04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

- MUKADDIME -

303

bu durumunu biliyor ve inkar etmiyorlardı. Sadece İslamiyetin başlangıcında -insanların

vahyin gelişi, meleklerin Müslümanlara yardım edişi gibi olağanüstü hallerle meşgul

olmalarından dolayı- unutulmuştu.

Evet, insanlar bu gibi olağanüstü haller karşısında cahiliye alışkanlıklarını, asabiyetini

ve eğilimlerini unutmuşlardı. Geriye sadece dinin korunması ve müşriklerle cihad

etmeye yarayacak tabii asabiyet kalmıştı. Bu işler de ise hükmedici ve yönlendirici olan

dindi. Cahiliye adetleri ise dışlanmış ve atıl bir durumdaydı. Ancak (Hz. Peygamber'in

vefatından sonra) vahyin ve olağanüstülüklerin kesilmesiyle işler bir nebze daha önceki

yerleşik geleneklere döndü. Asabiyet durumu da daha önceki haline ve sahiplerine döndü.

Mudar kabileleri de daha önce olduğu gibi yeniden Ümeyye oğullarına (Emevilere)

itaat etmeye başladılar.

Böylece Hz. Hüseyin'in bu konudaki hatası açığa çıkmış oluyor. Ancak onun bu

yanılgısı dünyevi bir meselede olduğu için ona zarar vermez. Şer'i hüküm ise onun zannına

bağlı olduğu için, bu konuda hatalı değildir. Çünkü o, bu işe güç yetirebileceğini sanıyordu.

Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Zübeyr, Abdullah bin Ömer, kardeşi Muhammed

bin Hanefiyye ve diğerleri onu Küfeye gitme düşüncesinden vazgeçirmeye çalışmışlar,

onun bu konuda hata yaptığını anlamışlar, ancak o Allah'ın dilemesinden dolayı, koyulduğu

yoldan dönmemiştir.

Hz. Hüseyin'in dışında Hicaz'da, Yezid'in yanında Şam'da ve Irak'ta bulunan diğer

sahabeler ve onlara tabi olanlar ise, Yezid fasık da olsa, ona isya etmek büyük kargaşalıklara

ve kan dökülmesine sebep olacağı için bunu caiz görmemişlerdir. Onun için

böyle bir şeye kalkışmamışlar, Hz. Hüseyin'e tabi olmamışlar, ancak onun yaptığını da

inkar etmemişler ve onu {böyle yaptığından dolayı) günahkar saymamışlardır. Çünkü o

örnek alınacak bir müçtehittir.

Hz. Hüseyin'e muhalefet eden ve ona yardım etmeyen bu insanları günahkar sayma

yanlışına düşmekten sakın. Çünkü onlar sahabelerin çoğunluğuydu ve Yezid'in yanında

olup, ona isyan edilmesi görüşünde değillerdi. Ancak Hz. Hüseyin de Kerbala'da

savaşırken, kendi fazileti ve hakkına, onları şahit gösteriyordu. Şöyle diyordu: "(Benim

durumumu) Cabir bin Abdullah'a, Ebu Said Hudri'ye, Enes bin Malik'e, Sehl bin Said'e,

Zeyd bin Erkam'a ve bunlar gibi olanlara sorun:' Onların kendisine yardım etmeyişini

kınamıyordu. Çünkü biliyordu ki, Yezid'e isyan etmek nasıl kendi içtihadından kaynaklanıyorsa,

bu şekilde hareket etmeleri de onların içtihatlarından kaynaklanıyordu.

Aynı şekilde sakın Hz. Hüseyin'in öldürülmesinin, -nebizi (hurma şırasını) haram

(içki hükmünde) kabul eden Şafii ve Malikilerin, bunu caiz kabul edip için Hanefilere

had cezası uygulamasına benzeterek- doğru olduğunu sanma. Çünkü her ne kadar Hz.

Hüseyin'in hareketi onların (sahabelerin) içtihatlarına aykırı idiyse de, Yezid'in, Hz. Hüseyin'le

savaşması da bu sahabelerin içtihatlarından kaynaklanmıyordu. Aksine Hz. Hüseyin

ile savaşmak, Yezid ve taraftarlarının kendi görüşüydü. Şöyle düşünme: Yezid fasık

da olsa, sahabeler ona isyan etmeyi caiz görmemişlerdir. Dolayısıyla Yezid'in yaptıkları

onlara göre doğrudur.

Bil ki, fasık birinin ancak meşru (şeriata uygun) işlerine itaat edilir. O sahabelere

göre isyan edenlere karşı savaşmanın şartı, (kendisine isyan edilen) imamın (devlet baş-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!