04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-I HALDÜN --

350

ben şişmanladım" diyerek, taht edinmek hususunda onlardan izin istemiş, onlar da izin

vermişlerdir. Muaviye' den sonra gelen Müslüman hükümdarlar da bu konuda ona uyup

taht edinmişlerdir ve böylece taht edinmek hükümdarlığın azametin sembollerinden biri

haline gelmiştir.

Mısır valisi Amr bin As, sarayında beraberindeki Araplarla birlikte yere otururdu.

Mukavkas, eller üzerinde taşınan altından yapılmış tahtıyla saraya gelir ve yerde oturan

Amr bin As'ın karşısında tahtına otururdu. Müslümanlar ise, hem zimmet akdine vefalarının

bir gereği olarak, hem de hükümdarlık kibir ve azametini küçümsedikleri için ona

seslerini çıkarmazlardı.

Daha sonra doğudaki ve batıdaki Abbasi, Muvahhidin, ve diğer İslam devletlerinde

hükümdarlar kisraların ve kayserlerin görmedikleri (görkemli) tahtlara oturmuşlardır.

Sikke:

Sikke insanlar arasında tedavülde olan dinarların (altın para) ve dirhemlerin (gümüş

para) üzerine damga vurulmasıdır. Demirden yapılmış bir mührün üzerine belirli

resimler veya kelimeler ters olarak işlenir sonra da dinar ve dirhemlerin üzerine vurulur.

Böylece o resim veya kelimeler açık ve düz olarak onların üzerine çıkar. Ancak dinar ve

dirhemler defalarca eritilip kalıba döküldükten ve onlar için takdir edilen ölçü ve ayarlara

uygun oldukları tespit edildikten sonra damgalanır. Dinarlar ve dirhemler, kendileri

için takdir edilen ölçülerde ise adet olarak, bu ölçülerde değilse ağırlık olarak tedavülde

dolaşır.

Sikke, asıl olarak dinar ve dirhemleri damgalamak için kullanılan demir mührün

ismidir. Sonra bu mührün üzerine işlenip dinarların ve dirhemlerin üzerine basılan şekillerin

ismi oldu. Daha sonra da bu işin başında olan ve mührün basılması için gereken

şartların mevcut olup olmadığını kontrol eden kişinin adı haline gelmiştir. Böylece sikke,

devletlerde bu görevi yapanların ortak adı olmuştur.

Devletler için bu görev, mutlaka olması gereken zorunlu bir vazifedir. Çünkü ancak

bu sayede tedavüldeki paraların gerçek mi yoksa sahte mi olduğu anlaşılır ve paraların

üzerindeki sultanın mührü sayesinde sahtelerinin, gerçekleri arasına karışması engellenmiş

olur. Acem hükümdarları da bu amaçla mühür kullanıyorlar ve mührün üzerine

belirli ve bu işe özgü resimler işliyorlardı. Bu resim o dönemdeki hükümdarın resmi olabileceği

gibi, bir kale, hayvan veya herhangi bir şeyin resmi de olabiliyordu. Acem devletinde

bu durum devletleri yıkılana kadar devam etti.

İslam geldiğinde, dinin sadeliği ve Arapların bedeviliğinden dolayı bu husus göz

ardı edildi. Müslümanlar alış verişlerini altın ve gümüşü tartmak suretiyle yapıyorlardı.

Ellerinde Farslara ait dinar ve dirhemler vardı ve onlar ile yaptıkları alış verişler de yine

onları tartmak suretiyle oluyordu. Devletin bu konudaki gafletinden dolayı, dinar ve dirhemlerde

açık bir şekilde sahtekarlıklar yapılıncaya kadar bu durum devam etti. Said bin

Müseyyeb ve Ebu Zinad'ın naklettiğine göre, bu durumun anlaşılması üzerine halife Ah-

'

dulmelik, Haccac'a, gerçek dirhemlerin sahtelerinden ayırt edilmesi için dirhemlerin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!