04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-I HALDÜN --

90

Aynı şekilde ikinci kuşağın kuzey sınırından başlayan üçüncü kuşağın sonunda

gece ve gündüzün en uzun olduğu zaman on dört saat; dördüncü kuşağın sonunda on

dört buçuk saat; beşinci kuşağın sonunda on beş saat; altıncı kuşağın sonunda on beş buçuk

saat ve yedinci kuşağın sonunda on altı saattir. Yedinci kuşaktan sonra da yerleşim

yoktur. Görüldüğü gibi gece ve gündüzün en uzun olduğu zamanlar (birbirini takip

eden) her kuşak arasında yarım saat değişmektedir. Bu değişiklik güneyden kuzeye doğru

artarak olmaktadır.

Bu kuşaklardaki yerlerin enlemi denildiğinde ise, bir yerin muaddelu'n-nehar -ki

bunun yeryüzündeki karşılığı daha önce söylendiği gibi ekvatordur- ile arasındaki paralel

uzaklık kastedilir. Aynı şekilde bir yerin enlemi, güney kutbunun o yerin ufkundan

kaybolmasına ve kuzey kutbunun o yerin ufkunda yükselmesine göre de tespit edilir. Sonuçta

bu üç yerden uzaklığı o yerin enlemidir.

Bu coğrafya üzerine konuşanlar, batıdan doğuya doğru uzanan bu yedi kuşaktan

her birini on kısma ayırmışlar ve her kısmın içinde yer alan beldeleri, şehirleri, dağları,

nehirleri ve aralarındaki yolların mesafesini söylemişlerdir. Biz bu konuyu özet olarak ele

alacak ve her kısımdaki meşhur yerleri, nehirleri ve denizleri zikredeceğiz. Bunu yaparken

Şerif İdris' in, Sicilya kralı Rojer için telif ettiği "Nüzhetu'l-Müstak" (Rojer Kitabı) kitabıyla

uyumlu gideceğiz. Şerif İdris bu kitabı altıncı yüzyılın ortalarında telif etmiş ve

Mesudi, lbn-i Hurdazebeh, Havkali, Kuduri, lbn-i İshak, Ptoleme ve diğer bilginlerin kitaplarından

yararlanmıştır. Şimdi birinci kuşaktan başlayarak sonuncu kuşağa kadar devam

edelim. Bütün eksikliklerden uzak olan Allah, lütuf ve ihsanıyla bizi korusun.

BİRİNCİ KUŞAK

Bu kuşağın batısında "Halidat Adaları" vardır ve Ptoleme, bu adalardan başlayarak

ülkelerin uzunluklarını hesaplar. Adalar, bu kuşağın uzantıları şeklinde değil, Okyanus'tadır

(karalardan uzaktır). Bu adaların sayısı çoktur, ancak en büyükleri ve meşhurları

üç tanedir ve bu buralarda yerleşim olduğu söyleniyor. Bize gelen haberlere göre, bu

yüzyılın ortalarında Frenk gemileri bu adalara uğramışlar, orada yaşayanlarla savaşıp onları

yenmişler ve esirler almışlardır. Bu esirlerden bazılarını Uzak Mağrib sahillerinde satmışlar

ve esirler sultanın hizmetine girmiştir. Arapçayı öğrendikten sonra, adaların durumu

hakkında bilgi vermişlerdir. Ziraat için boynuzlarla toprağı sürdüklerini, topraklarında

demir bulunmadığını, geçimlerini arpa ile sağladıklarını, hayvancılık olarak keçi

beslediklerini, savaşlarda taş kullandıklarını ve taşları arkaya doğru fırlattıklarını, ibadetlerinin

güneş doğarken ona secde etmek şeklinde olduğunu, hiç bir dini bilmediklerini

ve kendilerine her hangi bir tebliğ ulaşmadığını söylemişlerdir.

Bu adalara bizzat oralara gitmek niyetiyle değil, ancak tesadüfen ulaşılabilir. Çünkü

gemilerin denizde yol alması rüzgarla olmakta ve bu nedenle rüzgarların estiği yönü,

o yöne doğru gidildiğinde nerelerden geçileceğini, rüzgarın yönü değiştiğinde yeni istikametin

nereye götüreceğini ve yelkenlerin durumunu buna göre ayarlamayı bilmek gerekir.

İşte bütün bunlar usta gemicilerin bildikleri belli kurallara göre olur. Yine bu de-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!