04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- MUKADDiME --

389

Esas olan hakka (doğru olana) dönmendir. Çünkü doğru daha eskidir. Doğruya dönmek,

yanlışta devam etmekten daha hayırlıdır.

Kur'an'da ve sünnette olmayan ve tereddüt ettiğin bir meseleyle karşılaştığında

iyice düşün, onun benzerlerini öğren ve onlarla kıyas ederek hüküm ver.

Bir hak iddia edene, buna ilişkin delillerini getirmesi için süre ver. (Bu süre içinde)

delillerini getirirse hakkını alır, aksi takdirde onun aleyhine hüküm ver. Şüphesiz bu

şekilde hareket etmek şüpheleri ortadan kaldırmak için en uygun yoldur.

Müslümanlar adildir ve birbirleri hakkındaki şahitlikleri geçerlidir. Ancak had cezasına

çarptırılarak kırbaçlanmış olanlar, yalan yere şahitlik yaptığı sabit olanlar ve yalan

yere kendisini nesep veya dostluk bağıyla birilerine nispet edenler bunun dışındadır.

Çünkü Allah onların yeminlerini ve şahitliklerini geçersiz saymıştır.

Kararsızlık ve endişeden, bıkkınlıktan ve (davanın taraflarına) oflayıp püflemekten

sakın. Çünkü doğru yerde, hak için kararlı ve sabit olmaya Allah'ın verdiği sevap çok

büyüktür ve Allah böyle yapanın adını yüceltir. Vessalam."

Halifelerin, esasen kendi görevleri arasında olsa da, yargı işini başkalarına tevdi etmelerinin

sebebi, genel siyaseti yürütmek, cihad, fetihler, sınırların korunması gibi çok

fazla meşguliyetlere sahip olmalarıdır. Taşıdıkları büyük önemden dolayı bu işleri başkalarına

havale etmezlerdi. Bu yüzden kendi yüklerini hafifletmek için, yargı işini yürütmek

için başkalarını atarlardı. Yine de bu göreve, nesep yada dostluk bağıyla kendi asabiyetinden

olan kişileri atarlardı.

Bu makamın hükümleri ve şartları fıkıh kitaplarında ve özellikle de devlet yönetimine

(ahkamu's-sultaniyye'ye) ilişkin kitaplarda açıklanmıştır. İlk halifeler döneminde

hakimin (kadı'nın) görevi sadece insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözmekti. Ancak

daha sonra halifelerin ve hükümdarların büyük siyasetle (devletin genel yönetimiyle)

meşgul olmalarından dolayı, tedrici olarak kendilerine başka görevler de havale edildi.

Sonuçta anlaşmazlıkları çözmenin yanında delilerin, yetimlerin, müflislerin ve sefihlerin

(menfaatini düşünemeyip mallarını ölçüsüzce harcayanların) hacir altına alınması;

Müslümanların vasiyet ve vakıf işleri; kendilerini evlendirecek velilerin bulunmaması

durumunda -bunu halifenin görevi kabul edenler için- dulların evlendirilmesi; yolların

ve binaların iyileştirilip onarılması; kendilerine güven duyulması için bilgi, tecrübe ve

adalet yönünden şahitlerin, memurların ve vekillerin durumunun araştırılması gibi

Müslümanların genel maslahatlarıyla ilgili işler de kadılara havale edildi.

Daha önce halifeler, kadıları şikayetlere bakmaları için görevlendiriyorlardı. Bu

ise, yönetimin otoritesi ile yargı adaletinin iç içe girdiği karma bir görev olup, zalime zulmünden

el çektirmek için güçlü ve caydırıcı bir otoriteye ihtiyaç duyar. Bu şekilde o daha

önce kadıların ve başkalarının güç yetiremediği şeyleri yerine getirir. Böylece kadı açık

delilleri ve ikrarı değerlendirir, emarelere ve karinelere dayanır, doğrunun açık bir şekilde

ortaya çıkması için hüküm vermeyi erteler, tarafları anlaşmaya yöneltir ve şahitlere yemin

ettirir. İşte bütün bunlar kadı'nın bakacağı şeylerden daha geniştir.

İlk halifeler Abbasilerden Mühtedi dönemine kadar bu görevi doğrudan kendileri

yapıyorlardı. Ancak bazen de bu görevi kadılarına tevdi ediyorlardı. Örneğin, Hz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!