04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-I HALDÜN --

356

ler, bu işin ustaları olan sanatkarlar tarafından altın veya altının dışında değişik renklerdeki

nakışlarla, elbiselerin kol ve etek kısımlarına işlenir. Böylece bu tarzda işlenmiş elbiselerin

bir hükümdarlık alameti olduğu bilinir ve hükümdar bir üstünlük nişanesi olarak

bu elbiseleri giyer. Bazen de hükümdar şereflendirip yüceltmek istediği veya bir devlet

görevine atamak istediği kişiye bu tür elbiseleri giydirir.

İslam' dan önce acem hükümdarları, bu tür görkemli elbiselere hükümdarların resimlerini

veya bu işe özgü bazı resim ve şekilleri nakşettirirlerdi. Müslüman hükümdarlar

ise bunun yerine kendi isimleri ile uğurlu saydıkları sözleri veya kayıt ve arşiv işlevi

görevecek sözleri nakşettirdiler.

Bu iş Emevi ve Abbasi devletlerinde en görkemli ve önemli işlerden biriydi. Hükümdarların

saraylarında, bu iş, yani bu tür elbiselerin dokunup işlenmesi için tahsis edilen

yerlere "daru't-tıraz" (dokuma ve nakış dairesi/atölyesi) deniyordu. Bu işin başında

olan kişi ise "sfıhibu't-tıraz" olarak isimlendiriliyordu. Sabibu't-tıraz, kumaşların boyanması,

gerekli alet ve malzemelerin temin edilmesi, elbiselerin dokunması işlerini takip etmek

ve bütün bu işleri görenlere her türlü kolaylığı sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüydü.

Bu göreve devletin en seçkin kişilerini veya dışardan devlet hizmetlerine alınanların

en güvenilirlerini atıyorlardı.

Endülüs Emevi devletinde, onlardan sonra gelen Tavaif hükümdarlıklarında, Mısır'daki

Ubeydiyyin devletinde ve onların çağdaşı olan doğudaki acem hükümdarlıklarında

da durum aynıydı. Ancak sonraları fetihlerin durması ve devletlerin çoğalmasına

bağlı olarak, şatafatlı ve lüks yaşam şartalarının gerilemesiyle genel olarak bütün devletler

de bu görev işlevsiz hale gelmiştir.

Hicri altıncı yüzyılın başında Mağrib'te kurulan Muvahhidin devleti hükümdarları,

hem yaşamlarının sadeliği hem de imamları olan Muhammed bin Tumert Mehdi'nin

yönlendirmeliriyle sahip oldukları dini hassasiyetlerinden dolayı, başlangıçta bu

tür şatafatlı ve lüks elbiseler giyme yoluna gitmediler. İpek ve altındandan kaçındılar.

Onu için bu devlette, bu işlerle ilgili bir devlet görevi ve görevlisi yoktu. Ancak devletin

son dönemlerindeki hükümdarlar lüks ve şatafata yönelmişlerdir.

Çağımızda Mağrib'te hüküm süren Merin devleti, Endülüs'teki çağdaşı olan Ahmer

oğulları devletini örnek alarak gösteriş ve lükse büyük önem vermektedir. Ahmer

oğulları devleti ise açık bir şekilde Tavaif hükümdarlıkların dan etkilenmiştir.

Çağımızda Mısır ve Şam'daki Türk devletine gelince, her ne kadar bu devlette hükümdarlığın

gücü ve ülkenin bayındırlığına göre bu tür şatafatlı kıyafetlere önem veriliyorsa

da, bu iş saraylarda ve özel dikim evlerinde yapılmadığı gibi, bununla ilgili bir devlet

görevi de yoktur. Devlet istediği bu tür elbiseleri, halis ipek ve altın işlerinde maharetli

olan sanat erbabına diktirir. Bu özelliklere sahip olan elbiseyi -acemce bir kelime olan­

"müzerkeş" olarak isimlendirirler. Elbiselerin üzerine hükümdarın veya emirin ismi işlenir.

Allah geceyi ve gündüzü takdir edendir. O, varislerin en hayırlısıdır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!