenetik çalışmalar, hücre kültürlerinden
bitki sekonder metabolizma
glukoziltransferazlarının moleküler
klonlanması, metagenomiks çalışmalar da
Farmasötik Botanik Anabilim Dallarının
araştırma konuları yer almaktadır.
Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’de
oldukça gelişmiş olup dünya pazarında
ihracat anlamında önemli bir yeri
bulunmaktadır. Sağlıklı yaşam ile ilgili olarak
son zamanlarda gündemde olan wellness
kavramına bağlı olarak tekstillerin wellness
veya sağlığı iyileştirici bitim işlemleri ve
fonksiyonel tekstillerin üretimi büyük önem
kazanmıştır. Tekstil ve hazır giyim ürünlerine
özellikle antimikrobiyal özellikler kazandıran
nano-teknoloji tabanlı ürünler geliştirilmiş ve
içeriğinde doğal kaynakların kullanılması
yaygınlaşmaya başlamıştır. Farmasötik
Botanik Anabilim Dalı çalışmalarının temelini
oluşturan tıbbi ve aromatik bitkiler
kullanılarak Tekstil mühendisliği bölümü
araştırma grupları ve ilgili pek çok firma ile
ortak Ar-Ge uygulamaları planlanarak
uluslararası ve ulusal alanda pazarlaması
yapılan fonksiyonel tekstil ürünleri
geliştirmeye de katkıda bulunulmaktadır.
Ayrıca, merkezi Strazburg’da bulunan Avrupa
Farmakopesi Uzmanlar Grubu, ülkemizde de
Avrupa Farmakopesi Adaptasyonu ve Türk
Farmakopesi çalışmalarında yer alarak
farmakope analizleri ve monograf çalışmaları
için destek vermektedir.
Bitkilerin “bitkisel tıbbi ürünler” halinde
doğru kullanılmalarını sağlamak adına pek
çok platformda yer alarak paylaşımlarda
bulunmak da halk sağlığı açısından Anabilim
Dalımızın odaklandığı alanlardan biridir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
ÖNEMLİ GÜNLER
Eylül
BEOÖK BEN DE VARIM DİYOR ÇÜNKÜ BEOÖK ÖNEMSİYOR...
Bambaşka bir gözle bakmaya hazır mıyız? Bursa Eczacı Odası Öğrenci Komisyonu olarak,
eylül ayında fark yaratacak ve bilinçlenmemizi sağlayacak bu değerli günlerden
bahsetmeden geçemedik. Amacımız hayatlara dokunur bir etki yaratabilmek. Bu
kapsamda sizi farkındalık hareketimize davet ediyoruz! Keyifli okumalar dileriz.
11 Eylül 2022: Dünya İlk Yardım Günü
BASİT EYLEMLERLE HAYAT KURTARIN!
Umuyoruz ki hiçbirimiz bir
bireye ilk yardım sağlama
zorunluluğuyla yüzleşmek
durumunda kalmayız. Ancak
böyle bir durum karşısında ne
yapılacağını bilmeyi şiddetle
tavsiye ediyoruz. Dünya İlk
Yardım Günü, 2000 yılında
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay
Dernekleri Federasyonu
tarafından belirlenmiştir. Birinin hayatını kurtarma
zorunluluğuna yol açabilecek birçok durum hala vardır.
Örneğin, esas olarak anoksi nedeniyle, yol kazaları her
yıl 1.3 milyondan fazla can alıyor.
Hepimiz ne yapacağımızı
bilseydik ve ilk yardımı
düzgün bir şekilde yapacak
cesarete sahip olsaydık bu
insanların kaçı
kurtarılabilirdi? İşte bu
yüzden Dünya İlk Yardım
Günü, her gün ve kriz
durumlarında hayatımızı
nasıl kurtarabileceğimiz
konusunda halkı
bilinçlendirmeyi amaçlıyor.
İlk yardım eğitimi genellikle 3 ila 6 saatlik bir kurstur.
Konu hayat kurtarmaya geldiğinde çok büyük bir
yatırım değil, sizce de öyle değil mi? Dahası, kurs
sırasında nasıl yardım edeceğinizi öğrenmekle
kalmayacak aynı zamanda stresli bir durumda
harekete geçme konusunda güven kazanacaksınız.
BEOÖK olarak, ilk yardımın herkesin sorumluluğunda
olduğunu hatırlatarak, sizleri ilk yardımı öğrenmeye ve
öğretmeye davet ediyoruz!
1-30 Eylül 2022: Dünya Alzheimer Ayı / 21
Eylül: Dünya Alzheimer Günü
DÜNYA ALZHEIMER GÜNÜNDE FARK YARATALIM!
21 Eylül’de Dünya Alzheimer Günü'nü kutluyoruz!
Demansı yenmek, dünya çapında yapılan harika
çalışmaya odaklanmak için mükemmel bir fırsat!
Hastalıkla yaşayan birini tanıyor isek gönüllü olabiliriz
veya hastalarımızı bilgilendirmek için araştırma
yapabiliriz. Unutmayalım, öyle ya da böyle biz bu işte
birlikteyiz. Alzheimer hastalığı, 65 yaş ve üstü kişilerin
yaklaşık yüzde 6'sını etkileyen en yaygın bunama
türüdür. Yaşlı insanlar için tipik bir hastalık gibi
görünse de aslında yaşlanmanın normal bir parçası
değildir. Bilim adamları Alzheimer hastalığına neyin
sebep olduğunu bilmiyorlar, ancak bunun birçok
faktörün birleşimi olduğundan şüpheleniyorlar.
Hastalık, beynin hafızayı, düşünceyi ve dili kontrol
eden kısımlarını etkiliyor.
Demans teşhisi konulmasının kişiyi çok yalnız
hissetmesine neden olabileceğini biliyoruz. Demans
üzerine bir ışık tutarak, bunama hakkında konuşarak
veya hasta için zaman ayırmanın bundan etkilenen
insanlar için nasıl büyük bir etkiye sahip olabileceğini
vurgulamanın tam zamanı! İster sosyal medyada
mesajlar paylaşın ister yerel Alzheimer derneğiniz
tarafından düzenlenen etkinliklere katılın, Dünya
Alzheimer Ayına katılmanın birçok yolu bulunuyor.
Hiçbir eylem, göz ardı edilemez, kelebek etkisine
inanın!
Bugün ayrıca BEOÖK olarak, Dünya
Alzheimer Günü'nde, demans için
araştırma yapan tüm bilim insanları
adına bir dakikanızı ayırıp teşekkür
etmek istiyoruz. Dünya Alzheimer
Ayı farkındalık ile ilgili olsa da bizce
bu aynı zamanda durmak,
derinlemesine düşünmek ve
teşekkür etmek için de bir an olmalı
diye düşünüyoruz…
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
25 Eylül 2022: Dünya Eczacılar Günü
Ve sıra sağlığımıza hizmet eden tüm değerli
eczacılarımızın gününe geldi! Geçtiğimiz yıl 25 Eylül
Dünya Eczacılar Günü’nün teması "Eczane: Sağlığınız
için her zaman güvenilirdir." olmuştu. Neden bu tema?
Güven, tüm insan ilişkilerinin merkezi bir parçasıdır ve
sosyal yatırımların temel bir unsurudur. Güven, sağlık
hizmetleri için de çok önemlidir.
İnsanlar eczacılara güveniyor.
Eczacılar, yıllardır ulusal
anketlerde en çok güvenilen
ilk beş profesyonel arasında
gösterilmektedir. Eğitimciler
de aynı zamanda sürekli
olarak ilk beşte yer almaktadır
ve yakın zamanda yapılan bir
ankete göre, birinci sıra bilim
adamlarına aittir. Eczacılar,
eğitimciler ve bilim adamları…
Eczacılık mesleğimiz işte tam
da budur.Eczacılar, tüm
dünyada en erişilebilir sağlık
uzmanlarıdır ve dünya
standartlarındaki sağlık sistemimize katkıları sadece
bugünde değil, her gün kutlanmaya ve teşekkür
etmeye değerdir.
Dünya Eczacılar Günü Tarihi: Gün, 2009 yılında FIP
Konseyi (International Pharmaceutical Federation)
tarafından İstanbul'daki Dünya Eczacılık ve Eczacılık
Bilimleri Kongresi'nde belirlenmiştir. Günün amacı,
eczanelere ve sağlık söz konusu olduğunda sundukları
olumlu faydalara dikkat çekmektir.
2021, tüm sağlık profesyonelleri için zorlu bir yıl oldu.
Eczacılarımız ise, COVID-19'la savaşta yine ön
saflarında yer aldılar. Eczaneler, bu zorlu süreçte de
hastalara farmasötik bakım hizmetini vererek, temel
ilaçlara ve eczane hizmetlerine sürekli erişimi
sağlayarak zor koşullar altında da hizmet vermeye
devam etmiştir. Dünya Eczacılar Günü vesilesiyle,
eczacıların mesleki ve ekonomik sorunlarının aşıldığı,
hastaya hizmet odaklı bir eczacılığın daha mümkün
olduğu gelecek günler temennisiyle, tüm
meslektaşlarımızın Dünya Eczacılar Günü’nü
kutluyoruz!
29 Eylül 2022: Dünya Kalp Günü
Vücut sisteminin mükemmelliğini hiç
düşündünüz mü? Kalp, vücudumuza gerekli besin
maddelerini ve oksijeni sağlayan kanı, dolaşım
sistemimiz içinde hareket ettiren bir pompa
aslında. Peki bu değerli armağanı kasten yok
etmek sizce ne kadar mantıklı? Teknoloji çağı
hayatı kolaylaştırdı, daha rahat hale getirdi.
Hareketsiz bir yaşam tarzı ve sağlıksız bir diyetin
kombinasyonu, kardiyovasküler hastalıkta artışa
neden oldu.Bugün kardiyovasküler hastalığa bağlı
toplam ölüm sayısı yılda 17,3 milyona ulaşıyor ve
rakamlar artıyor.
Dünya Kalp Günü'nü vurgulamak için kalbinizi
nasıl koruyacağınıza dair bazı ipuçlarımız var:
Öncelikle fiziksel olarak aktif olun. Her yıl fiziksel
hareketsizlik, üç milyondan fazla önlenebilir
ölüme katkıda bulunuyor. Sonraki adımda ise; ne
yediğinizin farkında olun. Sodyum, doymuş yağ,
trans yağ ve kolesterol oranı düşük, taze meyve ve
sebzelerde yüksek sağlıklı yiyecekler yiyin.
Sağlıksız beslenme, ölüme neden olan dünyanın
önde gelen ilk on risk faktöründen dördü ile
bağlantılıdır.
Peki biz ne yapıyoruz; Kırmızı giyiyoruz!
Kırmızı giymek, Dünya Kalp Günü'ne katılmanın
en kolay yoludur. Dünya Kalp Günü, kalp
hastalıklarının yanı sıra bununla ilişkili bir dizi
sağlık sorununa dikkat çekmekle ilgilidir.
Yapabileceğiniz herhangi bir şey birisinin
hayatında bir fark yaratabilir, bu yüzden
oynayabileceğiniz rolü küçümsemeyin!
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
M İ K R O B İ Y A T A
MİKROBİYATA NEDİR?
Mikrobiyata terimini ilk kez Nobel Tıp Ödüllü ABD'li Joshua Lederberg kullanmıştır.
Mikrobiyota kavramı insanlarla birlikte yaşayan vücudumuzda yaşayan milyarlarca mantar, bakteri ve
tek hücrelilerden oluşan türlerin tamamını ifade ederken; mikrobiyom ise insanlarla kommensal olarak
yaşayan mikroorganizmaların taşıdıkları genleri ifade etmektedir. Hayati önem taşıyan ve çok hassas
olan, vücutta önemli işlevleri bulunan mikrobiyatanın bir organ gibi davrandığı anlaşılmıştır.
Gastrointestinal kanalda kolonize olan bakteri, virüs, mantar, protozoa gibi mikroorganizmalardan
oluşan ve organ gibi işlev gören ekosistem “bağırsak mikrobiyotası” olarak adlandırılmaktadır.
MİKROBİYATAYI ETKİLEYEN
FAKTÖRLER NELERDİR?
Vücuttaki bakteri suşu, dağılımı ve miktarı vücut
bölümü ile bireyler arasında yaş, diyet ve coğrafi
bölge bebeklerde doğum şekli, gebelik yaşı,
beslenme şekli, sık antibiyotik kullanımı. Mikrobiyota
üzerinde önemli etkisi olan bir diğer önemli faktör
ise ilaç maruziyetidir. İlaçlar arasında antibiyotikler
hamilelikte bile mikrobiata içeriğini belirler.
Mikrobiyotanın görevleri arasında vücudumuzda
hastalık ve sağlık durumlarının gelişmesini
düzenleme, bağışıklık sistemi fonksiyonlarının
sürdürülmesini teşvik etmek için gerekli sinyalleri
oluşturma ve sindirilmemiş karbonhidratların
absorbe edilmesi bulunmaktadır. Özellik anne sütü
bireyin aldığı ilk besin olması sebebiyle bağırsak
mikrobiyatası oluşumunda oldukça önemli bir yere
sahiptir. Anne sütü, prebiyotikler (oligosakkaritler)
ve probiyotikleri (Bifidobacterium, Lactobacillus) bir
arada içeren sinbiyotik bir besindir. Anne sütünden
sonra, ek besinlere geçiş sürecinde seçilen besinlerin
de mikrobiyotayı şekillendirmektedir.
MİKROBİYATA SAĞLIĞI İÇİN
NELER YAPMALI?
Bağırsak mikrobiyatası özellikle beslenme
aracılığıyla epigenetik düzenlemelerde rol
almaktadır. Beslenme faktörleri ve bağırsak
mikrobiyata profili epigenetik uyarlama yoluyla
spesifik genlerin ekspresyonu üzerinden beyin
gelişiminin programlanmasına katkıda
bulunabilmektedir. Gebelikte annenin
beslenmesinden itibaren başlayan bir süreçte, erken
bebeklikte anne sütü veya formül mamayla
beslenme, katı gıdaya geçiş ve daha sonraki
beslenme tarzımız ölümümüze dek mikrobiyatayı
etkiler. Yüksek posalı, düşük yağlı, Akdeniz tarzı
beslenme ve mikrobiyota mukozal bariyer direncini
artırarak mukozal dokuları antijen ve patojenlerden
koruyan pre- ve probiyotiklerin kullanımı intestinal
mikrobiyota sağlığı, çeşitliliği ve dengesi üzerinde
olumlu etkiye sahiptir.
BESLENME ŞEKLİMİZİN
MİKROBİYATA ÜSTÜNDE ETKİSİ
Polifenoller ve mikrobiyota arasında polifenollerin
kolonik bakteriler tarafından metabolitlerine çevrilmesi
ve bu metabolitlerin mikrobiyota üzerine kolonda
yaşayan yararlı bakterilerin üremesini stimüle etmesi,
patojen bakterilerin üremesini engellemesi, enterosit
gelişimi üzerine olumlu etkileri bulunmaktadır. Bu
sebeple polifenol içeren sebze ve meyvelerde antidiyabetik,
antienflamatuvar, anti-fungal, anti-mikrobiyal
ve antihipertansif etki göstererek insan sağlığını olumlu
yönde etkileme potansiyeline sahiptir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
HASTALIK VE MİKROBİYATA İLİŞKİSİ
Bir organ gibi davranan mikrobiyotanın dengesinde bozulma olduğunda bağırsak geçirgenliğinde
artma, kısa zincirli yağ asiti üretiminde değişme, kolon rezistansında azalma gözlenir. Bakteriyel
çeşitlilikte azalma, anaerobik Firmicutes suşlarında azalmanın ve Salmonella, Shigella, Klebsiella,
Proteus, Escherichia artışının hastalıkların gelişimi ile ilişkisi vardır. Faydalı/zararlı bakterlerin oranı
azaldığında “mikrobiyal disbiyozis” adını verdiğimiz patolojik bir süreç başlamaktadır Bu patolojik
sürecinin; alerji, enflamatuvar bağırsak hastalığı, kanser, astım, multipl skleroz, parkinson hastalığı,
çölyak hastalığı, obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok hastalık ile ilişkisinin olduğu
düşünülmektedir.
Bireylerin maruz kaldıkları etkilere bağlı olarak
mukozal bariyerde oluşan geçici hasarlanmalar
patojen-spesifik T hücrelerinin çoğalmasına neden
olmaktadır. Böylece patojenik T hücreleri fizyolojik
inflamasyonu patolojik duruma doğru çevirerek
irritable bağırsak hastalığının başlangıç sürecini
oluşturduğu da düşünülmektedir. Obezite vakalarında
gram-negatif Proteobacteria ve Faecalibacterium
prausnitzii gibi kısa zincirli yağ asiti üreten bakterilerin
daha az olması metabolik hücreler tarafından dokuda
çözülmeyen bir inflamasyona yol açmaktadır. Bu
inflamasyon süreci insülinin çalışma mekanizmasına
zarar verir ve insülin duyarlılığını azaltır, besin-enerji
metabolizmasını bozar. Yapılan çalışmalarda
probiyotik kullanımının bağırsak florasını etkileyerek
vücut ağırlığının dengelenmesinde olumlu etkisini
gösterilmiştir. Enterobactericea ve E.coli artışı ile
serum ferritin düzeyindeki artış ve transferin
düzeyindeki düşüş arasındaki ilişki, Bacteroides artışı
ile HDL kolesterol, folik asit artışı ve serum trigliserit
düzeyinde azalması arasında ilişki saptamışlardır.
Mikrobiyomun astım üzerindeki etkisi in-utero
dönemde başladığı söylenmektedir. Bu nedenle
inutero dönemde mikrobiyal uyumu düzenlemek için
yapılan çalışmalarda, işlenmemiş inek sütü, D vitamini
veya omega-3 tüketilmesinin astım gelişme riskini
azalttığı gözlenmiştir. Astım hastası olan erişkinde
solunum mikrobiyomu sağlıklı insanlara kıyasla daha
düşük bakteriyel çeşitlilik içerir. Astım hastaların
akciğerlerinde en baskın potansiyel patojenik
bakteriler Haemophilus, Moraxella ve Neisseria’dır.
Astım ile sık olarak ilişkili mantarlar Aspergillus,
Alternaria ve Cladosporium cinsleridir. Literatürde
mikrobiyatanın depresyon, anksiyete ve
nörodejenerasyon gibi pekçok nörolojik hastalığın
patolojisine de katkıda bulunduğu bildirilmektedir.
Bağırsak mikrobiyotasının beyin sinyalizasyonuna olan
etkisi vagus siniri ile kalp hızı ve bağırsak hareketi gibi
birden fazla organın işlevini kontrol edebilir bağışıklık
sistemini etkileyebilmektedi. Yaşlanmayla azalan bağırsak
mikrobiyotasında çeşitlilik, mikroglia aktivasyonunuda
gerçekleşen azalma kan-beyin bariyeri bütünlüğünü,
nörogenezisi ve nörotransmitterlerin üretimini
etkilemektedir. Bu sebeple gelişen bir disbiyozis
durumunda, nörolojik hastalıkların hastalığın oluşumunu
başlatabileceği hatta ilerlemesinin gerçekleşebileceği
söylenmektedir. Mikrobiyotanın sistemik inflamasyon,
oksidatif stres ve epiteyal genotoksisite ile katkıda
bulunduğu belirtilmiştir. Günümüzde kanser gelişiminde
etkisi olduğuna dair en çok bilinen mikroorganizma
Helicobacter pylori’ dir Antibiyotik kullanımı sonucu
gelişen kolondaki candida albicans kolonizasyonu,
akciğerlerde tümörlerin proliferatif etkilerinin artışı ve
gonadlarda östrojen metabolizmasındaki değişimlerin
çeşitli kanserlerin oluşumuna zemin hazırladığı kolorektal
kanserli hastalarda Fusobacterium nucleatum, Mide
kanseri hastalarında H. pylori, Oral mukozada yerleşen P.
gingivalis, and Capnocytophaga gingivalis’ in de kanser
gelişimde etkili olduğu bildirilmektedir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
BURSA KÖŞESİ
Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’nın birbirinden görkemli tarihi yapılarını
deneyimlemeye hazır mısınız? Bursa denilince akla ilk gelen yapıları sizler için derledik.
Hadi o zaman birlikte Bursa’yı keşfe çıkalım!
BURSA’DA MUTLAKA YEMENİZ GEREKEN EN
MEŞHUR ÜÇ YİYECEK:
Cantık: Bursalıların çok sevdiği ve neredeyse her özel
günde sofraları süsleyen cantık, 1800’lü yıllarda
Kafkaslar’dan Bursa‘ya gelmiş, Kırım Tatarlarına özgü
pideye benzeyen hamur işi bir yemektir
İskender: 1867 yılında İskender Efendi’nin
geliştirdiği yeni pişirme tekniğiyle herkesin
kuzunun en lezzetli parçalarını keyifle yediği,
lezzet kültürümüzün mihenk taşlarından döner
kebap hayat bulur.
Tahinli: Bursa’ya has bir lezzet olan tahinli pide
ya da yöresel adıyla tahanlı, Bursa’da günün her
saati tüketilen en vazgeçilmez atıştırmalıklardan
biridir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
ULU CAMİ
II.Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmış,
Bursa’nın en önemli tarihi sembollerinden olan Ulu Cami,
kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. Çok ayaklı
cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılan yirmi
kubbeli yapı, Türkiye’deki iç cemaat yeri en geniş camidir.
Mimarın Ali Neccar veya Hacı İvaz olduğu sanılmaktadır.
Caminin iç mekânında tepesi açık bir kubbenin altında
bulunan şadırvan, Ulu Cami’nin dikkat çekici
özelliklerindendir.
Caminin duvarlarında bulunan 19. yüzyılın ikinci yarısında
ve 20. yüzyılın başlarında farklı hattatlar tarafından yazılmış
192 adet hat levhası ve duvar yazısı, hat sanatının özgün
örnekleri arasında gösterilir.
Bursa Ulu Cami’nin inşası hem devletin kendisini siyasal,
ekonomik ve kültürel bir varlık olarak dünyaya kabul
ettirme çabasının bir devamı hem de Osmanlı toplumuna
bir kimlik verme çabasının gereği olarak değerlendirilir.
HANLAR BÖLGESİ
Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş döneminde Orhan Gazi Külliyesi’ndeki Emir Han’ın etrafında, dönemin
kervan yolu baz alınarak şekillenmiştir. 16. yüzyıl ortalarına kadar sayıları gittikçe artan birçok ticaret yapısını ve
kentin sosyo-kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik cami, medrese, hamam gibi yapıları içerir. Bölge,
günümüzde de ticari işlevini korumakta ve Osmanlı döneminin ticaret kültürünü sürdürmektedir.
Erken Osmanlı döneminde yapılan 668 yıllık geçmişiyle, Bursa'da çarşı yapısının nasıl oluştuğunu göstermesi
açısından önemlidir. Bu bölgedeki hanlar; Koza Han, Fidan Han, Pirinç Han, İpek Han, Emir Han, Geyve Han, Galle
Han, Çukur (Kütahya) Han, Kapan Han, Tuz Han'dır. Ayrıca bölge, 2014 yılında “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı
İmparatorluğunun Doğuşu Dünya Miras Alanı 'nın bileşenlerinden birisi olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne
girmiştir.
KOZAHAN
1492 yılında, II. Bayezıt tarafından İstanbul'daki cami ve
medresesine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır.
Orhan Camii ile Ulu Cami arasındaki geniş bir alana
kurulmuştur. Avlusunda altı şadırvan olan kubbeli bir
mescit bulunmaktadır. Hanın mimarı Abdül-Ula Bin
Pulad Şah, İnşaat ustası da Şuca Bin Karaca’dır. Han-ı
Cedid-i Evvel, Simkeş, Beylik, Kervansaray’ı, Cedid-i
Amire gibi isimlerle anılan Koza Hanı, eskiden olduğu
gibi şimdi de Bursa’nın ipek ve ticaret merkezidir.
Günümüzde Kozahan’ın iç avlusu insanların
dinlenebilecekleri kafe ve çay bahçesi olarak
düzenlenmiştir. Eğer Bursa’yı keşfetmeye devam
ediyorum ama biraz da yoruldum diyorsanız, bir kahve
molası için mutlaka Koza Han’a uğramalısınız. Tarihi
doku içerisinde keyifli dakikalar geçireceğiniz bu
bölgeyi bizce çok seveceksiniz.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
KAPALI ÇARŞI
Bursa Kapalı Çarşının doğuşu Osmanlı dönemine dayanır.
Fethedildiği zamanlarda ticaret yolu üzerinde olması
sebebiyle yeniden yaratılma sürecine giren şehre dönemin
padişahları hanlar, hamamlar ve çarşılar inşa etmeye
başlamıştır. Osmanlı’nın başkenti olan Bursa’nın bu
dönüşümü Tahtakale adında uzun bir çarşıya sahip
olmasıyla sonuçlanmıştır. Günümüze gelene dek ise kapalı
çarşı birçok yangın ve depremde büyük hasar görmüştür
ancak çeşitli restorasyonlarla tarihi özelliklerini yitirmeden
şimdiki halini almıştır. Hâlâ birçok insanın alışverişini
gerçekleştirdiği görkemli halini sürdürmektedir.
ARABA MERAKLILARINA:
TOFAŞ ANADOLU ARABALARI MÜZESİ
Hem arabalara hem de tarihe ilgiliyseniz bu
müzeye uğramadan Bursa gezinizi
sonlandırmayın. Yıldırım ilçesinin, Umurbey
semtinde yer alan bu müze geçmişten
günümüze otomobillerin serüvenini bizlere
sunuyor.
30 Haziran 2002 tarihinde terk edilmiş ipek
üretim tesisinin restorasyonu sonucu açılmıştır.
Müze oldukça büyük olup 17.000 m2’lik bir
alanda koleksiyonlar sergilenmektedir.
Müzenin oldukça geniş koleksiyonu olup; iki
akslı atlı Bursa arabası, öküz arabası, top
arabası, saman ve yakacak odun ve saman
arabası, fayton, motorlu araba, ince
marangozluk ve demirciliğe örnek olan Tatar
arabası gibi tarihi arabalardan tutun da
Türkiye’de üretilen ilk Murat 124, Tofaş Şahin,
Fiat Tipo gibi yeni sayılabilecek otomobillere
dek uzanmaktadır. Müzenin ismi her ne kadar
“Arabalar Müzesi” olsa da serginin bir
köşesinde Tümülüs ve Mezar, Steller ve Mezar
Taşları gibi kategorilere ait eserler de
bulunmaktadır.
Müze kompleksi; Fayton Kafe, 200 metrelik bir
yürüyüş alanı, ipek tesisinin korunmuş bina
kalıntıları ve eski Umurbey Hamamı’ndan
oluşmaktadır.
Müzeye giriş ücretsiz olup Pazartesi hariç tüm
günler 10:00-18:00 arası ziyaretçilerini
ağırlamaktadır.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
BURSA'NIN KÜLTÜREL SİMGESİ:
KARAGÖZ MÜZESİ
Bir rivayete göre Bursa’nın en eski mezarı olduğu düşünülen Yoğurtlu Baba Dergahı’nda yer
alan kabir Karagöz’e aittir. Bu nedenle burası 1950 yılında Karagöz Anıtı’na dönüştürülür. Yıllar
geçer ve 1997’ye gelindiğinde ise bu anıtın hemen karşısında yer alan, kullanılmayan trafo binası
önce sanat merkezine dönüştürülür, ardından da Karagöz Müzesi olarak yeniden düzenlenir.
Osmangazi ilçesi, Çekirge Caddesi üzerinde bulunan bu müze; gerek ulaşımın kolaylığı, gerekse diğer tarihi
yerlere yakınlığı sebebiyle günlük Bursa turlarında gidilebilecek en güzel yerlerden birisidir.
Müze; iki galeri, tasvir yapım atölyesi, ihtisas kütüphanesi ve bir gösteri salonundan oluşmaktadır. Müzenin ilk
galerisinden gölge oyunu ve tarihçesini, Karagöz ve Hacivat oyununun diğer karakterlerini öğreniyorsunuz.
Diğer galerisinden ise deri malzemeden gölge oyununun karakterlerinin nasıl oluşturulduğu anlatılıyor. Ayrıca
Şinasi Çelikkol gibi ünlü gölge oyunu ustalarının özel koleksiyonları da bu bölümde yer alıyor. Tüm bunların
yanında her yıl gerçekleştirilen kukla festivaline katılan ülkelerin müzeye hediye ettikleri kuklalar da bu müzede
sergileniyor.
Türkiye’nin tek Karagöz Müzesi olan bu yer, Karagöz ve Hacivat’ı biz ve bizden sonraki nesillere tanıtmak ve yok
olmaya yüz tutan gölge oyununu yaşatmak gibi bir misyon üstlenmiş durumda.
Eğer siz de bu mirası yaşatmak isterseniz; Pazartesi hariç haftanın her günü, 9:30-17:30 arası bu müzeyi
ziyaret edebilirsiniz.
TARİHİ İNKAYA ÇINARI
Adını Osmanlı Devleti’nin ilk köylerinden biri olan
İnkaya Köyü’nden alan, Uludağ yolu üzerinde olması
nedeniyle birçok yerli ve yabancı turistin ilgi odağı
haline gelen 600 yıllık tarihi çınar, muhteşem
görünümü ile dünyaca ünlüdür. Çapı 3, yüksekliği ise 35
m. olan bu anıt ağaç, 13 ana kola sahiptir. Dalların
kalınlığı 3-4 metreyi bulan çınar, 9,2 metrelik çevresiyle
Türkiye’nin en yaşlı ağaçlarından biridir. Gölgesinde
dinlenebileceğiniz, çevresindeki hediyelik eşya
dükkânlarından alışveriş yapabileceğiniz İnkaya Çınarı,
Bursa’ya yolu düşen herkesin uğramadan geçmemesi
gereken önemli bir semboldür.
Umuyoruz ki bizler gibi siz de Bursa’yı çok sever, sık sık
yolculuklarınıza dâhil edersiniz. Osmanlı’ya dayanan
tarihe, yemyeşil doğaya, birbirinden lezzetli yemeklere
ve zengin bir kültüre sahip olan Bursa’yı size
tanıtmaktan çok keyif aldık, şimdiden iyi yolculuklar
dileriz!
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
BİZİMKİSİ BİR
Yorgunluk HİKAYESİ
Belki bir dijital ekranın camından belki de yeni basılmış sayfa kokusunu aldığı
dergiden bu yazıyı okumaya hazırlanan sevgili okurlar, merhaba! Birazdan
bahsedeceklerim aylardır benim hayatımın tam da merkezine oturan,
eminim sizin de bir dönem kapınızı çalmış şeyler...
Ayşegül Erdem
Yapılan çalışmalar Aralık 2019’da 10 milyon olan
Zoom kullanıcısı sayısının Mayıs 2020’de 200
milyona yükseldiğini ortaya koydu. 2021 sonunda
bu sayının nerelere varacağını tahmin etmek ise
hiç de zor değil.
Bu toplantılar sırasında “acaba ses duyulmuş
mudur”, “görüntüm donmuş mudur” gibi birçok
düşünceyle boğuşmak zorunda kalıyoruz. Böylece
tam bir Zoom Yorgunu olup çıkıyoruz. Yapılan
araştırmalara göre Zoom Yorgunu olmamızın
birkaç sebebi var:
Bunlardan ilki; birçok insana aynı anda alışık
olmadığımız şekilde yakından bakıyor olmak.
Zoomdaki insanlarla bu kadar yakın göz teması
kurmak ise tabii ki fazla uyarılmamıza sebep
oluyor.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Bir diğeri ekran karşısında hareketsiz oturmak
zorunda kalıyor olmamız. Araştırmalar özellikle
hareket ederken bilişsel aktivitenin arttığını
gösterirken uzun süren video konferanslarda
öylece oturmak bizi nasıl etkiliyor bir düşünün.
Aynaya bakmayı sever misiniz? Araştırmalar
gösteriyor ki, Zoom Yorgunu hissetmemizin bir
başka sebebi de kendi yüzümüze uzun süre
bakıyor olmamız. Alışkın olmadığımız bu durum
bizi daha stresli hale getiriyor.
Beden dilimiz dijital ortamda videomuzun
donmasıyla, sesimizin robotlaşmasıyla yok olup
gidebiliyor. Bu da bilişsel yük olarak da bize geri
dönüyor. İşte bana göre de Zoom Yorgunluğunun
en büyük sebebini de bu yük oluşturuyor.
Peki Başımızın Bu Tatlı Belası
Zoom Yorgunluğuyla
Nasıl Başa Çıkabiliriz?
Bence ilk yapmamız gereken öncelik sırası. Önce
bu işi Zoom Toplantısı olmadan da halledip
halledemeyeceğimizi değerlendirmemiz
gerekiyor. Toplantı kaçınılmaz olduğunda ise
kameramızı açmanın zorunlu olmadığını
kendimize hatırlatmakta fayda var. Sadece sesli
olarak katılmak eminim ki bizi daha az yoracak
bir seçenek.
Hareketsiz olmaktan yakınıyorsak buna da bir
çözüm bulmalıyız değil mi? Örneğin toplantılar
arası molalarda ekran başında oturmak yerine
ufacık bir bahçe turu ya da en azından
kahvemizi evi dolaşarak içmek bize daha iyi
gelecektir.
Bizi bu yorgunluktan büyük ölçüde kurtaracak,
benim en sevdiğim yöntem ise dijital detoks.
İşlerinizi halledip detoks yapacağınızı gerekli
kişilere ilettikten sonra bırakın mail kutunuz
dolmaya, mesajlar telefonunuza yağmaya
devam etsin!
İşte hayatımızı hem çok kolaylaştıran, yüz yüze harcamamız gereken eforun sadece %10’unu kullanarak
işlerimizi halletmemizi sağlayan, hem de bize yeni nesil bir yorgunluk getiren video konferansların bizden
götürdükleri ve götürdüklerini minimalize etme yolları. Ama tabii ki hayatımızın yeni normalinin bu olduğunu
varsayarak önerilerimi uygularsak bu yorgunluğun da üstesinden gelebiliriz. Hem biz nelerin üstesinden
gelmedik ki…
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
ÖMRÜM ERGÜVEN İLE TÜM ECZACILIK
ÖĞRENCİLERİNE ÖRNEK TEŞKİL EDECEK
KEYİFLİ BİR RÖPORTAJ
Öncelikle tüm okurlarımıza merhaba, ben Ömrüm
Ergüven. Çanakkale’nin Biga ilçesinde doğdum.
Ortaokula kadar Biga’da okudum. Liseyi ise
Çanakkale’nin merkezinde okudum. 6 aylık Avusturya
maceramdan sonra eğitimime Trakya Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi’ni kazanarak orada devam ettim.
2021 Haziran ayında okulumu ikincilik ile bitirerek
mezun oldum ve eczacı unvanını aldım. Geleceğin
Kadın Liderleri 2020 Fellow’ları ve PharmaIno Science
adlı start-up’ın kurucu ortakları arasındayım.
Ecz. Ömrüm ERGÜVEN
Sizin oldukça girişimci biri
olduğunuzu biliyoruz. Böyle olunca
da kariyer planlarınızı ve
gelecekteki hedeflerinizi merak
etmemek elde değil. Bize bunlardan
bahseder misiniz?
Tabiİ ki. Her eczacılık fakültesi öğrencisi gibi ben de bölümüme serbest eczane
açacağım düşüncesiyle başladım. Hayalim memleketimde bir küçük dükkanım olsun
ve orada harika bir sağlık danışmanlığı vereyim doğrultusundaydı. Fakat içimdeki o
girişimci kişiliği ve bölümümün eksiklikleri doğrultusunda yapabileceğim şeyleri
gördüğümde fikrim biraz değişti. Kariyer hedefim bir ilaç firmasında üst yönetici olarak
çalışmak aynı zamanda da doktora yapmak, bunu okuyan sizler de şu an bu hayalime
şahitlik ediyorsunuz. Umarım bir gün sizlere evet gerçekten de yaptı, başardı
dedirtebilirim. Çok farklı bir hedefle başladım ama muhakkak sizin de planlarınız
değişecektir çünkü eczacılık çok geniş bir alan, serbest eczacılıktan tutun da şirket
kurmaya kadar her alanı kendine özel ve çekici. Herkesin en mutlu hangi alanda
olacaksa orada olmasını diliyorum.
Pharmaino Science ekibi ile
SuperPharmacist adlı proje ile
dünya ikinciliğine layık
görüldüğünüzü biliyoruz. Bize bu
projeden bahsedebilir misiniz?
SuperPharmacist teknolojik bir prospektüstür. Hem arttırılmış gerçeklik teknolojisi
hem de yapay zeka teknolojisi kullanılan bir mobil uygulama aslında. Bu uygulama
reçetenizdeki ilaçları girdiğinizde yapay zeka ile size kişisel bir tedavi şeması oluşturur.
Bunun yanı sıra ilaçların akılcı kullanılmasını sağlar. Örneğin; ilacı yarım bardak su ile mi
yoksa bir bardak su ile mi yutmanız gerekiyor, ayakta mı içmeniz gerekiyor, içtikten
sonra yarım saat yatmamanız mı gerekiyor uygulama size bunları arttırılmış gerçeklik
teknolojisi ile gösterir.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Pharmaino Science’ın kurucu ortaklarından biri
olduğunuzu biliyoruz. Bu süreçten bahseder
misiniz, nasıl kurucu ortaklar olarak bir araya
geldiniz, Pharmaino Science’ı kurmaya nasıl
karar verdiniz, hangi amaç etrafında toplanarak
bu yola çıktınız?
Ben üniversiteye girdikten sonra şu anki ortaklarımdan biri olan Ecz. Beşir Sefa MUMAY ile tanıştım ve
birlikte çok güzel bir sinerji yakaladık, yaptığımız işlerde birbirimizi tamamladık. Ben ikinci sınıf, Sefa
üçüncü sınıf olduğundan beri de birlikte sürekli projeler üretiyoruz. Biz birlikte bir start-up’ta da staj
yapmıştık ve hayalimiz okulumuz bitince bir start-up kurmaktı. Pandemi meydana geldikten sonra ise
Sefa ile kendimize bu süreçte her şeye erişim daha kolay olacakken, insanlara daha kolay
ulaşabilecekken neden bu süreci değerlendirip bir şirket kurmuyoruz dedik ve bu şekilde yola çıktık.
Amacımız ise eczacılık ekosistemini yapay zeka gibi teknolojiler ile birleştirip ilacın üretiminden
hastaya sunulmasına kadar her aşamada desteklemek. Örneğin; hastanın ilacını doğru kullanmasından
eczanelerde oluşturulan sistemlere kadar her alanda yapay zeka gibi teknolojileri kullanmaya
çalışıyoruz. Amaç ise daha kaliteli bilgi edinebilmek, eczacıyı eğitebilmek ve eczacının daha iyi
danışmanlık vermesini sağlayabilmek. Aslında bu teknolojilerle birlikte mesleğimizi yüceltmek
istiyoruz.
Yaptığınız girişimleri yaparken, birçok
sorumluluk alırken bunlara nasıl
cesaret ettiniz? İlk adımınızı nasıl
attınız? Yapabilir miyim diye hiç
karamsarlığa kapıldığınız bir an olmadı
mı? Eğer olduysa nasıl bu düşüncelerle
başa çıktınız?
Aslında insanın doğasında korkaklık hep vardır. Genellikle herkesten bir adım önde
olmaktan korkarız. Herkesle aynı şeyi yaptığımızda huzurlu hissederiz çünkü konfor
alanımız orasıdır. Ama cesaretinizi birazcık bile arttırdığınızda, üretmeye olan istek, bir
şeyler değiştirmeye olan istek veya mesleğinize olan aşk sizi bir şekilde cesaretiniz
arttırmaya itiyor ve o cesaretsizliğinizi kırıyorsunuz. Örneğin; ben ne kadar lider ruhlu
bir insan olsam da ikinci sınıfta sahneye çıkmaktan oldukça korkan biriydim. Şu an ise
beni bin kişinin arasına koysanız rahat bir şekilde konuşurum, anlatırım. Bu tamamen
bazı dönüm noktalarıyla oluyor. Sıfırdan gelen bir duygu değil tabi ki. Doğrusu
yapabildiğinizi görünce, bu süreçte örnek aldığınız insanların yapabildiğini görünce
sonra kendinize demek ki imkansız bir şey değil, hayallerimi gerçekleştirebilirim
diyorsunuz. Zaten bir de içinizden gelen üretmeye dair bir aşk varsa hepsi birleşince
ortaya çok güzel bir ürün çıkmış oluyor. Bu ürün de “siz” oluyorsunuz. Elbette ki konfor
alanını aşmak gerekiyor. Bir kenara oturup birileri yapar elbet deseydik zaten hiçbirimiz
olduğumuz konumlara gelemezdik.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
Girişimcilik ve eğitim sürecinizi planlarken nasıl
bir yol izlediniz?
Ben hiç eğitimimi girişimcilikten ayrı tutmadım. Benim girişimcilikte
yaptığım şey de aslında eğitimimin bir parçasıydı; eğitimimi güzelleştirmek,
mesleğimi geliştirmek adınaydı. O yüzden girişimcilikte de başka alan
düşünemezdim. Bu zamana kadar yaptığım her öne çıkan şey de aslında
eczacılık ile ilgilidir. Bu yüzden asla kendimi eğitimden ayrı düşünemiyorum.
Bunun doktora serüvenimde de aynı şekilde olacağını düşünüyorum.
Eğitimden aldığım bilgiyi girişimcilikte yaptığım şeylere örneğin; start
up’ımda entegre ediyorum, start-up’ımda edindiğim bilgiyi eğitimime
entegre ediyorum. Aradaki köprü olarak kendimi kullanıyorum diyebiliriz.
Bunları birbirinden ayrı düşünemiyorum. Hatta eğitimimden o kadar
ayıramıyorum ki PharmaIno’da bilim ekibinin lideriyim. Ömrüm boyunca da
bu hep böyle devam edecek diye düşünüyorum. Ben eğitilmediğim zaman
körelirim, ben körelirsem de start-up’ım körelir. Ben, eğitimim ve start-up’ım
bir bütünüz diye düşünebilirsiniz.
Son olarak daha yolun başında olan
veya yapmak istediği şeyler için gerekli
cesareti bulamayan eczacılık
öğrencilerine vermek istediğiniz
tavsiyeler var mı? Veya eczacılık
öğrencilerine ‘bunu kesinlikle
yapmalısınız’ diyeceğiniz şeyler var
mıdır acaba?
İlki kesinlikle İngilizce. Gerçekten ne kadar önemli olduğunu kelimelere bile dökemem. Ben
üniversitede çok üstüne düşmedim lisede de eğitimim çok yeterli değildi o yüzden siz kesinlikle üstüne
düşmelisiniz. Hangi alanda çalışacak olursanız olun her alanda İngilizce size lazım olacak.
Kesinlikle Erasmus yapın. Bir dönem uzasın hiç önemli değil. Size katacağı çok fazla deneyim olacaktır.
Üçüncüsü ise mesleğinizde network çok önemli dolayısıyla mesleğimizin üstatları, idol alabileceğimiz
insanları yakından takip edin. Bizim mesleğimizde çok birlik beraberlik yokmuş gibi gözükür ama bir
meslek büyüğünüze danıştığınızda size inanılmaz destek veriyor.
Çok fazla insanla tanışın, çok fazla kültürden insanla tanışın. Öğrenci topluluklarının birçoğuna
katılmaya çalışın. Çok fazla arkadaşınız olsun. Bu sizin dünya bakışınızı değiştiriyor. Tek tiplilikten
uzaklaşıyorsunuz. Eskiden herkesi kendiniz gibi sanıyorken daha sonra farklılıklara inanılmaz saygı
duymaya başlıyorsunuz.
LinkedIn kullanın. Buradan mesleğinizdeki insanları takip edin. Meslek büyüklerinizin neler yaptıklarını
inceleyin. Eczacılık sektöründe neler yaşandığının farkında olursunuz böylece. Göreceksiniz ki ufkunuz
genişlemiş olacak.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
KİTAP, FİLM
ÖNERİLERİ
ECZACI
İlk köşemize yaraşır bir kitabı anlatacağız bugün sizlere. Benim için ilklerin
kitabı çünkü. Kitabımızın orijinal adı ‘’ L'apothicaire ‘’.
Ana karakterimiz Andreas bizleri Orta Çağ döneminde 1313 senesindeki
Paris'te karşılıyor.
‘Andreas Saint-Loup , kimsesiz bir adam ve başkentte onunla aynı meslekten
pek çok kişi bulunmasına rağmen herkes ona Eczacı diyor. Bu lakap hak
edilmiş bir lakap çünkü içlerinde hem en ünlüsü o hem de şehirde ve belki
de tüm ülkede bulup bulabileceğiniz en gizemli iksir, merhem, ilaç ve kürleri
o hazırlardı’ Kitabımızın ismi ise anlaşılacağı gibi buradan geliyor.
‘Andreas bir ocak günü evinde varlığını kendisinin ve diğer herkesin unuttuğu
bir oda keşfetti. Kısa bir araştırmadan sonra ise burada hayatını paylaştığı
birinin yaşadığını, sonra da bu gizemli kişinin bir şekilde hem evden hem
anılarından kaybolduğunu öğrendi.
Tekinsiz düşmanlar tarafından takip edilen, Fransa Kralı Yakışıklı Philippe
tarafından sapkınlıkla suçlanan ve Baş Engizisyoncu tarafından aranan Saint-
Loup kendi geçmişini yeniden hatırlamak için Paris'ten Compostela'ya,
oradan ise Sina Dağı'na uzanan bir yolculuğa çıkmak zorunda kaldı. (Les
Echos) Peki bu yolculukta bizleri neler mi bekliyor?
Macera, mistik dinsel çatışmalar, tarihte o yıllarda meydana
gelen Philip'in altındaki tapınakçıların düzeninin yok
edilmesi, engizisyon vahşeti hakkında temeli sağlam bilgiler,
varlık felsefesi konularında kendinizi soru fırtınaları arasında
bulacağınız, kurgu karakterlerin dönemimizdeki gerçeklikle
harmanlanışı, oynanan entrika dolu oyunlar… Gizem ve
gerilim ise sizi kitabın sonuna bir solukta ulaştıracak kadar
güçlü. Bu kitap size edebiyatın en güçlü yönleriyle geliyor.
Shatirum la-mi'umma'nın girişiyle kitabın girişinin aynı olma
detayını da paylaşmadan edemeyeceğim. Yazar kitabı
yazarken edebiyat çizgisini bozmadan bir şaheser yaratmış
tüm incelikleriyle. Ayrıca günümüzdeki mesleki sorunları da o
tarihlere işleyerek bugünümüze ayna tutması eminim ki
hepimizi etkileyecek.
Kesinlikle okunması gereken bu kitabın usta yazarını bir
yandan överken kaliteli bir çeviriyle bu kitabın bizlere
ulaşmasında emeği geçen çevirmenimizi de unutmamak
gerekir.
Yazımızın sonuna yaklaşırken size güzel bir alıntı bırakmak istiyorum ardından da kitapta verilmek istenen mesajın tam da bir
eczacıya verilmesi gereken bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Peki neyi iletmek istiyor yazar bize ?
Tabii ki de her şeyin dozunda olması gerektiğini... Sağlıkla huzurla kalın. Bu mükemmel eseri okumayı sakın unutmayın.
“Accipere quam facere praestat injuriam/Adaletsizliğin mimarı olmaktansa kurbanı olmak daha iyidir.”
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
ECZANELER HAKKINDA
AZ BİLİNENLER
-Alışveriş
merkezlerinde
faaliyet
göstermek üzere
ruhsatlandırılmış
eczaneler
nöbetten muaftır.
-Hastalık veya sair mazeretlerle eczacının,
eczanesinden ayrılış müddeti on beş günü
aştığı takdirde eczaneye mesul müdür tayini
gerekir. Aksi takdirde eczane kapatılır.
- Açılacak
eczanelerin
depo hariç
asgari 20
metrekare
olması şarttır.
-Eczanesini
devretmiş bir eczacı,
yeni eczane açmak
istediğinde
yerleştirme puanı
yarı oranında
düşürülür.
-Doğal afet ve
mücbir sebeplerle
nüfus azalması
hâlinde o yerleşim
yerinde bulunan
eczanelerin naklinde
nüfusa göre eczane
açılması kriteri
uygulanmaz.
-Serbest
eczanelerde,
yıllık seksen
bin reçete
sayısının veya
yıllık sekiz
milyon Türk
Lirası
tutarında
cironun
aşılması
halinde ikinci
eczacı
çalıştırılması
zorunludur.
-Serbest eczane sayıları, ilçe
sınırları içindeki nüfusa göre en
az üç bin beş yüz kişiye bir
eczane olacak şekilde düzenlenir.
Hiç eczanesi olmayan yerleşim
birimlerinde nüfus kriterine
bakılmaksızın bir eczanenin
açılmasına müsaade edilir.
-Alışveriş merkezlerinde
ve sitelerde açılacak
serbest eczaneler
bakımından eczanenin
cephelerinden en az
birinin doğrudan gün
ışığından yararlanacak
şekilde olması ve
kapılarından en az birinin
doğrudan dışarıya
açılması.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
SAĞLIK
Soruları
1) Uyuz hastalığı için hazırlanan
majistral ilaçta kullanılan ve aynı
zamanda egzamaya da iyi gelen
drog nedir?
A) Papaver somniferum
B) Hypericum perforatum
C) Oleum cadinum
D) Atropa Belladona
6) Uzun süreli kullanımı sonucu
kanser riski oluşturabileceğine
değinilen kas gevşetici
hangisidir?
A) Feniramidol HCL
B) İbuprofenum
C) Tiyokolşikosid
D) Diklofenak Sodyum
2)Şuruptan daha az şeker
içeren sıvı ilaca hangisi
örnek verilebilir?
A) Posyon
B) Eliksir
C) Ekstre
D) Tentür
7) En büyük ilaç pazarına
hangi ülke sahiptir?
A) ABD
B) Japonya
C) Çin
D) Almanya
3)Bazı ilaçların kutusundaki
‘’BID’’ yazısı ne anlama
gelmektedir?
A) Tok karna alınmalı
B) Asitli içeceklerle içilmemeli
C) Günde iki kere alınmalı
D) Aç karna alınmalı
8) Osmanlı İmparatorluğu
döneminde eczacılık öğretimi
hangi yılda başlamıştır?
A) 1881
B) 1793
C) 1903
D) 1839
5)Halk arasında kara merhem
olarak bilinen ilaç hangi
maddeden oluşur?
A) Gliserol
B) Lanolin
C) İhtiyol
D) Tiyokolşikosid
4)Eczacılığın babası olarak bilinen,
129-216 yılları arasında yaşadığı
bilinen hekim, bilim adamı ve
filozof kimdir?
A) Galen
B) Hipokrat
C) İbn-i sina
D) Çiçero
9) İdrar retansiyonu
nedir?
A) İdrar kaçırma
B) Polikistik böbrek
C) İdrar yapamama
D) Böbrek yetmezliği
10) Aşağıdaki hastalıklardan
hangisi vitamin eksikliği
sonucu oluşmaz?
A) Osteomalazi
B) Beri beri
C) Pellagra
D) Hipoketotik hipoglisemi
1-C 2-A 3-C 4-A 5-C 6-C 7-A 8-D 9-C 10-D
GENEL KÜLTÜR
Soruları
1) Bursa’nın eski adı nedir?
A) Aykupa
B) Prusa
C) Doylaion
D) Ataleia
6) And dağları hangi
kıtadadır?
A) Kuzey Amerika
B) Avrupa
C) Asya
D) Güney Amerika
2) Tarihteki ilk Türk kadın
hükümdar hangi devleti
yönetmiştir?
A) Avarlar
B) Hunlar
C) İskitler
D) Göktürkler
7) Dünyada bilinen ilk
eczanelerin hangi iki şehirde
var olduğu bilinir?
A) Napoli-Paris
B) Napoli-Roma
C) Bağdat- Paris
D) İstanbul- Prag
3) Bursa’nın düşman
işgalinden kurtuluş tarihi
nedir?
A) 14 Eylül 1920
B) 20 Temmuz 1921
C) 13 Ağustos 1921
D) 1 Eylül 1920
8) Kaynaklarda Amerika
kıtasını ilk keşfeden kaşif
kimdir?
A)Vasco da Gama
B)Ferdinand Macellan
C)Amerigo Vespucci
D)Christopher Columbus
4) Dünyaca ünlü sanat eseri
Kaplumbağa Terbiyecisi hangi
sanatçımıza aittir?
A) Osman Hamdi Bey
B) Matrakçı Nasuh
C) Ahmet Karahisarı
D) Nakkaş Osman
9) Hücrelerin hasar gören DNA'ları
nasıl onardığını ve genetik bilgisini
koruduğunu haritalandıran 2015
yılında Nobel ödülü alan kişi kimdir?
A)Oktay Sinanoğlu
B)Cahit Arf
C)Aziz Sancar
D)Celal Şengör
5) Gerçeküstü eserlerindeki tuhaf
ve çarpıcı imgelerle ünlenen, en
ünlü eseri “Belleğin Azmi” olan
Katalan sürrealist ressam kimdir?
A)Vincent van Gogh
B)Salvador Dali
C)Leonardo Da Vinci
D)Pablo Picasso
10) Şu an dünyada bulunan
en küçük yüzölçümüne
sahip ülke hangisidir?
A) Monako
B) San Marino
C) Vatikan
D) Liechtenstein
1-B 2-C 3-A 4-A 5-B 6-D 7-A 8-D 9-C 10-C
Kaynakça
Hap Bilgiler
Nelson, Joseph B. “Mindful Eating: The Art of Presence While You Eat.” Diabetes
spectrum : a publication of the American Diabetes Association vol. 30,3 (2017):
171-174. doi:10.2337/ds17-0015
Oleson, Terry (2010). The Flow of Qi: Metaphysical Metaphor or Physical Reality.
Medical Acupuncture, 22(3), 157–159. doi:10.1089/acu.2010.2018
Marta Sánchez, Elena González-Burgos & M. Pilar Gómez-Serranillos (2020) The
pharmacology and clinical efficacy of matricaria recutita L.: a systematic review of
in vitro, in vivo studies and clinical trials, Food Reviews International, DOI:
10.1080/87559129.2020.1834577
https://www.fda.gov/news-events/press-announcements/fda-approves-nasalantihistamine-nonprescription-use
Loudon, Irvine. “A brief history of homeopathy.” Journal of the Royal Society of
Medicine vol. 99,12 (2006): 607-10. doi:10.1258/jrsm.99.12.607
Shanbhag, Shreya et al. “Anti-aging and Sunscreens: Paradigm Shift in
Cosmetics.” Advanced pharmaceutical bulletin vol. 9,3 (2019): 348-359.
doi:10.15171/apb.2019.042
Daws, Lynette C et al. “Insulin signaling and addiction.” Neuropharmacology vol.
61,7 (2011): 1123-8. doi:10.1016/j.neuropharm.2011.02.028
Dikici F. “Efsaneler ve gerçekler...Horus’un Gözü’nden Rp’ye” Efsane Avcısı. 2015.
Kothgassner, Oswald D et al. “Virtual reality exposure therapy for posttraumatic
stress disorder (PTSD): a meta-analysis.” European journal of psychotraumatology
vol. 10,1 1654782. 19 Aug. 2019, doi:10.1080/20008198.2019.1654782
Varga-Visi, Éva; Jócsák, Ildikó; Ferenc, Bálint; Végvári, György (2019). Effect of
crushing and heating on the formation of volatile organosulfur compounds in garlic.
CyTA - Journal of Food, 17(1), 796–803. doi:10.1080/19476337.2019.1656288
Herranz, Pedro et al. “Lipodystrophy syndromes.” Dermatologic clinics vol. 26,4
(2008): 569-78, ix. doi:10.1016/j.det.2008.05.004
Cochran, David M et al. “The role of oxytocin in psychiatric disorders: a review of
biological and therapeutic research findings.” Harvard review of psychiatry vol.
21,5 (2013): 219-47. doi:10.1097/HRP.0b013e3182a75b7d.
Çevik, A , Ertaş, N . "FENİLKETONÜRİ HASTALIĞI VE HASTALIĞA UYGUN GIDA
ÜRETİMİ Phenylketonuria Disease and Appropriate Food Production for Patients" .
Bozok Tıp Dergisi 10 (2020 ): 256-263
https://dergipark.org.tr/tr/pub/bozoktip/issue/53268/708925
Gonçalves, Giulliana Augusta Rangel, and Raquel de Melo Alves Paiva. “Gene
therapy: advances, challenges and perspectives.” Einstein (Sao Paulo, Brazil) vol.
15,3 (2017): 369-375. doi:10.1590/S1679-45082017RB4024
Pizzorno, Joseph. “Glutathione!.” Integrative medicine (Encinitas, Calif.) vol. 13,1
(2014): 8-12.
Pardi, N., Hogan, M., Porter, F. et al. mRNA vaccines — a new era in vaccinology.
Nat Rev Drug Discov 17, 261–279 (2018). https://doi.org/10.1038/nrd.2017.243
Delong C, Preuss CV. Black Box Warning. [Updated 2020 Nov 22]. In: StatPearls
[Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2021 Jan-. Available from:
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK538521/
Mallick, Abhiram (2006). Foundations of Anesthesia || Regulation of blood volume
and electrolytes. , (), 709–722. doi:10.1016/b978-0-323-03707-5.50065-6
Carter, Stephen. “Orthomolecular Medicine.” Integrative medicine (Encinitas,
Calif.) vol. 18,3 (2019): 74.
Yang, Mingxiao et al. “Effectiveness of Chinese massage therapy (Tui Na) for
chronic low back pain: study protocol for a randomized controlled trial.” Trials vol.
15 418. 29 Oct. 2014, doi:10.1186/1745-6215-15-418
Mikrobiyata
Özsoy, S. (2019). Polifenoller, Mikrobiyota ve Diyabet. Beslenme ve Diyet Dergisi,
47, 102-109.
Totan, B., Yıldıran, H., & Ayyıldız, F. (2019). Bağırsak Mikrobiyatası Vücut
Ağırlığını Etkiler Mi?. Selçuk Tıp Dergisi, 35(3), 210-216.
Akkaya, Ü. (2018). NÖROLOJİK HASTALIKLAR VE PROBİYOTİK-PREBİYOTİK
KULLANIMI. Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi-BÜSBİD, 3(2).
Arslan, B., & Yılmaz, İ. (2019). Mikrobiyom ve Astım. Güncel Göğis Hastalıkları
Serisi, 8(2), 15-27.
ÜNAL, S. Mikrobiyata, Epigenetik Düzenleme ve Nörogelişim.
YALÇIN, S. S., & KANATLI, M. Ç. (2015). İntestinal mikrobiyota transplantasyonu;
neden, kime, nasıl?. Pamukkale Tıp Dergisi, (2), 148-154.
ÇAKMAK, B., & İNKAYA, B. MİKROBİYOTANIN HASTALIKLAR ÜZERİNDEKİ
ETKİSİ. Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University, 45(1), 96-108.
ÜNAL, S., ATASOY, Ö., CEYLAN, M. E., DEMİR, Ö. Ü. A. Ç., ÖNSÖZ, S. E.,
ERBAŞ, O., ... & ÜNSALVER, Ö. Ü. B. Ö. PSİKİYATRİ.
Doğan, A. D. E. M., Yaşar, S., Kayhan, S. A. İ. T., Kırmızıgöz, Ş., & Kaplan, A.
(2018). Bağırsak-beyin aksı. Türk Nöroşir Derg, 28(3), 377-379.
Bursa Köşesi
https://bibursa.com
https://gurmex.com
https://iskender.com
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bursa_Ulu_Camii
https://www.gezilecektarihiyerler.com/bursada-gezilecek-tarihiyerler/#28_Ulu_Camii
https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/bursa/gezilecekyer/hanlar-bolgesi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Hanlar_B%C3%B6lgesi
https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/bursa/gezilecekyer/koza-han
http://www.kozahan.org/
https://www.ekoyapidergisi.org/2254-bursa-kapali-carsi-osmanlidan-gunumuze.html
https://bibursa.com/turistikyerler/tarihi-inkaya-cinari/
https://www.azbibak.com/inkaya-tarihi-cinar-agaci-bursa/
Demansın Bir Türü - Alzheimer Hastalığı
Holmes C, Boche D, Wilkinson D, Yadegarfar G, Hopkins V, Bayer A, Jones RW,
Bullock R, Love S, Neal JW, Zotova E, Nicoll JA (2008) Long-term effects of Abeta42
immunization in Alzheimer's disease: follow-up of a randomized, placebo-controlled
phase I trial. Lancet 372, 216-223.
De la Torre JC (2021) Editors' Blog: What is the purpose of medicine when dealing
with incurable Alzheimer’s disease? J Alzheimers Dis, https://www.j-alz.com/editorsblog/posts/what-purpose-medicine-when-deal...
Erik Gustavsson, Pauline Raaschou, Gerd Lärfars, Lars Sandman, Niklas Juth. “FDA
approves aducanumab – do not get carried away!” July 1, 2021
Zoom Yorgunluğu
Bailenson, JN (2021). Sözsüz Aşırı Yük: Yakınlaştırma Yorgunluğunun Nedenlerine
İlişkin Teorik Bir Argüman. Teknoloji, Akıl ve Davranış , 2 (1).
https://doi.org/10.1037/tmb0000030
Önemli Günler
Helen Lingard (2002). The effect of first aid training on Australian construction
workers' occupational health and safety motivation and risk control behavior. , 33(2),
209–230. doi:10.1016/s0022-4375(02)00013-0
Shanbhag, Satish, and Richard F Ambinder. “Hodgkin lymphoma: A review and
update on recent progress.” CA: a cancer journal for clinicians vol. 68,2 (2018): 116-
132. doi:10.3322/caac.21438
Schachter, A S, and K L Davis. “Alzheimer's disease.” Dialogues in clinical
neuroscience vol. 2,2 (2000): 91-100. doi:10.31887/DCNS.2000.2.2/asschachter
https://www.fip.org/world-pharmacists-day
Olvera Lopez E, Ballard BD, Jan A. Cardiovascular Disease. [Updated 2021 Mar 5]. In:
StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2021 Jan-. Available
from: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK535419/
Akılcı İlaç Kullanımı
Toklu, H., & Dülger, G. A. (2011). Akılcı ilaç kullanımı ve eczacının rolü. Marmara
Pharmaceutical Journal, 15(3), 89-93.
Aşı Tarihçesi
Melahat AKDENİZ, Ethem KAVUKCU(2016), Aşılama ve Aşıların
Tarihçesi(History of Vaccination and Immunisation)
Kitap Film Önerileri, Eczacı
Loevenbruck, Henry. Eczacı. İstanbul: Pegasus Yayınları, 2018.
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022
D e r g i d e E m e ğ i
G e ç e n l e r
BİZ KİMİZ - Baran Akın
04 - STAJ KÖŞESİ - Semah Aydemir
08 - AŞI TARİHÇESİ - Mert Tali, Emine Yaren Efe
10 - DEMANSIN BİR TÜRÜ: ALZHEİMER HASTALIĞI
Emine Yaren Efe, Armağan Mina Salar, Özge Cömerter, Semah Aydemir
12 - ECZ.NEJAT VARDAR İLE RÖPORTAJ - Ecz. Nejat Vardar, Zeynep Öztürk,
Özge Cömerter
15 - HAYVAN HASTANESİNDE ECZACI OLMAK - Ecz. Aysın Usta, Baran Akın
18 - AKILCI İLAÇ - Emine Yaren Efe
21 - HAP BİLGİLER - Semah Aydemir
22 - FARMASÖTİK BOTANİK - Prof. Dr. İ. İrem Tatlı Çankaya , Emine Yaren Efe
26 - ÖNEMLİ GÜNLER: EYLÜL - Semah Aydemir
28 - MİKROBİYOTA - Özge Cömerter
30 - BURSA KÖŞESİ - Bilge Saka
34 - BİZİMKİSİ BİR YORGUNLUK HİKAYESİ – Ayşegül Erdem
36 - ÖMRÜM ERGÜVEN İLE RÖPORTAJ - Ecz. Ömrüm Ergüven, Eray Çetin,
Armağan Mina Salar
39 - KİTAP, FİLM ÖNERİLERİ - Ferhunde Ceren Sevim
40 - ECZANELER HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR - Mert Tali
41 - SAĞLIK SORULARI - Ahmet Ozan Yüksel, Mert Tali, Baran Akın
EDİTÖR EKİBİ:
Ayşegül Erdem
Selen Tekin
Begüm Ateş
Egemen Alkan
TASARIM EKİBİ:
Özge Cömerter
Emine Yaren Efe
Sıla Hava
Betül Demir
Derya Demir
Dergimizin hazırlanma sürecinde her
zaman destek olan Bursa Eczacı
Odası'na ve bizlere bir bilim insanı
olarak danışmanlık yapan çok değerli
hocamız Dr. Ecz. M. Ziver Berkman
başta olmak üzere emeği geçen bütün
kıymetli eczacılarımıza ve eczacılık
öğrencisi arkadaşlarımıza
teşekkürlerimizi sunuyoruz.
İyi ki varsınız ve var olacaksınız!
BURSA ECZACI ODASI ÖĞRENCİ KOMİSYONU
EYLÜL 2022