04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-1 HALDÜN --

354

Küp, şişe ve kapların ağızlarının kapatıldığı tıpaya da "hıtam" denir. Allah'ın şu sözünde

bu anlamda kullanılmıştır: "Onlara {ağızlan) mühürlü ve hıtamı misk olan halis

içki sunulur." (Mutaffifin Suresi, 25-26). Bu ayetteki "hıtam"ı, içkinin bitip sonuna gelinmesi

olarak tefsir edenler yanılıyorlar. Bu şekilde tefsir edenlere göre, kaptaki içkinin

sonuna gelindiğinde misk kokusu yayılır. Ancak ayetin anlamı böyle değildir. Buradaki

"hitam tıpa ve kapak anlamındadır. Çünkü içkinin konduğu küpün ağzı, içkiyi korumak,

kokusunu ve tadını güzelleştirmek için çamurdan veya katrandan bir tıpa ile kapatılır.

lşte ayette cennet içkilerinin özellikleri mübağalı bir şekilde anlatılırken, onların

(konduğu kapların) tıpalarının da miskten olduğu söyleniyor. Şüphesiz ki miskin kokusu

ve tadı, dünyada kullanılan çamur ve katrandan daha güzeldir.

Hatem kelimesinin bütün bu anlamlarda kullanılması doğru ise, bunlardan kaynaklan

iz ve eserleri ifade etmek için kullanılması da doğru olur. Çünkü hatemin (mührün)

üzerine, belirli kelimeler veya şekiller nakşedilip, sonra damga çamuruna veya mürekkebe

batırılır ve kağıda bastırılırsa o kelimeler veya şekillerin büyük bir bölümü kağıdın

üzerine çıkar. Aynı şekilde bu mühür mum gibi yumuşak cisimlerin üzerine bastırılırsa

yazı ve şekiller oraya da çıkar. Eğer yazılar mührün üstüne sağ taraftan başlanarak

nakşedilmiş ise, sol taraftan; sol taraftan nakşedilmiş ise sağ taraftan okunur. Çünkü

mührün üzerindeki şekiller kağıda basıldığında ters çevrilmiş olur.

Mührün, mühür çamuruna veya mürekkebe batırılıp sonra da mühürlenecek evrakın

üzerine basılması, o evrakın doğru bir şekilde yazılıp bitirildiği anlamı taşır. Sanki

bir yazı ancak bu şekilde mühürlenince tamamlanmış olmakta, mühürlenmemiş yazılar

ise iptal edilmiş duruma düşmektedir.

Bazen mühürleme işlemi, mektup veya evrakın son tarafına veya baş tarafına düzenli

bir şekilde Allah'ı öven, O'nu eksikliklerden tenzih eden sözlerin ya da hükümdarın,

emirin veya yazıyı yazan her kimse onun isminin ya da bir sıfatının yazılması şeklinde

olur. Bu yazı mektup veya evrakın doğru ve geçerli olduğunun işareti sayılır ve "alamet"

olarak isimlendirilir. Hatem (mühür) olarak isimlendirilmesi ise, Asıfi'ınll6 hatemindeki

nakışların izine benzemesinden dolayıdır. Yine kadı'nın hatemi sözü de, davalarda

verdiği hükümlerin infaz edilmesi için onları mühürlemesi, yani yazısı ile alametini

koymasını ifade eder. Aynı şekilde sultanın veya halifenin hatemi sözü ile onların alametlerinin

kastedildiği de olur.

Harun Reşid, Fadıl bin Yahya'nın yerine kardeşi Cafer bin Yahya'yı vezir yapmak

istediğinde, onların babaları olan Yahya bin Halid'e şöyle demiştir: "Ey baba! ı 7, ben mührü

sağ tarafımdan sol tarafıma geçirmek istiyorum." Bu sözünden mühür (hatem) kelimesini

vezirliğe kinaye olarak kullanmıştır. Çünkü o dönemde, mektuplara ve evraklara

alamet koymak vezirin görevleri arasındaydı.

Taberi'nin naklettiği şu olay da mektup veya evraklara (yazı ile) alamet konulmasının,

mühür (hatem) olarak kabul edildiğinin ve böyle isimlendirildiğinin doğru olduğunu

gösteriyor: Hz. Hasan, Muaviye'ye barış yapmak istediğini bildirince, Muaviye ona,

altını mühürlediği beyaz (boş) bir kağıt gönderip şöyle demiştir: "Altını mühürlediğim

11s Asıf, Hz. Süyelman'ın katibinin ismidir.

111 Harun Reşid, Yahya'ya baba diye hitap ederdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!