04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

- MUKADDIME -

299

gelmesinden dehşete kapılarak (daha önce) alışık oldukları ve dikkate aldıkları bütün değerlerden

soyutlanmışlar, lslam'ın emirlerine itaat etmek ve boyun eğmek ruhu kendilerini

kuşatmış ve bunun neticesinde asabiyet gibi durumları dikkate almaya ihtiyaç duyulmamıştır.

Halifelik, devlet, halifenin vasiyet edilmesi, asabiyet ve bunun gibi diğer meselelerdeki

tavır bu şekildeydi. Ancak bu yardımların ve mucizeler kesilince, bu dönemler

geçip gidince, onları kuşatmış olan o muhteşem hava zayıflamaya başlamış ve yönetim

yine alışılmış olan şekle dönmüştür. Asabiyet ve diğer durumlar yeniden göz önünde tutulmaya

başlanmış, maslahatların ve kötülüklerin değerlendirilmesinde onlar esas alınmış

ve devlet (hükümdarlık), halifelik ve halifenin vasiyet edilmesi -iddia ettikleri gibiçok

önemli işler haline gelmiştir.

Hz. Peygamber döneminde halifeliğin önemli olmadığına (gündeme alınacak kadar

önemli bir yer işgal etmediğine) ve bu yüzden bir halife vasiyet etmediğine dikkat et!

Sonra ilk halifeler döneminde, savunma, cihad, dinden dönenlerle meşgul olma ve fetihler

sebebiyle belli bir öneme kavuşmuştur. Ancak onlar Hz. Ömer' den naklettiğimiz gibi,

halifeyi vasiyet etmek ve etmemek arasında serbestlerdi. Günümüzde ise maslahatların

korunup gözetilmesi açısından en önemli işlerden biri olmuştur ve bunun için asabiyet

durumu da dikkate alınmaktadır. Çünkü asabiyet bölünmelerin ve insanların birbirlerini

yardımsız bırakmalarının önünde bir engel; birleşme ve yardımlaşmanın kaynağı; ve

şeriatın amaçları ve hükümlerini gerçekleştirmenin kefili haline gelmiştir.

Üçüncüsü: İslam' da sahabeler ve tabiin arasında meydana gelen savaşların durumu.

Bil ki onların anlaşmazlıkları (dünyevi meselelerde değil) dini meselelerde oluyordu

ve sahih delillerden ve kabul edilebilir algılamalardan çıkardıkları içtihatların (görüşlerin)

farklılaşmasından kaynaklanıyordu. Her ne kadar biz, içtihat ettikleri meselelerde

doğru tektir ve iki taraftan sadece biri doğru olabilir, diğeri ise hata etmiştir, diyebilirsek

de, hangisinin doğru olduğu, icma (görüş birliği) ile tayin edilemez ve dolayısıyla her iki

taraf da (içtihadında) doğru olma ihtimali taşır. Bu yüzden kesin bir şekilde şu hatalıdır

denemez. Yine icma ile hiçbiri hakkında bu günahkardır denmez. Belki de hata ve günahı

uzaklaştırmak noktasında, hepsi de hak üzereydiler ve her müçtehit (görüşünde) isabet

etmiştir, dememiz en uygunudur. Sonuçta sahabeler ve tabiin arasındaki anlaşmazlıklar,

zanni olan (kesin delile dayanmayan) dini meselelerdeki içtihat farklılıklarından

kaynaklanan anlaşmazlıklar niteliğindeydi. Evet, onlar arasındaki anlaşmazlıkların hükmü

budur.

lslam'da sadece şu kişiler arasında meydana gelen anlaşmazlıklar bu niteliktedir:

Hz. Ali ile Muaviye; Hz. Ali ile Hz. Aişe, Zübeyr bin Avvam ve Talha bin Ubeydullah; Hz.

Hüseyin ile Yezid; ve Abdullah bin Zübeyr ile Abdulmelik.

Hz. Ali olayına gelince, Hz. Osman öldürüldüğünde sahabeler farlı bölgelere dağılmış

olduğu için Hz. Ali'ye biat edilirken orada mevcut değillerdi. Mevcut olanlardan

bazıları Hz. Ali'ye biat ederken, bazıları da sahabelerin toplanıp bir imama biat edilmesi

hususunda anlaşmaya varılması için beklemede kaldılar. Sa'd, Said, Abdullah bin Ömer,

Usame bin Zeyd, Muğ1re bin Şu'be, Abdullah bin Selam, Kudame bin Maz'ı'.'ın, Ebu Said

Hudri, Ka'b bin Ucre, Ka'b bin Malik, Nu'man bin Beşir, Hassan bin Sabit, Mesleme bin

Muhalled ve Fudale bin Ubeyd gibi büyük sahabeler de beklemede kalanlar arasındaydı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!