04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- lBN-l HALDüN --

328

li bozulmuştur. Aynı şekilde, hükümdarın yazışmalarının açığa çıkıp içeriklerinin öğrenilmesine

engel olunmak için, bu yazışmaları mühürleme görevini de vezir üstlenmiştir.

Böylece vezirlik, hükümdarın yardımcılığını içeren diğer görevlerle birlikte, seyfiye (silahlı

kuvvetler) ve kalem görevlerini kendisinde toplayan bir makam haline gelmiştir.

öyle ki, Harun Reşid zamanında vezirlik yapan Cafer bin Yahya, devletin bütün işlerini

kendisi yürüttüğü için "sultan" (hükümdar) olarak çağrılmıştır. Devlet yönetimine ilişkin

görevlerden sadece Mciplik, yani hükümdarın kapısında beklemek işi onun yetkileri

arasında olmamıştır. Çünkü böyle bir şeye tenezzül etmemiştir.

Sonra Abbasi devletinde hükümdarların (halifelerin) tahakküm altına alınması

dönemi geldi. Hükümdarlar bazen vezirler tarafından, bazen de güçlü sultanlar tarafından

tahakküm altına alınmışlardır. Ancak halifeyi tahakkümü altına alan vezir, şer'i hükümlerin

sağlıklı olarak yürümesi için, halifeye vekaleten ve onun adına hareket etmek

durumunda kalır. Onun için vezirlik ikiye ayrılır: Birincisi tenfiz (icra) vezirliği. Bu durumda

olanlar, (halife adına hareket etmeyip) kendi adına hareket eden sultanlardır.

İkincisi, yetki vezirliği. Bu durumda olanlar ise, halifeyi kendi etkileri altına alan vezirlerdir.

Halifenin tahakküm altına alınması durumu devam etti. Sonra yönetim tamamen

acem hükümdarların eline geçti ve halifeliğin fonksiyonu ortadan kalktı. Ancak bu hükümdarlar

halifeliğe ait lakapları kullanma yoluna gitmediler. Vezirlik lakabına da ortak

olmadılar, çünkü vezirler zaten onların askerleri konumundaydılar. Onlar kendilerini

"emir" ve "hükümdar" olarak isimlendirdiler. Devleti fiilen elinde tutanlara, halifenin

onları verdiği övücü lakaplara ek olarak, "emiru'l-umara" (emirlerin emiri) veya "sultan"

deniyordu. Bu kimseler, "vezir" ismini ise halifenin özel işlerini görenlere bıraktılar.

Bu hal Abbasi devleti son buluncaya kadar devam etti. Bu süre içinde dilleri de iyice

bozuldu. Artık dili edebi ve güzel bir şekilde kullanmak, bazı kimseler tarafından icra

edilen bir sanat haline geldi. Vezirler acemlerden olduğu için, dili bu şekilde kullanmakla

meşgul olmadılar ve bu işe diğer tabakalardan kimseleri atadılar. Böylece dili güzel kullanan

bu kişiler, onlara hizmet eden kimseler haline geldi. Emir ismi de ordu komutanlarına

özgü bir isim haline geldi. Ancak bununla birlikte emirlerin gücü ve nüfuzu diğer

bütün makamların üstündeydi ve geçerli olan da -ister (halifeye) vekaleten, ister kendi

adlarına- onların verdikleri emirlerdi.

Sonunda Mısır' da Türk devleti kuruldu. Bu devletteki yüksek dereceli görevliler,

(Abbasi devletinde) fiili gücü elinde bulunduranların vezir ismini kullanmayıp, bu isimi,

tahakküm altındaki halifenin özel işlerini yürütenlere bıraktıklarından dolayı bayağılaştığını

gördükleri için, vezir lakabını kullanmadılar. Çağımızda (Mısır'daki Türk devletinde),

devlet yönetiminde ve ordunun başında bulunanlar "naip" olarak isimlendiriliyor.

Haciplik görevi eski anlamını koruyor. Vezir isim ise, vergi işleriyle ilgilenen görevliye

tahsis edilmiş durumda.

Endülüs Emevi devletinde de başlangıçta vezir lakabı bilinen anlamıyla kullanıldı.

Sonra devlet görevleri belirli gruplara ayrıldı ve her biri için ayrı vezir tayin edildi.

Mali işler için bir vezir, yazışmalar için bir vezir, zulme uğradıklarından şikayetçi olanlar

için bir vezir ve sınır bölgelerindekilerin durumunu kontrol etmek için bir vezir tayin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!