04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

-- MUKADDiME --

289

atı gereği onu bu işe yöneltti. Emeviler de (Muaviye'nin aşireti) bunu hissettiler ve hakkı

gözetmek konusunda Muaviye ile aynı düşünce de olmasalar bile onu desteklediler ve

hatta bu uğurda ölmeyi göze aldılar. Şayet Muaviye bu şekilde hareket etmeyip, yönetimi

kendi (Emevilerin) tekellerine almaya karşı çıksaydı, birlikleri bozulur ve Muaviye de onlardan

benzeri görülememiş büyük bir muhalefet görürdü.

(İlk dört halifeden sonra beşinci raşid halife olarak kabul edilen Emevi halifesi)

Ömer bin Abdülaziz -Allah ondan razı olsun-, Kasım bin Muhammed bin Ebu Bekir'i

görünce şöyle demiştir: "Eğer elimde olsaydı halifdiğe onu getirirdim." Evet, isteseydi halifeliğe

onu getirebilirdi; ancak Emevilerin ehlü'l-akd ve hal meclisinin onu tanımayacağından

korkmuş, yönetimi onlardan alıp başkalarına devretmeye güç yetiremeyeceğini

anlamış ve bu yüzden bölünmelerin yaşanmaması için onu halifeliğe getirmemiştir.

Bütün bunlar asabiyetin bir sonucu olan hükümdarlığın (devlet olmanın)özellikleridir.

Devlet kurulduktan ve yönetim bir kişinin (hükümdarın) elinde toplandıktan

sonra, eğer hükümdar hak ve doğruluk içerisinde hareket ederse, bunda kabullenilmeyecek

ve reddedilecek bir durum yoktur. Hz. Süleyman ve babası Hz. Davud -Allah'ın selamı

onların üzerine olsun- İsrail oğulları devletinin yönetimini, -onlar içinde yönetimin

tek bir elde olmasının tabii bir sonucu olarak- tek başlarına ellerinde bulunduruyorlardı.

Ancak bilindiği gibi onlar peygamberlerdi ve hak üzereydiler.

Aynı şekilde Muaviye de, Emevilerin, yönetimin kendilerinin dışında birine teslim

edilmesini kabul etmeyeceklerinden ve bu yüzden ayrılığa düşeceklerinden korktuğu için

halifeliğe oğlu Yezid'i vasiyet etti. Eğer başkasını vasiyet etseydi, Emeviler o kişiyi kabul

etmek hususunda anlaşmazlığa düşerlerdi. Diğer taraftan Yezid hakkındaki düşünceleri

de olumluydu. Hiç kimsenin bundan şüphesi olamaz ve Muaviye hakkında farklı bir düşünceye

sahip olamaz. Eğer Muaviye onun fasık olduğuna inansaydı, onu vasiyet etmezdi.

Evet, Muaviye böyle bir şeyi yapmaktan uzaktır.

Mervan bin Hakem ve oğlunun durumu da aynıdır. Her ne kadar bunlar hükümdar

olsalar da, hükümdarlıkta takip ettikleri yol, zevk ve zulüm ehlinin takip ettikleri yoldan

farklıdır. Onlar gayretlerini hak olan amaçları gerçekleştirmeye yöneltiyorlardı. Sadece,

anlaşmazlıklara ve parçalanmalara düşülmemesi -ki bu onlar için en önemli amaçtı-

gibi zorunluluklardan dolayı bpyle uygulamalara başvuruyorlardı. İnsanların onlara

tabi olup uymaları buna tanıklık etmektedir ve onların durumlarını ve amaçlarını bildiğini

göstermektedir. İmam Malik "Muvatta" isimli eserinde, Emevi halifesi Abdulmelik'in

uygulamasını delil olarak göstermiştir.

Mervan, tabiinin birinci tabakasındandır ve adaleti de bilinmektedir. Halifelik daha

sonra Abdulmelik'in evlatlarına geçmiştir ve yine onların dine verdikleri önem de bilinmektedir.

Bunların ortasında yer alan Ömer bin Abdülaziz, ilk dört halifenin yolunu

takip etmiş ve bu yoldan asla ayrılmamıştır. Daha sonraki halifeler ise, kendilerinden öncekilerin

(hak ve doğruya olan) yönelişlerini unutmuşlar ve devleti dünyevi amaçları için

kullanmışlardır. Ancak bu durum insanların onların yaptıklarını kabullenmemelerine,

onların aleyhine dönmelerine ve Abbasilere davetine destek vermelerine sebep olmuştur.

Yönetimi ele alan Abbasiler, Harun Reşid'ten sonra onun çocuklarının iş başına

gelişine kadar güçlerinin yettiği kadar devleti adalet ve doğruluk üzere yönettiler. Harun

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!